03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 NİSAN 1995 CUMARTESt 12 DIZIYAZI Atatürkçü değerlere saldırıTürkiye, 1951 'de NATO'ya girince. birçok ilerici örgüt, bu duruma karşı çık- tı. Çünkü NATO. ulusal ordu kavrammı zedeliyordu. Nitekim ileri yıllarda, Ge- neral de Gaulle, Fransa için bu durumu kabul etmedi ve NATO karargâhını Pa- ris'ten çıkardı. Türkiye'de özellikJe ileri- ci gençlik örgütleri karşı çıktılar NA- TO'ya. Gittikçe bozulan ekonomi. eko- nominin askerleşmesıni hızlandırdı. DP, bu durum karşısında hoşnutsuzluklannı geniş halk kitlelerine yayan ilerici siya- sal güçleri sindirme yoluna girdi. 195 l'de demokratik güçleri amaçlayan bir yasa tasansını Meclis'e sundu. Komünizm tehlikesi büyüyordu. bir an önce, bu ge- lişmeyi durdurmak gerekiyordu. Ceza Yasası'nın 141._maddesinı değiştiren bu yasa önerisine İsmet Paşa bile "Nerdey- se kırmızı ampulün ışığuida kitap okuyan birini komünist diye rutuklavacağK" dı- ye karşı cıkmıştı. Ama Meclis. bu tasa- nyı yasalaştırdı. Bu yasaya dayanarak hükümet, 1951 Ekimi'nde büyük kent- lerdetutuklamalarabaşladı. 1952'de, da- ha geniş bir tutuklama oldu. tlericiGenç- lerDerneği'nin bütün üyeleri tutuklandı, Sansaryan Han'da işkenceye tabi tutuldu- lar. DP iktidan. daha tehlikeli bir oyunla ilerici kesimlere karşı "KomünizmleMü- cadele Derneği" diye bir dernek kurdur- du. Irkçı gençlere kurdurulan bu dernek. daha sonraları Ülkficfi Gençlik Derne- ği'nin altyapısını oluşturacaktır. Komü- nizmle Mücadele Dernegi, yine o tarih- lerde kurulan Türk-Amerikan Dostluk Derneği ile yakın ilişki içinde oldu.. İle- rici kimselere saldınldı, devlet güçleriy- le işbirliği yapıldı, ilericiler arka arkaya mahkûm edildiler. Biz, bu tutuktamala- nn tarihini yazmıyoruz. Değinmemizin nedeni, Atatürk'ün devrimci ülkesinin gerici güçlere teslim edilmesini vurgula- maktadır. Hedef laiklik İKİYÜZLÜ VECİHİ TfllUROiLU • Demokrat Parti yönetiminde, Atatürk Türkiyesi, bütün değerlerini yitirir duruma gelmiştir. Yalnız iç politikada değil, dış politikada da Atatürk'ün çizdiği yol terk edilmiştir. DP iktidarı, Birleşmiş Milletler'de, sürekli olarak sömürge ülkelerin aleyhine oy vermiş, her zaman emperyalistleri desteklemiştir. • DP, antikomünizm siyasası adıyla ilericilere saldınrken, gerici güçlere büyük destek verdi. Önce Arapça ezana dönüldü, bunu radyoda Kuran yayını izledi. İlkokullarda dinbilgisi zorunlu kılındı. En önemlisi de imam-hatip okullarına izin verildi. Bu, Atatürk devriminin özünü oluşturan "Eğitimin Birliği" ilkesini yok etmekti. kiye, ABD'nin isteğiyle Türkiye-lrak arasında bir pakt kurdu: Bağdat PaktL. 1958'de, Kral Faysal,devnmci güçlerce iktidardan uzaklaştınlırken Menderes, Irak'a yürümek istemiştir. Bereket, ordu ve İngiltere engellemişlerdir(Körfez Sa- vaşı'nda da Ozal, ABD emperyalizmine destek verdi). Bütün amaç, Ortadoğu'da. ilerici güç- lerin gelişmesini engellemektir. Sonra Pakistan'ı da içine alan bir CENTO (Merkezi Ekonomik İşbirliği Orgütü) ku- rarak ABD'nin Ortadoğu'daki siyasası- na bekçilik etmiştir. Menderes, aynı politikayı, Suriye'de yapılan bir darbe sırasında da uyguladı. İktidardan uzaklaştınlan gerici güçleri yeniden ıktidar yapabilmek için hareke- te geçti. tngiltere ve ABD'nin desteğin- de. Suriye sınınna asker yığdı. Yine or- dunun uyansı ile vazgeçti. Demokrat Parti iktidan. Birleşmiş Mil- letler'de. sürekli olarak sömürge ülkele- rin aleyhine oy verdi. Her zaman, emper- yalistleri destekledi. 1956'da, Mısır'a yapılan saldınya des- tek verdi. Oysa Mısır'da kral gidiyor, Cumhuriyetçi Nasır geliyordu.Cezayir halkının bağımsızlık savaşmı bile des- teklemedi.Lübnan'da. halk düşmanı Şa- mun aleyhine harekete geçen devrimci- leri durdurmak için. Incirlik Havaalanf nı ABD askerlerine açtı. Atatürk'ün gücü Türkiye, ışte bu politikalarla emper- yalistler tarafından köleleştirildi. Ata- türkçülük, siyasal iktidarlann bu turum- lanyla artık toplumumuzun yaşam biçi- mi değildir. Ama zaman zaman. ülkeyi köleleştir- me siyasalanna karşı çıkan ilenci güçler harekete geçıyorlar. İşte o zaman, daya- naklan Anıtkabir'dekı güç oluyor.27 Ma- yıs 1960'ta, ilerici subaylar, bir devrim hareketinegiriştiler. 27 Mayıs'tayapılan anayasa, gerçekten demokratik bir ya- şam biçiminı önenyordu. 12 Mart 1970'e değin ülkenın ilerici güçleri örgütlenme olanağı buldular. 12 Mart'ta askerlerle işbirliği yapan AP ve kımi CHP yöneti- cileri, gerici kesimlerin güçlenmesini ye- niden sağladılar. Kurulan Milliyetçi Cep- he ile dinciler ve ırkçılar işbirliği yaptı- lar. Bu işbirliğine karşın. ilenci sınıflar, demokratikleşmeyı hızlandırdılar. Geri- ci güçler, yeniden ABD'nin yardımını is- tediler. ABD'nındesteğiyleordu. 12 Ey- lül darbesiniyaptı. 12 Eylül 198Odarbe- sı, ilericilerin ağıryenilgisiyle son buldu. Ancak, gericilere karşı, yeniden bir Ata- türkçü muhalefet yükseliyor. Bu durum, bir gerçektir. tkinci cumhuriyetçileryada başka 'ilenci' örgütler ne derlerse desin- ler, bugün Atatürkçüler etkin olmaya ça- lışıyorlar. Laiklik, her türlü olumsuzluğun önü- ne geçmiş. Şeriatçı yükseliş. ırkçı geliş- me, Atatürkçüleri, yeniden işbaşı yap- maya yöneltti. Tarihsel şansının ne oldu- ğunu kestiremeyiz, ama gerçek bu. Not: Bu yazılar, VecüıiTıınuroğlu'nun. Prospero Yayınlan arasında çıkan Kurru- luş Savaşçısı Atatürk adlı yapıtından alındı BİTTİ Demokrat Parti, antikomünizm siyasa- sı adıyla gerici güçleri destekJiyordu. Türkiye'de bir komünizm tehlikesi olma- dığı herkesçe biliniyordu. Ama bu poli- tika ile gerici güçler, toplumsal etki ka- zanabilirdi. Nitekim, 1950'de, Meclis'te ezanın Arapça okunması kabul edildi. Zaten, Şemsertin Günaltav hükümeti, il- kokullann ileri döneminde, isteğe bağlı olarak din bilgisi derslerinin okunması- na izin vermişti. Bir ay sonra. radyoda Kuran okunmaya başlandı. tlkokullarda dinbilgisi zorunlu kılındı. Giderek orta- okullarda isteğe bağlı dinbilgisi dersleri kondu. En önemlisi de imam-hatip okul- lannın açılmasına izin verildi. Bu, Ata- türk devriminin özünü oluşturan "Eğjti- min Birliği'' ilkesini yok etmekti. 12 Eylül askeri darbesini yapanlar. ABD'nin önerisı doğrultusunda, dın öğ- retimini anayasal zorunluluk durumuna getirdiler. Bu siyasalar, ülkeyi tam bir ge- rici ağına düşürdü. Atatürk'ün devrimı. artık yürürlükte değildir. Çünkü eğitimin birliği yıkılmış, laiklik resmen kaldınl- mıştır. Hemen her resmi kuruluşun bir mescıdi vardır. lslam dininin dışında bir inanca. hiçbir devlet kurumunda hoşgö- rü ile bakılmıyor. Bu gerçeği kabul et- mezsek, giderek ağırlaşan bir şeriat dev- leti ile karşılaşabıliriz. Demokrat Parti. milliyetçi örgütleri resmen destekledi. 1951 'de kurulan Mil- liyetçiler Derneği'nin başına. Milli Eği- tim Bakanı Tevfik Üeri getirildi. Milli- yetçiler Derneği, basın yoluyla. "Vatan- daş Türkçe konuş!" propagandası yapı- yordu. Kürtlere, Yahudilere, Ermenilere ve Rumlara açıkça, anadillerini konuş- mamalan söylenmiyordu, ama basında, otobüslerde, trenlerde, kahvelerde "Tiirkce konuş" diye baskı yapılıyordu. . Solculan sindirmek için, bir 6-7 Eylül olayı çıkanldı. azınlık okullan ve işyer- leri yakılıp yıkıldı, solcular tutuklandı. Demokrat Parti yönetiminde, Atatürk Türkiyesi. bütün değerlenni yitirir duru- ma gelmiştir. Yalnız ıç politikada değıl, dış politikada da Atatürk'ün çızdiğı yol terk edilmiştir. Görünürde, "Yürtta banş, dünyada banş" isteniyor, ama dış ilişki- lenn yönetılmesine bakarsak, hıç de ba- nşçı bir Türkiye 'den söz edemeyiz. Tür- Mustafa KemaJ, bir Alman generaüne, Çanakkale Savaşlan'nın en sıcak bir anında şöyle demişti: "Sorumluluk iüümden ağırdır." O, ülkesi ve halkı için duy- duğu sorumluluğun gereğini yapü. Halkı için verilmiş ölüm fermanını yırttı. Şündi de Türkiye'nin büvük gücü olarak Anıtkabir'de vaşıyor. Aıntkabir'de yaşayan büyük güç! Mustafa Kemal 188l'de doğdu. Doğ- duğu yıl, Osmanlı Imparatorluğu, ülkenin geleceğinı. yoksul Anadolu ha.lkımn ek- meğini emperyalist devletlere ipotekle- yen Muharrem Karamamesi'ni imzalı- yordu. Mustafa Kemal'in sesi, Osmanlı toplumuna ve canlı doğaya, bu karanlık- ta katıldı. Aydınlık bir yaşamı kurmak için savaşım yolunu açmayı, yaşam ve ta- rih, ona verdi. Mustafa Kemal. Türk or- dusunda komuta yerlerine getirilmiş bir Alman generaline. Çanakkale Savaşla- n'nın en sıcak bir anında şöyle demişti: "Sorumluluk ölümden ağırdır." 'Çağın dâhisi' Ülkesi ve halkı için duyduğu sorumlu- luğun gereğini yaptı. Halkı için verilmiş ölüm fermanını yırttı, "Tfirkiye'nin sah- neden çekümesine üzülecek değUiz" di- yen emperyalist lngilız lmparatorlu- ğu'nun saldırgan Başbakanı Lloyd Geor- • Atatürk, emperyalizme karşı savaşımın yol göstericisi, mutlak bağımsızlık, ulusunun çağdaş yaşamını sağlayabilecek laik, demokratik ve ulusal devrimleri başaran bir devlet kurucusu olarak evrensel bir kişiliğe sahiptir. Bu nitelikleriyle kurduğu devletin daha uzun bir süre Anıtkabir'deki gücü olacaktır. ge'un suratına fırlattı. Llyod George, Tür- kiye'nin mazlum halkının sömürüsünü sağlamak için onun hanmine giren tüm emperyalist güçleri kovalayan Mustafa Kemal için, sonunda, "Heryüz>il,birdâ- hi yetiştirir, çagımızın dâtüsi de Anado- lu'da yetişti" demek zorunda kaldı. Yukandan beri yaptığımız inceleme- nin sonunda, onun Batı yaşam yordamı- na uygun bir Türkiye yaratmak istediği görülüyor. K.emalizm, Batı yaşam yorda- mına ulaşmış Türkiye'nin baskın ideolo- jısi olmuştur. Bu ideolojinin ilkeleri. tüm dünyanın sömürge ya da yarısömürge halklannın kurtuluş savaşlan için geçer- li, evTensel bir değer kazanmıştır. Tarih- te. ulusal kurtuluş devrimleri süreçlerini başlatmıştır. Ne ki, ulusal kurtuluş savaş- lannı bekleyen tüm sorunlar, onun genç ve onurlu cumhuriyetini de zaman zaman sarsmıştır. Bütün bu sarsılmalara karşın, ülkesinin zinde güçleri, onun ilkelerine bağlılıkta direnıyorlar. De\Tİmlerin önemi Bu, nıçm böyledır? En önemli soru bu- dur. Mustafa Kemal, ulaşımıyla malı kay- naklan> la sanayi alanından tanm alanına değin emperyalist kıskaca alınmış, en so- nunda da borçlannı ödeyemediği için. emperyalist güçlerce bölüşülmek istenen. ama bölüşiilememesi bir dünya savaşma sokulmuş ve bu bölüşüm savaşında tarih- sel varlığını kaybetmiş bir imparatorluğun iskeleti üzerinde, tüm yoksulluklara kar- şın kendi mali kaynağını yaratarak, ken- di ulaşım ağlannı kurarak. kendi insan kaynağını kullanarak antiemperyalist bir savaşımı yaratan devrimcidir. Bu yüzden, her bunalım döneminde, büyük bir deney hazinesi oluyor. Tüm mazlum uluslann mutlak bağımsızlık savaşımında önemli bir önderdir. Öyleyse onun ilkelerinin, kendi toplumu için hâlâ canlılığını koru- ması olağandır. Atatürk, ulusal kurtuluş savaşlan dev- rimlerinin yaratıcısı, emperyalizme karşı savaşımın yol göstericisi, mutlak bağım- sızlık, ulusunun çağdaş yaşamını sağ- layabilecek laik, demokratik ve ulusal devrimleri başaran bir devlet kurucusu olarak evrensel bir kişiliğe sahiptir. Bu nitelikleriyle kurduğu devletin daha uzun bir süre Anıtkabir'deki gücü olacaktır. Boğaziçrııi kurtarabümek için bir şans (3) YÜCELGÜRSEL ldari hukuk teorisinde, öğretisinde ve uygulama- sında idarenin herhangi bir karan iptal edildiğinde bu karara bağlı uygulamalar da iptal edildiği gibı, iptal edilen karann yürürlüğe girdi ği tarihten önce- ki duruma dönülür. kuralı geçerlidir. Hukuk devle- tinde bunun aksini düşünmek bile abestir. Kaldı ki, başta da belirttiğimız gıbi 1983 tarihli Boğaziçi Nazım Imar Planı. 2960 sayılı yasa ilebir- likte bir yasa planıdır, idari yargı karan ile iptal edi- lemez, hele hele 1988 planının iptal karan yorum- lanarak 1983 planının yürürlükte olmadığı sonucu- nu üretmeye zorlamak. hukuk mantığı ve hukukçu sonımluluğu ile bağdaşmaz. Aynı şekilde Beykoz, Üsküdar, Beşiktaş planla- nnın iptalinin muğlaklığını aramaya, üretmeye ça- lışmak, idare hukuku mantığına açıkça terstir. He- le hele konıma hukuku ve sonımluluğu açısmdan 1988 planının iptalinin tüm gerekçeleri Beykoz, Üs- küdar, Beşiktaş planlan için fazlası ile geçerlidir. 1988 planının iptali, ona dayalı bütün uygulamala- nn iptalidir. Boğaziçi'ni konıma sonımluluğu Sayın Kültür Bakanlığı. hukuk müşaviri. koruma- cı bir anlayışla düşünmemektedir. Bu planlar yan- lış planlardır, yapılanmaya açık olmayan alanlan, yapılanmaya açmışlardır. Iptalinde muğlaklık olsa bile Kültür Bakanlığı müşavirinin yorumu. iptal edildiği doğrultusunda olmalıdır. Eğer 1991, 1992, 1993 onay tarihli Beykoz, Üs- küdar, Beşiktaş planlan yürürlükte ve hukuki olsa idi, idare mahkemesi, 1988 planı için karar almaya gerek görmezdi. Zaten idari yargı, son yürütmeyi durdurma aşa- • Boğaziçi'ni kurtarabilmek için öncelikle yerel ve merkezi yönetimin, rant kavgasını ye siyasi çekişmeyi bırakıp Boğazıçi'ni, Güneydoğu sorunu gibi, Kıbns sorunu gibi, ulusal bir mutabakat sorunu olarak ele almalan şarttır. Birukte çıkanlacak bir yasa ile Boğaziçi'nde oluşan yargı karan ile ölçülüp biçilip toplanabilecek olan haksız rantın, özel bir fonda yalnızca Boğaziçi için toplanması ve kullanılması sağlanmalıdır. masında tstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin bu planlann yürürlükte olduğu doğnıltusundaki yorum ve talebini reddetmiştir. Sadece hukukçulann değil, koruma konusunda sorumlu, yetkili, görevli ve duyarlı herkesin mutla- ka bilmesi gereken bir hukuk normu da özel koru- ma yasalannın, örneğin 2960 sayılı Boğaziçi Kanu- nu'nun, genel yasalann, tmar Kanunu'nun 2863 sa- yılı olduğudur. Boğaziçi'nde, 2960 sayılı yasa yürürlükte iken 2863 sayılı yasanın 8. ve 17. maddelenne dayanıla- rak vetkilenn III no'lu kurula ihale edılmek isten- mesi, hukuk dışılığı bir yana. kurulu. Boğaziçi rant savaşma sürmektedir. Aynı şekilde III no'lu koruma kurulunun, 30.03.1995 tarih ve 7377 sayılı karan ile hukuk mü- şavirinin hukuk dışı yorumlannı kabullenmesi ve hatta Büyükşehir Belediye Başkanlığf nın temyize müracaatının sonuçlannı beklemeye karar verme- si, hele hele 2863 sayılı yasanın 17. maddesinin Bo- ğaziçi'nde uygulanmasinı benimsemesi, ama nasıl uygulanacağını temyiz sonrasına bırakması, idari yargının tarihsel karanna sahip çıkmamak, durumu belirsizliğe mahkûm etmektir. Belirsızlik daima oldubittilerin, yasadışılığın le- hinedir. Bu durum, hukuki bilgisizlık ve yetersız- likle izah edilemez. Ortada. Boğaziçi'nde, yargı karan ile kesinleşmiş 350 trilyon lıralık haksız rantın meşrulaştınlması sü- recinin ve rant üzerinde tasarruf yetkisinin ilkesiz kavgası vardır. Boğaziçi'ne, idan yargının yarattı- ğı büyük şansa sahip çıkan bir siyaset bir kurum gö- rülmemektedir. Temel görev, var gücümüzle sorunu topluma mal etmekti. Mevcut durum, kurulun seçkin üyelerinin kişilikleri ve tarihsel sorumluluklan ilebağdaşırgö- rünmemektedir. Boğaziçi kurtanlabilir mi? Evet, idan yargının karan bunu mümkün kılmak- tadır. Öncelikle yerel ve merkezi yönetimin. rant kavgasını ve sıyası çekişmeyi bırakıp Boğaziçi'nı, Güneydoğu sorunu gibi. Kıbns sorunu gibi. ulusal bir mutabakat sorunu olarak ele almalan şarttır. Birlikte çıkanlacak bir yasa ile Boğaziçi'nde olu- şan yargi karan ile ölçülüp biçilip toplanabilecek olan haksız rantın, özel bir fonda yalnızca Boğazi- çi için toplanması ve kullanılması sağlanmalıdır. Aynı yasa çerçevesinde İstanbul Büyükşehir Bele- diyesi'nin organizasyon yapısı içinde, ilçe beledi- yeleri ile koordineli çalışacak tam yetkili, özerk. ka- muoyunun bilgisine. destegine, katılımına açık bir planlama-uygulama örgütü kurulmalıdır. Yasadışı yapılanmanın birbölümü. cezalı harçlar ile meşrulaştınlmalı, toplanacak yaklaşık 150 tril- yonluk fonla, Boğaziçi'ni en çok çirkinleştiren ve toplumsal kullanımı esas alan plan gereği belirle- nen bölgeler, arsa ve imalat bedelı karşılığı kamu- laştınlarak yıkılmalıdır. Yıkılan bölgeler. toplumun Istanbul halkının tüm insanlığın kullanımına açık ve yaraşır şekilde düzenlenmelidir. Bu durum netleşin- ceye kadar ortaya çıkacak imar talepleri, yürürlük- te olan 1988 tarihli Boğaziçi Nazım İmar Plam'na göre karşılanabilir ve kurul bu doğrultuda görevi- ne devam eder. Böyle bir yasayı ve uygulamayı, tüm İstanbul hal- kı yürekten destekleyecektir. Yaklaşık 150 trilyon li- ralık ceza ödeyenler de karşı çıkmayacaklardır. Çün- kü hem vicdanlar rahatlayacak ve çocukJanna meş- ru miras bırakmış olacaklar hem de çevre daha kaliteli olarak düzenleneceği için mülkleri daha da değerlenecektir. Mülkleri arsa bedeli ve yapım bedeli üzerinden kamulaştınlacak olanlar da hallerine şükretsinler, hukuk çalıştınldığı takdirde bütün ruhsatlar iptal edilebilecek hiçbir belediye hizmeti (yol, su. elekt- rik. kanalizasyon, çöp) kendilerine venlmeyecektir. istanbul halkı bunu yapabilecek gfiçte Sevgilı İstanbul halkı, duyarlı toplum kuruluş- lan. siyasetçiler. merkezi ve yerel yönetimin tüm yetkilileri, sayın Başbakan ve bakanlar, sayın belediye başkanlan. bu mümkündür. Bu durum, bağımsız idari yargının Istanbul'a, Boğaziçi'ne tanıdığı son şanstır. Bu şansa sahip çıkalım. Yazımı bitirirken, sevgili Emre Kongar'ın lafı kulaklanmda çınlıyor. "Ranta egemen olamavan de\let, devlet değildir." Dostum, yeni Kültür Bakanımız Ercan Kara- kaş'a, ınsan haklan ölçüsünde değer verdiğine inan- dığım kültürel haklar ve Boğaziçi'ni kurtarma savaşamında başanlar diliyonim. POLİTİKA VE OTESÎ MEHMED KEMAL Egemenlik Yok ımı?.. Keçiören Lısesi Türk Dili ve Yazını öğretmeni Alim Tosun yazıyor. Besbelli geçim sıkıntısı onu da vur- muş. Bir 5 Nisan vurgunu da oğretmenim. Şöyle di- yor "... 5 Nisan Kararlan milleti neredeyse dellendir- di. Yokluk, yoksulluk aldı başını gidiyor. lyice taba- na çöktük. Ben de nerdeyse imdat diye bağıraca- ğım. Oğretmenim. Üniversitede okuyan bir çocuğum, bir de üniver- sitesınavına girecek bir çocuğum var. Parapulyet- miyor. Asıl demek istediğim şu: (Bağışlayacağınızı uma- rak) 5 Nisan 1995 günlü Cumhuriyet'teki köşenizde "Kanuni Surtan Süleyman görkemli bir Osmanlı padişahı olduğu kadar divanı da olan (Avni Divanı) ulu bir şair"o/arafr geçen tümcenizde dikkatinizden kaçtığını sandığım parantez içindeki sözdür. Bu söz (Muhibbi Divanı) olacaktı. Kime, ait olduğunu ben- den daha iyi bilirsiniz. 5 Nisan Kararlan sizi de mi çarptı? İyi öğle rakılan. Saygılanmla." Öğle rakılan da bizim 'acılı kuşak' gibi bir görünü- yor, bir yitiyor. Bilmem ki ilerde yeri olacak mı? Okurlardan gelen mektuplar, eskiden, yazarlar için bir ölçüt olurdu. Şimdi! Kime kime, dum duma.. Faks yerini aldı. 5 Nisan Kararları sahıpsiz, ortalıkta dolaşırken Anadolu da llhan Selçuk'un dediği bir mezbahaya döndü. Ne yana dönüp baksam kan var. Trafik kanı, gösteri kanı, soygun kanı, baskın kanı, banka kanı. Bu kanlar yetmiyormuş gibi Güneydoğu'da terör kan akıtıyor. Bir yanda 5 Nisan Kararlan, ö'te yanda 23 Nisan şenlikleri... Eskiden buna, "Hâkimiyet, bilâkaydışart milletindir" derlerdi. Sonra kısalta kısalta: - Egemenlik ulusundur, oldu. Hacı babalar bunu da değiştirdiler; dolmuşlann, minibüslerin, otobüslerin, taksilerin arka camına gö- rüşlerini yansıttılar: "Hâkimiyet Allah'ındır." 5 Nisan Kararlan'na bakıyorum da hâkimiyet hiç kimsenin değil; hâkimiyet, sahipsiz dolanıp duruyor. Anadolu'dan büyük kentlere bir göçtür başlamış- tır. Eskidan Anadolu'nun tahılı Anadolu'ya yetiyordu, göç de yoktu. Şimdi tahıl yetmiyor, göç de bitmiyor. Uretemeyen toplum, tüketemez de... ; Çoluk çocuk için "Ulusal Egemenlik Bayramı" pe- ; ki; büyükler için "ulusal çekişme" mi? Çocuklar için bir tek ülkede bayram yapılıyormuş, o da bizim ülkemiz! 12 Eylül faşizmi geldiğinde birçok bayramı kakjır- dı, yenisini de koymadı. Kaldıramadığı bayram "Ulu- sal Egemenlik"X\r. Mustafa Kemal Paşa, "Egemenlik ulusundur" derken Ermenisini, Rumunu, Yahudisini bir ulus sa- yardı. Onlar da imparatorluktan bu yana kardeşçe yaşarlardı. Emperyalizm böylesi baskın çıkmazdı; halklan ayıramadığı gibi mezhepleri, dinleri bölemez- di. ; "Emperyalizm yok mu?" •*' '•- ! "Var...- ^ t ^ . ••••••.- .i>. •,. \ ' ; -Balgibi!.. ' " ' B U L M A C A SEDAT YAŞAYAS 1 2 3 4 5 6 GAYRİMENKUL AÇIK AKITIRMA İLANI ANTALYA MAHKEME SATIŞ MEMURLUĞU'NDAN Esas: 1992'87 Antalya Merkez Demircikara mahallesi 1830 ada 12 parselde kayıtlı taşınmaz, Antalya 2. Sulh Hukuk Mah- kemesi'nin 1991/1487 esas, 1992/834 sayılı karan gere- ğince satılacaktır. Tapu kaydına göre 535.00 m2 genişliğindedir. Üzerin- de üç katlı 1.400.000.000 TL değerinde bina bulunmak- tadır. Parsel aynk nizam 2 kat inşaata müsaittir. Parsel kö- şe başı parseli olup etrafı 4.000.000 TL değerinde korku- luk ile çevrilidir. Mahalli rayiçlere göre m2'si 3.5OO.O0O TlJden muhammen bedeli 3.298.000.000 TL.'dır. l.Satış: 5.7.1995 günü saat 16.30-16.40 arasında An- talya Adliye Sarayı kat:3 no: 022'de açık arttırma ile ya- pılacaktır. Bu satışta değennin %75'inı bulmadığı takdir- de 15.7.1995 günü aynı yerde ve aynı saatte 2. arttırma yapılacaktır. 2. satışta ise değennin %40 ve mahkeme masraflannı geçtığı takdirde en çok arttırana ıhale edilir. Satış peşin para iledır, ancak isteyen alıcıya 20 günü geç- memek üzere mehıl verilebilir. Satışa ıştirak edenin, de- ğerin %20'si oranında temınat yatırması şarttır. thaleye ka- tılanlann şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul et- miş sayılacaklan, başkaca bılgı almak ısteyenlerin me- murluğumuzun 1992/87 esas sayılı dosyasına başvurma- lan ılan olunur. Basın: 16810 SOLDAN SA- ĞA: 1/ Erkekte üreme sistemmin geliş- mesini yönlendı- ren bir dizı hor- monun ortak adı. II Balık akını... Bir şeyı anımsa- mak ıçın yazılan kısa yazı. 3/ llkel benlik... Aritme- tik hesap yap- makta kullanılan, birçok devingen parça dizisiyle donatılmış düzenek. 4/ "Zülfünün gibi kuv- vetli çelik tellerine ' Takılan gönlüm asırlarca peşinden gidecek" (Faruk Nafiz Çamlıbel)... Özsu. 5/ Volka- nik bir kayaç. 6/Dinlenmek, görmek ve tanımak gıbi amaçlarla geziye çıkan kımse... Tavlada bir sayı. II Dik tutularak parmakla ça- lınan büyük bir çalgı.. Top- lum yaşamına gıren geçıcı yenilık. 8/ Sanayi... Bir nota. 9/ ltına... Ahi kuruluşlanna girenlerin törenle bellenne bağlanan kuşak. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Devlet tahvilleri, kambıyo ve menkul değerler üzerin- de yapılan spekülatıf ışlemler. 2/ Üstü toprakla örtülü sa- man yığını... Kale hendeğı. 3/ Bir akademik unvanın kısa yazılışı... Nane türünden güzel kokulu bir bitkı. 4/ İs- kambılde bir kâğıt... Nikelm sımgesi... Bir nota. 5^ Önce İsveç'te uygulanan. daha sonra diger ülkelerce de benim- senen, kainu görevlilerinin işlem ve davranışlannın yasa- lara uygun olup olmadığını araştırmaya yetkili denetçı. 61 Örgensel maddeleri eritmekte kullanılan eter kokusunda bir sıvı. 7/ Yıkıntı, cöküntü. 8/ Japon link dramı... Küçük kitap. 9/ Reasürans devrinin tüm koşullannı belirleyen si- gorta anlaşması... Şöhret.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle