Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15 MART 1995 ÇARŞAMBA
12 DIZIYAZI
^Gürlerve BatursahnedeBir rastlantı, basın yasasını ihlalden
tutuklanıp Ankara Merkez Cezaevi'ne
gönderilerek kapatüdıgım "Hihon" adı
verilen koğuşta, 21 Mayıs'çılarla bir-
likte 50 gün yaşadım. 22 şubat ve 21
Mayıs'ın kilit adamlanndan Atafürk-
çü, laik, cumhuriyetçi, devrimci ve na-
muslu insan Yarbay Rıfkı Erten'i de ta-
nıma onurunu edindim. Rahmetli ol-
madan önce<t
ohır"unu almadığım için,
kitaplaştınp yayımlama hakkını ken-
dimde görmedigim cezaevinde bana
anlattığı anı ve olaylardan, bir kûçük
bölümü notlanmdan tarihe ışık niteli-
ği taşıdığı inancı ile aktanyorum:
"AUahıma şükrediyorum, iyi ki başa-
nlı olamamışız. Bu ülke, bu miliet bu
bakımdan çok şansbdır. Mamak Mah-
kemeleri zabıtlan, tarih için bir ibret
levhasıdır. Meğer biz kimlerie yola çık-
mışız. Meğer vatan. millet sakarya. nu-
tuklan atan nice şerefsizi kendimiz gi-
bi bilmişiz.
Tural'a da. Batur'a da kızmıyo-
rum. Adamlar bize karşıydı. Fakat
bizimle birlikte olup da, bizi satan
şerefsizleri affedemiyorum.
27 Mayıs sabahı radyolardan ihti-
lal bildirisini du>ııp, Agasi Şen ile bir-
likte Eskişehir'den Kütahya'ya Men-
deres ile Polatkan'ı yakalamak için
yola çıkan Batur, 22 şubatta bize
karşı Eskişehir'de Tansel'e kucak
açtı. Batur 21 Mayıs'ta da bizim kar-
şımızdaydı. Batur'un bu tavrını ya-
dırgamıvorum. Çünkii o, her zaman
havacıların karacılardan sonra gel-
mesine karşıydı. Genelkurmay baş-
kanlarının karacılardan olmasını bir
türlü içine sindiremiyordu."
Bir hırslı asker
Rıfkı Erten'in, birkaç önemli karak-
teristiğini açıkladığı Muhsin Batur'u,
daha sonraki dönemde 12 Mart'ın mi-
man olarak bulacağız. Cüneyt Arcayü-
rek'in "Daha yüksebney i, daha ileriye
gftmeyi 'ihtirasla' isteyen kişilik sahi-
bi" olarak tanımladığı Batur'un bu ya-
nı, 12 Mart'a giden yolda bir çeşit yol
gösterici olmuştur. Hatta Batur'un bu
özelliği, FarukGürler ile ters düşüp 12
Mart'ın belirlenen hedefıne varmasını
da önlemiştir. 12 Mart darbesine gidi-
lirken Muhsin Batur'un şifre adı "Ya-
vuz Bey", Gürler'in de "Sdim Bey"dı
"Yavuz" ve "Setim" beyler birlikte
yola çıkmış, son dakikada ters düşüp
birbirlerine kazık atmışlardı.
12 Mart öncesi günlerde, sürekli ba-
sın ve bilim adamlan ile politikacılar-
dan uzak duran Muhsin Batur'u Hava
Kuvvetleri Komutanı, Faruk Gürler'i
de Genelkurmay Başkanı olduktan
sonra yeni bir tavır içinde görüyoruz.
Başta gazeteciler olmak üzere toplu-
mun her kesiminin yıldız isimleri ile bir
araya gelip söylenenleri dinleyen ve
karşısındakileri etkilemeye çalışan
Gürler ve Batur. kamuoyu tarafından
giderek daha çok tanınıyorlardı.
Tabii bu arada basında ve politika
kulislerinde çeşitli senaryolar üretili-
yordu. Örneğin bunlardan biri. Gür-
ler'in cumhurbaşkanlığına getırilece-
ği, Batur'un da Genelkurmay Başkanı,
daha sonra da Gürler'in ardından cum-
hurbaşkanı olacağıydı. Bir başka se-
naryo ise Faruk Gürler'in cumhurbaş-
kanı, Muhsin Batur'un başbakan olaca-
ğı biçimindeydi ve hatta Batur'un Ba-
kanlar Kurulu listesini cebinde taşıdı-
ğı ileri sürülüp bakan adaylan dahi
açıklanıyordu.
Pentagon Modeli
Oysa Kara, Deniz ve Hava Kuvvet-
leri'nde hazırlanan ve "Harekat Plan-
18103»" adı verilen modelin getirdiği,
bugüne kadar ABD'nin pek çok ülke-
de gerçekleştirdiği geleneksel "Penta-
gon Modeü"ydi. Getirilecek yeni reji-
min hazırlanan anayasası bir "Devrim
Konseyi" kurulmasını, bunun altında
250 atanmış üyeden oluşan "Devrim
Meclisi" oluşturulmasını öngörüyordu.
Devrim Konseyi'nin başına Devlet
Başkanı yetkilerini de taşıyan Faruk
Gürler' in. başbakanlığa da Muhsin Ba-
tur'un getirilmesi planlanıyordu.
Üzerinden 24 yıl geçtikten sonra da-
ha açık görülüyor ki. 12 Mart darbesi
bugüne kadar çeşitli ülkelerde uygula-
nan a
darbeşabkmlan"ndan birinin de-
ğişikbiçimde sahnelenmesinden başka
bir şey değildir. Yerleşik bir deyişle 12
Mart, tipik bir sol gösterip sağ vurmak-
tı. Bu plan, şu aşamalardan oluşuyor-
du:
"Yönetimin izlediği politikalardan
yakınan ve giderek büyüyen koronun
içinde yer almak. Terörü. ekonomik is-
tikrarsızlığı teşvikedici girişimlere, kış-
kırncdığa ve provokasyonlara hız ver-
mek. Darbeden başka seçenek olmadı-
ğı görüşünü topluma egemen kılmak.
Rejimin direği sayılabilecek kurumlan
yıpratıp halkın güvenini yıkmak. Silah-
lı Kuvvetler'deki en güçlü ve ülke çıkar-
lanndan yana içtenlik ve iyi niyetli as-
kerlerin öluşturduğu cüntâlann karşı-
arbeler ve
Darbeciler
NECDET ONUR
• 12 Mart öncesi günlerde basın ve politikacılardan uzak duran
Muhsin Batur Hava Kuvvetleri Komutanı, Faruk Gürler de
Genelkurmay Başkanı olduktan sonra yeni bir tavır içine girdiler.
Tabii bu arada basında ve politika kulislerinde Gürler'in
cumhurbaşkanlığına getirileceği, Batur'un da Genelkurmay
Başkanı ya da başbakan olacağı biçiminde senaryolar
üretiliyordu.
• Oysa Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri'nde hazırlanan ve
"Harekat Planlaması" adı verilen modelin getirdiği, bugüne
kadar ABD'nin pek çok ülkede gerçekleştirdiği geleneksel
"Pentagon Modeli"ydi. Oluşturulacak Devrim Konseyi'nin
başına Devlet Başkanı yetkilerini de taşıyan Faruk Gürler'in,
başbakanlığa da Muhsin Batur'un getirilmesi planlanıyordu.
suıda, zamanı ve yeri geldiğinde kulla-
nılacak alternatif cuntalar oluştur-
mak."
12 Mart'a, öncesinde ve sonrasında
olup bitenlere dikkatli ve de derinliği-
ne bakıldığında, Washington'un 27
Mayıs'ı izleyen günlerde filizlenen te-
dirginliği Kıbns çıkarması ile dorugu-
na çıkmıştı. Demirel'in de Menderesgi-
bi ABD ile dostluga devam, fakat ba-
ğımsız dış politikalar izleme ve ilişki-
ler geliştirme niyeti. tedirginliğin yeri-
ni önlem almaya bırakmasına neden ol-
muştu.
Seydişehir alüminyum tesislerinden
sonra tskenderun demir çelik tesisleri
için Sovyetler Birliğı ile işbirliğine gi-
dilmesi, Ankara ile Moskova arasında-
ki ilişkilerin gelişmesinin ABD'de ya-
rattığı telaşı Demirel, Cüneyi Arcayü-
rek'e şöyle anlatmıştır:
"Amerikalılara 'Bizi, Sovyetler'le
ikili iyi ilişkilere iten siz oldunuz' di-
yorduk. "Johnson mektubu, Ameri-
ka'nın dünya siyasetinde kuşkular
uyandıran tutumu gibi önemli neden-
lerle Türkıye, Sovyetler'le daha yakın
ilişkiler içine girme zorunluluğunda
kaİdı" diyorduk. 'Türkiye dışında Sov-
yetleT'le kötü ilişkiler içinde olan tek
devlet göstenlemez' diyorduk.- Tür-
kiye'nin ana politikasında şu kuraL her
zaman geçerli olacaktı: Türkiye, büyük
devletlerin çatışma alanı olmay acaktı,
olmamalıydı. Çünkü:fillerçatışır, çayır
ezilir. Bizim çokyönlü politikamız ma-
vı boncuk' polifikasına dönüşmeyecek-
1967 yılındaydı. Ünlü Amerikalı ga-
zetecı. yönetımlerle içli dışlı olmakla
tanınan Sulzberger, bana geldL Kapı-
dan girdi, oturdu ve ilk sözü *Sız aks mı
değiştiriyorsunuz?" oldu. Oysa, her
devlete mesafeü bir yaklaşım içindey-
dik. Nc yurt içini, ne de Batı ülkelerini
ürkütecek bir tutumda değildik. Bir
denge içinde ölçülü olarak çok yönlü
politika sürdürüyorduk."
12 Mart'a giderken Başbakan Süley-
man Demirel'in, Kara Kuvvetleri Ko-
mutanlığı'na Faruk Gürler'in, Hava
Kuvvetleri Komutanlığf na da Muhsin
Batur'un getirilmelerine sessiz kalma-
sı, hatta bir bakıma destek vermesi dü-
şündürücüdür. Eğerdikkatedilirse. Ke-
nan Evren'in de Genelkurmay Başkan-
lığı'na kadar tırmanmasında, Demi-
rel'in de katkılan vardır. Bu konuyu,
daha sonra yeniden ele almak üzere bir
kıyıya koyuyor ve dönüyoruz 12 Mart
1971 ve sonrasına...
Yarın: Sol gösterip, sağ
vurmak
12 Mart darbesine gidilirken Muhsin Batur'un şifre adı "Yavuz Bey", Faruk Gürler'in de "Selim Bey"di. "Yavuz" ve "Selim" beyler
birlikte yola çıkmış, ancak son dakikada ters düşüp birbirlerine kazık atmışlardı.
'68 kuşağı ve 12 Mart I ORAL ÇALIŞLAR
Demirel, darbecüerle kucaldaşıyor
12 Mart'ta Genelkurmay Başkanı
ve üç kuvvet komutanı Süleyman De-
mirel'i istifaya çağırmış ve Demirel
de şapkasını alıp gitmişti. Demırel git-
mişti ama partisi Adalet Partisi (AP)
parlamentonun en büyük partisi olma-
ya devam ediyordu.
Bu dönemin ilginç başka anılan da
vardı. Demirel'in yanında politikaya
başlayan ve DYP'nin Genel Başkan
Yardımcılığı makamında oturan Baki
Tuğ, 12 Mart'ın dikkat çekıci isimle-
ri nden birisiydi.
Baki Tuğ. Ankara Sıkıyönetim Ko-
mutanlığı'na bağlı askeri mahkemele-
rin genç savcılanndandı. O dönemde
genç bir yüzbaşı olarak bu mahkeme-
lerin en çok tanınan isimlerinden biri-
si haline geldi. Baki Tuğ, solculara
düşmanlığıyla ün yapmıştı. Dev-Genç
iddianamesinin hazırlanmasında en
fazlaemeği geçenoydu. MümtazSoy-
sal'ın Siyasal Bılgiler Fakültesi'nde
okuttuğu Anayasa'ya Ginş kitabında
komünizm propagandası yapıldığını
öne sürüp tutuklattıran da oydu.
Tuğ'un Demirel'e bakışı
Bütün bu yaptıldan normaldi. Sola
böylesine düşman bir savcının bu tür-
den iddianameler yazması tarihımizde
görülmemiş şeylerden değildi. Baki
Tuğ için ilginç olan, Dev-Genç davası
iddianamesindekı tezleriydı. Tug. bu
iddianamede esas hedeflerden binsi
olarak Süleyman Demirel'ı görüyordu.
Demirel "i 12 Mart öncesi kargaşadan
sorumlu tutuyordu.
Demirel dönemini suçlayan ve Dev-
Genç'lileri mahkûm ettirebılmek için
olağanüstü çaba harcayan Tuğ'un bu
iddianameyi hazırlarken en önemli
desteklerinden birisi MHP yanlısı Ül-
kü Ocakları üyeleriydi. Ülkü Ocaklı-
lar, Dev-Genç davasında Tuğ'un tanık-
lan olarak bu davada alevhimizde ifa-
de verdiler. Baki Tuğ bizi mahkûm et-
tirdi. Baki Tuğ'un komutanlan 12
Martçı generaller Süleyman Demirel'i
görevden aldılar ve onu siyaset dışına
itmeye çalıştılar. Ama aradan zaman
geçti. 12 Mart'ın anlışanlı isimleri De-
mirel'in yanında yer aldılar ve onunla
birlikte politika yaptılar.
Bu ünlü isimlerden birisi de Deniz
Gezmiş'lerin idamına karar veren
mahkemenın başkanı Tuğgeneral AB
Eherdi'ydi. Ali Elverdi, 12 Martcun-
tasının en güvendiği isimlerden birisi
olarak hukukla hıçbir ilgisi olmadığı
halde 12 Mart yargılamalanrun başına
getirilmişti.
12 Mart
Muhtırasrnın
ardından
şapkasını alıp
giden Demirel,
daha sonra
Gezmiş'lerin
idanu,
anayasanın
demokratik
hükümlerinin
budanması gibi
birçok konuda
darbecilere
destek verdi.
Baki Tuğ, Faik
Türün ve AH
Elverdi gibi 12
Mart'ın ünlü
isimleri ileride
Demirerin
yanında
politikaya
soyundu.
Ali Elverdi, 12 Mart cuntasının li-
derlennden Orgeneral Faruk Gürler'in
cuntanm baskısıy la cumhurbaşkanı ol-
maya çalıştığı günlerde Dev-Genç da-
vasının başkanlığını yapıyordu. Anka-
ra'nın göklerinde Gürler'e destek ol-
mak amacıyla uçaklar uçuyordu. Mec-
Hs'inçe\Tesimılletvekillerinibaskıal-
tına almak amacıyla tanklarla çevril-
mişti. Tam bu günlerde yapılan Dev-
Genç duruşmalan sırasında uçaklar
havada gürültülü bir şekilde uçuyor-
lardı. Büyük bir gürültü ile salonun
üzerinden uçmalan dikkatimizi çeki-
yordu. Bir keresinde her tarafi titreten
alçaktan bir uçuş gerçekleştı. FKF'nin
eski genel sekretelerinden Ruhi Koç,
Ali Elverdi'ye bu sırada gülerek bak-
tı. Elverdi de ona dönerek, "Ne o Ru-
hi, neden gülüyorsun" diye sordu. Ru-
hı, "Paşam. yine sizinkiler uçuyor. Hâ-
lâ bir cumhurbaşkanını seçtiremedi-
niz" cevabını verdi.
Elverdi de "Yok böyle bir şe>, işini-
ze bakın" şeklinde tepki gösterdi. El-
verdi tam bunlan söylerken yeni bir
fılo daha üstümüzden gürültüler çıka-
rarak geçınce, hep birlikte gülmeye
başladık. Ali Elverdi de kendine hâkim
olamadı ve gülenlere katıldı.
Tarihin cilvesi
Darbeci Elverdi, Deniz'lerin ida-
mında önemli bir rol oynadı. Demirel
ve AP ile cuntacılar gerici bütün uygu-
lamalarda işbirliği yaptılar. Demi-
rel'in. bütün bu uygulamalar sırasında
ortaya çıktığı gibi kendisini devirenler-
le anlayış temelinde bir aynlığı yoktu.
Nitekirn Deniz'lerin idam kararuu ve-
ren mahkemenin başkanlığını yapan
Elverdi. daha sonra Demirerin yanın-
da AP'den Bursa milletvekili seçildi.
12 Martçı Faik Türün de Demirel'in
yakın adamlanndan birisi haline gel-
di. 12 Mart'ın bütün anlı şanlı paşala-
nnın, Deniz Gezmiş'i idam edenlerin
Demirel'in çevresinde buluşması tari-
hin garip bir cilvesi miydi, yoksa ay-
nılar aynı yerde mi toplanmışlardı?
Süleyman Demirel'in yönetimlerin-
de bütün gençliğimiz geçti. Ne zaman
demokrat oldu diye düşünüp dunıyo-
rum. Bu yanılsamaya her askeri darbe-
den sonra düşülür, aradan çok geçme-
den Demirel böyle düşünenleri hayal
kınklığına uğratarak gerçek kimliğiy-
le ortaya çıkar. 12 Mart'ta da böyle ol-
du. Oykü hep böyle sûrüp gitti.
Yarın: Sacit'in kurduğu
örgütler
POLİTİKA VE ÖTESİ
İLAN
K.ÇEK\ffiCE 2. ASLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
DosyaNo: 1994/1431 Es.
Davacı Maliye Hazinesı vekili Av. Ayfer Ahcı tarafından da-
valı Rahmi Akrnan aleyhine açılan tescıl davası nedeni ile:
Yukanda adı geçen davalı Rahmı Akman adma çıkanlan da-
vetiye bila teblığ iade edilmiş. yapılan araştırma netıcesmde ad-
resuıin tespitine imkân olmadığından adı geçenin duruşma gü-
nü olan 31.3.1995 günü saat 10'da bizzat duruşmada hazır bu-
lunması veya kendisini vekil ile temsil ettırip dıyeceklerinı bil-
dirmesi, aksi takdirde usulün 377. ve müt maddesı gereğince du-
nışmanın gıyabmda devam olunup sonuçlandınlacağı ılan olu-
nur. 1.3.1995
Basın: 10971
T.C.
BURSA-YENİŞEHİR ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ
EsasNo: 1994/307
Davacı Mehmet Temel vekili Av. Vedat Atabek tarafindan da-
valılar Coşkun Kaçar ve Sedat Onar aleyhme açılan alacak da-
vasında verilen ara karar uyannca;
B-Yenijehır Ulucamı Mahallesi Ferah Sk. No: 8/B'de oturur
iken halen adresi tespıt olunamayan davalı Sedat Onar'ın duruş-
manın bırakıldığı 30.3.1995 günü saat 10.15'te mahkememızde
bizzat hazır bulunması veya kendini bir vekille temsil ettırmesi,
mazeretsız olarak duruşmaya gelmedıği takdirde yargılamanın
yokluğunda yapılıp karar verileceğı hususu Tebligat Kanunu'nun
28, 29. 30 ve 31. maddelerı uyannca dava dılekçesı yenne ıla-
nen tebliğ olunur. 1.12.1994
Basın: 11299
İLAN
FINDIKLI ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo: 1994/3
Davacılar Osman Şahingül ve Aslan Sahıngül vekili Av. Jbra-
him Karadoğan tarafından davalılar Şükrü Sevınç ve 10 arkada-
şı aleyhine açılan ortaklığın gıdenlmesı davasının mahkememız-
de yapılan açık duruşmasında verilen ara karan gereğince;
Davahlardan Mustafa oğlu Fındıklı Aksu Mahallesi nüfusuna
kayıtlı Ali Karataş mahkemece bunca aramalara rağmen bulu-
namamış ve kendısıne dava dilekçesı tebliğ edilememiştır.
7201 sayılı Tebligat Yasası'nın ılgili hükümleri gereğince iş-
bu ılanın gazete ılanmdan 15 gün sonra davali Ali Karakaş'a teb-
lığin vapılmış sayılacağı ilan olunur. 15.7.1994
Basın: 11150
MEHMED KEMAL
•••Gazeteci Kuşatması
Kaç yıl oldu tam çıkaramayacağım, llhan Selçuk'la Di-
yarbakır'a kitap imzalamaya gitmiştik. Ortalıkta vur kır
vardı ama, iş iyice zıvanadan çıkmamıştı. Bir kahvede sır-
tımızı sağlam bir duvara verip imzaya başladık. Her za-
man olduğu gibi llhan'ın müşterisi gene çoktu. Benimki
şöyle böyle.
Yılmaz Odabaşı'nı orada tanıdım. Bizi hiç yalnız bırak-
madı. Kaldığımız sürece hep yanımızda oldu. Ihsan Biri-
cik, Ziya Aksoy, Veysel Öngören de öyle. Yılmaz Oda-
başı güneyli bir şairdir, aydındır, yazardır, gazetecidir. Şiir
kitapları vardır. Kaynak Yayınları'ndan son çıkan kıtabı bir
'inceleme-araştırma'd\r: "Güneydoöu'da Gazeteci Ol-
mak. " "ÇGD1993 Yılın Gazetecileri Ödülü"r\ü almıştır. Öz-
gün bir çalışmanın ürünüdür.
Güneydoğu'da gazeteci olmak zordur; zordur ama bu
zoru Yılmaz göze almıştır. Yılmaz'ın son kitabı olgulara ve
belgelere dayanmaktadır. Kitap, "Hüznün saçağında üşü-
yen çocuk, zulmün güzelleştirdiği sevgili çocuk Halrt
Güngen'/n ve bölgede katledilen bütün gazeteci kardeş-
lerimin anısına..." adanmıştır.
Fikir suçlusunun kol gezdiği, her fikir suçlusu sayılanın
hapislerde çürüdüğü bir dönemde, Güneydoğu'nun ya-
ramaz, yerinde duramaz çocuğu Yılmaz şimdi nerelerde-
dir? Ararken buldum: "Haymana Kapalı Cezaevi"nde imiş.
Fikret Başkaya, Haluk Gerger, daha birçok dostla bir-
likte Kablıca kasabasında yatıyor. Yurdun dört bir yanına
dağılmış yüzü aşkın fikir suçlusundan biri...
Haymana'yı çocukluğumdan bilirim. llkokul 4'e kadar
orada okudum. Öğretmenimiz Satlmış Bey'di. Sıkı bir ho-
caydı, dördüncü sınıfa kadar ne öğretilecekse titizlikle onu
öğretmişti. Sonra oradan gelip Samanpazan'ndaki Istik-
lal Okulu'na geldim.
Kasabanın ortası çarşıydı. Çarşı, hamama kadar uzar,
bahçeler arasında biterdi. Sıcak su bostanlara kadar uza-
nır soğurdu. Hapisane de kasabanın bitimindeydi. iki ya-
pıdan biri jandarma karakolu, ötekisi hapisaneydi. Yıllar-
dır görmedim, şimdi ne haldedir bilmiyorum...
Yılmaz şairdir, yazardır, gazetecidir. Diyarbakır'daki ga-
zeteciliği bütün aynntılanyia bilir. Nitekim olaylar, bütün ay-
rıntılanyla, kitapta yerlerini almıştır. Bir özet verecek olur-
sak...
Gazetecileri çağırıyorlar:
"Fotoğraf makinelerinizi alın, gelin!"
"Ne oluyor?"
"Sizi dağa götürmek üzere emir aldık."
Bir minibüse bindirip Silvan'a doğru yola çıkıyorlar. Ma-
labadi Köprüsü'ne varmadan indiriyorlar. Engebeli yerler-
den geçip bir dağ yamacına yöneliyorlar. Buyruk açık:
"Salı gününe kadar bürolarınızı kapatacaksınız." Başta
AA olmak üzere bütün bürolar kapatılıyor. Bir minibüsle
yeniden kente dönüyorlar.
Bunu duyan yetkililer kızıyorlar.
"Polise neden haber vermediniz, bir telefon olsun, ni-
ye etmediniz?"
Yılmaz Odabaşı'nın "Güneydoğu'da Gazeteci Olmak"
kitabını okuyunuz, hem şaşacak, hem ibret alacaksınız.
Olaylar bitmiyor ki.. her gün bir yenisi ekleniyor.
BULMACA
1 2 3 4 5SOLDANSAĞA:
1/ Evcil hayv'anlan üret-
me ve yetiştirme bilimi.
2/Asya'da bir ülke... Ka-
dastro hantalannda par-
sellertopluluğu. 3/Küçük
mağara... Bir işletmenin
ani batışı. 4/Birbılgisaya-
nn, ayn ve bağımsız ardı-
şık adresler içeren ana
bellegini düzenleme tek-
niği. 5/Köpek... Lüferba-
lığının irisi. 67 Çin felse-
fesinde yaşamın bütün
yönlerini kapsayan iki
karşıt güçten biri (Diğeri Yang)...
Araba ya da hayyanla bir günde alı-
nan yol. 7/Tıp dilinde "bere" anla-
mındakullanılan sözcük... Su. 8/Bir
ticaret senedinin üzerine yazılan ke-
fıllik... Su taşkını. 9/ Hayvan türle-
rinin davranışlannı dinamik - biyo-
lojik açıdan inceleyen bilim.
YUKARTDAN AŞAĞIYA:
V Yaş ya da kuru erikle yapılan bir
tür sebze yahnisi. 2/ Müstahkem
yer... tnanç. 3/ Iskandinav mitoloji-
sinde tannlann kralı... Bir yüzeyin eğiklik derecesini anlamaya
yarayan araç. 4/Pantolon ya da etek üzerine giyilen kadın giysi-
si... Ticaret eşyası. 5/ Hayvanlara vurulan damga... Çıkolata. şe-
ker, su ya da sütle yapılan içecek. 6/ Tıp dilinde "kamburluk"
anlamında kullanılan sözcük. 7/ Erzurum'un bir ilçesi... Bir no-
ta. 8/Kaz Dağı'nın mitolojikdönemlerdeki adı... Mektup. 9/Şan-
lıurfa'nın bir ilçesi.
T.C.
POZANTIKADASTRO MAHKEMESİ
EsasNo: 1994'438
Davacı Orman Işletmesi Müdürlüğü Av. Meryem Bakırtaş
tarafından davalı Emine Bilicı aleyhine mahkememıze açılan
kadastro tespitine itiraz ve tescil davasının yapılan açık
yargılamasında verilen ara karan gereğince:
Davalı Errune Bilicı adına çıkanlan davetiyenin bila tebliğ
mahkememize ıade edıldiğı. zabıtaca yapılan tahkıkat ve
araştırmalarda da teblığe yarar açık adresmin tespit
edilemediğinden ılanen tebligat yapılmasına karar venlmıştir.
Verilen karar gereğince davalı Emıne Bilıci'nin 20.4.1995
günü saat 11.20'de mahkememızde hazır bulunması. duruşmaya
gelmediği takdirde, kendisine bir vekil de tayın etmedığı takdirde
mahkememızın 1994/438 sayılı Pozantı ilçesi AkçaTekırbeldesi
Küçük Tekir Mahallesi 217 ada 4 parsele ılışkm yargılamanın
davalının yokluğunda yapılacağı ve gıyabmda karar verileceğı
dava dilekçesi yerine kaım olmak üzere ılanen tebliğ olunur.
10.2.1995
Basın: 8403
KUMRU ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo: 1993'71
Davacı Dursuniye Parlatır'ın davalılar Zehnı Yaylak, Sevim
BayTak, Zekayi Yaylak, Zeki Yaylak. Hamzi Yaylak ve Saıt
Bayrak aleyhlenne açmış olduğu tapu ıptali ve tescil davasının
mahkememizde yapılan açık duruşması sırasında:
Kumru ilçesi Demircıli Mahallesi hudutlan dahilinde kâin
davalılar adına ada 163 parsel 16'da tespıt gören mezarlık yanında
mevkıilı taşınmazın davacıya miras bırakanı Seyit Parlatır'dan
intikal ettıği iddia olunarak yapılan tespitin ıptali ıstenılmekle
davahlardan Hamza Yaylak. Zekı Yaylak ve Zekayi Yaylak
adlanna dava dilekçesinın tebliğ edilemedığı ve zabıtaca da
adresleri tespit edilemediğinden ilanen adlanna tebligat
yapılmasına karar venlmış olup, HUMK'nin 213 ve 337.
maddelen gereğince duruşma günü olan 13.4.1995 günü saat
11 .OO'de mahkememizde hazır bulunmadıklan veya kendilenni
bir vekille temsil ettirmedikleri takdirde yargılamaya
yokluklannda devam olunacağı ve hüküm venleceği ılanen tebliğ
olunur.
Basın: 6048