25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 Nl&AN 1995 CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Hollywood ünlülerinin geçit resmi yaptığı bir karakterler galerisine çevirdiği filmini sarmal ve sağlam bir yapıda kurmuş Quentin Tarantino. SUNGU ÇAPAN Film Cola/hamburger, TV/video, rock/çizgiroman şeytan üçgeninde yeşerip boy atmış popüler kültürün günümüzde, sinemada vardığı bir doruk da sayılabilir. Oscar yanşında Forrest Gump'a yenik düşen "Ucuz Roman", dinamit gibi bir görsel şölen! Tatara, titiri, Tarantino diye biri.•.Festival devam ediyor! Piyasayı, 'Sine- ma Günkri'nın bitiş tarihini kollayip yi- ne dört bir koldan saran Amerikan yayın- lannın arasında, aylardır sözû edilip en son Oscar"lan Forrest Gump'a kaptırma- sıyla gündeme gelen, 1994 Cannes Festi- vali Altın Palmiye ödüllü "Pulp Fiction- Ucuz Roman~ hemen dıkkati çekiyor ilk bakışta. Geveze ve koca çeneli. tipik bir medya uyanığı izlenimi veren. 1992 "den bu yana yazıp yönettiğı "Rezervuar Köpelderi"yle "Ucuz Roman" \e senaryosunu yazd'ığı u TrueRomanee-ÇılgınRomantik''le Oli- verStone'un değiştirip kendi çizgisine uv- durduğu "Natural Born Kiikrs-Katil Do- ğanlar" gibı filmlerle şimdiden Holryvvo- od'un yeni dâhı genç yönetmeni olarak genişce bir hayran kıtlesi edinen. 1990'lar- da şiddetin yenı ozanı unvanını Peckiıı- pah'dan devTalan Quentin Tarantino'nun yıldızını iyice parlatan ~Puip Fiction"*ı. kuşkusuz yeni bir 'cıdt-fibn'adayı şimdi- den kanımızca. Bir kahvede yiyip içerken artık telefon- la bile banka soymanın mümkün olduğun- dan dem vurarak aniden cüzdanı şişkin müşterilerle dolu kahveyi soymaya kalkı- şan acemi soyguncu sevgili çifti, Honey Bunny'yle Pumkin'i (Amanda Plummer, Tîm Roth)tanıyarak içine daldığımız "U- cuz Roman", değişik karakterlerin iç içe geçirilmiş ve önünde sonunda. ucundan köşesinden birbirleriyle çakışıp çatışan hi- kâyelerini anlatarakbaşını finaline bağla- yan, çok renkli bir karakterler galerisi. Tanıtma yazılannın ardından, bir grup amatör gangster bozuntusundan, açıldı- ğında çevreye turuncumsu, altın (?) yan- sımalar saçan, esrarengiz bir siyah çanta- yı geri almakJa görevli, yeraltı dünyasın- dan iki kiralık katilin, uyuşturucu cenne- ti Amsterdam'daki yasal esrar barlann- dan, Paris'teki McDonalds sandviç çeşit- lerinin Fransızcalanna (Le Big Mac!) ve sinemada bile kâğıttan değil, cam bardak- larda bira içebilmek zevkine (!) kadar uza- nan ve Avrupa'nın farklılığını onaylayan ilk geyik muhabbetlerine tanık oluyoruz. Gerek tahsilatçı, cezalandıncı ve azra- il olarak, kıytmk bir TV pilot fllminde rol almış, güzel ve cazip kapatması Mia'ya ayak masajı yaptı diye ınsanın canınaoku- yacak kadar kıskanç bir patronun, zenci, irikıyım 'baba' Marcellus Wallace'un (Ving Rhames) emrinde çahşan bir kira- lık katilden beyaz olanı, 3 yıl kadar Avru- pa'datakılmış, 'Idbritkoynayanıııyanaca- ğuu' iyi bilmesine karşm yine de patronun dilber kadınına yeşillenmekten kendinı alamayan, zaman zaman da yanlışlıkla adam vurup beyin dağıtan, 'maddeci' Vin- cent Vega (John TravoHa). Genellikle silahı çekip öldürmezden önce kurbanlanna incil'den ezberlediği bölümü okuyan, Tann'nın inayetine ve mucizelere yürekten inanan, 'dürüsöerin kötülerce kuşaüldığı' bu amansız ve zalim dünyada rehber olmak ve sürdürdüğü kan- lı, günahkâr yaşamdan artık emekli olup. TV dizisi "Kung Fu"nun çilekeş gezgın- ci DavidCarradine'ı gibi âlemi dolaşarak tanımak isteyen öteki kiralık katilse inanç- h zenci Jules Winfıeld (Oscar'a adaylık, harika birtetikçi kompozisyonu çizen, pe- ruklu ve bıyıklı bir Samud L. Jackson.) Sekste zevki arttırması için, dogal olan- lann dışında, vücudundaki delikleri ço- ğaltmış, her tarafi küpeli, kancalı, üşütü- ldimsü, şirret bir Rosanna Arquette 'Los Angeles'taki hakiki örneklerinden fark- sız, uyuşturucu satıcısı kocasından (Eric Stoltz düzenli bir memur gibi işini yapan, aşağılık ve sevimli bir 'Dealer' olmuş, dünyanın dört bucağından gelmiş kuvvet- li rrİallar satan) zaman zaman geçip be- yaz'ını edinen, sıkı bir iğneci Vincent Ve- ga'mız her fırsarta şınngaya sanlan. Filmin 'Vincent Vega'yİa Mia' başlıklı ilkhikâyesi, küçük aynntılar, zekice diya- loglar ve her an duyumsanan ironik vur- gulamalarla örülü olarak gelişip uyuşturu- cu dünyasının giderek kâbusa dönüşen tehlikeli ve çıkmaz labirentlerinin dehşe- tini perdeye taşıyor, romantizm. nostalji ve gırgır şakayla kanşık. Patronun kansını eğlendirmekle görevli Vince'ırruz, artık John Travotta (üstte). Uma Thurman (solda, altta) ve Bnıce NVillis (sağda altta), 'Ucuz Roman'ın ûnlükrindea Ucuz Roman (Pulp Rcnon)Yönetmen: Quentin Tarantino / Senaryo: Q. Tarantino, Roger Avary - Kamera: Andrzej Sekula ' Müzik: Karyn Rachtman . Montaj: Sally Menke / Oyuncular: John Travolta, Samuel L.Jackson, Uma Thurman, Harvey Keitel, Tim Roth. Amanda Plummer, Ving Rhames. Mana De Madeiros, Eric Stoltz. Rosanna Arquette, Quentin Tarantino, Christopher YVaiken ve Bnıce Willis /1994 ABD (Miramax. WB. Filmpop) Beyoğlu Emek. Şişli Kent, Etiler Akmerkez, Maslak Mövenpick, Kadıköy Süreyya, Altunizadc Capitol, Bakırköy 74. Pendik Oscar. Florya ve Ataköy Prestij sinemalannda. filmlere kadar yayılmış, kimi etkiler içe- ren bu ürpertici sekans da, "Ucuz Ro- man"ın rahatsız edici, traji-komik sahne- lerinden bir başkası. Utanç içindeki Mar- cellus'un komutuyla polisin motoruna at- layıp Fabienne'ini de alarak yeni bir ha- yata doğru dümen kırmasıyla Butch'ın öyküsü de mutlu sona bağlanıyor. Derken yeniden kiralık katil çifti karşımıza geti- ren Tarantino, "Ucuz Roman"ın üçüncü hikâyesini anlatmaya koyuluyor. Martın Scorsese tarzı bir kara fîlm türü çağnştı- ran "Bonnie'nin Durumu" adlı bu bölü- mün süperi. "temizlikçr Harvey Keitel'le birlikte, artık inayete ermiş gangster Ju- les-Samuel L Jackson kuşkusuz. Vince'in kazayla ateş edip öldürdüğü, beyni arabanın arka koltuğuna saçılıp ka- fası dağılmış. kanlar içindeki bir cesedi yok ermek için telefona sanlan Jules ar- kadaşı Jimmy'nin evine doğru kınyor di- reksiyonu bu bölümde, patron Marcellus da 'temizlikçr WolTu (eşsız benzersiz Harvey Keitel)oraya yolluyor ortalığı süt- lımana çevirmesi için. Jules, Vince, Jimmy ve Winston VVlf kokainin demode. eroininse yeniden 'me- lekler kenti'nde moda olduğunu öğrendi- ğimiz Dealer'ı Lance'dan (Eric Stoltz) al- dığı uyuşturuculanyla Mia'yı (Taranti- no'nun, ustabellediği Godard'ın ilk film- lerinin kraliçesı olan Anna Karina'nın 1960'lardaki saç modelıni \e tipıni örnek alarak yeni baştan yarattığı Uma Thur- man da Mia karaktenne damgasını vur- muş) birgece yemeğe çıkanyor. 1950'Ie- rin tarzındaki "Machine Gun Keüy","Yo- ung Racers", \b. gibi eski, B serisinden, ucuz filmlerin afışlenyle dekore edilmiş. Ricky Nelson'lann, Elvis'lerin şarkı söy- lediğı, etelderi rüzgârdan savrulmuş Ma- rilyn Monroe, Mamie Van Doren ya da Jane Mansfield gibisanşın bombalann garson kız olarak hizmet ettiğı bir gece ku- lübünde. tçindekilerin canlı olduğu bir mumya- larmüzesini andıran bu lokantada "Sende buzursuz sessizliklerden nefret eder mi- sin?", "Huzuriu olmak için habire saçma sapan konuşur dururuz" gıbisinden ucuz felsefe kınntilan içeren soru-cevaplarla elektriklenerek yatağa doğru yönelecek izlenimi veren Vince'le Mia'nın ilişkisi. gecenin 'davetkâr meşum kadın'ı ve gö- zü doymak bılmez eroinmanı Mia'nın aşı- n dozdan uyuşturucu komasına girmesiy- le dehşetengiz bir karabasana sürüklenı- yor. Her fırsatta burnunu pudralayan pat- ronunun fettan kansıyla, twist dans yanş- masında bırincilik kupasmı (bu dans sah- nesi de, "Cumartesi G«cesi Ateşi", "Gre- ase" vb. müzikal filmlenn 197O'!erdeki ilahı John Travoha'vı anıştınyor kaçınil- maz bıçimde) kazanıp sadakatinı sınaya- rak tam da mercimeğı finna vereceğı sı- rada. ağzından bumundan kan ve köpük- ler boşanmış, komadaki Mia'yı bularak, antolojilere geçecek. unutulmaz bir sah- nede, kalbe çaktığı adrenalin iğnesiyle ha- yata döndürüyor kadını Vince-Travol- ta'mız. Evıne gidip mastürbasyonunu ya- pıp zıbaracağı yerde başını derde sokan Vince'le patronun kansmın bu ıncelikli, matrak ve romantik öyküsünün ardından, hareketli. genlimli, aksiyonlu ve erotik bir kara fîlm türünün klişeleriyle donatılmış "Amn Saat" başlıklı ikincı bir hıkâye sö- kün ediyor "Ucuz Roman"da. ki Allah Allah! Şarabın yıllandıkça sanılanın ter- sine. değerleneceğine sirkeleştiğini ileri sürerek gururunu yaraladığı ringlerde işi bitmiş. boksör eskisi Butch'la (şımdiye dek bana hep sevimsız gelmiş Bnıce WU- hs bu rolde görülmeye değer doğrusu), şi- ke için anlaşıp, ilk ödemeyi de alan Butch'un, Mie'nin kocası. zenci çete re- isi Marcellus'a'kazık atarak nazenin Fran- sız tazesi manıtası Fabiene'le (çıtı pıtı, ço- cuksu ve seksi olabilen Portekizli yıldız Maria De Madeiros) Pasifiğe, Tahiti'ye doğru, bahis paralanyla birlikte kirişi kır- ma serüvenini izlediğimiz filmin bu bö- liimü de, Vietnam fılmlerinden Sergio Le- one tarzı şiddet ve David Lynchvari işken- ce ve tecavüz sahnelerine kadar çeşitli gondermelerde bulunuyor. Binnci Dünya Savaşf nakatılmışdede- den kalma, Ikinci Dünya Savaşı'yla Viet- nam cehennemini de görmüş. anüste sak- lanmış olsa da. baba yadıgân saatı uğru- na canını tehlikeye atan boksör Butch'ın, kaçtığı korkunç patron Marcellus yoluna çıkarsa neler olur? Neler olmuyor İo. Ön- ce saatini alırken tost makinesının tıkırtı- sı yüzünden eli tetiğe gıdiveriyor Butch'ın. Ve yme bir okumalı tuvalet se- fasından çıkan. zaten gıcık olduğu Vin- ce'in üsriine ölüm kusuyor kapkara bır Kalaşnikov. Birbirleriyle ölümüne kapış- mışken, sapık ve işkenceci polisle yardak- çısının ağına yakalanarak dükkânın bod- rumunda. acayip ve dehşetengiz tecavüz- lere maruz kalıyor Butch-Marcellus ikih- si. irikıyım zenci gangsterin sapık polis ta- rafından düzüldüğü "Teksas Elektrikü Testere Katliamı"ndan "Evfl Dead"e, vb. Oyunculuğu da iyi kıvıran Taranti- no'nun oynadığı Jimmy, 1.5 saat sonra hastaneden dönecek olan hemşire kansı Bonnie'yi bekleyen, öncelen kan-revan içinde evine doluşan Jules'le Vince'e mı- nn kınn ederken Wolf'un devreye girme- si ve bütün masraflan patronun paralany- la ödemesi sonucunda sesini kesiyor ve amca-teyze armağanı çarşaflannı bile, mutfaktan organize edilip yönetilen bu ev- lere şenlik, temizlik operasyonuna feda ediyor tabii ki. Ve kahramanlanmız ko- mik, voleybolcu kılığmdaki giysıleriyle, i- ki acemi çaylağın soygun yapacağı, filmin başındaki kahvenin yolunu tutuyorlarkah- valtı etmek üzere. Ballı tavşanla sevgili Balkabağına yardım etmeyı yeğleyen, vu- rup öldürmektense cüzdanındaki tüm pa- rasını toy ve genç sevgili çifte vermeyi se- çen, 'cool' gangster Jules-Samuel LJack- son'un, kadillak gibi gitarlar ve beylik 'Hatasuu kabul edenin bütün hatalan ba- ğışlanır!' gibisınden özdeyışlerin eşliğin- de emekJi olduğu, başa bağlanan bu deği- şik finalle eğlenceli başyapıtmı noktalıyor Tarantino. Huzursuz sessizlik sttrer giderm Meraklısını her an. her sahnede diken üstünde tutarak. görûntü, espri, ıncelikli diyalog, soul, funk ve rock melodi bom- bardımanına tutan. sinema tarihinin kimi klasiklenne göndermelerde bulunup çeşit- li çağnşımlar yaptırarak, ustalanna saygı göstensı nıteliğindeki bazı sahneler dü- zenleyerek dilediğince dalgasını geçen Quentin Tarantino'nun "Ucuz Ro- man"ından çokca keyif aldım özetle. 1960'lannbaşındadoğrnuş, 16yaşındali- seden aynlıp bir videocu dükkânından si- nema kültürünü almış, bu otodidakt, Ital- yan asıllı, Kalifomiyalı yazar-yönetmen, Amerikan hayat tarzınin yetiştirip Holly- wood semalanna saldığı. günümüzün önemli bir sinemacısı olduğunu, Forrest Gump'lardan fılan çok daha etkili ve çar- pıcı bir potansiyel içerdiğinı, birhaylı eğ- lenceli biçimde gözler önüne seriyor "U- cuz Roman"I a bizce. 1930-40'lann ucuz kâğıda basılan, re- simlendirilmiş, orta malı polisiye roman- lanndan yola çıkarak, kara-film, roman- ce, action vb. gibi bildik türlere ve belli klişelere yeni bir soluk üfleyerek. şiddet öğesini de filme bir romancı panltısını da sağlayan, kimi zaman abuk sabuk kaçan, kimileyınse cuk oturan espri ve gözlem- lere dayalı bir kara mizah eğilimiyle den- geliyor. Kara filmden 'kanlı sinema'ya (gore) ve çizgi romana kadar çoğaltabilecek şid- detle mizahın Tarantino'ya özgü, mizahın öne çıktığı esprili diyaloglar ve yakın plan ağırlıklı bir biçemde harmanlandığı, bu çağdaş Amerikan başyapıtında merakhsı- nın keşfedeceği, yığınla eğlencelik öğe de saklı. Bir kez daha gidip seyredeceğim, ben şahsen... Y E N İ B A Ş L A Y A N F İ L M L E R KİKA / BABAM ASKERDE / tSKOÇYALI-3 BÜYÜCÜ KtKA: Pedro .Almodovar'ın son filmi "Kika" da bugün gösterime giren filmler arasında yer alıyor. Almodovar'm uzun zaman beklenen. oldukça yüksek bır bütçeyle gerçekleştirilen 10. filmi "Kika", insan cinselliğınin renklerini kapsayan hareketli bir anlauma sahip. Filmde, çılgm bir makyöz olan Kika (Veronica Forque) hem bır fotoğrafçı olan Ramon'la (Alex Cassanovas) hem de onun Amen- kalı bir yazar olan üvey babası Nicholas'la (Peter Coyote) ilişki içindedir. Aynı zamanda Kika, ha- pisten kaçıp eve gelen eski bir por- no yıldızı olan erkek kardeşini koz olarak kullanan lezbiyen hizmetçı- nin iınalanndan kaçmaktadır. Tüm bu kanşıklık içinde bir de Kika'nın düşmanı .^ndrea Scarfa- ce (Vîctoria Abril) ortaya çıkar. Andrea, bir reality show programı- aın yıldızıdır. Modacı Gaultier'nin tasarladığı garip bir savaş kıyafe- tiyle dolaşan Andrea. insanların başına gelen felaketlerden bir cadı gibi büyûk zevk almaktadır. Acı- masız. sansasyona dayalı, gerçek hikâyeleri ortaya çıkaran Andrea'nın yeni konusu Kjka'dır. Almodovar. "Erkekler ve kadmlar hiçbir zaman birbirtcrini an- lamaztar ve biz de filmde onlan birbirleri- ni aola>acak şekildc yararmadık. Film, kadınlaruı gücü üzerine odaklandı. Kika son derece güçlü bir kadın. Andrea ise bir robot gibi kendine özgü bir gücü temsil ediyor. Ama bana göre o bir karakterden çok bir fikri temsil etmekte ve ben bu fik- re karşı savaşmaktayım." diyor. Yönet- men filminde. Kika'nın kendisine teca- vüz eden kişiye anlayış göstermesi ve uzun tecavüz sahnesi nedeniyle kadın düşmanlığı ile suçlandı. Almodovar, "Be- ni kadın düşmanı olarak suçlayanlar be- filmın kendı duygulanna en yakın filmi olduğunu söylüyor. BABAM ASKERDE: Handan tpekçi'nin ilk filmi "Babam Askerde", 'baskı dönemleri'nin başta ço- cuklar olmak üzere toplumun farklı ke- simlerinden ınsanlarda açtığı yaraları ır- delivor. 7Ankara Film Festivali Umut lin de anne tarafindan burjuva olan bir ai- lenin tek çocuğu. Bu üç çocuk, babalannı ziyaret etmek için geldikleri tutukevinin bekleme salonunda tanışırlar. Pelin ve Ekin, bulunduklan yerin ha- pıshane olduğunu Cengiz'den öğrendikle- nnde şaşınrlar. Ekın, zaten annesının söy- lediği "Baban askerde" sözünün doğru nim bundan zevk aldığımı düşünüyorlar. Ama onlann bütün biiyük komedi filmle- rini anladıklannı pek sanmıvorum. Çün- kü insanlar en çok kendilerine acı veren şe>ler hakkında komedi yaratabüirler. Te- cavüz son derece kötü. acıklaması ise son derece açık_" dıyor. Kıka'>i dığer film- lennden daha farklı bulan yönetmen. bu Kika Veren Yeni Yönetmen, Umut Veren Se- naryo ödüllerinı alan filmde Gülnihal Ya- zıcı, Yunus Gencer. Ceylan Öcal, Zuhal Gencer. Füsun DemireL Yasemin Alkaya ve Selçuk Uluergüvenrol alıyor. Filmin kahramanları. üç farklı çevreden gelen üç çocuk: Ekin, aydın bir doktor çiftın tek, Cengız ışçi bir anne-babanm üçüncü, Pe- Babaıtı Askerde olmadığını düşünmektedır. Cengiz'in açıklamalarıyla şüpheleri kesinlik kaza- nır: Babası hapistedir. Pelın'in tepkısı ise öfkeyle annesine saldırmak olur. Babası annesinin yüzünden hapistedir! Film, bu karşılaşmadan sonra gen dönüşlerle her bir çocuğun öyküsünü bırbirine paralel kurguyla anlatarak sona doğru ılerliyor. Tekrar tutukevinin bekleme salonuna dö- nülen finalde, çocuklar babalarım gör- mek üzere farklı yönlere_gidiyorlar. İSKOÇVAU -3 BÜYUCÜ: llki 1984 yıhnda çekilen "tskocyah*' dizisinin üçüncü halkasında da diğer iki- sinde olduğu gibi başrolü Christopher Lambert üstleniyor. 1994 yılında geçen filmin başında. Iskoçyalı, Connar MacLeod, ailesi ile birlikte yüzyıl- lardır yakalamak isteyip de yakala- yamadığı sakinlikte bir yaşam sür- mektedir Ancak bu huzur uzun sürmeye- cek, Iskoçyalı, en ölümcül düşmanı büyücü Kane ile karşılaşmak üzere oğlunu bırakıp New York'a giünek zorunda kalacaktır. New York'ta büyücünün izinde olan Antik Tarih Müzesi'nde araştırmacı AJex John- son'la buluşur. Bu herhangi- bir buluşma gibi görünse de, aslında uzun bır zaman önce bir aşk yaşamışlardır. Alex. MacLeod'un sıradan bir adam ol- madığını anlar, hpkı iki düşmanın kavgasının dünyayı değıştirebilece- ğini anladığı gibı. MacLeod, Kane ile ilk karşılaşmasında kılıcının parçalandığı, doğum yen Iskoçya'ya dö- ner. "İskoçyah l"de parçalanan sılahını yeniden yapar ve kendısini yaklaşan sava- şa hazırlar. Kanada, lngiltere ve Fransa'dan film yapımcılan, aktörler ve teknisyenlen bir araya getiren filmin yönetmenliğinı genç bir yönetmen. Andy Morahan üstleniyor KEDI GOZU VECDI SAYAR Size de Çıkabilir Gazetelerde okumuşsunuzdur. Apartmanlarda kö- pek banndırmak yasaklanıyormuş. Yargıtay karan ile. Komşulardan gelecek bir şikâyet köpek kadeş- lerimizin evden atılması için yeterli olacakmış artık. Iş, bu kadarla da kalmıyor. Parklarda, sokaklarda özgürce koşuşturmak da tarihe kanşryor. Bazı bele- diyeler -hangileri olduğunu kolayca tahmin edebilir- siniz- köpeklere savaş ilan etmiş, parklara "köpek- ler giremez" diye levtıalar konulmuş. Bu konudaki karariılıklannı göstermek için köşe bucağa zehirii ek- mekler koyduklan söyleniyor dilden dile. En son ha- berieri almak için akşamlan kentin mutena semtle- rinden yükseten havlamalara kulak kabartmanız ye- terli. Köpeklerin yaşama haklan ellerinden alınıyor böy- lece. Ne evlerde yaşamalarına izin var, ne de sokak- larda. Seslerini yükseltenler en ağır cezalarla karşı- laşıyor. Şimdi, bazı kediler durumdan pek memnun. Pati- lerini oğuşturarak "Oh, dünya varmış. Artık köpek- lerden korkmadan gönlümûzce yaşayacağız" diyor- lar. Tabii, tüm kediler böyle düşünmüyor. Çocukluk yıllarını köpeklerle yan yana banş içinde geçirmiş ni- ce kedi tanınm. En iyi dostlan köpeklerdir. Ben de onlardan biriyim. Hiçbir gün ne korktum, ne de düş- manlık duydum köpeklere. Birbirimizden ne farkımız var ki? Onlann sesleri daha kalın, dişleri daha kes- kin, işte o kadar. Galiba, aramızın açık olması birilerinin işine geli- yor. Bize "sahip olduklannı" sanan insanlar, böyle- likle bizleri daha kolay yönetiyor, istediklerini daha çabuk elde ediyor olmasınlar? Ama nedense bu gerçeği kavrayanlanmızın sayı- sı pek az. Hepimiz kendi özgürlüğümüzün peşinde- yiz. Başkalannın haklannı, özgürlüklerini savunmak kedilerin hasletlerınden biri değil mi? Öyle ise neden bu suskunluk? Kedi milletinin tarih bilgisi oldum olası zayıftır. Geç- mişten ders almayı bir türiü bilemez. Dayanışma duygulanmızın da pek güçlü olmadığını itiraf etme- liyim. Bir filmde görmüştüm. Galiba Alman filmiydi. Komşularının alınıp, götürülmesine hiç ses çıkarma- mıştı bir kan koca. Onlar Yahudi, benimle ilgisi yok bu işin, demişlerdi. Sonra başka komşulan götürdü- ler. Onlar komünist, diye kandırdılar kendilerini. Sıra onlara geldiğinde, yapayalnızdılar. Bilmem kedi kardeşlerim bir hisse çıkanriar mı bu öyküden? Köpeklerin yaşama hakkını savunmayan kedilerin kendi geleceklerini de tehlikeye attıklan ger- çeğini fark ederier mi? llle de o zehirli ekmeklerden bizim de yememiz mi gerekiyor? Eskiden "Bir kedi dünyaya bedeldir" diye ezber- letiriermiş kediler ülkesinde. "Savaşan Kedilerie Ele- le" kampanyalan yapılırmış televizyonda. En güzel savaş şarkılarını okuyan şarkıcı kediler ödüllendiri- lirmiş. Sonralan düşünüp, taşınıp, epeyce kavga edip, tüy döktükten sonra "Bütün hayvanlar kardeştir ve hep- si eşit haklara sahiptir" noktasına gelinmiş. Ne var ki insanlaria beraber yaşamak bu güzel düşüncele- ri unutturmuş kedilere. Yalnızca kendi mutluluğunu düşünen, bencil yaratıklara dönüşmeye başlamışız. Köpeklere yapılan bu haksızlıklara karşı kaç kedi- nin sesini yükselttığini duydunuz? Köpeklerin hak- lannı gündemegetireniçrin "düşman"olduğunu söy- leyenler nasıl bu kadar pervasız olabiliyor? Savaş çığırtkanları arasına kendilerini aydın zan- neden bazı hemcinslerimizin de katıldığını görmek- ten utanç duyuyorum. Nicedir şaşkınlıkla izliyorum onlan. Nasıl da insan gibi düşünmeye alışmışlar. Sü- rünün bir parçası olmayı, kitle kültüründen zevk al- mayı öğrenmişler. Aynı şarkılan söyleyip, aynı ma- sallan dinlemekten bıkmıyoriar. "Sakıncalı"konulara girmeden, yansız birseyirci gibi izliyorlarolup biten- leri. Bakıyorlar. ama görmüyoriar. Bir gün sıranın ken- dilerine de gelebıleceğıni akıllannın ucuna bile getir- miyorlar. Ozgür düşüncenin yalnızca kendimiz için değil, başkaian için de gerekli olduğunu kabul etmedıkçe tutsaklıktan kurtuluş mümkün mü? Galiba duyarlığımızı hızla yrtiriyoruz. Bıyıklanmız eskisi kadar hassas değil. 7. ULUSLARARASI İSTANBUL ÇİZGİ FİLM FESTİVALİ BUGÜN / Atatûrk Kültûr Merkezi: 10.30- 14.30/ Ço- cuklara Yönelik Program, 14.30/ Midas- Yön: Ateş Beni- ce, 15.30/ lngiltere Royal Collage of Art ve Eskişehir Ana- dolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Animasyon Bö- lümü öğrencilerinin çalışmalan, 16.30/ Yurt içi ve yurtdı- şında çeşitli festivallerde gösterilerek büyük beğenı top- lamış ve değişik animasyon teknikkri kullanılarak üretil- miş 9O'lı yıUann canlandırma sineması örnekleri (Asker- ler, KJinik, Sohbet Ol Asmar, Kültürel Tarihte Bir Gece Manevrası, Ölüm Dansı, La Bacone. Diğer Taraf, Cumar- tesi Öğleden Sonra, Dört Ka- dın) Fransız Kültûr Merke- zi: 15.30' Natürmort, Don Ki- şot, Cani Tango, Çöl, Travers- ler, Heykeller, Hamam, Perpe- re ve Memere, Geometrik, Ma- sallar. Dolmakalem, Paris 1789. 16.30/ Ankara Film Festiva- li kapsamında gösterilen Asan- sör 5, Elveda, Giriş, Hipnotiz- ma Makinesi. Komik Bir Adamın Düşü, Sağım Solum Sobe, Sakinleştirici, TUK- TUK 17.30/ Hayalimdeki Villa, Kınk, Bir Sergiden Tablolar. Harlem Noktrün, Köpek- Şarkı, Salyangozlar YARDV / Atarürk Kültûr Merkezi: 10.30- 14.30/ Çocuk- lara Yönelik Program, 15.30/ Natürmort, Don Kişot. Ca- ni Tango, Çöl, Traversler, Heykeller, Hamam, Perpere ve Memere, Geometrik, Masallar, Dolmakalem, Paris 1789. 16.30/ Ankara Film Festivali kapsamında gösterilen Asansör 5, Elveda. Giriş, Hipnotzma Makinesi, Komik Bir Adamın Düşü, Sağım Solum Sobe, Sakinleştirici, TUK- TUK 17.30/ Hayalimdeki Villa, Kınk, Bir Sergiden Tablolar, Harlem Noktrün, Köpek- Şarkı, Salyangozlar. Hababam Sınfı'mn Domdom Ali'si yaşammı yitirdi • ALAŞEHİR(AA)-Rıfat Ilgaz'm yazdığı, filmlerle televizyon dizilerine de konu olan "Hababam Sınıfr'nın sevimli kahramanlanndan Domdom Ali'yi canlandıran, tiyatro sanatçısı Feridun Şalh, geçirdiği kalp krizi sonucu dün sabah öldü. 42 yaşındaki Feridun Şalh, yaklaşık dört yıl önce Alaşehir-Salihli karayolunda geçirdiği trafik kazası sonucu sol kolunu ve sağ gözünü kaybetmişti. Uzun süre tedavi gören sanatçı, geçen yıl Manisa'nın Alaşehir ilçesinde temizlik maddeleri satan bir işyeri açmıştı. Alaşehir'de çocuklann sevgilisi olan Şalh, evli ve bir çocuk babasıydı. Şallı'nın cenazesi, Alaşehir'de kılınacak öğle namazının ardından ilçe mezarlığında toprağa verilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle