Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHÜRİYET 13 NİSAN 1995 PERŞEMBE
12 DIZIYAZI
Provokasyon senaryolanProvokasyon üzerine de-
ğişik kesimler, değişik gö-
rûşler ortaya attı. Ancak
kimse "Bu olaylarda provo-
kasyon yoktur"açıklamasını
yapmadı. Kimine göre İB-
DA-C, kimine göre PKK. ki-
mine göre de devlet provo-
kasyonda etkin rol oynamış-
tı. Içişlen Bakanı Nahit
Menteşe. Gazı Mahalle-
si'ndeki provokasyonu ge-
nelleyerek "Olay gecesi 15
dakikada yasadışı pankart-
lar nasıl ortaya çıkü_" açık-
lamasını yaptı. Ancak deği-
şik kesimlerden bu açıkla-
maya tepkilergeldi. CHP ts-
tanbul Milletvekili Mehmet
Sevigen. olay gecesi orada ol-
duğunu ve gece çıkan olay-
larda hiçbir yasadışı pankar-
tın açılmadığını belirtti. Ola-
yı izleyen gazeteciler de ay-
nı düşüncedeydi, 12 Mart ge-
cesi çıkan olaylarda yasadışı
pankartlar açılmamıştı. Ya-
sadışı pankartlar 13 mart gü-
nü öğle saatlerinde çıkan ve
17 kişinin öldüğü olaylarda
görülmüştü...
Provokasyon yapmakla
suçlanan yasadışı sol örgüt
temsilcileri, yetkililerin bu
değerlendırmelerine nasıl
bakıyor?
Provokasyona karşı
provokasyon
Gazi Mahallesi olaylanna
katılan farklı fraksiyonlarda-
ki yasadışı sol örgüt taraftar-
lan, olaylarda povokasyon
olduğu konusunda fikır bir-
liği içindeler. Olaylan bö-
lüırüer halınde değerlendiren
taraftarlar özetle şunlan söy-
lediler:
"Alevflerin gjttigi kahveha-
nelerin taranması bir provo-
kasyondur. Bu oyun bildik,
taıudık bir oyundur. Sivil fa-
şistler veya kontrgerilla, de>-
rimcilerin yoğun olduğu böl-
gplere saJdırarak, provokas-
yonlar düzenleyerek halkı.
Alevi-Sünni, Türk-Kürt,
Tiirk-Arap gibi aynmlarla
suni saflaşmalara sürükJe-
mek istemcktedir.
Olaylann provokasyon ol-
duğu yorumunu yapan bir-
çok kişi oldu. Kahvehaneie-
rin taranmasıyla yaratılan p-
rovokasvonda amaç halkı
Alevi-Sünni çabşmasına sü-
rüktemekti. Bu konuda bir-
çok senaryo üretilebilir. Örnegin. radikal
Islama karşı duramayan devlet, bunlann
karşısına Alevi kesimi koymak istemiş
olabilir. Öte yandan yen zamanlama ve
hedef de çok önemli. Kesinlikk r\i seçil-
miş bir yer.
Gazi Mahallesi devrimci. demokrat,
poütik insanlann yoğun olduğu bir ma-
halle. SürekB gerginlik >aşanan bir yer.
Hedef de bu kesimdeki AJeviler ve za-
man olarak da gümrük birliği anlasma-
ana imza atınış ve karşüığında demok-
ratikieşme sözü vermis. bir hükümet var.
Olaylann hemen ardından ortaya çıkan
bir sınırötesi harekâtl da var.Tabii ki de-
mokratikleşme çabalan bazılannın çı-
Zafer Aknar, AyşeYıldırun, Ahmet Şık
içişleri Bakanı Nahit Menteşe, "Olay gecesi 15 dakikada yasadışı pankartlar nasıl ortaya çıktı..." açıklamasını yaptı. An-
cak değişik kesimlerden bu açıklamaya tepkiler geldi. CHP istanbul Milletvekili Mehmet Sevigen, olay gecesi orada ol-
duğunu ve gece çıkan olaylarda hiçbir yasadışı pankartın açılmadığını belirtti. Olayı izleyen gazeteciler de aynı görüştey-
di. Yasadışı pankartlar 13 mart günü öğle saatlerinden itibaren ortaya çıkmaya başladı.
karlarına ters düşebilir. Bu \iuden de sonra yapılan yürüyüştc, bir kişi halka
gümrük birtiğinegirişiengellemeyeyöne- yönelik vaptığı konuşmada bazı evleri
lik bir provokadf eylem de olabilir. Bura- göstererek 'saldırganlar bu evden çıktı'
da askerlerin halka rututnu ise oldukça diye konuştu.
yumuşak ve sempatikti. Harekât öncesi
böyle bir durum düşündüriicü tabii.
Ülkücü-seriatçı
kadrola$ma'
Ancak yaşanan bu ola> lar da kanrtia-
mıstır ki devletin emniyet birimlerinde
ülkücü-şeriatçı kadrolaşma hâkimdir.
Halkın içinde provokatörler arayanlar
yanlış yolda. Asıl pormokatörler, polis
içindeki bu ülkücü-şeriatçı yapıdadır. Ör-
neğin. kahvehanelerin taranmasından
Gösterdiği evler Sünni yurttaşiarın
oturduğu evlerdi. Halkı kışkırtmaya
çalışıyordu.
Bazı insanlann 'sen de kimsin' diye
sormalan üzerine, bu kişi kalabalığın
arasından hızla uzaklaştı.
Aynı gece cemevine dönüşte kalabalık-
taki bazı kişiler camileri hedef gösteri-
yordu. Bilinçli olarak halk kışkırtümaya
çalışıhyordu. Öyle ki biz camilerin önün-
de güvenlik çemberi oluşturmak zorun-
da kakjık. Bunlann hepsinin bir amacı
• Gazi Mahallesi'ndeki olaylar üzerine değişik kesimler,
değişik görüşler ortaya attı. Ancak hiç kimse "Bu olaylarda
provokasyon yoktur" demedi. Kimine göre İBDA-C, kimine
göre PKK, kimine göre de devlet provokasyonda etkin rol
oynamıştı. İçişleri Bakanı Nahit Menteşe ise sol örgütleri
suçladı.
•Sol örgütlere göre, "Halkın içinde provokatör arayanlar yanlış
yolda. Asıl porovokatörler, polis içindeki ülkücü-şeriatçı
yapılanmada." Doğu Perinçek ise, olayların ardında ABD'nin
olduğunu öne sürdü. Perinçek'e göre, ABD Türkiye'ye, 'Eğer
siz beniım sözümden çıkarsanız, ben de sizi karıştırırım'
mesajını verdi.
dan vuruldum."
Gazı Mahallesi'ndeki
olaylann ardından birdeğer-
lendirme yapan Doğu Perin-
çek. provokasyonun devlet
tarafından yapılmadığı gö-
rüşünü savunuyor. Pennçek,
devletin kendısıne karşı
böyle bir eyleme girişmesı-
ne gerek olmadığını vurgu-
layarak "Burada üstü örtü-
len Amerika'dır" diyor. Pe-
rinçek şu görüşleri savunu-
yor:
Perinçek'ten ilginç
degerlendirme
"Türkiye, yavaş yavaş
ABD'nin Örtadoğu politika-
sından ayn hareket ediyor.
ABD'nin Türkiye'deki
uzanblan -bunlar polis için-
de de olabilir. İBDA-C de ola-
bilir, PKK de olabilir- yani
taşeronlan bu işleri yapmış
olabilir. Çünkü ABD, 'Eğer
siz benim sözümden çıkar-
sanız, ben de sizi kanştın-
nm' mesajını verdi Gazi
olaylan bu plamn bir parça-
sı olarak değerlendirilebilir.
Çiller,' Yunanıstan parma-
ğı'diye bir şey ortaya attı.
Bunlar hep. hedef şaşırtma-
cadır. Basın da ABD'nin üs-
tünü örtme çabası içindedir.
Türkiye, Avrupa'va yakuı-
laşma süreci içine girmişken
ABD'nin bundan rahatsız-
lık duymaraası olanaksızdır.
Bunun için birçok senaryo
ortaya konmaktadır. Bu tür
provokasyonlaria demokra-
tikleşmenin önüne geçilmek-
tedir. Bu da Avrupa kapıia-
nnın bize kapanması anla-
mına gelir. Ben, çözümün
cumhuriyet kurulmadan
önceki yani Kurtuluş Savaşı
sırasında sağlanan biıiikte
olduğuna inanıyorum."
Gazi Mahallesi olaylan sırasında ya-
şanan provokasyon konusunda değişik
yorumlar yapılıyor. Tüm görüşlerin,
kendılerine göre haklı yanlan olabilir
Bunlan daha ıvi değerlendırebilmek içın
Gazi Mahallesi ve Umranıye'de dahaön-
ce neler olduğuna ve bu noktaya nasıl ge-
lindiğine kısaca bakmakta yarar var. Bu
konuyu ve Alevı dernek temsilcilennin
görüşlenni önümüzdeki bölümlerde ele
alacağız.
var, o da Alevi-Sünni çaüşması yarat-
mak."
inşaatta polisler vardı
Görgü tanıklanndan Binali Reçber'in
ifadeleri ise konuya değişik bir boyut ka-
zandıracak nıtelıkte.
Reçber, olaylar sırasında sırtından
kurşunlanmış ve halen akcığennde bir
kurşun bulunuyor. Binali Reçber'in ıfa-
desi şöyle: "Polisinaçtığıateş üzerine bir
inşaata sığuıdım. İnşaatın ikinci katına
çıköğımda. eiierinde uzun namluiu sflah-
lar olan kişiler gördüm. Kendimi ikinci
kattan aşağıya attım. Kaçarken sırtun-
YARIN: Gazi ve Ümranlye'de
ülkücii-seriatçı oyunlar
'Alevilik' ve 'Kızılbaşlık' kanştınlıyor
AZtZ YALÇIN
Ne hikmettir ki cahil olsun, alim olsun, Sünni kö-
kenli insanlar. Anadolu Alevilerini ısrarla "Kızıl-
baş" adı ile anmaktan adeta özel ve hatta şehevi bir
haz duymaktadırlar. Buna. günlük yasantımızdaki
türlü söyleşilerde yazar-çizer çevrelerince kaleme
alınan yazılarda, bilim adamlannın -özellikle de ta-
rihçilerin- eserlerinde çoğunlukla rastlayabiliyoruz.
Anadolu'da yaşayan Alevi, Bektaşi-Alevi ve Bek-
taşi kesimi derinden üzen, kıran. öfkelendiren bu
sözcüğun üzerinde böylesine ısrarla durulmasını. -
şayet maksatlı değilse- öyle sanıyoruz ki bir bil-
mezliğin, birkoşullanmışlığın vebirıncelıktenyok-
sunluğun, hatta sevgisizliğm, belki de gızlı bir sa-
dizmin sonucudur diye düşünüyoruz.
Prof. Yetknı'in yanılgısı
Cumhuriyet gazetesinin 19 Mart 1995 tarihli sa-
yısının "Olaylar ve Görüşler
r
başlıklı bölümünde,
Sayın Prof. Dr. Çetin Yetkin'in "Kızılbaşuk''ısımli
yazısmı biraz takdir, biraz üzüntü. biraz da düş kı-
nklığı içinde okuduk. Vakit geçirmeden, söz konu-
su yazı hakkındaki görüş ve düşüncelerimizi he-
men dile getirmeyi çok istedığimiz halde. o günler-
deki rahatsızlığımız buna olanak tanımadı.
• Ne 'Kızılbaşhk' diye bir inanç sistemi, ne de 'Kızılbaşlar' adı altında
Anadolu'da yaşayan bir etnik toplum vardır. Bu, Yavuz Selim'in 'Islam halifeliği'
sıfatını Osmanlı padişahlığına mal etmesinden sonra, Iran'a yönelik olarak ortaya
çıkan köksüz, tamamen yapay bir terimden başka bir şey değildir.
Sayın Prof. Dr. Çetin Yetkin şöyle buyuruyorlar lim'in "İslam halifeliği*" sıfatını Osmanlı padişah-
"Onİar (yani Oğuz boylan), Müslüman ounalda Id-
mi kentlikr vetacirler gibi Araplaşmadılar. Türk ola-
rak kalmasuu bildiler. Böylece de (Kızılbaşhğın) te-
meli atılmış oldu."
Şımdi şunu sormak gerekiyor:
Kızılbaşhk nedir?
Kızılbaşlar kimlerdir acaba?
Anadolu'da yaşayan Çepniler. Tahtacılar, Türk- 4
KlZllbaj'la 4
Ale\İ' Özdeşleşemez
menler. Bayatlar, Kayılar. Karakeçililervb. gibi "Kı-
albaşlar" diye anılan ayn birTürk boyu, değişik bir
Türk toplumu da var mıdır
0
Varsa bunlar nerede-
lerde yaşıyorlar? Alevilik, Bektaşilik. Nakşibendi-
lik. Nurculuk. Kadirilik. Rufailik vb. tarikatler ve
inanç kurumlan gibi aynca bir de "Kjzılbaşhk"
inancı da var mıdır? Varsa. Anadolu'nun neresinde
\e hangi bölgesınde geçerlidir?
Biz iddia ediyoruz ki ne "Kızübaşlık" diye bir
lığına mal etmesinden sonra, Iran'a yönelik olarak
ortaya çıkan köksüz, tamamen yapay bir terimden
başka bir şey değildir. Zaten. Sayın Prof. Dr. Çetin
Yetkin de bu gerçeğe haklı olarak parmak basıyor
ve dıyor ki "Kızılbaş sözü, Safevilerin İran'da tarih
sahnesine çıkmalan ile kullanılır oldu."
inanç sistemi vardır ne de "Kızılbaşlar" adı altında
Anadolu'da yaşayan bir etnik toplum vardır Yine
iddia ediyoruz ki bu, Osmanlı Padişahı Yavuz Se-
Sn. Yetkin'in bu görüşü tamamen doğrudur. Bi-
zım katılmadığımız ve kınldığımız husus ise onun.
"Kızılbaş'' sözcüğü ile "Alevi" sözcüğünü bır ara-
da kullanarak adeta bu ıkı sözcüğü anlam, maksat
ve icerik yönünden özdeşleştırmeye uğraşır bir gö-
rünüm sergilemesidir. Sn Yetkin'in. doğru bulma-
dığımız için katılamadığımız bir diğer düşüncesi
ise şudur: "....\levi sözü 19'uncu yüzyıklan itibaren
kullanılır oldu."
YaniSn. Yetkin, "Alevi" sözü 19'uncuyüzyılaka-
dar bilinmiyordu. hıç kullanılmıyordu da onun ye-
rine "KıaBjaş" sözü kullanılıyordu; "Ale\i" sözu ise
birdenbire 19. yüzyıldaicatolupkullanılmaya baş-
ladı mı demek istiyorlar acaba?..
"Alevi" sözü, Ali şiası, yani Ali yandaşı anlamm-
da, ta Hz. Muhammet zamanından beri kullanıla-
gelmektedir. Çünkü "Alevi" sözü, Hz. ,41i'nin yüce
erdemine, yiğitliğine. mertliğıne, bilgi gücüne, sa-
dakatine, içtenliğine karşı duyulan hayranlığı; onun
tüm düşüncelerini benimsemeyı ve onun açtığı çı-
ğirda yürümeyi, Ehlibeyt'i (Hz. Muhammed. Hz.
Ali, Hz. Faüma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin) Ehli-
beyt'in soyunu önder bilmeyi, onlan sevip sayma-
yı anlatır.
Alevi sözü, 19'uncuyüzyılakadarki tanh \e ede-
bi eserlerde gereğince ve yeterince yerli yerinde
kullanılmamışsa bunun nedeni. (Alevi) sözünün
19'uncu yüzyıla kadar hiçbir lıteratürde bulunma-
yışında değil; Sünni kökenli yazarlann bu sözü kul-
lanmaktan ısrarla kaçışlannda, özellikle de her za-
man baskı altında tutulan, her fırsatta kınma uğra-
tılan Alevi-Bektasj toplumun içinden tarih >azma-
ya, eserler vermeye cesaret edebilen bilim ve sanat
adamlannın Anadolu'da yetışmeye fırsat ve olanak
bulamayışlannda aramak gerekir herhalde.
SÜRECEK
ÇALIŞANLARIN SORULARI SORUNLARI/YILMAZ ŞÎPAL
Askerlik borçlanması ve kıdem tazminatı (3)
Özelleştirmenin gündeme gelmesıyle bırlikte. bazı kamu kuru-
luşlannda emekli olmaya hak kazanan ışçilenn ış akitlennin hızlı bır
biçimde feshedilmekte olduğunu önceki yazılarda belirttik. Bazı kamu
kuruluşlannda emeklilik neden gösterilerek iş akti feshedilen işçilere,
askerlik borçlanmalan için kıdem tazminatı ödendığini, bazılannda
ödenmediğini vurguladık. Askerlik süresinin kıdem tazmınatını öde-
meyen kamu kuruluşlan bu uygulamaya, iş aktının işçi tarafındank
yaşlılık aylığı ya da toptan ödeme almak amacıyla feshedılmemesı
gerekçe göstermektedir.
Bu konuda. Maliye Bakanlığı 'nın bir genelgesi ile bir yargı karanna
dayanarak işçinin ış aktinin işveren tarafından ve emeklilik nedeniyle
feshedilmesi durumunda da askerlik süresi için kıdem tazminatı öden-
mesi gerektıgini duyurduk.
Bu konuda bir başka yargı karan ise "Kamu kuruluşunda çaltşan
işçinin SSK'ye borçlandığı askerlik hizınet süresinin kıdem tazmi-
naünın hesabma dahil edilebUmesi için iş aktinin yaşlılık, malullük veya
toptan ödeme almak amacıyla işçi tarafından feshedilmesi" gercktiği
yönündedir. Kararda şöyle denılmektedir
(**) (...) Şayet hizmet akti, aylık ya da toptan ödeme almak amacı
dışında başka birnedenle feshedilmiş ise değişik kamu kuruluşlannda
geçen hizmet süreleri birleştirilmek suretiyle kıdem tazminatı öden-
mesi söz konusu olamaz. Nitekım, dairemizin yerleşik görüşü ve
uygulaması da bu doğrultuda olmuştur. Bu kural. Sosyal Sıgortalar
Kurumu'na borçlanılan muvazzaf askerlik hizmeti süresinin kıdem
tazminatının hesabında kıdeme dahil edilmesı konusunda da aynen
geçerlidir.
Olayımızda, davacının hizmet akti, tş Kanunu'nun 13. maddesı
uyannca ihbar ve kıdem tazminatlan ödenmek suretiyle işveren
tarafından feshedilmiştir. İşçinin, fesih tanhınde yaşlılık aylığı al-
maya hak kazanmış bulunması (işverenin fesih yazısında davacının
emeklilik hakkını kazandığından söz edilsebıle) onunemeîdıyesevk
edıldiği anlamma da gelmez.
Çünkü, işverenin böyle bir yetkısı yoktur. Gerçekten, 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanunu, zorunlu emeklilik sistemi öngörmemış.
yaşlılık aylığından yararlanmayı işçinin kendi isteğine bırakmıştır. fşçi
istekte bulunmadıkça. işverenin veya Sosyal Sigortalar Kurumu'nun
resen emekliye sevk yetkisi yoktur
Öte yandan fesih, bozucu yenilik doğuran bir irade açıklaması olup
karşı tarafa ulaşmakla hüküm ve sonuçlannı doğurur. Fesihten sonra
meydana gelen olay (Davacının emeklilik için Sosyal Sigortalar Ku-
rumu'na başvurması) feshin hukuki sonuçlannı etkılemez. Böyle ol-
unca da davacının ış aktini yaşlılık aylığı almak amacıyla feshettiğın-
den söz etmek mümkün değildir.(...)
(Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 10.6.1993 tarih, 199215158 Esas ve
1993/9984 Karar)
Sonuç olarak bu konuda yargı iki ayn görüştedir. Maliye Bakanlığı
genelgesinde öngörülen uygulama ise iş aktinin gerek işçı, gerekse
işverenı tarafından ve emeklilik nedeniyle feshedildiğinde. askerlik
süresi ıçın kıdem tazminatı ödeneceği yönündedir.
(••) Lebib Yalkın Yayımlan, Cilt AA/13, sıra No: 416
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Doğan Öz Cinayeti: (7)
"Ali YurtasJan'ın ffirarnda...
Eski "ülkücü" Ali Yurtaslan m •Aydınlık Yayınlan"nda
çıkan "ltiraf")annda, Doğan Öz cinayetınin tetikçisine de
yerveriliyor. Ibrahim Çiftçi ıçın "MHPMerkezindekiAdam-
Alı Yurtaslan'ın Itırafı" adlı, 1980 basımı kıtapta yazılanlar,
özetle şöyle:
''Doğan Öz ve Zafer Üstünel 'ı ölüûren sılahlan Yamtar-
çetik sakladı.
Salih Dayan'/n Ankara Şubesi Başkanlığı döneminde
yönetım kurulu üyeleri ve ışbolümü şöyleydı:
Başkan: Salıh Dayan, Ikıncı Başkan: önce Ünal Osma-
nağaoğlu/oV Mamak katlıamı ıçın Site Yurdu'ndan otoma-
tik sılah verdığı açığa çıktığı ıçın kaçmak zorunda kaldı. Ye-
nne Mehmet Yamtarçelık, ikinci başkan oldu. Bunun ikinci
başkanlığı döneminde Anayasa Mahkemesı ve Danıştay
bombalandı. Salih 'ın emriyle çeşitlı semtlere sjlah ve diğer
malzemelerden verdi. Doğan Öz'ün ve Zafer Üjstûnel'ın öl-
dürülmesinde kullanılan sılahlan sakladı. Zafer Üstünel'in öl-
dürûlmesı emrıni verdi. Bu olaylardan aranmaya başlayın-
ca 1978 Aralığında ikinci başkanlıktan aynlarak kaçmaya
başladı...
Ali Kuzencik. Ibrahim Çiftçı'den sonra Ulus bölgesiso-
rumluluğuna getirildi. Ulus'un kesınlıkle ele geçihlmesi is-
teniyordu Bunun için Tıcaret Turızm Yüksek Okulu Ali'nin
emnne venldi. Istedığizaman okulu Ukıs'ayığıyordu. DTCF
öğrencisiydi. Adana'nın Yavuzlar Mahallesi'ndendir."(S.
74-75) (Ibrahim Çiftçi, üç savcıya verdıği rfadesinde, "Ben
Ülkü Ocaklan 'na üye değıldim. Fikirolarak ûlkücüydüm'' de-
mışti. Oysa, Ulus bolgesi sorumlusu olarak çalıştığı artla-
şılıyor.)
Ali Yurtaslan'ın "ıtıraflar"\ suruyor
"1979'da Mamak Cezaevı'nde Ülkücütenn Durumu: O
dönemde hucrede kalan MHP'lılenn ılen gelenlerı şunlar-
dı: Muhsin Yazıcıoğlu, Mete Beşen ve arkadaşlan, Ibra-
him Çiftçi, Burhan Kavuncu, Selahattin Arpacı M Yam-
tarçelık, Nevzat Bor, Isa Armağan, Ertuğrul Alpaslan vb.
Hücreden koğuşlara devamh dırektif göndenlırdı: 'Komü-
nistlen yaşatmayın, ceza alacaklar çeksin vursunlar' şek-
lınde. Dışandan gelen paralar genellıkle bunlara venliyor-
du."{S. 85-86)
"Avukatlann Rolü:... Avukatlar ıçeriye alet sokma ışinı de
yapıyohardı. Ciltli kitaplann ıçıne yapılan özel yerierde sak-
ladıklan sustalı çakılan ve falçatalan cezaevine sokuyorlar-
dı. Bir defasında Yalçın llik.ll, Ibrahim Çrftçı'ye ikı tane fal-
çata verirken yakalandı. 1979 Aralık ayında olan bu olay ört-
bas edildı, avukat hakkında takıbat yapılmadı. "(S. 87)
"Silahlar avukatlar vasıtasıyla da sokuluyordu. Bir kere-
sinde Şevket Can Özbay (I. Çiftçı'nin savunmanı) silahya-
kalattı ve bir-iki ayyattı." (S. 88)
Kitapta, "7 TİP'linin öldurülmesı" cınayetıne de yer ve-
riliyor. Ibrahim Çiftçi bu olayda da var, Ulus Bölgesi Baş-
kanı. Cinayetin başı Abdullah Çatlı TİP'lileri evde kıstınp
sorgulayan o. Ibrahim Çiftçi yargılanırken, annesi Şemsi,
her duruşmaya, Abdullah Çatlı'nın kırmızı Chevrolet özel
arabasıyla götürulup getırilıyor! Sezen Öz ile savunman
Nezahat Gündoğmuş, bır gün aynı arabada fotoğrafından
tanıdıklan birini görüyoriar, Mehmet Ali Ağca'ya benzetı-
yorlar. Ağca aranmaktadır o sırada. Abdullah Çatlı'nın ara-
basıyla Mamak'a gelryor. Sezen Öz ile Nezahat Gündoğ-
muş, yeni bır cinayetin ışlenmesınden korkuyorlar Ya du-
ruşma yargıcı Alb. Hamdi Sevinç, ya da savunmanlardan
bırı, orneğin Emin Değer oldurulebilır diye düşünüyoriar.
O kışıyı bir daha Ülku Ocaklan Ankara Şube Başkanı Ab-
dullah Çatlı'nın arabasında görmuyorlar...
"Balgat katliamını Şevkat Çetin planladı" diye yazıyor
itirafçı Ali Yurtaslan. Şoyle dıyor:
"Şevkat bu arada Doğan Öz'ün katilsanığı Ibrahim Çift-
çi ile de (Mamak Cezaevı'nde) özel birgörüşme yaptı. Ona
Bahçelıevler katlıamından dolayı kımlerın ısmıni verdiğini
sormuş. O da Abdullah Çatlı 'nın adını vermekzorunda kal-
dığını söylemiş. Şevkat Çetin, Bahçelıevler katliamı dolayı-
sıyla yakalanan Turan Demirkıran ile de özel bır görüşme
yaptı. Bu görüşme sırasında Isa Armağanfîdam edildi), Çe-
tin 'e bırkaç yerde sılah ve telsizler olduğunu söytedi. Çetin
de bu adreslen not aidı." (S. 108)
Ali Yurtaslan, "Eskı Arkadaşlanma Seslenıyorum"deöi-
ği bölümde de, Ibrahim Çıftçı'ye şöyte diyordu:
"Dul bir kadın olan annen ne yapmaktadır? Seni okut-
mak içın neler çekmişti kımbilır? Ama sen ne yaptın, anne-
ni o ihtiyar halinde tüm dertlerıyle başbaşa bıraktın. Şimdi
Balgat'takı gecekonduda neyapıyordur, hiç düşündün mü ?
Senın yanına gelebilmek ıçın gecenın 3'ünde yola çıkarak
ta Balgat'tan Mamak'ayayan gelıyordur. " (S. 125) (Ali Yur-
taslan bunlan yazdıktan sonra 12 Eylül oldu. Ibrahim Çift-
çi'nin annesi. Abdullah Çatlı'nın kırmızı Chevrolet'iyle Ma-
mak'a gelıp gıttı!)
Ibrahim Çıftçi'ye savcı Doğan Öz'ü öldürmesi buyruğu-
nu veren Hüseyin Kocabaş, uzun süre kaçak yaşadıktan
sonra yakalandı. Kıtapta bunlara ılışkın şu bolüm var:
"Balıkesir Cezaevı'nde ülkücülerın çıkardığı isyandan
sonra Erdem Şenocakve Müştak Karabağ /7e Balıkesir'e
gıttık. Burada ısyan Muhsin Yazıcıoğlu'nun (şimdi milletve-
kili) emnyle çıkanlmıştı önce cezevinde devrimcıler Ülkü-
cü IşçilerDemeğiüyesı Baki Yeşiloğlu'/iu öldürdüler. Ge-
nel merkezde otururken bır gün Balıkesir UGD (Ülkücü
Gençlik Demeği) Başkanı 'nı Ankara 'ya çağırdılar. Erdem ve
Şevkat da vardı. Muhsin Yazıcıoğlu 'Bunun öcü alınmalıdır'
dedi. Bunun üzenne cezaevınde isyan çıkanldı Hatırladığı-
ma göre ıkı-üç kışı öldürüldü. Bakı'nin öldûrûlmesinde sol-
culara yardım eden başgardtyan da öldürüldü
Balıkesir'de bir süre kaldım Bu arada Erdal Karakum'u
gördüm Hüseyin Kocabaş ve Kemal Turker'le beraber çok
lüks bir evde saklanıyorlardı. Erdem Şenocak'la bırlikte on-
lann evınde yattık. Bu üçü daha sonra bu evde yakalandı-
lar. Bunlan Balıkesir'de Tacettin (Akgenç) barındınyordu.
Konuşmamızda Erdal çeşitlı bombalama ışleriyle uğraş-
tığını anlattı. Huseyın Kocabaş ise kafayı bozmak durumun-
daydı. Hep hag alıyordu. Kendısini teskin ettik. Konuşma-
mızda Doğan Öz ve Muzaffer Üstünel "m oldürüldüğü gün-
lerde, kendisinin olayyehennde olmadığını kanıtlamak ama-
cıyla sahte evraklar düzenlediğinı anlattı. Babasının işyerin-
de o günlerde SSK'ye gıdecek bır hasta ıçın işveren yeri-
ne ımza attığını söyledı..." (S 53) Hüseyin Kocabaş, kitap-
ta anlatıldığına göre daha birkaç cınayete kanşır. (S. 69-S.
106)
Kitapta, "ü/toct/'ienn tuylen diken diken eden sahtecilik-
leri anlatılıyor Bekleyin .
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAK
1 2 3 4SOLDAN SAĞA:
1/ Güzei ötüşlü
küçük bır kus. 2/
Üstü kapalı olarak
anlatma... Dennli-
ğı aynı olan sığ su
alanı.3/Çanakka-
le Savaşlarfnda
döktüğü maym-
larla üç düşman
zırhlısının batma- 6
sını saglamış ge- j
mimiz... Türk re-
sım sanatında 8
önemli bır grubun Q
ad olarak benım-
sedığı harfın okunuşu. 4/Ka-
lıfornıya'da yetışen 100-130
metre boyunda büyük bır or-
man ağacı. 5/ Az sözle çok
şey anlatma... Lzaklık işare-
tı.6/ Fransa'da bır kent... Ba-
kı.7/ tran'ın plaka ışaretı..
Teçhızat. 8/ Boğayı yormak
için matadorun kullandığı
kırmızı kumaş parçası... Ak-
tınyum elementının sımgesı.
9/ Bır soru eki... lyı terbıye
edilmemiş, vahşı bınek hayvanı. YUKARID.\N .4ŞAĞIYA:
1/ Fiyat arttınmı. zam. 2/Avustralya'da yaşayan bir cins de-
vekusu... Balıkakını. 3/Bahama Adalan'nınbaşkenti... Lit-
yum elementinın sımgesı. 4/Tohumlanndan kandılyagı, çi-
çeklerinden san boya çıkanlan otsu bir bitki. 5/Ufuklar...
Bır devletın başka bir devlete yaptıgı bildıri. 6/ "Fena de-
ğıl" örneğınde olduğu gibi, bılınçli hafifsemeye dayanan
söz sanatı... "—- seslen sönüyor perde perde ' Atlılar kay-
boluyorgüneşın battığı yerde" (Nâzım Hıkmet). 7/Vılayet...
Kalın kabuklu bır portakal cınsı. 8/Tavır, davranış... Kâğıt-
lan bır arada tutmaya yarayan madenı çengel 9/ Tanntanı-
maz... Suyu sıcak olarak yerden çıkan hamam.