22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
AYFA CUMHURİYET 26 ŞUBAT 1995 PA2AR ]4 KULTUR Lorca'nın evi müzeye donuşturulduGRAISADA (REUTER) - Isanyol şaır Federico Gar- d Lorca, 9 Ağustos 1936"da anesıyle babasına veda ede- rc Granada eteklerindeki çrtlık evinden aynldı. General Francisco Fran- ctnun başlattığı askeri ayak- laıma. Ispanya'da içsayaşın çunasına neden oldu. Ülke- nıı önde gelen yazarlanndan bn ve sözünü sakınmayan bı liberal olan Lorca tehlıke- devdi. On gün sonra faşist bılikler Lorca'yı Grana- danın ortasında bir evde ele gçirdıler. onu sürükleyerek yaandakı bırkoruya götürüp öUürdüler. Lorca'nın katilleri hiçbır zanan suçlanmadılar. Cesedi dehıçbır zaman teşhıs edile- mtdı. Ancak akrabaları. ru- hınun. aılesını enson gördüğü çıftlik evinde yasadığını söy- lü)orlar. Bu ev Lcrca'nın anı- sıra. 28şubatta aç lacak bır mtzeye dönûş- türüldü. tspan- yada çalkantılı geçea 1930'lu yıliarda. on yıl boyunca yazlannı bu evde geçiren Lorca. burada ünlü şiir ve oyunları, 'Kanlı Dü- ğiin'. 'Bernarda Alba'nın Evi' gibı yapıtlan üzennde çahşmıştı. Lorca. 19201ı yıllannson- lannda dostlarına yazdığı coşkulu mektuplardan birin- de "Şimdi San Mcenteçiflük evindeyim. Bahçede o kadar çok yasemin var ki hepimiz şiirsel başağnlany la uyanıyo- ruz" ıfadesinı kullanmıştı. E\\n bahçesınde artık yase- min kokularından ve salın- caktan eser yok. Şımdi 80 yaşlarında olan kızkardeşi Isabel Garcıa Lorca. şairin yeğenı Manuel Fernandez- Montesinus'la bırlıkte 'Gar- cia Lorca Vakfi'nı yönetiyor. Lorca, Grana da eteklerin- deki bu 'vahayı' çok sevme- sine karşın kente, burada ya- şayanlara ve taşra yaşamtna karşı kanşık duygular besli- yordu. Yok edılmesi güç ide- olojik ayrılıkların, savaştan öncekı yıliarda yüzeye çık- masıyla, bu küçük kente duy- duğu yakınlık öfkeye dönüş- müştü. Ölümünden önce ver- diği son söyleşıde "Granada Federico Garcia Lorca İspanya'da bugün en kötü burjuva kesiminin yaşadığı bir çorak bölgedir" demıştı. O her şeyden önce kozmo- polit bır yazardı. herkesın kardeşiydı. "Granada'yıyal- nızca A\Tupa bağlanunda dü- şünmeliyiz. En gizli veen gör- kemli hazinelerimizi ancak böyle keşfedebileceğiz" dı- yordu. Yegenı Fernandez- Montesınos'a göre Granada; güzelliğı, tarihi. mimarisi. müziği, sanatı ve folkloruyla Lorca'nın esin kaynagıydı. Buna karşın şairle kent ara- sında her zaman bir düşman- lık vardi. Ispanyol aydınlan Lor- ca'yı kendilerine yol göste- ren bır ışık olarak selamlasa- lar da Granada'da homosek- süel ve komü- nizm sempatiza- nı olarak tanını- yordu. Kentte pek çok kışı on- dan uzak duru- yordu. Lorca'nın aı- lesı San Vicente çifthk e\ını on yıl önce. yazann ölümünün 50. vıldönümü olan 1986 yılında bır müzeyedönüştü- rülmesı ıçin kentın belediye- sine sattı ve evi el yazmala- rıyla. ondan kalan, anıları olan eşyalarla doldurdu. Ancak müze projesıne pek sıcak bakmayan beledıye meclısı. Lorca'nın çok sevdı- gi yaseminleri kopararak evin etrafını, ailenın karşı çıkmasına karşın parka çevir- di. 1991 yılında gerçekleşti- rilen yerel seçımlerde beledi- ye başkanının değişmesinden sonra yetkilılenn müzekonu- sunda mutlu sona ulaşılıyor. Lorca'nın \e şaır dostu Rafael Alberti'nin el yazma- lanyla. çizımlennin yer ala- cağı müzenin yöneticilığini Lorca'nın yegenı LauraGar- cia Lorca üstlenecek. Miize- de. yazann yakın dostu, sür- realist ressam Sahvador Da- li'nın bırtaslağı ile Lorca'nın tiyatro topluluğunun. gıtan- nın. piyanosunun ve gramo- fonunun posterleri sergilene- cek. Bu mekânın yarı ev yan müze olmasını hedefledikle- rını söyleyen Fernandez- Montesınos. "Bu ev Federi- co'ya çok benziyor. Yaktşıklı, sakin ve yapmaaksu" diyor. 4 Istediğiın şey oyuncu olmak' Jennifer Jason Leigh, Alan Rudolph'un 'Mrs. Parker and the Vicious Circle' adlı filminde Dorothy Parker'ı oynuyor Kültûr Servisi- Yirmili yıliarda Nevv York: Dorothy Parker arkadaşlanyla birlikte Algonquin Oteli'nde oturmuş, dünyayla dalga geçiyor. Tombul ve küstah... Bugulu kahverengi gözleri etrafta dolaşıyor. Sesi, ruj- lu ağzından sanki kınk bir bardaktan akan pekmez gi- bi çıkıyor: Gizli bir kesinlik; alkol ve hüznün de etki- siyle yıllann verdiği konuşma yeteneğiyle. Daha sonra Mrs. Parker'ı tiyatroda, daktilosunun başında, arkadaşlanyla birlikte, sık sık duyduğu umar- sızlığıyla başbaşa ızliyoruz. Onu yaşlanmakta olan, başanlı günlen geçmişte kalmış, yalnız, ayyaş bir şa- ir olarak görüyoruz. Jennifer Jason Leigh, Alan Rudolph'un 'Mrs. Par- ker and the Vicious Circle' adlı filminde oldukça ba- şanlı bir oyun sergiliyor. Film, Nevv York'takı efsane- vi sanat çevresini, gizli içki satılan yerlerden ve kok- teyl partilerden oluşan bir dünyayı yansıtıyor. Leigh. bu filmde otuz yıl yaşlanmış, Parker gibi sanki sözcük- ler zarifçe ağzından dökülen sert nesnelermiş gibi ko- nuşuyor. Bugüne dek perdede kıhktan kıhğa giren Leigh'in biradı da 'değişkenHk' olmalı 'ShortCuts'da, telefon- da seks yapan bir sanşındı. 'Miami Blues'"da şirin, es- rarkeş bır telekızı canlandırdı 'Single \\Tıite Female'de yağlı saçlı birpsikopatı. 'LastEjuttoBrookryn'de şeh- vetlibirorospuyu, 'HudsuckerProxy'de 1930'lannşık birkentli kadınını oynadı. 'Short Cuts'ı yöneten Ro- bert Altman. kamera dışında Leigh'in bir hortlak gibi olduğunu, kamera karşısında da akıldan çıkmayan bir oyun sergilediğıni söylüyor. Canlandırdığı karakterleri özümsüyor Jennifer Jason Leigh. 32 yaşında. Yalnızca,sahnede- kı görüntûsüyle değil, canlandırdığı karakterieri özüm- semesiyle de sıradışı. Parker'ı oynamak için alışılmı- şın dışında yemek yemeye başladı ve spor yapmayı bı- raktı. Aldığı kilolar için, "O zamanlar bedenimi sevi- yordum,o kadar yumuşak, yuvariak ve rahattı ki" di- yor. Parker'ın yazdıgı her şeyi okudu: oyun, şiir. dene- me. eleştiri. Parker'ın çalıştığı The Nevv Yorker'ı ziya- ret etti ve onu anımsayan herkesle konuştu. Parker'ın şiirlerinı okuduğu kasetleri dinledi tekrar tekrar, ban- yoda. arabada. uyurken. Leigh, daha da ıleri gitti. Yeniden sigara içmeye baş- ladı, hâlâ da içiyor. Parker kadar miyop görmesini sağ- layacak bir gözlük takmaya başladı ve böylece Par- ker'ın gözlüksüz neler çektiğini anlamaya çalıştr. "Gözleri çok kötü görüyordu, ama düzeltmek isteme- di. Dürryayı bulanık görüyordu. Böylesi çok daha yu- muşak, zarif ve güzeldL Ben de dünyayı onun gördüğü gibi görmek istedim." Dorothy Parker gibi dfişûnmeye başladı Dahası, reddedilmenin acısıru ve düş kınklığını ya- şayabilmek için oturup bir kısa öykü yazdı. Dûş kınk- lığını yaşadı, ama bir yıldır hâlâ öyküsünü bitiremedi- ğı için reddedilmeyi yaşayamadı. Parker gibi davran- maya, onun gibi düşünmeye başladı. "Birkaç yıl önce bana onu n n üktelerini ezbeiieyeceğimi söyleseydiniz, si- xe akhnıa kaçırdığınızı söylerdim" diyor Leigh ve ek- liyor: "Onu se\i\orum. sö/cüklerini seviyorum, arka- daş grubunu seviyorum, onun kadar düriist ve canh ol- mayı sevryorum. Saçmahklara dayanamazdı Parker. tnsanlara karşı serttu ama kendkine karşı daha sert davrandL Asla kendisini kandırmadL Her şeyin biraz durgunlaşahilmesi için içmek zorundaydı. Her zaman gözyaşlanna boğuunak üzereydi. Onu canlandırmayı sevdim." "Single W hite Female"deki rolü için, yatako- dasını bır tapınak halıne getirdi, "Short Cuts"a hazır- lanırken telefonda seks yapanlarla tanışıp nasıl çalış- tıklannı öğrendi. Psikolojik açıdan bu kadar değişken olmak riskli değil mi? Asla kendini kaybetmekten korkmuyor mu? "Her zaman kendime dönebilijorum* diyor Leigh, "Mesleğim, kendimi ka> betmek. Bir filmde so> unmam gerekirse bu herhangi bir sorun yaratmıvor. Vapmava çahştığım şey, duygusal açıdan çınlçıplak olmak. Bu çok daha zor." "Rush", gerçeğe dönüşen bir oyun hakkındaydı: Le- igh, inanılır olmak için eroin kullanmak zorunda ka- lan ve sonunda bağımlı hale gelen bir narkotik şube po- lisıni canlandınyordu. Kameranın önünde yaşanan, hu- zur kaçıran bir çelişkiydi. Kendini yitirirken kendini teşhır ediyordu, kendini bır karakterle sınırlarken ve cephe gerisinde savxınurken köprü kurup ızleyicileri içeri davet ediyordu. Zarar görmüş kadınlar ügisini çekiyor Birçok rol teklifı alan Leigh, zarar görmüş kadınla- n oynamayı tercih ediyor: "En çok onlar ilgimi çekiyor, onlara dikkat edhorum. Zaran anlıyorum \e zarara uğramış insanlar bana çok çekici geliyor. Bizim kaçındığımız bir \ aşam yaşnorlar, ama yine de birçok yoldan onlaria ilişki kurmak olası. Derinlikleri yüzeyde saklı, sanki tersyüz edilmiş gibiler. Çok yakın ve dostça davTanryorlar. Ama >ine de farkı- na vanyorsunuz ki onlar, sizin gizli kalmış haliniz. Ben, kendimi kahramanhk ve mükemmellikle özdeşleştire- miyonım. Cehennemi yaşamış. kannaşık ve elle tutulabiür in- sanlardan hoşlanıyorum." Sorunlaria dolu bir geçmiş Leigh, zarann ne olduğunu biliyor. Los Angeles'ta aktör \Tctor Morrovv ve senarist Barbara Turner'ın ço- cuğu olarak büyüdü. Leigh. iki yaşındayken annesıy- le babası aynldı. O ve kızkardeşj Carrie. annelerinın yanında kaldılar. Carrie, kötü; Jennifer iyi kızdı. Car- rie atılgan, Jennifer uysaldı. Yeniyetmelik çağinda, Carrie evden kaçtı. uyuşturucu kullanmaya başladı ve ölümden döndü. Bu olaydan sonra. Jennifer yaşamına çok daha faz- la dikkat gösterdi. Içindeki saplantılı ve yabanıl tara- fı, yaşamaya cesaret edemediği duygulan canlandır- mak için oyunculuk için sakladı. Carrie'nin gençlık günlen geride kaldı, iki kız kar- deş şimdi çok yakınlar. Leigh, Carne'yi "yürekM, cö- mert" ve "şaşırtıcı"buluyor. Leigh, mezuniyetine birkaç hafta kala, ilk filmi "EyesofaStranger''daki rolü için okulubıraktı. Mes- lek yasamının ilk yıllannda, 20 yaşındayken, babası VTc Morrovv1 , kamera önünde, korkunç bir şekılde öldü. John Landis ve Steven Spielberg'ın yönettiğı "Twi- light Zone: The MavTe" fılminin çekimleri sırasında, bir helikopter Morrovv'un kafasını uçurdu. Leigh, ka- za hakkında konuşmak istemiyor, yalnızca ayaklannın yerden kesildiğini ve bu yüzden terapi gördüğünü söy- İüyor. Şimdi "ayaklan yere daha sağlam bassa" da hâlâ te- rapi görüyor. Kendinden söz ettiğı tek an, terapi seans- lan. "Görüyorsunuz. çok zor günler geçLtlim ve ayak- ta kalmakzonındaydım. Terapi, beni daha sevecenyap- tu" Leigh'in daha sevecen olabileceğıne inanmak çok güç. Onun şirin geçırgenliğinde insanı şaşırtan bir kı- nlganlık görmemek olanaksız. Leigh, aynı fikirde değil: "Ben bir kahraman ya da yıkhz olmak istemiyorum. tstediğim tek şey oyuncu olmak." 'Medyatîk' Tarkan'm yeıü projeleri Tarkan'ın basın toplantısında gazeteciler Tarkanseverler ve Tarkan karşıtları olarak ikiye aynldı. Ahmet San'ın Tarkan'ı 'ihraç' projesi, askerlik sorunu yanında gölgede kaldı. Kültür Servisi- Amerika 'da dı 1 öğrenimi sürdüren, sömestrtatı- li nedeniyle Istanbul'da bulunan ve artık medyayla buluşmanın zamanının geldiğini düşünen Tarkan. Pera Palas'tadüzenledi- • ği basın toplantısında "medya mensuplan"yla hasret giderdi. Gazeteciler. özellikle askerliğiy- le ilgili sorularla genç şarkıcıyı terlettiler. Ahmet San'ın bu ko- nudaki açıklamalannı yeterli bul- mayan basın mensuplan, Tar- kan'ın yurtdışına açılmaprojele- rinden çok askerlikten kaçıp kaç- madığı üzerinde durdular. Bası- nın Tarkansevenler ve Tarkan karşıtlan olarak ikiye aynldığı şeklinde bir imajın ortaya çıktığı toplantıda, bazı gazetecılerin saldırgan, bazılannın da korumacı bir yaklaşım benimsemeleri. kimilerinin de soru sormaktan çok yo- rumlar yapmalan zaman zaman küçük tartışmalara yol açtı. Basın mensuplanyla diyalog içerisin- de olması gerektiğini başından beri bil- diğini ifade eden Tarkan. daha önce ba- sınla karşı karşıya gelmekten çekindiği- ni ve ürktüğünü, ancak sonunda bunun anlamsız olduğuna karar verdiğini. daha önceki ekibindeki eksikJiklerin basına yanlış aksadığını ve gazetecilerden gelen görüşme ıstemlerine anlamsız ret yanıt- lannın verilmesine neden olduğunu dile getirdi. Bu nedenle Ahmet San'a 'can si- midi' gibi sanlan Tarkan, bundan böyle medya ile diyaloğuna özen göstereceği- ni vurguladı. Toplantı boyunca hertürlü soruya yanıt vermeye hazır ve rahat ol- duğunu sık sık yineledi. Tarkan'ı kurtarma operasyonu Tarkan Amerika'ya gidişini "Bu nebir kaçış ne de bir terk edişri. Zaten askerlik- ten tecillivdinı. İkinci kasetten sonra bü- tün çalışmalar da artık sonuçlanmış gi- bhdi. Konseıier dizisi bitmişti. Birazcık da kendime \akit ayırmak, öğrencilik yıl- lanmadönmekistedim T 'sözleriyleaçık- ladı. "Bu toplantı Tarkan'ı kurtarma ope- rasyonu mu?" sorusunun yöneltilmesi üzerine. gülerek basın toplantısının 'bir buluşma, bir kaynaşma' olsun diye dü- zenlendiğini söyledi. Üç bin kişiyle yapılan bir araştırmaya göre 'en nefret ediknler' sıralamasında Tarkan, basın toplantısında askerlik dunımuyla ilgili sonılara karşdık. yeni projelerini anlattj. (Fotograflar:DE VRÎM BARAN) Tarkan'ın birincisırada yer aldığını. yurt- dışına çıktığı dönemde Türkiye'de yıldı- zının söndüğünü, bir televizyon progra- mında "Çişün geldi" demesinin ardın- dan medyanın üzerine gitmeye başladı- ğını belirten bir gazeteci 'öğrencilik yıl- lanna özkm' şeklindeki açıklamaya 'sı- cak bakmadjğuu' ifade etti. Bunun üze- rine, "Medyatik bir insanısevenler de sev- meyenJer de vardu-"diyen Ahmet San, bu araştırmadan çok Beyoğlu tstiklal caddesine çıkıp üç bin kişiden alinacak yanıtın önem taşıdığını \iırguladı. Ülke>i terk eden başkumandan Bir başka basın mensubu ise **Bu söy- lenenler gerçek olsa bu kadar gazeteci şu anda burada obnazdı. Üsteiik de Türld- ye'nin en güzel kadın gazetecileri bura- da" diyerek. diğer konulara geçilmesini önerdi. Tarkan, New York Üniversitesi'ne bağlı Baruch College'da dil öğrenimi ta- mamladıktan sonra dünyanın önde ge- len konservatuvarlanndan biri olan Jul- liard'da eğitimini sürdürmeyi planhyor. Bir bayan gazeteci, bu konuya değinerek, geçen hafta Milli Savunma BakanlığVyla yaptıklan bir görüşmede bu okulun YOK ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın listesinde bulunmadığını, Tarkan gibi 72 doğumlu, lise mezunu bir gencin yurtdışına çık- masının yasak olduğunu. çıktığı takdır- de de 18 aya kadar hapıs cezası alabıle- ceğini öğrendiklerini belırtti. Ahmet San, buna karşılık askerlikle il- gili hiçbir sorun yasanmadığına işaret ederek, müziğiyle miryonlara ulaşan, en verimli çağında olan Tarkan'ın zamanı gelince her Türk vatandaşı gibi askerlik yapacağını belirttı. Askerlik konusundaki sorulann bir türlü sonunun gelmemesi üzerine bir ba- sın mensubu. "Tarkan başkumandan, ül- key i terk etmiş bir askermiş gibi yükleni- yorsunuz. Sav'aş durumu yok" derken, bir başkası "Sizi niye rahatsız ediyor ki biz buradaözlenı gideriyoruz" kar^ılığı- nı verince ikisi arasında küçük bir tartış- ma çıktı. Dışanya yorumcu götürmek Tarkan'la beraber çalışma mutluluğu- na eriştiği için kendini şanslı sayan Ah- met San, hep yurtdışından Türkiye'ye sanatçılar getirirken, Türkiye'den de dı- •<anya yorumcu götürme arayışı içinde olduğunu belirterek, Tarkan'la işbirliği- ni bu arzusunu gerçekleştirmenin ilk adı- mı olarak niteledi. Yurtdtşı projelerini anlattı Öğrenciliğinin yanı sıra müzik çalış- malannı da aralıksız sürdüren Tarkan, önümüzdeki iki ay süresince aranjörleri ile Amerika"da yeni kasedinin hazırhkla- nnı tamamlayacak. Mayıs ayında stüdyo- ya girmeyi planlayan Tarkan'ın yeni al- bümü, yaz ortasında piyasaya çıkacak. 'A-Acayipsm' adlı kasetindeki 'Hepsi Senin mi?" adlı parçanın remiksli versi- yonlan ilkbaharda Avrupa'da piyasaya çıkacak. tlk olarak Fransa. Almanya, Jtal- ya ve Ispanya'da tanıtım çalışmalan ger- çekleştirilecek olan 'Hepsi Senin mi?'nin remiksi üzerinde Rofling Stones ve Cheb Khaled'in uygulayıcı yapımcısı Don Was gibi ünlü isimler çahşıyor. Remiksin da- ğıtırru Latin Amerika ülkelerine kadar uzanacak. Tarkan'ın yurtdışı yapımlan için, Kaoma Grubu'nu 'Lambada'şar- Vası ile dünya çapında tanıtan Fransız plak yapımcısı ve pazarlamacısı Jean Caracos'la anlaşma yapılmış. Şarkıcının yurtdışı yapımlan konusunda da Sony ve BMG ile görüşmeler son aşamada. Ah- met San Tarkan'ı bir Türk sanatçı olarak, Türkçe şarkılanyla Avrupalı kitlelere ulaştırma amacında olduklannı belirte- rek "Bir fazla dinleyici elde etmesini bile ben başan olarak görüyorum'*diyor. Bu- nun için Ofra Haza, Gipsy Kings, Kaoma Grubu gibi, dünyada çıkış yapan, deği- şik etnik kökenlerden gelen gruplar üze- rinde başanlı olmuş bir ekiple çahşıla- cak. 'Sanat İnsanları'nda bu ayın konuğu Can Yücel •Istanbul Devlet Tiyatrosu'nun düzenlediği yann akşamki saygı gecesine konuk konuşmacı olarak Rutkay Aziz, Zeliha Berksoy, Refik Durbaş, Şükran Kurdakul, Başar Sabuncu, Timur Selçuk ve Öner Yağcı katılacaİdar. Kültür Servisi - Istanbul Devlet Tiyatrosu, "Sanat İn- sanlan" başlıklı saygı gecesi programlannı sürdürüyor. Da- ha önce Aziz Nesin ve Turhan Selçuk'un konuk olduğu etkin- liğin bu ayki konuğu, Can Yü- cel. Pazartesi günü saat 20.00'de gerçekleştirilecek et- kinlik, Taksim Sahnesi'nde iz- lenebilecek. Şairin yasamöyküsü, sanatçı kişiliği, düzyazılan ve şiirle- rinden yapılan bir kolajla dra- matik belgesel biçiminde su- nulacak saygı gecesinin senar- yosunu Ülkü Ayvaz yazdı. Bel- geseli Serap Eyüboğhı sahne- ye koydu. Istanbul Devlet Tiyatrosu sa- natçılannın sunacağı "Sanat Insanlan-III, Can Yücel" say- gı gecesine konuk konuşmacı olarak Rutkay Aziz, Zeliha Berksoy, Refık Durbaş. Şükran KurdakuL Başar Sabuncu, Ti- mur Selçuk ve Öner Yağcı ka- tılıyor. Dramatik belgesel içinde, şairin kendine özgü bir dille çe- virdiği Shakespeare'in "Bahar Noktası" ve Brecht'in "Yuvar- lak Kafalaria Sivıi Kafalar" adlı oyunlanndan bölümler de yer alacak. 1926 yılında Istanbul'da do- ğan Can Yücel, Ankara Oni- versitesi'nde Latin ve Yunan dili okudu. Ingiltere'de Camb- ridge Üniversitesi'nde öğreni- mini sürdürdü. Çevirileriyle de tanınan şair, ilk kitabı a Yaz- ma"yı 1950 yılında yayımladı. "Bir Siyasinin Şnrleri'', "Sevgi Dman", "Ölüm ve Oğlum", "Şür Alayi", "Rengahenk", "Gökyokûş", "Can Feda", "Çok Bi Çocuk", öteki şiir ki- taplanndan bazılan. 12 Mart 1971 askeri müda- halesi ile demokratik haklann bütünüyle ortadan kalktığı ko- şullarda tutuklanan Can Yücel, hapishaneye boş bır defterle gi- rip "Bir Siyasinin Şürleri" kita- bıyla çıktı. Selahattin Hüa>, "Bir Felse- fecinin Nodan" başlıklı yazı- sında şair için şunlan yazıyor: "Ezasj-cefasıyla. ebemkuşakla- nnın çiçikleriyle, ayaklanmış papatyaları, zehir yeşih' umu- du, deniz yıldızı, yağmuruyia bütün bir "hayatın' şiirini yazj- yor. Ölümü-ölümsüzlüğü için- de bu hayatın biçimlediği 'in- san'm şiirini sergiliyor.'' Demir Özlü, bir yazısında "Yaşama daMırmışür kan da- marianni—" ifadesini kullanır- ken, Refik Durbaş "Budamar- lardan akıy or işte Can Yücel'in şiiri_" diyor. Can Yücel'e saygı gecesinin ardından, mart ayında Mengü Ertel, nisan ayında ise Lütfi Akad, "Sanat Insanlan" etkin- liğinin sanatçılan olacak. Film Festivali'nde Kısa Metrajlı Film Yarışması' • AISTALYA (AA)- Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde bu yıl ilk kez Uluslararası Kısa Metrajlı Film Yanşması düzenleniyor. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı ve Altın Portakal Kültür Sanat Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Subaşı, düzenlediği basın toplantısında şunlan söyledi: "Sinemamızın çektiği sıkıntılar herkes tarafından biliniyor. Böyle bir ortamda, uluslararası uzun metrajlı Film yanşması düzenleyerek kaynaklanmızı uluslararası platformda eritmek yerine, ulusal film festivalimize alabildigince destek olmaya devam etme karan aldık. Görsel anlatımın bir başka versiyonu olan kısa film festivali ile uluslararası platforma adım ahnayı uygun gördük. Antaiya'yı uluslararası alanda doğal bir film platosu, kültür ve sanat başkenti yapmak istiyoruz." Yahya Kemal Beyatlı seçkisi H Kültür Servisi- Yapı Kredi Yayınlan'nın "Seçmeler" dizisinin son kitabı, Yahya Kemal Beyatlı'nm yapıtlanna aynldı. Sefa Kaplan'ın hazırladığı kitap; şairin bütün şiirlennin yanı sıra mektuplan. sohbetleri, hikâyeleri, makaleleri, portreleri ve hatıralanndan seçmeleri içeriyor. Bir geçiş döneminin seçkin şairi Yahya Kemal'in bütün yapıtlan, sağlığında yayımlanamamıştı. Ölümünden sonra, Yahya Kemal Enstitüsü şairin külliyatını yayımladı. Kitapta bu kaynaktan yola çıkılarak Beyatlı'nm üslup ve imlası aynen korundu. Şairin bitmemiş şürleri de hatırasına saygı duyularak seçme dışında tutuldu. Kitap, Doğu ile Batı'yı hem kişiliğinde, hem de yapıtlannda birleştiren şairin bütün şiirlerini içeriyor. Aynca düzyazılanndan örnekler de onun yalnızca şair tarafını bilenlerin sanatçıyı düşünür ve insan olarak da daha yakından tanımalannı ' '"" sağlayacak. Şair Can YüceJ François Sagan, hapis cezasına çarptınldı • PARİS (AA)"Günaydm Hüzün" adlı kitabıyla büyük ün sağlayan Fransız yazan François Sagan'ın kokain kullanmak ve temin etmek suçundan bir yıl şartlı hapis ve 7 bin 500 dolar (yaklaşık 315 milyon TL) para cezasına çarptınldı. Paris Ceza Mahkemesi kaynalan, 60 yaşındaki Sagan hakkında verilen hapis cezasının infaz edilmemesi için. yazarlık mesleğini sürdürerek, evinde gözetim altında tutulmasına karar verildiğini belirttiler. Sagan ve aralannda ünlü televizyon yıldızlan ile sanatçılann bulunduğu 25 kişi, kokain, ecstasy ve LSD kullanmak ve temin etmek suçlanndan tutuklanmıştı. Sagan mahkeme sırasında şu anda kokain kullanmadığını ve bir süre önce birçok arkadaşını kaybedınce rahatlamak ve çalışabilmek amacıyla uyuşturucu kullandığuu belirtti. Bosna dpamınm kitabı yazıldı • BOSTON(AA)- Amerikalı gazeteci Toru Gjelten, Saraybosna'nın kuşatma altında geçirdiği bin günü anlatan bir kitap yayımladı. "Saraybosna Günlüğü: Kuşatma Altıdaki Bir Kent ve Gazetesi"' adlı kitap, kuşatma günlerindeki günlük yaşamı ve buna tanıklık eden "Oslobodjoj" gazetesini anlatıyor. Toru Gjelten, kitabında Saraybosa ve Bosna"da yaşanan dramı aynntılanyla verirken, gazete bınasının tamamıyla tahrip edilmesine karşın, yaşananlan tüm dünyaya duyurmaya çalışan muhabirlerden övgûyle söz ediyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle