28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 MAYIS 1995 PAZARTESİ 10 DIZIYAZI Aş derdi artükça İstanbulşişiyor...•1950'li yıllar. Sanayi yatırımları büyük kentlerde yoğunlaşmaya başladı. Ve İstanbul... Nüfusu henüz 1 milyon 166 bin 477 kişi... Içinde barındırdığı insanların yüzde 47'si kendisine yabancı; Doğu'dan, karadeniz'den, Orta Anadolu'dan, kısaca dört bir yandan yatağını yorganını sırtlayan istanbul'a koşuyordu. •Kent, ilk gecekonduyla Zeytinburnu'nda tanıştı. Gecekondular, o yıllarda tahta sandıklardan yapılırdı. Ancak gecekondu kendi sanayiini yaratmakta geçikmedi; 1960'tan sonraki büyük göçlerle sandıklardan yapılan gecekondular yerini, biriketten yapılanlara bıraktı. Daha sonra da biriketin yerini tuğla aldı. Heder ettin beni bu yaşta Sen ey güzel İstanbul Çekip gidiyorum işte AUahından bul Abdülkadir Bulut 1950'li yıllar... Çokpartili yaşamla bir- likte tazelenen umutlar. beklentiler ve ye- ni özgürlükler... Amerikan Marshall yar- dımıyla büyük kentlerde yogunlaşan sa- nayi yatınmlan... Ve istanbul... Tüm gelişmelerden olumsuz etkilenen ve sorunlannın sin- yalini o günlerde veren bir kent... Nüfusu henüz 1 milyon 166 bin 477... tçinde banndırdıgı insanlann yüzde 47'si kendisine yabancı; Doğu'dan, Karade- niz'den. Güneydoğu'dan, Orta Anado- lu'dan, kısaca Türkiye'nın dört bir ya- nından yatağını yorganını sırtlayan İs- tanbul'a koşuyordu. 1950'li yıllarda özellikle Bulgaristan ve Yugoslavya'dan yapılan ikili anlaşma- lar sonucu İstanbul'a gelenlerZeytinbur- nu'nu mesken tutmuştu. Kent, ilk gece- konduyla da bu yerleşim biriminde tanış- Cellşen gecekondu teknolojisl Teknoloji ve sanayi gelişimine göre bi- çim değiştiren gecekondular, o yıllarda. tuğla sanayii çok gelişmediği, binket de ülkemizde üretilmediği için tahta sandık- lardan yapılırdı. Bangkok ve Hong Kong'da olduğu gibi yurtdışından gelen büyük eşyalann sandıklan bir gecede ça- tılır, üstüne de yağmurdan korunmak için ya yağlı kâğıtlar ya da tenekeler çakılır- dı. Büyük göç 1960'tan sonra biriket üre- timıni patlattı. Sandıklardan yapılan ge- cekondular yerini, biriketten yapılan "modern" gecekondulara bıraktı. Gece- kondu kendi sanayiini yaratmakta geçik- medi: teknoloji ilerledi, biriket yenni tuğ- laya bıraktı. Zeytinburnu "nu o dönemde, Balkan göçmenlerinden başka Karadenizliler de mekân tutuyorlardı. Bulgaristan ve Yu- goslavya göçmenlerinin önemli bir yer- leşim alanı da Taşlıtarla oluyordu. İstan- bul şişiyor, plansız "gelişiyordu". Göç- menler. siyasiler için tam bir oy deposu sayılıyordu. Zeytinburnu ve Taşlıtar- la'dan sonra Gültepe, Kuştepe. Çelikte- pe ve Kâğıthane sırtlan gecekondularla istila ediliyordu. 1970-80'lere gelindiğinde başını so- kacak bir konduya muhtaç olanlar, rant zenginı olacaklar ve oy avcılığı hizmeti ile tapulannı alacaklardı. Sonra bu evleri yıkacaklar, yerlerine üç-dört katlı bina yapımı için yap-satçı- lara vereceklerdi. Zeytinburnu. artık Tür- kiye'nin 20. büyük ilçesi olacak ve fut- bol takımını üç sezondur 1. ligde yaşata- cak ekonomik güce kavuşacaktı. Cedlk bir kez açılınca İC Antropoloji Bölüm Başkanı Prof. Ta>1an Akkâyan'ın belirttiği gibi. "gedik bir kez açılmışü ve gittikçe büyüyecekti." Istanbul'da akrabası, köylüsü, arkada- şı olan "aş için, iş için" gelmeye başlamış- tı. Tanıdık vasıtasıyla göç, istanbul için- de bir "hemşeriadacıklan" oluşturuyor- du. Bakırköy'de en büyük kümeyi Sıvas- hlar oluşturuyor; onlan Kars, Kastamo- nu, Tokat izliyordu. Bayrampaşa'da Bal- kan ve Yunanistan göçmenleri, Kırklare- li ve Trakyalılar; Beykoz'da Karadeniz- liler, Kars ve Doğu bölgesinden gelenler yerleşiyordu. Daha sonra bu yapı yeni göçlerle ve kent içindeki gelişmelerle sık sık değişecekti. Sonuçtagecekonducularheryeri işgal ediyorlar. gecekonducusundan villacısı- Istanbul'a ne zaman göçtüler? 1 yıldan az bir süre önce 1-2yılaras« 2-3 yıl arası 3-5 yıf arası 5-10 yıl arası 15-20 yıl arası 3.1 3.1 4.8 6.3 12.0 16.7 20 ytldan uzun bir süre önce 41.4 Rakamlaria İstanbul •Türkıye nüfusunun yüzde 10'u Istanbul'da yaşıyor. •Kilometre kareye 1023 kişı düşüyor. •İstanbul nüfusuna her saat 22-23 kişi ekleniyor. •Hergün yaklaşık 500 kişilik köy ekleniyor. •Her ay yaklaşık 15 bin kişilik bir kasaba ekleniyor. •Bu artış hızıyia tetanbul 2000 yılında 15 milyonu bulacak. •2000 yılmda İstanbul nüfusu, Türkiye nüfusunun yüzde 15'i olacak. 1950'lerde başlayan ve 1960 sonrası büyüyerek süren göçler, gecekondu sorununu da beraberinde getirdi. Başlangıçta, insanlann başlannı soktukları bir yer olan gecekondular, süreç içinde oy avcısı siyasilerin de etkisiyle bütün Istanbul'u saran bir yağmaya dönüştü. na kadar herkes tstanbul'u yağmalama- ya devam ediyordu. Küçükarmutlu'daki gecekonducular da uçaksavarsavaşını kazanıyorlardı. 15. Füze Üs Komutanlığfna uçaksavar üssü konuşlandınlması için aynlan tepe> i ge- cekonducular kapıyor ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü hava savunmasız kalı- yordu. Politikacılar, her zaman. gecekondu seçmenine şirin gözükmek istiyordu. ANAP 1983 "te iktidara geldiğinin he- nüz üçüncü ayında. Bayındırlık ve Iskân Bakanı Safa Giray'ın ağzından imar af- fını gündeme getiriyordu: Tek katlı gecekondulara tanınan imar affı kanunu genışletilecek, gecekondu- lara. kaç kat olursa olsun tapu ve ruhsat verilecekti. 1984'te Başbakan Yardımcı- sı Kaya Erdem, gecekondulara kredi ve- nleceğini \e alryapı hizmetlerinin götü- rüleceğini müjdelıyordu. Bu yasadan 5 yıl sonra Yargıtay bir ka- rar vererek. ANAP'ın çıkardığı tapu tah- sıs belgesi sahibi gecekondulann yıkiı- mayacağına hükmediyordu. 12 Eylül öncesine dönelim. Evrenyö- netiminin iktidannda. Genelkurmay Baş- •1970-80'lere gelindiğinde başını sokacak bir konduya muhtaç olanlar, rant zengini olacaklar ve oy avcılığı hizmeti ile tapularını alacaklardı. "Gedik bir kez açılmıştı ve gittikçe büyüyecekti." Şonra bu evlerin yerine üç-dört katlı binalar yapılacak ve İstanbul, herkesin yağmaladığı bir kent olacaktı. de göçle gelenlerin başını Sıvaslılar çe- kiyor. Kendisi de Sıvaslı olan eski İstan- bul Büyükşehir Belediye Başkanı Nuret- tin Sözen'e göre bunun nedeni "geri ta- rakılmışlık ve sermayenin emeği çekme- Son sayımlara göre Sıvas'ın merkez nüfusu 265 bin civanndaydı. tstatistikler her dört Sıvaslıdan üçünün Sıvas dışın- da yaşadığını gösteriyordu. Şehirdeki 385 ilkokul, öğrenci yokluğundan kapa- nıyordu. Her gün beş aile Sı\as'tan göç ediyordu. 2.200 köyünden 700'ünde kı- şın kimse oturmuyordu. 1992 yılında 1.826 işyeri vergi kayıtlannı sildirmiş ve 12 banka şubesıni kapatmıştı. 1950'ler- de 15 milletvekilı çıkaran Sıvas, Türki- ye'nin 8. büyük iliydi. Günümüzde sıra- lamadaki yeri 24'e kadar inmışti. Sıvas, en büyük göçünü Marmara Böl- gesi'ne vermişti. Bugün ıstatistiki bilgi- lere göre Istanbul'da 300 bının üzerinde Sıvaslı yaşıyordu. Eski ve yenilerle bir- likte tstanbul'daki her 10 kişiden birinin Sıvas kökenli olduğu sanılıyordu. Sıvas CHP 11 Meclisi, "şehirden ka- çış"ı şu cümlelerle özetliyordu: "Soğuktan mı? Deniz kıyisında yaşa- mak için mi? Hayır. Bizler, Sıvaslılar ola- rak, deniz dalgalan yerine dağ tepelerini seyretmeyi daha çok seviyoruz. EUerimi- zi çatlatan ayazlar, deniz meltemlerinden daha sıcak geliyor biziere. Göçümüz iş için, aş için, insanca yaşamak için... Ses- leniyoruz: İstanbul'un proMemleri İstan- bul'da çözüm düşünerek bulunamaz." istanbul'a en çok göç \eren Sıvas'ı. 250 binle Kastamonulular izliyor. Geçen yıllarda 220 bin dolayında Ağnlının is- tanbul'a göç ettiği belirtilirken, son yıl- larda Kars'tan büyük bir göçün başladı- ğı ortaya çıkıyordu. Kars ve zonguldak'ın farkı tstanbul'a göç veren en uzak kentler- den birisi ise Kars'tı. Bırserhat şehri olan Kars'ın uyumlu bir etnik mozaiğı vardı. Kürtler. Azeriler, Türkmenler. Tereke- melerbu mozaiğin bellibaşlı parçalany- dı. Bırdönembesicılik. peynır ve süt üre- timıyle gelişimini sağlamıştı Kars. Fakat son 15 yılda besicılik ve hayvancılıkta teknolojinin ilerlemesıyle birlikte istih- dam da azalmaya başladı. 70 yıl boyun- ca açılan fabrikalann da çeşitli nedenler- le üretimi durdurulunca Kars'tan göç başladı. Daha iyi yaşamak için şehirleri- ni terk eden Karslılar. batıya doğru yer- leşim alanlanna kaymaya başladı. Kımi- si Erzurum'a, kimisi Ankara'ya gider- ken büyük bir çoğunluğu ise "taşıtopra- ğı altın" Istanbul'a geldi. Nurettın Sözen, göçün •'nereden" de- ğıl "neden" olduğu sorusuna şu çarpıcı orneğı veriyordu: " İstanbul'a oldukça yakın bir şehrimiz var; Zonguldak. Zonguldak'ta insanlar metreierce toprağın altında yaşıyorlar. Yansı tüberküloz. Hemen her yıl kazalar oluyor. grizular patbyor. Onlarca,yürier- ce insan ölüyor. Bu ölen işçinin ailesinden bir başkası. rüşvet \ererek tekrar oraya işe sokuluyor. Her ailede üç-beş genç, b'a- bası da. büvükbabası da o işletmede kaJ- mış. Bir kısmı kazayla ölmüş, bir kısmı hastalıktan. Ama hiçbir Zonguldaklı Is- tanbul'a gelmiyor. Çiinkü, iyi kötü bir iş yakalamış devlet kapısında. Hasta olursa çoluk çocuğuna ilaç alıyor. Kendisi ölür- $e üç kuruş ikramiye kalıvor ailesine. İn- sanca yaşanuyor, çok kötü koşullarda ya- şıyor, ama tstanbul'a gdmiyor." En uzak kent, Kars'tan insanlar gelir- ken en yakın kent Zonguldak'tan insan- lann göç etmemesinin temelinde "istih- dam" yatıyor. Son 10 yılda ise doğudan göçü arttıran yeni bir etken ortaya çıktı: Terör... Yarın: Terör ve göç kanlığı 'nın bile gecekondu sorunuyla uğ- raştığı görülüyordu. Bazı bölgelerde gizlıce yapımı sürdü- rülen gecekondu ınşaatının önlenmesı için Genelkurmay Başkanlığı kanalıyla bütün ıllere bir genelge gönderiliyordu. Genelgeye göre hiçbir surette gecekon- du yapılmasına izin verilmeyecek, ancak daha önce yapılmış gecekondular da yı- kılmayacaktı. Yani Hazine malı arsalar üzerindeki, imar Kanunu'na göre inşaat sakıncası bulunmayana dokunulmaya- caktı. Bugün İstanbul'un hemen her ilçesin- ÇALIŞANLARIN /SORULARI - SORUNLARI / YILMAZŞIPAL Tavandan prim ödeyen iki sigortah Soru: Ben, 1951 yılından, 1987 yılı ocak ayında emekli olunca- ya kadar, 35 yıl gün be gün ve hep sigortalı ve hep ta- vandan prim ödeyerek çalıştım. Emekli olduğumda, 35 yıl çalışmam karşılığı bana, 1987 yılının tavan göstergesi olan 1.400'den ve %85 oran üze- rinden emekli aylığı bağlandı. Süper Emeklilik Yasası'nın çıktığı 1987 yılının temmuz ayında 4 milvonum olmadığı için süper emekli olama- dım. Üç sorum var: Soru 1) Ben ve benim gibi paranın pula çevrilmediği ve sigortanın kurulduğu yıllardan 1987've kadar 35 yılın primini gününde, eksiksiz ve en yüksek ücretten ödeyen- İerin. 1995 yılı emekli aylıkları kaç para oldu? Soru 2) 35 yıl çalışıp bugün emekli olsaydım. emekli ay- lığım ne olacaktı? ' Soru 3) 4 milvonum olup da yatırabilseydim, kaç lira emekli aylığı alacaktım? (A.Ş.) YANIT: Sorulannızın yanıtı, Sosyal Sigortalar Kurumu'nun emek- li aylıklan arasındaki adaletsizliğini de kanıtlayacaktır. 1) Emekli olduğunuz 1987 yılında, geçerli tek bir gösterge vardı. Bu gösterge tablosu, 12 derece ıçinde yer alan 141 kademe karşılığı 141 göstergeden oluşuyordu. Bu gösterge tablosu bugün 1136 gösterge sayısından başlar her ka- deme arası 3'er puan artarak 1.696 gösterge sayısında son bulur. Bu gösterge tablosunun tavanı ile tabanı arasında yalnızca 560 pu- an fark vardır. 1987 yılında Süper Emeklilik Yasası ile getirilen Üst Gösterge Tab- losu ise 10 derece içinde yer alan 100 kademeye karşılık gelen 100 göstergeden oluşur. Bugün emekli olanlann hemen hepsine bu gös- terge tablosundan aylık bağlanmaktadır. Bu tablonun en düşük gös- tergesi 1.700. en yüksek göstergesi de 6.650'dir. En küçük gösterge ile en yüksek gösterge arasında 4 950 puan fark vardır. 1951 "den 1987"ye kadar 35 yılın pnmıni en az ücretten (tabandan) ödeyip. 1987 yılında emekli olan bir sigortalı. bugün 1136 gösterge- den ve 35 yıl çalışma karşılığı %85'ten, 4 milyon 572 bin 860 lira emekli aylığı almaktadır. 1951aen I987'ye kadar 35 yılın primini en yüksek ücretten (ta- vandan) ödeyerek emekli olan bir sigortalı ise 5 milyon 155 bin 960 lira emekli aylığı almaktadır. 35 yılın primini biri tavandan biri ta- bandan ödeyen iki sigortalıdan tavan prim ödeyeni taban prim öde- yenden 583 bin 100 lira fazla aylık almaktadır Bugün. Sosyal Sigortalar Kurumu'nun ödediği en az aylık (alt sı- nır aylığı). 4 milyon 364 bin 120 liradır. Bu Sosyal Sigortalar Kuru- mu'nun asgari aylığıdır. Bu asgari aylıkla 1988 öncesi emekli olan- lara ödenen en yüksek aylık arasındaki fark, sadece 791 bin 840 lira- dır. Bir başka anlatımla, 1987'de 3.600 günün primini en düşük ücret- ten ödeyen bir sigortalı 4 milyon 364 bin 120 lira, bunun 25 yıl faz- lasıyla 35 yılın primini (12.600 gün) en yüksek ücretten ödeyen si- gortalı 5 milyon 155 bin 960 lira emekli aylığı almaktadır. 25 yıl faz- la çalışmanın ve 35 yıl en yüksek prim ödemenin karşılığı 791 bin 840 liradır 2) Bugün. 35 yıl (12.600 gün) çalışan ve son 7 takvim yılının prim- lerini de tavandan ödeyen bir sigortalının, aldığı emekli aylığı 6.650 göstergeden ve %82 oran üzennden. 10 milyon 669 bin 925 liradır. 3)4 milyon 200 bin lira yatınp süper emekli olsaydınızbu kez ay- lığınız 6.400 göstergeden ve yine %82 oran üzerinden 9 milyon 818 bin 800 lira olacaktı. Bugün ayni ülkede aynı koşullarda çalışan ve tavandan prim öde- yen iki sigortalıdan 1988 yılında emekli olanı 5 milyon 155 lira, 1995 yılında emekli olanı ise %107 fazlasıyla 10 milyon 669 lira aylık al- maktadır POLİTİKA VE OTESİ MEHMED KEMAL lilkiyle Kuyruğu... Mustafa Ekmekçi'nin yazılan (notlan) cıvıl cıvıl insan doludur. Bu insanlar birbirleriyle iç içe gir- miştir. Ne yapar, ne eder bizim Ekmekçi bu insan- ları kimileyin birleştirir, kımileyın ayırır. Sonunda yazılar (notlar) okunmaya hazır hale gelir. Yazar, bu yazılan bir kitap haline getirdi. Ankara Notları/1 Tilkiyle Kuyruğu. Mustafa Ekmekçi. Umut Yayınları. (Konur Sok. 27/1 Ankara) Kitabın, "Okurlarta dertleşme" yazısından anla- dığımıza göre gazeteciliği 45 yıl olmuş. "1950'den ben yazt yazarım" diyor. Yazarlığı jçinde benim de tuzum, biberim olduöunu söylüyor. "1959'da Mehmed Kemal Yeni İstanbul'a çağırarak 'Gel seni gazeteci yapalım', dediğinde çok şa- şırmıştım. - Ben gazeteci değil miyim? "Hayır, sen yazarsın", demişti. "Ulus gazetesinde haftada birkaç gün yazılanm çıkıyordu. Mehmed Kemal onlan okumuştu. Bir yandan Ulus'taki yazılanmı sürdürebilirdim. Mu- habirliğe başladım. 15 günde mi ne kovuldum." Kovulmayı şöyle anlatıyor: "Bir gün gazetenin Ankara Bürosu'na Istan- bul'dan bir yönetici gelmişti, adı sanıyorum Mahir Güğüncüoğlu 'ydu. O gün, büroya Köy Enstitülü öğretmen Mahmut Makal uğramıştı. Ayaküstü konuştuk. Gitti. Yönetici bana sordu: - Burada kime geliyor bu? Olayı hemen şavulladım. - Herkese gelir, dedim, herkesin arkadaşıdır. Sesini çıkarmadı. İstanbul'a gider gitmez, göre- vime son verilmesini istemiş. Mehmed Kemal, Ankara'da yoktu. Kovulmama engel olamamıştı. İş aramaya başladım. Artık muhabir olarak iş anyordum. Yeni Istanbul'dan Vatan'a geçmiştım, orada iş bulmuştum. Bir gün bir haber aldım: Kara Kuv- vetleri Komutanı Cemal Gürsel ızin almış, Izmir'e çekilmişti. Ortalık nasıl karışık. Haberi öğrenip yazdım. Istanbul'u uyarmışlar 'bu arkadaşın ha- berlerine dikkat edin, tehlikeli haberler yazıyor.' Demokrat Parti iktidara gelmişti ama demokrasi daha gelmemişti. İş güvenliği, patronun iki duda- ğındaydı." Ekmekçi ile Vatan'da, Yeni Ortam'da, Cumhuri- yet'te çalıştık. 12 Mart. 12 Eylül'ü birlikte yaşadık. Gazete değiştirmeleri de yazıyor, 'Cumhuriyet se- kizinci gazetem." "Para için oradan oraya geçenleri hiç anlama- dım. Bana öneri de hiç gelmedı. Bıliyorlar, onlar da bilmezler mı? Yakup Kadri Karaosmanoğlu, 'Gazetecinin parası pulu, malı mülkü olmamalıdır' dermiş. Buna dikkat ederek yaşamış. 90'lık eşi Leman Hanım hâlâ kira evinde oturur. Yakup Kadri Beyin öyle 'kıyak emekliliği" de yok. Oysa yıllarca milletvekilliği yaptı. Istememiş." Domuz üstüne savaşında yalnız kaldığı için çok üzülüyordu. Günümüz gazetecilerine bir öğüdü var, şöyle: "Bıraksınlar, lider konuşmalanndan yazı yapma- yı. Dedikodu yazarlığını bıraksınlar, yeni konular yaratsınlar. Örneğin dursunlar Köy Enstitüleri ger- Çeği üzerinde, dilin öz'eşmes/ üstünde, domuz eti üstüne yazsınlar." Ekmekçi üstüne bizden notlar: Çankaya'da Basın Sitesi'nde komşuluk ettik. Haftada bir, 'türlü' yapar, komşulara jkram ederdi. Bir merakı da (o zamanlar) bezikti. Boş vakit buldu mu hemen beziğe geçerdi. Aradan otuz beş yıl geçti. Şimdi briç meraklısıymış. Üstat Şiar Yal- çın'la oynarlarmış. Kitap 20 forma, keyifle okunuyor. Gerçegi yan- sıtmaktan geri durmuyor. "Sen tilkiysen ben de kuyruğunum" diyor. Okuyun, "Tilkiyle Kuyru- ğu"r\u. Tilki kuyruksuz olur mu? B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDAN SAĞA: 1/ Bir cins güver- cın. 2/ Gözlerı görmeyen... Bir Avrupa ülkesımn para bırımı. 3/ 3 Bınıciyı sarsma- yan at yürüyüşle- rınden bin... ln- gıltere'de çok se- vılen bir bira çe- ° şıdı. 4/ Yunanıs- j tan'ın plaka işa- reti... Napol- 8 yon'un Mısır'ı g işgalı sırasında 1799"da Osmanlı ordusuna karşı kazandığı savaş. 5/ Dinsel inançlan olmayan... Rey... Eski ve bilinmeyen bir tarihi anlatmakta kulla- nılan söz. 6/ Bir gerçeği saklamaktan vazgeçıp açık- lama. II lskambilde bir kâ- ğıt... Kimsesiz. 8/ Nemlı toprak... Bir şeyi anımsa- mak için yazılan kısa yazı. 9/ Ağn Dağı'na verilen bir başka ad. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/ Sibırya'dakı sık ormanlara verilen ad... Mert. kalender ve babacan kımse. II Motorlu araçlarda sarsıntıyı en aza indiren düzenek. 3/ Eski dılde eşek... Bir gıda maddesi... Olumsuzluk belırten bir önek. 4/ Galyum elementinin simgesi... Avrupa'da büyük bir yanmada. 5/ Bir tür gemi- ci düğümü. 6/ Adlan sıfat yapmakta kullanılan bir yapım eki... Kafıye. II Asya'da bir ülke... Deneylere ve tanımla- malara dayanan bılimlerin genel adı. 8/ "Kametine diyen gör ne uzun hayal eder / Her ki diler visâlini arzu- yi muhâl eder" (Nesimi)... Rıhtımın su üstünde olan bö- lümü. 9/ Her çeşit mikroptan annmış olan... Boru sesi. •A •TLİA A S B A Ğ A A Z A M K 1 N A DİNAR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ 1992/443 Bağ-Kur Genel Müdürlüğü tarafindan davalılar Os- man Altıntop ve Cihat Erbil aleyhine açılan alacak da- vasınm yapılan açık yargılaması sırasında venlen ara ka- ran uyannca; Davalılardan Cıhat Erbil tüm aramalara rağmen bulu- namadığından dava dilekçesinı ve duruşma gününün ila- nen teblığine karar venlmış olmakla, davalı Cihat Er- bil'in duruşma günü olan 26.5.1995 günü saat 09.00'da mahkememızde bızzat hazır bulunması veya kendısıni bir vekille temsil ettirmesi, aksi halde yargılamaya yok- luğunda de\am edilıp karar verileceğı, dava dılekçesı ve duruşma günü tebliğ yerine kaım olmak üzere ilan olu- nur. 27.3.1995 Basm: 16197
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle