22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9NİSAN 1995PAZAR 10 PAZAR YAZILARI Yokaslında birbirimizden farkımız"Sendahabeni tanım^mışan?" Herhalde hepimiz bu cûmleyi en az bir kez kullanmışızdır. Ne yatıyor bu kırguüığm ve başkaldınmn ardında? Malum, hepimiz farklı olmak istiyoruz. Öteki insanlardan daha akıllı, daha güzel, daha iyi, daha ilginç obnak istiyoruz. "Bambaşka" olmaya çalışıyoruz. Bu yolda sahip olduğumuz tûm özellikleri seferber etmeye hazınz: "Bak,bendekigözler knnsede var mı? Ya şu efler? Hekelyazun? Yürüyüşüm de başkadır! Dostiufuma su kablmamçür! Sevdim mi de 'ASahına kadar severim!" Böyle biıbirine ulanıp gidiyor bizi herkesten ayırt eden özelliklerimiz. Söylemesek de başkalanna, içın için keyifleniyoruz bu farklılık duygusuyla. Aslında kötû bir şey yok bu işte. Insan farklıhğını anladıkça kendine saygı duymaya başhyor, sürûden aynlıyor. Ama bu duygu, içi boş bir gûvene, övûnmeye dönüşünce kantann topuzu kaçıyor; ayaklar yerden kesiliyor. Bazen de insan kendini yûceltmek için, ailesini, oturduğu mahalleyi, semtini, kentini ve üyesi olduğu ulusu arkasına alıyor: "Biziın sülatede bûtün erkekler atletikyapıbdır!Biz Adanalılar gözumüzü budaktan sakınmayız! Şu M0SK0VA HAKAN AKSAY dünyada Türkten daha mert olanı var mı?" Ve yine kıllı göğüslere vunılan yumruklarla bir övünme rüzgân toz duman ediyorortalığı... Sonuncusu, yani "Biz Türkkr (KürHer, Ermeniler, Franstdar, Amerikaldar, Ruslar vs.)" en büyük belalan açıyor insanlığın başına. Uluorta söylemlerden kanlı savaşlara uzanıyor. Başlangıçta selamladığımız "farklüık duvgusu", namlulara sürülen kurşunlarda şiddete dönüşüyor. Bağlı olunan politik, ideolojik ve özellikle de dınsel görûşler, rengarenk bir hasın birleştirmiyor. üzerinde seyahat edilen gemiye binlerce testere atıyor: "Biz überaller, siz sosyal demokratiar! Biz Müslümanlar, siz Hıristiyanlar!_" Bu dünyada kaç insan var? Yaklaşık 6 milyar mı? Bunlann kaçının kendi ulusunu ve dinini savunurken öteki uluslan ve dinleri karalamaya, hatta yok etmeye eğılımli olduklannı tahmin etmeye çalışıyorum da kendi kendıme; tahminim korkutuyor beni; yazmaya varmıyor elim. Yahu, şu insanlann hiç mi ortak özellikleri kalmadı? Baksanıza, hepsinde iki kol, iki bacak, bir gövde ve - bazılannda pek işe yaramasa da- bir kafa var! Iç organlan da aynı! Iç dünyalan da! Sevinçlerini gülerek, üzüntülerini ağlayarak görüntûlüyor hepsi! Ve hepsi sevgiyle ürüyor, yeni kusaklann tohumunu insan sıcağında anyor. Fransızın Fransızca, Çinlinin Çince konuşması o kadar önemli mi? Deri ve saç renkleri, yûz ve göz yapısı o kadar ayınyor mu ınsanlan? Almanlann çalışkan olarak bılinmesi. Almanya'yı tembellerden kurtardı mı? Ruslara tembel damgasını vururken uzayda bir numara olmalannı nasıl acıklayacağız? Ya dostluklan, aşklan, özverileri, ıhanetleri, kalleşlikleri, yagcılıklan hangı uluslara armağan edecek. hangilenni bunlardan anndıracağız? Eğer bana hiçbir Türk'ûn söyleyemedığini Kaika'dan veCamus'den . . öğrenmişsem, '- Türklüğümden mi vazgeçeyim, kitaplardan mı? Nâzım'ı keyifle okuyan bir Afrikah Türkleşiyor mu? Klasikleşen müzikler, şiirler, romanlar, tablolar neyi gösteriyor? Tek başına "klaak" kavramı bile, insanlığın tek bir bütün olduğunun en güzel isareti değil mi? Korelilere göre köpek eti tüm dertlere devaGüney Asya ve Çin'de yaygın olmak üzere köpek eti yeme alışkanlıği, Kore'de de var. Hemen belirtelim ki, eti yenilen köpekler herkesin bildiği "sûs köpekleri" değil. Bunlar özel çiftliklerde yetiştirilen, etli butlu ve birazdaaptal görünümlü;köpek gibi havlamasını bile beceremeyen, ama adı köpek olan hayvanlar. Özellikle hastalık sonrası, yeniden toparlanma dönemlerindeki hastalara doktorlan tarafından köpek eti yemeleri önerilir. Çok sıcak ve de çok rutubetli geçen yaz aylannda çalışma enerjısı ve buna bağlı çalışma isteğini kaybetmemek için de köpek eti, hemen öteki tüm etlerin önünde yerini alır. Bu mevsimde köpek eti yiyecek ekonomik gûçte olanlann, daha diri çahşhklan gözlenir ya da inanılır. Böylesi diriltici özelliği olan köpek etinin ^afrodbyak" özelliğiyse şaka gibi de gösterilse de hiç dıllerden düşmez. Osmanlı Sarayı macunculan, Uzakdoğululann bu tûrden deneyimlerine tanık olsalardı çok kanlı padişahlanna köpek etini gizli de olsa yedırirlerdi dinsel yasağa karşın. Buralarda da, ola kı her yerde baskı alüna alınmış SEUL ALİ R1ZA BALAMAN olan seks konusundan ötûrû köpek eti, açıkta vitrinlenerek satümaz; yenildiği de saklanılmaz ama pek reklamı da yapılmaz. Hatta yasak olduğu da söylenir, ama ben yasağa ilişkin hiçbir kayıda ve olaya tanık olmadım. Kore'de, Vietnam'da ve Çin'de olduğu gibi köpek etini vitrinlerinde sergileyen köpek eti kasaplan yok, ama isteyen istediği kadar köpek etini, açık hava pazarlannda, üstü bezle kapatılmı tezgahlardan satın alabilir. Özelliğinden olsa geTek. köpek eti her aşevinde bulunmaz. K.öpek eti satan aşevlennin adı "dört mevsjm aşevi"dir. Bu aşevleri, çoğunlukla zenginlerin aşın düşkünlükleri nedeniyle araba park yerleri olan, görece kentin dışanlığında ve de "aşkevteri" denilen motellerin yakınında yer alırlar. En ağır konuklar buralarda agırlandığı gibi genellikle pazar günleri ailecek yenilen toplu yemekler için de bu aşevleri yeğlenir. Evet, köpek eti yemek için az da olsa varsıl olmak gerek. Zira köpek eti, domuz etinden 6; dana etinden 4 kez daha pahalıdır - buralarda koyun etinden hiç söz edilmez; rastlantıyla koyun etiyle buluşanlar da "kokuyor" diye yemezler-. Tadı mı? Kesin bir şekilde tadını söylemek çok zor. Haşlama, ızgara, kızartma ve sebzeli çorba tûrleriyle sunulan bu et yemekleri, çok baharath ve de acıh yenildiğinden tadına varmak olası değil. Ancak tad amacıyla salt denendiğinde köpek etinin doku yapısının farkJılığından, sakatat türüne benzer bir tad bulmak olası. Kuzunun, oğlağın, dananın hatta domuz yavrulannın köpekten daha az sevilen hayvanlar olduğuna inandığını sandığım ve kendisini hayvanlar sevgisinden sorumlu sanan Fransa'nın ünlü bir film yıldızı, Kore Cumhurbaşkanı Sn. Young San Kim'ın yakın zamandaki Avrupa gezisi sırasında, basın aracılığıyla Korelilerin köpek eti yeme alışkanlıklanndan vazgeçmelerini istedi. Tarihi geçmişe dayalı köklü bir yemek kültûrûnün, istekle ya da yasakla kaldınlabilineceğine inanma saflığına Koreliler sadece gûlüp geçtiler. Terörle iç içe birAlmanya Dışişleri Bakanı Kinkel, Kuzey Irak'dan söz ederken "ÖJdürûkn tek bir srvilin fotoğran bile aleyhinize işter" gibilerden bir gözdağı vermişti. Ardından 7 çoban öldürüldü. Yabancı medya "Sorumlular Türkler" deyiverdi. Kızdık. "Kinkel bu şekilde konuşarak ola>lara çanak tutmuştur, teröristlere yol göstermistir'* dedik. Birkaç gün sonra tçişleri Bakanı Menteşe konuşuyor: "Gerçekten büyük huzursuztuk duymaktayım. Örada burada bombalar patlatmak suırtiyle turisüerimizi alıkoymak isteyenkr sahnede görüleceklerdir.'" Bir içışleri bakanı teröre ilişkin "kaygKuu" uluorta ilan edebilir mi? Bunu, yapsa yapsa, emrinde çalışanlara, basına kapalı bir oturumda söyleyebilir. Önlem alsınlar dıye. Oysa içişleri bakanı devam ediyor: "Küçücük bir bomba bir tarafa konuluyor. Patiıyor. Ondan sonra Türkiye'de terör vardır Türkhe'je gftmeyiniz propogandalan Avrupa'da, Batı'da yaygın hale getiriüyor.*' Turizm sezonu geliyor dıye bu sözler. Oysa terör, terörlüğünü yapacak. tçişleri bakanlığı da içişleri bakanlığını yapacak. ICıtlelen vıldırmak terörün LONDRA EDtP EMtL ÖYMEN amacı. Buna meydan vermeyecek önlemleri almak da içişlerinin amacı. Bu işin en yetkilisi çıkıp da "gerçekten büyük huzursuzluk duymaktayım" diyebilir mi? Bu adeta "Çaresiz durumdayız. Turist gelmezse mahvoluruz. Aman bomba momba koymayın rieaederim" demekle aynı. Adamın bomba koymayacağı varsa bomba koyar bu laftan sonra. Kinkel ile Menteşe'nin açıklamalan arasında fazla bir fark yok. Alman bakan, sıvilleri öldürüp fotoğraflannı çekin, bunu Türklere zılgıt çekmek için kullanalım demeye getiriyor. Ipucunu alanlar hemen 7 kişiyi öldürüp fotoğraflannı dünyaya yayıyorlar. Türk bakan ise oraya buraya bomba koyup turistleri ürkütmeyin diyor. Şimdi bunun da ıpucunu alanlar, bir yerlere bomba koyup turistleri ürkütmesin mi yani? Hem zaten kendi kendimıze gelin güvey olmayalım. En azından Ingiltere açısmdan bakıldığında Türkiye, terörle yaşayan bir ülke. Ingiliz Dışişleri Bakanlığı'ndan Türkiye konusundaki uzun uyanda özetle şöyle deniliyor: Ülkenin batısında güvenliğiniz garanti edilemez. Ama Doğu ve Güneydoğu'ya gitmeyin. Gitseniz bile anayollardan büyük kentlerden aynlmaym. Bu uyan, otomatik bir bant kaydında. İsteyen, Bakanlığm Seyahat Öneri Ünitesi'ne telefon edip Türkiye'nin güvenli-güvensiz bölgelerini sorup öğrenebilir. Telefon: 00.44.171.270.4129 Elektrikler kesildi, Kopenhag nefes aldı Kopenhag sah gecesi 8'e 10 kala karanlıklara gömüldü. Kopenhag'ta sah gecesi geceyansına kadar 4 saat hayat neredeyse durdu. Elektrik kesintilerine alışık olmayan Kopenhag, karanlığa ve elektrik öncesi zamana haziTİıksız yakalandı. Jenaratörsüzlük yüzünden sinemalann projektörleri, tiyatrolann gösterileri, lokantalann mutfaklan durdu. Raylardakı elektronik makaslar işlemediği için tren seferlen kesildı. Kopenhag, karanlıkla birlikte sessizliğe, ben de nihilist düşüncelere gömüldüm. Ertesı gün televizyon haberlerine çıkan bıyığı henüz terlemeye başlamış delikanlı çocuk "tyi oklu, ktzkardeşimle konusma fırsab bukJum" dedi. "Normal olarak konuşmuyor musun" sorusuna utangaç edasıyla "Hayır'' diye cevap verdi. Barlarda ve cafelerde bulusanlar, her tür konuşmayı en üst perdeye zorlayan elektronik müzik aletlerinin suskunluğu sayesinde mum ışığında fisıltılı sohbetlere daldılar, kent yaşamının nihilist etkilerinden bahsettiler, kendilerinin şahit olmadıklan eski günleri yadettiler. Televizyona çıkan polis memuru "Kopenhag bir New York obnadığûn gösterdi, dün gece her zamankinden daha sakin geçti" diye rapor verdi. Sessızliğı sadece karanlıkta flört eden genç kızlann fingjrdeyışleriyle sakin bir dere gibi akıp giden trafıkteki arabalann asfalttaki teker sesleri bozdu. Kopenhag salı akşamı karanlıkta kendine geldi Kopenhaglı her zamankinden daha cok dükkanlan KOPENHAC FERRUH YILMAZ yağmalamadı, camlan kırmadı, ırza geçmedi, birbıriyle kavga etmedi, tarihsel bir duruma şahit olmanın özel duyusunu yaşadı. Bütün kıyamet alametlerinin gerçekleşmemesini, elektriklerin salı gecesi kesilmesine bağladım. Bir cuma gecesi karanlığa hapsedilmiş sakin bir » Kopenhaglı tahayyül edemedim. Ertesi gün polis memurlannın, sigorta şirketlerinin koruma görevlilerinin aynı memnunıyetle gülümseyebileceklerine ihtımal veremedim. Nihilist kent yaşamının alkol tüketimine ve artesi gün tatil olup olmadığına bağlı olarak zuhur ettiğine karar verdim. Şimdi Danımarka'daki bütün basm-yayın organlan sözbirliğı etmişcesine hemşireleri ve ebeleri dokuz ay sonra işlerinin aniden yoğunlaşacağı konusunda uyannakla meşgüller. Ömek olarak, 1978' deNew • » York'taki elektrik kesintisinden tam dokuz ay sonra doğum oranının yüzde 33 oranında artnğım gösteren istatistikleri vermekteler. Ben bu istatistikleri ve karanlıkla doğum oranı arasındaki bağıntıyı, prezarvatif çağında anlayabilmiş değilim. Bu nedenle dokuz ay sonraki ıstatistiklen merakla bekliyorum. Faşist dazlaklann günlük sporu şiddetMetro sürücüsü, gecenin son seferlerinden birini yapıyor. Treni perona yaklaşırken raylann üzerinde birini görüyor. Gördüğü gölge, yerden kalkıp perona tırmanmaya çalışıyor. Sürücü, o sırada çoktan frene basmış durumda. Trenin madeni tererlekleri, celik raylarda kayıyor. Gördüğü görüntü perona çıkmayı başarmak üzere. O sırada bir şey oluyor, kara görüntü sıkı bir tekme yemiş gibi havada paralel hale gelip trenin önüne düşüyor sırt üstü. Ertesi gün gazetelerde bir haber: Stockholm'ün kuzeyindeki Bromma'da 35 yaşındaki bir adam metroda ezılerek öldü. Trenin sürücüsünun dedikleri epey sonra açıklanıyor: "Adam perona çıkmak üzereydL Ne oldu anlamıyorum. Ne var ki ben treni durdunır durdunnaz bir grup kafası yerinde genç geldi >e 'Aldırma, suç sende değıl" dedi HaOerinden korktum, polis gelene dek kendimi kabinime kilittedim.'" Genç adam. akşam gazetesi Aftonbladet"te çalışıyor. Güneşli bir pazar sabahı işine ya da nereyeyse oraya gitmekte. Stockholm'ün en şirin semtlerinden birınde, belediyenin parasıyla STOCKHOLM GÜRR4N UÇKAN Dazlaklar için aynlan tarihi binanın önunden geçerken ansızın 17 yaşındaki bir Dazlak saldınyor. Saldırgan onu bir anda yere yıkıyor. Kafasına epey vurduktan sonra, postalh ayaklannı birleştirerek adamın kafasında zıplıyor Genç adam iki haftadır komada... Yılbaşı gecesi kafası ezilerek öldürülen genci mı, yoksa gece geç vakit evine/ dönerken evinin hemen önünde kafatası çatlatılarak ağır yaralanan üç çocuk babası adamı mı anayım burada? Şiddet. kafayı çektikten sonra, sürüye yaranmak için yapılan bir çeşit spora dönmüş durumda. Artık piyango kime çıkarsa ona düşüyor sınırsız hjrpalanma ve büyük bir olasılıkla tekmelenerek olusan büyük ikramiye. Faşist Dazlaklar, bu olaylann en önemli sorumlulan. Hayvanca içme ve en vahşi bir hayvanda bile görühneyen saldırganlık, raconıT. Yurtdışından yaşlı akrabası gelen bir kadın, ilk kez metroya bindiklerinde Dazlaklann bütün vagona nasıl saldırdığını 'büyük amcasınm'başını tekmelediklerini gazetede yazdı. Basında kimi anlayışlı kalemşörler olaylan 'kasaba çocuklannın aşın eğlenmeterf olarak yonımluyorlar. En büyük destekleri ise buraya sonradan gelmiş ikinci kuşak göçmenlerin, kendi çetelerini oluşturmalan. Türklerin de azımsanmayacak derecede temsil edildikleri bu çetelerin en önemli eylemleri, Dazlaklan dövmek ve yalnız kişileri döverek soymak. 34 yıldır LPG sektöründe hizmet veren ve tamamı yerli sermaye kuruluşu olan •langazTÜRKİYE GENEUNDE. tamamı Sanayı Bakanlığınca tescillı TSE damğatı ve «gortalı, güven dolu, 3.500.000 adet 2 tcg'lık ptknik ve 2.500.000 adet 12 kglıkaıle tüplertyle ocak. fınn, şofben ve aıle mutfağına. 30 000 adet 45 kglık sanayı tüpltnyte ve 668 bayıı ıle atxjnelenne ve sanayıye hizmet veren MİLANGAZ istanbul'un asağıda belirtilen semt ve ılçelennde LPG bayllikleri verecektir. Siz de Demlrören Grubtı'nun aile huzuru içlnde, güven dolu çalışma oıtamına katılmak ıstıyorsanız. Lûtfen aşağıdakı adres ve telefonlara başvurunuz. SEMTUR VE İLÇEIER • Tuzla • /Nmavutköy |Boğai; • Şıle • lCurtulus • Ûnalan • Enter • Samandıra • Emırgan • Herefce • Venıköy • Ağva •Yedıkuie • Caddetoostan • Lsvent • Ataköy • Bakjrtöy • Ye^lköy • Toduıparan • tojuyotu • Kjsjfclı Gend Mûdûrtük: Şf$hane >bkusu Defrurûren Han No 2 Azapkap>-lstantxjl fel |O-212| 254 38 61 254 01 98-235 01 35- 235 01 34 IDo^an FklarvBcna Aslanw-E(t»m S l DEMİRÖREN L P G G R U B U "Hayatınız bızım ıcın degerlıdıı" ARTİM İNŞA.\T TESİSAT SAN. ve TİC. A.Ş. OLAĞAN GENEL KURUL TOPLANTISINA DAVET SicilNo.:Kadıköy8988 Şirketimizın yılllık hıssedarlar olağan genel kurul toplanası. aşağıdakı gundemı göriişüp karara bağlamak uzere 26 Nısan 1995 giınu saat 16:30da Inonü Cad. Ozan Sok. Hamdiye Yazgan îş Merkezı No.:17 K. 6 D. 6 Kozyatağı - İSTANBUL adresınde >apılacakür. Sa>in hissedarlanrrann loplantıya kanlmalanm, ka- tılamayacak olanlann aşağıdakı vekaletname omeğıne uygun vekıllen aracılığıyla temsıl edilmelenni arz ede- riz. - , • Yönetiın Kunıli) GÜNDEM 1. Genel Kurul Divan heyetinın seçimi ve toplantı tu- tanağırun ızmalanması ıçın yetki verümesı, 2. 1993-1994 >ıb hesap donemlen hakkında Yö- netim Kunılu ve Murakıp raporlannın okunması, 3. 1993-1994 hesap donemlennı Bilanço Kar-Zarar hesaplannın tetkıki ve tasvibı hakkında karar aJınmâsı. 4. Yöneüm Kunılu üyeleri üe muıakıbın ibrası. 5 Yeni murakıbın seçilmesi. 6. T.T.K.'nun 334 ve 335'ınci maddeleri gereği Yö- netim Kurulu üyelerine yetki verilmesi. 7. Dilek ve temennıler. ıletn n InArtim Inşaat Tesisat San. ve Tic. A.Ş.'nin 26 Nısan 1995 gunu saat 16:30'da yapılacak Olağan Genel Kurul toplannsında benı temsıle yetkıhdir. Vekalel Veren Adı Soyadı tmzası Hisse Adedi OyAdedi AR YAPI İNŞAAT SAN. ve TİC. A.Ş. OLAĞAN GENEL KURUL TOPLANTISINA DAVET Sıcil No.: 283438-231020 Şirketimizın \ılllık hissedariar olağan genel kurul toplantısı. aşağıdakı gündemı görüşup karara bağlamak üzere 26 Nısan 1995 gunü saat 16:45de İnonu Cjd. Ozan Sok. Hamdiye Yazgan Iş Merkezı No. 17 K. 7 D. 6 Kozyatağı - İSTANBUL adresınde >apılacaktır. Sayın hıssedarlanmızın toplantıya katılmalannı. ka- tılamayacak olanlann aşağıdakı vekaletname örneğıne uygun vebllen aracılığıyla temsıl edilmelenni arz ede- nz. Yönetım Kunılu GÜNDEM 1. Genel Kunıl Divan heyennın seçimi ve lopland tu- tanağımn izmalanması içın yetki venlmesi. 2. 1994 yılı hesap dönemleri hakkında Yonetım Ku- nılu ve Murakıp rapoıiannın okunması. 3. 1994 yılı hesap dönemlerinı Bilanço Kar-Zarar hesaplannın tetkikı ve tasvıbi hakkında karar alınınası. 4. Yönehm Kurulu üyelen ile murakıbın ibrası. 5. Yeni murakıbın seçilmesi, 6. TT.K.'nun 334 ve 335'inci ınaddeleri gereği Yö- netim Kurulu üyelerine yetki verilmesi. 7. Yeni Yonetım Kurulunun seçilmesi. 8. Dilek ve temenniler. Vekaletname Omeği: Ar Yapı tnşaat San. ve Tic. A Ş nın 26 Nısan 1995 gunü saat 16:45'de yapılacak Olağan Genel Kurul top- lanbsında bem temsile yetkılidır. Vekalet Veren Adı Soyadı tmzası Hisse Adedi Oy Adedi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle