28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyettmtiyaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yonetmem: Orhan Erinç O Genel Yayın Koordınatöru. Hikmet Çetinkaya 0 Yazıışleri Müdurlerr Ibrahim Yıldız (Sorumlu), Dinç Tayanç 9 Haber Merlcezı Mudurû Hakan Kara 9 Görsel Yonetmen- Fikret Eser Dış Haberler: Ergun Balcı • tstıhbarat Yalçın Çakır • Yaytn Kurulu. tlhan Selçuk Ekonomı Bülent Kızanhk • Radyo-TV l >g»r F.remekur (Başkan), Orhan Erinç, Oktay • KültürHıiHİanŞenkökenttSporAbdülkadirYûcelnun Kurtböke, Özgen Acar, Hikmet • Yun Haberlen Mehmet Saraç • Makaleler S«mi Çetinkaya. Şükran Soner, Ergun Karaören • Çcvın Seyfettin Turtaan • Düzeltme Balcı. Diırç Tayanç. tbrahim Yljdız, Abdullah Yazıcı • Fotograf Erdogan KÖKoğlu Orhan Bursalı, Mustafa Balbay. AnkaraTemsıkısı. Mustafa Balbay 9 HaberMûdürü. Doğan Akuı Atatûık Bulvan No. 125. Kat 4. Bakanlıklar-Ankara Tel. 4195020(7hat), Faks: 4195027 # lzmır Temsıtası Serdar Kıak,H ZıyaBlv 1352 S. 23 Tel:4411220. Faks:4419117 • Adana Temsılcısı: Çetin Yiğenoğhı, Inönû Cd 119 S No 1 Kat:l,Tel 3522550, Faks: 3522570 Müessese MüdüriL Erol Erkut • MEDYA C: • Yönetım Kurulu Koordınatör Ahmtt Korulsan 9 Başkanı-Genel Müdur Gâlbin Muhasebe Bülent Yener • Idare Erdurın • Koordınatör Rehı Hüseyin Gürer 9 îştetme Önder Işjtman • Genel Müdur Yardım- ÇeBk 9 Bılgı-tşlcm. Nail Inal 9 cısı Mine AkdmJ • Halkla tlış- BUgısayar Sıstem: Mnrüvet ÇDer kıler Mudûrii Nurten Berksoy Yayımlayan >e Buan: Yenı Gûn Haber Ajansı. Basm ve Yayıncıhk A Ş Tûrkocağıcad39'41 Cagaloğlu 34334 Ist PK 246 tstanbui Tel (0212) 512 05 05 (20 hal) Faks (0,212)513 85 95 24NİSAN 1995 Imsak. 4.30 Güneş: 6.05 Öğle-13.09 Ikindı: 16.55 Akşam 19.59 Yatsı: 21.28 MEDYACTei 5140753-51395 80-513 84 60-61,Faks 5H8466 Çocuk mayosımun adı • Haber Merkezi - Dodokids, "Çocuklann büyük farkı" sloganıyla 2- 14 yaş arası çocuklar için 1995-Yazmayo koleksiyonunu oluşturdu. Çocuk sağlığı ön planda tutularak, ithal kumaşlardan üretilen mayolarda canlı fosforlu renkler ıle yeşil, turuncu, lacivert ve kırmızı kullanılmış. Avpupa diplomalı cermetikuş • BANDIRMA(AA)- Bandırma Kuş Cenneti Milli Parkı'na Avrupa Konseyi'nce verilen 'A' sınıfi diplomanın 5 yıl daha uzatılması amacıyla, konseyden bir uzmanın parkta inceleme yapacağı bildirildi. Alınan bilgiye göre, 27 nisan perşembe gûnü Bandırma'ya gelecek olan tngiliz uzman, Kuş Cenneti Milli Parkı'nın çevresel faktörlerden etkilenip etkilenmediğini, kirliliğin bulunup bulunmadığıru araştırdıktan sonra, hazırlayacağı raporu Avrupa Konseyi'ne sunacak. Yer sarsıntıları • ERZURUM(AA)- Atatürk Üniversitesi Mûhendislik Fakültesi Deprem Araştırraa Merkezi Müdürü Doç. Dr. Salih Bayraktutan, Erzurum'da, dün sabah 05.41'den iribaren yaklaşık iki saat süreyle 4.7 şiddetinde 8 yer sarsıntısı kaydettiklerini bildirdi. Doç. Dr. Bayraktutan, Erzurum'u da kapsayan Palandöken fay hattında son günlerde yeniden hareketlilık başladığını belirtti. Ilki bu sabah 05.41 'de meydana gelen ve aletsel büyüklüğü 4.7 şiddetinde olan depremi 05.47, 06.03, 06.25, 06.28, 06.55, 06.59 ve 07.22'de. 2 ila 4.7 şiddetinde değişen 7 sarsıntı daha izledi. Limana alınmadı • BANDIRMA(AA)- ABD'den yüklediği 39 bin ton petrol kokunu Bandırma Limanı'na boşaltmak ûzere Türkiye'ye gelen Ukrayna bandıralı 'Kaptan Polin' adlı yük gemisi, limana girişi yasaklanınca Mersin Limanı'na gitti. Nakliye fırması sahibi Burhan Timur Odaman, petrol kokunun Bandırma ya da Tekirdağ limanlanna boşaltılabileceğine ilişkin Balıkesir Valiliği'nin karan bulunmasına rağmen, Çevre Kurulu'nun raporu sonucu. geminin limana girmesinin engellendiğini söyledi. Ağaç katliamı çokbüyük • ANKARA (UBA)- Tûrkiye'de ağaç katliamırun büyük boyutlara ulaştığı ve kişi başma yılda 17 ağaç kesildiği belirlendi. Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varhklan Koruma Vakfi (TEMA) dünya yüzeyindeki çölleşmenın gitgide arttığına dikkat çekti. Diyarbakr TSO paporu • DİYARBAKl R (AA) - Diyarbakır Ticaret ve Sanayii Odası (TSO) tarafindan hazırlanan raporda, Türkiye'nin yem bitkileriyle ilgili sorununun GAP ile aşılacağı belirtılirken, doğu hayvancılığının gelişiminin de GAP'a bağlı olduğu kaydedildi. Raporda şöyle denildi: "Türkiye'de hayvandan alınan verim, Avrupa ortalamasının yûzde 4O'ı kadardır. Bunun önemli nedenlerinden biri de yem bitkıleri üretırnindeki darboğazdır." Psikologlar, "Çocuğunuzu başanlı olduğu alanlara yönlendirin" diyorlar Çocıığa6 beceriksiz' demeyinÖZLEMYÜZAK Çocuğunuz kendini derse vermiyor, bildiklerini sık sık unutuyor mu? Hemen telaşlanmayın. Bu onun zekâca gen oJdu- ğuna ilişkin bir gösterge değil. Büyük olasılıkla çocuğunuz "farklı yöntemle öğrenen çocuklar" grubundan. Hemen hemen her 10 çocuktan 3'ünün bu gruba girdiğini vurgulayan psikologlar, "Çocu- ğunuzu beceriksizsin, tembelsin diye eti- ketlemeyin ve onu daha başanlı olduğu alanlara yönlendirin. Çocuğunuza özgü- venini kazandınn" önerisinde bulunuyor- lar. Psikolog Dr. Selda Özen, farklı yön- temle öğrenen çocuklar grubunu, zekâsı normal ve normalin üstünde olduğu halde okulda, belirli akademik alanlarda başan- sızlık gösteren çocuklar olarak tanımlı- yor. Psikolog Selda Özen, her şeyden ön- ce çocuğun özgüveninin geliştirilmesi ge- rektiğini savunarak şunlan söylüyor a Başka yapabiMigi iyi noktalan ortaya çikarmak ve 0 yönde onu desteklemek, ge- Ûşmesini sağlamak özelikle bu gruptaki çocuklar için çok önemfi. Çocuğa özgüve- nini geri getirebiliyor. Çocuğun öğrenme güçlüğü çektiği noktalarda ise öğrenimi kolaylaştıracak ipuçlan vererek daha ko- lay öğrenebilmesine yardımcı olunabünv" Çocuğun başansız olduğu alanlarda ta- kıldığı yapamadığı noktalar ne kadar ba- sit olursa olsun "çalışmıyorsun, yapamı- • Zekâ düzeyleri ortanın üzerinde olan bu çocuklar bazen çok bildikleri bir şeyi bir anda unutuveriyorlar. Diğer bir deyişle beyinlerinde geçici bir boşluk oluşuyor. Bu durumu anlayamayan öğretmen ve veliler hemen çocuğa etiketler koymaya başlıyor: "Çalışmıyorsun, tembelsin". Bu etiketlerin altında çocuklar daha da çok eziliyor ve "Ben zaten yapamıyorum, ben aptalım" deyip bırakıyorlar. yorsun" demek yerine sabırla ve anlayış- la çocuğu aptal konumuna düşürmeden bıimediği konuyu değişik açılanyla tek- rarlamak. İşte Ozen, yapılacak yardımı böyle tanımlıyor ve ilkokullarda rehberlik sıstemini geliştirmenin önemini vurgulu- yor. Bu sisterrde psikoloji performansına sahip rehber öğretmenler, çocuğun sorun- larının kaynağına inip gerekirse aile öğ- retmen ve çocuk arasındaki ilerişimi sağ- lıyorlar. Beyinde geçici boşluk Zekâ düzeyleri ortanın üzerinde olan bu çocuklar bazen çok bildiklen bir şeyi bir anda unutuveriyorlar. Diğer bir deyiş- le beyinlerinde geçici bir boşluk oluşu- yor. Çocuğun etrafindaki yetişkinler. yani öğretmen ve veliler bu durumu anlaya- madıklarından hemen çocuğa etiketler konmaya başlıyor: Çalışmıyorsun tembelsin, istersen bal gibi yaparsın, kendini derse vermiyorsun. benı üzmek ıçın yapıyorsun. Bu etiketle- rin altında ise çocuklar daha da çok ezili- yor ve "Ben zaten yaparruyorum, ben ap- talım" deyip bırakıyorlar. Bu gruba giren çocuklar hatalara da kapalılar. Çoğunluk- la "yapmayacağım işte" deyip defteri ka- lemi bir kenara bırakıvenyorlar. Özen, çocuğa takılan etiketlerin çocu- ğun ilerki yaşlannda kişiliği üzerindeki olumsuz etkilerini silmenin çok daha güç olduğunu söylüyor. Özen'e göre bu tür sorunlan olan çocuklann 2 türlü dışa vu- rumlan oluyor: Ya kendilerini aptal ola- rak tanımlıyor ve hem neyle başettiklerini bilmediklerinden hem de "aptalhklan" anlaşılmasın diye içe kapanıyor ya da dı- şa zarar veriyorlar. Içine kapalı çocuklar en çok kendilerine zarar veriyorlar, sını- fin düzenini fazla bozmadıklan için çok dikkat çekmiyorlar. Bu yüzden en fazla kayıp da 0 grupta oluyor. Dışa vuran ço- cuklar ise biraz daha avantajlı oluyorlar. Çevreye zarar verdıkleri için dikkati çeki- yorlar ve bir noktada dışardan yardım is- tenebiliyor. Toplumu oluşturan bireylerin kişilikli ve özgüvenli olmasına önem veren batılı ülkeler her 10 çocuktan 2 veya 3 çocukta ortaya çıkan bu sorunun üzenne önemle eğiliyorlar. Örneğin ABD'nin Minossota eyaletınde öğretmenler konu ıle ilgili özel bir eğirime tabi tutuluyorlar. Sorunlar or- taya çıkmaya başladığı zaman genellıkle normal okul programı içinde bunu sürdü- rüyorlar. Örneğin matematikte sorunu olan bir çocuk, matematik dersine sıra geldiğinde okuldaki diğer matematik sorunu olan çocuklarla ayn bir sınıfta daha özel bir eğirime tabi tutuluyor ve o sınıf ıçindeki başansına bakılıyor. Dığer derslerde ise kendi sınıfi ile normal programı sürdürü- yor. Türkiye'de ise böyle bir uygulama ol- madığı için bu tip çocuklann farkedilme- si sadece öğretmene ve sınıftaki öğrencı sayısına bağlı oluyor. Kimi öğretmen ço- cuğu anlayıp daha basit sorular sorarak çocuğun ezilmesinı önlerken, kimisi ise çocuğu bilmediği bir soruda sınıfin önün- de hırpalıyabiliyor. Sonuç olarak, çocuğun acıyı en yoğun yaşadığı yerin okiıl olduğunu vurgulayan uzmanlar, çözümün ve sağlıklı bireyler yetiştirmenin ilkokullarda kapsamlı bir rehberlik sisteminin yerleştirilmesi ile sağlanabileceğinı ileri sürüyorlar. SSK YASA TASARISIINA TEPKİ Basın çalışanının hakkı gasp edildi ANKARA (Cumhuri- yet Biirosu) - Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Ankara Şubesi, Bakanlar Kurulu tarafin- dan TBMM'ye sevk edi- len SSK'de emeklilik ya- şının yükseltilmesini ön- gören yasa tasansı ile ba- sın çalışanlannın hakkınm gasp edildiğini, kazanıl- mış haklara dokunulması- nın kabui edilemeyeceğini bildirdi. TGS Ankara Şubesi'nin 30 nisanda yapılacak olan 15. olağan genel kunıluna sunulmak üzere hazırla- nan çalışma raporunda, '5 Nisan Kararları* kapsa- mında getirilmek istenen bir düzenleme ile SSK'de emeklilik yaşının yeniden düzenlendıği anımsatıla- rak hıçbir sosyal düzenle- meye gidilmeden, çalışan- lann emeklilik koşullan- nın yûkseltilmesinin ka- bul edilemez olduğu vur- gulandı. Emeklilik yaşının yük- seltilmesiyle düzenleme- nın. tüm işçi kesimini ol- duğu kadar basın çalışan- lannı da yakından ilgılen- dirdiğinin vurgulandığı TGS raporunda şöyle dendi: "Bu düzenleme ile basın çahşanlannın hizmet süre- sinden düşülen itibari hiz- met, yani yıpranma hakkı. prim ödeme gün sa>ısuıa eklenen fiili hizmet zam- mına dönüştürülmektedir. Bir başka degişiklikle yaş hadlerinden 3 yddan fazla olmamak üzere indirim vapılabüeceği hükmü geti- rilmektedir. Ancak, bura- da yaş haddinden yapıla- cak indiründe dikkate ab- nacak süre bütün hizmet- ler değil, prim ödeme gün sayüanna eklenen her 369 gündür. Yani fiili hizmet zammı olarak eklenen $ü- relerin her 360 günü için yaş haddinden 1 yıl düşü- rülecektir ve bu da 3 yıl- dan fazla olmayacakür." Böyle bir düzenleme- nin, yıpranma hakkının varlığ^nı temel amacından uzaklaştırdığına dikkat çekilen raporda, basın iş- kolunda itibari hizmet uy- gulaması getınlmesindeki amacın, ağır sanayi işkol- lannda olduğu gibi basın sektöründe de çalışma ko- şullannın güç olması ne- deniyle, gelebilecek ağır yıpranmayı telafi etmek ve normalden daha önce emekli olabilme hakkını vermek olduğu kaydedil- -di. Mağdur olacak Raporda, getirilen dü- zenleme ıle bu temel amaçtan büyük ölçüde sa- pıldığı ve bu tasannın ba- sın emekçileri açısından önemli olan bir gizli yö- nünün daha bulunduğu savunularak şu görüşlere yer verildi: "Mevcut yasaya göre bir basın çalışanı, yıpran- ma süresi düşülerek erkek ise 20, kadın ise 16 yılda emekli olabilmektedir. Mevcut yasa tasarısının koşullarına göre ise nor- malde emekliliğine 1 yd ve daha fazla kalmış olan ba- sın emekçileri, kademeli geçiş sürecine girmeden doğrudan doğruya yaş haddine takıunaktadır. 19 yıllık hizmeti olan bir er- kek işçi, mevcut yasal dü- zenlemelere göre 1 yıl son- ra, yani 20 yıUık hizmetini tamamlaymca emekli ola- bilecekti. Yeni yasa tasan- sma göre ise bu işçi, 55 yaş ve 7 bin 800 gün prim öde- me koşullannı yerine ge- tirmek zorunda. Aynı şe- kikie, 15 yıllık sigortahhk süresi olan bir kadın işçi, emekli olabilmek için 50 yaşına kadar bekleyecek ve 6 bin 800 gün prim ödemiş olacak." DüNYADAN Beyin uzmanlan ruhu anyor • Filozoflar bin yıllardır elle tutulamayan, gözle görülemeyeni anyorlar. Bu sorulara şimdi beyin uzmanlan yanıt bulmaya çalışıyorlar. Çeviri Servisi - Yunan filozofu Sokrat, "Ruhu- muz nedeniyle bize deli ya da akıllı, iyi veya kö- tü diyorlar" demişti. Her devirde ve her insan top- luluğu bilincin dışında bir varlığa ınanmış, ruhu ka- bullenmiş ve tanımlama- ya çalışmıştır. Felsefeyle uğraşanlar, dini çevreler ve bilim dünyası bilincin köklerini ve benliğin sı- nırlannı bulabilmek için yüzyıllarca çaba harcadı- lar ama insan ruhuna ula- şamadılar. Focus dergisinin, 1963 yılı tıp nobel ödülü sahibi John Eccles ile yaptığı söyleşide Eccles, ruh ve dini inanç kavramının bir- birinden aynlamayacağını Korse, belleri yeniden sanyor Paris'in Lacroix, Lagerfeld, Versace ve Westwood gibi ünlü modacılarının ilkbahar koleksiyonlanna baktığımızda hep aynı şeyle karşılaşıyoruz: Korse, korse, korse... Çeviri Servisi - Korse hep çelışkili bir konuma sahip oldu. Kimi çevreler korseyı ahlakdışı kışkırtıcı bulurken, feministler onu aşağılayıcı ve kısıtlayıcı gördüler Korse uzun bir müddet sadece erkek dergilerine poz verenlerce kullanıldı. bu dergileri okuyanlan da mutlu etti. Ancak artık bu süreç sona ermiş görünüyor. Paris'in en ünlü modacılannın ilkbahar koleksiyonlanna baktığımızda, Lacroix ve Lagerfeld, Versace ve Westwood'a bir göz attığımızda hep aynı şeyi görüyoruz: Korse, korse, korse... İnce bel üzerinde dik göğüsler Ince bir bel ve üzerinde dik göğüsler sadece bugünün insanı için değil, korseye "venüs kemeri" adını veren Homer ve döneminin insanlan için de dişilik göstergesiydi. Bu gösterge korsenin yaşamasının da temel nedenini oluşturdu. 19. yüzyılda Scarlett'ler korselerini o günün ideal ölçülerine göre sıktılar. Ölçüler değiştikçe ipler ya gevşetildi ya daha çok sıkıldı. Nefesler tutuldu hatta güzel saatler, bayılmalarla son buldu. Yüzyıllardır kullanılan korse olmaksızın kendini giyinmemiş hissedenler de vardı. Korse ilk kez Fransız devriminin Fransız modasma da getirdiği özgürlük rüzgârlan sonucu gündemden düştü. Bu çok kısa sürdü. Sonra feminist hareketler korseyi devre dışı bıraktı. 1970'li yıllarda ilk kez yıne Yves Saint Laurent ile podyuma çıkan korse, geçen yıla kadar ekstra bir aksesuar gibi görüldüyse de bugün iç çamaşın satan tüm merkezlerde en pahalı parçalar olarak alıcılara sunuluyor. Belki bugünün korseleri Viktoriyan dönemde olduğu gibi iplerle bağlanıp sıkılmıyor, belki Madonna'nnı 80'li yıllarda kullandıklan kadar baştançıkancı değil. Ancak danteliyle, çiçeklisiyle ve kottan yapılan spor korseye kadar hepsi son derece albenili. Ozellikle de 9O'lı yıllann hatlan olduğu gibi ortaya çıkaran kadınsı giysilerinin sunumunda modacılar tarafindan vazgeçilemez görülen korse sadece bir cendere ohna özellığini kaybetmiş, daha yumuşak, daha esnek ve nefes almaya olanak tanıyor. Dağ bisikletinin tehlikesi Çeviri Servisi - Sporun en büyük yaran, sağlığı pekiştirmesidir diye biliniyor; ama bazı spor türlerinin başka etkileri de' olduğu anlaşılıyor. Amerika'da yapılan bir araştırmanın sonucu şöyle açıklanıyor: "Dağ bisikleti kuflanan bir erkek. spor uğruna erkekliğini tehlikeye sokmaktadır." Amenka'da ıktıdannı yıtirmış 89 erkek üzerinde yapılan inceleme, bunlann hepsinin de dağ bisikletiyle spor yaptıklan sırada bir çukura düşme, bir engele çarpma gibi sert bir hareket sonucu seleden kadro üzenne düşmeleri sonucu kadronun kasıkta meydana getirdiği darbe sonucu sakatlandıklannı ortaya çıkarmış. Amerika'da bu olayın yaygınlığının başlıca nedeni de dağ bisikletinin kısa sürede moda halıne gelmiş olması. Halen bu ülkede yaklaşık dört milyon dağ bisikleti kullanan insan var. Bu sayının nasıl hızla arttığını anlamak için yılda 2.2 milyon dağ bisikletinin satıldığını bilmek yetecektir herhalde. Çocuğunuz iyi besleniyor mu? H a / i r l l ğ l - İkinci Dünya Sa%a- şı'nın bitimi ya da Angtosakson basının "Zafer Günü' diyeandığı 9mayısgünü Moskovadadüzenlenecek törenler için hazırlıklar tamamlanmak üzere. Bu program çerçevesinde hazırlanan zafer heykeh' yeri- ne konmak üzere vinçle kaktanhyor. Çeviri Servisi - tyi beslenen çocuk, sağlıklı bir yetişkin demektir. Ancak çocuklann ne derece doğru ve yeterli beslendıği ne ölçüde izlenir acaba? Türkiye'de benzen yapılmamış bir incelemeden Ingiltere'de alınan sonuçlar, konuya özen gösterilmesi halinde bıle nasıl şaşırtıcı bir tablonun ortaya çıkabileceğini gösteriyor. Okul öncesi çağdaki çocuklann beslenmede sebze ve meyveye yeterince yer vermedikleri görüldü. Buna göre çocuklann yaklaşık dörtte üçü ekmek, patates, burger, kızarmış balık, tatlı ve şekerleme ağırlıklı birbeslenme uyguluyor. Bu arada bezelye ve ha\Ticun da önemli bir yer tuttuğu, bu iki sebzenin patates dışında en çok yenen pişmış sebzeler olduğu da bildiriliyor. Araştırmada. çocuklann yüzde 15'inde demir eksikliginden ötürü kansızhk, yüzde 17'sinde de diş çürümeleri görüldüğü belirriliyor. Çocuklann yüzde 16'sı kolalı içeceklere ılgi duyarken yüzde 49'u 'diyet' ıçecekleri yeğliyor. Süt ise çocuklann büyük bir çoğunluğu tarafindan içilmekle bırlikte, büyük bir oran küçük çocuklara önerilmeyen yağsız sütü içiyor. belirtiyor. Ancak ruhun beyni etkileyen, elinde tu- tan bir olgu olduğunu ve düşünen, duyan, hisseden insanı oluşturduğuna bi- limsel olarak da ınandığı- nı söylüyor. Aynca Eccler ruhun bedenden ayn ola- rak ve ölümden sonra da var olduğunu vurguluyor. Bu teorilere yakından ilgi duyan tıp çevrelerinde ise yeni arayışlar başlamış dunımda. Teknolojinin de sunduğu yeni imkanlar çerçevesinde, beyin uz- manları eğer insan ruhu bir şekilde belirlenir bir olgu haline getırilecekse, bu ancak ve ancak insan beyninin araştmlmasıyla olanaklı olabilir diyorlar. Beynin duyularından bazılannın işlevsel olmadı- ğı insanlarda, diğer duyula- rını devreye sokması, bu çevreler için bunun en an- lamlı örneklerinden biri. Kör bir insanın diğer duyu- lan aracılığı ile, yönünü ta- yin edebilmesi buna basit bir örnek. Ekranlar aracıh- ğı ile beyin hücrelerinin hangi uyanlar karşısında birbirlerinın yerine ışlev gördüğünü araştıran uz- manlar, "insan ruhunu re- sim olarak göremeyebiliriz ancak beyni yönlendiren başka bir etken olmadığına göre onu bilimse! oiarak kabulienmek zorundayız" dıyorlar. Beyindeki sinir hücrelerinin güzel bir re- sim seyrederken birtakım değişikliklere uğraması da ancak bu teori ile açıklana- bilir diyen beyin uzmanla- n, bu ruhu beynin zaman içinde kendisinin yarattığı teorisine de sıcak bakıyor- lar. Ruh olgusunun, beynin değişık bölgelerinde olu- şan işlevlen koordineli bir şekilde bir araya getirerek insanın davranış ve duygu- lannı bir bütün halinde or- taya çıkaran ve bu farklı kombinasyonlardan farklı insan tiplerini oluşturan bir olgu olduğunu düşünen bi- lim çevreleri de var. Bu çevrelere göre duyulanmı- zın algı yetenekleri ve yo- ğunluklan da farklı ve bu işlev de ruhun fonksiyon- lanndan biri. Nükleer silahlara karşı imza kampanyası YAŞARÖZTÜRK SİLtFKE (Cumhuriyet) - Merkezi New York'ta bu- lunan Earth Action örgütü- nün düzenlediği "Nükleer Silahlar ve Enerji" konulu konferansın ardından alınan bir karar doğrultusunda. dünya çapında bir kampan- ya başlatılarak, tüm nükleer silahlann yasaklanması için imza toplanmaya başlandı. Nükleer Çağ Banş Vak- fi'nca toplanan imzalann, Hiroşima ve Nagasaki'ye atom bombası atılışınm 50. yılı dolayısıyla 6-9 haziran- da Birleşmiş Milletler'e su- nulacağı bildirildi. Imzaya açılan metinde şöyle denil- di: "Nükleer silahlar kişi gü- venliği, özgürlüğü ve yaşa- mma tehdittir. Nükleer si- lahsız bir dünya, bizim ve gelecek kuşaklann bir insan hakkıdır. Nükleer silahlar, hoş görülmez askeri amaç- lara hizmet ederek, yaşamın bütün biçimlerini tehdit edi- yor. Hükümetlerin toplu yı- kım silahlan konusundaki verdikleri güven, ahlaka ay- kırı olup sona erdirilmesi gerekiyor. Bu güven yalanla- nnı sona erdirmek için so- rumluluk, ozellikle nükleer silah sahibi ülkeierin vatan- daşlanna ve tüm dünya in- sanlaruıa düşmektedir. Aşa- ğıda imzası olanlar, nükleer silahsızlanmanın nedefine ulaşmasını destekliyor." Kampanya için imzalann "Nuclear Age Peace Foun- dation 1187 Ceast Village Road Suite 123 Santa Bar- bara CA 93108 USA" ad- resine gönderilmesi gerekiyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle