06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 NİSAN 1995 PAZAR HABERLER Tren Kazası: 19 yaralı • NİĞDE (Cumhuriyet) - Kiğde'nin Ulukışla ilçesinde Çukurova Ekspresi'nin bir yük treni ile çarpışması sonucu meydana gelen kazada 19 kişi yaralandı. Ankara'dan Adana yönüne gitmekte olan Recep Yakışık yönetimindeki 652 sefer sayılı Çukurova Ekspresi, Mersin'den Konya'ya gitmekte olan ve Çıftehan Istasyonu'nda bekleyen Hüseyin Başruğ yönetimindeki 4692 sefer sayılı yük trenine çarptı. Çukurova Ekspresi "ne yanlış yol verilmesi sonucu meydana geldiği bildirilen kazada yaralananlann durumlannın ciddi olmadığı ögrenildi. Yetkilıler kazanın, trenın istasyonda durmak için yavaşladığı sırada meydana gelmesinin faciayı önlediöini bildirdiler. Kazan patladı: 2 er şehit • SIVAS(AA)-Sıvas'ta5. Er Eğitım Tugayı'na bağh 178. alayda bulunan askeri cezaevinde. kalorifer kazanının patlaması sonucu 2 er şehit oldu. Önceki gece meydana gelen olayda, henüz bilinmeyen bir nedenle askeri cezaevinın kalorifer kazanında meydana gelen patlamada. görevli piyade er Hasan Erdos (Kars) ile Kadri Döner(Bitlis), hayatını kaybetti. 'Muhtarlar üvey evlar • ADANA (AA) - Türkiye Muhtarlar Derneği Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Özünal, muhtarlann "üvey evlat muamelesi" gördüğünü öne sürdü. Özünal. dûzenlediği basın toplantısında. muhtarlann devlet otoritesinin "kumu, çakılı" olduğunu ifade etti. Çiller'in ABD gezîsi öne ahndı • ANKARA(AA)- Başbakan Tansu Çiller'in ABD'ye yapacağı gezinin bir gün öne alındığı bildirildi. Başbakanlık basın merkezinden yapılan açıklamaya göre Başbakan Çiller'in 16-22 nisan tarihlerinde New York. VVashington ve Houston'ı kapsayacak gezisinin tarihi, " 15-22 nisan" olarak değiştirildi. Açıklamada, Başbakan'ın New York, Washington ve Houston programında bir değişiklik olmadığı kaydedildi. Antalya'da fahri konsolosluklar • ANTALYA (AA)- Antalya'daki fahri konsolosluklann sayısı 8'e yükseliyor. Ata Küner tarafından temsil edilecek Norveç'in Antalya fahri konsolosluk bürosunun, 11 nisan salı günü açılacağı belirtildi. Antalya'daki yabancı ülke fahri konsolosluklan ve yöneticileri şöyle: Avusturya (AH Rıza Balcı). Almanya (Metin Gürkanlar), Ingiltere (Hasan Sıtkı Pınltı), Ispanya (Hasan Akıncıoğlu). Isveç (Salih Çopur), Ttalya (Gaye Doğanoğlu) ve KKTC (S. Bumin Atay). Trenin attında kaldı • İSTANBUL(AA)- Avcılar'da 7 yaşındaki bir kız çocuğu. 'BaUcan Ekspresi'nin altmda kalarak feci şekilde can veTdi. tstanbul'dan Kapıkule yönüne gitmekte olan 81022 sefer sayılı tren, Altınşehir yakınlanna geldiği sırada 7 yaşındaki Merve Altıntaş'a çarptı. Altıntaş olay yerinde ölürken babası Ersoy Altıntaş sinir krizleri geçirdi. Motor nöron İSTANBUL(AA)- tngiltere'de bir ilaç fırması tarafından bulunan 'Riluzole" adlı ilacın birtür kas hastalıgı olan 'motor nöron'un ilerlemesini yavaşlattığı bildirildi. Kas Hastalıklan Derneği 'nin, Uluslararası Motor Nöron Hastahğı Derneği'ne dayanarak yaptığı yazılı açıklamada, ilacı bulan firmanın, bu ilacı tüm hastalar için ulaşılabilir hale getirmek amacıyla girişimlerde bulunduğu bildirildi. Türk ve Şili halklannın karakterlerinin birbirine çok benzediğini söyledi Sifleyman Demirel ŞilFde• Cumhurbaşkam Süleyman Demirel'e, Şili Üniversitesi tarafından Andreas Bello Nişanı verildi. Demirel, buradaki törende yaptığı konuşmada, "Batı Avrupa ile mevcut geleneksel ve kurumsallaşmış bağlanmızı Avrupa Birliği ve gümrük birliğine girerek pekiştireceğiz. Türkiye gümrük birliğini Avrupa ile tam bütünleşme hedefine gö- türecek bir geçiş süreci olarak görmektedir" dedi. SANTIAGO (AA) - Cumhurbaşkam Süleyman Demirel, "Batı Avrupa ile mev- cut geleneksel ve kurumsallaşmış bağlan- mızı Avrupa Birliği ve Gümrük BirliğTne girerek pekiştireceğiz" dedı. Cumhurbaşkam Demirel, Şili Üniversi- tesi tarafından kendisine Andreas Bello Nişam'nın verilmesi dolayısıyla düzenle- nen törende yaptığı konuşmada, Türk \e Şili halklannın karakter özellikleri ve ko- nukseverliklerinin birbirine çok benzedi- ğini ve bunun iki ülke halkını yakınlaştır- dığını söyledi. Türkiye'nin Asya ve Avru- pa arasında bir köprü devletı ve aynca bir Balkan, Akdenız ve Ortadoğu ülkesi ol- duğunu belirten Demirel. sözlerini şöyle sürdürdü: "Knruluşundan beri üyesi oldu- ğumuz Avrupa Konseyi ve 44 yıJdır üyesi olduğumuz NATO çerçevesinde, Batı Av- rupa ile mevcut geleneksel ve kurumsal- laşmış bağlanmızı Avrupa Birliği ve Güm- rük Biriiği'ne girerek pekiştireceğiz. Tür- kiye Gümrük Birliği'ni Avrupa ile tam bütünleşme hedefine götürecek bir geçiş süreci olarak görmektedir. Türkiye aynca, belli başlı dünya ve Avrupa kuruluşlanmn dışında. kendj bölgesinde İslam Konferan- sı Örgütü ile İslam Kalkınma Bankası'nın da üyesidir. Karadeniz Ekonomik İşbirliği girişiminin miman ve öncüsüdiir. Ba/j ya- kın komşulan ve Orta Asya ülkelerinden oluşan Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (ECO) içerisinde de önemli ve aktif bir rol oyna- maktadır." NOTLAR Moneda Sarayı'nın duvarlan hâlâ delik deşik AYDIN ENGtV SANTIAGO-Bız, sıze And Dağlan'ndan söz etmek ıstıyorduk. Koca bir anakarayi kuzeyden güneye aşılmaz bir duvar gibi kesen, sonsuz karlar ve erişilmez doruklar ve dumanı hâlâ tüten volkanlar ülkesinden. And Dağlan'ndan. Vazgeçtik. Şili toprağma ınıp Carrera Öteli'nin yolunu tuttuğumuzda Santiago kenti bızim için bir fotoğrafbiledeğildı. Salt birkaç sözcük. Allende, Pinochet, ITT (Amerikan Telefon ve Telgraf Şirketi) ve Santiago Bankası, Moncado Kışlası ve Moneda Sarayı... Eşyalanmızı odaya atıp balkona çıktığımızda Santiago ete kemiğe bürünüverdi: Karşımızda, bir taş atımı uzakta bildik biryapı: Moneda. Küçücük bir kent meydanının bir köşesinde koca Carrera Oteli, öteki ucunda uğursuz Moneda Sarayı. Uğursuz kışla Art arda fotoğraflar ve anılar uçuşmaya başladı. Moncado Kışlası'nda (ne çok Moncado Kışlası var bu anakarada ve hepsı de ne kadar uğursuz, kanlı) kalkan jetler makineli tüfeklerle sarayı taramaya başladılar. Dört tank, taretlerini Moneda Sarayı'na çev irdi ve ateşledi. Duvarlar mermilerle delik deşik. Jetlerin cayırtısı kulaklan tırmalıyor. yüreklere korku sanyor. Bir adam. Adı Allende. Salvatore Allende. Moneda Sarayı'nın koridorlanndan birinde. Çevresinde üç dört yiğit. Elinde fukara bir tabanca*.. Sonrası bir türkü: Yiğidim, aslanım, burda yatıyor!.. Geceyansını geçtik. Türkiye'de çocuklar okula gidiyor. Biz otelin bannda konyak ve kahveyle günü tamamlıyoruz. Yanımızdaki yüksek bar iskemlesine biri tırmandı, yerleştı. Garsonlan tanıyor. Bir şeyler ısmarladı. Üstüne vazife değilken. lngilizcesi kıt barmene bir şey anlatmaya çabalayan bizlere dönüp gönüllü çevirmenlik yapmaya başladı. Allende sonısu Işte, bu içkinın adı Pısco Sour'dur. Soğuk içilir ve en iyisi bire bir ölçüsünde limon suyuyladır filan... Ingilızceyı bırakıp Almancaya geçince zorunlu ahbabı da bız olduk. Sohbet yürümeye başladı. Yavuz Donat yanaştı, "Sor bakalınTdedı: "Allende için ne diyor." Sorduk. Yanıt rezalet: - Ah, o zat her şeyi berbat etti. Ama Allah'a şükür geçti o günier. Yavuz Donat'la bakıştık. Ikimiz de aynı şeyi düşünmüşüz: Herifi dövsek mi acaba? - Pekı Pinochet? Gözleri parladı: - Biliyor musunuz, Şili halkı nankördür. Pinochet, bu ülkeyi bugüne getiren adam. Biliyorum, biliyorum, ölen onca kişiden söz edeceksiniz. Ama ben yemin ederim ki hiçbir ölüm emrinin altmda 'Grand General'ın imzası yokrur. Hiçbir ölüm emnnin... Yavuz Donat, adamm suratına tükürür gibi güldü. Biz gene kaldık herifle baş başa, sabahın üçbuçuğuna kadar biz sorduk, o anlattı. - Allende, ah o budala, Chuquicamata'da yaşadı. Beden burada, ama kalp orada... Chuquicamata... Evet kuzeyde. Dünyanın en büyük bakır madeni var orada. Onbinlerce işçi calışır. Para kazanırlar, para... Allende onlara gitti işte. Burada. Santiago'da hayat söndü. Şimdi gene o güzel günlere döndük... Biliyor musunuz burada, Santiago'da çok büyük şovlar olur. Şov, biliyor musunuz eğlence. Kızlar, kibar hanımlar, zengin beyefendiler. Ama gerçek Hatipoğlu şeriatçı toplantıyı savundu TÜREY KÖSE ANKARA - Sudan'da yapılan ve şeriatçı terör örgütlerinin de bulunduğu toplantıya katılan TBMM Başkanvekili RP Çorum Milletvekili Yasin Hati- poğlu, kendisine yönelti- len eleştinlere, "Çok çir- kin, demokrasiye uyma- yan, düşünce ve seyahat özgürlüğüne uymayan yo- rumlar'' karşılığını verdı. Hatipoğlu, Millı Istihbarat Teşkilatı'nın (MİT), Su- dan toplantısını izlemeye alması konusunda da, "MİT o kadar zahmet edeceğine keşke bana gel- selerdi. Oralarla uğraşa- caklanna Kuzey Irak'la il- gili rapor hazırlasalardı" yorumunu yapti. Hatipoğ- lu, konferansa katılan şe- riatçı "Müslüman Kar- deşler" örgütünün 'terö- rîst' olmadığını da öne sürdü. "tslamiyete karşı saldın' ve dini çatışmalann ya- şandığı Müslüman ülke- lerdeki gelişmelerin tartı- şılması gündemiyle 80 ül- kenin temsılcilerinin katı- hmıyla Sudan'da yapılan "Müslüman ve Arap Halkları Konferansı'"na giden Hatipoğlu, Türki- ye'ye döndü. Hatipoğlu, Cumhuriyet'in sorulannı yanıtlarken, şeriatçı terör örgütlerinin de katıldığı toplantıya gitmesine iliş- kin eleştirilerin anımsatıl- ması üzerine, "Çok üzgü- nüm. Halbuki Cumhuri- yet gazetesinin bunu anla- yışla, keyifle karşılaması gerekirdi. Bir tek Cumhu- riyet'te eleştiri çıktı. Bu yorumlar çok çirkin, de- mokrasiye uymayan. dü- şünce ve seyahat özgürlü- ğüne uymayan yorumlar" dedi. Hatipoğlu, toplantı- da Yunanlıların Kuzey Irak operasyonu ile ilgili kulislerine karşı ciddi ça- ba gösterdiğini ve etkili olmalarını engellediğini anlattı. Toplantıya katılan "Müslüman Kardeşler"ın terör örgütü olmadığını savunan Hatipoğlu, şunla- n söyledi: "Müslüman Kardeşler'i niye terörist grup kabul ediyorsunuz? Aynca, şöyle bir takdim de olmadı, fa- lan ülkeden falan ekip di- ye takdim olmadı. Bir ör- güt ismi takdim edilmedL Hangi ülkeden, hangi ör- güt gelmiştir bilmiyo- rum-." Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Türkiye'nin, ilişkilerinin çok yönlü niteli- ğiyle ve bütün bu farklı örgütlere üyeli- ğiyle artık yalnız Avrupa ile Asya ya da Ortadoğu arasında değil, Avrupa ile Pasi- fik havzası arasında da doğal bir birleşme noktası. bağlantı ve çekim merkezi konu- muna geldiğini söyledi. Demirel, "Dola- yısıyla, kendi bölgesinde benzer bir prestij ve konuma sahip Şili ile siyasi, ekonomik işbirüğinin yanı sıra biümsel ve kültürel alanda zenginleştirilmiş ilişkiler kurulma- smı arzu ediyoruz* dedı. Cumhurbaşkam Demirel, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuru- cusu Atatürk'ün, daha 1920'li yıllarda "Hayatta en hakiki mürşit Uimdir" diye- rek çağdaş üniversitelerin temelini atugı- nı, Türkiye'de üniversitele- rin sayısının 57'ye ulaştığı- nı ve bu üniversitelerde Balkanlar. Kafkasya, Orta Asya ve Afrika'dan on bin- lerce öğrencinin burslu olarak okuduğunu bildirdi. Yeni bir dünya •BABA' SELAMI - Demirel. Santiago"da halktan büyükilgi gördü. Demirel, kendisi- ne sevgi gösterilerinde bulunan Santiagolulan şapkasıyla selamJadı. (Fotoğraf:AA) beyefendiler. Şampanya, müzik ve dans. Brezilya'dan. hatta Fransa'dan. ltalya'dan en ünlü dans gruplan, artistler gelir buraya. Allende zamanında Santiago söndü. Hayat, politika oldu. Ben size bir şey söyleyeyim mi... 'O bizi sevmedi kL.; - Söyle. - Politika gelince hayatın tadı gider. Eh, bu da bir yaşam felsefesi olmalı. Ama epey sefil ve yoz bir yaşamın felsefesi anlaşılan. Herif pervasız anlatıyor. O yıllarda Şili seks turizminde önceliği Brezilya'ya kaptırdı ve bir daha da geri alamadı. Oysa A\Tupa'dan, Kuzey Amerika'dan su gibi para akıyordu Santiago'ya... Anlaşıldı bu 'pezevenk', Allende'ye düşman. generale hayran. Hesabı ödeyip kalktık. Bir başka gazeteci arkadaş, sokaktaki halkla kısa röportajcıklar yaptı. Birine sordu: - General Pinochet'yi seviyor musunuz? Yanıt tertemiz: - Niye? O bizi hiç sevmedi ki... Otelin balkonundan Santiago Bankası'nın heybetli binası görünüyor. Az ilerisinde de ITT... Santiago'da ilk sabah. Demirel, Şili Devlet Başkanı Frei ile buluşacak. Moneda Sarayı'na yürüyerek gidıyoruz. Zaten topu topu yirmi-otuz adım. Moneda Sarayı'nın duvarlannı delik deşik eden mermilerden bu yana yirmı iki uzun yıl geçti. Ama zaman, duvarlardakı kurşun izlerini yok edememiş. Üstleri çimento ile doldurulup badana edilmiş. Ama çürük birer diş gibi smtıyorlar hâlâ, kolayca seçiliyorlar. Moneda Sarayı'nın duvarlan hâlâ delik deşik. Ülkede en üst düzeyde devlet töreni var. Ama Genelkurmay Başkanı ve Kara Kuvvetleri Komutanı törende yok. Anlaşılan, insan önüne çıkmaya ne yüzü, ne yüreği var. Adamm adı: General Pinochet Kutsal çatısı altında bu- lunduğu bu ilim yuvasının, dünyadaki muadilleri gibi, insanlığın bakışlannı 21. yüzyıla yöneltmelerini sağ- layan bir geniş pencere ro- lünü ifa ettiğini kaydeden Demirel, sözlerine şöyle devam etti: "Bu pencere- den bakmca insannk. banş, huzur, sükûn, refah ve gü- venlik içüide yeni bir dünya görmek istemektedir. Böyle bir dünyaya kavuşmak bü- tün insannğın hakkıdır. Bu, kutsal bir hedefrir ve dün- yamızı bu hedefe, zihinleri ilim ışığıyla aydınlanmış bugünün gençleri ulaşüra- cakör." Cumhurbaşkam Süley- man Demirel, dünyada bir taraftan nüfusun arttığını. diğer taraftan kaynaklann azaldığını belirterek, dün- > anın bir kesiminde refah yaşanırken, diğer kesimin- de açlık ve yoksulluğun ol- duğunu söyledi. Bu çeliş- kileri gidermenin, hükü- metlere düşen asli bir gö- rev olduğunu ve ilmi esas- lara dayanmayan çarelerin çelişkileri gidermede ye- tersiz kalacağını kaydeden Demirel, "Bunun için, di- vorum ki üniversiteler in- sanlığı 21. yüzyıida refah ve huzura götüren yelu aça- caklar ve bu yolu aydınlata- caklardır" dedi Türk ve Şili üniversitele- rine, birbirlerini yakından tanıma ve gençleri çağın icaplanna uygun olarak ye- tiştirme çağnsında bulunan Cumhurbaşkanı Demirel, sözlerini şöyle tamamladı: "Bugün imzalanan kültür anlaşmasının işlerliğe ka- vuşmasıyla, Türkiye'den ve Şili'den her geçen gün daha fazla sayıda öğrencinin, bir- birinin okul ve ünKersitele- rinde öğrenim görme ola- nağı bulması, ülkelerimiz arasındaki mesafeyi kısal- tacaktır. Santiago nun La Prado bölgesinde, Şilili öğ- rencilerin devam ettiği, Atatürk'ün adım taşıyan bir eğitim kurumunun bu- lunmasını kültürel yakın- laşma arzumuzun simgesi olarak görmekteyim. Bu itibarla dünya kültür hazi- nesinin değerli ömeklerin- den Gabriela Mıstral'ler, Pablo Neruda'lann memle- keti ile kültürel işbirliği yapmak bizim için bir onur olacakür." ÇİZMEDEN YUKARI /MUSA KART p B/R K/LO Bi'R K/LO TAN AĞ!Q OLDU BUfKfU KABUİ- MtKRO DtNÇ TAYANÇ Olmayacak Duaya Amin (!) Peygamber Muhammet "Tîcaret eyleyiniz" bu- yurmuş ya, aradan geçen bunca yüzyıkjan sonra, bizim Müslümanlar(!) da ticaret eyliyorlar! Tek fark- la; peygamber mal ticaretinden söz etmiş, bizim "zamane" Müslümanları, işi din ticaretine dökü- yor!!! Yıllardan beri, ben dinlemekten usandım, Hcx;a(!) söylemekten usanmadı "Batı kulüpçüler" demek- ten. Hoca'ya ve türlü çeşitli inananlanna(!) bakacak olsa, "Batı'nın her şeyi Hıristiyanlık kokuyor. Ba- tı'ya öykünmekle Hıristiyanlaşmak arasında hiç fark yok..." gibilerinden bir sonuca varıyor insan. Aslında, kerametleri kendilerinden menkul Hoca- efendi hazretleri ve de mürit şürekâsını bu sözle- rinden ötürü hiç de haksız saymıyoaım. Nasıl sa- yayım? Türkiye Cumhuriyeti'ni Batılı bir devlet ola- rak geliştirmek ve Batı uygarlığının çağdaş duzeyi- ne yükseltmek, Mustafa Kemal'in ve Kemalist Devrimler'in temel ilkesi değil mi? Öyleyse, hacı- hoca takımının "Batı'nın nezdinde" Kemalizmi ka- ralamasından doğal ne olabilir kiü! Bu doğal olunca da elbette ki Hıristiyan Batı, İs- lam âlemini yok etmek için her türlü birinci, ikinci, üçüncü ve ille de "dördüncü" güç etkinliğine kalkı- şıyor ve "melanetine" ulaşabilmek için "beşinci gücünü" kullanmaktan geri kalmıyorü! Bizim hacı-hoca takımına göre "Kurtuluş şeriat- tadırü!" Buraya dek, herif-i naşeriflere hak vermeden(!) edemiyorum! lyi de buradan sonrasında aklım kanşıyor! Müslüman Bosnalılara yardım ayağında milyarlar toplayıp, sonra da "kalk gidelim" yapan; Batı'nın Hıristiyan ülkelerinde kurulu ve de adlannın başın- da "sosyalist" yazılı partilerden para yardımı alan bunlar değil mi? Hıristiyanlığın yayılma çağlarında pek revaçta olan Cizvit papazlannı aratmayacak "misyoner" ilişkileri içine girenler kim? Cizvit misyonerleri mi- • sali; Cezayir'den, Suudi Arabistan'dan, Pakis- ' tan'dan ve daha nice "şeriat kalesi"nden °vaiz" it- \ hali ne demek oluyor? , Imam-Hatipler'den Kuran kurslarına, şeriat kıs-" kacına alınmış ortaöğretim kurumlarından askeri , okullara dek dinsel amaçlı eğitimi yaygınlaştırmak- . la, Hıristiyanların yayıldıklan ülkelerde ısrarla açıp , koruduklan "papaz okullan" arasında ne fark var? Müslümanlıkta olmayan "sofra duası", son gün- lerde ansızın "Hıristiyanlığa dönmüş bir Müslü- man" gibi, nasıl olup da soframızın baş köşesine kurulabiliyor? • "Medeni nikâh ne demek? Nikâhın hası imam . nikâhıdır ve camilerde kıyılmalıdır" yaygarası, kili- selerde evlenmenin köklü bir gelenek olduğu Hıris- . tiyan dünyasına karşı şer'i bir korunma yöntemi . midir yoksa? Papazların, kurdukları misyon hastanelerinde, ölümcül hastalan son anlannda Hıristiyan yapma- ' lan, yüzyılter boyu Afrika'dan Asya'ya tüm sömür- ' gelerin Hıristiyanteştınlması için en geçerli yöntem ' olarak kullanılrrr^ş. Peki, "yüzde 99'u Mûstüman" ' Türkiye Cumhuriyeti'nde, üstelik "günah çıkartma" ya da "günahlann affı" gibi hiç de "bu dünyayı" il- gilendirmeyen konularta (çünkü Islamda inanç da inançsızlık da Tann ile kul arasındadır ve Tann'nın bağışlamak ya da cezalandırmak için 'aracı' kul- lanmaya gereksinmesi yoktur) ilgilensinler diye "hastane imamlığı"n\ kurumlaştırma çabalarının ardında acaba "papazken hocaefendiye dön- müş°\erir\ mi parmağı var? Ya Atatürk damgalı TBMM'nin, yani kayrtsız şart- sız ulusal bağımsızlık ve egemenliğin simgesinin, "hocaefendi dualanyla açılması" için adı "hasbel- kader" milletvekili olmuş bir yobazın çıkıp "teklif vermes("nde hangi parmaklar oynuyor? Yoksa, "birileri" ortalığa dökülüp bir yandan "Müslüman mahallesinde salyangoz satılmaz" he- zeyanları döktürüp, beri yandan "Para gelecek, ceplerimiz dolacaksa öyle bir satılır ki sormayın! Üstelik, biz kendi elceğizlerimizle satanz" mı de- mek istiyorlar? Sorular, aklım boyu birbirini kovahyor. Yanıt bula- mıyorum. Yanıt yok mudur? Kuşkusuz vardır. Onu da bir zahmet; Islamda yeri olmayan örtünmeyi (hem de TC yasalanna göre suç sayılmasına aldır- madan) "namus" sayan cahil-i cühela hatunlardan ya da kafalan görünmez sarıklarla sanlı er kişiler- den sormak gerek... Kim mi soracak? Atatürk Devrimleri'ni ve Türkiye Cumhuriyeti yasalarını koruyup kollaması gereken yasama, yürütme ve yargı erkleri sustuğuna göre, TV'lerde bu tür hatun ya da er kişileri karşılarına alıp da "uzlaşmacılık" masalları düzen ortaçağ ay- dınlanmızü! Ana fikir Hocaefendi hazretlerinin(!) papazlaştı- ğı bir ortamda şeriat, engizisyonla özdeştir. Ana fikrin ana fikri: Insanlığı engizisyondan kurtaran aydınlanma, Türkiye'de Kemalizmle baş- lamıştır. Bilmeyenlere, unutanlara ve de unuttur- ' maya çalışanlara anımsatılır... ANAP lideri Kastamonu'da: Mesut Yılmaz: Bu sene sanchk önünüze gelecek DLRDANE KOCAOĞLU KASTAMO.MJ - ANAP Genel Başkanı Mesut Yıl- maz, bu yıl seçim sandığı- nın milletin önüne gelece- ğini belirterek, kendisine güvenilmesini istedi. ANAP lideri Mesut Yıl- maz, Kastamonu'da Nas- rullah Meydanı'nda dün halka hitap etti. Kendisini dinlemeye gelen vatandaş- lara. "Halinizden memnun musunuz?" diyen Yılmaz. "Hayır" yanıtını alınca. "Türkiye'nin dört bir ya- nını geziyorum, daha hiç halinden memnun olan görmedim. Memuru, işçisi, emeklisi, köylüsü, kadını ve hatta çocuğu şikâyetçi" diye konuştu. Başbakan Tansu Çil- ler'in ve DYP-SHP hükü- metinin bugüne kadar ver- diği hiçbir sözü yerine ge- tirmediğini anlatan Mesut Yılmaz, Türkiye'nin hü- kümetsız oluşunun ülke- nin başındaki en önemli bela olduğunu söyledi. Hükümetin sorunlan çöz- mek değil, milletin sırtına . binmek için hükümet etti-' ğini ileri süren Yılmaz, vatandaşlardan destek is- tedi. ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, "Ben, size hiç boş vaatte bulunma- dım, yalan söylemedim, masal anlatmadım. Size boş vaaüerde bulunup bu- nu yerine getirmeyen hü- kümet, ANAP hükümeti değildir. Onun için ANAP'a haksızlık etme- yin, bana haksızlık etme- yin" diye konuştu. ANAP lideri Mesut Yıl- maz, Köy Hızmetleri Ge- nel Müdürlüğü'nün ANAP döneminde an gibi çalıştığını, ama son 3 yıl- da hiçbir yeni hizmet ger- çekleştırmediğini söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle