02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 MAYIS 1995 PAZARTESİ • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERİN DEVAMI 19 Polise de trafik cezası B Baştarafı 1. Sayfada kanlıklararası kurulu oluş- turulacak. Kurul; Başbakan, Adalet, Içişleri, Maliye, Mıllı Eği- tim, Bayındırlık ve tskân, Sağlık, Ulaştırma bakanlan ile DPT Müsteşan'ndan oluşacak. Bu kurula, TSE ve Şoforler Federasyonu baş- kanlan da katılacak. Başba- kaııın başkanlık edeceği ku- rul, 3 ayda bir zorunlu ola- rak toplanacak. Aynca, karayolu güvenli- gi kurulu oluşturulacak. Ku- rulun başkam içişleri baka- nının önerisi ve başbakanın onayı ile atanacak. Bu kurul da ayda bir toplanarak ba- kanlıklararası kurulun aldı- ğı kararlann hayata geçiril- mesini takip edecek. Kara- yollan güvenliğinin gelişi- mi için plan ve programlar hazırlayarak bu konu için bütçeye konacak ödeneği belirleyecek. Alt komisyonun yeniden dûzenlediği trafik tasansına göre araçlara imalat ve ye- terlılik belgesi verme ve fen- ni muayenelerini yapma gö- revi de TSE'yeveriliyor. Tasanya göre şoför okul- lanna ve sürûcü ehliyeti ve- rilmesine daha sıkı denetim getirilecek. Sınavlan, en az 3 yılhk şoförlügü olan ûni- versite mezunlan yapabile- cek. Sürûcü belgeleri 4 yıl- da bir yenilenecek. Esrar ti- careti, kasten adam öldür- me, gasp, kaçakçılık suçu iş- leyenler ile ateşli silahlarla ılgili yasayı ihlalden mah- kûm olanlara kesınlikle eh- liyet verilmeyecek. Aynı yil içinde 3 kez alkollü olarak araba kullandığı tespit edi- lenlerin ehliyetine bir yıl sü- reyle el konulacak. Bir yıl sonunda yapılacak olan psi- koteknik muayene sonunda düzeldiği tespit edilırse eh- liyeti geri verilecek. Uyuşturucu ve keyif veri- ci madde aldığı halde araç kullananlann ehliyeti süre- siz olarak ıptal edilecek. 2 aydan 6 aya kadar da hapis cezası verilecek olan bu ki- şiler, bir daha ehliyet alama- yacak. Para cezalan memur kat- sayısına bağlamrken bugün için en düşük para cezası 700 bin (ışık kurâlına uyma- yana), en yüksek para ceza- sı da 40 milyon lira (haddin- den fazla yük yükleten mü- essese sahibine) olacak. Bir araç kaza yaptığında, şofor ve işletici yanında firma da sorumlu olacak. 300 ceza puanında ehliyet iptal Cezapuanı 100'üaşanşo- förün ehliyetine biray, ıkin- ci kez 100 puanı aştığı za- man 2 ay el konacak. 3 kez ceza puanı 100'üaşanşofo- rün ehliyeti iptal edilecek. Ehliyeti iptal edilen şofor, psikoteknik muayeneye tabi tutulacak. Eğer, bir sorun tespit edilmezse yeniden eğitim gördükten sonra eh- liyet alabilecek. Ilk ve orta eğitim okulla- n ile radyo ve televizyonlar- da haftada 30 dakika zorun- lu olarak trafik dersi kona- cak. Poüsedeceza Plan Bütçe Alt Komisyo- nu, vatandaşa kötü muame- le eden trafık polisinin 6 ay- dan 3 yıla kadar hapis ceza- sma çarptınlmasını öngör- dü. Haksız yere hürriyeti tahdit gerektiren ceza tuta- nağı tutan polise de bir yıl- dan 3 yıla kadar hapis ceza- sı verilecek. Trafik polisi, görevini kötüye kullanır ve- ya ırtikap ve rüşvet suçu iş- lerse cezası TCK'deki yazı- lı cezalann yansı oranında arttınlarak uygulanacak ve memuriyetle derhal ilişkisi kesilecek. Alt komisyon, kesilen pa- ra cezalannın da Maliye Ba- kanlığı yerine, Cezalann In- fazına Dair Yasa uyannca. cumhunyet savcılıklan ta- rafindan toplanmasını hük- me bağlıyor. G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada öğreticiydi. Cumartesi akşamı Yabancı Gazeteciler Kulübü, Demirel'e, sohbet toplantısı havasında geçen bir yemek verdi. Uluslararası gazetelerin Hong- Kong bürolannda görevli gazetecilerin Demirel'e yönelttiği sorular, dünyanın bu cephesinden Türkiye'nin nasıl gö- ründüğünü de ortaya koyuyordu. Gaze- tecilerin "meraklan" şunlardı: - Türkiye, Cezayir olacak mı? - Bosna-Hersek'te Müslümanlara kı- yım yapılıyor. Siz ve diğer Islam ükeleri ne yapıyorsunuz? - Kıbns'ta çözüm ne zaman? - Kuzey Irak'a niçin girdiniz? - Orta Asya cumhuriyetleriyle bağla- nnız nasıl, bu ülkeler bağımstzlıklannı kooıyabilecek mi? - Çin'in batısındaki Türkler, bu ülkey- le aranızda sorun yaratacak mı? Demirel, bu sorulara yer yer espriler katarak, bildiğimiz yanıtlan verdi. Cumhurbaşkanı'nı en çok sevindiren ise Hong-Kong'daki "lbrahimler"d\. De- mirel, geçen nisan ayında Güney Ame- rika'ya giderken bir gece kaldığı Kanar- ya Adalan'nda, buradaki turistlere deri satmaya gelen Ibrahim Demir adlı Türkle karşılaşınca, "Ben, bu Ibrahim- leri anyonjm" demişti. Demirel, Hong-Kong'da o Ibrahim- lerden 60 tane buldu. Prof. Süleyman Oemokan, Hong-Kong Elektrik Fakül- Hong-Kong'da 60 Ibnahîm... tesi'nin dekanlığını yürütüyor. Ahmet Aslan, "en eskı Hong-Konglu Türk", Hacı Murat Balcıoğlu, 21 yaşında elektronik mağazası sahibi... Ornekler arttıkça Demirel keyiflendi: - Gözlerinizden öperim, yanaklannız- dan öperim, hepinizi kucaklıyorum. Bir de Zuhal var. Nığde'nin Bor ilçe- sinden Isviçre'ye, oradan Afrika, ardın- dan Avustralya... Şimdi Hong-Kong'da bir şirket kurmuş. Türkiye'den mermer getirip satıyor. Soyadı da "Monsfield". Bir yabancıyla evlendiğinden değil, böyle bir soyadı pek çok şeyi kolaylaş- tınyoımuş. Böylece dünyaya açılma aşkımıza, geleneklerimize uygun bir slogan bul- muş olduk: - Ibrahim ile Zuhal... Heyetteki işadamlarımızın Demirel'e ilettikleri gözlemlerse satır başlarıyla şöyleydi: - Bir milyar 200 milyon nüfuslu Çin 'e daha ciddi girelim, Çin'i ihracatta he- def ülke seçelim. - Çin'deki devlet mekanizması karşı- sında bizi de devlet korursa dışa açıl- ma kapasitemizi katlanz. - Biz hep Avrupa'yı en bûyük pazar sanıyoruz. Oysa Çin'de yılda 50 milyar dolarlık müteahhıtlik ihalesi var. - Türkiye'nin dış ticaretini artık bürok- rasiden kurtaralım. Dışişleri'nin ticari ataşeleri devlet memuru gibi değil, işa- damı kafasıyla çalışsın. - Mevcut vergi sistemiyle istenen kal- kınmayı beklemeyin. Yatınm yapandan yüzde 65 vergi alınıyor. Fırsatı yakalayan işadamları, Demi- rel'e içlerini döktüler. Çin'in büyük ve ciddi bir pazar olduğunu Demirel de bir- kaç kez yineledi. Çin'deki bugünkü yö- netim anlayışının devam edip etmeye- ceğine ilişkin kuşkulan da Mao'dan bir alıntıyla gidermeye çalıştı: "Mao'nun birsözû var, şöyle der: 'Ke- dinin siyah ya da beyaz olması önemli değil, yeter ki fareyi yakalasın.' Çin'de bugün yılda yüzde 10'lukbirekonomik kalkınma var. Halk ona bakar." Demirel'le dün öğleden sonra da bir adanın tıraşlanıp genişletilmesiyle inşa edilmekte olan yeni Hong-Kong hava- alanınagittik. Motoryolculuğu "sohbet gezisine" dönüştü. "Rahat" konuşmak için "teyp-televizyon kaydı" yok. Konu, tabii sık sık Türkiye'ye geldi. Bir soru: - Türkiye 'de istenen hamle niçin ger- çekleşmiyor? Sizce icraatta tıkanma mı var? Demirel, soruyu anladı. önce Türki- ye'de seçimle gelenin seçimle gittiği bir sistemin oturduğunu anlattı. Bunun ke- silmemesi halinde her şeyin daha rahat çözümleneceğini vurguladı. Daha "net" anlatmak için "hurma" örneğini verdi: "Hurma ağacı yüksektir. Meyvesini almanıziçin tırmanmanız gerekli. Yada kesersiniz, ağaç yan yatar, hurmalan toplarsınız. Ama bunu bir defa yapar- sınız. Ağacı kesmeden hurmayı almalı. Tırmanamıyorsanız bekleyin, düşer." Sohbet daldan dala konarken konu "medya'ya geldi. Demirel'in yorumu şu: "Bence 10 yılda düzelir. Her akşam 10-15 kanalda herkes bir şey söylüyor. Söylediği doğru-yanlış, bu birsüre da- ha gider. Ben on yıl dedim, erken olur- sa ne âlâ, gecikirse üzûntü duyanm." 22 milyar dolara mal olacak "dünya- nın sürmekte olan en büyük inşası", Hong-Kong adasına 2 asma köprü ile bağlanacak. Köprü inşaatlannın altın- dan geçerken Nazmiye Hanım, Demi- rel'e seslendi: - Bak, köprü yapmasını öğren... Demirel, "Ben onu 20 sene önceyap- tım" dedikten sonra, bize dönüp de- vam etti: - Sonra da seçimi kaybettim. Havaalanı inşaatından dönüşte soh- betin konusu yine Çin ve Hong- Kong 'du. Latin Amerika ve Güneydoğu Asya gezisinin ardından Demirel'in ürettiği i- ki slogan var: - Yeni dostluklar, yeni ortaklıklar... - Atlantik'ten Pasifik'e... Havaş grevi 94. günündeANKARA (Cumhunyet Bûrosu) - 42 gün önce özel- leştirilen Havaş işyerlenn- deki grev 3. ayını doldurur- ken, yeni işveren Yazeks AŞ, Hava-Iş Sendikası ile toplu pazarlık masasına oturmak için bugüne dek bir girişimde bulunmadı. Dev- let Bakanı Bekir Sami Daçe, Yazeks'ın sendıkayla pazar- Iığa oturmasını sağlamak üzere devreye girerken: Adalet Bakanı MehmetMo- ğuhay da düşünce suçu işle- diği gerekçesiyle 13 gün ön- ce tutuklanan Hava-Iş Sen- dikası Genel Başkam Atflay Ayçin'in, Tekirdağ Saray Cezaevi'ne nakledilmesi için harekete geçti. Moğul- tay'ın, sendikayetkililerine, Ayçin'in yargılandığı Terör- le Mücadele Yasası'nın (T- MY) 8. maddesinin, 15 ha- ziran tarihine kadar yürür- lükten kalkacağını söylediği öğrenildi. Hava-Iş Sendikası'nın Türk Hava Yollan AO'da (THY) çahşan 7 bin 479 iş- çi adına aldığı grev karan, Bakanlar Kurulu karanyla "miIHgûvenlik" gerekçesiy- le ertelenirken; bu işçilerin toplu iş sözleşmesi, Yüksek Hakem Kurulu'nun verece- ği karan bekleme sürecine girdi. Aynı gün greve çıkılan Havaalanlan Yer Hizmetle- ri AŞ Genel Müdürlüğü (Havaş) işyerlerinde 2 bin 160 işçi adına, kamu işve- ren sendikası TÜHtS ile yü- riitülen toplu iş sözleşmesi görüşmelen ise 28 Mart 1994 tanhinde özelleştirme karannın alınması ve 17 Ni- san 1995 tarihinde devir iş- leminin yapılması üzerine kesildi. Yürürlük süresi, 1 Ekim 1994 tarihinde başla- yan ve hükümetin ilk kez "sıflr ücret zammı" önerisi- ni gündeme getırdiği sözleş- me görüşmelerinde, yüzde 15 ve yüzde 20 oranındaki ücret zammı önerileri üzeri- ne, anlaşma sağlanamadı. Çalışma ve Sosyal Gü- venlik Bakanlığı'nın, Ha- vaş'm yüzde 60'ını, 14 mil- yon dolar peşin, 22 milyon dolan da taksitle ödenmek üzere satm alan Yazeks AŞ'ye, Hava-lş Sendikası ile pazarlık masasına otur- mak için "yetki belgesi" ver- mesine karşın, Yazeks'in bir girişimde bulunmaması, sendikada rahatsızlık yarat- tı. Sendıka yöneticileri, Ha- vaş'ın yüzde 40'ının hâlâ devlete ait olduğuna dikkat çekerek işverenin sendikay- la pazarlık masasına otur- masının sağlanması için, hü- kümetten yardım istedı. Ka- mu kesımi toplusözleşme görüşmelerinden sorumlu olan Devlet Bakanı Daçe ile görüşen sendika yetkilıleri, "sözleşmede dev letin sorum- luluğunun bulunduğunu ve belirsizliğin hiçbir kesime yarar getirmediğiııi" vurgu- ladılar. Daçe de sendikanın istemine "hiak verdiğinr be- lirterek 31 mayıs çarşamba gününe kadar sorunun çözü- mü için girişimde bulunaca- ğını söyledi. Öte yandan, TMY'nin 8/1. maddesinde tanımlanan bölücü propaganda yapmak suçunu işledığı gerekçesiy- le hapis cezasınaçarptınlan ve Bayrampaşa Cezaevi'ne konulan Atilay Ayçin'in, Te- kirdağ Saray Cezaevfne nakledilmesi istemi, Adalet Bakanı Moğultay'a iletıldi Kıırtlar sofrasından Uyuşturucunun yolu Yıuıaııistaıı\laıı geçiyor • Baştarafı 1. Sayfada Türkiye'nin dışanya daha sağlıklı açılabilmesi için ya- pılması gerekenleri vurgu- ladılar. Demirel de Türki- ye'nin yeni pazarlar ve yeni ortaklıklar araması gerekti- ğini belırterek şunlan söyle- di: "Dünyadaki değişimin farkına vstramazsak, tren geçer biz istas>'onda kalınz. Ama unurmamak lazun ki bu piyasa bir kurtiar sofra- sıdır. Ben bu sofradan hak- kımtn alabileceğunizi düşü- nüyorum. Yeter ki buna ina- naüm." Uzakdoğu gezisinin ne- denlennden birinin dünya- am bu bölgesindeki geliş- melerin yakından izlenme- si olduğunu anlatan Demi- rel, bölge ülkelenyle işbirli- ği yapılmasının Türkiye'ye büyük yarar sağlayacağını vurguladı.. Türk teşebbüs gücünün ülke sınu-lan dışı- na taşmasının övünülecek bir şey olduğunu belirten Demirel, "Turkiye bu firsa- tı yakalamıştır. Çok önemli bu firsatın değerini de i>i bü- meüdir. Benim buralara ka- dar geunemin en önemli ne- deni, bu firsaö vatandaşla- nma. kendi insanlanma söylemektir'* dıye konuştu. Cumhurbaşkanı Demirel. Türkiye'nin döviz kazan- masınm ve üretriği mallan dış pazarlarda satmasının büyük önem taşıdığını kay- detti. Türkiye'deki müteşeb- bislerin "yaanm, üretim ve pazariama' 1 ilkesine eğıl- meleri gerektiğine dikkat çeken Demirel, şunlan söy- ledi: "Yatınm, üretim ve pa- zariama işi. Türkiye'nin müteşebtosleri birinci dere- cede bence bunun üstüne efilmelidirler. Yani Türki- ye'de daha çok yatınm, da- ha çok istihdam, daha çok üretim ve bunun dünya pa- zarlanna pazarlanmasL Ta- bii ki vergi de burdan çıka- cakür aslında. Burdan ashn- da daha çok döviz kazancı da olacakür. Ana kaide bu. Bunüarda gördüğümüz şey- ler bizim hiçbir zaman mo- ralimizi bozmasın. Biz de çokgüzel şe> ler >aptık. Yap- maya da devam ediyoruz." Demirel, dün öğleden sonra da Hong Kong'un ye- ni havaalanı inşaatını gezdi. Hong Kong'dan Nartao ada- sına botla yapılan yolculuk sırasında, gazete yazarlany- la bir süre sohbet eden De- mirel, Türkiye'nin bugün geldiği noktayı anlatarak eksikliklerini vurguladı. Türkiye'de 70 yılda ciddi bir yargı sisteminin oluşturul- duğuna dikkat çeken Demi- rel sözlerini şöyle sürdürdü: u Bugün, herhangi bir si- yasi basknia ahnmış bir yar- gj karan yokrur. Ben bunun kefilİNİm. Biri varsa gelsin muhatapolavım. Türldye'de devlet mekanizmalaruun oluşmasının, yargı sistemi- nin yerteşmesinin, müteşeb- bis ruhun yaratıcdığuu ö- nemsiyorum." H Baştarafı 1. Sayfada masında önemli gelışmeleroldu. Dağılma- nın ardından yaşanan merkezi yönetimin eksikliği sonucu, bu ülkelerde bulunan nük- leer santrallarda hırsızlık oJaylan görülme- ye başlandı. ldeolojik hareket edenler, emekli olanlar gibi bu santrallarda bulunan kişıler, zengin olmak isterken çalıştıklan birimlerde veya u- laştıklan yerlerden pıyasası yüksek olan uranyum gibi maddeleri çalmaya başladılar. Bu maddelere iyı para veren ülkeler var. Bu doğrultuda istihbari bilgiler bulunmaktadır. Bizde yaygın bir ticaretin olduğunu söy- lemek mürnkün değildir. Biz bu konudaki tedbirlenmizi aldık. Son ıki yıl içinde bizde 10 olay oldu. Bu maddelerin kıymetsiz ol- duğunun ortaya çıkması üzerine biz de şöy- le bir değerlendirme yaptık: Bu maddeler, illegai satıldığı için bir yer- lerde test edilemıyor. O zaman, ne olduğu- nu bilmeyen ınsanlara bunu rahatlıkla sata- bilirsinız. Bir dolandıncılık söz konusu ola- bilir. tkinci olarak bu maddeleri Türkiye'ye getırenler, büyük organizasyonlann parçası olabilir. Çeşitli ülkelere büyük ceza almalannı ge- rektirmeyecek maddeleri sokmak suretiyle pazar anyor, yol oluşturmaya çalışıyor ola- bılirler. Uyuşturucu imalathaneleri: Türkiye'de baz morfin ve asıtanhıdrıt yakalamalanna bakıldığında imalathane olduğunu söylemek mürnkün. Bu sene ıki tane, geçen sene 6 ta- ne imalathaneyi ortaya çıkardık. Küçük çap- ta böyle eroın üretiminin yapıldığı bir vaka. Bizde eroin laboratuvan olarak nitelendiri- lebilecek büyük yerler yok. Yakalanan mal- zemelere baİcınca bunlann leğen, tencere gi- bi her evde bulunan şeyler olduğunu görü- yorsunuz. Ulaşılması güç bölgelerde kuruluyor. Bu- nu sadece Güneydoğu diye ayırmak yanlış olur, çünkü Yalova'da da yakalandı. Buralar- da baz morfini asitanhidrit ile işleme tabi tu- tup eroın yapıyorlar. Geçen sene 22 ton, bu senenin ilk 5 ayında 17 ton asitanhidrit ele geçirdik. Bu miktar sadece Türkiye'ye yö- nelik değildi. Satıcı ülkelerin dikkat etmeden satmasından kaynaklanıyor bu. Bu kadar yüksek miktarlann stok yapmak amacına yönelik olduğunu düşünüyoruz. Istihbarat çalışmalarımız, kaçakçılann 'su' diye adlan- dırdıklan asitanhidritı bulmakta güçlük çek- meye başladıklannı gösteriyor. Su azalınca fiyatlar yükseldi. Aşın derecede fıyatlarla da bulamıyorlar. Bu, izlediğimiz rotanın iyi ol- duğunu gösteriyor. Yakalanan bu 17 tonluk asıtanhidritin nereden ve nasıl Türkiye'ye getirildiğını biliyoruz. lstihbarat çalışmala- rımız da yerine oturdu. Eroin üretenlenn 'doktor' dediklen, -as- lında kendisi de uyuşturucu kullanan- insan- lann belli bir ayarlan, temizlik kurallan yok. Yakalanan mallan analiz ettiğimizde içinde hayvan pisliğine bile rastlıyoruz. Tabii zaten bu zehiri içen için temizlik de fazla önemli değil. Bu 'doktortar' usta-çırak ilişkisiyle yetişiyor. Hapıshanelerde fılan ögreniyorlar. Sflah kaçakçıhğı: Kaçakçılık suçu ıçine uyuşturucu, sılah, beyaz kadın, tarihi eser, gümrük, elektronik eşya ve bir dizi konuyu dahil ediyoruz. Bu mallar için organizasyon bir kez kuruldu mu bu insanlann yaptığı, da- ha ucuza aldıklan bir malı başka bir ülkeye götürmek; orada bir mal temin ettiyse onu başka bir pahalı ülkeye götürüp satmak. Si- lah bir ülkede ucuzsa o ülkeden alıp pahalı bir ülkeye götürüyor. Eroini ucuz olan ülke- den alıp pahalı olan ülkeye götürüyorlar, ora- dan eski esere çevırip başka konulara yöne- liyorlar. Biz Türkiye ıçın hiçbir zaman, U L yusturucu ve silah işini PKK yapnor, bu- nun dışuıda başka org»niza«von yok" deme- dık. Bunu yapan küçük gruplar da var. Avnıpa'ya eleştiri: Avrupalı ve Amerika- lılar ele geçinlen uyuşturuculann yüzde 75'inin Türkiye'den geçtığinı iddia edıyor- lar. Bu oranı nasıl belırlediklerini bılmiyo- ruz. Bunun için ellerinde belge olması gere- kir. Bize Interpol vasıtasıyla, ırtibat görev- lileri vasıtasıyla ya da doğrudan bizim tale- bımiz üzenne bilgi vermelen gereku-. Bu ışe kanşan adam1an ıhraç suçundan Türkiye'de yargılamamız lazım. Bu bizim için sadece idan bir tedbır değil, aynı zamanda yasal bir görev. Biz çeşıtlı nedenlerle Interpol aracı- lığıyla, kendi irtibat görevlılenmiz aracılı- ğıyla soruyoruz. diyoruz ki: "Bu insanlann etkrindeki malı Türkiye'den getirdiklerine dair delüleri gönderin ki biz bunlan mahke- meye vereHm." Maalesef bugüne kadar Avrupa ülkeleri tarafmdan ele geçen malın Türkiye'den ih- raç edildiğme dair, birkaç istisna dışında hiç- bir belge gönderilmedi. Biz şunu açık yürek- lilikle kabul ediyoruz; Balkan yolu, eski Ipek Yolu çok kullanılan bır yol. Bu yol kul- lanılıyor. Ama yüzde 75 nasıl hesaplandı, onu bihniyoruz. Telif lıaklan tarbşması • Buştarafı 1. Sayfada nun ülkesındekı kültürel ya- şamın geleceğı bakımından tehlikesini vurguladı. Ertesi ve son günkü (27.5. 1995) sabah oturumunda. Katalan (lspanyol) yazar ör- gütlerinın üyelik başvurula- nnın görüşülmesı sırasmda; dil, ülke, kımlik konularında ilginç tartışmalar yaşandı. Bunlan daha sonra aynntılı olarak yazacağım. Ingiliz çevirmen Gordon Fielden'in yazarlann başka dıllere çevrilmeleriyle ilgilı çok çeşitli sorunlan ıçeren konuşması (ki bu konuşma- nın metni kongrenin Mayıs 1995 tarihli dergisinde de yer alıyor) çok ilginçti. Türk- çeye çevrilip yayımlanması, yazarlanmıza. çevirmen ve yayıncılanmıza çok yararlı bilgiler kazandıracak. ficinci günün bir başka önemli konusu, "Avrupa'da Şür"in durumuna, sorunla- nna ilişkin (yine dergide de yayımlanan) araştırma ve ça- lışma raporunun görüşülme- siydi... Hemen hemen bütün Av- rupa ülkelerine gönderılen bir anket metnıne verilen ya- nıtlann değerlendirilmesi sonunda ortaya çıkan bu ra- porun bizde de yayımlanma- sı ve üzerinde tartışılması çok yararlı olacak... Özetle Avrupa'da şiir için tehlike çanlan çalmakta... Fakat ya- pılabilecek şeyler yok mu? Bunlardan da ılende daha aynntılı söz edeceğim... fkinci (ve son) günün öğ- leden sonraki oturumlan yo- ğun olarak tüzük değışikliği tartışmalanyla geçti. Türki- ye'nin örgütsel düzeyde ilk İcez katıldığı Avrupa Yazar- lar Kongresi'nde çeşıtlı ül- kelerin (ve bölgelerin) yazar örgütlen. yönetimde etkilı olabilmek için yoğun tartış- malar ve kulis çalışmalan yapıyorlar. Türkiye. kendi binkımleri ve özel konu- muyla bu örgüt içinde etkili olabilir. EWC, Avrupa yazar ör- gütlerinin federasyonu kim- liğiyle birçok bakımdan ge- lişmeye açık görünüyor... Kapanış öncesınde kong- renin onayına sunulan sonuç bildirgelerinde, Avusturya- 'da ve öteki Orta Avrupa ül- kelerinde aşın sağcılığın, milliyetçilik ve yabancı düş- manlığının tehlikeli yükseli- şine dikkat çekilmekteydi. Avrupa ülkelerinde bile kül- türel bağımsızlığın (çokulus- lu şirketlerin, özellikle ABD'nin baskısı altında) tehdit altında oldugu, ulusal- sanatsal yaratıcılığm korun- ması gerektiği. sonuç bildir- gelerinde vurgulanan bir başka temel konuydu. XIV. Avrupa Yazarlar Kongresi, 27.5.1995 Cumar- tesi akşamı sona erdi. OLAYLARIN ARDENDAKİ GERÇEK • Baştarafi I. Sayfada ramına buna ilişkin vaat- ler yazar. DYP-CHP ko- alisyon hükümeti de aynı yolu izlemiş ve koalisyon protokolünde şu görüşe yer vermiştir: "Doğumundan başla- yarak her Türk yurttaşının öğrenim ve eğıtimı devle- tin yükümlülüğünde ola- cak veparasız eğitim esas kılınacaktır. Zorunlu eğitim enaz8 yıl olacaktır." Bu sözlere karşılık dev- let, üstlendiğini açıkiadığı yükümlülüğü şeriatçı der- nek ve vakıflara bırakmış- tır. Zorunlu öğretimin 8 yı- la çıkanlacağı, bu konuda çalışmalar yapıldığı yolun- daki açıklamalar artık yı- lan hikâyesini bile aşmış- tır. Hükümet, şeriatçı der- nek ve vakıflann kontrolü- ne soktuğu eğitim siste- mini kontrol edememek- te, bu yüzden de zorunlu oğretim sistemini 8 yıla çı- karacak yasayı tasan ha- line bile getirememektedir. Getireceğini varsaysak bi- le tasarının yasalaşacağı kuşkuludur. Çünkü Mec- lis'te dinsel konularda olu- şan DYP-ANAP koalisyo- nu, böyle bir sonuca ula- şılmasına izin venmeye- cektir. ••• Cannes'da • Baştarafı 1. Sayfada "Kin Tl ın (La Haıne) yönet- menı Vfathieu Kassovitz'in oldu. Christopher Hamp- ton'un "Carrington"u Jüri Özel Ödülü ile ikinci kez de- ğerlendirilırken, genç Fran- sız yönetmen Xavier Beau- vois'nın "Öleceğini Unut- ma" adlı filmıne bır Jüri Ödülü venldı. Böylelıkle, festivalin tüm önemli ödül- len Avrupa'da kalmış oldu. Çinli yönetmen Zhang Yi- mou'nun "ŞangayÇetesi''ne verilen Teknık Büyük Ödü- lü ıse jürinın Avrupa dışına verdiği teködül. Uluslarara- sı Sinema Yazarlan Federas- yonu'nun (FIPRESCI) jüri- si, Ken Loach'ın hakkını vermeyi unutmazken, bü- yük jürinin karanndaki ek- sikliği gözler önüne seriyor- du. FIPRESCI, yanşmah bölüm için verdiği ödülü iki fılm arasında, Teo Angelo- pulos'un "UHs'inBakışi''ile Ken Loach'un "Ülke veÖz- gürlük"ü arasında paylaştır- dı En iyı ılk fjlrne venlen A1- tın Kamera Ödülü lranlı yö- netmen Jafar Panahi nın "Beyaz Balon"unun olur- ken, kısa metrajlı filmlerda- lındakı Altın Palmiye'yi "Gagarin" adlı canlandırma filmi ile Rus yönetmen Alexei Kharitidi kazandı. Ankara'da göçük: 2 ölü ANKARA (Cumhunyet Bürosu) - Çankaya Oran si- tesinde, bir inşaatın kanali- zasyon yapımı sırasında meydana gelen göçük, 2 iş- çinin ölümüne neden oldu. Öran sitesi TBMM Lojman- lan arkasındaki lüks konut inşaatmın kanalızasyon ça- lışması sırasında. kanalizas- yon kenanna yığılan topra- ğın meydana getırdiği basınç sonucu göçük oluştu. Göçük altında kalan Adil Saka ve Şaban Doğan adlı işçiler ya- şamlannı yitirdiler. ELECTRDLUX ER 4 QUATTRD CFC-FRE Bu tazelik hiç bitmesin ister misiniz? 4 kapılı, rahat ulaşılabilir dızayn Geniş iç hacim... Kapı içi sofjuk içecek çeşmesi. .Sıfır freon gazı, çevre dostu.. Çok sessiz. Düşük enerjı tüketimi. No-Frost derin dondurucu ve uzun süreli tazelik için sıfır derece bölmesi . Buz makinesi . Şok soğutma ve dondurma işlemi Derın dondurucu raflarında raylı sistem... Ayarlanabılır camlı raf sistemi sayesinde kolay temizlik.. Electrolın ER 4671 S Quattro CFC-Free buzdolabı hayatınıza yepyeni bir terahlık, benzersiz bir kolaylık getiriyor. Farklı özelliklere sahip diger Electrolux modelleriyle siz de bir an önce tanışın! Sıze en yakın Electrolux bayıını öğrenmek ve aynntılı bılgı ıçın Türkiye'nin her yerınden ücretsız servıs telefonumuzu hemen arayın. UCRETSİZ TUKETİCİ DANIŞMA SERVİSİ 0800 211 6032 : TARABAS! BULVAHI NO- 35 TAKSM 8006C ISTANBUL TH_ 02122931020 FAX 021225160 94 • ŞUB£: ATATİIRK CAD NO 3?8 K.5-501 ALSANCAK 35220 IZMIfl TH. 023246393 15 FAX 02324639252 61ux B e y a z E ş y a d a T D ü n y a L i d e r i
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle