Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9 NİSAN 1995 PAZAR
HABERLER
Tren Kazası: 19
yaralı
• NİĞDE (Cumhuriyet) -
Kiğde'nin Ulukışla
ilçesinde Çukurova
Ekspresi'nin bir yük treni
ile çarpışması sonucu
meydana gelen kazada 19
kişi yaralandı. Ankara'dan
Adana yönüne gitmekte
olan Recep Yakışık
yönetimindeki 652 sefer
sayılı Çukurova Ekspresi,
Mersin'den Konya'ya
gitmekte olan ve Çıftehan
Istasyonu'nda bekleyen
Hüseyin Başruğ
yönetimindeki 4692 sefer
sayılı yük trenine çarptı.
Çukurova Ekspresi "ne
yanlış yol verilmesi sonucu
meydana geldiği bildirilen
kazada yaralananlann
durumlannın ciddi
olmadığı ögrenildi.
Yetkilıler kazanın, trenın
istasyonda durmak için
yavaşladığı sırada meydana
gelmesinin faciayı
önlediöini bildirdiler.
Kazan patladı: 2
er şehit
• SIVAS(AA)-Sıvas'ta5.
Er Eğitım Tugayı'na bağh
178. alayda bulunan askeri
cezaevinde. kalorifer
kazanının patlaması sonucu
2 er şehit oldu. Önceki
gece meydana gelen
olayda, henüz bilinmeyen
bir nedenle askeri
cezaevinın kalorifer
kazanında meydana gelen
patlamada. görevli piyade
er Hasan Erdos (Kars) ile
Kadri Döner(Bitlis),
hayatını kaybetti.
'Muhtarlar üvey
evlar
• ADANA (AA) - Türkiye
Muhtarlar Derneği Genel
Başkan Yardımcısı
Ramazan Özünal,
muhtarlann "üvey evlat
muamelesi" gördüğünü
öne sürdü. Özünal.
dûzenlediği basın
toplantısında. muhtarlann
devlet otoritesinin "kumu,
çakılı" olduğunu ifade etti.
Çiller'in ABD
gezîsi öne ahndı
• ANKARA(AA)-
Başbakan Tansu Çiller'in
ABD'ye yapacağı gezinin
bir gün öne alındığı
bildirildi. Başbakanlık
basın merkezinden yapılan
açıklamaya göre Başbakan
Çiller'in 16-22 nisan
tarihlerinde New York.
VVashington ve Houston'ı
kapsayacak gezisinin tarihi,
" 15-22 nisan" olarak
değiştirildi. Açıklamada,
Başbakan'ın New York,
Washington ve Houston
programında bir değişiklik
olmadığı kaydedildi.
Antalya'da fahri
konsolosluklar
• ANTALYA (AA)-
Antalya'daki fahri
konsolosluklann sayısı 8'e
yükseliyor. Ata Küner
tarafından temsil edilecek
Norveç'in Antalya fahri
konsolosluk bürosunun, 11
nisan salı günü açılacağı
belirtildi. Antalya'daki
yabancı ülke fahri
konsolosluklan ve
yöneticileri şöyle:
Avusturya (AH Rıza Balcı).
Almanya (Metin
Gürkanlar), Ingiltere
(Hasan Sıtkı Pınltı),
Ispanya (Hasan
Akıncıoğlu). Isveç (Salih
Çopur), Ttalya (Gaye
Doğanoğlu) ve KKTC (S.
Bumin Atay).
Trenin attında
kaldı
• İSTANBUL(AA)-
Avcılar'da 7 yaşındaki bir
kız çocuğu. 'BaUcan
Ekspresi'nin altmda
kalarak feci şekilde can
veTdi. tstanbul'dan
Kapıkule yönüne gitmekte
olan 81022 sefer sayılı tren,
Altınşehir yakınlanna
geldiği sırada 7 yaşındaki
Merve Altıntaş'a çarptı.
Altıntaş olay yerinde
ölürken babası Ersoy
Altıntaş sinir krizleri
geçirdi.
Motor nöron
İSTANBUL(AA)-
tngiltere'de bir ilaç fırması
tarafından bulunan
'Riluzole" adlı ilacın birtür
kas hastalıgı olan 'motor
nöron'un ilerlemesini
yavaşlattığı bildirildi. Kas
Hastalıklan Derneği 'nin,
Uluslararası Motor Nöron
Hastahğı Derneği'ne
dayanarak yaptığı yazılı
açıklamada, ilacı bulan
firmanın, bu ilacı tüm
hastalar için ulaşılabilir
hale getirmek amacıyla
girişimlerde bulunduğu
bildirildi.
Türk ve Şili halklannın karakterlerinin birbirine çok benzediğini söyledi
Sifleyman Demirel ŞilFde• Cumhurbaşkam Süleyman
Demirel'e, Şili Üniversitesi
tarafından Andreas Bello Nişanı
verildi. Demirel, buradaki törende
yaptığı konuşmada, "Batı Avrupa
ile mevcut geleneksel ve
kurumsallaşmış bağlanmızı
Avrupa Birliği ve gümrük
birliğine girerek pekiştireceğiz.
Türkiye gümrük birliğini Avrupa
ile tam bütünleşme hedefine gö-
türecek bir geçiş süreci olarak
görmektedir" dedi.
SANTIAGO (AA) - Cumhurbaşkam
Süleyman Demirel, "Batı Avrupa ile mev-
cut geleneksel ve kurumsallaşmış bağlan-
mızı Avrupa Birliği ve Gümrük BirliğTne
girerek pekiştireceğiz" dedı.
Cumhurbaşkam Demirel, Şili Üniversi-
tesi tarafından kendisine Andreas Bello
Nişam'nın verilmesi dolayısıyla düzenle-
nen törende yaptığı konuşmada, Türk \e
Şili halklannın karakter özellikleri ve ko-
nukseverliklerinin birbirine çok benzedi-
ğini ve bunun iki ülke halkını yakınlaştır-
dığını söyledi. Türkiye'nin Asya ve Avru-
pa arasında bir köprü devletı ve aynca bir
Balkan, Akdenız ve Ortadoğu ülkesi ol-
duğunu belirten Demirel. sözlerini şöyle
sürdürdü: "Knruluşundan beri üyesi oldu-
ğumuz Avrupa Konseyi ve 44 yıJdır üyesi
olduğumuz NATO çerçevesinde, Batı Av-
rupa ile mevcut geleneksel ve kurumsal-
laşmış bağlanmızı Avrupa Birliği ve Güm-
rük Biriiği'ne girerek pekiştireceğiz. Tür-
kiye Gümrük Birliği'ni Avrupa ile tam
bütünleşme hedefine götürecek bir geçiş
süreci olarak görmektedir. Türkiye aynca,
belli başlı dünya ve Avrupa kuruluşlanmn
dışında. kendj bölgesinde İslam Konferan-
sı Örgütü ile İslam Kalkınma Bankası'nın
da üyesidir. Karadeniz Ekonomik İşbirliği
girişiminin miman ve öncüsüdiir. Ba/j ya-
kın komşulan ve Orta Asya ülkelerinden
oluşan Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (ECO)
içerisinde de önemli ve aktif bir rol oyna-
maktadır."
NOTLAR
Moneda Sarayı'nın
duvarlan
hâlâ delik deşik
AYDIN ENGtV
SANTIAGO-Bız, sıze
And Dağlan'ndan söz
etmek ıstıyorduk. Koca bir
anakarayi kuzeyden
güneye aşılmaz bir duvar
gibi kesen, sonsuz karlar
ve erişilmez doruklar ve
dumanı hâlâ tüten
volkanlar ülkesinden. And
Dağlan'ndan.
Vazgeçtik.
Şili toprağma ınıp Carrera
Öteli'nin yolunu
tuttuğumuzda Santiago
kenti bızim için bir
fotoğrafbiledeğildı. Salt
birkaç sözcük. Allende,
Pinochet, ITT (Amerikan
Telefon ve Telgraf Şirketi)
ve Santiago Bankası,
Moncado Kışlası ve
Moneda Sarayı...
Eşyalanmızı odaya atıp
balkona çıktığımızda
Santiago ete kemiğe
bürünüverdi: Karşımızda,
bir taş atımı uzakta bildik
biryapı: Moneda.
Küçücük bir kent
meydanının bir köşesinde
koca Carrera Oteli, öteki
ucunda uğursuz Moneda
Sarayı.
Uğursuz kışla
Art arda fotoğraflar ve
anılar uçuşmaya başladı.
Moncado Kışlası'nda (ne
çok Moncado Kışlası var
bu anakarada ve hepsı de
ne kadar uğursuz, kanlı)
kalkan jetler makineli
tüfeklerle sarayı taramaya
başladılar. Dört tank,
taretlerini Moneda
Sarayı'na çev irdi ve
ateşledi. Duvarlar
mermilerle delik deşik.
Jetlerin cayırtısı kulaklan
tırmalıyor. yüreklere korku
sanyor. Bir adam. Adı
Allende. Salvatore
Allende. Moneda
Sarayı'nın koridorlanndan
birinde. Çevresinde üç dört
yiğit. Elinde fukara bir
tabanca*..
Sonrası bir türkü: Yiğidim,
aslanım, burda yatıyor!..
Geceyansını geçtik.
Türkiye'de çocuklar okula
gidiyor. Biz otelin bannda
konyak ve kahveyle günü
tamamlıyoruz.
Yanımızdaki yüksek bar
iskemlesine biri tırmandı,
yerleştı. Garsonlan tanıyor.
Bir şeyler ısmarladı.
Üstüne vazife değilken.
lngilizcesi kıt barmene bir
şey anlatmaya çabalayan
bizlere dönüp gönüllü
çevirmenlik yapmaya
başladı.
Allende sonısu
Işte, bu içkinın adı Pısco
Sour'dur. Soğuk içilir ve en
iyisi bire bir ölçüsünde
limon suyuyladır filan...
Ingilızceyı bırakıp
Almancaya geçince
zorunlu ahbabı da bız
olduk.
Sohbet yürümeye başladı.
Yavuz Donat yanaştı, "Sor
bakalınTdedı: "Allende
için ne diyor."
Sorduk. Yanıt rezalet:
- Ah, o zat her şeyi berbat
etti. Ama Allah'a şükür
geçti o günier.
Yavuz Donat'la bakıştık.
Ikimiz de aynı şeyi
düşünmüşüz: Herifi
dövsek mi acaba?
- Pekı Pinochet?
Gözleri parladı:
- Biliyor musunuz, Şili
halkı nankördür. Pinochet,
bu ülkeyi bugüne getiren
adam. Biliyorum,
biliyorum, ölen onca
kişiden söz edeceksiniz.
Ama ben yemin ederim ki
hiçbir ölüm emrinin
altmda 'Grand General'ın
imzası yokrur. Hiçbir ölüm
emnnin...
Yavuz Donat, adamm
suratına tükürür gibi güldü.
Biz gene kaldık herifle baş
başa, sabahın üçbuçuğuna
kadar biz sorduk, o anlattı.
- Allende, ah o budala,
Chuquicamata'da yaşadı.
Beden burada, ama kalp
orada... Chuquicamata...
Evet kuzeyde. Dünyanın
en büyük bakır madeni var
orada. Onbinlerce işçi
calışır. Para kazanırlar,
para...
Allende onlara gitti işte.
Burada. Santiago'da hayat
söndü. Şimdi gene o güzel
günlere döndük... Biliyor
musunuz burada,
Santiago'da çok büyük
şovlar olur. Şov, biliyor
musunuz eğlence. Kızlar,
kibar hanımlar, zengin
beyefendiler. Ama gerçek
Hatipoğlu şeriatçı
toplantıyı savundu
TÜREY KÖSE
ANKARA - Sudan'da
yapılan ve şeriatçı terör
örgütlerinin de bulunduğu
toplantıya katılan TBMM
Başkanvekili RP Çorum
Milletvekili Yasin Hati-
poğlu, kendisine yönelti-
len eleştinlere, "Çok çir-
kin, demokrasiye uyma-
yan, düşünce ve seyahat
özgürlüğüne uymayan yo-
rumlar'' karşılığını verdı.
Hatipoğlu, Millı Istihbarat
Teşkilatı'nın (MİT), Su-
dan toplantısını izlemeye
alması konusunda da,
"MİT o kadar zahmet
edeceğine keşke bana gel-
selerdi. Oralarla uğraşa-
caklanna Kuzey Irak'la il-
gili rapor hazırlasalardı"
yorumunu yapti. Hatipoğ-
lu, konferansa katılan şe-
riatçı "Müslüman Kar-
deşler" örgütünün 'terö-
rîst' olmadığını da öne
sürdü.
"tslamiyete karşı saldın'
ve dini çatışmalann ya-
şandığı Müslüman ülke-
lerdeki gelişmelerin tartı-
şılması gündemiyle 80 ül-
kenin temsılcilerinin katı-
hmıyla Sudan'da yapılan
"Müslüman ve Arap
Halkları Konferansı'"na
giden Hatipoğlu, Türki-
ye'ye döndü. Hatipoğlu,
Cumhuriyet'in sorulannı
yanıtlarken, şeriatçı terör
örgütlerinin de katıldığı
toplantıya gitmesine iliş-
kin eleştirilerin anımsatıl-
ması üzerine, "Çok üzgü-
nüm. Halbuki Cumhuri-
yet gazetesinin bunu anla-
yışla, keyifle karşılaması
gerekirdi. Bir tek Cumhu-
riyet'te eleştiri çıktı. Bu
yorumlar çok çirkin, de-
mokrasiye uymayan. dü-
şünce ve seyahat özgürlü-
ğüne uymayan yorumlar"
dedi. Hatipoğlu, toplantı-
da Yunanlıların Kuzey
Irak operasyonu ile ilgili
kulislerine karşı ciddi ça-
ba gösterdiğini ve etkili
olmalarını engellediğini
anlattı. Toplantıya katılan
"Müslüman Kardeşler"ın
terör örgütü olmadığını
savunan Hatipoğlu, şunla-
n söyledi:
"Müslüman Kardeşler'i
niye terörist grup kabul
ediyorsunuz? Aynca, şöyle
bir takdim de olmadı, fa-
lan ülkeden falan ekip di-
ye takdim olmadı. Bir ör-
güt ismi takdim edilmedL
Hangi ülkeden, hangi ör-
güt gelmiştir bilmiyo-
rum-."
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel,
Türkiye'nin, ilişkilerinin çok yönlü niteli-
ğiyle ve bütün bu farklı örgütlere üyeli-
ğiyle artık yalnız Avrupa ile Asya ya da
Ortadoğu arasında değil, Avrupa ile Pasi-
fik havzası arasında da doğal bir birleşme
noktası. bağlantı ve çekim merkezi konu-
muna geldiğini söyledi. Demirel, "Dola-
yısıyla, kendi bölgesinde benzer bir prestij
ve konuma sahip Şili ile siyasi, ekonomik
işbirüğinin yanı sıra biümsel ve kültürel
alanda zenginleştirilmiş ilişkiler kurulma-
smı arzu ediyoruz* dedı. Cumhurbaşkam
Demirel, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuru-
cusu Atatürk'ün, daha 1920'li yıllarda
"Hayatta en hakiki mürşit Uimdir" diye-
rek çağdaş üniversitelerin temelini atugı-
nı, Türkiye'de üniversitele-
rin sayısının 57'ye ulaştığı-
nı ve bu üniversitelerde
Balkanlar. Kafkasya, Orta
Asya ve Afrika'dan on bin-
lerce öğrencinin burslu
olarak okuduğunu bildirdi.
Yeni bir dünya
•BABA' SELAMI - Demirel. Santiago"da halktan büyükilgi gördü. Demirel, kendisi-
ne sevgi gösterilerinde bulunan Santiagolulan şapkasıyla selamJadı. (Fotoğraf:AA)
beyefendiler. Şampanya,
müzik ve dans.
Brezilya'dan. hatta
Fransa'dan. ltalya'dan en
ünlü dans gruplan, artistler
gelir buraya. Allende
zamanında Santiago
söndü. Hayat, politika
oldu. Ben size bir şey
söyleyeyim mi...
'O bizi sevmedi kL.;
- Söyle.
- Politika gelince hayatın
tadı gider.
Eh, bu da bir yaşam
felsefesi olmalı. Ama epey
sefil ve yoz bir yaşamın
felsefesi anlaşılan.
Herif pervasız anlatıyor. O
yıllarda Şili seks
turizminde önceliği
Brezilya'ya kaptırdı ve bir
daha da geri alamadı. Oysa
A\Tupa'dan, Kuzey
Amerika'dan su gibi para
akıyordu Santiago'ya...
Anlaşıldı bu 'pezevenk',
Allende'ye düşman.
generale hayran. Hesabı
ödeyip kalktık.
Bir başka gazeteci arkadaş,
sokaktaki halkla kısa
röportajcıklar yaptı. Birine
sordu:
- General Pinochet'yi
seviyor musunuz?
Yanıt tertemiz:
- Niye? O bizi hiç sevmedi
ki...
Otelin balkonundan
Santiago Bankası'nın
heybetli binası görünüyor.
Az ilerisinde de ITT...
Santiago'da ilk sabah.
Demirel, Şili Devlet
Başkanı Frei ile buluşacak.
Moneda Sarayı'na
yürüyerek gidıyoruz. Zaten
topu topu yirmi-otuz adım.
Moneda Sarayı'nın
duvarlannı delik deşik
eden mermilerden bu yana
yirmı iki uzun yıl geçti.
Ama zaman, duvarlardakı
kurşun izlerini yok
edememiş. Üstleri çimento
ile doldurulup badana
edilmiş. Ama çürük birer
diş gibi smtıyorlar hâlâ,
kolayca seçiliyorlar.
Moneda Sarayı'nın
duvarlan hâlâ delik deşik.
Ülkede en üst düzeyde
devlet töreni var. Ama
Genelkurmay Başkanı ve
Kara Kuvvetleri Komutanı
törende yok. Anlaşılan,
insan önüne çıkmaya ne
yüzü, ne yüreği var.
Adamm adı: General
Pinochet
Kutsal çatısı altında bu-
lunduğu bu ilim yuvasının,
dünyadaki muadilleri gibi,
insanlığın bakışlannı 21.
yüzyıla yöneltmelerini sağ-
layan bir geniş pencere ro-
lünü ifa ettiğini kaydeden
Demirel, sözlerine şöyle
devam etti: "Bu pencere-
den bakmca insannk. banş,
huzur, sükûn, refah ve gü-
venlik içüide yeni bir dünya
görmek istemektedir. Böyle
bir dünyaya kavuşmak bü-
tün insannğın hakkıdır. Bu,
kutsal bir hedefrir ve dün-
yamızı bu hedefe, zihinleri
ilim ışığıyla aydınlanmış
bugünün gençleri ulaşüra-
cakör."
Cumhurbaşkam Süley-
man Demirel, dünyada bir
taraftan nüfusun arttığını.
diğer taraftan kaynaklann
azaldığını belirterek, dün-
> anın bir kesiminde refah
yaşanırken, diğer kesimin-
de açlık ve yoksulluğun ol-
duğunu söyledi. Bu çeliş-
kileri gidermenin, hükü-
metlere düşen asli bir gö-
rev olduğunu ve ilmi esas-
lara dayanmayan çarelerin
çelişkileri gidermede ye-
tersiz kalacağını kaydeden
Demirel, "Bunun için, di-
vorum ki üniversiteler in-
sanlığı 21. yüzyıida refah ve
huzura götüren yelu aça-
caklar ve bu yolu aydınlata-
caklardır" dedi
Türk ve Şili üniversitele-
rine, birbirlerini yakından
tanıma ve gençleri çağın
icaplanna uygun olarak ye-
tiştirme çağnsında bulunan
Cumhurbaşkanı Demirel,
sözlerini şöyle tamamladı:
"Bugün imzalanan kültür
anlaşmasının işlerliğe ka-
vuşmasıyla, Türkiye'den ve
Şili'den her geçen gün daha
fazla sayıda öğrencinin, bir-
birinin okul ve ünKersitele-
rinde öğrenim görme ola-
nağı bulması, ülkelerimiz
arasındaki mesafeyi kısal-
tacaktır. Santiago nun La
Prado bölgesinde, Şilili öğ-
rencilerin devam ettiği,
Atatürk'ün adım taşıyan
bir eğitim kurumunun bu-
lunmasını kültürel yakın-
laşma arzumuzun simgesi
olarak görmekteyim. Bu
itibarla dünya kültür hazi-
nesinin değerli ömeklerin-
den Gabriela Mıstral'ler,
Pablo Neruda'lann memle-
keti ile kültürel işbirliği
yapmak bizim için bir onur
olacakür."
ÇİZMEDEN YUKARI /MUSA KART
p
B/R K/LO
Bi'R K/LO
TAN AĞ!Q OLDU
BUfKfU KABUİ-
MtKRO
DtNÇ TAYANÇ
Olmayacak Duaya
Amin (!)
Peygamber Muhammet "Tîcaret eyleyiniz" bu-
yurmuş ya, aradan geçen bunca yüzyıkjan sonra,
bizim Müslümanlar(!) da ticaret eyliyorlar! Tek fark-
la; peygamber mal ticaretinden söz etmiş, bizim
"zamane" Müslümanları, işi din ticaretine dökü-
yor!!!
Yıllardan beri, ben dinlemekten usandım, Hcx;a(!)
söylemekten usanmadı "Batı kulüpçüler" demek-
ten. Hoca'ya ve türlü çeşitli inananlanna(!) bakacak
olsa, "Batı'nın her şeyi Hıristiyanlık kokuyor. Ba-
tı'ya öykünmekle Hıristiyanlaşmak arasında hiç
fark yok..." gibilerinden bir sonuca varıyor insan.
Aslında, kerametleri kendilerinden menkul Hoca-
efendi hazretleri ve de mürit şürekâsını bu sözle-
rinden ötürü hiç de haksız saymıyoaım. Nasıl sa-
yayım? Türkiye Cumhuriyeti'ni Batılı bir devlet ola-
rak geliştirmek ve Batı uygarlığının çağdaş duzeyi-
ne yükseltmek, Mustafa Kemal'in ve Kemalist
Devrimler'in temel ilkesi değil mi? Öyleyse, hacı-
hoca takımının "Batı'nın nezdinde" Kemalizmi ka-
ralamasından doğal ne olabilir kiü!
Bu doğal olunca da elbette ki Hıristiyan Batı, İs-
lam âlemini yok etmek için her türlü birinci, ikinci,
üçüncü ve ille de "dördüncü" güç etkinliğine kalkı-
şıyor ve "melanetine" ulaşabilmek için "beşinci
gücünü" kullanmaktan geri kalmıyorü!
Bizim hacı-hoca takımına göre "Kurtuluş şeriat-
tadırü!"
Buraya dek, herif-i naşeriflere hak vermeden(!)
edemiyorum!
lyi de buradan sonrasında aklım kanşıyor!
Müslüman Bosnalılara yardım ayağında milyarlar
toplayıp, sonra da "kalk gidelim" yapan; Batı'nın
Hıristiyan ülkelerinde kurulu ve de adlannın başın-
da "sosyalist" yazılı partilerden para yardımı alan
bunlar değil mi?
Hıristiyanlığın yayılma çağlarında pek revaçta
olan Cizvit papazlannı aratmayacak "misyoner"
ilişkileri içine girenler kim? Cizvit misyonerleri mi- •
sali; Cezayir'den, Suudi Arabistan'dan, Pakis- '
tan'dan ve daha nice "şeriat kalesi"nden °vaiz" it- \
hali ne demek oluyor? ,
Imam-Hatipler'den Kuran kurslarına, şeriat kıs-"
kacına alınmış ortaöğretim kurumlarından askeri ,
okullara dek dinsel amaçlı eğitimi yaygınlaştırmak- .
la, Hıristiyanların yayıldıklan ülkelerde ısrarla açıp ,
koruduklan "papaz okullan" arasında ne fark var?
Müslümanlıkta olmayan "sofra duası", son gün-
lerde ansızın "Hıristiyanlığa dönmüş bir Müslü-
man" gibi, nasıl olup da soframızın baş köşesine
kurulabiliyor? •
"Medeni nikâh ne demek? Nikâhın hası imam .
nikâhıdır ve camilerde kıyılmalıdır" yaygarası, kili-
selerde evlenmenin köklü bir gelenek olduğu Hıris- .
tiyan dünyasına karşı şer'i bir korunma yöntemi .
midir yoksa?
Papazların, kurdukları misyon hastanelerinde,
ölümcül hastalan son anlannda Hıristiyan yapma- '
lan, yüzyılter boyu Afrika'dan Asya'ya tüm sömür- '
gelerin Hıristiyanteştınlması için en geçerli yöntem '
olarak kullanılrrr^ş. Peki, "yüzde 99'u Mûstüman" '
Türkiye Cumhuriyeti'nde, üstelik "günah çıkartma"
ya da "günahlann affı" gibi hiç de "bu dünyayı" il-
gilendirmeyen konularta (çünkü Islamda inanç da
inançsızlık da Tann ile kul arasındadır ve Tann'nın
bağışlamak ya da cezalandırmak için 'aracı' kul-
lanmaya gereksinmesi yoktur) ilgilensinler diye
"hastane imamlığı"n\ kurumlaştırma çabalarının
ardında acaba "papazken hocaefendiye dön-
müş°\erir\ mi parmağı var?
Ya Atatürk damgalı TBMM'nin, yani kayrtsız şart-
sız ulusal bağımsızlık ve egemenliğin simgesinin,
"hocaefendi dualanyla açılması" için adı "hasbel-
kader" milletvekili olmuş bir yobazın çıkıp "teklif
vermes("nde hangi parmaklar oynuyor?
Yoksa, "birileri" ortalığa dökülüp bir yandan
"Müslüman mahallesinde salyangoz satılmaz" he-
zeyanları döktürüp, beri yandan "Para gelecek,
ceplerimiz dolacaksa öyle bir satılır ki sormayın!
Üstelik, biz kendi elceğizlerimizle satanz" mı de-
mek istiyorlar?
Sorular, aklım boyu birbirini kovahyor. Yanıt bula-
mıyorum. Yanıt yok mudur? Kuşkusuz vardır. Onu
da bir zahmet; Islamda yeri olmayan örtünmeyi
(hem de TC yasalanna göre suç sayılmasına aldır-
madan) "namus" sayan cahil-i cühela hatunlardan
ya da kafalan görünmez sarıklarla sanlı er kişiler-
den sormak gerek...
Kim mi soracak? Atatürk Devrimleri'ni ve Türkiye
Cumhuriyeti yasalarını koruyup kollaması gereken
yasama, yürütme ve yargı erkleri sustuğuna göre,
TV'lerde bu tür hatun ya da er kişileri karşılarına
alıp da "uzlaşmacılık" masalları düzen ortaçağ ay-
dınlanmızü!
Ana fikir Hocaefendi hazretlerinin(!) papazlaştı-
ğı bir ortamda şeriat, engizisyonla özdeştir.
Ana fikrin ana fikri: Insanlığı engizisyondan
kurtaran aydınlanma, Türkiye'de Kemalizmle baş-
lamıştır. Bilmeyenlere, unutanlara ve de unuttur- '
maya çalışanlara anımsatılır...
ANAP lideri Kastamonu'da:
Mesut Yılmaz: Bu sene
sanchk önünüze gelecek
DLRDANE
KOCAOĞLU
KASTAMO.MJ - ANAP
Genel Başkanı Mesut Yıl-
maz, bu yıl seçim sandığı-
nın milletin önüne gelece-
ğini belirterek, kendisine
güvenilmesini istedi.
ANAP lideri Mesut Yıl-
maz, Kastamonu'da Nas-
rullah Meydanı'nda dün
halka hitap etti. Kendisini
dinlemeye gelen vatandaş-
lara. "Halinizden memnun
musunuz?" diyen Yılmaz.
"Hayır" yanıtını alınca.
"Türkiye'nin dört bir ya-
nını geziyorum, daha hiç
halinden memnun olan
görmedim. Memuru, işçisi,
emeklisi, köylüsü, kadını
ve hatta çocuğu şikâyetçi"
diye konuştu.
Başbakan Tansu Çil-
ler'in ve DYP-SHP hükü-
metinin bugüne kadar ver-
diği hiçbir sözü yerine ge-
tirmediğini anlatan Mesut
Yılmaz, Türkiye'nin hü-
kümetsız oluşunun ülke-
nin başındaki en önemli
bela olduğunu söyledi.
Hükümetin sorunlan çöz-
mek değil, milletin sırtına .
binmek için hükümet etti-'
ğini ileri süren Yılmaz,
vatandaşlardan destek is-
tedi.
ANAP Genel Başkanı
Mesut Yılmaz, "Ben, size
hiç boş vaatte bulunma-
dım, yalan söylemedim,
masal anlatmadım. Size
boş vaaüerde bulunup bu-
nu yerine getirmeyen hü-
kümet, ANAP hükümeti
değildir. Onun için
ANAP'a haksızlık etme-
yin, bana haksızlık etme-
yin" diye konuştu.
ANAP lideri Mesut Yıl-
maz, Köy Hızmetleri Ge-
nel Müdürlüğü'nün
ANAP döneminde an gibi
çalıştığını, ama son 3 yıl-
da hiçbir yeni hizmet ger-
çekleştırmediğini söyledi.