20 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 MART 1995 ÇARŞAMBA OLAYLAR VE GORUŞLER Tüketicinin korunması-çevre kirliliTüketiciyi tehdit eden sadece güçlü üretim kuruluşlan değil, kendi sağlığı ile ilgili üretimle ilgili konularda bilgi üzerindeki tekellerdir. Tarafsız ve tam bilginin sağlanması belki de ekonomik liberalizmin en önemli önkoşuludur. Yrd. Doç. Dr. PERRAN AKAN Boğaziçi Üniversitesi Meslek Y. Okulu Turizm Programı G ünümüzde nüfiıs artışı ve tûketim gereksinim- lerinin artması ve çe- şitlenmesine koşut (pa- ralel) olarak teknoloji- nin gelişmesi, bir dizi sorunu da beraberinde gerirmıştir. Buniardan ilk akla geleni; besin ıraddelerinin insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri. öbürü de tüketicinin kullanımına sunulan araç ve geTeçlerin güvenilirlığı ile ilgili sorunlardır. Bu sonınlann her ikisi de tüketicinin ko- runması konulan kapsamına girer. Tüketicinin korunması, genelde ör- gütlü ve güçlü üretici karşısına tüketi- cilerin haklannın yasalarla garanti al- tına ahnması olarak görülûrken, gide- rek tüketiciye haklan konusunda du- yarlılık kazandınlması ve bu haklan kendisinin koruyabilmesi için eğitil- mesini de içine almaktadır. Yurdumuz- daki duruma geçmeden önce dünya ül- kelerindeki duruma kısaca bakalım: ABD'de 1960'larda Başkan Ken- nedy yönetimi programında tüketici haklan, tüketicinin kullandığı ürünler- le ilgili olarak sağlık ve güvenliğinin korunması, bilinçli seçim yapabilmesi için bilgi sahibi olabilmesi, pazarda se- çimini özgürce yapabilmesi ve kendi- ni ılgilendiren konularda ve kurullarda temsil edilme hakkı olarak dört temel ilke çerçevesinde benimsenmiştir. 14 Nisan 1975'te Avrupa Topluluğu Kon- seyi'nce kabul edilen tüketiciyi koru- ma ve bilgilendirme politikası kapsa- mında ise tüketici haklan beştemelhak olarak belirlenmiştir. Bunlar tüketici- nin sağlık ve güvenliğinin korunması, ekonomik çıkarlannın korunması. ödetme (tazmin edilme), bilgilendiril- me ve temsil edilme haklandır Görül- düğü gibi Avrupa Topluluğu tarafindan benimsenen tüketici haklan, ABD'de daha önce Kennedy yönetimince ön- görülenlerden başka eğitim ve tazmin edilme haklanna da yer verilirken. tü- keticinin sağlık ve güvenliğinin korun- ması, bilgilendirilme ve temsil edilme haklan, her iki programda da yer alan temel haklar olarak ortaya çıkmaktadır. Burada görülen, tüketicilerin kendi haklan konusunda bilinçlenerek bir güç oluşturmalan ya da ekonomik çı- karlan tehlike altına giren üreticilerin girişimleri sonucunda tüketici haklan- nın korunması yolundaki yasal düzen- lemelerin oluşumudur. Avrupa'da bu alandaki gelişmelere bakıldığında da benzer bir durum gö- rülür. AvTupa'da ilk tüketici hareketi 1947 yılındâ Danimarka'da özel bir ku- ruluş olan Tüketici Konseyi'nin kurul- ması ile başlamış ve 1950'lerin sonla- nna doğru öbür Avrupa ülkelerinde de bu akıma uyularak özel statüde tüketi- ciyi koruma örgütleri kurulmuştur. Ulusal düzeyde faaliyet gösteren bu ör- gütlerin çalışmalanna bağlı olarak ka- muoyunda tüketicinin korunması ko- nusuna olan ilginin artması ve tüketi- cilerin bu konuda giderek artan duyar- lılık göstermesi sonucunda, üreticiler ve hükümetlerin konuya önem verme- leri bir zorunluluk olarak ortaya çık- mıştır. Avrupa Topluluğu'nun kurulmasıy-1 la üye ülkeler arasında tüketiciyi koru- ma faaliyetleri konusunda bir birlik sağlamak amacıyla ülkelerarası düzey- de bir Tüketiciler Dayanışma K.omis- yonu kurulmuştur. Bu komisyon ilgili hükümetlerin temsilcilerinden değil, Tüketici Birlikleri Avrupa Bürosu, Av- rupa Topluluğu Aile Örgütleri Komite- si, Avrupa işçi Sendikalan Konfede- rasyonu ve Avrupa Topluluğu Tüketi- ciler Kooperatifleri Kuruluşu gibi özel tüketici örgütlerinden oluşmaktadır. Tüketiciyi koruma çabalannın başa- nya ula$ması için gerekli olan sosyal, ekonomik, siyasal ortam ve pazardaki uygulamalarla ilgili olarak oluşan yay- gın hoşnutsuzluk sonucunda, tüketici- lerin bir birlik oluşturarak şikâyetleri- ni kendi çabasıyla çözümleyebilecek- leri ve daha iyiye ulaşabilecekleri yo- lundaki inançlandır. Bu duyarhlık ve inançla, bir liderlik etrafinda kenetlen- miş tüketiciyi koruma hareketleri başa- nya ulaşmıştır. Çünkühakkın aranma- sı ve kazanılmasınm en etkin yolu, ki- şinin kendi duyarlılığı ve çabasıdır. Üreticinin satm almadığı kir, pislik... Ülkemizde tüketiciyi koruma çaba- lan, daha çok yerel olan tüketici örgüt- lerince sürdürülmektedir. Yine ülke- mizde eğitim düzeyi yüksek bir kıs- mında yapılan bir araştırmadan çıkan sonuca göre tüketici haklannın korun- ması için tüketici örgütlerinin oluşma- sı gerekli görülmekle birlikte, tüketici- nin en etkin biçimde devlet tarafindan korunabilçceğigörüşüağırlıktadır. Bu- rada tüketicinin korunması olarak hal- kın daha güçlü durumdaki üretiçiye karşı korunması düşünülmektedir. Üre- tici olarak görülen de özel girişimdir (teşebbüs). Oysa günümüzde tüketici- nin temel haklannı tehdit eden olayla- ra bakıldığında farklı bir durum ortaya çıkmaktadır. Tüketicinin sağbğı konu- sunda en büyük tehdit öğesi. tüketim mallan değil. tüketicinin satm almadı- ğı, hatta istemeden maruz kaldığı kir, duman, radyasyon gibi istenmeyen yan ürünlerdir. Bunlann sonuçlanna kat- lanmak zorunda olanlar. çoğunlukla bu yan ürünleri doğuran üretimden zarar- lan ölçüsünde yararlanamayan. hatta hiç yararlanamayan kişilerdir. (Çerno- bil İcazası örneğinde olduğu gibi dev- letin bu 'istenmeyen ürünler'in üretici- leri üzerinde yaptınm gücü yoktur ya da ülkemizde enerji üretimi büyük öl- çüde devlet eliyle yapıldığı için devle- tin kendisi bu ürünlerin üreticisi duru- mundadır.) Üretimin yapıldığı yörelerde sağlık ve güvenliği tehdit altındaki halk ve genelde kamuoyunun üretimle ilgili seçme. temsil edilme hakkı yoktur. Us- telik kamuoyu bu konuda tarafsız ve yeterli bilgi kaynaklanndan da yoksun- dur. O halde enerji üretiminde, tüketi- cinin temel haklan olan sağlık ve gü- venlik. temsil edilme ve bilgi edinme haklan zedelenmektedir. Yakın geçmi- şe bakıldığında bunun birçok örneğinin yaşandığı görülebilir. Çernobil olayın- dan sonra radyasyon kiıienmesi konu- sunda vatandaşlar yanlış bilgilendiril- mişler ya da hiç bügilendirilmemişler- dir. Bunun gibi, Yatağan Teımik Santra- lı faaliyetleri ile ilgili olarak uzmanla- nn yaptıklan araştırmalann, radyasyo- nun bölgede santrahn faaliyeti sonucu her zaman var olduğunu ortaya koyma- sma karştlık yetkililer, kirienmenin her- hangi bir sağlık sorunu yaratacak bo- yutta olmadığı iddialannda uzun süre ısrar etmişlerdir. Yakın bir geçmişe kadar Gökova'da yapılmakta olan termik santrahn çalış- tınlmayıp yedekte tutulacağı yetkililer- ce ifade edilmişse de daha sonra 'dene- me çalışması' adı altında. santrahn fa- aliyete geçmış olduğu, basınm günde- minde yer almıştır. Tartışmalı bir ÇED raporu sonucu Muğla'da kurulması ko- nusunda Çevre Bakanlığı'nca olumlu görüş bildiren çimento fabrikası da bu- nun başka bir örneğidir. (Bir yanda tu- rizm, bir yanda enerji vb. amaçla kamu kurulusjannın yarattığı kırlilik... Bu çe- lişki ve hukuksal durum, ayn bir yazı konusudur.) Oysa bölgede yaşayanla- nn radyasyon gibi istemedikleri ürün- leri tükermeme, kirlenmemiş, sağlıklı bir çevrede yaşama ve bu konuda bilgi alma haklan vardır. Kişiler, yaşadıklan çevrede hava, su gibi çıkarlann tek tek sahibi olmadık- lan halde bunlann üzerinde hep birlik- te hak sahibidirler. Bireylerin hiçbiri- ne ait olmayıp hepsine birlikte ait olan haklar, dağınık ve kolektif haldar ola- rak adlandınlırlar. Toplu olarak sahip olunan bu haklann ihlal edilmesi duru- munda bireylerin tek başlanna dava açıp açamayacaklan konusu Batı ülke- lerinde tartışma konusu olmuş, bu ko- nu yasalarla esasa bağlanmıştır. Dağı- nık ve kolektif haklann korunabilme- sinin temeli, bireylerin sağlık ve gü- venliklerini etkileyen fiziki çevre ko- nusunda tarafsız ve yeterli bilgi sahibi olmasına dayanır. Mal ve hizmetlerko- nusundaki bilgiler yanında, günümüz- de çevrenin kirlenmesine koşut (para- lel) olarak önemi gitrikçe artan dağınık ve kolektif haklann korunması için de tüketicilerin bağımsız ve çeşitli kay- naklardan edinecekleri bilgilere gerek- sinim vardır. Tarafsız bilgi, özerk ve ta- rafsız laboratuvarlar tarafindan sağla- nıp yayımlanan bilgidir. lkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa'da çeşitli ürünler ve markalan inceleyerek yap- tıklan testlerin sonuçlannı yayımlayan bağımsız ve tarafsız laboratuvarlann kurulmasının, tüketicinin korunması açısından gerekli olduğu konusu kabul görmüş ve lngiltere'den başlamak üze- re birçok Avrupa ülkesinde tüketici çı- karlannı gözetmek amacıyla araşörma yapan özerk laboratuvarlar kurulmuş- tur. Günümüzde ekonomik liberalizm, hükümet politikalannda ağırlık kazan- maktadır. Ülkemizde devletin elinde bulundurduğu üretim alanlannda özel- leştirmeye gitmenin ekonominin etkin işleyişi açısından sağlayacağı yararlar yanında, özellikle toplumun büyük bir bölümünün sağlığinı etkileyecek ko- nularda da bilgi tekellerini kırmanın, tüketicinin temel haklannı ve bundan da ötesi halk sağlığını korumada sağ- layacağı yararlara da gereken önem ve- rilmelidir. Çünkü tüketiciyi tehdit eden, sade- ce güçlü üretim kuruluşlan değil, ken- di sağlığı ile ilgili üretimle ilgili konu- larda bilgi üzerindeki tekellerdir. Ta- rafsız ve tam bilginin sağlanması bel- ki de ekonomik liberalizmin en önem- li önkoşuludur. ARADABÎR ENGİN BAŞARAN Marmara Üniv. Öğr. Görevlisi Bilinçli Tüketici Gümrük Biriiği'nin "o/mazsa o/maz" koşulunu taşıyan Rekabet Yasaa ve Tüketiciyi Koruma Yasası çok uzun bir bekleyişten sonra nihayet gerçekleşmiş ve günümüzde "tüketici" kavramı ön plana çıkmıştır. Dünyada değişimin ve gelişimin bu kadar hızta yaşan- dığı bir dönemde üretim bolluğu ve üretimle biriîkte artan tüketim, yaşamın can damannı oluşturmaktadır. Günü- müzde toplumlar ya tüketim toplumu olmuşlar ya da tü- ketim toplumu olmaya adaydırlar. Üreticilerin her geçen gün örgütlenip güçlendiği, stratejileri, programlan, pJan ve taktikleriyle; reklam ve kampanyalanyla tüketicileri yönlendirirken, savunmasız, bilinçsiz tüketiciler, mal ve hizmet çeşitliligi karşısında şaşkın bir durumda kalmıştır. Bozuk, eksik, hileli mal ve hizmet karşısında neyapılaca- ğının bilinmemesi, daha düne kadar onu koruyacak bir yasanın dahi olmaması, tüketicileri bilinçsiz ve çaresiz bı- rakmtştır. Gelişmiş ülkelerde tartışma konusu olmaktan çıkmış olan tüketicinin korunması konusu, gümrük birli- ği aşamasında ciddi olarak tartışılmaya başlanmıştır. Küreselleşen dünyada, gelecekte siyasal biriiklere de dönüşecek ekonomik birliklerden oluşan bloklaşmalann dünya ticaretini ne ölçüde etkilediği açıktır. Amerika, Ka- nada ve Meksika'nın oluşturduğu NAFTA, Uzakdoğu ül- keleri ve 1999'da "Birieşik Avrupa Devletleri" adını ala- cak olan Avrupa Birliği gibi dünya ticaretini elinde bulun- duran ülkeler, kendi üye ülkeleriyle alış-verişi kolaylaştı- nrken, öbür ülkelere karşı da "konımacılık" denilen du- varları örmüşlerdir. Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülke, üstelik coğrafi önem taşıyan bir ülkenin bu bloklaşmala- nn dışında kalması beklenemezdi. Günümüzde Avrupa Birliği ülkeleri, ortak programlaıiatüketiciyi korumave bu- na bağlı olarak çevreyi koruma ile ilgili ciddi çalışmalar yapmakta ve titizlikle buna uyulmasına çalışmaktadıriar. Tanzimatla başlayan, Cumhuriyet'le sürdürülen "Batı- lılaşma" hedefimiz, 1963 Ankara Antlaşması ve 1973 Kat- ma Protokol ile Avrupa Birliği'ne giden bir sürecin son ba- samağı sayılan gümrük birliğiyle resmileşmiştir. Gümrük birtiğinin tüketiciye getirilerinin neler olacağı, daha imza gerçekleşmeden kendini göstermiştir. 8 Ocak 1994'tetekelleşmeyi önleyen "Rekabet Vasası'Ve 23 Şu- bat 1995'te "Tüketiciyi Koruma Yasası" çıkanlmıştır. Böy- lece bir yandan srfırlanan gümrükle daha fazla seçim ola- nağına sahip olacak olan tüketici, bir yandan da nitelikli malı (kaliteyi) daha ucuza alacaktır. Bu arada çıkarılan ya- salar ve alınan önlemlerle de devletin elinin arkasında ol- masının güvenini duyacaktır. Bugün Türkiye'nin en çok, bilinçli tüketiciye gereksini- mi vardır. Çünkü üreticiyi nitelikli mal ve hizmet üretme- ye zorlayacak ve uluslararası rekabete hazır mal ve hiz- mete yönlendirecek olan bilinçli tüketicilerdir. Böylece bi- linçli tüketiciler kendi aile çıkarlannı korurken, bir yandan da ülke ekonomisine katkıda bulunacaklardır. Bu nedenle hükümetin yanı sıra yerel yönetimler, tüm mesleksel kuruluşlar ve gönüllü tüketici örgütleri konuya bu açıdan yaklaşmalıdırlar. Doğal olarak da en büyük gö- rev görsel yayına ve basına düşmektedir. Bugüne kadar tüketicinin bilinçlendirilmesi konusuna en gerçekçi yaklaşımlaTSE (Türk Standartlan Enstitüsü) el atmıştır. TSE ile MEB ortak bir çalışmayla çocuklan ve gençleri bilinçli birer tüketici olarak yetiştirmek için ilk ve orta dereceli okullara eğitsel kol olarak, "Tüketiciyi Ko- ruma Kolu" (MEB Tebliğler Dergisi, 30 Agustos 1993, sa- yı 2389) ve Ders Geçme, Kredi Yönetmeliği'ni uygulayan ortaöğretim kurumlannda da "Standardizasyon ve Kali- te /" dersi (MEB Tebliğler Dergisi, 31 Ocak 1994, sayı 2400) öğrencilere sunulmuştur. Geleceğin temeli olan gençlerin bilinçli birer tüketici olarak yetişmeleri çok büyük önem taşımaktadır. Unutul- mamalıdır ki bugün tüketici haklannın sahibi olan tüketi- ciler, yann insan haklannın da takipçisi olacaktır. Halkı- mızın, çıkan yasadan bilinçli olarak yararianmayı başar- ması, içten dileğimizdir. Tarih baba! T arih baba! Ne krallan, ne şahlan, ne dıktatörleri, ne padişahlan, ne çarlan, Katerinalan ve padişahhğa özenenleri, Teodoralan çöplüğe attın. Bu dünyadan ne krallar. padışah soytanlan, küpünü dolduran vezirler, paşalar geçti. Onlan ıyi sakla tarih baba. Bu dünyanm artık onlara gereksinınimı yok. Hem sen de, çöplüğünde sakladığın o insanlan unuttun. Ammabağnnda özenle konıduğun GaKle'ler, Eklison'lar, Madam Curie'ien hâlâ yaşıyor ve tanhin derinlıklerinden hâlâ dünyayı aydmlatıyorlar. Eğitim ve öğretimin, akılcı düşüncenın, bilim ve felsefenin ilk meşalesini yakan Sokrat'lar. Eflarunlar. Aristo'larhâlâ yaşıyorlar; bıze de demokrasi ve insanhk dersi veriyorlar. Bizim de çağ atlatan. bilimin ve aklın ışıgını gösteren Atatürkümüz var. Çaga ışık tutan, aydınlatan. Ve onun yolunda yürüyen kalpaksız Kuvayi Milliyecilerimiz, Muammer Aksoy'larımız. Uğur Mumcu'larımız... Bırler, onbınler, yüzbinler oldu. Bir ordu gibi geliyoruz, karanlığı boğmaya, yeni bir kurtuluşa doğru. Hep birlikte, el ele... Örtemez karanlıklar aydınlığı, kötülükler iyiligi... Tarih tekrardır denir. Biz dersimizı iyi aldık. Bölünmeyecegiz, parçalanmayacağız, Ata'mızın gösterdıği yolda mançla yürüyecegiz. Çünkü "O* yalnız yaşadığı anı değil, geleceğin, çağdaşlaşmanın, bilimin, aklın aydınlık yolunu dagösterdı. Atatürkçülükte durağanlık yok; onda ilericilik var, çağı yakalama coşkusu var, onda yurt sevgisi, ulus sevgisi, insan sevgisi, bilim ve kültür aşkı var. Onda bağımsızlığın, özgürlüğün öyle bir yakıcı ateşi var ki; o ateş, hangı haın, hangi satılmış kişiler saldınrsa saldırsın sonmeyecek... SevimNebioğhı Emekli Öğretmen Atatürkçü Düşünce Derneği TURYAP EMLAKBJLGİBANKAS) Tlf (242)248 49 95-242 48 12 Fax (242)242 37 33 ANTALYA Romanlanmzve Ansiklopedileriniz yerinizden almır. Tel:5540804 PENCERE Bin Kibrit Çakımı!.. ~^^r ^~ Çocuk okuldan eve ağlaya ağlaya gelir. .. Annesi: - Yavrum ne oldu?.. Çocuk: . - Î - Biz Alevi değil miyiz?.. - Evet, ne var bunda?. - Din dersinde öğretmenimiz Aleviler için çok kötü şeyler söyledi... Yıllardan beri Alevi evlerinde yaşanan bu dramın gerekçesi nedir?.. Çünkü din dersi öğretmeni Sünni.. Oğrenci Alevi.. Öğretmen imam-hatip okulundan çıkmıştır, Sünni öğretisiyle yetişmiştin Diyanet işleri Başkaniığı, Sünni mezhebinin örgütüdür; çok partili rejimden bu yana milli eğitim yozlaşmıştır; laiklik bir kenara itilmiştir; 12 Eylül, okullara zorunlu din dersi koymuştun dinsellikle politika birbirine kanştıkça mezhep çelişkileri körüklenmiştir; laik cumhuriyet, Sünni devleti olup çıkmıştır. Laik cumhuriyet demek, cami, cemevi, kilise ve havra karşısında eşit devlet demektir. Sünni mezhebinin imamı vardır.. Alevi mezhebinin dedesi.. Alevi de Müslümandır; Anadolu toprağında yoğurul- muş Islamın inancınt yüreğinde taşır; ama bir ömür boyu Sünni ile Alevi çelişkisini körükleyen şeriatçılık, Müslü- manlığın hoşgörüsünü dışlayarak kanlı kavgalann to- humlannı bu topraklara yeniden ekmiştir. • Çok satışlı üç gazete dün aynı başlıkla kamuoyu önüne çıktılar: "Bu hain tuzağa düşmeyeceğiz!.." Istanbul'u kana boyayan, Gazi Mahallesi'ni savaş alanına çeviren son olaylar karşısında herkesin tüyleri ür- perdi; korku ve ürkü ortalığı sardı; aklı başında olanlar sağduyuya çağn çıkardılar. Ancak bu "hain tuzak" ne birgünde kuruldu, ne bir yılda, nedeonyılda... "Hain tuzak" uzun yıllar boyunca hazıriandı; başın ve medya bu hain tuzağın hazırlanışına bilerekya da bilmey- erek katkılarda bulundu; dini siyasete alet eden ve Müs- lümanlığı ıktidar kavgası için kullananlan savundu; Bat'da hiçbir ciddi gazete Incil'i pazarlayarak satışını arttırmaya çalışmaz; promosyon tezgâhında Islamı pazarlama yanşı tiraj rekabetinde geçer akçe oldu. Laikliği kemirip yok etmek için ne gerekiyorsa yapıldı; hain tuzağı biz kendi ellerimizle kurduk, oluşturduk, hazıriadık... Şimdi içine düşmekten korkuyoruz. • Bir kibrit çakımı nedir ki?.. ' Sigarayı yakmak için kibriti çakarsın, hiçbir şey olmaz, kibritin alevi püf deyince söner; ama evdeki tüpgaz or- talığa yayılmışsa ya da bir depodan akan benzin çevreyi kaplamışsa, bir kibrit çakımı cehennemin ta kendisini yaratır. Lanetli bir el, önce gazın musluğunu açıyor ya da ben- zin tankeriyle ortalığı suluyor, sonra da sırası gelince kib- riti çakıyor. Ülkede hertüreşitsizliği, çelişkiyi, adaletsizliği yıllardan beri körükleyip şişirenler, şimdi suret-i haktan görünmeye çabalıyoıiar. • Istanbul kan-ı revan... n -bi '*nt Bu durumda yapılacak iş, yine halkın sağduyusuna stğınmaktır. Alevi yurttaşlann oyuna gelmekten sakınmalan gerekiy- or; çünkü tuzak, yalnız onlar için değil, tüm ülkeyi içine alacak derinliktedir. Uzun yıllardan beri derinleştirilen bu tuzağın çekiminden toplumu kurtarmada Alevilerin öne çıkmaları, çok şeyi değiştirebilir. CACRI SSK Kocaeli Hastanesi, siyasi ya- kınlıklar ve tercihler sonucu gerçek sahiplerinin iradesi dışında Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne terk e- diliyor. Hastanemize sahip çıkmak ve ül- kemiz insanının çalışırken emekli olabilme hakkını fiilen ortadan kal- dırarak çalışanımıza mezarda emekliliği öngören Emeklilik Yasa Tasarısına Hayır demek için 16 Mart Perşembe günü saat 17.00'de SSK Kocaeli (Sopalı) Hastanesi'nde buluşalım. KOCAELİ SENDİKALAR BİRLİĞİ KOCAELİ KAMU ÇALIŞANLARI SENDİKALARI KOCAELİ SAĞLIK MESLEK ODALARI KOCAELİ İŞÇİ EMEKLİLERİ CEMİYETİ TÜRKİYE YAZARLAR SENDİKASI VE KADIKÖY BELEDİYESİ'NCE 10. ÖLÜMYIUNDA A. KADİR'I ANMA TOPLANTISI Açrş Konuşması: Ataol Behramoğlu (TYS Genel Başkanı) Konuşmacılan AfşarTımuçin, Ayten Mutiu, Emin Karaca, Metin Cengiz A.Kadir'den şiiıierte: IŞIK YENERSU Isa Çelik Dia Gösterisi Müzik: Aylin Yağcıoğlu (Flüt), öner Demir (Gitar) Caddebostan Kültür Sanat Merkezi Haidun Taner Sok. Caddebostan Tel: 360 90 95 15 Mart Çarşamba, saat 18.30 Giriş serbesttir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle