Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5MAYIS1995CUMA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Şeriatçı örgütler, bir hazine değeri taşıyan kurban derisi pastasım kaptırmak istemiyor
Kurban derisinde 5 trilyonluk kavgaCENGİZYILDIRIM
Geçen yıllarda olduğu gibi bu
yıl da Kurban Bavramı öncesinde
Türk Hava Kurumu (THK) ile
köktendincı örgütler, bazı vakıf ve
yurtlar arasında başlayan topla-
ma kavgasTnın temelinde nedenın.
kurban derilerinin 5 trilyon lirayı
aşan geliri oldugu anlaşıldı.
Adalet, Maliye ve lçişleri ba-
kanhklan geçen yıl yayımladıkla-
n genelgelerde kurban derisi, ba-
gırsak ve fitre- zekât toplanmasın-
da THK'nın yetkili olduğunu
anımsatarak baglı kuruluşlannı
uyannışlardı.
lçişleri Bakanlıgı önceki günbir
kez daha valiliklere gönderdiği ge-
nelgede kurban derisi toplama yet-
kisinin THK'de olduğunu vurgula-
yarak başka kurum ve kişilerin
yardım toplamasma izin verilme-
mesini istedi.
Yasalardaki tüm açık hükümle-
re karşın medyanın belli bir kesi-
Diyanet İşleri başkanlarının Türk Hava Kurumu'na destek genelgeleri
Diyanet her zaman THK'nm yanındaydı
Haber Merkezi - Diyanet İşleri Başkanı
Mehmet N'uri Ydmaz ve eski başkanlar
Tayyar Arakuiaç, Dr. Lütfii Doğan ve Rıfat
Börekçi'nia. geçmjş yıllarda
yayımladıkJan genelgelerde müftü, vaiarve
natiplerden Ramazan ve Kurban
bayramlannda yapacaklan konuşmalarda,
havacılığm öneminden ve THK'nin
çalışmalanndan söz ederek kuruma
yardımcı olunmasmı istedikleri belirlendi.
Dîyanet fşleri başkaniannın,
yayımladıklan genelgelerde havacjlığın
yurt savunmasındaki önemine dikkat
çekilerek Hava Kuvvetleri'nin
geliştirilmesi ve güçlendirilmesinde dünya
devletlerinin adeta yanş halinde olduklan
vurgulandı.
Genelgelerde özetle, "Memleket
havacılığına hizmet gayesiyle kurulnuış
olan THK'nin geür kaynakianndan
başbcası Müslüman halkımızın Ramazan
aymda ve Kurban Bayramrnda yaptıklan
bağışiardır.
Müftü, vaiz ve hatiplerimizin ramazan ve
bayramlar münasebetiyle >apacaklan
konuşmalarda havacıiığın öneminden ve
THK'nin çalışmalanndan bahisk'. bu
kuruma yardımcı olunması hususunda
teşvik ve telkinkrde bulunnıaları uygun
görübniistür'" denildı.
mince yaratılan hukuki karmaşa-
nın temelinde, kurban densinin 5
trilyon lirayı aşan piyasa degeri ol-
duğu belirlendi.
Türkiye Deri Sanayicıleri Der-
negi 'nın 1995 verilerine göre Kur-
ban BayTamı'nda ülkemizde yak-
laşık olarak 4 milyon adet küçük
baş ve 48 bin adet büyük baş kur-
ban kesiliyor. Kurbanlann deri ve
bağırsaklarının çoğu, bilgisizlik
nedeni ile degerlendirilemiyor.
Deri Sanayıcilen Derneği veri-
lerine göre kurban derileri giysı
olarak degerlendınlıp ihraç edil-
mesı halinde 4.217 trilyon lira, ke-
silecek kurbanlann, bağırsakları-
nın da eklenmesi halinde ekono-
mimize 5 trilyon lirayı aşan bir
kaynak oluşturuyor. Önemli mik-
tarda dövız girdısi bulunan ve ge-
niş bir iş sahası saglayan kurban
derisi ve bagırsaklan gerektıgi şe-
kilde korunamıvor, tam anlamı ile
değerlendirilemiyor. Türkiye De-
ri Sanayicıleri Derneği. söz konu-
su duruma neden oiarak yanlış ke-
sım ve \ üzme, tuzlanamama gibi
nedenleri gösteriyor.
Içışlen. Adalet ve Maliye ba-
kanlıklan geçen yıl yayımlanan
genelgelerde kurban derisi, fitre
ve zekât toplama yetkisinin Türk
Hava Kurumu'nda bulunduğunu
anımsatarak bağlı kuruluşlannı
uyarmışlardı.
Yasalann bu denlı açık hükmü-
ne rağmen, medyanın özellikle şe-
natçı kanadıncayaratılan 'hukuki'
karmaşanın temelinde yatan ger-
çek nedenin. 5 trilyon lirayı aşan
ekonomik değerin cazibesi oldu-
ğuna kesin gözüyle bakılıyor.
Önceki yıllarda toplanan deri ve
bagırsaklann gelirini kendi vakıf
ve yurtlannın giderlerini karşıla-
mak içın kullanan kurum vekuru-
luşlar, her türlü vergiden muaf bu
gelirlerini yitirecek olmanın tela-
şıyla yapay olarak bir 'hukuk kar-
maşası' yaratmaya çalışıyoriar.
Bu amaçla hazırlanan program-
lar TV'lerde yayımlanıyor, köşe
yazılan şeriatçı yazılı basında her
gün ışleniyor, yurttaşlar gazete
ilanlanyla kurbanlannı THK dı-
şındaki 'hayır' kurumlanna ver-
meye çağnlıyor.
Ülkücülerle şeriatçılar liseleri paylaşaımyor
FİGEN ATALAY/HÜLYA TOPCU
Liselerde 'Ülkü Ocaklan' ve 'Milli
Gençlik Vakfi' rekabet halinde. Çeşitli
yöntemlerle öğrencileri 'kazanmaya' ça-
lışan bu örgütlerin üyeleri; giysileri, dav-
ranışlan. okudukJan kıtaplar ya da kulak-
lanndaki küpeler nedeniyle saldırdıklan
öğrencileri baskı ve tehdıtlerle 'doğnı
yol'a getirmeye çalışıyoriar.
Okullarda ülkücü ve dinci baskısı ne-
deniyle büyûk rahatsızhk duyan ögren-
ci, öğretmen ve velilerle görüştük. örgüt-
lerin, öğrencileri 'kazanma' ve 'baskı'
yöntemlerini dinledik. Işte bunlardan ba-
zı lan:
Yunus Emre Lişesi öğrencileri:
"Okulumuzda Milli
Gençlik Vakfı da Ülkü
Ocaklan da faalKette. ama
Ülkü Ocaklan daha bas-
kın. Vakıfta her sınıfıa
temsilcisi var. Ülkücülerde
MGV yanlılan da son derece rahat dav-
ranıyorlar. Bir afişteki S'harfi orak çe-
kice benziyor diye afişi katdırabüiyoriar.
Okui onlaJnn denetiminde.
Her iki taraf da son derece yumuşak v e
iyiliksever tavırlar içinde taraftar kazan-
mayaçalışıyor. Kazanmak istedikleri öğ-
rencilere baskı filan yapmıyorlar, ürküt-
müyorlar. Vakfa götürülen öğrenciler
' Bunlar gerici değil' diyedüşünmeyebaş-
h\or. Bedava yemek vs, iki-üç gün sonra
• Milli Gençlik Vakfı ile Ülkü Ocaklan, kendileri
gibi düşünmeyen, kendileri gibi giyinmeyen, kendi
okuduklan kitaplan okumayan öğrencileri baskı ve
şiddetle yola getirmeye çalışıyor.
haydi namaza. FEM dershanelerine ge-
ziler, ücretsiz>a da indirimli kayıtlar... Bu
kadar Myılik' karşısında kimileridevaın-
lı onlaıia beraber olmaya başüyor.
Okulda istihbarat kaynaklan var. Ça-
lışkanlar belirlenerek Boğaziçi, İTÜ gi-
bi üniversitelerdeokuyan abı'lerdenüc-
retsiz ders alabilecekleri söyleniyor. Dö-
nüştüremedikleri insanlan sindirmeye
çalışıyoriar. Örneğin, saz çalan bir öğren-
ciye. "Saz çalanlara kurşun sıkacağız" di-
yebiliyorlar.
Vakfin ya da Olkü Ocakla-
n'nın sınıf temsilcileri öğret-
menler hakkında istihbarat
topluyor. Görüşleri, ta\ırlan
beğenilmeyen öğretmeler şı-
kâyet ediliyor. Bir gün okula iki müfet-
tiş geldi. Her sınıftan 4-5 öğrenciyi bir
araya getirerek bir öğretmen hakkında
sorular sordular. Bu sonılar şöyle:
'Oğretmeniniz stzi tiyatroya götürüyor
mu?\ 'Götürdüy se hangi oy una ghtiniz?',
'Dini yerici konuşmalar yapıyor mu? Ya-
pıyorsa neler sö\ lü>or?\ 'Ders konulan-
nm dışına çıkıyor mu?", 'Bütün öğrenci-
lere eşit davranıyor mu? Kimlere a> nca-
tık tanıyor?', 'Okulun genel durumu hak-
Mehtap Kandemir in hak savaşımı
İlk emekli hayat
kadmı sektörün
öncüsü olacak
• Umumi Hıfsısıhha Yasası'na tabi olan hayat
kadınlan 1978'de SSK Yasası'na eklenen 13.
maddeyle sigortalı olma hakkını elde etti.
1978'den 1994'e kadar geçen süre içinde bir tek
hayat kadını sigortalı oldu. Bunu başaran Mehtap
Kandemir'di.
SERPtLGUNDLZ
52 yaşında. Konuşurken
ağlamaya başhyor. Sigarası-
nı yaktığı pembe çakmaktan
ortalığa yayılan müzik gü-
rültülü.
Mehtap Kandemir.
Hayat kadını!
21 yıldan beri bu ismi kul-
lanıyor. Gerçek adını unut-
muş. Davasını kazanırsa
Türkiye"de ilk sigortalı hayat
kadını olma hakkını elde
edecek. "Güzetim*diye hi-
tap ediyor konuşurken. Oku-
ma yazması da yok. 27 yıl-
dır Sümbül Akarsu'nun
Abanoz Sokağf ndaki evin-
de erkeklere "hizmet" veri-
yor. Sabah 09.00'dan gece
23.00'e kadar. Gün boyunca
güneş yüzü görmüyor, gölge
bilmiyor.
Vesikası 20 yaşında ahn-
mış. Bur-
sa'dan...
Mehtap ce-
sur. Çünkü
hiçbir hayat
kadınının ver-
mediği bir
mücadele ve-
riyor. 1994'te
SSK Yasa-
sı'na eklenen
bir maddeyle
"ilk sigortalı
hayat kadını
olma" hakkını
elde ediyor.
Avukatı Kor-
han Enginde-
niz'in açtığı
"hizmet tespiı
davası" Yargı-
tay aşamasm-
da. Olumlu
sonuçlanırsa
emekliliğe
hak kazanacak
yaşıyor.
"Hepimiz burada kürek
mahkûmuyuz. Cezaevi bu-
radan iykJir. Çalış çakş, pat-
rona kalıyor. 2 müYon kâza-
myorsam 400 bin lirası be-
nim. Her gün 250 bin lira su,
200 bin lira da işçi parası ve-
riyorum. Haftada 2 kez mu-
ayeneye gjdhonım."
Emekli ol'duktan sonra ne
yapacagını hayal bile etmı-
yor. En fazla bir yıl daha ça-
lışacak ve bu işi bırakacak.
Avukatı Korhan Enginde-
niz, Mehtap'ı 20 yıl önce bir
başka davada tanımış. En-
gindeniz mesleğe başladı-
ğında ilk müvekkillerinden
birisi olmuş.
Engindeniz, Umumi Hıf-
sısıhha Yasası'na tabi olan
hayat kadınlannın 1978'de
SSK Yasası'na eklenen 13.
maddeyle sigortalı olma
hakkını elde et-
tikierini anlatı-
yor. 1978'den
1994'e kadar
geçen süre
içinde bir tek
TürkEğitim Vakfi'nın 28, yüı
Maddi desteğe ihtiyacı olan başanlı gençlerin
eğitimlerine katkıda bulunmak amaayla Vehbi
Koç ile 205 aydın taranndan 4 Mayıs 1967
yılında kurulan Türk Eğitim Vakfi, dün 28.
kuruluş yıldönümünü kutladı. Türk Eğitim
Vakfi'nın (TE\") 28. kuruluş yıldönümü
nedeniyle dün Di\an Oteli'nde düzenlenen
törene katılan Yehbi Koç, bütün işadamlannı,
başanlı gençlerin eğitimlerine katkıda
bulunmaya çağırdı. Vehbi Koç, törene kaolan
gazetecilerin bir sorusu üzerine,
u
Ben
politikadan emekli oldum** dherek Türkiye'nin
politik durumu hakkında >onım yapmaktan
kaçındı. Divan Oteli'nde düzenlenen törene TEV
Mütevelli Hejeti ve >önetim kurulu ü\eleri ile
bagışçıiar ve burs aJan öğrenciler katıldı. Başkan
Vehbi Koç. törende >aptığı konuşmada, vakfin
bugüne kadar yurtiçinde yaklaşık 60 bin,
yurtdışında ise 437 başanlı öğrenciye burs
verdiğini söyledi. (YASEMİN KOY"UTÜRK)
kında başka söyiemek istediğiniz bir şey
var mı?"
Insa Lisesi öğrencileri:
"Okulumuzdaki ülkücü sakhnlar iki
sene önce başladı. Çeteler şeklinde örgüt-
lenmeye başladılar. Okulumuz neredey-
se onlann kalesi haline geldi. Her fırsatta
ilerici öğrencilere saldmyorlar. Bizim
okulumuzda bulunan ülkücülersözdt'öğ-
renci. Derslere girmiyorlar, okula istedik-
leri giysilerie geliyorJar. Müdür yardım-
cısı taranndan da destek görü\oriar. Ken-
dilerini o kadar fazla meşrulaştırdüar ki
ceplerinde silahları. ellerinde tesbihleri—
Okulun öğrencisi olarak görünen bu ki-
şilerden biri Istanbul Olkü Ocaklan so-
rumlusu, bir diğeri Avcılar sorumlusu,
bir başkası da Insa Lisesi'nin
sorumlusu."
Koç Lisesi öğrencileri:
Bağdat Caddesi'nde ülkü-
cü gençlerin estirdiği terör-
den rahatsız. Koç Lisesi ga-
zetesinde bu konuda öğren-
cilerin yazdığı yazının bir
bölümü şöyle: "Aşurı tutuçu
bazı insanlar, konuşmayla,
bu yöntemle mümkün ol-
mazsa da> akla görünüşünü-
zü değişrirerek ülke çıkanna
hareket ettikierini sanıyor-
lar. Gerçekten ülkeyi kurtar-
mak istiyoriarsa doguva gi-
dip askerlik yapsınlar. Bazı-
lan, küpe takan erkekleri ge-
leneklerimizi kaybetme ne-
deni olarak görüyor. Ancak
bir kişi kulağına küpe tak-
mak istiyorsa bunda yanlış
bir şey yoktur. Bu okuldaki
bir öğrenci kulağında küpe-
si olduğu için polislerce dur-
duruldu \e turist olup olma-
dıgı soruldu. Türk olJuğunu
anladıklannda ise neden kü-
pe taktığını sordular. Aynı
öğrenci, 'Ülkücü' denilen
gruplar taranndan da sık sık
durdurularak tartaklandı.
Yanındaki arkadaşlan bu
gnıp taranndan ciddi biçim-
de dövüldü. Bir başkası, kü-
pesi kulağından kopanlarak
çıkarıldığı için kötü biçimde
yaralandı. Küpe olay ı sadece
bir örnek. Bu insanlar sizi
yalnızca değişik giy sileriniz
nedeniyle rahatsız ederek
bunlan birdaha giymemeni-
zi söyleycbiliyorlar. 'Saçını
doğru düzgün kes" ya da
•Düzgün giyin' diye tehdit
edebiliyoriar. Bu insanlar
kendilerini. istedikleri gibi
yaşamak isteyen kişilere za-
rar vererek ülkeyi kurtara-
cak kişiler olarak görüyor-
lar. Bu aşın tutucu insanlara
kesinlikle karşnız."
HAFTAYA BAKIŞ
AHMET TANER K1ŞLALI
Kıbpıs Manzaraları...
Içeri girince şaşırmıştım.
Ufacık bir odada, karşılıklı iki masa vardı. Sağ ta-
raftaki masada, başı örtülü, nur yüzlü iki genç kız ça-
lışıyordu.
Karşıdaki masa ve arkasındaki duvar ise Ata-
türk'ün resımleri ve sözleri ile doldurulmuştu.
Gazi Magosa'daki Doğu Akdeniz Üniversite-
si'rtdeydik. içinde olduğumuz bina, öğrenci kulüple-
rine aynlmıştı. Kulüp sayısı çok olduğu için de her
odaya iki kulüp düşüyordu. Girdiğim odadaki kulüp-
ler ise "Atatürkçü Düşünce Kulübü" ile "Edebiyat
Kulübü" idi.
Trabzonlu olduklarını öğrendiğim başörtülü iki kız
öğrenci, öğleden sonrakı toplantıya da geldiler. "Ke-
malizm, laiklik ve demokrasi" konusunu irdeleyen
uzun konuşmamı, sonuna kadar dinlediler.
• • •
Kıbrıs'a ilk gidişim, "Banş Harekâtı"ndan yedi ay
kadar önceye raslamıştı.
Türkler üçüncü sınrf insan konumundaydılar. Yok-
suldular. Magosa'dakıler eski kalenin içine sıkışıp kal-
mtşlardı.
Yıllar sonra Girne'yi gördüğümde gururlandım.
Ama bu kez Doğu Akdeniz Üniversrtesi'ni gezince,
bir başka umutlandığımı hissettim... Dört fakülte, iki
yüksekokul, altı bini aşkın öğrenci. Geniş bir alana ya-
yılmış, nefis bir "kampus".
öğrencilerin yaklaşık yüzde 20'si, Pakistan'dan Ni-
jerya'ya kadar yabancı gençler. Bir o kadan da Kıb-
rıslı Türk. Geri kalanlar ise Türkiye'den.
Hızla gelişen üniversiteyi gezerken pınl pınl genç-
lerle konuşurken gelişmiş bir ülkedeymişsiniz gibi bir
duyguya kapılıyorsunuz.
Diğerleri küçük ama. KKTC'de bugün hızla büyü-
yen tam beş üniversite var. KKTC ekonomisi ambar-
go attında; kendisı ise uluslararası bir üniversite ül-
kesi olma yolunda.
Son Ecevit hükümetinin bir üyesi iken Kuzey Kıb-
ns'a bir konservatuvar kurma isteğindeydim. Bunu
gerçekleştimne olanağını bulamamış olmaktan dola-
yı, bir kez daha üzüntü duydum.
• • •
Bu kez, ikinci bir üzüntüm daha oldu Kıbns'ta.
Aslında üzülmekten çok, acımaktı bu... Eski dos-
tum, Uluslararası llışkiler Bölümü Başkanı Prof. Cem
Çakmak'la ve Rektör Yardımcısı Prof. Haluk To-
sun'la uzun uzun konuştum. Artık siyaseti bırakıp
kendini araştırmacılığa veren, başarılı romancılığını
sürdüren, sınıf arkadaşım ismail Bozkurt'u dinle-
dim.
KKTC'de solun niçin gerilediğini daha iyi anladım.
Ve kendine "sol" diyen bir kesıme, bir kez daha acı-
dım.
Eski komünistter, şimdilerde Batı uyduluğu peşin-
deler. Rum hayranı olmuşlar. Solun geleneksel ne ka-
dar "değer"\ varsa, hepsini yadsıyarak sol olunabile-
ceğıni sanıyorlar.
Eskiden yönler Moskova'ya çevriliydi. Şimdi ise
Londra'ya.
Değişen ne var?
"Bağımsızlığı"savunmak, onlariçin "/aş/sflikleeş-
değer... Emeğin önceliğini, toplumsal adaleti falan
zaten unutmuşlar. Neredeyse lafını bile etmiyorlar...
Özker Özgür ve CTP'sinin son seçimlerdeki hali
neyi gösteriyor?
"Ulusal" olmayı beceremeyen, "yükselen değer-
ler"e, yeni dünya düzenine, "küreselleşme" ideoloji-
sine teslim olanlann "kaçınılmaz" sonunu!..
"Yeni sağ"\ beğenenler, onu niçin "eski so/"da
arasınlar kü?
Sanık Barshan tahliye edildi
Ülkücü reisi
ifade değiştirdi
• Okul reisliği eörevinden aynlmak
istediği için kenaisine baskı yaptıklannı
iddia ettiği üç arkadaşırlı bıçakıayan lise
öğrencisi Fikret Barshan, tutuksuz
yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
EMİNE KAPLAN
ANKARA - Gazi Ana-
dolu Lisesi 'nde BurakSol-
maz, Sorhan Süer ve Umut
Cançelikadlı öğrencileri bı-
çakladığı gerekçesiyle 21.
Asliye Ceza Mahkeme-
si'nde tutuklu yargılanan
eski 'ülkücü reisi' Fikret
Kandemir 'savaşıyor'
ve kıdem tazminatını alacak. nu başlangıç kabul edeceğiz.
g
Bunu başaran
Mehtap Kan-
demir. Engin-
deniz, "Bu da-
vada Meh-
tap'ınaynıişye-
rinde 17 yılça-
lışüğını tespit
ettirdik. Dava-
nın ismi 'hiz-
met tespit da-
vası'. Bursage-
nelevinde ilk
kayıtlannı bul-
duk. 18yaşında
tezgâhtarlık
yapmış. Sigor-
tahkgı için bu-
4-10 Mayıs tarihleri arasında düzenlenen İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Haftası başladı
İşçinin sağlığına ydda sadece bir hafta
Birlikte çalıştıgı hayat ka-
dınlan ne düşünüyor peki?
"Aynı evde 8 kişi çalışıyo-
ruz. Onlar duygusuz. Ince
duygulara sahipdeğJUer" dı-
yor.
Anlatıyor
"Beniçok tehdit ettiler.
Hırpaladılar. tşi bırak dedi-
ler, ama başaramadüar. Ben
oniardan üstün çıktım.
Korkmuyorum sizden de-
dirn. Diğer kadınlar korku-
yor. 27 yıldır karakol nedir
bibniyorum. Terbiyesizlik et-
medim. Sigsradan başka da
içtd içmem."
Çiller hayranı... Gidip
DYP Fatih ılçesine üye bile
olrnuş. İzin kâğıdı var. Ara-
da bir evine gidiyor. Yalnız
tlk emekli hayat kadını Meh-
tap olacak" diyor.
Avukat Engindeniz'in de-
gerlendirmesine göre dava
olumlu sonuçlanırsa Türki-
ye'de birgenelev kadmı yar-
gı yoluyîa emekli olacak.
"Bu ülkede" diyor: "Ma-
nukyan vergi rekortmeni
olurken. hiçbir genelev kadn
nının emekli olmaması garip
bir çeUşki. Burada SSK'nin
bölge çalışma müdüriüğü-
nün kusunı \ar."
Mehtap'ın okuma-yazma-
sı yok, eğitimsiz. Teşhiredil-
mekten de korkmuyor.
Emekli olunca belki yeni bir
hayatı da olmayacak. Çok
parası da... Ama cesaretmin
bedelini alacak.
GÜNNURİLHAN
İşçi Sağlığı ve Iş Güvenliği Haftası nede-
niyle dün biraraya gelen işçi, ışveren ve Ça-
lışma Bakanlığı temsiicileri ülkemizdeki ko-
nuya ilişkin mevzuatın yenilenmesi gerek-
tiği üzerinde birleşti. MESS Genel Sekrete-
ri tsmet Sipahi. Türkiye'nin ihracata yöne-
lik serbest piyasa ekonomisine geçiş süre-
cinde sağlıklı ve nitelikli insan gücüne ihti-
yacı bulunduğunu söyledi. DİSK Eğitim Da-
ire Başkanı Doğan Halis ise "İşçi sağlığı ve
iş güvenliği sorununun temelinde insana ay-
kın ekonomik sistem vardır" dedı.
• Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanhğı'nm 4-10 Mayıs tarihleri
arasındaki işçi sağlığı ve iş güvenliği haftası nedeniyle düzenlediği
etkinlikler kapsamında dün Mecidiyeköy Kültür Merkezi'nde iki ayn
panel düzenlendi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlı-
ğı'nın 4-10 Mayıs tarihleri arasındaki işçi
sağlığı ve iş güvenliği haftası nedeniyle dü-
zenlediği etkinlikler kapsamında dün Meci-
diyeköy Kültür Merkezi "nde iki ayn panel
düzenlendi.
Açılışkonuşmasını Istanbul Vali Yardım-
cısı Osman Demir yaptı. Demir, son bir asır
Hafta nedeniyle bir araya geten Işci ve işveraı örgürJeıi yflriiıiükteld ke\7uattan yakındılar.
içinde endüstrileşme ve kimyasal madde
kullanımının insan sağlığını ve çalışma ya-
şamını tehlikeye soktuğunu söyledi. İşçi sağ-
lığı \e iş güvenliğinin bilimsel ve teknik ge-
lişmelerle birlikte öneminin arttığını belirten
Demir. "Her yıl iki-üç bin insanın hayatmı
ka>bettiği Türkrve'de mevzuatın yeniden de-
ğeriendirilmesi gerekiyor'' dedı.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Is-
tanbul Bölge Müdürü AhmetTemurlenkise
1993 yılı içinde 116 bin 97 iş kazası oldu-
ğunu. bu kazalarda bin 516 işçinin hayatını
kaybettiğini, bin 75 işçinin meslek hastalı-
ğına yakalandığını, 3 bin 943 kişinın de iş
göremez duruma geldiğini söyledi. ILO ve-
rilerine göre Türkiye'de ulusal gelirin yüzde
4"ünün iş kazalan ve meslek hastalıklan ne-
deniyle yitirildiğini de belirten Temurlenk,
bu nedenle 160 trilyon para kaybına uğranıl-
dığını söyledi. Sözalan MESS Genel Sekre-
ten tsmet Sipahi, işçi sağlığı ve iş güvenliği
mevzuatının Almanya'dan kötü bir çevıriy-
le alındıgını, ülkenin ve günün şartlanna uy-
madığını belirtti.
Son konuşmayı yapan DtSK Eğitim Ge-
nel Daire Başkanı Doğan Halis ise konuya
ilişkin mevzuatın çok aynntılı olmasına kar-
şın gereklı denetimin yapılamadığını belirt-
ti ve mevzuatın yaptınm gücûnün cezalann
azlığı nedeniyle caydıncı olmadığını söyle-
di. Halis, eldeki istatistiklerin kayıtlı iş yer-
lerine ait olduğunu da anımsatarak, sorunun
çok ciddi bir bölümünün kayıt dışındaki iş
yerlerinde yaşandığını vujguladı.
Hafta nedeniyle dün "Ülkemizdeki iş ka-
zalan ve meslek hastahklan" ve "Sanayide
iş ve çevre sağlığı^ konulu iki panel düzenlen-
di. tlk pandi başkanlığına Prof. Dr. Nusret
Ekin yaparken. ış gü\enliği uzmanı Sebahat-
tin Dertli, Meslek Hastalıklan Hastanesı
Başhekimı Dr. NazifYeşilleten. baş iş müfet-
tişi Yekta Ambarcıoğlu. Istanbul Muhasebe-
ci Mali Müşa\ ırler Odası Başkan Yardımcı-
sı Mustafa Harputluoğlu ve Mimar Sinan
Üniversitesi Doçentlerinden MüzeyyenGü-
ler panelist olarak katıldı.
Adana'da toplantı
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Haftasf nın
başlaması nedeniyle Adana'da bir toplantı
düzenlendi. Adana Ticaret Odası
Salonu'nda düzenlenen toplantıda TİSK
Başkanvekili Nihat Yüksel adına konuşan
Sabancı Holding Endüstri llişkileri Dairesi
Başkan Yardımcısı Uğurtan Doğan, "Biz iş
kazalannın kader olmadığına, ön-
lenebileceğine ve bunu en etkin çözüm yolu-
nun da eğitim olduğuna inanıyoruz. Bu
eğitim görevi de yalnızca devlete ait değildir.
İş-işveren ve sendikalar olarak hepimi/in
görevidir'" dedi.
Samsun'da DİSK Karadeniz Bölge Tem-
silciliği, "t? Sağhğı ve Iş Gmenliği Haftasr
etk'nliklerine katılmama karan aldı.
Barshan, 'ağır tahrik amn-
' da suçu işlediği ve yaşının
küçüklüğü göz önüne alına-
rak' tahliye edildi. Öğrenci
Mutlu Öztaş, 'IzmirCadde-
si üzerindeki Ülkü Ocağı ta-
ranndan okulun reisi seçildi-
ği' yolundakı ilk ifadesini
değiştınrken Türk millıyet-
çisi olduğunu ve olayla bir
ilgisinin bulunmadığını
söyledi.
Ülkücü çevreden ve Ülkü
Ocaklan'nıngirişimiyleya-
sadışı olarak getirildigı 'Ga-
zi Anadolu Lisesi ülkücü re-
isliği'nden aynlmak isteme-
sı nedeniyle kendisine şid-
det uygulayarak baskı ya-
pan üç ülkücü öğrenciyi bı-
çaklayan Fikret Barshan'ın
ilk duruşması, dün 21. As-
liye Ceza Mahkemesi'nde
yapıldı. Barshan, ülkücü
görüşten soğuduğunu belir-
terek, arkadaşlannın uzun
süre kendisini sıkıştırarak
tehdit ettikierini söyledi.
Okulda yapılan toplantıdan
sonra "Seninle bir şeykonu-
şacağız" dıyerek tuvalete
götürüldüğünü anlatan
Barshan. şunlan söyledi:
"Burada Korhan bana
bağırmaya başladı. Burak
da konuşmamam için ağzı-
mı kapatarak bana tokat at-
d. Yanımda taşıdığım çakryı
çıkardım. Amacım sadece
onlan korkutmaktı. Ama
üstüme gelmeye devam etti-
ler. Ben de çakı> ı gelişigüzel
savurdum ve oradan kaç-
tım.
1
*
Tanık olarak dinlenen ög-
rencı Mutlu Öztaş, polise
verdığı ilk ifadeyi degiştir-
di. Öztaş. Türk millıyetçisi
olduğunu ve olayla hiçbir il-
gisi bulunmadığını belirte-
rek psikolojik bunalım için-
de olduğu için karakolda na-
sıl bir ifade verdiğini anım-
samadıgını öne sürdü