05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 NİSAN 1995 PERŞEMBE HABERLER Newsweek'e 'seıtf mektup • VVASHLNGTO.N (AA) - Türkiye'nın VVashington Büyüİcelçisi Nüzhet Kandemir. Newsweek dergisınde yayımlanan Türkiye ile ilgili biryazıya "çok sert" karşılık verdi. Kandemir, Türkiye ûzerinde oyun oynayanlann uyuyarak "Bu kez tarih tekerrür etmeyecek" dedi. Newsweek, son sayısında Türkiye'nın Kuzey Irak operasyonu ile ilgili olarak "Hasta adam yine öksürdü" başlıklı bir yazı yayımlamıştı. Büyükelçi Kandemir, derginin yazı işleri müdürüne yolladığı mektupta, "hasta adam" ifadesinin, 19'uncu yüzyılda ve Osmanlı Imparatorluğu'nu parçalamak isteyen büyük Avrupa güçleri tarafından yaratıldığını söyledi. KB toplantısı Atina'da • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Dışışleri Bakanlığı Sözcüsü Ferhat Ataman, düzenledığı haftalık basın toplantısında. Karadenız Ekonorruk Işbiriiği (KEl) Dışişlen Bakanlan 5. toplantısınm Atina'da yapılacağını, toplantıya Dışişlen Bakanı Erdal Inönü başkanlığında bir Türk heyetinin de katılacağı bildirildi. KEl Dönem BaşkanlığTnı Yunanistan'ın yürüttüğüne de işaret eden Ataman, KEİ Dışişlen Bakanlan toplantısında, izlenen Ingilizce alfabetik sıra uyannca KEl Dönem Başkanlıgrnuı Yunanistan'dan Moidova'ya devredilmesinın de öngörüldüğünü belirtti. , İsnail için yapıhyor' • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - RP Genel Başkanı Necmettin Erbakan, partisinin Meclis grup toplantısında yaptığı konuşmada, GAP ve Harran'ın sulanması projesinin 'Milli Görüşçüler'e aıt olduğunu savunarak. "Bunlar ıse bir garson gibi, Israıl garsonu gibi suyu götürüp Tsrail'e verecekler. GAP'ı Israil için yapıyorlar" dedi. Belediyelere Hazine arazisi • ANKARA (Cumnuriyet Bfirosu) - Imar planlanna aykın yapılaşma ile mücadele edilebilmesi amacıyla mücavir alan içinde kalan Hazine'ye ait arsa ve arazilenn belediyelere devredilmesını öngören yasa önerisı. TBMM Bayındırlık, lmar, Ulaştırma, Tunzm Komisyonu'nda kabul edildi. Çetm-Kanadayı görüşmesi • ANKARA (Cumhuriyet Bfirosu) -CHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Hikmet Çetin, dün Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmaıl Hakkı Karadayı'yı ziyaret ettı. Çetin. CHP Genel Başkanlığı, Devlet Bakanlıği \e Başbakan Yardımcılığı görev ine başladığından beri Genelkurmay Başkanı'nı ziyaret edemedığini belirterek, " Şimdi nezaket ziyaretmde bulunuvorum. Yararlı olacağına inanıyorum" dedi HADff'ten basma sitem • İstanbul Haber Servisi - Halkın Demokrası Partısı (HADEP) Istanbul ll Başkanı Kema! Parlak, son günlerde basında partılen aleyhinde haberler yer aldığını öne sürdü. Haberlenn bir senaryo olduğunu savunan Parlak, HADEP kadroiannın çalışamaz hale getınlmeye çahşıldığını söyledi. Yasalardaki kan kelimesi • ANKARA (ANKA) - RP Tokat Mılletvekıli Ahmet Fevzı lnceöz, "kan" kelımesının yasalardan çıkanlmasını ıstedı. Mahkûmlann ayda ıkı kez eşlenyle buluşabılmelenne olanak sağlanması yönünde yasa teklıfı veren RP'lı lnceöz, "'kan" kelımesınin başta medenı yasa olmak üzere Türk me\zuatında sık bir şekjlde kullanıldığını, ancak argoda yer etmesı nedeniyle "kan"' kelimesinın kabalık anlamını içerdığini belirtti. Muş'ta Atatürk'e saldınyı soruşturan müfettişin, 'Atatürk düşmanı' olduğu ileri sürülüyor Atatürkçü müfettîş aranıyor YUSl/FÖZKAN • Muş'un Hasköy ilçesinde Atatürk büstlerinin parçalanmasıyla ilgili olayı soruşturan müfettiş Mehmet Geyik'in, Muş Hürriyet îlkokulu 4-A sınıfı öğretmeni Semra Bayraktar'dan sınıftaki Atatürk köşesini kaldırmasını isteyerek, "Bu adamdan gıcık kapıyorum. Okulda bir Atatürk köşesi yeter" dediği bildirildi. direğine asılmıştı. Cumhuriyet'in haberi üzerine Muş Valiliği'nin emriyle Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından soruşturma başlatıldı. Olayı soruşturma görevı Milli Eğitim Müfetrişi Mehmet Geyik'e verildı. Olayın üzerinden 3 ay geçmesine karşın soruşturmada hiçbir ilerleme kaydedilemedıği öğrenilirken. müfettiş Geyik'in "Atatürk düşmanı" olduğu savlandı. Muş'taki şeriat yanlısı öğretmenlerin koruyucusu olduğu öne sürülen Mehmet Geyik'in. kentteki Hürriyet Ilkokulu'nda görevli Semra Bayraktar'dan, öğretmeni olduğu 4-A sınıfındaki Atatürk büstünü kaldırmasını isteyerek. "Bu adamdan gıcık kapıyorum, okulda bir Atatürk köşesi yeter" dediği öğrenildi. Mehmet Geyik'in, 6 şubatta Muş Halk Eğitim Merkezi'nde yapılan öğretmenler toplantısında, "OkuUardaki türban olayuıa neden göz ANKARA - Muş'un Hasköy ilçesinde meydana gelen. Atatürk büstlerinin parçalanması olayını soruşturan Milli Eğitim Müfettışi Mehmet Geyik'in "Atatürk düşmanı olduğu" öne sürüldü. Geyik'in, Muş'taki Hürriyet tlkokulu 4-A sınıfındakı Atatürk köşesini. "Bu adamdan gıcık kapıyorum, okulda bir Atatürk köşesi yeter" dıyerek, kaldırttığı bildirildi. Muş Valisi Ahmet Refîk Tekerek. Geyik'le ilgili savlara sert tepki göstererek. "Benim müfettişim gerçek Atatürkçüdür" dedi. Şeriatçı HizbuJlah örgütünün, taraftar kazanma çalışmalan yürüttüğü bildirilen Muş'un Hasköy ilçesinde Milli Eğitim Müdürlüğü, sağlık ocağı \e lise önündeki Atatürk büstleri, 7 ocak cumartesi gecesi parçalanarak, üzenne Arapça ayetler yazılıp, bayrak yumuyorsunuz"diye soran bir bayan öğretmene. "Sus, otur, konusamazsın" dediği belırtildi. Milli Eğitim Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı Mustafa Ünsal'ın da. türbanla ilgili soru soran bayan öğretmeni, "Siz bu soruyu kasıtiı soruyorsunuz" diyerek susturduğu ve salonda bulunan ve türban takan bayan öğretmenlere müdahale edilmediği bildirildi. Vali, müfettişi savunuyor Halk Eğıtimı Merkezi'nde yaşanan türban tartışmasını doğrulayan bır Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilisi, Hürriyet tlkokulu 4-A sınıfındakı Atatürk köşesinın kaldınlması konusunda araştırma başlatıidığmı söyledi. Muş Valisi Ahmet Refik Tekerek, müfettiş Geyik'le ilgili saviara sert tepkı gösterdi. Sorulanmızı yanıtlayan Tekerek, "Size bunlan kim söyliiyor? Lütfen böyle şeylere inanma\ın. Bö>le bir şey yok kardeşim. lütfen bu kârıştıncılara inanmayın, oniar şerefsiz insanlardır" dedi. Emrindeki müfettişlerin tümünün Atatürkçü olduğunu öne süren Vali Tekerek. "Müfettişlerimin içerisinde Atatürk düşmanı tek kişi yoktur. Benim müfettişim gerçek Atatürkçüdür, bu bilgOeri size kinıin verdiğini biliyorum. Asıl bunu size söyleyenler Atatürk düşmanı"diye konuştu. Vali Tekerek. Atatürk büstlerinin parçalanmasıyla ilgili soruşturmanın ne aşamada olduğunun sorulması üzerine de. "Bilemiyorum. Devam ediyor. Sonuç ahıur ahnmaz ilgili makamlara Uetüecektir" karşılığını verdi. Cumhuriyet'e bilgi veren bir Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilisi ise Vali Tekerek'in sözlerinin aksine, ortaya atılan savlann doğru olduğunu belirterek, "Milli Eğitim, bu iddialann üzerine gkJemhor. Gönderilen müfettişlerin çoğu onlardan şeriatçı" dedi. Milli Eğitim Müdürlüğü'ndeki şeriatçı kadrolaşma nedeniyle, Atatürkçü öğretmenlerin oldukça sıkıntılı olduklannı bildiren yetkılı, Milli Eğitim Müdür Yardımcılan Orhao Başak ile Osman Akova'nın her fırsatta şeriatçılara arka çıktığını savladı. Muş Vali yardımcılan Fatih Damatlar ve Muammer Erol'un da şeriatçı örgütlenmeye göz yumduklan ileri sürüldü. Civan davasında krallar, kraliçeler, prensesler-4 Devleti yönetenlerle mafyayı yönetenler HALİL NEBİLER Bu öyküde olan biten bu ülkeye özgü değil. Benzer öyküler dünyanın birçok ül- kesinde yaşandı \e halen yaşanıyor. Dev- letin kurumlarını yönetenlerle mafyayı yönetenler arasında hemen her ülkede benzer ilişkiler var. Birbirine benzeyen ve birbiriyle ilişkili sistemler, benzer ilişkileri doğuruyor. O zaman da "böyle bir şey olanaksız"* dedi- ğimiz ne varsa oluyor. tşte, "Baba" Kı- lıç'ın kızı, eski Cumhurbaşkanı'nın eşiyle sohbet ediyor. Uğur Kılıç, Semra Özal'ın kendisine neler söylediğinı anlatmayı sürdürüyor: "İbrahim Betile ait olan Bank Eksp- res'i Ayhan Şahenk aldu ancak bankayı almadan önce bir şart koşuvor. Ahmet Özal'ın sahibi bulunduğu Kanal 6"nın 5 milyon dolarlık borcuna kanşmavacağını söyiüyor dedi ve benimle yaptığı bu ko- nuşmada Bank Ekspres'in ve dolavısıyla İbrahim Betil'in ayukatı gözüken Aykut Özoran'ın, Ahmet Özal'ın borcuyla ilgili haciz işlemlerini takip ettiğini ve hatta o gün lclcvizyonun vericilerinin haciz taki- biyle ilgili söküldüğünü, kendilerini ne di- ye bu kadar güç duruma soktuğu husu- sunda avukat ile görüştüklerinde, avuka- tın ashnda perde gerisinde bankayı satın alan Ayhan Şahenk'in olduğunu, bu haciz- lerle ilgili onun talimatıyla hareket ettiğini kendilerine söylediğini. bana anlatb. Semra Özal, bizden bu konuyla ilgili kendilerine vardım etmemizi istiyordu. Konuşmasına devamla, kendilerinin bu borcu inkâr etmediklerini, ancak Ayhan Şahenk'in Kanal 6 Televizyonu'nda gözü olduğunu, bu televizyonu ele geçirme dü- şüncesinde olduğunu. kendilerinin ise dü- şüncelerinin başka olduğunu, Kanal 6 Te levizyonu'nun yüzde 51 hissesini Sabancı- lar'a satmak niyetinde olduklannı, inkâr etmedikleri bu borcun ödenmesi için ko- lavlık sağlanarak vadelere bölünmesini, toplu ödeyemeyeceklerini söyledL Kısaca kendilerine bu konuda ve istek- leri doğrultusunda vardımcı olmanuzı is- tedikJerini söyleyince, ben de konuyu Ala- attin Çakıcı'ya ileteceğimi söyleyerek Sem- ra Özal'uı evinden aynldım." Karışık işler Şimdiıı... Burada işler biraz karışık. Uğur Çakıcı'nın ifadesınde yer alan ve Semra Özal'ın söylediğinı iddia ettıği sözlerle bırlikte. durum ilginçleşiyor. Bu- na göre Semra'nım. Kanal 6'yı Şahenk'e kaptırmak yerine Sabancı aılesine satmak istiyor. Daha önce A\aıkat Aykut Özoran ne dıyordu?. . "Ahmet Özal. önce Kıbns Endüstriyel Bankası'nın teminat mektubunu faksladL Kabul edilmedi. sonra Kıbns Türk tş Bank. Ltd.'nin teminat mekfubu fakslan- dı. Bu kabul edildi." ITudağ'da öldürülen L ğur Kılıç, SemraÖzal'ın kendilerinden yardım istediğini söylüy- or. Kılıç da Semra Özal'a.'" Bu isteğinizi Alaattin Çakıcı'ya ileteceği'" diyor. Aykut Özoran'ın Mali Polis'te adını Kıbns Endüstriyel Bankası diye verdiği Kıbns Endüstri Bankası'nın sahibi tanı- dık bir ad: Asil Nadir... Eh. Nadir'in teminat mektubunun ka- bul edilmemesi normal sayılır. Çünkü kendisi zaten müflis. Özoran'ın Kıbns Türk Iş Bank Ltd di- ye açıkladığı ikinci banka ise Kıbns Tur- kish Bank Ltd. Bu bankanın tüm hisseleri ise Türkiye kökenlı Tanju Özyol'a ait. Özyol, Ingiltere'de öğrenim görürken bu bankayla tanışmış Daha sonra 1985 yılında Akbank'ın Beyoğlu Şube Müdürü iken bu bankanın genel müdürlüğüne getirilmiş. Kıbns'ta uzun süre bankanın genel müdürlüğünü yapmış. Eski sahibi Avukat Krvanç Meh- met Rıza'dan hisseleri yavaş yavaş satın alarak bankanın tümünü ele geçirmiş. Tanju Özyol'u hangi Kıbnslıya sorarsanız sorun, "Sabancılara çok yakın biridir" yanıtını alırsınız. Bu yakınlık soyut-plato- nık bir yakınlık değil. Tanju Özyol'un bankası, Sabancılara ait Aksigorta'nın KKTC acenteliğinı ya- pıyor. Yine Sabancıların Akbank'ının banka kartlan olan Akkart'lar, Tanju Öz- yol'un Türk Bankası şubelerindeki ATM'lerde işlem yapabiliyor. Semra Özal'ın Kanal 6'yı Sabancılara satmaktan yana tercih koyması ile Saban- cılara yakınlığıyla bilinen Kıbns Turkısh Bank Ltd.'nin Ahmet Özal için 3 rnilyon 800 bın dolarlık teminat mektubunu faks- laması arasındaki bağ böylece ortaya çıkı- yor. Bundan, sonralan Uludağ'da öldürüle- cek olan Uğur Çakıcı'nın ifadesinde söy- ledikierinin doğru olduğu sonucunu çıka- rabilir miyiz? Her neyse... Yıne o meşum geceye dönelim. 12 Ey- lül 1994 gecesine. Uğur Çakıcı^ polise verdiği ifadesine göre Semra Özal'ın evinden çıkıyor ve AJkent'teki evine gidi- yor. Alaattin Çakıcı ile görüşüyor. Çakıcı, yeni bir talimat veriyor karısına: "Her ild tarafi da bir araya getir, görüş- mderini sağia." Ve Alaattin ve Uğur ve Semra ve Dündar Sabah oluyor. Avukat Özoran, Gümüş- suyu'ndaki bürosuna gelerek çalışmaya başlıyor. Saat 16.00'da Kanal 6'nın yetki- 1ileri gelecekti. Hazırlıklannı tamamlamaya çalıştı. Sa- at 12.00 sıralannda büroya telefon eden biri, ısrarla Özoran'la görüşmek istiyor. Avukat o sırada müsait değil. Bir süre sonra aynı kişi anyor ve Özoran görüşme- yi şöyle anlatıyor: "...erkek ve ismini söylemeyen birisi; Kanal 6 borcunu ödemek istiyor, siz de borcu yani parayı aimıyorsunuz, yayımlan kesip batırmak istiyorsunuz, başka kanal için mi canşıyorsunuz, dedi. Ben de avukat olduğumu, bankanın ta- kiplerini yapüğımu hiç kimseyi batırmak istemediğimizi, esasen borçlulann da bu- gûn gehp ödeme yapacaklannı, bu konuda banka yetkiülerini de araması gerektiğini bildirdim. O da bana; istenen parayı alın, istenen vadevi de verin, yakışır mı bir mü- essese> i bafjrmak. gereldrse banka yetkili- leri ile de konuşurum, dedi" (agi.s:2) Bu ne demek şimdi? Bir kere, avukatı arayan ve adını vermeyen her kimse, bu- yurgan, emir kipiyle konuşmaya alışık bi- ri gibi davranıyor. "Yapın, edin, yakışır mı" gibi ifadeler kullanıyor. Gerekirse banka yetkilileri ile de konuşurum, diyor. Resmi bir yetkili olamaz, daha çok tehdit eden mafyoz bir tipin tavnnı uyguluyor. lyi ama, avukat Mali Polise verdiği ifade- de. hiç kimseden tehdit almadığını ısrarla vurguluyor. Aynı ifadede. bir sayfa önce ise tehdit edildığini böyle anlatıyor... Bi- raz kanşık. Pekiyi, aynı gün, aynı saatlerde başka- lan ne yapıyor? SÜRECa PERgEMBE ORHAN BURSALI Yarınlara bakışsızlık... Cumhurbaşkanı Sayın Demirel, Başbakanlık dö- nemine kıyasla çok daha yoğun olarak Türkiye üniversitelerinin ve genel olarak öğretimin-eğitimin sorunlarıyla iç içe. Üniversite rektörleriyle yaptığı görüşmeler, öğrenim yılı açılış konuşmalan ve ken- disine sunulan raporlar kitap olarak yayımlandı. Bunları incelediğinizde, üniversitelerimizin, so- runlarını kamuoyuna duyurmak için özellikle son beş yıldır nasıl çırpındığını da görüyorsunuz. Bir rafı dolduracak hacimde raporlar, çalışmalar ve kitaplar yayımlandı. Bu çalışmalarda dile getirilen görüşlerin hemen hepsi, Türkiye'yi yeni yüzyıla taşıyacak çağdaş bir üniversite yapısının oluşmasını sağlamayı amaçlı- yor. Ama bugüne kadar bu raporlar yazılmakla kaldı. Üniversite sorunlarının siyasi platformda tartışıl- ması ve uygun çözümlerin bulunup hayata geçiril- mesi bir türfü sağlanamadı. Ne pariamento ne de hükümetler, üniversite sorunlarını bilimcinin özlük haklarından öte an- lamlandıramadı; bu sorunlann Türkiye'nin kalkın- ma, çağdaşlaştırma, refah politikalarıyla ilgisini kuramadı. işte Türkiye'nin çok temel bir sorunu tam da burada yatıyor!... • • • Dünyada süren kıyasıya ekonomik rekabetin bu- gününe ve yakın geleceğine ilışkin bütün yorum ve değerlendirmelere göre, insan yeteneğine dayafı üstünlük, ülkeler arasındaki üstünlük mücadele- sınde belirleyici olacak. Yani yeraltı ve yerüstü zenginlikleri gibi doğal; jei- opolitik durum ve sermaye birikimi gibi tarihsel avantajlar geri plana itiliyor. Zenginliğin ve sanayileşmenin motorian artık bi- yoteknoloji, yeni malzemeler, elektronik ve haber- leşme gibi günümüzün ileri teknolojileri oluyor. Dünyanın ve ülkelerin ekonomik gelecegini belir- leyecek olan bütün bu ileri teknolojiler insan yete^ neği üstünlüğüne, yani gelişmiş beyinlere, çok iyi eğitilmiş insan gücüne dayanıyor. Bu nedenle ekonomik süper güç veya bir eko- nomik güç olmak isteyen ülkeler, insana dönük geniş çaplı yatınmlara girişmek zorunda. Bu noktada şu soru yöneltiliyor: Dünyada şo yetenekli, en iyi eğitilmiş iş gücüne, bilim güçlerine hangi uluslar sahiptir? ••• Eğer bu sahnede yer almak istiyorsanız, önce bo gidişatın bilincinde olacaksınız... Karar makamlarında yannı gören poiitikacılannız ve yöneticileriniz olacak... Sonra dünya ve ülke gerçeklerini göz önüne ala- rak bilim, teknoloji ve bunlara dayalı kalkınma plan ve programları yapacaksınız... Çok iyi üniversitelere sahip olmanız gerektiğini görecek ve bunu gerçekleştireceksiniz.. Üniversitelerinizi bilim ve teknoloji üretirnine kamçılayacaksınız. Bu da yetmez... Yüksek ve kaliteli eğitimi müm- kün olduğunca yaygınlaştıracaksınız. Yukarıdan aşağj doğru tam bir eğitim piramidi düşleyeceksi- niz. En altta bulunun en geniş çoğunluğun da eği- tilmiş olduğu bir piramit... ' , Çünkü sadece beyin gücünün değil, iş gücünüp ustalığının da ekonomik üretim sürecini bütünleş- tirdiğini bileceksiniz.. beyin gücü yeni teknolojiler yaratırken, bunların elleri ayaklan da bu yeni tek- nolojileri uygulamaya geçirecek kalifiye işgücü ola- cak... "Kıran Kırana" kitabında bu gelişmeleri de- ğeriendiren Amerikalı bilimci Lester Thurov, yeni ürünler yaratmak için işgücünün yüzde 25'lik efi usta kesimini eğitmenin büyük önem taşıdığına işaret etmekte. ' • • • i Araştırmacılarımızın, Türkiye'nin sorunlanna b(- limsel ve teknik bakışlı onca raporu, kitabı, önerisl; siyasetçileriin, parti lıderterinin, bakanlann, başba- kanlann ve Cumhurbaşkanı'nın huzurlarına sık sık çıkıyor. Bu raporlan sadece raflarına dizmekle kalmasa- lar.. Hiç olmazsa arada sırada raftan indirip sevip ok- şasaîar ve tozlarını alsalar... Gölhan: Oğlumun tedavisi sürüyor ANKARA (ANKA) - Milli Savunma Bakanı Mehmet Gölhan, oğlu Ahmet Gölhan'ın askerlik yapmamasmı savunurken en büyük özleminin oğlunun "hakkı ve ödevi olan vatan hizmetinı yerine getirebilecek nitelikte sağlığına kav^uşması" olduğunu söyledi. Milli Savunma Bakanı Mehmet Gölhan, ANAP Bilecik Millervekili Mehmet Seven'in yazılı soru önergesini ' yanıtlarken 1960 doğumlu olan oğlu Ahmet Gölhan'ın, askerlik çağına gırmeden önce rahatsızlandığını ve 1977 yılından itibaren yurtiçi ve yurtdışmdaki hastane ve kliniklerde tedavi görmeye başladığını ve tedavisinin sürdüğünü belirtti. Eşi, anası ve babasıyla hasret gidermek için birliğinden izin almıştı AskerMümtaz'ı da Gazi'devurdular MİYASEİLKMJR Mümtaz Kaya, Güneydoğu'da herhangi bir çaüşmda va da Çelik Harekâtı'nda degiL Gazi Mahallesi'nde öldü. Askerliğini Ankara'da yapıyordu Mümtaz Kaya. On aylık asîcerdi, geriye 8 ayı kalmıştı. Yandan fazlası gitmişti, ama evli olan Mümtaz Kaya için 8 ay hayli uzun bir süreydi. Hasret gidermek için izne aynlıp ailesinin yanına geldi. Erzurum-Hınıs doğumlu Mümtaz Kaya'nın dağıhmda Güneydoğu'ya düşmediği için sevınen ailesi böyle bir akıbeti rüyasında görse inanmazdı. Mümtaz Kaya izinli geldiğinde İstanbul'da da kıyamet koptu. Alevilerin yoğun olduğu Gazi Mahallesi'nde kahvehanelerin taranması, gece de cemevi önünde bir gencın panzerden açılan ateşle yaşamını yitırmesi. tstanbul'un diğer bölgelerinde oturan Alevileri ayağa kaldınmış, akın akın Gazi'ye doğru yürüyüşe geçırmişti. Alibeyköy'de mahalle halkının belediye ve polise karşı direnerek Saya Yokuşu'nda yaptığı Pir Sultan Abdal Cem ve Kültürevı, Mümtaz Kaya'nın evinin tam karşısındaydı. Hafta sonlan cem ayini ve panellerin yapıldığı bu mekân aynı zamanda mahallelinin • Alibeyköy'deki gecekondulannda 13 mart sabahı evlerinin tam karşısındaki Pir Sultan Abdal Cemevi 'nde toplanan kalabalıkla birlikte Gazi Mahallesi'ne yürüdü. Asker Mümtaz, polis kurşunlanyla yere serildi. Olaylarda öldürülenlerden Reis Kopal'la aynı köyden olan Mümtaz Kaya, ne evine dönebildi ne de birliğine. Iki gün sonra Gazi Mezarlığı'nda toprağa verildi. toplanma yeriydi. Gazi Mahallesi'ndeki olaylan duyan Alibeyköylüler 13 mart sabahı cemevinin bahçesinde toplandı. Toplananlar arasında Mümtaz Kaya da vardı. Mümtaz Kaya. Erzurum'un Hınıs kazasına bağlı Sıldıs Köyü'nden. Bu köyü anımsayacaksınız. Öldürülenlerden Reis Kopal da aynı köydendı. Alibeyköy'den giden kalabalık, ışçi bloklan yolundan Gazi'ye girmeyi başarmıştı. Birçoğu aynı günün akşamı çıkmayı da başardı. Mümtaz Kaya hariç... Asker Mümtaz siper almayı beceremedi ve vuruldu. Cenazesi Adli Tıp Morgu'na kaldınldı. Haberi alıp morga koşan Mümtaz Kaya'nın annesi Sevgi Kaya, eşi Dilek Kaya ve babası Veli Kaya şaşkındı. Bır yıl önce Mümtaz Kaya ile evlenen Dilek Kaya donup kalmıştı adeta.Eşi 21 yaşında daha hayatın ne olduğunu anlamadan yaşamdan kopanldı. • Alibeyköy'de tek arabanın bile zorlukla geçtıği bir tepenin uçurumundaki tek katlı gecekonduda1 oturuyor Kaya ailesi. Mahallenin çocuklan da bu ölümü • hazmedememiş belli ki. Mümtaz Kaya'nın evinin duvanna okuldan aşırdıklan tebeşirle. ' "Mümtaz Abi, intikamını alacaz. Mümtaz'lar öunez" diye yazmışlar. Daha adını bıle tam yazamadıklan abilerinin ölümü hak edecek kötü bir şey yapmadığınm çocuklar bile farkında. Bir de silahını ateşleyenler farkında olsa... '
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle