Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 13 NİSAN 1995 PERŞEMBE
OLAYLAR VE GORUŞLER
Karamanlis..Yunanıstan'da 1974 sonrası kurulan demokrası Karamanlis'm
sıyasal >aşamınm ustalık belgesı nıtelığındedır Gerçekten de
1974-80 yıllan arasında başbakan olarak ulkesının
demokratıkleşmesınde becenyle o>nadığı kılıt rolu, onu yuzyılın
saygın lıderlen arasına taşımıştır
FATİH TAYFUR ODTU Uluslarumsı llışhler Bolumu
2
Dunya Savaşı sonrası
kurulan uluslararası du-
zen 70'lı yıllarla bırlıkte
çozülmeye başlarken
Akdenız ın kuzey şerı-
#dını oluşturan bırtakım
ulkeler onemlı gelışmelere \e bu gelış-
melen sırtlayan lıderlenn ortaya çıkışı-
na sahne oluyordu tspanyada Kral Ju-
an Carlos ve Başbakanı A. Suarez; Por-
tekızde M. Soares; Turkıye'de B. Ecevit
ve Yunanıstan da K. Karamanlis. Genış
anlamda merkez sağ ve sol sıyasal par-
tılere mensup bu lıderlenn ortak payda-
sı ulkelennde demokratık yapılanma-
ları sağlama çabalannda ortaya çık-
maktaydı 20 yuzyılın son çeyreğıne
ulkelen adına damgalannı vuran bu lı-
derlerden 88 yaşındakı K Karamanlis
etkın (aktıf) sıyasi hayatını Yunanıstan
Cumhurbaşkanı sıfatıyla kapadı Bu
>azıda vuzyılın neredeyse tamamına
tanık olmuş bu tanıklık esnasında ul-
kesındekı gelışmelere, değışıme yon
vermış ve yaptıklanyla saygınlık ka-
zanmış bır lıberal-muhafazakâr sıyaset
adamından Karamanlıs'ten soz edece
ğım
1907'de Osmanlı uyruğunda bır Rum
(Yunan-Ortodoks) olarak Makedon-
ya'nın Küpköy unde (daha sonra Protı)
dunyaya gelen Karamanlis çoğu
onemlı Yunan sıyasetçısının tersıne sı-
yaset dunyasına aıt bır aıleye mensup
değıldır 1935 te muhafazakâr Halk
Partısf nde başladığı sıyaset yaşamı bo-
yunca, beş ayn bakanlık gorevınde bu-
lunmuş, toplam 14 yıl Başbakanlık
(1955-63 ve 1974-80) yapmış ve son
olarak da 1980-85 ve 1990-95 yıllan
arasında ulkesının cumhurbaşkanlığı
gorevını 10 yıl sûreyle yurütmüştur
Uluslararası alanda ılk olarak adını
duyurması, 195O'lı yıllann ıkıncı yan-
sında ortaya çıkan Kıbrıs sorununa
pragmatık yaklaşımı \e sonuç olarak
1960 ta bağımsız Kıbrıs Cumhurıye-
tı'nın kurulmasında oynadığı rolle ol-
muştur <Vncak o sırada bır krallık olan
\unanıstan'da Saray'ın yetkı ve ayrtca-
lıklanna ve ordunun sıvıl yetkjden ba-
ğımsız konumuna karşı aldığı tavırlan
nedenıyle krala ters düşmuş ve bunun
uzenne 1963 te başbakanlık gorevın-
den ıstıfa ederek Parıs tekı 11 yılhk
"kendinden ıstekli sürgurT (self- ımpo-
sed exıle) hayatına başlamıştır Pans'te
geçırdığı yıllarda Yunanıstan da
1967'de ıktıdan ele geçıren albaylar
dıktatorluğune (1967-74) karşı yazıh
ve sözlü olarak muhalefet yapan Kara-
manlis dıktatorluğun "Kıbrıs bozgu-
nn" sonucu çokmesı uzenne "yenı du-
zen"ı kurması ıçın ulkesıne gen çağn
hyordu Uluslararası düzeydekı saygın-
lığı bu tanhten ıtıbaren ulkesınde de
mokrasının kurulmasında gosterdığı
çaba \e becenyle doruğa çıkıyordu
Yunanıstan'da 1974 sonrası kurulan
demokrası Karamanlıs'ın sıyasal yaşa-
mının ustalık belgesı nıtelığındedır
Gerçekten de 1974-80 yıllan arasında
başbakan olarak ulkesının demokratık-
leşmesınde becenyle oynadığı kılıt rol
onu yuzyılın saygın lıderlen arasına ta-
şımıştır Ancak her şeyden ote Kara-
manlis (lspanya Kralı J Carlos ve Baş-
bakanı A Suarez gıbı) soğuk savaş dö-
nemı bır otonter- paralamenter duzenın
sağ, muhafazakâr başbakanının/sıya-
setçısının nasıl 'liberal-muhafazakâr'
olabıleceğıne ve asken rejım ertesınde
'demokratık- pariamenter* rejımın ku-
ruluşuna bır sıyasetçının nasıl katkıda
bulunabıleceğını gostermesı açısından,
başanlı bır ornek olarak tanhtekj yennı
almıştır
Oncelıkle Karamanlis ın (ve çoğu
muhafazakâr sağ sıyasetçının) Albaylar
Dıktatorlüğu yıllannda aldığı dıktator-
luk karşıtı tavır, hemen her goruşe
mensup Yunanlıyı 'liberal-muhafaza-
kâr' yenı bır sağ ıktıdann demokrasıye
geçışı sağlavabıleceğıne ınandınnıştı
Karamanlis ın kurduğu Yenı Demokra-
sı Partısı Yunan sağının otonterlıkten
sıynlıp lıberal bır göruntu aldığını müj
delemekteydı Muhafazakâr- sağın bu
yenı göruntüsü ılk olarak parlamento
grubunun gençleşmesınde ortaya çıkı-
yordu Karamanlis partısının mıllerve-
kıllerının buyuk bır çoğunluğunun
genç lıberal ve sıyasette yenı kışıler
den oluşmasına özen göstermıştı
Demokratıkleşme yolunda Karaman
lıs'ın attığı en onemlı adını tüm de-
mokratık özgurluklerı kapsayan bır
anayasanın hazırlanmasıydı Bu nokta-
dan yola çıkan Karamanlis başkanlı-
ğındakı sağ, Yunan sıyasal örgûtünün
(establıshment) uç temel öğesı olan
krallık ordu \e parlamentoyu demok-
ratıkleşme sürecıne uygun olarak va or-
tadan kaldmyor ya da bu kurumların
demokrası karşıtı eskı rol ve ahşkanlık-
lannı btrakmasını sağlayan adımlar atı-
yordu tlk olarak hıçbır anstokrat teme
le dayanmavan ancak Yunan devletının
kuruluşu sırasında vabancı guçler (ln-
gıltere, Fransa, Rusya ) tarafından
kendı çıkarlanm gözetmek uzere kurul-
muş olan ve tanhı boyunca süreklı bır
bıçımde başka muhafazakâr- sağ grup
larla ıttıfaklar kurarak ılerıcı öğelerı
engelleyıcı tavır alan, ülkede ıstıkrar
sızlık yaratan krallık Yunan sağının lı
den Karamanlis tarafından referandum
yoluyla ortadan kaldınlıyordu Böylece
Yunan muhafazakâr sağı, asırlık 'kral-
cT özellığinden de sıynlıyordu
Ikıncı adım ıse ordunun yenıden ya-
pılanması ıçın atılıyordu Karamanlıs'e
gore ordu, sıyasetten anndınlmalı ve ıl-
gı alanı sadece ülkenın savunmasıyla
sınırlandınlmalıydı Ancak bunu ya-
parken zaten 'diktatörlük yıllan' ve
'Kıbns bozgunu' ıle prestıjını yıtırmış
olan orduya, kurulmakta olan demok
ratık duzen ıçensınde saygın bır ver de
venlmelıydı Bu amaca, ordudan cun-
tacı öğelenn temızlenmesı ve cunta lı-
derlennın yargılanması ordunun yeni
düzene ulusu 'dış tehlikelere'karşı ko-
ruyacak bır oğe olarak dahıl edılıp ıç
sıyasete mudahale etmesını kesınkts
onleyen hukukı bır duzenleme >apıl
masıyla ulaşılıyordu Bu, kuruluşundan
ben Yunan sıyasal hayatında etkın, mü-
dahalecı bır öğe olan ordunun, Kara-
manlis tarafından, ulkenın tanhınde ılk
kez sıvıl vetkıye bağimlı hale getınl-
mesı anlamını taşıyordu Bu durum ay
nı zamanda geçmışte ıktıdar ıçın or-
duyla ıttıfaktan kaçırunayan Yunan sa-
ğının otonter ozellığını de terk ettığını
gostermekteydı Karamanlıs'ın, Yunan
muhafazakâr sagında gerçekleştırdığı
uçuncu ve belkı de en onemlı değışım
parlamenter sağ elitın siyasete bakış
açısını değıştırmede oynadığı kılıt rol-
dur Bu donemde Yunan muhafazakâr
sağı, yıne tanhınde ılk kez olarak ulke-
de gerçek bır demokratıkkşmeyı sağla-
ma çabastna gınyordu II Dünya Sava-
şı sonrası yıllann odunsüz bılınçsız,
'körü korune-anti komünist' ve otonter
Yunan sıyası sağ elitı, bu ozellığını terk
edıp, solun butun oğelennı kurulmakta
olan duzene dahıl etmeye çalışıyordu
Boylece örgutlenme ve yasal olarak sı-
>aset >apma demokratık kurallar çer-
çevesınde solun ıç savaştan ben dışlan
mış butün unsurlarına açılıyordu Bır
başka deyışle bu, ıç savaşla bırlıkte ya-
saklanan Yunan Komünist Partısı'nın
de vasallaşması demektı
Karamanlis dış polıtıkada da Yunan
sağının yaşadığı değışımı yansıtıyordu
11 Dunya Savaşı sonrası adanmış bır
bıçımde Amenka yanlısı bır dış polıtı-
kaya destek veren "Vunan sağı, 1974 te
Karamanlıs'le çarpıcı bır bıçımde
Amenka ya meydan okuyor, ıkı ulke
arasında daha dengelı bır ılışkının ku-
rulmasını sağlayıcı adımlar atıyordu
Dış polıtıkada onemlı bır başka nokta
da Karamanlıs'ın bıtmez tûkenmez bır
gayretle Yunanıstan'ı Avrupa Toplulu
ğu nun tam uyesı yapma yolunda ızle
dığı pohtıka ıdı Bu ıkı yonelım de
(ABD karşıtlığı ve Avrupa'ya yönel-
me) Yunanıstan'ın Amenka'yı dıkta-
torluk Avrupa'yı demokratık rejımlerle
özdeşleştırmesının sonuçlan olarak or-
taya çıkıyordu Uçüncu bır nokta da
Karamanlıs'ın Turkıye ve Yunanıstan
arasındakı -Kıbns dahıl sorunlann ba-
nşçı ve daha da önemlısı 'ikili görnş-
meİer' yoluyla çözulmesı yolunda gös-
terdığı çabaydı Ancak bu donemde
Turkıye de, Kıbns Harekâtı'nı gerçek-
leştıren B Ecevit hükumetının ıktıdar-
dan aynlması ve Yunan halkının haksız
bır bıçımde ruh dunyasına (psyche) ış-
letılmış olan Turk karşıtlığı, belkı de
ıkı ulke arasındakı sorunlara gerçekçı
çozümler ıçın kalıcı adımlar atabılecek
ıkı lıdere bu olanağı vermıyordu
Karamanlis, 1980'de -bu kez ulkesı-
nın cumhurbaşkanlığı ıçın- başbakanlık
gorevınden aynlırken ıktıdarda geçırdı-
ğı gende kalan 7 yılda, ulkesınde de-
mokratıkleşmey ı gerçekleştırmış, Yu-
nanıstan'ı Avrupa Topluluğu'nun tam
uyesı yapmış, ulkesını maceralara sü-
rüklemeden çıkarlanm savunmaya ça
lışmış, uzlaşmayı arama çabasında ol-
muş saygın ve gûvenılır lıberal- muha-
fazakâr devlet adamı portresı çızmıştır
Cumhurbaşkanlığının 1 donemının ba
şında (1981) başbakanlık görevını 'sos-
yalist' A. Papandreu ya venrken gende
kalan yıllarda ulkesınde gerçekleştırdı-
ğı demokratıkleşmenın meyvesını alan
bır sıyasetçının ıç huzurunu ve sevıncı-
nı y aşav abılmıştır
Her ıkı cumhurbaşkanlıSı donemınde
de (1980-85 ve 1990-95 )"hem ulkesın-
de hem de dış dunyada Yunanıstan'dakı
ıstıkrann emnıyet supapı olarak goru-
len Karamanlis, kısa bır sure önce etkın
sıyasal hayatına nokta koydu Bûyuk
dedelerınden bırısının Karaman'dan
(yanı Anadolu'dan) olması buyük olası-
lık olan, Osmanlı uyruğu olmuş, Küp-
köy lü (Protılı) komşumuz Konstantı-
nos Karamanlı (s)'ya / (e) ıçten bır güle
güle derken Turk-Yunan ılışkılerının
normalleşmesı ve çozüm yoluna gırme-
sının 'yeni Karamanlis'lere hatta onu
aşacak sıyaset adamlarının artmasına
gereksınım duyduğunu düşunüyorum
ARADABİR
ÇELtK GÜLERSOY
13Nisan190931 mart Cumhurıyet ın yazı aılesıne "tekrar" gınş
tarıhımden bırkaç gun once geçtığı ıçın, bu yazımı
ona yetıştırememıştım
Ama bır kaybımız yok Çunku hıcn 31 mart mıladı
13 nısana denk duşuyor
Yakın geçmışımdekı vahım bır dayın tanhı bu Bı-
zım lıse ve unıversıte yıllanmızda yaygın bır bıçımde
okutulurdu Sonra ne olduysa ders programlanndan
çıkmış 10-15 yıl var kı, bızım kuruluşta hangı gence
sorsam net bır yanrt alamıyorum Bundan da olayın
oğretım çerçevesınden bılınçte çıkarılmış olduğu an-
laşılıyor
Başlangıçta bunu da yumuşak bır adlandırma ıle
"eğıtımde cumhunyet oncesıne dönuş" denebılecek
akımlann etkısı ıle yorumlamıştım
Bır suredır, daha ıncesını duşunuyor ve belkı "//;
sıhhatte olsunlar"ın "gorduğu luzum" sonucu olarak
gundemden kaldınlmış olabıleceğını hesaba katıyo-
rum
Gerçekten de cumhurıyetın her bakımdan guçlu ve
ulkenın yuzde yuz guvenlı olduğu donemlerde rahat-
ça konuşulup ogretılen bır "acı tecrube" ıçın, bırçok
dengenın değıştığı yenı zamanlarda yaygın ve stan-
dart eğrtımın programından çıkanlıp tanh ve uzmanlık
araştırmacılarına bırakılmasında "toplumsal yarar"
gorulmuş olabılır
Çunku olay, eskı deyımle "teşeum" edılecek yanı
ancak urpererek anılacak bır konudur Askenn bır bo-
lumunun, sıvıl kışkırtmalarla ustlenne sılah çevırmesı
ve dın devtetı davasına duşmesı ımparatorluğun ço-
kuşunde yaşanmış bırçok facıadan bın olarak, tıpkı
bır konak yangmında, kınşlenn bırer bırer tutuşup ın-
mesı gıbı, yaşanmış ve ancak başka bır asken guç
olan Rumelı'den gelen duzenlı bırlıkler tarafından
bastırılabılmıştı
Tanh perspektıfine oturtularak bakıldığında, olay II.
Mahmud'un anarşık yenıçenlığı kaldınp yenne dtsıp-
lınlı bır ordu kurmasından bu yana ve tam 84 yıl son
ra, Osmanh'da tekrar ve ılk kez, asken gucun sarsıl-
mış olmasını rfade eder
Ustelık tanhtekt yenıçen ısyanlannın hepst, sık sık
"dın ve şerıaV sloganlarına sanldığı halde gerçekte
para ısteklennden kaynaklandığı ıçın o koşul yenne
getırılınce her seferınde bastırılmış çapul hareketlen
ıken 31 Mart'takı ayaklanma, yuzde yuz oranda "şe-
nat" ıstemıne dayalı ve yıne tanhte ılk kez "ıdeolojık"
bır gelışme ıdı
Yaşanan bu tecrube, cumhunyet donemınde I. H.
Uzunçarşılı'nın I. H Danışmend'ın, D. Avcıoğ-
lu'nun ve en son Prof Sina Akşın'ın etutlen ıle cıddı
olarak ıncelemeye alınmıştır Ayrıca bırçok anı krtap-
larında, değerlı bılgıler vardır
Bunlarda olayı yavaş yavaş hazırlamış etkenler
olarak, ordu ıçındekı eğrtım ve oğrenım gormuş su-
baylarla "alaylı" denılen, pratıkten gelme subay ve
astsubaylann ortaya çıkan ıkılemı, medrese mollaiarı-
nın askere alınmaya başlanması ıle çıkarlarının bozul-
ması ve meşrutıyete karşı saray çevrelennın reaksıyo-
nu gıbı "ıç koşullar" araştırılmıştır Butun bu faktor-
ler, ayn ayn vardır ve gerçektır Fakat ışın onlarla baş-
layıp bıtmedığı de bellıdır Şundan dolayı Osman
lı'nın çokuşunde hıçbır gelışme dış tezgâh olmadan
sahneye çıkmıyordu Bu gerçegı hıç unutmamak ve
lyı bellemek gerekıyor
Avcıoglu kıtabmın adına "dış parmak" eklemesıyle
bıle ışın bu yanını ılk kez ınceledığı gıbı gazetecı Ah-
met Emın Yalman da ondan once anılannda ısyanın
tamamen "Ingılız orgafıızasyonu olduğunu açıkça
yazmıştır (Kendısı Amenkan yanlısı olduğu ıçın)
Benım yakınlarda keşfettığım onemlı çok onemlı
bır kaynak bu "ıddıaya" epeyce kesınlık kazandırdı
Amenkan elçılığının, 31 Mart ı yaşamış musteşan-
nın anılan Musevı kokenlı çok lyı eğrtım gormuş bu
dıplomat (Levvıs Eınsteın), Yalman'ı doğrulayan bıl-
gıler venyor
Pekı, kuzeydekı adadan, majestelerının hukumetı,
Yakındoğu'yu o tarıhlerde parmağında oynatan genel
polrtıkası ıçınde, Osmanlı payıtahtında bu oyunu nıye
tezgâhlasın'? Onun çok mantıklı bır açıklamasını,
Amerıkalı dıplomat yazıyor Ama once genel çızgılen
Arkası 6. sayfada
Sinemada eleştirinin sefaleti
SERDAR KARAKAYÂ
S
ınema, senaryosuz yönetmensız,
yapımcısız, teknık altyapısız, seyır-
cısız salonsuz var olamayacağı gı-
bı tum bu özne ve nesnelere olduğu
kadar yazına, eleştınye ya da eleş-
tırmene de gereksınım oluyor Sı-
nema yazını ve eleştınsı olmadan bır sınema
tanhınden de soz edemeyız Olursa da bunun
sağlıksız ve eksık olacağı açıktır
Meün Erksan eleştın ve eleştırmenlerle ılgılı
olarak şunlan soylüyor "EJestiri bir edebiyat,
bir yazın turudur.. Eleştinnın kavnaklan. tarih,
felsefe, toplumbılım. ekonomu sanat tanhı, bi-
üm tanhı, duşunce tanhı. estetık ve etıktır. Eleş-
tiri vc eleşbncL, ancak salt bır duşunce ozgurlu-
ğunun gerçekleştıgı ortamda var olabilır \arab-
cı >e dt-Mtken bır eleştın, varatıcının venı bir ya-
ratma \-apmasina etken olur Varatıcılıktan yok-
sun. durağan ve basmakalıp bır eleştın yaraücı-
yı olumsuz yonde etkiler" (1).
Bunca yılhk bınkımınden. sağlıklı, etkıleyıcı
ve yaratıcı denebılecek çok az sayıda sınema
yazan ve eleştırmenı çıkarabılen Turkıye sıne-
ması her alanda duyduğu yalnızlığı, ıtılıp kakıl-
mayı eleştın ve yazın alanmda da duymaktadır
Sınema eleştınsı ve eleştırmenı demek tek ba-
şına yeterlı olamıyor Batı'dakı kurumlaşmış
yapıya baktığımızda, film eleştınsı, fılm değer-
lendırmesı, fılm tanhı, film tanıtımı, film kura-
mı, fılm yorumu gıbı aynşmayı görebılınz
Bırbınyle sıkı ılışkı ıçınde olan bu aynmlaşmış
yapı yenı tartışmalar, kuçuk sorular açarak sı-
nema kultürünun ve sınemanın gelışmesını ve
çağcıllaşmasını hızlandırmaktadır Oysa Turkı-
ye sınemasında boyle bır yapılaşma olmadığı
gıbı sınema yazarlanmızın hem kuramdan, ta-
nhten, hem de tanıtımdan, eleştınden anlamak
(') gıbı özellıklen vardır Günluk ya da haftalık
basında, gostenme çıkmış çıkacak filmler hak-
kında yıldızlı tablolar duzenleyıp bırkaç satırla
fılmın konusundan söz eden bu "eleştintıen-
ler", panellerde. söyleşılerde, attıkları zaman
mangalda kül bırakrnazlar Bu turden yazarlar
"çozümleyici eleştiri"den haberlı olmadıkları
gıbı sosyolojı, tarıh psıkolojı, antropolojı ve
obür bılımlerden, bılgı dısıplınlennden nasıple-
nnı alamamışlardır Majorlar denılen ABD çı
kışh fırmalann yayım organı durumundakı der
gılerde, sade suya tınt "popcom" fılmlere, bıl
dık Amenkan tarzı sınemaya ovguler duzen
yıne medya patronlannın ozel televızyon ka
nallarına sınema programı yapıp yoz sınema-
nın ışgalcı sınemanın tanıtıcılığına soyunanlar
bu türden yazarlardır
Turkıye'de sınema ustune yazanlann (artık
eleştırmen demeye pek azı dışında- dılım var-
mıyor) düştuklen endışe vencı bır başka yanlış,
fılmlen, fılmlerle karşılaştırarak değerlendır-
melendır "O film şu filme göre şöyledir, oysa
öbfir filmde_."gıbılerden uzayıp gıden eleştın
teranelen populıst olmanın ötesıne geçeme-
mektedır Ustelık bu rür yazılarla, var olan kı-
sıtlı yerlı fılm ızleyıcısını olumsuz anlamda
yonlendmp zarar da vermektedırler
Sınema uzenne yazan ınsanlann kulvarlannı
kesın çızgılerle behrlemesınde sayısız yararlar
vardır Kuramın eleştınyle, sınema tanhının
guncelle ıletım ve etkıleşım ıçıne gırdığı bır sı-
nema yazını ortamı yaratılmalıdır Ömer Ka-
vur bır söyleşısınde, "_Eleştirmenler de kendi
görüşlerini, duşüncelenni, dmgularını açıkça
ortaya koymalı ve kendılennı gelıştırmelıdırier.
Cenellikle şabionlaşmış duşuncelen hâlâ savun-
maya çalışıyorlar. Yeni bir izieyid kitlesi oluştu-
racaksak, bu yalntzca smemacüann çabalanvla
olnıaz. Sinema vazarlannın, salon ışletmecılen-
nin genış kapsamlı tavır almalan gerekli"der-
ken bu durumu açıklıkla ortaya koymaktadır
(2)
ABD merkezlı yayılmacı sınema kultürunün
başovücusü olarak gözukenler ortamın ısındığı,
rollenn değıştığı, genç bır sınema hareketının
başladığı bu donemde, çark edıp "yeni bir sine-
ma yazını", çızgısını değıştıren dergı, kabuk
değıştıren sınema eleştırmenlığı yaygaralan
koparmava başladılar
Serhat Ozturk'ün de belırttığı gıbı "_ Efcşti-
ri, yaşanan bunca şeyden sonra bile sürekli ku-
lağı çekilen haylaz bir oğrenci. Tartışmaya gctin-
ce bırbirlerini karalama ıçın varlar Kazara biri
aykın bir şey söylerse, raküar buzlanıp kafcm-
ler sivriltiliyor. Handiyse herkes, kendinden bir
oncekıne -bir sonrakıne kalkıp, "btz yitik kuşa-
ğjz" (3) dıye ağlarken toplumculuğun yakası da
bır türlü bırakılmıyor Tek erdem toplumcu ol-
mak olduğundan, bırey olmak gıbı bır kaygı ta-
şıyorlar Çelışkılen rahatsız etmıyor bunlan
Türk smemasının sağlıklı bır eleştırmenler,
sınema tanhçılen, kuramcılar, tanıtımcılar vd
yetıştırebılmesı, köhne Yeşılçam zıhnıyetının
ve ılışkılennın yıkılmasından sonra başlayaca-
ğa benzer Bunun ılk beltrtılen, yenı yonetmen-
ler kuşağı ıle kendını duyumsatmaya başlamış-
tır
(1) "Nesnel-Öznel" Metın Erksan ve Sınema
Sayı 8 S 19
(2) "Eleştın Kurumu Türk Sınemasının Ge-
nsınde Kalmıştır" Ömer Kavur ve Sınema Sa-
yı 8S45
(3) " Ya Gıdı Hodn Ya" Serhat Oztürk ve Sı-
nema Sayı 1 S 9
TARTIŞMA
Gıda yasası zorunluluktur
S
on gûnlerde
güncellık
kazanan konu
Almanya'ya
dış satımı
yapılan ve
oradakı Tûrkler
tarafından tuketılen
kırmızı pul bıberlenn
yapılan anahzlennde
normalın (tolerans
lımıtuıın) 50 kat uzennde
Aflatoksın bulunduğu
gerekçesıyle tuketımının
ve ulkeye gınşının
yasakalanmasıdır
Bılındığı uzere hububat,
sebze, meyve, yağlı
tohumlar (ayçıçeğı, soya,
fındık, fıstık vb) ve
yemlenn hasat edılmelen,
taşınmalan sırasında
zedelenmelen, depolama
\e pazarlama
aşamalannda uygun
sıcakhk ve rutubet
derecelenne ozen
gostenlmemesı sonucu
oluşan mıkotoksınler (kuf
mantarlan) bu tûr gıdalan
tuketenlerde akut v e
kronık zehırlenmelere
neden olurlar
Sorun, kırmızı pul bıber
ve aflatoksın olayı
değıldır Benzen sorunlar
et, et ürünlen, süt, sut
ürunlen, ekmek ve unlu
mamuller, şekerlemeler,
su, sebze, meyve ve
bunlann turevlennde de
gundeme gelmektedır
Burada vurgulanması
gereken en onemlı nokta,
ulkemızde sağlıklı ve
kahtelı gıda uretımının
yapılmadığı, denetım ve
kontrol hızmetlennın
etkın ve venmlı olmadığı
gerçeğıdır
Tanm ve hayvancılıkta
venmlılığı arttırmak
amacıyla yapay yem ve
yapay gubrenın yaygın
kullanımı, tanm ılaçlan
(ınsektısıtler), anrıbıyotık
ve hormon kullanımı,
gıdalann vıtamın ve
mınerallerce
zengınleştınlmesı, katkı
maddelennın bılınçsız ve
denetımsız kullanımı,
uretım - ışleme -
hazırlama aşamalannda
kullanılan araç - gereç ve
teknolojının eskı ya da
yenı oluşu, uretımde
çalışanlann nıtelıklen,
üretım yerlennde hıjyen
ve sanıtasyon kurallanna
uyulmaması, gıda
maddelennın taşınması,
saklanması, depolanması
ve satış yerlenndekı
olumsuz koşullardan
kontamıne olmalan
sonucu kaynakta başlayan
kırlılığı dıyetımıze kadar
ulaşabılmektedır
Sorun bu kadarla da
kalmamakta, toksık metal
ıyonlan, boyalar,
deterjanlar, plastık madde
kalıntılan, radyoaktıf
madde kalıntılan da gıda
maddelennın kırlılığıne
neden olmaktadır
Tümbu
olumsuzluklannın
kavnağında ıse kapsamlı,
çağdaş bır gıda yasasının
yokluğu yatmaktadır
Yonetıcılerce süreklı halk
sağlığından soz
edılmekte, mental ve
fızıksel gehşmenın yeterlı
ve dengelı beslenme ıle
olabıleceğı
vurgulanmaktadır Oysa
sağlıklı olmanın sağlıklı
ve kahtelı gıda tüketımı
ve doğal bır çevre ıle
olabıleceğı gerçeğı
unurulmakta "koruyucu
sağlık hıznıetleriT
'nın en
başında yer alması
gereken "gıda
güvenliğTkonusu
gozardı edılmektedır
Turkıye'de gıda guvenlığı
konusuna ılk kez 1961
Anayasası'nın 52
maddesıne yer venlmış ve
1963 yılında hazırlanan
MEHTAP (Merkezı
Hukümet Teşkılatı
Araştırma Projesı)
raporunda konunun
onemı vurgulanmıştır
1985 yılından başlayarak
bır gıda yasasma
gereksınım olduğu
konusu DPT (Devlet
Planlama Teşkılatı)
tarafından hazırlanan plan
ve programlarda da yer
almış ve almaktadır
K
1994'e kadar gıda yasası
yururluğe girmiş olacak.
1988'e kadar gıda
Idrleıunelerinden
kaynaklanan sağhk
tehlikelerini önemli olçude
azaltnuş olarak
tuketicileri zararb katkı
maddelerinden korumak
için gereken öntemler
uygulamaya konmuş
oîacakür" denıldığı halde
bugune dek sonuç
alınamamıştır
Yaklaşık 30 yıldır konu
gundemde tutulmasına
karşın, sorunu
çozecek bır gıda
yasasının
çıkanlmayışında, konuya
hıçbır sıyasal partının
programında yer
venlmemesı ve halkın
çoğunluğunun soruna
duyarsızlığı yatmaktadır
2000'h yıllara
yakJaşırken ınsanlann
sağlıklı yaşam hakkı ıle
doğrudan ılgılı bır konuda
yonetıcılerın gunün
koşullanna uygun,
geleceğe yönelık
bır gıda pohtıkası
belırleyememış olmalan
düşundurucudur
Nazım Ozgen
Uzm Bıyolog
PENCERE
GAP'ı Kutlarken
BAP"ı Düşünmek!•••
GAP ne demek''
Bılım ve teknolojı demek
Uygariık demek
Işık demek
Su demek •
Anadolu'nun guneydoğusunda doğayı değıştı-
ren bır tasarım gerçekleşıyor aşama aşama yurur-
luğe gıren GAP'a gonul vermeyen yok1
Emek ve-
renlen de halk şukranla bağrına basacak
Işın ıçıne bır de kuçuk polıtıkanın cucelığı gırme-
se ne guzel olacak1
Şanlıurfa Tunelı'nden Harran'ın çatlak toprağına
ılk venlecek su ıçın duzenlenen torende Başbakan
Çıller'ı şoyle çağırıyorlar
"Çağları ve dağlan delen Başbakan' "
GAP buyuk bır tasarımdır, bu kadar kuçukluğe
sığmaz
•
Guneydoğu da doğa değışecek
Insanoğlu, bır vakıtler dağlarda ovalarda başı-
boş dolaşan vahşı atları yakalayıp gem vurmuş,
ehhleştırmıştı, şımdı vahşı suları dızgınleyıp terbıye
edıyor, atın enerjısınden yararlanırcasına sulann gı-
zıl guçlerını kullanıyor, Anadolu'nun doğasında bu
sureç yaşanıyor, Fırat ve Dıcle yuksek duvartann
berısınde toplanıyor, goller oluşturuluyor, akarsu- •
yun gucunu elektrığe donuşturen çarklar kurulu-
yor, kuraklıktan çatlamış topraklara damar damar <
yayılan kanallar yapılıyor arklar açılıyor
Guneydoğu'da doğa canlanıyor
Ya batıda ne oluyor'?
•
Soylenceye gore atalarımız Orta Asya'da yaşar-
larken o toprakları kapsayan buyuk bır ıçdenız var-
mış
Zamanla bu ıçdenız kurumuş ,
Kuraklıktan 'el aman' dıyen Turkler, çadırlarını
toplayıp atlarına bınerek Anadolu'ya gelmışler, -
1071 'den ben postu bu topraklara sermışız '
Ancak Anadolu'nun da guzelım bır ıçdenızı var-
ken, değennı bılememışız
Marmara'yı yok etmedık mı'
Batı Anadolu'da gollerı kurutmuyor muyuz
1
Ne-
hırlen, derelerı, çaylan, atıklarta zehırlıyoruz, dağın<
taşın canına okuyoruz Kırletmedığımız ne kalı-
yor
1
? Denız kaplumbağalarının kokune kıbnt suyu '
ekıyoruz, kuş cennetlennı cehenneme çevırıyoruz,
ormanları yakıp açtığımız alanları betonlaştırıyo-
ruz
Ne denız kaldı batıda, ne hava, ne de su
Bıze yalnız GAP yetmez
Bır de BAP gerek
GAP "Guneydoğu Anadolu Proyesı"dır, BAP, ,
"Batı Anadolu Projesı" olmalı •
Yoksa Anadolu'nun batısı dıye bır şey kalmaya- '
cak
• r
Doğa zehır zemberek çelışkılerie doludur, ınsan
toplumları da çelışkılerın çatışmalarında kımı za- .
man akıl durdurucu durumlara suruklenebılır
21 'ına yuzyıla 5 kala Turkıye nın ıçıne duştuğu
açmazlarjn çoğu mantığa ters gorunuyor Batıda *
yen goğu kııieten, havayı buyuk kentlerde soluna-
maz olçude pısleten toplumun GAP'ta davul zur- ,
nayla duğun bayram etmesı neden"? Batıda do- ,
ğayı yok eden ınsanın, doğuda doğayı yenıden
canlandırması ne anlam taşıyor'?
Istanbul'da su yok
Olan su pıs
Şanlıurfa Tunelı'nden Harran Ovası'na akan ılk .-
suda ellennı yuzlerını yıkayanlar ulkemızın çarpıcı <•
çelışkısını vurgulamış olmuyorlar mı?
GAP, bılıncımızın ışıyan yuzudur bılıncımızın
otekı yuzu karanlıkta değıl mı?
CEM VAKFI
DUYURUSU
CUMHURİYETÇİ ECfTİ/M VE KÜLTÜR MERKEZİ
VAKFI kısa adı CEM VAKFi'nın 1. olağon Genel
Kurulu 28 041995 Cuma gunu saot 14 00'de Pera
Palas Otelı salonlannda -çoğunluk sağlanamazsa-
05 05.1995 tanhınde aynı yer ve saatte aşağıdaki
gundemle toplanacaktır
Prof. Df. İZZETTİIM DOCAN
vokıf Başkam
1-Açılışveyoklama
2- Divan seçımı vesaygı duruşu
3- vakıf başkam Prof Dr izzetün Doğan'ın konuş-
rmsı
4- Yonetım kurulu faalıyet raporu ıle bilançonun
okunması ve yoneöm kurulunun ıbrası
5- 3 yıllığına vakıf başkanı, yonetım ve denetim
kurulu uyelennın seçımı
6- şube bırimleri ile divan kurulunun çalışmalannı
duzenleyen yonetmelıklenn ha2irlanmasına ve
oluşturulacak şubelere muteşebbıs tieyetlenn atan-
ması ile divan kurufuna seglecek olanlann belırlen-
mesıne aıtyetkının yöneüm kuruluna venlmesı
7-Yenıuyemurecaatlannındeğerlendınlmesıve
oylanması
8-Dılekve temennıler
9- Kapamş
MESEN OTEL AKÇAKOCA
Orman Denız Sessızlık
Y P Cuma Cumartesı 1 kışı 2 500 000 TL
Bayram 10 12 Mayıs
3 gun Y P 1 kışı 4 200 000 TL Rez 0374 611 4436