29 Mart 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
AYFA CUMHURİYET 28 MART 1995 SALI OLAYLAR VE GORUŞLER Anayasanın 24. maddesi... Kurtuluş Savaşı'ndan sonra rnodern bır hukuk devletı olmak ıdealı ve gayretı ıle kurulan Türkıye Cumhunyetı'nın anayasasında zorunlu dın derslennin yer alması, onun hukuk devletı olma özelhğını ve üstünlüğünü tehdıt eden bır çelışkı ve süreklı büyüyen bır tehlıkedır. SABRÎ YAZICIOĞLU Emeklı Hâhm D emokratıkleşme zorun- lufu, sonunda 'ayak di- reyenleri de' harekete geçırdı \e gundeme geldı Bu nedenle. erte- lenmış olan değışıklık üzennde duracağım 1982 Anayasası'nın bazı maddelen- nın değıştmlmesı önensi ve yol açtığı tartışmalar, ılgınç bır aşamaya ulaşmış- tır Sıyasal ıçeriklı değışıklık ısteklen üzennde anlaşma sağlanmış ıse de dın ve vıcdan ozgıırluğu ıle ılgılı 24 tnad- de uzenndekı tartışmalar, laık devlet ıl- kesıne göstenlen tepkılenn hangı nok- taya geldığını ve tehlıkemn cıddıyetını göstermeye yeterlıdır Refah Partısı üyelennın, dın ve vıcdan ozgurluğüne aykın olduğu gerekçesı ıle 24 madde- nm, son fikrasmın kaldınlmasmı ısrarla ıstedıklen anlaşılmaktadır Bu nedenle. bılımsel, hukuksal bır temele dayandığı ızlenımını uyandırmayan tartışmalan ve anlaşmaya vanlmış olan konulan bır yana bırakarak 24 madde ûzenndekı tartışmalann ve gözden kaçan önemlı bır yanhşlığın açıklığa kavuşması ıçın bu madde uzennde durmak ve bünye- sındekı çelışkılen kısaca ozetlemek ge- reklı ve yararlı olacaktır 1982 Anayasası'nın 24 maddesi şöyledır "Herkes vkdan, dini inanç ve kanaat hurriyetine sahiptir. 14. madde hükmüne aykın oünamak şartıyla ibadet, dini ayin ve törenler ser- besttir. Kimse ibadete, dini ayin ve törenlere katılmava, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz. Dini inanç ve kanaatlennden dolav. ı kınanamaz ve suçlanamaz: Din ve ahlak eğhûn ve öğretimi devie- tin denetun ve gozetimı altında vapılır. Din kultûrü ve ahlak öğretimi ilk ve or- taöğretim kurumlannda okutulan zo- runlu dersler arasında ver ahr. Bunım dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak kişilerin kendi isteğine kuçüklerin de kanuni temsıkısinin talebine bağbdır. Kimse devletin sosvaL, ekonomik, si- yasi veya hukuki temel duzenini kısmen de olsa din kurallanna davandırma ve- ya sivası veya kişisel çıkar vahut nüfuz saglama amacıyla her ne suretle olursa olsun dını ve>a dın duvgulannı yahut dınce kutsal sayüan şeyieri istismar ede- mez ve kotüye kuüanamaz." Açıkça göruluyor kı 1924 ve 1961 anayasalannda olduğu gıbı burada da herkesın duşünce, dınsel inanç ve ka- naat ozgurlüğune sahıp olduğu, inanç ve kanaatlennden dolayı kımsenın kı- nanamayacağı-suçlanamayacağı kabul edılmış ve bunun doğal sonucu olarak hıç kımsenın, ibadete dınsel ayin ve to- renlere katılmaya, inanç ve kanaatlennı açıklamaya zorlanamayacağı belırtıl- mıştır Serbestlık-ozgurluk temel ılke- dır ve bu suretle laik devlet anlayışımn tarifı de yapılmıştır Bu ozgurlüğun sı- nırları da 14 maddeve atıf yapılarak gösterılmıştır Bu sınırlandırmanın "Kamu duzenine, genel ahlaka ve bu amaçla çıkanlan kanunlara avkın ol- mamak kavdı ile ibadet, dini ayin ve to- renlerin serbest bırakıldığı'* \ anı kamu düzenını korumak amacına yonelık bır onlem olduğu 24 maddenın gerekçe- sınde açıklanmıştır Maddenın, tartış- maya konu olan son fıkrası. bu amaca yönelık tamamlayıcı bır hükumdur Bu anlayış ve sınırîamalar daha oncekı anayasalanmızda da vardır ve cıddı bır rahatsızlığa yol açmış değildır Fakat, bundan sonra 24 maddeye öncekı anayasalanmızda bulunma>an. dın ve inanç ozgürluğune tümuyle ters dûşen bır fıkra ılave edıldığı görulur Maddenın bu fıkrasında "Din kulfuru ve ahlak öğretimi ilk ve ortaöğretim ku- rumlannda okutulan zorunlu dersler arasında yer alır" denıyor Boylece ımam hatıp okutlanndan başka, tum ilk ve ortaoğretım kurumlannda da dın derslen zorunlu dersler arasındakı yen- nı almış ve yetışme çağındakı çocuklar dın derslerıne devam etmek zorunda bırakılmıştır Böylece dın ve inanç oz- gurlüğu ıle bağdaştmlması olanağı bu- lunmayan bır çelışkı ortaya çıkmıştır Gerçı bu fıkranın sonuna "Bunun dı- şında dın eğitim ve öğretimi ancak kışı- lerin kendı isteğine ve kuçuklenn de ka- nuni temsilcilerinin talebine bağlıdır" sözlen eklenmış ıse de bu da maddenın bunyesındekı çelışkıyı gıdenneye ye- terlı olmamıştır Bu suretle başlangıçta benımsenmış görunen ozgurlük-ser- bestlık ve bu serbestlığe hukuksal şek- lını veren laık devlet yapısı, temelınden yara almış ve ınsanlar dın bılgısınden ve ınançlanndan dolayı sorguya çekılır ve sınava tabı tutulur duruma gelmıştır Boylece çağdaş-akılcı eğıtım bırlığı bozulmuş ve bu da cumhunyet tanhı- nın en ağır yanlışı olmuştur Dın derslennı zorunlu dersler duru- muna getırmenın dınsel ınançlara bağ- lanması daha ağır bır yanlışlık olmuş- tur Oysa "Dinde zorlama yoktur. Ba- kara A. 256" Hıç kimse bır başkasına zorla dın öğretmek yetkısıne sahıp de- ğıldır Boyle bır yetkı, peygamberlere tanınmamıştır Islamda Ruhbanlık yok- tur "Bu Kuran bir öğüttur. Dileven kimse öğüt ahr. Müzemmil A 55-56" sozlen açıktır Dınlenn öğüt olma özel- liği ve ıncelığı bırçok surelerde tekrar- lanmış ve ınsanhk değerlen ıle uyumlu bır mantık butunluğu ıçınde açıklan- mıştır Dın derslennı zorunlu duruma getırerek dının bu ozellığıne ters duşen ve 'din \e vicdan ozgurluğu'nu ortadan kaldıran bu ağır vanlı^lıgı gormezden gelerek dın ve vıcdan ozgurluğu adına bu maddenın son fıkrasının kaidınlma- sı uzenndekı ısrarlı tutumu cıddıye al- mak ve ızah etmek olanağı yoktur Fa- kat dın ve v ıcdan ozgurluğunun kotuye kullanılmasınt onleyen bır hukuk enge- lını ortadan kaldırmaya yönelık sıyasal amaçlı bır tutarsızlık olduğu da açıkça gorülmektedır Zorunlu dın derslen ınsana uflendığı haber verılen ınsanlık değerlennı ve oğut olmanın ınceUğını ve ustunluğunu algılayamayan (ıdrak edemeyen) kafa- lann aczinı gostermekten başka bır an- lam ıfade etmez Sıyasal heves ve hesaplar bır yana bırakılırsa yapılması gereken ış sade ve açıktır 1- Dın kulturu ve ahlak öğretımmı zorunlu dersler arasına alan tumcenın bu madde metnınden çıkarılması ve 'dinin öğüt olma özelliği'nın korunması zorunludur 2- Devletin laık-sosyal-sıyasal yapı- sını korumak amacına yönelık son fık- rası da ünrversıtelenn, hukuk çevrelen- nın ve barolann goruşlen alınmak su- retıyle ve bılımsel-hukuksal olçuler ıçınde yenıden duzenlenmelıdır Kurtuluş Savaşı'ndan sonra modern bır hukuk devletı olmak ıdealı ve gay- retı ıle kurulan Turkıye Cumhunye- tı'nın anayasasında zorunlu dın dersle- nnin yer alması, onun hukuk devletı olma ozellığını ve ustunluğunu tehdıt eden bır çelışkı ve sureklı buyuyen bır tehlıkedır Bu anayasa yanlışı düzeltıl- medıkçe, laık hukuk devletı ıdealını korumak ıçm sarf edılen çabalar ve la- ıklığı koruma çağnlan, ulkemızın orta- çağ karanlığına suruklenmesını onle- meye yeterh olmayacaktır Utanç vencı ağırlıktakı bu yanlışlı- ğın dûzeltılmesı, başta dın ve inanç sa- hıplen olmak uzere sıyasal kadrolann ve herkesın sahıp çıkması gereken bır ınsanlık hakkı ve gorevıdır Ve en do- ğal ınsanlık değerlerıne sahıp olarak yaşayabılmemız ıçın gereklıdır Yoksa ılerıde, bu gunlerı tarıh sayfalarında okuyanlar, korkanm kı bızım neslımızı ve özellıkle çıkar hesaplannın çıkmaz- ları arasında bocalayan sıyasal kad- rolan ve unıversıtelen bağışlamayacak- lardır ARADABIR HALtT ÇELENK Hukukçu Düşünce Suçu ve Af Duşunce açıklama ozgurluğunu engelleyen ve bunu suç sayan Terorle Mucadele Yasası'nın 8 maddesının değıştınlmesıne ılışkın yasa tasarısı ay- lardan ben TBMM'de beklemektedır Yakın geç- mışte basına yansıyan haberlere gore Adalet Ba- kanlığı basın yoluyla ışlenen suçlardan ceza alanla- ra ortulu bır af ıçın hazıriık çalışmalan yapmakta ve ınfaz yasasında değışıklıkler yaparak bunu gerçek- leştırmek ıstemektedır Bu çalışmalar amacına ula- şırsa basın yoluyla ışlenen duşunce suçlarından ceza alanlar affedılecek, basın yoluyla ışlenmemış olan aynı tur suçlar af kapsamı dışında kalacaktır Anımsanacağı gıbı uzun tarttşmalardan sonra koalısyon ortakları yukanda sozu geçen 8 madde- yı değıştıren bır tasan uzennde anlaşmışlar ve ta- sanyı TBMM'ye sunmuşlardır Buna gore duşunce açıklaması yıne suç olarak surmekte, ancak "ınceleme, tartışma ve eleştın" sınıriannı aşmayan duşunce açıklamaları suç sayıl- mamaktadır Daha once de yazdığımız gıbı boyle bır değışıklık soruna çozum getırmemekte, bılım adamı ve araştırmacılar gıbı "eleştırme, tartışma ve ınceleme" konusunda bulunan kımselere guvence sağlamakta, ama bu alanda toplumun otekı sınıf ve katmanlanna duşunce açıklama ozguriuğu alanın- da bır lyıleştırme getırmemektedır Kaldı kı hangı duşunce açıklamasının eleştın, tartışma ve ıncele- me amacıyla yapıldığını ve hangılennın bunun dı- şında kaldığını saptamak ve değerlendırmek kolay olmayacaktır Kaldmlan TCK'nın 141-142 madde- lennın geçmış uygulamalannda olduğu gıbı değışık bıhrkışı raporiarı, değışık karariar verılecek ve gu- venlı bır yargılama olanağına ulaşılmayacaktır DYP'nın bır kanadı, duşunce açıklamasının önundekı engellen tamamen kaldırmayan, toplu- mun sınırlı bır kesımıne rahatlık sağlayan ve yukan- da açıkladığımız sakıncalan da berabennde getıren bu tasanya bıle karşı çıkmışlar, bu nedenle de ta- san Meclıs Genel Kurulu'nda goruşme konusu ya- ptlmamıştır Basın yoluyla ışlenen suçlara ortulu bır af getınl- mesj kuşkusuz yıllardan ben duşuncelennden otu- rü cezaevlennde bulunan ınsanlanmızın ozgurtukle- nne kavuşmaları gıbı olumlu sonuçlar doğurabılır, toplumda ve kamuoyunda bır rahatlık sağlayabılır. Ama sorun yıne çozumsuz kalacaktır Önemlı olan hem bugunu hem de yarınlan güvence altına alabı- lecek ve toplumun tum kesımlerı ıçın geçeriı olabı- lecek çozumler uretmektır Bu da ancak Terorle Mucadele Yasas/'nın 8 maddesını yururlukten kal- dırmakla sağlanabılır Turkıye'de oteden ben duşunce açıklama ozgur- lüğunden korkulagelmış ve ona bır ocu gozuyle bakılmıştır Sıyasal ıktıdariar duşunce açıklama oz- gurluğunu, dayandıklan sınıfların çıkarian açısından sakıncalı, bu çıkarlan bozucu gormuşler, ama bu gerçeğı gızlemek ıçın ozguriuklerın toplumun çtkar- lanna aykın duştuğunu ılen suregelmışlerdır 21 yuzyılın eşığınde bulunuyoruz Artık açık dü- şüncelerden korkmamalı, açıklanmayan, açıklan- masına olanak sağlanmayan, gızlı duşuncelerden korkulmalıdır Açık duşunceler, yıne açık duşunce- lerle tartışılabılır, doğrular ve yanlışlar ortaya konu- labılır, toplumsal gelışme bundan yararlanabılır Gızlı ve saklı duşuncelerde bu yol kapalıdır Dolambaçlı yollara sapmadan, duşunce açıkla- masını suç sayan yasa maddelerını ortadan kaldır- mak, ulkemızı bu demokrası ayıbından kurtarmak en doğru yoldur Bu yol, hem dolaylı affın getırece- ğı lyılıklen sağlayacak hem de bundan sonra ınsan- ların duşuncelennden oturu yenıden cezaevlerını doldurmalannı onleyecektır Inanmadan inanmak VEDAT GUNYOL 0 nanmadan inanmak nasıl olur demeyın, I olur ışte Önce bır ornek vereyım sıze Varuk dergısınde (ocak 1995 sayısı) Ah- met Onel'ın Konumlandırmalar başlıklı yazısında şoyle bır bolumcuk var "Tiım olan bitenleri anlatıvorsun bana. Hiçbiri inandırıcı değıl. Ancak ınanmalıyım, anlatan sensin çunkü." İşte sıze kor inanç ya da onyargı denılen saplantının bır kaynağı fnanmadan ınanma sozunu VoÛaire'ın Fefee- fe Sözluğu'nden alıyorum Nıcedır bu sozluğu, gerek Fransızca aslından, gerek Mıllı Eğıtım Bakanlığf nın Dunya Klasıklen dızısınde ya- yımlanan Lutfiı Ay'ın guzel çevınsınden coş- kuyla okuyor, duşuncelenme yatkın duşunce- lerle karşılaşınca zevkten dort koşe oluyorum Voltaıre'ın 300 yıl onceden. Fransa'da kör inançlara nasıl kancayı taktığım, savaş açtığını okudukça, 21 yuzyıla adım atmaya hazırlanır- ken Türkıyemız'ın böylesı bır savaşa ne denlı gereksınımı olduğunu, ama bu konuda yaya kahndığını goruyor ve kör inanç'lar batağına batınlmak ıstenmesıne ve bu yolda alçakça gı- nşımlere yol venlmesıne hayıflanıyorum Insanlık tanhıne bakınca, ta ılkçağlardan bu yana, hep akılla ınancm. bılımle dının çatışma- sma tanık oluyor ve ılkel, yan ılkel toplumlar- da aklın ınanca, bılımın dıne, daha doğrusu dın dışında hıçbır duşunce tanımayan yobazlı- ğa yenık duştuğunu goruyoruz lnsanlarda ilk bılgıler nasıl oluşuyor ve nasıl çarpıtılıyor sorunu uzennde duran Voltaıre'e gore "Birçok insanda ilk bilgileri edinmeye başlamış olan aklın kimi önyargüar yüzünden ilerlemenın durduğu; bir işte çok iyi akıl yunı- ten bir kimsenin bir başka işte kabaca yanıldı- ğı"gorulmektedır voltaıre, bu durum karşısında şaşkına donup duraklıyor ve şunlan söylüyor "Nasıl oluyor da kafa bovlesine altust oluyor? Birçok nesne uzennde bunca duzenli, bunca merin adımlarla yüruven duşunceler, nasıl oluvor da bin kez da- ha açık, anlaşüması bin kez daha kola> olan bir başka nesne uzennde bu denli acınacak bir bi- çimde aksavıverivoriar? Bu adamda her zaman aynı zekâ ilkelen vardır: şu hakle bir besin çeşi- di uzennde ağzının tadı nasıl bozuluvorsa. onun da bir orgenı bozuk olmalı." "Peki. ayin varısını Muhammed'in cuppesi- nin kolu ıçinde goren bu Arabın kafası nasıl bo- zulmuş? Korkudan. Ona. bu cuppenın koluna inanmayacak olursa nıhunun, olur oimez, Sırat Koprusu'nden geçerken bir daha çıkmamak uzere, cehenneme yuvarlanacağını soylemişler- dir ona; ona daha beterini sov lemişlerdir: Bu cüppe kolundan şuphe etmeve kalkacak olur- san. bir derviş sana kâfırlere edilen muametevı edecektir; bir başka derviş bir budala olduğu- nu, olabılen butun inanma nedenleri ortada ol- duğu halde. kibirii aklını, apaçıklığa bovun eğ- dırmek ıstemedığini sana ıspat edecektir; bir uçuncusu senı kuçuk bır valiliğm kuçuk dhanı- na havale edecek ve orada yasava uvgun olarak kaoğa oturtulacaksın." "Butun bunlar zavallı \rabi, kansını, kızkar- deşini, butun o kuçuk aileyi dehşete duşurup şaşkına çevirir. Geriye kalan tum sorunlarda sağduvıılan vardır, ama bu sorunda duş guçleri yaralanmıştır. Tıpkı koltuğunun vanında dur- madan.bir uçunım goren Pascal'ınki gibi. lyi ama bizim Arap, Muhammed'in cüppesinin koluna gerçekten inanır mı? Hayır, inanmava çabalar; der ki: 'Bu, olanak dışı bır şevdır, ama doğrudur ınanmadığım şeye ınanıyorum' Ka- fasında bu cüppe koluna ilişkin, açıklamaktan korktuğu bir vığın karmakarışık duşunceler edinir; ışte gerçekten ortakduyusu (sağduyusu) olmamak bu dtmektir." Voltaıre'ı burada bırakıyor, ama aynı konuyu başka duşünurlerde aramaya çalışıyorum Rus fılozofu edebıyatçısı Alexandre Herzen(1812- 1870), mektuplannın bınnde duşsel bır kışıye, bır doktora şunlan soyletıyor, yanlış anlamalar ve gerçeğın karmaşıklığı uzenne "İnsanlar, gerçeğı kabul ettırmek için onu bir matematik teoremı gibi ispatlamanın; başkalannın da inanması için kendinin inanmasının veterli ol- duğunu sanıvorlar. Ovsa iş bambaşka: Birileri bir şev söylüvor. başkalan onları dinliyor ve başka şev anlıvor. Çunku, gelişım dereceieri ay- nı değıl. ilk Hıristıvanlar ne oğutlüvor, halk ne anlıvordu? Halk tum anlaşılmaz, saçma ve gi- zemlı şevleri anladı; açık ve valın olan her şey onun için enşilmezdı. Halk, bilincı kostekleyen her şevi kabul ettı ve ınsanı ozgur kılan hiçbir şevı kabul etmedı." /l^G^telb dınsd ınançlar ustUnde düşunur- ken bîr yeroe şoyle sovluyor "Bir zamanlar dinsel ınanafer ve onlan gösterme vollan, kendi kışiliklermln değıl, toplumsal yaşamın bir par- çası sayılıvordu. Reformların varattığı büyuk sarsıntılann sonucu olarak dinsel ınançlar. teca- vuz ve tarOşma dışında kaldı. Bugun oybirüğiy- le bir gerçeğe ulaşmada hiçbir umut yolu >vk- tur. Ahlak konusunda da boyledir." Oysa bakıvoruz Musluman dunyasında, dın- sel ınançlar kışısellıkten uzaklaştınlmak top- lumsal yaşamın, eleştın kabul etmez katılığına. bağnazlığına ozgu bır duzeye ındırgenmek ıste- nıyor Inanmadan ınananlara, dolayısıyla. bağnaz- laşmışlara, Cenap Şahabettin'ın ağzıyla şoyle seslenıyorum "Din bağnazlığı dini, tarih bağnazlığı tarihi öldurürr Turkıyemız de bu tutumun kıskacında, tedır- gınlık ıçınde bocalar durumda Her şey laık duşünce doğrultusunda savaşıma kalmış görünüyor PENCERE TARTIŞMA Ayasofya üzerineyasofya Muzesı'nde ıkı yıldır restorasyon çalışmalannı yuruten Net Holdıng Yonetım Kurulu Başkanı Besim Tıbuk, yaptığı bır açıklamada "Âyasolya, bütün insanhğin tnalıdır ve bir hoşgoru sembolü olarak kalacaktır*' dıyor (13 2 1995 Cumhunyet gazetesı) Yukandakı açıklamayı okuyan herkesın, tum ıctenlığı ıle bu yargıya katılmaması olanaksız Bır muze olarak bu gorkemlı yapuun, daha bınlerce yıl, tum ınsanlığa açık olması ve dunyada dostluğun, banşın pekışmesıne katkıda bulunması sanınz tartışmasız herkesın ortak dıleğıdır Ne var kı Sayın Besım Tıbuk'un açıklamasuıda yer alan bazı goruşlenne aynı ıçtenlıkle katılmak olanaksız Orneğın, ezanın pınl pınl bır Turkçe ıle okunduğunu ve herkesın ıbadetını rahatça yapabıldığmı bugun bıle anımsayabılenler, 1923 ıle 1950 arasında, Turkıye'de tek partı donemınde, "Sovyet Rusva'daki ve benzer bir şekilde dinin ezikiiği' 1 yargısına asla katılmayacaklardır Bu anlatımın doğnılan yansıtmadığı çok açıktır Nıtekım Sayın Tıbuk, "Ben bu laiklik lafının da alev hindeyim, tamamen çıkanlmasını ıstıyorum. Tolerans ve dm diyetim" sozlenyle asıl amacının ne olduğunu ortaya koymaktadır Acaba bugun, lslam alemıne pompalanmaya çahşılan "politik dincilik"te hoşgorunun varlığından soz edılebıhr mı? Aynca, Istanbul'da ibadet edecek yer kalmamış gıbı Ayasofya Muzesı'nın, msanlığın malı olmuş bu tanhsel yapının bır koşesınde cuma namazı kılınabılmesı dıleğme katılmak da aynı derecede olanaksızdır Bumantıktan yola çıkarsak tum ınsanlık ve tum dınler ıçın de bırer ibadet yen aynlması gerekmez mı9 Değılse, bu dıleğın altında yatan polıtık amaç nedır9 Boyle bır muzede cuma namazı kılmak dıleğı bır "ilk adınTdır Ardından nelenn Düşünce, dinsel terör ve korku Prof. Dr. TARIK ZAFER TUNAYA ANISINA ÇARŞAMBATOPLANTILARI ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE ÜZERİNDE İLK BİLİMSEL ARAŞTIRMA Sunuf NurN ÖzmelAKIN (Boğazıçı Unıversrtesı Öğretım Gorevlısı) Konufmacı Ord Prof Dr REŞAT KAYNAR Tarih - 29 Mart 1995 Çarşamba Saat 17 30 -19 30 Yer : TARIK ZAFER TUNAYA KULTÜR MERKEZİ (Eskı Eteyoğlu Evlendırme Daıresı - Tunel) S on yıllarda ülkemızde en fazla konuşulan, yazılan konu, duşunce ozgurluğu ve ınsan haîdandır Aydm kesımın bn bolumü duşünce ozgurluğunun sınırsız olması gerektığını savunuyor Ama duşûncelennı sınırlı da olsa açıklayamıyorlar Orneğın dınsel konuda kanunlann müsaade ettığı olçude bıle duşûncelennı soyleyemıyorlar Nedenı, oldürülme korkusu ve faılı meçhul cınayete kurban gıtme endışesı İnsanın en doğal hakkı olan yaşama ısteğının doğal sonucu olan bu korku ve endışelennden dolayı kışılen suçlamak elbette kı mümkun değıl Haklı olarak hıç kimse 'Hiç yoluna gitti Niyazi' olmak ıstemez Türkıye Cumhunyetı'nın bırlık ve bütûnluğünun gereklılığını ve faydalannı duşünsel olarak savunmamaktan korkan ınsanlar, aynlıkçı duşünceye sahıp olanlan susturuyorlar Oysa her ıkı fıknn savaşımına mûsaade etseler kesınlıkle bırlık, beraberlık duşuncesı galıp gelır Sılahlı savaş da olmaz Sılahlı çeteler ve yandaşlan ıle dış guçlenn korkusu da bu zaten Dıncıler, kendılen ve duşüncelen ıçın sonsuz ozgurlük ıstıyorlar Ama karşıtlan duşunceden korkuyorlar Kafası bıraz çalışan, Allah'ın ne kadar yuce olduğunu algılayabılen dın adamlan, ılahıyat akademısyenlen, dını mevzuda ozgur bır tartışmanın ne gıbı netıceler ortaya çıkaracağuu, şahsı çıkarlannın yok olacağını çok ıyı bıldıklen ıçın korkuyorlar Bunun ıçın de karşıt duşüncelen bastırmaya çalışıyorlar Dını terorun geTçek nedenı ışte bu korkudur Kısaca dın adamlan ve dını sıyasal emellenne alet edenler dını duşunsel olarak savunmaktan korktuklan ıçın karşıt duşüncelen susturuyorlar Benım bu duşüncelenmın yanlış olduğunu ıddıa edıyorlarsa hodn meydan Kendılenne guvenıyorlarsa dını konulann ozgürce tartışılmasını ıstedıklennı kamu oyuna açıklasınlar Kesm olan şudur Duşunce ozgurluğu ve ınsan haklan konusunda en mukemmel kanunlar çıkanlsa da yukanda sozünu ettığım korkular, endışeler yok edılmedıkçe olumlu netıce almak mümkun değıldır Yazmak, paneller, açıkoturumlar duzenlemek yararlı, ama, kesm çözüme, maalesef göturemez Keşke yonetımde bulunan ınsanlar, fîkır tartışmalanndan en mantıklı, en doğru, en faydalı ve en guçlu fıkırlenn galıp çıkacağını bılebılse, gorebılselerdı Ve elbette kı gereklı ortamı hazırlayabılecek guçte olsalardı geleceğım hepımız bılıyoruz Bunlar tehlıkelı sıyasal oyunlardır Net Holdmg'ı, vatandaşı dını mançlan ve vıcdanlan doğrultusunda rahat bırakmaya çağınyonız "Hoşgörü''yu once kendılen gostersınler ve boylesı kışkırtıcı açıklamalardan vazgeçsınler GülsenDaldal Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğı Ankara Şubesı Yonetım Kurulu Başkanı Ah şu korkular Dayak yemek korkusu, aç kalma korkusu, ışsız kalma korkusu, oldurulme korkusu. bır daha seçılememe korkusu, ıktıdan kaybetme korkusu, çıkarlannı kaybetme korkusu, hasta olunca tedavı olamama korkusu ve bu dunyadakı daha nıce korkular yetmıyormuş gıbı bır de ötekı dunyadakı cehennem korkusu Inşallah bır gun ınsanlar bütün bu korkulardan uzak, kısacık ömurlennı geçıreceklen ozgur, ınsan haklanna saygılı bır dünyada >aşayabılme olanağı bulurlar Mak.Müh.ErtuğR Karacibioğlu Bir İhtimal Daha VarL Kuzey Irak harekâtı suruyor Dışardan ıçerden haber ve yorum yağmuru da sü- ruyor Bu ortamda gerçeklerı yakalamak guçleşır Kamuoyunu yanıltmak ıçın yapılan yayınlar da caba- sıdır Gerçeklerı yakalamak ıçın, guçlu bır ıstıhbarata, bılgı bınkımıne, butun etkenlen tartıp degerlendırebı- lecek bır ortak çabaya gerek vardır Ancak yaşanan olayın ozunu yakalayacak sezıler de yabana atılmamalı • Batı, şoyle ya da boyle bu harekâta karşı çıkıyor dıye ülkemızde kaygılananlar var Pekı ne olacaktı? Batı ne dıyecektı - Çok ıyı yapıyorsunuz, komşu ulkeye 35 bin as- kerle gınp yunıttuğunuz operasyonu desteklıyoruz, Kuzey Irak'tan hıç çıkmayın, ıstedığınız kadar kalın Dıyebılır mıydı'' Batı, petrol coğrafyasında denetımın kendı elınde olmasını ıster Saddam, Kuveyt'ı ışgal ederek dunya petrol fiyat- lan uzerınde oynayabılecek duruma geldı dıye aklı başından çıkan Batı, Korfez Savaşı'nı goze aldı O gunden ben bolgededır Batı'nın Kuzey Irak harekâtında mınn kırın etmesı doğaldır, ama, Ankara'ya "Askerını hemen çek" uyarısına yonelen ulke daha çıkmadı Herkes, ABD'nın ne yapacağına bakıyor Ona gore hızaya gelıyor • Pekı, Ankara'nın durumu ne9 Bızım ıçın temel sorun, bu noktada odaklaşıyor Ankara'da doğru durust bır hukumet ve duruma egemen bır Başbakan yok' Tam bır boşluk yaşanı- yor Harekâtın sağlam mantığını yakalayabılmek guç, her kafadan bır ses çıkıyor Dıyorlar kı - Kuzey Irak'ta Çekıç Guç'un gozetımı altında ge- lıştırılen Kurt federe devletı çekırdeğı, Barzani ıle Talabani çatışmasında dağılıp gıdıyor, doğan boş- luğu PKK doldunjyor Turkıye buna goz yumamaz- dı Doğru mu'' Eğer bu varsayım doğruysa, Ankara, Kuzey Irak'ta Kurt federe devletını mı desteklıyordu 9 Yok bu varsayım doğru değıl de harekâtın amacı ıçerde tırpanlanan PKK'ye sınır otesınde de darbe vurmaksa, Kuzey Irak'tan Turk Sılahlı Kuvvetlerı çe- kılınce ne olacak'' • Yoksa asker, Kuzey Irak'ta kalıcı mı'? Ya da ABD ıle boyle bır pazariık yapıldı mı' Ortadoğu coğrafyasında Kurt sorunu Irak'ı, Surı- ye'yı, Iran'ı da ılgılendınr bolge devletlennı dışlayan Ankara-VVashıngton pazarlığı oylesıne bır belanın ıçıne gırmektır kı Turkıye'nın dış polıtıka temellenne ters duşen boyle bır gınşımı Ankara goze alamaz Yoksa aldı mı' Tahran'ın ışın ıçınde olduğu soylenıyor Gozler yıne Ankara'dakı hukumete donuyor, gu- vensızlık ağır basıyor, olayı Çiller hesabına bır gos- ten veya yatırım dıye değerlendıren dış yayınlar da eksık değıl Bu sav inandırıcı olmasa da, Kuzey Irak harekâtınıfl t»lme<Mstçozumlenmış sayılamaz SorgulaYna surup ğlfclıyor "Bır ıhtımal daha var " Ankara'dakt hukumetın tasarlanmış, tartışılmış, saptanmış uzun surelı bır polıtıkası yoktur Turkıye suruklenıyor En kotusu de bu 1 Ancak bu en kotu "ıhtımal" tum olasılıklardan en ağır basanı gıbı gorunuyor Annem, canım, sonsuz eşım SEVGlLİ ÇİLER bu geçen 2 yıl sadece senın saçına dokunmamıza, ellennı tutmamıza, senı öpmemıze manı oldu. LÜTFtYE D. DtZDAR- A. RIZA DİZDAR İLAN BEYOĞLU1. ASLJYE HUKUK HÂKİMLİĞt'NDEN 1994/469 Dav acı Malıye Hazınesı'ne ızafeten tstanbul Muha- kemat Müdurluğu vekılı tarafından davalılar Jozef Mı- haıl, Mışel Mıhaıl, Jol Mıhaıl, Gracıa Mıhaıl, Olım- bıa Mıhaıl, Armatos Mıhaıl, Alıs Mıhaıl, Elvına Mı- haıl ve kayyım tstanbul Defterdarlığı aleyhıne açılan gaıplık ve tescıl davasında. Beyoğlu. Hacımımı Mah Revanı sokakta kaım 123 ada. 3 parsel sayılı taşınmaz malın malıklen Jozef Mı- haıl, Mışel Mıhaıl, Jol Mıhaıl, Gracıa Mıhaıl, Olım- bıa Mıhaıl, Armatos Mıhaıl, Ahs Mıhaıl ve Elvına Mı- haıl'ın uzun seneden ben gaıp olduklan, kendılenn- den halen haber ahnamadığından ve Hazıne vekılının de gaıplıklenne karar venlmesını ıstemış olmakla ga- ıplerhakkında malumatı olan kımselenn mahkememı- zın 1994/469 esas sayılı dosyası zımmında haber ver- melen ve duruşma günü olan 18 4 1995 günü saat 11 00'de hazır bulunmalan veya kendılennı bır vekıl- le temsıl ettırmelen, gaıpler hayatta ıse adreslennınbıl- dınlmesı ılan olunur 6 3 1995 Basın 13649 DUYURU T.C. KUŞADASI ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ s - Sayı 1994'lll Davacı M Mıhnban Bozkurt tarafindan davalı M Mehduh Bozkurt aleyhıne açılan boşanma davasının >apılan duruşması sonunda, 23 9 1994 tanh 1994 111-543 sayılı karan ıle dava- cının davasının kabulu ıle Kırklarelı ılı Babaeskı ılçe- sı Gazıkemal Mahallesı kütuk 308'de nüfusa kayıtlı Suleyman oğlu Gulbeyaz'dan olma 1340 doğ Mehrnet Memduh Bozkurt ıle aynı hanede nüfusa kayıtlı Per- tel kızı, Remzıye'den olma, 1928 doğ Muzaffer Mıh- nban Bozkurt'un şıddetlı geçımsızlıklen nedenı ıle boşanmalanna karar venldığı, karann davalıya teblığ edılemedığı, tüm aramalara rağmen davahnm adresı tespıt edılemedığınden ılanen teblığme karar venlmış olup ılan tanhınden ıtıbaren 15 gün ıçınde davaya kar- şı dıyeceklennı bıldırmesı, aksı takdırde karann kesm- leşeceğı hususu ılan olunur Basın 13588
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle