Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
29 MART 1995 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
ALLEGRO EVİNİLYASOĞLU
FazıPm yorumıınu Mozart da severdiÇalarken buluşlar yapması, içinden
gelen şarkiyı söylemesi, orkestra ile so-
lonun bütünlüğünü hiç unutmaması,
böylece orkestra ile son derece yakın bır
söyleşi sûrdürmesi; artikilasvonu, tuşe-
si, sonoritesi, ritim anlayışı ile geçen haf-
ta sonu Ankara'da Fazd Say'ı dinlemek
bir şölendi. Fazıl Say'ı yöneten orkestra
şefinin işi çok zor. Çûnkü orkestra bir-
den bire iki şef sahibi oluyor. Belki de
birçok yere Jean Perrison gibi deneyim-
li ve anlayışlı bir şefî yanında görürme-
li.
Bu akşam (29 Mart 1995) Istanbul'da
Çağdaş Yaşam Demeği tarafmdan dü-
zenlenen bir resitalde Maçka Maden Fa-
kûltesi'nde çalacak. Önümüzdekj hafta
Ankara Müzik Festivali'ne bir resital ile
katılıyor. flkbaharda ise Yapı Kredi
Gençlik Festivali'nin konuğuolacak. Fa-
al Say'ın bundan sonrayurtdışındaki ilk
etkinliği Boston Metamorphose Orkest-
rası ile vereceği konser. Aynca yeni ta-
mamladığı piyano konçertosu da ocak
1996'da kendi solistliğınde Boston Sen-
foni Orkestrası tarafindan seslendirile-
cek. Fazıl Say, Mozart'ın piyano konçer-
tolan içm 1987-1990 arasındaki yıllarda
kadanzlar yazmış. Tarihte Mozart'ın
konçertolanna kadanz yazan pek çok
besteci ve yorumcu vardır.
Fazıl Say'ın Mozart kadanzlan, Mo-
zart stilinden yola çıkıyor ve yirminci
yûzyıla vanyor. Caz etkisi ağırlıkta, son
derece melodik ve yaratıcı birer mınya-
tür.
Gidon Kremcr'in Beethoven'in ke-
man konçertosu ıçın yazdıği kadanzlan-
nı anımsattı bana. Çağdaş, yenı buluşlar-
la süslü ve de akıcı. Bis olarak çaldığı
Mozart'ın Türk Marşı üstûne kendı çe-
şitlemelennde yapıtın her bir cûmlesini
oldugu gibi aktanp kendı çeşitlemesini
klasik-çağdaş üslupta geliştirmiş.
Ayru konserde soprano Gölge GfiJ Şe-
keramber solistliğinde Mozart'ın opera
aryalannı dinledik Çoban Kıral'dan
L'amero'de başkemancı Cengiz Öt-
kök'ün solist ile zarif söyleşisi; dünya-
nın birçok merkezinde yıllardır opera yö-
netmiş bir şef olarak Jean Perisson'un
tüm aryalar boyunca insan nefesine eş-
likteki ustalığı dikkati çekti. Soprano Şe-
keramber, usta şan tekniğine karşm, mut-
PORTRE/FAZJLSAV
25 yaşındaki
genç bir yetenek
Fazıl Say (1970), Ankara da dogmuş.
4yaşında Mithat Fenmen ile piyanoya
başlamış. HÜ Ankara Konservatuva-
n nda üstünyetenekliler ıçin özelstatü-
deeğıtımgörmüş, Kamuran Gündemir,
tfhan Baran ve Ertuğrul Oğuz Fırat'ın
öğrencisiolmuf 1987 'depiyano vekom-
pozısyon yüksek bölümünü bitirmıs Al-
man Devlet Bursu ile Düsseldorfta Ro-
bert Schumann Müzik Yüksek Okulu 'nda
Prof Levine 'm ustalık sımfına katılmış.
1989 'da mezun olarakBerlın Konserva-
tuvanna öğretım üyesı olmuş 1991 'de
Avrupa Topluluğu nun düzenlediği Av-
rupa Piyano Yarışması'nda "En İyi
Çağdaş Müzik Yorumcusu" ödûlünü
kazanmış 1994 eylülayında Young Con-
certArtistc Ince in düzenlediğiyarısma-
daAvrupa küası bırincisiolarak 1995 o-
cakayında New York talafinalekatılma-
ya hak kazanmış En büyük başarısı da
bufinalde dünya bınncilığıni elde etme-
si. Fazıl Say, böylece Paul A Fish Ödü-
lü ne, Boston Metamorphose Ödülü ne
ve Young Concert Artists iVinner Ödü-
lüne değer bulunmuş FazılSay, yorum-
culuğunun yanı sıra bestecilık dûnyası-
na 15 yaşında yazdığı senfonikyapıtlar-
la gırmif. Berlın ın 750 kurulus yıldo-
nümü ıçın besteledıği Siyah flahiter,
1987'de bu kentteseslendırtlmış. Berlın
Senfoni Orkestrasınm sıparışi üzerıne
"Kentan-piyano ve orkestra için kon-
çertosu 1991 "de çalınmış Almanya 'da-
ki "YeniMüzik Topluluğu "nun sipari-
sı üzerine Debussy'nın 6 prelüdünü ve
Liszt 'ın si minörpiyano sonatını orkest-
raya uyarlamış
laka bu konseri tüm şancılar gibi öğle-
den sonra vermeyı yeg tutardı sanınm!
CBSO'nun son yapıtı Hindemith'in
Ressam Mathis senfonisıydı. Pek çok
dinsel konulu tablonun sahibi Alman res-
sam Mathis Gnınevvald. 1460-1528 yıl-
lan arasında yaşamış. Ve Hindemith'in
1934 yılında yazdığı operanın kahrama-
nı olmuş. Ancak Almanya'daki mezhep
kavgalannı konu alan, hür düşünceyi sa-
vunan kitaplann yakıldığı sahneleri içe-
ren bu operanın temsil edilmesi Hitler ta-
rafmdan yasaklanmış. Hındemith de
operanın tematık malzemesi üzerine bır
süit yaratmış ve Ressam Mathis senfo-
nisi adını vermiş. Nefesli çalgılann ter-
temiz sololan, yaylı çalgılann magnerik
bır bütün oluşturması, vurma çalgılann
son derece dengelı gürlüklen ve eseri ez-
bere yöneten şef Pensson'un titiz, du-
yarlı yönetimı bu yapıtı Türk dinleyici-
lerine kazandırmış oldu.
12. Ankara Müzik Festivali bu
gece başbyor
Ankara da sanat dünyası hep daha yo-
ğun yaşanmıştır. Çocukluğumdan beri
aydın şehn olarak sanarsal etkinliklerin
hemen yankı gördüğü birkoza olarak bi-
linen Ankara'yı. Atlantis Müzik Evi, be-
nim son çalışmam olan kompakt diskli
kitabım Zaman lçinde Müzik için bir
söyleşi-imza günü düzenledi. Gerek bu
toplantıda, gerek CBSO konserinde An-
kara'da sanat etkınliklerinin nasıl yogun
yaşandığma bır kez daha tanık oldum.
Aynca bu yıl politikacılann bağnazhkla-
nna karşı sanat çevresinin bir birine yak-
laştığı söyleniyor. Umanm Ankara Fes-
tivali ve hemen onunla aynı tarihlerde
yer alan Bilkent Festivali de bu sıcak iz-
leyici kitlesi ile dolup taşar!
12. Uluslararası Ankara Festivali'nde
bu akşam Rengbn Gökmen yönetıminde-
ki Ankara Devlet Opera ve Bale Orkest-
rası'na, soprano Yelda Kodalb ve tenor
RobertoLufiano katılacak. Şoştakoviç'ın
Festival Uvertürü ile açılan festival prog-
ramında opera tarihinin en sevilen yapıt-
lan yeralıyor. Yelda Kodalh'yı iki yıl ön-
ce dinlediğimizde yeni bir yıldız olarak
parlamakta olduğunu belırtmiştık. Sanat-
çı, Gece Kıaliçesi'nın aryasından, Olym-
pia'nın aryasına; Adina'nın aryasmdan
Konstanza'njnkine en ünlü aryalan söy-
leyecek. Bir de genç Italyan tenor var
konserin konuğu: Roberto Lufiano, o da
aşk iksirinden. Faust aryasından La Tra-
viata'dan aryalar söyleyip sonunda Ko-
dallı ile bir Traviata düeti yapacak. Ren-
gim Gökmen yönetimindeki orkestra ay-
nca Rossini \e Venü'nin en güzel uver-
türlerini seslendirecek. Keşke bu konser
fstanbul'da da yinelense...
Orkestra solistierinin kadrosu
Maliye BakaıüığTnda
Bir süredırtartışrnalara neden olan or-
kestra solistierinin kadrolan için Maliye
Bakaniığı'nın alacağı karar beklenmek-
te. tstanbul Devlet Senfoni Orkestra-
sı'nın Müdürü Tfirkmen Güner'in dik-
kati çekmesiyle gündeme gelen konuya
egilen Kültür Bakanlığı Musteşan Prof.
Emre Kongar, solistler için mutlaka ay-
n kadrolar yaratılması gereğini vurguJu-
yor. Aksi halde orkestralara gereken ele-
man alınamaz durumda. Bu kadrolann
da Maliye Bakanlığı tarafindan tahsisi
gerekiyor. Şimdilık maaşlan donduru-
lan devlet solistlerine orkestra müdür-
lükleri ödeme yapmasa da bir üst amir-
likten ödenme yapılacak. Sanatçılann
eksik çıkanlmış karamarDeler ile böyle-
si çıkmazlara sokulması dünyanın nere-
sinde görülmüştür acaba?
MÜZİK
DUNYAMIZ Paul HiiKİeıııitlı'i imutmamahydık
VEFA0FTÇİOĞLU
CSO'da geçen hafta konseri Jean Fte-
risson yönetti. Solistler, soprano Güige
GülŞekerambervepiyanist FanlSay'dı
Konsenn ilk bölümünde Mozart opera-
bnndan dört arya ve yıne Mozart'ın 21
numaralı piyano konçertosu yer alıyordu.
Başanli bir yorumJa aryalan seslendiren
sayın Şekeramber sanatçılığının yanında
Bilkent'te hocalık da yapmaya başlamış
değerli bır sanatçımız. Konser arasında
sohbet için naklen yayın yaptığımız TRT
stüdyosunda bizlerle birlikte oldu. Gün-
deme gelmesi zor olan çoksesli müzikte
şanın insan sesinin tümden unutulduğun-
dan, ihmal edildiğinden, dünya standar-
dına sahip seslere, özellikle kadın sesie-
rine sahip olduğumuzdan söz etti. Her
sanatçıgibıodabırazkırgındj. MilanoUa
sokaktaki pazarcı bile La Scala'nın yü-
dızlanm tanıyıp onunla opera sohbetleri
yaparken, bızim kültürlü ve çağdaş de-
diklerimizin kimleri tanıdığını, baştacı
ettiklerini hepimiz biliyoruz. Böylesıne
şartlann, kültürel yozlaşmanın yaşandı-
ğı, basının pop müziğimiz patladı dıye
manşet attığı ülkemizde o kadar da olsun
Sevgili Gölge...
Konserin ikinci eseri olan Mozart'ın
21 Numaralı Piyano Konçertosu'nu ses-
lendiren Fazıl Say'ı, Ankara'daki, Türki-
ye'deki son konserlerinde izliyor olabi-
linz. Önümüzdekı yıllan yurtdışı turne-
len ve disk çalışmalan ile geçecek olan
sanatçı, mütiıiş bir yetenek ve müzıkal
zekâya sahip. Cuma günkü konsen. ken-
disinin pek başanlı olarak bulmamasına
rağmen yorumu ile kendi kadansımn in-
ce esprileri ile mükemmele ulaştı. Kon-
ser sonrası düzenlemeleri ile sunduğu ve
caz ritimlerinin hâkim olduğu Mozart'ın
Türk Marşı ve Brahms'ın 5 numaralı
Macar Dansı ise salonu ayağa kaldırdı.
Bu gencecik sanatçımız artık bizim sah-
nelenmizin dışına taşmış durumda, ken-
disi içuı söylenecek fazla bir şey yok.
Şef Jean
Perisson'un(solda)
yönetirnindeki
konserin ikinci
yansında
Hindemith'in (sağda)
Mathis der Mahler
senfonisini
seslendirildi.l970'li
yıllardan bu yana
seslendirilmeyen eser
Perisson'un ısranyla
programa ahnmıştı.
Oysa bu yıl Hin-
demith'in 100. doğum
yılı kutlanıyor.
Bir müddet sonra sanatta ulusal gururu-
muz olacağından hiç kimsenin şüphesi
olmasın.
Konsenn ikinci yansında yer alan es-
er, sanatçılann olduğu kadar izleyicile-
nn de fazla rağbet etmedikleri Hinde-
mfth'm Mathis der Maler isimli senfo-
nisıydı. 1970'li yıllardan beri seslendi-
rilmeyen eser Jean Perisson'un büyük ıs-
ran üzerine programa alınmıştı. Bu yıl
Hindemith'in 100. doğum yılı kutlanı-
yor, CD fırmalan bestecinin eserlennden
oluşan dıskleri piyasaya sürerken, or-
kestralar Hindemıth haftalan düzenle-
yıp bestecinin eserierinı seslendıriyor-
lar.
Hindemith'in bizim için ayn bir öne-
mi var. Besteci, Nazi Almanyası'ndan
kaçıp Türkıye'ye sığınmış ve ülkemız
çoksesli müziğıne önemlı katkılarda bu-
lunmuş, konservatuvann kurulmasında
ve geliştırilmesinde rol almış bir sanat-
çıydı Bir müddet ülkemizde kalan sanat-
çı, anılannda belirttiği üzere ılgı görme-
yınce de Amerika'nın yolunu rurmuştu.
Mathis der Maler, bu konulann hiç bi-
rine değınilmeden sıradan bir esermiş
gibi seslendirildi. Hiç değilse program
LOIKIOII Mozart Players Türkiye'de
Kültür Servisi- London
Mozart Players Topluluğu,
nisan ayında Brirish
Council'in davetlisı olarak
konserler vermek üzere
Türkiye'ye geliyor.
Cemal Reşit Rey Konser
Salonu, Sevda-Cenap And
Vakfi, Bursa Büyükşehir
Belediyesi, Izmir Devlet
Tiyatrosu, Sheraton Voyager
ve Içel Sanat Kulübü'nün
işbırliğiyle gerçekleştırilecek
olan turne kapsammda
topluluk Bursa, Istanbul,
Izmir, Ankara, Mersin ve
Antalya'da konserler verecek.
Topluluğun hamısi Prens
Edvvard da onlarla beraber
lstanbul'u ziyaret edecek.
Ingiltere'nin en eski oda
orkastralanndan bıri olan
Londan Mozart Players,
1949da HarryBlech
tarafindan kuruldu. 1951 'de
yenı açılan Royal Festival
HaJl'ün açılış haftası
konserlerinde yer aldı, o
zarnandan beri de South
Bank'ın tüm sezonlannda
konser venyor.
London Mozart Players,
repertuvannı 18. yüzyıl
müziği, özellikle de Haydn ile
Mozartçe\Tesinde
oluşturuyor. Chandon Plak
Şirketi ile "Mozart'm
Çağiaşbu-f adı altında
Clementi ve Krommer'in
senfonılerini içeren bir dizi
kaydetmek üzere üç yıllık bır
sözleşme imzeleyen orkestra,
daha önce ASV Plak Şirketi
ile biri Müzık Perakendecileri
Demeği Mükemmellık Ödülü
London Mozart Players Topluluğu, nisan avında British Council'in davetüsi olarak konserler vermek üzere Türkiye'ye geKyor.
kazanan çeşitli kayıtlar yaptı.
"Mozart Senfonfleri" dızisi
senfoni dahnda ödül, Feücity
Lott ile Mozart Aryalan da
"Yıhn .AJbûmö" ödülünü
kazandı.
Son yıllarda Fransa, Ispanya,
Almanya, Irlanda, Finlandiya,
tsveç, Polonya ve Uzak
Doğu'ya turneler düzerdeyen
orkestra ekim ayıında Japonya
ve Kore'yı kapsayan büyük
bir turneden döndü.
31 martta Bursa Büyükşehir
Belediyesi Tayyare
Merkezi'nde, 2 nisanda
Istanbul Cemal Reşit Rey
Konser Salonu'nda, 3 nisanda
Izmir Devlet Tiyatrosu Konak
Sahnesi'nde, 5 nisanda
Ankara MEB Şura
Salonu'nda, 7 nisanda Mersin
Kültür Merkezi'nde, 9 nisanda
da Antalya Sheraton Voyager
Balo Salonu'nda konser
verecek olan orkestrayı şef
Hotvard Grifflths yönetecek.
Orkestra, konserlennde
Amold, Britten, VhaJdi,
Ha> dn, Mathias,
Shostakovitch, Mozart ve
Jacop'un yapıtlannın yanı sıra
Urvi Cemal Eridn'ın "Yaylı
Çalgılar İçin
Sinfonietta"sından da
bölümler seslendirecek.
Konserler solist olarak Gareth
Newman(fagot), Darvid Jurhz
(keman) ve CeHa Nicklin
(obua) katılacak.
notlannda bu konulara değinilebilir,
böylece hem besteci anılmış olur hem de
bir vefa borcu yerine getırilmiş olurdu.
Müzik dünyaanda iki büyük
kayıp
Sir Alexander Gıbson ve Eduardo
Mata müzik dünyasının iki büyük ısmı,
ıkı büyük şefıydi. AlexanderGibson Ne-
emeJarvi'den önce Iskoç Ulusal Orkest-
rası'nın genel müzik direktörlüğünü
yapmış, özellikle Sibetius ve İskoç bes-
tecilerinm yorumlan ile tanınmıştı. Igor
Markevich ve Paul van Kempen'den
dersler alarak sanatına adımlannı atan
Gibson, 1959 yıhndan 1984'e kadar Is-
koç Ulusal Orkestrası'nın genel müzik
direktörlüğünü yapmış, Finlandiya ve
fngiliz hükümetinin onur nişanlan ile
ödüllendirilmişti. Sanatçı 13 Ocak
1995'te, 68 yaşında îskoçya'da öldü.
Ekluardo Mata ismi, özellikle Ameri-
kalı müzikseverler tarafindan bilinirdi.
1977'den 1993'e kadar Dallas Senfoni
Orkestrası 'nın genel müzik direktörlü-
ğünü yapmış, özellikle RaveL Stravins-
Id ve Prokofief yorumlan ile tanınmıştı.
Mata, 1972 yılında Berlin Filarmoni ve
Londra Senfoni orkestralan ile konser-
ler yapmış, çok olumlu kritikler almıştı.
Daha sonra Venezuela ve Meksika'da ça-
lışan sanatçı doğduğu kent olan Mexico
City'de bir uçak kazasmda 52 yaşında
öldü.
Pierre Boulez 70 yaşmda
26 Mart 1995, ünlü Fransız besteci ve
orkestra şefi Pferre Boulez'in 70 doğum
yılı. Abnan DG firması, bestecinin eser-
lerinden ve yonımlanndan oluşan bir di-
zi CD'yı doğum günü anısına piyasaya
sürüyor. Bu disklerin hepgi Piene Bo-
ulez'in yenı yorumlan. Nelerdiye sora-
cak olursanız: Boulez'in hiçbir zaman
vazgecmediği bestecılerin ve eserlerin
yeni yorumlan RaveL Mahler, Massien,
Stravinski, ligeti, Bartok, Debussy, We-
bern. Piyasaya çıkan tüm diskler için
olumlu eleştiriler almış Boulez. Sanatçı-
nın müziği yeniden keşfedişi olarak ni-
telendiriyorbu yorumlar. Koleksiyoncu-
lara duyurulur.
MahJr Çakar
Mahir Çakar yalnız bizde değil, dün-
yada korno sanatının yaşayan en büyük
isimlerinden biri olarak anılır. DAD bur-
su ile Almanya'da eğitimini yapmış, ça-
lışarak didınerek sanatında zirveye ulaş-
mıştır. "Korno çafanak zor iştir, ama Al-
manya'da iyke zordur" dıyor ve ekliyor
sanatçı: "Wagner'i özümsemeyen kor-
nocu kolay kolav kabul görmez Alman-
ya^a." Hele Bayreuth 'da çalmak ayn bir
şerefhr bir komocu için. Mahir Çakar
uzun yıllar Bayreuth'da birinci koraocu
olarak çalışmıştır. Almanya'dan ilk dö-
nüşünde sakalını kesmesi istenince "Sa-
lufamı kesince daha mı iyi bir komocu
obcağun" diyerek apar topar bıraktığı
işine, evine, Türkiye için bozduğu düze-
nine geri dönmüş; ikinci dönüşünde Bil-
kent'te çahşmaya başlamıştır. Müzikse-
verlerin, Mahir Çakar'ın kornosunu ve
kendisini tanımalan gerekiyor. Alçak-
gönüllü, mütevazı ve bir vatansever.
Türkiye'ye dönüşünün tek sebebi ola-
rak ülkesine olan manevi borcunu gös-
teriyor ve bir misyonu olduğuna inanı-
yor. Uzun bir sohbet sonucu kendisinden
söz alıyoruz. Önümüzdeki sezon Ancy-
ra Oda Orkestrası ile hem yönetip hem
çalacağı bir konsere evet diyor sanatçı.
DUŞUNCEYE SAYGI
MEMET FUAT
ŞaiPin Kişiliği
Daha önce de birkaç kez belırtmiştim: Nâzım Hik-
met'in "Mavi Gözlü Dev"şiirıni kimin için yazdığı öy-
le önemli bir konu değildir. Sanatsal açıdan şiire bir
şey katmaz. AraştırmacJarı ilgilendirir yalnızca.
Ama ben yaşadıklanmı, gördüklerimi, dinledikle-
rimi aktarmak isterken. birkaç kez bu konu üzerin-
de durmak zorunda kaldım.
Çünkü "Mavi Gözlü Dev "sanatsal açıdan değil de,
şairin kişiliği açısından ele alınınca, bambaşka ince-
likler giriyor işin içine.
Son olarak, 1986'da, "Adam Sanat"\n Şubat ile
Mayıs sayılannda yayımladığım iki tartışma yazısıy-
la, en azından yazın çevreierini uyarabildiğimi sanı-
yordum.
Ne var ki Piraye'nin ölümü üzerine "Cumhuriyet"
gazetesinın attığı bir başlığın yankılan, hele biri Nâ-
zım Hikmet Vakfı yöneticisi olmak üzere birtcaç ar-
kadaştan gelen tepkiler, bana uyarımın yazın çevre-
lerine bile ulaşamadığını gösterdi.
Nâzım Hikmet'in, "Mavi Gözlü Dev" şiirini Pira-
ye'den önceki kansı Nüzhet için yazdığı görüşü
"minnacık bir kadın" sözünden kaynaklanır. Bu ya-
kıştırmayı yazıya döküp yaygınlaştıran ise Vâlâ Nu-
reddin'dir.
"77/7/s'e beraber gittiler. Işte orada ilk çatışma ol-
du. Çünkü, Nüzhet telkin altında kalıp ne dese za-
vallıcık?
" Bizim de herkes gibi bir yuvamız olsun, Nâzım,
demiş. Ve nasıl cici bir ev istediğini anlatacak olmuş.
Minı minnacıktı kadın
Rahata acıktı kadın
Işte kansının bu masumane arzusu - kendi anlat-
tığına göre - Nâzım'ı çileden çıkartmış. Vay, demek
küçük burjuvalık! Vay, demek yuva! Belkı de kafes!
Ideallerine veda ettirecek küçücük kadın koca şa-
iri..." (Bu Dûnyadan Nâzım Geçti, 2. basım, ss. 423-
424)
Vâlâ Nureddin'in düş gücünden doğma bu minik
öyküyle yalnız Nüzhet'e değil, Nâzım'a da büyük
haksızlık edildiği kanısındayım. "Kendi anlattığına
göre" denip tam anlamıyla bir eylemci karikatürü çi-
ziliyor.
"Mavi Gözlü Dev" benim araştırmalarıma göre
1931-1932 yıllanndayazılmıştır. Vâlâ Nureddin'in ta-
nıklığından yola çıkıp bu şiirin Nüzhet için yazıldığı
görüşünü savunan Kemal Sülker ise daha net bir
tarih veriyor: 1932.
Nâzım Hikmet'in yaşamını aynntılanyla yazabil-
mek için yıllarca çalışmış, büyük emek harcamış olan
bu ağabeyimizin, 3 Eylül 1979 -10 Eylül 1979 tarih-
leri arasında, "Cumhuriyet" gazetesinde, Nüzhet
Berkin'le yapt/ğı bir röportaj yayımlanmıştı.
Son derece ökpülü, dengeli, anlayışlı, hoşgörülü bir
kadının sözlerıni yansıtan o röportajda göz ardı edi-
lemeyecek bilgiler vardı. Nâzım'la evliliğı konusun-
daki "yanlış yayınlann birgün düzeltileceğine mut-
lak nazanyia" baktığını söylüyordu Nüzhet Berkin.
1922-1923 yıllannda Moskova'dayken Nâzım Hik-
met'le dört beş ay kadar evii kalmış, sonra Istanbul'a
dönmüş, "o dev'eyoldaşlık edemeyeceğim" ania-
dığı için aynlmaya karar vermiş, 1924'te Nâzım yur-
da dönünce karannı ona bütün nedenleriyle açıkla-
mış, ama kabul ettırememiş:
"Tam umutsuzluğa düşmedi, herşeyin düzeiec&>
ğini, ıstersem Türkiye 'de de resmi bırnikâh bile yap-
maya hazır olduğunu sık sık tekrartadı. Ben ise ka-
ranmda direndim. Nihayet tiyatro hadisesi oldu..."
(Cumhuriyet, 5 Eylül 1979)
Aralanndaki ilişki kopmak üzereyken, "1924 ya da
1925 y///"nda, bir gece, Nüzhet bir tiyatroda Nâ-
zım'la karşılaşmış, ama görmezlikten geterek başı-
nı çevirmiş. Nâzım'ı çok kızdıran bu olaydan sonra
bir daha görüşmemişler.
"1924 yada 1925 yılı idi", diyor...
"Mavi Gözlü Dev" ise 1931 ya da 1932 yılında ya-
zılmışsa, arada yedi sekiz yıl var demektir. Nâzım'ın
1930'da tanıştığı Piraye'ye âşık oiduğu, onunla ev-
lenmek için nerdeyse savaş açtığı bir sırada, yedi se-
kiz yıl önceki bır öfkenın ıtişiyie eski karrsına bir yer-
gi şiiri yazması akıl alacak şey değil...
Aynca Nâzım Hikmet şiiri genellikle insanlan etki-
lemek için kullanmıştır, kendisini bırakan bir kadına,
yıllar sonra, niye otuoıp bir yergi yazsın! Sonsuz hoş-
görülü, bagışlayıcı, sevgi dolu, hele yaşamına giren
kadınların arkasından tek kötü söz etmemeye büyük
özen gösteren bir insan...
"CumrjL/nyefteki röportajda, Nüzhet Berkin'in
kimseyi kırmamaya dikkat ederek yaptığı açıklama-
lardan bir iki alıntı:
"Hiçbir gün mülk edinme ile evlenmeyi bir arada
mütalaa etmedim. Hele bahçesinde ebruli hanıme-
liaçan birevihayalimden geçirmedim. Bakınız şim-
di bahçede değişik çiçekler var ama hanımelinin ne
düzü, ne ebrulisiyok. Sonra sözünü ettiği hanımın
zengin bircücenin koluna girdiğini yazıyor. Birdefa
Servet zengin değıldi, orta halli bir hocaydı, öğret-
mendi. Sonra cüce değil, o da Nâzım gibi boylu
bosluydu."
"Vâlâ Bey'in yazdıklan, benim Nâzım'ın peşi sıra
gitmem, babamın Ittihatçı olması yanlış. (...) Hiçbir
gün Nâzım Hikmet'e, Bizim de herkes gıbı bir yuva-
mız olsun, Nâzım, demedim. Bu yakıştırma, olsa ol-
sa Nâzım 'ın hayal gücü ile duygulannın daha iyi an-
laşılması için başvurduğu mübalağa sanatını çok
ustaca kullanmasından kaynaklanmıştır, sanınm."
(Cumhuriyet, 6 Eylül 1979)
Bu sözlerden açıkça anlaşıldığı gibi, Nüzhet Ber-
kin "Mavi Gözlü Dev" şiirine, başkalan öyle değer-
lendirdikleri için, kendisine yazılmış bir yergi dıye ba-
kıyor. Yoksa Nâzım Hikmet'le aralannda böyle bir şi-
ire yol açacak bir konuşma geçmemiş.
Bir gün bu şiinn 1930'lardan önce, yani bir bırakı-
lışa tepki olarak yazıldığı saptanırsa, anılanmın ya-
ratacağı sorulan yanıtlayabilmem çok güç olacak.
İsveç'te yabancı yazarlar
antotojisi yayımlandı
• STOCKHOLM/ ANKARA (ANKA> İsveç'te otuz
ülkeden 74 yazann yapıtlanndan örnekler sunan
"Tüm Dünya İsveç'te" adlı yabancı yazarlar antolojisi
yayımlandı. "Herkese Bir Kitap Yayınevi" tarafindan
yayımlanan ve büyük ilgiyle karşılanan antolojjde 4
Türk şairi ve_yazannm yapıtlan da yer alıyor. Ozkan
Mert, Lütfı Özkök, Demir Özlü ve Turhan
Kayaoglu'nun da yer aldığı antolojiyi Madeleine Grive
ve Mehmet Uzun hazırladı. Önümüzdeki aylarda
antolojide yer alan şair ve yazarlann katılacağı
edebiyat günleri düzenlenecek. Antolojinin
yayurılanması nedeniyle 15 martta Isveç Yazarlar
Sendikası'nda bir kokteyl düzenlendi. Bu kokteylde
konuşma yapan tsveç Yazarlar Sendikası Başkanı Peter
Curman, antolojinin Isveç kültür ve edebiyat yaşamını
zengınleştireceğini belirtti Aynca Peter Curman'ın
mayıs ayında yapılacak Genel Kurul'da tsveç Yazarlar
Sendikası Başkanlığı'ndan aynlacağı belinildi.