29 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4- 14MART1995SALI OLAYLAR VE GORUŞLER Çağdaş ve nitelikli hekimlik Herkese gereksindiği düzeyde, yeterli, eşit ve ulaşılabilir sağhk hizmeti için; hekim üretkenliğinin saygı gördüğü \ hekim emeğinin karşıhğının verildiği bir ortam için 14 Mart'lan kutluyoruz. Prof. Dr. M. ZEKÎ KARAGÜLLE lstanbul Tabip Odası Başkanı ve T oplumlann örgütlenme- lerinde sağhk. sağhklı yaşam hakkı, sağhk hiz- metleri ve hekimlik mes- leği önemli ve vazgeçil- mez bir yer tutuyor. Sağ- hk, doğrudan yaşamla bağlantıh bir ol- gu. Ama toplumsal, ekonomik, kültü- rel gelişmişlik ve mutluluğun da "ol- mazsa oünaz" koşulu. Bu yüzden sağ- hk, tüm toplumsal yapı ve kurumlann ilgi alanında yer alan bir olgu. Belki de sağhk, toplum bireylerinin yaşam ka- litesinin en gerçekçi göstergesi. Bir toplumda hekimlere verilen değer ve önemin. o toplumun sağlığa gösterdi- ği özenle koşutluk (paralellik) göster- diğini de bıliyoruz. Hekimlik, insanlık kadar eski bir meslek. Hekimler insanlık tarihi bo- yunca 'insan ve sağlığı denklemi'nde temel katalizör görev i gördüler. Bu gö- rev bugün de sürüyor. Başka hiçbir meslek yok ki hekimlik kadar insana yakin olsun, hekimlik kadar insancvl olsun, hekimlik kadar insanlık idealle- rine uyumlu olsun. Toplumsal tarihin her önemli döne- mecinde hekimlerin ön planda yer al- masının nedeni, belki de bu sıraladığı- miz gerçeklerde yatıyor. Örneğin 14 Mart geleneğini ele alalım; Istanbul'da bilimsel tıp okulunun açıhşını 1827"de 14 Mart günü Saraç- hane'de Tıbbiye-yi Amirane Cerrahha- ne'nin açılışma bağhyoruz. Işgal altındakı fstanbul'da 1919'da bir grup yurtsever ve ulusal bağımsız- lıkçı hekim, 14 Mart gününü kutluyor. Amaçlan emperyalist işgali hekim onuruyla protesto etmek. Cumhuriyet döneminde "resmi" tıp bayramlan, önceleri 14 Mart daha son- ra 12 Mayıs günlennde zaman zaman kutlanıyor. 12 Mayıs 1400'de Bursa'da ilk Türİcçe tıp eğitimı başlıyor. tkinci Dünya Savaşı yıllarında 1935'te Nusret Fişek öncülüğünde ls- tanbul Tıp Fakültesi'nde Çapa'da bu kez yine savaş karşıtı ve bağımsızlıkçı bir içerikle 14 Mart kutlanıyor Hekim- lerin ülkemiz yaşantısındaki öncü-ör- nek rolü bir kez öne daha çıkıyor. I937'de 14 Mart yeniden resmen Tıp Bayramı olarak ilan ediliyor. 70lerin ikinci yansında, TTB, Erdal Atabek'ın başkanlığında 14 Mart'lan kaynağında var olan öze belki de en uygun bıçimde, "Sağhk Haftası" ola- rak kutlamaya başlıyor. Bu haftalarda hekimliğe yaraşır programlar düzenleniyor. Halk sağlı- ğı, hekimlik mesieğı. tıp eğitimi ve ül- ke saglık hizmetleri üzerine toplantılar düzenleniyor. Sorunlar masaya yatın- lıyor, tartışılıyor, çözümler üretiliyor. Aynca, paramedikal programlarla haf- ta zenginleştiriliyor. Giderek 14 Mart sağhk haftaları programlan gelişiyor, yetkinleşiyor v e gelenekselleşiyor. Bu yılki 14 Mart sağhk haftası prog- ramını da bu gelenek çerçevesinde oluşturmayaçalıştık. Hekimlik onuru- na yakışır bir 14 Mart haftasını yaşa- mak. uğraşlanmızda bize güç \erecek. Bu haftayı düzenlerken ve yaşarken hekimlik onuru ve saygınlığımızdan başka bir dayanağımız yok. tyi hekim- lik yapmak istiyoruz: * Herkese gereksindiği düzeyde. ye- terlı eşit ve ulaşılabilir sağhk hizmeti için 14 Mart'lan kutluyoruz. * Hekim üretkenliğinin saygı gördü- ğü ve hekim emeğinin karşılığının ve- nldiği bir ortam için 14 Mart'lan kut- luyoruz, * Mesleğimizin başından sonuna, ni- telikli yetkin ve sürekli bir tıp eğitim or- tamı için 14 Mart'lan kutluyoruz. * Bağımsız, özgür düşûnceli ve de- mokratik bir toplumda, hekimlik yap- manın değerini bilerek 14 Mart'lan kutluyoruz. * Sağhk hizmetlerinde gerçekten ulusal bir politikanın geliştırilmesinde her alan ve düzeyde bız hekimlerin ve meslek örgütlerimizin söz sahibi olma- sı için 14 Mart'lan kutluyoruz, * Sağhk hizmetlerinin yönetimi ve hekimlerin atamalannda ve her türlü hekimlik uygulaması değerlendirilme- sinde özerk ve demokratik yöntem ve kurumlar ve bunlara yeterli ve etkın hekim katılımı için 14 Mart'lan kutlu- yoruz, * Çağdaş bir sosyal-hukuk devleti ile çağdaş ve nitelikli hekimlik ortamı ve bunlan besleyen toplumsal-ekono- mik koşullar için 14 Mart'lan kutluyo- ruz. Öte yandan, 14 Mart günü kutlama- larında bizlerin hekim örgütü olarak ülkemiz sağhk panoramasını resimie- me (anlaşıhr ve etkileyici bır biçimde betimleme) görevi de bizi bekliyor: * Kişi başına yılda ancak 2.500.000 TL, yani 50 dolar sağhk harcaması ya- pabiliyoruz. Bununla utanç duymamız gerekirken. bu gösterge üzerinden si- gortasız 20 milyon yurttaşımıza sigor- ta primı faturası çıkarmaya çalışıyo- ruz. * Birinci basamak sağhk hizmetle- rinin yetkin ve çağdaş bır modelini (sosyalizasyonu) 30 küsur v ıldır uygu- la(ya)mazken, aile hekimliği adı altın- da "tartışmalı" bir birinci basamak modelini "her derde deva" olarak öne sürebiliyoruz. Üstelik, birinci basama- ğın yükünü tüm olumsuzluklara karşın omuzlannda taşıyan pratisyen hekim meslektaşlanmızı sağhk sistemimizin "kamburu" ilan edivoruz. * Yeni tıp fakülteleri açmada, daha doğrusu bir gecede kondurmada (gö- rünmez ellerimiz) beceriyle (maharet- le) çahşırken, bizlerin yıllardır "dili- mizde tüy biterekT 'behrttiğimiz görüş- lerimız bir yana, ama görünen "en ege- men" elımizi oluşturan TBMM'nin ha- zırladığı tıp eğitimi raporunu dahi sü- men altı ediyoruz. * Hastanelerimizdeki bürokratik. merkeze bağımlı yönetim, hantal ve ve- rimsiz işleyiş-ve niteliksiz hizmet üret- me başhklan altında toplayabileceği- miz sorun ve olumsuzluklan, işletme ve özelleştirme sihirli sözcüklerine ha- vale ederek çözmeye kalkışıyoruz. * Uzmanhk eğitiminde ve mezuniyet sonrası sürekli eğitimde TTB'nin ve uzmanhk derneklerinin konuya sahip çıkarak özellikle son bir yıldır yürüttü- ğü sorumlu, kararlı ve üretken çalış- malannı görmezlikten gelerek yeni uz- manhk tüzüklerini bize uymayan bır hızla yasallaştırmak istiyoruz. * Sağhk alanında hemen hemen her konuda yetişkin. deneyimh, sorumlu ve sağduyulu uzmanlanmız, bilimsel ve mesleksel kurum ve örgütlenmele- rimiz varken. onlan ya hiçe sayıyonız ya harcıyoruz ya da yanlış istihdam ediyoruz. İnsanlık tanhının Isa'dan (milattan) sonraki üçüncü binyılına beş kala dö- nüp bir kendimize bakmak, özeleştiri yapmak. tutum ve davranışlanmızi de- ğiştirebilmeyi başarmamızgerekmiyor mu? Bu ülke bizim değil mi? Türk hekimliği. Dr. METE TAN Eski Sağhk Bakanı B ugün, 14 Mart 1827 Çarşamba günü refor- mist padişah II. Mah- mut tarafından kurulan ve çağdaş tıp bilimine erişebilmek için eğitim vermesi amaçlanan tıp okulunun 168. yıldönümüdür. Bu nedenle her yıl 14 Mart'lan tıp bayramı olarak kutlamak- tayız. Asiında hastalara şifa verme düşün- cesi insanın yaratılışı ile yaşıttır. Çin'de M.Ö. 5000 senesine varan geleneksel Çin tıbbından söz edilmektedir. Eski Türkler'de, tıp o çağlara göre çok ileri- de idi. Türkler hekime otacı derlerdi, 10. yüzyıldan bu yana Ebubekir Raâ, Uzlukluoğlu Farabi, Ebu Reyhan ve tb- , nlSina gibı büyük Türk hekimleri dün- i yaya ün salmışlardır. .Şelçuklular v&Osmanhlar'ın ilk de- virlerinde de tıbba çok önem verilmiş ve çok ileri bir düzeye eriştirilmiştir. Anadolu'da ilk tıp medresesi Kılıçars- lanın kızı Gevher Nesibe Sultan tara- fından 1206'daaçılmış.ttr. Osmanlıdev- letinin çöküşe başlaması ile birlikte, maalesef tıp alanında da Avrupa ülke- lerine göre bir gerileme başlamıştır. Iş- te Tıphane (Mektebi Tıbbiyeyi Şaha- ne), başında büyük tıp adamt Hekim- başı Mustafa Behçet ve öğretim kadro- sunda Kınmlı Aziz, Remzi Servet, Ne- dinı ve tbrahim Lütfi paşalar gibi güç- lü biröğretıci kadrosuyla birlikte Türk tıbbını Avrupa'daki çağdaş tıp düzeyi- ne çıkarmak için açılmış, bunda da ba- şanh olmuştur. Tıp ocağı. bu asil kucak. yıllardır yurdumuzda yalnız kanayan yaralan değil. sosyal ve siyasal yaralan da sar- mayı bilenler yetjştirmiştir. Hükümet- lere başkanhk yapanlar. senato başkan- lan, birçok bakanhklarda görev yap- mış değerli bakanlar. TBMM başkan- vekilleri, çok değerli milletvekilleri ve dünyaya ün salan bilim adamları ile devlet adamlannın coğu hep bu ocak- tan feyz almışlardır. Bilhassa yakın tarihimizde bildiği- miz gibi, hürriyet aşkı ile sultanın kar- şısına dikilen tıbbiyeliyi, bu vatan ve özgürlük mücadelesinden hiçbir güç vazgeçirememiştir. Ayaklanna taş bağ- lanıp Sarayburnu" ndan denize atılmak, zindanlara tıkılmak. çöllere sürülmek, tıbbiyelinin ne idealini söndürmüş, ne de onu sindirebilmiştir. Ittihat ve Terak- ki hareketinin içinde olan birçok tıbbi- yelı, 1908 Meşrutiyeti'ninilanındaçok önemli rol oynamıştır. Balkan Harbi'nde, Çanakkale'de, Şark cephesinde, Irak (K.ütül-Ammare) cephesinde, Suriye'de. Trablus'ta ve Kurtuluş Savaşınuz'da kahraman Türk hekiminin yaptıgı hizmetlertarihe geç- miş, birçok hekim şehitlerimizi de o topraklarda vatanı için bırakmıştır. Gö- rev düştügünde, ulusunun sağlığı için her türlü fedakârhktan çekinmemişler- dır. Aradan 168 yıl geçtikten sonra. yine sağhk hizmetleri yerine oturtulamamış ülkemizde bir 14 Mart'a daha girme- nin hüznünü de yaşıyoruz aynı zaman- da. Hâlâ, 'sağhk politikası ne olmalı- dır' diye kişilere göre değişen görüşler ortaya atıyoruz, 168 yıhn ülkemize ge- tirdiği çok derin değişikliklere karşın, demek ki hâlâ özlenen sağhk hizmeti düzenine ulaşamamışız, bunda hepi- mizin derece derece kusurlu olduğu da bir gerçektir. Bir ülkenin sağhk politikası, o ülke- de yaşayan hekimlerin sosyal ve eko- nomik durumlannın ne olduğuna göre ölçülür. Devletin hekimine verdiği sos- yal ödemeler, o ülkede hekime verilen değerle eşanlamlıdır. Üzülerek belirt- mek isterim ki, bugün hâlâ ülkemizde serbest hekimlerin hayat gûvenliği olan ekonomik gûvenliği, halktan alacağı ücrete bırakılmıştır. Kamu hekimleri ise aldıklan ufak bir meblağ karşısında, aşın hasta bakarak fazla iş gücü haline getirilmiştir. Ser- best çalışma ve özel sağhk tesisleriyle büyük kazançlar temin etmiş bir kısım hekim, genel durum hakkında bize fı- kir veremeyecek istisnalan teşkil eder- ler. Bu durumda halkımız sağhk hizmet- lerindeki her aksakhğı hekimden bil- mekte, hekimler ise kırgınlık ve ümit- sizlik içinde çahşmaktadır. Onun için hekim; halkına karşı tüccar, devletine karşı da fazla iş gücü olmaktan kurta- nlmahdır. Bu duygular içinde. 14 Mart Tıp Bayramı'nı kutluyor, ulusumuza sağhk ve Türk hekimine başanlar diliyorum. PENCERE Failler Meçhul Değil... Basında çıkan haberler şöyle: "Gaziosmanpaşa Gazi Mahallesi Ismet Paşa Caddesi ûz&- rinde çoğunlukla Alevi yurttaşlann gittiği beş kahve ile bir pastane, kimliği belirienemeyen kişilerce otomatik silahlarla tarandı." • Kimlik nedir?.. ' • Iki türlü kimlik var.. Birincisi: Kişiyi beliıierne olanağını sağlayan "adı, soyadı, doğum tarihi"n\ içeren kimlik... Ikincisi: Kişinin ayırt edici özelliğini sağlayan kimlik ki iç tçe geçmiş niteliklerden oluşur: Kişi hangi ulusa bağlıdır?.. Han- gi dine inanır?.. Hangi mezheptendir?.. Hangi grubun içinde yerini alır?.. Hangi partinin, sendıkanın veya tarikatın üyesi- dir?.. Yasa) ya da yasadışı hangi örgütun adamıdır?.. Bunun gibi daha birçok soruyla ortaya çıkan kimlik, kişiyi adından ve soyadından daha çok bize tanıtır. Kimliği ikinci anlamında düşündüğümüz zaman, Gazios- manpaşa'da, bir güzel pazar günü kahvede oturan, dostiuk eden, söyleşen ınsanları otomatik silahlarla tarayanlann kim- likleri "meçhul" mü?.. Hayır... Katillerin adını, soyadını bilmeye gerek var mı?.. Kimlikleri belli değil mi?.. • Şeriatçı kesimi, bu gibi durumlarda, cinayetleri sis perde- siyle örtmek için, saldınyı Islamcıların değil, Türkiye'yi karış- tırmak ısteyen "meçhul" odakların düzenlediğini söyler. Vak- tiyle devletin başında bulunan kişinin bu yoldaKi sözü hiç unu- tulmamıştır. - Bana 'milliyetçiler cinayet işliyor' dedirtemezsiniz!.. Oysa cinayet. her mezhepten ve meşrepten kişilerce işle- nebilir; cinayetin dını, imanı, milliyeti, sağı, solu yoktur. Bir toplumda yıllardan beri süregelen yatırımlarla çelişkiler derin- leştirilmiş, insanlar arasındakı düşmanlıklar körüklenmişse, bir kibrit çakımıyla ortalık alevlenir. Sıvas'ta 37 aydını, sanat- çıyı, yazan, insanı diri diri yakanlar kimlerdi?.. Kimliği belirienemeyen kişiler mi Sıvas'ta insanlan diri diri yaktılar?.. Terör, sağdan, soldan, şeriatçıdan, solcudan, Kürtçüden ya da Turkçuden gelebilır; belki de bır yabancı devletin gizli servisi de bu işin içindedir. Temelde ne değişir?.. Hiç!.. • 27 Mayıs devrimiyle, Türkiye, demokrasiye açılır gibi ol- muştu; 1961 Anayasası sendikacılığı özendiriyordu; bilim ve sanatta özgürlükleri savunuyordu, planlı kalkınmayla sanayı- leşmenin önünü açıyordu... s Ne oldu: "Bu anayasayla devlet yönetilemez, bu anayasa lüks" di- kanadına kuvvet verdi. 1980'den beri sanayileşme rafa kaldı- nlmıştır; çok partili rejim, emek ile sermaye çelişkisine değil, etnik ve mezhepsel çelişkilere oturtulmak isteniyor; siyasal partilerin çoğu, tarikatlann tekkelerine dönüşmüştür. 21'inci yüzyıla 5 kala, sendikalarla, partilerte, demokratik kitle örgüt- leriyle değil, tarikat ve mezhep örgütleriyle siyaset yapılıyor. • Alevi yurttaşlan otomatik silahla tarayan terörcülerin kimli- ğini saptamak istiyorsanız, çok çabaya gerek yok, suçun iş- lendiği yere bakalım: llcesi: Gaziosmanpaşa!.. Mahallesi: Gazi!.. Caddesi: Ismet Paşa!.. Öidürülenler bu yörede yaşıyorlar; ötdürenlerin taradıklan yurttaşlann kimlikleri belli! Katillerin kimlikleri de apaçık orta- da değil mi?.. — ;.*.-)|rrT/ fir. P I M A P E N 6 0 0 0 Y A L I T I M A M Ü K E M M E L B A K I S A C I S I r iı Pimapen 6000 Serisi'nin Tüm Yalıtım Değerleri Avrupa Standartlarındadır. • Genisliği 60mm, dış duvar et kalınlığı 3mm olan kasa ve kanat profillerinin her ikisi de 3 odacıklıdır. 1 Zengin cam çıtası çeşitieri ite 4mm'den, 30mm'ye kadar cam takma yuvası elde edilir. Böylece her türlü iklim koşuluna uygun tek cam, ikili üçlü izolasyon camı ve pano uygulaması yapılabilir. • Boyutlan pencere ebarlarma göre def* ispanyoletleri, tam u« kapama ve kavrama sağlar. ' • Kasa ve kanat profil- lerinde yer alan iç ve dış EPDM contaları, özel olarak geliştirilmiştir. Bu, kusursuz yalıtımın en temel özelliğidir. • Özel olarak dizayn edilmiş su tahliye kanalları, en kötü havada bile suyun içeri gtrmesini engeller. • Degişik sertlikte dizayn edilmiş EPDM cam contaları, camla tam bir bütünlük ^~ ıı önler. I PIMAPEN 6000in Isı Geçirimsizlik Değeri, Avrupa Bina Isı Yönetmeliklerinde kullanıtan Isı Geçirimsizlik Katsayısı'nın (K) altındadır. Pimapen 6000, üstün özeilikleriyle f T ^ üikemiz bina ısı yönetmeliklerine yeni • ; boyutiar getirecek bir seridir... Yüksek yalıttm değerleriyle yakıt rüketimini yarı yanya azalhr. Bu özeiliği ile Pimapen 6000, hem I hava kirliiiğini önler, hem oiie bütçenize katktda bulunur, hem de ülkemiz ekonomisine... Pimapen 6000 Serisi, pencere ve gerçekleştirmek amacıyıa, en ince ayrınhsma kadar, Pimas tarafından sizin için geiişfiriimiş yeni bir seridir. Yalıtıma mükemmel bakıs acısını getiren, Pimapen, 6000 Serisi tüm Pimapen Yetkıli Satıcılan'nda. Mutlaka tanısın. 6OOO SERİSİ jmidüt. PİMAŞbi' ENKA Hi>
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle