Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9 NİSAN 1995 PAZAR
12 DIZIYAZI
Zafer Aknar, Ape Yıldınm, Ahmet Şık
Başlarken...
Gazi Mahallesi olaylan üzerine çok incelemeler. çok
araştırmalaryapılacak. Senaryolar üretilecek, kamnlüaa
kalan noktalâr yavaş yavaş ortaya çıkacak Sürpriz
tanıkiar itiraflarda bulunacak Yazı dizisini hazıriarken,
olayı çözmek gibi bir iddiayla yola çıkmadık Şu suçlu, bu
suçsuz gibi yargılanian kaçındık; savcı ya da yargıç
olmadık Rastlantılan bir araya getirmeye çalışttk.
Hemen her kesimin görüşlerine başvurduk
Ancak lamilerinden olumluyanıt aldık kunilerinden yanıt
bile alamadık htanbul Emniyet Müdürü Necdet
Menzir 'e onlarca telefon açmamıza karşın. görüşme
isteğimize olumlu bir yanıt gelmedi. Olaylarm
yatışmasında önemli bir rolü olan 66. Zırhlı Tugay
Komutanı Tuğgeneral Ergin Yurttuş ile göriişme
talebimiz, Genelkurmay tarafindan, "Zamanı
uygun değil" diye geri çevrildi. DSP Genel Başkanı
Bülent Ecevit 'eyönelttiğimiz sorulann yanıtı, yazı
dizisine son nokta konulana kadar gelmedi. Içişleri
Bakanı Mahit Menteşe, üç-dört sattrlık bir açıklamayla,
tavrtnı ortaya koydu. Tüm olumsuzluklara karşın, yazı
dizisinde, dış basında olayların çıkacağını haber veren
yorumlan, eski istihbaratçılann değerlendirmelerini,
olaylara katılan yasadışı sol örgütlerin yorumlannı.
dernek temsilcilerinin görüşlerini. ilginçprovokasyon
îanımlarını, TBMM Araştırma Komisyonu raporundaki
ilginç bilgileri, /HD raporiarını, tanık ifadelerini vefarklı
bir hahş açısını bulacaksımz. bamız, karanlık sayfalan
tozlanmadan aralama çabasıdır.
ABD medyasınınkehaneti
Ancak 12marta
• Türkiye kamuoyu gümrük
birliği ile uğraşırken ABD
medyası, Nostradamus'u
kıskandıracak kehanetlerde
bulunuyordu.
ilk kehanet CNN
televizyonunda yayımlandı.
Bu kehanete Türkiye'deki bazı
köşe yazarları da değindi.
kadar kimse bu
değerlendirmeleri dikkate almadı.
Gazi Mahallesi'nde 12 mart gecesi
başlayan olaylar ve 13 mart günü yaşa-
nan dehşet saatleri... Ardından Ümrani-
ye'deki protesto gösterileri... Sonuç 23
ölü, yüzlerce yaralı...
Aslında toplu ölümlere ahşmıştık; tra-
fik kazalannda, faili meçhul cinayetler-
de, maden göçükJerinde, bombalı terör
eylemlerinde, hep topluca ölüyorduk!
Tek tek ölümlerin özlendiği günleri ya-
şıyorduk. Ancak Gazi Mahallesi ve Üm-
raniye'de yaşanan olaylann bir farkı var-
dı; -ülkemızde Milat Öncesi ve Sonrası
gibi söylenen- 12 Eylül öncesi günlere
(mi) dönüyorduk?..
Görüntü aynıydı, Çorum. Maraş, Sı-
vas... Kısa bir film gibi gözümüzün
önünden gelip geçti. Arşivlertarandt. ölü
sayılan çıkartıldı. Senaryolar, demeçler,
suçlamalar, tarih farkı dışında birbirine
benziyordu. Hiç kimsenin suçu yoktu!
Ancak olaylar kolay geçiştirilecek gibi
değildi. Bu kez fitil Türkiye'nin en bü-
yük kentinde, Istanbul'da ateşlenmişti.
12 mart gecesine. yani dört kahvehane ve
bir pastahanenin tarandığı o cehennem
gecesine gelmeden önce, 1995 yılında
yaşanan gelişmeleri kısaca hatırlayalım.
Merhaba 'Hoşgörü Yılı'
Yeni yıla, her zamanki gibi umutlu gir-
miştik. Üstelik 1995 yılını, Birleşmiş
Milletler. "Hoşgörü Yıh" olarak ilan et-
mişti. Hem de Türkiye'nin önerisiyle.
BekJentimiz hoşgörüyle smırlı değildi;
gûmrük birliğinin kapılan da Türkiye'ye
açılmak üzereydi. Her şey yolunda gi-
biydi. Şubat ayı içinde. beklenmedik
olaylar gündemimize girdi; üniyersite-
lerde kıpırdanmalar başlamıştı. Ülkücü-
de\Tİmci öğrencilerin çatışması gazete
manşetlerini süslüyordu. Satırlı. bıçaklı,
taşlı, sopalı kavgalar; barikatlar, işgaller,
rehin almalar... Birileri üniversitelere ço-
mak mı sokmuştu?..
Olaylar mart ayı başına kadar devam
etti. Bu arada gözler 6 mart tarihinde
Brüksel'de yapılacak Avrupa Birliği-Tür-
kiye Ortaklık Konseyi toplantısına çev-
rildi. Ertesi gün, ucuz otomobil alacağı-
mız için milletçe sevince boğulmuştuk.
Gümrük birliği aniaşması imzalanmıştı.
Ancak asıl iş bundan sonra başlıyordu.
Yeni çıkanlacak yasalartartışılıyor, top-
lum. "istenıezükçüler"
1
ile "isterûkçüter"
arasındaki kavgayı keyifle ızliyordu.
Medya, gümrük birliği sarhoşluğuna ya-
kalanmıştı. Fakat bizden okyanusaşın
uzakta bir yerlerde, yani Amerika'da
gündem Türkiye'ydi, ama tartışılan ko-
nu başkaydı.
Müneccimler!..
Biz gümrük birliği ile uğraşırken ABD
medyası, Nostradamus'u luskandıracak
kehanetlerde bulunuyordu. İlk kehanet
CNN televizyonunda yayımlandı. Bu ke-
hanete Türkiye'deki bazı köşe yazarlan
da değindi. Ancak 12 marta kadar kim-
se bu değerlendirmeleri dikkate almadı.
CNN'de yayımlanan televizyon progra-
mında, bir CIA görevlisine, programcı
• CNN'de yayımlanan
televizyon programına çıkan
bir CIA görevlisi, ajanlann
Türkiye'ye yığıldığını söylüyor
ve şöyle devam ediyordu:
"Önümüzdeki dönemde
dünyanın en çok kanşacak
ülkesi Türkiye'dir. Siz bunun
henüz farkında değilsiniz ama
şu anda Türkiye, gizli servislerin ajandasında 1
numaraya yerleşmiştir."
• Mart ayı başında The New
York Times gazetesinde yer
alan Jonh Darnton imzalı yazı
ise kehanetten öte bir anlam
taşıyordu: "...Türkiye 1923
yılından bu yana en ciddi
dönüm noktasında; Batı karşıtı
irtica hareketi güçleniyor.
Kıbrıs sorunu Türkiye'nin
başına bela. Türk yetkililer büyük bir Alevi
ayaklanmasından korkuyor..."
Türkiye 1995 yılına umutla girmişti. Ne de olsa 1995, Birleşmiş Milletler tarafından 'Hoşgörü Yılı' ilan edilmişti. Hem de Türkiye'nin öne-
risiyle. Ancak umutlar kısa sürede sona erdi. Önce üniversitelerde kıpırdanmalar başladı, ardından da Gazi Mahallesi'ndeki acı günler.
ilginçtir, olaylar, okyanusun öbür yakasında, aylar önce tartışılmaya başlanmıştı.
soruyordu:
"Siz ajanlanmzı bir yere yığarsamz
orası kanşacak dcmektir. Söyleyin baka-
lım hangj ülke kanşacak?"
CIA görevlısı hıç tereddütsüz ''Türki-
ye" diye yanıt veriyordu ve şöyle devam
ediyordu:
"Önümüzdeki dönemde dünyanın en
çok kanşacak ülkesi Türkiye'dir. Siz bu-
nun henüz farkında değilsiniz,ama şu an-
da Türkiye gizli servislerin ajandasında
1 numaraya yerteşmiştir.*1
Bu kehanet şubat ayı içinde CNN'de
yapılıyordu. Mart ayı başında The New
York Times gazetesinde Jonh Darnton
imzalı yazı ise kehanetten öte bir anlam
taşıyordu. Darnton yazısında, özetle şun-
lan yazıyordu:
"_Türkiye 1923 yıhndan bu yana en
ciddi dönüm noktasında; Batı karşıtı ir-
tica hareketi güçleniyor. Kıbns sorunu
Türkiye'nin başına bela. Türk yetkililer
büyük bir Alevi ayaklanmasından kor-
kuvor_."
Aynı gün International Herald Tribu-
ne gazetesinde Jonh Darnton'un yazısı-
nın özeti yayımlanıyordu. En ilginç yazı
ise dünya iş çevrelerinin bir numarah ga-
zetesi The Wall Street Journal'de yer alı-
yordu. Peter YVaJdman imzalı yazıda il-
ginç görüşler ileri sürülüyordu:
"Alevfler \-e Sünniler Anadolu köyle-
rinde yıUardır birbiriyle çatışıyor. Türki-
ye nüfusunun üçte biri Alevi Türkive'de
20 miryon Alevi var. Atatürk'ün demir
pençesi ve laiklik adı altında Aleviler sin-
dirikü Şimdi Alevilik tekrar uyanıyor. Es-
kiden kapalı perdeler ardında, evlerde
gizüyapüan Alevi ayinleri açığa çıktı. Sün-
nikrin Refah Partisi'ne karşı kurulacak
bir Ale\i Partisi. iç savaş demektirJ"
Kehanetlerin kaynağt
Ertuğrui Özkök, u
Kitle, İletişim ve tk-
tklar" isimli kitabının girişınde, gelecek-
te medyanın hızını şu sözcüklerle açık-
lıyordu: "Sayın seyirciler biraz sonra
ABD başkanı vurulacak ve bu suikastı
canlı tde\eceksiniz_"
Bu görüş, kısa sürede geçerlilik kaza-
nıyordu. Dünyayı küçük bir köye dönüş-
türen medya, çıkacak olaylan önceden
haber verme görevini de yerine getiri-
yordu. Peki bu tüyolar nereden geliyor-
du?
Merkezi Washington'da bulunan.
CIA'nın denetlediği Mediterranean Af-
fairs Şirketi tarafindan yılda dört kez ya-
yımlanan Mediterranean Quarterly isim-
li derginin kış sayısı, bu soruya değişik
bir boyut kazandınyordu.
M. Quarterly dergisinde Obrad Kesic
imzalı yazıda özetle şu görüşler yer alı-
yordu:
"ABD Dtşişleri Bakanı Warren Chris-
topher 30 Eylül 1994 tarihinde Türki-
ye'ye, temel insan haklanna taahhüt ve
sonımluluğuna karşın Kürt bölücülere
karşı savaşı sürdürmemesi uyansında bu-
lundu. Bu olay Amerikan-Türk iliş-
kilerini belirsizliğe ve soğukluğa iten
değişikliklerin yaşandığma dair işaretler
veren bir dizi gelişmenin en açık şekilde
kamuoyuna yansumş olanıdır^ Tür-
Idyv'nin Kürtkr ile olansmınnı sıkı dene-
tim altına almasından önce, Dışişleri
Bakanhğı Müsteşan Peter Tarnoff,Türk
hükümetinin gittikçe ulusallaşan ve işbir-
liğinden uzaklaşan tutumundan dolayı,
NVashington'un duyduğu hoşnutsuzluğu
belirten bir mesaj Uetmek üzere An-
kara'ya gönderildL. Türk hükümeti böl-
gesel konularda genellikle Amerikan
çıkarlanna ters düşen bir şekflde, kendi
yönünü tayin etmeyi sürdürdükce, ABD
ileTürkiye arasındaki ilişkiler bozulmaya
devam edecektir.ÇiUer hükümeti,toprak
kaybetmekten ve kontrol altına aluıa-
mayacak uhısal tepldden çekindigi için,
Kürt sorunu konusunda izledigi yolda bir
değişiklik yapmaya isteksizdir. l'zlaşmaz
tutum, Türkiye'nin siyasi ve sosyal
bunaumlarmı artbrmayı sürdürecektirJ"
Bizim dışımızdaki dünya bunlan
konuşurken. o meçhul el, neden Gazi
Mahallesi'nde tetiği çekmişti?..
Yarın: Cazi Mahallesi'nin
yapısı...
ÇALIŞANLARIN / SORULARI - SORUNLARI /YILMAZ ŞtPAL
Yıırda dömneyi düşünüyorum
Soru 1970 yıhndan bu yana vurtdışında çalışmaktayun. 199S yıh
Mayıs ayında yurtdışmdaki çahşmalanm 25 yılını doldurmuş
olacak. 25 yihm dolunca yurda dömneyi düşünüyorum, Soru-
lanmşunlar:
1) Avhk bağlanması için kesin dönüş şartı kaldınldı mı?
2) 1950 doğumluyum. Yurtdışına gitraeden önce hiçbir işte
"* çabşmadığun için hiçbir emeklilik kurumuyla ilgim olmadı. Bu
sebeple döndüğümde en az kaç yıl (veya gün) borçlanmauyım
ki bana ayhk bağlanabilsin?
3) Bana bağlanacak ayhk, hangikazanca görevekaçydhk kazanç
ortalamasma göre hesaplanacaktır?
S.O.
YANTT: 1) 3201 sayılı Yurtdışında Bulunan Türk Vatandaşlannın
Yurtdışmda Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından
Değerlendirilmesi Hakkında Yasa'nın 6. maddesi uyannca,
yurtdışında geçen ve borçlanılarak değerlendirilen çalışma süreler-
ıne dayanılarak aylık bağlanabilmesi için "Şıırda kesin dÖnülmüş ol-
ması" gerekmektedir. Size ayhk bağlanabilmesi için öncelikle yurda
kesin dönüş yapmanız gerekecektir.
2) Sosyal Sigortalar Yasası'nın 60/c maddesine göre de yaşlıhk
aylığı bağlanabilmesi için yurtdışından kesin dönüş yapan, "Kadın
ise 50, erkek ise 55 yaşını doMurmamış obnakla beraber, kadın ise 20
erkek ise 25 yıldan beri sigortalı bulunması ve en az 5.000 gün malul-
lük, yaşlıhk ve ölüm stgortalan primi ödemiş olması şartür."
Yurtdışuıa gitmeden önce herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna
prim ya da kesenek ödememeniz nedeniyle, size yaşlıhk aylığı bağlan-
abilmesi için erkek sigortalı olarak en az 25 tam yıl (9.000 gün)
borçlanmanız ve bu borçlanma karşıhğı da en az 9.000 Amerikan
Dolan ödemeniz gerekecektir.
3) 1995 yılı Mart ayı verilerine göre 1 Amerika Dolan yaklaşık42
bin Türk Lirası dolayındadır. 1 gün için 42 bin lira pnm ödeyen sig-
ortalının prime esas aylık kazancı 6 milyon 300 bin liradır.
Sosyal Sigortalar Yasası Ek Madde 34 uyannca, Sosyal Sigortalar
Kurumu'ndan 1995 yılında aylık bağlanması için başvuruda bulu-
nanlar ile ölenlerin hak sahiplerine bağlanacak aylıklann hesabında
son yedi takvim yılı göz önüne alınacaktır.
Kısaca, size bağlanacak yaşlıhk aylığı, 1 Ocak 1988 ile 31 Aralık
1994 arasmda geçen son yedi takvim yılı sigorta primine esas kazan-
ca göre hesaplanarak bağlanacaktır.
Şengül Boran'ın Anısına
Daima Bizimlesin Daima Seninleyiz!
Erken öleceğiz seninle biz
Şafaktan önce öleceğiz
Madem ki biz partiıanız
Zincirin ilk halkasıyız
Erken öleceğiz seninle biz
Anısını mücadelemizde yaşatacağız
Yakınları Adına Mahmut Boran
ELAN
T.C.
ALİAĞA SULH CEZA
MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 1994/331
KararNo: 1995/27
Gıda maddeleri tüzüğüne muhalefet suçundan sanık Ahmet Saygılı hakkında mahkememizde açılan kamu davasının yapılan açık duruşmalan sonun-
da venlen 19.1.1995 tarih ve 1995/27 kararı gereğınce;
Nun ve Cemile oğlu, 1964 doğumlu, Aliağa Kazımdirik Mah. 247 Sok. No: 1 adresinde oturur, sanık Ahmet Saygılf nın imal tarihi bulunmayan, yağ-
sız kuru madde oranı az olan, bu nedenle taklıt ve tağşiş edilmiş sayılan ayTan imal ederek satışa sunmak eyleminden dolayı suçu sabit olduğundan
TCK'nın398. 81/2,647 SY'nin4. maddesi, TCK'nın 72. maddelen uyannca 828.333-TL. ağır para cezası ile cezalandınlmasına, TCK'nın 402. mad-
desi uyannca 3 ay 15 gün süre ile cürme vasıta kıldığı meslek, sanat ve ticaretin tatilıne. fıilın ışleniş şekli ve niteliğine göre takdiren 7 gün süre ile iş-
yennin kapatılmasına. aynı madde uyannca kesinleşen karar özetinın büyük harflerle yazılmak sureti ile kapatma süresi kadar kalmak üzere kapatılan
işvennin göze çarpan yenne yapıştınlmasına karar verildiğı ılanen duyunılur. 17.3.1995
Basm: 15415
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Doğan Öz Cinayeti: (5)
Olacak Şey Değil!
Doğan Öz cinayetinin tanıklanndan biri, ODTÜ Bilgisa-
yar bölümü doçentlerinden Ziya Aktaş'tı Olay sırasında,
1978'de 38 yaşında olan doçent Ziya Aktaş, Yenışehir'de
Içel Sokak'ta oturmaktaydı. Olay günü, 24.3.1978'de, sav-
cının sorularma şu karşılığı vermiştı:
"Bu saba/ı eşim Jate ve 4.5 yaşındaki Orkun adlı çocu-
ğum da arabamda olduğu halde Kızılırmak Caddesi'ne Oya
Çocuk Yuvası yakınına geldim. Ben otomu Kızılırmak So-
kak'ta, ön tarafı Bayındır Sokak'a olmak üzere ve sol tarafı-
na park ettim. Eşim Jale, çocuğumuzu kreşe götürdü, ben
otomuzun içinde gazeteye bakıyordum. Bir ara başımı kai-
dırdtğımda, yine Kızılırmak Sokak'ta yönü Mıthatpaşa Cad-
desi'ne doğnı ve caddede Mıthatpaşa yönüne göre, cad-
denin sol tarafma ve kaldınm üstüne park edilmiş Anadol
marka steyşın tiplı bir arabantn hemen ön cephesinde, tah-
minen 20-25yaşJannda ve tahminen 170 cm. boytannda, gûr
saçlı, fazla şışman olmayan ve algılanma göre, üzerinde ko-
yu renklı kemersiz, mont ceket bulunan bir şahıs, sağ elini
kaldırmış, tahfiniyaptığım Anadol otomobil ile ön cepheden
ve tahminime göre, bu şahıs 5-6 el bu tabanca ile ateş etti.
Elindeki tabancayı da gördûm. Silah bilgım yoktur. Ancak
şahsın elindeki tabanca, kanıma göre, cepte taşınan Kınk-
kale tıpli tabancaya benzeyen bir tabanca idi. Mermilerpe-
şi peşine atıldı. Bu sırada benim bulunduğum oto ile olayın
meydana geldiği oto arasındaki mesafe, tahminen 10-15
metre ıdi. Tabancası ile ateş eden tahfini yaptığım kışı, ge-
riye döndü. O anda tabanca elınde idı. Bu şahıs hızlı adım-
laria Mıthatpaşa kavşağına doğnı yürüdü. Mithatpaşa Cad-
desi'nde, Meşnıtiyet Caddesı yönüne doğnı döndü ve be-
nım nazanmdan kayboldu. Ben şaşırmıştım. önce otom ile
Mithatpaşa kavşağına doğnı geri gen'ye geldim. Mithatpa-
şa Caddesi'nden aşağı doğnı kaybolan, silah atan şahsı gö-
remedim. Bununûzenne, tekrarotomobil ile olayyerine yak-
laştım. Ateş anında, Anadol otomobilde bir kimsenin olup
olmadığını ben ayırt edemedım..."
Tanıktan sorutdu:
"Ateş eden şahsı ben yandan gördüm. Ve bu ateş eden
şahsın sıyah çerçeveli bir gözlük takmış olduğunu da gör-
düm. Ancak bu gözlüğün numaralı bir gözlük mü, yoksa gü-
neş gözlüğü mü olduğunu anlayamadım. Ancak algıladığı-
ma göre, ateş sırasında bu gözlük takılı idi." (Ziya Aktaş ile
Jale Aktaş, sanığın gözünde gözlük olduğunu soytüyortar-
dı. Askeri Yargıtay Daıreler Kurulu'nun 7 üyesi, kan-koca Ak-
taşlar'ın "hernesebeptense, gerçeğı söylemediklerini" be-
hrtiyorlardı.)
İlk ifadeleri alındıktan sonra, duruşmalar sürerken, tanık
Ziya Aktaş, bir yıllığına ücretsız ızınle ABD'ye gitti Eşi Jale
Aktaş da, çalıştığı ışyennden ıstrfa etmış, o da eşiyle gitmış-
ti. Ziya Aktaş, ABD'de, ücretsız izin süresini bir yıl daha
uzattı. Mahkemece yapılan "olay keşfj"ncie bulunmadı! Zi-
ya Aktaş, Türkiye'ye döndü, profesör oldu; bir yandan da
Devlet Istatistik Enstitüsü'nde yönetici olarak çalışıyor.
Bır duruşmada, Ziya Aktaş'ın arabasına "ü/fcücü"lenn
patlayıcı madde koyduklan, bu nedenle ABD'ye grttıği ko-
nusu tartışıldı Savunmanlannın olmadığı bir duruşmada,
sanık Ibrahim Çiftçi, "ZiyaAktaş 'ın arabasınapatlayıcı mad-
denin, Doğan Oz'ün öldüıylmesınden çok önce konduğu-
no"söy1eyiverdi. Doğan Öz savunmanlan, bu sozleri tuta-
nağa geçirtemediler.
"Doğan Öz Onayetı"n\n belli başlı tanığı, kapıcı Hayati
Erdoğan'dı. Hayati Erdoğan, duruşrnalarda:
- Ateş eden Ibrahim Çiftçi ıdi. Eğer Ibrahim Çıftçi'nin iki-
zi varsa bilemem... diyordu.
Ibrahim Çiftçi ile yüzleştirıldiğinde de, tanık Hayati Erdo-
ğan şunlan söyledi:
- Olay sırasında benim, elınde tabanca ile kaçtığını gör-
düğüm şahıs, şimdi bana gösterilen sanık Ibrahim Çiftçi idi.
Kendısıni tanıdım. Yalnız olay sırasında sakalı ve bıyığı yok-
tu, sırtı hafif kamburca idi. Yüz hatlan ve saçlar benziyor, ke-
sinlikle tanıdım. Fakat belki yanılabılihm.
Davanın ılerleyen bölümlennde. Yargıtay Başsavcısı'nın
tutum değıştırmesı ilgı çekicı. Doğan öz aılesinin savunman-
lanndan Veli Devecioğlu, Askeri Yargrtay Daireler Kuru-
lu'na yaptığı temyız ıtırazında, bır yerde şöyte diyordu:
"Evet, başsavcılığın, son ve 4. idam hükmüne kadar hiç
değişmeyen katilin Ibrahim Çiftçi olduğu yolundaki düşün-
cesi, bundan sonra acaba neden değişmiştir? Dosyaya Çift-
çi lehine yeni kanrtlar mı girmıştir?
Mahkemeye göre, 'ilk teblığnamenin yazıldığı 9.11.1979
tarihınden itibaren dava dosyasına sanık Ibrahim Çiftçi le-
hine hiçbir delil' gırmemiştır.
O zaman da bu değışikliğin nedeni, bizce açıklamasız kal-
maktadır. Aradan geçen yıllar içinde her biri Türkiye'nin bir
yenne dağı/mış, haffa ıkısı Amenka 'ya gitmış olan, ne zaman
döneceklen de bilmmeyen tanıklann hepsının aynı günde ke-
şif yerinde hazır bulundunılmalanndakı olanaksızlık apaçık
ortada/7ten, buna uyulmadığı gerekçesiyte karann bozulma-
sının istenmesı, 1. dairece hükmün onanması üzerine de
sankı çok önemli bır kuralın ihlalı söz konusuymuş gibi da-
irelerkurulu katında rtiraz edilmesı, mantığı zorlamaktadır. Ni-
tekim, daireler kurulu, 'Sonuç olarak keşif tutanağı ve kro-
kilerde daireler kurulunun araştınlmasını ıstedıği bütün hu-
suslar kesınlikle saptanmış ve Askeri Yargıtay Başsavcılı-
ğı'nın bu hususa ılışkın itirazı varit ve kabule değer görül-
memiştir' diyerek istemi reddetmiştir.
Dunım böyleyken, başsavcılığı itiraza götüren nedenler
bizce hiç anlaşılamamıştır..."
Asken Yargıtay Başsavcılığı'nın ıtirazının böylece çürütül-
düğünü anlatan Veli Devecioğlu, 7'ye karşt 8 oyla 1984'te
alınan daireler kurulu karannı sert biçımde eleştırerek, "Ka-
rar, bilimsel görûşlere, yüksek mahkeme içtihatlanna aykın-
dır" dedi. Son duruşmada Doğan Öz aılesinin savunmanlı-
ğını üstlenen savunmanlann adlan şoyle
Veli Devecioğlu, Nezahat Gündoğmuş, Niyazi Ağımas-
lı, Emin Değer, Nevzat Helvacı, Güzin Andaç, Tuğrul Ça-
kın, Erşen Sansal, Nihat Toptaş, ibrahim Acar, Dilek
Dermancıoğlu, Zeki Tavşancıl, ismail Çevik, Ali Utvi Or-
tanca, Ibrahim Özhan.
•••
Süleyman Bey, Abdi Ipekçi'yle konuşurken, öldürüien
Şili Cumhurbaşkanı Salvador Allende için:
- Topariandı gıttı! demıştı.
Şimdi Şili'de. Bu sözlennı düşünüp tepesi kızarmış mıy-
dı, ne bileyim? Allende Marksıst, üstelik masondu!
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAT*
SOLDANSAĞA:
1/ Felsefede, var-
hğınmutlakbilgı-
sini amaçlayan
bütünsel düşü-
nüm. 21 Mahsul...
Güreşçi erkek de- .
ve. 3/ Yersiz söz "
ya da davranış...
Kimsesiz. 47 Btr
gıda maddesi...
Esnek ve yumu-
şak bır deri elde
etmeye yönelik
işleme banyosu.
5/ Japonlar'a öz-
gü kâğıt katlama sanatı. 6/ ,—
Kütahya'nın bir ilçesi... Bir X
nota. 7/"Yok edin insanın in-
sana kulluğunu / Bu — bi-
zim" (Nâztm Hikmet)... Ge-
nellikle üstü kapalı pazar ye-
ri. 8/ Dinsel tören... Antıl
Adalan'nda. özellikle Ha-
iti'de yaşayan karaderililerin
dini. 9/Son derece yoğun bir
. kütle çekimine sahip olan ve
bunedenle çekım alanına gi-
ren hiçbir şeyi, hatta ışığı bile bırakmayan varsayımsal gök-
cismi.
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/ Inciciçeği de denilen. hoş kokulu bıtki... Güneydoğu Ana-
dolu'da daha çok kadınlann çeşitlı yerlerine yaptırdüdan bir
tür dövme. 2/ Yunan mitolojisinde güzel sanatlann dokuz
perisinden biri... Avuç içi. 3/ Hafıf ve gözenekli bir çökel-
tı taşı... Okul, kışla gibi yerlerde hastalar için aynlmış bö-
lüm. 4/ Zihin... Anadolu'nun Likya bölgesinde anük bir
kent. 5/ Orkestrayı yönetırken şefın kullandığı değnek. 61
Güven... Bırbağlaç. 7/Nezle... Evierde odakapılannın açıl-
dığı genişçe yer. 8/Bir baglaç... Eskiden lise derecesinde-
ki okullara verilen ad. 9/ Dargın... Üst yani açık boru.