Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
AYFA CUMHURİYET 28 MART 1995 SALI
OLAYLAR VE GORUŞLER
Anayasanın 24. maddesi...
Kurtuluş Savaşı'ndan sonra rnodern bır hukuk devletı olmak
ıdealı ve gayretı ıle kurulan Türkıye Cumhunyetı'nın
anayasasında zorunlu dın derslennin yer alması, onun hukuk
devletı olma özelhğını ve üstünlüğünü tehdıt eden bır çelışkı ve
süreklı büyüyen bır tehlıkedır.
SABRÎ YAZICIOĞLU Emeklı Hâhm
D
emokratıkleşme zorun-
lufu, sonunda 'ayak di-
reyenleri de' harekete
geçırdı \e gundeme
geldı Bu nedenle. erte-
lenmış olan değışıklık
üzennde duracağım
1982 Anayasası'nın bazı maddelen-
nın değıştmlmesı önensi ve yol açtığı
tartışmalar, ılgınç bır aşamaya ulaşmış-
tır Sıyasal ıçeriklı değışıklık ısteklen
üzennde anlaşma sağlanmış ıse de dın
ve vıcdan ozgıırluğu ıle ılgılı 24 tnad-
de uzenndekı tartışmalar, laık devlet ıl-
kesıne göstenlen tepkılenn hangı nok-
taya geldığını ve tehlıkemn cıddıyetını
göstermeye yeterlıdır Refah Partısı
üyelennın, dın ve vıcdan ozgurluğüne
aykın olduğu gerekçesı ıle 24 madde-
nm, son fikrasmın kaldınlmasmı ısrarla
ıstedıklen anlaşılmaktadır Bu nedenle.
bılımsel, hukuksal bır temele dayandığı
ızlenımını uyandırmayan tartışmalan
ve anlaşmaya vanlmış olan konulan bır
yana bırakarak 24 madde ûzenndekı
tartışmalann ve gözden kaçan önemlı
bır yanhşlığın açıklığa kavuşması ıçın
bu madde uzennde durmak ve bünye-
sındekı çelışkılen kısaca ozetlemek ge-
reklı ve yararlı olacaktır
1982 Anayasası'nın 24 maddesi
şöyledır
"Herkes vkdan, dini inanç ve kanaat
hurriyetine sahiptir.
14. madde hükmüne aykın oünamak
şartıyla ibadet, dini ayin ve törenler ser-
besttir.
Kimse ibadete, dini ayin ve törenlere
katılmava, dini inanç ve kanaatlerini
açıklamaya zorlanamaz. Dini inanç ve
kanaatlennden dolav. ı kınanamaz ve
suçlanamaz:
Din ve ahlak eğhûn ve öğretimi devie-
tin denetun ve gozetimı altında vapılır.
Din kultûrü ve ahlak öğretimi ilk ve or-
taöğretim kurumlannda okutulan zo-
runlu dersler arasında ver ahr. Bunım
dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak
kişilerin kendi isteğine kuçüklerin de
kanuni temsıkısinin talebine bağbdır.
Kimse devletin sosvaL, ekonomik, si-
yasi veya hukuki temel duzenini kısmen
de olsa din kurallanna davandırma ve-
ya sivası veya kişisel çıkar vahut nüfuz
saglama amacıyla her ne suretle olursa
olsun dını ve>a dın duvgulannı yahut
dınce kutsal sayüan şeyieri istismar ede-
mez ve kotüye kuüanamaz."
Açıkça göruluyor kı 1924 ve 1961
anayasalannda olduğu gıbı burada da
herkesın duşünce, dınsel inanç ve ka-
naat ozgurlüğune sahıp olduğu, inanç
ve kanaatlennden dolayı kımsenın kı-
nanamayacağı-suçlanamayacağı kabul
edılmış ve bunun doğal sonucu olarak
hıç kımsenın, ibadete dınsel ayin ve to-
renlere katılmaya, inanç ve kanaatlennı
açıklamaya zorlanamayacağı belırtıl-
mıştır Serbestlık-ozgurluk temel ılke-
dır ve bu suretle laik devlet anlayışımn
tarifı de yapılmıştır Bu ozgurlüğun sı-
nırları da 14 maddeve atıf yapılarak
gösterılmıştır Bu sınırlandırmanın
"Kamu duzenine, genel ahlaka ve bu
amaçla çıkanlan kanunlara avkın ol-
mamak kavdı ile ibadet, dini ayin ve to-
renlerin serbest bırakıldığı'* \ anı kamu
düzenını korumak amacına yonelık bır
onlem olduğu 24 maddenın gerekçe-
sınde açıklanmıştır Maddenın, tartış-
maya konu olan son fıkrası. bu amaca
yönelık tamamlayıcı bır hükumdur Bu
anlayış ve sınırîamalar daha oncekı
anayasalanmızda da vardır ve cıddı bır
rahatsızlığa yol açmış değildır
Fakat, bundan sonra 24 maddeye
öncekı anayasalanmızda bulunma>an.
dın ve inanç ozgürluğune tümuyle ters
dûşen bır fıkra ılave edıldığı görulur
Maddenın bu fıkrasında "Din kulfuru
ve ahlak öğretimi ilk ve ortaöğretim ku-
rumlannda okutulan zorunlu dersler
arasında yer alır" denıyor Boylece
ımam hatıp okutlanndan başka, tum ilk
ve ortaoğretım kurumlannda da dın
derslen zorunlu dersler arasındakı yen-
nı almış ve yetışme çağındakı çocuklar
dın derslerıne devam etmek zorunda
bırakılmıştır Böylece dın ve inanç oz-
gurlüğu ıle bağdaştmlması olanağı bu-
lunmayan bır çelışkı ortaya çıkmıştır
Gerçı bu fıkranın sonuna "Bunun dı-
şında dın eğitim ve öğretimi ancak kışı-
lerin kendı isteğine ve kuçuklenn de ka-
nuni temsilcilerinin talebine bağlıdır"
sözlen eklenmış ıse de bu da maddenın
bunyesındekı çelışkıyı gıdenneye ye-
terlı olmamıştır Bu suretle başlangıçta
benımsenmış görunen ozgurlük-ser-
bestlık ve bu serbestlığe hukuksal şek-
lını veren laık devlet yapısı, temelınden
yara almış ve ınsanlar dın bılgısınden
ve ınançlanndan dolayı sorguya çekılır
ve sınava tabı tutulur duruma gelmıştır
Boylece çağdaş-akılcı eğıtım bırlığı
bozulmuş ve bu da cumhunyet tanhı-
nın en ağır yanlışı olmuştur
Dın derslennı zorunlu dersler duru-
muna getırmenın dınsel ınançlara bağ-
lanması daha ağır bır yanlışlık olmuş-
tur Oysa "Dinde zorlama yoktur. Ba-
kara A. 256" Hıç kimse bır başkasına
zorla dın öğretmek yetkısıne sahıp de-
ğıldır Boyle bır yetkı, peygamberlere
tanınmamıştır Islamda Ruhbanlık yok-
tur "Bu Kuran bir öğüttur. Dileven
kimse öğüt ahr. Müzemmil A 55-56"
sozlen açıktır Dınlenn öğüt olma özel-
liği ve ıncelığı bırçok surelerde tekrar-
lanmış ve ınsanhk değerlen ıle uyumlu
bır mantık butunluğu ıçınde açıklan-
mıştır Dın derslennı zorunlu duruma
getırerek dının bu ozellığıne ters duşen
ve 'din \e vicdan ozgurluğu'nu ortadan
kaldıran bu ağır vanlı^lıgı gormezden
gelerek dın ve vıcdan ozgurluğu adına
bu maddenın son fıkrasının kaidınlma-
sı uzenndekı ısrarlı tutumu cıddıye al-
mak ve ızah etmek olanağı yoktur Fa-
kat dın ve v ıcdan ozgurluğunun kotuye
kullanılmasınt onleyen bır hukuk enge-
lını ortadan kaldırmaya yönelık sıyasal
amaçlı bır tutarsızlık olduğu da açıkça
gorülmektedır
Zorunlu dın derslen ınsana uflendığı
haber verılen ınsanlık değerlennı ve
oğut olmanın ınceUğını ve ustunluğunu
algılayamayan (ıdrak edemeyen) kafa-
lann aczinı gostermekten başka bır an-
lam ıfade etmez
Sıyasal heves ve hesaplar bır yana
bırakılırsa yapılması gereken ış sade ve
açıktır
1- Dın kulturu ve ahlak öğretımmı
zorunlu dersler arasına alan tumcenın
bu madde metnınden çıkarılması ve
'dinin öğüt olma özelliği'nın korunması
zorunludur
2- Devletin laık-sosyal-sıyasal yapı-
sını korumak amacına yönelık son fık-
rası da ünrversıtelenn, hukuk çevrelen-
nın ve barolann goruşlen alınmak su-
retıyle ve bılımsel-hukuksal olçuler
ıçınde yenıden duzenlenmelıdır
Kurtuluş Savaşı'ndan sonra modern
bır hukuk devletı olmak ıdealı ve gay-
retı ıle kurulan Turkıye Cumhunye-
tı'nın anayasasında zorunlu dın dersle-
nnin yer alması, onun hukuk devletı
olma ozellığını ve ustunluğunu tehdıt
eden bır çelışkı ve sureklı buyuyen bır
tehlıkedır Bu anayasa yanlışı düzeltıl-
medıkçe, laık hukuk devletı ıdealını
korumak ıçm sarf edılen çabalar ve la-
ıklığı koruma çağnlan, ulkemızın orta-
çağ karanlığına suruklenmesını onle-
meye yeterh olmayacaktır
Utanç vencı ağırlıktakı bu yanlışlı-
ğın dûzeltılmesı, başta dın ve inanç sa-
hıplen olmak uzere sıyasal kadrolann
ve herkesın sahıp çıkması gereken bır
ınsanlık hakkı ve gorevıdır Ve en do-
ğal ınsanlık değerlerıne sahıp olarak
yaşayabılmemız ıçın gereklıdır Yoksa
ılerıde, bu gunlerı tarıh sayfalarında
okuyanlar, korkanm kı bızım neslımızı
ve özellıkle çıkar hesaplannın çıkmaz-
ları arasında bocalayan sıyasal kad-
rolan ve unıversıtelen bağışlamayacak-
lardır
ARADABIR
HALtT ÇELENK Hukukçu
Düşünce Suçu ve Af
Duşunce açıklama ozgurluğunu engelleyen ve
bunu suç sayan Terorle Mucadele Yasası'nın 8
maddesının değıştınlmesıne ılışkın yasa tasarısı ay-
lardan ben TBMM'de beklemektedır Yakın geç-
mışte basına yansıyan haberlere gore Adalet Ba-
kanlığı basın yoluyla ışlenen suçlardan ceza alanla-
ra ortulu bır af ıçın hazıriık çalışmalan yapmakta ve
ınfaz yasasında değışıklıkler yaparak bunu gerçek-
leştırmek ıstemektedır Bu çalışmalar amacına ula-
şırsa basın yoluyla ışlenen duşunce suçlarından
ceza alanlar affedılecek, basın yoluyla ışlenmemış
olan aynı tur suçlar af kapsamı dışında kalacaktır
Anımsanacağı gıbı uzun tarttşmalardan sonra
koalısyon ortakları yukanda sozu geçen 8 madde-
yı değıştıren bır tasan uzennde anlaşmışlar ve ta-
sanyı TBMM'ye sunmuşlardır
Buna gore duşunce açıklaması yıne suç olarak
surmekte, ancak "ınceleme, tartışma ve eleştın"
sınıriannı aşmayan duşunce açıklamaları suç sayıl-
mamaktadır Daha once de yazdığımız gıbı boyle
bır değışıklık soruna çozum getırmemekte, bılım
adamı ve araştırmacılar gıbı "eleştırme, tartışma ve
ınceleme" konusunda bulunan kımselere guvence
sağlamakta, ama bu alanda toplumun otekı sınıf ve
katmanlanna duşunce açıklama ozguriuğu alanın-
da bır lyıleştırme getırmemektedır Kaldı kı hangı
duşunce açıklamasının eleştın, tartışma ve ıncele-
me amacıyla yapıldığını ve hangılennın bunun dı-
şında kaldığını saptamak ve değerlendırmek kolay
olmayacaktır Kaldmlan TCK'nın 141-142 madde-
lennın geçmış uygulamalannda olduğu gıbı değışık
bıhrkışı raporiarı, değışık karariar verılecek ve gu-
venlı bır yargılama olanağına ulaşılmayacaktır
DYP'nın bır kanadı, duşunce açıklamasının
önundekı engellen tamamen kaldırmayan, toplu-
mun sınırlı bır kesımıne rahatlık sağlayan ve yukan-
da açıkladığımız sakıncalan da berabennde getıren
bu tasanya bıle karşı çıkmışlar, bu nedenle de ta-
san Meclıs Genel Kurulu'nda goruşme konusu ya-
ptlmamıştır
Basın yoluyla ışlenen suçlara ortulu bır af getınl-
mesj kuşkusuz yıllardan ben duşuncelennden otu-
rü cezaevlennde bulunan ınsanlanmızın ozgurtukle-
nne kavuşmaları gıbı olumlu sonuçlar doğurabılır,
toplumda ve kamuoyunda bır rahatlık sağlayabılır.
Ama sorun yıne çozumsuz kalacaktır Önemlı olan
hem bugunu hem de yarınlan güvence altına alabı-
lecek ve toplumun tum kesımlerı ıçın geçeriı olabı-
lecek çozumler uretmektır Bu da ancak Terorle
Mucadele Yasas/'nın 8 maddesını yururlukten kal-
dırmakla sağlanabılır
Turkıye'de oteden ben duşunce açıklama ozgur-
lüğunden korkulagelmış ve ona bır ocu gozuyle
bakılmıştır Sıyasal ıktıdariar duşunce açıklama oz-
gurluğunu, dayandıklan sınıfların çıkarian açısından
sakıncalı, bu çıkarlan bozucu gormuşler, ama bu
gerçeğı gızlemek ıçın ozguriuklerın toplumun çtkar-
lanna aykın duştuğunu ılen suregelmışlerdır
21 yuzyılın eşığınde bulunuyoruz Artık açık dü-
şüncelerden korkmamalı, açıklanmayan, açıklan-
masına olanak sağlanmayan, gızlı duşuncelerden
korkulmalıdır Açık duşunceler, yıne açık duşunce-
lerle tartışılabılır, doğrular ve yanlışlar ortaya konu-
labılır, toplumsal gelışme bundan yararlanabılır
Gızlı ve saklı duşuncelerde bu yol kapalıdır
Dolambaçlı yollara sapmadan, duşunce açıkla-
masını suç sayan yasa maddelerını ortadan kaldır-
mak, ulkemızı bu demokrası ayıbından kurtarmak
en doğru yoldur Bu yol, hem dolaylı affın getırece-
ğı lyılıklen sağlayacak hem de bundan sonra ınsan-
ların duşuncelennden oturu yenıden cezaevlerını
doldurmalannı onleyecektır
Inanmadan inanmak
VEDAT GUNYOL
0 nanmadan inanmak nasıl olur demeyın,
I
olur ışte Önce bır ornek vereyım sıze
Varuk dergısınde (ocak 1995 sayısı) Ah-
met Onel'ın Konumlandırmalar başlıklı
yazısında şoyle bır bolumcuk var
"Tiım olan bitenleri anlatıvorsun bana.
Hiçbiri inandırıcı değıl. Ancak ınanmalıyım,
anlatan sensin çunkü." İşte sıze kor inanç ya da
onyargı denılen saplantının bır kaynağı
fnanmadan ınanma sozunu VoÛaire'ın Fefee-
fe Sözluğu'nden alıyorum Nıcedır bu sozluğu,
gerek Fransızca aslından, gerek Mıllı Eğıtım
Bakanlığf nın Dunya Klasıklen dızısınde ya-
yımlanan Lutfiı Ay'ın guzel çevınsınden coş-
kuyla okuyor, duşuncelenme yatkın duşunce-
lerle karşılaşınca zevkten dort koşe oluyorum
Voltaıre'ın 300 yıl onceden. Fransa'da kör
inançlara nasıl kancayı taktığım, savaş açtığını
okudukça, 21 yuzyıla adım atmaya hazırlanır-
ken Türkıyemız'ın böylesı bır savaşa ne denlı
gereksınımı olduğunu, ama bu konuda yaya
kahndığını goruyor ve kör inanç'lar batağına
batınlmak ıstenmesıne ve bu yolda alçakça gı-
nşımlere yol venlmesıne hayıflanıyorum
Insanlık tanhıne bakınca, ta ılkçağlardan bu
yana, hep akılla ınancm. bılımle dının çatışma-
sma tanık oluyor ve ılkel, yan ılkel toplumlar-
da aklın ınanca, bılımın dıne, daha doğrusu
dın dışında hıçbır duşunce tanımayan yobazlı-
ğa yenık duştuğunu goruyoruz
lnsanlarda ilk bılgıler nasıl oluşuyor ve nasıl
çarpıtılıyor sorunu uzennde duran Voltaıre'e
gore "Birçok insanda ilk bilgileri edinmeye
başlamış olan aklın kimi önyargüar yüzünden
ilerlemenın durduğu; bir işte çok iyi akıl yunı-
ten bir kimsenin bir başka işte kabaca yanıldı-
ğı"gorulmektedır
voltaıre, bu durum karşısında şaşkına donup
duraklıyor ve şunlan söylüyor "Nasıl oluyor
da kafa bovlesine altust oluyor? Birçok nesne
uzennde bunca duzenli, bunca merin adımlarla
yüruven duşunceler, nasıl oluvor da bin kez da-
ha açık, anlaşüması bin kez daha kola> olan bir
başka nesne uzennde bu denli acınacak bir bi-
çimde aksavıverivoriar? Bu adamda her zaman
aynı zekâ ilkelen vardır: şu hakle bir besin çeşi-
di uzennde ağzının tadı nasıl bozuluvorsa. onun
da bir orgenı bozuk olmalı."
"Peki. ayin varısını Muhammed'in cuppesi-
nin kolu ıçinde goren bu Arabın kafası nasıl bo-
zulmuş? Korkudan. Ona. bu cuppenın koluna
inanmayacak olursa nıhunun, olur oimez, Sırat
Koprusu'nden geçerken bir daha çıkmamak
uzere, cehenneme yuvarlanacağını soylemişler-
dir ona; ona daha beterini sov lemişlerdir: Bu
cüppe kolundan şuphe etmeve kalkacak olur-
san. bir derviş sana kâfırlere edilen muametevı
edecektir; bir başka derviş bir budala olduğu-
nu, olabılen butun inanma nedenleri ortada ol-
duğu halde. kibirii aklını, apaçıklığa bovun eğ-
dırmek ıstemedığini sana ıspat edecektir; bir
uçuncusu senı kuçuk bır valiliğm kuçuk dhanı-
na havale edecek ve orada yasava uvgun olarak
kaoğa oturtulacaksın."
"Butun bunlar zavallı \rabi, kansını, kızkar-
deşini, butun o kuçuk aileyi dehşete duşurup
şaşkına çevirir. Geriye kalan tum sorunlarda
sağduvıılan vardır, ama bu sorunda duş guçleri
yaralanmıştır. Tıpkı koltuğunun vanında dur-
madan.bir uçunım goren Pascal'ınki gibi. lyi
ama bizim Arap, Muhammed'in cüppesinin
koluna gerçekten inanır mı? Hayır, inanmava
çabalar; der ki: 'Bu, olanak dışı bır şevdır, ama
doğrudur ınanmadığım şeye ınanıyorum' Ka-
fasında bu cüppe koluna ilişkin, açıklamaktan
korktuğu bir vığın karmakarışık duşunceler
edinir; ışte gerçekten ortakduyusu (sağduyusu)
olmamak bu dtmektir."
Voltaıre'ı burada bırakıyor, ama aynı konuyu
başka duşünurlerde aramaya çalışıyorum Rus
fılozofu edebıyatçısı Alexandre Herzen(1812-
1870), mektuplannın bınnde duşsel bır kışıye,
bır doktora şunlan soyletıyor, yanlış anlamalar
ve gerçeğın karmaşıklığı uzenne "İnsanlar,
gerçeğı kabul ettırmek için onu bir matematik
teoremı gibi ispatlamanın; başkalannın da
inanması için kendinin inanmasının veterli ol-
duğunu sanıvorlar. Ovsa iş bambaşka: Birileri
bir şev söylüvor. başkalan onları dinliyor ve
başka şev anlıvor. Çunku, gelişım dereceieri ay-
nı değıl. ilk Hıristıvanlar ne oğutlüvor, halk ne
anlıvordu? Halk tum anlaşılmaz, saçma ve gi-
zemlı şevleri anladı; açık ve valın olan her şey
onun için enşilmezdı. Halk, bilincı kostekleyen
her şevi kabul ettı ve ınsanı ozgur kılan hiçbir
şevı kabul etmedı."
/l^G^telb dınsd ınançlar ustUnde düşunur-
ken bîr yeroe şoyle sovluyor "Bir zamanlar
dinsel ınanafer ve onlan gösterme vollan, kendi
kışiliklermln değıl, toplumsal yaşamın bir par-
çası sayılıvordu. Reformların varattığı büyuk
sarsıntılann sonucu olarak dinsel ınançlar. teca-
vuz ve tarOşma dışında kaldı. Bugun oybirüğiy-
le bir gerçeğe ulaşmada hiçbir umut yolu >vk-
tur. Ahlak konusunda da boyledir."
Oysa bakıvoruz Musluman dunyasında, dın-
sel ınançlar kışısellıkten uzaklaştınlmak top-
lumsal yaşamın, eleştın kabul etmez katılığına.
bağnazlığına ozgu bır duzeye ındırgenmek ıste-
nıyor
Inanmadan ınananlara, dolayısıyla. bağnaz-
laşmışlara, Cenap Şahabettin'ın ağzıyla şoyle
seslenıyorum
"Din bağnazlığı dini, tarih bağnazlığı tarihi
öldurürr
Turkıyemız de bu tutumun kıskacında, tedır-
gınlık ıçınde bocalar durumda Her şey laık
duşünce doğrultusunda savaşıma kalmış
görünüyor
PENCERE
TARTIŞMA
Ayasofya üzerineyasofya
Muzesı'nde
ıkı yıldır
restorasyon
çalışmalannı
yuruten Net Holdıng
Yonetım Kurulu Başkanı
Besim Tıbuk, yaptığı bır
açıklamada "Âyasolya,
bütün insanhğin tnalıdır ve
bir hoşgoru sembolü
olarak kalacaktır*' dıyor
(13 2 1995 Cumhunyet
gazetesı) Yukandakı
açıklamayı okuyan
herkesın, tum ıctenlığı ıle
bu yargıya katılmaması
olanaksız Bır muze olarak
bu gorkemlı yapuun, daha
bınlerce yıl, tum ınsanlığa
açık olması ve dunyada
dostluğun, banşın
pekışmesıne katkıda
bulunması sanınz
tartışmasız herkesın ortak
dıleğıdır Ne var kı Sayın
Besım Tıbuk'un
açıklamasuıda yer alan
bazı goruşlenne aynı
ıçtenlıkle katılmak
olanaksız Orneğın, ezanın
pınl pınl bır Turkçe ıle
okunduğunu ve herkesın
ıbadetını rahatça
yapabıldığmı bugun bıle
anımsayabılenler, 1923 ıle
1950 arasında, Turkıye'de
tek partı donemınde,
"Sovyet Rusva'daki ve
benzer bir şekilde dinin
ezikiiği'
1
yargısına asla
katılmayacaklardır Bu
anlatımın doğnılan
yansıtmadığı çok açıktır
Nıtekım Sayın Tıbuk,
"Ben bu laiklik lafının da
alev hindeyim, tamamen
çıkanlmasını ıstıyorum.
Tolerans ve dm diyetim"
sozlenyle asıl amacının ne
olduğunu ortaya
koymaktadır Acaba
bugun, lslam alemıne
pompalanmaya çahşılan
"politik dincilik"te
hoşgorunun varlığından
soz edılebıhr mı? Aynca,
Istanbul'da ibadet edecek
yer kalmamış gıbı
Ayasofya Muzesı'nın,
msanlığın malı olmuş bu
tanhsel yapının bır
koşesınde cuma namazı
kılınabılmesı dıleğme
katılmak da aynı derecede
olanaksızdır Bumantıktan
yola çıkarsak tum ınsanlık
ve tum dınler ıçın de bırer
ibadet yen aynlması
gerekmez mı9
Değılse, bu dıleğın altında
yatan polıtık amaç nedır9
Boyle bır muzede cuma
namazı kılmak dıleğı bır
"ilk adınTdır
Ardından nelenn
Düşünce, dinsel terör ve korku
Prof. Dr. TARIK ZAFER TUNAYA
ANISINA
ÇARŞAMBATOPLANTILARI
ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE ÜZERİNDE
İLK BİLİMSEL ARAŞTIRMA
Sunuf NurN ÖzmelAKIN
(Boğazıçı Unıversrtesı Öğretım Gorevlısı)
Konufmacı Ord Prof Dr REŞAT KAYNAR
Tarih - 29 Mart 1995 Çarşamba
Saat 17 30 -19 30
Yer : TARIK ZAFER TUNAYA KULTÜR MERKEZİ
(Eskı Eteyoğlu Evlendırme Daıresı - Tunel)
S
on yıllarda
ülkemızde en
fazla
konuşulan,
yazılan konu,
duşunce
ozgurluğu ve ınsan
haîdandır Aydm kesımın
bn bolumü duşünce
ozgurluğunun sınırsız
olması gerektığını
savunuyor Ama
duşûncelennı sınırlı da olsa
açıklayamıyorlar Orneğın
dınsel konuda kanunlann
müsaade ettığı olçude bıle
duşûncelennı
soyleyemıyorlar
Nedenı, oldürülme korkusu
ve faılı meçhul cınayete
kurban gıtme endışesı
İnsanın en doğal hakkı olan
yaşama ısteğının doğal
sonucu olan bu korku ve
endışelennden dolayı
kışılen suçlamak elbette kı
mümkun değıl Haklı
olarak hıç kimse 'Hiç
yoluna gitti Niyazi' olmak
ıstemez
Türkıye Cumhunyetı'nın
bırlık ve bütûnluğünun
gereklılığını ve faydalannı
duşünsel olarak
savunmamaktan korkan
ınsanlar, aynlıkçı
duşünceye sahıp olanlan
susturuyorlar Oysa her ıkı
fıknn savaşımına mûsaade
etseler kesınlıkle bırlık,
beraberlık duşuncesı galıp
gelır Sılahlı savaş da
olmaz Sılahlı çeteler ve
yandaşlan ıle dış guçlenn
korkusu da bu zaten
Dıncıler, kendılen ve
duşüncelen ıçın sonsuz
ozgurlük ıstıyorlar Ama
karşıtlan duşunceden
korkuyorlar Kafası bıraz
çalışan, Allah'ın ne kadar
yuce olduğunu
algılayabılen dın adamlan,
ılahıyat akademısyenlen,
dını mevzuda ozgur bır
tartışmanın ne gıbı
netıceler ortaya
çıkaracağuu, şahsı
çıkarlannın yok olacağını
çok ıyı bıldıklen ıçın
korkuyorlar Bunun ıçın de
karşıt duşüncelen
bastırmaya çalışıyorlar
Dını terorun geTçek nedenı
ışte bu korkudur Kısaca
dın adamlan ve dını sıyasal
emellenne alet edenler dını
duşunsel olarak
savunmaktan korktuklan
ıçın karşıt duşüncelen
susturuyorlar Benım bu
duşüncelenmın yanlış
olduğunu ıddıa edıyorlarsa
hodn meydan Kendılenne
guvenıyorlarsa dını
konulann ozgürce
tartışılmasını ıstedıklennı
kamu oyuna açıklasınlar
Kesm olan şudur Duşunce
ozgurluğu ve ınsan haklan
konusunda en mukemmel
kanunlar çıkanlsa da
yukanda sozünu ettığım
korkular, endışeler yok
edılmedıkçe olumlu netıce
almak mümkun değıldır
Yazmak, paneller,
açıkoturumlar duzenlemek
yararlı, ama, kesm çözüme,
maalesef göturemez
Keşke yonetımde bulunan
ınsanlar, fîkır
tartışmalanndan en
mantıklı, en doğru, en
faydalı ve en guçlu
fıkırlenn galıp çıkacağını
bılebılse, gorebılselerdı Ve
elbette kı gereklı ortamı
hazırlayabılecek guçte
olsalardı
geleceğım hepımız
bılıyoruz
Bunlar tehlıkelı sıyasal
oyunlardır
Net Holdmg'ı, vatandaşı
dını mançlan ve vıcdanlan
doğrultusunda rahat
bırakmaya çağınyonız
"Hoşgörü''yu once
kendılen gostersınler ve
boylesı kışkırtıcı
açıklamalardan
vazgeçsınler
GülsenDaldal
Çağdaş Yaşamı
Destekleme Derneğı
Ankara Şubesı Yonetım
Kurulu Başkanı
Ah şu korkular
Dayak yemek korkusu, aç
kalma korkusu, ışsız kalma
korkusu, oldurulme
korkusu. bır daha
seçılememe korkusu,
ıktıdan kaybetme korkusu,
çıkarlannı kaybetme
korkusu, hasta olunca
tedavı olamama
korkusu ve bu dunyadakı
daha nıce korkular
yetmıyormuş gıbı bır de
ötekı dunyadakı cehennem
korkusu
Inşallah bır gun ınsanlar
bütün bu korkulardan uzak,
kısacık ömurlennı
geçıreceklen ozgur, ınsan
haklanna saygılı bır
dünyada >aşayabılme
olanağı bulurlar
Mak.Müh.ErtuğR
Karacibioğlu
Bir İhtimal
Daha VarL
Kuzey Irak harekâtı suruyor
Dışardan ıçerden haber ve yorum yağmuru da sü-
ruyor Bu ortamda gerçeklerı yakalamak guçleşır
Kamuoyunu yanıltmak ıçın yapılan yayınlar da caba-
sıdır
Gerçeklerı yakalamak ıçın, guçlu bır ıstıhbarata,
bılgı bınkımıne, butun etkenlen tartıp degerlendırebı-
lecek bır ortak çabaya gerek vardır
Ancak yaşanan olayın ozunu yakalayacak sezıler
de yabana atılmamalı
•
Batı, şoyle ya da boyle bu harekâta karşı çıkıyor
dıye ülkemızde kaygılananlar var
Pekı ne olacaktı?
Batı ne dıyecektı
- Çok ıyı yapıyorsunuz, komşu ulkeye 35 bin as-
kerle gınp yunıttuğunuz operasyonu desteklıyoruz,
Kuzey Irak'tan hıç çıkmayın, ıstedığınız kadar kalın
Dıyebılır mıydı''
Batı, petrol coğrafyasında denetımın kendı elınde
olmasını ıster
Saddam, Kuveyt'ı ışgal ederek dunya petrol fiyat-
lan uzerınde oynayabılecek duruma geldı dıye aklı
başından çıkan Batı, Korfez Savaşı'nı goze aldı
O gunden ben bolgededır
Batı'nın Kuzey Irak harekâtında mınn kırın etmesı
doğaldır, ama, Ankara'ya "Askerını hemen çek"
uyarısına yonelen ulke daha çıkmadı
Herkes, ABD'nın ne yapacağına bakıyor
Ona gore hızaya gelıyor
•
Pekı, Ankara'nın durumu ne9
Bızım ıçın temel sorun, bu noktada odaklaşıyor
Ankara'da doğru durust bır hukumet ve duruma
egemen bır Başbakan yok' Tam bır boşluk yaşanı-
yor
Harekâtın sağlam mantığını yakalayabılmek guç,
her kafadan bır ses çıkıyor
Dıyorlar kı
- Kuzey Irak'ta Çekıç Guç'un gozetımı altında ge-
lıştırılen Kurt federe devletı çekırdeğı, Barzani ıle
Talabani çatışmasında dağılıp gıdıyor, doğan boş-
luğu PKK doldunjyor Turkıye buna goz yumamaz-
dı
Doğru mu''
Eğer bu varsayım doğruysa, Ankara, Kuzey Irak'ta
Kurt federe devletını mı desteklıyordu
9
Yok bu varsayım doğru değıl de harekâtın amacı
ıçerde tırpanlanan PKK'ye sınır otesınde de darbe
vurmaksa, Kuzey Irak'tan Turk Sılahlı Kuvvetlerı çe-
kılınce ne olacak''
•
Yoksa asker, Kuzey Irak'ta kalıcı mı'? Ya da ABD
ıle boyle bır pazariık yapıldı mı'
Ortadoğu coğrafyasında Kurt sorunu Irak'ı, Surı-
ye'yı, Iran'ı da ılgılendınr bolge devletlennı dışlayan
Ankara-VVashıngton pazarlığı oylesıne bır belanın
ıçıne gırmektır kı Turkıye'nın dış polıtıka temellenne
ters duşen boyle bır gınşımı Ankara goze alamaz
Yoksa aldı mı'
Tahran'ın ışın ıçınde olduğu soylenıyor
Gozler yıne Ankara'dakı hukumete donuyor, gu-
vensızlık ağır basıyor, olayı Çiller hesabına bır gos-
ten veya yatırım dıye değerlendıren dış yayınlar da
eksık değıl Bu sav inandırıcı olmasa da, Kuzey Irak
harekâtınıfl t»lme<Mstçozumlenmış sayılamaz
SorgulaYna surup ğlfclıyor
"Bır ıhtımal daha var "
Ankara'dakt hukumetın tasarlanmış, tartışılmış,
saptanmış uzun surelı bır polıtıkası yoktur
Turkıye suruklenıyor
En kotusu de bu
1
Ancak bu en kotu "ıhtımal" tum olasılıklardan en
ağır basanı gıbı gorunuyor
Annem, canım, sonsuz eşım
SEVGlLİ
ÇİLER
bu geçen 2 yıl sadece senın saçına
dokunmamıza, ellennı tutmamıza, senı
öpmemıze manı oldu.
LÜTFtYE D. DtZDAR- A. RIZA DİZDAR
İLAN
BEYOĞLU1. ASLJYE HUKUK
HÂKİMLİĞt'NDEN
1994/469
Dav acı Malıye Hazınesı'ne ızafeten tstanbul Muha-
kemat Müdurluğu vekılı tarafından davalılar Jozef Mı-
haıl, Mışel Mıhaıl, Jol Mıhaıl, Gracıa Mıhaıl, Olım-
bıa Mıhaıl, Armatos Mıhaıl, Alıs Mıhaıl, Elvına Mı-
haıl ve kayyım tstanbul Defterdarlığı aleyhıne açılan
gaıplık ve tescıl davasında.
Beyoğlu. Hacımımı Mah Revanı sokakta kaım 123
ada. 3 parsel sayılı taşınmaz malın malıklen Jozef Mı-
haıl, Mışel Mıhaıl, Jol Mıhaıl, Gracıa Mıhaıl, Olım-
bıa Mıhaıl, Armatos Mıhaıl, Ahs Mıhaıl ve Elvına Mı-
haıl'ın uzun seneden ben gaıp olduklan, kendılenn-
den halen haber ahnamadığından ve Hazıne vekılının
de gaıplıklenne karar venlmesını ıstemış olmakla ga-
ıplerhakkında malumatı olan kımselenn mahkememı-
zın 1994/469 esas sayılı dosyası zımmında haber ver-
melen ve duruşma günü olan 18 4 1995 günü saat
11 00'de hazır bulunmalan veya kendılennı bır vekıl-
le temsıl ettırmelen, gaıpler hayatta ıse adreslennınbıl-
dınlmesı ılan olunur 6 3 1995
Basın 13649
DUYURU
T.C.
KUŞADASI ASLtYE HUKUK
MAHKEMESİ s
-
Sayı 1994'lll
Davacı M Mıhnban Bozkurt tarafindan davalı M
Mehduh Bozkurt aleyhıne açılan boşanma davasının
>apılan duruşması sonunda,
23 9 1994 tanh 1994 111-543 sayılı karan ıle dava-
cının davasının kabulu ıle Kırklarelı ılı Babaeskı ılçe-
sı Gazıkemal Mahallesı kütuk 308'de nüfusa kayıtlı
Suleyman oğlu Gulbeyaz'dan olma 1340 doğ Mehrnet
Memduh Bozkurt ıle aynı hanede nüfusa kayıtlı Per-
tel kızı, Remzıye'den olma, 1928 doğ Muzaffer Mıh-
nban Bozkurt'un şıddetlı geçımsızlıklen nedenı ıle
boşanmalanna karar venldığı, karann davalıya teblığ
edılemedığı, tüm aramalara rağmen davahnm adresı
tespıt edılemedığınden ılanen teblığme karar venlmış
olup ılan tanhınden ıtıbaren 15 gün ıçınde davaya kar-
şı dıyeceklennı bıldırmesı, aksı takdırde karann kesm-
leşeceğı hususu ılan olunur
Basın 13588