04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet tmtiyaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı. Orhan Erinç # Genei Yayın Koordınatonr Hikmet Çetinkaya # Yazıişlerı Mudurlerr Ibrahim Yddız (Sorumlu). Dinç Tayanç 9 Haber Merkezı Muduni Hakan Kara 0 Görsel Yönetmen Fikret Eser Dış Habcrler Erguo Balcı • Istıhharat: Yalçın Çakır • Yayın Kurulu llhan Sclçok Ekonomr BülentKızaolık* Radyo-TV: Uygar Eremekur (Başkan), Orhan Erinç, Oktay • KultûrHandanŞenköken^SporAbdülkadirYücelman Kurtböke, ÖzgeD Acar, HiknKt • Yurt Haberlen Mehmet Saraç • Makaleler Sami Karaören # Çevırı S«yfettin Turhan 9 Duzeltme Abdullah YazKi • Fotoğraf. Erdoğan Köseoğlu Çeünka\a. Şükran Soner. Ergun BaJcı, DİDÇ Tayanç, Ibrahim Yıldız, Orhan Bursah. Mustafa Balbay. AnkaraTemsılcısı: Mustafa BaJba\ • Haber Müdürü. Doğan AkınAtatüıkBulvanNo: 125.Kat4,Bakanlıklar-AnkaraTel: 4195020 (7 hat), Faks: 4195027 • lzmır Temsücıs: Serdar Kıak, H. Zıya Blv. 1352 S. 2/3 Tel: 4411220, Faks: 4419117 • AdanaTemsılcısı:Çetin Yiğenoğlu,lnönüCd 119 S No:l Kat. 1, Tel: 3522550, Faks 3522570 Müessese Mûdıirir Erol Erkut • MEDYA C: • Yöneton Kurulu Koordınator AJunet Korukan • Başkam-Genel Müdür Gâlbia Muhasebe BülentYeoer#Idare Erdoran • Koordıaator Reha Hüseyin Gürer#lşk*ne Önder Itrtnun • Genel Müdür Yartbm- Çefik • Bügı-tşlem Naü tnal • cısı Mine Akda$ • HaJkla îlı»- Bdgisayar Sıstem: Mürüvet ÇOer blerMudûrû Narten Berkaoy Yaraolayaıı ve Basaa: Venı Gön Haber Ajansu Basm ve Yayıncıhk A Ş. TüÂocagı cad. 39'41 Cagaloğlu 34334 Ist. PK:246 Isunfaul Tel- (0/212) 512 05 05 (20 hat) Faks (0/212) 513 85 95 10NISAN1995 Imsak: 4.57 Güneş: 6.27 Öğle: 13.13 Ikindi: 16.50 Akşam 19.44 Yatsı: 21.08 MEDYACTei:5i4O7 53-5i3958O-5i3846O-6i,Faks 5118466 Yerinde duramayan, aşın hareketli çocuklar, çoğu anne-baba ve öğretmen tarafından hiperaktif olarak nitelendiriliyor Her hareketli çocıık hiperaktif değfldir Bak postacı gefiyor... • ANKARA (AA)-Bir posta dağıtım görevlisinin, yaklaşık 30 yıllık meslek yaşamı sûresince, dünyanın çevresini 2.5 kez dolanabilecek mesafe kat ettiği belirlendi. PTT Genel Müdürlüğü'nce gerçekleştirilen araştırma sonucunda, posta dağıtım görevlilerinin bir yüda kat ettikleri yaklaşık 3 bin km'lik mesafenin tstanbul'dan Barcelona'ya yürümekle 30 yılda kat ettikleri yaklaşık 93 bin km'lik yolun da dünyanın çevresini 2.5 kez dolanmakla eşit olduğu belirlendi. 'Astronomf giinteri' • ANKARA (UBA)-Orta Doğu Teknik Ûniversitesi (ODTÜ) amatör astronomi topluluğu, 12-14 nisan tarihleri arasında 'Ankara Astronomi Gûnleri' adh bir etkinlik gerçekleştirecek. Astronomi topluluğunun hazırladığı 'Astronomi' dergisi de etkinlikler kapsammda okuyuculara tanıtılacak. Kralların avlak yerl • MANYAS(AA)- Balıkesir'in Manyas ilçesi Ergili Kardere ile Mûrvetler Deresi arasında kalan, geçmişte kralların av yaptığı 650 dekarlık bölge, kuş cenneti olarak düzenlenecek. Manyas Belediye Başkanı Önder Başaran, Kuş Cenneti Milli Parkı'nın çevre kirlenmesi yüzünden tehlike altında bulunduğunu, bu amaçla kralların avianma yeri olarak kullandıklan ağaçlık bölgenin kuş cenneti olarak tahsis edilmesi için DSt Genel Müdûrlüğû'ne başvurduklannı söyledi. Gazetecilik öğrencileri • ANKARA (ANKA) - 23 ülkeden gazetecilik alanında eğitim gören 140 öğrenciyi bir araya getiren 'Avrupa Gazetecilik Öğrencileri Forumu' çalışmalanna bugün Ankara'da başlayacak. Sponsorluğunu Milliyet gazetesinın iistlendiği foruma, Ankara Üniversitesi Rektörlüğü, Ankara Üniversitesi tletişim Fakültesi Dekanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Çankaya Belediyesi destek verecek. Mimar Siıan • ADANA (AA) - Mimar Sinan, ölümünün 407. yılında, Adana'da da törenlerle anıldı. Mimar Sinan Parkı'ndaki Mimar Sinan anıtı önünde saygı duruşunda bulunulduktan sonra bir konuşma yapan Mimarlar Odası Adana Şube Başkanı Erkan Karakaya, 5 büyük padişah döneminde yaşayan ve 4'ünûn döneminde mühendıslik hizmeti veren Mimar Sinan'm 350'den fazla eserinin yüzde 60'ının bugüne kadar geldigini belirtti. 'Türk tarHıi yeniden yazrtstf • KONYA (AA) - Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Halil Cın, genel Tûrk tarihinin yeniden yazılması gerektiğini söyledi. Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmalan Enstitüsü'nce düzenlenen 'Değişen Dûnya Şartlannda Türkiyat Araştırmalan Enstitülerinin Fonksiyonlan' konulu panalde konuşan Prof. Dr. Cin, "Türk cumhuriyetlerinde dil sorunu da çözülmeli, mutlaka dil birliği sağlanmahdır" dedi. Tiirk tankeri karaya otunhı • ÇANAKKALE (AA) - 'Mordoğan' adlı Türk tanken, dün Çanakkale Boğazı'nda karaya oturdu. Liman başkanlığından alınan bilgiye göre, lzmir Alıağa'dan îstanbul'a 1360tonmotorin götürmekte olan 677 gros/tonluk Mordoğan adlı tanker. Çanakkale Boğaa'na giriş yaptıktan sonra, Kepez Feneri güneyınde karaya oturdu. FİGENATALAY Şimdi moda hiperaktiflik. Yerinde durama- yan, söz dinlemeyen, aşın hareketli, yaramaz çocuklann neredeyse tamamına, öğretmenler ve anne-babalar tarafından konulan tanı hipe- raktiflik. Ancak uzmanlar, bunun doğru olma- dığını, hiperaktivitenin çoculdarda çok düşük oranda görüldüğünü vurguluyorlar. Çocuk psikiyatrisi uzmanı E)r. Levent Ka- yaalp, hiperaktivitenin çok düşük oranda gö- rülen bir belirti olduğuna, buna karşın çok yaygın biçimde bundan yakınıldığına dikkat çekiyor. ABD'de hiperaktif tanısı konulmuş 750 bin çocuğun her gün amfetamin türevi ba- ğımlılık yapıcı ilaç kullandığını belirten Dr. Kayaalp, "hiperaktivite modası" üzerine şun- lan söylüyor: "Birincisi, ilaç firmalan ilaç kullanunını destekliyor. tkincisi. çocuk yü- riimeye başladıktan sonra kendini hareket- le ifade etmeye başlar, hareket edebilmenin zevkini çıkanr. Sakin anne-baba çocuğun aşın hareketli olduğunu zanneder. Yedi ya- şındakJ çocuklarda bir konu üzerinde dik- kat yoğunlaşması süresi 6-7 dakika. Bu ço- cukları 45 dakika derste tutnyorlar. Hare- ketlilik başhyor. Her yaramaz çocuk hipe- raktif dcğildir. Anne-babalar çocuk mum gibi otursun istiyorlar. Üç yaşındaki çocuk mum gibi oturuvorsa anormallik vardır. Birtakım başka rahatsızlıklar aşın hare- • Yedi yaşındaki çocuklarda bir konu üzerinde dikkat yoğunlaşması süresi 6-7 dakika. Bu çocuklan 45 dakika derste tutuyorlar. Hareketlilik başhyor. Anne-babalar çocuk mum gibi otursun istiyorlar. Üç yaşındaki çocuk mum gibi oturuyorsa anormallik vardır. ketliliğe neden olabilir. Örneğin sınır zekâ- daki çocuklar aşın hareketli olabilir. Ço- cuklarda depresyon, aşın hareketülikle or- taya çıkar. 'Benim çocuğum hiperaktif de- mek anne-babanın işine geliyor. Arsız ya da yaramaz değil de hiperaktif denilince 'bu bir hastalık. tedavi edilmeli' diyoriar. Okul- da söz dinlemeyen çocuklara hiperaktif ta- nısı konuluyor. Doktorlar dışında herkes hiperaktif tanısı koyuyor. Gerçekte hipe- raktivite oranı çok düşük. Üç yılda bana gelen 2000-2500 çocuktan 10-12'si hiperak- tifti." Dr. Levent Kayaalp, bir tek belirtiye bakıla- rak karar verildiği zaman olayın bütünün gö- rülemeyeceğini, bütüne bakıldığmda daha iyi değerlendirilebileceğini vurgulayarak, "tlaç vermek kolaydır. Ama çocuğun herhangi bir davranışının nedenini bulmak ve buna göre değerlendirmek gerekir" diyor. İlacı serbest bırakılacak mı? Dr. Levent Kayaalp'in verdiği bilgiye göre, hiperaktif çocuklann tedavisinde kullanılan ilaçlann satışı, Fransa ve Ingilterc'de olduğu gibi Türkiye'de de yasak ve yalnızca Sağlık Bakanlığı'ndan alınabiliyor. Ancak, amfeta- min türevi olan ve bağımlılık yapan bu ilaçla- nn satılmasının serbest bırakılması için ilaç fırmalannca Sağlık Bakanlığı'na başvuruda bulunulmuş. Hiperaktif çocuklarda gözlemle- nen bazı özellikler şöyle: -Sürekli hareket halindedir. -Başladığı işi bitirmez, çok sık ilgi alanı de- ğiştirir. -Sıralı oyunlarda sırasmı bekleyemez. -Karsışısındakinin sözünü bitirmesini bek- lemeden söze girer. -Dikkatini uzun süre bir konu üzerinde top- layamaz. -Çok sık düşüp, yaralamr ama üçüncü kat- tan düşüp kolunu kırsa bile ağlamaz. -Sakin biçimde oynamaz. -Yazısı kötüdür, üstü-başı, eşyalan dağmık- ör. -Sosyal ilişkilerde kontrolsüzdür, patavat- sızdır. Sosyal kurallan düşünmeden çigner. HtPERAKTtF ONUR Ögretmeni 6 geri zekâlı' dedi Onur, hiperaktif tanısı konulmuş bir çocuk. Yerinde duramayan, düz duvara bile tırmanmaya çalışan Onur, ilkokul birinci sınıfin beşinci gününde okuldan aüldı. "Geri zekâlı" denilen, "canavar" lakabı takılan Onur, annesinin çabalan sonucu şimdi aynı okulda, başka bir öğretmenin smıfında öğrenim görüyor. Yedi yaşındaki Onur'un annesi Yasemin Ozkan, oğlunu anlaüyor Onur'a üç yaşına kadar anneannesi baktı. Daha sonra bir yuvaya verdik. Problemler bu yuvada başladı. Birinci ayın sonunda 'Bu çocuğu alın ve gidin, baş edemiyonız' dediler. Sonra başka bir yuvaya verdik. Burada Onur'a sevecen ve anlayışlı davramldı, hiperaktifliği bu yuvada anlaşıldı. Problemler oluyordu ama çoğu bize yansıtılmadan çözümleniyordu. Bu yuvada Onur'a takılan ad, 'canavar'dı. Kalabalıktan çok rahatsız oluyor. Dikkat eksikliği var ve kalabalıkta dikkati aşın biçimde dağılıyor. Jlkokula başladığının 4. günü ögretmeni, 'Bu çocuk geri zekâlı, götürün' dedi. 'Geri zekâlı değil, hiperaktif' diye itiraz etmem bir işe yaramadı. Beşinci gün ise öğrencilerin, öğretmenlerin ve velilerin önünde 'Bu çocuğu okulda istemiyorum, alın götürün' diye bağırdı. Bunun üzerine Milli Eğitim Müdürü ile görüştüm, 'Benim çocuğumun okuma hakkı varsa. yol gösterin. Beşinci günde okuldan atıldı' dedım. Müdür, okul yönetimiyle görüştü. Okula gittim ve öğretmenin değiştirilmesini istedim. Onur şimdi çok mutlu. öğretmenini, okulu, arkadaşlannı çok seviyor. Okulun müdiresi de her zaman çok yardımcı oldu. Ancak ilk öğretmeninin Onur üzerindeki olumsuz etkileri hâlâ devam ediyor, bir haftanın acısını çekiyor. Onur'un, üç hatta bazen dört derse kadar yerinde oturduğu olabiliyor.' Ama sınıfta sıkılıyor, öğretmeninin '. izniyle sıralann arasında dolaşıyor. ; Windsor Düşesi Simpson'ın son yıllannı anlatan 'The Last of the Duchess' adh kitap yayımlandı Windsor düşesinin haziıı öyküsü• Windsor Düşesi Simpson'ın yaşlı ve sert mizaçlı avukat Maitre Blum tarafından kilit altında tutulduğu, kimseyle görüştürülmediği yolunda söylentıler dolaşıyordu. Kültfir Servisi - Lord Snowdon, The Sundav Ti- mes gazetesine Windsor Düşesi VVallis Simpson'ın fotoğrafım çekmek istedi- ğini bildirdiğinde, gazete Caroline Blackwood'un düşes hakkında bir yazı yazmasını istemişti. Blackwood'un ilk sorusu, "Döşes fotograf çektirebi- lecek durumda mı" ol- muştu. Bu mantıkJ] bir soruydu. 84 yaşındaki düşesin sağ- lığı iyi değildi. Yıllardır insan içine çıkmamıştı. 1979 yılında yayımlanan 'The VVındsor Story' adh kıtabın son bölümünde Amerikalı gazeteciler J. Bryan m ve Charies JV Mnrphy, dükün 1972 yı- lında ölmesinden sonra düşesin üzücü yaşamını anlatmışlardı. Dostlanm tanıyamıyordu Iki kez düşen düşes kal- çasnıı kırmıştı. Zihni bula- nıktı; artık eski dostlanm tanıyamıyor, bazı şeyleri unutuyordu. Giderek daha az yemek yiyor ve çok fazla votka içiyordu. Mi- desi delindiği için hastane- yekaldınlmıştı. Üstelik yaşlı ve sert mi- zaçlı avukat Maitre Blum tarafından kilit altında tu- tulduğu, kimseyle görüştü- Simpson'ın, kilit altında tutulduğu iddia edildi. Blum'un \\Indsorlarla iUşkisi, 2. eşi aracıhğryla başladı. rülmediği yolunda söylen- tiler dolaşıyordu. Dostlan Blackvvood'u, Blum konu- sunda uyanyorlardı. Caroline Blackvvood'un Windsor Düşesi VVallis Simpson'ın yaşamının son yıllannı anlatan 'The Last of the Duchess' adlı kitabı, iki kadımn zekâlanmn ça- hşmasını aktanyor. On beş yıldır çekmecede bekleti- len kitap, Blum'un ölü- münden sonra nihayet ya- yımlanabildi. 'The Observer' gazete- sinin kitap ekinde yer alan bir eleştiri yazısında, Ca- roline Blackvvood'un kita- bında düşesin yaşamında- ki acılann son derece ba- şanlı bir biçimde aktanldı- ğı belirtiliyor. Yazıda, da- ha önce hakkında yazıIan kitaplarda düşesin bir taç- tan başka her şeye sahip olan bir kadın olarak gös- terildiği ifade edilerek "Burada ise çok farkh bir peri masahmn içine hapse- dihniş" deniyor. Hızfa\üksehj Alsash Yahudi bir aile- nin kızı olan Maitre Blum, hukuk alanında hızla yük- selmiştı. Hem de Fransa'da kadınların böyle şeyler yapmalanna pek izin ve- rilmediği bir dönemde. 30'lu yıllann sonlannda Amerika'ya kaçtı. Orada kariyerini sürdürdü. Kısa sürede Rita Haynvorth, Charlie Chaplin, Jack VVarner, Darryl Zanuck, Merie Oberon, VValt Dis- ney gibi müşteriler edindi. Windsorlarla ilişkisi, avukat olan ve şirketi. ai- leyi temsil eden ikinci eşi aracılığıyla başladı. Dü- kün ölümünden sonra Wallis'ın çökmesiyle Blum her şeye el koydu. önce düşesin sekreterin- den kurtularak bütün işle- rini kendi üstlendi. Düşe- sin votka şişelerini çöpe attı ve arkadaşlannın eve gelmesini yasakladı. Dü- şesin yatağa mahkûm edı- lip tüplerle beslendiği yo- lunda raporlar da var. O zamanlar hasta bir ge- neralle evli olan Blum, pa- halı zevkleri olmayan, ra- hat bir yaşam süren bir ka- dındı. Windsorlann Nazi sempatizanlığına gelince, Maitre Blum'un geçmişin- den herhangi bir kişinin Windsorlarla ilgisi olabıle- ceğini söylemek de zor. Maitre Blum'un etrafmda- ki esrar karmaşıklaştıkça, Blackwood'un bunu çöz- mek konusundaki kararlı- lığı da artıyordu. Blackvvood, kitapta Blum'la onun Paris'tekı Rue de Varennes'teki apartman dairesindeki ga- rip buluşmasını anlatıyor. Onun yüzünde tek bir çiz- gi olmamasını, düşes gibi yüzünü gerdirmesine bağ- lıyor. Mahkemede sakin sakin kazandığı zaferlerle ünlü olan Blum'un her so- rusuna sınirlendiğini ve eğer fotoğrafi iyi çıkmazsa kendisini öldüreceğini söylediğini belirtiyor. Maitre Blum, Blackwo- od'a Windsorlann öyküsü- nün garip bir versiyonunu anlatmış. Dük ve düşesin evlenmeden önce yatma- dıklannı, dükün çok nazik bir ınsan olduğunu, çünkü 'önemsiz insanların' ara- balannın kapısını açtığını, çiftin lüks yaşam düşkün- lüğünün ve evlerinde ver- dikleri müthiş partilerin herkesçe bilinmesine kar- şın, gece kulüplerinden nefret ettiklerini, asla içki içmedıklerini, akşamlannı eyde geçirip klasik müzik dinlemeyi ve iyi kitaplar okumayı yeğlediklerini söylemiş. Blum'un iltifadan Blum'un, düşesin cildi- nin bir genç kızınki kadar yumuşak ve vücudunun mükemmel olduğunu söy- lemesi, Blackwood'u biraz endişelendirse de onun dü- şesi gerçekten sevdiğine, yalnızca dünyaca ünlü, önemli bir müşteri olarak gömıediğine inandınnış. 'The Last of the Duc- hess' ile ilgili The Inde- pendent gazetesinde yer alan bir başka eleştiri yazı- sında ise kaba bir dille ya- zılmış olan kitabın çok sa- yıda spekülasyon ve hiçbir şeyi ortaya koyamayan söyleşiler içerdiğı belirtili- yor. Hatta Blackwood'un sorumlu gazeteci va onur- lu bir biyografi yazanmn uyması gereken bütün ku- rallan çiğnediği, kendi ön- yargılanna fazlasıyla yer verdiği vurgulanıyor. Alman yapısı Oriana, Ingiltere'ye teslim edildi . : Dünyanın en lüks gemisi okyanusa açılıyor Çeviri Servisi - Ingilte- re'nin yolcu gemileri fılo- suna yeni katılan Alman yapısı Oriana dünyanın en büyük gemisi değil, ama en lüksü. Oriana bırkaç gün önce Southampton li- manında Ingiltere'ye tes- Um edildi. Geminin sahibi P and Q firmasının Başka- nı Lord Steling Palinstow, bu gemiyi teslim almanın kendısine verdiği zevki be- lirttıkten sonra bunun In- giltere'de yapılamayışına değınerek "Korkanm bu tip gemileri yapma olana- ğmı biz virmi yü önce yitir- djk"dedi. Gemiyi tanıtmaya mali- yetinden başlamak galiba en doğrusu. 13.600 trilyon lira. 15 mflypn ton çeBk Geminin yapımı için 15 milyon ton çelik kullanıl- mış. Geminin boyu 853, enide 106feet. Oriana birçok özellikle- rinin yanı sıra hızı bakı- mından da okyanuslarda karşılaşacagı rakiplerinden pek çoğunun yanından sü- rat motoru gibi geçebüece- ği düzeyde: 25 deniz mili. Bu hızıyla son 25 yılda ya- pılmış gemilerin en hızlısı 1 -Güverte havuzu 2-Çocuklar için oyun alanı ve havuz 3-Kabare 4-Şark lokantası 5-feras ban 6-Açık hava lokantası 7-Çocuklar ıçın vıdeo salonu 8-Kaptanın tavema ban 9-Chaplin sıneması 16-Gazino 17-Müzık salonu 18-Oûkkânlar 19-Trfanıban 20-Tivıera havuzu ve ban 21-Jimnastik salonu 22-Dinlenme yeri ve bar 23-Tiyatro 10-Kristal havuzu 11-Kâğıt oyunlan salonu 12-Gecekulübü 13-Lokanta 14-Tenıskordu 15-Kulüptipı bar sayılıyor. Gemi bu hızı toplam 78.000 beygir gücü oluşturan dört dizel motor- la sağlıyor. Motorlar saatte toplam olarak 88.9 galon mazot yakıyor. Teknenin su içinde kalan kısmı 26 feet. Bu demektir ki. bun- dan daha az derinlikteki yerlere yaklaşamaz. Bu konuyla ilgili bir başka özelliği de su altı kesimın- de denge sağlamak ve sal- lanmayı azaltmak için uçak kanadı biçiminde, 21 firkarelik ve şimdiye ka- dar hiçbir yolcu gemisine monte edilmemiş çelik ka- natlara sahip olması. Oriana 914 kabinde 1975 yolcu taşıyacak. Bu kabinlerden 118'inin, yine bir yolcu gemisinde ilk kez olmak üzere, balkonu var. Keyifli yolculuk Gemi yolculuğu keyifli ve dinlendirici olmakla birlikte çoğu yolculugun sonuna doğru insanlar sı- kılmaya ve karaya çıkışı özlemeye başlar. Ori- ana'mn yolculan için du- rumun pek öyle olmayaca- ğı, yolculugun doyumsuz- lukla biteceği anlaşılıyor. Çünkü gemide, benzeri başka hiçbir gemide bu- lunmayan üç büyük yüzme havuzu, üç dans salonu, bir gazino, bir disko ve 664 koltuklu bir tiyatro da bulunuyor. Yolculara hizmet sun- mada olabildiğince cömert davranıldığı. 760 hizmet personelinin bulundurulu- şuyla da ortaya çıkıyor. Geminin kaptanı İan Gib ise P and Q şirketine 1954'te denizcilik okulu öğrencisı olarak katıldıgi- na göre tam anlamıyla de- neyimli ve olgun bir de- nizci demektir. Kamaralar sanat eserieriyte sfislü Oriana'da kamaralar ve eğlence bölümleri tam 3000 sanat eseriyle süslen- miş. Yani yolculuk boyun- ca insanlar aynı zamanda bir müze ortamında bulu- nacaklar demektir. Yemek konusuna ayrı bir özen gösterildiği hem mutfak donanımı hem de kiler yüklemesiyle açık se- çik ortaya çıkıyor Çünkü 90 gün sürebilecek bir yol- culukta yolcu ve personele 116.500 öğün yemek veri- leceği hesaplanmış. Servis için de mutfak, 86.546 parça Çin porseleniyle do- natıhruş. 25 mflyara bilet Oriana'da her şey "en büyük'' ve "en gûzel'' ol- duğu gibi ücret de öyle sa- yılabilir. Mayıs ayında Norveç'e yapılacak dokuz günlük bir gezi için lüks mevki 35.280 Sterlin (yak- laşık 2.4 milyar TL), en ucuz bilet de 575 sterlin (yaklaşık 39.5 milyon TL) olarak saptanmış. Öte yandan Internati- onal Herald Tribune gaze- tesi, Amerikan firmalan- nın, Oriana'dan daha bü- yük sekiz gemi ısmarla- dıklannı deniz yolculuğu- nu sevenlere duyurdu. Bu gemilerin ilki 100.000 ton- luk ve yolcu sayısı da 3.200. Bu yolculara 1100 personelle hizmet sunacak ve saatte 22 deniz mili hız yapacak. DÜNYADAN Moskova'da mutlu gün Çeviri Servisi - ikinci Dünya Savaşf nın bitişi, insanlık için önemli bir kutlama günü. Savaşı kazananlar, bu mutlu gün için 8 mayıs günü Moskova'da buluşmaya hazırlanıyor. Hazır bulunacaklann başında, ABD Başkanı Bfll Clinton var. Yenilmiş tarafın, lideri şimdi yenenler arasında önemli bir yere sahip olan Almanya'yı Başbakan Heunut Kohl temsil edecek. Moskova'da bu mutlu günün hazırlıklan çok önceden başladı. Konuklann nasıl bir programla ağırlanacagı ise kutlama günü öğrenilebilecek. Konunun çok aynntılı biçimde ele alındığı, Ruslann Moskova'daki Gorki Parkı'nda eski Amerikan başkanlan için ayırdıklan bölüme yerleştiriunek üzere hazırlanan plastik heykellerden de anlaşılıyor Bunlardan, resmi yayımlanan, Abraham lincoln'ün portre heykeli, çalışmanın boyutlannı yeterli açıklıkta göstenyor. Bu konuda bilgi verilirken . Amerikan başkanlan heykelleri listesinde George Washington, Thomas JefTerson, Theodore Roosevelt'in de yer alacağı bildirihyor. 25 bin voltluk elektrik çarptı, kurtuldu Çeviri Servisi - Gençlerden oluşan bir çete tarafından' demiryolu hattına dek kovalanan ve orada 25.000 voltluk bir elektnk çarpmasımn şokuyla bir yük katannm önüne savrulan öğrencinin hâlâ yaşıyor olması, herkes tarafından mucize olarak nitelendiriliyor. 22 yaşındaki Lee Taylor, omuz, göğüs, kalça ve bacak kemiklerindeki kınklarla beş hafta boyunca komada kaldı ve ancak 20 ameliyattan sonra yeniden konuşabildi. Işletme öğrencisi Taylor, yaşgününü bir diskoda kutladıktan sonra evine dönmek üzere yola koyuldu. Ancak karşısma çıkan çete, peşüıe takılınca kaçmaya başladı. Uzun süre koşup çitlenn üzerinden atlayan genç, sonunda bir kirişin üzerine oturdu. "Nerede olduğumu bilmiyordum, uzakiaşnuş olacaklannı düşünerek ayağa kalktnn." Ayağa kalkarken eli kâbloya değen Taylor, elektriğin şokuyla 6 m. uzaklıktaki demiryolunun üzerine savrulduğunu belirterek "Her >'annn yanıyordu. Oracıkta kalakaumşüm ki, üstüme doğru geİen trenin ışıklannı gördüm. Tanrun! Her şey bitti, ölüyordum" dedi. Eski bir fûtbolcu olan Taylor, hâlâ hekim gözetimi altında ve kısa bir süre sonra okuluna dönmeyı tasarlıyor Yulaf sapından kulübe Çeviri Servisi - Daha önce onanlan yulaf sapından bir kulübenin yeniden yıkıntıya dönüşmesini engellemek için yedi yıldır sürdürülen kampanya tartışmalan, sonunda insan haklan örgütüne ulaştı. 48 yaşındaki John Panvert, Ingiltere'nin Kent yöresindeki 200 yıllık evi satın alarak 1987 yılında onardığını ve ahır olarak kullandığını belirtmekte, öte yandan hükümet yetkilileri bu "albenffl" evin ulusal çıkarlar nedeniyle yıkılması gerektiğini öne sürmektedir. Neredeyse yıkılmakta olan evi yaklaşık 800 milyon liraya satın alan Panvert, hükümetten bir izin alınması gerektiğini bilmeksizin onanma koyuldu. Ancak, tam çatıya gelmişken hükümetin engeliyle karşı karşıya geldi. Panvert'in tüm çabalanna karşın hükümet, evin yıktınlması yolundaki karannda diretiyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle