Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14MART1995SALI
12 DIZIYAZI
Siyasete asker damgası27 Mayıs darbesinin sayısız
nedenleri vardır. Bu nedenlcr
yurttaşlann ekonomik, sosyal,
politik. psikolojik ve aile\i du-
rumlanna göre değişiklikler
gösterir. Fakat yaşananlar \e
araştırmalargöstermiştir kı. as-
keri darbelerçoğunlukla kapita-
list ülketerle sıkı iltşkiler içinde-
ki ülkelerin kaderidir. Osnıan
Ulagay'ın 1978 >ılındaki'4
Diin-
yamızida Askeri Yönetim Soru-
nu" başlıklı araştırmasında.
1958-78 arasında 56 ülkede 143
askeri müdahale olduğu \ e bun-
lardan 102'sininamacınaulaştı-
ğı belirtiliyor Ulagay. araştır-
masında şöyle demektedir:
"Coğrafı dağılımına baktığı-
nıızda.çoğunlukla kapitalistdö-
nüşümlerini tamamlamış iilke-
lerie sosvalist-komünist rejimle-
ri benimsemiş ülkelerin \er aldı-
ğı bölgelerin, müdahaîelerden
araımış böigeler olarak belirdi-
gi görülüyor. Örneğin, kuzev
Amerika ve Okvanusya'da aske-
ri müdahale olgusuna raslan-
mazken, 28 Avrupa ülkesinden
de yalnızca 'çevre' ülkesi konu-
mundaki Yunanistan ve Porte-
kiz'de askeri müdahale olmuş-
tur. Buna karşılık Afrika ve l.a-
Darbeler ve
Darbeciler
NECDET ONUR
tin Amerika'daki ülkelerin ço-
ğunluğu. Ortadogu ve Asva'da-
kilerin ise \an\a vakını askeri
müdahale olgusu \aşamıştır."
Llagav askeri müdahalelcrlc
Kışi Başına Düşen Milli Gelir
(KBMG) ılişkisi konusunda da
şunlan söylüyor:
Milli gelir ve darbe
"1958-78 \ılları arasında Kişi
Başına Milli Gelir dü/e\ i > ü/ do-
lann altında kalan ülkek'rin >ü/-
de 68'inde askeri müdahale ol-
duğu. buna karşılık KBMG dü-
• 12 Mart'tan 12 Eylül'e kadar uzanan zaman sürecinde Türk
Silahlı Kuvvetleri'nde "Vatanı ve rejimi kurtarmaya"
soyunanların cunta oluşturma girişimleri 1963'lerde başlamış,
1965'te "Tepeden İnmeciler" ve "Demokratik Devrimciler"
bölünmesi olmuş, 12 Mart'taki tasfiyeden kurtulanlar da 12
Eylül'ü gerçekleştirmişlerdir.
• Askerlerin üstünlükleri olduğu gibi bazı zaafları da vardır.
Örneğin, meşruiyet yanları zayıftır, ülkeyi yönetme konusunda
teknik bilgileri yetersiz ve hazırlıksızdırlar. Fakat bunun yanında
askerlerin örgütlenme ve dayanışma düzeyleri çok yüksektir ve
ellerinde silah üstünlüğü vardır.
zeyi bin doların üzerindeki ülke-
lerde darbe nranının \ ü/.de 3"te
kaldığıgörülüvor. Buarada 100-
2(M) dolar gruhunda y ü/de 58 ve
200-500 dolar grubunda > ü/de
39'a düşen müdahale ııranının.
500-1000 dolar grubunda >eni-
den > üzde 47've fırlaması dik-
kati cekiyor.**
Artık hcpımiz biliyoruz ki.
ABD içın çıkar ılişkileri olduğu
ülkclerdeki rejımın önemı vok-
tur. ABD içın önenıli olan. o ül-
kcde ış başında bulunanların
kullanılıp kullanılamayacağıdır.
Rejimın adı ne olursa ol>ıın. her
ülkede mutlaka iç ve dış güven-
liğı korumakla görevli Mİahlı
güç \ardır. ABD. ekonomik yar-
dııııla >iyasal kadrolar. .ıskeri
vardımla da askeri kadrolarla
ilışki kurar. Bugün Türk Silahlı
kuvvetlen'ninüstkadcmclcrin-
de olup da ABD'de eğitim gör-
memiş. madalvaalmamış.ödül-
lendirilmemiş subay hcmcn he-
nıen yok gibidir.
Burada bir küçük parantez
açıp dönüyoruz yiııe ABD'nin.
27 Mayıs darbcsindekı tartışı-
lan etkısine. Osman l lagav
"Dünvamızda Askeri Yönetim
Sorunu" araştırmasında bu ko-
nuda şunları yazıvor:
"Uzun süre ABD çıkarlannın
Ortadoğu*daki bekçisi Mende-
res'in, bu kez umduğunu bula-
mavmca Rus\a\a yönelmesi
olasılığı ABD yöneticilerini dü-
şündürüvor. İç politikada da
sertliğe ve zorbalığa vönelen
Menderes'in ikinci bir Nasır ol-
masından duyulan kaygılar gi-
derek artıyordu.
Tüm bu etkenler. subaylar
arasında müdahale eğiliminin
giderek >a>gınlaşmasına >ol aç-
mıştır. 27 Ma\ıs sonrasında va-
'68 kuşağı ve 12 Mart I ORAL ÇALIŞLAR
MahirlerMaltepe'denkaçınca...
1971 yılının Kasım ayıydı.
Ankara'nın kuru soğukları
yeni başlamıştı. Mamak As-
ken Cezaevi'nde ise ısı her za-
man 3-4 derece daha düşük
oluyordu.
Cezaevindeki koşullar da
giderek sertleşiyordu.
TBMM'den siyasi tutuklulan
da asker kişi sayan kanun çı-
kınca,Cezaevı MüdürüSaldı-
raner"e gün doğmuştu. Artık
aylardırdüşündüklerini uygu-
lama zamanı gelmışti. Koğuş-
lara bir genelge yavımladı. Bu
genelgeyle. günde iki kez ya-
pılan sayım 3'e çıkanlacak.
saçlar asker gibi tıraş edile-
cek. sayımlar sırasında asker
komutuyla selama durulacak.
tıpkı orduda olduğu gibi astın
üste ıtaati temelinde birdisip-
lin yaratılacaktı. Aralannda
profesörlerin de bulunduğu si-
yasi tutuklular. cezae\ i göre\ -
lisi erlere bile "Komutanım"
diye hitap etmek zorunda ola-
caklardı.
'Asker kjşi'ye is>an
Bu genelge bardağı taşırdı.
Öne sürülen genelge kabul
edılemezdi. Katı disiplın is-
tekleri orada durmayacak. si-
yasi tutuklulan boyun eğdir-
meye yönelen bir eziyete dö-
nüşecekti. Çünkü bu saldınla-
rıtı altında sol düşmanı. de-
mokrasi düşmanı örgütlü bir
çaba yer alıyordu.
Genelge. siyasi tutuklular
tarafından reddedilince bir
grup askerle albay içen girdi.
Ve saldınnın ilk işaretlerini
verdi.
Bunun üzerine cezaevinin
en kalabalık iki koguşunda
bulunanlar, koğuşlann kapısı-
nı kapattılar ve arkasına ran-
zalan dayadılar. Bu eylemin
adı cezaevi koşullarında is-
yandı. Mamak'ta isyan başla-
mıştı. Askeri cezaevlerinde si-
yasilerin çıkardıgı ilk isyandı
bu. İsyanın başlamasının he-
men ardından Ankara Sıkıyönetim Ko-
mutanlığı bir bildiri yayımlayarak bizı
teslim oîamaya çağırdı.
Sıkıyönetim yetkilileri kapı\a gelip
bizi kapıyı açmaya ikna etmeye çalışı-
yorlardı. Biz ise. normal tutuklulara uv-
gulanan yönetmeliğin yürürlükte kal-
masını, baskıcı ve hiçbir mantığı olma-
yan "asker kişi" uygulamasından vaz-
geçilmesini istediğimizi söylüyorduk
Direnişle birlikte cezaevinin dığer
bölümlerinde kalan arkadaşlanmızla da
ilişkilerimiz kesilmişti. Deniz G^zmiş
ve arkadaşlarıyla da irtibatımız kop-
muştu.
Daha da önemlisi. yönetimin verdığı
yemeği almadığımız icin açlık sıkıntı-
sıyla karşı karşıyavdık. Gerçi direnişin
ilk saatlerinde navalandırmaya çıkmış
ve havalandırmaya penceresi olan ko-
ğuşlardan birparçaekmekalmıştık ama
bu. yüz kişilik direnişçi grubunun dişi-
nin kovuğuna bile yetmezdi.
Aynca hemen o akşam askerler lıava-
landırmanın kapısını arkadan zincirle-
diler ve havalandırmaya penceresi olan
koğuşlan başka biryere naklettiler. Di-
ğer koğuşlarda kalan arkadaşlanmızla
son bağlantılanmız da koptu.
12 Mart döneminin gençlik onderlerinden Mahir Çayan (sağda) L laş Bardakcı ile mahkemede.
• Kapı açılır açılmaz, cezaevi yöneticileri ve gardiyanlar
koşarak koğuşlara daldılar. Çok öfkeli ve endişeliydiler. Bizi o
öfkeyle epeyce hırpaladılar. Öfkenin nedenini gece nöbetçisi
gardiyanlardan öğrendik. İstanbul Maltepe Askeri Cezaevi'nde
yatan Mahir Çayan ve dört arkadaşı, bizim isyanı bahane
ederek çıkardıkları isyandan yararlanıp kaçmışlardı.
Havalandırmava teleferik
Direnişi uzun süreli yürütebilmemiz
icin karnımızın ac olmaması gerekiyor-
duveokoşullardabirçaredegöriinmü-
yordu.
O anda bir grup Erkek Teknik Yük-
sek Öğretnıen Okulu öğrencisi olan ar-
kadaşlanmtzdan bironen geldi. Hava-
landırma kapısının zincırlerinı sökebı-
leceklerini ve havalandırmava çıkabı-
leceklerini söylüyorlardı.
Havalandırmaya bakan bir asker gö-
zetleme kulesi vardı ve nöbetçi askerin
gece karanlığında havalandırmada
adam görmesi riskli olabilirdı. Telaşa
kapılan nöbetçinin ateş etmesi biİe
mümkündü.
Bütün risklerine rağnıen bir arkada-
şımızın havaiandırma zincırlerinı aça-
rak dışarı çıknıasına karar verdik. Dış-
B adı verilen ve zıraat takültCM öürcn-
cisi Dev-Genç"li arkadaşların kaldığı
koğuşun duvarları bu havalandırmayîa
bitişikti. Daha önce havalandırmaya ba-
kan pencereler tuğla ile örülmüştü.
Dışan çıkan arkadaşımız bu böliim-
deki arkadaşlarla temas kurmuştu. Zi-
raatliler. tuğlalann bir kısmını sökerek
bize oradan y ardım edebileceklerdi. Gi-
den arkadaşımız bu ışin sürekli olması-
nı sağlayacak bir yöntcm dc bulmtıştu.
Bizim pencerelerden karşı pencerelere
uzanan çamaşır ipleri artık yiyecek ak-
taracak teleferıklere dönüşmüştü. Ak-
şam karanlığıyla birlikte bu teleferik
harekete geçıvor ve bize Dış-B koğu-
şundan ekmekler aktanlıvordu.
Cezaevi yönetımının bizı aç bıraka-
rak pes ettımıe taktiği tutmamıştı. Bi-
zim karnımızı doyurduğumuzdan ha-
bersızbeklıvorlardı.
Günlerböv le geçip gitti. Ancak altın-
c\ gün beklenıediğimiz bir gelışmeyle
karşılaştık. Bir anda cezaevi-
nin çatısını eli silahlı askerler
kapladı. Silahların namlusu
bizim kaldığımız koğuşların
penceresine yönelmişti.
Bu eylem sürerken kapıdan
gür bir >es bizi uyarmava baş-
ladı. Biran önce kapıyı açma-
mızı isteven bu ses, bize beş
dakika süre tanıdı. Eğerbu sü-
re içinde kapıyı açmazsak.
kaynak makineleriyle kapıla-
n keseceğini ve zorla da olsa
içeriye gireceğinı söyledi. Biz
bu sesi tanıyorduk. Cezaevi-
nin güvenliğinden sorumlu
228. Pi>ade Alayı Komutanı
Sabri Demirbağ'ın ^esıydi.
Sert bir karaktere sahip bu al-
bay da solcu düşmanı olarak
ün yapmıştı. Sabn Demirbağ
daha sonra general oldu. Is-
tanbuPda Tuzla Piyade Okulu
Komutanı iken solcu bir gru-
bun silahlı saldınsına uğrava-
rak yaralatıdı ve daha sonra
emekli edildi.
Beş dakika dolar dolmaz
askerler harekete geçtiler.
kaynak makineleri çalışmaya
başladı. Silahlı askerler pen-
cerelere ivice yaklaştılar.
Askerterin öfkesi
Daha fazla direnmenin an-
lamsız olduğu ortaya çıkmış-
tı. Aramızda yeniden kısa bir
değerlendirme yaptık ve ka-
pıyı açmayı kararlaştırdık.
Kapı açılıraçılmaz. cezaevi
yöneticileri ve gardiyanlar ko-
şarak koğuşlara daldılar. Tu-
valetlere. ranzalann altlanna.
duvarlann köşelenne dikkat-
lebakıyorlardı. Etrafı kolaçan
etme işlemi bittikten sonra bi-
zimle ilgilendiler.
Hepimizi sıraya dizdiler ve
tekrartekrar saydılar. Cok öf-
keli ve endişeliydiler. Bizi o
öfkeyle epeyce hırpaladılar
Bir kısım arkadaşımızı da ce-
za olarak piyade alayının di-
siplin adı verilen hücrelerine
kapattılar.
Subaylann neye kızdıklan-
nı bir türlü anlayamıyorduk. Bu arada
ranzalarımızı da aldılar. saçlanmızı bü-
yük bir öfkeyle kestiler.
Öfkenin nedenini gece nöbetçisi gar-
diyanlardan öğrendik. İstanbul Malte-
pe Askeri Cezaev i 'nde yatan Mahir Ça-
van ve dört arkadaşı. bizim isyanı ba-'
hane ederek çıkardıklan isyandan ya-
rarlanıp kaçmışlardı.
Bize destek verdiklerini söyleyen ts-
tanbulclaki siyasi rutuklular. iki gün ko-
ğuşlan kaparmışlar ve bu arada Mahir
Çayan. Cihan Alptekin. Ömer Ayna,
l laş Bardakcı ve Zi\a Yılmaz kaçmış-
lardı.
L'zun süredir kazdıklan tünelden kaç-
mak için uygun birzaman kollayan Ma-
hırÇa> an vearkadaşlan. bizim ayaklan-
dığımızı Ankara Sıkıvönetim Komu-
tanlığı'nın radyodan vayımlanan bildi-
nsinden öğîenince bu fırsatı kaçırma-
mişlar v e bizı desteklediklerıni söyleye-
rek kapılan yönetıme kapatmışlardı.
Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı. bi-
zim de bu volla kaçmış olabileceğimi-
zi düşünmüş. ve paniğe kapılmıştı.
Yarın: Baki Tuğ, Demirel ve
Faik Türün
vımlanan tüm anı ve açıklama-
lar da bunu doğrulamaktadır.
Avdınlar.sivil bürokrasivegenç-
lik gibi o gün için toplumun en
etkin ve sesli kesimlerinin subay-
larla büvük ölçüde görüş hirliği
içinde oİmaları da, siv il desteğin
güçlenmesini sağlamıştır. Ote
vandan, uluslararası konjonk-
tür de böv le bir müdahaleve el-
verişli görünmektedir."
Sonuç olarak 27 Mayıs. ço-
ğulcu demokrasiyi kurumlaştı-
rıp geliştirecck bir anayasa ha-
zırlanmasını sağlamış, mülklü-
gırişimci sınıflann kayıtsız-şart-
sız cgcmen olma iddıalarını sı-
nırlayıcı veçerçevelevici birni-
tclik taşıyan. askcri müdahale
literatüründe kendine özgü bir
veri olan, laik-demokratik-Ke-
malist anlayışı içeren bir hare-
kettir.
Fakat askerlerin üstünlükleri
o'duğu gibi bazı zaaflan da var-
dır. Örneğin, meşruiyet yanları
zayıftır. ülkeyi yönetme konu-
sunda teknik biigileri yetersiz
ve hazırlıksızdırlar. Fakat bu-
nun yanında askerlerin örgüt-
lenme ve dayanışma düzeyleri
çok yüksektir ve ellerinde silah
üstünlüğü vardır.
27 Mayıs darbesini yapanlar.
destek veren aydınlar ve
CHP'nıngenç kadroları ile bir-
likte hazırladıklan anayasa, pek
çok demokratik hak ve özgürlü-
ğü kapsıvordu. Fakat. demok-
ratikleşme. hak ve özgürlükler
konusundakibeklentılerecevap
verilememesı. darbeye destek
veren kesimlerde ve özellikle
orduda albavdan aşağıya doğru
genç subaylarda hayal kınklığı
ve huzursuzluk yaratmıştı.
Ho$nutsuzlar sahnede
Milli Birlik Komitesi'nin dı-
şındaki darbeci subaylann oluş-
turduğu cunta daha radikal ön-
lemler alınmasını isterken. po-
litikacılarla yakın ilişkiler için-
deki Milli Birlik Komitesi üye-
leri. arkalarındaki ordu desteği-
nin giderek erimesinin telaş ve
tedirginliği içindeydiler. 27 Ma-
yıs darbesinde önemli rol oyna-
yan Albay Talat A>demir*in ko-
mutasındakı Harpokulu. cunta-
nın illegal karargâhı görünü-
mündevdi.
\'önetime karşı olan cuntacı-
lar. 27 Mayıs'ın amacına var-
madığını savunuyorve Demok-
rat Parti'nin kurulan yeni parti-
lerle fiilen devam ettiğinin ka-
nıtlandığını ilerı sürüyoriardı.
Bunun için de genel seçim so-
nuçlannı gösteriyorlardı..
Ve Talat Aydemir ile arkadaş-
lan 22 şubatta Ankara "da strate-
jik noktalan ele geçirip. radyo
verici ve istasyonlanna el ko-
yarken. Çankaya Köşkü'nü de
çevirmişlerdi. Darbecilerle hü-
kümet yanlısı kuvvetler arasın-
da yeryer çatışmalar olurken.
İsmet İnönü tarihsel kişiliğinin
ağırlığını koyup kan dökülme-
sini önledi. Emekliye sevk edi-
len Aydemir ve arkadaşlan or-
dudaki etkinlik \e ilişkilerini
sürdürüp. politik ve ekonomik
istikrarsızlığın yarattığı yaygın
olumsuzluğun desteğinde açık
açık 21 Mayıs darbesini hazır-
ladılar. 21 Mayıs darbesi deba-
şarısızlıklasonuçlanmış. Avde-
mir ile Gürcan idam edilmiş, 22
şubat ve 21 Mayıs kadrosunun
tamamı değişık hapis cezaları-
na çarptırılmışlardı.
12 Mart ile ilgili açıklamalar-
dan ve yazılardan anlaşılıyor kı.
12 Mart'tan 12 Eylül'e kadar
uzanan zaman sürecinde Türk
Silahlı Kuvvetleri'nde %
*Y'atanı
\e rejimi kurtarmaya* soyunan-
ların cunta oluşturma girişim-
leri 21 Mayıs'tan bir süre sonra
I963"lerde başlamış. 1965'te
Tepeden İnmeciler" ve "'De-
mokratik Devrimeiler*' bölün-
mesi olmuş. 12 Mart'taki tasfi-
yeden kurtulanlar da 12 Eylül'ü
gerçekleştirmişlerdir.
Yarın: Cürler ve Batur
sahnede
Y ı l l a r c a E r i ş m e k I s t e d i ğ i n i z M u t l u l u ğ a Ve S a h i p O l m a k I s t e d i ğ i n i z Y u v a n ı z a Y a k ı n d a K a v u ş a c a k s ı n ı z . V e I ş t e Y e n i A d r e s i n i z . . .
ANKARA NOTLARI
MLSTAFA EKMEKÇİ
Ektiklerini Biçenler...
Cumartesi günü, Ankara'da "Köy Enstitüleri ve Çağdaş
Eğitim Vakfı"n\n Birinci Olağan Genel Kurul toplantısı var-
dı. O gün izmir'de olduğum için katılamadım. Birtelgrafla,
toplantıya katılanlara başarılar diledim. Ankara'ya gelince,
toplantı ile ilgili bilgi aldım. Seçimler sonunda Köy Enstitü-
leri Vakfı yönetimi şu kişilerden oluşmuş:
Ali Yılmaz (Başkan), Naci Tataroğlu (Başkanvekili),
Mehmet Yiğit (Sayman), Mustafa Aydoğan (Yazman),
Veli Görmez (Uye), Ali Dündar (Üye), Mahmut Makal
(Üye). Yedek üyeliklere: Mustafa Gökkaya, Nadir Gezer,
Mustafa Şanlı; Denetleme Kurulu na: Hasan Arabacı,
Eyüp Yaşar, Dursun Kut seçilmişler; Denetleme Kuru-
lu'nun yedek üyesi: Hacı Angı. (Görev alanlara başarılar!)
Köy Enstitüleri Vakfı'nın yeni yazışma adresi (İsmet Tir-
yaki Iş Merkezi, Atatürk Bulvarı 64/10, Kızılay-Ankara). Top-
lantıya, Türkiye'nin dört bir yanından gelerek katılmış üye-
ler. 96 yaşındakı Ferit Oğuz Bayır. Foça'dan gelip katılmış
toplantıya. Rauf Inan gelememiş. Istanbul'dan Mehmet
Başaran, Pakize Türkoğlu, Bekir Semerçi, Yılmaz El-
mas, Osman Yıldız. Dikili'den Osman Özgüven, Iz-
mir'den Mehmet Cimi, Sabri Kurt, Mevlüt Kaplan, An-
talya'dan Veli Görmez, Mustafa Şanlı; Konya'dan Galip
Candoğan (Taşkafa), Ankara'dan Talip Apaydın, bir ara
Yakup Kepenek katılmış. Konya Ereğlısi'nden gelen Mus-
tafa Karataşyaptığı konuşmada:
- Her şey iyi gidiyor. demiş. Yöneticiler gelip örnek alsın
bızden!
Prof. ServerTanilli'nın Strasbourg'dan yolladığı ileti bü-
yük alkış toplamış. Prof. Tanilli. iletisınde şöyle diyor:
"Sevgili arkadaşlarım,
Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı 'nın kuruluşuna
pek sevindim. Böylesi bir kuruluş gereklıydı; onu yaşama
geçirenleri yürekten kutlarım. İlk Genel Kurulunuzun top-
landığı şu günde, bizzat olmasam bile, manen aranızda ol-
duğumu bılmenızi isterim.
Düşüncelerimı, bırmesajda -ayrıntılanyla- dile getirme-
nin güçlüğünü takdir edersinız; o baktmdan genelde kala-
rak şu birkaç noktanın altını çızmekle yetıneceğim.
Köy Enstitüleri, başta üretime dönük eğitimle, halk ço-
cuklarının okutulmasının yollarını açmak bakımından; eş-
sız bir deneyimdi. Türkiye 'de eğitimin, her türlü çağdaş pe-
dagojık ılkeden saptırıldığı ve hemen her yönüyle antide-
mokratik bir kisveye büründürüldüğü -şu içinde bulundu-
ğumuzyılların- gerçekliğini gözönünde tutarak, ülkemizde
demokratik eğitimin yeniden örgütlendirilip yaşama geçi-
rilmesi yolunda mücadele vermek zorundayız. Vakıf, bu
mücadeleyi, yayınlanyla, kongre ve paneller düzenleyerek,
hatta gerektiğinde ornek okullar açarak ya da açılmasına
öncülük ederek yoğunlaştırmalıdır.
Somut eylemlere ve eserlere alabildiğine gereksinme-
miz vardır.
Hatırlatmak istediğım bir başka nokta da şudur: Cum-
huriyetımizi kuranların en büyük mirası, laık eğitimdir. La-
iklik ise devlet etkinliğinin her alanında olduğu gıbı, en baş-
ta da eğitimden dışlanmıştır bıldığınız gibi. Bunu yapanlar,
yurdumuza ve insanlarımıza en büyuk kötülüğü yapmışlar-
dır.
Daha da karanlık bir geleceğe doğru götürülmek isten-
diğımiz şu koşullarda. laik eğitim, bu arada özellikle öğre-
tim birliği ilkesini savunmak, -belkı her zamankinden çok-
yaşamsal bir nıtelik kazanmıştır.
Vakıf, bu yolda da elinden gelenı yapmalıdır.
Bir mesajın dar sınırlan İçinde, ancak bu iki noktaya de-
ğinebildım. Bunların dışında kalanlar da pek önemlıdırler.
Vakfın yönetiminde yer alacak arkadaşların, eğilecekle-
ri her konuda tarihsel bir hizmette bulunacaklarını hatırla-
tarak, onlara şimdiden başarılar diliyor; hepinizi selam ve
sevgilerle selamlıyorum."
• • •
Istanbul'da pazar günü Küçükköy'de, Alevilerin toplan-
dıkları kahveleri silahla tarayıp. cinayet işleyen yobaz fa-
şistlerin yaptıklarına hıç şaşırmadım. Günlerce yazdım. söy-
ledim, dılimde tüy bitti. Köy Enstitülerinı kapatanların şak-
şakçıları, Köy Enstitülerinin adını ağızlanna almayanlar, da-
ha ne olsun istiyorlardı? "Ne ekersen onu biçersin" demiş
atalar. Işte ekilenler bir bir biçiliyor.
Yapmayın etmeyin! Sonu kötü olur. dedik dinletemedik.
- Politikacı oruç ayında iftar veremez, bu din sömürüsü-
dür! diye yazdım, kimse oralı olmadı. Herkes bildiğini oku-
du. En sert eleştirilerde bulundum. "Oruç Ayı mı, Zulüm Ayı
mı?" diye attım. yazıya başlığı. bana mısın diyen olmadı.
Zulme başlamak için, demek oruç ayının bitmesini bek-
lerlermiş. Zulmün ayı günü mü olur?
Oruç ayında. Kocatepe Camisi, sanki bir siyaset alanıy-
dı. "Aczmendi" denen bir grup, caminin içinde "ayin" ya-
pıyor, Hacı Başbuğ, bir başka gün "konferans" adı altında
konuşuyor. Gün gün polıtikacılar akın ediyor!
Siz hiç Atatürk ün, ismet Paşa'nın, cumhurbaşkanlık-
ları döneminde, Çankaya'da "ıftar" verdiklerini duydunuz,
biryerierde okudunuz mu? Ben duymadım, okumadım. Ya-
pılanlar bir anlamda Atatürk'e, O'nun ilkelerine ihanet de-
ğil miydi? Din sömürusünün bir türü değil miydi?
1927 yılında, "Türk Ocakları Kurultayı "nda söyleşiler sü-
rerken, devrimler tartışılmaktadır. Üyelerden biri heyecan-
la atılır:
- Paşam der müsterih ol, bu inkılap yerleşmiştir. Millet
bunu anlamıştır, benimsemiştir. Inkılabımızın halk tabaka-
lanna kadar her tarafta kökleşmiş olduğu muhakkaktır.
Bundan emin ol paşam...
Mustafa Kemal, bir an durur. şöyle der:
-Arkadaşlar, inkılabımız henüz yenidir. Dedikleh ğibi kök-
leşip benimsendiği hakkındaki kanaatlerimiz ancak ileride
karşılaşacağımız hadiselerle tahakkuk ve teeyyüt edecek-
tir (sağlamlaşacaktır). Fakat şımdi şuna emin olmalısınız ki
bugün başına şapka giyen, sakalını, bıyığını tıraş eden,
smokir. ve frakla cemıyet hayatında yer alanlanmızın ço-
ğunun kafalannın içindeki zihniyet hâlâ sarıklı ve sakallıdır.
BULMACA
1 2 3 4 5 6 7 8SOLDAN SAGA:
1/ Hoş kokulu ve güzel çi-
çeklerı için yaygın olarak
yetiştirılen tırmanıcı bit-
kı. 2/Tatsız tuzsuz yiye-
cekler için kullanılan bir
sözcük... Hint müziğine
özgü telli bir çalgı. 3/Ma-
tematikte kullanılan sabit
bir sayı... Osmanlı ordu-
sunda hassa birliklerince
kullanılmış kısa mızrak.
4/ Motorlu taşıtların
elektriğinı sağlayan av-
gıt... Lantan elementınin
simgesi... Bir nota. 5/ Kolyos. us-
kumru. sardalva gibi balıkların ufa-
ğı... Vantılatör. 6/Felsefedeki kuşku-
culuk öğretisinın eski adı. 7/ Bir ka-
bın oylumunu ya da alabileceği mik-
tan hesaplama. 8/ Tatlı bir çörek...
Koruyucıı. 9/ Bizmutun simgesi...
Gebeliği önlenıek için dölyatağı içi-
ne konan sarnıal biçimınde araç
YUKARIDAN AŞAĞI\A:
1/Gemılcrde kullanılan birçeşit ka-
lın sieim. 2/İki >opavla çalınan. fıçı
biçınıinde Japon da\ ıılu... Kayak 3/Sahip... Birim. 4/Miirekke-
bi kıırutıııakla kullanılan çok ince kum .. Damarlı ve yan say-
daııı bir tny 5/ \anıt veremez duruma getirme. susturma. 6/Mar-
nıara Denı/i'nde tııri>tik bir ada... Olağanüstü veteneğı ve yara-
tıcı LTIICU olan kımse. 7/ Liste başı olmuş lıafif ıınızık parçası...
kaçıııa. HJ Küçük mağara... Bir çeşıt yas»ı ekıiK'k. 9/ Peşin pa-
rayla, bcllı bir süre için bir şcye alıcı olma işi... Vilayet.