Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9 NİSAN 1995 PAZAR
8 PAZAR KONUGU
LEYLA TAVŞANOĞLU
-Son hazırianan imar yasa taslağı beton
ormantna dönen İstanbul'a neyarar
sağlar? Ya da htanbuVun vahim
boyutlara ulaştığı kabul edüen
yapılaşma sorununda yardımcı olur mu?
SUHER- Kentlerin fîziksel gelişmesine
yön vermek üzere bizim 3194 sayılı imar
kanunumuz çeşitli belgeler tanımlıyor.
Bunlardan birisi nazım plan. Bu, kentin
gelişmesinin felsefesini yansıtıyor.
Çeşitli bölgelere ait durumlan ve
yoğunluklan genelde ortaya koyar. Buna
bakarak örneğin, "Bu bir sanayi kenti"
dersiniz. Çûnkû sanayi ağırlıkfıdır gıbi...
Nazım planı yapma yetkisi, yine anılan
yasaya göre büyükşehir belediyesine
aittir. Büyükşehir Belediyesi sınırlan
içindeki ilçe belediyeleri ya da beldeler
ise kendi imar planlannı bu esaslara göre
hazırlar.
-Neden?
SUHER- Çünkû esas felsefesi, gelişme
felsefesi kirybolmasın. O belediye
sınırlan içindeki mekân organize
edilebilsın diye yapılmış. Ben muhakkak,
nazım plan doğrudur, diye bir yargıda
bulunmuyorum. Ama eninde sonunda
bu, çeşitli prosedürlerden geçmiş ve
çalışılmış bir belge olmaktadır. Burada
kentlının itiraz haklan saklıdır. Hepsi,
gidip kendi haldannı arar. sorabilir.
Büyûkşehir belediyeleri bunun
denetletnesini eğer istenirse büyûk bir
takım çalışmasına açarlar.
- Bütün bu çalışmalar yapüırken de
özellikle İstanbul'a olmak üzere kırsal
alanlardan kentlere büyük bir iç göç
yaşanıyor. Bunun getirdiği imarlaşma
çUgınlığuıa karşı ne yapılıyor?
SUHER- Bu yüzden yasalar yeterli
olmadığı için sık sık yasa değişiklikleri
yapılıyor. yasalara yeni maddeler
ekleniyor. Ya da o dönem içın bir konu
çok önemli görûldüğü için o konu
ağırlıkh bir yasa çıkıyor. Bizde de turizm
ve kültûr ağırlıklı olarak
değerlendirildiğine
inanıldığı bir
dönem geldiğinde
ilk iş olarak turizm
ve kültür bakanlığı
bir arada kuruldu.
Turizm ve kültür ise
oldukça ikilem
taşıyan bir konu.
Turizm için yapılan
her olay ve gelişme
kültür olayıyla bağdaşmayabilir.
Kültürümüzü korumak üzere attığımız
adımlar da esasında turizme yardımcıdır.
Kısa vadede turizm için yeterli
görülmeyebilır, ama uzun vadede kültürü
korumamız turizm için mutlaka önemli
bir kaynak olur. Sonradan, kültür ve
turizm bakanlıklan birbirinden aynldı.
Kültür Bakanlığı, Kültür ve Tabiat
Varlıklannı Koruma Kanunu'nu çıkardı.
Turizmi Teşvık Yasası da diğer
bakanlığın ilgi alanı olarak çıktı. Baştaki
mevcut ikilem böylece paralel olarak bu
sefer İmar Kanunu'nun da üstünde
olmak üzere yürümeye başladı. Her ikisi
de İmar Kanunu'nun üstünde olabilir.
Çünkü özellikle turizm. merkezı
kararlarla yönlendirilebılir. Bölge
planlamasıyla yönlendirilebilir. Yani
özetle ölçeği yerel yönetimin üstünde
olabilir. Koruma ise yerel ve yöresel
değerleri korumaya yöneliktir. Onun
hükümleri genel çerçevede verilebilir,
ama esas koruma olayı yerel yönetimin
içinde duyarhlıkla algılanması gereken
bir konudur. Şimdi Turizmi Teşvik
Kanunu güvencesinde kararnameler
hazırlanıyor. Bu hazırianan kararnemeler
bakanlar kurulunun karan ve
cumhurbaşkanının imzasıyla Resmi
Gazete'de yayımlandığı andan itibaren
yürürlüğe ginyor. Turizmi
geliştirebilmek amacıyla merkezi
kararlarla turizm ve iş merkezleri ilan
ediliyor.
- Neden bunlar hem turizm hem de iş
merkezleri oluyor?
SUHER- Turizm merkezleri ekonomik
kalkınmaya yeterli olmadığından bunlara
bir de iş merkezleri ekleniyor. Böylece
tamarruyla yerel yönetimin bilgisi
dışında olmak üzere merkezı kararlarla
yeni bir güç yerel yönetimin üstünde
beliriyor. lstanbul, doğal ve kültürel
yapısı nedeniyle çok çeşitli bır durum
arzettığı için bunda lstanbul mekânında,
Anadolu'da ve kıyıda çok yönelindi.
SUNUŞ: Büyük kentlerimiz,
özellikle de lstanbul, yoğun yapılaşma,
kaçakyapılar, araziyağması altında inim
inim inliyor. Bütün bu olgular da
Istanbulda arazi ve bina rantlarının akıl
almaz düzeylerefirlamasınayol açıyor.
lstanbul üzerindeJd imar oyunlarını, kent
yağmasının boyutlarını, son ,
hazırianan imaryasa taslağının
lstanbul 'un yapılaşmasına neler
getirebileceğini, Özelleştirme Yasası 'nın
kent yağmasına hangiyönden yol
açabileceğini, şehirplanlaması uzmanı
Prof. Hande Suher 'le konuştuk.
Prof. HANDE SUHER, 1929
İstanbul doğnmlu. Yüksek
öğrenimini İTÜ Mimarük
Fakültesi'nde tamamladı. 1951'de
aynı fakültenin ŞehirciHk
Kürsüsü'ne asistan olarak atandL
1%5'te profesör oldu. Daha sonra
Planlama Teorileri ve Metodu
Kürsüsü Başkanlığı'nı yürüttü.
Şehir ve Bölge Planlaması
Bölümü Şehircilik Anabttim Dalı
Başkanı ve Bölüm Başkanı olarak
bu vıla kadar görev yapta. 1975-
76'da İTÜ Mimarhk Fakültesi
Senatosu'nca İmar ve İskan
Bakanlığı Bü\ük İstanbul Nazun
Plan Bûrosu Başkanhğı görevi
veriidi. İTÜ Mimarhk FakûHesi ve
İTÜ Yönetim Kurulu karaıianyla
İstanbul Büyûkşehir
Belediyesi'nin 2000 yüının Nazım
Plan çahşmalannda danışma ve
denerJeme kurulunda ünhersite,
fakülte ve bölüm temsilcisi olarak
1992-94 yülan arasuıda
göreviendirildL
Nefesıkesilen lstanbulFakat Istanbul'da kıyıdaki herhangi bir
olaydan çok daha önemli olan
tstanbul'un bugüne kadarkj tarihsel
gelişme sürecınde kazanmış oldugu
kimliğiydi. Ben özellikle böyle
yoğunluklu yapılann yapılmasının
karşısında olan bir mimar değilim. Fakat,
bu yapılann nerelerde yapılacaklan
önemli.
- Peki, bu yoğunluklu yapılan nerelerde
yapmak gerekiyor?
SUHER- Bakın, Taşkışla bir ara turizm
merkezi yapılmak istendi. Çok iyi
korunmuş olan Taşkışla'nın lstanbul
Teknik Oniversitesi'ne geçmesiyle
gelişen bir planlama ve düzenleme var.
Bina, her şeyiyle bir bütünlük
arzediyordu ve buna tek bir ekleme bile
yapılamazdı. Bunun turizm merkezi
kapsamında bir otel olarak
değerlendirilmesi sonucunda Taşkışla
bütün koridorian boyunca ve
yüksekliğinde de iki kata verilmek üzere
odalara bölündü.
Kentin heryeri turizm alam
Her taraf bir oda büyüklüğünde olmak
üzere âdeta parsellendi. Bu. esasında
turizm için gerekli görülüyorsa da
korumacılığa kesinlıkle aykırıydı.
Üstelik, Taşkışla'nın birinci grup bir
mimari yapıt olarak korunması gerektiği
yolunda 1970'lerde alınmış bir karar var.
Bundan dolayı ve burada da turizm ve
korumacılık karşı karşıya kaldı. Bunun
sonunda korumacılığın kazandıgını
büyük bir onurla görüyoruz. Çünkü
Taşkışla bu haliyle korunması gerekli
olan bir binadır.
- Bize benzer başka örnekler verebilir
misiniz?
SUHER- Ataköy, Florya'da, Taksim'de
turizm merkezi var. Sanyer, bir numaralı
turizm merkezi. Eminönü bir numaralı
turizm merkezi. Yeşilyurt turizm merkezi
içinde Kazhçeşme turizm merkezi var.
Çamhca turizm merkezi, Taksim turizm
TREND
BORSADA İLK RAUND
AYLIK
BİLANÇOLARIN KAR
TAHMİNLERİ
ÜÇ AYIN YILDIZI HANGİ KAGITLAR?
DEVLET'TEN YATIRIMLARA
YENİ DÜZENLEMELER
ALMANYATA BOYKOT
GERÇEKÇİ Mİ?
TARIMDA TEHÜKE SİNYALLERİ!
DOSYA: EREĞÜ'YE "ALT1N HİSSE"
BAYINIZDE
merkezi içinde konaklama. Ataköy
turizm merkezi içinde ruristik tesis,
Ataköy turizm merkezi içinde tunzm
tıcaret merkezi, yine aynı merkez içinde
Emlak Bankası tesıslerinin bulunduğu
alanda yüksek yoğun bir yapılaşma,
Levent turizm merkezi sahilden başlıyor
ve Barbaros Bulvan boyunca gıdiyor.
Bunlar benim bilebildiklerim. Çünkü
bunlann içinde açılmış olan birtakım
davalarda bilirkişi olarak görev yaptığım
için bilebildiklerim bunlar.
- Sizin bilirkişilik yaptığınız bazt
davalarda mahkeme birtakım turizm
merkezlerini iptal ettL Daha sonra da bu
karariardan geri adım atıldu Bu iptal
kararları sizce neden değiştirüdi?
SUHER- Net bir fîkrim olduğunu
söyleyemem. Ama burada herhangi bir
şekilde çıkarlan zedelenmiş olanlann
karşı cephe oluşturarak aldıklan bir
sonuçtur diye düşünüyorum. Çünkü
bütün bunlann hepsinde büyûkşehir
belediyesinin yaran, çıkan sorulmuyor.
Bu örneklerden birisi de Park Otel'dı.
Biz. bunlann hiçbirisinde turizm
işlevine, "hayır" demedik. "Evet, ama
yoğunluk çok yüksek" diyonız. Bunu da
ortaya bir hükm-i KarakuşA
ıdiye
getirmiyoruz. Bunlar planda belirlidir.
Nasıl bir yapılaşma ya da nasıl bir irtifa
olması gerektiği planda belhdir. Size bir
örnek daha vereyim. Mecidiyeköy'deki
Büyükdere Caddesi üzerinde inşa
edilmiş olan bugünkü binalar
düşünülecek olursa yoğunluk arsanın
toplam alanının üç buçuk katı kadar bir
yapılaşma yoğunluğudur. Ama esaslar
böylesine açık olduğu halde Büyükdere
Caddesi'nin üstünde Zincirlikuyu
tarafında yoğunluk on sekiz buçuk kattı.
Biz böylesine farklılıklar olduğu için
itiraz ediyorduk. Biz, "Turizm
fonksiyonuna aykındır. Burada
vapuamaz" demiyoruz.Ama plana
bakıyoruz, uygun değü. Buralarda büyük
talepler var. Planlama ilkelerine,
şehircilik esaslanna ve kamu yaranna
aykındır, diye verdiğimiz bütün kararlar
benim bildiğim kadanyla Danıştayca
kabul edilmişti.
- Peki ondan sonraki uygulamayı
izlemiyor musunuz?
SUHER- Ondan sonrasmı bilemiyoruz.
Çünkü o artık bize intikal etmiyor.
Bildiğimiz kadanyla bir ihbar yapılıyor
Bu bize de sorulmuyor. O ihbann görüş
açısından iptal ediliyor.
- Yani böyle ihbariar doğruüusunda
bilirkişi raporlannın hepsi iptal mi
ediliyor?
SUHER- Evet, aynen öyle oluyor. Bakın,
Gümüşsuyu Askeri Hastanesi içinde çok
önemli bir turizm merkezi planı var.
Zaten Gümüşsuyu Askeri Hastanesi'nin
korunarak yapılması doğrultusunda
benim başkanlık yaptığım dönemde
Koruma Kurulu'nun bir karan vardı.
Şimdi böylesine bir yapılaşma getirilirse
oradaki sosyal ve teknik altyapı
etkilenecektir. Bu yüksek yoğûnluğa her
gün yaya olarak ya da araçlarla gidip
gelenlerin getirdiği sıkışıklık
eklenecektır. Ne kanalizasyon ne yol ne
otopark ne aydınlatma ne telefon ne
temiz su, hiçbir altyapı yetmeyecektir.
Birde hepimizin bildiği açık bir gerçek
var. Kentlerimizin içindeki açık alanlar
giderek azalıyor. Oysa ki İmar
Kanunu'nun yönetmeliği, kişi başına
yedi metrekare açık alan veriyor. Bu,
BatTdaki birçok ülkede kişi başına ellı
metrekareye kadar gider. Şimdi, o yörede
yaşayan kişilere yedi metrekarelik bir
alan koymuşsanız oraya yeni bir nüfus
getirdiğiniz zaman hemen o alanı
arttırmanız gerekli. Oysa biz yedi
metrekarelik açık alanı zor buluyoruz.
Bütün yoğunluklar getirildiği takdirde bu
olanağı nasıl verebilinz? Bu, teknik ve
sosyal altyapıyı kesinlikle olumsuz
etkileyecek bir olaydır. Kentin silueti,
kentin yapılaşması sorulmadığı için biz
ancak korumacılık yönündcn dolayh
girebılıyoruz. Buna bir örnek Park Otel
olayı. Bunun panoramik fotoğrafinı
inceledığinizde orada en çok etkılenen
bınanın Alman Başkonsolosluğu
olduğunu görüyoruz. Orada bir turizm
merkezi yapıyorsunuz. Ama çok itıci bır
yapı yaparsanız turistlerin oraya gelme
isteklerini olumsuz etkilemış olursunuz.
Turistlerin ülkemize gelmelerinin esas
nedeni kültür ve doğal zenginlikleri
gezip görmektir. Antalya'daki beş yıldızlı
otelleri ve tatil köylenni talepler
bakımından inceledik. Bu taleplerin neler
olduğunu anlamaya çalıştık. Ortaya şu
çıktı: Kültür seviyesi itibanyla yerli
turistler daha yüksek düzeyde. Dışardan
gelen turistlerin ise kültür ve eğitim
düzeyi daha düşük. Öyle olmasına
rağmen dış turizmle gelenler sadece
doğal güzelliği talep etmiyorlar; kültürel
zenginlikleri görmek istiyorlar. Oysa
kültür düzeyi daha yüksek olan iç
turistlerin ise en büyük taleplerinin.
kanunu. Merkezi yönetimce çıkanlan af
kanunu eşitlemeyi esas aldığı için yerel
yönetımlerin üstünde bir karar olarak her
tarafa bırden yayılıyor. Bu durumda, kent
içinde bır yerde o zamana kadar hiç
düşünülmeyen bir kat daha fazla izni
bütün kente yaygınlaştırmış oluyonız.
Çünkü o af kanunun kapsamına
ginldikten sonra ötekılerin de başvurusu
başlıyor. Yanılmıyorsam, lstanbul'da üç
defa böyle yükseklik arttınmı oldu.
- İstanbul'da hepyüzde 60 kaçak
yapılaşmadan söz edilir. Peki, geriye
kalan yüzde 40 oranındaki yapılar
düzgün, planlara uygun mu?
SUHER- Daha öncekı bir incelememde
11 adet yasal durumu ihlal eden durum
saptamışrtm. Onun için biz yasal durumu
ihlal etmeye pek meraklıyız. Bunlar
aslında gayet basit olaylar da olabiliyor.
Örneğin yapıyı saçaksız yapması
gerekirken saçaklı yapıyor. Ya da saçaklı
yapılacaktır, yapmaz. Komşunun
arsasına tecavüz eder. Hiçbir şey
Istanbul'da nüfusun yüzde 75'i plan dışı
alanlarda oturuyor. Nüfus da öyle söylendiği
gibi 10 milyonun üstünde
değil. Kendi hesaplamalanma göre sekiz
milyon. Bu durumda sekiz milyonun
altı milyonu bugün
İstanbul'da plan dışı alanlarda oturuyor.
klimatize edilmiş odalar ve binalardan
yararlanarak doğadan yararlanmaya
yönelik olduğunu saptadık. Dış turizme
açılacak olursak bu kültür zenginliklerine
birinci derecede önem vermemiz
gerekiyor. İstanbul'a gelen dış turist de
doğal güzellikleri ve kültür
zenginliklerinı görmek istiyor. İstanbul'a
gelecek turist içın Park Otel'in o 33 katlı
binası çok itici olacaktı. Çünkü öyle bir
ölçek yok. Bu doğrusu planlama ilkelen
ve kamu yaranna aykın bir durum
doğuruyordu. İşte biz. bütün bunlara
dayanarak merkezi hükümet karanyla
gelen ve yerel yönetimin plan
kararlannın üstünde olan bu kararlara
karşıyız.
Topkım epozyon yaşıyop
Bunlara, şehircilik öğrenımi gören
herkesin de karşı olması gerekiyor.
Çünkü ortada onay lanmış bir belge varsa
buna uyulmalıdır. Ben. ille de bu belge
doğnıdur, demiyorum. Ama buna karşı
olan belgenın doğru olduğunu kim
söylüyor? Doğruluğu neye göre
söyleniyor? Biz yerel yönetimlerimizi
güçlendireceksek bu planlama ışinde
merkezi karariardan kaçınalım. Burada
kent kimliğine iki büyük darbe
indıriliyor. Bunlardan birincisi af
yapamazsa komşunun tarafma pencere
açar. Ön cepheyi daha geniş tutar,
verilmiş plan alanmdan fazlasmı yapar,
bir katı kaçak çıkar. Siz kaçak yapının
yüzde 60 olduğunu söylediniz, ama
benim basit ölçümlememe göre şu anda
İstanbul'da nüfusun yüzde 75'i plan dışı
alanlarda otunıyor. Nüfus da öyle
söylendiği gibi 10 milyonun üstünde
değil. Kendi hesaplamalanma göre sekiz
milyon olarak düşünüyorum. Bu
durumda sekiz milyonun altı milyonu
bugün İstanbul'da plan dışı alanlarda
oturuyor. Artık bunlara gecekondu
demiyoruz. biliyorsunuz gecekondular da
tapu tahsıs belgelerini aldılar; yasallıklan
var. Bize genye kalıyor iki milyon. Bir
hanede dört kişi oturduğunu düşünsek bu
da 500 bın hane eder. Bu alanlann
yaygınlığı giderek artıyor. Demin kentin
kımliği, sosyal ve teknik altyapısını
etkileyen iki önemli etkenden birisi olan
af kanunundan söz ermiştim. Ikinci
önemli etken de sosyal erozyon. Yasal
olmayan işlen yapanlann yasalmış gibi
işlem gördüklerine dair insanlarda bir
bügi yerleşiyor. Benim için de bu tarafi
çok önemli. Bununla, toplumda bir
erozyon başlıyor; değer yargılan
değişiyor. Değer yargılan değişince o
insan da ihlal ediveriyor. Plan dışı yüzde
75'lik alanlarda cereyan eden durum çok
önemli. Bu alanlardaki durumu
düzeltebilmek amacıyla imar durumuna
aykın binalara uygulanan yönetmelik
vardır. Ama bu uygulanmıyor. Bu
yönetmeliğin gecekondu alanlannda
uygulanması gerekir. Ama ılçe belediyesi
oturmuş. bazı alanlan da gecekondu
istidadı olan alanlar diye kabul etmiş. Bu
plan içinde kendi kendine planlamasım
yaparak onaylıyor. Çünkü imar ıslah
planlan diye nitelediğimiz bu planlan
yapma sorumluluğu ilçe belediyelerinin.
Onayını da ilçe belediyeleri veriyor.
Burada en önemli olay, imar ıslah
planlannın kendilerinin ıslaha muhtaç
olmalan. Çünkü bu planlar insanı hedef
almıyor. Sadece arsadan, kent
arazisinden gelecek ranrı aıttııırıaya
yönelik bir amacı var. 1991 >ılmda
Şişli'nin gecekondu yöresi olarak
nitelenen, şu anda plan dışı alan kabul
edilen üç mahallesinde yaptığımız
incelemede çok ilginç bir durumla
karşılaştık. Kiracı oranı ev sahibinden
daha yüksekti, yüzde 47'ydi. Ev sahibi
oranı ise yüzde 44'tü. Bu da oradaki
insanlann ellerindeki mülkü akar olarak
kullanmaya basladıklannı gösteriyordu.
Aynca orada yaşayan nüfusun yüzde
17'si özel otomobil sahibiydı. Tabii ki o
kişiler kente gelmişler, kentli gibi
yaşamayı amaçlıyorlar. Ama o insanlan
yerleştirecek arazi kalmadı, yok artık. O
nedenledir kı imar ıslah planlan ıslaha
muhtaç, diyorum. Yönetmeliğin en kötü
tarafi da şöyle demesi: Çevresindeki
yapılaşma emsaline bakılmaksızın bütün
binalara dört kat çıkılır. Buna yasal
olarak olanak tanıyor. O yöredeki yapılar
tek katsa bununla dört kata çıkıyor İki
katta, oradaki yoğunluk iki misli artıyor.
Uluslararası HABITAT(Dünya Insan
Yerleşmeleri Konferansı) toplantısı
1996'da İstanbul'da olacak. HABITAT'm
bir toplantısına bölümümüzün temsilcisi
olarak ben katılmıştım. O toplantıda şunu
söylemiştim: "İmar ıslah planiannı bu
gibi plan dışı alanlara uygulanacak uygun
bir araç gibi
gostermeyenm.
Türkiyeplan
dışı alanlar için
yeni bir araç
uyguhıyor.
Burayı ıslah
etmek için imar
ıslah planı
uyguluyor. Bunu
örnek alalım,
denmesin. Çünkü bu asla insanı hedef
almıyor. Bunun hiçbir uygar davranışı
>t>k. Bu, sadece kent topraklanndan daha
fazla yararlanmayı hedefleyen bir
uygulamadır." Bir tarafta tunzmi teşvik
yasalanyla getirilen yoğunluklar yanında
imar ıslah planlanyla aşın yoğûnluğa
sebebiyet veriliyor.
-Şişli Belediyesi 'nde bugünlerde yeni
yoğunlu yapüaşmaların gündemde
olduğuna dair duyumlar var?..
SUHER- Evet. tlçe belediyeleri ancak
büyûkşehir beledıyesınce hazırlanmış ve
onanmış nazım plan ilkeleri içinde yüzde
1000 uygulama imar planı hazırlarriak
yetkisine ve görevine sahiptir. tlçe
belediye meclisi, insan ve yapılaşma
yoğunluklannın artımı konulanndaki
kararlan büyûkşehir belediyesine sormak
veya oranh nazım plan kararlan içinde
uygulama yapmak durumundadırlar. Bu
bakımdan âdeta malsahibi ile belediye
başkanı arasında geliştirilmesi gerekli bir
durum gibi başına yansıyan
değerlendirmelerin eksikliğine dikkat
çekmek ısterim. Oranh nazım plan
ilkelerine aykın yoğunlaşmalara itiraz
hakkı. büyûkşehir belediyesine nazım
plan ilkesinı korumak amacıyla verilen
bir yetkidir. Kullanılmaması plan
anlayışına aykındır.
-Bir de özelleştirme kanunu kentlerin
değerli arazUerini yoğûnluğa açıyor,
sanıyorum?..
Tarüimian önemli belgetert
SUHER- KlT'ler ekonomide hantal bir
yapı, dolayısıyla özelleştirilmesi gerekli,
deniyor. Ama ben o KlT'lerin,
yapıldıklan dönemlerde bulunduklan
kentlere ne kadar aydınlık getirdiğini
bilen birisiyim. Kentin içinde yeni bir
yaşam biçımini ortaya koyan yöneticiler,
kenti kentlileşmede yönlendirmişlerdir.
Onlann şehir plancılığındaki yararlan
asla yadsınamaz. O kente önemli bir
kültür, eğitim düzeyi gelmıştır. O
bakımdan da kentin içindeki açık alanlar,
kamusal alanlar artmıştır. Spor tesisleri,
yeni okullar gelmiştir. Birçok yanlış
şeyler yapılmış olabilir. Ama bizim için
bu KlT'ler kent planlamasında ve
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda
öncü kurumlardır. Biz bunlan
özelleştinne karan aldığımız zaman
sadece bir tek bina gibi görüyoruz. Neyse
ki bu kurumlann ülke yûzeyine dağılmış,
pek çok yerde tesisleri var. Bunlann her
yerde geniş arazileri de bulunuyor. Bu
arazilerin , kurumlar özelleştirildikleri
takdirde kullanış biçimleri ne olacak?
Bence bunun biçimi yerel yönetimce
tayin edilmelıdir. Bunlann üzerindeki
yapılaşma hakkı Özelleştirme
Kurumu'na veriliyor. Üstelik beş yıl
süreyle yerel yönetimler buna itiraz
edemiyorlar.
Bence bunlar bizim tarihimizin,
kültürümüzün çok önemli belgeleridir.
Özelleştirme Kurumu nasıl bir yapıya
sahiptir? içinde şehir planlamacılan,
mimarlar mı vardır? Tabii biz bunlan
bikniyoruz.
Ama bildiğimiz şey bu işin yerel yönetim
ölçüsünde yapılmadığıdrr. Tıpkı Turizmi
Teşvik Yasası'nın benim son derece
zararlı gördüğüm kararnamelerle
getirdiği yoğunluklar gibi onlar da
yasanın verdiği yetkiyle kent içinde yeni
yoğunluklar getıreceİderdir. Bir taraflan
yerel yönetimlerin güçlendirilmesi
yedinci plan stratejısınde yer alıyor.
Fakat ben yazılı goruşümü bıldirirken
dedim ki: "Yedinci plan stratejisinde
yerel yönetimler için güçlenmek çok
önemlL Ama bu durumda merkezi
hûkumet hiçbir şekilde af kanunundan
söz etnıcsin."1
Bu da yerel yönetimin plan
kararlanna aykın bir durum ortaya
çıkanyor. Yerel yönetim oralarda affin
getireceği öyle bir yoğunluk
planlamamıştır.