02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 MAYIS 1995 PAZARTESİ 12 DİZtYAZI Sosyal devlet, planlı kallanmaYazımızm dünkü bölü- münde de görüldüğü gıbi 27 Mayıs Devrimi sonrası ha- zırlanan anayasa, Kemaliz- min devletçilik, müspet an- lamda milliyetçilik, banş, la- iklik ilkelerini korumayı he- def edinmiştir. Buna ek o!a- • rak da "sosyal devlet", "de- mokratikhukukdevteti", in- san hak ve hürriyetleri ilke- lerini getirmiştir. Bu nitelik- lerinden ötürü de devnmci biranayasadır. Buanayasayı, demokratik görüşlü profesör- lerden oluşan Anayasa Ko- misyonu'nun ele aldığı. dar- beyi gerçekleştiren subaylar- la bir ilgisi olmadığı ileri sü- rülmektedir. Oysa komisyon, Milli Birlik Komitesi'nin gi- rişimiyle kurulmuş. anayasa onun denetimı altında ger- çekleşmiştir. Bütün veriler. bu anayasanın bazılanrun id- dia ettiği gibi bir tesadüf ol- madığını, Milli Birlik Komi- tesi üyelerinden çoğunun gö- rüş ve isteklerini yansıttığını göstermektedir. 1961 Anaya- sası'nın, siyasi yapı, yasama, yürütme ve diğer organlann yetki ve görevleriyle ilgili çok demokratik maddelerini burada anlatmak olanaksız- dır. Ancak bazen "Milli Gii- venlik KonseyT'nin, bu ana- yasadan miras olduğu söyle- niyor. Oysa anayasanın, bu konuyla ilgili 111. maddesi şöyledır: MilK Savunma Vflk- sek Kurulu kanunun göster- diği bakanlar ıle Genelkur- may Başkanlan'ndan kuru- lur. Milli Savunma Yüksek Kurulu'na cumhurbaşkanı başkanlık eder, bulunmadığı zaman bu görevi başbakan yapar. Milli Savunma Yük- sek Kurulu, savunma ile ilgi- li kararlann alınmasında ve koordinasyonun sağlanma- sında yardımcılık etmek üze- re, gerekli temel görüşleri Ba- kanlar Kunılu'na bildirir. Devletçillğeyeniyön • 1961 Anayasası, Kemalizmin devletçilik, banş, laiklik ilkelerini korumayı hedef edinmiştir. Buna ek olarak da 'sosyal devlet', 'demokratik hukuk devleti', insan hak ve özgurlükleri ilkelerini getirmiştir. Bu niteliklerinden ötürü de devrimci bir anayasadır. • Kemalizmin 'devletçilik' ilkesine bağlı olan 27 Mayısçılar, 1950 sonrası uygulanan 'liberal' sisteme tepki duymuşlar, özel teşebbüsün gücünü azaltmak istemişlerdi. Ekonomide devletin egemenlıgini sağlayacak bir planfı ekonomiden yanaydılar. 1960'tan sonra, 27 Mayıs eyleminin temel ilkelerini destekleyen çevreler genişledi. Bunların başında orduda, devlet dairelerinde, üniversite ve basın çevrelerinde aydınlann büyük bir kısmı vardı. Harekete halktan da büyük destek gelmişti 27 Mayıs eylemi, Kemalistlenn başlat- tığı devrimi tamamlama nitelığı taşıyor- du. Bu nedenle, ekonomik ilkeleri de ka- pitalist üretim ilişkileri içensinde bazı reformlar yapmak esasına dayanıyordu. Bu eylemi gerçekleştirenler, devlet kapi- talızrrune yeni bir yön vererek hızlı kal- kınma amacına ulaşılabileceği görüşün- deydiler... Bundan ötürü, 27 Mayısçıla- nn seçtiği kalkınma yoluna, "düzenlT veya "güdümlü kapitalizm" denebilir. 1960'tan sonra, 27 Mayıs eyleminin temel ilkelerini destekleyen çevreler ge- nişledi. Bunlann başında orduda, devlet dairelerinde, üniversite ve basın çevrele- rinde aydınlann büyük bir kısmı. CHP'nin önemli bir bölümü sayılabilir. Orta tabakalann. gelişmekte olan liberal burjuvaziye karşı direnişini simgeleyen bu eyleme bağlı olarak Türkiye'nin sos- yal-ekonomik kalkınması etrafında pek çok yeni fikir ve kavram ortaya atılmış- tır. Bunlar, Milli Birlik Komitesi'nin do- kümanlannda. 1961 Anayasası'nda ve diğer belgelerde az çok sıstematik hale getirilmiştir. Bununla beraber. 27 Mayıs akunına istikrarh bir fîidr hareketi olarak bakmak zordur. Zira bu hareketın kendı içinde pek çok bölünmeler ve fikir ayn- lıklan vardır. Bu eylemi destekleyen CHP'de de bır- takım bölünmeler olması, durumu büs- bütün kanştırmıştır. Bu harekete daha çok, 1960'tan sonra doğan fikir akımla- nnın bir başlangıcı olarak bakmak doğ- ru olur. Zıra. özellikle 1964'ten sonra, 27 Mayıs devrimini gerçekleştiren önemli kişilenn değişik yönlere gıttikleri görül- müştür. Milli Birlik Komitesf nden atıl- mış olan 14 subaydan bazılan CHP'ye. bazılan TİP'e. bazılan ise CKMP veya MHP'ye gitmişlerdır. "Kapitalizm çerçevesi içinde bazı re- formlarla kalkınma akımr. değişik fikir kaynaklanndan ilham alıyordu. 1. Kema- lizmin de\ letçilik ve halkçılık ilkeleri. 2. Fransız Devrimi'nden kaynaklanan "öz- güriükveeşh1ik''kavram]an. 3. Maynard Keynes'in. kapitalizmı düzenlemek ama- cıyla ortaya attığı ve özellikle Iskandinav ülkelerinde uygulanan, "sosyal devlet" veya "refah devteti" ilkesi. Bu nedenle, 27 Mayıs hareketi gerek organik bünye- si, gerekse fikri temelleri açısından ek- lektik bir harekettir. HalKçı yaklaşım Kemalizmin "devletçilik" ilkesine bağlı olan 27 Mayısçılar, 1950'den son- ra uygulanan "liberal'' siste- me tepki duymuşlar, özel te- şebbüsün gücünü azaltmak istemişlerdi. Ekonomide devletin egemenliğini sağla- yacak bir planlı ekonomiden yanaydılar. Bu nedenle, 1962'de Devlet Planlama Teşkilatı kuruldu. Hazırla- nan ilk Beş Yıllık Kallanma Planı'nda; kalkınmayı bir merkezden planlamak. yatı- nmlan devlet planına göre ayarlamak, yüksek gelirlerin vergilerini yükseltmek ve özel teşebbüsü kısmen kont- rol altına almak hedefi gü- dülüyordu. Daha doğrusu. özel teşebbüs, devlet planı- nın hedeflerine göre hareket etmeye yöneltilecekti. Böy- lece Kemalistdevletçiliğe bir yenilik getiriliyor, İkinci Dünya Harbi'nden sonra, ba- zı Batı Avrupa ülkelerinde uygulanan, "endikatif" plan- lama tipinde bir düzen düşü- nülüyordu. Amaç, milli kay- naklann verimli kullanılma- sını, üretimin belirli hedefle- re yöneltilmesini sağlamak- tı. Halka hizmet fikrine bağ- lı olarak bu devlete, "halkçı devlet" de denıyordu. Prof. Bahri Sava'ya göre, 27 Ma- yısçılann ve Kemalizmin halkçılığı sosyal biriçerik ta- şıyordu. Halkçılık, bir sos- yal-ekonomik modernizas- yon anlamına geliyordu. Bu kavram. "büyük kitlesi çiftçi, esnaf olan halk tabakalannı kavrayıp devletin siyasal ve ekonomik kralannı, bu halk tabakalannın maddi ve nıa- nevi ağıriığı altında ve ihti- yaçlan yönünden yapünlma- sınıifade"ediyor. Bu devlet- çilik sistemı ıle; ağa, eşraf, büyük toprak ve sermaye sa- hıpleri değil; ezilen orta ta- bakalar. emekçi yığınlar ko- runacaktı. Bazı 27 Mayısçı- lar. "sosyaldeviet''ın sınıf çe- lişkıierini önleyeceğı görü- şündeydiler. Tabii Senatör Sami Kiiçük, şöyle diyordu: " Sosyal adalete kayıtsız kaian devletler, toplum ha>atınm miifrit sol ve>a miifrit sağ akınılara kapılarak totaliter istika- metlere sürüklenmesine engel olama- maktadır... Komünizme karşı en tesirli kalkan, onu lüzumsuz hale getiren sosyal adaletin gerçekJeşmeskür." Kavnaklar 1 Bahri Savcı (Prof). "Sosyal Görü? Nok- sanı". Cumhunyet, 22 Eylül 1963.2. Sami Kü- çük, "Gerçek Milliyetçilik", Cumhunyet, 9 Ekıml%5 3 Kalkınma Planı, Bınncı Beş Yıl- lık. DPT Ankara 1963. Yarın: Kalkınma tartışmaları Mffli BirHkçfler içinde birlik yoktuBiranda Milli Birlik Komitesi'nin ba- sın sözcüsü sivıl birkişi olarak kalabalık bir asker ortamının içine girivermıştim. Maaşımda bir değişiklik olmamasına karşın, bana özel bir araba, çok ıyi döşen- miş bir oda verdiler. Her şey iyı hoştu da ben ne yapacağımı bilmiyordum. Ucu bucağı bilinmeyen bir denizin ortasında sandahmla baş basa kalmış hissine kapıl- dım önceleri. Zira komitenin basın söz- cüsü olarak yapacağım bir hata, beni ra- hathkla Yassı Ada'ya göndermeye kâfi gelirdi. tlk haftalar çok sıkıntı çektim. Daima temkinli davranıp her konuda komıte ge- nel sekreterleri Sezai Okan, Ekrem Acu- ner,Mucip Ataklı'nın talimatlannı alma- dan hareket etmedim. Komite üyeleri ile sıkı bir diyaloğa gırdiğim için içeride olup bitenlerden daima haberim oluyor- du. llımlılar ve sertler Komitenin kuvvetli adamlanndan bi- ri, sahip olduğu silahlı güç açısından An- kara Komutanı General CemaJ Mada- noğlu ıle Kurmay Albay Osman Köksal idi. Köksal da Cumhurbaşkanlığfnın hem genel sekreteri hem de Muhafiz Ala- yı Komutam'ydı. Bu yüzden, bu iki kişi komitenin en kuvvetli adamı olarak bili- nirdi. Komiteye yön veren, daha doğru- su komitenin beyni durumunda, Genel Sekreter Kurmay Albay Ekrem Acuner bulunuyordu. Mucip Ataklı, FikretKuy- tak, Acuner'i desteklerlerdi. 23 kişilık komite üyeleri de tutumlanna göre ılım- lı ve sertlik yanlısı olanlar diye ikiye ay- nlmıştı. Bunun dışında komitedeki üç havacı, ilişkilerini doğrudan Hava Kuv- vetleri Komutanlığı ile sürdürürlerdi. Çok küfürbaz ve sert bir yapıya sahip olmasma rağmen. General Cemal Ma- danoğlu, içlerinde en makulü idi. Mada- noglu, her firsatta "Memleketi idaret et- mek kim, biz kim... Bu bizim işinıLz değil. Biz ancak rütbemize göre bölük, alav, bi- lemedin orduyu idare ederiz. Biz boyu- muzdan büyük işlere giriştik. Bunun so- nunu getirmek için bir an önce seçimc gi- dip idare>i shillere teslim etmeliyiz. Yas- sıada davalanna da sivil vasama organ- lan karar versin. Biz bir an önce seçimle- re gjdelim" diye yakınırdı. Bir gün yine Sezai Okan ile konuşuyorduk. Son dere- ce yufka yürekli. müşfîk ve hassas olan bu komite üyesi, "Şu şeçimler kazasız be- lasız yapılsın. kurban keseceğun. Yemin ediyorum, kurban keseceğjm'* diyordu. Milli Birlik Komıtesi içinde bir birlik olmamasının çeşitli nedenlen vardı. th- tilali yapacak olan subaylar, 27 Mayıs • Alparslan Türkeş gnıbu, komitenin uzun süre işbaşında kalmasını istiyordu. Türkeş'e karşı grubun başında bulunan Ekrem Acuner ise Anıtkabir'de Atatürk'ün huzurunda yapılan yemin ile hazırlanan protokole uyularak en geç 18 ay içinde seçimlere gidilmesini savunuyordu. Milli Birlik Komitesi içinde ilk anlaşmazlık, bu yüzden meydana geldi. MilM Büük Komitesi üyeleri Anıtkabir'de. Komite içinde başgösteren görüş aynhklan, bölünmeye kadar gidecektL 1960'tan önce topluca Anıtkabir'i ziya- ret ederek Ata'nın huzurunda ihtilali mü- teakip gerçekleştirmeyı amaçladıklan konulan bir bir sayarak bundan dönme- yeceklerinedair yemin etmişlerdi. Yemi- ni içeren protokolde şunlar yazılı idi: 1- Batı anlamında bir demokrasiye erişmek için önce çağdaş bir anayasa ha- zırlanacaktı. 2- Bu anayasayı yaşatacak kurumlar belirlenecekti. 3- Doğru dürüst bir seçim yasası çıka- nlıp hiçbir şüpheye meydan yerilmeye- cek bir seçim yapılacaktı. 4- Hâkimler ve mahkemelerin bağtm- sızlığı, anayasanın güvencesi altına gire- cekti. 5-Antidemokratik yasalar yürürlükten derhal kaldınlacaktı. 6-Atatürk ilkelen doğrulrusunda hare- ket edilecekti. 7- Türkiye'ye, hiçbir yabancı ülkenin etkisi altında kalmayacak şekilde bir dü- zen getirilecekti. 8- Demokrat Parti iktidannın önemli kişileri yargı önüne çıkanlacaktı. 9- Yargılama tüm hukuk kurallanna uygun bir şekilde, yasal yargı organlan- nın huzurunda yapılacaktı. lft- İhtilalde aktif rol alacaklann hiç- bırisi devlet yönetiminde görev almaya- cak, ancak Milli Savunma, tçişleri ve Ulaştırma bakanlıklan, bu karann dışın- da tutulacaktı. 11- Şeçimler dokuz ila 18 ay içinde ya- pılacaktı. Bu amaçla bir kurucu meclis oluşturulacaktı. Komitede gruplaşmalar Ana hatlanyla yukandaki esaslan içe- ren protokol, ihtilalden sonra sağdan sol- dan delinmeye başladı. Bunun nedenı de ya Demokrat Parti'nin mirasına konmak ya da ülkeyi yeni bir rejimle yönetmek ve uzun süre iktidarda kalmak için yapı- lan çalışmalardı. Bu yüzden 38 kişilık ilk Milli Birlik Komitesi 'nde gruplaşmalar oldu. Bunlardan Alparslan Türkeş grubu, komitenin uzun süre işbaşında kalması- nı istiyordu. Türkeş'e karşı grubun başın- da bulunan Ekrem Acuner ise Anıtka- bir'de Atatürk'ün huzurunda yapılan ye- min ile hazırlanan protokole uyularak en geç 18 ay içinde seçimlere gidilmesini savunuyordu. İlk anlaşmazlık, bu yüz- den meydana geldi. 14'Ier olayından sonra, 23 kişilik ko- mitede ikinci anlaşmazlık, Yassıada du- ruşmalanndan kaynaklanıyordu. Cemal Gürsel ve Cemal Madanoglu, Silahlı Kuvvetler Bırlığı'nın aksıne, duruşmala- nn üzerinde fazla durulmaması görüşün- de idiler. Buna karşın Silahlı Kuvvetler Birliği ile aynı görüşte olan Ekrem Acuner ise bu görüşe karşı çıkjyor ve protokol gere- ğinin yapılmasını istiyordu. Duruşmalara yaklaşım Sezai Okan, Osman Köksal, Sami Kü- çükiçin Yassıada davalannı sulandıımak amacıyla esas konular yerine bebek. kö- pek davalan gibi olaylan gündeme geti- rerek kamuoyıınun dikkatlenni, "thtflal, bunun için mi yapıldı?"ya çekmek isti- yorlar iddiası vardı. Ancak, bu konuda Silahlı Kuvvetler Birliği'nın komitedeki üyelerinden Ek- rem Acuner başta olmak üzere, arkadaş- lanndan Mucip Atakh,FikretKuytak bu- na karşı çıkarak Yassıada duruşmalann- da sudan davalar yerine, anayasayı ihlal suçunun ele alınmasını ve mahkemece verilecek kararlara uyulmasını istiyorlar- dı. Komite üyeleri. rütbe sırasma göre de- ğil, Devlet Başkanı Cemal Gürsel ile ay- nı hakka sahip olmalannı isterlerdi. Ge- nellikle bu sistem, komiteye hâkimdi. Oylama, bu sistem üzerinde yürüyordu da rütbe sıralamasmda bir saygı vardı. 15 Kasım 1960'tan önce durum böyle değildı. Üsteğmen İrfan Solmazer, Deniz Kuv- vetleri Komutanı Oramiral ZekiOzak'ın önünde yürüyünce kjyametler kopmuş ve Amiral Özak, Solmazer'in kolundan rutup geriye çekerken, "Üsteğmen, sen nitbene göre sıraya gir, öyle yûrü" emri- ni vermışti. Rütbe karmasası Bundan şu anlam çıkıyordu: 27 Mayıs ihtilali, biremir komuta zin- ciri içinde gerçekleşmeden planlanmış- tı... Yüz yıldan fazla bir süreden beri de- vam eden geleneğe bir şeyler olmuşru. Ast üst, birbirine kanşmıştı. Alışılmışlı- ğın tersine, daha subaylığın başında bu- lunan bir üsteğmen, son rütbedeki ko- mutanmaemirverirdurumagelmişti Iş- te o andan itibaren, Milli Birlik Komite- si'nin defteri dürülmeye baslamıştı. "Her şeyi biz >"apanz" zihniyetinden hareket eden komitenin gücü, gün geldi, komite- ye hizmet eden bir kurmay albayın tayi- ninde bile başanya ulaşamadı. Bu du- rum, Cemal Madanoğlu'nun Ankara Ko- mutanlığı'ndan ve Milli Birlik Komitesi üyeliğinden aynlması, Osman Köksal 'ın da Cumhurbaşkanlığı Muhafiz Alay Ko- mutanlığı'ndan istifaya zorlanması üze- rine, daha da çabuklaştı. SÜRECEK POLİTİKA VE ÖTESİ MEHMED KEMAL Bir Şal ÖPtmüş... Ülkemizde demokrasi isteyenlerin gözü yollar- da, ama bir türiü demokrasi gelmiyor. j Neden? '' Bekleniyor da ondan. Demokrasiyi birilerinden bekliyoruz. Birileri geti- rir diye bekliyoruz. 1961 Anayasası'nı kim getirdi? Askerler. Ondan sonra askerlerden bir şeyler bekler ol- duk; iyi kötü hep bir şey geldi. Bu gelenler de ge- tirenler de generallerdi. 1961 Anayasası'nı asker- ler getirdi, alıştık. Gelenleri, gidenleri generaller getiriyor. generaller götürüyordu. Sonra 1961 Anayasası'nı lükstür diye rafa kal- dırdılar. Generallere göre 1961 Anayasası, hem lükstü, hem bol geliyordu. Lüksünü biçmek, bol- luğunu daraltmak gerekiyordu. Oldu. 12 Mart geldi. Bir "öfkelı generaller" dönemi başladı. Mem- duh Tağmaç tan sonra Kenan Evren geldi. Ke- nan Evren, kendisi açık açık, (dün de, bugün de) yapılanın bir askeri darbe olduğunu her yerde söylüyor. 12 Eylül, birdarbeydı, komuta zinciri gü- dümünde yürütülmüştü. Cuntanın başı General Evren'ın getirdiği 82 Anayasası, bir cunta anaya- sasrydı. Onun için, bugün neresinden tutarsanız, "iler tutaryeri" yok! Darbecıler az ve eksik yaptık- lan kanısındalar. Darbeler, 27 Mayıs'tan bu yana pek çok!.. Bu darbelerin hepsinin üstünden birçok seçim geç- miştir. 12 Eylül darbesinin üstünden geçen seçim (83, 87, 91) üçtür. Daha da geçeceği var. Suçu hep generallere yüklemek gerekmez. Halk seçimlerde tıpış tıpış oyunu veriyor. Kenan Evren cuntasını yüzde 92 oyla onaylamadı mı? Her seçimde demokrasi yerine faşizm pekişti. Bundandır ki referandum gibi önerileri kolaylıkla ağza alıyorlar. Halkın vurdumduymazlığına güve- niyoriar, rejimi kendileri tıkıyorlar. Demokrasi de- yince hemen gelmiyor. 1961 Anayasası'yla koşul- lar demokrasiye yatkınken demokrasi değil, 12 Mart geldi. Hele bir süre bekledik, 12 Mart'tan sonra demokrasi değil, ülkemizin şimdiye değin görmediği 12 Eylül faşızmi gelmedi mi? 12 Mart rejimi bir askeri karışmanın eseridir. 12 Mart da, 12 Eylül de generaller tarafından gerçekleştirilmiş, tıpış tıpış gelmiştir. Evren, kimsenin burnu kana- madan ardındaki (komutasındaki) generallerie gel- miş. koltuğa oturmuştur. Generaller de kimseye danışmamışlar, kimse de generallere bir şey sormamıştır. Vaktiyle şapkasını kapınca generallerden korkan, şimdi generallere danışacağım diye korktuklarına sığınıyor. Silahlı Kuvvetler aradan geçen 20 yıl sonra 82 Anayasa- sı'yla her şeye egemendir. Bugünkü durumda herkesin yeri kendine göre belli olmuştur. Söz sahibi kimdir iyice biliniyor: "Ordu bulutlarda dolaşmıyor, bir askeri eylemin ardında hangi sivil güçlerin bulunduğunu biliyor. Darbeyi yapacak güçlerin ardında hangi güçler yer alıyor belli." Ülkeye demokrasi gelmiyor, ama Terörie Müca- dele Yasası'na konan bir 8. maddeyle düşünceler suçlanabiliyor. Vaktiyle bir hukuk profesörü özgür- lüklere şal örtmüştü, bugün 8. madde örtülüyor. Bir 8. madde, yolları kesiyor, belleri büküyor. "Baktım ol meh duşuna bir şal örtmüş..." B U L M A C A SEDATYAŞAYAM SOLDAN SAĞA. 1/ Istanbul'da Kâ- gıthane Dere- si'nin ikı yanında uzanan ve Lale Devn'nin sımge- lennden olan ta- rihi mesire verı II Faız... Antal- ya'nın Manavgat ılçesi yakınında- kı ünlü arkeolo- jik ve tunstık yer. 3/ Fal açmakta ve şans oyunlarında kullanılan ov un kâğıdı... Uğur. ıyi talih. 4/ Bir şevi yapıp yapmamaya karar verme gücü 5/ Bir oda ya da mekâna açılan. duvar ya da çıtlerle çevrıli ginnti... Şenlıklerde cadde- lere kurulan süslü kemer. 6/ Baryumun sımgesı... Denn- liği aynı olan sığ su alanı. 7/ Gökçeada'nın eski adı... ll- gi çekici ve değişik kimse. 8/ Eski dılde kapı... Kapı ya da dolap kanatlanna çakılan çıta. 91 Eski Mısır'da güneş tannsı.. Yansıma. YUIÇ\RIDAN AŞAĞIYA: 1/ Yurdumuzun batı kıyılannda da yaşayan göçebe bir ördek. 2/ Fasıla... Kapı. pencere ya da kapak kenarlanna açılan dık açılı gırıntı. 3/ Mardın'in bir ilçesi... Radv'u- mun sımgesi. 4/ Âşık olmaktan duyulan korku. 5/Ödün. 6/ Bir kürk ha>-varu... Olumsuzluk belirten bir önek. II Kötü beslenmenin yol açtığı hastalıklan ve yiyeceklenn besin değerlenni inceleyen sağlık bılgısı dalı. 8/ Bir no- ta... Avrupa'da bir başkent. 9/ Ahırdaki gübreyı dışanya atmak için kullamlan pencere... Kirli. ÇAGRI KAYIPLARI ve KATILLERI İSTİYORUZ Hasan Cx:ak ve Ayşenur Şimşek gözaltında katledildi. Biz; "katilleri istiyoruz" Biz; gözaltında kaybedilenlerin akıbetlerinin açıklanması, tüm belge ve dosyaların ailelere ve kamuoyuna açılması, artık gözaltında kayıpların, katletmelerin son bulması istemiyle CHP Beyoğlu İlçe Teşkilatı'nda oturma eylemindeyiz. Tüm gözaltında kayıpların ve şehitlerin ailelerini, tüm demokrasi güçlerini, insanım diyen ve insanca yaşama hakkını savunan herkesi, yanımıza; gücümüzegüç, sesimize ses katmaya çağırıyoruz. Demokratik Mücadele Platformu Ocak - Bilgin - Gülünay - Toraman Aileleri
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle