26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 MART 1995 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Gazi Mahallesi; yakılan arabalar, devrilen elektrik direkleri, taşlanan dükkânlarla harabeye döndü Savaş alaıu gibi TOKTAMIŞ ATEŞ tstanbul Haber Servisi - Gazi Mahallesi Jsmet Paşa Caddesi'ndeki kahvehaneler, hınca hınç dolu. Mahalleli erkekler, kâh tuttuklan takıma tezahürat yaparak kâh takımlannın başansı üzerine birbirlerini kızdırarak televizyonlardaki lig maçlannı izliyorlar. Uzun sakalıyla dikkati çeken Alevi dedesi HaliJ Kava ise hemen cam kenanna oturmuş, dalgın gözlerle gençlere bakıp başını bır o yana. bir bu yana sallayarak gülümsüyor elindeki ağızlığıyla. Birden silahlar patlıyor, Halil Kaya'nın başı genye düşüyor, elindeki sigarası kırmızıya bovanıyor. Doğu Kıraathanesi'nin ardından Gündoğan Pastanesi de yaylım ateşıne tutuluyor Pek çok ınsan bacağından. kafasından, omzundan. kolundan vuruluyor. Bağnşlar, çığlıklar, feryatlar ortalığı kaplıyor. Gazi Karakolu caddeye oldukça yakın. Kimileri yaralılan hastanelere götûrmek için arabalara taşırken, kimileri de heyecanla karakola koşuyor. Görgü tanıklannın anlatımına göre. kısa bir süre sonra bir ekip otosu olay yerine geliyor Büyük bir panik yaşayan çevredekiler, polislere, "Ne duruyorsunuz sakhrganlar kaçıyor, yakalasanıza" dıye bağınyorlar Polısler, "'Tamam, biz hemen geüyoruz" deyip uzaklaşıyorlar. Ancak polisler saldırganlann kaçtığı yöne dogru değil, tam aksi yöne doğru gidıyor. Nedense polis telsizleri de bır süre susuyor. Silahlı saldın olayı polıs telsizlerinden gecmiyor. Çevre halkı. yaralılan hastanelere yetiştirmeye çalışırken, fısıltı gazetesi her zaman olduğu gibi son sürat işliyor: "Cem evine sakürüdi™" Ve bır anda silahlı saldınnın yaşandığı cadde y_üzlerce kişıyle doluyor. Ofkeli kalabahk, sloganlarla Gazi Karakolu'na yürûyor. Olay yerine zamanında BİLİNEN SENARYO Kimkimi vuruyor, belli değil Istanbul HaberServisi -Dün sabah 05.00'ten sonra 6 saat boyunca kısmen sakinleşen Gazi Mahallesi, saat 11 .OO'de tekrar geceki görünü- müne büründü. Fısıltı gazetesınin yaydığı "Ce- mevi'ni silahla taradılar, birçok Alevi ökJürü»- dfi" haberi üzerine başka semtlerden akın akın gelen Alevi yurttaşlann Gazi Mahallesi'ne gi- rişini polis engellemeye çahşınca çatışma ye- niden başladı. Barikatlann arkasında kalan kitleyle polis karşılıklı taşlı sopalı çatışmaya gırişti. Bu sıra- da polis. taş yağrnuru karşısında silahlannı ka- labalığa doğrultarak rasgele ateş etmeye baş- ladı. Birden ortalık kanştı; kım kımi vuruyor. kim kime ateş ediyor, belli değildı. Üst sokakJardan tsmet Paşa Caddesı'ne gir- meyi başaran gruplar, Hacı Bektaş Veli Kültür Derneği önünde toplandılar. Alevi dernekleri- nin yöneticileri halkı sakinleştirmeye çalıştılar- sadabaşanlı olamadılar BuaradaCemevı'nde Zülfü Livaneü, SHP Ankara Milletvekili Sat- nuuı Kava. DfSK Başkanı Rıdvan Budak ve di- ğer kitle kuruluşlannın temsılcilerinın katıldı- ğı bir toplantı yapıldı. Toplantıda. önceki ge- ceki saldında öldürülen iki kişinin cenazesinin, arka sokaklardan gizlice Cemevi'nin bodrum katına getınlerek olaysız kaldınlması görüşül- dü. Cemevine girmeye izin yok Tam bu sırada mahalle ginşinde yogun silah vepatlama seslen duyuldu. Salman Kaya. HEP Istanbul ll Başkanı Kemal Parlak. Semah Kül- tür Vakfı Genel Başkanı Lütfii Kaleü ve SHP Parti Meclısi üyesi Güiay Gün. gınşi engelle- nen gruBun Cemevrne gelmesine izin venlme- si içın pdis bankatına gittiler. Aneak bu sıra- da taşlı, sopalı ve silahlı çatışma başlamıştı; ka- labalık gruptan sokak aralanna kaçanlan po- lis ateş ederek takip ediyordu. Bir anda çatışmanın ortasmda kalan Salman Kaya, Lütfü Kaleli ve Gülay Gün'e polısler cop ve küfiirlerle saldırdı. "AJeviler pezevenk- tir", "O__ çocuklan", "Tabii ki çocuklanvla IKşki kunıyorlar", "S n gidin. Sizin yüzünüz- den arkadaşlanmızyaralandT şeklınde küfür- lerle kovaladılar Polısler, yakaiadıklan göste- ricileri demır sopalarla dövdüler. Benzinden molotofkokteyli Daha sonra polısın dağıttığı gruplar, sokak aralannda arabalan ateşe verirken binalardan söktükleri cam, kapı, demir, araba lastikleri. elektrik direklenyle barikatlar kurdular. Ara- balann benzin depolanndan hortumlarla çıkar- tılıp şişelere doldurulan benzinden molotof- kokteyileri yapıldı. tsmet Paşa Caddesi üzerindeki evlerde ya- şayan Gazi Mahallesi sakinlen olaylara kanş- masını önlemek ıçin çocuklannı evlerine kilit- lediler. Kalabahk grubun büyük bir kısmı cenaze- leri Gazi Mahallesi MezarlığVna götürürken diğer grup barikatlar arkasında kaldı. Dehşet görüntüleri Gazi MahaJlesi'nde pazar gecesi başlayan olaylar. dün gün boyu devam etti. Cünün ilk ışıklanv la biıiikte ortaya çıkan manzara ise korkunçtu. Dc\rilmiş.yakılmış otomobiUer, tahrip edilmiş dükkânlar. Polis panzerieri, fiçı ve tel örgüJerie kurulan asker barikatian... Ardında kalan ise yüzlerce yaralı. sayısı bebrsiz ölüler. gelmeyen polis, karakolun çevresinde çoktan önlem alrruş bile. Ama bu, göstericileri engellemiyor. Atılan taş ve sopalarla karakolun camlan kınlıyor. tlerleyen saatlerde göstericilerin tepkisi, Istanbul'un çeşitli semtlerinden gelen Alevi yurttaşlann da tepkisiyle birleşiyor. Gece yansına doğru olay yerine gelerek inceleme yapmak isteyen savcı ve 'olayın üzerine zamanında gitmedigi için duyulan tepki" nedenıyle polis. caddeye almmıyor... Saatler saatleri kovalarken, tartışmalar gece yansından sonra yer yer çatışmalara dönüşüyor. Bir panzerin elektrik dıreğine çarpmasıyla direk devrilıyor. Ardından, bölgede elektrik ve telefonlar da kesiliyor. Art arda silahlar Polis Alevi yurttaşlan dağıtmak için önce havaya ateş açıyor. Silahlar art arda patlıyor... Karşılıklı çatışmalar sabah saat 05.00'e dek sürerken gazeteciler de olaylan okuyuculanna, ızleyicilerine duyurabilmek amacıyla koşuşturuyorlar. Bu saatlerde silahlann hedefı değişiyor. Ölü ve yaralı sayısı çığ gibi artıyor. Koşuşturmalar, çığlıklar. cadde ve sokaklarda cesetler, yaralanmış bedenler... Kimi fotoğraf makinesi, kamerası kınlan, kimi dayak yiyen gazeteciler ise hem en iyi fotoğrafı çekmeye, hem de kör bir kurşuna hedef olmamaya çalışıyor. Gözler Doğu Kıraathanesi'ne ilişiyor. Halil Dede'nin cesedi hâlâ cam kenanndaki sandalyede, başı geriye düşmüş, sanki olaylan izliyor. Umut FM ve Ulusal Radyo FM de, sabaha kadar canlı yayın yapıyor. Gazi Mahallesi 'ndeki Hacı Bektaşı Veli Kültür Derneği'ne bağlanan radyolann yayınlan, çeşitli semtlerdeki Alevilerin olay yerine akın akın gelmelerine neden oluyor. Askerler devrede Gün ışırken geceden genye, tahnp olmuş çok sayıda dükkân ve ters çevrilip yakılmış otomobillerle savaş alanını andıran cadde kalıyor. Gün boyu devam ediyor çatışmalar. Yurttaşlarla polisler arasında, bu kez süngülü askerler yer alıyor. Kalabahk, "En büyük asker bizün asker" sloganlan atıyor. 66. Zırhlı Tugay Komutanlığı'na bağh askerler de komutanlan Tuğgeneral Ergun Yurttaşın emnyle a>Tiı sloganı tekrarhyorlar. Yurttaş, bir yandan da sürekli olarak askerlenne "sakin ve sağduyulu" olmalannı telkin ediyor. Saatler 15.30'u gösterirken, bölgede saat Î6.00'dan ıtibaren "sokağa çıkmayasağT ılan edıliyor. Tüm giriş ve çıkışlar polisler tarafindan tutulurken panzerler, polisler ve sekiz Cemse asker mahalleye gıriyor. Gazi Mahallesi artık asker ablukası altında... Geride 18 ölü, yüzlerce yaralı. Laiklik Tarüşmaları Bundan bir süre önce (sanıyorum) Samanyolu televizyo- nunda bir tartışma programına katılmıştım. O tartışmanın konusu güncel sıyaset ve uluslararası ılişkıler idı. "Sağ ce- nah"\n önemli isimlerınden Sayın Bahri Zengin de, toplan- tıya katılanlararasındaydı. Konumuzla pek ilgılı degıldı ama, toplantı öncesinde laiklik kayramı çerçevesinde bir tartış- ma başladı. Benım 1994'te Ümit Yayıncılık tarafindan ya- yımlanan "Türkiye'de ve Dünya'da Laiklik" başlıkJı kitabı- mı incelediğini ve o günlerde yayımlanan gündelik bir ga- zetedeki köşesinde eleştirdiğini söyledi. ister gündelik, ıster haftalık, ister aylık olsun yazılı bası- nın türrtünü gözden geçiremiyorum. Gündelik gazetelenn sekizini, haftalık dergilerin üç-dördünü, aylık dergilerin de beş-altı tanesini gözden geçirmeye zaman bulabiliyorum. Zaten okuyacak o kadar çok şey var ki... O gazeteyi okumadığımı ve bu nedenle eleştirilerini gör- mediğimi söyledim, "Eğer görmüş olsaydım yanıtlardım" demeyi de ihmal etmedim tabii. Ve Sayın Zengin, yazılan- nın fotokopisini göndermeye söz verdi. Ve gönderdi de. An- cak aradan iki aya yakın zaman geçmış olmasına karşın, "eleştirilerinin eleştinsine" birtüıiü fırsat bulamadım. Okul, dersler, yazılar, toplantılar vs. derken; günler kuş gibi uçup gidiyor... Sayın Zengin, kitabımın eleştirisine iki yazısını ayırmış. ve sonunu da şöyle bağlamış: "Sayın Ateş 'inyanıtı ne olacak, doğnjsu merak ediyorum. Yanıt ne olursa olsun, bana gö- re kıtap yeniden yazılmah." Kitabı yeniden yazmam gerektiğini düşünmüyorum. Zi- ra kavramları mantıklı ve anlaşılabilir bir biçımde ortaya koydugumu ve yaptığım tarihsel analizin de "doğru"ve "tu- tarlı" olduğunu düşünüyorum. Ancak gerek üslubundaki in- celik ve gerekse sözünü tutma konusundaki duyariılığı ne- deniyle Sayın Bahri Zengin'e bir yanıt vermem gerekiyor. Fakat aradan bunca zaman geçtikten sonra, çok aynrrtılı bir yanıt vermenin de pek mümkün olamayacağını düşü- nüyorum. Sayın Bahri Zengin şöyle yazıyor: "... Evet, zorbalığa, kaba kuvvetekarşıyız. Diyelim kihiç- birzohama olmadan bir toplum, özgür iradesiyle seçimi- ni Tann buyruğu lehine kullandı. Öyleya, birtoplumun sıs- tem seçimi Marksizm, kapitaiizm, Kemalizm olabileceği gi- bi, Tann buyruğu da olabilir. Peki o zaman, yani Tann buy- ruğu halkın iradesiyle örtüştüğü zaman ne olacak? Halk Tann buyruğunu benimsedi diye, ipe mi çekilecek geçmiş- te olduğu gıbı? Bu sorunun uç değil, iki yanıtı vardır: Evet veya hayır. Evetyanıtı halk ıradesinı hiçe sayan, açık bırzorbalık de- mekolur. O zaman laiklik eşit halk iradesi yerine, laiklik eşıt zorbalık sonucuna vanlır ki Sayın Ateş'in bunu kabul et- mesi bindiği dalı kesmesı demektir." Türk halkının geçmişte özgür iradesiyle "din devleti" le- hine seçimini yapmış olduğunu sanmıyorum. Zaten geç- mişte halkımıza özgür iradesiyle beliriemek üzere herhan- gi bir şey sorulduğunu da sanmıyorum. Kimse, bunun bir tek örnegını gösteremez. Her zaman birileri "Halkımızböy- le istiyor" ifadesinin arkasına sığınmışlardır. Halkımızın ne istediği ise, çoğu zaman "meçhul" kalmıştır. Laikliği bir kez daha tanımlayalım: "Laiklik; bir toplumda yönetenlerin, yönetme yetkisini Tann buyruklannın dışın- da bir kaynaktan elde etmelen" demektir. Yanı laiklik de- mokrasiyle tam anlamıyla örtüşür. Ve her laik düzenın de- mokrasi olmamasına karşılık, her demokrasi laık olmak zo- rundadır. Laik bir toplumda bireyler, kendi kaderleriyle ilgili karar- lan kendileri alırlar. Özgürdürler. Ama bu özgürlüklerinin bir sının vardır. Aynen bıreysel özgürlüklerin de bir sının oldu- ğu.gibi. Özgürlük, "Bir insanın, başkalannın özgürtüğünü kısıtla- maksızın istediği şeyleri yapabilmesi" demektir. Görülece- ği üzere buradaki sınır, başkalannın özgürlüğüdür. Toplum- sal özgürlükler de aynen siyasal özgürlükler gibidir. Baş- kalannın siyasal vetoplumsal özgürlüklennı kısıtladığınız an- da demokrasi dışına düşersiniz ve direnme hakkı dogar. Demokrasi sadece "çoğunluk rejimi" degildir. Hattatam aksıne demokrasi "azınlık rejimidir". Zira demokrasinin te- mel koşulu "azınlıklann da devletin koruyucu kanatlan al- tında vartığını sürdürebılmesi ve iktidara talip olabilmesi- dir". Bu özelliği, demokrasinin en erdemli yanlanndan bi- ridir. Bir demokraside kararlar, çoğunluk iradesiyle ve çoğun- luğun arzuları doğrultusunda alınır elbette. Ama çoğunluK kendınden farklı düşünenlerin haklannı ortadan kaldırma- yı arzu edemez! "Herkes kendi hukukunu yaşasın" demek de yetmez. La- ik olmayan bir Islam toplumunda, farklı dinlerden olan in- sanların bu alanda görecelı bir özgürlükleri olduğunu bili- yoruz. Ama kendini Müslüman olarak tanımlayan insanla- nn, Müslümanlığı "kendiistedikleribiçimde" yaşamahak- lan yoktur. Müslümanın nasıl yaşaması gerektiğinin karan- nı "birileri" alır. Artık bu yetkiyi kimden almışsa... Laiklik özgürlük demektir. Gündelik soaınlann çözümün- de inanç yerine aklın ön plana çıkanlması demektir. Ve Sa- yın Bahri Zengin ne derse desin, "Laiklik" kitabım doğru- dur ve "yeniden yazılması" değil, "dikkatle okunması" gerektir. ALEVtLERE YÖNELİK SALDIRILARIN SOx\ HALKASI Kahve tarama, 12 Eylül öncesi sık sık yaşanırdı HALİL NEBtLER Gaziosmanpaşa'da 12 mart gecesi başlayan olaylar. son yıllarda Alevi yurttaşlara yöneltilen saldın ve karalama kampanyalannın son halkası: kahvehanelere yönelık saldın ise 12 Eylül 1980 öncesinde sık sık yaşanan eylem biçiminın yıllar sonra yaşanan ılk örneği oldu. Artık neredeyse unutulan "kahve tarama" eylemleri. 12 Eylül öncesinde ülkücülerin en çok başvurduğu yöntemlerdı. Cumhuriyet tarihimizde, Alevilere yönelık kitlesel katliam denemelen, 1960'larda Fethiye Ortaca olaylanyla başladı. Malatya Belediye Başkanı Hamit Fendoğiu, gelıni ve torununun bombayla öldürülmeleri üzerine 19Nisan 1978'de çıkan olaylar, bu yolda önemli bır kilometre taşı oldu. Olaylarda 100'ün üzerinde işyeri tahnp edilirken dört kişi öldü. Aynı yılın eylül ayı başlannda benzer bir senaryo Sıvas'ta sahneye konuldu ve ölülerle yaralılar tarihin sayfalanna geçti. Cumhuriyet tanhine Kahramanmaraş katliamı olarak geçen 23/25 Aralık 1978 olaylannın ilk iki gününde 105 kişi öldü, 176 kişi yaralandı, 210 ev ve 70 kadar işyeri yakılıp yıkıldı. Bunlar resmi rakamlar. Resmi olmayan rakamlara göre gerek ölü sayısı, gerekse yakılıp yıkılan yerler çok daha fazlaydı. Kahramanmaraş katliamı, amacına ulaştı ve olaylann üçüncü gününde, 26 Aralık 1978'de 13 ilde birden sıkıyönetim ilan edildi. O güne kadar. MHP Genel Başkanı Alpaslan Ttirkeş her fırsatta sıkıyönetim istiyor ve askerleri göreve çağınyordu. Bir başka kitlesel katliam. Çorum'da 4 Temmuz 1980 günü başladı. Camilerden çıkan şenatçılar ve ülkücüler. Alevilere saldırdı. 10 Temmuz 1980 günü ölü sayısı 26'yı buldu. Olaylar yüzünden 600 aıle Çorum'dan göçmek zorunda kaldı. Bu olayı ıkı ay sonra 12 Eylül askeri darbesi ızledı. Alevilere yönelik saldınlar daha sonra da durmadı. Zaman gazetesınin bulmacasında "sapık bir mezhep" olarak Alevilığin soruknası, HBB telev izyonundakı tartışma programında eskı bır müftünün Alevilere hakaretleri, j;anşma programı sunucusu Güner Umit'in Alevileri hedef alan "ensest" gafı(!), bu kesime karşı ideolojik saldınlar olarak sıralandı. Kitlesel yok etme planı ise 2 Temmuz 1993 günü Sıvas'ta uygulandı. Madımak Oteli'nde toplanan sanatçı ve aydınlar. gericiler tarafindan yakıldı. Son olayda, katliam için yıllardır uygulanmayan "kahve tarama" yöntemı uygulandı. Kahve tarama yöntemi, 12 Eylül öncesinde yıllar boyunca ülkücü kesim tarafindan ısrarla gerçekleştirildi. Ankara'nın Balgat semtınde 11 Ağustos 1978 gecesi taranan dört kahvede dört kişi öldü. 11 kişi yaralandı. Bu olay "Balgat katliamı'' olarak bılinıyor. Bir başka önemli olay, 16 Mayıs 1978'de, yine Ankara'da gerçekleşti. Etlik'teki bir kahvehaneyi basan ülkücüler, buradaki altı kişiyi öldürdüler. Aynı yöntem Istanbul'da, Ankara'da. Yozgat'ta, Adana'da, Elazığ'da, Manisa'da ve birçok kentte defalarca uygulandı. Ferhat Tüysüz gibi namlı ülkücüler, bu tür eylemlerle adlannı duyurdular ADNAN VARINCA R E S I M S E R G İ S İ 14 M a r t - 7 N i s a n 1 9 9 5 Y A P I KREDİ - . SANAT GALERİSİ Kıbrıs Şehıtlerı Cadflesı 1443 Sokak 46 AlsancaK 35220 Izmır Telefon: (232) 463 56 28 YAPI^KREDî S A L I T O P L A N T I L A R I DEMOKRASİ VE ANAYASA TARTIŞMALARI DEMOKRASİ KÜLTÜRÜ (Bir Yaşam Biçimi Olarak Demokrasi) Yöneten Zafer Uskul Konusmacılar Ercan Karakaş, Etıen Mahcupyan 14 Mart 1995 Saat: 18.30 ^API KREDİ Kİ' LT L R M E R K E Z İ Yapı Kredi Sermet Çifter Kütüphanesl Istıklâl Caddesi 285 Beyoğlu 80050 Istanbul Telefon (212) 252 47 00/441 - 245 20 41 Salı Toplantılan 'nı, isteyen herkes ucretsız olarak ızleyebılır. YAPINTKREDi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle