Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 MART 1995 SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Gazi Mahallesi; yakılan arabalar, devrilen elektrik direkleri, taşlanan dükkânlarla harabeye döndü
Savaş alaıu gibi TOKTAMIŞ ATEŞ
tstanbul Haber Servisi - Gazi
Mahallesi Jsmet Paşa
Caddesi'ndeki kahvehaneler,
hınca hınç dolu. Mahalleli
erkekler, kâh tuttuklan takıma
tezahürat yaparak kâh
takımlannın başansı üzerine
birbirlerini kızdırarak
televizyonlardaki lig maçlannı
izliyorlar. Uzun sakalıyla
dikkati çeken Alevi dedesi
HaliJ Kava ise hemen cam
kenanna oturmuş, dalgın
gözlerle gençlere bakıp başını
bır o yana. bir bu yana
sallayarak gülümsüyor
elindeki ağızlığıyla.
Birden silahlar patlıyor, Halil
Kaya'nın başı genye düşüyor,
elindeki sigarası kırmızıya
bovanıyor. Doğu
Kıraathanesi'nin ardından
Gündoğan Pastanesi de yaylım
ateşıne tutuluyor Pek çok
ınsan bacağından. kafasından,
omzundan. kolundan
vuruluyor. Bağnşlar, çığlıklar,
feryatlar ortalığı kaplıyor. Gazi
Karakolu caddeye oldukça
yakın. Kimileri yaralılan
hastanelere götûrmek için
arabalara taşırken, kimileri de
heyecanla karakola koşuyor.
Görgü tanıklannın anlatımına
göre. kısa bir süre sonra bir
ekip otosu olay yerine geliyor
Büyük bir panik yaşayan
çevredekiler, polislere, "Ne
duruyorsunuz sakhrganlar
kaçıyor, yakalasanıza" dıye
bağınyorlar Polısler, "'Tamam,
biz hemen geüyoruz" deyip
uzaklaşıyorlar. Ancak polisler
saldırganlann kaçtığı yöne
dogru değil, tam aksi yöne
doğru gidıyor. Nedense polis
telsizleri de bır süre susuyor.
Silahlı saldın olayı polıs
telsizlerinden gecmiyor.
Çevre halkı. yaralılan
hastanelere yetiştirmeye
çalışırken, fısıltı gazetesi her
zaman olduğu gibi son sürat
işliyor: "Cem evine
sakürüdi™" Ve bır anda silahlı
saldınnın yaşandığı cadde
y_üzlerce kişıyle doluyor.
Ofkeli kalabahk, sloganlarla
Gazi Karakolu'na yürûyor.
Olay yerine zamanında
BİLİNEN SENARYO
Kimkimi
vuruyor,
belli değil
Istanbul HaberServisi -Dün sabah 05.00'ten
sonra 6 saat boyunca kısmen sakinleşen Gazi
Mahallesi, saat 11 .OO'de tekrar geceki görünü-
müne büründü. Fısıltı gazetesınin yaydığı "Ce-
mevi'ni silahla taradılar, birçok Alevi ökJürü»-
dfi" haberi üzerine başka semtlerden akın akın
gelen Alevi yurttaşlann Gazi Mahallesi'ne gi-
rişini polis engellemeye çahşınca çatışma ye-
niden başladı.
Barikatlann arkasında kalan kitleyle polis
karşılıklı taşlı sopalı çatışmaya gırişti. Bu sıra-
da polis. taş yağrnuru karşısında silahlannı ka-
labalığa doğrultarak rasgele ateş etmeye baş-
ladı. Birden ortalık kanştı; kım kımi vuruyor.
kim kime ateş ediyor, belli değildı.
Üst sokakJardan tsmet Paşa Caddesı'ne gir-
meyi başaran gruplar, Hacı Bektaş Veli Kültür
Derneği önünde toplandılar. Alevi dernekleri-
nin yöneticileri halkı sakinleştirmeye çalıştılar-
sadabaşanlı olamadılar BuaradaCemevı'nde
Zülfü Livaneü, SHP Ankara Milletvekili Sat-
nuuı Kava. DfSK Başkanı Rıdvan Budak ve di-
ğer kitle kuruluşlannın temsılcilerinın katıldı-
ğı bir toplantı yapıldı. Toplantıda. önceki ge-
ceki saldında öldürülen iki kişinin cenazesinin,
arka sokaklardan gizlice Cemevi'nin bodrum
katına getınlerek olaysız kaldınlması görüşül-
dü.
Cemevine girmeye izin yok
Tam bu sırada mahalle ginşinde yogun silah
vepatlama seslen duyuldu. Salman Kaya. HEP
Istanbul ll Başkanı Kemal Parlak. Semah Kül-
tür Vakfı Genel Başkanı Lütfii Kaleü ve SHP
Parti Meclısi üyesi Güiay Gün. gınşi engelle-
nen gruBun Cemevrne gelmesine izin venlme-
si içın pdis bankatına gittiler. Aneak bu sıra-
da taşlı, sopalı ve silahlı çatışma başlamıştı; ka-
labalık gruptan sokak aralanna kaçanlan po-
lis ateş ederek takip ediyordu.
Bir anda çatışmanın ortasmda kalan Salman
Kaya, Lütfü Kaleli ve Gülay Gün'e polısler
cop ve küfiirlerle saldırdı. "AJeviler pezevenk-
tir", "O__ çocuklan", "Tabii ki çocuklanvla
IKşki kunıyorlar", "S n gidin. Sizin yüzünüz-
den arkadaşlanmızyaralandT şeklınde küfür-
lerle kovaladılar Polısler, yakaiadıklan göste-
ricileri demır sopalarla dövdüler.
Benzinden molotofkokteyli
Daha sonra polısın dağıttığı gruplar, sokak
aralannda arabalan ateşe verirken binalardan
söktükleri cam, kapı, demir, araba lastikleri.
elektrik direklenyle barikatlar kurdular. Ara-
balann benzin depolanndan hortumlarla çıkar-
tılıp şişelere doldurulan benzinden molotof-
kokteyileri yapıldı.
tsmet Paşa Caddesi üzerindeki evlerde ya-
şayan Gazi Mahallesi sakinlen olaylara kanş-
masını önlemek ıçin çocuklannı evlerine kilit-
lediler.
Kalabahk grubun büyük bir kısmı cenaze-
leri Gazi Mahallesi MezarlığVna götürürken
diğer grup barikatlar arkasında kaldı.
Dehşet görüntüleri
Gazi MahaJlesi'nde pazar gecesi başlayan olaylar. dün gün boyu
devam etti. Cünün ilk ışıklanv la biıiikte ortaya çıkan manzara ise
korkunçtu. Dc\rilmiş.yakılmış otomobiUer, tahrip edilmiş
dükkânlar. Polis panzerieri, fiçı ve tel örgüJerie kurulan asker
barikatian... Ardında kalan ise yüzlerce yaralı. sayısı bebrsiz ölüler.
gelmeyen polis, karakolun
çevresinde çoktan önlem alrruş
bile. Ama bu, göstericileri
engellemiyor. Atılan taş ve
sopalarla karakolun camlan
kınlıyor. tlerleyen saatlerde
göstericilerin tepkisi,
Istanbul'un çeşitli
semtlerinden gelen Alevi
yurttaşlann da tepkisiyle
birleşiyor. Gece yansına doğru
olay yerine gelerek inceleme
yapmak isteyen savcı ve 'olayın
üzerine zamanında gitmedigi
için duyulan tepki" nedenıyle
polis. caddeye almmıyor...
Saatler saatleri kovalarken,
tartışmalar gece yansından
sonra yer yer çatışmalara
dönüşüyor. Bir panzerin
elektrik dıreğine çarpmasıyla
direk devrilıyor. Ardından,
bölgede elektrik ve telefonlar
da kesiliyor.
Art arda silahlar
Polis Alevi yurttaşlan dağıtmak
için önce havaya ateş açıyor.
Silahlar art arda patlıyor...
Karşılıklı çatışmalar sabah saat
05.00'e dek sürerken
gazeteciler de olaylan
okuyuculanna, ızleyicilerine
duyurabilmek amacıyla
koşuşturuyorlar. Bu saatlerde
silahlann hedefı değişiyor. Ölü
ve yaralı sayısı çığ gibi artıyor.
Koşuşturmalar, çığlıklar. cadde
ve sokaklarda cesetler,
yaralanmış bedenler... Kimi
fotoğraf makinesi, kamerası
kınlan, kimi dayak yiyen
gazeteciler ise hem en iyi
fotoğrafı çekmeye, hem de kör
bir kurşuna hedef olmamaya
çalışıyor. Gözler Doğu
Kıraathanesi'ne ilişiyor. Halil
Dede'nin cesedi hâlâ cam
kenanndaki sandalyede, başı
geriye düşmüş, sanki olaylan
izliyor.
Umut FM ve Ulusal Radyo FM
de, sabaha kadar canlı yayın
yapıyor. Gazi Mahallesi 'ndeki
Hacı Bektaşı Veli Kültür
Derneği'ne bağlanan
radyolann yayınlan, çeşitli
semtlerdeki Alevilerin olay
yerine akın akın gelmelerine
neden oluyor.
Askerler devrede
Gün ışırken geceden genye,
tahnp olmuş çok sayıda dükkân
ve ters çevrilip yakılmış
otomobillerle savaş alanını
andıran cadde kalıyor.
Gün boyu devam ediyor
çatışmalar. Yurttaşlarla polisler
arasında, bu kez süngülü
askerler yer alıyor. Kalabahk,
"En büyük asker bizün asker"
sloganlan atıyor. 66. Zırhlı
Tugay Komutanlığı'na bağh
askerler de komutanlan
Tuğgeneral Ergun Yurttaşın
emnyle a>Tiı sloganı
tekrarhyorlar. Yurttaş, bir
yandan da sürekli olarak
askerlenne "sakin ve
sağduyulu" olmalannı telkin
ediyor. Saatler 15.30'u
gösterirken, bölgede saat
Î6.00'dan ıtibaren "sokağa
çıkmayasağT ılan edıliyor.
Tüm giriş ve çıkışlar polisler
tarafindan tutulurken panzerler,
polisler ve sekiz Cemse asker
mahalleye gıriyor. Gazi
Mahallesi artık asker ablukası
altında... Geride 18 ölü,
yüzlerce yaralı.
Laiklik Tarüşmaları
Bundan bir süre önce (sanıyorum) Samanyolu televizyo-
nunda bir tartışma programına katılmıştım. O tartışmanın
konusu güncel sıyaset ve uluslararası ılişkıler idı. "Sağ ce-
nah"\n önemli isimlerınden Sayın Bahri Zengin de, toplan-
tıya katılanlararasındaydı. Konumuzla pek ilgılı degıldı ama,
toplantı öncesinde laiklik kayramı çerçevesinde bir tartış-
ma başladı. Benım 1994'te Ümit Yayıncılık tarafindan ya-
yımlanan "Türkiye'de ve Dünya'da Laiklik" başlıkJı kitabı-
mı incelediğini ve o günlerde yayımlanan gündelik bir ga-
zetedeki köşesinde eleştirdiğini söyledi.
ister gündelik, ıster haftalık, ister aylık olsun yazılı bası-
nın türrtünü gözden geçiremiyorum. Gündelik gazetelenn
sekizini, haftalık dergilerin üç-dördünü, aylık dergilerin de
beş-altı tanesini gözden geçirmeye zaman bulabiliyorum.
Zaten okuyacak o kadar çok şey var ki...
O gazeteyi okumadığımı ve bu nedenle eleştirilerini gör-
mediğimi söyledim, "Eğer görmüş olsaydım yanıtlardım"
demeyi de ihmal etmedim tabii. Ve Sayın Zengin, yazılan-
nın fotokopisini göndermeye söz verdi. Ve gönderdi de. An-
cak aradan iki aya yakın zaman geçmış olmasına karşın,
"eleştirilerinin eleştinsine" birtüıiü fırsat bulamadım. Okul,
dersler, yazılar, toplantılar vs. derken; günler kuş gibi uçup
gidiyor...
Sayın Zengin, kitabımın eleştirisine iki yazısını ayırmış. ve
sonunu da şöyle bağlamış: "Sayın Ateş 'inyanıtı ne olacak,
doğnjsu merak ediyorum. Yanıt ne olursa olsun, bana gö-
re kıtap yeniden yazılmah."
Kitabı yeniden yazmam gerektiğini düşünmüyorum. Zi-
ra kavramları mantıklı ve anlaşılabilir bir biçımde ortaya
koydugumu ve yaptığım tarihsel analizin de "doğru"ve "tu-
tarlı" olduğunu düşünüyorum. Ancak gerek üslubundaki in-
celik ve gerekse sözünü tutma konusundaki duyariılığı ne-
deniyle Sayın Bahri Zengin'e bir yanıt vermem gerekiyor.
Fakat aradan bunca zaman geçtikten sonra, çok aynrrtılı
bir yanıt vermenin de pek mümkün olamayacağını düşü-
nüyorum.
Sayın Bahri Zengin şöyle yazıyor:
"... Evet, zorbalığa, kaba kuvvetekarşıyız. Diyelim kihiç-
birzohama olmadan bir toplum, özgür iradesiyle seçimi-
ni Tann buyruğu lehine kullandı. Öyleya, birtoplumun sıs-
tem seçimi Marksizm, kapitaiizm, Kemalizm olabileceği gi-
bi, Tann buyruğu da olabilir. Peki o zaman, yani Tann buy-
ruğu halkın iradesiyle örtüştüğü zaman ne olacak? Halk
Tann buyruğunu benimsedi diye, ipe mi çekilecek geçmiş-
te olduğu gıbı?
Bu sorunun uç değil, iki yanıtı vardır: Evet veya hayır.
Evetyanıtı halk ıradesinı hiçe sayan, açık bırzorbalık de-
mekolur. O zaman laiklik eşit halk iradesi yerine, laiklik eşıt
zorbalık sonucuna vanlır ki Sayın Ateş'in bunu kabul et-
mesi bindiği dalı kesmesı demektir."
Türk halkının geçmişte özgür iradesiyle "din devleti" le-
hine seçimini yapmış olduğunu sanmıyorum. Zaten geç-
mişte halkımıza özgür iradesiyle beliriemek üzere herhan-
gi bir şey sorulduğunu da sanmıyorum. Kimse, bunun bir
tek örnegını gösteremez. Her zaman birileri "Halkımızböy-
le istiyor" ifadesinin arkasına sığınmışlardır. Halkımızın ne
istediği ise, çoğu zaman "meçhul" kalmıştır.
Laikliği bir kez daha tanımlayalım: "Laiklik; bir toplumda
yönetenlerin, yönetme yetkisini Tann buyruklannın dışın-
da bir kaynaktan elde etmelen" demektir. Yanı laiklik de-
mokrasiyle tam anlamıyla örtüşür. Ve her laik düzenın de-
mokrasi olmamasına karşılık, her demokrasi laık olmak zo-
rundadır.
Laik bir toplumda bireyler, kendi kaderleriyle ilgili karar-
lan kendileri alırlar. Özgürdürler. Ama bu özgürlüklerinin bir
sının vardır. Aynen bıreysel özgürlüklerin de bir sının oldu-
ğu.gibi.
Özgürlük, "Bir insanın, başkalannın özgürtüğünü kısıtla-
maksızın istediği şeyleri yapabilmesi" demektir. Görülece-
ği üzere buradaki sınır, başkalannın özgürlüğüdür. Toplum-
sal özgürlükler de aynen siyasal özgürlükler gibidir. Baş-
kalannın siyasal vetoplumsal özgürlüklennı kısıtladığınız an-
da demokrasi dışına düşersiniz ve direnme hakkı dogar.
Demokrasi sadece "çoğunluk rejimi" degildir. Hattatam
aksıne demokrasi "azınlık rejimidir". Zira demokrasinin te-
mel koşulu "azınlıklann da devletin koruyucu kanatlan al-
tında vartığını sürdürebılmesi ve iktidara talip olabilmesi-
dir". Bu özelliği, demokrasinin en erdemli yanlanndan bi-
ridir.
Bir demokraside kararlar, çoğunluk iradesiyle ve çoğun-
luğun arzuları doğrultusunda alınır elbette. Ama çoğunluK
kendınden farklı düşünenlerin haklannı ortadan kaldırma-
yı arzu edemez!
"Herkes kendi hukukunu yaşasın" demek de yetmez. La-
ik olmayan bir Islam toplumunda, farklı dinlerden olan in-
sanların bu alanda görecelı bir özgürlükleri olduğunu bili-
yoruz. Ama kendini Müslüman olarak tanımlayan insanla-
nn, Müslümanlığı "kendiistedikleribiçimde" yaşamahak-
lan yoktur. Müslümanın nasıl yaşaması gerektiğinin karan-
nı "birileri" alır. Artık bu yetkiyi kimden almışsa...
Laiklik özgürlük demektir. Gündelik soaınlann çözümün-
de inanç yerine aklın ön plana çıkanlması demektir. Ve Sa-
yın Bahri Zengin ne derse desin, "Laiklik" kitabım doğru-
dur ve "yeniden yazılması" değil, "dikkatle okunması"
gerektir.
ALEVtLERE YÖNELİK SALDIRILARIN SOx\ HALKASI
Kahve tarama, 12 Eylül
öncesi sık sık yaşanırdı
HALİL NEBtLER
Gaziosmanpaşa'da 12 mart gecesi
başlayan olaylar. son yıllarda Alevi
yurttaşlara yöneltilen saldın ve karalama
kampanyalannın son halkası:
kahvehanelere yönelık saldın ise 12 Eylül
1980 öncesinde sık sık yaşanan eylem
biçiminın yıllar sonra yaşanan ılk örneği
oldu. Artık neredeyse unutulan "kahve
tarama" eylemleri. 12 Eylül öncesinde
ülkücülerin en çok başvurduğu
yöntemlerdı.
Cumhuriyet tarihimizde, Alevilere yönelık
kitlesel katliam denemelen, 1960'larda
Fethiye Ortaca olaylanyla başladı.
Malatya Belediye Başkanı Hamit
Fendoğiu, gelıni ve torununun bombayla
öldürülmeleri üzerine 19Nisan 1978'de
çıkan olaylar, bu yolda önemli bır
kilometre taşı oldu. Olaylarda 100'ün
üzerinde işyeri tahnp edilirken dört kişi
öldü.
Aynı yılın eylül ayı başlannda benzer bir
senaryo Sıvas'ta sahneye konuldu ve
ölülerle yaralılar tarihin sayfalanna geçti.
Cumhuriyet tanhine Kahramanmaraş
katliamı olarak geçen 23/25 Aralık 1978
olaylannın ilk iki gününde 105 kişi öldü,
176 kişi yaralandı, 210 ev ve 70 kadar
işyeri yakılıp yıkıldı.
Bunlar resmi rakamlar. Resmi olmayan
rakamlara göre gerek ölü sayısı, gerekse
yakılıp yıkılan yerler çok daha fazlaydı.
Kahramanmaraş katliamı, amacına ulaştı
ve olaylann üçüncü gününde, 26 Aralık
1978'de 13 ilde birden sıkıyönetim ilan
edildi.
O güne kadar. MHP Genel Başkanı
Alpaslan Ttirkeş her fırsatta sıkıyönetim
istiyor ve askerleri göreve çağınyordu.
Bir başka kitlesel katliam. Çorum'da 4
Temmuz 1980 günü başladı. Camilerden
çıkan şenatçılar ve ülkücüler. Alevilere
saldırdı. 10 Temmuz 1980 günü ölü sayısı
26'yı buldu. Olaylar yüzünden 600 aıle
Çorum'dan göçmek zorunda kaldı.
Bu olayı ıkı ay sonra 12 Eylül askeri
darbesi ızledı.
Alevilere yönelik saldınlar daha sonra da
durmadı. Zaman gazetesınin
bulmacasında "sapık bir mezhep" olarak
Alevilığin soruknası, HBB
telev izyonundakı tartışma programında
eskı bır müftünün Alevilere hakaretleri,
j;anşma programı sunucusu Güner
Umit'in Alevileri hedef alan "ensest"
gafı(!), bu kesime karşı ideolojik saldınlar
olarak sıralandı. Kitlesel yok etme planı
ise 2 Temmuz 1993 günü Sıvas'ta
uygulandı. Madımak Oteli'nde toplanan
sanatçı ve aydınlar. gericiler tarafindan
yakıldı. Son olayda, katliam için yıllardır
uygulanmayan "kahve tarama" yöntemı
uygulandı. Kahve tarama yöntemi, 12
Eylül öncesinde yıllar boyunca ülkücü
kesim tarafindan ısrarla gerçekleştirildi.
Ankara'nın Balgat semtınde 11 Ağustos
1978 gecesi taranan dört kahvede dört kişi
öldü. 11 kişi yaralandı. Bu olay "Balgat
katliamı'' olarak bılinıyor. Bir başka
önemli olay, 16 Mayıs 1978'de, yine
Ankara'da gerçekleşti. Etlik'teki bir
kahvehaneyi basan ülkücüler, buradaki
altı kişiyi öldürdüler. Aynı yöntem
Istanbul'da, Ankara'da. Yozgat'ta,
Adana'da, Elazığ'da, Manisa'da ve birçok
kentte defalarca uygulandı. Ferhat Tüysüz
gibi namlı ülkücüler, bu tür eylemlerle
adlannı duyurdular
ADNAN VARINCA
R E S I M S E R G İ S İ
14 M a r t - 7 N i s a n 1 9 9 5
Y A P I KREDİ - .
SANAT GALERİSİ
Kıbrıs Şehıtlerı Cadflesı 1443 Sokak 46 AlsancaK 35220 Izmır Telefon: (232) 463 56 28
YAPI^KREDî
S A L I T O P L A N T I L A R I
DEMOKRASİ VE ANAYASA TARTIŞMALARI
DEMOKRASİ KÜLTÜRÜ
(Bir Yaşam Biçimi
Olarak Demokrasi)
Yöneten
Zafer Uskul
Konusmacılar
Ercan Karakaş, Etıen Mahcupyan
14 Mart 1995 Saat: 18.30
^API KREDİ
Kİ' LT L R
M E R K E Z İ
Yapı Kredi Sermet Çifter Kütüphanesl
Istıklâl Caddesi 285 Beyoğlu 80050 Istanbul Telefon (212) 252 47 00/441 - 245 20 41
Salı Toplantılan 'nı, isteyen herkes ucretsız olarak ızleyebılır.
YAPINTKREDi