14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET " 26 ŞUBAT 1995 PAZAR 10 PAZAR YAZILARI Ingilizin has Lazı Mandalılar Ker milletin dalga geçtiği birileri var. İigilizinki de Irlandalılar. Mandalf nın lngilizle nasıl dalga sçtiği bilinmez. Ama tngilizin Irlandalı için söyledikleri hemen dıyulur. Handalı perdelerini temizletmiş, ftülüyormuş. Pencereden aşağıya dâşmüş!.. trlandalı ölüm mangası toplanmış infazı gerçekleştirecek. Yan yana duracaklanna, daire çtzmişler!.. Irlandalı terörist aomobili havaya uçuracak. Egzozundan üfîerken dudağım incitmiş!.. trlandalı'ya yazık değil mi? Hak ediyor mu bakalım bu şakalan? Ama tarih acımasız. Çünkû Irlanda tngiliz sömürgesi olmuş ve bir türlü çıkamamtş. Dili ve kültûrû ile Irlanda'yı istila etmiş îngiliz. Bir tek dinini değiştirememiş. Ama Irlandalf yı Katolik olduğu için inim inim inletmiş. Asmış kesmiş, bitirememiş. Ve hele geçen yûzyıl ortasında Irlanda'daki muazzam kıtlıktan da doğnıca Îngiliz hükümetlerinin LONDRA EDtP EMİL ÖYMEN ilgisizliği ve umursamazlığı sorumlu tutulur. Trlandalının temel besini olan patatese giren kıran, yûzbinleri mezara götürürken birkaç milyonunu da Amerika'ya göçe mecbur etmişti. Bugün Amerika'daki trlanda kökenlilerin sayısı 50 milyona yaklaşıyorsa boşuna değil. Irlandalı îngiliz boyunduruğundan kurtulmuş ama kuzeyini kaptırarak. Kuzeyini de zamanla geri alacak aimasına da, tngilizin dilinden kurtulması hiç mümkün görünmüyor. Tavandaki bir ampulü değiştirmek için kaç Irlandalı gerekiyormuş? Yanıt: 8. Biri takarmış, diğerleri de üzerine çıktığı tabureyi çevirirlermişL trlandalılar nihayet ayran içmeyi öğrenmişler. Şöyle: Bir yanına bir bardak su, bir yanına bir ka.se yoğurt koyup, kaşıkla yoğurdu yiyip suvu içip başını sağa sola şiddetle sallayarak!.. lrlanda'nın yerel dili. ancak yerel işlere yanyor. Uluslararası dili Ingilizce. Kültür dili de. Yazarlan dışa açılmak için Ingilizce yazmak söylemek zorunda. fngilizceyi hiç yanlışsız da konuşsalar, aksanlan bile espri konusu. Irlandalı kendini nasıl beğendirecek tngilize? Çok zor. Ama şu da var: tngilizi kim beğensin? Bir milyarder böyle (mi) doğdu? ' Uzun boyluydu. Çok zayıfh. Eski ve kırii bir İcot pantolonu vardı. Dik yaka kazağinı içine giydiği güçlükle farkedilen gömleği de temiz olmasa gerekti. Kullandığı tükenmez kalem, kaybedildiğinde üzmeyecek cinsteydi. Ince parmaklan sigara sansıydı. Arka cebinden çıkardığı, özensizlikten kabarmış not defterine durmadan bir şeyler yazardı. En fazla o deftere bakardı. Belki kendini en çok o defterle göz gözeyken güvenli hıssederdı. O sırada dağınık saçlan. gerilerden koşup deftere göz atmak isteyen arsız çocuklan andınrdı. Ama o, tam zamanında başını kaldırarak tehlikeyi bertaraf ederdi. Ve kaçamak bir bakışla hep aynı kısa soruyu ymelerdi: "Başka?" Yanıt geciktiğinde, sigara dumanından rahatsız olan insanlann tavnyla gözlerini kısarak başını yana çevirirdi. Sonra sesi duyar, rahatlar ve sevgili not defterine birkaç sözcük daha eklerdi. Ardından yine o soruyu sorardı: "Başka?" Ses tonu. her an patlayabilecek bir silahın sakinliğindeydi. Sık sıkburnunu çekerdi. Oturduğu zamanlar, konuşmanın ritmini hızlandırmak ister gibi sağ bacağını titretirdi. Onu hiç ayakkabısız görmedim. Ama çoraplannın yırtık ve kokulu olduğunu düşündüm hep. Belki de insanlann bu gerçeği anlayabileceklerinden korktuğu için düşünme paylannı sevmez ve sessizlikleri o ünlü sorusuyla bozardı: "Başka?" Üç kişiydik. Ben susardım. O sorardı. Arkadaşım ise konuşurdu. Gönlü başka yerde olup da ticaretle uğraşmak zorunda kalan insanlann isteksizliğini gizlemeye çaiışarak konuşurdu. Patronlannın kendine ilettikleri listeyi cansız bir umutla sıralardı: "Kömür._ Çimento— Kereste... Alüminyum._ Bakır_" Ucuz tükenmez kalem, her seferinde MOSKOVA HAKAN AKSAY sonsuz bir gayretle not defterinde gezerdi. Söylenen her şey zapta geçerdi. Her bir talepten sonra o malum soruyla sıkıcı söyleşi sürdürülürdü. Arkadaşım bazen bu monotonluğu bozmak için istediği mallann bulunma şansını sorardı. Bu sorunun yanıtı da hep aynıydı: *-Genelde var. Bakanz." Bundan dört yıl kadar önceydi. Rusya. "ticaret sanati" ile yeni yeni tanışıyordu. llk "işadamcıklarT ortaya çıkıyordu. Hangı malın kimde olduğu belli değildi. Olur olmaz adamlar boylanndan büyük vaatlerle yabanct firmalann karşısına çıkıyorlardı. Güvendiklen tek şey vardı: llişkilen! Henüz açıktan ticaret yapamayan parti ileri gelenleri ve fabrika yöneticılen arasından tanıdıklannı kullanıyorlardı. Zamanla bu aracı takımının saflan olağanüstü genişledi. Kimisi palazlandı. Kimısı de hep aynı yorgun umutla ve parasız geçirdi günlerini. Acaba bizim "başkaa ahbap" köşeyı döndü mü? Yoksa yine aynı kotu giyip aynı türden tükenmez kalemler mi kullanıyor? Yıllar önce arkadaşima "Bırak şu zıpın!" derken haksız mıydım? Bugünün zengin bir firma müdürünün içindeki cevheri o zamanlar farkedemedim mi yoksa? Acaba o geleceği benden daha iyi tahmin eden kararh ve zeki bir genç miydi? Bilmem. Pek umursadığım da yok bu soruyu. Ama görmediğim çoraplannın yırtık ve kokulu olduğuna bahse girerim.. Küçük mücahitlerin savaş oyunu Aşın dinci gruplann eylemleri hızla arüyor. Sadece kanlı saJdınlarla değil, kalabahk gruplann kaüldığı gösterilerle de seslerini tüm dünvada duyurmaya çalışryoriar. İran'ın sponsortuğunda düzenlenen Kudüs Günü, önceki gün Lübnan'ın başkeoti Beyrut'un güneyinde gösterilerle kutlandı. Halkm büyük ği gösterilerde, yine İran tarafindan desteklenen terör örgütü HizbuIIah da yer aldı. Hizbullah'ın Beyrut caddelerinde düzenledigi geçit töreninde ellerinde oyuncak silahlar taşıy an Müslüman çocuklar büyûklerinin yere serdiği Amerikan ve İsrail bayraklannı çiğnediler. ABD'ye gideceklere güvenlik uyanlan VVashington dün donuyordu. Sokaklar, her cuma ve cumartesi gecesinden arta kalan klasik görüntüdeydi: Içi boşalmış içki şişeleriyle uyuşturucusunu damardan almışlann attıgı enjektörler şiddetli rüzgarla sağa sola savruluyordu. Gazetelerin metro ekleri, her zamanki gibi kan ve barutla kaplıydı. Şiddet haberleri beynimi kemirirken bilgisayann başına geçip lntemet aracılığıyla birkaç arkadaşa mesaj geçiyorum. Ardından, yine Internet aracılığıyla kongre kütüphanesi ve dışişleri bakanlığı verilerine göz atıyorum. Dışişleri bakanlığının ülke dışına çıkacaklar için hazırladığı bilgi dosyasına giriyorum. Bu servisle "Sam Amca" seyahat tutkunu ama "postu değerli"çocuklanna. gitmeyi planladıklan ülkenin hangı bölgesinin ne denli güvenli olduğunu, karşılaşabilecekleri sağlık sorunlan ile bir "tehlike anında" baş.vurabilecek makamlan anlatıyor. Kısacası, bir nevi rehberlik sunuyor. Örneğin biri Türkiye'ye gitmek istiyorsa. ona Güneydoğu Bölgesi'nin hayati açıdan "sakuıcah" olduğu vurgulanıyor. Amenkahnın ne olduğunu bilmediği hava kirliliği, trafik ve susuzluk gibi sorunlanndan söz ediliyor. Batı ülkelerini bilmem, ama Türk Dışişleri Bakanlığı'nın yurtdışına gidecek vatandaşlanna sunduğu bu türden bir servis kesinlikle yok. Eğer olsaydı, Türkiye vatandaşlanndan ABD'ye gideceklere uyanlar sanınm özetle şöyle sıralanırdı: Başta New York olmak üzere başkent Washington, Şikago, Los Angeles. Teksas, Miami ve Florida'da hava karannca sokağa çıkmaktan kaçının. Hatta gündüzleri birçok sokak ve parkın kıyısından dahi geçmeyin! Elinde cop sızı bir yerlere yaslayıp arama yapan New York'ta kurşun geçirmez elbiseleriyle devriye gezen polis görürseniz 'ateş altında' olduğunuzu düşünüp paniklemeyin. Söz konusu polisler, günlük olağan görevlerini yapıyordur. Florida ya da Miami'de araba kiralarken camlannın kurşun geçirmez olmasında ısrar edin. Yoksa vazgeçin, aksi takdirde WASHINCTON FUAT KOZLUKLU çevreyolunda atış talimi yapan birkeskin nişancınm 'kaza kurşunu' isabet edebilir. Detroit'te kaldığımız otelin çevTesinde arabayla tur atmak, ABD'den ayaklannız üstünde aynlma şansınızı azaltır. Sizden para isteyene, hiç değilse 50 sent verin. Verin ki, muhtemel bir delikli demirin göğsünüze dayanmasından kurtulun. Başınızı gözünüzü yardırmarnaya çalışın. Hele paranız ve uluslararası kaza sigortanız da yoksa, kan kaybından gidebilirsiniz. Çünkü hastane kapısından parasız gırme şansınız yok denecek kadar az. Central Park'ta gezerken (!) gündüz dahi olsa dikkat edin. Sabah öğle ya da akşam fark etmiyor. Kadınlara tecavüz ediliyor. Bilgisayan olanlann ulaşabileceği, olmayanlann da tekrar telefonla bilgi alabileceği bir servisin Türk Dışişleri'nde olmadığını bir daha hatırlatalım. Diyelim söz konusu hizmet bir gün sunuldu ve siz de ABD'ye seyahat etmeyi tasarladınız. Bavulunuz hazır ve bu ülke hakkında hiçbir bilginiz (olanaksız ama varsayalım) yok! tşte fırsat! ABD, "şitkktin gece gündüz"kol gezdiği hatta koşturduğu bir ülke... Televizyonlarda cenaze işleri reklamlanhayli sık yer alıyor. Fiyatlar, cinayete kurban gitmişler için ayn, eceliyle ölmüşler için ayn. Her yıl yüzde 3 artan cinayetler karşısında kara kara "çare" düşünen ABD'li aracına , bindiğinde kapılannı kilitliyor, adres sormak için yanına biri yaklaşıyorsa adımlannı hızlandınp sizi duymamazlıktan geliyor. Clinton. şiddetle mücadele ve sokaklannda "rahat yûrünebilen Amerika " için polis sayısını 100 bin daha arttınlmasını istiyor. Şiddete dayalı suç sayısmuı 2 milyonu aştığı Amerika Birleşik Devletleri. "sokaklannda acilbansve ateşkes" arayışında. Sen çok yaşa Aziz Nesin! RENAULT .MAIS GÜVENCESIYLE, EMLAKI Hazırlıksız da olsa Vietnam dünya turizmine açıldı. İyi mi oldu kötü mü bilemem, ama gerçek anlamda bir turizm patlaması yaşanıyor buralarda. Yemek, içmek dert değil: bannaksa, devlet otelleri dahil açıkta kalan yok, ama gerek kenti içi kent dışı gerekse kentler arası ulaşım tam bir sorun. Toplu taşımacılık (vapur, tramvay. otobüs, metro) ne düşünülmüş ne de planlanmış. Bisikletine. daha çok da motorsikletine atlayan deli danalar gibi sokakta, caddede. Trafik işaretleri ve polisi çok sınırlı; ona da uyan hiç yok. Cadde ve sokaklar motorsikletliler sivil ordusuyla dopdolu: Öğrenciden işadamına. ev hanımından klüplerde çalışanlara değin herkes, her türden giysiler içinde birli, ikili, üçlü hatta dörtlü olarak tek motorsiklet üzerinde cambaz oyunlanyla bir yerden bir başka yere taşınıyor. Parlak giysili, yüksek topuklu ve de uzun yırtmaçlı, şapkastna gül kondurmuş genç kızlar çevrelerine . aldırmaksızın işyerlerine gidip dönüyorlar. -- Zaten motorsikleti olmayanın işi de yok. Saygon, yeni adı Ho Chi Minh City'den *. Hanoi'ye değin yol, 1700 km. Uçakta tek j i yön bilet bulunsa da dönüş güvencede •; değil. En iyisi bu yolu iki gece, iki de t* gündüz giderek katetmek; yabancı ** olduğunuz için yerlilerin ödedığinin üç '»katını ödeyerek ve aynı kompartmanı dört SEUL ALİRIZA BALAMAN kişı paylaşarak. Bilete, yatağmıza değin getirilen üç öğün yemek dahil. Yabanalara, yerlilerden farklı olarak her öğünde bir şişe de iyi su. Evet, Güney Çin Denizi'ne açılan Meİcong deltasından dünya harikalan arasına katılmaya aday Ha Long Körfezi'ne dökülen Kızıl Nehir'e değin kıyı şeridini izleyen tek hatlı demir yolunda saatte hızı 60 km'yi geçmeyen motorlu trenler. hızlannı göre değil yol boyunca duracaklan istasyon sayısına göre "htdu orta, >waş"olmak üzere gruplanmışlar. Bizde bir deyim vardır "sırtını davamış dayisuıa dünyayı umursamaz" diye. Vietnam da sırtıru dayamış kuzey-güney boyu uzanan batı yakası dağlara; doğuya dönük tepsi gibi düz ovalan, uçak hızıyla adım başı nehirler suluyor ABD ve Tayland'dan sonra pirinç dışsatımında üçüncü sırayı alan Vietnamlılar bu ovalardan yılda üç kez ürün kaldınyorlar; sabahın erinden akşamın köriine değin ailecek çalışarak. Başkent Hanoi'de hava Saygon denli sıcak değil; üstelik kalabahk ve gürültü de az. lnsanlar daha çok güler yüzlü ve güvenilir türden. Burada Ingilizce yerine Fransızca başat. Güneyde her yabancının Amerikalı sanıldığı gibi burada da her yabancı Fransız sanılıyor. Vietnam aşevleri yanında Fransız restorantlan, Fransız kahveleri ve Fransız ekmeği (baget), peyniri daha bir yaygın. "Arayan me\lasını da belasııu da bulur" derler ya, ben de fazla aramadan burun kokusu, ağız kalabalığı sesi yordamıyla akşam üzeri kent içindeki göl kıyısında bir meyhane keşfettim. Boş yer bulduğum masadaki genç, kafayla verdiğim selamımı aldıktan sonra aksanlı bir Fransızcayla Fransız olup olmadığımı sordu. "Değtthn; Türküm" dedım ama anlatamadım. "İstanbuL, Ankara, Atatürk" dedim; yine anlamadı. Kendimi ille de tanıtmak zorunda hissettim ve not defterimin ardındaki Türkiye haritasını ve de Türk bayrağını gösterdim. Al üzerine ay yıldızlı Türk bayrağını hemen tanıdı ve Aziz Nesin dıye bağırdı; nasıl da heyecanlandı ve bana içki ısmarlamaya kalktı. Sen sağolasın Aziz Usta. Dünya yazm tarihinde yerini aldın. Sana şom ağızlı kara cahiller istedikleri laflan etsinler; sen Türkiye için büyük değersin. Kırk bir kere seksli turizm1 Yalnızca seks, seks, seks ... (Kırk bir kere tekrarlanıyor seks kelimesi, kırk bir kere mâşallah der gibi)...Seks değil, biraz da güneş ve deniz bulacaksınız Ispanya'da. • Londra'nın caddelerini bugünlerde • koskocaman panolarda bu ilanlar süslüyor. : Turizm mevsimi yaklaştıkça rekabet de ! kızışıyor. Büyük bir tur operatörü 'Club : 18-30'da kırk bir kere seksli bir reklamla Iturist avına çıkmış. Başanlı da olmuş; ; klübün satışlan geçen yıla göre yüzde otuz artmış.Son yıllarda tspanya'nın turizm rekabetine gereksinimi yok. Yugoslavya'daki, Ortadoğu'daki savaşlar sağolsun. Müslüman ülkelerdeki köktendinci terör sağolsun, herkes lspanya'ya geliyor. Elini kaldınp bir taş atmadan tarihinin rekorlannı kınyor; geçen yıl tam 61 milyon turist geldi lspanya'ya. Önümüzdeki turizm mevsiminde de 63 milyon turist bekleniyor. turizm olmadan fspanya bir gün bile ayakta duramaz. Ekonominin bel kemiği turizm. bir ' numarah motoru. 750 trilyonluk ithalat - ihracat açığını turizmden gelen dövizlerle kapatıyor. Bir buçuk milyon kişiye de doğrudan iş sağlıyor. Kırk bir kere seks reklamı, Ispanya'nın bir seks cenneti olduğunu çağrİştmyor. Yazlan bir tngiliz köyüne dönen Benidorm'da fiestalar yirmi dört saat sürer, su gibi akar biralar ve çok MADRID ALt KIŞLAK kolay kız-erkek arkadaş bujabilirsiniz. Bir tngiliz için başka neyin önemi var ki? Kırk bir seksin yanında bir kelimelik de güneş ve bir kelimelik de deniz, hepsi o kadar. Ne var ki bu reklama tspanyollar çok alındılar; içeriğini aşın buldular ve reklam panolannı kaldırtmak için harekete geçtiler. Bence alınacak, kızacak hiçbir şeyi yok bu reklamın. Reklam dediğin abartılı olur, masum olmaz. Araba rekiamını güzel. sanşın, yan çıplak bir hatunla yapmazsan erkek müşterilerin dıkkatıni çekemezsın. Bilmem ne yağlı yemekleri tatlılan yiyince uçmazsan olmaz. Elbette lspanya'nın plajlannda yığın yığın hatunlar-beyler lngilizleri beklemiyorlar sabırsız, susamış. Elbette bir tngiliz için tatiF demek 'seks' demek değil. Bu başdöndürücü iletişim çağinda her şeyı çok iyi bilen toplumlarda kişilerin dikkatlerini abartısız çekmek kolay değil. Seks bir yana; cinsiyet ve elbette kadm ve çıplaklık hep ön planda reklamlarda. Endülüs'te bir flamenko giysi dikimevinin reklam panolannın Sevilla caddelerinden kaldınlması için kadın dernekleri ayağa kalktılar. Cıvıl cıvıl bir flamenko folklor elbisesi içinde bir kadın ve yanında, arkadan fotoğraflanmış çınlçıplak bir kadın. Panonun yazısı da şöyle: Ya- bilmem ne -flamenko elbiselerini giyin ya da çınlçıplak kalın daha iyi! Ben çok çarpıcı ve yaratıcı buldum. Çıplak kadın görüntüsüne alışmamış kişi kaldı mı ki? Elbette Batı topumlan için bu varsayım. Televizyonlarda güpegündüz öylesine açık seçik filmler konuluyor ki birlikte fılm seyrederken 'uygun olmayan'sahneler gelince huzursuz, yan gözle bakıyorum on iki yaşındaki oğluma; rahat, benım halime şaşmyor: "Ooo baba, bunlar n'olacak, ben nder gördüm"diyor. Kadınlara saygı. yalnızca çıplaklığın ya da örtünmenin sömürüsü yapılarak gösterilmemeü. Tatillerinde kırk bir kere seks arayanlara kimse hiçbir şey yapamaz diyor Dünya Turizm Organizasyonu, ama organize edilmiş seks turizmine karşı çıkıyor. Bunun için de nisan ayında ttalya'da bir konferans düzenleyecek. Çocuklann ve gençlerin daha çok kurban olduğu, Batı'nın parasına mafyanın ellenyle sunulan bu yeni kölelik biçimine karşı önlemler araştınlacak. % 5.5TEN BAŞLAYAN ÇOK.. ÇOK OZEf BU KREDİYİ KAÇIRMAYIN, İ İ Ğ İ İİĞİDİLEDİĞİNİZ RENAULT'YU ALIN. /İSTERSENİZ OTOMOBİLİNİZİ n O KM." RENAULT İLE TAKAS EDİK KREDİNİZLE FARKI ÖDEYİN. T A K A S S E Ç E N E Ğ İ N O E K R E D İ U Y G U L A M A Ö R N E Ğ İ EMLAK BANKASI BfiO*DW*V (0 KM) KDVU FtYAT 383.757.000 OJILANILA«Ş OTONUZA VEBUN OEĞEfi (OBNEK. 200.000.000 a AYUK KREOt <V> 2 FAİ2LE ı AVLIK ÛOEME TuTAfi! 22.990.022 PEŞIN OORAK OOENECEK VERGI VE MASRARAR 52.676.500 6 » 1 * «SDI (\s •» FA12LE) AYUC OCEME TÜTAB 36.134.539 AUK»CAXKHED(TUTAH 183.757.000 2 A r L K KREÖ f%53 PAİZLE) AYIW OOE-VıE TUTAt» 68.878.923 N O T I t S t O B E 0 E L 1 M A S R A F ! H A R I Ç T I R
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle