Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7MART1995SALI
Atatürk'e hakaret
davası
• İstanbul Haber Servisi -
Halkalı Mehmet Akjf Ersoy
Lısesi'nde din ögretmeni
olarak görev yapan Adil
Akyüz hakkında "Atatürk'e
hakaret ettiği", o dönem okul
müdürü olan Ayhan Köker
hakkında ise "bu tür olaylara
göz yumarak. görevini ihmal
ettigi" gerekçesiyle açılan
davaya, Avcılar2. Asliye
Ceza Mahkemesi'nde dün
devam edildi. Şikâyetçi
Remzi Akçay'ın ifadesini
alan mahkeme. tanıklann
dinlenmesi amacıyla
duruşmayı erteledi.
Cafe baskını
• İSTANBUL (AA)-
Zeytınburnu Telsiz Mahallesi
100. Sokak"taki Ibrahim
Şahin'e ait Şahin Cafeye
öncek] akşam beş kişi
tarafından düzenlenen silahlı
saldınya katıldıklan
belırtilen üç kişi dün
yakalanarak gözaltına alındı.
ZeytinburnuTlçe Emniyet
Müdürlüğü, araştırmanın
gizli yürütülmesi nedeniyle
yakalanan üç kişinin
kimliklerini açıklamazken,
saldırganlardan. Orhan Özen
(21). olayın olduğu akşam
yarali olarak yakalanmıştı.
Kaçak doktor
• İSTANBUL (AA)-
Boğaziçi Köprüsü girişinde
otomobilini bırakarak iki
yaşındaki kızıyla birlikte
kayıplara kanşan ve bir süre
önce ortaya çıkan doktor
Celal Demirbaş (29), Kartal
Eğitim ve Araştırma
Hastanesi'ndekı görevine
dün başladı. Demirbaş, kızı
Simru'yu kimsenin -
bulamayacağı bır yerde
sakladığını ve en kısa
zamanda velayetini almak
için dava açacağını belirtti.
Komisyon
Mercümek için
Almanya'da
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Fatih Cumhuriyet
Savcısı Çayhan Ülgen ile
tstanbul Mali Şube Müdürü
Salih Güngör'den sonra
TBMM Liderierin Mal
Varlıklannı Araştırma
Komisyonu da "RP-
Mercümek" ilişkisini
araştırmak için Almanya'ya
birheyet gönderdi.
Heyet, ANAP Genel
Başkanı Mesut Yılmaz'ın
kardeşi Turgut Yılmaz'ın
Almanya'dakı ilişkilerini ve
hesaplannı da inceleyecek.
Haluk Müftüler
başkanlığındaki heyette,
DYP'den Osman Seyfi.
CHP'den Atilla Hun.
ANAP'tan Yusuf Namoğlu,
RP'den ise Lütfi Esengün yer
alıyor.
Boyner ifade
verdi
• İSTANBUL (AA)-Yeni
Demokrasi Hareketi (YDH)
Genel Başkanı Cem Boyner,
Gaziantep'te yaklaşık 1.5 yıl
önce yaptığı bir
konuşmasında, "Devletin
askeri kuvvetlenni basın
yolu ile tahkir ve teyif ettiği"
gerekçesiyle, dün İstanbul
Adliyesi'nde Basın Savcısı
Nurten Altıok'a 30 dakika
ifade verdi. YDH Genel
Başkanı Boyner, hakkında
dava açılması halinde,
TCK'nin 159. maddesi
gereğince. 6 yıla kadar ağır
hapıs cezası istemiyle
yargılanabilecek.
ÇHter'den büyük
karşılama' emri
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Başbakan Tansu
Çiller'in, Brüksel'de
imzalanan gümrük birliği
aniaşmasının ardından
Ankara'ya dönüşünde, DYP
örgütünce Esenboğa
Havaalam'nda "büyük bir
karsılamatöreni"
düzenlenmesi için talimat
verdiği öğrenildi. Edinilen
bilgiye göre dün DYP
Ankara il örgütü, tüm parti
üyelerini arayarak, bugün
13.90 sıralannda Esenboğa
Ha\aalanf nda olmalannı
istedi.
HABERLER
HABİTATsürecinde 'UlusalRapor'a Doğru - 3
Bilgi çağında bflinçli loplıım
•Ulusal rapora katkıda
bulunmak üzere görüş
geliştiren duyarlı
kurumlar. plansız ve
sağlıksız kentleşmenin
yarattığı sorunlan
aşabilmek için bilinçli ve
örgütlü bir toplumsal
katılımın her alanda
yaygınlaştırılmasını
savunuyorlar....
OKTAY EKİNCİ
HABİTAT için ulusal rapora
haztrlık sürecinde Türkive'nin
tartışmav a açması gereken konu-
lar üzerine görüş geliştiren hükü-
met dışı kurum ve kuruluşlar ara-
sında. meslek kuruluşlanyla bir-
likte sendikalann, üniversitelerin
ve gönüllü örgütlenmelerin kat-
kılan da oldukça zenein ve ıçe-
riklı.
Yine 2-3 Şubat 1995 tarihin-
deki Ankara'da yapılan ulusal
komite toplantısına katılarak bu
konuda ön rapor sunan söz konu-
su kurumlardan bazılannın gö-
rüşleri iseşöyle:
Türk-ݧ: Sağlıklı ve ucuz
konut
Kentleşme ve iskân sorunlan-
na öncelıkle "dar gelirli ve çalı-
şan niifus" açısından bakmayı
yeğleyen Türk-İş'ın raporu. "Ye-
terti konutun temel insan hakkı
olduğunu'"belirle\en İnsan Hak-
lan Evrensel Bildirgesi'nin yaşa-
ma geçirilemediğine dikkat çeki-
yor.
Sağlıksız yerleşım alanlannda
ve sağlıksız konutlarda bannma-
ya mahkûm edılen insanlann
"üretkenHklerinrde yitırdikleri-
ni belırten Türk-lş, özelhkle ser-
best piyasa ekonomisinin "dene-
timsiz" kurallan içerisinde ucuz
konut gereksınmesinin de karşı-
lanamadıgını şö>le Ö2etliyor:
"Devletin konut piyasasından
çekilmesiyle tamamen özel giri-
şimcinin eiine bırakılan konut pi-
yasasında. üretilen konut bedett-
nin hızlı fiyat artışlanndan ko-
lstanbul, 1996 > ılı haziran ayındaki HABİTAT zirvesine hazırlanırken, dünyanın en yoğun kentieşen metropoUerinden biri olarak
da sorunlannı uluslararası tartışmaya açıyor.
runmak istenmesi nedenivle
mümkün olduğu kadar pahalı>a
ve peşin bedelle satılmakta. bu ise
yeterli parası olmavan insanları
sağlıksız konutlarda vaşamaya
zoriamaktadır."
Türk-lş'e göre çeşitlı tarıhler-
de "siyasi tercihler" sonucunda
yapılan "gecekonduaffi'"gibıgi-
rişimlerde sağlıksız insan yerle-
şimleri sorununu temelde ağır-
laştıran ve artık gündemden çık-
ması gereken yanlışlar arasın-
d
^
Hak-İş: Zihinsel ve
kültürel kirienme
HABİTAT sürccine katılan bir
diğer ışçi kuruluşu Hak-İş ise
ulusal rapordaöncelikle "Zihin-
sel ve kültürel kirienmenin" sor-
gulanmasindan yana.
Kentleşme ve iskân sorunlan-
nın tartışılabılmesi için, günü-
müzde bütün bu sorunlann "te-
mel nedeni" olarak gösterdiği
"liberal ya da sosyalist çağdaş
ekonomik doktrinlerin" genel
bir eleştirısinı \apma gereğinı
savunan Hak-İş. raporunda "ay-
dınlanmanın" \e "modern biü-
min" sorgulanmasına da özel bir
ağırlık venyor. "Modernist, po-
zitivist dünya anlayışının verine
insanı yaşadığı çevrenin bir par-
çası olarak gören" anlayışlann
Mercümek olayının perde arkasi: 2
IHH Başkanı, Kaplan'm sağ kolu
METİN DALMAN
BONN - Bosna-Hersek'e yardım etmek
amacıyla toplanılan on milyonlarca mark
tutanndaki paranın Refah Partısı'ne
aktanldığı savlannı araştıran Alman
makamlanna ulaşan verilerarasında
Cemalettin Kaplan'ın da adı geçtiği
bıldirıli\or. Bosna yardımlanntn
Almanya'da aklanarak Türkiye'ye
aktanlmasında Süleyman Mercümek
hesabına yatırılan paralann göndericileri
arasında en önemli konumdaki IHH isimli
kurumun Alman makamlannca "kara
para aklama" olarak değerlendirilen
işlemler için kurulmuş bir paravan dernek
olduğu belırtilıyor. IHH (Internationale
Hümanıtare Hılfsorganisation) isimli
kurumun şimdiki başkanı olarak bilinen
Abdurrahman Çtğdem hakkında Alman
makamlanna ulaşan bılgileri ele geçiren
Cumhuriyet. Bosna skandalında bir de
Cemalettin Kaplan dosyası olduğunu
belirledi. Almanya'ya Milli Görüş
tarafından getirildikten sonra 1983
senesinde bu örgütten aynlarak Köln'de
Anadolu Federe tslam Devleti'ni
kurduğunu açıklayarak kendisini "halife"
ilan eden ve Alman medyasında
^Köln'deki Humeyni" olarak tanman
Cemalettin Kaplan'ın adının Bosna
skandalında yer alması. AMGT/IHH ve
Kaplan arasında bir gizli işbirliği
olabileceği sorusunu gündeme getirdi.
Son dönemde 'İslam anayasası'nı ortaya
atarak adını sürekli gündemde tutmayı
başaran Cemalettin Kaplan" ın 1977
senesinde MSP'den Erzurum Milletvekili
adayı olduğunu hatırlatan Alman
uzmanlar. on milyontarca mark
tutanndaki bu vurgunda Kaplan ile
işbirliği yapılması ihtimaline dikkatlen
çekiyor. Bosna paralannın akıbeti ve
Refah Partisi - Mercümek - Milli Görüş
ile IHH bağlantılannı araştırmak için
Almanya'ya gelen Fatıh Cumhuriyet
Savcısf yla İstanbul Malı Şube
Müdürü'ne de ifade vermeyerek Almanya
dışında olduğu açıklanan IHH Başkanı
Abdurrahman Ciğdem hakkındaki gizli
servıs raporlannda şu bilgilere yer
veriliyor: "Merkezi Freiburg'da bulunan
kısa adı IHH olarak bilinen bu dernek
TürkiyeH köktendinciler tarafından
kurulmuştur. 10 Ağustos 1958"deSıvas'ta
doğmuş olan Abdurrahman Çiğdem.
Köln'de bulunan Cemalettin kaplan'ın
sağ kolu durumundadır. Freiburg'un
Elsasserstr adresinde oturduğu belirlenen
Abdurrahman Çiğdemin, 19Ocak 1959
\Vesterheim doğumlu olan Ruth
Baumester isimli kansı Alman
vatandaştdır. Mesieği hukukçu olan IHH
Başkanı Abdurrahman Çiğdem'in eşi
Ruth Baumeister'uı bu kurumun resmi
işlerinde yardımcı olduğu belirlenmiştir.'"
Bosna yardımlannın Türkiye kökenli
şeriatçılar tarafından kullanılması
skandalında Cemalettin Kaplan'ın da
adının geçmesinin. olaya Alman
makamlan açısından yepyeni bir boyut
kattığı belirtıliyor.
Irkçılığa karşı
eylem
haftası
SİLİFKE(Cumhuriyet)- Mer-
kezi Hollanda'da bulunan Irkçılı-
ğa Karşı Birlik. Göçmen ve Mül-
tecilerle Dayanışma Örgütü
(UNITED). mart ayının üçüncü
haftasını -Irkçılığa Karşı A>Tupa
Çapında Eylem Haftasr ilan et-
tı. Türkiye'den İnsan Haklan Der-
neğı (İHD), tnsan Haklan Vakfı
(İHV). İnsan Hakları Araştırma
ve Dokümantasyon Merkezi ile
Arkadaş Çe\re Grubu'nca da
desteklenen UNITED, 21 martın
"Irçıkğa Karşı l luslararası Gun'
olarak kutlana geldiğinı bıldirdı.
Millıyetçilik. Irkçılık ve Faşizme
Karşı Birlik, Göçmen ve Mülte-
cilerle Dayanışma Örgütü, ko-
nuyla ilgilı olarak şu açıklamayı
yaptı:
"21 Mart 1960 tarihinde Gü-
ney Afrika'da Sharpe\ille'de po-
lisin 70 göstericinin ölümüne yol
açtıgı olavı kınamak için Biıieş-
miş Millctler. 13 Aralık 1967'deki
Genel Kurulu'nda 21 marttarihi-
ni ırkçıük ve aynmcılığın her tü-
riıne karşı çıkişın simgesi olarak
uluslararası gün ilan etti. Hem bu-
günü anmak hem de bugün ile
bağlantılı olarak Avrupa'da hort-
layan ırkçılık. faşizm ve mUliyetçi-
likileyabancı düşmanlığı ilesava-
şım için bir hafta süren etkinlik-
ler gerçekleştirilecek. Bu amaçla
tüm insanlara "sınırlan açın.
akıllan açın" çağnsı yapıyonız.
Tüm Avrupa'ya yayılmış bin ku-
ruluş aracılığıyla etkinliklerimizi
yürüteceğjz."
18-26 mart tarıhlerin arasın-
da kutlanacak "IrkçıhklaSavaşım
Haftası" dolayısıyla hazırlanan
ve açık gözbebeğinde Avrupa ha-
ritası bulunan afiş, tüm Avrupa'da
dağıtılacak.
Alevi kültürü için kursİstanbul Haber Servisi - Pirsultan Abdal
Canlar Derneği, gençlere Alevi kültürünü
öğretmek ve boş zamanlannı
değerlendirmeleri için kurslar düzenliyor.
Derneğin Bakırköy'deki merkez binasına
girdiğımizde dikkatimızi çeken ilk şey,
odalardan gelen saz sesleri. Dernek Başkanı
Kâzım Yıldırmaz. 1992 yılında kurulan
derneğin tabanını Alevilerin oluşrurmasına
karşın, yönetimde görev alanlar ve üyeleri
arasında Alevi olmayan kişılerin de
bulunduğunu söylüyor. Yaşlan yediyle, kırk
arasında 30 kişiden oluşan saz kursu
öğrencilerinin aynı amaç için toplanmalan ve
bir konser vermek için çalışmalan
Yıldırmaz'ı mutlu ediyor. Başka yerlerde I
milyondan az olmayan kurslann ücretleri
dernekte 300 bin lira. Kurslann fiyatının bu
kadar ucuz olmasını, "Alevi gençlere kendi
kültürlerini öğretmek" olarak açıklayan
Kâzım Yıldırmaz. "Alevi olmayanlafa da
kendimizi tanıhvoruz'* dıye konuşuyor.
geliştirilmesi gerektıgini vurgu-
layan Hak-İş raporunda, çevre
sorunlannın da yine aydınlanma-
dan kaynaklanan zihinsel ve kül-
türel kirlenmenin bir ürünü ol-
duğu şöyle anlatılıyor:
"Siyasal örgütlenme düzeyin-
degeçerli olan anlav ış modem bi-
limin bir uzantısı olarak aklın
mutlaklaştırılması \e 'rasyonel'
(akıkı) bir toplum ara\ışıdır. (_.)
Bu anla\ ış, insanı doğav la bir bü-
tün olmaktan çıkarmış veonu do-
ğaya karşıt, doğayla kavgalı bir
konuma getirmiştir.
"Planlamada prestii
kaybr
Hak-İş Konfederasyonu kent-
leşme ve iskân sorunlannın te-
melinde bilimın ve rasyonellığin
olumsuz etkilennt tartışmak is-
terken, Şehir Plancılan Odası ise
tam tcrsine tüm bu sorunların
"rasyonel ve bilimsel bir kent
planlaması" anlayışından hızla
uzaklaşıldığı için yaşandığını sa-
v unuyor.
Plancılann HABtTAT Ulusal
Komite toplantısına sunduklan
rapor. ağırlıklı olarak "Planlama
disiplininin sağlıklı kentleşme
için Türkiye'de etkili olamadığt-
m"sergileyen saptamalan içeri-
>or. Özellıkle 1980 sonrasında-
ki gelişmelenn "Planlamanın
müdahale alanını daraltan nite-
likte" olduğuna dikkat çeken Şe-
hir Plancılan Odası. "Spekülatif
kârlar için çok hızlı hareket ede-
bilen mali sermayenin Türkiye
gibi ülkelerde bu nitelikteki ey-
lemleri desteklediğini, buna pa-
ralel olarak da planlamanın söz
konusu evlemlere a\ak bağı ola-
rak görülmeyebaşlandığınr vur-
guluyor. Yine planlama bilımi ve
disiplininin "meşruiyetini kamu
yaranndan aldığT açıklanan ra-
porlannda. sermayenin engel ta-
nımayan özel çıkar beklentileri-
nin "bu nedenle" planlamayı dış-
ladıği ve giderek "prestij kaybt-
na^uğrattığı da şehir plancılan-
nın temel saptamalan arasında.
Böylesi bir olumsuz sürecin,
aslında salt Türkiye'de değil,
"global" olarak evrensel ölçekte
yaşanmaya başlandığını açıkla-
yan plancılann. buna bağlı ola-
rak geliştirdikleri çözüm önerile-
ri arasında ise "Planlama konu-
sunda uluslararası bir eğitim ku-
rumunun örgütienmesi ve bunun
merkezi olarak da Türkive'nin
aday olması" dikkat çekiyor.
Ankara'daki ulusal komite
toplantısında yazılı olarak ön ra-
porlarını sunan üç üniversitemiz
de HABİTAT sürecinin genel
tartışma ve değerlenme konusu-
nun "Sürdürülebilir kalkınma il-
keleri açısından kentleşme ve is-
kân poütikalanmn yeniden belir-
lenmesi" olarak ele alınmasını,
değışik açılardan savunuyorlar.
Orneğın, İTÜ Mimariık Fa-
kültesitemsilcilerinin raporunda
"taşınmaz kültür ve tabiat varük-
larunızuı" sürdürülebilir kalkın-
mada en önemli kaynaklar oldu-
ğu belirtilerek şu görüşe yer ve-
riliyor:
"lilkemizdeki değişik kültür-
lerden kaynaklanan ve tarihsel
gelişme sürecinde kazanılmış
olan yapılaşmış çevre öğelerinin
doğaİ çevre kaynaklan ile bera-
ber, sürdürülebilir kalkınma an-
la> ışı içerisinde asla tüketilmeme-
si gereken kaynaklan oluşturdu-
ğu ihmal edilmemeli; kültür ve
tabiat vaıiıklannın korunması
stratejisi ulusal raporda birincil
derecede önemde yer almabdır."
SÜRECEK
GUNDUZ GOZUYLE
MELtH CEVDET AINDAY
Telelonda Hıçkırık
Bayramlaşma artık dertleşmeye dönüştü. Tatlı dil, güler
yüz ortadan kalktr, bir yakınmadır gidiyor. Insanlarımız ken-
di sorunlarını bir yana bırakıp geleceğimizin kaygısına düş-
tüler.
Evden pek çıkmıyorum, bayramda dostlanmı telefonla
aradım, onlar da öyle yaptılar. Baktım da, kiminle konuş-
sam ağlamaklı. Ama dostlarımaan biri gerçekten ağladı,
hıçkıra hıçkıra ağladı.
îyi okumuş, iyi yazmış, özellıkle dış politikada uzmanlaş-
mış bir arkadaşımdır. Bayramın ikinci günü telefon etti:
- Avrupalılara gıpta ediyorum, diye başladı söze. Geçen
gün biryazında Andre Clot'nun "Fatıh Sultan Mehmet ad-
h kitabından söz ediyordun. Clot dostumdur, gazetecilik-
ten emekli olduktan sonra araştırmalara girişti, işte bildi-
ğin gibi Fatih Sultan Mehmet 'ı yazdı, Kanuni Suttan Sü-
leyman '/ yazdı; Güney Fransa 'daki evınde şimdı Memlûk-
ler üzerine çalışıyor.
Azizim, çalışmanın ilk koşulu erinçtir, huzurdur. Senibil-
mem, ben huzursuzum, her gün beni siniriendiren bir sü-
rü konu ile karşılaşıyorum. Örneğin, al şu Avrupa Birliği'ne
girme konusunu.
Yahu, Atatürk, Çanakkale'de Ingilızlen yenmışti, Türki-
ye Cumhuriyeti Devleti'ni kurduktan sonra Sovyetler'le
dost oldu; Avrupalı polıtikacılara, sırası geldiğınde çokye-
rinde derster verir, uyanlarda bulunurdu. Buna karşın on-
lar, izzet ikram, Türkiye'yi Cemiyet'i Akvam'a davetettiler.
Şimdiki durumumuzla karşjlaştıralım... Bız şimdi, süklüm
püklüm, Avrupa Biriiği'nin kapısında bekliyoruz.
Nasıl üzülmem! Ben Atatürk'ün sağlığında çeşitli Avru-
pa ülkelerinde bulundum, okudum; o zamanlar Türkiye 'nin
ne kadar saygın bır durumda olduğunu çok iyi bilirim.
Bak, sanabiranımıanlatayım... 1938yılındaBelçıka'nın
başkentinde öğrenci olarak bulunuyordum, bir evde pan-
siyonerdim. Bir akşam salonda briç oynarken radyo yayı-
nı birden kesildi ve speaker, Atatürk'ün ölüm haberini ver-
di. Arkasından Istiklal Marşımız çalınmaya başladı. Salon-
da bulunan herkes ayağa kalkmıştı... Ben ağlıyordum.
Telefonda bir sessizlik oldu.
- Alo.. alo... dedim.
Karşıdan hıçkınklar geliyordu.
Dostum ağlıyordu.
Bir süre bekledim.
Sonra, gözyaşlannı silmiş olacak kı gür bir sesle sürdür-
dü konuşmasını:
- Hasan Âli Yücel - Kenan Öner davasını anımsar mı-
sın?
- Evet, hem de çok iyi.
- Kenan öneradlı avukat birdemecınde, Mıllı Eğitim Ba-
kanı Hasan Âli Yücel'ı ima ederek, "Hükümette komünist
bir bakan var, komünistleri koruyor" dedi. Daha sonra da
açıkladı bu bakanın kim olduğunu. Hasan Âli Yücel haka-
ret davası açtı ve.. davayı kaybetti.
Ne demektırbu? Yücelkomünisttirdemektır, Yücel'eha-
karet edilebilir demektir.
Aziz Nesin, kendisine hakaret eden bir gazete yazarını
geçende mahkemeye vermiştı. Mahkeme, hakaret eden
gazeteciyi aklamakla kalmadı, karar gerekçesinde Aziz
Nesın'i suçladı.
Ramazan ayında, üniversitelerımizin ırkçı-dinci, öğren-
cileri ellerinde bıçaklar, sopalarla, oruç tutmayan öğren-
cilerin üzerine yürüdüler. Sonuçta ne oldu, bitiyorsun; po-
lis oruç tutmayan öğrencileri yaka paça gözaltına aldı.
Bukoşullariçindesenbana, "Aldırma, işinebak!" diye-'t
bilirmisin? Çalışmanın ana koşulu'toplumsal huzurdut' ',',
Birader, T.ö.nün kızını TV'ye çıkarıyoriar, "Efe'nin Âme-
rika'da villası var mı?" diye soruyorlar, kız çok sakin bir ses-
le, "Evet, orada villalar ucuzdur" dıyor. Çıldıracağım mon-
şerl
Yeni baskan Tekin Enerem
DYP tstanbul İl
Başkanı
Ginisli istifa etti
• DYP îstanbul tl Başkanlığı'ndan istifa eden
Rasim Cinisli, istifasını sözlü olarak Başbakan
Çiller'e açıkladığını, ancak basına açıklama
yapamadan yeni başkan Tekin Enerem'in
atandığını söyledi.
İstanbul Haber Servisi -
DYP İstanbul 11 Başkanlığf na İl
Yönetim Kurulu üyesi ve Teşki-
lat Başkanı Tekin Enerem getı-
rildı. Eskı il başkanı Rasim Ci-
nisli, kendisinin istifasını sözlü
olarak daha önce genel başkana
verdiğini. ancak kendisinin ba-
sına açıklamasına fırsat bırakıl-
madan, yeni başkanın atandığı-
nı söyledi.
Cinisli. Başbakan Tansu Çil-
ler'e istifasını açıklarken, parti-
deki iki başlıhktan şikâyet etti-
ğini belirtti.
DYP Genel Sekreteri Şüıasi
Altıner, DYP'nın Çağlayan'da-
ki İstanbul İl Merkezi'nde bir
basın toplantısı yaparak, Genel
Idare Kurulu'nun (GİK) Baş-
kanlık Divanı'na verdiği yetki-
ye dayanarak. Rasim Cinisli'den
boşalan DYP İstanbul İl Baş-
kanlığfna Tekin Enerem'in
atandığını açıkladı.
Altıner, DYP'nin tek başına
iktidara yürüdüğünü, bir kabuk
değişikliği ile tüm Istanbullula-
n kucaklamaya aday olduğunu
belirterek, şunlan söyledi:
'Bundan epeyce süre önce
tim Kurulu üyesi ve Teşkilat
Başkanı Tekin Enerem atanıra^.
tır."
DYP tstanbul İl Başkanlı-
ğı'na getinlen Enerem ise par-
tisınin 2 bınli yıllara Başbakan
Cillerilevürüyeceğınısoyleve-
rek, "Hepiniziseferberüğe davet
ediyorum. İstanbul'da büyük
zaferler için el ele koyuluyo-
ruz"dedi.
Altıner ve Enerem'in basın
toplantısını tamamlamalannın
ardından, basın toplantısı dü-
zenleyen Cinisli, il başkanlığı
görevinın kimsenin mülkü ol-
madığını. birilerinin gelip biri-
lerinin gitmesinin doğal oldu-
ğunu anlattı.
Rasim Cinisli şöyle deva"m
etti.
"Sayın Başbakan'a 'bir yan-
lış yapmış olabilirim, lütfen bu-
nu söyley in' dedim. 'Hatırlamı-
yorum Sayın Cinısli" dedi. Ben,
Genel Başkan'a. partinin iki
başlı olduğunu söyledim. 'Eğer
güvenmiyorsanız, işin icabını
yapanm. affimı rica ederim" de-
dirru Kendilerine istifamı müna-
sip bir zamanda basına açıkla-
GİK, Başkanuk Divanı'na İs- yacağımısövledim, amamüna-
tanbul il teşkilatını yeniden dü- sip zamanı bana vermedikr."
zenlemek ve organize etmek
üzere tam yetki vermiştir. Baş-
kanlık divanı da bizleri görev-
lendirmişti. Başkanlık divanı
olarak il teşküatı ve itçe teşkilat-
larını da atavarak, bu görevi ta-
mamlamıştık. Savin Başbakanı-
mız tekrar emrettiler, İl Başka- düşmesine içim vanıyor. Başba-
nı Rasim Cinisli'nin istifası do-
layısıyla il başkanhğının boşal-
mış olması ve boşalmış olan bu
Cinisli bir soru üzerine ise
şunlan söyledi:
"Ben Genel Başkan'a istifa-
mı sözlü olarak beyanda bulun-
dum, ama kamuoyuna münasip
bir zamanda açıklayacağımı
sövledim. DYP'nin bu duruma
kan'a sözlü olarak istifamı bil-
dirdim. ama kamuoyuna açıkla-
ma nrsatı verilmeden bu toptan-
tıyı yaptılar."
Bu arada DYP Genel Sekre-
teri Altıner ve Enerem'i destek-
il başkanhğının boş kalmasuıın
teşkilatınııza derin üzüntü veya-
ralar açacağı endişesiyle,
GİK'inbaşkanhkdivanınaver- leyenler ile Cinisli'yi destekle-
diği yetkiye davanarak, Cinis- yenler arasında basın toplantısı
li'nin istifasıyla boşalan DYP İs- öncesınde ve sonrasında tartış-
tanbul İl Başkanlığı'na İl Yöne- ma çıktı.