03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyettmtiyaz Sahibi: Berin Nadi Gene) Yayın Yönetmeni: Orhao Erinç 9 Genel Yayın Koordinatörü: Hikmet Çetinkaya # Yazıişleri Mudürlerı: tbrahim Vıldız(Sorumlu). Dinç Tayanç 0 Haber Merkezı Müdürü. Hakan Kara # Görsel Yönetmen: Fikret Eser Dış Haberlen Ergun Balcı • istıhbarat Y alçın Çakır • Ekonorm Bûlent Kızuıük • Radyo-TV- U>g»r Eremekur • Kültür Handan Şenköken • Spor Abdûlluıdir Yücelman • Yurt Haberlen: Mehmet Sar»ç • Makaleler Sami Karaörcn 9 Çevın Seyfettiıı Turhan # Diızeltme. Abdullah Yazıcı • Fotoğrâf Erdoğan Köseoğlu Yayın Kunılu. İlhan Selçuk (Başkan). Orhan Erinç, OkUy Kurtböke. Özgen Acar, Hikmet Çetinka\a. Şükran Soner, Ergun BaJcı. Dinç Ta\ anç, tbrahim Yüdız, Orhan Bursaîu Mustafa Balbay. AnkaıaTemsilcısı. Mustafa Balbay # Haber Mûdûrü: Doğan AkmAtatürkBulvanNo: 125,Kat'4,BakanlıkJar-AnkaraTel. 4195020 (7 hat), Faks: 4195027 • Izmır TemsUcısı: Serdar Kıak, H. Zıya Btv, 1352 S. 2/3 Tel: 4411220, Faks: 4419117 • AdanaTemsılcısı: Çetin Yiğenoğtu, InönüCd 119 S. No: 1 Katl, Tel: 3522550, Faks: 3522570 Müessese Müdûrö. Erol Erkut • Koordmatör Ahmet Konılsan 0 Muhasebe: Bûlent Yener#_tdare: Hüseyin Gürer 0 Işletme: Önder Celik 0 Bılgı-lşlem: Nail İnaJ MEDYA C: • Ydnetım Kunılu Başkanı-Genel Müdûr Gölbin Er- dunn • Koorduulör Rehı l?ıt- mas • Genel Müdıir Yaniımcısı: Mine Akdağ • Halkla llışkıler Bılgısayar Sıstem: Mürüvet Çüer Müdûrii NMteo Berksoy Yayımiayan ve Basaa: Yenı Gün Haber Ajansı, Basın ve Yayınctlık TûAocağ, cad. 39 41 Cagaloğlu 34334 Ist PK246 Istanbul Tel 01"24«l^wTeNÖ ; 2i2)5i2 05 05(20hat)FakS(0-2i2)5i3 85 95 22N1SAN1995 Imsak. 4.34 üüneş: 6.08 Oğle: 13.10 Ikındı: 16.54 Akşam 19.57 Yatsı: 21.25 MEDYACTei 5i40753-5i3958O-5i3846o-*ı,Faks 5U Kutlamaya katılmak istiyorsanız, naylon yerine kâğıt poşet kullanabilir, toplu taşıma araçlanna binebilir, ağaç dikebilirsiniz Doğum günün kuthı olsıın diinya.., Klasik içgiyim • Haber Merkezi - Iki yıldır ekonomik nedenlerle ithal edilemeyen Gabriel Veneto French Impressions klasik içgiyim koleksiyonu tekrar piyasaya sunuluyor. Ayral grubu tarafindan ithal edilen koleksiyon beş sutyen, beş don, jüpon, kaşkorse ve sterch body ve jartiyerden oluşuyor. Koleksiyon, klasik beyaz rengin yanı sıra 'peach' ve 'denim' renklerini de sunuyor. pattadı • ANKARA(AA)- Ankara-Kars seferini yapan Türk Hava Yollan'na ait Boeing 737 tipi "kemer" adlı yolcu uçağının, Kars Havaalanı'nda lastiği patladı. Bunun üzerine hem lastiğin değiştirilmesi hem de Kars'tan Ankara'ya gelecek yolculan taşımak üzere, Istanbul Atatürk Havalimanı'ndan bir uçak, Kars'a gönderildi. "Kemer" adlı yolcu uçağının ise lastiğinin değiştirilmesinden sonra Ankara'ya döneceği bildirildi. AUCO Türkiye • Haber Merkezi - American Life Hayat Sigota AŞ'nin de bağlı olduğu ve sigortacılık sektörünün önde gelen firmalanndan American Life Insurance Company (ALICO). Standart and Poors tarafından taahhütlerini karşılama gucünden dolayı AAA notu alarak dikkatleri üzerine çekti. Türkiye'ye büyûk önem verdiklerini belirten American Life Ortadoğu ve Afirika Bölgesi Başkaru Abbas Khalaf, bu yüzden şirketinin kendi genel müdür yardımcısı Manvan Shekim'i Türkiye Genel Müdürü olarak tayin ettiğini vurguladı. Carl Levvis Pirelli'de • İSTANBUL(AA)- Pirelli, Amerikalı atlet Carl Lewis'nin rol aldığı ve 'Pirelli ile güç kontrolünüzde' sloganlı, 1995 yılı yeni reklam fılmini kamuoyuna tanıttı. TV'lerde yayımlanmaya başlayan yeni reklam kampanyası hakkında, basın toplantısı düzenleyen Türk Pirelli murahhas azası Giuseppe Cianani, Avrupa, Kuzey Amerika, Güney Amerika, Japonya ile Uzakdoğu'da gösterime giren, 'Lastik Adam'lı yeni reklam fîlminde, ilk kez, ürünün özelliklerinin, izleyicilere ürün gösterilmeden verildigini söyledi. YAŞARÖZTÜRK HÜLYA TOPCU Zehirli atıklar, çevre kir- liliği, yok olan ormanlar ile iyice kirlenen dünyamız bu- gün doğum gününü kutlu- yor. Ancak dünya, her ge- çen gün biraz daha büyüyen sorunlaryumağına karşı ko- runmayı bekliyor. Siz de dünyanın doğum gününü kutlamak istiyorsanız, bu- gün çevre kirliliğine karşı savaşabilir, dünyayı daha yaşanılır kılmak için çalışa- bilirsiniz. İlk kez 1968'de ABD'de Wisconsin Senatörü Gay- tard Nebon tarafindan "Kir- lenmiş kırlar özgüriüğün antftezkür'' görüşüyle gün- deme getirilen ve 1970 yi- lında Deıuüs Hayes adlı bir gencin girişimiyle başlatı- lan "Dünya Günü" her 22 nisanda tüm dünyada kutla- nıyor. Bugün dünyanın bir- çok ülkesinde ağaç dikme törenleri, yürüyüşler, şen- likler, gösteriler, toplantılar düzenlenecek, konserlerve- rilecek. Yapılan tüm etkin- İLK SIRADA NÜKLEER TEHLİKE VAR Dünyanın baş ağnlanWCPA (Dünya Anayasası ve Parlamento Derneği) her yıl geleneksel olarak yayımladığı "dünyanın baş ağnlarT listesini bu yıl 9 madde daha uzattı. Bir numarada yine nükleer tehlike yer alıyor. WCPA tarafindan hazırlanan listedeki sorunlar şunlar: Nükleer silahlar. Öteki toplu kıyım silahlan. Yerel çapta süren, ancak dünyayı alev alev yakan savaşlar. Nükleer silahlanmaya kapı aralayan ve yüzbinlerce yıllık ömrü iîe radyasyon gibi bir tehlikeyi insanlığın başına bela eden nükleer enerji çılgınlığı. Cçüncü Dünya başta oimak üzere, gelişmekte olan ülkeJerin kurrulamadıklan borç batagı. Artan karbondioksit ve öteki sera etkisi yapan gazlann emisyonu ile alarm veren iklim değişimi. Deri kanseri başta olmak üzere genetik bozukhıklara yol açacak olan ozon tabakasuıdaki delik ve incebne. Denizlerde dünya oksijeninin yüzde 50'sini karbondioksite dönüştürerek sağlayan Phytoplankton ölümleri. Ulusal sınırlan aşan kirlenme, asit yağmur vc karian. Ormansızlaşma. Yağmur ormanlannın hızla tüketflmesL Tanmsal alanlann giderek artan oranda tütün, alkol ve uyuştunıcu için kullanımı. Artan insan nüfusunun baskısL Okyanus. deniz, ırmak ve su kaynaklannın kirlenmesi ve paylaşılması. tnsanlar, toplumlar ve küreler arasındaki eşitsiziik ve büyüyen uçunımlar. Petisitler. Zehirli ve tehlikeli atıklar Teknotoji çdgmbğL Teknoloji, medya köleliği. Kentieşme. Işsizlik. Çölleşme. AIDS, kanser vb. hastalıklann yayılması. Göç hareketleri. Insan haklan ve özgürlükleri ihlalleri. Bivolojik türlerin hızla tükenmesL Terorizm. Farkta ekonomik, dinsel ve sryasal yapüann çaOşmasL Dünya lider ve insanlannın yaşadıklan dünyanın tek olduğunu görmemeleri. liklerde bireylere "dünya için bir jeyteryap"çağnsın- da bulunulacak. Yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunan dünyamızın do- ğum gününü kutlamak için küçük bir katkınız olsun is- tiyorsanız, bugün siz de naylon poşet yerine kâğıt poşet kullabilir. işyerinize toplu taşıma araçlanyla gi- debilir, ağaç dikebilirsiniz. Dünya Günü TürkiyeJCo- ordinatörü Boğaziçi Üni- versitesi öğretim üyesi Prof. Dr.Criton Curi "Dünya Günü"nün doğayı koruma- nın yanında demokratikleş- me gücünü de gösteren bir eylem olduğunu söyledi. 22 nisanda birçok ülkenin geç- mişin bir envanterini yaptı- ğına dikkat çeken Curi, söz- lerini şöyle sürdürdü: "Türkij'e'de böyie bir en- vanter yapddığı zaman Dünya G ün ü 94'ten bu yana önemli bir iierleme kayde- dilmediğini üzülerek gör- mekte\iz. Okullarımızda çevre ile Ugili bilgiler ögren- citerc aktanlmasına rağmen bu konuda öğretmenleri eğhmek icin ciddi hiçbir ted- bir alınmaıruş olduğundan bilinç ya>maktan ziyade çevreye karşı bilgi verilmek- tedir.Ancak doğanın konın- ması için bilinçli bir toplum gerekmektedir. Türkiye'de su, kaü abk, hava Idrliligi, erozyon çok önemli prob- lemler olmaya devam et- mektedir. İnsan haklann- dan bahsedilen bu günlerde temel haklardan bir tanesi- nin de "temiz bir çevrede ya- şamak hakkı' oMuğu unu- Leyla Alaton, kadınlan ayaklan üzerinde durmaya çağınyor: Amaç özgür5 üreten, yaratan kadınŞÜKRAN SONER Leyla .Alaton 1a. Notre Dame de Sion Lisesi'nin mes- lek seçiminde karar verme noktasında olan son sınıf kız öğrencilerine.'halkta ilişkiler' mesleğini tanıtma söyle- şisinde buluşmayı seçtik. Mezun olduğu yıllarda kapısının önünden geçmeme- ye yemin ettiği okulunun demeği de dahil, etkin görev aldığı ulusal ve uluslararası iş ve sosyal yaşama yönelik dernekleri sayarak kendini tanımlamayı yegliyor. Univer- site adayı genç kızlan, tanıtimını yaptığı 'halkla ilişkiler' mesleğine özendirmekten çok, özgür kadınlar olarak iki ayaklan üzerinde durmaya, çok çok çalışmaya yönlen- dirmeye çahşıyor. "Bu rür toplantılar belki çok zamanımı alıyor. Ancak bir-iki genç lüzı etkilesem dünydlar benim olur. Bunlar zengin aile cocuklan. Eğitim olanaklan var. Babalannın, kocalannın. çocuklannın parasuıa bağımlı. başkalannm yerini alarak aldıklan eğitimi değerlendiremeyen. vaşam- lan boş geçen insanlar olarak kalabilir ya da özgür, üre- ten, çalışan kadınlar olabflnier" diyor. Universite adaylanna, esprili örneklerle, hem güldü- ren hem de etkileyen şeyler anlatıyor: " - Kulağı küpeli boy frendinizle 500 kez bir araya ge- lip saatlerinizi boşuna harcamaym. Birkaç kez buluşmak hoş ve yeter. Zamanınız çok değerli. Durmadan bir şey- ler yapmaya, öğrenmeye çalışın.. - Aileleriniz karşı çıkabilir, ama siz onlan zorlayarak tatillerinizde boş zamanlannızda bir yerlerde çalışın. Dil bilginizi kullanın, bir turistik tesiste şezlong taşıyın ya da sandviç satın. Bu işleri sakın hor görmeyin. Çağımız- da gelişen hizmet sektörü. Bunlar sizin gelecekteki iş ya- şammjzda, meslek seçiminizde, çok önemli yasam de- neyimi, insan tanıma, iletişim araçlan.. - Halkla ilişkiler benim çok sevdiğim, sıkı bir meslek. ABD'de iş idaresi ve yöneticilik öğrenimi, endüstri psi- kolojisi ağırlıklı sosyal bilimler master öğrenimi yap- tım. Biryandan da mal satarak para kazandım. Orada ar- kamda babam, sermayem, hiçbir şeyim yoktu. Kapı ka- pı dolaşıp, bazen kovularak, bizden satılabileceğini dü- şündüğüm her şeyi, 2 milyar dolarlık malı sattım. Ken- dime özgüvenimi kazandım. Türkiye'ye geldiğimde çe- şitli tanıtım projelerinde, halkla ilişkilerde görevler al- dım. Biryandan da 'Amerikan Kadınının Ekonomik Ge- lişmesi' konferanslanna kaülıyordum. Önce kendi işimi yapma karanru verdim. - Halkla ilişkileri bir dükkânın vitrini olarak algılaya- biliriz. Vitrinin iyi yapılması bir ekip işi. Deneyim, biri- kim, bütün iş alanlannda olduğu gibi iletişim çok önem- li. Türkiye'de henüz tam anlaşılmamış, ancak geleceği çok parlak olan bir meslek. Ancak vitrinin iyi yapılma- sı için, önce dükkânın dolu olması lazım. Bu arada ara- ba reklamı yapılırken önüne konulan güzel bir manke- nin, güzel bacaklannın iyi bir reklam, hostes, refakatçi- liğin halkla ilişkiler olarak aigılanmasına çok kızıyorum. Güzel bacaklı mankenin belki fiyatı yükseliyor, ama he- deflenen ürünün tanıtıldığını, hedef kitleye ulaşıldığını hiç sanmıyorum.. - Size en önemli mesajım, kendi ayaklannızın üzerin- de durmanız. Bir kadın da en az bir erkek kadar çalışma- h ve ekonomik özgürlüğünü kazanmalı. Öncelikle bir meslek, bilgi, beceri sahibi olmahsınız. Ailenizin serve- ti, evliliğinizin, çocuğunuzun garantisi, her şey yok ola- bilir. Ama hiçbir şey mesleğinizi elinizden alamaz. Kon- ken, tenis oynayarak günü geçirmek çok zevkli gelebi- lir. Ama sonuçta insanın kendine saygı duyması ve mut- lu olması için yeterli değildir. Sonunda ortada kalmak da vardır." Leyla Alaton, öğrencilerden gelen sorulan yanıtlarken, Leyla Alaton, ailesinin desteği olmaksızın başarılı bir iş kadını olmayı, çağdaş bir aydın olarak sosyal yaşamm her alanında, örgütlülük içinde etkili yer almayı, kadın haklannda savaşım vermeyi tutku edinmiş. Bu nedenle de yaşamı ancak çalışmak, çalışmak, çalışmak.. olarak özetlenebiliyor. Leyla Alaton, kendi işinin sahibi özgür iş kadını hareketinde öncülükten, iş dünyası ile ilgili önemli dernekler ve çeşitli sosyal örgütlerde etkin görev almaya kadar uzanan, renkli bir sosyal yaşamla iş kadınhğını bir arada yürütüyor. Kadınlara babalanna, kocalanna, çocuklanna bağımlı olmadan, özgür bir yaşamda, mutluluğu yakalamayı öğütlüyor. Türkiye'nin dünyadaki olumsuz imajında tek sorunun vitrinin iyi düzenlenememesi olmadığını söylüyor,"Sa- vaş haHnde olan bir ülkenin dükkânı iyi olamaz. Dükkân iyi olmadan, i\i vitrin yapmak da yanlış. Paralı turistin ğelmesi için,öncelikle temiz tuvaletler bulması gerek. Ben kendi evinden daha ucuza 199 dolara bir haftayı geçiren tsrailli ucuz turisti ne yapayun? Çiller i>i bir vitrin ola- bilir, ama iyi bir dükkânın koşuOannı yaratabikfiğini söy- leyemiyoruz-'' diyor. Öğrencilere anlattıklan ile Leyla Alaton'u dinledikten sonra, biraz da kamuoyuna medyanın sunduğu vitrini ve özel olarak kadın hareketleri içinde tanıyabildiğimiz farklı kimJiği ile değeriendirmek istiyoruz. - Sizin dükkânmızın da, vitrininizin de iyi olduğunu bt- lerek okurumuza tanıtmak istedik. İyi bir eğitim, yoğun bir çalışma, başanlı iş kadını. kadın haklan öncülüğün- den yaşamm pek çok alanına uzanan çok renkli bir sos- yal yaşam ve srvil örgütlenmelerde etkili çalışmalar. Çok büyük bir çaba, emek istivor. Çok zor değil mi? Le>la Alaton - Kendini ispat, özgürlük kompleksi ola- rak bakabiliriz. Yabancı olan annemin etkisi önemli ola- bilir. "Ne babaya, ne kocaya güven" benim sloganım. Mesleğimde kimseye bağlı olmamak, inandığım düşün- celeri yaymak için sosyal etkinlikleT içinde olmak beni mutlu edıyor. Kendime özgüvenimi artınyor. Tabii çok çalışmak gerekiyor. - Khleler sizi daha çok medyadan tanryor. Bu tanıtima göre, zengin ve ünlü bir ailenin, çok güzel, çok şık ghinen, özgür, renkli yaşamı olan, başanlı, o ölçüde de medyatik bir iş kadınısınız. Leyla Alaton - Hiç ilgim olmayan bir dünyada, ken- dimle bir ilgisi olmayan bu tanıtım beni çok fazla üzmü- yor. Zaten bu türden televizyon programlannı, yayınla- n izleyerek harcayacak boş zamanım da yok. Daha çok kitlelerin böylesine boş, işlevsiz, anlamsız yayınlarla za- manlannın boşuna yitirilmesine, olumsuz etkilenmele- rine üzülüyorum. - Kadın hareketleri içinde yoğun çalışmalannız var. Bağımsız iş kadını hareketinin öncülüğü yanında, kadın haklaruıa yönelik sosyal erkinliklere çok zaman ayınyor- sunuz. Leyla Alaton - Belki çok yorucu ama inandığım için severek yapıyorum. Okullarda iyi eğitim alınabilir. An- cak kadınlara ekonomik bağımsızlık, özgür yaşam kül- türü verilmez. Kadına sevdiği yaşamı yaratma bilinci, er- kekten bağımsız tek başına bir kimlik olma öğretilmez. Çağımızda sadece erkeğin çalışması ile yaşamın sürme- si bile söz konusu değil. Işçi kadın bunun bilincine var- mıştır. Ama en iyi eğitimi görmüş, sosyetik bir kadın ken- di yaşamının sahibi değildir. - Medya sizi başanlı, ama çok fazla özgür yaşayan bir kadın olarak tanıtıyor. Bizim toplumumuzda feminizme inanarak, savunarak yaşamak, mutlu olmak, helede kar- şı cinsle sağuklı bir ilişki kurmak biraz zor değil mi? Leyla Alaton - Feministim elbette. Feminist olmadan, mücadelesini vermeden kadın haklannın gelişebileceği- ne inanmıyorum. Tabii ki kadını annesinden, evinden ta- nımış erkeklerimiz, dışarda farklı bir kadın kimliği ile karşılaşınca bocalıyorlar. Ama zor da olsa, seçim alanı daralsa da, kadına saygılı, kadın haklanna inanan erkek- ler de var. Önemli olan kadının kendi haklanna inanıp, bunun mücadelesini vermesi. Evliliği, çocuk sahibi olmayı çok ciddiye alıyorum. Mutsuzbirevlilik, boşanma yaşamaktansa, kadınlar35, erkekler 40 yaşlanna kadar evlenmek için acele etme- meliler. İyi çocuk yetiştirmenin evde olma ile bir ilişki- si olduğuna da hiç inanmıyorum. Aynlan zamanın süre- si değil, kalitesi, niteliği önemli. Evde aynı mekânda ola- bilir, çocuğunuzla bir iletişim kuramamış olabilirsiniz. tulmamabdır.'' Çevreci örgüt Greenpe- ace, yeryüzündeki en önem- li iki sorunun.'küresel tsın- ma' ve 'nükleer tehlike' ol- duğunu belirtiyor. Isı artışı ve iklim değişikliği sorunu- nun Türkiye 'yi etkilediğini raponında işleyen Greenpe- ace, Türkiye'nin nükleer tehdit altındaki ülke olma yanında tehdit edebilecek bir ülke olma süreci içinde oldu- ğunu belirterek tüm insanla- n zaman ayarlı iklim bomba- sına ve nükleer tehdide kar- şı koymaya çağınyor Gre- enpeace "Düma Günü'' içrn yaptığı açıklamada, acil s>o- runlan sıralayarak önlemler için harekete geçilmesini is- tedi. Daha güzel bir dünya için... | WCPA dünyanın daha yaşanır olması için şunlan öneriyor: Yeniden kuDanın. Kullanılmış kâğıttan yapılmış kırtasiye, kart ve paket kâğıdı satın alın. Bir bahçe edinin. Kentsel bötgelerde iseniz en azından saksıda yaprak ve çiçek yetiştirebilirsiniz. Ozon tabakasına zarar veren kloroflorokarbonlu aerosollü kutulardan almaym. Kâğıt havlu değil, kumaş havlu kullanın. Klorsuz çamaşır suyu kullanın. Eğer seçme şansnuz varsa .. manavtarda ve diğer yerlerde nay k>n poşet yerine, kâğıt torbalardan isteyin. Mümkün olduğunca elektrik ampulü yerine eneni tasarrufu sağlayan floresan lambalanndan kullanın. Eğer uygunsa evinize güneş enerjisiyle çalışan ısıtma ünitesi takönn. Musluklannızdaki sızıntılan hemen tamir ettirin. Yeniden şarj edilebilen pilleri kullanın. Otomobıl benzin filtresini temiz tutun ve benzinden tasarnıfedin. İşyerinizde yeniden kultanma programlan başlaün. Teneke kurular, carnlar, gazeteler, kolayhkla kullanılabilir. Okullarda müfredata ekoloji ve yeniden kullanım konulannın eklenmesini isteyin. YereL, bölgeseL ulusal ve dünya çevre konulannda sürekli bilgi edinin. Bir ağaç dikin. Büyürken karbondioksit rükettikleri için ağaçlar havanm temizlenmesine yardımcı olur. MESELA DEDİK ERDAL ATABEK çy u demokrasi işine dilimiz zor dö- . \ nüyor. aklımız zor yatıyor. Ne 3T yapalım ki söz bizim değil, ko- nu bizden değil. Yapsan uymuyor, yapmasan ohnuyor. Iki arada bir de- rede kaldık dedikleri tam da bu. Memleket bu demokrasi meselesin- den sıkıntıya düştü. Hükümet birbi- rine giriyor, şu kalksın bu insin türün- den tartışmalar sürüp gidiyor. Böyle işlerde biliyorsunuz ki 'çare rüken- mez'. 'Ne yapıhr ne edilir?' diye kafa yorarsanız bir şeyler buluyorsunuz. Bunlardan biri tamamını alamadığı- nız şeyi taksitle almaktır. Bir başka- sı doğnıdan gecemezseniz yatay ge- çiş yapmaktrr. Bir de böyle denense diyoruz. Bakın nasıl olabilir? 'Dem'le başlamak nasıl olur? emokrasi uzun iş, gelin şuna 'dem'le başlayalım. 'Dem' bize yabancı değil. Farsça bir sözcük, 'nefes, soluk, içki,zaman' gi- bi anlamlara geliyor. Vallaha hepsi de Demokrasi zor geliyorsa! duruma uyar. Şimdilik 'dem' alalım. Önce bir nefes alınz, arkadan bir yu- dum çekeriz, zaman da geçer. Avru- palı, Amerikalı meraklılar 'Yahu ne oldu şu sizin demokrasi meselesi' gi- bi densiz sorular sorunca da yetkili büyüklerimiz rahatça "Biz o işe baş- ladık bile, şündi'dem' aşamasuıdayiz, merak etmeyin arkası da gelecek" derler. Berikiler de bu zekâya şaşıp kalırlar. Ölümlü dünya yahu, tasa çekmeye değer mi? Demlen gitsin. Televizyona çıkıp sıkı bir konuşma yapılır 'Ey vatan- daşlar, memleket dem aşamasına gir- mişrir. Demokrasi denilen yol uzun bir yoldur. biraz da yokuşrur, bizim de pek takatimiz yoktur. onun için ilk taksitteyizdir. Şündi siz bol bol dem alın, demlenin, iyice nemlenin, arkası daAUata'uıizniylegelecektir'. Ha şöy- le yahu. Dünyayı kendimize dar et- menin âlemi varmı? Yok demokratik- leştirdik yok bilmem ne edemedik. Dilimiz dönmez, adetimiz uymaz, of be. 'Dem' öyle mi ya? 'Dem'e canı- mız kurban. Demlen vatandaş, dem- len yurttaş, demlen ki için ısınsın, muhabbet koyulsun, vatan kurtulsun. İkinci aşama da 'ok' u 'dem' işi yıllarca sürdükten sonra gene mınn kınn etmeler A J başlarsabu kez de'ok'aşama- sına geçilir. Öyle ya, 'dem' meselesi iyice sindirilmiştir, hayatın heralanı- nagirmişrir. 'Dem'sizbiryerimiz, bir dakkamız kalmamıştır. Şimdi artık 'ok'basamağına çıkış zamanı gelmiş- tir. 'Ok' da ata sporumuz değil mi? Memleketi 'ok'la donatınz. Kapılara duvarlara 'ok' işareti koymak zorun- lu rutulur. Girişlere 'ok' çıkışlara 'ok', duruşlara da dikine 'ok'. Her şeyde olduğu gibi bunda da işin okunu çı- kannz ama olsun. Ok sporunu da zo- runlu kılanz. Her vatandaş haftada bir kere ok atmakla yükümlü rutulur. Millet oktan bıkar ama ne yaparsın ki demokratikleşme çabalanmızdan vazgeçemeyiz. Bıksan da atacaksın, yorulsan da. llkokul kitaplannı de ye- niden yazdınp 'Baba bana ok al', 'Ana bana ok ver' diye çocuklanmı- zı da uygarlığa hazırlanz. Bu 'ok' me- selesi de epeyce idare eder. Yıllaryıl- lar geçip de birileri 'Yahu şu ok me- seiesinin asta neredençıktıydı?' deyin- ceye kadar da kimsenin aİdına bir şey gelmez. Ama birileri de sorar işte. Oysa vatandaş pek memnun olmuş, bir yandan dem çekip bir yandan ok atarken 2000'li yıllarda delinip geçil- miştir. Iç ve dış ukalalar gene 'Şimdi ne olacak?' demeye başlar. 'Bi adırn daha atarsantz bu iş tamam' dıyenler bile olur. Bi adım daha nasıl atılacak? "Rasi" de neyin nesi?.. -j- yi de bu 'rasi' ne demeye geliyor / baba? Galiba hiçbir şey demeye JL gelmiyor. Ama bu da olmadan olmuyormuş. tyisi mi bunu halka so- ralım, bakalım 'rasi' istiyorlar mı is- temiyorlar mı? Ortalık gene kanşır. Öyle ya kardeşim, şimdi bu 'rasi' ne- yin nesi. Yenir mi, içilir mi, sırta gi- yilir mi? Bilen yok, duyan yok. Av- rupa'ya sorsan o da bilmiyor, Ame- rika hiç oralı değil. Çünküm arkadaş *rasi' diye bir şey yok. Vakti zamanın- da bunu birileri uydurmuş, sonra da zahir moda olmuş. lç ve dış ukalalar hemen açıklama getiriyor, 'Elbette rasi diye bir şey oünaz, bunun aslı ' krasi' dir ama siz bölüp aldığınız için geriye rasi kaldı' diyorlar. 'Rasi'de meymenet yok da 'krasi'de var mı? Onda hiç meymenet yok arkadaş. So- nunda bizim demokrasinin de kuyru- ğu olmasın deyivermek daha eyi. Ol-, masın gardaşım, bizimkinin de kuy- ruğu olmasın. 'Kuyruksuz demokra- si' derlermiş, desinler. Elin ağzı tor- ba değil ki büzesin. Şu 'rasi'yi iste- miyoruz, isteyen alsm, tepe tepe kul- lansın. Tamam mı kardeşim. Kuyruk- suz demokrasi olur ama buyruksuz demokrasi olmaz. Beğenmeyeni içeri tıkanz, yüzünü bile göremezler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle