Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16MAYIS1995SALI CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
Bir kere yayıncıhk sektörünü, sektör haline
getirmeli. Türkiye'de yayincının gördüğü işleve
uygun bir toplumsal kimligi yok. Ekonomik ve
politik baskılarla son derece ezilen bir grup olan
yayıncılar hiç olmazsa hakettikleri toplumsal
kimligi istiyorlar. Sektörde kontrolü yok
Yayıncılar hakettiği
toplumsal kimligi istiyor
yayıncının. Bakanlar Kurulu, KDV'yi arttınyor,
SEKA kâğıda zam yapıyor, polis kitabı
topluyor, DGM yayıncıyı hapse atıyor.
Yayıncıhkla ilgili yasanın çıkması, sektöre bazı
korumalann getirilmesi, bazı vergi bağışıklıklan
yapılması, kâğıt temininde ciddi bir şekilde
koruma, PTT gıderlerinin yayıncılann kitaplan
okura daha kolay ulaştırmasını sağlayacak
şekilde düzeltilmesi lazım. Talim Terbiye
Kurulu"nun tavsiyesi olmayan kitaplann
okullara sokulması yasak. Hiçbirimiz Talim
Terbiye Kurulu na kitabımızı göndermeyiz.
Ama kitabımızın
okullara girmesini
istiyoruz. Son derece
ağır bir sansür olarak
karşımızdalar.
Kitaba verilen destek,
diğer kültür kollanna
verilen desteğin yanında hep ikinci planda kaldı.
Kültûr Bakanlığı'nın bütçesinin bizim bütçenin
binde beşi olduğunu biliyoruz. Bu da değişmeli
ama o binde beşlik bütçe içinde de yayıncılık
sektörûne çok daha ciddi destekler verilmesi
gerekiyor.
Yayıncıhk Yasası için bir komisyon kurduk.
Yayıncılık ahlakı ve ilkeleri, sözleşme ve başka
birtakım iç bünyesel düzenlemeler için
hazırlıklar yapıyoruz.
Ama bu aralar korsan meselesiyle
ilgileniyoruz. Özellikle sokak sergileri, bazı
Korsan, yayıncının
can damannı kesiyor
kitapçılar ve muhtemelen bazı dagıtıcılar
sadece korsan satıyorlar. Korsan yayıncı sürekli
ve çok satılan kitaplan basıyor. Yayıncının can
damannı kesiyor ve kitap üretemez hale
getiriyor.
Muhtemelen bütün Anadolu "da sadece korsan
kitap satılıyor. Biz Telif Haklan Yasası'na
korsan tarifinin açıkça konmasını, korsana ağır
cezalar verilmesini istiyoruz.
Biz de korsan satan kitapçıya, ona kitap veren
dağıtuncıya kitap vermeyeceğiz.
Şimdi TYS, PEN Kurulu
Dagıtıcılar Birliği
kuruluyor. Kitapçılar
Birliği, hatta Matbaa ve
Mücellitler Derneği ile
birlikte korsana karşı bir
hareket yapmak istiyoruz.
Bazı kitabevlerine 'Bu kitabevinde korsan
saülmaz' diye bir plaket takmayı düşünüyoruz.
Okur, korsan kitap aldığında hem çok daha
kötü bir kitabı okiıyor hem de verdiği paranın
hangı karanlık güçleri besledıği belli değil.
Korsanlığı en büyük sorun olarak nitelendiren Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Atıl Ant,örgütlenmeden yana:
Yaymcıhğı sektör haline getirmeli
GAMZE VARIM
Türkiye Yayıncılar Birliği'nin mart ayı
sonunda gerçekleştirilen genel
kurulunda, kültür kitaplan yayıncılan
ilk defa yönetimde ağırlıklı olarak yer
aldı. Türkiye Yayıncılar Birliği
Başkanı Aül Ant, on yıla yakın bir
geçmişi olan kuruluşun bu süre içinde
yeterli ağırlığı oluşturamadığını
belirtiyor.
Türkiye Yayıncılar Birliği'ni
örgütlemeye. ciddi bir sivil kurum
haline getirmeye çalıştıklannı
söyleyen Ant. şu anda önlerindeki en
büyük sorun olan korsan yayıncılığın
Türkiye'de yayın hayatmı
söndürebilecek boyutlara vardığını
vurguluyor.
Ant, Fikir ve Sanat Eserleri Yasası'mn
bazı maddelerinin değiştirilmesine
ilişkin yasa tasansının bandrol
maddesine 'Yazaruı isteği halinde
bandrol almak zonınludur' ifadesinin
eklenmesiyle, Kültür Bakanlığı'nın
sansür uygulama olasılığının ortadan
kalkacağını söylüyor.
Atıl Ant'la yayıncılık sektörünün
sorunlan ve öngördükleri çözümler
üzerine konuşruk:
- Fikir ve Sanat Eserleri yasa
tasansının bazı bölümkrinin
değiştirilmesi için girişimleriniz nasd
sonuçiandı?
Ankara'da kitap fuan sırasında Kültür
Bakanı Ercan Karakaş ve Kültür
Bakanlığı Müsteşan Emre Kongar ile
konuşruk. Hatta birkaç tane madde
taslağı hazırlayarak onlara verdik. 43.
madde zaten yasadan çıkanldı.
Çevirilerde zaman aşımının 70 yıla
çıkanlması için üç yıllık bir geçiş
süresi istiyoruz. Bunu olumlu
karşıladılar. Bandrol maddesine
'Yazann isteği halinde bandrol almak
zonınludur' ifadesini koymak
istiyoruz ki, bandrol verilmemesi
durumunda yazann "Ben bandrol
istemiyoruırT demesiyle kitabı
yayımlayabilelim. Ama yasa bu
şekilde çıkarsa, her kitabunıza bandrol
koyanz.
Kitaplann baskısı sırasında
sözleşmenin noterde tasdiki
meselesinin düzeltilmesini. sadece bir
imza tasdikiyle, bir yayınevi
yetkilisinin talebiyle kitabın basılır
hale gelmesini istiyoruz.
- Siz kitaba bandrolün Türkiye
Yayıncüar Birliği tarafından verilmesi
gerektiğini savunuyordunuz.
Ben, korsanı önlemenin ve yazarla
yayıncı arasındaki itimatsızlığı
kırmanın bir yolu olarak hep bandrolü
savundum. Ama tasanya göre
bandrolü Kültür Bakanlığı verecek.
Bugünkü Kültür Bakanlığı'nın daima
orada kalacağını kimse garanti
edemez. Bandrol, sansür haline
gelebilir. Buna karşılık Ercan
Karakaşmaddeye 'On beş gün içinde
bandrol verüîr' ifadesini ekleteceğini
söyledi. Müracaat ettikten sonra on
beş gün içinde verilmezse ne
yapacağız? 'Bandrol vermiyoruz' diye
bir yazı istediğımizde. onu da
vermezlerse ne yapabiliriz? 'Idare
mahkemesine gidin' dediler. Ama bu
arada kitap çıkmamış olacak.
- Yazar- yayınevi üişkisinde sözleşme
yapılması konusunda bir çahşma
yapıyor musunuz?
Türkiye Yazarlar Sendikası ile birlikte
tek tip bir ortak sözleşme hazırlamaya
çalışıyoruz. Hepimiz bu sözleşmeyi
kullanacağız. Yeni çıkan Telif
Yasası'nı ve Batıdaki sözleşmeleri göz
önünde bulunduruyoruz.
Kültüre karşı saygısızlık
- Türkiye Yayıncılar Birliği, üyeterinin
gazetelere ücretsiz dağıhlmak üzere
kitap haklannı vermemeleri
doğrultusunda karar aldı.
E\et. Bu, kitaba ve kültüre karşı ciddi
bir saygısızlık. Kitap üretimin yok
olmasına yol açacak bir hadise. Bir iki
ay içinde milyonlarca kitap sokaklara
dökülecek. Fransa'daki kanuna göre
kitabın üzerindeki fiyatın altında
satılması yasak. Ingiltere'deki
ürkiye Yayıncılar
Birliği'ni örgütlemeye,
ciddi bir sivil kurum
haline getirmeye
çalıştıklannı
söyleyen Atıl Ant, en
büyük sorun olan korsan
yayıncılığın ülkemizde
yayın hayatını
söndürebilecek boyutlara
vardığını vurguluyor.
Yayıncılık
Yasası için bir
komisyon kurduklannı
belirten Ant,
'Yayıncılık sektörünü,
sektör haline
getirmeli' diyor.
(Fotoğraf: KAAN SAĞNAK)
yayıncılık kanununa göre, kitap
bedava dağıtılamaz.
Bizde hukuki bir çerçeve olmadığı için
canı sıkılan kitapla uğraşıyor.
Bakanlar Kurulu kitaptaki KDV'yi
yüzde 8'e çıkardığını söylerken,
gazetelerin dağıttığı kitaplann
KDV'sinin ne olduğunu bilmiyoruz. O
verilen şey kitapsa yüzde 8 KDV'si
olması lazım. Küçük bir yayıncının iki
bin bastığı kitaptan KDV alıyor da
koca gazetelerin yüz binlerce sattığı
kitaplardan niye almıyor? Bunun için
bir yasa tasansı hazırlamaya
çalışıyoruz.
- Kültür Bakannğı'ndan neler
bekliyorsunuz?
Kültür Bakanlığı'nın kitaba ve
yayıncılık sektörûne diğer sanat
sektörleriyle eşit olarak bakmasını
istiyoruz. Kütüphanelerin yayıncı
olmayanlardan kitap almamasını, kitap
alımlannda mutlaka Yayıncılar
Birliği'nin onayınm olmasını
istiyoruz.
Aynca, Kültür Bakanlığı'nın, Milli
Eğitim Bakanlığı'nın kitap
satmamasını istiyoruz. Ciddi bir
haksız rekabet söz konusu. Devlet hem
bizim mal edeceğimizden on misli
daha yüksek bir fıyata mal ediyor
kitabı hem de son derece ucuz fiyatla
satıyor.
Bugün bizim sektör, teknoloji ve
kültürel altyapı açısından her kitabı
basabılecek durumda. Kültür
Bakanlığı hangi kitabın basılmasını
istiyorsa. söylesin biz basalım. Ne
kadar ihtiyacı varsa alsın, nerede
kullanacaksa kullansın. Ercan
Karakas, devletin kitap basmasına
karşı olduğunu ve bunu düzeltmeye
çalıştıklannı söyledi.
Hükümetin ciddi olarak bir yayıncılık
kanunu hazırlaması ve yayıncılık
sektörünü geliştirecek yasayı
çıkarması gerekiyor. Türkiye 'nin hâlâ
gümrük birliğine girme, çağdaş
ülkelerle eşit olma gibi sorunlan varsa,
yayın sektörûne destek verilmeli.
yayıncılar üzerindeki bütün politik
baskılar kaldınlmalı. hapse yazar ve
yayıncı atılmamalı.
- Çevirilerde on yıllık zaman aşımı
yermiş yua çıkarken. konmasını
istediğiniz üç yülık geçiş siiresinde neler
yapacaksınız?
Bizde on yıllık korumaya göre
binlerce kitap çevrildi Türkçeye. Bu
kanunun çıkrnasıyla birlikte bu
kitaplann hepsinin yeni düzene
uydurulması lazım. Yayıncılar
arasında çıkabilecek ihtılaflan
önlemek için bir centilmenlık
anlaşması yaptık.
Bir kitabı ilk defa lrim bastıysa
Türkçede, o kitabın sözleşmesini
yapma hakkının o yaymevinde
olduğunu kabul edeceğiz. O yayınevi
'Artık ben bu kitabı basmak
istemiyorum' derse, başka
yayınevlerine sözleşme yapma hakkı
tanıyacağız. Telif hakkı ajanslanndan
da bizim bu anlaşmamıza uymalannı
rica edeceğiz. Bu açıklamamızı,
Avrupa Yayıncılar Birliği'ne,
Uluslararası Yayıncılar Birliği'ne ve
Avrupa'nın büyük yayınevlerine
göndereceğiz.
MSÜ'de başlıyor
6. Kentsel
Tasarım
Kolokyumu
Kültür Servisi - Münar Si-
nan Üniversıtesi Mimarlık Fa-
kültesi Şehir ve Bölge Planla-
ma Bölûmü'nûn düzenlediği
'6. Kentsel Tasanm ve Uygu-
lamalar KoJokyurntT bugün,
Fındikirdaki MSÜ Odıtoryu-
mu'nda başlıyor.
Saat 11.10'da yer alan ve
Hflnıi Yavuz'un başkanlığında
gerçekleştınlecek olan 'Kent
ve Sanat Uzerine Düşünceler'
başlıklı binncı oturuma, Me-
lih Birik, Philippe Robert,
Mengü Ertei, Handan Börte-
çeneProf. Hüsamettin Koçan
ve Prof. Ozdemir Altan kâtı-
lıyorlar.
MSÜ Odıtoryumu'nda sa-
at 14.00'teProf.ÖnderKüçü-
kerman'ın başkanlığında top-
lanacak olan ve Bilge Uhısay,
Doç Dr. Aykut karaman,
Doç Dr. Güven BilseL Ayça
Bilsd, Doç. Dr. Güzin Konuk
ve Doç. Dr. Ayşe Sema Ku-
bat'm kaülacağı ıkincı oturu-
mun konu başlığı. "Kentsel
Tasanm ve Kentsel Mikroor-
tam Ilişkisi." İlk gün etkinlik-
len saat 15.30'da Prof. Dr. Se-
ma GüreTın başkanlığında
yapı acak olan 'Kent Kültü-
rü' konulu üçüncü oturumla
sürecek. Şehırcılık Amfı-
si'noe de saat 14.00'ten itiba-
ren eturumlar yapılacak.
Sıat 14.00'te,başkanlığını
Prof Mete Ünal'ın yapacagı
ve Knnur Öktem. Prof. Dr.
Kutsal Öztiirk. Ayşe VeBoğlu,
Cenpz Tavşan, tsmail Günur,
Tolgı Çilingir. Levent Ünver-
di ve Dr. Güiav Keleş Uşta'run
katıiıcağı "Mekânda Öğeler
ve ©rnekter" başlıklı oturu-
mur ardından saat 15.30'da
Prot Muaramer Onat baş-
kaniğında yapılacak olan
otunmun başlığı, "Kentsel
Melân Vurgulamalan." Saat
17.C0'deki sergı açılışına dek
süreek olan oturuma. Peiin
Çankerten, P. Akbulut, Öz-
lem L nal, Rengin Sümer,
Ö m r Iskender Tuluk, Hülya
Koç tpek Özbek ve Doç. Dr.
Sonıy Çevik katılıyorlar.
KÜLTÜR • SANAT
Beyoğlu ALKAZAR (245 73 83)
STONE FİLMLERİ
4.^».1
.»j.«t.rmı
KATİL DOĞAJTLAR
12. 14. 16. : 8 Mayıs
CENNET ve YERYTJZTJ
13, 15, 17 Mayıs
S e o n s t o r : 1 1 . 3 0 - 1 » 0 0 - 1 6 . 5 0 - 1 9 . 0 0 - 2 1 . 5 0
Kültür
Sanat
ılanlarınız için
293 89 78
(3 hat)
KIMO?NAZERAYDA
Cumartesi-Pazar 20 i \
Istanbul Swat Merfcezt
KUMPANYA SAHNESİ
Sakızağact Cad Esfc Çeşme So* T2
Tartaöaşt ' Taksm (0212
1
23S 54 57
jKüftjr B^anJı^ı nıi ttalKıianyla)
Yaşam ile Ölüm Arasındaki Seçim
YAĞMURDAN ÖNCE"Before The Rain"
YÛNETMEM
MlLCHO MANCHEVSKI
GREGOIRE RADE KATRIN
COLıN SERBEDZıJA CARTLıDGE
19 Mayıs'tan itibaren Sinemalarda
16 - 20 MAYIS 1995
1994 VENEDİK FİLM FESTİVALİ ALTIN ARSLAN ODÜLÜ
1995 EN İYİ YABANCI FİLM OSCAR ADAYI
tarih
toplum
KÜLTÜR GEZİLERİ
FARUK PEKİN
1-10 Hazıran
BUDAPEŞTE - PRAG
19-21 Mayıs
TRAKYA'DA TARİHE YOLCULUK
NİLÜFER N. ÜNSAL
21 Mayıs
İSTANBUL'DA ÇEŞME VE SEBİLLER
NEZİH BAŞGELEN
2-4 Hazıran
GÖLLER ÇEVRESİNDE TARİHSEL GEZİNTİ
FEST SEYAHAT ACENTASI (0-212) 258 25 73 • 258 25 89
LEONYonermenLUC BtSSOM Lw» tm^fef ™ »*^ıiaria*t lemıjlıhçı virfofdan
"snnenere* yaratmıs Lın-Br^^rı ^(«Ittgi txıtt.n tılrrtı trie Jean Rtan ilft
^nısmıs ve tmtuı r^«e.o ile Herc c*fHı»rrous Sub*av LcGfflndBieu Nıiuta f %
Jean Ften<^ rmn toJ akfcgı iikı*nl°nba7rtarı L£ON a «elrıce
Loon «ı r«fbat lu-rtJe^ htr kaMcbr TJI »uınt*Tiaz IZÎ bı*ırırna7 ve fıepsırvien
y
Bıı Qune kadat Ncw Ybf* ıia teroı esttren en ichftelt suc*urkı<
U >Q hucı* sevnr* bir kn cc-C'KJu kars«&na Cıl«ana t&ûat
yönerren U c Besson VP wazueç*tiez <ıvur*cusu Jtjdn Beı>0 rı
S E R G t : S A D 1 D İ R E N S E R G I S İ 2 0 N I S A N - 2 ^ M A Y I S 1 9 9 5
Seram.k sanatımızın unlu us&sı Sadı Ehren, seramıkler. sengrafıler ve bronz heykellerden oluşan son çalı^nuiannı
AKSANATta strgüiyor Sanatçı, biçim ve renk anlayışı, Anadolu sanaunın simgder dünyasına bakışı \ e yorumu ile
jenj ustalıklara ulaşıyor
T l Y A T R O : " Y A R G I " 1 9 8 6 - 8 7 A V N 1 D İ L L I G İ L T İ Y A T R O Ö D Ü L Ü
Yazan Banv CoUıns Yöneten ve oynayan Zafer Diper 'Oiaganüstü bır yorumla V'ukhov"u canlandıran Diper, bütün
bir çagın, sava^ın ve ınsansal degerienn yargılanımını dıle getınyor Yargı'vı görmemek, 20 yüzyıla aıt bilgUenmizde
cıddı bır boşluk yaratabilir Bu vınuöz oyTinculuk göaensını kaçırmaym "-BASİN
Loser-dısc'ten büyük ekranda konser.
BARTOK "Dans Suiti, Piyano Konçertosu
So. 1 ve Orkestra için Konçerto"
(SoltsfA. Scbiff), (SotH/Cbicago Senfoni
Orkestrast)
Saat: 12.30 ve 18.00 (1 sa. 30 d.)
MAYIS c.vifsAM H.\
Video'dan büyük ekranda film-
"KNIFE VS THE WATER" (Lehçe, tngılizce
altyazılı) Yön Roman PotansU
Oyuncular Leon Siemczyk, Loianta Umecka
Saat 12.30 ve 17.3011 sa 34 d )
I S M A Y I S P »: K S H M M I
Laser-dısc ten Inıyük ekranda konser- DELTBES
"Coppelia" (SoUsL F. Bujones).
(Sanjuan Balesi) Saat: 12.30 (1 sa 50 d )
Konser Istanbul (Juartet,
SedaAytum II Keman),Dohtnay Erten
(2 Keman) Detdz Yücel (Viyola),
Şafak Yaytn fVnvlonset> Saat: 18.00
< r \ı \ R T ı: s ı
Ttyatro "YARGr
Saat: 15.00 ve 19.00
STÜDYO VE ATÖLYELER
R e s i m A t ö l y e s l ' n d e R a s ı m K o n y a r
Iitografl Alölycsrnde Yunus Tonguç • Meryem Ancan
Serigrafi Atölyesi'nde Yurdaer Altıntaş
Bale Slüdyosu nda tstanbul Devlet Opera
ve Balesi, Mımar Sınan Unıversılesı Devlet
Konservaıuvarı Bale Bolumu.
MÜZİK DİNLEME ODASI
Zengtn dtskolegtmızden seçeceğtntz kiasik
batı müztgt CD'lerint. Pazar Pazartesı ve
Bayram gün ten dışında ber gun 14 00 - 15 OO
16 00 - 77 00 te 18 OO • ]$ 00 saatlerı
arasında özeS kulakhklarla dinlevebtlırstntz
'YARGI'adh oyunun bıletlerı AKSANAT'ta
100 000 TL'ndan satışa &unulmu$tur
Akkart Extra te ] Kart sabtpteri tçin btletter
~5 000 TVdtr
Diğer etkiniıkier ıçın ûcretsız davetıyeter
AKSASAT'tan sağlanabtlır
Çok amaçh salondakt gösterılere program
başladıklan sonra gırılmemest rica
oiunur
AKBAIMK
S a n a t ı n , S a n a t ç ı n ı n Y a n ı n d a
AK.NAN4T IstıHal CıddeM 80080 Beyoglu - Istanbul Te! C0212) 2^2 3<> 00 - 01 - 02 Faks (0212) 245 12 2?
ALINTTLAR
TAHSİN YÜCEL
Değmez Uçlar
Celâl Üster, özenle çevirip "Borges ve Ben" baş-
lığı altında bir araya getirdiği beş Jorge Luis Bor-
ges öyküsüyle birlikte, ünlü yazann en az öyküleri ka-
dar ilginç "Bir özyaşamöyküsü Denemesi"ri\ de sun-
muş. Bu yazı, büyük bir yazann yetişim serüvenini
yansıtması açısından başlı başına bir gömü. Borges
bu arada tanıyıp sevdiği, etkilendiği kişileri de tanıtı-
yor bize. Bu kişilerin belki de en ilginci bizim pek ta-
nımadığımız bir Arjantinli yazar: Macedonio Fer-
nandez. Ünlü yazar, tanıdığı bunca kişi arasında hiç
kimsenin kendisıni onun kadar "derinden ve kalıcı bir
biçimde" etkilemediğini söylüyor, ama dolaylı olarak,
hayranlık duyduğumuz kişilerin ille de kusursuz ol-
malan gerekmediğini de sezdiriyor. Büyük dostunun
romanlannın ve şiirlerinin pek de öyle okunacak şey-
ler olmadığını söyledikten sonra, "Macedonio 'yu ya-
zılannda aramak yanlıştır. Gerçek Macedonio'yu
sohbetlerinde aramak gerekir" diyor. Ne var ki, ada-
mın söyleşilerinde de her zaman örnek bir kişi ola-
rak belirmediğini anltyoruz. Örnegin, "Kendine özgü
birmiltiyetçiliği vardı, seçimlegelen herArjantin dev-
let başkanına hayrandı. Arjantinli seçmenlerin asla
yanılmayacağına olan inancı, bu hayranlık için yeter-
li bir nedendi Macedonio'nun gözünde" derken,
Borges de belli ediyor bunu.
Öyle ya, ülkesinin devlet başkanlanna hayran ol-
mak, halkının yanılmazlığına inanmak, örnek bir ya-
zar ya da düşünür tutumu sayılmaz genellikle. Bor-
ges'e göre de en azından bir "tuhaflık"t\r. Adına ya-
raşır düşünür ve yazarlardan bu tür "tuhaflıklar"a ka-
pılmamalan, tam tersine, halklanna, ülkelerine, tarih-
lerine "dışandan", yani nesnel bir gözle bakabilme-
leri, onları yargılayabilmeleri, hatta gerekince onlar-
la savaşıma girebilmeleri beklenir. Ama nereye ka-
dar? Macedonio'nun üstlendiği "fL/rtartutumuntam
tersi de biraz tuhaf kaçmaz mı? Kaçsın kaçmasın, bu
noktaya dek gelenler de az değildir. Işte Thomas
Mann! Bağlaşlann utkusu (dolayısıyla kendi ülkesi-
nin bozgunu) onuruna Fransız şampanyası içtiğini
kendi ağzıyla söylüyor. Yengiyi şampanyalarla kutla-
makla kalmadığını da biliyoruz.
Kimi zaman kimi yönetimler zorlar insanı, ama iki
uç tutumdan birini seçmek zorunda kalmadığımız
için şükretmeliyiz! Macedonio Fernandez'in inançlı
tutumunun körlükle özdeşleşebileceğini biz Türk ay-
dınlan elli yıldır iyice öğrendik: Seçmenlerin de yanı-
labileceğini, daha da kötüsü, yanıltılabileceğini iyi bi-
liyoruz; kimi seçimlerin gerçek seçim olmadığını da
iyi biliyoruz. Thomas Mann'ın tutumuna gelince, onu
yıllar önce, Karalama Defteri'nde, Ataç yargılamış:
"Şu Thomas Mann denilen adamı zaten sevmez-
dim, son yazdıklannı okuyunca büsbütün soğudum "
diyor. "Hitlerciliğin yenilmesine elbette sevinecekti,
ta ilk günlerden ben o akışa karşı koymak istedi, ona
birdiyeceğim yok, ama Almanya'nın, kendi milleti-
nin ezilmesi karşısında da bir üzgünlük duymuyor,
'Oh olsun!' der gibi bir hali var."
Ataç, ünlü Alman yazarının tutumunu yererken, yu-
karıda sorduğumuz "Nereye kadar?" sorusuna da
yanrt getiriyor. Bir yazann "milletinin tutkulannın üs-
tünde" kalmasına, öncelikle "hakkı, doğruyu" sa-
vunmasına bir diyeceği olmadığını söylüyor; Scho-
penhauer ve Nietzsche gibi büyük Alman düşünür-
ierınin kendi ulusları için "çok ağır sözler" söylemiş
olmalannı da doğal karşılıyor. Ama arada küçük bir
aynm bulunduğunu belirtmekten de geri durmuyor
tü, dolayısıyla derin bir bağlılık sezilirken, Thomas
Mann "memleketinden, mîlletinden, bütün tarihin-
den" soyutlamıştır kendini, "Neme gerek? Ben artık
Alman değilim, Amerikalıyım!" diyebilmiştir. Işi bu
noktaya getirmek de, Hilmi Yavuz'un kulaklan çın-
lasın, artık kendi ulusuna "dışandan" bakmak değil,
"yukandan " bakmak bile değil, bir yabancı, daha da
kötüsü, bir düşman gibi bakmaktır. Bir yabancı, bir
düşman gibi bakmaksa, şaşırtıcı bir çelişkiyle, yad-
sındığı sanılan kimliğin tam odağına düşmek, onu,
daha doğrusu onun en kötü yanını kendi kimliğinde
yeniden kesinlemektir, yüzde yüz kötü, yüzde yüz
aşağılık halkların varlığına inananlann kimliğinde.
Ama Ataç saltık yadsımayla kışilik arasında da derin
ilişki görüyor, şöyle bitiriyor yazısını: "Thomas
Mann'ın ne adam olacağı kitaplanndan da belliydi;
öyle özentili bezentili cümleler düzen, bilgilerini gös-
termek için kitaplannın yansını başka dilde yazan
kimselere hiç güvenim yoktur. Onun büyük birer dü-
şünce gibi göstermek istediği sözlere bir tımak vu-
run, görürsünüz, birtakım bayağı, köhne şeylenn bö-
bühene böbün'ene söylenilmesinden başka bir şey
değildir."
Macedonio Fernandez'in yapıtları da az özentili
değilmiş, yirmi bölümden oluşan romanına tam elli
altı öndeyiş yazmış. isterseniz, iki yazarı karşılaştır-
dıktan sonra, "AI birini, vur ötekine!" diyebilirsiniz.
Ama Borges dostunu öyle çizgilerle anlatıyor ki, Ar-
jantin halkına ve Arjantin'in seçilmiş cumhurbaşkan-
lanna duyduğu saygıyı insanlara duyduğu sevgi ve
güvenden ayırmak zor görünüyor. En azından, tutu-
mu bir yoksama biçiminde değil, bir olumlama biçi-
minde çıkıyor karşımıza.
Böyle olmasaydı, Jorge Luis Borges gibi bir yaza-
n bu denli derinden etkileyebilir miydi?
Bosna Yaşıyor: İlk Adım Tuzla!
• Kültur Servisi- Helsinki Yurttaşlar Derneği'nin
düzenlediği "Bosna Yaşıyor: lik Adım Tuzla!"
kampanyasının bir parçası olarak planlanan
"Hoşgörüsüzlük" başlıklı dayananışma sergisi, bugün
Yıldız Sarayı Silahhane Binası'nda açılıyor. Sergi 28
mayısa dek açık kalacak. Uluslararası Plastik Sanatlar
Derneği'nin Helsinki Yurttaşlar Derneği ile birlikte
düzenlediği sergi için Ayşe Erkmen'den Balkan Naci
Islimyeli'ye, Turan Erol'dan Füsun Onur'a, Orhan
Taylan'dan Gülsün Karamustafa'ya 100'ü aşkın sanatçı
bir araya geldi. 'Hoşgörüsüzlük' teması kapsamında
oluşturulan resim. heykel, seramik, özgün baskı ve
enstalasyon gibi değişik türde yapıtların yer aldığı
serginin gelirinin yansı Bosna kampanyasına
bırakılacak. Ofset Yapımevi ve Bülent Erkmen'in
katkılanyla gerçekleştirilen sergide yer alan tüm
yapıtlar Ak Sigorta tarafından ücretsiz olarak, yangın
ve hırsızlık benzeri çeşitli risklere karşı sigortalandı.
tiönüldeki Ateş'in çekimleri
tamamlandı
• Kültür Servisi- Mevlana ve Mevlevilik üzerine bir
belgesel olan "Gönüldekı Ateş'Mn çekimleri Konya ve
tstanbul'da tamamlandı. Uluslararası belgesellere
imzasını atan Fehmi Gerçeker'in yönettiği film, Talat
Halman'ın önerisiyle UNESCO tarafından "Hoşgörü
Yılı" ilan edilen 1995'te Mevlana'nın kişiliğinde
Anadolu'da yeşeren hoşgörü ve sevgi geleneğini
dünyaya anlatmayı amaçlıyor. Ön çalışmalan ve
araştırması Metin And ve Talat Halman
danışmanlığında yürütülen, senaryosu Talat Halman
tarafından yazılan filmin proje üretimi ve yapımcılığını
Ajans 21 üstleniyor. Montaj ve post-prodüksiyon
çalışmalan Paris ve New York'ta tamamlanacak olan
film, Türkçe ve Ingilizce olarak seslendirilerek
dünyanm dört bir yanına dağıtılacak.