Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 NİSAN 1995 CUMA • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI 19
POLİTİKADA
SORUNLAR
ERGUN BALCI
B Baştarafı 11. Sayfada
prenslerin, Batı'nın etkisi altında kaldığı, Islam'a ihanet et-
tikleri öne sürülüyor. Liberal muhalefet ise, demokrasi isti-
yor. Bu tabloya ülkenin doğusunda yaşayan Şii azınlığın
giderek artan huzursuzluğunu eklemek gerekiyor.
Bahreyn, Körfez'de kaynayan diğer bir ülke. Nüfusunun
% 70'i Şiilerden oluşan Bahreyn aylardır kanlı gösterilere
sahne oiuyor. Şiilerin, Sünni yönetime karşı düzenledikleri
gösterilerde son olarak geçen hafta 2 kişi öldü, çok sayı-
da insan yaralandı. 1975'te kapatılan parlamentonun tek-
rar açılmasını isteyen iki muhalefet grubu, Bahreyn Kur-
tuluş Hareketi ve Bahreyn'in Kurtuluşu İçin Islami Cephe
Emir El Halife rejimine karşı giderek sertleşen bir müca-
dele veriyorlar.
Kuveyt'te de Emir El-Sabah'ın otoriter yönetimine karşı
halkta tepkiler artıyor.
•••
Iran'la Irak'ı en büyük düşman ilan eden, petrol bölge-
sindeki kaleleri de sallanmakta olan ABD'nin yöredeki
ayağını sağlam basabileceği, enerji kaynaklannı denetle-
yecegi bir sıçrama tahtasına, üsse ihtiyacı vardır. Kuzey
Irak'ta kurulacak bir Kürt devleti tümüyle ABD'ye bağlı
olacağından bu işlevi yerine getirebilir.
Ancak bu olgunun Türkiye, Iran ve Suriye'nin sert tep-
kilerine yol açacağı açıktır.
Ama asıl sorun güneydedir. Kuzey Irak'ta bağımsız bir
Kürt devleti kurulduğu takdirde, güneydeki Şiiler de Bağ-
dat'tan kopup bağımsızlığa yönelmek isteyeceklerdir.
Irak'ın güneyindeki bağımsız Şii devletinin gözlerini ilk çe-
vireceği ülke ise yanı başındaki Şii Iran olacaktır. Bah-
reyn'in nüfusunun da % 70'inin Şiilerden oluştuğu düşü-
nülürse, Körfez'deki dengenin ansızın Iran'ın lehine döne-
ceği kolayca görülebilir. Böyle bir gelişme ise gerek Sünni
Suudi Arabistan ve Kuveyt gerekse ABD için tam bir kâ-
bustur. Körfez'in Iran'ın etkinliği altına girmesinin Suudi
Arabistan ve Kuveyt'teki Şii azınlıkları da kışkırtacağı
açıktır.
•••
Peki. bu felaket senaryosunu kim önleyebilir? t
Saddam Hüseyin.
Evet ilginç bir rastlantı olarak, Saddam, şu anda Irak'ı
bir arada tutabilen, Şiilerin kopup Iran'a kaymasını önle-
yebilen tek adam.
Başka bir deyişle, ABD'nin Saddam'a ihtiyacı var.
Işte ABD'nin Körfez'deki ikilemi de bu. Hem Sad-
ctam'dan nefret ediyor, hem de onun yerine Irak'ı bir ara-
da tutabilecek başka adam bulamadığından Saddam'a
ihtiyacı var.
Anımsandığı gibi Körfez Savaşı'nın bitiminden hemen
sonra Saddam güneydeki Şii ayaklanmasını ezerken yanı
başındaki Amerikan ordusu bu olguyu seyretmekle yetin-
mişti. ABD, Saddam'ı ezmişti, ama Irak'ın parçalanmasını
da meydan Iran'a kalır korkusuyla istemiyordu.
Özetle, ABD'nin kuzeyde bağımsız Kürt devieti kurma-
sı, Türkiye, Suriye ve Iran'ın tepkilerinin yanı sıra, güney-
de VVashington'u güç durumda bırakabilecek gelişmelere
yol açabilir; Iran petrol bölgesinde egemen güç olarak
sahneye çıkabilir.
ABD, şu anda Kuzey Irak'ta elinin altında özerk bir Kürt
birimi bulunduruyor. Ama onunla ne yapmak istediğini
sanırız kendisi de tam olarak bilmiyor.
Körfez'de tam bir belirsizlik ortamı hüküm sürüyor. Ke-
sinlikle söylenebilecek tek şey, bölgenin önemli gelişme-
lere gebe olduğu.
Bir defterden
H Baştarafı 2. Sayfada
rime alıyonım.
Thomas Hobbes, bu ünlü yapıtının 14. bölûmünde şöyle diyor:
"Doğal hak nedir? Yazarlann genellikle jusnaturalis dediklen
DOĞAL HAK, kendi doğasını, yani kendi hayatını korumak için
kendi gücünü dılediği gibi kullanmak ve kendi muhakemesi ve ak-
lı ile bu amaca ulaşmaya yönelik en uygun yöntem olarak kabul et-
tiğj_her şeyi yapmak özgürlüğüdür.
Özgfirlük nedir? Özgürlükten, sözcüğün doğru anlamı ile dış en-
gellerin vokluğu anlaşılır: Bu engeller, çoğu zaman, insanın dile-
diğini yapma gücünün bir bölümünü elinden alabilirler; fakat ken-
disinde kalan gücü muhakeme ve aklının emrettiği şekilde kullan-
maktan onu alıkoyamazlar." ,
•
Sokaklar
Sokağa çıktım, dünyayı yeni görüyonnuş gibi oldunı.
Kediler, köpekler, kuşlarda sokaklan kullanıyorlar.
•
İtalyan Hermetik Şiiri
Bir antoloji. Şairlerin büyük çoğunluğunu tanımıyorum. Şunu
söyleyebilirim ki, tam oiarak "kapab" diyebileceğim birşiirle kar-
şılaşmadım. Çeviri. en kapalı şiiri bile anlaşılır kılar.
İlkbahann İlk Gecesi
Ölen ne, ve doğan
şu an ufalarken gökgürültüsünün homurtusu
gecenin yüksekliğini, bahann
uykuyu bölen beklenmedik muştusu...
Kuşaktan kuşağa
insanlar, yenilenler ve ağnlannın
övüncü ile yükselenler, acıda
derin çağlar geçmiş iç içe,
bir ezinçte, tek bir noktada
zorluyoriar, itiş kahş, ve sızlanıyor
ve gıcırdıyor sütundan sütuna zifir
köprü son kemere
ve bitid. köklerini meyveye germiş.
Sancının üstüne götürüyorum elimi, dinliyorum.
Bahann ilk gecesi, kabarmış
olmakîa olacak arasında lime lime.
Akar
AH Sinnen yurt dışındaydı, dönmüş, telefon etti:
- Hayatında akar sahibi olmamış bir adamın heykeli hiç Akaret-
ler'e dikilir mj? dedi.
'Kararlar bizi bagLamaz'
• Baştarafı 1. Sayfada
sa bütün dünyanın başı ağrıya-
cakti. PKK, kaynaklannı yasadt-
şı kaçakçılıktan sağlamaktadır.
Batı'nın genç beyinlerini zehirle-
mekte, onlardan aldıklan kay-
naklaria silah alıp bizûn ülkemi-
zin insanlannı vurmaktadır.
Amacımız PKK'dir. En kısa za-
manda, en az zayiatla buradan
çekileceğiz. Ülkeye yönelik teh-
didi kakbrmak biziın görevi-
miz."
Batı"nın, insan hakJan ve de-
mokrasiyi korumak için Türki-
ye'ninterörlemücadelesini des-
teklemesi gerektiğini kaydeden
Çiller, Türk Silahlı Kuvvetle-
ri'nin Kuzey Irak'ta kalıcı olma-
dığını anlatırken, "Kuzey Irak
halkıy la kardeşlik bağımız dışın-
da hiçbir bağunız yoktur" dedi.
Başbakan Tansu Çiller, "Tür-
kiye kendini demokrasiye, insan
haklaruıa adamıştır: çağdaşyol-
da, kendi kaynaklanyla doğru
yoluna devam edecektir. Ve doğ-
ru yolun teminatı DYP'dir" diye
konuştu.
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
Çetin, uçaktaki görüşmemizde
sözlerini önceki akşam CNN'e verdi-
ği demeçteki bir tümcesini yineleye-
rek başladı:
- Batı, operasyona bu kadar karşı
çıktığına göre, acaba biz Körfez Sa-
vaşı'nda Batı'yı desteklemekle hata
mı ettik?
Elbette böyle bir şey yok. Bu nite-
leme, Kuzey Irak'ta Körfez Savaşı'nın
sonunda doğan boşlukta Batı'nın da
payının bulunduğunun diplomatik bir
dille ifadesinden başka bir şey değil.
Çetin, 10 nisanda da Belçika ve
Hollanda'ya gidecek. CHP lideri, Inö-
nü'nün temaslarını da yakından izli-
yor.
Hurd'le görüşmeden önce Inönü-
Kinkel görüşmesinin kriptolarını
gözden geçirdi. Çetin, gazetecilerie
sohbetini istediği gibi yönlendirebilen
bir lider. Zaman zaman çok konuşup
hiçbir şey söylemeyebiliyor. Ancak,
Kuzey Irak'la ilgili iki konuda ağzı ki-
litli:
- Bölgede geçici bir çözümden
söz ediliyor, nedir bu?
- Aynntılara girmem.
- Çekiç Güç'ün bölgedeki deneti-
mi sağlayamadığı gibi değeriendir-
meler var. Çekiç Güç 'ün varlığını söz
konusu edecek misiniz?
- No comment (Yorum yok).
Çetin, Demirel'le iyi anlaşıyor.
Diplomasi Harekâtı...
Cumhurbaşkanı, Almanya Başbaka-
nı Kohl'e gönderdiği mesajda, "Çe-
kiç Güç'ün altından yılan çıkmıştır"
demişti.
Görünen o ki, Kuzey Irak'ta kalıcı
çözüm uzak. Başta ABD olmak üze-
re Batı, Saddam'lı bir çözümü henüz
içine sindirebilecek durumda değil.
Bush'un, Thatcher'ın düşüşünü gö-
ren Saddam, belki Mitterrand ile
Kohl'ün gidişine de tanık olacak.
O zaman konu, "geçici çözüm "de
düğümleniyor. Çetin de tıpkı diğer li-
derler gibi aynntılara girmiyor.
Çetin'in sorulanmıza verdiği yanıt-
lann aynntılannı diğer sütunlarımızda
bulacaksınız. Çetin'in eski dostu
Hurd'le yaptığı görüşmede sadece
"diplomatik ifadeler" değil, 30x60
cm ebadında bir harita da vardı. Ha-
ritada iki önemli nokta dikkati çeki-
yordu. Sınırdaki koyu kahverengiyle
gösterilmiş dağlık bölgeler ve Irak'ın
içine doğru ilerledikçe sarılaşan düz
alanlar.
Dağlık bölgenin üzerinde Türk Si-
lahlı Kuvvetleri'nin Kuzey Irak'a gir-
diği noktalar siyah çizgilerle işaret-
lenmiş. Çetin, haritayı gösterip sınır-
da yer yer 2500 metreyi bulan dağ-
ların yer aldığını ve bölgenin sürekli
kontrolünün olanaksız olduğunu an-
latıyor. Operasyonun, bu bölgenin te-
mizlenmesi ve arkasındaki düz ara-
zideki kampların ortadan kaldınlma-
sını amaçladığını vurguluyor.
Çetin'den Hurd'e mesajlar
Ingilizler bölgeye tabii ki yabancı
değil. Yüzyılın başında elterine cetve-
li alıp bazı sınırian kendileri çizmişti.
Çetin, Hurd'e şu temel mesajları ver-
di:
1. Size operasyonun amaçlannı sı-
raladım. Bu gerçekleşmeden bölge-
den aynlmayız. Kesin süre vermek
olanaksız, ancak haftalarla ifade
edebiliriz. Dağlık kesimlerde mağa-
ralar var. 1 hafta 10 gün daha sakla-
nalım diyebilirier.
2. Sivil halka en küçük bir zarar gel-
memesi için olağanüstü çaba harcı-
yoruz. Mart sonundan itibaren böl-
geye elektrik vermeye başladık.
1994'te 13 milyon dolar insani yar-
dım yaptık. Bu yıl 12 milyon dolar da-
ha yapıyoruz.
3. Bu bölgeyi artık denetimsiz bı-
rakamayız. Çözüm de yerel güçlerle
diyalogdan geçiyor. Barzani ve Ta-
labani, işbihiğine sıcak.
4. Barzani ve Talabani ile diyalog
konusunda sizin yapabilecekleriniz
ne olabilir?
5. Kuzey Irak'ta kesin çözüm, 688
sayılı BM karannın yaşama geçiril-
mesinden, yani Irak'ın toprakbütün-
lüğünün tesisinden geçiyor. Irak'ı he-
men Saddam diye düşûnmeyin, biz
devlet olarak algılıyorvz. Sözünü et-
tiğimiz çözümde Kuzey Irak halkının
Bağdat'la banşması gerekli. Böyle
bir durumda Irak yönetimi eskisi gi-
bi Kürtlere yönelik bir harekette bu-
lunamaz. O dönem geride kalmıştır.
Buna Türkiye de seyirci kalmaz.
6. Ambargonun kalkması için
Irak'ın yapması gereken nedir? Bun-
lan net biçimde ortaya koyalım. Irak
tekrardünyayakazandınlabilir. Irak'ta
artık şu kanı yerleşti, "Biz ne yapar-
sak yapalım, görünmez bir gündem
var". Böyle diyorlar.
7. Terörün ne demek olduğunu siz
de çok iyi biliyorsunuz. Bütün bun-
lara hayırdiyorsanız, siz çözüm öne-
risi getirin.
Mesajların özeti buydu. Çetin'le
uçaktaki sohbetimizde konu bir ara
Batı'nın operasyonla "fazla uğraş-
ma"nedenlerinegeldi. "ÖnceleriFi-
listin vardı, orası bitince..." dedi.
Çetin, 4 saatlik uçak yolculuğunun
gazetecilerle sohbet ve temas hazır-
lıklarından arta kalan bölümünü bul-
maca çözerek geçirdi. Boşluklan hız-
la doldurdu. Sanınm, dergideki bul-
maca, Kuzey Irak ve Batı bilmecesin-
den daha kolaydı.
Edes serbest
Qvan'a 7 yıl
İzmir'in Venişehir yöresindeki genelevlerde iş bırakma' eylemi yapan hayat kadınlannın işbaşı
yapmalan için bazı e\lerin patronlan durumıı polise bildirdi.
Genelevde 'iş bırakma' eylemi
îzmir'deki 300 kadar genelev kadını kan tahlili ücretlerinin
arttınlraasma tepki göstererek, zamları protesto etti
İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - lşçiler,
memurlar, öğrenciler ve toplumun diğer katman-
lanndan sonra yaşam pahalılığı ve enflasyona kar-
şı genelev kadınlanndan da ses geldi. İzmir'de ge-
nelevde çalışan 300 kadar kadın 3 ayda bir yine-
ledikleri kan tahlili bedellerine yüzde iki yüzü
aşan oranda zam olunca, dün "iş bırakma" eyle-
mi yaptı.
İzmir'de Yenişehiryöresindeki genelevlerde ça-
lışan hayat kadınlan enflasyona Ve hayat pahalılı-
gına karşı harekete geçtiler. Üstelik birçoklannı
şaşırtıcı biçimde eylem yaparak. Genelevin soka-
gına taşan ve girişteki demir parmaklıklan kapa-
tan kadınlar, "arük yeter" diye haykırdılar. Enf-
lasyon ve hayat pahaİılığıydı dertleri. Aralanndan
biri çıktı ve bağırmaya başladı:
"Daha önce bir milyon liraya yaptirdığımız kan
tahlilleri şimdi 3 milyon 700 bin lira oldu. Bu ko-
şullarda bu paray ı ödeycmeyiz."
Zamlan alkışlarla protesto eden hayat kadınla-
n arasında. çektikleri diğer güçlüklerden ve pat-
ronlanndan yakınanlan da vardı.
Başka bir kadın çevresindeki gazetecilere şun-
lan anlatıyordu:
"Daha önce kan tahlili için 500 bin lira veriyor-
duk, bu rakam bir mihona çıkarıldı. Şimdi son
zamla 3 mihon 700 bin lira oldu. Kan için verdiği-
miz3 milyon 700 bin liraya,yol parasını da ekledi-
ğinıizde giderimiz 4 milvonu aşıyor. Bizim bu pa-
rayı ödememiz olanaksız. O nedenle işi bırakıvo-
ruz. Eğer bu parayı patronlar öderse o zaman ça-
hşınz. Aslında kan tahlili giderlerini patronlann
ödemesi gerekiyor. Çünkü kazancımızın büy ük bir
bölümünü patronlar alıyor. Sigorta pirimk'rimizi
bile kendimiz ödüyoruz. Kısacası kan tahlillcrine
yapılan zam geri alınsın istiyoruz."
Gelirlerinın düşük olduğundan yakman hayat
kadınlan, "VTzite ücretimiz 120 ile 250 bin lira ara-
sında değişiyor. Gün oiuyor siftah etmeden e\1mi-
ze gidiyoruz. Para kazandığımız günlerde kazan-
cımızın büyük bir bölümünü patronlar alıyor. Al-
dığımız para ile ev kirası mı verelim, çocuklanmı-
za mı bakalım? Ne y apacağımızı şaşırdık" diye ya-
kınmalannı sürdürüyorlar.
Toplumun bir kesiminde kendilerine 'köle' gö-
züyle bakıldığını vurgulayan bir başka kadın da-
ha öfkeliydi:
"Artık bizim de gözümüz açıldı. Köledegiliz. kö-
le muamelesi yapılmasını da istemiyoruz. Kadın
kuruluşlan bizlere sahip çıksın"
Genelevlerde insan haklannın sürekli ihlal edil-
diğine dikkat çeken kadınlar. gazetecilere "İnsan
haklan savunuculan gelsinler, bizim yaşamımızı
görsünler. Siz bizim sesimizi duyurun^dedılcr.
Iş bırakma eylemi yapan hayat kadınlannın iş-
başı yapmalan için bazı evlerin patronlan duru-
mu polise bildirdi.
Olay yerine gelen güvenlik güçleri kapılann
önünde toplanan kadınlann dağılmalan için uya-
nda bulundu. lş bırakmada kararlı olan kadınlar
olaysız dağıldılar. Ancak müşteri kabul etmeye-
ceklerini açıkladılar.
DemireFiıı aldı Türkiye'de
AYDBV ENGtN
BUENOS AIRES - Cumhur-
başkanı Süleyman Demirel Ar-
jantin, Şili ve Brezilya'yı kapsa-
yan 14 günlük Latin Amerika
gezisini iki gün kısalttı. Cum-
hurbaşkanı, "Bunun Türkiye'de,
Kuzey Irak'ta olup bitenleıie
hiçbir ilgisi yoktur. Bu kadar
müddet içinde gezinin hedefini
bulacağuıı gördük" dedi. Demi-
rel. "Brezilya'daki fahri başkon-
soloslara Sao Paulo veya Rio'ya
giderek konsolosluk mührii ver-
mek yerine onlan başkent Bra-
silia'yaçağırdık" dedi.
Demirel, Cumhurbaşkanı Ve-
kili Hüsamettin Cindoruk ve
Başbakan Tansu Çiller ile ko-
nuştuğunu ve Dışişlen Bakanı
Erdal İnönü'nün de kendisini
Washington'dan arayarak te-
maslan hakkında bilgi verdigi-
ni bildirdi ve "Ankara ve dışın-
da bizi rahatsız edecek önemli
bir sorun yok" diye konuştu.
Arjantin'deki resmi temasla-
nnı tamamlayan Cumhurbaşka-
nı Demirel, Buenos Aires'teki
NÜSHET GÖKSUN SAY
ARSGALERİ
Ankara
7 Nisan - 7 Mayıs 1995
Açıhş: 7 Nisan 1995 Cuma
Saat: 18.00
Tel: (0312) 437 44 70
son gecesinde bir basın toplan-
tısı düzenledi. Basın toplantı-
sında, gezinin Brezilya bölü-
mündeki Sao Paulo ve Rio de
Janeiro programını çıkardıklan-
nı bildiren Demirel, bu durum-
da 14 nisan cuma günü yerine 12
nisan çarşamba günü Ankara'da
olacağını söyledi. Demirel,
"Cumhurbaşkanı Veküi, Başba-
kan ve Dışişleri Bakanı ile telefon
görüşmeleri yaptınız. Kuzey
Irak'taki durunı Türkiye'yi da-
ha değişik bir yöne mi çekmek
üzere" şeklindeki bir soruyu.
"Hayır, Kuzey Irak'ta ne plan-
landıysa o yapılıyor. Telefon gö-
rüşmeleri devletin normal bir
prosedürüdür" diye yanıtladı.
Gazetecilerin sorulannın Cin-
doruk ve Çiller ile yaptığı tele-
fon görüşmelerinde yoğunlaş-
ması üzerine Demirel, Türki-
ye'de olup bitenler hakkında sa-
at başı bilgi aldığını belirterek
"Şu saatte ülkemde neler oldu-
ğunu en ufak detayına kadar b\-
liyorum. Buna rağmen Cum-
hurbaşkanı Vekiü ve Başba-
kan'a 'Ne yapıyorsunuz, ne var
ne yok' diye sormam gayet do-
ğaldır. Görevimin kabıdır" dedi.
Dışişleri Bakanı İnönü'nün
Kuzey Irak operasyonu ile ilgili
temaslan hakkında ne tür bilgi-
ler verdiğinin sorulması üzerine
de Demirel şunlan söyledi:
"Amerika, Türkiye'nin terör-
le mücadelesini anladığuuve des-
tek verdigini, Kuzey Irak hare-
kâtının terörle mücadelenin bir
parçası olduğunu kabul ediyor.
Ama 'Buradan bir an önce çı-
kın' diyor. 'Orada ıstediğiniz ka-
dar kalın' diyen hiç kimse yok.
Bu sır da değil. Avrupa ajansla-
nna ve gazetelerine baktığınız
zaman tabak gibi görünüyor.
Burada insanlar toplanmış Tü-
kiye'deki insanlan katlediyor.
Biz Batı'ya bunun bir zaruret-
ten doğduğunu anlatmaya de-
vam edeceğiz. Sabnnızı rüketme-
yeceksiniz. Sıkıntı ve derdinizi
aıuatacaksınız. Batı, bazı şeyieri
anlamakta zorluk çekiyor. Terö-
rün bir hakkın peşinde olduğu
gibi birtakım intibalar Batı'nın
kafasımn arkasında var. Türki-
yebu kadar haklı olduğu bir me-
seleyi anlarmakta bir süre daha
sıkıntı çekecek."
Cumhurbaşkanı Demirel,
kendisi için yazılan 'havadade-
mokrat' biçimindeki gazete ha-
berlerinın hatırlatılması üzerine
de söylediklerinin oldukça çar-
pıtıldığını kaydetti.
Demirel, şöyle devam etti:
"Söylediklerimde hiçbir tutar-
sızlık yok. Ben karada ne isem,
havada da ojıım. Türkiye'de ne
isem Arjantin'de de oyum. Te-
mel prensipler bakımından hiç
tavizvermedim. Milletiradesi sa-
\nnmasinu kav gasını yapbm gel-
dim. Beni buraya getiren de
odur. Demokrasinin daha iyi iş-
lemesini savundum geldim. lcap
eden pek çok şeyi yaptım. Bugün
ülke bir uçtan bir uca aydınük-
sa, ber kasabada lise varsa, 57
yerde Universite kuruluyorsa,
hepsinde ben varun."
• Baştarafı 1. Sayfada
la kucaklaştı.
Selim Edes'in avukatı Uğur
Alacakaptan ise savunmasında
"rüşvet" suçunun oluşması için
Civan'ın yetkisi içindeki bir şe-
yi yaparak genel müdürü olduğu
KlT'i zarara uğratmast gerekti-
ğini, dava konusu olayda ise su-
çun oluşmadığını dile getirerek
bu nedenle Edes'in "rüşvetver-
mek" suçundan cezalandınla-
mayacağını söyledi. Yaralama
olayında da Selim Edes'in az-
mettirici olduğuna ilışkin kanıt
olmadığını dile getiren Alaca-
kaptan. müvekkilinin bu suçtan
da beraat etmesi gerektiğini bil-
dirdi. Duruşmaya katılmayan sa-
nık tetikçı Davut Yıldız'ın avu-
katı Can Doğancan, Yıldız'ın
"rüşvet" olayını ortaya çıkaran
*adam olarak kamuoyünda "kah-
raman" sayıldığını belirttı.
Sanık avukatı olarak ikinci kez
söz alan Duygun Yarsuvat yak-
Iaşık 2 saat süren savunmasında.
"rüşvet alma" suçunun oluşma-
dığına ilişkın savlannı dile ge-
tirdi. Alındığı ileri sürülen 10
milyar liranın elde taşınamaya-
cağını kanıtlamak için 50 bin li-
ralık banknotlar boyutunda
kesilmiş kâğıt kolilerini mahke-
meye gösterdi.
'Ozallar sanık olmahydı'
Savunmasını yapmak için söz
alan Engin Civan ise karar du-
ruşmasına. tutukJu kaldığı 240
günden 222'sinde gazetelerde
kendisiyle ilgili olumsuz haber
yayımladığını için "3-Omağlup''
çıktığinı söyledi. Bu nedenle ka-
muoyunda "suçlu"olarak görül-
düğünü dile getiren Civan. "Se-
Km Edes, benim haraç istediğimi
söylüyor. Yeraltı dünyasından si-
lahlı adamlan üzerime gönderen
kendisi. Ergun Çakır'ın eski or-
tağı, MHP İstanbul İl Başkanı
olan kişinin benzin istasyonunda
polise teslim olan kendisi. 15 ey-
İülde ülkücü baba Alaattin ÇakV
cı'yi üzerime gönderen kendisi
Bu bir organizasyon" dedi. Se-
lim Edes'in bu organizasyonun
bir halkası olduğunu söyleyen
Engin Civan, mahkeme başkanı
Azmi Ulu'nun "Diğerleri, halka-
lar ktaıler" sorusuna "Selim
Edes, Özallardan yardım istedi-
ğini söylüyor. Öyleyse tanık ola-
rak gelen Ozallar da bu davada
sanık olmalıydılar" diye yanıt
verdi.
Selim Edes ise kısa savunma-
sında ESKA'yı devrettiği kişile-
re, alacağı olan arsa parasının
ödenmesi amacıyla Engin Ci-
van'a 10 milyar lira verdiğini yi-
neledi. Suçlamayı kabul etme-
yen Edes, beraatini istedi.
Tetikçi Davut Yıldız ise el ha-
reketlerinin desteğiyle yaptığı
savunmasında Engin Civan'ı
göstererek "Ben Lsteseydim bu
kuşbeyinliyi orada öldürürdüm "
diyerek salondakilen güldürdü.
Mahkeme, beraat ve tahliye içe-
ren son sözlerin dinlenmesinden
sonra yaklaşık 1 saat ara verdi.
Daha sonra karan açıklayan
mahkeme başkanı Azmi Ulu, da-
vanın iddianamede ileri sürülen
savlara bağlı olduğunu, bunun
da "rüşver ve "yaralama" iddi-
alanyla sınırlı bulunduğunu söy-
ledi. Aranan sanıklarla ilgili dos-
yanın aynldığını ve haklandaki
gıyabi tutukluluk karannın sür-
düğünü dile getiren Azmi Ulu,
Dündar Kılıç hakkında ilen sü-
rülen "adam öldürmeye azmet-
tirmek" suçunun kanıtlan bu-
lunmadığı, Savaş Karakaya hak-
kındaki "kavgada korkutmak
amacıvla silah kullanmsk'* su-
çunun da "haklı savunma" oldu-
ğu için, bu sanıklar hakkında be-
raat karan verdi. Eski Emlak
Bankası Genel Müdürü Engin
Civan'ı "rüşvet aunak" suçun-
dan 7 yıl 6 ay ağır hapis ve 62
milyar 500 milyon Türk Lirası
para cezasma mahkûm eden
mahkeme, işadamı Selim Edes
hakkında da "adam yaralamaya
azmettirmek" suçundan 1 yıl 8
ay hapis cezası verdi. "Rüşvet
vermek" suçundan Edes'e 111
milyar 111 milyon 111 bin lira
ağır para cezası da veren mahke-
me. tutuklu bulunduğu süreyi
göz önüne alarak Edes'in tahli-
yesine karar verdi. Para cezala-
nnın 1 'er ay arayla 20 eşit taksit-
te ödenmesi karanna varan mah-
keme, tetikçi Davut Yıldız'ı
"ruhsatsız silah bulundurmak"
suçundan 10 ay, "adam yarala-
mak" suçundan ise 6 yıl 5 ay 20
gün olmak üzere toplam 7 yıl 3
ay 20 gün hapis cezasına mah-
kûm etti.
Edes'e ilgi ~
Selim Edes, serbet bırakılma-
sının ardından. dün akşam saat
20.00'de Bayrampaşa Ceza-
evi'nden çıktı. Edes, cezaevi çı-
kışında basının yoğun ilgisiyle
karşılaştı.
Bu arada, Edes'i karşılamaya
eşi gelmezken, kızı ve avukatı
34 RBU 11 plakalı özel bir oto-
mobille saat 19.30 sıralannda
cezaevi kapısına geldi.
Cezaevi çıkışında basın men-
suplannın sorulanna karşılık
Edes, "Şu anda hiçbir açıklama
yapmayacağun. Adaletin kestiği
parmak acntıaz" dedi. Edes, da-
ha sonra kızı ve avukatı ile bir-
likte Beykoz Kanlıca'da bulunan
evine gitti. Eve gelişinde eşi ta-
rafindan karşılanan Edes, küçük
torununu kucaklayarak bir süre
kucağında gezdirdi ve hasret
giderdi.
Hatay'da baskın: 7 ölü
• Baştarafı 1. Sayfada
rasyonda, silahlı kişilerin kaçır-
dığı 8 kişiden 7'sinin cesedi bu-
lundu. Vali Acun silahlı saldır-
ganlann PKK'li teröristler oldu-
ğunu öne sürdü.
Kaçınldıktan sonra kurşuna
dizilen 8 kişi arasında bulunan
ve omzundan yaralan 45 yaşın-
daki MustafaŞimşek,AdanaNu-
mune Hastanesi'nde ameliyat
edildi.
Ameliyattan sonra durumu-
nun iyiye gittigi bildirilen Mus-
tafa Şimşek. Anadolu Ajansı
muhabirine şunlan söyledi: "Ra-
hatsızhğun dolay ısıy la evde yan-
yordum. Silahlı 7-8 terörist gelip,
benimle biriikte 7 kişiyi alıp da-
ğa çıkardılar. Dağda bizi bir ma-
ğaraya götürdüler. Daha sonra
diz çöktürüp kurşuna dizdiler.
Daha sonra ben kalkıp bayır aşa-
ğıya koşmaya başladını. Yarah ol-
mama rağmen yaylaya geri dö-
nüp kanmı ve çocuklarmu aldık-
tan sonra Dçeye ghtim."
Hatay Valiliği'nden yapılan
yazılı açıklamaya göre, olayda
vefat edenlerin kimlikleri şöyle:
Niyazi Yılmaz(18), Ahmet Yü-
maz(56), Osman Kaya (44), Ali
Kozan (59), Hüseyin Polat (25),
Mehmet Polat (18), Mehmet Kı-
al(56).
Açıklamada, Hatay tl Jandar-
ma Komutanlığı ve komando
jandarma ekipleriyle 39. tugay
komutanlığına bağlı piyade bö-
lüklerinin, olay yerinde arama ta-
rama çalışmalannı sürdürdüğü
de bıldınldı.
OLAYLAKIN
ARDENDAKİ
GERÇEK
• Baştarafı 7. Sayfada
Mesut Yılmaz ın aleyhine ya-
yın yapmak için seferberiiğe
girişmektedir.
Sayın Çiller koalisyon hükü-
metinin başına geçer geçmez
enflasyonu patlatmış; ülkeyi
IMF'nin güdümüne sokmuş;
hayat pahalılığını dayanılmaz
sınırlara ulaştırmış; koalisyon
ortağı kendi başının derdiyle
uğraşırken doğan boşlukta,
ülkeyi sınır ötesi bir harekâta
yöneltmiştir.
Sayın Hikmet Çetin ve Sayın
Erdal Inönü, sorumluluk mev-
kiinde olmadıklan bir zaman-
da yaşanan oldubittinin ülke-
yi soktuğu darboğazda Türki-
ye'yi savunmak ve şirazesin-
den kurtulan dış ilişkileri yerli
yerine oturtmak için çabalıyor-
lar. Ancak Çiller başbakan ol-
dukça, bugüne kadar olanlar-
dan daha beterlerini sineye
çekmek zorunda kalabilirler.
Riziko büyüktür.
Bu iş daha ne kadar böyle
gidebilir?.. Bilinmez. Ancak bi-
linen şudur: Türkiye iyi yöne-
tilmiyor, yarın öbür gün hiç
beklenmedik olaylaria savru-
labilir; acemi kaptanın elinde
kayalara oturabiiir.
CHP'nin koalisyon hüküme-
tinde bir kontrol mekanizma-
sını ve yönetim dengesini ke-
sinlikle kurması gerekiyor;
yoksa bu işin sonu iyi görün-
müyor.
•••
Gölhan:
Saddam
olsa böyle
obnazdı
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su)-Milli Savunma Bakanı Meh-
metGöUıan, Türk Silahlı Kuvvet-
leri'nin Kuzey Irak'ta sürdürdüğü
harekârta etkisiz hale getirilen te-
rörist sayısının az olmasını değer-
lendirirken, bazı gruplann, ilk ha-
va saldınsının ardından komşu ül-
kelerin sınırlanndan kaçmış ola-
bileceklerini söyledi. Birleşmiş
Milletler'in, Irak kuvvetlerinin/
36. paraletin kuzeyine geçmesinii)
yasaklayan karannı kaldırması
gerektiğini söyleyen Gölhan,
"Saddam yönetimi orada hâkün
olsa kesinlikle böyle olmazdı" de-
di.
Milli Savunma Bakanı Gölhan,
DYP Genel tdare Kurulu (GİK)
toplantısı öncesinde gazetecilerin
sorulannı yanıtiarken, Avru-
pa'dan gelen tepkileri dikkate ala-
rak harekâtta bir değişiklik yap-
manın söz konusu olmadığını be-
lirtirken, "Avrupa tepki gösterdi
diye hedefimizden vazgeçecek de-
ğiliz. Bu operasyon, gayet güzel
planlanmıştır. Sonuna kadar de-
vam edecektir" dedi. Bir soru üze-
rine, "Saddam yönetimi olsa ke-
sinlikle böyle olmazdı" diyen Göl-
han. "Irak yönetûniyle bir anlaş-
ma olabilir mi" sorusuna, "Sad-
dam'la anlaşma bahis konusu de-
ğil. BM'nin o bölgedeki yasağı kai-
dırması gerekir. Bu zaten olma-
say du yani 36. paralellerin kuze-
yinde Saddam'ın otoritesi bulun-
saydı. orası zaten Irak'ın toprağı,
fiilen egemen olsaydı böyle olmaz-
dı'' yanıtını verdi.
Gölhan. "Teröristlerin harekât
öncesinde İran suunna kacüklan
doğru mu" sorusu üzerine şunla-
n söyledi: "Sınıriann tünıüüü
birden kontrol altına almak zor.
Bu operasyon yapılırken, TSK,
zırhlı birtiklerimiz aşağıdan ku-
şatma harekâtuıa girdi, hatta
uçan bûiiklerinûz. kamplann ar-
kasına girdi. Ama bütün bunla-
ra rağmen 220 kilometre kuş ba-
kışı hudut var orada. Bu hudu-
dun her yerini aym şekilde kont-
rol altına almak zor. Uçaklanmız
sabahtan itibaren şafakla bera-
ber bombalamaya başladıktan
sonra dağılmış olabüiıier. Orada
olanlar veya aşağıda olanlar, di-
ğer ülkelere kaçmış olabilirler,
bir kısmL Tam olarak değü, ge-
nelde kaçmalan bahis konusu
değil. Çünkü bulunan kanıtlar
var. O kanıtlardan anlaşılıyor ki,
apar topar, hava harekâtıy la kaç-
mışlar."
Gölhan. Türkiye'nin bukonu-
da komşu ülkelere uyanda bulu-
nup bulunmadığı sorusuna kar-
şılık. "Hayır, o konuda tabii ki
onlar 'Bile bile buna müsaade
ettik' demezler. Denmemesi gere-
kir. Diyeceklerinide zannetmiyo-
rum. Ama kaçak olarak girebiir-
ler. 'Bunu resmen yaptı' dersek
yanhş olur. Böyle bir kayıt yok
elimizde. Böyle bir şey söylemek
de mümkün değil şu an için'' de-
di.
fçişleri Bakanı Nahit Menteşe
de kaçınlan gazetecilere ilışkin
bir soru üzerine, AFP ve Reuter
muhabirlerinin sağ olduklanna
ilişkin duyum aldıklannı söy-
lemekle yetindi.
Kimliğimi kaybettim.
Hükümsüzdür.
UĞUR YAVUZ