05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CumhuriyetImtiyaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenr Orhan Erinç • Genel Yayın Koordınatoru Hikmet Çetinka\a 9 Yazıışlerı Mudürlerı Ibrahim S ıldız (Sorumlu), Dinç Tayanç # Haber Merkezı Mudurü Hakan Kara # Gorsel Yonetmen Fikret Eser Dıs Haberler Ergun Balcı • tstıhbarat Yalçın Çakır • Ekonomı Bülent Kızanlık 9 Radyo-T\'. LygarEremektar • kultur Handan Şenköken • Spor Abdülkadir Yucebnan • Yurt Haberlen Mehmet Saraç • Makaleler Sami Kjıraören # Çe\ın Se>*fettin Turhan 0 Düzeltme Abduliah \ azıcı # Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu Yavın Kurulu tlhan Selçuk iRaşkaıı). Orhan Erinç, Oktay Kurtböke. Özgen Acar, Hikmet Çetinkava, Şükran Soner, Ergun Balcı. Dinç Ta> anç. İbrahim Yıldız. Orhan Bursalı. Mustafa Balbav AnkaraTemsılcısı Mustafa Balbay # Haber Müdürü: Doğ&n AlonAtatüıicBuKanNo I25,Kat4,Bakanhklar-AnkaraTel 4195020 (7 hat). Faks- 4195027 • Izmır Temsılcısı Serdar Kıak,H.ZıyaBlv. 1352S 2/3 Tel.4411220,Faks.4419117 • AdanaTemsılcısı ÇetinYiğenoğluJndnüCd. 119S No 1 Kat:l,Tel 3522550, Faks: 3522570 Müessese Müdûrii. Erol Erkut • MEDYA C: • Yöoetım Kurulu Koordınatör Ahmet Konılsan 9 Başkam-Genel Müdür Gilbis Muhasebe Bülent Yener • tdare Erdyran • Koordınatör Retaa HüseyinGürer#lşieXme Öuder I^ıtman • Genel Mudûr Yardım- Çrfik • Bılg-lşlem Nail tnal • cısı Mine Akdağ • Halkia tlış- BılgjsayarSıstem MürüvetÇaer kıler Müdunı \urten Berluoy YayıiBİayaB *e Basao: Yenı Gun Haber Ajansı Baiin \e Ya>ıncılık \ Ş Türkocağıcad 39 41 Cagaloğlu 34334 t« PK. 246 Istanbul Tel (0,212) 512 05 05 <20hal) Faks. (0 212) 513 85 95 14NİSAN1995 Imsak: 4.49 Güneş-6.20 Öğle: 13.12 tkindı: 16.51 Akşam 19.49 Yatsı: 21.14 MEDYiLCTei 5140753-513 9580-513 8460-61,Faks 5H8466 Gençliğin simgesi • İsianbul Haber Servisi - Onlü mayo flrması Nelson 180 ayn model mayo ve bikiniden oluşan 1995 koleksiyonunu, çekimleri Antalya, Kemer sahillerinde gerçekleştirilen bir katalogla tanıttı. Firmanın gençliği ve canlılığı simgeleyen 95 modellerinde canlı, fosforlu renklerin yaru sıra çiçekler de yoğun olarak kullanılmış. Yüzde60;ı hassas bölge • MUĞLA (Cumhuriyet) Türkiye'de bulunan 20 milyon hektarhk orman alamndan 12 milyon hektariık bölümünün yangina hassas olduğu, 883 yangın gözetleme kulesiyle orman alanlannın gözetım altında tutulduğu bildirildi. Yangın sezonuna hazırlıklar kapsamında düzenlenen eğitim seminerlerinden ilki Muğla'nm Marmaris ilçesinde yapıldı. Orman Genel Müdür Yardımcısı Hüseyin Mülazımoğlu, orman alanlannın yüzde 60'lık bölümünün yangınlara hassas olduğunu söyledi. Marmara'da deprem • Istanbui Haber Servisi- Marmara Denizi'nde meydana gelen 4.3 şiddetindeki deprem can ve mal kaybına neden olmadı. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü yetkililerinden alınan bilgiye göre deprem, dün sabah saat 07'de merkez üssü Rasathane'ye yaklaşıklOOkilometre uzaklıkta Marmara Denizi'nin Tekirdag açıklannda meydana geldi. Çeçenistan'a yardım • Haber Merkezi- TürkiyeTabiblerVakfi, Çeçenistan'daki halka katkıda bulunmak için Türkiye çapında ilaç ve nakdi yardım kampanyası başlattı. Herkesi kampanyalanna destek vermeye çağıran vakıf, yaptığı açıklamada yardırnda bulunmak isteyenlenn Yapı Kredi Barîkası Izmir Çankaya Şubesi'nde 1-255516-7 nolu hesaba para yatırabileceklerini belirttı. Feımniznı nedip? • ANKARA (AA) - Kadın, Aile ve Sosyal Hizmetlerden Sorumlu Devlet Bakanı Aysel Baykal, feminizmi 'kadın erkek eşitliği' olarak tanımladı. Baykal, feminizmin kadın-erkek eşitliğinden yola çıkmış bir ideoloji otduğunu vurgulayarak "Her ideoloji gibi feminizmin de fraksiyonlan, radikal uçlan oluşmuştur. Bunlara da karşı değilim" dedi. Açıklama • Haber Merkezi- Makına Mühendısleri Odası, 6 Nisan 1995 tarihli gazetemizde yayımlanan 'Nükleer kurultay iptal' başlıklı haberin eksik bilgilerle hazırlandığını belirterek konuyla ilgili olarak yazılı bir açıklama yaptı. Oda tarafindan yapılan açıklamada, haberde yer alan Makina Mühendisleri Odası'nın 'Nükleer Enerji Kurultayı'nı, aynı tarihlerde çevrecilerce nükleer karşıh etkinlikler düzenlenmesi nedeniyle iptal ettiği gerekçesinin yanlış olduğu belirtildi. Yasa tasansı Çevre Bakanlığı'na yaptmm gücü getiriyor Çevreyi ldrletene hapisASUMAN ABACIOĞLU tZMtR- Çevre Yasası'nda yapılan de- ğışiklikleri içeren yasa tasansı, Çevre Ba- kanlığı'na "yaptırım gücü*' getıriyor. Çevre Yasası'na işlerlik kazandırmayı amaçlayan tasan, çevreyi kirleten kişi ve kuruluşlann yöneticilerine para cezalan- nın yanısıra "hapis cezalannı" da öngö- rüyor. Tasan aynca Çevre Bakanlığı'na. "çevreyi korumada yükümlülüklerini ye- rine getirmeyen" ve "insan ve çevre sağlı- ğı yönünden büyük tehlike yarattığı veya önemli derecede zarar verdiği hallerde" kuruluşlan kapatma yetkisi de venyor. Tasannın en önemli yönlerinden birisi de, hava kirliliğine etkileri nedeniyle izne tabi tutulan tesislenn bu kanunun yayım- landığı tarihten sonra bir yıl içmde gerek- li izni almamalan durumunda kapatıla- caklan hükmü getırmesı. Desülfülünzas- yon tesislerini bir yıl içinde tamamlaya- mayan termik santrallann bu yasaya göre kapatılmalan gerekiyor. Çevre Yasası'nda değişiklıkleri içeren yasa tasansı. Çevre Bakanlığı'nı "yetkisiz ve yapürun gücü T> olmayan yalnızca koor- dınatör bakanlık olma statüsünden çıkan- • Tasan aynca Çevre Bakanlığı'na, "çevreyi korumada yükümlülüklerini yerine getirmeyen" ve "insan ve çevre sağlığı yönünden büyük tehlike yarattığı veya önemli derecede zarar verdiği hallerde" kuruluşlan kapatma yetkisi de venyor. yor. Başta Enerji, Ulaştırma, Tanm \e Bayındırlık bakanlıkları olmak üzere ya- tınmcı bakanlıklann "kendi yetki alanla- nna" gırdiği gerekçesiyle eleştirdıkleri ve 'Çelme BakanlığT diye nıtelendirdik- len Çevre Bakanlığı'na yeni yetkıler tanı- yan yasa, Bakanlar Kurulu'nun imzasına açıldı. Çevre Kanunu'nun 12. maddesini de- ğiştiren tasan. "Denetim yetkisi Çevre BakanbğVna aittir"derken, denetim yet- kısınin Çevre Bakanlığı'nın kontrolü al- tında belediyeler, liman başkanlıklan ve mülki idare amirliği tarafindan da kulla- nılabileceği hükmü getiriyor. Aynı mad- de, çevreyi kırletebılecek faaliyette bulu- nan kurum ve işletmelere denetim gıder- lennı karşılama zorunluluğu da getiriyor. Tasannın. Çevre Kanunu'nun 15. mad- desınde yaptığı önemli bir değişıklık ıse şöyle. "Bu kanun \e bu kanuna dayanıla- rak çıkarnlan >önetmelikk?rdeki yasakla- ra aykın davranan veya yükümlülüklerini yerine getirmeyen kurum, kuruluş ve iş- letmelerin faaliyeti, denetlemeye yetkili makamın talebi üzerine mahallin en bü- yük mülki idari amiri tarafindan, aykın davranılan yasak ve yerine getirilmeyen yükümlülük sebebi ortadan kaldırıhncaya kadar kısmen veya tamamen durdurulur. Bu karar, derhal Çevre BakanlığVna bil- dirilir. Çevre kirliliğinin insan ve çevre sağlığı yönünden büyük tehlike yarattığı veya önemli derecede zarar verdiği haller- de Çe\re Bakanlığı da faaliyeti durdurma yetkisini haizdir. Faaliyetin durdurulması, diğer cezalaruı uygulanmasına engel teş- kil etmez." Tasan, ÇED çalışmasında yanıltıcı bil- gı verdiklen ve belge düzenledikleri be- lirlenenlere altı aydan iki yıla kadar hapis ve verilen hapis cezası süresı kadar mes- lekten men cezası da getiriyor. Sulak alanlann ıçme-kullanma ve sulama suyu kaynağı olarak kullanılmasını, sulak alan- lar ve sulak alan ekosıstemı ile ilışkili akarsular, orman. çayır, mera, kumul ve benzen alanlann karaktennde değişiklik meydana getirebilecek her türlü faaliyeti, ilgılı kurum ve kuruluşlann görüşü alına- rak, ÇevTe Bakanlığı'nın ıznıne bağlayan tasan, "sulakalanlan yok eden veya bo- zanlar, bu alanlann niteliğjne göre bir yıi- dan üç yıla kadar hapis >e 50 milyon lira- ya kadar ağır para cezası ile cezalandın- hr" diyor. Tasanda aynca, hava kirliliğine yola- çan tesisleri işletenler. koruma alanlannı, yerüstü ve yeraltı sulannı kirletenler. çev- reye gelişigüzel atık boşaltanlar, tanm kimyasallannın üretimi. ithali ve pazar- lanmasında yönetmelıklere aykın davra- nanlar ile ilgili olarak da çeşitli hapis ce- zalan öngörülüyor. Burada en büyük ce- zayı ıse "Atik ithal eden ve her ne şetdlde olursa olsun ülkeye girişini sağlayanlar" için getınlen beş yıldan on yıla kadar ha- pis cezası olusturuyor. Giyimde 'klasik' ığe donuş • Audrey Hepburn ve Jaçqueline Kennedy Onassis'in temsil ettiği giyim tarzına yönelik tasanmlar, îllcbahar modasında kendini göstermeye başlıyor. Dış Haberier Servisi - Mali darboğaz ıçindeki moda tasanmcılan çözümü klasiğe dönüşte buldular. 1992 yılından bu yana iflasın eşiğine gelen dünyanın belli başlı moda şirketleri. bir araya gelip çözüm arayışına girdiler Son yıllarda moda dünyasında izlenen abartılı, yalnızca dıkkat çekmeye yönelik, piyasadan kopuk tasanmlann yerine. "giyilebilir*', zarif ve şık tasanmlara yer verilmesine karar verildi. Haftalık Time dergisinin son sayısında kapak konusu yapılan moda dünyasındaki son gelışmeler. gıyım sanayiine olduğu kadar tüketıcılere de rahat bir soluk aldırtacak. Özellıkle Audrey Hepburn ve Cahvüı Kkin ve Ralph Lauren'in iki modeli The Times gazetesinin moda sayfasında veraldı. Jacqueline Kennedy Onassis'in temsil ettiği gıyim tarzına yönelik tasanmlar, ilkbahar modasında kendini göstermeye başlıyor. Moda dünyasının devlerinden Karl LagerfeM bu gelişmeleri "güzettiğin çirkinUkle savası' 1 olarak nitelendinyor. New Yorklu ünlü moda tasanmcısı Mkhael Kors ıse "modacılann ayaklan nihayet yere değdi" diyerek görüşlennı şu sözlerle dile getiriyor: "Yarattığımız giysinin ünlü mankenlerin üzerinde ııasıl durduğu oence hiç önenüi değiL Kamuoyunun tasanmı benimse>ip satin alnıası her şe>den önemli." Kadın gıysısı satan mağazalar da bu "klasiğe dönüş" modasından son derece memnun. ABD'nın bellı başlı giyim mağazalanndan Netaıan Marcus'un Satınalma Müdürü, "Son yıllarda eli yüzû düzgün kadın grysisi bulmakta zorlanıvorduk. Neyse ki artık kaliteli kumaşa ve giyilebüir modeUere dönüş basjadı" diye konuşuyor. Klasiğe dönüşün ılk belirtileri Gianni Versace'nin ocak ayında Milano'da düzenlediği moda gösterisinde ortaya çıktı. Çıplaklığı her şeyın önünde tutan Versace'nin de bu kez kullanışlı, yalın, zarif ve şık modellere öncelik verdiği görüldü. "Moda nihayet dengesini buldu" diyen Versace, renk konusunda da kırmızı, p>embe, fuşya gıbi çarpıcı renklen kullandı. Dior'un en önemli isimlerinden Gianfranco Ferre, tüketicinin farklı beğenilenne cevap vermenin zorluğuna dikkat çekerek, "Gençlerle işimiz zor. Gençler, şimdi>e dek ö/gür ve sınır tanımayan bir giyim tarzına göre koşullandınldı'* dıyor. VALİ KOZAKÇIOĞLU İstanbul haksızlığa uğruyor • îstanbul valisi Hayri Kozakçıoğlu, İstanbul'un genel bütçeden hakkı olan paravı alamadığını söyleyerek korunması gereken pek çok tarihi mirasm gözler önünden kayıp gittiğini söyledi. tstanbul Haber Servi- dı si - İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu, İstanbul'un genel bütçeden hakkı olan parayı alamadığını, bu nedenle de yeterli hiz- metın üretılemediğinı vurgulayarak 60-70 bin nüfuslu bir ilin yönetildi- ği yasayla tstanbul'un yö- netılemeyeceğını söyledi. Mimar Sinan Üniversi- tesi (MSÜ) Mimarlık Fa- kültesı Şehir ve Bölge Planlama Bölümü'nün düzenlediği, "Toplumsal Gelişme Sürecinde Kent- sel Korumanın Işlevi" ko- nulu kollokyum dün baş- ladı. İki gün sürecek olan kollokyum, aynı ünıversi- tenın odıtoryumunda ger- çekleşiyor. Kollokyumun açılışın- da bir konuşma yapan Hayri Kozakçıoğlu, ko- nınması gereken pek çok tarihi mirasın, gözler önünden kayıp gittığini söyledi. 1950'den sonra kırsal kesimden Istanbul'a bü- yük bir akın başladığını. bu gün kırsal kesimde ya- şayanların yarısının da kentlere geleceğıni belir- ten Kozakçıoğlu, şehir plancılannın bunu planla- ması gerektığine dikkat çekti. İstanbul'un haksız- lığa uğradığını, genel büt- çeden hakkı olan parayı alamadığını vurgulayan Kozakçıoğlu, "İstanbul, 1990 nüfus sayımına göre 7 buçuk milyon kişi üze- rinden pay alıyor, 11-12 milyon insana hizmet gö- türülmeye çahşıhyor" de- MSÜ Rektörü Prof. Güntlüz Gökçe, birçok şeyın değiştiğinı, özellik- le de özel televizyonlann çıkmasından sonra her şe- yin büsbütün değiştiğinı söyledi. Değişimin tama- men başka kültürlerin et- kisi altına girmek olmadı- ğına dikkat çeken Gökçe, korunması gereken kültür değerleri yerine nelerin korunduğunu espnli bir dille eleştirdi. Gökçe, ay- nca, korumanın ne oldu- ğunun özellıkle mılletve- kilerine anlatılması ge- rektiğinı vurguladı. Koruma kurulta>i e ta- varlıklarını koruma yasalannın zamana *ını Bakanhğı'ndan ı" dü- zenlemesini istedi. MSÜ, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Başka- nı Prof. Dr. Mehmet Çubuk. toplantının sunuş bildinsini okudu. Bil- diride, korumanın bir sos- yal olgu olarak kabul edıldiğı belirtilerek "Yal- nızca yapılan konıyan bir çevre düşünülemez. Bir kent, onu üreten kültürel, toplumsal ve ekonomik yapılanyla bir bütündür" denildi. tki gün sürecek olan kollokyumda, ulusal ve uluslararası uygulama ör- nekleri, mevcut ve olası ıdari, yasal ve finansal sorunlar ele alınacak. Boğaziçi Üniversitesi'nde düzenlenen panelin konusu 'Türk Sinemasının Dünü ve Bugünü'ydü 6 Söz Gençlerin' panelinde söz gençlere gelemedi • Mahir Günşıray, sinemanın tarihçesinden söz etti ve devletin hiçbir şekilde destek olmamasından yakındı. Özen Film'den Mehmet Özen, sinemanın, demokrasinin, serbest düşünebilen insanın sesi ve gücü olduğunu söyledi. Kültür Servisi- Big Star'ın düzenlediği "Söz Gençlerin"başlıklı bahar panellerinin ikincisi, önceki gün, Boğaziçi Üniversite- si'nde yapıldı. Orhan ve Mahir Günşıray, Cüneyt Arkın, Oktay Kaynarca. Meltem Cumbul, Fikret Kuşkan, Banu Alkan. Süle>- man Turan, sınema eleştırmenı Mehmet Açar, Ozen Fihn'in sahibi Mehmet Özen ve Sinema Işverenlen Sendikası'ndan Ömer Çalıkoğlu'nun konuşmacı olarak katıldığı panelin konusu"Türk Sinemasının Dünü ve Bugünü"ydü. "Söz Gençlerin" başhğını taşıyan panel- de, söz bir türlü gençlere gelemedi. Ünlüler yine kendi aralannda sorunlan tartıştılar ve panelin sonuna kadar söz hakkı için bekle- yen öğrenciler, soru sorma fırsatı bulamadı- lar. Genel olarak sönük geçen panele az sayı- da dinleyici katıldı. Fikret Kuşkan'ın daha sonra öğrencilerle konuşurken dediği gibi beş yüz kişilik salonda yalnızca yüz kışinin bulunması, gençlerin Türk sinemasına gös- terdikJeri tepkinin sonucuydu. Kuşkan, aynı Oktav Kavnarca Cünevt Arkın Sülevman Turan zamanda, böyle bir panelin Boğaziçi Unı- versitesi'ne yakışmadığını da söyledi. Paneli yöneten Burçak Evren'in ilk söz verdiği ve "içimizdeki en genç sinemacı" di- ye takdim ettiği Mahir Günşıray, sinemanın tanhçesinden söz etti ve devletin hiçbir şe- kılde destek olmamasından yakındı. Özen Film'den Mehmet Özen de devlet ve sinema arasındaki ilışkilenn, acı hatıralarla dolu ol- duğunu belirterek devletin her zaman için si- nemadan çekindiğıni; sinemanın, demokra- sinin, serbest düşünebilen insanın sesi ve gücü olduğunu söyledi. Banu Alkan'la birlikte panele katılan iki bayan konuktan biri olan Meltem Cumbul, çok ıstemesıne karşın, bir türlü Türkiye'de oyunculuk yapamadığını ifade etti. Banu Al- kan'ın yaptığı konuşmaysa, izleyicilerın kahkahalannı bastırmaya çalışarak gızli gızlı gülüşmelerine neden oldu. Dünyada çok gü- zel filmler yapıldığını, Macaristan ve Polon- ya gıbı ülkelerin sinemalannın da çok güzel olduğunu belirten Alkan, yine de dünya si- nemasının Amenkan sineması haline geldi- ğini söyledi: "Bütün dünyanın beyinleri, sanki oraya toplanmış, dünya çapındaki be- Fikret Kuşkan yinler, kültür, görüş ve imkân bakımından." Hiç kimsenin Türk sınemasını küçümseye- meyeceğıni söyleyen Alkan'ın "Ancak Türk sineması eğer, kendisine dünya sinemasında bir yer anyorsa, o zaman, mutlaka dünvayı anlatan fîlmler yapmalı. Sinema demek, dünya demek. Sinema, tüm dfinyadald köp- rüleri birbirine bağhyor"sözleri de ızleyici- leri güldürdu. Panelde konuşan Mehmet Açar, Mahir Günşıray ve Oktay Kaynarca, sinemayla devlet arasındaki ilişkıden söz ettiler. Kay- narca'nın millet olarak çok çok iyi taklit yaptığımızı söylemesine karşılık Cüneyt Ar- kın söz aldı. Konuşmasında, Kaynarca'ya hıtaben, "Türk insanı taklitçi, Türk insanı taklidi seviyor dedi güzel kardeşim. Gözleri de çok güzel, laf etmeye kıyamıyorum" de- mesi ve konuşmasını fıkralarla süslemesi, alkış ve kahkahayla karşılandı. Süleyman Turan da konuşmasında, "Her- kes hâlâ sinemayı tarüşıyorsa, bu konuda çö- züme ulaşılır gibi geliyor" dedi. Sinemanın tıkanıklığı aşmak üzere olduğunu söyleyen Banu Alkan da Turan'dan gördüğü tepkiye, ^zlerinin yanlış anlaşıldığını belirterek "Ben tıkanıklığı aşmak üzereyiz demedim. Tıkanıkhğuı son noktasına geidik dedim" di- ye yanıt verdı. Panele geç gelen Fikret Kuşkan, sinema- dakı "genç yonetmen ve oyuncu" sınıflama- sının nasıl yapıldığını anlayamadığını, otuz yaşında olmasına karşın hâlâ genç oyuncular arasında görüldüğünü belirtti Diğer konuş.- macılara oranla, daha sert ve heyecanlı ko- nuşan Kuşkan. bır süre Arkın'la "tki Başlı Dev" filminın niye izleyicisiyle buluşamadı- ğını tartıştı. Gençlerin de oturup konuşulanlan dinle- mek yerine tepki göstermesi gerektiğini ifa- de eden Kuşkan. genç kuşak sinemacılan da eleştirdi. Izleyicilerin soru sormasına firsat verilmeden panelin bitirihnesı üzerine; Kuş- kan. Kaynarca ve Turan bır süre salon dışın- da gençlerle konuştular ve düşüncelerini dile getirdiler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle