29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16MAYIS1995SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 Bir kere yayıncıhk sektörünü, sektör haline getirmeli. Türkiye'de yayincının gördüğü işleve uygun bir toplumsal kimligi yok. Ekonomik ve politik baskılarla son derece ezilen bir grup olan yayıncılar hiç olmazsa hakettikleri toplumsal kimligi istiyorlar. Sektörde kontrolü yok Yayıncılar hakettiği toplumsal kimligi istiyor yayıncının. Bakanlar Kurulu, KDV'yi arttınyor, SEKA kâğıda zam yapıyor, polis kitabı topluyor, DGM yayıncıyı hapse atıyor. Yayıncıhkla ilgili yasanın çıkması, sektöre bazı korumalann getirilmesi, bazı vergi bağışıklıklan yapılması, kâğıt temininde ciddi bir şekilde koruma, PTT gıderlerinin yayıncılann kitaplan okura daha kolay ulaştırmasını sağlayacak şekilde düzeltilmesi lazım. Talim Terbiye Kurulu"nun tavsiyesi olmayan kitaplann okullara sokulması yasak. Hiçbirimiz Talim Terbiye Kurulu na kitabımızı göndermeyiz. Ama kitabımızın okullara girmesini istiyoruz. Son derece ağır bir sansür olarak karşımızdalar. Kitaba verilen destek, diğer kültür kollanna verilen desteğin yanında hep ikinci planda kaldı. Kültûr Bakanlığı'nın bütçesinin bizim bütçenin binde beşi olduğunu biliyoruz. Bu da değişmeli ama o binde beşlik bütçe içinde de yayıncılık sektörûne çok daha ciddi destekler verilmesi gerekiyor. Yayıncıhk Yasası için bir komisyon kurduk. Yayıncılık ahlakı ve ilkeleri, sözleşme ve başka birtakım iç bünyesel düzenlemeler için hazırlıklar yapıyoruz. Ama bu aralar korsan meselesiyle ilgileniyoruz. Özellikle sokak sergileri, bazı Korsan, yayıncının can damannı kesiyor kitapçılar ve muhtemelen bazı dagıtıcılar sadece korsan satıyorlar. Korsan yayıncı sürekli ve çok satılan kitaplan basıyor. Yayıncının can damannı kesiyor ve kitap üretemez hale getiriyor. Muhtemelen bütün Anadolu "da sadece korsan kitap satılıyor. Biz Telif Haklan Yasası'na korsan tarifinin açıkça konmasını, korsana ağır cezalar verilmesini istiyoruz. Biz de korsan satan kitapçıya, ona kitap veren dağıtuncıya kitap vermeyeceğiz. Şimdi TYS, PEN Kurulu Dagıtıcılar Birliği kuruluyor. Kitapçılar Birliği, hatta Matbaa ve Mücellitler Derneği ile birlikte korsana karşı bir hareket yapmak istiyoruz. Bazı kitabevlerine 'Bu kitabevinde korsan saülmaz' diye bir plaket takmayı düşünüyoruz. Okur, korsan kitap aldığında hem çok daha kötü bir kitabı okiıyor hem de verdiği paranın hangı karanlık güçleri besledıği belli değil. Korsanlığı en büyük sorun olarak nitelendiren Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Atıl Ant,örgütlenmeden yana: Yaymcıhğı sektör haline getirmeli GAMZE VARIM Türkiye Yayıncılar Birliği'nin mart ayı sonunda gerçekleştirilen genel kurulunda, kültür kitaplan yayıncılan ilk defa yönetimde ağırlıklı olarak yer aldı. Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Aül Ant, on yıla yakın bir geçmişi olan kuruluşun bu süre içinde yeterli ağırlığı oluşturamadığını belirtiyor. Türkiye Yayıncılar Birliği'ni örgütlemeye. ciddi bir sivil kurum haline getirmeye çalıştıklannı söyleyen Ant. şu anda önlerindeki en büyük sorun olan korsan yayıncılığın Türkiye'de yayın hayatmı söndürebilecek boyutlara vardığını vurguluyor. Ant, Fikir ve Sanat Eserleri Yasası'mn bazı maddelerinin değiştirilmesine ilişkin yasa tasansının bandrol maddesine 'Yazaruı isteği halinde bandrol almak zonınludur' ifadesinin eklenmesiyle, Kültür Bakanlığı'nın sansür uygulama olasılığının ortadan kalkacağını söylüyor. Atıl Ant'la yayıncılık sektörünün sorunlan ve öngördükleri çözümler üzerine konuşruk: - Fikir ve Sanat Eserleri yasa tasansının bazı bölümkrinin değiştirilmesi için girişimleriniz nasd sonuçiandı? Ankara'da kitap fuan sırasında Kültür Bakanı Ercan Karakaş ve Kültür Bakanlığı Müsteşan Emre Kongar ile konuşruk. Hatta birkaç tane madde taslağı hazırlayarak onlara verdik. 43. madde zaten yasadan çıkanldı. Çevirilerde zaman aşımının 70 yıla çıkanlması için üç yıllık bir geçiş süresi istiyoruz. Bunu olumlu karşıladılar. Bandrol maddesine 'Yazann isteği halinde bandrol almak zonınludur' ifadesini koymak istiyoruz ki, bandrol verilmemesi durumunda yazann "Ben bandrol istemiyoruırT demesiyle kitabı yayımlayabilelim. Ama yasa bu şekilde çıkarsa, her kitabunıza bandrol koyanz. Kitaplann baskısı sırasında sözleşmenin noterde tasdiki meselesinin düzeltilmesini. sadece bir imza tasdikiyle, bir yayınevi yetkilisinin talebiyle kitabın basılır hale gelmesini istiyoruz. - Siz kitaba bandrolün Türkiye Yayıncüar Birliği tarafından verilmesi gerektiğini savunuyordunuz. Ben, korsanı önlemenin ve yazarla yayıncı arasındaki itimatsızlığı kırmanın bir yolu olarak hep bandrolü savundum. Ama tasanya göre bandrolü Kültür Bakanlığı verecek. Bugünkü Kültür Bakanlığı'nın daima orada kalacağını kimse garanti edemez. Bandrol, sansür haline gelebilir. Buna karşılık Ercan Karakaşmaddeye 'On beş gün içinde bandrol verüîr' ifadesini ekleteceğini söyledi. Müracaat ettikten sonra on beş gün içinde verilmezse ne yapacağız? 'Bandrol vermiyoruz' diye bir yazı istediğımizde. onu da vermezlerse ne yapabiliriz? 'Idare mahkemesine gidin' dediler. Ama bu arada kitap çıkmamış olacak. - Yazar- yayınevi üişkisinde sözleşme yapılması konusunda bir çahşma yapıyor musunuz? Türkiye Yazarlar Sendikası ile birlikte tek tip bir ortak sözleşme hazırlamaya çalışıyoruz. Hepimiz bu sözleşmeyi kullanacağız. Yeni çıkan Telif Yasası'nı ve Batıdaki sözleşmeleri göz önünde bulunduruyoruz. Kültüre karşı saygısızlık - Türkiye Yayıncılar Birliği, üyeterinin gazetelere ücretsiz dağıhlmak üzere kitap haklannı vermemeleri doğrultusunda karar aldı. E\et. Bu, kitaba ve kültüre karşı ciddi bir saygısızlık. Kitap üretimin yok olmasına yol açacak bir hadise. Bir iki ay içinde milyonlarca kitap sokaklara dökülecek. Fransa'daki kanuna göre kitabın üzerindeki fiyatın altında satılması yasak. Ingiltere'deki ürkiye Yayıncılar Birliği'ni örgütlemeye, ciddi bir sivil kurum haline getirmeye çalıştıklannı söyleyen Atıl Ant, en büyük sorun olan korsan yayıncılığın ülkemizde yayın hayatını söndürebilecek boyutlara vardığını vurguluyor. Yayıncılık Yasası için bir komisyon kurduklannı belirten Ant, 'Yayıncılık sektörünü, sektör haline getirmeli' diyor. (Fotoğraf: KAAN SAĞNAK) yayıncılık kanununa göre, kitap bedava dağıtılamaz. Bizde hukuki bir çerçeve olmadığı için canı sıkılan kitapla uğraşıyor. Bakanlar Kurulu kitaptaki KDV'yi yüzde 8'e çıkardığını söylerken, gazetelerin dağıttığı kitaplann KDV'sinin ne olduğunu bilmiyoruz. O verilen şey kitapsa yüzde 8 KDV'si olması lazım. Küçük bir yayıncının iki bin bastığı kitaptan KDV alıyor da koca gazetelerin yüz binlerce sattığı kitaplardan niye almıyor? Bunun için bir yasa tasansı hazırlamaya çalışıyoruz. - Kültür Bakannğı'ndan neler bekliyorsunuz? Kültür Bakanlığı'nın kitaba ve yayıncılık sektörûne diğer sanat sektörleriyle eşit olarak bakmasını istiyoruz. Kütüphanelerin yayıncı olmayanlardan kitap almamasını, kitap alımlannda mutlaka Yayıncılar Birliği'nin onayınm olmasını istiyoruz. Aynca, Kültür Bakanlığı'nın, Milli Eğitim Bakanlığı'nın kitap satmamasını istiyoruz. Ciddi bir haksız rekabet söz konusu. Devlet hem bizim mal edeceğimizden on misli daha yüksek bir fıyata mal ediyor kitabı hem de son derece ucuz fiyatla satıyor. Bugün bizim sektör, teknoloji ve kültürel altyapı açısından her kitabı basabılecek durumda. Kültür Bakanlığı hangi kitabın basılmasını istiyorsa. söylesin biz basalım. Ne kadar ihtiyacı varsa alsın, nerede kullanacaksa kullansın. Ercan Karakas, devletin kitap basmasına karşı olduğunu ve bunu düzeltmeye çalıştıklannı söyledi. Hükümetin ciddi olarak bir yayıncılık kanunu hazırlaması ve yayıncılık sektörünü geliştirecek yasayı çıkarması gerekiyor. Türkiye 'nin hâlâ gümrük birliğine girme, çağdaş ülkelerle eşit olma gibi sorunlan varsa, yayın sektörûne destek verilmeli. yayıncılar üzerindeki bütün politik baskılar kaldınlmalı. hapse yazar ve yayıncı atılmamalı. - Çevirilerde on yıllık zaman aşımı yermiş yua çıkarken. konmasını istediğiniz üç yülık geçiş siiresinde neler yapacaksınız? Bizde on yıllık korumaya göre binlerce kitap çevrildi Türkçeye. Bu kanunun çıkrnasıyla birlikte bu kitaplann hepsinin yeni düzene uydurulması lazım. Yayıncılar arasında çıkabilecek ihtılaflan önlemek için bir centilmenlık anlaşması yaptık. Bir kitabı ilk defa lrim bastıysa Türkçede, o kitabın sözleşmesini yapma hakkının o yaymevinde olduğunu kabul edeceğiz. O yayınevi 'Artık ben bu kitabı basmak istemiyorum' derse, başka yayınevlerine sözleşme yapma hakkı tanıyacağız. Telif hakkı ajanslanndan da bizim bu anlaşmamıza uymalannı rica edeceğiz. Bu açıklamamızı, Avrupa Yayıncılar Birliği'ne, Uluslararası Yayıncılar Birliği'ne ve Avrupa'nın büyük yayınevlerine göndereceğiz. MSÜ'de başlıyor 6. Kentsel Tasarım Kolokyumu Kültür Servisi - Münar Si- nan Üniversıtesi Mimarlık Fa- kültesi Şehir ve Bölge Planla- ma Bölûmü'nûn düzenlediği '6. Kentsel Tasanm ve Uygu- lamalar KoJokyurntT bugün, Fındikirdaki MSÜ Odıtoryu- mu'nda başlıyor. Saat 11.10'da yer alan ve Hflnıi Yavuz'un başkanlığında gerçekleştınlecek olan 'Kent ve Sanat Uzerine Düşünceler' başlıklı binncı oturuma, Me- lih Birik, Philippe Robert, Mengü Ertei, Handan Börte- çeneProf. Hüsamettin Koçan ve Prof. Ozdemir Altan kâtı- lıyorlar. MSÜ Odıtoryumu'nda sa- at 14.00'teProf.ÖnderKüçü- kerman'ın başkanlığında top- lanacak olan ve Bilge Uhısay, Doç Dr. Aykut karaman, Doç Dr. Güven BilseL Ayça Bilsd, Doç. Dr. Güzin Konuk ve Doç. Dr. Ayşe Sema Ku- bat'm kaülacağı ıkincı oturu- mun konu başlığı. "Kentsel Tasanm ve Kentsel Mikroor- tam Ilişkisi." İlk gün etkinlik- len saat 15.30'da Prof. Dr. Se- ma GüreTın başkanlığında yapı acak olan 'Kent Kültü- rü' konulu üçüncü oturumla sürecek. Şehırcılık Amfı- si'noe de saat 14.00'ten itiba- ren eturumlar yapılacak. Sıat 14.00'te,başkanlığını Prof Mete Ünal'ın yapacagı ve Knnur Öktem. Prof. Dr. Kutsal Öztiirk. Ayşe VeBoğlu, Cenpz Tavşan, tsmail Günur, Tolgı Çilingir. Levent Ünver- di ve Dr. Güiav Keleş Uşta'run katıiıcağı "Mekânda Öğeler ve ©rnekter" başlıklı oturu- mur ardından saat 15.30'da Prot Muaramer Onat baş- kaniğında yapılacak olan otunmun başlığı, "Kentsel Melân Vurgulamalan." Saat 17.C0'deki sergı açılışına dek süreek olan oturuma. Peiin Çankerten, P. Akbulut, Öz- lem L nal, Rengin Sümer, Ö m r Iskender Tuluk, Hülya Koç tpek Özbek ve Doç. Dr. Sonıy Çevik katılıyorlar. KÜLTÜR • SANAT Beyoğlu ALKAZAR (245 73 83) STONE FİLMLERİ 4.^».1 .»j.«t.rmı KATİL DOĞAJTLAR 12. 14. 16. : 8 Mayıs CENNET ve YERYTJZTJ 13, 15, 17 Mayıs S e o n s t o r : 1 1 . 3 0 - 1 » 0 0 - 1 6 . 5 0 - 1 9 . 0 0 - 2 1 . 5 0 Kültür Sanat ılanlarınız için 293 89 78 (3 hat) KIMO?NAZERAYDA Cumartesi-Pazar 20 i \ Istanbul Swat Merfcezt KUMPANYA SAHNESİ Sakızağact Cad Esfc Çeşme So* T2 Tartaöaşt ' Taksm (0212 1 23S 54 57 jKüftjr B^anJı^ı nıi ttalKıianyla) Yaşam ile Ölüm Arasındaki Seçim YAĞMURDAN ÖNCE"Before The Rain" YÛNETMEM MlLCHO MANCHEVSKI GREGOIRE RADE KATRIN COLıN SERBEDZıJA CARTLıDGE 19 Mayıs'tan itibaren Sinemalarda 16 - 20 MAYIS 1995 1994 VENEDİK FİLM FESTİVALİ ALTIN ARSLAN ODÜLÜ 1995 EN İYİ YABANCI FİLM OSCAR ADAYI tarih toplum KÜLTÜR GEZİLERİ FARUK PEKİN 1-10 Hazıran BUDAPEŞTE - PRAG 19-21 Mayıs TRAKYA'DA TARİHE YOLCULUK NİLÜFER N. ÜNSAL 21 Mayıs İSTANBUL'DA ÇEŞME VE SEBİLLER NEZİH BAŞGELEN 2-4 Hazıran GÖLLER ÇEVRESİNDE TARİHSEL GEZİNTİ FEST SEYAHAT ACENTASI (0-212) 258 25 73 • 258 25 89 LEONYonermenLUC BtSSOM Lw» tm^fef ™ »*^ıiaria*t lemıjlıhçı virfofdan "snnenere* yaratmıs Lın-Br^^rı ^(«Ittgi txıtt.n tılrrtı trie Jean Rtan ilft ^nısmıs ve tmtuı r^«e.o ile Herc c*fHı»rrous Sub*av LcGfflndBieu Nıiuta f % Jean Ften<^ rmn toJ akfcgı iikı*nl°nba7rtarı L£ON a «elrıce Loon «ı r«fbat lu-rtJe^ htr kaMcbr TJI »uınt*Tiaz IZÎ bı*ırırna7 ve fıepsırvien y Bıı Qune kadat Ncw Ybf* ıia teroı esttren en ichftelt suc*urkı< U >Q hucı* sevnr* bir kn cc-C'KJu kars«&na Cıl«ana t&ûat yönerren U c Besson VP wazueç*tiez <ıvur*cusu Jtjdn Beı>0 rı S E R G t : S A D 1 D İ R E N S E R G I S İ 2 0 N I S A N - 2 ^ M A Y I S 1 9 9 5 Seram.k sanatımızın unlu us&sı Sadı Ehren, seramıkler. sengrafıler ve bronz heykellerden oluşan son çalı^nuiannı AKSANATta strgüiyor Sanatçı, biçim ve renk anlayışı, Anadolu sanaunın simgder dünyasına bakışı \ e yorumu ile jenj ustalıklara ulaşıyor T l Y A T R O : " Y A R G I " 1 9 8 6 - 8 7 A V N 1 D İ L L I G İ L T İ Y A T R O Ö D Ü L Ü Yazan Banv CoUıns Yöneten ve oynayan Zafer Diper 'Oiaganüstü bır yorumla V'ukhov"u canlandıran Diper, bütün bir çagın, sava^ın ve ınsansal degerienn yargılanımını dıle getınyor Yargı'vı görmemek, 20 yüzyıla aıt bilgUenmizde cıddı bır boşluk yaratabilir Bu vınuöz oyTinculuk göaensını kaçırmaym "-BASİN Loser-dısc'ten büyük ekranda konser. BARTOK "Dans Suiti, Piyano Konçertosu So. 1 ve Orkestra için Konçerto" (SoltsfA. Scbiff), (SotH/Cbicago Senfoni Orkestrast) Saat: 12.30 ve 18.00 (1 sa. 30 d.) MAYIS c.vifsAM H.\ Video'dan büyük ekranda film- "KNIFE VS THE WATER" (Lehçe, tngılizce altyazılı) Yön Roman PotansU Oyuncular Leon Siemczyk, Loianta Umecka Saat 12.30 ve 17.3011 sa 34 d ) I S M A Y I S P »: K S H M M I Laser-dısc ten Inıyük ekranda konser- DELTBES "Coppelia" (SoUsL F. Bujones). (Sanjuan Balesi) Saat: 12.30 (1 sa 50 d ) Konser Istanbul (Juartet, SedaAytum II Keman),Dohtnay Erten (2 Keman) Detdz Yücel (Viyola), Şafak Yaytn fVnvlonset> Saat: 18.00 < r \ı \ R T ı: s ı Ttyatro "YARGr Saat: 15.00 ve 19.00 STÜDYO VE ATÖLYELER R e s i m A t ö l y e s l ' n d e R a s ı m K o n y a r Iitografl Alölycsrnde Yunus Tonguç • Meryem Ancan Serigrafi Atölyesi'nde Yurdaer Altıntaş Bale Slüdyosu nda tstanbul Devlet Opera ve Balesi, Mımar Sınan Unıversılesı Devlet Konservaıuvarı Bale Bolumu. MÜZİK DİNLEME ODASI Zengtn dtskolegtmızden seçeceğtntz kiasik batı müztgt CD'lerint. Pazar Pazartesı ve Bayram gün ten dışında ber gun 14 00 - 15 OO 16 00 - 77 00 te 18 OO • ]$ 00 saatlerı arasında özeS kulakhklarla dinlevebtlırstntz 'YARGI'adh oyunun bıletlerı AKSANAT'ta 100 000 TL'ndan satışa &unulmu$tur Akkart Extra te ] Kart sabtpteri tçin btletter ~5 000 TVdtr Diğer etkiniıkier ıçın ûcretsız davetıyeter AKSASAT'tan sağlanabtlır Çok amaçh salondakt gösterılere program başladıklan sonra gırılmemest rica oiunur AKBAIMK S a n a t ı n , S a n a t ç ı n ı n Y a n ı n d a AK.NAN4T IstıHal CıddeM 80080 Beyoglu - Istanbul Te! C0212) 2^2 3<> 00 - 01 - 02 Faks (0212) 245 12 2? ALINTTLAR TAHSİN YÜCEL Değmez Uçlar Celâl Üster, özenle çevirip "Borges ve Ben" baş- lığı altında bir araya getirdiği beş Jorge Luis Bor- ges öyküsüyle birlikte, ünlü yazann en az öyküleri ka- dar ilginç "Bir özyaşamöyküsü Denemesi"ri\ de sun- muş. Bu yazı, büyük bir yazann yetişim serüvenini yansıtması açısından başlı başına bir gömü. Borges bu arada tanıyıp sevdiği, etkilendiği kişileri de tanıtı- yor bize. Bu kişilerin belki de en ilginci bizim pek ta- nımadığımız bir Arjantinli yazar: Macedonio Fer- nandez. Ünlü yazar, tanıdığı bunca kişi arasında hiç kimsenin kendisıni onun kadar "derinden ve kalıcı bir biçimde" etkilemediğini söylüyor, ama dolaylı olarak, hayranlık duyduğumuz kişilerin ille de kusursuz ol- malan gerekmediğini de sezdiriyor. Büyük dostunun romanlannın ve şiirlerinin pek de öyle okunacak şey- ler olmadığını söyledikten sonra, "Macedonio 'yu ya- zılannda aramak yanlıştır. Gerçek Macedonio'yu sohbetlerinde aramak gerekir" diyor. Ne var ki, ada- mın söyleşilerinde de her zaman örnek bir kişi ola- rak belirmediğini anltyoruz. Örnegin, "Kendine özgü birmiltiyetçiliği vardı, seçimlegelen herArjantin dev- let başkanına hayrandı. Arjantinli seçmenlerin asla yanılmayacağına olan inancı, bu hayranlık için yeter- li bir nedendi Macedonio'nun gözünde" derken, Borges de belli ediyor bunu. Öyle ya, ülkesinin devlet başkanlanna hayran ol- mak, halkının yanılmazlığına inanmak, örnek bir ya- zar ya da düşünür tutumu sayılmaz genellikle. Bor- ges'e göre de en azından bir "tuhaflık"t\r. Adına ya- raşır düşünür ve yazarlardan bu tür "tuhaflıklar"a ka- pılmamalan, tam tersine, halklanna, ülkelerine, tarih- lerine "dışandan", yani nesnel bir gözle bakabilme- leri, onları yargılayabilmeleri, hatta gerekince onlar- la savaşıma girebilmeleri beklenir. Ama nereye ka- dar? Macedonio'nun üstlendiği "fL/rtartutumuntam tersi de biraz tuhaf kaçmaz mı? Kaçsın kaçmasın, bu noktaya dek gelenler de az değildir. Işte Thomas Mann! Bağlaşlann utkusu (dolayısıyla kendi ülkesi- nin bozgunu) onuruna Fransız şampanyası içtiğini kendi ağzıyla söylüyor. Yengiyi şampanyalarla kutla- makla kalmadığını da biliyoruz. Kimi zaman kimi yönetimler zorlar insanı, ama iki uç tutumdan birini seçmek zorunda kalmadığımız için şükretmeliyiz! Macedonio Fernandez'in inançlı tutumunun körlükle özdeşleşebileceğini biz Türk ay- dınlan elli yıldır iyice öğrendik: Seçmenlerin de yanı- labileceğini, daha da kötüsü, yanıltılabileceğini iyi bi- liyoruz; kimi seçimlerin gerçek seçim olmadığını da iyi biliyoruz. Thomas Mann'ın tutumuna gelince, onu yıllar önce, Karalama Defteri'nde, Ataç yargılamış: "Şu Thomas Mann denilen adamı zaten sevmez- dim, son yazdıklannı okuyunca büsbütün soğudum " diyor. "Hitlerciliğin yenilmesine elbette sevinecekti, ta ilk günlerden ben o akışa karşı koymak istedi, ona birdiyeceğim yok, ama Almanya'nın, kendi milleti- nin ezilmesi karşısında da bir üzgünlük duymuyor, 'Oh olsun!' der gibi bir hali var." Ataç, ünlü Alman yazarının tutumunu yererken, yu- karıda sorduğumuz "Nereye kadar?" sorusuna da yanrt getiriyor. Bir yazann "milletinin tutkulannın üs- tünde" kalmasına, öncelikle "hakkı, doğruyu" sa- vunmasına bir diyeceği olmadığını söylüyor; Scho- penhauer ve Nietzsche gibi büyük Alman düşünür- ierınin kendi ulusları için "çok ağır sözler" söylemiş olmalannı da doğal karşılıyor. Ama arada küçük bir aynm bulunduğunu belirtmekten de geri durmuyor tü, dolayısıyla derin bir bağlılık sezilirken, Thomas Mann "memleketinden, mîlletinden, bütün tarihin- den" soyutlamıştır kendini, "Neme gerek? Ben artık Alman değilim, Amerikalıyım!" diyebilmiştir. Işi bu noktaya getirmek de, Hilmi Yavuz'un kulaklan çın- lasın, artık kendi ulusuna "dışandan" bakmak değil, "yukandan " bakmak bile değil, bir yabancı, daha da kötüsü, bir düşman gibi bakmaktır. Bir yabancı, bir düşman gibi bakmaksa, şaşırtıcı bir çelişkiyle, yad- sındığı sanılan kimliğin tam odağına düşmek, onu, daha doğrusu onun en kötü yanını kendi kimliğinde yeniden kesinlemektir, yüzde yüz kötü, yüzde yüz aşağılık halkların varlığına inananlann kimliğinde. Ama Ataç saltık yadsımayla kışilik arasında da derin ilişki görüyor, şöyle bitiriyor yazısını: "Thomas Mann'ın ne adam olacağı kitaplanndan da belliydi; öyle özentili bezentili cümleler düzen, bilgilerini gös- termek için kitaplannın yansını başka dilde yazan kimselere hiç güvenim yoktur. Onun büyük birer dü- şünce gibi göstermek istediği sözlere bir tımak vu- run, görürsünüz, birtakım bayağı, köhne şeylenn bö- bühene böbün'ene söylenilmesinden başka bir şey değildir." Macedonio Fernandez'in yapıtları da az özentili değilmiş, yirmi bölümden oluşan romanına tam elli altı öndeyiş yazmış. isterseniz, iki yazarı karşılaştır- dıktan sonra, "AI birini, vur ötekine!" diyebilirsiniz. Ama Borges dostunu öyle çizgilerle anlatıyor ki, Ar- jantin halkına ve Arjantin'in seçilmiş cumhurbaşkan- lanna duyduğu saygıyı insanlara duyduğu sevgi ve güvenden ayırmak zor görünüyor. En azından, tutu- mu bir yoksama biçiminde değil, bir olumlama biçi- minde çıkıyor karşımıza. Böyle olmasaydı, Jorge Luis Borges gibi bir yaza- n bu denli derinden etkileyebilir miydi? Bosna Yaşıyor: İlk Adım Tuzla! • Kültur Servisi- Helsinki Yurttaşlar Derneği'nin düzenlediği "Bosna Yaşıyor: lik Adım Tuzla!" kampanyasının bir parçası olarak planlanan "Hoşgörüsüzlük" başlıklı dayananışma sergisi, bugün Yıldız Sarayı Silahhane Binası'nda açılıyor. Sergi 28 mayısa dek açık kalacak. Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği'nin Helsinki Yurttaşlar Derneği ile birlikte düzenlediği sergi için Ayşe Erkmen'den Balkan Naci Islimyeli'ye, Turan Erol'dan Füsun Onur'a, Orhan Taylan'dan Gülsün Karamustafa'ya 100'ü aşkın sanatçı bir araya geldi. 'Hoşgörüsüzlük' teması kapsamında oluşturulan resim. heykel, seramik, özgün baskı ve enstalasyon gibi değişik türde yapıtların yer aldığı serginin gelirinin yansı Bosna kampanyasına bırakılacak. Ofset Yapımevi ve Bülent Erkmen'in katkılanyla gerçekleştirilen sergide yer alan tüm yapıtlar Ak Sigorta tarafından ücretsiz olarak, yangın ve hırsızlık benzeri çeşitli risklere karşı sigortalandı. tiönüldeki Ateş'in çekimleri tamamlandı • Kültür Servisi- Mevlana ve Mevlevilik üzerine bir belgesel olan "Gönüldekı Ateş'Mn çekimleri Konya ve tstanbul'da tamamlandı. Uluslararası belgesellere imzasını atan Fehmi Gerçeker'in yönettiği film, Talat Halman'ın önerisiyle UNESCO tarafından "Hoşgörü Yılı" ilan edilen 1995'te Mevlana'nın kişiliğinde Anadolu'da yeşeren hoşgörü ve sevgi geleneğini dünyaya anlatmayı amaçlıyor. Ön çalışmalan ve araştırması Metin And ve Talat Halman danışmanlığında yürütülen, senaryosu Talat Halman tarafından yazılan filmin proje üretimi ve yapımcılığını Ajans 21 üstleniyor. Montaj ve post-prodüksiyon çalışmalan Paris ve New York'ta tamamlanacak olan film, Türkçe ve Ingilizce olarak seslendirilerek dünyanm dört bir yanına dağıtılacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle