Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET " 26 ŞUBAT 1995 PAZAR
10 PAZAR YAZILARI
Ingilizin has Lazı Mandalılar
Ker milletin dalga geçtiği birileri var.
İigilizinki de Irlandalılar.
Mandalf nın lngilizle nasıl dalga
sçtiği bilinmez. Ama tngilizin
Irlandalı için söyledikleri hemen
dıyulur.
Handalı perdelerini temizletmiş,
ftülüyormuş. Pencereden aşağıya
dâşmüş!.. trlandalı ölüm mangası
toplanmış infazı gerçekleştirecek.
Yan yana duracaklanna, daire
çtzmişler!.. Irlandalı terörist
aomobili havaya uçuracak.
Egzozundan üfîerken dudağım
incitmiş!..
trlandalı'ya yazık değil mi? Hak
ediyor mu bakalım bu şakalan? Ama
tarih acımasız. Çünkû Irlanda tngiliz
sömürgesi olmuş ve bir türlü
çıkamamtş. Dili ve kültûrû ile
Irlanda'yı istila etmiş îngiliz. Bir tek
dinini değiştirememiş. Ama
Irlandalf yı Katolik olduğu için inim
inim inletmiş. Asmış kesmiş,
bitirememiş.
Ve hele geçen yûzyıl ortasında
Irlanda'daki muazzam kıtlıktan da
doğnıca Îngiliz hükümetlerinin
LONDRA
EDtP
EMİL
ÖYMEN
ilgisizliği ve umursamazlığı sorumlu
tutulur. Trlandalının temel besini olan
patatese giren kıran, yûzbinleri
mezara götürürken birkaç milyonunu
da Amerika'ya göçe mecbur etmişti.
Bugün Amerika'daki trlanda
kökenlilerin sayısı 50 milyona
yaklaşıyorsa boşuna değil.
Irlandalı îngiliz boyunduruğundan
kurtulmuş ama kuzeyini kaptırarak.
Kuzeyini de zamanla geri alacak
aimasına da, tngilizin dilinden
kurtulması hiç mümkün
görünmüyor. Tavandaki bir ampulü
değiştirmek için kaç Irlandalı
gerekiyormuş? Yanıt: 8. Biri
takarmış, diğerleri de üzerine çıktığı
tabureyi çevirirlermişL trlandalılar
nihayet ayran içmeyi öğrenmişler.
Şöyle: Bir yanına bir bardak su, bir
yanına bir ka.se yoğurt koyup, kaşıkla
yoğurdu yiyip suvu içip başını sağa
sola şiddetle sallayarak!..
lrlanda'nın yerel dili. ancak yerel
işlere yanyor. Uluslararası dili
Ingilizce. Kültür dili de. Yazarlan
dışa açılmak için Ingilizce yazmak
söylemek zorunda. fngilizceyi hiç
yanlışsız da konuşsalar, aksanlan
bile espri konusu. Irlandalı kendini
nasıl beğendirecek tngilize? Çok zor.
Ama şu da var: tngilizi kim
beğensin?
Bir milyarder
böyle (mi) doğdu?
' Uzun boyluydu. Çok zayıfh. Eski ve
kırii bir İcot pantolonu vardı. Dik yaka
kazağinı içine giydiği güçlükle
farkedilen gömleği de temiz olmasa
gerekti. Kullandığı tükenmez kalem,
kaybedildiğinde üzmeyecek cinsteydi.
Ince parmaklan sigara sansıydı. Arka
cebinden çıkardığı, özensizlikten
kabarmış not defterine durmadan bir
şeyler yazardı. En fazla o deftere
bakardı. Belki kendini en çok o
defterle göz gözeyken güvenli
hıssederdı. O sırada dağınık saçlan.
gerilerden koşup deftere göz atmak
isteyen arsız çocuklan andınrdı. Ama
o, tam zamanında başını kaldırarak
tehlikeyi bertaraf ederdi. Ve kaçamak
bir bakışla hep aynı kısa soruyu
ymelerdi: "Başka?" Yanıt
geciktiğinde, sigara dumanından
rahatsız olan insanlann tavnyla
gözlerini kısarak başını yana çevirirdi.
Sonra sesi duyar, rahatlar ve sevgili
not defterine birkaç sözcük daha
eklerdi. Ardından yine o soruyu
sorardı: "Başka?" Ses tonu. her an
patlayabilecek bir silahın
sakinliğindeydi. Sık sıkburnunu
çekerdi. Oturduğu zamanlar,
konuşmanın ritmini hızlandırmak
ister gibi sağ bacağını titretirdi. Onu
hiç ayakkabısız görmedim. Ama
çoraplannın yırtık ve kokulu
olduğunu düşündüm hep. Belki de
insanlann bu gerçeği
anlayabileceklerinden korktuğu için
düşünme paylannı sevmez ve
sessizlikleri o ünlü sorusuyla bozardı:
"Başka?" Üç kişiydik. Ben susardım.
O sorardı. Arkadaşım ise konuşurdu.
Gönlü başka yerde olup da ticaretle
uğraşmak zorunda kalan insanlann
isteksizliğini gizlemeye çaiışarak
konuşurdu. Patronlannın kendine
ilettikleri listeyi cansız bir umutla
sıralardı: "Kömür._ Çimento—
Kereste... Alüminyum._ Bakır_"
Ucuz tükenmez kalem, her seferinde
MOSKOVA
HAKAN
AKSAY
sonsuz bir gayretle not defterinde
gezerdi. Söylenen her şey zapta
geçerdi. Her bir talepten sonra o
malum soruyla sıkıcı söyleşi
sürdürülürdü. Arkadaşım bazen bu
monotonluğu bozmak için istediği
mallann bulunma şansını sorardı. Bu
sorunun yanıtı da hep aynıydı:
*-Genelde var. Bakanz."
Bundan dört yıl kadar önceydi.
Rusya. "ticaret sanati" ile yeni yeni
tanışıyordu. llk "işadamcıklarT
ortaya çıkıyordu. Hangı malın kimde
olduğu belli değildi. Olur olmaz
adamlar boylanndan büyük vaatlerle
yabanct firmalann karşısına
çıkıyorlardı. Güvendiklen tek şey
vardı: llişkilen! Henüz açıktan ticaret
yapamayan parti ileri gelenleri ve
fabrika yöneticılen arasından
tanıdıklannı kullanıyorlardı. Zamanla
bu aracı takımının saflan olağanüstü
genişledi. Kimisi palazlandı. Kimısı
de hep aynı yorgun umutla ve parasız
geçirdi günlerini. Acaba bizim
"başkaa ahbap" köşeyı döndü mü?
Yoksa yine aynı kotu giyip aynı
türden tükenmez kalemler mi
kullanıyor? Yıllar önce arkadaşima
"Bırak şu zıpın!" derken haksız
mıydım? Bugünün zengin bir firma
müdürünün içindeki cevheri o
zamanlar farkedemedim mi yoksa?
Acaba o geleceği benden daha iyi
tahmin eden kararh ve zeki bir genç
miydi? Bilmem. Pek umursadığım da
yok bu soruyu. Ama görmediğim
çoraplannın yırtık ve kokulu
olduğuna bahse girerim..
Küçük mücahitlerin savaş oyunu
Aşın dinci gruplann eylemleri hızla arüyor.
Sadece kanlı saJdınlarla değil, kalabahk
gruplann kaüldığı gösterilerle de seslerini
tüm dünvada duyurmaya çalışryoriar. İran'ın
sponsortuğunda düzenlenen Kudüs Günü,
önceki gün Lübnan'ın başkeoti Beyrut'un
güneyinde gösterilerle kutlandı. Halkm büyük
ği gösterilerde, yine İran
tarafindan desteklenen terör örgütü
HizbuIIah da yer aldı. Hizbullah'ın Beyrut
caddelerinde düzenledigi geçit töreninde
ellerinde oyuncak silahlar taşıy an Müslüman
çocuklar büyûklerinin yere serdiği Amerikan
ve İsrail bayraklannı çiğnediler.
ABD'ye gideceklere
güvenlik uyanlan
VVashington dün donuyordu.
Sokaklar, her cuma ve
cumartesi gecesinden arta
kalan klasik görüntüdeydi: Içi
boşalmış içki şişeleriyle
uyuşturucusunu damardan
almışlann attıgı enjektörler
şiddetli rüzgarla sağa sola
savruluyordu.
Gazetelerin metro ekleri, her
zamanki gibi kan ve barutla
kaplıydı. Şiddet haberleri
beynimi kemirirken
bilgisayann başına geçip
lntemet aracılığıyla birkaç
arkadaşa mesaj geçiyorum.
Ardından, yine Internet
aracılığıyla kongre
kütüphanesi ve dışişleri
bakanlığı verilerine göz
atıyorum. Dışişleri
bakanlığının ülke dışına
çıkacaklar için hazırladığı bilgi
dosyasına giriyorum. Bu
servisle "Sam Amca" seyahat
tutkunu ama "postu
değerli"çocuklanna. gitmeyi
planladıklan ülkenin hangı
bölgesinin ne denli güvenli
olduğunu, karşılaşabilecekleri
sağlık sorunlan ile bir "tehlike
anında" baş.vurabilecek
makamlan anlatıyor. Kısacası,
bir nevi rehberlik sunuyor.
Örneğin biri Türkiye'ye
gitmek istiyorsa. ona
Güneydoğu Bölgesi'nin hayati
açıdan "sakuıcah" olduğu
vurgulanıyor. Amenkahnın ne
olduğunu bilmediği hava
kirliliği, trafik ve susuzluk gibi
sorunlanndan söz ediliyor.
Batı ülkelerini bilmem, ama
Türk Dışişleri Bakanlığı'nın
yurtdışına gidecek
vatandaşlanna sunduğu bu
türden bir servis kesinlikle
yok. Eğer olsaydı, Türkiye
vatandaşlanndan ABD'ye
gideceklere uyanlar sanınm
özetle şöyle sıralanırdı:
Başta New York olmak üzere
başkent Washington, Şikago,
Los Angeles. Teksas, Miami
ve Florida'da hava karannca
sokağa çıkmaktan kaçının.
Hatta gündüzleri birçok sokak
ve parkın kıyısından dahi
geçmeyin! Elinde cop sızı bir
yerlere yaslayıp arama yapan
New York'ta kurşun geçirmez
elbiseleriyle devriye gezen
polis görürseniz 'ateş altında'
olduğunuzu düşünüp
paniklemeyin. Söz konusu
polisler, günlük olağan
görevlerini yapıyordur. Florida
ya da Miami'de araba
kiralarken camlannın kurşun
geçirmez olmasında ısrar edin.
Yoksa vazgeçin, aksi takdirde
WASHINCTON
FUAT
KOZLUKLU
çevreyolunda atış talimi yapan
birkeskin nişancınm 'kaza
kurşunu' isabet edebilir.
Detroit'te kaldığımız otelin
çevTesinde arabayla tur atmak,
ABD'den ayaklannız üstünde
aynlma şansınızı azaltır.
Sizden para isteyene, hiç
değilse 50 sent verin. Verin ki,
muhtemel bir delikli demirin
göğsünüze dayanmasından
kurtulun. Başınızı gözünüzü
yardırmarnaya çalışın. Hele
paranız ve uluslararası kaza
sigortanız da yoksa, kan
kaybından gidebilirsiniz.
Çünkü hastane kapısından
parasız gırme şansınız yok
denecek kadar az. Central
Park'ta gezerken (!) gündüz
dahi olsa dikkat edin. Sabah
öğle ya da akşam fark etmiyor.
Kadınlara tecavüz ediliyor.
Bilgisayan olanlann
ulaşabileceği, olmayanlann da
tekrar telefonla bilgi
alabileceği bir servisin Türk
Dışişleri'nde olmadığını bir
daha hatırlatalım. Diyelim söz
konusu hizmet bir gün sunuldu
ve siz de ABD'ye seyahat
etmeyi tasarladınız. Bavulunuz
hazır ve bu ülke hakkında
hiçbir bilginiz (olanaksız ama
varsayalım) yok!
tşte fırsat!
ABD, "şitkktin gece
gündüz"kol gezdiği hatta
koşturduğu bir ülke...
Televizyonlarda cenaze işleri
reklamlanhayli sık yer alıyor.
Fiyatlar, cinayete kurban
gitmişler için ayn, eceliyle
ölmüşler için ayn. Her yıl
yüzde 3 artan cinayetler
karşısında kara kara "çare"
düşünen ABD'li aracına
, bindiğinde kapılannı kilitliyor,
adres sormak için yanına biri
yaklaşıyorsa adımlannı
hızlandınp sizi
duymamazlıktan geliyor.
Clinton. şiddetle mücadele ve
sokaklannda "rahat
yûrünebilen Amerika " için
polis sayısını 100 bin daha
arttınlmasını istiyor.
Şiddete dayalı suç sayısmuı 2
milyonu aştığı Amerika
Birleşik Devletleri.
"sokaklannda acilbansve
ateşkes" arayışında.
Sen çok yaşa Aziz Nesin! RENAULT .MAIS GÜVENCESIYLE, EMLAKI
Hazırlıksız da olsa Vietnam dünya
turizmine açıldı. İyi mi oldu kötü mü
bilemem, ama gerçek anlamda bir turizm
patlaması yaşanıyor buralarda. Yemek,
içmek dert değil: bannaksa, devlet otelleri
dahil açıkta kalan yok, ama gerek kenti içi
kent dışı gerekse kentler arası ulaşım tam
bir sorun. Toplu taşımacılık (vapur,
tramvay. otobüs, metro) ne düşünülmüş ne
de planlanmış. Bisikletine. daha çok da
motorsikletine atlayan deli danalar gibi
sokakta, caddede. Trafik işaretleri ve polisi
çok sınırlı; ona da uyan hiç yok. Cadde ve
sokaklar motorsikletliler sivil ordusuyla
dopdolu: Öğrenciden işadamına. ev
hanımından klüplerde çalışanlara değin
herkes, her türden giysiler içinde birli, ikili,
üçlü hatta dörtlü olarak tek motorsiklet
üzerinde cambaz oyunlanyla bir yerden bir
başka yere taşınıyor. Parlak giysili, yüksek
topuklu ve de uzun yırtmaçlı, şapkastna
gül kondurmuş genç kızlar çevrelerine
. aldırmaksızın işyerlerine gidip dönüyorlar.
-- Zaten motorsikleti olmayanın işi de yok.
Saygon, yeni adı Ho Chi Minh City'den
*. Hanoi'ye değin yol, 1700 km. Uçakta tek
j i yön bilet bulunsa da dönüş güvencede
•; değil. En iyisi bu yolu iki gece, iki de
t* gündüz giderek katetmek; yabancı
** olduğunuz için yerlilerin ödedığinin üç
'»katını ödeyerek ve aynı kompartmanı dört
SEUL
ALİRIZA
BALAMAN
kişı paylaşarak. Bilete, yatağmıza değin
getirilen üç öğün yemek dahil. Yabanalara,
yerlilerden farklı olarak her öğünde bir şişe
de iyi su. Evet, Güney Çin Denizi'ne açılan
Meİcong deltasından dünya harikalan
arasına katılmaya aday Ha Long
Körfezi'ne dökülen Kızıl Nehir'e değin
kıyı şeridini izleyen tek hatlı demir
yolunda saatte hızı 60 km'yi geçmeyen
motorlu trenler. hızlannı göre değil yol
boyunca duracaklan istasyon sayısına göre
"htdu orta, >waş"olmak üzere
gruplanmışlar. Bizde bir deyim vardır
"sırtını davamış dayisuıa dünyayı
umursamaz" diye. Vietnam da sırtıru
dayamış kuzey-güney boyu uzanan batı
yakası dağlara; doğuya dönük tepsi gibi
düz ovalan, uçak hızıyla adım başı nehirler
suluyor ABD ve Tayland'dan sonra pirinç
dışsatımında üçüncü sırayı alan
Vietnamlılar bu ovalardan yılda üç kez
ürün kaldınyorlar; sabahın erinden
akşamın köriine değin ailecek çalışarak.
Başkent Hanoi'de hava Saygon denli sıcak
değil; üstelik kalabahk ve gürültü de az.
lnsanlar daha çok güler yüzlü ve güvenilir
türden. Burada Ingilizce yerine Fransızca
başat. Güneyde her yabancının Amerikalı
sanıldığı gibi burada da her yabancı
Fransız sanılıyor. Vietnam aşevleri yanında
Fransız restorantlan, Fransız kahveleri ve
Fransız ekmeği (baget), peyniri daha bir
yaygın. "Arayan me\lasını da belasııu da
bulur" derler ya, ben de fazla aramadan
burun kokusu, ağız kalabalığı sesi
yordamıyla akşam üzeri kent içindeki göl
kıyısında bir meyhane keşfettim. Boş yer
bulduğum masadaki genç, kafayla
verdiğim selamımı aldıktan sonra aksanlı
bir Fransızcayla Fransız olup olmadığımı
sordu. "Değtthn; Türküm" dedım ama
anlatamadım. "İstanbuL, Ankara, Atatürk"
dedim; yine anlamadı. Kendimi ille de
tanıtmak zorunda hissettim ve not
defterimin ardındaki Türkiye haritasını ve
de Türk bayrağını gösterdim. Al üzerine ay
yıldızlı Türk bayrağını hemen tanıdı ve
Aziz Nesin dıye bağırdı; nasıl da
heyecanlandı ve bana içki ısmarlamaya
kalktı. Sen sağolasın Aziz Usta. Dünya
yazm tarihinde yerini aldın. Sana şom
ağızlı kara cahiller istedikleri laflan
etsinler; sen Türkiye için büyük değersin.
Kırk bir kere seksli turizm1
Yalnızca seks, seks, seks ... (Kırk bir kere
tekrarlanıyor seks kelimesi, kırk bir kere
mâşallah der gibi)...Seks değil, biraz da
güneş ve deniz bulacaksınız Ispanya'da.
• Londra'nın caddelerini bugünlerde
• koskocaman panolarda bu ilanlar süslüyor.
:
Turizm mevsimi yaklaştıkça rekabet de
! kızışıyor. Büyük bir tur operatörü 'Club
: 18-30'da kırk bir kere seksli bir reklamla
Iturist avına çıkmış. Başanlı da olmuş;
; klübün satışlan geçen yıla göre yüzde otuz
artmış.Son yıllarda tspanya'nın turizm
rekabetine gereksinimi yok.
Yugoslavya'daki, Ortadoğu'daki savaşlar
sağolsun. Müslüman ülkelerdeki
köktendinci terör sağolsun, herkes
lspanya'ya geliyor. Elini kaldınp bir taş
atmadan tarihinin rekorlannı kınyor; geçen
yıl tam 61 milyon turist geldi lspanya'ya.
Önümüzdeki turizm mevsiminde de 63
milyon turist bekleniyor. turizm olmadan
fspanya bir gün bile ayakta duramaz.
Ekonominin bel kemiği turizm. bir
' numarah motoru. 750 trilyonluk ithalat -
ihracat açığını turizmden gelen dövizlerle
kapatıyor. Bir buçuk milyon kişiye de
doğrudan iş sağlıyor. Kırk bir kere seks
reklamı, Ispanya'nın bir seks cenneti
olduğunu çağrİştmyor. Yazlan bir tngiliz
köyüne dönen Benidorm'da fiestalar yirmi
dört saat sürer, su gibi akar biralar ve çok
MADRID
ALt
KIŞLAK
kolay kız-erkek arkadaş bujabilirsiniz. Bir
tngiliz için başka neyin önemi var ki? Kırk
bir seksin yanında bir kelimelik de güneş
ve bir kelimelik de deniz, hepsi o kadar. Ne
var ki bu reklama tspanyollar çok alındılar;
içeriğini aşın buldular ve reklam
panolannı kaldırtmak için harekete
geçtiler. Bence alınacak, kızacak hiçbir
şeyi yok bu reklamın. Reklam dediğin
abartılı olur, masum olmaz. Araba
rekiamını güzel. sanşın, yan çıplak bir
hatunla yapmazsan erkek müşterilerin
dıkkatıni çekemezsın. Bilmem ne yağlı
yemekleri tatlılan yiyince uçmazsan
olmaz. Elbette lspanya'nın plajlannda
yığın yığın hatunlar-beyler lngilizleri
beklemiyorlar sabırsız, susamış. Elbette bir
tngiliz için tatiF demek 'seks' demek
değil. Bu başdöndürücü iletişim çağinda
her şeyı çok iyi bilen toplumlarda kişilerin
dikkatlerini abartısız çekmek kolay değil.
Seks bir yana; cinsiyet ve elbette kadm ve
çıplaklık hep ön planda reklamlarda.
Endülüs'te bir flamenko giysi dikimevinin
reklam panolannın Sevilla caddelerinden
kaldınlması için kadın dernekleri ayağa
kalktılar. Cıvıl cıvıl bir flamenko folklor
elbisesi içinde bir kadın ve yanında,
arkadan fotoğraflanmış çınlçıplak bir
kadın. Panonun yazısı da şöyle: Ya-
bilmem ne -flamenko elbiselerini giyin ya
da çınlçıplak kalın daha iyi! Ben çok
çarpıcı ve yaratıcı buldum. Çıplak kadın
görüntüsüne alışmamış kişi kaldı mı ki?
Elbette Batı topumlan için bu varsayım.
Televizyonlarda güpegündüz öylesine açık
seçik filmler konuluyor ki birlikte fılm
seyrederken 'uygun olmayan'sahneler
gelince huzursuz, yan gözle bakıyorum on
iki yaşındaki oğluma; rahat, benım halime
şaşmyor: "Ooo baba, bunlar n'olacak, ben
nder gördüm"diyor. Kadınlara saygı.
yalnızca çıplaklığın ya da örtünmenin
sömürüsü yapılarak gösterilmemeü.
Tatillerinde kırk bir kere seks arayanlara
kimse hiçbir şey yapamaz diyor Dünya
Turizm Organizasyonu, ama organize
edilmiş seks turizmine karşı çıkıyor. Bunun
için de nisan ayında ttalya'da bir konferans
düzenleyecek. Çocuklann ve gençlerin
daha çok kurban olduğu, Batı'nın parasına
mafyanın ellenyle sunulan bu yeni kölelik
biçimine karşı önlemler araştınlacak.
% 5.5TEN BAŞLAYAN ÇOK.. ÇOK OZEf
BU KREDİYİ KAÇIRMAYIN,
İ İ Ğ İ İİĞİDİLEDİĞİNİZ RENAULT'YU ALIN.
/İSTERSENİZ OTOMOBİLİNİZİ
n
O KM." RENAULT İLE TAKAS EDİK
KREDİNİZLE FARKI ÖDEYİN.
T A K A S S E Ç E N E Ğ İ N O E K R E D İ U Y G U L A M A Ö R N E Ğ İ
EMLAK BANKASI
BfiO*DW*V (0 KM) KDVU FtYAT
383.757.000
OJILANILA«Ş OTONUZA VEBUN OEĞEfi
(OBNEK. 200.000.000
a AYUK KREOt <V> 2 FAİ2LE ı AVLIK ÛOEME TuTAfi!
22.990.022
PEŞIN OORAK OOENECEK VERGI VE MASRARAR
52.676.500
6 » 1 * «SDI (\s •» FA12LE) AYUC OCEME TÜTAB
36.134.539
AUK»CAXKHED(TUTAH
183.757.000
2 A r L K KREÖ f%53 PAİZLE) AYIW OOE-VıE TUTAt»
68.878.923
N O T I t S t O B E 0 E L 1 M A S R A F ! H A R I Ç T I R