04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24ŞUBAT1995CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER îşçi ve memurlardan oluşan Demokrasi Platformu, 'eylem programı'nı martta açıklayacak Çahsaıılanıı sıeak baharı•Hükümet, kamu işçilerinin ücretlerine ilk altı ay için ortalama yüzde 27 zam önerirken, Türk-İş aynı dönemde ücretlerin yüzde 40 artı refah payından oluşan oranda yükseltilmesini istemeye hazırlanıyor. Türk-lş, yaklaşık 600 bin işçinin güciinü arttırmak için, tüm toplusözleşme görüşme süreçlerini mart ayı sonuna değin eşleştirecek. IŞfK KANSU ANKARA - Yükselen enflas- yona karşı ücret ve maaşlan ge- rileyen çahşanlar, sıcak bahara hazırlanıyor. tşçi. memur ve di- ğer çalışan kesimlerin örgütle- rinden oluşan "Demokrasi Plat- formu". mart ayının ilk yansın- da "eylem progranu"nı açıkla- yacak. Hükümet. kamu işçilerinin üc- retlerine ilk altı ay için ortalama yüzde 27 zam önerirken. Türk-lş aynı dönemde ücretlenn yüzde 40 artı refah payından oluşan oranda yükseltilmesine yönelik çalışma yapıyor. Türk-lş, yakla- şık 600 bin işçinin gücünü arttır- mak için, tüm toplusözleşme gö- rüşme süreçlerini mart ayı sonu- na değin eşleştirecek DISK Ge- nel Başkanı Rıdvan Budak, çalı- şanlann, reel ücretlerinin korun- ması için mücadeleye girecekle- rini bildirdi. Memur maaşlannın düşük tu- rulması. ışçılere sıfırzamöneril- mesı, ardından da THY grevinin Bakanlar Kurulu'nca ertelenme- si, çalışan tabanda büyük huzur- suzluk yarattı. Geçen hafta bir araya gelen, 17 işçi ve memur sendikası. de- mokratik kıtle örgütü tarafından oluşan "Demokrasi Platformu" bır ilkeler bütününü kabul ede- rek, sekretarya oluşturdu. "Çab- şanlann ortak sesi" olarak adlan- dınlan Demokrasi Platfor- mu'nun kabul ettiği ılkelerin ya- şama geçirilmesi için, "ortak de- mokratik ve meşru mücadelede- ki öncelikleri, önerileri ve ortak eylem programını belirleme"> ka- rarı aldı. Platform içinde yer alan ör- gütlerden DlSK'in Genel Baş- kanı Rıdvan Budak. "Sekretar- yaıun hazırlayacağı bir dizi eylem programı mart ayının ilkyansın- da açıklanacak ve daha sonra devTeye gu*ecek"dedi. Budak, 1995 yılının sıcak ge- çeceğinin 1994 yılından belli ol- duğunu belirterek "Hükümet, IMF reçetelerine uygun davra- nırsa çalışanlar, yüzde 150'lik enflasyon karşısında reel ücretle- rinin korunması için bir mücade- leyegirecekler. Busıcak bir ortam yaratacak. Düşük ücretlerin olduğu işkol- lannda da grevler kaçuulmaz ha- le gelecek"dedi. Platformun bir diğer üyesi Türk-lş de mart ayında. tabanını harekete geçirmeyi hedefliyor. Türk-lş yetkılilen. aralannda Türkiye Taş Kömürü Kurumu, Türkiye Kömür lşletmelen, Tı- gem, Petkim, TPAO, Tüpraş. Çay-Kur, Tekel, Şeker Fabrikala- n, Sümer Holding. Seka, MKE, Köy Hizmetleri, Karayollan, TEK, DSİ. Demiryollan, Deniz- cilik Işletmesi. SSK, Milli Sa- vunma Bakanhğı ve 440 beledi- ye gibi büyük kuruluşlarda çalı- şan yaklaşık 700 bin kamu işçı- sinin toplusözleşme sürelerinin bittiğine dikkat çektiler. Tüm bu sözleşmelerin toplu- sözleşme yetkı prosedürlerinin mart ayı ortasına değin tamam- lanacağını kaydeden Türk-tş yet- kilileri. hükümetin karşısında güçlü bır bütünlükle çıkacaklan- nı ifade ettiler. Başkanlar kurulunu 17-18 mart tarihleri arasında Gelibo- lu'da toplayacak olan Türk-tş, "sıfır" oranından vazgeçerek Hava-lş'e, 1995 yılının ilk altı ayı için ortalama yüzde 27 dolay- lannda zam öneren hükümete, şu talepleri gündeme getirmeye ha- zırlanıyor: " 1994 yılının ikinci yanyılında enflasyon aylar itibanyla 1.7, 2, 12,9.5,8.1.63 oranında artmış- ür. Bu,yüzde 40'lık bir artış öngö- rüyor. Sendikalanmız. 700 bine yakın işçi için, bu altı aylık enflas- yon artışı olan yüzde40 artı refah payı oranında zam önerecekler- dir. Refah payına ilişkin oran da başkanlar kurulu öncesi toplana- cak, Türk-tş kamu sözleşmeleri eşgüdüm toplantısında karara bağknacak." Hükümetin, Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) istekleri doğrul- tusunda hareket etmesi duru- munda. yalnızca 1995 yılı için hedeflenen enflasyon oranı dü- zeyinde bir zam önerisi ile gele- ceğinin açık olduğunu kaydeden Türk-tş yetkilileri. toplusözleş- mesi biten ışçilerin 500 bine ya- kınının grev hakkı olduğuna işa- ret ederek şöyle dediler: "Yahuz,hükümetin,özelleştir- meyle satamadığı ya da kapata- madığı bazı işletmeleri grevleri bahane ederek gözden çıkarnıa- sından korkuyoruz. Bunun için, daha çok grev dışı eylemlere başvurma gündeme gelebilir." Memur sendikalannın da 1 Mayıs 1995"tebirkonfederasyon çatısı altında bırleşme amacında olduğunu vurgulayan Demokra- si Platformu kaynaklan. kamu çalışanlannın da işçi eylemlerine destek vereceklerini belirttiler. j Tekstilde jgrev \ başlıyorADANA/ANKARA (Cum- huriyet) - DlSK'e bağlı Teksil Işçileri Sendikası ile Hak tş'e bağlı Öz lplik-tş Sendikası'nın örgütlü olduğu tekstil sanayii iş- yerlerinde bugün greve başlana- cağı kaydedildi. Bu arada Türk- lş"e bağlı Teksif Sendikası. teks- til işkolunda imzaladıklan söz- leşmeyi savundu. Sendikanın Adana Bölge Temsilciliği'nde DtSK Bölge Temsilcisı YusufYürekIi,Öz lp- lik-tş Sendikası yetkilileri, yöne- ticiler ve işçilerin de katıldığı bir basın toplantısı düzenleyen Sü- leyman Çelebi, üç sendika tara- fından daha önce alınan ortak mücadele ve birlikte hareket ka- rannı uygulamayıp işveren sen- dikası ile uzlaşan Türk-tş'e bağ- lı Teksif Sendikası"nı eleştirdi. Çelebi. bugun sabah 08.00'de £ BüüsaFabrikası'ndagrevjbasja- »--taeaftnı belirterek, "Türk-tş, t-BrSÎC, Hak-İş üyesi sendikalı, \ sendikasız tüm işçileri emektea yana tüm örgütleri; aşı, işi, ekme- ği, geleceği için mücadele eden tüm insanlan. ülke sevgisini in- sanların mutluluğunda arayan emekten yana güçleri. haklu meş- ru ve demokratik mücadelemize omuz vermeye çağuTyonız" dedi. Ankara zamdan memnun Teksif Sendikası tarafından dün Ankara "da yapılan açıklama- da, elde edilen zam oranlan ko- nusunda diğer sendikaların da daha önceden olumlu göriiş bil- dirdikleri kaydedildi. Açıklama- da "Hükümetin sıfir zam laflan ettiği bir ortamda 1 Mart 1995 günü yüzde 102'leri bulan bir zamnıı bulmamıza rağmen şov olsun diye grev mi yaptık? Diğer işkolları ile kıyaslandığında ger- çekten tatminkâr bulunan bir noktada, üyelerimizi maceraya mı atmalıydık?" denildi. Açıklamada, sözleşme gere- ğince bu hafta üyelerinın 10"ar milyon lira fark alacağı. önü- müzdeki hafta zamlı maaş ve bir ikramiyelerinin ödeneceğı. arife günü de bayram harçlığı verile- ceği kaydedildi. Üniversitelerdegeritim MÜ'de polis dün geniş güvenlik önlemJeri aldı. LnNersite dışında bekleyen ülkücüler elleriy le kurt işaretİeri yaparken yaralı öğren- cilerden biri polisi. ülkücülerle iş- birliği yapmakla suçladı. (Fotoğraflar: AHMET ŞIK.) İSTANBUL/ANKARA (Cumhuriyet) - Marmara Üni- versitesi Göztepe Kampusu'nda önceki gün yaşanan ülkücü sal- dın dün de yinelendi. Önceki gün satır ve bıçaklarla saldın düzenleyerek sekiz öğrencinin yaralanmasına yol açan ülkücü- lerle sol görüşlü öğrenciler ara- sında dün de kısa süreli taşlı bir çatışma yaşandı. Çatışma sonu- cu bazı öğrenciler hafif şekilde yaralanırken park halindeki oto- mobıller de hasar gördü. tstanbul Üniversıtesi kanti- ninde de oruç tutmayan bir öğ- renci. ülkücülerin bıçaklı saldı- nsıylayaralandı. MÜ'deki saldın, CHP tarafın- dan takibe alındı. CHP tstanbul Mılletvekilı Algan Hacaloglu. saldın olayının peşini bırakma- yacaklannı belirtirken saldır- ganlann bir hafta önce de ünı- versıteye geldiklerinin saptan- dığını ve olay ın "planlı bir sağ terör" olduğunu söyledi. Eğıt- Der Genel Başkanı MustafaGa- zakı da olaym laiklige sald-rı ol- duğunu ifade etti. MÜ'nün Göztepe"deki Ata- türk Eğitım Fakültesi "nde geçen cuma günü bazı ülkücü öğren- cılerin iki demokrat öğrenciyı dövmesi ve pazartesi günü de ülkücü grubun sol görüşlü öğ- renciler tarafından dövülmesiy- le başlayan olaylar, dün İstan- bul Üniversitesi'ne de sıçradi. İC kantinıne saat 17.00 sırala- nnda gıren ülkücü öğrenciler "Allahuekber1 " diye bağırarak soyadı belirlenemeyen Savaş adlı tÜ Ikrisat Fakültesi öğren- cisinebıçaklarla saldırdılar. Sal- dında bacaklanndan yaralanan öğrenci. Cerrahpaşa Tıp Fakül- tesi Hastanesi'nde tedaviye alı- nırken saldırganlar polisin hıç- bır müdahalesiyle karşılaşma- dan kaçtılar. MÜ'de önceki günkü saldın- ya kanştığı ileri sürülen Sezai Üysal adlı ülkücü öğrenci. dün diğer öğrenciler tarafından ya- kalandı Sezai Uysal'dan. saldı- nnın özeleştırisini vermesini is- teyen sol görüşlü öğrenciler, Uysal'ı, bunu yenne getirmesi üzerine serbest bıraktıîar. Daha sonra dışarıdan gelen 40 kişilik bir ülkücü grup. tek- bır getirerek sol görüşlü öğren- cilere saldırdı. Karşıt görüşlü- ler arasında çıkan kısa süreli bir taşlı çatışma sonucu bazı öğren- ciler hafif şekilde yaralanırken bazı otomobiller de hasar gördü. Bu sırada üniversite içerisine polisin girmesi üzerine gruplar dağıldı. Polisin ıçeride bulun- masını kınayan sloganlar atan sol görüşlü öğrenciler. yaptık- lan fonımda. ülkücülenn polis- le birlikte hareket ettiğini öne sürerek "Kendi fikirlerinden başka hiç kimsenin fikrine ta- hammül edemeyen bu güruha gereken dersi verdik, her zaman da yereceğiz"' dediler. Öğleden sonra okuldan çık- mak isteyen sol görüşlüler, üni- versite kapısında polıs tarafın- dan engellenirken okulun kar- şısında bekleyen ülkücüler de tekbir getirerek toplandılar. Ül- kücüler, kendilerini dağıtmak isteyen polislerle tartışırken "Okulun içindeki bölücü komü- nistler, arkadaşlarımızın öğre- nim hakkını engelliyor. Bi/i de- ğil onlan dağrtuı" diye konuştu- lar. Basın mensuplannın çalış- ma yapmasını da engellemek is- teyen ülkücüler, ara sokaklarda dâğınık olarak beklediler. Gökçek, su kesintisinde geri adım attı, ancak tepkiler sürüyor. Eski Diyanet Işleri Başkanı Lütfi Doğan: Su kesmek din ve törelerimize aykırı YUSUFÖZKAN ANKARA - RP'li Ankara Büyükşe- hir Belediye Başkanı Melih Gökçek, ka- mu kuruluşlan ve hastanelerin sulannı kesme uygulamasında, valiliğin soruş- turma açması üzerine geri adım attı. Gökçek, dün sulan vermeye başlarken resmi dairelere 1 Nisan 1995 tarihıne kadar zaman tanındığını. borçlannı öde- meyenlerin sulannın yeniden kesilece- ğini açıkladı. Ankara Valiliği de bir ge- nelge yayımlayarak kamu kuruluşlannı. belediyeye olan su borçlannı ödemele- ri konusuda uyardı. Sağlık Bakanı Do- ğan Baran da Gökçekie görüşerek has- tanelere su verilmesini sağladığını bil- dirdi. Su kesintisi uygulamasına son veril- meden önce Cumhuriyet"in sorulannı yanıtlayan eski Diyanet tşlen Başkanı ve eski CHP Malafya Milletvekili Lüt- fi Doğan, sürekli din konuşan Gök- çek'in yaptığı uygulamanın dine de tö- relere de aykın olduğunu söyledi. Türk Tabipleri Birlıği (TTB) ile Ankara Ta- bip Odası (ATO) da RP'li belediyenin, sulan keserek insan ve kent sağlığını tehdit ettiğini öne sürdüler. Lütfi Doğan. suyun tslam uygarlığı ve tüm tslam ibadetlerinin temel mad- desi olduğunu söyledi. Kuran-ı Ke- rim'de her şeyin sudan yaratıldığının vurgulandığını söyleyen Doğan şöyle konuştu: "Su hayru çağlar boyu Müshl- manlann yaptığı en önemli hayırdır. Her dönemde çeşitli biçimde olmuş. özellik- le son çağda Osmanlı döneminde Türk kentlerini, özeUikle İstanbul'u süsleven en güzel hayır sebil hayrı, su dağıtnıa işi olmuştur. Bu bakımdan. bu kadar önemli Kuran-ı KeriırTin nazü olduğu, orucun farz olduğu. turulduğu ve oru- cun bir ibadet olarak sosyal hayatta et- kinliğini gösterdiği bu huzurtu günde, bu hayatın sürmesi için suyun ne denli önemii olduğu ortadadır. Ramazan Bay- ramı öncesi suyun kesihnesi hakikaten çok kötü bir durum göstermektedir." Özellikle hastanelerin suyunun kesil- mesinin son derece yanlış bir davranış olduğunu vurgulayarak hastanelerdeki tüm ışlerin suya bağlı olduğunu, suyun kesilmesinin de şifa bekleyen insanla- nn sağlığınm tehlikeye atılmasına ne- den olacağını söyleyen Doğan, sözleri- ni şöyle sürdürdü: "Ne olursa olsun, su yaşam konusudur. Suyıı engellemek, ya- şamı engellemekrjr. Bu hem dinimize, hem törelerimize aykındır. Ama bu me- seleyi bir alışveriş meselesi, belki siyasi bir konu olarak kullanmak istiyor.* 1 Melih Gökçek başkanhğında dün toplanan Ankara Büyükşehir Belediye- si Meclisi"nde de su kesintisi tartışıldı. 'Yasaklarla düşünce özgürlüğünü koruyamazsınız' AdaletBakanıMehmetMoğultay, 93 savcıylayaptığı toplantıda 'adaletsistemi'nin sorunlarını tartıştı İstanbul Haber Servisi - Adalet Bakanı Mehmet Moğultay. savcılara "Yasaklamalarla, sınırlamalarla, prangalaria ve cezaevleriyle düşünce özgürlüğünü koruyamazsınız" dedi. Laiklik ilkesinden sapmak ısteyenleri. "LaikJik. ulusal biriik ve banşm güvencesidir" dıyerek uyaran Moğultay. hâkim ve savcılardan laiklik ilkesine duyarlı olmalannı istedi. Mehmet Moğultay, 76 il, 8 DGM ve terör tipi cezaevi bulunan 9 ılçe cumhuriyet başsavcısıyla İstanbul Hâkimevı'nde dün gerçekleştirdıği toplantıda yargının sorunlannı anlattı. Çağnlı olduğu halde Ankara DGM Cumhuriyet Başsavcısı Nıısret Demiral' ın katılmadığı toplantıda Moğultay, köklü bir adalet reformunun gerekli olduğunu anlattı. Yargının önündeki sorunlann en önemlisinin anayasa olduğuna değinen Moğultay, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun yapısının sakıncalâr içerdiğini dile getirdi. Hâkım ve savcılann "hukukçu, hukuk adamı" olmalan gerektiğıni, hukukçuluğun ön koşulunun da "çağdaş insanlık için mücadele etmek" olduğunu belırten Moğultay. konuşmasında Cumhurbaşkanı Süleyman Demirerin önceki gün TYS yöneticilerinı kabulü sırasında söylediğı sözleriyle çatışacak biçimde "düşünce suçu"na ilişkin görüşlerini açıkladı. Ceza yargılama hukuku alanında demokratik düzenleme önerilerine ve özlemlenne karşın düşünce suçlannın cezalannın yükseltildiğine dikkat çeken Moğultay şöyle dedi: "Bir ülkede demokrasiye inanan insanlann sayısını arrtınrsanız demokrasiyi korursunuz. Yoksa yasaklamalarla. sınırlamalarta, prangalaria ve cezaevleriyle düşünce özgürlüğünü koruyamazsınız. Düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü, iyi veya zararsız fUdrler kadar devlet veya halkın bir kısmını sarsan, rahatsız eden veya uyandıran bilgi ve düşünceleri de kapsar." Konuşmasında temiz toplum özlemini' de dıle getıren Moğultay. "Temiz topluma ulaşma sürecinde İtalya'dan ya da başka yeıierden ithal sa% cılar getirmek, onlarla avunmak doğru değildir. Önemli olan bunu feisefe haline gedrmektir" dedi. Bu tür operasyonlann Türkiye"de yapılamamasını. savcılann elinde yeterli yetki olmamasına ve adli kolluk örgütlenmesinin gerçeldeşmemesine bağlayan Moğultay. "Ban soruşturmalarda bsaa emniyet nıüdürleri, nıedya tarafından ön plana çıkartılmaktadır. Bu öne çıkma gayretleri, savcılanmızm görevlerini yeterince yapmadığı izlenimi uyandırmaktadır" dedi. Bazı gazete ve televızyonlan da "Basuı özgürlüğünü kendi çıkarlan doğnıltusunda kullannıak^la suçlayan Moğultay. bunun basının inandıncılığını olumsuz etkileyecefiine dikkat çekti. HAFTAYA BAK1Ş AHMET TANER KIŞLALI Malatya'daki KaraıUık ve Aydınlık Şarkıdaki gibi "heryer karanlık" değil. Ama karanlığı yenmenin ön koşulu, karanlıkları göster- mektir. Göstermeli ki, insanlar birer mum da oralara yak- sınlar... Birkaç gün önce Malatya'daydım. Bir zamanlar Inö- nü'nün, şimdilerde ise Özal'ın "memleketi" olarak anılan kentte... Ismet Paşa'nın yaktığı ışıklann bir kısmını Özal söndür- müş. Ama Malatya -her şeye karşın- hâiâ karanltkta değil! • • • Malatya "Inönü Üniversitesi"r\de, Atatürk-lnönü çizgi- sine düşman bir kafa yapısı egemen. Tıp Fakültesi'nin hastanesi yıllardır bitirilemiyor. Ama üniversite < 7campus"unda "ikinci" bir cami yükselmekte. Hem de Ankara'daki Kocatepe Camii'nin heybetinde bir cami. Üstelik de, her fakültenin hemen her katında bir de "mes- cid" bulunduğu halde... Tıp Fakültesı'nde altı doçent kadro bekliyor. Verilen do- çentlik kadrosu tek. Yeni açılmış olan llahiyat Fakültesi'ne ise, tam 16 doçent ve 8 profesör kadrosu "tahsıs edildiği" daha iki hafta ön- ce gazetelerde ilan edildi. Hem de sadece iki sınıfı olduğu halde... Yönetim ve denetimin, beyinlerinin üzerinde sank taşı- yanlann elinde olduğu anlaşılıyor. Kendileri gibi düşünen- lere bütün olanaklar açık, Kemalizmin aydınlığına inanan- lara tüm kapılar kapalı. Tıpkı, son birkaç aydatam 12 profesörün aynldığı Sıvas "Cumhuriyet Ünh/ersitesi" gibi... Rahmetli özal, "Inönü'yü de "Cumhuriyef'i de şeriatçılara "emanet" etmiş. Onlar da "gereğini" yapıyorlar! • • • insanlann "düşünceierinden ve inançlanndan dolayt" çıra gibi yakıldıkları Sıvas'taki durumu bilemiyorum... Ama Malatya "henüz" karanlığa teslim olmamış. Daha birkaç ay önce kurulan Malatya Atatürkçü Düşün- ce Derneği'nin ulaştığı nokta, Malatyalı'nın karanlıktan hoşlanmadığmı gösteriyor. Birtatil sabahı, Sabancı KültürSitesi'nin salonundanta- şan coşkulu bir kalabalık... Kitap imzalatmak için bir saat kuyrukta bekleyen insanlar... Ve birkaç ayda birkaç yüzle- re ulaşan, her geçen gün çığ gibi çoğalan "üye" sayısı... Göstermelik değil, ödentisini veren, hertüriü katkıyı yap- mayahazırüye... Karanlığı isteyenlerin "para"sı bol... Ama "bilinç'para- dan her zaman üstündür. Bilincin yaktığı yüzlerce, binlerce küçük mum, paranın sağladığı ışıldaktan çok daha etkileyicidir. • • • Malatya'daki diğer konuşmacı, Prof. Şerafettin Tu- ran'dı. Atatürk'ün kurduğu Türk Dil Kurumu'nun başkanı, ta- rihçi, Kültür Bakanhğı eski Müsteşan. Cenap Şehabeddin'in "Tarihe yaian söyletmek müm- kündür, çünkü ölüler konuşamaz!" sözünü anımsatırken salondan alkışlar ve gülüşler yükseliyordu. Benim gibi her- kes de, bazı numaracı cumhuriyetçilerin ekranlardaki "gaf- let" ya da "ihanet"\ri\ anımsamış olmalıydı... Sayın Juran, "Peygamberzamanında minare yoktu'âC- ye, Hz. Ömer'in yaptırdığı ilk minarenin nasıl yıkılmakis- tendiğini dile getirdi... Atatürk'ün; istediği yetkilerin Mec- lis'te reddedilmesinde başrolü oynayan M. Esat Bozkurt ile Şükrü Saracoğlu'nu daha sonra bakan yapışını anlat- tı. Atatürk'e yönelik olarak son günlerde gündeme soku- lan "/ş Bankası hisseieri" suçlamasının iç yüzünü sergile- di. Ölünceye kadar o paylardan tek kuruş çekilmemiş ol- duğunun altını çizdi. Sayın Turan sorulan yanıtladıkça, tarih de yalanlardan arındı. Ve Malatyalılar o salonu, başlan biraz daha dik ola- rak terk ettiler. • • • Son 40 yılın "gaflet"\ ya da "ihanet"\en yüzünden bu Cumhuriyet'in "Atatürk'ün Cumhuriyeti" olduğunu söyle- mek artık çok zor. Ama "Atatürk düşüncesi"n\n, "Atatürk insanı'run, her şeye ve özellikle de devlete karşın, dimdik ayakta olduğu da bir gerçek. Ne denli gür olursa olsun, tek bir ışıldağı söndürmek ko- laydır. Çevirirsiniz düğmeyi, kesersinizteli, atarsınıztaşı... Ve göz kamaştırıcı ışık gider, zifiri karanlık gelir. Biranda... Oysa binlerce, onbinlerce, yüzbinlercemumutekertek- er söndürebilir misiniz?!.. Rıısya ile istihbaratta işbirliği dönemi İk yİİkSek temaS Cumhurbaşkanı Demirel'le 'gizli' bir görüşme yapan Rusya Federasyonu Dış Istihbarat Şefı Evgeni Primakof un ziyareti, Türkiye ile Rus istihbaratı arasında bugüne kadar gerçekleştirilen 'ilk yüksek düzeyli temas' oldu. KEM.\LYLRTERİ ANKARA - Milli Istihbarat Teşkilatı (MtT) ile eski SSCB ıstihbarat örgütü Komitet Go- sudarstvennoy Bezopasnost- n'nin (KGB) yerine kurulan Rusya Federasyonu Karşı Istih- barat Servisi arasında "balayı" yaşanıyor. Rus karşı istihbarat örgütünün şefi Sergei V'adi- moç' un ziyaretinden iki gün ön- ce Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile "gizli" bir görüşme yapan Rus Dış Istihbarat Şefi Evgeni Primakorun ziyaretı. Türkiye ile Rusya arasında is- tihbarat alanındaki "ilk yüksek düzeyli" temas oldu. Dışişleri Bakanhğı Müsteşar Vekili Volkan Vural'ın Mosko- va Büyükelçiliği döneminde KGB'yi ziyaret ederek, büyü- kelçi düzeyinde ilk teması sağ- ladığı ve bugünkü işbirliğinin temelini attığı öğrenildi. MlT ile KGB, Türkiye Cum- huriyeti'nin kuruluşundan bu yana sürekli iki hasım örgüt ola- rak faaliyet gösterdiler. KGB'nin Türkiye'deki çalışma- lan MtT'in başlıca araştırma alanını oluştururken, KGB de MlT'in özellikle Kafkaslar'da- ki çalışmalannı denetlemeye çalıştı. Emekli olmasının ardın- dan yeniden aktif göreve çağn- lan MlT Daire Başkanı Meh- met Eymür, "Anaüz" adlı kita- bında, uğradığı silahlı saldın so- nucu yaşamını yitiren MlT Müsteşar Yardımcısı Hiram Abbas'ı anlatırken, eski SSCB sınırlan içinde kalan Batum'un öneminden söz ediyor. Eymür, anılannda "Slavik" adını verdi- ği bir operasyonda AdotfSlavi- kadında bir Rus ajanının yaka- lanışını anlatırken. Rus istihba- ratımn Türkiye'deki ilgi alanla- nna ilişkin önemli ipuçlan da veriyor. Bir şirket kuran Sla- vik'in kendini "maskelediği- ni"anlatan Eymür, Slavik'in as- lında MlT elemanı olan bir ha- vacı subayla temasa geçtiğini ve NATO belgelerine ulaşmaya ça- lıştığını dile getiriyor. Istihbarat çevrelerinden edi- nilen bilgiye göre, KGB ile da- ha önce büyükelçi düzeyinde ilişki sağlandı. Dışişleri Bakan- hğı Müsteşar Vekili Volkan Vu- ral'ın, Moskova Büyükelçiliği döneminde KGB'ye yaptığı zi- yaretle bugünkü işbirliğinin ilk adımını attığı öğrenildi. Kaf- kaslar'daki gelişmelerin yanı sı- ra, PKK'nin Rusya'daki çalış- malan iki ülke istihbarat kuru- luşlan arasında işbirlığini zo- runlu kılarken, ilgili çevreler •'İstihbaratta sürekli işbirliği yoktur, karşılıklı çıkarlar vardır. Yaşanan sıcak dönem bir tür ba- layi" görüşünü dile getirdiler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle