28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHÜRİYET 13 NİSAN 1995 PERŞEMBE 12 DIZIYAZI Provokasyon senaryolanProvokasyon üzerine de- ğişik kesimler, değişik gö- rûşler ortaya attı. Ancak kimse "Bu olaylarda provo- kasyon yoktur"açıklamasını yapmadı. Kimine göre İB- DA-C, kimine göre PKK. ki- mine göre de devlet provo- kasyonda etkin rol oynamış- tı. Içişlen Bakanı Nahit Menteşe. Gazı Mahalle- si'ndeki provokasyonu ge- nelleyerek "Olay gecesi 15 dakikada yasadışı pankart- lar nasıl ortaya çıkü_" açık- lamasını yaptı. Ancak deği- şik kesimlerden bu açıkla- maya tepkilergeldi. CHP ts- tanbul Milletvekili Mehmet Sevigen. olay gecesi orada ol- duğunu ve gece çıkan olay- larda hiçbir yasadışı pankar- tın açılmadığını belirtti. Ola- yı izleyen gazeteciler de ay- nı düşüncedeydi, 12 Mart ge- cesi çıkan olaylarda yasadışı pankartlar açılmamıştı. Ya- sadışı pankartlar 13 mart gü- nü öğle saatlerinde çıkan ve 17 kişinin öldüğü olaylarda görülmüştü... Provokasyon yapmakla suçlanan yasadışı sol örgüt temsilcileri, yetkililerin bu değerlendırmelerine nasıl bakıyor? Provokasyona karşı provokasyon Gazi Mahallesi olaylanna katılan farklı fraksiyonlarda- ki yasadışı sol örgüt taraftar- lan, olaylarda povokasyon olduğu konusunda fikır bir- liği içindeler. Olaylan bö- lüırüer halınde değerlendiren taraftarlar özetle şunlan söy- lediler: "Alevflerin gjttigi kahveha- nelerin taranması bir provo- kasyondur. Bu oyun bildik, taıudık bir oyundur. Sivil fa- şistler veya kontrgerilla, de>- rimcilerin yoğun olduğu böl- gplere saJdırarak, provokas- yonlar düzenleyerek halkı. Alevi-Sünni, Türk-Kürt, Tiirk-Arap gibi aynmlarla suni saflaşmalara sürükJe- mek istemcktedir. Olaylann provokasyon ol- duğu yorumunu yapan bir- çok kişi oldu. Kahvehaneie- rin taranmasıyla yaratılan p- rovokasvonda amaç halkı Alevi-Sünni çabşmasına sü- rüktemekti. Bu konuda bir- çok senaryo üretilebilir. Örnegin. radikal Islama karşı duramayan devlet, bunlann karşısına Alevi kesimi koymak istemiş olabilir. Öte yandan yen zamanlama ve hedef de çok önemli. Kesinlikk r\i seçil- miş bir yer. Gazi Mahallesi devrimci. demokrat, poütik insanlann yoğun olduğu bir ma- halle. SürekB gerginlik >aşanan bir yer. Hedef de bu kesimdeki AJeviler ve za- man olarak da gümrük birliği anlasma- ana imza atınış ve karşüığında demok- ratikieşme sözü vermis. bir hükümet var. Olaylann hemen ardından ortaya çıkan bir sınırötesi harekâtl da var.Tabii ki de- mokratikleşme çabalan bazılannın çı- Zafer Aknar, AyşeYıldırun, Ahmet Şık içişleri Bakanı Nahit Menteşe, "Olay gecesi 15 dakikada yasadışı pankartlar nasıl ortaya çıktı..." açıklamasını yaptı. An- cak değişik kesimlerden bu açıklamaya tepkiler geldi. CHP istanbul Milletvekili Mehmet Sevigen, olay gecesi orada ol- duğunu ve gece çıkan olaylarda hiçbir yasadışı pankartın açılmadığını belirtti. Olayı izleyen gazeteciler de aynı görüştey- di. Yasadışı pankartlar 13 mart günü öğle saatlerinden itibaren ortaya çıkmaya başladı. karlarına ters düşebilir. Bu \iuden de sonra yapılan yürüyüştc, bir kişi halka gümrük birtiğinegirişiengellemeyeyöne- yönelik vaptığı konuşmada bazı evleri lik bir provokadf eylem de olabilir. Bura- göstererek 'saldırganlar bu evden çıktı' da askerlerin halka rututnu ise oldukça diye konuştu. yumuşak ve sempatikti. Harekât öncesi böyle bir durum düşündüriicü tabii. Ülkücü-seriatçı kadrola$ma' Ancak yaşanan bu ola> lar da kanrtia- mıstır ki devletin emniyet birimlerinde ülkücü-şeriatçı kadrolaşma hâkimdir. Halkın içinde provokatörler arayanlar yanlış yolda. Asıl pormokatörler, polis içindeki bu ülkücü-şeriatçı yapıdadır. Ör- neğin. kahvehanelerin taranmasından Gösterdiği evler Sünni yurttaşiarın oturduğu evlerdi. Halkı kışkırtmaya çalışıyordu. Bazı insanlann 'sen de kimsin' diye sormalan üzerine, bu kişi kalabalığın arasından hızla uzaklaştı. Aynı gece cemevine dönüşte kalabalık- taki bazı kişiler camileri hedef gösteri- yordu. Bilinçli olarak halk kışkırtümaya çalışıhyordu. Öyle ki biz camilerin önün- de güvenlik çemberi oluşturmak zorun- da kakjık. Bunlann hepsinin bir amacı • Gazi Mahallesi'ndeki olaylar üzerine değişik kesimler, değişik görüşler ortaya attı. Ancak hiç kimse "Bu olaylarda provokasyon yoktur" demedi. Kimine göre İBDA-C, kimine göre PKK, kimine göre de devlet provokasyonda etkin rol oynamıştı. İçişleri Bakanı Nahit Menteşe ise sol örgütleri suçladı. •Sol örgütlere göre, "Halkın içinde provokatör arayanlar yanlış yolda. Asıl porovokatörler, polis içindeki ülkücü-şeriatçı yapılanmada." Doğu Perinçek ise, olayların ardında ABD'nin olduğunu öne sürdü. Perinçek'e göre, ABD Türkiye'ye, 'Eğer siz beniım sözümden çıkarsanız, ben de sizi karıştırırım' mesajını verdi. dan vuruldum." Gazı Mahallesi'ndeki olaylann ardından birdeğer- lendirme yapan Doğu Perin- çek. provokasyonun devlet tarafından yapılmadığı gö- rüşünü savunuyor. Pennçek, devletin kendısıne karşı böyle bir eyleme girişmesı- ne gerek olmadığını vurgu- layarak "Burada üstü örtü- len Amerika'dır" diyor. Pe- rinçek şu görüşleri savunu- yor: Perinçek'ten ilginç degerlendirme "Türkiye, yavaş yavaş ABD'nin Örtadoğu politika- sından ayn hareket ediyor. ABD'nin Türkiye'deki uzanblan -bunlar polis için- de de olabilir. İBDA-C de ola- bilir, PKK de olabilir- yani taşeronlan bu işleri yapmış olabilir. Çünkü ABD, 'Eğer siz benim sözümden çıkar- sanız, ben de sizi kanştın- nm' mesajını verdi Gazi olaylan bu plamn bir parça- sı olarak değerlendirilebilir. Çiller,' Yunanıstan parma- ğı'diye bir şey ortaya attı. Bunlar hep. hedef şaşırtma- cadır. Basın da ABD'nin üs- tünü örtme çabası içindedir. Türkiye, Avrupa'va yakuı- laşma süreci içine girmişken ABD'nin bundan rahatsız- lık duymaraası olanaksızdır. Bunun için birçok senaryo ortaya konmaktadır. Bu tür provokasyonlaria demokra- tikleşmenin önüne geçilmek- tedir. Bu da Avrupa kapıia- nnın bize kapanması anla- mına gelir. Ben, çözümün cumhuriyet kurulmadan önceki yani Kurtuluş Savaşı sırasında sağlanan biıiikte olduğuna inanıyorum." Gazi Mahallesi olaylan sırasında ya- şanan provokasyon konusunda değişik yorumlar yapılıyor. Tüm görüşlerin, kendılerine göre haklı yanlan olabilir Bunlan daha ıvi değerlendırebilmek içın Gazi Mahallesi ve Umranıye'de dahaön- ce neler olduğuna ve bu noktaya nasıl ge- lindiğine kısaca bakmakta yarar var. Bu konuyu ve Alevı dernek temsilcilennin görüşlenni önümüzdeki bölümlerde ele alacağız. var, o da Alevi-Sünni çaüşması yarat- mak." inşaatta polisler vardı Görgü tanıklanndan Binali Reçber'in ifadeleri ise konuya değişik bir boyut ka- zandıracak nıtelıkte. Reçber, olaylar sırasında sırtından kurşunlanmış ve halen akcığennde bir kurşun bulunuyor. Binali Reçber'in ıfa- desi şöyle: "Polisinaçtığıateş üzerine bir inşaata sığuıdım. İnşaatın ikinci katına çıköğımda. eiierinde uzun namluiu sflah- lar olan kişiler gördüm. Kendimi ikinci kattan aşağıya attım. Kaçarken sırtun- YARIN: Gazi ve Ümranlye'de ülkücii-seriatçı oyunlar 'Alevilik' ve 'Kızılbaşlık' kanştınlıyor AZtZ YALÇIN Ne hikmettir ki cahil olsun, alim olsun, Sünni kö- kenli insanlar. Anadolu Alevilerini ısrarla "Kızıl- baş" adı ile anmaktan adeta özel ve hatta şehevi bir haz duymaktadırlar. Buna. günlük yasantımızdaki türlü söyleşilerde yazar-çizer çevrelerince kaleme alınan yazılarda, bilim adamlannın -özellikle de ta- rihçilerin- eserlerinde çoğunlukla rastlayabiliyoruz. Anadolu'da yaşayan Alevi, Bektaşi-Alevi ve Bek- taşi kesimi derinden üzen, kıran. öfkelendiren bu sözcüğun üzerinde böylesine ısrarla durulmasını. - şayet maksatlı değilse- öyle sanıyoruz ki bir bil- mezliğin, birkoşullanmışlığın vebirıncelıktenyok- sunluğun, hatta sevgisizliğm, belki de gızlı bir sa- dizmin sonucudur diye düşünüyoruz. Prof. Yetknı'in yanılgısı Cumhuriyet gazetesinin 19 Mart 1995 tarihli sa- yısının "Olaylar ve Görüşler r başlıklı bölümünde, Sayın Prof. Dr. Çetin Yetkin'in "Kızılbaşuk''ısımli yazısmı biraz takdir, biraz üzüntü. biraz da düş kı- nklığı içinde okuduk. Vakit geçirmeden, söz konu- su yazı hakkındaki görüş ve düşüncelerimizi he- men dile getirmeyi çok istedığimiz halde. o günler- deki rahatsızlığımız buna olanak tanımadı. • Ne 'Kızılbaşhk' diye bir inanç sistemi, ne de 'Kızılbaşlar' adı altında Anadolu'da yaşayan bir etnik toplum vardır. Bu, Yavuz Selim'in 'Islam halifeliği' sıfatını Osmanlı padişahlığına mal etmesinden sonra, Iran'a yönelik olarak ortaya çıkan köksüz, tamamen yapay bir terimden başka bir şey değildir. Sayın Prof. Dr. Çetin Yetkin şöyle buyuruyorlar lim'in "İslam halifeliği*" sıfatını Osmanlı padişah- "Onİar (yani Oğuz boylan), Müslüman ounalda Id- mi kentlikr vetacirler gibi Araplaşmadılar. Türk ola- rak kalmasuu bildiler. Böylece de (Kızılbaşhğın) te- meli atılmış oldu." Şımdi şunu sormak gerekiyor: Kızılbaşhk nedir? Kızılbaşlar kimlerdir acaba? Anadolu'da yaşayan Çepniler. Tahtacılar, Türk- 4 KlZllbaj'la 4 Ale\İ' Özdeşleşemez menler. Bayatlar, Kayılar. Karakeçililervb. gibi "Kı- albaşlar" diye anılan ayn birTürk boyu, değişik bir Türk toplumu da var mıdır 0 Varsa bunlar nerede- lerde yaşıyorlar? Alevilik, Bektaşilik. Nakşibendi- lik. Nurculuk. Kadirilik. Rufailik vb. tarikatler ve inanç kurumlan gibi aynca bir de "Kjzılbaşhk" inancı da var mıdır? Varsa. Anadolu'nun neresinde \e hangi bölgesınde geçerlidir? Biz iddia ediyoruz ki ne "Kızübaşlık" diye bir lığına mal etmesinden sonra, Iran'a yönelik olarak ortaya çıkan köksüz, tamamen yapay bir terimden başka bir şey değildir. Zaten. Sayın Prof. Dr. Çetin Yetkin de bu gerçeğe haklı olarak parmak basıyor ve dıyor ki "Kızılbaş sözü, Safevilerin İran'da tarih sahnesine çıkmalan ile kullanılır oldu." inanç sistemi vardır ne de "Kızılbaşlar" adı altında Anadolu'da yaşayan bir etnik toplum vardır Yine iddia ediyoruz ki bu, Osmanlı Padişahı Yavuz Se- Sn. Yetkin'in bu görüşü tamamen doğrudur. Bi- zım katılmadığımız ve kınldığımız husus ise onun. "Kızılbaş'' sözcüğü ile "Alevi" sözcüğünü bır ara- da kullanarak adeta bu ıkı sözcüğü anlam, maksat ve icerik yönünden özdeşleştırmeye uğraşır bir gö- rünüm sergilemesidir. Sn Yetkin'in. doğru bulma- dığımız için katılamadığımız bir diğer düşüncesi ise şudur: "....\levi sözü 19'uncu yüzyıklan itibaren kullanılır oldu." YaniSn. Yetkin, "Alevi" sözü 19'uncuyüzyılaka- dar bilinmiyordu. hıç kullanılmıyordu da onun ye- rine "KıaBjaş" sözü kullanılıyordu; "Ale\i" sözu ise birdenbire 19. yüzyıldaicatolupkullanılmaya baş- ladı mı demek istiyorlar acaba?.. "Alevi" sözü, Ali şiası, yani Ali yandaşı anlamm- da, ta Hz. Muhammet zamanından beri kullanıla- gelmektedir. Çünkü "Alevi" sözü, Hz. ,41i'nin yüce erdemine, yiğitliğine. mertliğıne, bilgi gücüne, sa- dakatine, içtenliğine karşı duyulan hayranlığı; onun tüm düşüncelerini benimsemeyı ve onun açtığı çı- ğirda yürümeyi, Ehlibeyt'i (Hz. Muhammed. Hz. Ali, Hz. Faüma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin) Ehli- beyt'in soyunu önder bilmeyi, onlan sevip sayma- yı anlatır. Alevi sözü, 19'uncuyüzyılakadarki tanh \e ede- bi eserlerde gereğince ve yeterince yerli yerinde kullanılmamışsa bunun nedeni. (Alevi) sözünün 19'uncu yüzyıla kadar hiçbir lıteratürde bulunma- yışında değil; Sünni kökenli yazarlann bu sözü kul- lanmaktan ısrarla kaçışlannda, özellikle de her za- man baskı altında tutulan, her fırsatta kınma uğra- tılan Alevi-Bektasj toplumun içinden tarih >azma- ya, eserler vermeye cesaret edebilen bilim ve sanat adamlannın Anadolu'da yetışmeye fırsat ve olanak bulamayışlannda aramak gerekir herhalde. SÜRECEK ÇALIŞANLARIN SORULARI SORUNLARI/YILMAZ ŞÎPAL Askerlik borçlanması ve kıdem tazminatı (3) Özelleştirmenin gündeme gelmesıyle bırlikte. bazı kamu kuru- luşlannda emekli olmaya hak kazanan ışçilenn ış akitlennin hızlı bır biçimde feshedilmekte olduğunu önceki yazılarda belirttik. Bazı kamu kuruluşlannda emeklilik neden gösterilerek iş akti feshedilen işçilere, askerlik borçlanmalan için kıdem tazminatı ödendığini, bazılannda ödenmediğini vurguladık. Askerlik süresinin kıdem tazmınatını öde- meyen kamu kuruluşlan bu uygulamaya, iş aktının işçi tarafındank yaşlılık aylığı ya da toptan ödeme almak amacıyla feshedılmemesı gerekçe göstermektedir. Bu konuda. Maliye Bakanlığı 'nın bir genelgesi ile bir yargı karanna dayanarak işçinin ış aktinin işveren tarafından ve emeklilik nedeniyle feshedilmesi durumunda da askerlik süresi için kıdem tazminatı öden- mesi gerektıgini duyurduk. Bu konuda bir başka yargı karan ise "Kamu kuruluşunda çaltşan işçinin SSK'ye borçlandığı askerlik hizınet süresinin kıdem tazmi- naünın hesabma dahil edilebUmesi için iş aktinin yaşlılık, malullük veya toptan ödeme almak amacıyla işçi tarafından feshedilmesi" gercktiği yönündedir. Kararda şöyle denılmektedir (**) (...) Şayet hizmet akti, aylık ya da toptan ödeme almak amacı dışında başka birnedenle feshedilmiş ise değişik kamu kuruluşlannda geçen hizmet süreleri birleştirilmek suretiyle kıdem tazminatı öden- mesi söz konusu olamaz. Nitekım, dairemizin yerleşik görüşü ve uygulaması da bu doğrultuda olmuştur. Bu kural. Sosyal Sıgortalar Kurumu'na borçlanılan muvazzaf askerlik hizmeti süresinin kıdem tazminatının hesabında kıdeme dahil edilmesı konusunda da aynen geçerlidir. Olayımızda, davacının hizmet akti, tş Kanunu'nun 13. maddesı uyannca ihbar ve kıdem tazminatlan ödenmek suretiyle işveren tarafından feshedilmiştir. İşçinin, fesih tanhınde yaşlılık aylığı al- maya hak kazanmış bulunması (işverenin fesih yazısında davacının emeklilik hakkını kazandığından söz edilsebıle) onunemeîdıyesevk edıldiği anlamma da gelmez. Çünkü, işverenin böyle bir yetkısı yoktur. Gerçekten, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu, zorunlu emeklilik sistemi öngörmemış. yaşlılık aylığından yararlanmayı işçinin kendi isteğine bırakmıştır. fşçi istekte bulunmadıkça. işverenin veya Sosyal Sigortalar Kurumu'nun resen emekliye sevk yetkisi yoktur Öte yandan fesih, bozucu yenilik doğuran bir irade açıklaması olup karşı tarafa ulaşmakla hüküm ve sonuçlannı doğurur. Fesihten sonra meydana gelen olay (Davacının emeklilik için Sosyal Sigortalar Ku- rumu'na başvurması) feshin hukuki sonuçlannı etkılemez. Böyle ol- unca da davacının ış aktini yaşlılık aylığı almak amacıyla feshettiğın- den söz etmek mümkün değildir.(...) (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 10.6.1993 tarih, 199215158 Esas ve 1993/9984 Karar) Sonuç olarak bu konuda yargı iki ayn görüştedir. Maliye Bakanlığı genelgesinde öngörülen uygulama ise iş aktinin gerek işçı, gerekse işverenı tarafından ve emeklilik nedeniyle feshedildiğinde. askerlik süresi ıçın kıdem tazminatı ödeneceği yönündedir. (••) Lebib Yalkın Yayımlan, Cilt AA/13, sıra No: 416 ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Doğan Öz Cinayeti: (7) "Ali YurtasJan'ın ffirarnda... Eski "ülkücü" Ali Yurtaslan m •Aydınlık Yayınlan"nda çıkan "ltiraf")annda, Doğan Öz cinayetınin tetikçisine de yerveriliyor. Ibrahim Çiftçi ıçın "MHPMerkezindekiAdam- Alı Yurtaslan'ın Itırafı" adlı, 1980 basımı kıtapta yazılanlar, özetle şöyle: ''Doğan Öz ve Zafer Üstünel 'ı ölüûren sılahlan Yamtar- çetik sakladı. Salih Dayan'/n Ankara Şubesi Başkanlığı döneminde yönetım kurulu üyeleri ve ışbolümü şöyleydı: Başkan: Salıh Dayan, Ikıncı Başkan: önce Ünal Osma- nağaoğlu/oV Mamak katlıamı ıçın Site Yurdu'ndan otoma- tik sılah verdığı açığa çıktığı ıçın kaçmak zorunda kaldı. Ye- nne Mehmet Yamtarçelık, ikinci başkan oldu. Bunun ikinci başkanlığı döneminde Anayasa Mahkemesı ve Danıştay bombalandı. Salih 'ın emriyle çeşitlı semtlere sjlah ve diğer malzemelerden verdi. Doğan Öz'ün ve Zafer Üjstûnel'ın öl- dürülmesinde kullanılan sılahlan sakladı. Zafer Üstünel'in öl- dürûlmesı emrıni verdi. Bu olaylardan aranmaya başlayın- ca 1978 Aralığında ikinci başkanlıktan aynlarak kaçmaya başladı... Ali Kuzencik. Ibrahim Çiftçı'den sonra Ulus bölgesiso- rumluluğuna getirildi. Ulus'un kesınlıkle ele geçihlmesi is- teniyordu Bunun için Tıcaret Turızm Yüksek Okulu Ali'nin emnne venldi. Istedığizaman okulu Ukıs'ayığıyordu. DTCF öğrencisiydi. Adana'nın Yavuzlar Mahallesi'ndendir."(S. 74-75) (Ibrahim Çiftçi, üç savcıya verdıği rfadesinde, "Ben Ülkü Ocaklan 'na üye değıldim. Fikirolarak ûlkücüydüm'' de- mışti. Oysa, Ulus bolgesi sorumlusu olarak çalıştığı artla- şılıyor.) Ali Yurtaslan'ın "ıtıraflar"\ suruyor "1979'da Mamak Cezaevı'nde Ülkücütenn Durumu: O dönemde hucrede kalan MHP'lılenn ılen gelenlerı şunlar- dı: Muhsin Yazıcıoğlu, Mete Beşen ve arkadaşlan, Ibra- him Çiftçi, Burhan Kavuncu, Selahattin Arpacı M Yam- tarçelık, Nevzat Bor, Isa Armağan, Ertuğrul Alpaslan vb. Hücreden koğuşlara devamh dırektif göndenlırdı: 'Komü- nistlen yaşatmayın, ceza alacaklar çeksin vursunlar' şek- lınde. Dışandan gelen paralar genellıkle bunlara venliyor- du."{S. 85-86) "Avukatlann Rolü:... Avukatlar ıçeriye alet sokma ışinı de yapıyohardı. Ciltli kitaplann ıçıne yapılan özel yerierde sak- ladıklan sustalı çakılan ve falçatalan cezaevine sokuyorlar- dı. Bir defasında Yalçın llik.ll, Ibrahim Çrftçı'ye ikı tane fal- çata verirken yakalandı. 1979 Aralık ayında olan bu olay ört- bas edildı, avukat hakkında takıbat yapılmadı. "(S. 87) "Silahlar avukatlar vasıtasıyla da sokuluyordu. Bir kere- sinde Şevket Can Özbay (I. Çiftçı'nin savunmanı) silahya- kalattı ve bir-iki ayyattı." (S. 88) Kitapta, "7 TİP'linin öldurülmesı" cınayetıne de yer ve- riliyor. Ibrahim Çiftçi bu olayda da var, Ulus Bölgesi Baş- kanı. Cinayetin başı Abdullah Çatlı TİP'lileri evde kıstınp sorgulayan o. Ibrahim Çiftçi yargılanırken, annesi Şemsi, her duruşmaya, Abdullah Çatlı'nın kırmızı Chevrolet özel arabasıyla götürulup getırilıyor! Sezen Öz ile savunman Nezahat Gündoğmuş, bır gün aynı arabada fotoğrafından tanıdıklan birini görüyoriar, Mehmet Ali Ağca'ya benzetı- yorlar. Ağca aranmaktadır o sırada. Abdullah Çatlı'nın ara- basıyla Mamak'a gelryor. Sezen Öz ile Nezahat Gündoğ- muş, yeni bır cinayetin ışlenmesınden korkuyorlar Ya du- ruşma yargıcı Alb. Hamdi Sevinç, ya da savunmanlardan bırı, orneğin Emin Değer oldurulebilır diye düşünüyoriar. O kışıyı bir daha Ülku Ocaklan Ankara Şube Başkanı Ab- dullah Çatlı'nın arabasında görmuyorlar... "Balgat katliamını Şevkat Çetin planladı" diye yazıyor itirafçı Ali Yurtaslan. Şoyle dıyor: "Şevkat bu arada Doğan Öz'ün katilsanığı Ibrahim Çift- çi ile de (Mamak Cezaevı'nde) özel birgörüşme yaptı. Ona Bahçelıevler katlıamından dolayı kımlerın ısmıni verdiğini sormuş. O da Abdullah Çatlı 'nın adını vermekzorunda kal- dığını söylemiş. Şevkat Çetin, Bahçelıevler katliamı dolayı- sıyla yakalanan Turan Demirkıran ile de özel bır görüşme yaptı. Bu görüşme sırasında Isa Armağanfîdam edildi), Çe- tin 'e bırkaç yerde sılah ve telsizler olduğunu söytedi. Çetin de bu adreslen not aidı." (S. 108) Ali Yurtaslan, "Eskı Arkadaşlanma Seslenıyorum"deöi- ği bölümde de, Ibrahim Çıftçı'ye şöyte diyordu: "Dul bir kadın olan annen ne yapmaktadır? Seni okut- mak içın neler çekmişti kımbilır? Ama sen ne yaptın, anne- ni o ihtiyar halinde tüm dertlerıyle başbaşa bıraktın. Şimdi Balgat'takı gecekonduda neyapıyordur, hiç düşündün mü ? Senın yanına gelebilmek ıçın gecenın 3'ünde yola çıkarak ta Balgat'tan Mamak'ayayan gelıyordur. " (S. 125) (Ali Yur- taslan bunlan yazdıktan sonra 12 Eylül oldu. Ibrahim Çift- çi'nin annesi. Abdullah Çatlı'nın kırmızı Chevrolet'iyle Ma- mak'a gelıp gıttı!) Ibrahim Çıftçi'ye savcı Doğan Öz'ü öldürmesi buyruğu- nu veren Hüseyin Kocabaş, uzun süre kaçak yaşadıktan sonra yakalandı. Kıtapta bunlara ılışkın şu bolüm var: "Balıkesir Cezaevı'nde ülkücülerın çıkardığı isyandan sonra Erdem Şenocakve Müştak Karabağ /7e Balıkesir'e gıttık. Burada ısyan Muhsin Yazıcıoğlu'nun (şimdi milletve- kili) emnyle çıkanlmıştı önce cezevinde devrimcıler Ülkü- cü IşçilerDemeğiüyesı Baki Yeşiloğlu'/iu öldürdüler. Ge- nel merkezde otururken bır gün Balıkesir UGD (Ülkücü Gençlik Demeği) Başkanı 'nı Ankara 'ya çağırdılar. Erdem ve Şevkat da vardı. Muhsin Yazıcıoğlu 'Bunun öcü alınmalıdır' dedi. Bunun üzenne cezaevınde isyan çıkanldı Hatırladığı- ma göre ıkı-üç kışı öldürüldü. Bakı'nin öldûrûlmesinde sol- culara yardım eden başgardtyan da öldürüldü Balıkesir'de bir süre kaldım Bu arada Erdal Karakum'u gördüm Hüseyin Kocabaş ve Kemal Turker'le beraber çok lüks bir evde saklanıyorlardı. Erdem Şenocak'la bırlikte on- lann evınde yattık. Bu üçü daha sonra bu evde yakalandı- lar. Bunlan Balıkesir'de Tacettin (Akgenç) barındınyordu. Konuşmamızda Erdal çeşitlı bombalama ışleriyle uğraş- tığını anlattı. Huseyın Kocabaş ise kafayı bozmak durumun- daydı. Hep hag alıyordu. Kendısini teskin ettik. Konuşma- mızda Doğan Öz ve Muzaffer Üstünel "m oldürüldüğü gün- lerde, kendisinin olayyehennde olmadığını kanıtlamak ama- cıyla sahte evraklar düzenlediğinı anlattı. Babasının işyerin- de o günlerde SSK'ye gıdecek bır hasta ıçın işveren yeri- ne ımza attığını söyledı..." (S 53) Hüseyin Kocabaş, kitap- ta anlatıldığına göre daha birkaç cınayete kanşır. (S. 69-S. 106) Kitapta, "ü/toct/'ienn tuylen diken diken eden sahtecilik- leri anlatılıyor Bekleyin . B U L M A C A SEDAT YAŞAYAK 1 2 3 4SOLDAN SAĞA: 1/ Güzei ötüşlü küçük bır kus. 2/ Üstü kapalı olarak anlatma... Dennli- ğı aynı olan sığ su alanı.3/Çanakka- le Savaşlarfnda döktüğü maym- larla üç düşman zırhlısının batma- 6 sını saglamış ge- j mimiz... Türk re- sım sanatında 8 önemli bır grubun Q ad olarak benım- sedığı harfın okunuşu. 4/Ka- lıfornıya'da yetışen 100-130 metre boyunda büyük bır or- man ağacı. 5/ Az sözle çok şey anlatma... Lzaklık işare- tı.6/ Fransa'da bır kent... Ba- kı.7/ tran'ın plaka ışaretı.. Teçhızat. 8/ Boğayı yormak için matadorun kullandığı kırmızı kumaş parçası... Ak- tınyum elementının sımgesı. 9/ Bır soru eki... lyı terbıye edilmemiş, vahşı bınek hayvanı. YUKARID.\N .4ŞAĞIYA: 1/ Fiyat arttınmı. zam. 2/Avustralya'da yaşayan bir cins de- vekusu... Balıkakını. 3/Bahama Adalan'nınbaşkenti... Lit- yum elementinın sımgesı. 4/Tohumlanndan kandılyagı, çi- çeklerinden san boya çıkanlan otsu bir bitki. 5/Ufuklar... Bır devletın başka bir devlete yaptıgı bildıri. 6/ "Fena de- ğıl" örneğınde olduğu gibi, bılınçli hafifsemeye dayanan söz sanatı... "—- seslen sönüyor perde perde ' Atlılar kay- boluyorgüneşın battığı yerde" (Nâzım Hıkmet). 7/Vılayet... Kalın kabuklu bır portakal cınsı. 8/Tavır, davranış... Kâğıt- lan bır arada tutmaya yarayan madenı çengel 9/ Tanntanı- maz... Suyu sıcak olarak yerden çıkan hamam.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle