28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5MAYIS1995CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Şeriatçı örgütler, bir hazine değeri taşıyan kurban derisi pastasım kaptırmak istemiyor Kurban derisinde 5 trilyonluk kavgaCENGİZYILDIRIM Geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da Kurban Bavramı öncesinde Türk Hava Kurumu (THK) ile köktendincı örgütler, bazı vakıf ve yurtlar arasında başlayan topla- ma kavgasTnın temelinde nedenın. kurban derilerinin 5 trilyon lirayı aşan geliri oldugu anlaşıldı. Adalet, Maliye ve lçişleri ba- kanhklan geçen yıl yayımladıkla- n genelgelerde kurban derisi, ba- gırsak ve fitre- zekât toplanmasın- da THK'nın yetkili olduğunu anımsatarak baglı kuruluşlannı uyannışlardı. lçişleri Bakanlıgı önceki günbir kez daha valiliklere gönderdiği ge- nelgede kurban derisi toplama yet- kisinin THK'de olduğunu vurgula- yarak başka kurum ve kişilerin yardım toplamasma izin verilme- mesini istedi. Yasalardaki tüm açık hükümle- re karşın medyanın belli bir kesi- Diyanet İşleri başkanlarının Türk Hava Kurumu'na destek genelgeleri Diyanet her zaman THK'nm yanındaydı Haber Merkezi - Diyanet İşleri Başkanı Mehmet N'uri Ydmaz ve eski başkanlar Tayyar Arakuiaç, Dr. Lütfii Doğan ve Rıfat Börekçi'nia. geçmjş yıllarda yayımladıkJan genelgelerde müftü, vaiarve natiplerden Ramazan ve Kurban bayramlannda yapacaklan konuşmalarda, havacılığm öneminden ve THK'nin çalışmalanndan söz ederek kuruma yardımcı olunmasmı istedikleri belirlendi. Dîyanet fşleri başkaniannın, yayımladıklan genelgelerde havacjlığın yurt savunmasındaki önemine dikkat çekilerek Hava Kuvvetleri'nin geliştirilmesi ve güçlendirilmesinde dünya devletlerinin adeta yanş halinde olduklan vurgulandı. Genelgelerde özetle, "Memleket havacılığına hizmet gayesiyle kurulnuış olan THK'nin geür kaynakianndan başbcası Müslüman halkımızın Ramazan aymda ve Kurban Bayramrnda yaptıklan bağışiardır. Müftü, vaiz ve hatiplerimizin ramazan ve bayramlar münasebetiyle >apacaklan konuşmalarda havacıiığın öneminden ve THK'nin çalışmalanndan bahisk'. bu kuruma yardımcı olunması hususunda teşvik ve telkinkrde bulunnıaları uygun görübniistür'" denildı. mince yaratılan hukuki karmaşa- nın temelinde, kurban densinin 5 trilyon lirayı aşan piyasa degeri ol- duğu belirlendi. Türkiye Deri Sanayicıleri Der- negi 'nın 1995 verilerine göre Kur- ban BayTamı'nda ülkemizde yak- laşık olarak 4 milyon adet küçük baş ve 48 bin adet büyük baş kur- ban kesiliyor. Kurbanlann deri ve bağırsaklarının çoğu, bilgisizlik nedeni ile degerlendirilemiyor. Deri Sanayıcilen Derneği veri- lerine göre kurban derileri giysı olarak degerlendınlıp ihraç edil- mesı halinde 4.217 trilyon lira, ke- silecek kurbanlann, bağırsakları- nın da eklenmesi halinde ekono- mimize 5 trilyon lirayı aşan bir kaynak oluşturuyor. Önemli mik- tarda dövız girdısi bulunan ve ge- niş bir iş sahası saglayan kurban derisi ve bagırsaklan gerektıgi şe- kilde korunamıvor, tam anlamı ile değerlendirilemiyor. Türkiye De- ri Sanayicıleri Derneği. söz konu- su duruma neden oiarak yanlış ke- sım ve \ üzme, tuzlanamama gibi nedenleri gösteriyor. Içışlen. Adalet ve Maliye ba- kanlıklan geçen yıl yayımlanan genelgelerde kurban derisi, fitre ve zekât toplama yetkisinin Türk Hava Kurumu'nda bulunduğunu anımsatarak bağlı kuruluşlannı uyarmışlardı. Yasalann bu denlı açık hükmü- ne rağmen, medyanın özellikle şe- natçı kanadıncayaratılan 'hukuki' karmaşanın temelinde yatan ger- çek nedenin. 5 trilyon lirayı aşan ekonomik değerin cazibesi oldu- ğuna kesin gözüyle bakılıyor. Önceki yıllarda toplanan deri ve bagırsaklann gelirini kendi vakıf ve yurtlannın giderlerini karşıla- mak içın kullanan kurum vekuru- luşlar, her türlü vergiden muaf bu gelirlerini yitirecek olmanın tela- şıyla yapay olarak bir 'hukuk kar- maşası' yaratmaya çalışıyoriar. Bu amaçla hazırlanan program- lar TV'lerde yayımlanıyor, köşe yazılan şeriatçı yazılı basında her gün ışleniyor, yurttaşlar gazete ilanlanyla kurbanlannı THK dı- şındaki 'hayır' kurumlanna ver- meye çağnlıyor. Ülkücülerle şeriatçılar liseleri paylaşaımyor FİGEN ATALAY/HÜLYA TOPCU Liselerde 'Ülkü Ocaklan' ve 'Milli Gençlik Vakfi' rekabet halinde. Çeşitli yöntemlerle öğrencileri 'kazanmaya' ça- lışan bu örgütlerin üyeleri; giysileri, dav- ranışlan. okudukJan kıtaplar ya da kulak- lanndaki küpeler nedeniyle saldırdıklan öğrencileri baskı ve tehdıtlerle 'doğnı yol'a getirmeye çalışıyoriar. Okullarda ülkücü ve dinci baskısı ne- deniyle büyûk rahatsızhk duyan ögren- ci, öğretmen ve velilerle görüştük. örgüt- lerin, öğrencileri 'kazanma' ve 'baskı' yöntemlerini dinledik. Işte bunlardan ba- zı lan: Yunus Emre Lişesi öğrencileri: "Okulumuzda Milli Gençlik Vakfı da Ülkü Ocaklan da faalKette. ama Ülkü Ocaklan daha bas- kın. Vakıfta her sınıfıa temsilcisi var. Ülkücülerde MGV yanlılan da son derece rahat dav- ranıyorlar. Bir afişteki S'harfi orak çe- kice benziyor diye afişi katdırabüiyoriar. Okui onlaJnn denetiminde. Her iki taraf da son derece yumuşak v e iyiliksever tavırlar içinde taraftar kazan- mayaçalışıyor. Kazanmak istedikleri öğ- rencilere baskı filan yapmıyorlar, ürküt- müyorlar. Vakfa götürülen öğrenciler ' Bunlar gerici değil' diyedüşünmeyebaş- h\or. Bedava yemek vs, iki-üç gün sonra • Milli Gençlik Vakfı ile Ülkü Ocaklan, kendileri gibi düşünmeyen, kendileri gibi giyinmeyen, kendi okuduklan kitaplan okumayan öğrencileri baskı ve şiddetle yola getirmeye çalışıyor. haydi namaza. FEM dershanelerine ge- ziler, ücretsiz>a da indirimli kayıtlar... Bu kadar Myılik' karşısında kimileridevaın- lı onlaıia beraber olmaya başüyor. Okulda istihbarat kaynaklan var. Ça- lışkanlar belirlenerek Boğaziçi, İTÜ gi- bi üniversitelerdeokuyan abı'lerdenüc- retsiz ders alabilecekleri söyleniyor. Dö- nüştüremedikleri insanlan sindirmeye çalışıyoriar. Örneğin, saz çalan bir öğren- ciye. "Saz çalanlara kurşun sıkacağız" di- yebiliyorlar. Vakfin ya da Olkü Ocakla- n'nın sınıf temsilcileri öğret- menler hakkında istihbarat topluyor. Görüşleri, ta\ırlan beğenilmeyen öğretmeler şı- kâyet ediliyor. Bir gün okula iki müfet- tiş geldi. Her sınıftan 4-5 öğrenciyi bir araya getirerek bir öğretmen hakkında sorular sordular. Bu sonılar şöyle: 'Oğretmeniniz stzi tiyatroya götürüyor mu?\ 'Götürdüy se hangi oy una ghtiniz?', 'Dini yerici konuşmalar yapıyor mu? Ya- pıyorsa neler sö\ lü>or?\ 'Ders konulan- nm dışına çıkıyor mu?", 'Bütün öğrenci- lere eşit davranıyor mu? Kimlere a> nca- tık tanıyor?', 'Okulun genel durumu hak- Mehtap Kandemir in hak savaşımı İlk emekli hayat kadmı sektörün öncüsü olacak • Umumi Hıfsısıhha Yasası'na tabi olan hayat kadınlan 1978'de SSK Yasası'na eklenen 13. maddeyle sigortalı olma hakkını elde etti. 1978'den 1994'e kadar geçen süre içinde bir tek hayat kadını sigortalı oldu. Bunu başaran Mehtap Kandemir'di. SERPtLGUNDLZ 52 yaşında. Konuşurken ağlamaya başhyor. Sigarası- nı yaktığı pembe çakmaktan ortalığa yayılan müzik gü- rültülü. Mehtap Kandemir. Hayat kadını! 21 yıldan beri bu ismi kul- lanıyor. Gerçek adını unut- muş. Davasını kazanırsa Türkiye"de ilk sigortalı hayat kadını olma hakkını elde edecek. "Güzetim*diye hi- tap ediyor konuşurken. Oku- ma yazması da yok. 27 yıl- dır Sümbül Akarsu'nun Abanoz Sokağf ndaki evin- de erkeklere "hizmet" veri- yor. Sabah 09.00'dan gece 23.00'e kadar. Gün boyunca güneş yüzü görmüyor, gölge bilmiyor. Vesikası 20 yaşında ahn- mış. Bur- sa'dan... Mehtap ce- sur. Çünkü hiçbir hayat kadınının ver- mediği bir mücadele ve- riyor. 1994'te SSK Yasa- sı'na eklenen bir maddeyle "ilk sigortalı hayat kadını olma" hakkını elde ediyor. Avukatı Kor- han Enginde- niz'in açtığı "hizmet tespiı davası" Yargı- tay aşamasm- da. Olumlu sonuçlanırsa emekliliğe hak kazanacak yaşıyor. "Hepimiz burada kürek mahkûmuyuz. Cezaevi bu- radan iykJir. Çalış çakş, pat- rona kalıyor. 2 müYon kâza- myorsam 400 bin lirası be- nim. Her gün 250 bin lira su, 200 bin lira da işçi parası ve- riyorum. Haftada 2 kez mu- ayeneye gjdhonım." Emekli ol'duktan sonra ne yapacagını hayal bile etmı- yor. En fazla bir yıl daha ça- lışacak ve bu işi bırakacak. Avukatı Korhan Enginde- niz, Mehtap'ı 20 yıl önce bir başka davada tanımış. En- gindeniz mesleğe başladı- ğında ilk müvekkillerinden birisi olmuş. Engindeniz, Umumi Hıf- sısıhha Yasası'na tabi olan hayat kadınlannın 1978'de SSK Yasası'na eklenen 13. maddeyle sigortalı olma hakkını elde et- tikierini anlatı- yor. 1978'den 1994'e kadar geçen süre içinde bir tek TürkEğitim Vakfi'nın 28, yüı Maddi desteğe ihtiyacı olan başanlı gençlerin eğitimlerine katkıda bulunmak amaayla Vehbi Koç ile 205 aydın taranndan 4 Mayıs 1967 yılında kurulan Türk Eğitim Vakfi, dün 28. kuruluş yıldönümünü kutladı. Türk Eğitim Vakfi'nın (TE\") 28. kuruluş yıldönümü nedeniyle dün Di\an Oteli'nde düzenlenen törene katılan Yehbi Koç, bütün işadamlannı, başanlı gençlerin eğitimlerine katkıda bulunmaya çağırdı. Vehbi Koç, törene kaolan gazetecilerin bir sorusu üzerine, u Ben politikadan emekli oldum** dherek Türkiye'nin politik durumu hakkında >onım yapmaktan kaçındı. Divan Oteli'nde düzenlenen törene TEV Mütevelli Hejeti ve >önetim kurulu ü\eleri ile bagışçıiar ve burs aJan öğrenciler katıldı. Başkan Vehbi Koç. törende >aptığı konuşmada, vakfin bugüne kadar yurtiçinde yaklaşık 60 bin, yurtdışında ise 437 başanlı öğrenciye burs verdiğini söyledi. (YASEMİN KOY"UTÜRK) kında başka söyiemek istediğiniz bir şey var mı?" Insa Lisesi öğrencileri: "Okulumuzdaki ülkücü sakhnlar iki sene önce başladı. Çeteler şeklinde örgüt- lenmeye başladılar. Okulumuz neredey- se onlann kalesi haline geldi. Her fırsatta ilerici öğrencilere saldmyorlar. Bizim okulumuzda bulunan ülkücülersözdt'öğ- renci. Derslere girmiyorlar, okula istedik- leri giysilerie geliyorJar. Müdür yardım- cısı taranndan da destek görü\oriar. Ken- dilerini o kadar fazla meşrulaştırdüar ki ceplerinde silahları. ellerinde tesbihleri— Okulun öğrencisi olarak görünen bu ki- şilerden biri Istanbul Olkü Ocaklan so- rumlusu, bir diğeri Avcılar sorumlusu, bir başkası da Insa Lisesi'nin sorumlusu." Koç Lisesi öğrencileri: Bağdat Caddesi'nde ülkü- cü gençlerin estirdiği terör- den rahatsız. Koç Lisesi ga- zetesinde bu konuda öğren- cilerin yazdığı yazının bir bölümü şöyle: "Aşurı tutuçu bazı insanlar, konuşmayla, bu yöntemle mümkün ol- mazsa da> akla görünüşünü- zü değişrirerek ülke çıkanna hareket ettikierini sanıyor- lar. Gerçekten ülkeyi kurtar- mak istiyoriarsa doguva gi- dip askerlik yapsınlar. Bazı- lan, küpe takan erkekleri ge- leneklerimizi kaybetme ne- deni olarak görüyor. Ancak bir kişi kulağına küpe tak- mak istiyorsa bunda yanlış bir şey yoktur. Bu okuldaki bir öğrenci kulağında küpe- si olduğu için polislerce dur- duruldu \e turist olup olma- dıgı soruldu. Türk olJuğunu anladıklannda ise neden kü- pe taktığını sordular. Aynı öğrenci, 'Ülkücü' denilen gruplar taranndan da sık sık durdurularak tartaklandı. Yanındaki arkadaşlan bu gnıp taranndan ciddi biçim- de dövüldü. Bir başkası, kü- pesi kulağından kopanlarak çıkarıldığı için kötü biçimde yaralandı. Küpe olay ı sadece bir örnek. Bu insanlar sizi yalnızca değişik giy sileriniz nedeniyle rahatsız ederek bunlan birdaha giymemeni- zi söyleycbiliyorlar. 'Saçını doğru düzgün kes" ya da •Düzgün giyin' diye tehdit edebiliyoriar. Bu insanlar kendilerini. istedikleri gibi yaşamak isteyen kişilere za- rar vererek ülkeyi kurtara- cak kişiler olarak görüyor- lar. Bu aşın tutucu insanlara kesinlikle karşnız." HAFTAYA BAKIŞ AHMET TANER K1ŞLALI Kıbpıs Manzaraları... Içeri girince şaşırmıştım. Ufacık bir odada, karşılıklı iki masa vardı. Sağ ta- raftaki masada, başı örtülü, nur yüzlü iki genç kız ça- lışıyordu. Karşıdaki masa ve arkasındaki duvar ise Ata- türk'ün resımleri ve sözleri ile doldurulmuştu. Gazi Magosa'daki Doğu Akdeniz Üniversite- si'rtdeydik. içinde olduğumuz bina, öğrenci kulüple- rine aynlmıştı. Kulüp sayısı çok olduğu için de her odaya iki kulüp düşüyordu. Girdiğim odadaki kulüp- ler ise "Atatürkçü Düşünce Kulübü" ile "Edebiyat Kulübü" idi. Trabzonlu olduklarını öğrendiğim başörtülü iki kız öğrenci, öğleden sonrakı toplantıya da geldiler. "Ke- malizm, laiklik ve demokrasi" konusunu irdeleyen uzun konuşmamı, sonuna kadar dinlediler. • • • Kıbrıs'a ilk gidişim, "Banş Harekâtı"ndan yedi ay kadar önceye raslamıştı. Türkler üçüncü sınrf insan konumundaydılar. Yok- suldular. Magosa'dakıler eski kalenin içine sıkışıp kal- mtşlardı. Yıllar sonra Girne'yi gördüğümde gururlandım. Ama bu kez Doğu Akdeniz Üniversrtesi'ni gezince, bir başka umutlandığımı hissettim... Dört fakülte, iki yüksekokul, altı bini aşkın öğrenci. Geniş bir alana ya- yılmış, nefis bir "kampus". öğrencilerin yaklaşık yüzde 20'si, Pakistan'dan Ni- jerya'ya kadar yabancı gençler. Bir o kadan da Kıb- rıslı Türk. Geri kalanlar ise Türkiye'den. Hızla gelişen üniversiteyi gezerken pınl pınl genç- lerle konuşurken gelişmiş bir ülkedeymişsiniz gibi bir duyguya kapılıyorsunuz. Diğerleri küçük ama. KKTC'de bugün hızla büyü- yen tam beş üniversite var. KKTC ekonomisi ambar- go attında; kendisı ise uluslararası bir üniversite ül- kesi olma yolunda. Son Ecevit hükümetinin bir üyesi iken Kuzey Kıb- ns'a bir konservatuvar kurma isteğindeydim. Bunu gerçekleştimne olanağını bulamamış olmaktan dola- yı, bir kez daha üzüntü duydum. • • • Bu kez, ikinci bir üzüntüm daha oldu Kıbns'ta. Aslında üzülmekten çok, acımaktı bu... Eski dos- tum, Uluslararası llışkiler Bölümü Başkanı Prof. Cem Çakmak'la ve Rektör Yardımcısı Prof. Haluk To- sun'la uzun uzun konuştum. Artık siyaseti bırakıp kendini araştırmacılığa veren, başarılı romancılığını sürdüren, sınıf arkadaşım ismail Bozkurt'u dinle- dim. KKTC'de solun niçin gerilediğini daha iyi anladım. Ve kendine "sol" diyen bir kesıme, bir kez daha acı- dım. Eski komünistter, şimdilerde Batı uyduluğu peşin- deler. Rum hayranı olmuşlar. Solun geleneksel ne ka- dar "değer"\ varsa, hepsini yadsıyarak sol olunabile- ceğıni sanıyorlar. Eskiden yönler Moskova'ya çevriliydi. Şimdi ise Londra'ya. Değişen ne var? "Bağımsızlığı"savunmak, onlariçin "/aş/sflikleeş- değer... Emeğin önceliğini, toplumsal adaleti falan zaten unutmuşlar. Neredeyse lafını bile etmiyorlar... Özker Özgür ve CTP'sinin son seçimlerdeki hali neyi gösteriyor? "Ulusal" olmayı beceremeyen, "yükselen değer- ler"e, yeni dünya düzenine, "küreselleşme" ideoloji- sine teslim olanlann "kaçınılmaz" sonunu!.. "Yeni sağ"\ beğenenler, onu niçin "eski so/"da arasınlar kü? Sanık Barshan tahliye edildi Ülkücü reisi ifade değiştirdi • Okul reisliği eörevinden aynlmak istediği için kenaisine baskı yaptıklannı iddia ettiği üç arkadaşırlı bıçakıayan lise öğrencisi Fikret Barshan, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. EMİNE KAPLAN ANKARA - Gazi Ana- dolu Lisesi 'nde BurakSol- maz, Sorhan Süer ve Umut Cançelikadlı öğrencileri bı- çakladığı gerekçesiyle 21. Asliye Ceza Mahkeme- si'nde tutuklu yargılanan eski 'ülkücü reisi' Fikret Kandemir 'savaşıyor' ve kıdem tazminatını alacak. nu başlangıç kabul edeceğiz. g Bunu başaran Mehtap Kan- demir. Engin- deniz, "Bu da- vada Meh- tap'ınaynıişye- rinde 17 yılça- lışüğını tespit ettirdik. Dava- nın ismi 'hiz- met tespit da- vası'. Bursage- nelevinde ilk kayıtlannı bul- duk. 18yaşında tezgâhtarlık yapmış. Sigor- tahkgı için bu- 4-10 Mayıs tarihleri arasında düzenlenen İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Haftası başladı İşçinin sağlığına ydda sadece bir hafta Birlikte çalıştıgı hayat ka- dınlan ne düşünüyor peki? "Aynı evde 8 kişi çalışıyo- ruz. Onlar duygusuz. Ince duygulara sahipdeğJUer" dı- yor. Anlatıyor "Beniçok tehdit ettiler. Hırpaladılar. tşi bırak dedi- ler, ama başaramadüar. Ben oniardan üstün çıktım. Korkmuyorum sizden de- dirn. Diğer kadınlar korku- yor. 27 yıldır karakol nedir bibniyorum. Terbiyesizlik et- medim. Sigsradan başka da içtd içmem." Çiller hayranı... Gidip DYP Fatih ılçesine üye bile olrnuş. İzin kâğıdı var. Ara- da bir evine gidiyor. Yalnız tlk emekli hayat kadını Meh- tap olacak" diyor. Avukat Engindeniz'in de- gerlendirmesine göre dava olumlu sonuçlanırsa Türki- ye'de birgenelev kadmı yar- gı yoluyîa emekli olacak. "Bu ülkede" diyor: "Ma- nukyan vergi rekortmeni olurken. hiçbir genelev kadn nının emekli olmaması garip bir çeUşki. Burada SSK'nin bölge çalışma müdüriüğü- nün kusunı \ar." Mehtap'ın okuma-yazma- sı yok, eğitimsiz. Teşhiredil- mekten de korkmuyor. Emekli olunca belki yeni bir hayatı da olmayacak. Çok parası da... Ama cesaretmin bedelini alacak. GÜNNURİLHAN İşçi Sağlığı ve Iş Güvenliği Haftası nede- niyle dün biraraya gelen işçi, ışveren ve Ça- lışma Bakanlığı temsiicileri ülkemizdeki ko- nuya ilişkin mevzuatın yenilenmesi gerek- tiği üzerinde birleşti. MESS Genel Sekrete- ri tsmet Sipahi. Türkiye'nin ihracata yöne- lik serbest piyasa ekonomisine geçiş süre- cinde sağlıklı ve nitelikli insan gücüne ihti- yacı bulunduğunu söyledi. DİSK Eğitim Da- ire Başkanı Doğan Halis ise "İşçi sağlığı ve iş güvenliği sorununun temelinde insana ay- kın ekonomik sistem vardır" dedı. • Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanhğı'nm 4-10 Mayıs tarihleri arasındaki işçi sağlığı ve iş güvenliği haftası nedeniyle düzenlediği etkinlikler kapsamında dün Mecidiyeköy Kültür Merkezi'nde iki ayn panel düzenlendi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlı- ğı'nın 4-10 Mayıs tarihleri arasındaki işçi sağlığı ve iş güvenliği haftası nedeniyle dü- zenlediği etkinlikler kapsamında dün Meci- diyeköy Kültür Merkezi "nde iki ayn panel düzenlendi. Açılışkonuşmasını Istanbul Vali Yardım- cısı Osman Demir yaptı. Demir, son bir asır Hafta nedeniyle bir araya geten Işci ve işveraı örgürJeıi yflriiıiükteld ke\7uattan yakındılar. içinde endüstrileşme ve kimyasal madde kullanımının insan sağlığını ve çalışma ya- şamını tehlikeye soktuğunu söyledi. İşçi sağ- lığı \e iş güvenliğinin bilimsel ve teknik ge- lişmelerle birlikte öneminin arttığını belirten Demir. "Her yıl iki-üç bin insanın hayatmı ka>bettiği Türkrve'de mevzuatın yeniden de- ğeriendirilmesi gerekiyor'' dedı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Is- tanbul Bölge Müdürü AhmetTemurlenkise 1993 yılı içinde 116 bin 97 iş kazası oldu- ğunu. bu kazalarda bin 516 işçinin hayatını kaybettiğini, bin 75 işçinin meslek hastalı- ğına yakalandığını, 3 bin 943 kişinın de iş göremez duruma geldiğini söyledi. ILO ve- rilerine göre Türkiye'de ulusal gelirin yüzde 4"ünün iş kazalan ve meslek hastalıklan ne- deniyle yitirildiğini de belirten Temurlenk, bu nedenle 160 trilyon para kaybına uğranıl- dığını söyledi. Sözalan MESS Genel Sekre- ten tsmet Sipahi, işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatının Almanya'dan kötü bir çevıriy- le alındıgını, ülkenin ve günün şartlanna uy- madığını belirtti. Son konuşmayı yapan DtSK Eğitim Ge- nel Daire Başkanı Doğan Halis ise konuya ilişkin mevzuatın çok aynntılı olmasına kar- şın gereklı denetimin yapılamadığını belirt- ti ve mevzuatın yaptınm gücûnün cezalann azlığı nedeniyle caydıncı olmadığını söyle- di. Halis, eldeki istatistiklerin kayıtlı iş yer- lerine ait olduğunu da anımsatarak, sorunun çok ciddi bir bölümünün kayıt dışındaki iş yerlerinde yaşandığını vujguladı. Hafta nedeniyle dün "Ülkemizdeki iş ka- zalan ve meslek hastahklan" ve "Sanayide iş ve çevre sağlığı^ konulu iki panel düzenlen- di. tlk pandi başkanlığına Prof. Dr. Nusret Ekin yaparken. ış gü\enliği uzmanı Sebahat- tin Dertli, Meslek Hastalıklan Hastanesı Başhekimı Dr. NazifYeşilleten. baş iş müfet- tişi Yekta Ambarcıoğlu. Istanbul Muhasebe- ci Mali Müşa\ ırler Odası Başkan Yardımcı- sı Mustafa Harputluoğlu ve Mimar Sinan Üniversitesi Doçentlerinden MüzeyyenGü- ler panelist olarak katıldı. Adana'da toplantı İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Haftasf nın başlaması nedeniyle Adana'da bir toplantı düzenlendi. Adana Ticaret Odası Salonu'nda düzenlenen toplantıda TİSK Başkanvekili Nihat Yüksel adına konuşan Sabancı Holding Endüstri llişkileri Dairesi Başkan Yardımcısı Uğurtan Doğan, "Biz iş kazalannın kader olmadığına, ön- lenebileceğine ve bunu en etkin çözüm yolu- nun da eğitim olduğuna inanıyoruz. Bu eğitim görevi de yalnızca devlete ait değildir. İş-işveren ve sendikalar olarak hepimi/in görevidir'" dedi. Samsun'da DİSK Karadeniz Bölge Tem- silciliği, "t? Sağhğı ve Iş Gmenliği Haftasr etk'nliklerine katılmama karan aldı. Barshan, 'ağır tahrik amn- ' da suçu işlediği ve yaşının küçüklüğü göz önüne alına- rak' tahliye edildi. Öğrenci Mutlu Öztaş, 'IzmirCadde- si üzerindeki Ülkü Ocağı ta- ranndan okulun reisi seçildi- ği' yolundakı ilk ifadesini değiştınrken Türk millıyet- çisi olduğunu ve olayla bir ilgisinin bulunmadığını söyledi. Ülkücü çevreden ve Ülkü Ocaklan'nıngirişimiyleya- sadışı olarak getirildigı 'Ga- zi Anadolu Lisesi ülkücü re- isliği'nden aynlmak isteme- sı nedeniyle kendisine şid- det uygulayarak baskı ya- pan üç ülkücü öğrenciyi bı- çaklayan Fikret Barshan'ın ilk duruşması, dün 21. As- liye Ceza Mahkemesi'nde yapıldı. Barshan, ülkücü görüşten soğuduğunu belir- terek, arkadaşlannın uzun süre kendisini sıkıştırarak tehdit ettikierini söyledi. Okulda yapılan toplantıdan sonra "Seninle bir şeykonu- şacağız" dıyerek tuvalete götürüldüğünü anlatan Barshan. şunlan söyledi: "Burada Korhan bana bağırmaya başladı. Burak da konuşmamam için ağzı- mı kapatarak bana tokat at- d. Yanımda taşıdığım çakryı çıkardım. Amacım sadece onlan korkutmaktı. Ama üstüme gelmeye devam etti- ler. Ben de çakı> ı gelişigüzel savurdum ve oradan kaç- tım. 1 * Tanık olarak dinlenen ög- rencı Mutlu Öztaş, polise verdığı ilk ifadeyi degiştir- di. Öztaş. Türk millıyetçisi olduğunu ve olayla hiçbir il- gisi bulunmadığını belirte- rek psikolojik bunalım için- de olduğu için karakolda na- sıl bir ifade verdiğini anım- samadıgını öne sürdü
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle