Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 29 MART 1995 ÇARŞAMBA
12 DIZIYAZI
Kilise,kadını evebağlıyor• Isa'nın getirdiği yeni dinde kadınların bazı kazanımları
olmakla birlikte, Ahdi Cedit'te yer alan hükümler
göstermektedir ki Hıristiyan şeriatında da kadın "Ikinci
sınıf kuldur". "Çocuk doğurma, evde çalışma, erkeğin
buyruğunda olma" yine kadınm görev ve
yükümlülükleridir.
• Kilise, kadından isa'nın öngördüğü 'sevgi'yi de
esirgemiştir. Bunun en açık örneklerinden biri,
dördüncü yüzyılda yaşanır. Hıristiyanlığı reddeden,
dünyanın "İlk bilim kadını" Hypatia, dönemin
İskenderiye Patriği Kirilyus'un hedef göstermesi sonucu
parçalanarak öldürülür. Oysa Hypatia'nın babası Theo
da bir bilgindir, o da Hıristiyanlığı reddetmiştir.
Aziz Paul'ün Roma'da tu-
tuklanıp konduğu hapisha-
neden. ögrencisi ve ardılı
olarak gördüğü Efes Pisko-
posu Timestosa'ya yazdığı
veötekilergibi Ahdi Cedit'te
yer alan mektuplarda da ka-
dının konumu kesınleştirilir.
"Kadın tam bir tabivetle
(bağımlılıkla) sessiz olarak
öğrensin. Fakat kadınm öğ-
retmesini' ve erkeğe hâkim
obnasma izin vermem,ancak
sükûtta olsun. Çünkü önce
Adem sonra Havvayaranidı;
ve Adem aldanmadı, fakat
kadın akiandı, suçadüşfii (...)
çortıkdoğurması ile kurtula-
cakbr. (._)Eğer kadın evi hal-
kına bakmazsa, imanı inkâr
etmiştir ve imansızdan daha
fenadır."
Bu mektuplarda belirtilen
istekler, ilkeler, vaptınmlar
tncfl'lerdekilerle eş değerli-
dir. Hırisriyan şeriatında; tıp-
kı Sünnet'ın (kısacası Hadis-
lenn) tslam şeriatında Ku-
ran'Ia bir tutulması gibı.
Kadına yeni görev
Işte bu rnektuplardan bir
başkasında da Aziz Paul:
"Kadınlar kocalannı se-
ven, çocuklannı seven. tern-
kinli, iffedi, evde çaüşan ve
kocalannatabiolacak 'eşler'
oimak üzere terbiv e edilecek-
lerdir" dı>e yazar. (Titus'a
Mektup)
Öte >anda, kadınlann bil-
dirilen bu yükümlülüklerine,
bu görevlerine Hıristiyan şe-
riatında bir yenisi daha ekle-
nir. Bu görev; Isa'nın gezile-
rinde konuk olduğu bir evde.
evsahibi kadınm O'nun
ayakJannı değerli bir yağla
yağlaması. meshetmesiyle
başlar. Bu olay, Luka In-
cil'inde şöyle anlatılır:
~Kadın, Isa'nın ayaklannı
ağlayarak gözyaşlam la ıslat-
maya başladı ve saçlanyla sil-
di ve onlan öptü, vağladı."
(Luka7<37)
Aziz Paul bunu kadınlann
yapmalan gereken görev len
arasına yerleştirir; kilise top-
luluğuna alınacak kadınlar-
da aranan koşullardan bir ta-
nesini de bu görev oluşturur.
Ermiş Paul bu durumu ka-
dınlann:
"Eğer çocuklannı büyüt- Italyan ressam Giovanni Bellini çarmıhtan indirilen İsa*yı böyle betimliyor. Isa öğretisinde 'sevgi'yi hep ön planda tutma-
müş, eğer misafır kabul et- s m a karşın, onun ardından gerek kilise gerek yöneticilerin bu ilkeyi kadından hep esirgedikleri ve uzak tuttuklan görülür.
miş, eğer mukaddesk'rin
paramparça edilir.
Günümüzde de din adam-
lannm artık böyle bir eyle-
min başını çekmediklerini
düşünürsek yanılınz.
1970'lerde Türkiye'de, Kon-
ya'da, "Şeriat isteriz" diye-
rek yürüyen kalabalığın
önünde yer alan mahalle
ımamı, şeriat düşmanı ola-
rak genelevde çalışan bir ka-
dını gösterir. Konya'da şeri-
atın uygulanmamasının ne-
(kutsal kişilerin) avaklannı yıkanuşlar-
sa" kiliseye kayıtlannın yapılarak kâbul
edilebileceklenni bıldinr. (Timoteos'a)
'Karısını seven,
kendini sever'
"TanrTyı bütün yüreginizle seviniz"
diyen Isa, bu ilkenin hemen ardından,
"fnsanlann. komşulannı ve birbirlerini
se\Tnelerini" de istemışti. Bu insan sev-
gisinin kadın-erkek ilişkilerindeki anla-
mı. Aziz Paul tarafından şöyle yorumla-
nıp biçimlendirilır:
u
Eyerkekler(™) Mesih'ir. kiiiseyisev-
diği gibi kanlannızı sevin. Böytece koca-
lar kendi eşjerini, kendi bedenleri gibi
sevmeye borçludurlar; kendi kansını se-
ven, kendini sever." (Mafta 22 40)
Kadın erkekten yaratıldığına göre
Aziz Paul'ün bu yorumunu haklı gör-
mekgerekir. Eşi tarafından "kendibede-
ninin bir parçası olduğu için sevilen" ka-
dın, tıpkı Musa'nın kavminı Mısır'dan
çıkanrken yaptığı sayımın kadmlan ıçer-
medıŞi gibi (Sayılar I 44). İsa da kendi-
ni dinlemeye gelenlerin: "Kaduılar ve
çocuklandan başka beş bin erkek kadar"
(Matta 14 21) olduklannı belirtır.
Evet. bu yenı dınde kadınlann bazı ka-
zanımlan olmakla bırlikte, Ahdi Ce-
dif'ten aktanlan bu alıntılar bize göster-
mektedir ki Hıristiyan şenatında da ka-
dın "İkinci sınıfkuldur". "Çocukdoğur-
ma, evde çalışma, erkeğin buyruğunda
olma" yine kadının görev ve yükümlü-
lükleridir. Birdüşünürün dediğı gibı:
"Kadına yalnızca konumunun yü-
kümlülükleri verilmif, ama haklan veril-
memtstir.''
KlHse'nln esirgediği sevgi
Öte yanda Isa'nın, 'sevgi'yi hep öne
sürmesine karşın, onun ardından gerek
kilisenin gerek yöneticilerin bu ilkeyi
kadından hep esirgedikleri, uzak tuttuk-
lan görülür. Örnegin, dördüncü yüzyıl-
da, Hıristiyanlığın yayılıptutunduğunda,
dönemin ünlü dın adarnı İskenderiye
Patriği aracılığı ile sevginin, hoşgörü-
nün kadından ne ölçüdeesirgendiği, do-
lasıyla bu yolla yapılan aynmcıhk, tari-
he geçecek biçimde sergilenir.
İskenderiye'de yaşayan. ama Hıristi-
yanlığı reddeden ve dünyanın "tlk bilim
kadını" olan matematikçı ve düşünür
Hypatia bu tutumun ilk hedefi olur. Ün-
lü Patnk Kirüyus, onu, Hınstiyanlarla
paganlar arasındaki sürtüşmenın tek ne-
deni olarak gösterir. Oysa Hypatıa'nın
babası Theo da bir bilgindir. o da Hıris-
tiyanlığı reddetmiştir. Ama Hypatia'nın
kadın olması hedef seçilmesi için yeter-
liydi. Sokakta arabasından indirilen
Hypatia'nın üstündekılerçıkanlır, İsken-
denyesokaklanndaçmlçıplak dolaştın-
hr, sonunda kiliseye götürülerek orada
denicuvvetzoruyiaçıkanian
kadın, çmiçıpiak Konya so-
kaklannda dolaştınhr.
Hypatia'dan bunca yüzyıl
sonra, yine aynı görüşûn
egemen olup sürgitmesi, in-
sanhk açısından elbet çok
düşündürücüdür...
Kuran. Tevrat ve
Incll'l benlmslyor
Son 'vahy' dini olan Isla-
mın kutsal kitabı Kuran'da
kadın için belirlenenleri ak-
tarmadan önce kimi değer-
lendirmelerin anımsatılması
geregi vardır. Yazı dizisinin
başlannda da belirtildiği gi-
bi. gerek Hıristiyanlığın ge-
rekse Müslümanhğın ilk
'vahy' dininin bir türevi ol-
dugu ileriye sürülür. lslam
kaynaklan bu konudaki gö-
rüşlerini, her iki dinin kitap
ve şeriatının benimsenmesi
biçiminde ortaya koyar. Ni-
tekim. Kuran,bu dınlerin ki-
taplan olan Tevrat'ı, fncil'i.
yalnızca ilahilerden oluşan
Davut Peygamber'in kitabı
Zebur'u da kabul eder, onay-
lar. Kuran"m pek çok sure-
sinde bu durum belirtilir. Ör-
neğin ÂIi Imran suresinin
üçüncü ve dördüncü ayetle-
rindc
"Kendinden önceki kitap-
lan dogrulayan Hak Kita-
bı'nı sana indirdt Daha ön-
ce inananlara yol gösterici
oiarak Tevrat ve İncü'i de in-
dirmişti" biçiminde yer alır.
Aynca bu kabul, Bakara su-
resinde:
"Tevrat'ı doğrulayan Ku-
ran'a inanın" biçimindeki
41. ayetle de pekiştırilir. Bu
bakımdan hem lslam şeri-
atında hem Musa şeriatında
geçerli olan ortak yaptınm-
lar arasında. hırsızlık yapa-
nın eli kesilmesi, sünnet zo-
runluğu, domuz eti yasağı.
ölmüş hayvanm murdar oluşu, hayvan
kurban etme. adak hayvanmın sağlıklı
olması zorunlugu, kazancın ve malin ze-
kâtının verilmesi, öldürenin öldürülme-
si, göz yerine göz, el yerine el, yani 'lo-
sas'ın uygulanması, köleliğin geçerli ol-
ması gibi pek çok örnek gösterilebilir
Buna karşılık Tevrat'ta yer almayan,
ama Hıristiyanlığın temellerinden olan
'ötedüma' (aiıiret) öğretisi, Isiamda da
'cennet-cehennem' inanışı ile genişleye-
rek sürer. Öte yandan, Hıristiyan
şcriatmın benimsediği "Tek kadınia ev-
filik", (slamda geçerli olmaz.
Yarın: İslam şeriatının
kadına bakısı
'Pamıık Prenses'in Ölümü
9
üzerîne
NECATİGÜNGÖR TYS Genel Sekreteri
Istanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Bürosu,
7.2.1995 tarihli bir kararla. Fransız yazan Jeanne
Cordelier'nin "Pamuk Prenses'in Ölümü" adlı
romanını. 5680 sayılı Basın Yasası'nın 33 1.
maddesine dayanarak, yaklaşık 25 milyon TL para
cezasına çarptırmış ve aynca adı geçen kitabın poşet
içinde satılmasını uygun görmüştür.
Batılı demokratik toplumlarla aynı kulvarda
koşma iddia ve çabalannın yoğunluk kazandığı
günümüz Türkiyesi'nde, çağdışı mantık ve
ölçülerle edebi eserlere ceza bıçen anlayışlann
ülkemizde hâlâ egemen olması, kaygı boyutlannın
ötesinde. dehşet ve ıbret vericı bir olaydır!
Yazar ensesti övmflyor
"Pamuk Prenses'in Ölümü" adlı romanda, yazar,
dünyanın her yerinde benzerlenne rastlanan çarpık
bir eğilimin alrını çizmektedir. Bir başka deyişle.
romanda, küçük kız çocuklanna tasallutta bulunan
aile büyüklerinin hastalıklı varlığından doğan
tehlikeye karşı ilgili herkesin'dikkatlen çekilmek
istenmiştir. Vazar, ensest adı verilen bu sapkın
eğilimı övmüyor, desteldemiyor, hoş göstermiyor...
Konunun cinsellik boyutunu ön plana çıkarmıyor.
• Yasalara, geleneklere, din kurallanna, kamunun ahlak anlayışına ters
düştüğü savıyla -üstelik objektif ölçütler yerine indi değerlendirmeler
yaparak- topluma karşı görevlerini yapmaktan öte kaygısı olmayan
yazarlan. gazetecileri, bilim adamlannı cezalandırmaya kalkışırsak, bu
tutum, gerçekte failleri bırakıp tanıklarla uğraşmaktan başka hiçbir
anJama gelmez!
Tersine, edebi bir çerçeve içinde. bu tür eğilim
içinde bulunan büyüklerin varlığına karşı uyanık
olunmasını ıstiyor. Hukukçulann, psikologlann,
pedagogların. sosyologların dikkatlenni, ilgi
alanlanna giren bir gerçeğe çekjyor.
Böy lesine bir gerçekJik karşısmda suçlu kimdir?
Olayı ko\xışturan yasa adamının, bu sorunun
yanıtını bütün boyutlanyla ele alması gerekmez mi?
Yazara. kıtaba. yayıncıya, çevirmene ceza biçmek.
ışın en kolay ve yanıltıcı yanıdır. Küçükleri koruma
adına sağlıksız bir y aklaşımdır.
Yasalara. geleneklere. din kurallanna, kamunun
ahlak anlayışına ters düştüğü savıyla -üstelik
objektif ölçütler yerine indi değerîendirmeler
yaparak- topluma karşı görevlerini yapmaktan öte
kaygısı olmayan yazarlan, gazetecileri, bilim
adamlannı cezalandırmaya kalkışırsak, bu tutum,
gerçekte failleri bırakıp tanıkJaria uğraşmaktan
başka hiçbir anlama gelmez!
"Pamuk Prenses'in Ölümü" adlı yapıtta açıkça
görülüyor ki yazar, aıle içinde büyüklerin cinsel
tasallutundan. savunmasız, korunmasız küçük
yavrulan korumak düşüncesini savunuyor.
Yazann bu açık amacına karşın. romanı poşete
sokma. yâyıncısı ile çevirmenini cezaya çarptırma
yönünde karar veren yetkililer, yasa koyucular, yasa
uygulayıcılan neyi savunduklannı sanıyorlar? Bunu
anlamakta doğrusu güçlük çekiyoruz!
Yanlış saptama
Suçun kaynağını, asıl müsebbibi görmezden
gelerek. toplumda suç işlenmesine karşı önlem
alınmış olmaz. Suçlulan bırakıp masumlan ve
tanıklan cezalandırmaksa, ınsanlık ve hukuk
tarihinde eşine az rastlanır ölçüde karakuşı bir
uygulamadır.
Konusu cinsellik olan, cinsel sapkınlıklan
anlatmak olan her kitabı cezalandırmaya kalkışırsak
eğer, en başta, ceza hukukunun "Cinsel Suçlar"
bölümünü yedi kat poşete sokmamız gerekmez mi?
Vagına'nın, hymen'in, anus ve rektum'un cinsel
şiddet karşısındaki durumlannı resimlerle anlatan
adli üp kitaplannı gençlere sunmanm ardında suç
unsunı aramak durumunda kalabiliriz!
Şaraba kıap, asma kesmek
Aynı sağlıksız yaklaşımJa, şarap yapılıyor diye,
şarap içenler sarhoş olup olay çıkanyor diye üzüm
kürüklerine suç isnat etmeniz de mümkündür!
Özetle söyleyelim ki, edebi ya da bilimsel bir
yapıtı yargılamaya kaikışırken, cıhz bir kültürün
ayarsız tartısını kullanmaktan özenle kaçınmak
gerekir.
Birtakım incelikleri gözetmeden. yasa kurallannı
kıyıcı bir satır gibi kullanarak kitaplar hakkında
karar ve hüküm vermek, tarih önünde bizleri
küçültür. Adaletin hassas terazisinde bir edebiyat
eserini tartmaya kalkışmak, yalnızca yetki değil,
yetkinlik de isteyen bir niteliğe sahip olmayı
gerektirir.
ÇAY İCRA VE İFLAS MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
ÖDEME EMRİNÎN İLANEN TEBLİĞİ
DosyaNo. 1994,770
Alacakh: Ergül Karakaya
Vekılı: Av. H. Burhan Hayran. Cumhuriyet Caddesi, Çay
Borçlu: Mehmet Kaya, Göcen Köyü, Çay
Borç mıktan: 17.049.000 lira ve masraflannın tahsıli.
Takip mesnedi: 17 Aralık 1993 tanzim ve2.7.1994 vade tarihli 23.000.000.-, 17Aralık 1993 tanzimve 2.7.1994 vade tarihli 6.700.000.- bono.
Borçlu adına çıkanlan ödeme emri bila teblığ ıadc edildiği. zabıtaca yaptınlan adres tespiti sonunda da tebligata yarar adresinin tespiti müm-
kün olmadığından bu kerre ödeme emri ile bono suretinın tarafınıza 7201 sayılı adlı tebligat kanununa müsteniden ve ilanen tebliğine karar ve-
rilmiş olmakla;
Yukanda yazılı borç ve masraflan. ilanın gazete yayın tarihınden itibaren 25 gün içinde ödemeniz, takip mesnedi senet kambiyo senedi niteli-
ğine haiz değilse ve takip dayanağı bono altındaki ımzaların tarafınıza ait olmadığı takdirde 20 gün içinde ayrıca ve açıkça îcra Tetkik Mercıı Hâ-
kimliği'ne şıkâyet ve itıraz etmenı?, aksi takdirde icra takibındeki kambiyo senedi altındaki imzalann sizden sadıre sayılacağı, imzanızı haksız
yere inkâr ederseniz takip konusu alacağın % 10'u oranında para cezası ile mahkûm edileceginiz, borçlu olmadığınız veya borcun ıtfa veya ım-
hal edildiği veya alacağın zamanaşımına uğradığı hakkında itırazınız varsa bunu sebepleri ile birlikte 20 gün içinde tetkik merciıne bildirerek mer-
ciden itirazınızın kabulüne daır bir karar getırmedığıniz takdirde cebn ıcraya devam olunacağı, itiraz edilmediği ve borç ödenmediğı takdirde 25
gün içinde 74. madde gereğince mal beyanında buiunmanız. mal beyanında bulunmaz veya hakikate aykırı beyanda bulunursanız hapisle ceza-
landınlacağınız hususu ödeme emri ile bono sureti yerine kaım olmak üzere ilanen tebliğ ve ihtarolunur. 06.03.1995
Basın: 12925
POLİTİKA VE ÖTESİ
MEHMED KEMAL
. .Yol Bize Yakışırdı.
Bir dönemin en doğurgan şairi kimdi diye soracak
olursanız akla Fazıl Hüsnü Dağlarca gelirdi; hangi
cebine elinizi atsanız bir tomar şi'ır çıkardı. "Havaya
Çizilen Dünya"dan sonra çıkardığı, "Çocuk ve Allah"
tuğla gibi kalındı. Daha sonra çıkan krtaplan onun ye-
rini tutmadı, inceydi.
Doğurganlıkta Dağlarca'nın yerine kimi koysanız
tutmaz. Ama gene de yerini tutacak birileri bulunur.
Gözüme Ruşen Hakkı çarpıyor, hangi dergiyi açsa-
nız adına ve şiirine rastlarsınız. Her şiirinde kendini
yeniler, şiirlerine yeni biçimler verir. Zaten şiir de söz-
cüklere yeni biçimler vermek değil midir? Nerede bir
şiirine rastlasam ilgi ve beğenıyle sanlınm.
"Ka^'"dergisini elbette bileceksiniz. Edebiyat, sa-
nat, düşün dergisi... Burhan Günel dostumuz bu
dergiyi 9 yıldır bıkmadan, usanmadan, sabırla çıka-
rır. Bu ayda 90-91 'den sonra 92-93'ü birden çıkar-
mış. Işte Ruşen Hakkı'nın "Uzun Yürüyûş"şiirine bu-
rada rastladım. Son zamanlarda böyle dört dörtlük
şiire rastlamıyordum. Şiiri birinci okuyuşta duraksa-
dım. Ikinci okuyuşta kendime geldim. Uçüncü oku-
yuşta tadına vardım.
Eskiden gözden kaçan bu gibi şiirleri Ataç arar, bu-
lur yorgunluğumuzu giderirdi. Ataç gitti, onun şiir
yöntemleri de bitti.
"Uzun Yürüyüş" şiiri şöyle:
Giderüik,
yol bize yakışırdı...
Bir türkü: Gesi bağlannda
bir top gülüm var...
Bir fılm: Dönüşû Olmayan Nehir,
bir göz: ama Elsa'nın değil,
bir söz: ki sözlümüzden daha yakın
akar kurşunun ete saplandığı yerden.
Giderdik,
hep bir şeyler kalırdı geride
çünkü hep kendimize sürgündük
bahann patladığı yerde
bırakıp adımızı
adres niyetine
yürürdük
iodosa yakalanmış gibi
çalkalanırdık,
sesimiz batardı
yüzûnüzün körfezinde.
Bir merhaba, sonra giderdik,
yol bize yakışırdı...
Şair Metin Demirtaş, Antalya'da yayımlanan "In-
san"dergısini (kendisi için özel sayı var) birkaç satır-
lık birmektupla banagöndermiş; anımsadığı için çok
teşekkür ederim.
Daha önce ilhan Selçuk, köşesinde bu dergiden
ve Metin'den nefis biryazıyla söz etmişti, unırtulmaz.
Metin'in bana yazdığı mektup şöyle:
"İnsan 'ın Nisan sayısı, Enver Gökçe özel bölümü
ile yayımlanacak. Enver Ağabey için bir-iki satır olsa
gönderirseniz, sevinirim."
Şair Enver Gökçe için, geçen yıl, Ankara'daki "an-
ma gecesi"nde kısa bir konuşma yapmıştım. Çocuk-
luk arkadaşım. Denizciler Caddesi'nde büyüdük,
Dil/Tarih'te okuduk. Türkiye Gençler Derneği tutuk-
lamasında birlikte yattık.
Enver, birşairden çok, başanlı birörgütçüydü. Gir-
diği yeri sıcakkanlılığıyla hemen eline geçirir, örgüt-
lerdi. Nitekim yazı ve şiirden değil, örgütten yatmış-
tır. Gizli partinin yılmaz bir militanı olmuştur.
Oturuşu kalkışıyla bir şairdi. Çok şiiri yoktu. Ne ka-
dar varsa hepsinin anlaşıldığını sağlığında görmüş-
tür. Anlaşıldığı için şanslıdır.
Anlaşılmak, bir şairin mutluluğudur. Hem politika
yapacaksınız, hem şiir yazacaksınız, hem de her yö-
nünüzle anlaşılacaksınız. Bu bakımdan Nâzım Hik-
met başta gelir.
Enver Gökçe, şanslı bir politikacı olamamış, ama
şanslı bir şair olmuştur. Şiirierinin elden ele, ağızdan
ağıza dolaşmasından belli değil mi?
Enver'i anarken, "Olüm, adın kalleş olsun!" diyoruz.
Kalleş olsun!..
B U L M A C A SEDAT YAŞAYA1S
1 2 3 4 5 6 7 8SOLDANSAĞA:
1/ Halk dilinde
pancara verilen
ad. 11 Keskin ko-
kulu doğal mad-
de... Boyacılıkta
ve yaldızcılıkta
astar olarak kulla-
nılanbirtûrzamk.
3/Alçalma, baya-
ğılaşma. 4/Yüz
metre kare tuta-
nnda yüzey ölçü-
sü birimi... Ço-
cuk. 5/ Sahip...
Kadastro hantala-
nnda parseller topluluğu...
Hollanda'nın plaka ışareti./6
Alevı-Bektaşı törenlerine ve-
rilen ad... Fazla bön, avanak.
7/ Malezya halkına özgü bir
tür öldürücü delilik... Traje-
di ile komedi arasında yer
alan sahne yapıtı. 8/ Etli, yu-
varlakça ve şişkin olan sap
kısmı yenen lahanaçeşidi. 9/
Roma mıtolojisinde avcılar
tannçası... Rütbesiz asker.
YUKARffiAN AŞAĞIYA:
1/ Osmanlılar döneminde Tuna'da kullanılan çektiri türün-
den yük gemısı. 2/Yapay reçine verniğı ve tutkalı üretimin-
dekullanılan beyaz vebillursu toz... Halk edebiyatı şiirtür-
lerinden bıri. 3/fçinde tohum ya da krizalit bulunan korun-
cak... Düılenmek içuı çalışmayaara verme. 4/Arrurler... Ya-
şamsal sıvı. 5/ Kımilen uğur sayar... Türk resim sanatında
önemlı bir grubun ad olarak benimsedigı harfın okunuşu...
Baryumun simgesı. 6/Angola'nın başkenti. 7/Hisse. pay...
Keman yayı. 8/Kökü sürgün kesici olarak kullanılan bir bıt-
kı. 9/ Kapalı bır yerin ısı ayarlamasını sağlayan aygıt.
ÇORUM ASLİYE İKlNCİ HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
1992/184
Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü vekilı Av. Nurcan
San tarafından Serpıl Demirkaya ve Eser Mühendislik
Lmt. Şti. aleyhine açılan tazmınat davasının yapılan yar-
gılamasında verilen karar gereğince;
Zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar veril-
miştir.
Davalılardan Eser Mühendislik Lmt. Şti.'nin adresı
zabıtaca tespıt edilemediğinden karann ilanen tebliğine
karar verilmiş olmakla işbu ilanın yayımlandıgı tanhten
itibaren 15 gün içinde davalı Eser Mühendislik Şirketı
tarafından temyiz edılmediğı takdirde karann kesınleşe-
ceğı, davalı şırkete karar tebliği yerine kaun olmak üze-
re ilanen teblığ olunur.
Basın: 12923