04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 ŞUBAT 1995 CUMA 12 DIZIYAZI Senaryolar gerçek oluyor Dizinin önceki bölümlerinde belirtil- diğı gıbi. Irak'ta üniterdevletin parça- lanması \e federatif biryapı oluşturul- ması ABD'nin ışıne gelmektedir. eski CIA Ortadogu uzmanı Fuller. Türki- >e'nin Iraklayakınlaşmasını ve "Kürt konusundaki serbestlik >anlısı" polıtı- kaları de\aın ettırmemesını "enolum- suz senaryo" olarak nıtelendıriyor \e budurunıda Türkıye'nin "\okoîacağı- nı". bu nedenle de "parçalanmanın" ABD tarafından bır ıç savaşa tercıh edilmesinı önenyordu. 1 992'den sonra- ki gelişmeler, "olumsıız senaryoların" ilk bölümlerine uygundur. Saddam Hüseyin'ın Kuveyti işga- linden sonra. Bağdafın saldınlan son- rasında Türkıyeye kaçan Kuzey Irak- lı Kürtlen geri gitmeye ıkna etmek ge- rekçesıvle Çekıç Güç olarak bılinen "Huzur Harekâtı" başiatıidı. Ingıliz. Fransız. -\BD ve Türk uçak- lanndan oluşan filo İncırlik L'ssü'ne yerleşti. Çekiç Güç'ün yerleşmesinden sonra Kuzey İrak'ta 1992 yılında "ye- rehönetim" seçimleri adı altında Kürt devletı oluşmaya başladı. Talabanibu seçımlerden önce 1991 Mart a> ında ilk kez Türkiye'ye gelmiş ve Özal'la gö- rüşmüştü. Kuzey Iraklı Kürtlere. "ba- rışçıl bir secjm yaparsanı/ de facto" (oldu bitti) y önetim .varahrsınız*" mesaj- lan ABD tarafından uçuruluyordu.(*) Talabanı ve Kıızey Iraklı yetkılıler. seçimlerin 1970'lerdekı özerklık an- laşması uyannca \e Irak'ın toprak bü- tünlüğü çerçevesinde yapılacağın'ı Tür- kiye"ye anlatarak. örtülü bir onay alı- yorlardı. 1992 Mayısı'nda yapılan se- çimlerden hemen sonra. Kuzey Iraklı Kürtlerin nıyeti ortaya çıkıyordıı. Kürt- ler. seçimlerden sonra oluşturdukları konseye "meclis". başkana "başba- kan". güvenlık sorumlusuna da "sa- vunma bakanı" ısmıni yakıştırıyorlar- dı. ABD'nin PKK konusuna yaklaşım- lanndaki ta\ırdeğişikliği 1992 yılının ilk aylannda Bush yönetimı sırasıııda iyice ortaya çıkmâVa başlamıştı. Res- mi açıklamalarda. Türkiye'nin destek- lendığı belirtılirken. yönetim içinde Türkiye'nin politıkası konusundaki ıkı- lik ortaya çıktı ABD yönetıminde b;r grup. PKK hareketinin terönst değıl ayaklanmacı olduğunu savunmaya baş- lamıştı. Gelişmeler. Cumhuriyet gazetesinin 16 Ekim 1992 tarihli sayısında. Prof Dr. Erol Manisalı tarafından şöyle de- ğerlendırilıyordu "Kuzey Irak'ta adı federe de olsa Kürt devletinin kurul- rtflası, Körfez Krizr'nde planlanmrç *e ABD, İngiltere >e Fransa desteklenerek onaylanmış bir gelişmedir. Alnıanva kendi oyun alanı olarak Doğu A\rupa ve Asy a"\ a ağırlık vermcktedir. Bu ara- da Ortadogu \e Kürt meselesinde ta- mamen de\ re dışı kalmamak için işi bir taraftan yakalamaya çalışmaktadır. Ama esas aktörler ABD, Fransa. İngil- tere'dir. Bunlar.devlet kıırulmasma ses- siz kalarak Türkhe'yi gücendirmeden ayn de\ let kurulnıasına izin \ ermişler- dir.~ Türkıye. ABD ve dığer Batılı ülke- lerin onayıyla. gelışmelerın bağımsız bir Kürt dev letı kurulmasına doğru iler- lediğini fark ederek harekete geçtı. 16 Kasım 1992'de. Surıye. Türkıye ve Iran. Irak toplantısı için bir araya gel- diler Vayımlanan bildiride. Irak'ta bır Kürt dev letı kurulmasına karşı çıkıldı. Irak'ın parçalanmasını Türkiye. İran ve Surive'nın kabul etmeyeceeı açıklaıi- dı. Batıdan PKK'yedestek ABD'nin resmı tutumıı. PKK'nın te- rönst bırörgütolduğunun kabulüne ve bu örgüte karşı Türkiye'nin "meşru mücadek'sini" desteklemeye dayan- maktadır. Washıngton bununla birlik- te. teronzme karşı mücadele edilirken. insan haklarının ıhlal edılmemesını de istiyordu. Bu resmı polıtika gerçekte ne kadar uygulanıyordu? Çekiç Güç'ün oluşmasından sonra. Amerikan heli- kopterlerinin PKK'ye yardımettiği td- diaları ortaya atılmaya başladı. Bu ıd- dialarnedenıyle. 1992 yılından iribaren her kalkan uçağa Türk subaylar da alın- maya başlandı. Talabani'nin. bıryandanTürkiye'yle işbirliği yapargibi gözükürken biryan- dan da PKK'ye uzattığı destek anlam- lıdır. 1992 Kasımı'nda Türk ordusu- nun Güneydoğu-Kuzey Irak'ta hava desteğiyle yaptığı harekât da Talaba- ni"nın "'oyunbozanlığı'* ile karşılaşmış- tı. Talabani. operasyon sırasında PKK ileanlaşma yaparak. "silah bırakmala- n karşılığı" kamplarda konaklayabil- melenne fırsat vermişti. Bu nedenle operasyon tam başanlı olamamıştı. Talabani'nin ABD ile kur- duğu trafiğin PKK'ye ilişkin tutumun- daetkılı okluğuna inanılmaktadır. Eğer ABD. resmı tutumunda olduğu gibi PKK'yı terörist bır örgüt olarak kabul etseydi. Talabanı-PKK ilişkisini kese- bilecek kozlara hiç süphesiz sahıpti. Ancak ABD. böyle davranmamakta, Talabani'nin PKK ile dans etmesine yeşil ı^ıkyakmaktaydı. ABD, eski CIA uzmanlarının >azdıklan senaryoları uyguluvordu. Türkiye'nin Kuzey Irak \e Kürt so- rununa ilişkin olarak politikalarında 1993 sonbaharından ;>onra ortaya çık- ma>a başlayan değişım önem taşımak- tadır. Eskı C\\ vöncticilerinden Graham Fuller'ın 1993 vılındakı raporundabe- lirttiği "en olumsuz senaryo" Türki- ye'nın Irak'la yakınlaşmasını ve Tür- kiye'de Kürtlere yönelık liberal polıti- kaların sona erdirilmesini içerıvordu. Aslında Türkive'nin bu yola'yönel- mesinde bırden fazla etkeıı rol ovna- İINI Dl.\VA DIZEM SLNARTOLARI HALIK GERAY 1 • Çekiç Güç'ün gölgesinde Kuzey Irak'ta kurulan Kürt devleti ile senaryolar uygulanmaya başlarken, Batı PKK konusunda da farklı bir yaklaşım içine girdi. ABD'nin resmi tutumu, PKK'nin terörist bir örgüt olduğunun kabulüne ve bu örgüte karşı Türkiye'nin 'meşru mücadelesini' desteklemeye dayanmasına karşın uygulamada farklı gelişmeler yaşanmaya başlandı. • Talabani'nin, bir yandan Türkiye'yle işbirliği yapar gibi gözükürken bir yandan da PKK"ye uzattığı destek anlamlıdır. Talabani'nin ABD ile kurduğu trafiğin PKK'ye ilişkin tutumunda etkili olduğu açıktır. Eğer ABD, resmi tutumunda olduğu gibi PKK'yi terörist bir örgüt olarak kabul etseydi, Talabani-PKK ilişkisini kesebilecek kozlara hiç süphesiz sahipti. mıştır Ancak Batı dünyasının Kuzev Irak'a vönelik planlannın ortaya çık- ması ve Türkıve've yönelik planlarda PKK'nın koz olarak kullanılması en önenılılerıdır. 1993 yılı Mart avına doğru Nevruz gergınliğı tırmanmaya başlamıştı. Bir öneeki vılın Ne\ruz kutlamaları sıra- sında ya^ananlar unutulmamı^tı. Batılı elçiliklerden Washington"da- kilere kadar herkesin kanısı. 1993 Nev- ruzu'nun da kanlı geçeceğiydi. Eski ABD Ankara Büyükelçisi Morton Ab- romowitz. 11 Mart 1993 te Ankaraya geldi. Görüşmelerde bulundu. Was- hington gavriresmi bir kanalla. **Nev- ru/'da kan görmek istemtdiğini" bi Idi - rıvordul**). Ankara'da 'şahinler' kazandı 1993 başında Nevruz gerginliği tır- manırken Talabani'yse. Ankara'daki temsılcisi Serçij Kazaz aracılığıyla Cumhurbaşkanı Özal. Başbakan Demi- rel ve Başbakan Yardımcısı Erdal İnö- nü'ye PKK lideri Abdullah Öcalanııı nteşkes istedığini bildirivordu. Abronıovvıtz'in Ankara'da olduğu günlerde PKK'nin ateşkes istediğı or- taya çıkıyordu! Aracı olarak da Talaba- ni kanalı kullanılıyordu. Kazaz. Türki- yedekı liderlere verilen mesajı şoyle özetliyor: "PKK lideri. terori/mden \a/geçtiği- ni sö>lemiştir. Silahları bırakacaklar. Öcalan sorunun TBMM'deçö/ülınesi- ni kabul edi\or. Şuhai a> ı urtasında Ta- labani Şam'a gkiip Öcalan'la görüştü. "Silahları bırakacağız'dedi. 'Ayn bır Kürt devleti talebınden vazgeçeceğiz' dedL Kardeşliğe inandığını. sorunun a>- rılma olmadan gerçekleşmesini istedi- ğinisö>lü>or."(***( Öcalan. bu haberlerin 14 Mart 1993'te gazetelere yanMirusindan he- men sonra Şam'da "kr^atir bir basın toplantısı yapıvor. silahları bırakacak- lannı ve Türkıve ile masaya oturmak istedikleriniaçıklıyordu. Batılı ulkeler. Dışişleri Bakanlıgı'na "Türkhüküme- tinin ten>rkt bir örgütle masa>a otur- mak konusundaki isteksizliğini anlav ış- la karşılı\oruz. Ancak. vapıcı bir vak- laşımla bu fırsatın değerlendirilmesini istiyoruz" mesajlarını gönderiyordu. PKK'nin ateşkes ilan etmesi ve Ba- tılılann •fırsalınkullanılınası" \olunda- ki yaklaşımlarıııa kar^ılık Ankara'da iki farklı eğilim vardı. "Şahinler". ateş- kes ılan edilmesının Batı'nın ve PKK'nin biroyunuolduğunu iddiaedi- yorlar ve PKK'nin hem sivasi lıem de askerı açıdan sıkıştığını vurgıılayarak harekâtlan kesmenın yanlış olacağını savunuyorladı. Sonunda 'güvercin- ler'in dedigi oldu. Büyük çaplı operas- yonlar durduruldu. Nevruz gerginliği kan dökülmeden atlatıldı. Bu vuniu^a- ınjMiıı ardından. hükümet "e^lenılere karış^anlara af* anlamına gelecek bır karan tartışmaya başladı. Kararın ka- bul edıldiği gün. Bıngölde 33 askerın PKK tarafından öldürülmesı. ateşkes- le başlayan sürecı sona erdırdı. Kamu- oy ıındaki iy ımserlik bir aııda yerıni öf- keye bıraktı 1993 yaz ay lanndan son- ra Ankara'da iistünlük şahinlere geçi- yordu. Çunkü 'güvercinler'ın söyleye- ceksözlerı kalmanıı^tı. Batınındaöy- le... Ama gelecek yıla kadar... Türkiye'nin Irak'a karşı tutumunda- kı yumuşamanın da 1993 Ocak ayında ortaya çıktığını söy lemek yanlışolma- yacaktır. Ocak ay ında yaşanan bır ger- gınlık. Türkiye'nin 'aktif politika" ye- rıne 'sağduyulu politikayı' scçtiûinin belirtisiydi." 18 Ocak İ993 sabahı, 10.30 ve ll.30"da Incirlik'ten kalkan Çekiç Güç uçakları. Bağdat'ın. 36. pa- raleliıı kuzeyinde aktif hale gelen ra- darlarına ve fiize rampalanna saldırdı. 18 ocak giinü uzun bir gün oldu. In- cirlık'ten sürekli Iıçaklar kalkıyordu. Koalisyon ülkeleri, Irak'ın füze batar- yalannı ve radar sistemlerini **jok et- mek" için incirlik Üssü'nün kullanı- ma açılmasını Ankara"dan sözlü olarak talep ettiler. Sabahki saldın ise "meşru müdafaa' olarak degerlendiriliyordu. ABD An- kara Büyükelçiliği Müsteşarı, İngilte- re ve Fransj büyükelçileri akşamüstü Demırelle görü^tüler. Ankara. Incır- lık'in daha genış boyutlu bir saldın ıçııı "kapsanıı dışında' kullanılmasını ıste- mıyordu. fnonü, ortaya çıkan durumu değer- lendirmek için Irak'ın Ankara Büyü- kelçisi Mij\\el El-Tıkriti"y ı çağırdı. Ây- nı gün saat 18 30'da vapılan görüşme- de Inönü. Tıkrıtı'den "füzelerin çekil- mesini \e gerginliğin arttırılmamasını' istedi. Irak Büyukelçısı, merkeze yol- ladığı telgrafta "Koalisyonun büyük bir saldın başlatmayı hedeflediğini. \nka- ra'nm füzelerin geri çckilmesini istedi- ğini™ Bağdat'a ılettı. Füzeler çekıldı. Türkıye •resmen" İncirlık'ın kullanımı- na izııı vermeyi reddetmış olmadı. Ama ABD ve Batılılar. resmen bırtep- ki vermemelerıne karşın. Türkiye'nın bu isteksızlıöinı dıkkatle not ettı- ler.(****> (*)Turan\avuz. ABD'nin KürtKar- tı. (Istanbul. Milliyet Yayınları). 1993, s. 221 (••) Emin Değer. Oltadaki Balık Türkive. (Istanbuf: Çınar Yayınlan. 3 Basınî). 1993. s. 223. (***) Cumhuriyet. 14 Mart 1993. ı****) Cumhuriyet. 19 Ocak 1993 Yarın: Deği$en senaryolar Batı'nın PKK'ye karşı tavrındaki değişimin en belirgin gelişmesi 1993 Nevruz gerginliğinde yaşandı. Şam'da 'kravatlı' bir basın top- lantısı düzenleyen Öcalan, silahları bırakacaklarını ye Türkiye ile masaya oturmak istediklerini açıklıyordu. Batılıfar, Türkiye'ye "Türk hükümetinin terörist bir örgütle masaya oturmak istememesini anlayışla karşılıyoruz. Ancak, yapıcı bir yaklaşımla bu fırsatın de- ğerlendirilmesini istiyoruz" mesajları gönderdiler. Prof. Cem Eroğul, ABD'nin Kürt sorununa yaklaşımını değerlendirdi: Kanayan yara ABD'nin çıkarına A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi öğ- retim iiyesi Prof. Dr. Cem Eroğul. (rak'ta bir Kürt dev leti. Türkıye"de ise Kürt sorununun "kanayan bir yara" olmasının ABD'nin çıkanna geldiğını belırttı. Eroğul. sorulanmıza şuyanıt- ları verdı. - ABD'nin senaryolarında bağınısız v a da federe bir Kürt dev leti görülüyor. Sizce ABD ne \apniak istiyor? EROĞUL. Kürtçülük de tıpkı şen- atçılık gıbi iki tarafı keskın bır kılıçtır. Geleneksel olarak Türkıye'de l980ön- cesinde feodal nitelikte aşıretçı bır ha- reketti. Daha sonra PKK'yle beraber daha ulusalcıantiemperyalist bir hare- ket olarakortayaçıktı. Bu hareket Kürt unsurunu banndıran dev letleri dizgin- lemek içm büyük bir olanak venyor. Türk burjuvazisı ulusalcı davranmak eğilimıne gırdığı zaman emperyahz- ıniıı elinde bir kozdur Kürt harekeıi Ama tehlikeli bır kozdur. Turkiye'de- ki. Irak'taki Kürtleıantıemperyalıstbır dev let oluşturaıak sahneye çıkarsa. ABD'ııın başıııı ağrıtır Şu anda orta- y a çıkacak böy le bir dev let. ba^langıç- ta Batı'yabağımlı daolsabağımsizlık- çılığı gizli güç olarak taşıyan uıiMirla- ra da sahiptır. Kürt kozu. ABD'nın bu • Türkiye'deki. Irak'taki Kürtler anti-emperyalist bir devlet oluşturarak sahneye çıkarsa. ABD'nin başını ağntır. Kürt kozu ABD'nin bu haliyle işine yarar. Çözülmemiş. sürekli kanayan bir yara. Türkiye için de İran için de Irak için de söylüyorum. Sürekli kullanılabilecek bir piyon olarak işine yarar. haliyle ışıne varar. Çözülmemiş. sü- rekli kanayan biryara. Türkiye için de İran için de Irak için de söylüyorum. Sureklı kullanılabilecek bir piyon ola- rak işine yarar. - Ama ÂBD, I rak'ta federasyonu sa- vunuvor. EROĞUL: Irak'ın bölünmesi tartı- şılabılır. Iraksinırlan içinde Kürt dev- leti ABD'nin i>ine gelebılir Nıye' Böy le bir devlet Sünni bir dev let ola- caktır. Dolayısıyla Irak'ın geleneksel İran Lırşıtlığı dengesını sağlayaeaktır. Irak'ın toprak bütünlüğiinün son bul- ması. bu bakımdan önemlı bır kayıp yaratmayacaktır. Petrol sahasında ge- lışebilecek bir Arap milliyetçiliğine karşı dengeleyıcı etmen olacaktır. Üçüncüsü. İran ve Türkiye'ye kar^ı bir sopa görev ı görebilecek birdevletçık olacaktır. Dördüncusü. bovle birdev- letçık. önemli birpetrol yatağına sahıp olacaktır. İşletmek ve çıkannak için ABD sermayesine nıuhtaç olacaktır. ABD'nin uvdu dev letı olacaktır. Böy- le. mıllıyetçı olmayan bir Kürt dev letı ışıne gelir. Türkıyede durumun böyle devam etmesi ı>ıne gelır. Irak'taysa Kiin devleti işine gelir. Çiinkü bölge- yı denetlemekaçısındançokelverişli- dir. -ABD, Türkiye'nin Irak'ın birbölü- nıünü alabileceğini tartışıyor. A> nı yak- laşım kemali/nıc düşman iç sivasi ha- reketler tarafından da paylaşılıyor. EROĞUL: Ulıislararası sermaye. Sov yetlcr Birlıği'nin y ıkılması ile bır- likte sınırlamalarından kurtıılup adına küreselleşmedenen sürecı. lıem iktısa- dı hem sıyası lıem askerı boyutlarda gerçekleştirmeye başlamıştır Türki- ye'nin Mısak-ı Mıllı Miıırlarının dışı- na taşıp bölgesel bir ı^lev yüklenmesi- ni istiyorlar. Kemalizme saldıranlar. Üstelik bunlar 'Turancriık görüntüsü altında. dünya emperyalızmının ma- şası olmaya oynuyorlar. Eskı Garpçı- lıkla eski Türkçülüğün. Atarurkçülük düşnıanlığı içindebırle^mesınden baş- ka bır şey olarak görmüyonım bunla- n. Türkiye'nin sınırlan dışına taşma- nın yeni dünya düzenı ile ıç ıçe geçen biryönüolduğunu duşünüyorum. Baş- ta ABD emperyalızmi olmak üzere ulıislararası sermayenın. dünyaya hâ- kım olması için kendisine rakip impa- ratorluklara değil. ama kendıne bağım- lı uydıı güçlere gereksinımi var. İşte bızimkiler bu uvdu güçlerden biri ol- maya talıpler. Bu olayı daha çok Ittı- hat ve Terakki'nın de seve seve sür- diirdüğii Abdülhamit'in Alman em- peryalizmme yamanma sıyasetine benzetebılmz. S'anı bır büyuk emper- yalizmın kanadı altına girip kendisi için bir parsa toplamak. Ama bunun bir bedelı var. Dolayısıyla sermaye ıkir- ciklı bır durumda. Bır yandan ağa ba- balarıvla işbirliği yapıp dünya yagma- sinda pay kapınak ıstiyor. Bir taraftan da acaba çok kötü duruma düşer mivım korku>u da var ANKARA... ANKA... MÜŞERREF HEKİMOĞLU Muhabbetname Şeyma Reisoğlu'nun sergısini yeni gezdım Urart Ga- lerisi'nde. Adı Muhabbetname; sözsüz, yazısız sevgi mektupları, sevginin sıcaklığını. iletışim özleminin yaratı- cı gücünü yansrtıyor. Vaktiyle Lady Montesque de çok etkilenmiş bu mektuplardan. "Türklerde renk, çiçek, ot, meyve, taş, tüy, herşeyin anlamı, özel bır dizesi var. Mü- rekkep kullanmadan haber gönderiyorlar" diye yazıyor. Şeyma Reisoğlu çok zarif biçımde yansrtıyor o sesleniş- leri. Bir inci, bir armut, birkaç çubuk tarçın sanatçının el- lerinde çok güzel biçimlere ulaşıyor. Vaktiyle Kenan Özbel'den son yıllardadaSabiha Tan- suğ'dan başka mektup öyküleri dedinledim. Pazara yol- lanan çoraplarda da sevgi sözcükleri var. Sevgilinin aya- ğına ulaşıyor o mektuplar. Çorabın örgüsünde, çiçekle- rinde, çiçeklerin renginde yürekten seslenişler. Ama Mu- habbetname, sevgi sözcüklerinı sergilemiyor yalnız. Bir de gözler var. Dallarında 'ilk' olan kadınların gözleri. Be- beklerinde bir tarih, bir savaş canlanıyor. Türk kadınının kimliğini, kişiliğini kanıtlamak için verilen bir savaşın öy- küsünü anlatıyor duvardaki gözler. 'Osmanlı Kadınının Haklarını Savunma Derneği'ritn üyeleri bakıyor duvar- dan. Dernek, 1913 yılında kuruluyor. Kadın Dünyası der- gisinde yazılar yayımlanıyor. Aziz Haydar'ın çok yürekli yazıları var. Kadının çalışmasından söz ediyor, giysisin- den, peçesınden... Nimet Cemil de ekonomik özgürlü- ğü savunuyor. O gözlerden utandım biraz. Güzel bir sa- vaşın öncülerı. Elbet bireysel savaşlar. Ama özlemleri di- niyor, düşleri gerçek oluyor sonra. Cumhuriyetimiz kuru- luyor, laik bir devlet oluyoruz, kadın devrimiyle, erkekle eşit hak ve özgürlüklere kavuşuyor kadınlanmız. 1913 yı- lında Telefon İdaresi'ne yalnız yedı kadın alınabiliyor, bu- gün kamu kesiminde, özel kesimde her dalda yüzbinler- ce kadın çalışıyor. Uluslararası üne ulaşan sanatçılarımız, çağdaş düzeyıni kanıtlayan bılim kadınları, her dalda do- ruğa varan kamu görevlileri var. Ama bır de bakırelık tar- tışmaları, Rüstem Batum'un '360 Derecesi'nöe şıddet konulu açık oturumda anlatılanlar var, toplumumuza öz- gü gerçeklenn düşündürücü boyutları. Yanlış anlamayın, ben bu korıuların tartışılmasına karşı degilim, tersine tar- tışma ortamının oluşmasını lyi bır aşama olarak duşünü- yorum. Ama bir şey daha duşünüyorum, bugünkü ortam, tersine bir dünyada yaşar gibi yadırgadığımız olaylar, bel- li nedenlerden kaynaklanmıyor mu? Atatürk devrimleri- nı yaşamımızda hıssetseydik bu ortama varır mıydık? Her alanda geri kalmışlığın sonucu değil mı bu acı tablo? Çağdaş eğitıme, demokratik eğitime öncelik verilen bir ülkede okullann gündemınde bekâret konusu yer alır mı? Hesabını lyi yapmak gerekır. son on yıllarda kaç okul, kaç lise, kaç meslek lisesı, kaç konservatuvar açıldı, kaç ımam-hatip lisesi, kaç Kuran kursu? Dört yaşındaki kız- ların Arapça dualar okuduğunu ızledınız mi TV'de? Bu or- tama bir gecede gelmedik elbet, uzun yıllar süregelen bir ödün politikasıyla geldik. Seçımlerden sonra ANAP Genel Başkanı Mesut Yıl- maz ile karşılaştık Cumhuriyet'in Ankara Bürosu'nda. Gazetenın kuruluşyıldönümünü kutlamaya gelmış, yanın- da Avni Akyol, benım yanımda da Prof. Sadun Aren. Me- sut Yılmaz ile iyi ilışkilerimiz var, eşi Berna Yılmaz da çağ- daş bir kadın. ANAP Genel Başkanı'na yakındım bır ara- lık. Seçımler boyunca bir kez olsun laıklıği savunmadığı, dahası şeriata karşı da konuşmadığı için üzüldüğümü söyledım. Yanıtı kısa ve kesin. partı tabanına ters düşe- cek. oy yitırecek konuşma yapamaz! Çok politikacı aynı duşüncede ve eylemde değil mı? Geçmış yıllarda Fer- ruh Bozbeyli'nın Meclis Başkanlığı dönemınde, tören salonunda bır ıftar anımsıyorum. Once herkes şaşırdı, ama çağrıya haylı milletvekilı katıldı. Elbet katılmayanlar da var, ama şimdi her akşam her yerde bır iftar sofrası kuruluyor. TV kanallarına da görüntüleri yansıyor. Sonra da ramazan havalan, şarkılar, oyunlar. 1913 yılında Aziz Haydar, 'Peçe ahlaksal değildir, çünkü kalın bir peçe- nin. bol bir çarşafın içinde ne musikeler döner. Bir kez peçe örtüldü mü ister babanın yanından kaç ister koca- nın, şeytan bile tanımaz. Peçe sağlıklı da değildir" diyor, bugün tesettür modası yaygınlaşıyor, TV'de defileleri yer alıyor! Dıkkatinizı çekti mı acaba, TV'de en az ızlenen ka- nal TRT 2'ymiş. Oysa içerıği çok güzel programlar var. Sa- nat, kültürolayları; kitaplardan, oyunlardan filmlerden ha- berler, eleştiriler. TV kanallarını milyonlarca kişi izliyor her gun, neredeyse altmış miiyon, ama Şeyma Reisoğlu'nun sergısinden. o sergıde vurgulanan konulardan kaç kişi- nın haberi var! Ben sergiyedönüyorumyeniden. Şeyma Reisoğlu'nun kırmızı kadınlarına, başları yok, ama dipdirı memeleri: kal- çalan, uzun bacakları var. Sanatçı Venüs'e göndermeya- pıyor. ama kadını başsız görmeyi yaşam bıçımine dönüş- türenlere de kocaman bir diken var! Kırmızı keçelere sar- mış bu başsız kadınları. Keçe nasıl yapılıyor, erkek vücu- dunu döve döve, 1950'lerın sonunda Tire'de seyreder- ken donup kalmıştım. işkenceli bir üretim. Kırmızı keçe- lerbelkı kan. belki ateş. Birsanatyapıtı karşısındayorum- lardeğişıyor. Sanatçımız kadının gücünü, biryürüyüşön- cesıni anlatıyor bana ğöre. Kadın devrimine yalın bir bo- yut katıyor, cinsel bağımsızlığı da vurguluyor. Şeyma Reısoğlu'nu sevgiyle kutluyor, kırmızı kadınla- ra soluklu bır yürüyüş diliyorum. BULJVIACA 1 2 3 SOLDAN SAĞA: 1/ Balta. keser. kazma gibi araçların sap deli- ğı. 2/Alamerler. belirtı- ler... "Şahinım var, bazlanm var/ alış- kın sazlarım varYâre gizli sözlenm var'Di- yemiyonı ile karşı" (Karacaoğlan). 3/Po- kerde bir oyuncunun önündekı paranın tü- mü... Denizlerde yaşa- yan ıkı çenetli ve irı bedenli yumuşakça cinsi. 4/ Yemek... Kol- ların gövdeye bağlandığı bölüm 5/ Artvin yöresine özgü bir halk oyunu. 6/ Bir işi yaptırabilme gü- cü... Satrançta özel bır hareket. 7/ Cinsel içgüdünün belirtilerini gösteren y aşama gücünün tümü. 8/ Denizcilikte "alt. aşağı" anla- mında kullanılan sözcük... lcraat. 9/ Bır renk... Sınir hücresi. YL KARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Gemılerde denizcilik kuralları- na aykın durum. 2/ Pay... İslam dınine göre haram sayılan faiz. 3/ Kimi iskambil oyunlarında. bir oyuncunun o oyuna katılma- yacağını belirtmek için kullandığı sözcük... Ünlü bır öykü ve fıkra yazanmızın soyadı. 4/ "Fena değıl" örneğinde olduğu gi- bi. biîinçli hafifsemeye dayanan söz sanatı.. Uğraş. 5/llaç... Oyunda kâğıt dagıtjrken yapılan yanlış. 6/ Ingıliz birahanesi. 7/ Özür dileme... Rütbesiz asker. 8/Hayvanlara vurulan dam- ga.. Ana motifin yinelenmesinden ibaret canlı ve hareketli bestelere verilen ad. 9/Çalı çırpıdan yapılmış kulübe... Yabanıl hayvaıı barınagı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle