Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyettmtiyaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yonetmem: Orhan Erinç O
Genel Yayın Koordınatöru. Hikmet
Çetinkaya 0 Yazıışleri Müdurlerr
Ibrahim Yıldız (Sorumlu), Dinç Tayanç
9 Haber Merlcezı Mudurû Hakan Kara
9 Görsel Yonetmen- Fikret Eser
Dış Haberler: Ergun Balcı • tstıhbarat Yalçın Çakır • Yaytn Kurulu. tlhan Selçuk
Ekonomı Bülent Kızanhk • Radyo-TV l >g»r F.remekur (Başkan), Orhan Erinç, Oktay
• KültürHıiHİanŞenkökenttSporAbdülkadirYûcelnun Kurtböke, Özgen Acar, Hikmet
• Yun Haberlen Mehmet Saraç • Makaleler S«mi Çetinkaya. Şükran Soner, Ergun
Karaören • Çcvın Seyfettin Turtaan • Düzeltme Balcı. Diırç Tayanç. tbrahim Yljdız,
Abdullah Yazıcı • Fotograf Erdogan KÖKoğlu Orhan Bursalı, Mustafa Balbay.
AnkaraTemsıkısı. Mustafa Balbay 9 HaberMûdürü. Doğan
Akuı Atatûık Bulvan No. 125. Kat 4. Bakanlıklar-Ankara Tel.
4195020(7hat), Faks: 4195027 # lzmır Temsıtası Serdar
Kıak,H ZıyaBlv 1352 S. 23 Tel:4411220. Faks:4419117
• Adana Temsılcısı: Çetin Yiğenoğhı, Inönû Cd 119 S No 1
Kat:l,Tel 3522550, Faks: 3522570
Müessese MüdüriL Erol Erkut • MEDYA C: • Yönetım Kurulu
Koordınatör Ahmtt Korulsan 9 Başkanı-Genel Müdur Gâlbin
Muhasebe Bülent Yener • Idare Erdurın • Koordınatör Rehı
Hüseyin Gürer 9 îştetme Önder Işjtman • Genel Müdur Yardım-
ÇeBk 9 Bılgı-tşlcm. Nail Inal 9 cısı Mine AkdmJ • Halkla tlış-
BUgısayar Sıstem: Mnrüvet ÇDer kıler Mudûrii Nurten Berksoy
Yayımlayan >e Buan: Yenı Gûn Haber Ajansı. Basm ve Yayıncıhk A Ş
Tûrkocağıcad39'41 Cagaloğlu 34334 Ist PK 246 tstanbui Tel (0212) 512 05 05 (20 hal) Faks (0,212)513 85 95
24NİSAN 1995 Imsak. 4.30 Güneş: 6.05 Öğle-13.09 Ikindı: 16.55 Akşam 19.59 Yatsı: 21.28 MEDYACTei 5140753-51395 80-513 84 60-61,Faks 5H8466
Çocuk
mayosımun adı
• Haber Merkezi -
Dodokids, "Çocuklann
büyük farkı" sloganıyla 2-
14 yaş arası çocuklar için
1995-Yazmayo
koleksiyonunu oluşturdu.
Çocuk sağlığı ön planda
tutularak, ithal
kumaşlardan üretilen
mayolarda canlı fosforlu
renkler ıle yeşil, turuncu,
lacivert ve kırmızı
kullanılmış.
Avpupa diplomalı
cermetikuş
• BANDIRMA(AA)-
Bandırma Kuş Cenneti
Milli Parkı'na Avrupa
Konseyi'nce verilen 'A'
sınıfi diplomanın 5 yıl daha
uzatılması amacıyla,
konseyden bir uzmanın
parkta inceleme yapacağı
bildirildi. Alınan bilgiye
göre, 27 nisan perşembe
gûnü Bandırma'ya gelecek
olan tngiliz uzman, Kuş
Cenneti Milli Parkı'nın
çevresel faktörlerden
etkilenip etkilenmediğini,
kirliliğin bulunup
bulunmadığıru
araştırdıktan sonra,
hazırlayacağı raporu
Avrupa Konseyi'ne
sunacak.
Yer sarsıntıları
• ERZURUM(AA)-
Atatürk Üniversitesi
Mûhendislik Fakültesi
Deprem Araştırraa Merkezi
Müdürü Doç. Dr. Salih
Bayraktutan, Erzurum'da,
dün sabah 05.41'den
iribaren yaklaşık iki saat
süreyle 4.7 şiddetinde 8 yer
sarsıntısı kaydettiklerini
bildirdi. Doç. Dr.
Bayraktutan, Erzurum'u da
kapsayan Palandöken fay
hattında son günlerde
yeniden hareketlilık
başladığını belirtti. Ilki bu
sabah 05.41 'de meydana
gelen ve aletsel büyüklüğü
4.7 şiddetinde olan
depremi 05.47, 06.03,
06.25, 06.28, 06.55, 06.59
ve 07.22'de. 2 ila 4.7
şiddetinde değişen 7
sarsıntı daha izledi.
Limana alınmadı
• BANDIRMA(AA)-
ABD'den yüklediği 39 bin
ton petrol kokunu
Bandırma Limanı'na
boşaltmak ûzere
Türkiye'ye gelen Ukrayna
bandıralı 'Kaptan Polin'
adlı yük gemisi, limana
girişi yasaklanınca Mersin
Limanı'na gitti. Nakliye
fırması sahibi Burhan
Timur Odaman, petrol
kokunun Bandırma ya da
Tekirdağ limanlanna
boşaltılabileceğine ilişkin
Balıkesir Valiliği'nin karan
bulunmasına rağmen,
Çevre Kurulu'nun raporu
sonucu. geminin limana
girmesinin engellendiğini
söyledi.
Ağaç katliamı
çokbüyük
• ANKARA (UBA)-
Tûrkiye'de ağaç
katliamırun büyük
boyutlara ulaştığı ve kişi
başma yılda 17 ağaç
kesildiği belirlendi.
Türkiye Erozyonla
Mücadele, Ağaçlandırma
ve Doğal Varhklan
Koruma Vakfi (TEMA)
dünya yüzeyindeki
çölleşmenın gitgide
arttığına dikkat çekti.
Diyarbakr TSO
paporu
• DİYARBAKl R (AA) -
Diyarbakır Ticaret ve
Sanayii Odası (TSO)
tarafindan hazırlanan
raporda, Türkiye'nin yem
bitkileriyle ilgili sorununun
GAP ile aşılacağı
belirtılirken, doğu
hayvancılığının gelişiminin
de GAP'a bağlı olduğu
kaydedildi. Raporda şöyle
denildi: "Türkiye'de
hayvandan alınan verim,
Avrupa ortalamasının
yûzde 4O'ı kadardır. Bunun
önemli nedenlerinden biri
de yem bitkıleri
üretırnindeki darboğazdır."
Psikologlar, "Çocuğunuzu başanlı olduğu alanlara yönlendirin" diyorlar
Çocıığa6
beceriksiz' demeyinÖZLEMYÜZAK
Çocuğunuz kendini derse vermiyor,
bildiklerini sık sık unutuyor mu? Hemen
telaşlanmayın. Bu onun zekâca gen oJdu-
ğuna ilişkin bir gösterge değil. Büyük
olasılıkla çocuğunuz "farklı yöntemle
öğrenen çocuklar" grubundan. Hemen
hemen her 10 çocuktan 3'ünün bu gruba
girdiğini vurgulayan psikologlar, "Çocu-
ğunuzu beceriksizsin, tembelsin diye eti-
ketlemeyin ve onu daha başanlı olduğu
alanlara yönlendirin. Çocuğunuza özgü-
venini kazandınn" önerisinde bulunuyor-
lar.
Psikolog Dr. Selda Özen, farklı yön-
temle öğrenen çocuklar grubunu, zekâsı
normal ve normalin üstünde olduğu halde
okulda, belirli akademik alanlarda başan-
sızlık gösteren çocuklar olarak tanımlı-
yor. Psikolog Selda Özen, her şeyden ön-
ce çocuğun özgüveninin geliştirilmesi ge-
rektiğini savunarak şunlan söylüyor
a
Başka yapabiMigi iyi noktalan ortaya
çikarmak ve 0 yönde onu desteklemek, ge-
Ûşmesini sağlamak özelikle bu gruptaki
çocuklar için çok önemfi. Çocuğa özgüve-
nini geri getirebiliyor. Çocuğun öğrenme
güçlüğü çektiği noktalarda ise öğrenimi
kolaylaştıracak ipuçlan vererek daha ko-
lay öğrenebilmesine yardımcı olunabünv"
Çocuğun başansız olduğu alanlarda ta-
kıldığı yapamadığı noktalar ne kadar ba-
sit olursa olsun "çalışmıyorsun, yapamı-
• Zekâ düzeyleri ortanın üzerinde olan bu çocuklar bazen
çok bildikleri bir şeyi bir anda unutuveriyorlar. Diğer bir
deyişle beyinlerinde geçici bir boşluk oluşuyor. Bu durumu
anlayamayan öğretmen ve veliler hemen çocuğa etiketler
koymaya başlıyor: "Çalışmıyorsun, tembelsin". Bu
etiketlerin altında çocuklar daha da çok eziliyor ve "Ben
zaten yapamıyorum, ben aptalım" deyip bırakıyorlar.
yorsun" demek yerine sabırla ve anlayış-
la çocuğu aptal konumuna düşürmeden
bıimediği konuyu değişik açılanyla tek-
rarlamak. İşte Ozen, yapılacak yardımı
böyle tanımlıyor ve ilkokullarda rehberlik
sıstemini geliştirmenin önemini vurgulu-
yor. Bu sisterrde psikoloji performansına
sahip rehber öğretmenler, çocuğun sorun-
larının kaynağına inip gerekirse aile öğ-
retmen ve çocuk arasındaki ilerişimi sağ-
lıyorlar.
Beyinde geçici boşluk
Zekâ düzeyleri ortanın üzerinde olan
bu çocuklar bazen çok bildiklen bir şeyi
bir anda unutuveriyorlar. Diğer bir deyiş-
le beyinlerinde geçici bir boşluk oluşu-
yor. Çocuğun etrafindaki yetişkinler. yani
öğretmen ve veliler bu durumu anlaya-
madıklarından hemen çocuğa etiketler
konmaya başlıyor:
Çalışmıyorsun tembelsin, istersen bal
gibi yaparsın, kendini derse vermiyorsun.
benı üzmek ıçın yapıyorsun. Bu etiketle-
rin altında ise çocuklar daha da çok ezili-
yor ve "Ben zaten yaparruyorum, ben ap-
talım" deyip bırakıyorlar. Bu gruba giren
çocuklar hatalara da kapalılar. Çoğunluk-
la "yapmayacağım işte" deyip defteri ka-
lemi bir kenara bırakıvenyorlar.
Özen, çocuğa takılan etiketlerin çocu-
ğun ilerki yaşlannda kişiliği üzerindeki
olumsuz etkilerini silmenin çok daha güç
olduğunu söylüyor. Özen'e göre bu tür
sorunlan olan çocuklann 2 türlü dışa vu-
rumlan oluyor: Ya kendilerini aptal ola-
rak tanımlıyor ve hem neyle başettiklerini
bilmediklerinden hem de "aptalhklan"
anlaşılmasın diye içe kapanıyor ya da dı-
şa zarar veriyorlar. Içine kapalı çocuklar
en çok kendilerine zarar veriyorlar, sını-
fin düzenini fazla bozmadıklan için çok
dikkat çekmiyorlar. Bu yüzden en fazla
kayıp da 0 grupta oluyor. Dışa vuran ço-
cuklar ise biraz daha avantajlı oluyorlar.
Çevreye zarar verdıkleri için dikkati çeki-
yorlar ve bir noktada dışardan yardım is-
tenebiliyor.
Toplumu oluşturan bireylerin kişilikli
ve özgüvenli olmasına önem veren batılı
ülkeler her 10 çocuktan 2 veya 3 çocukta
ortaya çıkan bu sorunun üzenne önemle
eğiliyorlar. Örneğin ABD'nin Minossota
eyaletınde öğretmenler konu ıle ilgili özel
bir eğirime tabi tutuluyorlar. Sorunlar or-
taya çıkmaya başladığı zaman genellıkle
normal okul programı içinde bunu sürdü-
rüyorlar.
Örneğin matematikte sorunu olan bir
çocuk, matematik dersine sıra geldiğinde
okuldaki diğer matematik sorunu olan
çocuklarla ayn bir sınıfta daha özel bir
eğirime tabi tutuluyor ve o sınıf ıçindeki
başansına bakılıyor. Dığer derslerde ise
kendi sınıfi ile normal programı sürdürü-
yor.
Türkiye'de ise böyle bir uygulama ol-
madığı için bu tip çocuklann farkedilme-
si sadece öğretmene ve sınıftaki öğrencı
sayısına bağlı oluyor. Kimi öğretmen ço-
cuğu anlayıp daha basit sorular sorarak
çocuğun ezilmesinı önlerken, kimisi ise
çocuğu bilmediği bir soruda sınıfin önün-
de hırpalıyabiliyor.
Sonuç olarak, çocuğun acıyı en yoğun
yaşadığı yerin okiıl olduğunu vurgulayan
uzmanlar, çözümün ve sağlıklı bireyler
yetiştirmenin ilkokullarda kapsamlı bir
rehberlik sisteminin yerleştirilmesi ile
sağlanabileceğinı ileri sürüyorlar.
SSK YASA TASARISIINA TEPKİ
Basın çalışanının
hakkı gasp edildi
ANKARA (Cumhuri-
yet Biirosu) - Türkiye
Gazeteciler Sendikası
(TGS) Ankara Şubesi,
Bakanlar Kurulu tarafin-
dan TBMM'ye sevk edi-
len SSK'de emeklilik ya-
şının yükseltilmesini ön-
gören yasa tasansı ile ba-
sın çalışanlannın hakkınm
gasp edildiğini, kazanıl-
mış haklara dokunulması-
nın kabui edilemeyeceğini
bildirdi.
TGS Ankara Şubesi'nin
30 nisanda yapılacak olan
15. olağan genel kunıluna
sunulmak üzere hazırla-
nan çalışma raporunda, '5
Nisan Kararları* kapsa-
mında getirilmek istenen
bir düzenleme ile SSK'de
emeklilik yaşının yeniden
düzenlendıği anımsatıla-
rak hıçbir sosyal düzenle-
meye gidilmeden, çalışan-
lann emeklilik koşullan-
nın yûkseltilmesinin ka-
bul edilemez olduğu vur-
gulandı.
Emeklilik yaşının yük-
seltilmesiyle düzenleme-
nın. tüm işçi kesimini ol-
duğu kadar basın çalışan-
lannı da yakından ilgılen-
dirdiğinin vurgulandığı
TGS raporunda şöyle
dendi:
"Bu düzenleme ile basın
çahşanlannın hizmet süre-
sinden düşülen itibari hiz-
met, yani yıpranma hakkı.
prim ödeme gün sa>ısuıa
eklenen fiili hizmet zam-
mına dönüştürülmektedir.
Bir başka degişiklikle yaş
hadlerinden 3 yddan fazla
olmamak üzere indirim
vapılabüeceği hükmü geti-
rilmektedir. Ancak, bura-
da yaş haddinden yapıla-
cak indiründe dikkate ab-
nacak süre bütün hizmet-
ler değil, prim ödeme gün
sayüanna eklenen her 369
gündür. Yani fiili hizmet
zammı olarak eklenen $ü-
relerin her 360 günü için
yaş haddinden 1 yıl düşü-
rülecektir ve bu da 3 yıl-
dan fazla olmayacakür."
Böyle bir düzenleme-
nin, yıpranma hakkının
varlığ^nı temel amacından
uzaklaştırdığına dikkat
çekilen raporda, basın iş-
kolunda itibari hizmet uy-
gulaması getınlmesindeki
amacın, ağır sanayi işkol-
lannda olduğu gibi basın
sektöründe de çalışma ko-
şullannın güç olması ne-
deniyle, gelebilecek ağır
yıpranmayı telafi etmek
ve normalden daha önce
emekli olabilme hakkını
vermek olduğu kaydedil-
-di.
Mağdur olacak
Raporda, getirilen dü-
zenleme ıle bu temel
amaçtan büyük ölçüde sa-
pıldığı ve bu tasannın ba-
sın emekçileri açısından
önemli olan bir gizli yö-
nünün daha bulunduğu
savunularak şu görüşlere
yer verildi:
"Mevcut yasaya göre
bir basın çalışanı, yıpran-
ma süresi düşülerek erkek
ise 20, kadın ise 16 yılda
emekli olabilmektedir.
Mevcut yasa tasarısının
koşullarına göre ise nor-
malde emekliliğine 1 yd ve
daha fazla kalmış olan ba-
sın emekçileri, kademeli
geçiş sürecine girmeden
doğrudan doğruya yaş
haddine takıunaktadır. 19
yıllık hizmeti olan bir er-
kek işçi, mevcut yasal dü-
zenlemelere göre 1 yıl son-
ra, yani 20 yıUık hizmetini
tamamlaymca emekli ola-
bilecekti. Yeni yasa tasan-
sma göre ise bu işçi, 55 yaş
ve 7 bin 800 gün prim öde-
me koşullannı yerine ge-
tirmek zorunda. Aynı şe-
kikie, 15 yıllık sigortahhk
süresi olan bir kadın işçi,
emekli olabilmek için 50
yaşına kadar bekleyecek
ve 6 bin 800 gün prim
ödemiş olacak."
DüNYADAN
Beyin
uzmanlan
ruhu anyor
• Filozoflar bin yıllardır elle tutulamayan,
gözle görülemeyeni anyorlar. Bu sorulara
şimdi beyin uzmanlan yanıt bulmaya
çalışıyorlar.
Çeviri Servisi - Yunan
filozofu Sokrat, "Ruhu-
muz nedeniyle bize deli
ya da akıllı, iyi veya kö-
tü diyorlar" demişti. Her
devirde ve her insan top-
luluğu bilincin dışında bir
varlığa ınanmış, ruhu ka-
bullenmiş ve tanımlama-
ya çalışmıştır. Felsefeyle
uğraşanlar, dini çevreler
ve bilim dünyası bilincin
köklerini ve benliğin sı-
nırlannı bulabilmek için
yüzyıllarca çaba harcadı-
lar ama insan ruhuna ula-
şamadılar.
Focus dergisinin, 1963
yılı tıp nobel ödülü sahibi
John Eccles ile yaptığı
söyleşide Eccles, ruh ve
dini inanç kavramının bir-
birinden aynlamayacağını
Korse, belleri yeniden sanyor
Paris'in Lacroix, Lagerfeld, Versace ve Westwood gibi ünlü modacılarının ilkbahar
koleksiyonlanna baktığımızda hep aynı şeyle karşılaşıyoruz: Korse, korse, korse...
Çeviri Servisi - Korse hep çelışkili bir konuma sahip oldu. Kimi
çevreler korseyı ahlakdışı kışkırtıcı bulurken, feministler onu
aşağılayıcı ve kısıtlayıcı gördüler Korse uzun bir müddet sadece
erkek dergilerine poz verenlerce kullanıldı. bu dergileri okuyanlan da
mutlu etti. Ancak artık bu süreç sona ermiş görünüyor.
Paris'in en ünlü modacılannın ilkbahar koleksiyonlanna
baktığımızda, Lacroix ve Lagerfeld, Versace ve Westwood'a bir göz
attığımızda hep aynı şeyi görüyoruz: Korse, korse, korse...
İnce bel üzerinde dik göğüsler
Ince bir bel ve üzerinde dik göğüsler sadece bugünün insanı için
değil, korseye "venüs kemeri" adını veren Homer ve döneminin
insanlan için de dişilik göstergesiydi. Bu gösterge korsenin
yaşamasının da temel nedenini oluşturdu. 19. yüzyılda Scarlett'ler
korselerini o günün ideal ölçülerine göre sıktılar. Ölçüler değiştikçe
ipler ya gevşetildi ya daha çok sıkıldı. Nefesler tutuldu hatta güzel
saatler, bayılmalarla son buldu. Yüzyıllardır kullanılan korse
olmaksızın kendini giyinmemiş hissedenler de vardı.
Korse ilk kez Fransız devriminin Fransız modasma da getirdiği
özgürlük rüzgârlan sonucu gündemden düştü. Bu çok kısa sürdü.
Sonra feminist hareketler korseyi devre dışı bıraktı.
1970'li yıllarda ilk kez yıne Yves Saint Laurent ile podyuma çıkan
korse, geçen yıla kadar ekstra bir aksesuar gibi görüldüyse de bugün
iç çamaşın satan tüm merkezlerde en pahalı parçalar olarak alıcılara
sunuluyor.
Belki bugünün korseleri Viktoriyan dönemde olduğu gibi iplerle
bağlanıp sıkılmıyor, belki Madonna'nnı 80'li yıllarda kullandıklan
kadar baştançıkancı değil. Ancak danteliyle, çiçeklisiyle ve kottan
yapılan spor korseye kadar hepsi son derece albenili.
Ozellikle de 9O'lı yıllann hatlan olduğu gibi ortaya çıkaran kadınsı
giysilerinin sunumunda modacılar tarafindan vazgeçilemez görülen
korse sadece bir cendere ohna özellığini kaybetmiş, daha yumuşak,
daha esnek ve nefes almaya olanak tanıyor.
Dağ bisikletinin tehlikesi
Çeviri Servisi - Sporun en büyük yaran,
sağlığı pekiştirmesidir diye biliniyor; ama
bazı spor türlerinin başka etkileri de'
olduğu anlaşılıyor. Amerika'da yapılan bir
araştırmanın sonucu şöyle açıklanıyor:
"Dağ bisikleti kuflanan bir erkek. spor
uğruna erkekliğini tehlikeye sokmaktadır."
Amenka'da ıktıdannı yıtirmış 89 erkek
üzerinde yapılan inceleme, bunlann
hepsinin de dağ bisikletiyle spor
yaptıklan sırada bir çukura düşme, bir
engele çarpma gibi sert bir hareket
sonucu seleden kadro üzenne düşmeleri
sonucu kadronun kasıkta meydana
getirdiği darbe sonucu sakatlandıklannı
ortaya çıkarmış. Amerika'da bu olayın
yaygınlığının başlıca nedeni de dağ
bisikletinin kısa sürede moda halıne
gelmiş olması. Halen bu ülkede yaklaşık
dört milyon dağ bisikleti kullanan insan
var. Bu sayının nasıl hızla arttığını
anlamak için yılda 2.2 milyon dağ
bisikletinin satıldığını bilmek yetecektir
herhalde.
Çocuğunuz iyi besleniyor mu?
H a / i r l l ğ l - İkinci Dünya Sa%a-
şı'nın bitimi ya da Angtosakson basının "Zafer Günü'
diyeandığı 9mayısgünü Moskovadadüzenlenecek
törenler için hazırlıklar tamamlanmak üzere. Bu
program çerçevesinde hazırlanan zafer heykeh' yeri-
ne konmak üzere vinçle kaktanhyor.
Çeviri Servisi - tyi beslenen çocuk, sağlıklı
bir yetişkin demektir. Ancak çocuklann
ne derece doğru ve yeterli beslendıği ne
ölçüde izlenir acaba? Türkiye'de benzen
yapılmamış bir incelemeden Ingiltere'de
alınan sonuçlar, konuya özen gösterilmesi
halinde bıle nasıl şaşırtıcı bir tablonun
ortaya çıkabileceğini gösteriyor. Okul
öncesi çağdaki çocuklann beslenmede
sebze ve meyveye yeterince yer
vermedikleri görüldü. Buna göre
çocuklann yaklaşık dörtte üçü ekmek,
patates, burger, kızarmış balık, tatlı ve
şekerleme ağırlıklı birbeslenme
uyguluyor. Bu arada bezelye ve ha\Ticun
da önemli bir yer tuttuğu, bu iki sebzenin
patates dışında en çok yenen pişmış
sebzeler olduğu da bildiriliyor.
Araştırmada. çocuklann yüzde 15'inde
demir eksikliginden ötürü kansızhk,
yüzde 17'sinde de diş çürümeleri
görüldüğü belirriliyor. Çocuklann yüzde
16'sı kolalı içeceklere ılgi duyarken yüzde
49'u 'diyet' ıçecekleri yeğliyor. Süt ise
çocuklann büyük bir çoğunluğu
tarafindan içilmekle bırlikte, büyük bir
oran küçük çocuklara önerilmeyen yağsız
sütü içiyor.
belirtiyor. Ancak ruhun
beyni etkileyen, elinde tu-
tan bir olgu olduğunu ve
düşünen, duyan, hisseden
insanı oluşturduğuna bi-
limsel olarak da ınandığı-
nı söylüyor. Aynca Eccler
ruhun bedenden ayn ola-
rak ve ölümden sonra da
var olduğunu vurguluyor.
Bu teorilere yakından
ilgi duyan tıp çevrelerinde
ise yeni arayışlar başlamış
dunımda. Teknolojinin de
sunduğu yeni imkanlar
çerçevesinde, beyin uz-
manları eğer insan ruhu
bir şekilde belirlenir bir
olgu haline getırilecekse,
bu ancak ve ancak insan
beyninin araştmlmasıyla
olanaklı olabilir diyorlar.
Beynin duyularından
bazılannın işlevsel olmadı-
ğı insanlarda, diğer duyula-
rını devreye sokması, bu
çevreler için bunun en an-
lamlı örneklerinden biri.
Kör bir insanın diğer duyu-
lan aracılığı ile, yönünü ta-
yin edebilmesi buna basit
bir örnek. Ekranlar aracıh-
ğı ile beyin hücrelerinin
hangi uyanlar karşısında
birbirlerinın yerine ışlev
gördüğünü araştıran uz-
manlar, "insan ruhunu re-
sim olarak göremeyebiliriz
ancak beyni yönlendiren
başka bir etken olmadığına
göre onu bilimse! oiarak
kabulienmek zorundayız"
dıyorlar. Beyindeki sinir
hücrelerinin güzel bir re-
sim seyrederken birtakım
değişikliklere uğraması da
ancak bu teori ile açıklana-
bilir diyen beyin uzmanla-
n, bu ruhu beynin zaman
içinde kendisinin yarattığı
teorisine de sıcak bakıyor-
lar.
Ruh olgusunun, beynin
değişık bölgelerinde olu-
şan işlevlen koordineli bir
şekilde bir araya getirerek
insanın davranış ve duygu-
lannı bir bütün halinde or-
taya çıkaran ve bu farklı
kombinasyonlardan farklı
insan tiplerini oluşturan bir
olgu olduğunu düşünen bi-
lim çevreleri de var. Bu
çevrelere göre duyulanmı-
zın algı yetenekleri ve yo-
ğunluklan da farklı ve bu
işlev de ruhun fonksiyon-
lanndan biri.
Nükleer
silahlara
karşı imza
kampanyası
YAŞARÖZTÜRK
SİLtFKE (Cumhuriyet)
- Merkezi New York'ta bu-
lunan Earth Action örgütü-
nün düzenlediği "Nükleer
Silahlar ve Enerji" konulu
konferansın ardından alınan
bir karar doğrultusunda.
dünya çapında bir kampan-
ya başlatılarak, tüm nükleer
silahlann yasaklanması için
imza toplanmaya başlandı.
Nükleer Çağ Banş Vak-
fi'nca toplanan imzalann,
Hiroşima ve Nagasaki'ye
atom bombası atılışınm 50.
yılı dolayısıyla 6-9 haziran-
da Birleşmiş Milletler'e su-
nulacağı bildirildi. Imzaya
açılan metinde şöyle denil-
di:
"Nükleer silahlar kişi gü-
venliği, özgürlüğü ve yaşa-
mma tehdittir. Nükleer si-
lahsız bir dünya, bizim ve
gelecek kuşaklann bir insan
hakkıdır. Nükleer silahlar,
hoş görülmez askeri amaç-
lara hizmet ederek, yaşamın
bütün biçimlerini tehdit edi-
yor. Hükümetlerin toplu yı-
kım silahlan konusundaki
verdikleri güven, ahlaka ay-
kırı olup sona erdirilmesi
gerekiyor. Bu güven yalanla-
nnı sona erdirmek için so-
rumluluk, ozellikle nükleer
silah sahibi ülkeierin vatan-
daşlanna ve tüm dünya in-
sanlaruıa düşmektedir. Aşa-
ğıda imzası olanlar, nükleer
silahsızlanmanın nedefine
ulaşmasını destekliyor."
Kampanya için imzalann
"Nuclear Age Peace Foun-
dation 1187 Ceast Village
Road Suite 123 Santa Bar-
bara CA 93108 USA" ad-
resine gönderilmesi
gerekiyor.