Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
24ŞUBAT1995CUMA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Yönetmen Robert Redford, seyircisini uyutan ve kandıran TV'nin gücünü anlatıyor
'Seyirci, parayı izlemek ister'Bu hafta konumuz televizyon.
1950'lerden itıbaren. öncelerı
siyah-beyaz. sonralanysa renk-
li olarak günlük hayatımızın ay-
rılmaz bir parçası haline gelen.
bilgi ve iletişim çağının vazge-
çümez aygıtı TV hazretlerinin,
küçük cam ekranı tarafından
resmen yutulduk. yutulmakta-
>ız gitgide. Artık birini (ya da
birilerini) batırma ya da yücelt-
me konusunda kimsenin eline
su dökemedigi. yaşamımızı bas-
bayağı etkileyen TV: kolaylıgı.
hafifîiği \e rahatlıfiıvla nerdev-
seonsuzedilemeyen biroyunca-
ğa dönüştü.
, Oturma odamızdan dünyaya
pencere açarak. tıpkı uyuşturu-
cubağımlılığı gibialışkanlıkya-
pan. günün-gecenin her saati
görüntü kusan. sinema filmi > i-
yen. habertüketen, eğlence. tar-
tışma. sohbet ve yanşma prog-
ramlan bombardımanı yapan bu
aptal kutusundan aktanlanlar.
bilinçli bir 'tele-aydın'a yaraşır
birakıl süzgecınden geçınlerek
sindınlmezse eğer. bütün bu va-
yınlara ilişkin sayısız görüntü ve
seslerin üst üste içine atılıp tıkıl-
diğı kocaman bir çöp sepetıne
dönüşmez mi ınsanın belleği'.'
Medvanın göz böbeği
Üstelik bir de. o hıpnotize edi-
ci etkisiyle. ekrandan iletilenler-
deki mesajlann bize ulas.madan
önce. çoğu kez özünden. anla-
mındansaptırılıpkimıyanlışan-
lamalara çanak tutacak tarzda.
bazi tepeden müdahalelere. ne
kadar ugradıktan sonra karşımı-
za gelırıldiklerinız azıcık değer-
lendırme zahmetine de katîan-
mazsak? Tıcarı kaygilarla her
şeyini 'rating' sonuçlanna bağ-
lamış. "rating" ölçütlerine tııtsak
olmuş. naklen savasvayınları %e
Reaüty Shovs'lanyla medvanın
üözbcbeği haline gelmiş TV
kuşkusuz nıodern hayatın baş-
köşesine kurulup ivıce yerlesti
bir süredır.
Sürü başının bovnundakı çan
sesini körükörüne izleven ko-
yunları çağnştmrcasına. ekran-
darvher \ erileni. 'sakın kacırma-
yın* diye sunulanı anında >utu-
verıp özünisemek yenne seçıci
olmamız ve karşımıza getirilen-
len kimi eleştirel tepkilerimizle
değerlendirınemizgereken tele-
vizyon hakkındaki bu ukalaca
girişı. veni sejrettiğimiz "Quiz
SJKM -Şike" filmi nedeni> le ya-
pıyorum. Birkaç gün önce so-
Şİke (Quiz Shovv) Yönetmen
Robert Redford Senaryo:
Paul Attanasio Kamera:
Michael Ballhaııs Müzik.
Mark lsham Oyuncular
Ralph Fiennes. John Turturro,
SUNGU ÇAPAN
Rob Morrovv. Paul Scofield. David Paymer. Hank Azaria. Christopher Mac DonaldL
Allan Rich, Elizabeth Wilson. Mira Sorvino'•1994 ABD (Hollyvvood Pictures - UPI)
Maslak Mö\enpick. Beyoğlu Fitaş. Harbiye As. Etiler Akmerkez, Teşvikiye AFM.
Kadıköy Baharive. Altunizade Capitol sinemalannda.
nuçlanan Berltn Film Festiva- 'toplumunımetleriylekuşatılmış
li'nde de gösterilerek Amerikan
sınemasını vanşma dışı temsil
eden. 4 dalda < )scar adav Iığı ilan
edıleıı. unlü Holyvvood stan Ro-
bert Redford'un dordüncii yö-
netmenlık denemesı olan "Qu-
iz Show -Şike". telev ızyonun da-
vanılnıaz gücu ve büv üleyicı et-
kısı u/erıne kotarılmiş. Ameri-
kan ahlakını sorgulavan. para
ödüllü. TVdekı "küşcdöndiirü-
cü"o birtakım sorıı-cevaplı bil-
gı yarışmdM programlan balo-
nunıı pailatan. usta işi bir Ame-
rikan Rü\asıçeşıtlemesı. Mev-
sımın hatın sav ılır. önemli ve sa-
yılı filmlennden biriyle karşı
karşıyayız kuşkusuz...
En ileri düzeydekı tükctim
Amerikan ailesini. sorunlan. ai-
le içi çatışmalan \e ruhbilımsel
boyutlanyla yansıtan ilk yönet-
menlikdenemesi "Ordinan Pe-
ople - Sıradan İnsanlar"la \ö-
netmenliğe. Osear'lara garkol-
duğu parlak bırbaşlanmç yapan.
1988 yapımı "Milagro" \e
üçüncü filmi **A River Runs
Through Ifden sonrâ şimdilık
cn lyi filmini çekmiş bizce "Şi-
ke"yle Redford. Kamerasını bu
kez kötü kokular çıkaran TV'ye
çevırdiğı dörduncii filmiyle sağ-
lam \e okkalı bırtoplumsal eleş-
tiri filmi ortaya kovmuş ünlü ak-
tör-vönetmen. VVashington
Post'un. 1970'lerin ortalannda
ABD'yi depreme uğratan Wa-
tergate skandalını ortaya çıka-
ran iki mulıabırinin sarsıcı ö>-
küsünü aktaran. Alan J.Paku-
la'nın unutulma/ "All the Presi-
dent's Mcn-Başkanın Bütün
Adamlan~nda 119~6) o\nadığı
yürekle gazetecı rokinden (öte-
kı cesur kalcnı Dustin Hoff-
man'dı) yıllar sonra. \aktı>ie
Nixon politikasim iflas cttiren
NV'atergate skandalı espn.Mnde.
ekrandaki yolsuzluklan konu
ediniyor üstat ^ırndı.
Sinemada çeyrek yüz ydı
devirmiş *
, De Niro- Martin Scorsese iki-
iısi gıbı. oyunculuğu dönemin-
de özcl I ikle usta yönetmen Syd-
ne> Pullack'la \aptığı filmlerle
ses getirmiş, sinemada çeyrek
yüzyılı devirmiş. yıllann aktörü.
artık bundan böyle önünden çok
kameranın arkasına daha birya-
küiacağını örneklıyor "Şike**yle.
"Şike". ABD'nın en baba ka-
nallarıııdan NBC'de. 19501i yıl-
larda eskı bir ekran rezaletınin
ortusünıi aralıyorgerçeklere uy-
gun bir >ekılde. Ve skandala bu-
la>mış başlıca kahramanlann
övkusiinü hikâye edıyor. Öteden
berı ekrandan her söylenene.
"gerçek yalanlar"a alıştınlagel-
mı^. Amerikan seyircisinin gö-
züne sokarcasına TVyi tcşrih
masasına yatıran Redford, yü-
rekli. curetli ve sağlam bir film
yönermi^. Sıradan seyirciye ağır
gelobilecek, ama eleştiri. öfke
Düşme
hızı...Günümüzde ABDde yaygın
ve çok moda olan son derece
tehlikeli "Skydiving - Gökyü-
zünden Atlama" sporundan ör-
nekler \eren birtakım ha\a ak-
robasi^i sahneleriyle ilgı çeke-
rek parsavı toplamayı uman.
son derece hareketli. şiddetli \ e
beylik deyişle soluk kesıci, ka-
tıksız bir "action" filmi. "Ka-
çak'ın senarıstlerinden David
T»ohj 'nin yazdığı. Hitch-
cock'un "Northb) Northwest-
Gizli Teşkilafından büyük öl-
çüde esinlenilmiş ızlenimı ve-
ren senaryo. ».kydıving öğret-
menı. centilmen bir Amerika-
lıyla (Tom Cruise'ün daha ka-
ba sabası. aktör babanın biraz
güdük kalmış oglu Charlie She-
en), paraşütü açılmavarak son
sürat toprağa çakılan (!) eski
K.GB ajanı, güzel ve esrarengiz
Rus> kadınının (zaman zaman
böylesi saçma sapan filmleri de
varlığıyla şenlendiren. hâlâ taş
gibi çarpıeı Nastassja Kinski).
Amerika'nın içlerinde. Arizo-
na'dan Te\as'a kadar kafile ha-
.linde fink atan gözlennı altın
hırsı bürumüş. birtakım 'kötü"
KGB'cılerin tarafından ko\a-
landığı. degme casusluk f ilmle-
rine taş çıkartan bir heyecan ge-
rilimine. hava cambazlığına.
özel efekt bombardımanına ve
"stunt man" becerisine dayanan.
abuk sabukluöun danıskası bir
macera filmi
Hele bir düşüş sahneleri var
ki breh breh Paraşütçü skydi-
ving ustası kahramanımız, ha-
vada düşen kırmızı Cadillac'ta,
bir yandan düşmanını tepeler-
ken öte yandan arabanın kilitlı
bagajını açarak içerideki Nas-
tassja'cığı kurtanyor vs. vs...
Sürekli yüksek tempoda seyre-
den. sözüm ona esprili. heye-
can ve gerilım sahnelerinin peş
peşe birbirinı ızlediği bu süriik-
leyici hareket \e macera bula-
macının en önemli özelliği. ha-
va akrobasisi ve düşüş sahnele-
ri. Kahramanlanmızla birlikte
yer yer koltuğunda kaykılmış
seyirciye de gökyüzünde pike-
ler yaptıran. bitmemecesine
uzayan düşme anları ve hava-
daki 'ölüme meydan okuyan'
sahnelerle ilgı derle>en "HızSı-
nın"nın \ önetmenı Deran Sara-
fian (özellikle "V'anishing Poınt
- Ölüm \oktası"vla hatırlanan
deneyımli yönetmen Richard
Sarafian'ın. action ustası olma-
yadoğrugıden. becerikli oğlul.
mantıkia uzak vakın ılgisiz kımı
bölümlerine kar>ın. kah kah kilı
kih içınde. gırgırla karısık izle-
nen bir "skydıv ıng spektakl'ı Ya
da katıksiz zına kategorişine
»okulabılecek sahnelen bile ye-
nilir yutulur \e çekilir hale geti-
rebilen bir action eğlenceliği
tezgâhlamanın üstesinden gel-
mış genç yönetmen Sarafıan.
Yiiksekl ik korkusu ya da gökyü-
zünde düşme fobısi olanlar dı-
şında yediden yermışe herkesin
rahatça tüketeceğı. hatta bu tür
aksiyon - macera - şiddet serii-
venlerinden hoşlananlann baya-
ğı eğleneceği birseyirlik sayıla-
bilır "Terminal Velocirv - H«
Sının.1
*
HlZ Sinin (Terminal Velocity) Yönetmen: Deran Sarafian /
Senaryo: David Twohy / Kamera: Oliver Wood / Müzik: Joel
McNeely / Oyuncular: Charlie Sheen. Nastassja
Kinski, James Gandolfini, Christopher MacDonald/ 1994 ABD
(UIP), Maslak Mövenpick, Teşvikiye AFM. Beyoğlu Atlas, Etiler
Akmerkez, Osmanbey Gazi. Bakırköy Renk, Aksaray Yıldız,
Kadıköy Capitol sinemalannda.
Aldablan 'Kahire MücevherT
Kahire'nin SırriRııb>
Caire-Deception) Yönetmen:
Graeme Cliffrod Senaryo:
Robert Dillon, Michae] thomas
/ Kamera: Laszlo Kovacs;
Müzik: John Barrv / Oyuncular:
Andie Mac Dovvefl, Liam Nee-
son. Viggo Mortensen Jaçk
Thompson / 1992 ABD (Özen
Film) Osmanbey Site. Beyoğlu,
Kadıköy Broadway
sinemafannda.
L'ç çocuklu. tüm yaşamını yakışıklı ko-
casına \e > uvasına hasretmış, günlerini ço-
cuklarına bakmakla. TV'deki pembe \e
pembe ötesi dizıleri seyretmekle. gazetele-
rin indirim kuponlannı üşenmeden kesip
süpermarketalışverişlerini ucuzagetırerek
tam anaç tavuk gibi dünyadan habersiz bir
e\ kadını olarak geçiren Andie MacDovvell
günün birinde eski uçak işini yürüten kirli
çıkı-pilot kocasının Meksika'da yere çakı-
lıp >anarak öldüğünû öğrenıyor.
Bir anda bütün dünyası yıkılan genç ka-
dın giderek domestik. özgüvensiz ve çare-
siz havasından sıynlarak kocasının hiç de
zannettiği gibi biri olmadığını anlayacağı
bir serüvene kanşacaktır...
'Dünyayı Besle" örgütünden, kendini in-
sanlığa adamış. olgun \e anlayışlı Dr. Li-
am Neeson'ın da yardımlanyla. hırsız. üç-
kâğıtçı ve beyzbol tiryakisi kocasından ar-
ta kalanlar arasında şans eseri bulduğu ba-
GÖSTERİMDEKİ FİLMLERİN OEĞERLENDİRİLMESİ
*-k Çılgın Romartıkı Toıe Romance' Tony Scott
* • Maske' The Mask/ Charies Russell
Ruhlann Evı/ House of the Spınts/ Bılle August
* Taciz! Dısclosure/ Barry Levınson
Üçü Bırarada' Threesome/ Andrew Bergman
* * * * Uç Renk: Mavı/ Krzysztof Kıeslowskt
• * * Uç Renk: Beyaz/ Krzysztof Kieslowski
•k-k-k-k Uç Renk: Kırmızı/ Krzysztof Kıeslovvski
Vampırle Goruşme/ lnter\'iew vvıth the Vampıre/ N.Jordan
Yırtıcı Geceler/Les Nuıts Fauves^ Cynl Collard
Çılgın Aşık/Only You/ Norman JeiAison
•k-k Gunaha Davetl A. Bronx Tale/ Robert De Nıto
• • • Şıke I Quız Show / Robert Redford
•k Hız Sının ı Terminal velocıty / Deran Sarafıan
Kahire'nin Sırn l Rüby Caıro / Graeme Clıfford
zı ipuçlarıyla birtakım dolgun banka he-
saplannı temızleyen genç kadın. Meksi-
ka'dan Berlin'e. Atına'dan Kahire'ye uza-
nan birserüven labırentınden çıkmayı so-
nunda başaracaktır...
Bunca yıldır tanıdığını zanettiği. saçını
süpürge edercesine se\dıği. artıst gibi ya-
kışıklı kocası tarafından aldatıldığım. ser-
keş kocasının aslında bambaşka bir yaşa-
mı daha olduğunu geç anlayan. Kentucky-
li garson kızlıktan koca sömürüsüne uğra-
mış ağır işçiliğe. dünyadan habersiz çocuk
yetiştiren ev kadınlığına \e gözü kara ma-
ceraperestliğe tran>fer olan \e kocasının
'Kahire Miice\heri" diye çağırdığı Andie
MacDovvell. kocasını ikinci kez gömdük-
ten sonra(!) Liam Neeson'la da mercime-
ğı fınna verme hazırlıklanna geçecektirta-
bii ki finaldc...
Soderbergh"in 'Seks Yalanlan'vla yıldı-
zı parlamış, ya$Iandıkça daha da güzelle-
şıp çekicileşmiş Andie MacDovvell'ın me-
leğimsı. mutlu gülümseyişi \e karakterine
ısınmış oyunuyla tek başına sürükledi^i.
aldatma üstüne gelısen bu beylikduygusal
serü\en filmini. on >ıl kadar önce Jessica
Lange'in oynadığı 'Frances'la dikkati çek-
miş AvustraJyah deneyimlı moııtajcı Gra-
eme Clifford ımzalamış vöııetmen olarak:
ne \ar kı 'oigun vedolgun' Andie'ııın oyu-
nu> la Kahire'nin esrarlı havasının yansıdı-
ğı. pıranıitli. egzotık \e turistik fiııaliııden
başka pek bir şey kalmıyor geriye bu serü-
\cn fılminden.
Koca rolündeki, Stan PenıTin 'İndian
Runn«r"ıyla parlamış. Nevv \brkltı aktör
Mggio Mortensen'e dikkat!
dolu ve kanlı-canlı bir film ni-
teliğindekı "Quiz Shw", Ric-
hard Goodvtin'ın 1988de ya-
yımlanmış anılar kitabı "Re-
membering America: A Voice
from the Si\tics - Amerika'>ı
Hatıriamak: 1960'lardan Bir
Ses"ın bir bölümünden. yıne
\Vashington Post'un eski film
eleştırmenlerinden Paul Attana-
sio eliyle senaryolaştın larak, ay -
nen günümüze de rahatiıkla
uzatılabilecek bir gerçek yaşam
dramından kaynaklanıyor.
"Şike*'nin kahramanlannın
ba^ında »elen "tele\izyon dahi-
si" Charîes V'an Doren ("Schind-
ler"in sadist Nazı toplama kam-
pı müdürü rolüyle ünlenen
Ralph Fiennes.bütün ratingleri
ta\ana vurduran. Amerikan hal-
kının gözdesi bu gerçek kahra-
manı başanyla yansıtıyor). kök-
lü. \arlıklı. edebiyatçı bir aıle-
nin. ünıversitede öğretim görev-
lisi. "bembeyaz1
". sevimli ve
parlak çocüğu.
Pulitzer ödüllü şair
Eskilerden Paul Scofield'in
görkemli biryorumJa caniandır-
dığı Pulitzer ödüllü şaır \e Co-
lumbıa Üniversitesi'nde edebi-
yat profesörü babası Mark Van
Doren 'le romancı \ e yayıncı an-
nesi Doroth} Van Doren (Eliza-
beth \Vilson) de. çagdaş Ameri-
kan kültürünün tanınmış ısım-
lennden. "Yirmi Bir" adlı bılgi
yafışması programındadanışık-
lı olarak yendıği rakibiyse. Qu-
eens'li. kaba saba. dağınık, ıtici
ve gururu yaralanmış bir işçi sı-
nıfı temsilcisi. hem de yoksul
bir Yahudı çocuğu Herbert
Stempcl. bu yanşmada alencn
şike yapılıyor diye hakkını ara-
maya kalkıştığında ne üşütüklü-
ğü. ne intikam peşinde koştuğu.
ne de kumarbazlıgı bırakılma-
yan ganban Quenns'liyi harika
bir John Turturro oynuyor)
Programın yavşak sunucusu
Jack Barrv vi de Christopher
MacDonald'ın canlandırdıgı fil-
min esas oğlanı da. programı
gittikçe daha bir sıkı araştınp so-
ruşturan. cezalandırmak şöyle
dursun TV'ye bir çekıdüzen
vermek isterken sonuçta adeta
TV tarafından verilen ağzının
payını alan. Harvard mezunu.
alabildiğine hırslı bir başka Ya-
hudi çocuğu olan Richard Go-
odwin (TRT'nin resmen harca-
dığı. iki yıl öncesinin ABD'de
en başarılı TV dizisi seçilmış
"Kuzeyde Bir Yer"in.başro-
lündekı gencecık. çocuksu ta-
vırlı RobMorro>%). Programın
cevapları önceden yanşmacı-
lara ıleten. "Halka istediğini
veriyoruz efendim!" diyerek
işin içinden snrılan. uyanık
yapımcısı Dan Enright'la( Da-
vid Paymer) yardakçısı Al
Frreedman'ın (Hank Azaria)
şöyle bırâdet yerini bulsun ka-
bilinden. yalap şalap "mahru-
miyetlerie*' cezalandırıldı-
ğı^Şike"de. TVnin ılk kez
"masumivetini yitirdiği" bu
kirli oyunun asıl sorumluları
olan NBC'nin ve programın
sponsoru. ünlü kan yapıcı ilaç
markasınm patronlarını da Al-
lan Rich veMartin Scorsese
başanyla oynuvorlar. Hele us-
ta yönetmen Scorsese'nin. pa-
ranın herşeyi satın aldığını ka-
nıtlayan ve çirkin bulduğu
"sünger hafizalı" Stempel'in
hemen değiştirilmesini buyu-
ran Geritol patronu rolündeki
"buzgibi" yorumu son derece
etkileyici.
"TV bia hakladı
w
"Ckn bej-az" Van Doren'le
"tu kaka" Stempel arasındaki
çekisme çevresinde gelişen
öyküvii Amerikan sınıf sava-
şımının microcosm'u gibi ku-
rarak anlatan Redford Ameri-
ka'nın iükse. zenginliğe, ba-
şanya ve zafere duyduğu su-
suzluğu vuraulayan ve Bobb>'
Darin'in "Vlack the Knife"
şarkısı eşliğinde verilen birgi-
rişle yazar Goodvvin'in gıcır
gıcır Chrysler marka araba alı-
şıyla başlıyor. Ve para uğru-
na. bal gibi de insanın aşağı-
lanabileceğini örnekleyerek
devam ediyor.
50 milyon Amerikalının
seyrettiği. kimsenin de farket-
mediğı aldatmaca sayesinde
TV şöhretı olan kaymak taba-
ka çocuğu Van Doren "ödünç
kanarlarla çok yükseklere
uçarken", ısmarlama cıci ço-
cuk gülümsemesi dudaklann-
dan eksik olmuyor.
Iş ahlakı. duruma, zamana.
koşullara göre değişkenlik
gösteren. makvavelist TV'ye
sonuçta yıne hiçbırşeyoklerin
olmadığı. kültürün (bilginin)
yinedenetimealındığı. TVyi
düzeltecekken sonuçta "TV
bizi hakJadı!" diyen genç,
hırslı Goodvvin istediğı üne
kavuşur ve oyun sürer gıder...
Maziyle hesaplaşan Red-
ford'un kuşkusuz en iyı filmi
sayacağımız "Şike" Oscarlar-
da "aptalltğa ö\ gü diizen" For-
rest Gump'un en önemli raki-
bi bizce.
Kaçırmayın?
IŞILDAK VE YELPAZE
ATILLA BIRKTi E
Şarkılar ve Utopyalanmız
Bülent Ortaçgil'i sever misiniz? Kendine özgü müzi-
ğiyle, ılkelerinden ödün vermeden yıllarca çaldı, söyledi.
Taayetmişlerin başından beti dinleyegeldiğim; sesıyle, gi-
tanyla. müziğiyle hüzünlendiğim; bir bilgeliğin ince kıvrak
zekâsına tanık olduğum bir sanatçı.
Şarkılar bize neler anlatmaz ki... Bir anın keyfini du-
yumsatır. Geçmişe doğru bir yolculuğa çıkartır. Belki de
mutsuz bir anı yaşatır, mutlu anları anımsatarak.
Bıraşkı... İlköpüşmenizimesela..birağacınaltında, ka-
ranlık kuytu bir köşede, gizlıce, herkesten uzak. Heyecan
doruktayken. Yüreğiniz yerinden çıkarcasına çarparak...
Anımsananlar her zaman gülümseyerek olmaz. Belki de
bir iç geçiriş. belki de keşkeli bir hayıflanma... Bir acı gü-
lümseme, örneğin Ortaçgil'in sesinden eskilerden gelen
bir parçayı dinlerken.
Yer yer alaycı, alaycı olmamak olanaklı mı, yer yer ke-
yiflendiren ve kuşkusuz hüzün... Tüm aşk şarkıları aslın-
da bir "hüzün" değil midir? Şayet, bitmiş bir aşkın ardın-
dan dinlıyorsanız?
Hele de Ortaçgil'i dınliyorsanız...
Şarkılar belki de sığınaklarımızdır. günün, güncelin, ya-
şananın kâbusundan kurtulmak için. Belki de, ister hü-
zünlü olsun ister keyifli, bazı şarkılar geleceğe ilişkin bir
mutluluk pınltısıdır. Şayet ondan keyif alıyorsanız.
Geleceğe diyorum ama, şarkılar şimdinin keyfini veri-
yorsa bize. gelecek ıçin bir umut pınltısıdır. Gönlümüzde-
ki bir ışıltı oluverirter...
Ortaçgil'i," Erkan Uğur ile dinlerken, birden o karanlık
mekândan çıkarak, ısterse aydınlık bir mekân olsun, şar-
kıların ve müziğin kedi atmosferine giriveriyorsunuz. He-
le şimdilerde şu binlerce "adam olmaz şarkılar" etrafımı-
zı kuşatmışken.
Zaten bir sahnede bir şey dinler ya da izlerken, türü ne
olursa olsun, ışıkların altındaki beğenimize karşılık geli-
yorsa, estetik ruhumuzu ışıltıyorsa, bulunduğunuz me-
kândan çıkıp, o müziğin, oyunun, vb. atmosferine girerek
yaratılan sanatsal ruhun içinde yitmez miyız? Ortaçgil'in
şarkılannda olduğu gibi.
Etrafımızda üretılen, yaratılan, olup biten her şeyin kö-
tü olduğuna inanrnıyorum. Ucuzluğun, bayağılığın birsöy-
lem olarak ıktidara oturmuş olmasına karşın... Inanmıyo-
rum, çünkü Ortaçgil şarkılannda, müziğınde olduğu gi-
bi, insanın gönlünü rahatlatan başka sanatsal etkınlikler
de var.
Kimilerine pek garip gelecek ama, bence TRT-1 'de bir
süre önce biten "Kuzeyde Bir Yer" adlı dizi, böylesine bir
sanatsal etkinlik.
Belki bir ütopya, ama çoğumuzun içimıze gömdüğü
utopyalanmız yok mu. Taa Platon'dan, More'dan, Cam-
penella'dan beri gelen bir ütopya yok mu? Hele hele ya-
şadığımızın karabasana dönuştüğü bir ortam ve zaman-
da bu tür ütopyalara gereksınımimiz yok mu?
Alaska'nın ucundaki bir kasaba Cicely. Kimilerinın yur-
du, toprağı; kimilerinın kendini sürgün ettiğı; kimilerinın de
rastlantıyla ya da yaşamın diyalektik akışıyla kalkıp gel-
dıği bir kasaba; doğrusu bir ütopya. Cicely uygar. çağ-
daş bir diyaloğa dayanan küçük bir toplum modeli. Göz-
den kaçtığına inanıyorum bu dizinin. Ama yine de biliyo-
rum ki, bu diziyi cumartesi akşamı gibi ters bir saatte ya-
yımlamalanna karşın, dışandan içenye kendini bu dızi için
atıp ve televızyonun karşısına geçip izleyen "fan klüp"çü-
ler de vardı.
Belki de, ıçimızdeki ütopyaya karşılık gelen bir dızi Ku-
zeyde Bir Yer. İzlerken insanın içtni rahatlatan, gönlünü hoş
tutan bir dizi.
Boş, safsata, anlamsız entrika ve kötülüklerden arınmış;
entelektüel bir boyutu da olan. yaratılmış değeri savunan
bırtopluluğun, içinde barındırdığı çıkıntılarla birlikte. yan-
lış ve kötülüklerle birlikteki yalın, ama anlamlı yaşamını an-
latan bir dizi.
Kuşkusuz her ne kadar böylesine bir modelden ne ka-
dar uzak olduğumuzu (hele hele bizim toplumumuzun),
bilsek de, ınsan ister istemez "işte şöyle yaşayabilsek"
demeden edemiyor.
Bir de eklemeliyim, dizi inanılmaz derecede zengin öy-
kü ve öykücüklerle doluydu. Tabii ki, eksen öykü bir aşk
öyküsü. Ama birtürlü gerçekleşemeyen, gidip gelen, ya-
kınlaşıp uzaklaşan bir aşk. Gizlenen, itiraf edilmeyen, za-
man zaman bir kişilik mücadelesine dönüşen -bırçok bü-
yük aşkta olduğu gibi- bir aşk.
Tam mutlu olma şansını yakalamalarına karşın kadının
ve de erkeğin sanki bile isteye ellerinden kaçırmaları -ahh
o gurur ve o anlamsız "neden "lerin araştınlması! Evet, ka-
dın pilot O'Connell ile doktor Fleısman'ın öyküsüne tanık
olmak çok hoştu ve birazcık hüzünlü... Dizi şimdilik bitti.
Umanm yeni bölümleri satın alınır ve daha izlenebılir bir
saatte yayımlanır.
Şarkılanmız ve utopyalanmız, anı yaşarken gönlümüzü
rahatlatıyor, derin bir soluk aldınyorsa; Ortaçgil'in şarkı-
ları ve Kuzeyde Bir Yer ve daha başka şeyler gelecek için
bir umut ışığı değil mi?
Yeni Yüksektepe Kültür Menkezi'nde
iki etkinlik
• Kültür Senisi- Yann saat I4.00*te Berk Öktem'in 'Kaos'
konulu saydam gösterisi. Maçka Oteli Konferans Salonu'nda
izlenebılir. Aynca Yeni Yüksektepe Kültür Merkezi'nin
düzenlediğı geleneksel cumartesi konferanslan kapsamında
Zeki Hanavdel, "Buda ve Öğretisi" konulu bir konuşma
yapacak. Maçka Oteli Konferans Salonu'nda
gerçekleştırilecek olan konferans. saat 15.00'te başlayacak.
"Berfin Bahar' yayın dünyasında
I Kültür Servisi- Aylık kültür. sanat ve edebiyat dergisi
'Berfîn Bahar'ın ilk sayısı çıktı. Derginin ilk sayısında,
Mustafa Pala'nın "Hay^at ve Sanat içinde Örgütlenme
Zorunluluğu'. Aydın Oztürkün 'Suskun Kalmanrn Suç
Ortaklığını Paylaşmayalım". Öner Ciravoğlu'nun "Onat
Kutlar'a Son Alkış". A. Rıza Ergüven'in 'Yasak Tümcelerve
Düşünceye Vurulan Zincir", Öner Yağcı'nın 'Soluğumuzdur
Nâzım". Alpay Kabacalı'nın "Nâzım". Nejat Birdoğan'ın
'Azerbaycan'da Molla Nasreddın Gülmecelen ve Halk
Sosyalizmi". Yılmaz Arslan'ın 'Resul Rıza: Ben Bilmem
Halka Sorun". Özgür E. Bulufun "Şiır Isyandır", Ahmet Can
Akyol'un "Şiir Acemidir: Ama Öğretir... Kulak Verin".
Cemşid Bender'in "Tarihin Pençesinden Kimse Kaçamaz".
Hilmi Bulunmaz'ın "Türkiye Tiyatrosunun Perişan Halı" ve
Nesimi Aday'ın "Kürt Müziğı Lzerine' başlıklı yazılan, Edith
Södergran, Onat Kutlar. Şenel Gökçe. Ruhan Mavruk. Yılmaz
Yeşıldağ. Haşim Şahın. Metin Benlıer. Öztürk Uğraş. Lğur
Yıldınm. Gülşah Fındık ve Yaşar Tanrıkut'un şiırleri %e lzzet
Harun Akçay. Hasan Kıyafet ve Nusret Gürgöz'ün öyküleri
yeralıyor.
'Sanat İnsanları'nda bu ayın konuğu
Can Yücel
• Kültür Servisi - Istanbul Devlet Tiyatrosu'nun düzenlediği
'Sanat Insanlan" başlıklı etkinliğin üçüncüsü Can Yücel'e
aynldı. Pazartesi günü saat20.00'de Taksim Sahnesi'nde
gerçekleştirilecek olan etkinlik, dramatik belgesel biçiminde
sunulacak. Senaryosunu Ülkü Ayvaz'ın yazdığı. Serap
Eyüboğlu'nun sahneye uyguladığı etkinliğe konuşmacı olarak
Rutkay Azız, Zeliha Berksoy, Refık Durbaş. Şükran
Kurdakul. Timur Selçuk ve Öner Yağcı katılacaklar.