Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
AYFA CUMHURİYET 26 ŞUBAT 1995 PA2AR
]4 KULTUR
Lorca'nın
evi müzeye
donuşturulduGRAISADA (REUTER) -
Isanyol şaır Federico Gar-
d Lorca, 9 Ağustos 1936"da
anesıyle babasına veda ede-
rc Granada eteklerindeki
çrtlık evinden aynldı.
General Francisco Fran-
ctnun başlattığı askeri ayak-
laıma. Ispanya'da içsayaşın
çunasına neden oldu. Ülke-
nıı önde gelen yazarlanndan
bn ve sözünü sakınmayan
bı liberal olan Lorca tehlıke-
devdi. On gün sonra faşist
bılikler Lorca'yı Grana-
danın ortasında bir evde ele
gçirdıler. onu sürükleyerek
yaandakı bırkoruya götürüp
öUürdüler.
Lorca'nın katilleri hiçbır
zanan suçlanmadılar. Cesedi
dehıçbır zaman teşhıs edile-
mtdı. Ancak
akrabaları. ru-
hınun. aılesını
enson gördüğü
çıftlik evinde
yasadığını söy-
lü)orlar. Bu ev
Lcrca'nın anı-
sıra. 28şubatta
aç lacak bır
mtzeye dönûş-
türüldü. tspan-
yada çalkantılı
geçea 1930'lu
yıliarda. on yıl
boyunca yazlannı bu evde
geçiren Lorca. burada ünlü
şiir ve oyunları, 'Kanlı Dü-
ğiin'. 'Bernarda Alba'nın
Evi' gibı yapıtlan üzennde
çahşmıştı.
Lorca. 19201ı yıllannson-
lannda dostlarına yazdığı
coşkulu mektuplardan birin-
de "Şimdi San Mcenteçiflük
evindeyim. Bahçede o kadar
çok yasemin var ki hepimiz
şiirsel başağnlany la uyanıyo-
ruz" ıfadesinı kullanmıştı.
E\\n bahçesınde artık yase-
min kokularından ve salın-
caktan eser yok. Şımdi 80
yaşlarında olan kızkardeşi
Isabel Garcıa Lorca. şairin
yeğenı Manuel Fernandez-
Montesinus'la bırlıkte 'Gar-
cia Lorca Vakfi'nı yönetiyor.
Lorca, Grana da eteklerin-
deki bu 'vahayı' çok sevme-
sine karşın kente, burada ya-
şayanlara ve taşra yaşamtna
karşı kanşık duygular besli-
yordu. Yok edılmesi güç ide-
olojik ayrılıkların, savaştan
öncekı yıliarda yüzeye çık-
masıyla, bu küçük kente duy-
duğu yakınlık öfkeye dönüş-
müştü. Ölümünden önce ver-
diği son söyleşıde "Granada
Federico Garcia Lorca
İspanya'da bugün en kötü
burjuva kesiminin yaşadığı
bir çorak bölgedir" demıştı.
O her şeyden önce kozmo-
polit bır yazardı. herkesın
kardeşiydı. "Granada'yıyal-
nızca A\Tupa bağlanunda dü-
şünmeliyiz. En gizli veen gör-
kemli hazinelerimizi ancak
böyle keşfedebileceğiz" dı-
yordu. Yegenı Fernandez-
Montesınos'a göre Granada;
güzelliğı, tarihi. mimarisi.
müziği, sanatı ve folkloruyla
Lorca'nın esin kaynagıydı.
Buna karşın şairle kent ara-
sında her zaman bir düşman-
lık vardi.
Ispanyol aydınlan Lor-
ca'yı kendilerine yol göste-
ren bır ışık olarak selamlasa-
lar da Granada'da homosek-
süel ve komü-
nizm sempatiza-
nı olarak tanını-
yordu. Kentte
pek çok kışı on-
dan uzak duru-
yordu.
Lorca'nın aı-
lesı San Vicente
çifthk e\ını on
yıl önce. yazann
ölümünün 50.
vıldönümü olan
1986 yılında bır
müzeyedönüştü-
rülmesı ıçin kentın belediye-
sine sattı ve evi el yazmala-
rıyla. ondan kalan, anıları
olan eşyalarla doldurdu.
Ancak müze projesıne pek
sıcak bakmayan beledıye
meclısı. Lorca'nın çok sevdı-
gi yaseminleri kopararak
evin etrafını, ailenın karşı
çıkmasına karşın parka çevir-
di. 1991 yılında gerçekleşti-
rilen yerel seçımlerde beledi-
ye başkanının değişmesinden
sonra yetkilılenn müzekonu-
sunda mutlu sona ulaşılıyor.
Lorca'nın \e şaır dostu
Rafael Alberti'nin el yazma-
lanyla. çizımlennin yer ala-
cağı müzenin yöneticilığini
Lorca'nın yegenı LauraGar-
cia Lorca üstlenecek. Miize-
de. yazann yakın dostu, sür-
realist ressam Sahvador Da-
li'nın bırtaslağı ile Lorca'nın
tiyatro topluluğunun. gıtan-
nın. piyanosunun ve gramo-
fonunun posterleri sergilene-
cek.
Bu mekânın yarı ev yan
müze olmasını hedefledikle-
rını söyleyen Fernandez-
Montesınos. "Bu ev Federi-
co'ya çok benziyor. Yaktşıklı,
sakin ve yapmaaksu" diyor.
4
Istediğiın şey oyuncu olmak'
Jennifer Jason Leigh, Alan Rudolph'un 'Mrs. Parker and
the Vicious Circle' adlı filminde Dorothy Parker'ı oynuyor
Kültûr Servisi- Yirmili yıliarda Nevv York: Dorothy
Parker arkadaşlanyla birlikte Algonquin Oteli'nde
oturmuş, dünyayla dalga geçiyor. Tombul ve küstah...
Bugulu kahverengi gözleri etrafta dolaşıyor. Sesi, ruj-
lu ağzından sanki kınk bir bardaktan akan pekmez gi-
bi çıkıyor: Gizli bir kesinlik; alkol ve hüznün de etki-
siyle yıllann verdiği konuşma yeteneğiyle.
Daha sonra Mrs. Parker'ı tiyatroda, daktilosunun
başında, arkadaşlanyla birlikte, sık sık duyduğu umar-
sızlığıyla başbaşa ızliyoruz. Onu yaşlanmakta olan,
başanlı günlen geçmişte kalmış, yalnız, ayyaş bir şa-
ir olarak görüyoruz.
Jennifer Jason Leigh, Alan Rudolph'un 'Mrs. Par-
ker and the Vicious Circle' adlı filminde oldukça ba-
şanlı bir oyun sergiliyor. Film, Nevv York'takı efsane-
vi sanat çevresini, gizli içki satılan yerlerden ve kok-
teyl partilerden oluşan bir dünyayı yansıtıyor. Leigh.
bu filmde otuz yıl yaşlanmış, Parker gibi sanki sözcük-
ler zarifçe ağzından dökülen sert nesnelermiş gibi ko-
nuşuyor.
Bugüne dek perdede kıhktan kıhğa giren Leigh'in
biradı da 'değişkenHk' olmalı 'ShortCuts'da, telefon-
da seks yapan bir sanşındı. 'Miami Blues'"da şirin, es-
rarkeş bır telekızı canlandırdı 'Single \\Tıite Female'de
yağlı saçlı birpsikopatı. 'LastEjuttoBrookryn'de şeh-
vetlibirorospuyu, 'HudsuckerProxy'de 1930'lannşık
birkentli kadınını oynadı. 'Short Cuts'ı yöneten Ro-
bert Altman. kamera dışında Leigh'in bir hortlak gibi
olduğunu, kamera karşısında da akıldan çıkmayan bir
oyun sergilediğıni söylüyor.
Canlandırdığı karakterleri özümsüyor
Jennifer Jason Leigh. 32 yaşında. Yalnızca,sahnede-
kı görüntûsüyle değil, canlandırdığı karakterieri özüm-
semesiyle de sıradışı. Parker'ı oynamak için alışılmı-
şın dışında yemek yemeye başladı ve spor yapmayı bı-
raktı. Aldığı kilolar için, "O zamanlar bedenimi sevi-
yordum,o kadar yumuşak, yuvariak ve rahattı ki" di-
yor. Parker'ın yazdıgı her şeyi okudu: oyun, şiir. dene-
me. eleştiri. Parker'ın çalıştığı The Nevv Yorker'ı ziya-
ret etti ve onu anımsayan herkesle konuştu. Parker'ın
şiirlerinı okuduğu kasetleri dinledi tekrar tekrar, ban-
yoda. arabada. uyurken.
Leigh, daha da ıleri gitti. Yeniden sigara içmeye baş-
ladı, hâlâ da içiyor. Parker kadar miyop görmesini sağ-
layacak bir gözlük takmaya başladı ve böylece Par-
ker'ın gözlüksüz neler çektiğini anlamaya çalıştr.
"Gözleri çok kötü görüyordu, ama düzeltmek isteme-
di. Dürryayı bulanık görüyordu. Böylesi çok daha yu-
muşak, zarif ve güzeldL Ben de dünyayı onun gördüğü
gibi görmek istedim."
Dorothy Parker gibi dfişûnmeye başladı
Dahası, reddedilmenin acısıru ve düş kınklığını ya-
şayabilmek için oturup bir kısa öykü yazdı. Dûş kınk-
lığını yaşadı, ama bir yıldır hâlâ öyküsünü bitiremedi-
ğı için reddedilmeyi yaşayamadı. Parker gibi davran-
maya, onun gibi düşünmeye başladı. "Birkaç yıl önce
bana onu n n üktelerini ezbeiieyeceğimi söyleseydiniz, si-
xe akhnıa kaçırdığınızı söylerdim" diyor Leigh ve ek-
liyor: "Onu se\i\orum. sö/cüklerini seviyorum, arka-
daş grubunu seviyorum, onun kadar düriist ve canh ol-
mayı sevryorum. Saçmahklara dayanamazdı Parker.
tnsanlara karşı serttu ama kendkine karşı daha sert
davrandL Asla kendisini kandırmadL Her şeyin biraz
durgunlaşahilmesi için içmek zorundaydı. Her zaman
gözyaşlanna boğuunak üzereydi. Onu canlandırmayı
sevdim." "Single W hite Female"deki rolü için, yatako-
dasını bır tapınak halıne getirdi, "Short Cuts"a hazır-
lanırken telefonda seks yapanlarla tanışıp nasıl çalış-
tıklannı öğrendi. Psikolojik açıdan bu kadar değişken
olmak riskli değil mi? Asla kendini kaybetmekten
korkmuyor mu?
"Her zaman kendime dönebilijorum* diyor Leigh,
"Mesleğim, kendimi ka> betmek. Bir filmde so> unmam
gerekirse bu herhangi bir sorun yaratmıvor. Vapmava
çahştığım şey, duygusal açıdan çınlçıplak olmak. Bu
çok daha zor."
"Rush", gerçeğe dönüşen bir oyun hakkındaydı: Le-
igh, inanılır olmak için eroin kullanmak zorunda ka-
lan ve sonunda bağımlı hale gelen bir narkotik şube po-
lisıni canlandınyordu. Kameranın önünde yaşanan, hu-
zur kaçıran bir çelişkiydi. Kendini yitirirken kendini
teşhır ediyordu, kendini bır karakterle sınırlarken ve
cephe gerisinde savxınurken köprü kurup ızleyicileri
içeri davet ediyordu.
Zarar görmüş kadınlar ügisini çekiyor
Birçok rol teklifı alan Leigh, zarar görmüş kadınla-
n oynamayı tercih ediyor:
"En çok onlar ilgimi çekiyor, onlara dikkat edhorum.
Zaran anlıyorum \e zarara uğramış insanlar bana çok
çekici geliyor. Bizim kaçındığımız bir \ aşam yaşnorlar,
ama yine de birçok yoldan onlaria ilişki kurmak olası.
Derinlikleri yüzeyde saklı, sanki tersyüz edilmiş gibiler.
Çok yakın ve dostça davTanryorlar. Ama >ine de farkı-
na vanyorsunuz ki onlar, sizin gizli kalmış haliniz. Ben,
kendimi kahramanhk ve mükemmellikle özdeşleştire-
miyonım.
Cehennemi yaşamış. kannaşık ve elle tutulabiür in-
sanlardan hoşlanıyorum."
Sorunlaria dolu bir geçmiş
Leigh, zarann ne olduğunu biliyor. Los Angeles'ta
aktör \Tctor Morrovv ve senarist Barbara Turner'ın ço-
cuğu olarak büyüdü. Leigh. iki yaşındayken annesıy-
le babası aynldı. O ve kızkardeşj Carrie. annelerinın
yanında kaldılar. Carrie, kötü; Jennifer iyi kızdı. Car-
rie atılgan, Jennifer uysaldı. Yeniyetmelik çağinda,
Carrie evden kaçtı. uyuşturucu kullanmaya başladı ve
ölümden döndü.
Bu olaydan sonra. Jennifer yaşamına çok daha faz-
la dikkat gösterdi. Içindeki saplantılı ve yabanıl tara-
fı, yaşamaya cesaret edemediği duygulan canlandır-
mak için oyunculuk için sakladı.
Carrie'nin gençlık günlen geride kaldı, iki kız kar-
deş şimdi çok yakınlar. Leigh, Carne'yi "yürekM, cö-
mert" ve "şaşırtıcı"buluyor.
Leigh, mezuniyetine birkaç hafta kala, ilk filmi
"EyesofaStranger''daki rolü için okulubıraktı. Mes-
lek yasamının ilk yıllannda, 20 yaşındayken, babası VTc
Morrovv1
, kamera önünde, korkunç bir şekılde öldü.
John Landis ve Steven Spielberg'ın yönettiğı "Twi-
light Zone: The MavTe" fılminin çekimleri sırasında,
bir helikopter Morrovv'un kafasını uçurdu. Leigh, ka-
za hakkında konuşmak istemiyor, yalnızca ayaklannın
yerden kesildiğini ve bu yüzden terapi gördüğünü söy-
İüyor.
Şimdi "ayaklan yere daha sağlam bassa" da hâlâ te-
rapi görüyor. Kendinden söz ettiğı tek an, terapi seans-
lan. "Görüyorsunuz. çok zor günler geçLtlim ve ayak-
ta kalmakzonındaydım. Terapi, beni daha sevecenyap-
tu" Leigh'in daha sevecen olabileceğıne inanmak çok
güç. Onun şirin geçırgenliğinde insanı şaşırtan bir kı-
nlganlık görmemek olanaksız. Leigh, aynı fikirde
değil:
"Ben bir kahraman ya da yıkhz olmak istemiyorum.
tstediğim tek şey oyuncu olmak."
'Medyatîk' Tarkan'm yeıü projeleri
Tarkan'ın basın
toplantısında gazeteciler
Tarkanseverler ve
Tarkan karşıtları olarak
ikiye aynldı. Ahmet
San'ın Tarkan'ı 'ihraç'
projesi, askerlik sorunu
yanında gölgede kaldı.
Kültür Servisi- Amerika 'da dı 1
öğrenimi sürdüren, sömestrtatı-
li nedeniyle Istanbul'da bulunan
ve artık medyayla buluşmanın
zamanının geldiğini düşünen
Tarkan. Pera Palas'tadüzenledi-
• ği basın toplantısında "medya
mensuplan"yla hasret giderdi.
Gazeteciler. özellikle askerliğiy-
le ilgili sorularla genç şarkıcıyı
terlettiler. Ahmet San'ın bu ko-
nudaki açıklamalannı yeterli bul-
mayan basın mensuplan, Tar-
kan'ın yurtdışına açılmaprojele-
rinden çok askerlikten kaçıp kaç-
madığı üzerinde durdular. Bası-
nın Tarkansevenler ve Tarkan
karşıtlan olarak ikiye aynldığı şeklinde
bir imajın ortaya çıktığı toplantıda, bazı
gazetecılerin saldırgan, bazılannın da
korumacı bir yaklaşım benimsemeleri.
kimilerinin de soru sormaktan çok yo-
rumlar yapmalan zaman zaman küçük
tartışmalara yol açtı.
Basın mensuplanyla diyalog içerisin-
de olması gerektiğini başından beri bil-
diğini ifade eden Tarkan. daha önce ba-
sınla karşı karşıya gelmekten çekindiği-
ni ve ürktüğünü, ancak sonunda bunun
anlamsız olduğuna karar verdiğini. daha
önceki ekibindeki eksikJiklerin basına
yanlış aksadığını ve gazetecilerden gelen
görüşme ıstemlerine anlamsız ret yanıt-
lannın verilmesine neden olduğunu dile
getirdi. Bu nedenle Ahmet San'a 'can si-
midi' gibi sanlan Tarkan, bundan böyle
medya ile diyaloğuna özen göstereceği-
ni vurguladı. Toplantı boyunca hertürlü
soruya yanıt vermeye hazır ve rahat ol-
duğunu sık sık yineledi.
Tarkan'ı kurtarma operasyonu
Tarkan Amerika'ya gidişini "Bu nebir
kaçış ne de bir terk edişri. Zaten askerlik-
ten tecillivdinı. İkinci kasetten sonra bü-
tün çalışmalar da artık sonuçlanmış gi-
bhdi. Konseıier dizisi bitmişti. Birazcık
da kendime \akit ayırmak, öğrencilik yıl-
lanmadönmekistedim
T
'sözleriyleaçık-
ladı.
"Bu toplantı Tarkan'ı kurtarma ope-
rasyonu mu?" sorusunun yöneltilmesi
üzerine. gülerek basın toplantısının 'bir
buluşma, bir kaynaşma' olsun diye dü-
zenlendiğini söyledi.
Üç bin kişiyle yapılan bir araştırmaya
göre 'en nefret ediknler' sıralamasında
Tarkan, basın toplantısında askerlik dunımuyla ilgili sonılara karşdık. yeni projelerini anlattj. (Fotograflar:DE VRÎM BARAN)
Tarkan'ın birincisırada yer aldığını. yurt-
dışına çıktığı dönemde Türkiye'de yıldı-
zının söndüğünü, bir televizyon progra-
mında "Çişün geldi" demesinin ardın-
dan medyanın üzerine gitmeye başladı-
ğını belirten bir gazeteci 'öğrencilik yıl-
lanna özkm' şeklindeki açıklamaya 'sı-
cak bakmadjğuu' ifade etti. Bunun üze-
rine, "Medyatik bir insanısevenler de sev-
meyenJer de vardu-"diyen Ahmet San,
bu araştırmadan çok Beyoğlu tstiklal
caddesine çıkıp üç bin kişiden alinacak
yanıtın önem taşıdığını \iırguladı.
Ülke>i terk eden başkumandan
Bir başka basın mensubu ise **Bu söy-
lenenler gerçek olsa bu kadar gazeteci şu
anda burada obnazdı. Üsteiik de Türld-
ye'nin en güzel kadın gazetecileri bura-
da" diyerek. diğer konulara geçilmesini
önerdi.
Tarkan, New York Üniversitesi'ne
bağlı Baruch College'da dil öğrenimi ta-
mamladıktan sonra dünyanın önde ge-
len konservatuvarlanndan biri olan Jul-
liard'da eğitimini sürdürmeyi planhyor.
Bir bayan gazeteci, bu konuya değinerek,
geçen hafta Milli Savunma BakanlığVyla
yaptıklan bir görüşmede bu okulun YOK
ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın listesinde
bulunmadığını, Tarkan gibi 72 doğumlu,
lise mezunu bir gencin yurtdışına çık-
masının yasak olduğunu. çıktığı takdır-
de de 18 aya kadar hapıs cezası alabıle-
ceğini öğrendiklerini belırtti.
Ahmet San, buna karşılık askerlikle il-
gili hiçbir sorun yasanmadığına işaret
ederek, müziğiyle miryonlara ulaşan, en
verimli çağında olan Tarkan'ın zamanı
gelince her Türk vatandaşı gibi askerlik
yapacağını belirttı.
Askerlik konusundaki sorulann bir
türlü sonunun gelmemesi üzerine bir ba-
sın mensubu. "Tarkan başkumandan, ül-
key i terk etmiş bir askermiş gibi yükleni-
yorsunuz. Sav'aş durumu yok" derken,
bir başkası "Sizi niye rahatsız ediyor ki
biz buradaözlenı gideriyoruz" kar^ılığı-
nı verince ikisi arasında küçük bir tartış-
ma çıktı.
Dışanya yorumcu götürmek
Tarkan'la beraber çalışma mutluluğu-
na eriştiği için kendini şanslı sayan Ah-
met San, hep yurtdışından Türkiye'ye
sanatçılar getirirken, Türkiye'den de dı-
•<anya yorumcu götürme arayışı içinde
olduğunu belirterek, Tarkan'la işbirliği-
ni bu arzusunu gerçekleştirmenin ilk adı-
mı olarak niteledi.
Yurtdtşı projelerini anlattı
Öğrenciliğinin yanı sıra müzik çalış-
malannı da aralıksız sürdüren Tarkan,
önümüzdeki iki ay süresince aranjörleri
ile Amerika"da yeni kasedinin hazırhkla-
nnı tamamlayacak. Mayıs ayında stüdyo-
ya girmeyi planlayan Tarkan'ın yeni al-
bümü, yaz ortasında piyasaya çıkacak.
'A-Acayipsm' adlı kasetindeki 'Hepsi
Senin mi?" adlı parçanın remiksli versi-
yonlan ilkbaharda Avrupa'da piyasaya
çıkacak. tlk olarak Fransa. Almanya, Jtal-
ya ve Ispanya'da tanıtım çalışmalan ger-
çekleştirilecek olan 'Hepsi Senin mi?'nin
remiksi üzerinde Rofling Stones ve Cheb
Khaled'in uygulayıcı yapımcısı Don Was
gibi ünlü isimler çahşıyor. Remiksin da-
ğıtırru Latin Amerika ülkelerine kadar
uzanacak. Tarkan'ın yurtdışı yapımlan
için, Kaoma Grubu'nu 'Lambada'şar-
Vası ile dünya çapında tanıtan Fransız
plak yapımcısı ve pazarlamacısı Jean
Caracos'la anlaşma yapılmış. Şarkıcının
yurtdışı yapımlan konusunda da Sony ve
BMG ile görüşmeler son aşamada. Ah-
met San Tarkan'ı bir Türk sanatçı olarak,
Türkçe şarkılanyla Avrupalı kitlelere
ulaştırma amacında olduklannı belirte-
rek "Bir fazla dinleyici elde etmesini bile
ben başan olarak görüyorum'*diyor. Bu-
nun için Ofra Haza, Gipsy Kings, Kaoma
Grubu gibi, dünyada çıkış yapan, deği-
şik etnik kökenlerden gelen gruplar üze-
rinde başanlı olmuş bir ekiple çahşıla-
cak.
'Sanat İnsanları'nda
bu ayın konuğu
Can Yücel
•Istanbul Devlet Tiyatrosu'nun düzenlediği
yann akşamki saygı gecesine konuk konuşmacı
olarak Rutkay Aziz, Zeliha Berksoy, Refik
Durbaş, Şükran Kurdakul, Başar Sabuncu, Timur
Selçuk ve Öner Yağcı katılacaİdar.
Kültür Servisi - Istanbul
Devlet Tiyatrosu, "Sanat İn-
sanlan" başlıklı saygı gecesi
programlannı sürdürüyor. Da-
ha önce Aziz Nesin ve Turhan
Selçuk'un konuk olduğu etkin-
liğin bu ayki konuğu, Can Yü-
cel. Pazartesi günü saat
20.00'de gerçekleştirilecek et-
kinlik, Taksim Sahnesi'nde iz-
lenebilecek.
Şairin yasamöyküsü, sanatçı
kişiliği, düzyazılan ve şiirle-
rinden yapılan bir kolajla dra-
matik belgesel biçiminde su-
nulacak saygı gecesinin senar-
yosunu Ülkü Ayvaz yazdı. Bel-
geseli Serap Eyüboğhı sahne-
ye koydu.
Istanbul Devlet Tiyatrosu sa-
natçılannın sunacağı "Sanat
Insanlan-III, Can Yücel" say-
gı gecesine konuk konuşmacı
olarak Rutkay Aziz, Zeliha
Berksoy, Refık Durbaş. Şükran
KurdakuL Başar Sabuncu, Ti-
mur Selçuk ve Öner Yağcı ka-
tılıyor.
Dramatik belgesel içinde,
şairin kendine özgü bir dille çe-
virdiği Shakespeare'in "Bahar
Noktası" ve Brecht'in "Yuvar-
lak Kafalaria Sivıi Kafalar"
adlı oyunlanndan bölümler de
yer alacak.
1926 yılında Istanbul'da do-
ğan Can Yücel, Ankara Oni-
versitesi'nde Latin ve Yunan
dili okudu. Ingiltere'de Camb-
ridge Üniversitesi'nde öğreni-
mini sürdürdü. Çevirileriyle de
tanınan şair, ilk kitabı a
Yaz-
ma"yı 1950 yılında yayımladı.
"Bir Siyasinin Şnrleri'', "Sevgi
Dman", "Ölüm ve Oğlum",
"Şür Alayi", "Rengahenk",
"Gökyokûş", "Can Feda",
"Çok Bi Çocuk", öteki şiir ki-
taplanndan bazılan.
12 Mart 1971 askeri müda-
halesi ile demokratik haklann
bütünüyle ortadan kalktığı ko-
şullarda tutuklanan Can Yücel,
hapishaneye boş bır defterle gi-
rip "Bir Siyasinin Şürleri" kita-
bıyla çıktı.
Selahattin Hüa>, "Bir Felse-
fecinin Nodan" başlıklı yazı-
sında şair için şunlan yazıyor:
"Ezasj-cefasıyla. ebemkuşakla-
nnın çiçikleriyle, ayaklanmış
papatyaları, zehir yeşih' umu-
du, deniz yıldızı, yağmuruyia
bütün bir "hayatın' şiirini yazj-
yor. Ölümü-ölümsüzlüğü için-
de bu hayatın biçimlediği 'in-
san'm şiirini sergiliyor.''
Demir Özlü, bir yazısında
"Yaşama daMırmışür kan da-
marianni—" ifadesini kullanır-
ken, Refik Durbaş "Budamar-
lardan akıy or işte Can Yücel'in
şiiri_" diyor.
Can Yücel'e saygı gecesinin
ardından, mart ayında Mengü
Ertel, nisan ayında ise Lütfi
Akad, "Sanat Insanlan" etkin-
liğinin sanatçılan olacak.
Film Festivali'nde
Kısa Metrajlı
Film Yarışması'
• AISTALYA (AA)- Antalya
Altın Portakal Film
Festivali'nde bu yıl ilk kez
Uluslararası Kısa Metrajlı
Film Yanşması
düzenleniyor. Antalya
Büyükşehir Belediye
Başkanı ve Altın Portakal
Kültür Sanat Vakfı Yönetim
Kurulu Başkanı Hasan
Subaşı, düzenlediği basın
toplantısında şunlan
söyledi: "Sinemamızın
çektiği sıkıntılar herkes
tarafından biliniyor. Böyle
bir ortamda, uluslararası
uzun metrajlı Film yanşması
düzenleyerek
kaynaklanmızı uluslararası
platformda eritmek yerine,
ulusal film festivalimize
alabildigince destek olmaya
devam etme karan aldık.
Görsel anlatımın bir başka
versiyonu olan kısa film
festivali ile uluslararası
platforma adım ahnayı
uygun gördük. Antaiya'yı
uluslararası alanda doğal bir
film platosu, kültür ve sanat
başkenti yapmak istiyoruz."
Yahya Kemal
Beyatlı seçkisi
H Kültür Servisi- Yapı
Kredi Yayınlan'nın
"Seçmeler" dizisinin son
kitabı, Yahya Kemal
Beyatlı'nm yapıtlanna
aynldı. Sefa Kaplan'ın
hazırladığı kitap; şairin
bütün şiirlennin yanı sıra
mektuplan. sohbetleri,
hikâyeleri, makaleleri,
portreleri ve hatıralanndan
seçmeleri içeriyor. Bir geçiş
döneminin seçkin şairi
Yahya Kemal'in bütün
yapıtlan, sağlığında
yayımlanamamıştı.
Ölümünden sonra, Yahya
Kemal Enstitüsü şairin
külliyatını yayımladı.
Kitapta bu kaynaktan yola
çıkılarak Beyatlı'nm üslup
ve imlası aynen korundu.
Şairin bitmemiş şürleri de
hatırasına saygı duyularak
seçme dışında tutuldu.
Kitap, Doğu ile Batı'yı hem
kişiliğinde, hem de
yapıtlannda birleştiren
şairin bütün şiirlerini
içeriyor. Aynca
düzyazılanndan örnekler de
onun yalnızca şair tarafını
bilenlerin sanatçıyı düşünür
ve insan olarak da daha
yakından tanımalannı ' '""
sağlayacak.
Şair Can YüceJ
François Sagan,
hapis cezasına
çarptınldı
• PARİS (AA)"Günaydm
Hüzün" adlı kitabıyla büyük
ün sağlayan Fransız yazan
François Sagan'ın kokain
kullanmak ve temin etmek
suçundan bir yıl şartlı hapis
ve 7 bin 500 dolar (yaklaşık
315 milyon TL) para
cezasına çarptınldı. Paris
Ceza Mahkemesi kaynalan,
60 yaşındaki Sagan
hakkında verilen hapis
cezasının infaz edilmemesi
için. yazarlık mesleğini
sürdürerek, evinde gözetim
altında tutulmasına karar
verildiğini belirttiler. Sagan
ve aralannda ünlü
televizyon yıldızlan ile
sanatçılann bulunduğu 25
kişi, kokain, ecstasy ve LSD
kullanmak ve temin etmek
suçlanndan tutuklanmıştı.
Sagan mahkeme sırasında
şu anda kokain
kullanmadığını ve bir süre
önce birçok arkadaşını
kaybedınce rahatlamak ve
çalışabilmek amacıyla
uyuşturucu kullandığuu
belirtti.
Bosna dpamınm
kitabı yazıldı
• BOSTON(AA)-
Amerikalı gazeteci Toru
Gjelten, Saraybosna'nın
kuşatma altında geçirdiği
bin günü anlatan bir kitap
yayımladı. "Saraybosna
Günlüğü: Kuşatma Altıdaki
Bir Kent ve Gazetesi"' adlı
kitap, kuşatma günlerindeki
günlük yaşamı ve buna
tanıklık eden "Oslobodjoj"
gazetesini anlatıyor. Toru
Gjelten, kitabında
Saraybosa ve Bosna"da
yaşanan dramı aynntılanyla
verirken, gazete bınasının
tamamıyla tahrip edilmesine
karşın, yaşananlan tüm
dünyaya duyurmaya çalışan
muhabirlerden övgûyle söz
ediyor.