Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
tmtiyaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmenı. Orhan Erinç #
Genei Yayın Koordınatonr Hikmet
Çetinkaya # Yazıişlerı Mudurlerr
Ibrahim Yddız (Sorumlu). Dinç Tayanç
9 Haber Merkezı Muduni Hakan Kara
0 Görsel Yönetmen Fikret Eser
Dış Habcrler Erguo Balcı • Istıhharat: Yalçın Çakır • Yayın Kurulu llhan Sclçok
Ekonomr BülentKızaolık* Radyo-TV: Uygar Eremekur (Başkan), Orhan Erinç, Oktay
• KultûrHandanŞenköken^SporAbdülkadirYücelman Kurtböke, ÖzgeD Acar, HiknKt
• Yurt Haberlen Mehmet Saraç • Makaleler Sami
Karaören # Çevırı S«yfettin Turhan 9 Duzeltme
Abdullah YazKi • Fotoğraf. Erdoğan Köseoğlu
Çeünka\a. Şükran Soner. Ergun
BaJcı, DİDÇ Tayanç, Ibrahim Yıldız,
Orhan Bursah. Mustafa Balbay.
AnkaraTemsılcısı: Mustafa BaJba\ • Haber Müdürü. Doğan
AkınAtatüıkBulvanNo: 125.Kat4,Bakanlıklar-AnkaraTel:
4195020 (7 hat), Faks: 4195027 • lzmır Temsücıs: Serdar
Kıak, H. Zıya Blv. 1352 S. 2/3 Tel: 4411220, Faks: 4419117
• AdanaTemsılcısı:Çetin Yiğenoğlu,lnönüCd 119 S No:l
Kat. 1, Tel: 3522550, Faks 3522570
Müessese Mûdıirir Erol Erkut • MEDYA C: • Yöneton Kurulu
Koordınator AJunet Korukan • Başkam-Genel Müdür Gâlbia
Muhasebe BülentYeoer#Idare Erdoran • Koordıaator Reha
Hüseyin Gürer#lşk*ne Önder Itrtnun • Genel Müdür Yartbm-
Çefik • Bügı-tşlem Naü tnal • cısı Mine Akda$ • HaJkla îlı»-
Bdgisayar Sıstem: Mürüvet ÇOer blerMudûrû Narten Berkaoy
Yaraolayaıı ve Basaa: Venı Gön Haber Ajansu Basm ve Yayıncıhk A Ş.
TüÂocagı cad. 39'41 Cagaloğlu 34334 Ist. PK:246 Isunfaul Tel- (0/212) 512 05 05 (20 hat) Faks (0/212) 513 85 95
10NISAN1995 Imsak: 4.57 Güneş: 6.27 Öğle: 13.13 Ikindi: 16.50 Akşam 19.44 Yatsı: 21.08 MEDYACTei:5i4O7 53-5i3958O-5i3846O-6i,Faks 5118466
Yerinde duramayan, aşın hareketli çocuklar, çoğu anne-baba ve öğretmen tarafından hiperaktif olarak nitelendiriliyor
Her hareketli çocıık hiperaktif değfldir
Bak postacı
gefiyor...
• ANKARA (AA)-Bir
posta dağıtım görevlisinin,
yaklaşık 30 yıllık meslek
yaşamı sûresince, dünyanın
çevresini 2.5 kez
dolanabilecek mesafe kat
ettiği belirlendi. PTT Genel
Müdürlüğü'nce
gerçekleştirilen araştırma
sonucunda, posta dağıtım
görevlilerinin bir yüda kat
ettikleri yaklaşık 3 bin
km'lik mesafenin
tstanbul'dan Barcelona'ya
yürümekle 30 yılda kat
ettikleri yaklaşık 93 bin
km'lik yolun da dünyanın
çevresini 2.5 kez
dolanmakla eşit olduğu
belirlendi.
'Astronomf
giinteri'
• ANKARA (UBA)-Orta
Doğu Teknik Ûniversitesi
(ODTÜ) amatör astronomi
topluluğu, 12-14 nisan
tarihleri arasında 'Ankara
Astronomi Gûnleri' adh bir
etkinlik gerçekleştirecek.
Astronomi topluluğunun
hazırladığı 'Astronomi'
dergisi de etkinlikler
kapsammda okuyuculara
tanıtılacak.
Kralların avlak
yerl
• MANYAS(AA)-
Balıkesir'in Manyas ilçesi
Ergili Kardere ile
Mûrvetler Deresi arasında
kalan, geçmişte kralların av
yaptığı 650 dekarlık bölge,
kuş cenneti olarak
düzenlenecek. Manyas
Belediye Başkanı Önder
Başaran, Kuş Cenneti Milli
Parkı'nın çevre kirlenmesi
yüzünden tehlike altında
bulunduğunu, bu amaçla
kralların avianma yeri
olarak kullandıklan ağaçlık
bölgenin kuş cenneti olarak
tahsis edilmesi için DSt
Genel Müdûrlüğû'ne
başvurduklannı söyledi.
Gazetecilik
öğrencileri
• ANKARA (ANKA) - 23
ülkeden gazetecilik
alanında eğitim gören 140
öğrenciyi bir araya getiren
'Avrupa Gazetecilik
Öğrencileri Forumu'
çalışmalanna bugün
Ankara'da başlayacak.
Sponsorluğunu Milliyet
gazetesinın iistlendiği
foruma, Ankara
Üniversitesi Rektörlüğü,
Ankara Üniversitesi
tletişim Fakültesi
Dekanlığı, Milli Eğitim
Bakanlığı ve Çankaya
Belediyesi destek verecek.
Mimar Siıan
• ADANA (AA) - Mimar
Sinan, ölümünün 407.
yılında, Adana'da da
törenlerle anıldı. Mimar
Sinan Parkı'ndaki Mimar
Sinan anıtı önünde saygı
duruşunda bulunulduktan
sonra bir konuşma yapan
Mimarlar Odası Adana
Şube Başkanı Erkan
Karakaya, 5 büyük padişah
döneminde yaşayan ve
4'ünûn döneminde
mühendıslik hizmeti veren
Mimar Sinan'm 350'den
fazla eserinin yüzde
60'ının bugüne kadar
geldigini belirtti.
'Türk tarHıi
yeniden yazrtstf
• KONYA (AA) - Selçuk
Üniversitesi Rektörü Prof.
Dr. Halil Cın, genel Tûrk
tarihinin yeniden yazılması
gerektiğini söyledi. Selçuk
Üniversitesi Türkiyat
Araştırmalan Enstitüsü'nce
düzenlenen 'Değişen
Dûnya Şartlannda Türkiyat
Araştırmalan
Enstitülerinin
Fonksiyonlan' konulu
panalde konuşan Prof. Dr.
Cin, "Türk
cumhuriyetlerinde dil
sorunu da çözülmeli,
mutlaka dil birliği
sağlanmahdır" dedi.
Tiirk tankeri
karaya otunhı
• ÇANAKKALE (AA) -
'Mordoğan' adlı Türk
tanken, dün Çanakkale
Boğazı'nda karaya oturdu.
Liman başkanlığından
alınan bilgiye göre, lzmir
Alıağa'dan îstanbul'a
1360tonmotorin
götürmekte olan 677
gros/tonluk Mordoğan adlı
tanker. Çanakkale
Boğaa'na giriş yaptıktan
sonra, Kepez Feneri
güneyınde karaya oturdu.
FİGENATALAY
Şimdi moda hiperaktiflik. Yerinde durama-
yan, söz dinlemeyen, aşın hareketli, yaramaz
çocuklann neredeyse tamamına, öğretmenler
ve anne-babalar tarafından konulan tanı hipe-
raktiflik. Ancak uzmanlar, bunun doğru olma-
dığını, hiperaktivitenin çoculdarda çok düşük
oranda görüldüğünü vurguluyorlar.
Çocuk psikiyatrisi uzmanı E)r. Levent Ka-
yaalp, hiperaktivitenin çok düşük oranda gö-
rülen bir belirti olduğuna, buna karşın çok
yaygın biçimde bundan yakınıldığına dikkat
çekiyor. ABD'de hiperaktif tanısı konulmuş
750 bin çocuğun her gün amfetamin türevi ba-
ğımlılık yapıcı ilaç kullandığını belirten Dr.
Kayaalp, "hiperaktivite modası" üzerine şun-
lan söylüyor: "Birincisi, ilaç firmalan ilaç
kullanunını destekliyor. tkincisi. çocuk yü-
riimeye başladıktan sonra kendini hareket-
le ifade etmeye başlar, hareket edebilmenin
zevkini çıkanr. Sakin anne-baba çocuğun
aşın hareketli olduğunu zanneder. Yedi ya-
şındakJ çocuklarda bir konu üzerinde dik-
kat yoğunlaşması süresi 6-7 dakika. Bu ço-
cukları 45 dakika derste tutnyorlar. Hare-
ketlilik başhyor. Her yaramaz çocuk hipe-
raktif dcğildir. Anne-babalar çocuk mum
gibi otursun istiyorlar. Üç yaşındaki çocuk
mum gibi oturuvorsa anormallik vardır.
Birtakım başka rahatsızlıklar aşın hare-
• Yedi yaşındaki çocuklarda
bir konu üzerinde dikkat
yoğunlaşması süresi 6-7 dakika.
Bu çocuklan 45 dakika derste
tutuyorlar. Hareketlilik başhyor.
Anne-babalar çocuk mum gibi
otursun istiyorlar. Üç yaşındaki
çocuk mum gibi oturuyorsa
anormallik vardır.
ketliliğe neden olabilir. Örneğin sınır zekâ-
daki çocuklar aşın hareketli olabilir. Ço-
cuklarda depresyon, aşın hareketülikle or-
taya çıkar. 'Benim çocuğum hiperaktif de-
mek anne-babanın işine geliyor. Arsız ya da
yaramaz değil de hiperaktif denilince 'bu
bir hastalık. tedavi edilmeli' diyoriar. Okul-
da söz dinlemeyen çocuklara hiperaktif ta-
nısı konuluyor. Doktorlar dışında herkes
hiperaktif tanısı koyuyor. Gerçekte hipe-
raktivite oranı çok düşük. Üç yılda bana
gelen 2000-2500 çocuktan 10-12'si hiperak-
tifti."
Dr. Levent Kayaalp, bir tek belirtiye bakıla-
rak karar verildiği zaman olayın bütünün gö-
rülemeyeceğini, bütüne bakıldığmda daha iyi
değerlendirilebileceğini vurgulayarak, "tlaç
vermek kolaydır. Ama çocuğun herhangi
bir davranışının nedenini bulmak ve buna
göre değerlendirmek gerekir" diyor.
İlacı serbest bırakılacak mı?
Dr. Levent Kayaalp'in verdiği bilgiye göre,
hiperaktif çocuklann tedavisinde kullanılan
ilaçlann satışı, Fransa ve Ingilterc'de olduğu
gibi Türkiye'de de yasak ve yalnızca Sağlık
Bakanlığı'ndan alınabiliyor. Ancak, amfeta-
min türevi olan ve bağımlılık yapan bu ilaçla-
nn satılmasının serbest bırakılması için ilaç
fırmalannca Sağlık Bakanlığı'na başvuruda
bulunulmuş. Hiperaktif çocuklarda gözlemle-
nen bazı özellikler şöyle:
-Sürekli hareket halindedir.
-Başladığı işi bitirmez, çok sık ilgi alanı de-
ğiştirir.
-Sıralı oyunlarda sırasmı bekleyemez.
-Karsışısındakinin sözünü bitirmesini bek-
lemeden söze girer.
-Dikkatini uzun süre bir konu üzerinde top-
layamaz.
-Çok sık düşüp, yaralamr ama üçüncü kat-
tan düşüp kolunu kırsa bile ağlamaz.
-Sakin biçimde oynamaz.
-Yazısı kötüdür, üstü-başı, eşyalan dağmık-
ör.
-Sosyal ilişkilerde kontrolsüzdür, patavat-
sızdır. Sosyal kurallan düşünmeden çigner.
HtPERAKTtF ONUR
Ögretmeni
6
geri zekâlı' dedi
Onur, hiperaktif tanısı konulmuş bir
çocuk. Yerinde duramayan, düz duvara
bile tırmanmaya çalışan Onur, ilkokul
birinci sınıfin beşinci gününde okuldan
aüldı. "Geri zekâlı" denilen,
"canavar" lakabı takılan Onur,
annesinin çabalan sonucu şimdi aynı
okulda, başka bir öğretmenin smıfında
öğrenim görüyor. Yedi yaşındaki
Onur'un annesi Yasemin Ozkan,
oğlunu anlaüyor Onur'a üç yaşına
kadar anneannesi baktı. Daha sonra bir
yuvaya verdik. Problemler bu yuvada
başladı. Birinci ayın sonunda 'Bu
çocuğu alın ve gidin, baş edemiyonız'
dediler. Sonra başka bir yuvaya verdik.
Burada Onur'a sevecen ve anlayışlı
davramldı, hiperaktifliği bu yuvada
anlaşıldı. Problemler oluyordu ama
çoğu bize yansıtılmadan
çözümleniyordu. Bu yuvada Onur'a
takılan ad, 'canavar'dı. Kalabalıktan çok
rahatsız oluyor. Dikkat eksikliği var ve
kalabalıkta dikkati aşın biçimde
dağılıyor. Jlkokula başladığının 4. günü
ögretmeni, 'Bu çocuk geri zekâlı,
götürün' dedi. 'Geri zekâlı değil,
hiperaktif' diye itiraz etmem bir işe
yaramadı. Beşinci gün ise öğrencilerin,
öğretmenlerin ve velilerin önünde 'Bu
çocuğu okulda istemiyorum, alın
götürün' diye bağırdı. Bunun üzerine
Milli Eğitim Müdürü ile görüştüm,
'Benim çocuğumun okuma hakkı
varsa. yol gösterin. Beşinci günde
okuldan atıldı' dedım. Müdür, okul
yönetimiyle görüştü. Okula gittim ve
öğretmenin değiştirilmesini istedim.
Onur şimdi çok mutlu. öğretmenini,
okulu, arkadaşlannı çok seviyor.
Okulun müdiresi de her zaman çok
yardımcı oldu. Ancak ilk öğretmeninin
Onur üzerindeki olumsuz etkileri hâlâ
devam ediyor, bir haftanın acısını
çekiyor. Onur'un, üç hatta bazen dört
derse kadar yerinde oturduğu olabiliyor.'
Ama sınıfta sıkılıyor, öğretmeninin '.
izniyle sıralann arasında dolaşıyor. ;
Windsor Düşesi Simpson'ın son yıllannı anlatan 'The Last of the Duchess' adh kitap yayımlandı
Windsor düşesinin haziıı öyküsü• Windsor Düşesi
Simpson'ın yaşlı ve
sert mizaçlı avukat
Maitre Blum
tarafından kilit
altında tutulduğu,
kimseyle
görüştürülmediği
yolunda söylentıler
dolaşıyordu.
Kültfir Servisi - Lord
Snowdon, The Sundav Ti-
mes gazetesine Windsor
Düşesi VVallis Simpson'ın
fotoğrafım çekmek istedi-
ğini bildirdiğinde, gazete
Caroline Blackwood'un
düşes hakkında bir yazı
yazmasını istemişti.
Blackwood'un ilk sorusu,
"Döşes fotograf çektirebi-
lecek durumda mı" ol-
muştu.
Bu mantıkJ] bir soruydu.
84 yaşındaki düşesin sağ-
lığı iyi değildi. Yıllardır
insan içine çıkmamıştı.
1979 yılında yayımlanan
'The VVındsor Story' adh
kıtabın son bölümünde
Amerikalı gazeteciler J.
Bryan m ve Charies JV
Mnrphy, dükün 1972 yı-
lında ölmesinden sonra
düşesin üzücü yaşamını
anlatmışlardı.
Dostlanm
tanıyamıyordu
Iki kez düşen düşes kal-
çasnıı kırmıştı. Zihni bula-
nıktı; artık eski dostlanm
tanıyamıyor, bazı şeyleri
unutuyordu. Giderek daha
az yemek yiyor ve çok
fazla votka içiyordu. Mi-
desi delindiği için hastane-
yekaldınlmıştı.
Üstelik yaşlı ve sert mi-
zaçlı avukat Maitre Blum
tarafından kilit altında tu-
tulduğu, kimseyle görüştü-
Simpson'ın, kilit altında tutulduğu iddia edildi. Blum'un \\Indsorlarla iUşkisi, 2. eşi aracıhğryla başladı.
rülmediği yolunda söylen-
tiler dolaşıyordu. Dostlan
Blackvvood'u, Blum konu-
sunda uyanyorlardı.
Caroline Blackvvood'un
Windsor Düşesi VVallis
Simpson'ın yaşamının son
yıllannı anlatan 'The Last
of the Duchess' adlı kitabı,
iki kadımn zekâlanmn ça-
hşmasını aktanyor. On beş
yıldır çekmecede bekleti-
len kitap, Blum'un ölü-
münden sonra nihayet ya-
yımlanabildi.
'The Observer' gazete-
sinin kitap ekinde yer alan
bir eleştiri yazısında, Ca-
roline Blackvvood'un kita-
bında düşesin yaşamında-
ki acılann son derece ba-
şanlı bir biçimde aktanldı-
ğı belirtiliyor. Yazıda, da-
ha önce hakkında yazıIan
kitaplarda düşesin bir taç-
tan başka her şeye sahip
olan bir kadın olarak gös-
terildiği ifade edilerek
"Burada ise çok farkh bir
peri masahmn içine hapse-
dihniş" deniyor.
Hızfa\üksehj
Alsash Yahudi bir aile-
nin kızı olan Maitre Blum,
hukuk alanında hızla yük-
selmiştı. Hem de Fransa'da
kadınların böyle şeyler
yapmalanna pek izin ve-
rilmediği bir dönemde.
30'lu yıllann sonlannda
Amerika'ya kaçtı. Orada
kariyerini sürdürdü. Kısa
sürede Rita Haynvorth,
Charlie Chaplin, Jack
VVarner, Darryl Zanuck,
Merie Oberon, VValt Dis-
ney gibi müşteriler edindi.
Windsorlarla ilişkisi,
avukat olan ve şirketi. ai-
leyi temsil eden ikinci eşi
aracılığıyla başladı. Dü-
kün ölümünden sonra
Wallis'ın çökmesiyle
Blum her şeye el koydu.
önce düşesin sekreterin-
den kurtularak bütün işle-
rini kendi üstlendi. Düşe-
sin votka şişelerini çöpe
attı ve arkadaşlannın eve
gelmesini yasakladı. Dü-
şesin yatağa mahkûm edı-
lip tüplerle beslendiği yo-
lunda raporlar da var.
O zamanlar hasta bir ge-
neralle evli olan Blum, pa-
halı zevkleri olmayan, ra-
hat bir yaşam süren bir ka-
dındı. Windsorlann Nazi
sempatizanlığına gelince,
Maitre Blum'un geçmişin-
den herhangi bir kişinin
Windsorlarla ilgisi olabıle-
ceğini söylemek de zor.
Maitre Blum'un etrafmda-
ki esrar karmaşıklaştıkça,
Blackwood'un bunu çöz-
mek konusundaki kararlı-
lığı da artıyordu.
Blackvvood, kitapta
Blum'la onun Paris'tekı
Rue de Varennes'teki
apartman dairesindeki ga-
rip buluşmasını anlatıyor.
Onun yüzünde tek bir çiz-
gi olmamasını, düşes gibi
yüzünü gerdirmesine bağ-
lıyor. Mahkemede sakin
sakin kazandığı zaferlerle
ünlü olan Blum'un her so-
rusuna sınirlendiğini ve
eğer fotoğrafi iyi çıkmazsa
kendisini öldüreceğini
söylediğini belirtiyor.
Maitre Blum, Blackwo-
od'a Windsorlann öyküsü-
nün garip bir versiyonunu
anlatmış. Dük ve düşesin
evlenmeden önce yatma-
dıklannı, dükün çok nazik
bir ınsan olduğunu, çünkü
'önemsiz insanların' ara-
balannın kapısını açtığını,
çiftin lüks yaşam düşkün-
lüğünün ve evlerinde ver-
dikleri müthiş partilerin
herkesçe bilinmesine kar-
şın, gece kulüplerinden
nefret ettiklerini, asla içki
içmedıklerini, akşamlannı
eyde geçirip klasik müzik
dinlemeyi ve iyi kitaplar
okumayı yeğlediklerini
söylemiş.
Blum'un iltifadan
Blum'un, düşesin cildi-
nin bir genç kızınki kadar
yumuşak ve vücudunun
mükemmel olduğunu söy-
lemesi, Blackwood'u biraz
endişelendirse de onun dü-
şesi gerçekten sevdiğine,
yalnızca dünyaca ünlü,
önemli bir müşteri olarak
gömıediğine inandınnış.
'The Last of the Duc-
hess' ile ilgili The Inde-
pendent gazetesinde yer
alan bir başka eleştiri yazı-
sında ise kaba bir dille ya-
zılmış olan kitabın çok sa-
yıda spekülasyon ve hiçbir
şeyi ortaya koyamayan
söyleşiler içerdiğı belirtili-
yor. Hatta Blackwood'un
sorumlu gazeteci va onur-
lu bir biyografi yazanmn
uyması gereken bütün ku-
rallan çiğnediği, kendi ön-
yargılanna fazlasıyla yer
verdiği vurgulanıyor.
Alman yapısı Oriana, Ingiltere'ye teslim edildi . :
Dünyanın en lüks gemisi okyanusa açılıyor
Çeviri Servisi - Ingilte-
re'nin yolcu gemileri fılo-
suna yeni katılan Alman
yapısı Oriana dünyanın en
büyük gemisi değil, ama
en lüksü. Oriana bırkaç
gün önce Southampton li-
manında Ingiltere'ye tes-
Um edildi. Geminin sahibi
P and Q firmasının Başka-
nı Lord Steling Palinstow,
bu gemiyi teslim almanın
kendısine verdiği zevki be-
lirttıkten sonra bunun In-
giltere'de yapılamayışına
değınerek "Korkanm bu
tip gemileri yapma olana-
ğmı biz virmi yü önce yitir-
djk"dedi.
Gemiyi tanıtmaya mali-
yetinden başlamak galiba
en doğrusu. 13.600 trilyon
lira.
15 mflypn ton çeBk
Geminin yapımı için 15
milyon ton çelik kullanıl-
mış. Geminin boyu 853,
enide 106feet.
Oriana birçok özellikle-
rinin yanı sıra hızı bakı-
mından da okyanuslarda
karşılaşacagı rakiplerinden
pek çoğunun yanından sü-
rat motoru gibi geçebüece-
ği düzeyde: 25 deniz mili.
Bu hızıyla son 25 yılda ya-
pılmış gemilerin en hızlısı
1 -Güverte havuzu
2-Çocuklar için oyun alanı ve havuz
3-Kabare
4-Şark lokantası
5-feras ban
6-Açık hava lokantası
7-Çocuklar ıçın vıdeo salonu
8-Kaptanın tavema ban
9-Chaplin sıneması
16-Gazino
17-Müzık salonu
18-Oûkkânlar
19-Trfanıban
20-Tivıera havuzu ve ban
21-Jimnastik salonu
22-Dinlenme yeri ve bar
23-Tiyatro
10-Kristal havuzu
11-Kâğıt oyunlan salonu
12-Gecekulübü
13-Lokanta
14-Tenıskordu
15-Kulüptipı bar
sayılıyor. Gemi bu hızı
toplam 78.000 beygir gücü
oluşturan dört dizel motor-
la sağlıyor. Motorlar saatte
toplam olarak 88.9 galon
mazot yakıyor. Teknenin
su içinde kalan kısmı 26
feet. Bu demektir ki. bun-
dan daha az derinlikteki
yerlere yaklaşamaz. Bu
konuyla ilgili bir başka
özelliği de su altı kesimın-
de denge sağlamak ve sal-
lanmayı azaltmak için
uçak kanadı biçiminde, 21
firkarelik ve şimdiye ka-
dar hiçbir yolcu gemisine
monte edilmemiş çelik ka-
natlara sahip olması.
Oriana 914 kabinde
1975 yolcu taşıyacak. Bu
kabinlerden 118'inin, yine
bir yolcu gemisinde ilk
kez olmak üzere, balkonu
var.
Keyifli yolculuk
Gemi yolculuğu keyifli
ve dinlendirici olmakla
birlikte çoğu yolculugun
sonuna doğru insanlar sı-
kılmaya ve karaya çıkışı
özlemeye başlar. Ori-
ana'mn yolculan için du-
rumun pek öyle olmayaca-
ğı, yolculugun doyumsuz-
lukla biteceği anlaşılıyor.
Çünkü gemide, benzeri
başka hiçbir gemide bu-
lunmayan üç büyük yüzme
havuzu, üç dans salonu,
bir gazino, bir disko ve
664 koltuklu bir tiyatro da
bulunuyor.
Yolculara hizmet sun-
mada olabildiğince cömert
davranıldığı. 760 hizmet
personelinin bulundurulu-
şuyla da ortaya çıkıyor.
Geminin kaptanı İan Gib
ise P and Q şirketine
1954'te denizcilik okulu
öğrencisı olarak katıldıgi-
na göre tam anlamıyla de-
neyimli ve olgun bir de-
nizci demektir.
Kamaralar sanat
eserieriyte sfislü
Oriana'da kamaralar ve
eğlence bölümleri tam
3000 sanat eseriyle süslen-
miş. Yani yolculuk boyun-
ca insanlar aynı zamanda
bir müze ortamında bulu-
nacaklar demektir.
Yemek konusuna ayrı
bir özen gösterildiği hem
mutfak donanımı hem de
kiler yüklemesiyle açık se-
çik ortaya çıkıyor Çünkü
90 gün sürebilecek bir yol-
culukta yolcu ve personele
116.500 öğün yemek veri-
leceği hesaplanmış. Servis
için de mutfak, 86.546
parça Çin porseleniyle do-
natıhruş.
25 mflyara bilet
Oriana'da her şey "en
büyük'' ve "en gûzel'' ol-
duğu gibi ücret de öyle sa-
yılabilir. Mayıs ayında
Norveç'e yapılacak dokuz
günlük bir gezi için lüks
mevki 35.280 Sterlin (yak-
laşık 2.4 milyar TL), en
ucuz bilet de 575 sterlin
(yaklaşık 39.5 milyon TL)
olarak saptanmış.
Öte yandan Internati-
onal Herald Tribune gaze-
tesi, Amerikan firmalan-
nın, Oriana'dan daha bü-
yük sekiz gemi ısmarla-
dıklannı deniz yolculuğu-
nu sevenlere duyurdu. Bu
gemilerin ilki 100.000 ton-
luk ve yolcu sayısı da
3.200. Bu yolculara 1100
personelle hizmet sunacak
ve saatte 22 deniz mili hız
yapacak.
DÜNYADAN
Moskova'da mutlu gün
Çeviri Servisi - ikinci
Dünya Savaşf nın bitişi,
insanlık için önemli bir
kutlama günü. Savaşı
kazananlar, bu mutlu gün
için 8 mayıs günü
Moskova'da buluşmaya
hazırlanıyor. Hazır
bulunacaklann başında,
ABD Başkanı Bfll Clinton
var. Yenilmiş tarafın,
lideri şimdi yenenler
arasında önemli bir yere
sahip olan Almanya'yı
Başbakan Heunut Kohl
temsil edecek.
Moskova'da bu mutlu
günün hazırlıklan çok
önceden başladı.
Konuklann nasıl bir
programla ağırlanacagı ise
kutlama günü
öğrenilebilecek. Konunun
çok aynntılı biçimde ele
alındığı, Ruslann
Moskova'daki Gorki
Parkı'nda eski Amerikan
başkanlan için ayırdıklan
bölüme yerleştiriunek
üzere hazırlanan plastik
heykellerden de
anlaşılıyor Bunlardan,
resmi yayımlanan,
Abraham lincoln'ün
portre heykeli, çalışmanın
boyutlannı yeterli
açıklıkta göstenyor. Bu
konuda bilgi verilirken .
Amerikan başkanlan
heykelleri listesinde
George Washington,
Thomas JefTerson,
Theodore Roosevelt'in de
yer alacağı bildirihyor.
25 bin voltluk
elektrik çarptı, kurtuldu
Çeviri Servisi - Gençlerden oluşan bir çete tarafından'
demiryolu hattına dek kovalanan ve orada 25.000
voltluk bir elektnk çarpmasımn şokuyla bir yük
katannm önüne savrulan öğrencinin hâlâ yaşıyor
olması, herkes tarafından mucize olarak
nitelendiriliyor. 22 yaşındaki Lee Taylor, omuz, göğüs,
kalça ve bacak kemiklerindeki kınklarla beş hafta
boyunca komada kaldı ve ancak 20 ameliyattan sonra
yeniden konuşabildi. Işletme öğrencisi Taylor,
yaşgününü bir diskoda kutladıktan sonra evine dönmek
üzere yola koyuldu. Ancak karşısma çıkan çete, peşüıe
takılınca kaçmaya başladı. Uzun süre koşup çitlenn
üzerinden atlayan genç, sonunda bir kirişin üzerine
oturdu. "Nerede olduğumu bilmiyordum, uzakiaşnuş
olacaklannı düşünerek ayağa kalktnn."
Ayağa kalkarken eli kâbloya değen Taylor, elektriğin
şokuyla 6 m. uzaklıktaki demiryolunun üzerine
savrulduğunu belirterek "Her >'annn yanıyordu.
Oracıkta kalakaumşüm ki, üstüme doğru geİen trenin
ışıklannı gördüm. Tanrun! Her şey bitti, ölüyordum"
dedi. Eski bir fûtbolcu olan Taylor, hâlâ hekim
gözetimi altında ve kısa bir süre sonra okuluna
dönmeyı tasarlıyor
Yulaf sapından kulübe
Çeviri Servisi - Daha önce
onanlan yulaf sapından
bir kulübenin yeniden
yıkıntıya dönüşmesini
engellemek için yedi
yıldır sürdürülen
kampanya tartışmalan,
sonunda insan haklan
örgütüne ulaştı.
48 yaşındaki John
Panvert, Ingiltere'nin
Kent yöresindeki 200
yıllık evi satın alarak 1987
yılında onardığını ve ahır
olarak kullandığını
belirtmekte, öte yandan
hükümet yetkilileri bu
"albenffl" evin ulusal
çıkarlar
nedeniyle yıkılması
gerektiğini öne
sürmektedir.
Neredeyse yıkılmakta
olan evi yaklaşık 800
milyon liraya satın alan
Panvert, hükümetten bir
izin alınması gerektiğini
bilmeksizin onanma
koyuldu. Ancak, tam
çatıya gelmişken
hükümetin engeliyle karşı
karşıya geldi. Panvert'in
tüm çabalanna karşın
hükümet, evin yıktınlması
yolundaki karannda
diretiyor.