Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15 MART 1995 ÇARŞAMBA
OLAYLAR VE GORUŞLER
Tüketicinin korunması-çevre kirliliTüketiciyi tehdit eden sadece güçlü üretim kuruluşlan değil,
kendi sağlığı ile ilgili üretimle ilgili konularda bilgi üzerindeki
tekellerdir. Tarafsız ve tam bilginin sağlanması belki de
ekonomik liberalizmin en önemli önkoşuludur.
Yrd. Doç. Dr. PERRAN AKAN
Boğaziçi Üniversitesi Meslek Y. Okulu Turizm Programı
G
ünümüzde nüfiıs artışı
ve tûketim gereksinim-
lerinin artması ve çe-
şitlenmesine koşut (pa-
ralel) olarak teknoloji-
nin gelişmesi, bir dizi
sorunu da beraberinde gerirmıştir.
Buniardan ilk akla geleni; besin
ıraddelerinin insan sağlığı üzerindeki
olumsuz etkileri. öbürü de tüketicinin
kullanımına sunulan araç ve geTeçlerin
güvenilirlığı ile ilgili sorunlardır. Bu
sonınlann her ikisi de tüketicinin ko-
runması konulan kapsamına girer.
Tüketicinin korunması, genelde ör-
gütlü ve güçlü üretici karşısına tüketi-
cilerin haklannın yasalarla garanti al-
tına ahnması olarak görülûrken, gide-
rek tüketiciye haklan konusunda du-
yarlılık kazandınlması ve bu haklan
kendisinin koruyabilmesi için eğitil-
mesini de içine almaktadır. Yurdumuz-
daki duruma geçmeden önce dünya ül-
kelerindeki duruma kısaca bakalım:
ABD'de 1960'larda Başkan Ken-
nedy yönetimi programında tüketici
haklan, tüketicinin kullandığı ürünler-
le ilgili olarak sağlık ve güvenliğinin
korunması, bilinçli seçim yapabilmesi
için bilgi sahibi olabilmesi, pazarda se-
çimini özgürce yapabilmesi ve kendi-
ni ılgilendiren konularda ve kurullarda
temsil edilme hakkı olarak dört temel
ilke çerçevesinde benimsenmiştir. 14
Nisan 1975'te Avrupa Topluluğu Kon-
seyi'nce kabul edilen tüketiciyi koru-
ma ve bilgilendirme politikası kapsa-
mında ise tüketici haklan beştemelhak
olarak belirlenmiştir. Bunlar tüketici-
nin sağlık ve güvenliğinin korunması,
ekonomik çıkarlannın korunması.
ödetme (tazmin edilme), bilgilendiril-
me ve temsil edilme haklandır Görül-
düğü gibi Avrupa Topluluğu tarafindan
benimsenen tüketici haklan, ABD'de
daha önce Kennedy yönetimince ön-
görülenlerden başka eğitim ve tazmin
edilme haklanna da yer verilirken. tü-
keticinin sağlık ve güvenliğinin korun-
ması, bilgilendirilme ve temsil edilme
haklan, her iki programda da yer alan
temel haklar olarak ortaya çıkmaktadır.
Burada görülen, tüketicilerin kendi
haklan konusunda bilinçlenerek bir
güç oluşturmalan ya da ekonomik çı-
karlan tehlike altına giren üreticilerin
girişimleri sonucunda tüketici haklan-
nın korunması yolundaki yasal düzen-
lemelerin oluşumudur.
Avrupa'da bu alandaki gelişmelere
bakıldığında da benzer bir durum gö-
rülür. AvTupa'da ilk tüketici hareketi
1947 yılındâ Danimarka'da özel bir ku-
ruluş olan Tüketici Konseyi'nin kurul-
ması ile başlamış ve 1950'lerin sonla-
nna doğru öbür Avrupa ülkelerinde de
bu akıma uyularak özel statüde tüketi-
ciyi koruma örgütleri kurulmuştur.
Ulusal düzeyde faaliyet gösteren bu ör-
gütlerin çalışmalanna bağlı olarak ka-
muoyunda tüketicinin korunması ko-
nusuna olan ilginin artması ve tüketi-
cilerin bu konuda giderek artan duyar-
lılık göstermesi sonucunda, üreticiler
ve hükümetlerin konuya önem verme-
leri bir zorunluluk olarak ortaya çık-
mıştır.
Avrupa Topluluğu'nun kurulmasıy-1
la üye ülkeler arasında tüketiciyi koru-
ma faaliyetleri konusunda bir birlik
sağlamak amacıyla ülkelerarası düzey-
de bir Tüketiciler Dayanışma K.omis-
yonu kurulmuştur. Bu komisyon ilgili
hükümetlerin temsilcilerinden değil,
Tüketici Birlikleri Avrupa Bürosu, Av-
rupa Topluluğu Aile Örgütleri Komite-
si, Avrupa işçi Sendikalan Konfede-
rasyonu ve Avrupa Topluluğu Tüketi-
ciler Kooperatifleri Kuruluşu gibi özel
tüketici örgütlerinden oluşmaktadır.
Tüketiciyi koruma çabalannın başa-
nya ula$ması için gerekli olan sosyal,
ekonomik, siyasal ortam ve pazardaki
uygulamalarla ilgili olarak oluşan yay-
gın hoşnutsuzluk sonucunda, tüketici-
lerin bir birlik oluşturarak şikâyetleri-
ni kendi çabasıyla çözümleyebilecek-
leri ve daha iyiye ulaşabilecekleri yo-
lundaki inançlandır. Bu duyarhlık ve
inançla, bir liderlik etrafinda kenetlen-
miş tüketiciyi koruma hareketleri başa-
nya ulaşmıştır. Çünkühakkın aranma-
sı ve kazanılmasınm en etkin yolu, ki-
şinin kendi duyarlılığı ve çabasıdır.
Üreticinin satm almadığı kir,
pislik...
Ülkemizde tüketiciyi koruma çaba-
lan, daha çok yerel olan tüketici örgüt-
lerince sürdürülmektedir. Yine ülke-
mizde eğitim düzeyi yüksek bir kıs-
mında yapılan bir araştırmadan çıkan
sonuca göre tüketici haklannın korun-
ması için tüketici örgütlerinin oluşma-
sı gerekli görülmekle birlikte, tüketici-
nin en etkin biçimde devlet tarafindan
korunabilçceğigörüşüağırlıktadır. Bu-
rada tüketicinin korunması olarak hal-
kın daha güçlü durumdaki üretiçiye
karşı korunması düşünülmektedir. Üre-
tici olarak görülen de özel girişimdir
(teşebbüs). Oysa günümüzde tüketici-
nin temel haklannı tehdit eden olayla-
ra bakıldığında farklı bir durum ortaya
çıkmaktadır. Tüketicinin sağbğı konu-
sunda en büyük tehdit öğesi. tüketim
mallan değil. tüketicinin satm almadı-
ğı, hatta istemeden maruz kaldığı kir,
duman, radyasyon gibi istenmeyen yan
ürünlerdir. Bunlann sonuçlanna kat-
lanmak zorunda olanlar. çoğunlukla bu
yan ürünleri doğuran üretimden zarar-
lan ölçüsünde yararlanamayan. hatta
hiç yararlanamayan kişilerdir. (Çerno-
bil İcazası örneğinde olduğu gibi dev-
letin bu 'istenmeyen ürünler'in üretici-
leri üzerinde yaptınm gücü yoktur ya
da ülkemizde enerji üretimi büyük öl-
çüde devlet eliyle yapıldığı için devle-
tin kendisi bu ürünlerin üreticisi duru-
mundadır.)
Üretimin yapıldığı yörelerde sağlık
ve güvenliği tehdit altındaki halk ve
genelde kamuoyunun üretimle ilgili
seçme. temsil edilme hakkı yoktur. Us-
telik kamuoyu bu konuda tarafsız ve
yeterli bilgi kaynaklanndan da yoksun-
dur. O halde enerji üretiminde, tüketi-
cinin temel haklan olan sağlık ve gü-
venlik. temsil edilme ve bilgi edinme
haklan zedelenmektedir. Yakın geçmi-
şe bakıldığında bunun birçok örneğinin
yaşandığı görülebilir. Çernobil olayın-
dan sonra radyasyon kiıienmesi konu-
sunda vatandaşlar yanlış bilgilendiril-
mişler ya da hiç bügilendirilmemişler-
dir.
Bunun gibi, Yatağan Teımik Santra-
lı faaliyetleri ile ilgili olarak uzmanla-
nn yaptıklan araştırmalann, radyasyo-
nun bölgede santrahn faaliyeti sonucu
her zaman var olduğunu ortaya koyma-
sma karştlık yetkililer, kirienmenin her-
hangi bir sağlık sorunu yaratacak bo-
yutta olmadığı iddialannda uzun süre
ısrar etmişlerdir.
Yakın bir geçmişe kadar Gökova'da
yapılmakta olan termik santrahn çalış-
tınlmayıp yedekte tutulacağı yetkililer-
ce ifade edilmişse de daha sonra 'dene-
me çalışması' adı altında. santrahn fa-
aliyete geçmış olduğu, basınm günde-
minde yer almıştır. Tartışmalı bir ÇED
raporu sonucu Muğla'da kurulması ko-
nusunda Çevre Bakanlığı'nca olumlu
görüş bildiren çimento fabrikası da bu-
nun başka bir örneğidir. (Bir yanda tu-
rizm, bir yanda enerji vb. amaçla kamu
kurulusjannın yarattığı kırlilik... Bu çe-
lişki ve hukuksal durum, ayn bir yazı
konusudur.) Oysa bölgede yaşayanla-
nn radyasyon gibi istemedikleri ürün-
leri tükermeme, kirlenmemiş, sağlıklı
bir çevrede yaşama ve bu konuda bilgi
alma haklan vardır.
Kişiler, yaşadıklan çevrede hava, su
gibi çıkarlann tek tek sahibi olmadık-
lan halde bunlann üzerinde hep birlik-
te hak sahibidirler. Bireylerin hiçbiri-
ne ait olmayıp hepsine birlikte ait olan
haklar, dağınık ve kolektif haldar ola-
rak adlandınlırlar. Toplu olarak sahip
olunan bu haklann ihlal edilmesi duru-
munda bireylerin tek başlanna dava
açıp açamayacaklan konusu Batı ülke-
lerinde tartışma konusu olmuş, bu ko-
nu yasalarla esasa bağlanmıştır. Dağı-
nık ve kolektif haklann korunabilme-
sinin temeli, bireylerin sağlık ve gü-
venliklerini etkileyen fiziki çevre ko-
nusunda tarafsız ve yeterli bilgi sahibi
olmasına dayanır. Mal ve hizmetlerko-
nusundaki bilgiler yanında, günümüz-
de çevrenin kirlenmesine koşut (para-
lel) olarak önemi gitrikçe artan dağınık
ve kolektif haklann korunması için de
tüketicilerin bağımsız ve çeşitli kay-
naklardan edinecekleri bilgilere gerek-
sinim vardır. Tarafsız bilgi, özerk ve ta-
rafsız laboratuvarlar tarafindan sağla-
nıp yayımlanan bilgidir. lkinci Dünya
Savaşı'ndan sonra Avrupa'da çeşitli
ürünler ve markalan inceleyerek yap-
tıklan testlerin sonuçlannı yayımlayan
bağımsız ve tarafsız laboratuvarlann
kurulmasının, tüketicinin korunması
açısından gerekli olduğu konusu kabul
görmüş ve lngiltere'den başlamak üze-
re birçok Avrupa ülkesinde tüketici çı-
karlannı gözetmek amacıyla araşörma
yapan özerk laboratuvarlar kurulmuş-
tur.
Günümüzde ekonomik liberalizm,
hükümet politikalannda ağırlık kazan-
maktadır. Ülkemizde devletin elinde
bulundurduğu üretim alanlannda özel-
leştirmeye gitmenin ekonominin etkin
işleyişi açısından sağlayacağı yararlar
yanında, özellikle toplumun büyük bir
bölümünün sağlığinı etkileyecek ko-
nularda da bilgi tekellerini kırmanın,
tüketicinin temel haklannı ve bundan
da ötesi halk sağlığını korumada sağ-
layacağı yararlara da gereken önem ve-
rilmelidir.
Çünkü tüketiciyi tehdit eden, sade-
ce güçlü üretim kuruluşlan değil, ken-
di sağlığı ile ilgili üretimle ilgili konu-
larda bilgi üzerindeki tekellerdir. Ta-
rafsız ve tam bilginin sağlanması bel-
ki de ekonomik liberalizmin en önem-
li önkoşuludur.
ARADABÎR
ENGİN BAŞARAN
Marmara Üniv. Öğr. Görevlisi
Bilinçli Tüketici
Gümrük Biriiği'nin "o/mazsa o/maz" koşulunu taşıyan
Rekabet Yasaa ve Tüketiciyi Koruma Yasası çok uzun bir
bekleyişten sonra nihayet gerçekleşmiş ve günümüzde
"tüketici" kavramı ön plana çıkmıştır.
Dünyada değişimin ve gelişimin bu kadar hızta yaşan-
dığı bir dönemde üretim bolluğu ve üretimle biriîkte artan
tüketim, yaşamın can damannı oluşturmaktadır. Günü-
müzde toplumlar ya tüketim toplumu olmuşlar ya da tü-
ketim toplumu olmaya adaydırlar. Üreticilerin her geçen
gün örgütlenip güçlendiği, stratejileri, programlan, pJan
ve taktikleriyle; reklam ve kampanyalanyla tüketicileri
yönlendirirken, savunmasız, bilinçsiz tüketiciler, mal ve
hizmet çeşitliligi karşısında şaşkın bir durumda kalmıştır.
Bozuk, eksik, hileli mal ve hizmet karşısında neyapılaca-
ğının bilinmemesi, daha düne kadar onu koruyacak bir
yasanın dahi olmaması, tüketicileri bilinçsiz ve çaresiz bı-
rakmtştır. Gelişmiş ülkelerde tartışma konusu olmaktan
çıkmış olan tüketicinin korunması konusu, gümrük birli-
ği aşamasında ciddi olarak tartışılmaya başlanmıştır.
Küreselleşen dünyada, gelecekte siyasal biriiklere de
dönüşecek ekonomik birliklerden oluşan bloklaşmalann
dünya ticaretini ne ölçüde etkilediği açıktır. Amerika, Ka-
nada ve Meksika'nın oluşturduğu NAFTA, Uzakdoğu ül-
keleri ve 1999'da "Birieşik Avrupa Devletleri" adını ala-
cak olan Avrupa Birliği gibi dünya ticaretini elinde bulun-
duran ülkeler, kendi üye ülkeleriyle alış-verişi kolaylaştı-
nrken, öbür ülkelere karşı da "konımacılık" denilen du-
varları örmüşlerdir. Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülke,
üstelik coğrafi önem taşıyan bir ülkenin bu bloklaşmala-
nn dışında kalması beklenemezdi. Günümüzde Avrupa
Birliği ülkeleri, ortak programlaıiatüketiciyi korumave bu-
na bağlı olarak çevreyi koruma ile ilgili ciddi çalışmalar
yapmakta ve titizlikle buna uyulmasına çalışmaktadıriar.
Tanzimatla başlayan, Cumhuriyet'le sürdürülen "Batı-
lılaşma" hedefimiz, 1963 Ankara Antlaşması ve 1973 Kat-
ma Protokol ile Avrupa Birliği'ne giden bir sürecin son ba-
samağı sayılan gümrük birliğiyle resmileşmiştir.
Gümrük birtiğinin tüketiciye getirilerinin neler olacağı,
daha imza gerçekleşmeden kendini göstermiştir. 8 Ocak
1994'tetekelleşmeyi önleyen "Rekabet Vasası'Ve 23 Şu-
bat 1995'te "Tüketiciyi Koruma Yasası" çıkanlmıştır. Böy-
lece bir yandan srfırlanan gümrükle daha fazla seçim ola-
nağına sahip olacak olan tüketici, bir yandan da nitelikli
malı (kaliteyi) daha ucuza alacaktır. Bu arada çıkarılan ya-
salar ve alınan önlemlerle de devletin elinin arkasında ol-
masının güvenini duyacaktır.
Bugün Türkiye'nin en çok, bilinçli tüketiciye gereksini-
mi vardır. Çünkü üreticiyi nitelikli mal ve hizmet üretme-
ye zorlayacak ve uluslararası rekabete hazır mal ve hiz-
mete yönlendirecek olan bilinçli tüketicilerdir. Böylece bi-
linçli tüketiciler kendi aile çıkarlannı korurken, bir yandan
da ülke ekonomisine katkıda bulunacaklardır.
Bu nedenle hükümetin yanı sıra yerel yönetimler, tüm
mesleksel kuruluşlar ve gönüllü tüketici örgütleri konuya
bu açıdan yaklaşmalıdırlar. Doğal olarak da en büyük gö-
rev görsel yayına ve basına düşmektedir.
Bugüne kadar tüketicinin bilinçlendirilmesi konusuna
en gerçekçi yaklaşımlaTSE (Türk Standartlan Enstitüsü)
el atmıştır. TSE ile MEB ortak bir çalışmayla çocuklan ve
gençleri bilinçli birer tüketici olarak yetiştirmek için ilk ve
orta dereceli okullara eğitsel kol olarak, "Tüketiciyi Ko-
ruma Kolu" (MEB Tebliğler Dergisi, 30 Agustos 1993, sa-
yı 2389) ve Ders Geçme, Kredi Yönetmeliği'ni uygulayan
ortaöğretim kurumlannda da "Standardizasyon ve Kali-
te /" dersi (MEB Tebliğler Dergisi, 31 Ocak 1994, sayı
2400) öğrencilere sunulmuştur.
Geleceğin temeli olan gençlerin bilinçli birer tüketici
olarak yetişmeleri çok büyük önem taşımaktadır. Unutul-
mamalıdır ki bugün tüketici haklannın sahibi olan tüketi-
ciler, yann insan haklannın da takipçisi olacaktır. Halkı-
mızın, çıkan yasadan bilinçli olarak yararianmayı başar-
ması, içten dileğimizdir.
Tarih baba!
T
arih baba! Ne
krallan, ne şahlan,
ne dıktatörleri, ne
padişahlan, ne
çarlan,
Katerinalan ve
padişahhğa özenenleri,
Teodoralan çöplüğe attın. Bu
dünyadan ne krallar. padışah
soytanlan, küpünü dolduran
vezirler, paşalar geçti. Onlan ıyi
sakla tarih baba. Bu dünyanm
artık onlara gereksinınimı yok.
Hem sen de, çöplüğünde
sakladığın o insanlan unuttun.
Ammabağnnda özenle
konıduğun GaKle'ler, Eklison'lar,
Madam Curie'ien hâlâ yaşıyor
ve tanhin derinlıklerinden hâlâ
dünyayı aydmlatıyorlar.
Eğitim ve öğretimin, akılcı
düşüncenın, bilim ve felsefenin
ilk meşalesini yakan Sokrat'lar.
Eflarunlar. Aristo'larhâlâ
yaşıyorlar; bıze de demokrasi ve
insanhk dersi veriyorlar.
Bizim de çağ atlatan. bilimin ve
aklın ışıgını gösteren
Atatürkümüz var. Çaga ışık
tutan, aydınlatan. Ve onun
yolunda yürüyen kalpaksız
Kuvayi Milliyecilerimiz,
Muammer Aksoy'larımız. Uğur
Mumcu'larımız...
Bırler, onbınler, yüzbinler oldu.
Bir ordu gibi geliyoruz,
karanlığı boğmaya, yeni bir
kurtuluşa doğru. Hep birlikte, el
ele...
Örtemez karanlıklar aydınlığı,
kötülükler iyiligi...
Tarih tekrardır denir. Biz
dersimizı iyi aldık.
Bölünmeyecegiz,
parçalanmayacağız, Ata'mızın
gösterdıği yolda mançla
yürüyecegiz. Çünkü "O* yalnız
yaşadığı anı değil, geleceğin,
çağdaşlaşmanın, bilimin, aklın
aydınlık yolunu dagösterdı.
Atatürkçülükte durağanlık yok;
onda ilericilik var, çağı
yakalama coşkusu var, onda
yurt sevgisi, ulus sevgisi, insan
sevgisi, bilim ve kültür aşkı var.
Onda bağımsızlığın, özgürlüğün
öyle bir yakıcı ateşi var ki; o
ateş, hangı haın, hangi satılmış
kişiler saldınrsa saldırsın
sonmeyecek...
SevimNebioğhı
Emekli Öğretmen
Atatürkçü Düşünce Derneği
TURYAP
EMLAKBJLGİBANKAS)
Tlf (242)248 49 95-242 48 12
Fax (242)242 37 33
ANTALYA
Romanlanmzve
Ansiklopedileriniz
yerinizden almır.
Tel:5540804
PENCERE
Bin Kibrit Çakımı!.. ~^^r
^~
Çocuk okuldan eve ağlaya ağlaya gelir. ..
Annesi:
- Yavrum ne oldu?..
Çocuk: . - Î
- Biz Alevi değil miyiz?..
- Evet, ne var bunda?.
- Din dersinde öğretmenimiz Aleviler için çok kötü
şeyler söyledi...
Yıllardan beri Alevi evlerinde yaşanan bu dramın
gerekçesi nedir?..
Çünkü din dersi öğretmeni Sünni..
Oğrenci Alevi..
Öğretmen imam-hatip okulundan çıkmıştır, Sünni
öğretisiyle yetişmiştin Diyanet işleri Başkaniığı, Sünni
mezhebinin örgütüdür; çok partili rejimden bu yana milli
eğitim yozlaşmıştır; laiklik bir kenara itilmiştir; 12 Eylül,
okullara zorunlu din dersi koymuştun dinsellikle politika
birbirine kanştıkça mezhep çelişkileri körüklenmiştir; laik
cumhuriyet, Sünni devleti olup çıkmıştır.
Laik cumhuriyet demek, cami, cemevi, kilise ve havra
karşısında eşit devlet demektir.
Sünni mezhebinin imamı vardır..
Alevi mezhebinin dedesi..
Alevi de Müslümandır; Anadolu toprağında yoğurul-
muş Islamın inancınt yüreğinde taşır; ama bir ömür boyu
Sünni ile Alevi çelişkisini körükleyen şeriatçılık, Müslü-
manlığın hoşgörüsünü dışlayarak kanlı kavgalann to-
humlannı bu topraklara yeniden ekmiştir.
•
Çok satışlı üç gazete dün aynı başlıkla kamuoyu önüne
çıktılar: "Bu hain tuzağa düşmeyeceğiz!.."
Istanbul'u kana boyayan, Gazi Mahallesi'ni savaş
alanına çeviren son olaylar karşısında herkesin tüyleri ür-
perdi; korku ve ürkü ortalığı sardı; aklı başında olanlar
sağduyuya çağn çıkardılar.
Ancak bu "hain tuzak" ne birgünde kuruldu, ne bir yılda,
nedeonyılda...
"Hain tuzak" uzun yıllar boyunca hazıriandı; başın ve
medya bu hain tuzağın hazırlanışına bilerekya da bilmey-
erek katkılarda bulundu; dini siyasete alet eden ve Müs-
lümanlığı ıktidar kavgası için kullananlan savundu; Bat'da
hiçbir ciddi gazete Incil'i pazarlayarak satışını arttırmaya
çalışmaz; promosyon tezgâhında Islamı pazarlama yanşı
tiraj rekabetinde geçer akçe oldu.
Laikliği kemirip yok etmek için ne gerekiyorsa yapıldı;
hain tuzağı biz kendi ellerimizle kurduk, oluşturduk,
hazıriadık...
Şimdi içine düşmekten korkuyoruz.
•
Bir kibrit çakımı nedir ki?.. '
Sigarayı yakmak için kibriti çakarsın, hiçbir şey olmaz,
kibritin alevi püf deyince söner; ama evdeki tüpgaz or-
talığa yayılmışsa ya da bir depodan akan benzin çevreyi
kaplamışsa, bir kibrit çakımı cehennemin ta kendisini
yaratır.
Lanetli bir el, önce gazın musluğunu açıyor ya da ben-
zin tankeriyle ortalığı suluyor, sonra da sırası gelince kib-
riti çakıyor.
Ülkede hertüreşitsizliği, çelişkiyi, adaletsizliği yıllardan
beri körükleyip şişirenler, şimdi suret-i haktan görünmeye
çabalıyoıiar.
•
Istanbul kan-ı revan... n
-bi
'*nt
Bu durumda yapılacak iş, yine halkın sağduyusuna
stğınmaktır.
Alevi yurttaşlann oyuna gelmekten sakınmalan gerekiy-
or; çünkü tuzak, yalnız onlar için değil, tüm ülkeyi içine
alacak derinliktedir. Uzun yıllardan beri derinleştirilen bu
tuzağın çekiminden toplumu kurtarmada Alevilerin öne
çıkmaları, çok şeyi değiştirebilir.
CACRI
SSK Kocaeli Hastanesi, siyasi ya-
kınlıklar ve tercihler sonucu gerçek
sahiplerinin iradesi dışında Kocaeli
Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne terk e-
diliyor.
Hastanemize sahip çıkmak ve ül-
kemiz insanının çalışırken emekli
olabilme hakkını fiilen ortadan kal-
dırarak çalışanımıza mezarda
emekliliği öngören Emeklilik Yasa
Tasarısına Hayır demek için 16
Mart Perşembe günü saat 17.00'de
SSK Kocaeli (Sopalı) Hastanesi'nde
buluşalım.
KOCAELİ SENDİKALAR
BİRLİĞİ
KOCAELİ KAMU
ÇALIŞANLARI
SENDİKALARI
KOCAELİ SAĞLIK
MESLEK ODALARI
KOCAELİ İŞÇİ
EMEKLİLERİ CEMİYETİ
TÜRKİYE YAZARLAR SENDİKASI
VE
KADIKÖY BELEDİYESİ'NCE
10. ÖLÜMYIUNDA
A. KADİR'I ANMA TOPLANTISI
Açrş Konuşması: Ataol Behramoğlu
(TYS Genel Başkanı)
Konuşmacılan AfşarTımuçin, Ayten Mutiu,
Emin Karaca, Metin Cengiz
A.Kadir'den şiiıierte: IŞIK YENERSU
Isa Çelik Dia Gösterisi
Müzik: Aylin Yağcıoğlu (Flüt), öner Demir (Gitar)
Caddebostan Kültür Sanat Merkezi
Haidun Taner Sok. Caddebostan Tel: 360 90 95
15 Mart Çarşamba, saat 18.30 Giriş serbesttir.