Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7 NİSAN 1995 CUMA
HABERLER
Yargıdan
emniyete destek
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Emnıyet Genel
Müdürü Mehmet Ağar,
Genel Müdür Yardımcısı
Cemil Serhatlı. Ankara
Emnıyet Müdürü Orhan
Taşanlar ile bazı polis
yöneticileri, emniyet
teşkilatının 150. kuruluş
yıldönümü nedeniyle.
Anayasa Mahkemesi,
Yargıtay ve Danıştay
başkanlan ile Yargıtay
Başsavcısı'nı sırayla
ziyaret ettiler. Bu ziyaretler
sırasında Anayasa
Mahkemesi Başkanı Yekta
Güngör Özden. polis
teşkilatının yasama,
yürütme ve yargı erklerine
son derece bağlı olduğunu
bildirdi. Yargıtay Başkanı
Müfit Utku. polisin kanun
ve kurallara gereğınce
riayet ettığıni belirtırken,
Yargıtay Başsavcısı Haluk
Yardımcı, bazı mihraklann
polisi haksız yere
yıpratmaya çalıştığını
savundu.
Kurban
kampanyası
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Diyanet Işleri
Başkanlığı. yurtiçi ve
yurtdışındaki
vatandaşlardan
kurbanlannı vekâlet
yoluyla kestırmek
isteyenlere yardımcı olmak
amacıyla Türkiye Diyanet
Vakfı aracılığıyla "Kurban
Kampanyası" düzenledi.
Diyanet Işlen
Başkanlığı"ndan dün
konuyla ilgili yapılan yazılı
açıklamada, yurtiçinde
kesilen kurbanlann
etlennin bir bölümünün
yurtlarda kalan öğrencilere
dağıtılacağı belırtilirken.
kurban bedellerinin tüm
masraflardahil yurtiçi 5
milyon. yurtdışı 200 Alman
Markı olduğu bilgısıne yer
verildı. Diyanet tşleri
Başkanlığı'nın
organızasyonuyla Hac
ziyaretleri için Mekke ve
Medine'ye gıdecek olan ilk
kafile. 11 nisanda
Ankara'dan hareket edecek.
Hava-İş
Ankara'ya
yürüyor
• ISTANBUL(AJV)-
Grevde bulunan HAVAŞ
işçileri. bugün Ankara'ya
yürüyecek. Sendika
yönetim kurulunun aldığı
karargereği. işçiler bugün
sabah saat 10.00'da
sendikanın Bakırköy'deki
genel merkez binası
önünde toplanacak. Grevci
işçiler. saat 10.30'dada 15
otobüs eşlığinde Ankara'ya
hareket edecek. Grevci
işçiler. güzergâh üzerindeki
il merkezleri dışında.
yolculuklannı otobüslerle
gerçekleştırecekler. Hava-
fş Sendikası üyesi işçılerin,
HAVAŞ'ta 41 günden beri
devam eden grevlerini
kamuoyuna duyurmak ve
yetkilileri uyarmak
amacıyla Ankara'ya
vürüvecekleri belirtildi.
RHİAaaa
• DSP Genel Başkan
Yardımcısı Cevdet Selvi,
"SSK'nin, bu yapısı ile
ileriye dönük hiçbir hizmet
veremez hale geleceği
açıkça eörülmektedir"
dedi.
• Gazi İnrversitesi Tıp
Fakültcsi'nde
gerçekleştirilen bir
operasvon ile Türkiye'de ilk
kez, kadavradan alınan iki
kalp kapakçığı, bir hastaya
nakledildi.
• EBK'nin Ankara ve
Sincan kombınalannda
çalışan işçiler,
toplusözleşme farklan ile
ikramiyelerinin
ödenmemesinıni Ankara'da
Özelleştirme Idaresi
Başkanlığı önünde protesto
ettiler
• Recep Ta»ip Erdoğan,
hazırianan >eni nazun
planın yakında belediye
meclisinin onav ına
sunulaeağını söyledi.
• Aktaş Elektnk, rrafo
merkezi ve enerji nakil
hatlanndakı bakım
çalışmalan nedeniyle 30
nisana kadar Anadolu
Yakasf nda elektrik
kesintisi uygulayacak.
• Kumkapı'da hırsızlık
amacıyla bir deri
mağazasına giren 5 Rus,
işycri sahibi, Maruf
Mahmut'u başına ağır bir
cisimle vurarak öldürdü.
Düzeltme
Yavuz Gör'ün dün 2.
sayfada Arada Bir
sütununda çıkan
yazısındaki Amıral Ganaris
ve Biador-Meinhoff
sözcükleri, Amiral Canaris
ve Bader-Meinhoff
olacaktır. Düzeltir. özür
dileriz.
İnsan Haklan Yüksek Danışma Kurulu, düşünce özgürlüğü raporunu tamamladı
Düşünce ayıhına raporERGUN AKSOY
ANKARA - tnsan haklanndan sorum-
lu Devlet Bakanlığı bünyesinde oluşturu-
lan İnsan Haklan Yüksek Danışma Kuru-
lu'nca hazırianan "Düşünce ve Düşüncele-
ri Açıklama Özgürlüğü" raporunda. Te-
rörle Mücadele Yasası'nın 8. maddesinin
kaldınlması istendi. Raporda. son dönem-
lerde. düşüncelerini ıfade etmekten başka
bir eylemi bulunmayan 4 bin 298 kişi
hakkında dava açıldığı belirtilerek. "tn-
sanlann kafasındaki düşüncenin sorgu-
lanmasu artık ortaçağda kalmıştır. Bu du-
rum. engizisyon dönemlerini hatırlarmak-
tadır" dendı.
İnsan Haklan Yüksek Danışma Kuru-
lu'nca hazırianan "Düşünce ve Düşüncele-
ri AçıkJama Özgürlüğü" başlıklı rapor ta-
mamlanarak Başbakan
Tansu Çillere iletildi. 13
sayfadan oluşan raporda.
anayasalarda belirtilen \e
güvence ahına alınan hak
ve özgürlüklerin. demokra-
tik rejimlenn hukuk taba-
nını oluşturduğu kaydedıl-
di.
Çillere sunuldu
• İnsan Haklan Yüksek Danışma Kurulu'nca
hazırianan "Düşünce ve Düşünceleri Açıklama
Özgürlüğü" başlıklı rapor tamamlanarak
Başbakan Tansu Çiller'e iletildi. Düşünce
özgürlüğü raporunda, 'Düşüncenin
sorgulanması engizisyon dönemini hatırlatıyor'
denilerek, TMY'nin 8. maddesinin yeniden
düzenlenmesi istendi.
tına alınmasıdır; açıklanmayan, yıtmayan
ve kişilerin iç dünyalannda kalan düşün-
celerin konınması ile yetinmek değü."
Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası
sözleşmelerde düşünce özgürlüğünün gü-
vence altına alındığı belirtilen raporda,
içinde serbestçe davranabileceği. hareket
edebileceği bir alanı. bir serbestlik alanını
ifade ettiği gerçeğinden hareket edersek
devletin, bu alanın çerçe\esini ve dolayısıy-
la sınırlarını çizebileceği muhakkaktır.
Devlet bu çerçevede, tüm özgürlüklerin
Ortaçağ karanüğı
Raporda, düşüncelerin,
insanların kafasındayken
sorgulanması ve insanlann
kafasındaki düşünceler ne-
deniyle baskı ve zorlamaya
maruz bırakılmalannın or-
taçağ karanlığında kaldıeı-
na dıkkat çekilerek. "fn-
sanlarin kafasındaki dü-
şüncelerin sorgulanması,
-engizisyon dönemlerini ha-
tırlatmaktan öteye bir an-
lam taşımamaktadır" den-
dı. Raporda. şu görüşlere
yer \erildı:
"Düşünce özgürlüğünün
sadece insanlann kafasında
kalan bölümünün güvence
altına aunmış olması. günü-
müzde rejimlerin demok-
ratik >a da demokratik ol-
mayan rejimler olarak sı-
nıflandırümasında, büyük bir önem taşı-
maktadır. Günümüz Avrupa rejimlerinin
hiçbirinde bu unsur tartışma kapsamında
değildir. Bu doğrultuda, demokratik bir
rejimin değerlendirilmesinde ya da bir re-
jimin demokratik olup olmadığının sorgu-
lanmasında, ele alınması ve incelenmesi
gereken özgürlük, düşünceleri açıklama
ve yayma özgürlüğü olup özgürlükçü bir
demokrasi için önemü ve anlamh olan da,
düşüncelerin serbestçe açıklanabilmesi ve
yayılması hakkuım güvence ve koruma al-
'Düşünce özgürlüğü' cepheleşmesi
AYŞE SAY1N
ANKARA - Hükümetin,
düşüncenin suç olmaktaTi
çıkanlması için başlattığı hazırlık,
TBMM'de yeni bir cepheleşme
yarattı. CHP'li Adalet Bakanı
Mehmet Moğuhay ile Devlet
Bakanı DYPIi BekirSami
Daçe'nin, Terörle Mücadele
Yasası'nın, 8. maddesini kaldırarak,
düşüncenin suç olmaktan
çıkanlması üzerinde uzlaşmaya
varmalanna karşm, DYP grubu, bu
değişikliğe direnecek. Moğultay'm,
"nabız yoklama'amacıyla, siyasi
parti grup yöneticileri ile başlattığı
görüşmelerin ardından, düşünce
özgürlüğü konusunda, 'saflar' da
netleşmeye başladı.
Düşünce özgürlüğüne düzenleme
yapılması için başlatılan çalışmalar,
hükümet ortaklannı böldü. DYP'de,
Çiller ve kabine üyeleri, gümrük
birliğine giriş sürecini dikkate
alarak. düşüncenin suç olmaktan
çıkanlmasına destek verirken,
milletvekillerinin büyük çoğunluğu
buna karşı çıkıyorlar. DYP
milletvekillerine, ANAP ve MHP
destek veriyor. Düşüncenin baştan
beri suç olmaktan çıkanlmasını
isteyen CHPye ise; DSP, RP ve
BBP destek veriyor. DYP'de,
Coskun Kırca, Yaşar Topçu, Etem
Kefekçi, Ertekin Dumtürk, İsmail
Köse, Cemal Öztaylan. Baki Tuğ un
da aralannda bulunduğu çok sayıda
milletvekili düşünce özgürlüğüne
üişkin düzenlemelere, 'ülke
bütUnlüğünün tehlikeye düşeceğp
gerekçesiyle karşı çtkıyorlar.
DYP'de, 'kararsız' milletvekilleri
ise düzenlemenin kendilerine çok
iyi anlatılması ve 'ikna cdihnekri
1
gerektigini dile getiriyorlar.
DYP Bartın Milletvekili Köksal
Toptan, düşünce özgürlüğüne
ilişkin düzenlemelerin yapılmasına
inandığını. ancak bu konuda bazı
endişeleri olduğunu söyledi. DYP
Kastamonu Milletvekili Münif
Jslamoğlu, düşünce suçu nedeniyle
hâlâ cezaevınde bulunanlann affina
yönelik düzenlemeye karşı
çıkacagını belirterek, "Suçlu olan
insanları afTetmek doğru dcğil. Bu
daha sonra kötü emsal oluşturabilir.
Terörle Mücadele Yasası değisikliği
ise daha tardşüıyor" diye konuştu.
DYP Bolu Milletvekili'Nazmi
ÇUoğJu, bu konuda grubun alacağı
karara uyacağını, ancak kişisel
olarak düşünce suçlannın affina
karşı olduğunu söyledi. Çiloğlu.
"Bu son derece hassas bir konu.
Terörün her gün can aldığı
bugünlerde, terörii ya> ın yoluyla da
oba teşvik edenlerin affedilmcsinc
karşı> ım. Bu memlelette. insaniar
evlatlannı terör nedeniyle
kaybediyor. Böyle bir ortamda, terör
örgütünü yanlanyla teşvik edenkri
affetnıek doğru degil" görüşünü
savundu.
düşünceleri açıklama ve yayma özgürlü-
ğü acısından tartışılması gereken en
önemli olgunun da. bu özgürlüğün sınır-
lanıp sınırlanmayacağı konusu olduğu
kaydedildi. Raporda, düşüncenin sınırlan-
dınlabileceğının kabul edilmesi halinde
bu sınırlamanın nereye kadar yapılabile-
ceğı sorusu gûndeme getirilerek şöyle
dendi:
"Başka bir anlahmla sınırlamanın sını-
rının ne olacağı konusudur. Her şeyden
önce, genel olarak özgürlüğün, kişinin
koruma alanını beluieme ve sınırlannı dü-
zenJeme hakkuıa sahip olarak, düşüncele-
rini açıklama ve yayma özgüriüğünü de sı-
nıriama imkânına sahiptir. Devlet; özgür-
lükleri sınırlama, kişinin serbestçe hareket
edebileceği alanın sınırlannı belirleme im-
kânını hangi ölçülerde kuüanabilir? Diğer
bir anlatımla. özgürlükleri nereye kadar
sınırlayabilir? Özgürlüğün sınırtannı be-
lirliyorum derken devlet, bu sınırlan, öz-
gürlüğü ve kullanılnıasını ortadan kaldı-
rabilecek biçimde daraftabBir mi? Uhısal
anayasalar ve uluslararası beigeler, devle-
tin tüm özgürlükleri sınırlamasuıda, genel
birtakım sımrlama ölçüleri getirdikleri gi-
bi, her özgüriük için, o özgüriüğun nheli-
ğine uygun olarak, ayn ayn da, smuiama
özgürlügüne yer vermektedir."
Raporda, anayasal düzenlemelerde, ce-
za yasasının bazı maddelerinde, özel ya-
salarda, düşünce özgürlüğüne aykın bazı
düzenlemelerin halen yürürlükte oldüğu-
nadikkatçekildi.
Bu kısıtlamalann yanı sıra, TMY'nin 8.
maddesinin düşünce özgürlüğü alanında
önemli bir yasak getirdiği, son dönemler-
de düşüncelerini açıkladıklan için hakla-
nnda dava açılan 4 bin 298 kişi ile ilgili
1649 dava bulunduğu kaydedildi.
Raporda, bu davalardaki tutuklu sanık
sayısının 64, tutuksuz sanık sayısınm ise
423 olduğu belirtilerek
son bölümde şu görüşlere
yer verildi:
"L'lusal ve uluslararası
düzeyde pek çok tarüşma
ve eleştiriye neden olan
yürüriükte'ki 8. maddenin
hangi vöntem, maksat ve
düşünceyle olursa olsun
TC'nin ülkesi ve milletiyle
bölünmez bütünlüğünü
bo/mayı hedef alan hük-
mü bclirsi/Jikler içermek-
tedir. Bu nedenle, mevcut
8. maddenin, düşünce ve
anlatımın özgürlüğü ko-
nusunda yaşanan somut
bazı sorunlar karşısında.
devletimizin taraf olduğu
uluslararası sözleşmeler
dikkate alınarak yeniden
düzenlenmesi zorunludur.
Düşünce özgürlüğünün
somut olarak, açık ve ya-
kın bir tehlike doğurabile-
ceği durumlarda, terör
eylemlerini teşvik etmesi
ya da doğrudan bu tür ey-
İemlere yol açması du-
rumlarında sınırlanabil-
mesi mümkün olup bu,
demokratik toplumlar
için de geçerli bir uygula-
madır. Sonuç, olarak, düşünceleri açıkla-
ma özgürlüğü mutlak değildir. sınırlan-
nıa/ değildir.
Ancak, her ne kadar toplumu ve devleti
rahatsız eden, şoke eden düşünceler söz
konusu olsa da, bu düşüncelerin her ne se-
bep, amaç ve yöntemle olursa olsun açık-
lanmasının tamamen vasaklanması, bazı
istisnalar dışında, demokratik değildir.
TMY'nin 8. maddesinde yer alan düşünce
yasağı kaldınlmalı, evrensel standartlar ve
ölçütler uvgulanmaİL"
TBMM Başkanvekili, Tunceli'de insanlann göçe zorlandığını söyledi
Genç: Devletten şikâyetçiyhn
CJPYIC tPYl ^ n s a n
Haklan Komisyonu geçen yıl heyet gönderecekti. hâlâ gidemedi.
*" Insanlann hayvancılıktan başka geliri yok, dağa hayvan çıkarmak yasak.
tüulOSU'. Yatınm yok, köy okullan kapalı. İnsaniar göçe zorlanıyor.
TUREY KOSE
ANKARA - TBMM Başkanvekili ve
Tunceli Milletvekili Kamer Genç.
TBMM'de kendisine 100 mılletvekılinin
"güvensizlik'' bildirmesine yol açan
"Devlet Tunceli'de terörü değil,
Tuncelilileri temizliyor gibi bir görüntü
var" sözlerine açıklık getirerek. "Ben
polise, askere karşı değilim. Şikâyetim
askerden, polisten değil; devletten'*dedı.
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e de
sorunlan aktardığını bildıren Genç,
"Başbakan ile de görüşeceğim. Sağcılar
ordu sevgisini suiistimal edip kendilerine
paye çıkarmaya çalışıyor.
Cumhurbaşkanı'nın Brezilya gezisi için 3
milyon dolar harcanıyor, Tunceli'ye
vatırım yok" dedı ve devleti göreve
çağirdı.
Aralannda 16 DYP'linin de bulunduğu
100 milletvekili TBMM Başkanlığı'na bir
dilekçe vererek Kamer Genç'e güvensiz-
liklerini bildirdîler. Genç, dün
Cumhuriyet'in bu konudaki sorulannı
yanıtlarken, "Önemli olan kendi grubu-
nıuzun güvenidir. Davranışları cehalet-
lerindendir. Bunların işleri karadüzen.
Kendilerine bir hava veriyoriar, sanki bu
memleketi. orduyu sadece onlar düşünü-
yor. Bunlan istismar edip kendilerine paye
çıkarmaya çalışıyorlar'" dedi.
cek yer göstersinler. Cumhurbaşkanı'na
da söyledim. Asker, polis de zor şartlarda
yaşıyor. Askeri, polisi suçlamıyorum.
Benim isteğim. şikâyetim devletin yöneti-
minden. Yoksa, övle işkence şikâyeti falan
almadım oradan çok fazla. Benim
istediğim, devlet bu insanları yerinden
edecekse yer versin, yurt versin. Geçen \il
hayvanları dağa çıkarmadılar. PKK'nin
kökünü kazımadılar, PKK orayı üs olarak
seçti. O insanlann havvanlarını dağa
çıkarması lazım. Ya hayvanlannı alıp Et
Balık Kurumu'na versinler va da yer
göstersinler. Çok büyük işsizlili var. Köy
okullanmn hepsi kapalı. Hiçbir köy yolu-
na Köy Hizmetlcri'nin greyderi bile
girmemiş iki senedir. Ebe yok, hemşire
yok, öğretmen yok.*"
Cumhurbaşkanı Süleyman Demırel'in
son yurtdişı gezisi için 3 milyon dolar
harcandığına dikkat çeken Genç.
Tunceli'de ne özel sektörün ne de devletin
yatırımı olmadığını anlattı ve devleti
göreve çağırdı.
Göç oranı \ üzde 80
Genç, seçim bölgesindeki insanlann
sıkıntısıııı dile getirmek istediğini vurgu-
layarak şunlan söyledi:
"Köylülerin yüzde 80'i yerlerinden göç
etmiş. Ya ahırda ya çadırda ya dışarda
insaniar. Ben o yerin milletvekiliyim.
İçişleri Bakam'na verilen bilgiler yanlış.
Geçen vıl ekim ayında İnsan Haklan
Komisyonu Tunceli'ye heyet gönderecektL
Hâlâ gitmedi, vok efendim can güvenlik-
leri yokmuş da. Niye gidemediler? Ben her
şeyden önce oranın milletvekiliyim.
Kendimizi makamlar, mevkiler için satan
insaniar değiliz. Ülke sorunlaruu en yalın
şeküde dile getirmek, bu sagdaki partileri
niçin rahatsız ediyor? Bunlar bu halkın
düşmanı mıdır?"
Genç, orduyu karşısına almadığını
belirterek, "PKK'nin nerede olduğu belli,
yerieri yurtlan beüi. Onun yerine halkın
üzerine gidiliyor, halk göçe zorlanıyor"
dedi. Genç. Tunceli'nın sorunlarını
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e ilet-
tiğini, Başbakan Tansu Çiller ile de
görüşeceğini söyledi. Genç, halkın çok
zor durumda olduğunu vurgulayarak söz-
lerini şöyle sürdürdü:
"tnsanlar dışarıda, açıkta yatıyorlar,
yiyecek, içecek yok. Köy ler boşaltılıyor.
Tanıam boşaltılsın. karşı çıkmıyoruz; ama
köyünden çıkanlan insanlara ikamet ede-
Polisin gözaltına aldığı insanlardan haber alınamıyor
Gözaltında kayıplar nerede?
tstanbul Haber Servisi -
Çok sayıda kişinin ölümüyle
sonuçlanan Gaziosmanpaşa ve
Ümranive olaylarının acısı
belleklerden silinmezken. gü-
venlik güçlerınce gözaltına
alındığı öne sürülen kişılerden
günlerdir haber alınamıyor. 21
Mart 1995 tarihınden bu yana
haber alınamayan Tunceli do-
ğumlu Hasan Ocak da bunlar-
dan yalnızca biri. Başvurduk-
lan hiçbir yerden karşılık ala-
madıklannı söyleyen Ocak ai-
lesi. umutla Hasan'ın geri
dönmesini beklıyor.
Gaziosmanpaşa ve Ümrani-
ye'de meydana gelen olaylann
üzerınden neredeyse bir ay
geçtı. Olaylann ardından gö-
zaltına alındığı savunulan 30
yaşındaki Hasan Ocak'ın
'kaybedilmek istendiği' öne
sürülüyor. Ocak ailesi. 21
Mart 1995 tarihinde Gedıkpa-
şa'daki çalıştığı kafetaryadan
balık almak üzere aynlan Ha-
san Ocak'tan haber alamama-
nın üzüntüsünü yaşıyor. Anne
Emine Ocak. kızkardeşler
Maside ve Hüsniye Ocak. Ha-
san ve onun gibı dığer kayıp-
lann bulunması amacıyla Is-
tanbul Valıliği önünde yaptık-
lan oturma eylemi nedeniyle
gözaltındayken baba Ocak ve
Hasan'ın kardeşi Aysel Ocak-
kamuoyunu duyarlı olmaya
çağırmak amacıyla umutla ga-
zetemize başvuruyor.
Hasan'ın kaybolduğu gün,
saat 15.30 sıralarında ışten,
balık almak üzere çıktığını,
daha sonra telefonla arayarak
eve geleceğıni söylediğıni be-
lırten baba Ocak, hastaneler
ve karakollan aramanın da bir
Baba Ocak ve kızkardeş Aysel Ocak, Hasan Ocak'ın bir an önce buhınmasını istivor.
sonuç vermedığinı belirtiyor.
Daha sonraki günlerde emnı-
yetin, bu isimde bir kişinin
gözaltına alınmadığını söyle-
diğini belirten baba Ocak,
elindeki dosyayı göstererek
şunlan anlatıyor:
"Şu an Sağmalcılar Ceza-
evi'nde bulunan bazı kişiler,
oğlumu gözaltında bulunduğu
sırada gördüklerini belirten
ifadeler verdi. Bunlardan bir
tanesi Hasan'ı İstanbul Emni-
yet Müdürlüğü'nün Vatan
Caddesi'ndeki yeni binasının
bodrum katında sorguya götü-
rülürken gördüğünü, kendisi-
ne işkence yapıldığını anlatı-
yor. Bir diğeri ise İstanbul Em-
niyet Müdürlüğü Terörie Mü-
cadele Şube Müdüriüğü'ndeki
parmak i/i listesinde Hasan'm
adını gördüğünü sövlüyor. Ta-
nıkların oğlumu gördüklerin-
de tarif ettikleri giysilerie kay-
bolduğu gün giydiği giysiler
aynı. Hasan'ın yaşanundan en-
dişe duyuyoruz.'"
'Duyarlı bir insandı'
Kızkardeşi Aysel Ocak ise
Gazi Mahallesi'ndeki olaylar
nedeniyle çok sayıda kişinin
gözaltına alındığına dıkkat çe-
İcerek "Ağabeyim duyarlı bir
irsandı. Çevresinde de bilgili
olduğu için 'hoca' diye bilinir-
di. Kaybolduğunda üzerinde
90-100 milyon lira para vardı.
Polis belki de bu paradan şüp-
helenerek gözaltına almış ola-
bilir. İçişleri Bakanı Nahit
Menteşe, gözaltına alınan iki
kişinin adının kamuoyuna
açıklanmayacağını söyledi.
Tüm kayıp yakınları "benim
çocuğum mu' diye düşünüyor.
Bu isimler kamuoyuna açık-
lansın" diye konuşuyor. Hasan
kaybolduktan sonra çok zor
günler yaşadıklannı söyleyen
baba Erdoğan'ın gözleri dolu-
yor. Günlerce bekleyişe rağ-
men umudunu yitirmeyen yaş-
lı adamın söylediği son sözler
"Yalnızca oğlumu istiyorum.
başka bir şeyi değil" oluyor.
BIRBAKIMA
SERVER TANILLI
La Fontaine in Masalları
Arada bir konu değiştirmeli, boğulacağız yoksa!
Önce, belleklerinizi tazeleyeyim: Fransa'da 17.
yüzyıl düşünce ve edebiyatının nasıl doruklarla do-
nandığını bilirsiniz. Romaneskin ve barokun çağıdır
bu; onu bir klasik kuşağın ortaya çıkışı izleyecektir.
Felsefede Descartes; tiyatroda Corneille, Raci-
ne, hele hele Moliere. Bütün bu gelişmeler, nasıl
olur da felsefi düşüncede büyük bir uyanışa yol
açmaz? La Bruyere'i, Fenelon'u ve özgür düşün-
cecilerı, bir Bayle'i, bir Fontenelle'i hatırlayıntz.
Onlara, "Eskilerle "Yeniler" arasında kıran kırana
bir kavga da eklenir.
Ve haydi 18. yüzyıla, yani "Aydınlıklar" yüzyılına!
işte o doruklardan bir başkası, La Fontaine, ölü-
münün 300'üncü yılında anılıyor Fransa'da. Hak-
kında yazılar, kitaplar; yalnız Fransa'nın değil, ev-
rensel edebiyatın da bir değeri olduğundan, başka
uluslar da katılacaklardır bu anışa.
La Fontaine deyince masalları gelecektir elbette
hatırınıza. Daha okuldayken. onunla mutlaka karşı-
laşmışsınızdır. Masallarında da hayvanlan konuştu-
rur; ve oradan kalkıp kendi toplumuna ve çağına
dokundururken, insanlara da dersler çıkanp verir.
Yer yer karamsarlık taşısa da, içlerindeki özellikle
mizah tuzu ve biberi dolayısıyla, eşsiz güzellikte şi-
irlerdir bunlar.
Tatlarına doyulmaz özetle.
Pek doğal söyleyeceğim: 19. yüzyılda, Avrupa
kültür ve edebıyatına yüzümüzü çevirirken, okuyu-
culara ilk tanıtılan yazarlardan biri de o olmuş. Ye-
nilık hareketinın başını çeken Şinasi,arkasından da
Recaizade Ekrem, birkaç parçayla da yetinseler,
La Fontaine'i tattırmışlar okuyuculanna.
Ama bu büyük yazarın kültürümüze asıl girişi
Orhan Veli'nin çevirileriyledir; onun ustalığını orta-
ya koyduğu bir yer de, Nasrertin Hoca hikâyeleri-
nin yanı sıra, işte bu masallardır. Adam Yaytnlan,
her ikısinı bir arada okuyuculanna sunmakla, eşsiz
bir hizmette bulunmuştur; kitaplığınızdan eksik et-
meyiniz ve sevdiklerinıze vereceğiniz armağan da
bu olmalı şu sıralar.
Bir örnek istiyorsunuz değil mi?
Buyurunuz, Orhan Veli'nin çevirisiyle, La Fonta-
ine'in ünlü Kurtla Köpek masalı!
Zafiyetten çiroza dönmüştü kurdun biri;
Köpekler, aksine semız mi semiz
Bu kurt bir gün bir köpeğe rastladı; iri,
Güzel, besili bir köpek; tüyleri tertemiz
"Atıhp bunu bir parçalamalı"
Diyordu içinden kurt cenaplan.
Boğuşmayı da göze almak lazımdı fakat,
Köpek deseniz kendini, hakikat,
Koruyabilecek kadar anaçtı.
Bunu gören kurt pek sessiz yanaştı.
Biraz aşağıdan alıp dildökeyim diye,
Hayran olduğunu söyledi bu semizliğe.
"- Güç bir şey değil, sayın efendimiz,
Dedi köpek, böyle benim gibi semirmeniz.
Vazgeçin, bırakın bu ormanlan,
Nedir bu ormanlardan çektiğiniz;
Sersefil, perişan, aç bilâç?
Açlıktan nerdeyse öleceksiniz,
Hepiniz fülûsuahmere muhtaç. ' *'
Adeta aslan ağzında yiyecekleriniz.
Gelin benimle, bemen değişsin kaderiniz."
Kurt sordu: "- Peki, işim ne olacak?"
"Hiç! dedi köpek, sadece adam kovalamak.
Vazıfeniz yabancılara şiddet,
Evdekilere hürmet göstermekten ibaret.
Ama karsılığında neler, neler!
Sizindir artık evin sayısız yemekleri.
O ne piliç, o ne kuş kemiklen!
O ne sonsuz okşanıp sevilmeler!"
Kurt ne diyeceğini şaşırmıştı.
Sevincinden adeta gözleri yaşarmıştı.
Derken baktı ki köpeğin boynunda biryara.
"- Bu ne?" dedi. "- Hiç!" "- Nasıl hiç?" "- Mü-
him değil yani."
"- ama ne?""- Bağlamak için tasma takariarya,
Gözünüze ilişen herhalde onun yeri."
"- Bağlamak mı? Serbest dolaşamaz mısınız?"
"- Pek dolaşamayız, ama ne çıkar?"
"- Ne mı çıkar? Yerinde dursun saltanatı-
nız.
Hani hazineler bağışlasalar
Zerre bile feda edemem hürriyetimden."
Deyip bizim kurt oradan uzaklaştı hemen.
Boyunlartnda tasma yarası ya da izi taşıyan baş-
ka köpek kılıklılara da okur musunuz bu masalı lüt-
fen!..
Amaç, söylentileri etkisiz kılmak
'GAP'la kıyamet kopacak
9
söylentisine özel hutbe
MEHMET FARAÇ
ŞANLIURFA - Harran
ve çevresinde bazı köy
ımamlannın Hz. Muham-
med'in hadislerinden yola
çıkarak yaydıklan "Fı-
rat'ın suyu gehrse kıyamet
kopacak" biçımindeki
propagandayı kırmak
amacıyla özel hutbe ha-
zırlanıyor.
Fırat'ın Harran'a yak-
laşmasıyla bırlıkte bazı
köy ımamları ile onların
etkisındeki çevreler tara-
fından sürdürülen propa-
gandayı etkisiz hale getir-
mek amacıyla başlatılan
"su eğitimi çahşmalan' da
etkili olamadı. İl müftülü-
ğü bunun üzerine Hz.
Muhammed'in hadisinin
doğru yorumlanacağı bir
hutbe için hazırlıklara
başladı.
Cuma gününden itiba-
ren başta Harran'da sulu
tarımın başlayacağı tüm
köylerdeki camilerde oku-
tulacak hutbe ile 'pey-
gamberin hadisi doğru bi-
çimde yorumlanacak.'
Şanlıurfa İl Müftüsü
Bahattin Bildik, Hz. Mu-
hammed'in bazı hadisleri-
nın yanlıs; yorumlanması-
na resmı ımamlann katıl-
maması gerektigini belir-
terek "Vlne de bazı arka-
daşlanmızı müftülüğe ça-
ğırdım. Fırat, Harran'a
bereket, banş ve kardeşlik
getirecek. Peygamber
efendimizin bazı hadisleri-
nin yanlış yorumlanması
Uzücü. Önümüzdeki hafta
tüm camilerde okutulmak
üzere bir hutbe hazırla-
maya başladık. Hutbe, Fı-
rat'ın banş, kardeşlik ve
bereket getirmesini içere-
cek" dedi.
Müftülük yetkilileriyle
imamlann da katıldığı 'su
eğitim çalışmalan'na kar-
şın yanlış propagandanın
nasıl yayıldığı bölgede
merak konusu. DSI'nin
sulama çalışmalannı izle-
yen bir üst düzey yetkili
şunlan söyledi:
"Bazı yerel imamlar. krt
dini bilgileriyle hadis yo-
rumluyorlar. Bir de büyük
toprak ağaları köylüyü
huzursuz ermek amacıyla
bu propagandaya çanak
tutuyoıiar."
Harran Belediye Başka-
nı tbrahim Özyavuz da
Hz. Muhammed'in hadis-
lerinin yer aldığı Sahih-i
Müslim'de yer alan "Fı-
rat'ın altın bir dağ üzerin-
den açılması yakındır.
Orada kim bulunursa on-
dan bir şey almasın" şek-
lindekı hadisin yanlış yo-
rumlandığını söyledi.