Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 29 MAYIS 1995 PAZARTESİ
12 DİZtYAZI
Sosyal devlet, planlı kallanmaYazımızm dünkü bölü-
münde de görüldüğü gıbi 27
Mayıs Devrimi sonrası ha-
zırlanan anayasa, Kemaliz-
min devletçilik, müspet an-
lamda milliyetçilik, banş, la-
iklik ilkelerini korumayı he-
def edinmiştir. Buna ek o!a-
• rak da "sosyal devlet", "de-
mokratikhukukdevteti", in-
san hak ve hürriyetleri ilke-
lerini getirmiştir. Bu nitelik-
lerinden ötürü de devnmci
biranayasadır. Buanayasayı,
demokratik görüşlü profesör-
lerden oluşan Anayasa Ko-
misyonu'nun ele aldığı. dar-
beyi gerçekleştiren subaylar-
la bir ilgisi olmadığı ileri sü-
rülmektedir. Oysa komisyon,
Milli Birlik Komitesi'nin gi-
rişimiyle kurulmuş. anayasa
onun denetimı altında ger-
çekleşmiştir. Bütün veriler.
bu anayasanın bazılanrun id-
dia ettiği gibi bir tesadüf ol-
madığını, Milli Birlik Komi-
tesi üyelerinden çoğunun gö-
rüş ve isteklerini yansıttığını
göstermektedir. 1961 Anaya-
sası'nın, siyasi yapı, yasama,
yürütme ve diğer organlann
yetki ve görevleriyle ilgili
çok demokratik maddelerini
burada anlatmak olanaksız-
dır. Ancak bazen "Milli Gii-
venlik KonseyT'nin, bu ana-
yasadan miras olduğu söyle-
niyor. Oysa anayasanın, bu
konuyla ilgili 111. maddesi
şöyledır: MilK Savunma Vflk-
sek Kurulu kanunun göster-
diği bakanlar ıle Genelkur-
may Başkanlan'ndan kuru-
lur. Milli Savunma Yüksek
Kurulu'na cumhurbaşkanı
başkanlık eder, bulunmadığı
zaman bu görevi başbakan
yapar. Milli Savunma Yük-
sek Kurulu, savunma ile ilgi-
li kararlann alınmasında ve
koordinasyonun sağlanma-
sında yardımcılık etmek üze-
re, gerekli temel görüşleri Ba-
kanlar Kunılu'na bildirir.
Devletçillğeyeniyön
• 1961 Anayasası, Kemalizmin devletçilik, banş, laiklik
ilkelerini korumayı hedef edinmiştir. Buna ek olarak da
'sosyal devlet', 'demokratik hukuk devleti', insan hak ve
özgurlükleri ilkelerini getirmiştir. Bu niteliklerinden ötürü de
devrimci bir anayasadır.
• Kemalizmin 'devletçilik' ilkesine bağlı olan 27 Mayısçılar,
1950 sonrası uygulanan 'liberal' sisteme tepki duymuşlar,
özel teşebbüsün gücünü azaltmak istemişlerdi. Ekonomide
devletin egemenlıgini sağlayacak bir planfı ekonomiden
yanaydılar.
1960'tan sonra, 27 Mayıs eyleminin temel ilkelerini destekleyen çevreler genişledi. Bunların başında orduda, devlet
dairelerinde, üniversite ve basın çevrelerinde aydınlann büyük bir kısmı vardı. Harekete halktan da büyük destek gelmişti
27 Mayıs eylemi, Kemalistlenn başlat-
tığı devrimi tamamlama nitelığı taşıyor-
du. Bu nedenle, ekonomik ilkeleri de ka-
pitalist üretim ilişkileri içensinde bazı
reformlar yapmak esasına dayanıyordu.
Bu eylemi gerçekleştirenler, devlet kapi-
talızrrune yeni bir yön vererek hızlı kal-
kınma amacına ulaşılabileceği görüşün-
deydiler... Bundan ötürü, 27 Mayısçıla-
nn seçtiği kalkınma yoluna, "düzenlT
veya "güdümlü kapitalizm" denebilir.
1960'tan sonra, 27 Mayıs eyleminin
temel ilkelerini destekleyen çevreler ge-
nişledi. Bunlann başında orduda, devlet
dairelerinde, üniversite ve basın çevrele-
rinde aydınlann büyük bir kısmı.
CHP'nin önemli bir bölümü sayılabilir.
Orta tabakalann. gelişmekte olan liberal
burjuvaziye karşı direnişini simgeleyen
bu eyleme bağlı olarak Türkiye'nin sos-
yal-ekonomik kalkınması etrafında pek
çok yeni fikir ve kavram ortaya atılmış-
tır. Bunlar, Milli Birlik Komitesi'nin do-
kümanlannda. 1961 Anayasası'nda ve
diğer belgelerde az çok sıstematik hale
getirilmiştir. Bununla beraber. 27 Mayıs
akunına istikrarh bir fîidr hareketi olarak
bakmak zordur. Zira bu hareketın kendı
içinde pek çok bölünmeler ve fikir ayn-
lıklan vardır.
Bu eylemi destekleyen CHP'de de bır-
takım bölünmeler olması, durumu büs-
bütün kanştırmıştır. Bu harekete daha
çok, 1960'tan sonra doğan fikir akımla-
nnın bir başlangıcı olarak bakmak doğ-
ru olur. Zıra. özellikle 1964'ten sonra, 27
Mayıs devrimini gerçekleştiren önemli
kişilenn değişik yönlere gıttikleri görül-
müştür. Milli Birlik Komitesf nden atıl-
mış olan 14 subaydan bazılan CHP'ye.
bazılan TİP'e. bazılan ise CKMP veya
MHP'ye gitmişlerdır.
"Kapitalizm çerçevesi içinde bazı re-
formlarla kalkınma akımr. değişik fikir
kaynaklanndan ilham alıyordu. 1. Kema-
lizmin de\ letçilik ve halkçılık ilkeleri. 2.
Fransız Devrimi'nden kaynaklanan "öz-
güriükveeşh1ik''kavram]an. 3. Maynard
Keynes'in. kapitalizmı düzenlemek ama-
cıyla ortaya attığı ve özellikle Iskandinav
ülkelerinde uygulanan, "sosyal devlet"
veya "refah devteti" ilkesi. Bu nedenle,
27 Mayıs hareketi gerek organik bünye-
si, gerekse fikri temelleri açısından ek-
lektik bir harekettir.
HalKçı yaklaşım
Kemalizmin "devletçilik" ilkesine
bağlı olan 27 Mayısçılar, 1950'den son-
ra uygulanan "liberal'' siste-
me tepki duymuşlar, özel te-
şebbüsün gücünü azaltmak
istemişlerdi. Ekonomide
devletin egemenliğini sağla-
yacak bir planlı ekonomiden
yanaydılar. Bu nedenle,
1962'de Devlet Planlama
Teşkilatı kuruldu. Hazırla-
nan ilk Beş Yıllık Kallanma
Planı'nda; kalkınmayı bir
merkezden planlamak. yatı-
nmlan devlet planına göre
ayarlamak, yüksek gelirlerin
vergilerini yükseltmek ve
özel teşebbüsü kısmen kont-
rol altına almak hedefi gü-
dülüyordu. Daha doğrusu.
özel teşebbüs, devlet planı-
nın hedeflerine göre hareket
etmeye yöneltilecekti. Böy-
lece Kemalistdevletçiliğe bir
yenilik getiriliyor, İkinci
Dünya Harbi'nden sonra, ba-
zı Batı Avrupa ülkelerinde
uygulanan, "endikatif" plan-
lama tipinde bir düzen düşü-
nülüyordu. Amaç, milli kay-
naklann verimli kullanılma-
sını, üretimin belirli hedefle-
re yöneltilmesini sağlamak-
tı.
Halka hizmet fikrine bağ-
lı olarak bu devlete, "halkçı
devlet" de denıyordu. Prof.
Bahri Sava'ya göre, 27 Ma-
yısçılann ve Kemalizmin
halkçılığı sosyal biriçerik ta-
şıyordu. Halkçılık, bir sos-
yal-ekonomik modernizas-
yon anlamına geliyordu. Bu
kavram. "büyük kitlesi çiftçi,
esnaf olan halk tabakalannı
kavrayıp devletin siyasal ve
ekonomik kralannı, bu halk
tabakalannın maddi ve nıa-
nevi ağıriığı altında ve ihti-
yaçlan yönünden yapünlma-
sınıifade"ediyor. Bu devlet-
çilik sistemı ıle; ağa, eşraf,
büyük toprak ve sermaye sa-
hıpleri değil; ezilen orta ta-
bakalar. emekçi yığınlar ko-
runacaktı. Bazı 27 Mayısçı-
lar. "sosyaldeviet''ın sınıf çe-
lişkıierini önleyeceğı görü-
şündeydiler. Tabii Senatör
Sami Kiiçük, şöyle diyordu:
" Sosyal adalete kayıtsız kaian devletler,
toplum ha>atınm miifrit sol ve>a miifrit
sağ akınılara kapılarak totaliter istika-
metlere sürüklenmesine engel olama-
maktadır... Komünizme karşı en tesirli
kalkan, onu lüzumsuz hale getiren sosyal
adaletin gerçekJeşmeskür."
Kavnaklar
1 Bahri Savcı (Prof). "Sosyal Görü? Nok-
sanı". Cumhunyet, 22 Eylül 1963.2. Sami Kü-
çük, "Gerçek Milliyetçilik", Cumhunyet, 9
Ekıml%5 3 Kalkınma Planı, Bınncı Beş Yıl-
lık. DPT Ankara 1963.
Yarın: Kalkınma tartışmaları
Mffli BirHkçfler içinde birlik yoktuBiranda Milli Birlik Komitesi'nin ba-
sın sözcüsü sivıl birkişi olarak kalabalık
bir asker ortamının içine girivermıştim.
Maaşımda bir değişiklik olmamasına
karşın, bana özel bir araba, çok ıyi döşen-
miş bir oda verdiler. Her şey iyı hoştu da
ben ne yapacağımı bilmiyordum. Ucu
bucağı bilinmeyen bir denizin ortasında
sandahmla baş basa kalmış hissine kapıl-
dım önceleri. Zira komitenin basın söz-
cüsü olarak yapacağım bir hata, beni ra-
hathkla Yassı Ada'ya göndermeye kâfi
gelirdi.
tlk haftalar çok sıkıntı çektim. Daima
temkinli davranıp her konuda komıte ge-
nel sekreterleri Sezai Okan, Ekrem Acu-
ner,Mucip Ataklı'nın talimatlannı alma-
dan hareket etmedim. Komite üyeleri ile
sıkı bir diyaloğa gırdiğim için içeride
olup bitenlerden daima haberim oluyor-
du.
llımlılar ve sertler
Komitenin kuvvetli adamlanndan bi-
ri, sahip olduğu silahlı güç açısından An-
kara Komutanı General CemaJ Mada-
noğlu ıle Kurmay Albay Osman Köksal
idi. Köksal da Cumhurbaşkanlığfnın
hem genel sekreteri hem de Muhafiz Ala-
yı Komutam'ydı. Bu yüzden, bu iki kişi
komitenin en kuvvetli adamı olarak bili-
nirdi. Komiteye yön veren, daha doğru-
su komitenin beyni durumunda, Genel
Sekreter Kurmay Albay Ekrem Acuner
bulunuyordu. Mucip Ataklı, FikretKuy-
tak, Acuner'i desteklerlerdi. 23 kişilık
komite üyeleri de tutumlanna göre ılım-
lı ve sertlik yanlısı olanlar diye ikiye ay-
nlmıştı. Bunun dışında komitedeki üç
havacı, ilişkilerini doğrudan Hava Kuv-
vetleri Komutanlığı ile sürdürürlerdi.
Çok küfürbaz ve sert bir yapıya sahip
olmasma rağmen. General Cemal Ma-
danoğlu, içlerinde en makulü idi. Mada-
noglu, her firsatta "Memleketi idaret et-
mek kim, biz kim... Bu bizim işinıLz değil.
Biz ancak rütbemize göre bölük, alav, bi-
lemedin orduyu idare ederiz. Biz boyu-
muzdan büyük işlere giriştik. Bunun so-
nunu getirmek için bir an önce seçimc gi-
dip idare>i shillere teslim etmeliyiz. Yas-
sıada davalanna da sivil vasama organ-
lan karar versin. Biz bir an önce seçimle-
re gjdelim" diye yakınırdı. Bir gün yine
Sezai Okan ile konuşuyorduk. Son dere-
ce yufka yürekli. müşfîk ve hassas olan
bu komite üyesi, "Şu şeçimler kazasız be-
lasız yapılsın. kurban keseceğun. Yemin
ediyorum, kurban keseceğjm'* diyordu.
Milli Birlik Komıtesi içinde bir birlik
olmamasının çeşitli nedenlen vardı. th-
tilali yapacak olan subaylar, 27 Mayıs
• Alparslan Türkeş gnıbu, komitenin uzun
süre işbaşında kalmasını istiyordu.
Türkeş'e karşı grubun başında bulunan
Ekrem Acuner ise Anıtkabir'de Atatürk'ün
huzurunda yapılan yemin ile hazırlanan
protokole uyularak en geç 18 ay içinde
seçimlere gidilmesini savunuyordu. Milli
Birlik Komitesi içinde ilk anlaşmazlık, bu
yüzden meydana geldi.
MilM Büük Komitesi üyeleri Anıtkabir'de. Komite içinde başgösteren görüş aynhklan, bölünmeye kadar gidecektL
1960'tan önce topluca Anıtkabir'i ziya-
ret ederek Ata'nın huzurunda ihtilali mü-
teakip gerçekleştirmeyı amaçladıklan
konulan bir bir sayarak bundan dönme-
yeceklerinedair yemin etmişlerdi. Yemi-
ni içeren protokolde şunlar yazılı idi:
1- Batı anlamında bir demokrasiye
erişmek için önce çağdaş bir anayasa ha-
zırlanacaktı.
2- Bu anayasayı yaşatacak kurumlar
belirlenecekti.
3- Doğru dürüst bir seçim yasası çıka-
nlıp hiçbir şüpheye meydan yerilmeye-
cek bir seçim yapılacaktı.
4- Hâkimler ve mahkemelerin bağtm-
sızlığı, anayasanın güvencesi altına gire-
cekti.
5-Antidemokratik yasalar yürürlükten
derhal kaldınlacaktı.
6-Atatürk ilkelen doğrulrusunda hare-
ket edilecekti.
7- Türkiye'ye, hiçbir yabancı ülkenin
etkisi altında kalmayacak şekilde bir dü-
zen getirilecekti.
8- Demokrat Parti iktidannın önemli
kişileri yargı önüne çıkanlacaktı.
9- Yargılama tüm hukuk kurallanna
uygun bir şekilde, yasal yargı organlan-
nın huzurunda yapılacaktı.
lft- İhtilalde aktif rol alacaklann hiç-
bırisi devlet yönetiminde görev almaya-
cak, ancak Milli Savunma, tçişleri ve
Ulaştırma bakanlıklan, bu karann dışın-
da tutulacaktı.
11- Şeçimler dokuz ila 18 ay içinde ya-
pılacaktı. Bu amaçla bir kurucu meclis
oluşturulacaktı.
Komitede gruplaşmalar
Ana hatlanyla yukandaki esaslan içe-
ren protokol, ihtilalden sonra sağdan sol-
dan delinmeye başladı. Bunun nedenı de
ya Demokrat Parti'nin mirasına konmak
ya da ülkeyi yeni bir rejimle yönetmek
ve uzun süre iktidarda kalmak için yapı-
lan çalışmalardı. Bu yüzden 38 kişilık ilk
Milli Birlik Komitesi 'nde gruplaşmalar
oldu.
Bunlardan Alparslan Türkeş grubu,
komitenin uzun süre işbaşında kalması-
nı istiyordu. Türkeş'e karşı grubun başın-
da bulunan Ekrem Acuner ise Anıtka-
bir'de Atatürk'ün huzurunda yapılan ye-
min ile hazırlanan protokole uyularak en
geç 18 ay içinde seçimlere gidilmesini
savunuyordu. İlk anlaşmazlık, bu yüz-
den meydana geldi.
14'Ier olayından sonra, 23 kişilik ko-
mitede ikinci anlaşmazlık, Yassıada du-
ruşmalanndan kaynaklanıyordu. Cemal
Gürsel ve Cemal Madanoglu, Silahlı
Kuvvetler Bırlığı'nın aksıne, duruşmala-
nn üzerinde fazla durulmaması görüşün-
de idiler.
Buna karşın Silahlı Kuvvetler Birliği
ile aynı görüşte olan Ekrem Acuner ise
bu görüşe karşı çıkjyor ve protokol gere-
ğinin yapılmasını istiyordu.
Duruşmalara yaklaşım
Sezai Okan, Osman Köksal, Sami Kü-
çükiçin Yassıada davalannı sulandıımak
amacıyla esas konular yerine bebek. kö-
pek davalan gibi olaylan gündeme geti-
rerek kamuoyıınun dikkatlenni, "thtflal,
bunun için mi yapıldı?"ya çekmek isti-
yorlar iddiası vardı.
Ancak, bu konuda Silahlı Kuvvetler
Birliği'nın komitedeki üyelerinden Ek-
rem Acuner başta olmak üzere, arkadaş-
lanndan Mucip Atakh,FikretKuytak bu-
na karşı çıkarak Yassıada duruşmalann-
da sudan davalar yerine, anayasayı ihlal
suçunun ele alınmasını ve mahkemece
verilecek kararlara uyulmasını istiyorlar-
dı.
Komite üyeleri. rütbe sırasma göre de-
ğil, Devlet Başkanı Cemal Gürsel ile ay-
nı hakka sahip olmalannı isterlerdi. Ge-
nellikle bu sistem, komiteye hâkimdi.
Oylama, bu sistem üzerinde yürüyordu
da rütbe sıralamasmda bir saygı vardı.
15 Kasım 1960'tan önce durum böyle
değildı.
Üsteğmen İrfan Solmazer, Deniz Kuv-
vetleri Komutanı Oramiral ZekiOzak'ın
önünde yürüyünce kjyametler kopmuş
ve Amiral Özak, Solmazer'in kolundan
rutup geriye çekerken, "Üsteğmen, sen
nitbene göre sıraya gir, öyle yûrü" emri-
ni vermışti.
Rütbe karmasası
Bundan şu anlam çıkıyordu:
27 Mayıs ihtilali, biremir komuta zin-
ciri içinde gerçekleşmeden planlanmış-
tı... Yüz yıldan fazla bir süreden beri de-
vam eden geleneğe bir şeyler olmuşru.
Ast üst, birbirine kanşmıştı. Alışılmışlı-
ğın tersine, daha subaylığın başında bu-
lunan bir üsteğmen, son rütbedeki ko-
mutanmaemirverirdurumagelmişti Iş-
te o andan itibaren, Milli Birlik Komite-
si'nin defteri dürülmeye baslamıştı. "Her
şeyi biz >"apanz" zihniyetinden hareket
eden komitenin gücü, gün geldi, komite-
ye hizmet eden bir kurmay albayın tayi-
ninde bile başanya ulaşamadı. Bu du-
rum, Cemal Madanoğlu'nun Ankara Ko-
mutanlığı'ndan ve Milli Birlik Komitesi
üyeliğinden aynlması, Osman Köksal 'ın
da Cumhurbaşkanlığı Muhafiz Alay Ko-
mutanlığı'ndan istifaya zorlanması üze-
rine, daha da çabuklaştı.
SÜRECEK
POLİTİKA VE ÖTESİ
MEHMED KEMAL
Bir Şal ÖPtmüş...
Ülkemizde demokrasi isteyenlerin gözü yollar-
da, ama bir türiü demokrasi gelmiyor. j
Neden? ''
Bekleniyor da ondan.
Demokrasiyi birilerinden bekliyoruz. Birileri geti-
rir diye bekliyoruz.
1961 Anayasası'nı kim getirdi?
Askerler.
Ondan sonra askerlerden bir şeyler bekler ol-
duk; iyi kötü hep bir şey geldi. Bu gelenler de ge-
tirenler de generallerdi. 1961 Anayasası'nı asker-
ler getirdi, alıştık. Gelenleri, gidenleri generaller
getiriyor. generaller götürüyordu.
Sonra 1961 Anayasası'nı lükstür diye rafa kal-
dırdılar. Generallere göre 1961 Anayasası, hem
lükstü, hem bol geliyordu. Lüksünü biçmek, bol-
luğunu daraltmak gerekiyordu.
Oldu.
12 Mart geldi.
Bir "öfkelı generaller" dönemi başladı. Mem-
duh Tağmaç tan sonra Kenan Evren geldi. Ke-
nan Evren, kendisi açık açık, (dün de, bugün de)
yapılanın bir askeri darbe olduğunu her yerde
söylüyor. 12 Eylül, birdarbeydı, komuta zinciri gü-
dümünde yürütülmüştü. Cuntanın başı General
Evren'ın getirdiği 82 Anayasası, bir cunta anaya-
sasrydı. Onun için, bugün neresinden tutarsanız,
"iler tutaryeri" yok! Darbecıler az ve eksik yaptık-
lan kanısındalar.
Darbeler, 27 Mayıs'tan bu yana pek çok!.. Bu
darbelerin hepsinin üstünden birçok seçim geç-
miştir.
12 Eylül darbesinin üstünden geçen seçim (83,
87, 91) üçtür. Daha da geçeceği var. Suçu hep
generallere yüklemek gerekmez. Halk seçimlerde
tıpış tıpış oyunu veriyor. Kenan Evren cuntasını
yüzde 92 oyla onaylamadı mı?
Her seçimde demokrasi yerine faşizm pekişti.
Bundandır ki referandum gibi önerileri kolaylıkla
ağza alıyorlar. Halkın vurdumduymazlığına güve-
niyoriar, rejimi kendileri tıkıyorlar. Demokrasi de-
yince hemen gelmiyor. 1961 Anayasası'yla koşul-
lar demokrasiye yatkınken demokrasi değil, 12
Mart geldi. Hele bir süre bekledik, 12 Mart'tan
sonra demokrasi değil, ülkemizin şimdiye değin
görmediği 12 Eylül faşızmi gelmedi mi? 12 Mart
rejimi bir askeri karışmanın eseridir. 12 Mart da,
12 Eylül de generaller tarafından gerçekleştirilmiş,
tıpış tıpış gelmiştir. Evren, kimsenin burnu kana-
madan ardındaki (komutasındaki) generallerie gel-
miş. koltuğa oturmuştur.
Generaller de kimseye danışmamışlar, kimse de
generallere bir şey sormamıştır. Vaktiyle şapkasını
kapınca generallerden korkan, şimdi generallere
danışacağım diye korktuklarına sığınıyor. Silahlı
Kuvvetler aradan geçen 20 yıl sonra 82 Anayasa-
sı'yla her şeye egemendir.
Bugünkü durumda herkesin yeri kendine göre
belli olmuştur. Söz sahibi kimdir iyice biliniyor:
"Ordu bulutlarda dolaşmıyor, bir askeri eylemin
ardında hangi sivil güçlerin bulunduğunu biliyor.
Darbeyi yapacak güçlerin ardında hangi güçler
yer alıyor belli."
Ülkeye demokrasi gelmiyor, ama Terörie Müca-
dele Yasası'na konan bir 8. maddeyle düşünceler
suçlanabiliyor. Vaktiyle bir hukuk profesörü özgür-
lüklere şal örtmüştü, bugün 8. madde örtülüyor.
Bir 8. madde, yolları kesiyor, belleri büküyor.
"Baktım ol meh duşuna bir şal örtmüş..."
B U L M A C A SEDATYAŞAYAM
SOLDAN SAĞA.
1/ Istanbul'da Kâ-
gıthane Dere-
si'nin ikı yanında
uzanan ve Lale
Devn'nin sımge-
lennden olan ta-
rihi mesire verı
II Faız... Antal-
ya'nın Manavgat
ılçesi yakınında-
kı ünlü arkeolo-
jik ve tunstık yer.
3/ Fal açmakta ve
şans oyunlarında
kullanılan ov un
kâğıdı... Uğur. ıyi talih. 4/
Bir şevi yapıp yapmamaya
karar verme gücü 5/ Bir
oda ya da mekâna açılan.
duvar ya da çıtlerle çevrıli
ginnti... Şenlıklerde cadde-
lere kurulan süslü kemer. 6/
Baryumun sımgesı... Denn-
liği aynı olan sığ su alanı. 7/
Gökçeada'nın eski adı... ll-
gi çekici ve değişik kimse.
8/ Eski dılde kapı... Kapı ya
da dolap kanatlanna çakılan çıta. 91 Eski Mısır'da güneş
tannsı.. Yansıma.
YUIÇ\RIDAN AŞAĞIYA:
1/ Yurdumuzun batı kıyılannda da yaşayan göçebe bir
ördek. 2/ Fasıla... Kapı. pencere ya da kapak kenarlanna
açılan dık açılı gırıntı. 3/ Mardın'in bir ilçesi... Radv'u-
mun sımgesi. 4/ Âşık olmaktan duyulan korku. 5/Ödün.
6/ Bir kürk ha>-varu... Olumsuzluk belirten bir önek. II
Kötü beslenmenin yol açtığı hastalıklan ve yiyeceklenn
besin değerlenni inceleyen sağlık bılgısı dalı. 8/ Bir no-
ta... Avrupa'da bir başkent. 9/ Ahırdaki gübreyı dışanya
atmak için kullamlan pencere... Kirli.
ÇAGRI
KAYIPLARI ve KATILLERI
İSTİYORUZ
Hasan Cx:ak ve Ayşenur Şimşek
gözaltında katledildi.
Biz; "katilleri istiyoruz"
Biz; gözaltında kaybedilenlerin akıbetlerinin
açıklanması, tüm belge ve dosyaların ailelere
ve kamuoyuna açılması, artık gözaltında
kayıpların, katletmelerin son bulması istemiyle
CHP Beyoğlu İlçe Teşkilatı'nda oturma
eylemindeyiz.
Tüm gözaltında kayıpların ve şehitlerin
ailelerini, tüm demokrasi güçlerini, insanım
diyen ve insanca yaşama hakkını savunan
herkesi, yanımıza; gücümüzegüç, sesimize
ses katmaya çağırıyoruz.
Demokratik Mücadele Platformu
Ocak - Bilgin - Gülünay - Toraman
Aileleri