28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 NİSAN 1995 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER Karamanlis..Yunanıstan'da 1974 sonrası kurulan demokrası Karamanlis'm sıyasal >aşamınm ustalık belgesı nıtelığındedır Gerçekten de 1974-80 yıllan arasında başbakan olarak ulkesının demokratıkleşmesınde becenyle o>nadığı kılıt rolu, onu yuzyılın saygın lıderlen arasına taşımıştır FATİH TAYFUR ODTU Uluslarumsı llışhler Bolumu 2 Dunya Savaşı sonrası kurulan uluslararası du- zen 70'lı yıllarla bırlıkte çozülmeye başlarken Akdenız ın kuzey şerı- #dını oluşturan bırtakım ulkeler onemlı gelışmelere \e bu gelış- melen sırtlayan lıderlenn ortaya çıkışı- na sahne oluyordu tspanyada Kral Ju- an Carlos ve Başbakanı A. Suarez; Por- tekızde M. Soares; Turkıye'de B. Ecevit ve Yunanıstan da K. Karamanlis. Genış anlamda merkez sağ ve sol sıyasal par- tılere mensup bu lıderlenn ortak payda- sı ulkelennde demokratık yapılanma- ları sağlama çabalannda ortaya çık- maktaydı 20 yuzyılın son çeyreğıne ulkelen adına damgalannı vuran bu lı- derlerden 88 yaşındakı K Karamanlis etkın (aktıf) sıyasi hayatını Yunanıstan Cumhurbaşkanı sıfatıyla kapadı Bu >azıda vuzyılın neredeyse tamamına tanık olmuş bu tanıklık esnasında ul- kesındekı gelışmelere, değışıme yon vermış ve yaptıklanyla saygınlık ka- zanmış bır lıberal-muhafazakâr sıyaset adamından Karamanlıs'ten soz edece ğım 1907'de Osmanlı uyruğunda bır Rum (Yunan-Ortodoks) olarak Makedon- ya'nın Küpköy unde (daha sonra Protı) dunyaya gelen Karamanlis çoğu onemlı Yunan sıyasetçısının tersıne sı- yaset dunyasına aıt bır aıleye mensup değıldır 1935 te muhafazakâr Halk Partısf nde başladığı sıyaset yaşamı bo- yunca, beş ayn bakanlık gorevınde bu- lunmuş, toplam 14 yıl Başbakanlık (1955-63 ve 1974-80) yapmış ve son olarak da 1980-85 ve 1990-95 yıllan arasında ulkesının cumhurbaşkanlığı gorevını 10 yıl sûreyle yurütmüştur Uluslararası alanda ılk olarak adını duyurması, 195O'lı yıllann ıkıncı yan- sında ortaya çıkan Kıbrıs sorununa pragmatık yaklaşımı \e sonuç olarak 1960 ta bağımsız Kıbrıs Cumhurıye- tı'nın kurulmasında oynadığı rolle ol- muştur <Vncak o sırada bır krallık olan \unanıstan'da Saray'ın yetkı ve ayrtca- lıklanna ve ordunun sıvıl yetkjden ba- ğımsız konumuna karşı aldığı tavırlan nedenıyle krala ters düşmuş ve bunun uzenne 1963 te başbakanlık gorevın- den ıstıfa ederek Parıs tekı 11 yılhk "kendinden ıstekli sürgurT (self- ımpo- sed exıle) hayatına başlamıştır Pans'te geçırdığı yıllarda Yunanıstan da 1967'de ıktıdan ele geçıren albaylar dıktatorluğune (1967-74) karşı yazıh ve sözlü olarak muhalefet yapan Kara- manlis dıktatorluğun "Kıbrıs bozgu- nn" sonucu çokmesı uzenne "yenı du- zen"ı kurması ıçın ulkesıne gen çağn hyordu Uluslararası düzeydekı saygın- lığı bu tanhten ıtıbaren ulkesınde de mokrasının kurulmasında gosterdığı çaba \e becenyle doruğa çıkıyordu Yunanıstan'da 1974 sonrası kurulan demokrası Karamanlıs'ın sıyasal yaşa- mının ustalık belgesı nıtelığındedır Gerçekten de 1974-80 yıllan arasında başbakan olarak ulkesının demokratık- leşmesınde becenyle oynadığı kılıt rol onu yuzyılın saygın lıderlen arasına ta- şımıştır Ancak her şeyden ote Kara- manlis (lspanya Kralı J Carlos ve Baş- bakanı A Suarez gıbı) soğuk savaş dö- nemı bır otonter- paralamenter duzenın sağ, muhafazakâr başbakanının/sıya- setçısının nasıl 'liberal-muhafazakâr' olabıleceğıne ve asken rejım ertesınde 'demokratık- pariamenter* rejımın ku- ruluşuna bır sıyasetçının nasıl katkıda bulunabıleceğını gostermesı açısından, başanlı bır ornek olarak tanhtekj yennı almıştır Oncelıkle Karamanlis ın (ve çoğu muhafazakâr sağ sıyasetçının) Albaylar Dıktatorlüğu yıllannda aldığı dıktator- luk karşıtı tavır, hemen her goruşe mensup Yunanlıyı 'liberal-muhafaza- kâr' yenı bır sağ ıktıdann demokrasıye geçışı sağlavabıleceğıne ınandınnıştı Karamanlis ın kurduğu Yenı Demokra- sı Partısı Yunan sağının otonterlıkten sıynlıp lıberal bır göruntu aldığını müj delemekteydı Muhafazakâr- sağın bu yenı göruntüsü ılk olarak parlamento grubunun gençleşmesınde ortaya çıkı- yordu Karamanlis partısının mıllerve- kıllerının buyuk bır çoğunluğunun genç lıberal ve sıyasette yenı kışıler den oluşmasına özen göstermıştı Demokratıkleşme yolunda Karaman lıs'ın attığı en onemlı adını tüm de- mokratık özgurluklerı kapsayan bır anayasanın hazırlanmasıydı Bu nokta- dan yola çıkan Karamanlis başkanlı- ğındakı sağ, Yunan sıyasal örgûtünün (establıshment) uç temel öğesı olan krallık ordu \e parlamentoyu demok- ratıkleşme sürecıne uygun olarak va or- tadan kaldmyor ya da bu kurumların demokrası karşıtı eskı rol ve ahşkanlık- lannı btrakmasını sağlayan adımlar atı- yordu tlk olarak hıçbır anstokrat teme le dayanmavan ancak Yunan devletının kuruluşu sırasında vabancı guçler (ln- gıltere, Fransa, Rusya ) tarafından kendı çıkarlanm gözetmek uzere kurul- muş olan ve tanhı boyunca süreklı bır bıçımde başka muhafazakâr- sağ grup larla ıttıfaklar kurarak ılerıcı öğelerı engelleyıcı tavır alan, ülkede ıstıkrar sızlık yaratan krallık Yunan sağının lı den Karamanlis tarafından referandum yoluyla ortadan kaldınlıyordu Böylece Yunan muhafazakâr sağı, asırlık 'kral- cT özellığinden de sıynlıyordu Ikıncı adım ıse ordunun yenıden ya- pılanması ıçın atılıyordu Karamanlıs'e gore ordu, sıyasetten anndınlmalı ve ıl- gı alanı sadece ülkenın savunmasıyla sınırlandınlmalıydı Ancak bunu ya- parken zaten 'diktatörlük yıllan' ve 'Kıbns bozgunu' ıle prestıjını yıtırmış olan orduya, kurulmakta olan demok ratık duzen ıçensınde saygın bır ver de venlmelıydı Bu amaca, ordudan cun- tacı öğelenn temızlenmesı ve cunta lı- derlennın yargılanması ordunun yeni düzene ulusu 'dış tehlikelere'karşı ko- ruyacak bır oğe olarak dahıl edılıp ıç sıyasete mudahale etmesını kesınkts onleyen hukukı bır duzenleme >apıl masıyla ulaşılıyordu Bu, kuruluşundan ben Yunan sıyasal hayatında etkın, mü- dahalecı bır öğe olan ordunun, Kara- manlis tarafından, ulkenın tanhınde ılk kez sıvıl vetkıye bağimlı hale getınl- mesı anlamını taşıyordu Bu durum ay nı zamanda geçmışte ıktıdar ıçın or- duyla ıttıfaktan kaçırunayan Yunan sa- ğının otonter ozellığını de terk ettığını gostermekteydı Karamanlıs'ın, Yunan muhafazakâr sagında gerçekleştırdığı uçuncu ve belkı de en onemlı değışım parlamenter sağ elitın siyasete bakış açısını değıştırmede oynadığı kılıt rol- dur Bu donemde Yunan muhafazakâr sağı, yıne tanhınde ılk kez olarak ulke- de gerçek bır demokratıkkşmeyı sağla- ma çabastna gınyordu II Dünya Sava- şı sonrası yıllann odunsüz bılınçsız, 'körü korune-anti komünist' ve otonter Yunan sıyası sağ elitı, bu ozellığını terk edıp, solun butun oğelennı kurulmakta olan duzene dahıl etmeye çalışıyordu Boylece örgutlenme ve yasal olarak sı- >aset >apma demokratık kurallar çer- çevesınde solun ıç savaştan ben dışlan mış butün unsurlarına açılıyordu Bır başka deyışle bu, ıç savaşla bırlıkte ya- saklanan Yunan Komünist Partısı'nın de vasallaşması demektı Karamanlis dış polıtıkada da Yunan sağının yaşadığı değışımı yansıtıyordu 11 Dunya Savaşı sonrası adanmış bır bıçımde Amenka yanlısı bır dış polıtı- kaya destek veren "Vunan sağı, 1974 te Karamanlıs'le çarpıcı bır bıçımde Amenka ya meydan okuyor, ıkı ulke arasında daha dengelı bır ılışkının ku- rulmasını sağlayıcı adımlar atıyordu Dış polıtıkada onemlı bır başka nokta da Karamanlıs'ın bıtmez tûkenmez bır gayretle Yunanıstan'ı Avrupa Toplulu ğu nun tam uyesı yapma yolunda ızle dığı pohtıka ıdı Bu ıkı yonelım de (ABD karşıtlığı ve Avrupa'ya yönel- me) Yunanıstan'ın Amenka'yı dıkta- torluk Avrupa'yı demokratık rejımlerle özdeşleştırmesının sonuçlan olarak or- taya çıkıyordu Uçüncu bır nokta da Karamanlıs'ın Turkıye ve Yunanıstan arasındakı -Kıbns dahıl sorunlann ba- nşçı ve daha da önemlısı 'ikili görnş- meİer' yoluyla çözulmesı yolunda gös- terdığı çabaydı Ancak bu donemde Turkıye de, Kıbns Harekâtı'nı gerçek- leştıren B Ecevit hükumetının ıktıdar- dan aynlması ve Yunan halkının haksız bır bıçımde ruh dunyasına (psyche) ış- letılmış olan Turk karşıtlığı, belkı de ıkı ulke arasındakı sorunlara gerçekçı çozümler ıçın kalıcı adımlar atabılecek ıkı lıdere bu olanağı vermıyordu Karamanlis, 1980'de -bu kez ulkesı- nın cumhurbaşkanlığı ıçın- başbakanlık gorevınden aynlırken ıktıdarda geçırdı- ğı gende kalan 7 yılda, ulkesınde de- mokratıkleşmey ı gerçekleştırmış, Yu- nanıstan'ı Avrupa Topluluğu'nun tam uyesı yapmış, ulkesını maceralara sü- rüklemeden çıkarlanm savunmaya ça lışmış, uzlaşmayı arama çabasında ol- muş saygın ve gûvenılır lıberal- muha- fazakâr devlet adamı portresı çızmıştır Cumhurbaşkanlığının 1 donemının ba şında (1981) başbakanlık görevını 'sos- yalist' A. Papandreu ya venrken gende kalan yıllarda ulkesınde gerçekleştırdı- ğı demokratıkleşmenın meyvesını alan bır sıyasetçının ıç huzurunu ve sevıncı- nı y aşav abılmıştır Her ıkı cumhurbaşkanlıSı donemınde de (1980-85 ve 1990-95 )"hem ulkesın- de hem de dış dunyada Yunanıstan'dakı ıstıkrann emnıyet supapı olarak goru- len Karamanlis, kısa bır sure önce etkın sıyasal hayatına nokta koydu Bûyuk dedelerınden bırısının Karaman'dan (yanı Anadolu'dan) olması buyük olası- lık olan, Osmanlı uyruğu olmuş, Küp- köy lü (Protılı) komşumuz Konstantı- nos Karamanlı (s)'ya / (e) ıçten bır güle güle derken Turk-Yunan ılışkılerının normalleşmesı ve çozüm yoluna gırme- sının 'yeni Karamanlis'lere hatta onu aşacak sıyaset adamlarının artmasına gereksınım duyduğunu düşunüyorum ARADABİR ÇELtK GÜLERSOY 13Nisan190931 mart Cumhurıyet ın yazı aılesıne "tekrar" gınş tarıhımden bırkaç gun once geçtığı ıçın, bu yazımı ona yetıştırememıştım Ama bır kaybımız yok Çunku hıcn 31 mart mıladı 13 nısana denk duşuyor Yakın geçmışımdekı vahım bır dayın tanhı bu Bı- zım lıse ve unıversıte yıllanmızda yaygın bır bıçımde okutulurdu Sonra ne olduysa ders programlanndan çıkmış 10-15 yıl var kı, bızım kuruluşta hangı gence sorsam net bır yanrt alamıyorum Bundan da olayın oğretım çerçevesınden bılınçte çıkarılmış olduğu an- laşılıyor Başlangıçta bunu da yumuşak bır adlandırma ıle "eğıtımde cumhunyet oncesıne dönuş" denebılecek akımlann etkısı ıle yorumlamıştım Bır suredır, daha ıncesını duşunuyor ve belkı "//; sıhhatte olsunlar"ın "gorduğu luzum" sonucu olarak gundemden kaldınlmış olabıleceğını hesaba katıyo- rum Gerçekten de cumhurıyetın her bakımdan guçlu ve ulkenın yuzde yuz guvenlı olduğu donemlerde rahat- ça konuşulup ogretılen bır "acı tecrube" ıçın, bırçok dengenın değıştığı yenı zamanlarda yaygın ve stan- dart eğrtımın programından çıkanlıp tanh ve uzmanlık araştırmacılarına bırakılmasında "toplumsal yarar" gorulmuş olabılır Çunku olay, eskı deyımle "teşeum" edılecek yanı ancak urpererek anılacak bır konudur Askenn bır bo- lumunun, sıvıl kışkırtmalarla ustlenne sılah çevırmesı ve dın devtetı davasına duşmesı ımparatorluğun ço- kuşunde yaşanmış bırçok facıadan bın olarak, tıpkı bır konak yangmında, kınşlenn bırer bırer tutuşup ın- mesı gıbı, yaşanmış ve ancak başka bır asken guç olan Rumelı'den gelen duzenlı bırlıkler tarafından bastırılabılmıştı Tanh perspektıfine oturtularak bakıldığında, olay II. Mahmud'un anarşık yenıçenlığı kaldınp yenne dtsıp- lınlı bır ordu kurmasından bu yana ve tam 84 yıl son ra, Osmanh'da tekrar ve ılk kez, asken gucun sarsıl- mış olmasını rfade eder Ustelık tanhtekt yenıçen ısyanlannın hepst, sık sık "dın ve şerıaV sloganlarına sanldığı halde gerçekte para ısteklennden kaynaklandığı ıçın o koşul yenne getırılınce her seferınde bastırılmış çapul hareketlen ıken 31 Mart'takı ayaklanma, yuzde yuz oranda "şe- nat" ıstemıne dayalı ve yıne tanhte ılk kez "ıdeolojık" bır gelışme ıdı Yaşanan bu tecrube, cumhunyet donemınde I. H. Uzunçarşılı'nın I. H Danışmend'ın, D. Avcıoğ- lu'nun ve en son Prof Sina Akşın'ın etutlen ıle cıddı olarak ıncelemeye alınmıştır Ayrıca bırçok anı krtap- larında, değerlı bılgıler vardır Bunlarda olayı yavaş yavaş hazırlamış etkenler olarak, ordu ıçındekı eğrtım ve oğrenım gormuş su- baylarla "alaylı" denılen, pratıkten gelme subay ve astsubaylann ortaya çıkan ıkılemı, medrese mollaiarı- nın askere alınmaya başlanması ıle çıkarlarının bozul- ması ve meşrutıyete karşı saray çevrelennın reaksıyo- nu gıbı "ıç koşullar" araştırılmıştır Butun bu faktor- ler, ayn ayn vardır ve gerçektır Fakat ışın onlarla baş- layıp bıtmedığı de bellıdır Şundan dolayı Osman lı'nın çokuşunde hıçbır gelışme dış tezgâh olmadan sahneye çıkmıyordu Bu gerçegı hıç unutmamak ve lyı bellemek gerekıyor Avcıoglu kıtabmın adına "dış parmak" eklemesıyle bıle ışın bu yanını ılk kez ınceledığı gıbı gazetecı Ah- met Emın Yalman da ondan once anılannda ısyanın tamamen "Ingılız orgafıızasyonu olduğunu açıkça yazmıştır (Kendısı Amenkan yanlısı olduğu ıçın) Benım yakınlarda keşfettığım onemlı çok onemlı bır kaynak bu "ıddıaya" epeyce kesınlık kazandırdı Amenkan elçılığının, 31 Mart ı yaşamış musteşan- nın anılan Musevı kokenlı çok lyı eğrtım gormuş bu dıplomat (Levvıs Eınsteın), Yalman'ı doğrulayan bıl- gıler venyor Pekı, kuzeydekı adadan, majestelerının hukumetı, Yakındoğu'yu o tarıhlerde parmağında oynatan genel polrtıkası ıçınde, Osmanlı payıtahtında bu oyunu nıye tezgâhlasın'? Onun çok mantıklı bır açıklamasını, Amerıkalı dıplomat yazıyor Ama once genel çızgılen Arkası 6. sayfada Sinemada eleştirinin sefaleti SERDAR KARAKAYÂ S ınema, senaryosuz yönetmensız, yapımcısız, teknık altyapısız, seyır- cısız salonsuz var olamayacağı gı- bı tum bu özne ve nesnelere olduğu kadar yazına, eleştınye ya da eleş- tırmene de gereksınım oluyor Sı- nema yazını ve eleştınsı olmadan bır sınema tanhınden de soz edemeyız Olursa da bunun sağlıksız ve eksık olacağı açıktır Meün Erksan eleştın ve eleştırmenlerle ılgılı olarak şunlan soylüyor "EJestiri bir edebiyat, bir yazın turudur.. Eleştinnın kavnaklan. tarih, felsefe, toplumbılım. ekonomu sanat tanhı, bi- üm tanhı, duşunce tanhı. estetık ve etıktır. Eleş- tiri vc eleşbncL, ancak salt bır duşunce ozgurlu- ğunun gerçekleştıgı ortamda var olabilır \arab- cı >e dt-Mtken bır eleştın, varatıcının venı bir ya- ratma \-apmasina etken olur Varatıcılıktan yok- sun. durağan ve basmakalıp bır eleştın yaraücı- yı olumsuz yonde etkiler" (1). Bunca yılhk bınkımınden. sağlıklı, etkıleyıcı ve yaratıcı denebılecek çok az sayıda sınema yazan ve eleştırmenı çıkarabılen Turkıye sıne- ması her alanda duyduğu yalnızlığı, ıtılıp kakıl- mayı eleştın ve yazın alanmda da duymaktadır Sınema eleştınsı ve eleştırmenı demek tek ba- şına yeterlı olamıyor Batı'dakı kurumlaşmış yapıya baktığımızda, film eleştınsı, fılm değer- lendırmesı, fılm tanhı, film tanıtımı, film kura- mı, fılm yorumu gıbı aynşmayı görebılınz Bırbınyle sıkı ılışkı ıçınde olan bu aynmlaşmış yapı yenı tartışmalar, kuçuk sorular açarak sı- nema kultürünun ve sınemanın gelışmesını ve çağcıllaşmasını hızlandırmaktadır Oysa Turkı- ye sınemasında boyle bır yapılaşma olmadığı gıbı sınema yazarlanmızın hem kuramdan, ta- nhten, hem de tanıtımdan, eleştınden anlamak (') gıbı özellıklen vardır Günluk ya da haftalık basında, gostenme çıkmış çıkacak filmler hak- kında yıldızlı tablolar duzenleyıp bırkaç satırla fılmın konusundan söz eden bu "eleştintıen- ler", panellerde. söyleşılerde, attıkları zaman mangalda kül bırakrnazlar Bu turden yazarlar "çozümleyici eleştiri"den haberlı olmadıkları gıbı sosyolojı, tarıh psıkolojı, antropolojı ve obür bılımlerden, bılgı dısıplınlennden nasıple- nnı alamamışlardır Majorlar denılen ABD çı kışh fırmalann yayım organı durumundakı der gılerde, sade suya tınt "popcom" fılmlere, bıl dık Amenkan tarzı sınemaya ovguler duzen yıne medya patronlannın ozel televızyon ka nallarına sınema programı yapıp yoz sınema- nın ışgalcı sınemanın tanıtıcılığına soyunanlar bu türden yazarlardır Turkıye'de sınema ustune yazanlann (artık eleştırmen demeye pek azı dışında- dılım var- mıyor) düştuklen endışe vencı bır başka yanlış, fılmlen, fılmlerle karşılaştırarak değerlendır- melendır "O film şu filme göre şöyledir, oysa öbfir filmde_."gıbılerden uzayıp gıden eleştın teranelen populıst olmanın ötesıne geçeme- mektedır Ustelık bu rür yazılarla, var olan kı- sıtlı yerlı fılm ızleyıcısını olumsuz anlamda yonlendmp zarar da vermektedırler Sınema uzenne yazan ınsanlann kulvarlannı kesın çızgılerle behrlemesınde sayısız yararlar vardır Kuramın eleştınyle, sınema tanhının guncelle ıletım ve etkıleşım ıçıne gırdığı bır sı- nema yazını ortamı yaratılmalıdır Ömer Ka- vur bır söyleşısınde, "_Eleştirmenler de kendi görüşlerini, duşüncelenni, dmgularını açıkça ortaya koymalı ve kendılennı gelıştırmelıdırier. Cenellikle şabionlaşmış duşuncelen hâlâ savun- maya çalışıyorlar. Yeni bir izieyid kitlesi oluştu- racaksak, bu yalntzca smemacüann çabalanvla olnıaz. Sinema vazarlannın, salon ışletmecılen- nin genış kapsamlı tavır almalan gerekli"der- ken bu durumu açıklıkla ortaya koymaktadır (2) ABD merkezlı yayılmacı sınema kultürunün başovücusü olarak gözukenler ortamın ısındığı, rollenn değıştığı, genç bır sınema hareketının başladığı bu donemde, çark edıp "yeni bir sine- ma yazını", çızgısını değıştıren dergı, kabuk değıştıren sınema eleştırmenlığı yaygaralan koparmava başladılar Serhat Ozturk'ün de belırttığı gıbı "_ Efcşti- ri, yaşanan bunca şeyden sonra bile sürekli ku- lağı çekilen haylaz bir oğrenci. Tartışmaya gctin- ce bırbirlerini karalama ıçın varlar Kazara biri aykın bir şey söylerse, raküar buzlanıp kafcm- ler sivriltiliyor. Handiyse herkes, kendinden bir oncekıne -bir sonrakıne kalkıp, "btz yitik kuşa- ğjz" (3) dıye ağlarken toplumculuğun yakası da bır türlü bırakılmıyor Tek erdem toplumcu ol- mak olduğundan, bırey olmak gıbı bır kaygı ta- şıyorlar Çelışkılen rahatsız etmıyor bunlan Türk smemasının sağlıklı bır eleştırmenler, sınema tanhçılen, kuramcılar, tanıtımcılar vd yetıştırebılmesı, köhne Yeşılçam zıhnıyetının ve ılışkılennın yıkılmasından sonra başlayaca- ğa benzer Bunun ılk beltrtılen, yenı yonetmen- ler kuşağı ıle kendını duyumsatmaya başlamış- tır (1) "Nesnel-Öznel" Metın Erksan ve Sınema Sayı 8 S 19 (2) "Eleştın Kurumu Türk Sınemasının Ge- nsınde Kalmıştır" Ömer Kavur ve Sınema Sa- yı 8S45 (3) " Ya Gıdı Hodn Ya" Serhat Oztürk ve Sı- nema Sayı 1 S 9 TARTIŞMA Gıda yasası zorunluluktur S on gûnlerde güncellık kazanan konu Almanya'ya dış satımı yapılan ve oradakı Tûrkler tarafından tuketılen kırmızı pul bıberlenn yapılan anahzlennde normalın (tolerans lımıtuıın) 50 kat uzennde Aflatoksın bulunduğu gerekçesıyle tuketımının ve ulkeye gınşının yasakalanmasıdır Bılındığı uzere hububat, sebze, meyve, yağlı tohumlar (ayçıçeğı, soya, fındık, fıstık vb) ve yemlenn hasat edılmelen, taşınmalan sırasında zedelenmelen, depolama \e pazarlama aşamalannda uygun sıcakhk ve rutubet derecelenne ozen gostenlmemesı sonucu oluşan mıkotoksınler (kuf mantarlan) bu tûr gıdalan tuketenlerde akut v e kronık zehırlenmelere neden olurlar Sorun, kırmızı pul bıber ve aflatoksın olayı değıldır Benzen sorunlar et, et ürünlen, süt, sut ürunlen, ekmek ve unlu mamuller, şekerlemeler, su, sebze, meyve ve bunlann turevlennde de gundeme gelmektedır Burada vurgulanması gereken en onemlı nokta, ulkemızde sağlıklı ve kahtelı gıda uretımının yapılmadığı, denetım ve kontrol hızmetlennın etkın ve venmlı olmadığı gerçeğıdır Tanm ve hayvancılıkta venmlılığı arttırmak amacıyla yapay yem ve yapay gubrenın yaygın kullanımı, tanm ılaçlan (ınsektısıtler), anrıbıyotık ve hormon kullanımı, gıdalann vıtamın ve mınerallerce zengınleştınlmesı, katkı maddelennın bılınçsız ve denetımsız kullanımı, uretım - ışleme - hazırlama aşamalannda kullanılan araç - gereç ve teknolojının eskı ya da yenı oluşu, uretımde çalışanlann nıtelıklen, üretım yerlennde hıjyen ve sanıtasyon kurallanna uyulmaması, gıda maddelennın taşınması, saklanması, depolanması ve satış yerlenndekı olumsuz koşullardan kontamıne olmalan sonucu kaynakta başlayan kırlılığı dıyetımıze kadar ulaşabılmektedır Sorun bu kadarla da kalmamakta, toksık metal ıyonlan, boyalar, deterjanlar, plastık madde kalıntılan, radyoaktıf madde kalıntılan da gıda maddelennın kırlılığıne neden olmaktadır Tümbu olumsuzluklannın kavnağında ıse kapsamlı, çağdaş bır gıda yasasının yokluğu yatmaktadır Yonetıcılerce süreklı halk sağlığından soz edılmekte, mental ve fızıksel gehşmenın yeterlı ve dengelı beslenme ıle olabıleceğı vurgulanmaktadır Oysa sağlıklı olmanın sağlıklı ve kahtelı gıda tüketımı ve doğal bır çevre ıle olabıleceğı gerçeğı unurulmakta "koruyucu sağlık hıznıetleriT 'nın en başında yer alması gereken "gıda güvenliğTkonusu gozardı edılmektedır Turkıye'de gıda guvenlığı konusuna ılk kez 1961 Anayasası'nın 52 maddesıne yer venlmış ve 1963 yılında hazırlanan MEHTAP (Merkezı Hukümet Teşkılatı Araştırma Projesı) raporunda konunun onemı vurgulanmıştır 1985 yılından başlayarak bır gıda yasasma gereksınım olduğu konusu DPT (Devlet Planlama Teşkılatı) tarafından hazırlanan plan ve programlarda da yer almış ve almaktadır K 1994'e kadar gıda yasası yururluğe girmiş olacak. 1988'e kadar gıda Idrleıunelerinden kaynaklanan sağhk tehlikelerini önemli olçude azaltnuş olarak tuketicileri zararb katkı maddelerinden korumak için gereken öntemler uygulamaya konmuş oîacakür" denıldığı halde bugune dek sonuç alınamamıştır Yaklaşık 30 yıldır konu gundemde tutulmasına karşın, sorunu çozecek bır gıda yasasının çıkanlmayışında, konuya hıçbır sıyasal partının programında yer venlmemesı ve halkın çoğunluğunun soruna duyarsızlığı yatmaktadır 2000'h yıllara yakJaşırken ınsanlann sağlıklı yaşam hakkı ıle doğrudan ılgılı bır konuda yonetıcılerın gunün koşullanna uygun, geleceğe yönelık bır gıda pohtıkası belırleyememış olmalan düşundurucudur Nazım Ozgen Uzm Bıyolog PENCERE GAP'ı Kutlarken BAP"ı Düşünmek!••• GAP ne demek'' Bılım ve teknolojı demek Uygariık demek Işık demek Su demek • Anadolu'nun guneydoğusunda doğayı değıştı- ren bır tasarım gerçekleşıyor aşama aşama yurur- luğe gıren GAP'a gonul vermeyen yok1 Emek ve- renlen de halk şukranla bağrına basacak Işın ıçıne bır de kuçuk polıtıkanın cucelığı gırme- se ne guzel olacak1 Şanlıurfa Tunelı'nden Harran'ın çatlak toprağına ılk venlecek su ıçın duzenlenen torende Başbakan Çıller'ı şoyle çağırıyorlar "Çağları ve dağlan delen Başbakan' " GAP buyuk bır tasarımdır, bu kadar kuçukluğe sığmaz • Guneydoğu da doğa değışecek Insanoğlu, bır vakıtler dağlarda ovalarda başı- boş dolaşan vahşı atları yakalayıp gem vurmuş, ehhleştırmıştı, şımdı vahşı suları dızgınleyıp terbıye edıyor, atın enerjısınden yararlanırcasına sulann gı- zıl guçlerını kullanıyor, Anadolu'nun doğasında bu sureç yaşanıyor, Fırat ve Dıcle yuksek duvartann berısınde toplanıyor, goller oluşturuluyor, akarsu- • yun gucunu elektrığe donuşturen çarklar kurulu- yor, kuraklıktan çatlamış topraklara damar damar < yayılan kanallar yapılıyor arklar açılıyor Guneydoğu'da doğa canlanıyor Ya batıda ne oluyor'? • Soylenceye gore atalarımız Orta Asya'da yaşar- larken o toprakları kapsayan buyuk bır ıçdenız var- mış Zamanla bu ıçdenız kurumuş , Kuraklıktan 'el aman' dıyen Turkler, çadırlarını toplayıp atlarına bınerek Anadolu'ya gelmışler, - 1071 'den ben postu bu topraklara sermışız ' Ancak Anadolu'nun da guzelım bır ıçdenızı var- ken, değennı bılememışız Marmara'yı yok etmedık mı' Batı Anadolu'da gollerı kurutmuyor muyuz 1 Ne- hırlen, derelerı, çaylan, atıklarta zehırlıyoruz, dağın< taşın canına okuyoruz Kırletmedığımız ne kalı- yor 1 ? Denız kaplumbağalarının kokune kıbnt suyu ' ekıyoruz, kuş cennetlennı cehenneme çevırıyoruz, ormanları yakıp açtığımız alanları betonlaştırıyo- ruz Ne denız kaldı batıda, ne hava, ne de su Bıze yalnız GAP yetmez Bır de BAP gerek GAP "Guneydoğu Anadolu Proyesı"dır, BAP, , "Batı Anadolu Projesı" olmalı • Yoksa Anadolu'nun batısı dıye bır şey kalmaya- ' cak • r Doğa zehır zemberek çelışkılerie doludur, ınsan toplumları da çelışkılerın çatışmalarında kımı za- . man akıl durdurucu durumlara suruklenebılır 21 'ına yuzyıla 5 kala Turkıye nın ıçıne duştuğu açmazlarjn çoğu mantığa ters gorunuyor Batıda * yen goğu kııieten, havayı buyuk kentlerde soluna- maz olçude pısleten toplumun GAP'ta davul zur- , nayla duğun bayram etmesı neden"? Batıda do- , ğayı yok eden ınsanın, doğuda doğayı yenıden canlandırması ne anlam taşıyor'? Istanbul'da su yok Olan su pıs Şanlıurfa Tunelı'nden Harran Ovası'na akan ılk .- suda ellennı yuzlerını yıkayanlar ulkemızın çarpıcı <• çelışkısını vurgulamış olmuyorlar mı? GAP, bılıncımızın ışıyan yuzudur bılıncımızın otekı yuzu karanlıkta değıl mı? CEM VAKFI DUYURUSU CUMHURİYETÇİ ECfTİ/M VE KÜLTÜR MERKEZİ VAKFI kısa adı CEM VAKFi'nın 1. olağon Genel Kurulu 28 041995 Cuma gunu saot 14 00'de Pera Palas Otelı salonlannda -çoğunluk sağlanamazsa- 05 05.1995 tanhınde aynı yer ve saatte aşağıdaki gundemle toplanacaktır Prof. Df. İZZETTİIM DOCAN vokıf Başkam 1-Açılışveyoklama 2- Divan seçımı vesaygı duruşu 3- vakıf başkam Prof Dr izzetün Doğan'ın konuş- rmsı 4- Yonetım kurulu faalıyet raporu ıle bilançonun okunması ve yoneöm kurulunun ıbrası 5- 3 yıllığına vakıf başkanı, yonetım ve denetim kurulu uyelennın seçımı 6- şube bırimleri ile divan kurulunun çalışmalannı duzenleyen yonetmelıklenn ha2irlanmasına ve oluşturulacak şubelere muteşebbıs tieyetlenn atan- ması ile divan kurufuna seglecek olanlann belırlen- mesıne aıtyetkının yöneüm kuruluna venlmesı 7-Yenıuyemurecaatlannındeğerlendınlmesıve oylanması 8-Dılekve temennıler 9- Kapamş MESEN OTEL AKÇAKOCA Orman Denız Sessızlık Y P Cuma Cumartesı 1 kışı 2 500 000 TL Bayram 10 12 Mayıs 3 gun Y P 1 kışı 4 200 000 TL Rez 0374 611 4436
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle