Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17ŞUBAT1995CUMA
14 KULTUR
Bezmen koleksiyonundaki yapıtlannın 'düşük fiyatla' satışa çıkanlmasına sanatçılar tepki gösterdi:
Koleksi\oııa devlet sahip çıksmKüitür Servisi- Kamuoyunu uzun
siire meşgul eden Halil Bezmen'ın sa-
nat koleksiyonu, satışa çıkanlmasına
kısa bir süre kala yine gündeme geldi.
Koleksiyonda yer alan tablolar, Rafi
Portakal'a ait Portakal Sanat Evı tara-
fından düzenlenecek müzayedey le 26
şubat günü satışa çıkanlacak. Ancak
Bedri Baykam, Özdemir Altan, Bubi
ve Güngör Taner. koleksyonda yer
alan tablolanna "5,10,15 milyon gibi,
tuval masraflannı bile ancak karşıla-
yacak, sanatsal değerteri hiç yokmuş
gibi" bedeller biçildiği gerekçesiyle
mahkemeye başvurdular.
Yapıtlann değer tespitıni yapan Re-
sım ve Heykel Müzesı Müdür vekilı
Kemal Iskender, Mehmet Çetinerve
Mchmet Mahir'den oluşan heyetten
Iskender'le davacı sanatçılann daha
önce de çeşitli davalardan dolay ı mah-
kemelik olduklan. ve bazı dergılerde
birbirleri aleyhinde yazılar yazdıklan
biliniyor.
Baykam, Bubi. Altan ve Taner'in
avukatlığını üstlenen Birsen Alünerbu
sanatçılann yapıtlannın hem yurtiçın-
de hem de uluslararası sanat çevrele-
rinde 100-150 milyon liranm üzenn-
de alıcı bulduğunu belırterek şımdı bu
yapıtlarabıçılendeğerlennmüvekkıl-
lerinin sanatsal prestijlenni ve pıyasa-
lannı düşürdüğünü, ayrıca bundain ön-
ce bu yapıtlan alanlan dolandınlmış
duruma getırdığinı vurguluyor.
Dava dilekçesinde Fikir ve Sanat
Eserlen Yasası'nın 17. maddesinde
"Eserin maliki eser sahibinin şeref ve
itibannı düşürmemek şarti ile o eser
üzerinde kanun dairesinde dilediği gi-
bi tasarruf edebilir" dendigı. oysa bu
tablolara bıçilen değerlenn eser sahip-
lerinın şeref ve ıtibannı düşürdüğü be-
lirtilıyor.
Bu müzayedenın çok düşük bedel-
lerle ıhaleye çikanlmasinın ve ıhaleye
yalnızca Portakal Sanat E\ i'nın katıl-
masinin bu ışlerden gızlı rant peşınde
olanlara fırsat verecegınin ve Hazi-
ne'nın de zarara uğrayacagının vurgu-
landığı dilekçede. 'Türk resim sanatı
ve sanatkarlan içerisinde bu işin tız-
manı ve tarafsız olan" üç kışilik bilir-
kışi heyetinın söz konusu tablolann
değerlerini yeniden belirlemesi isteni-
yor.
Sanatçılann ortak önerısi, yapıtla-
nn, ıleride kurulacak çağdaş sanat mü-
zesıne bir temel oluşturmak üzere
Küitür Bakanlığı'nca satın alınması.
Ozdemir Altan, Halil Bezmen'in çok
ıvi seçen bir koleksiyoncu olduğu. do-
layısıyla seçtiğı resımlerin lyı resim-
ler olduğu gerekçesiyle Küitür Bakan-
lıgı'nın bu yapıtlara sahip çıkmasını
olumlu karşılarken, Güngör Taner de
bu yapıtlann yıllar içınde değerlene-
rek dev lete çok daha fazla kar getire-
ceğini vurguluyor.
Bu arada Küitür Bakanlığı Güzel
Sanatlar Genel Müdürlüğü, Adalet
Bakanlığı \e Içişlerı Bakanlığı'na
Küitür Bakanı Timurçin Savaş'ın im-
zasıyla gönderilen yazıda; Istanbul
Vahlıgf nın 27 Ekıni 1994 tanhlı ya-
zısına yanıt olarak, "Hemen hepsi ha-
yatta olmayan Türk ressamlanna ait
özgün ve orijinal 56 yağlıboya tablo-
nun Bakanlığımıza bağlı Devlet Resim
ve Heykel Müzeleri ile DevletGüze) Sa-
natlar Galerilerine kazandınlması küi-
tür variıklanmızın ve plastik sanat
eserierimizin konınması açısından ya-
rarlı" olacaği belırtilerek, söz konusu
56 adet yağlıboya tablonun "Bakanlı-
ğın koleksiyonuna kazandmlmasrko-
nusunda gereğınin yapıiması istendi.
AnıtlarveMüzelerGenel Müdürlü-
gü de Genel Müdür Prof. Dr. Engin
Ozgenimzasıyla bakan adına Istanbul
Valiliği Küitür Müdürlüğü'ne gönder-
diği yazıda da, "Müzelik değerdeki
eserierin ilgili Vlüze.YIüdürlüğüneka-
zandınlması" gerektiğı belırtıldı.
Küitür Bakanlığı, Istanbul Emniyet
Müdürlüğü'nün, 14 Ekim 1994 tari-
hinde, Haydarpaşa Gümrüğü Lima-
nı'ndabulunanStanko-Stavkow isim-
lı gemiye yükleneceği belirtilen Halil
Bezmen'e ait tanhi değen olan tablo
ve ev eşyalanndan; 56 yağlıboya tab-
lo için, 2863 sayılı yasa yanı 'eski
eser'kapsamına alınması isteminde
bulundu. 26 şubattaki müzayedede sa-
tışa sunulacak tablolar içın de Maliye
ve Gümrük Bakanlığı'na başvurarak,
devlete kazandınlması için gınşimle-
nn sürdürüldügü belirtilıyor.
Devlet, dev bir zarara uğrayacakBedri Bavkam. Kemal Iskender'in
çağdaş Türk sanatına karşı bir 'taraf'
olduğunu ileri sürerek kendısiyle bu
konuda süreklı polemik olarak atış-
malan olduğunu belirtiyor:
"Kendisi anlaşılmaz bir karaktere
sahiptir. Okuduğu her şeyi hiç anla-
madan neden çağdaş Türk sanatının
olamayacağı veya ancak Barı taklidi
olacağı gibi bir saplantnla \orumlar.
Bövle bir kişinin bövle bir değerlen-
dirmede objektif olamayacağını her-
kes kabul eder. Kemal Iskender çok
kere AJtan'a. Bavkam "a duyduğu ki-
ni bu vesile ile dışa vurmak ve hınç al-
mak istemiştir. Bu çok acıklı bir tab-
todur".
Önemlı olanın dev letin bu yöntem-
le parasını gen alması olduğunu vur-
gulayan Baykam, resimler ne kadar
pahalıya satılırsa. devietin o kadar
kaybını telafi edeceğini anımsatıyor:
"Ancak Kemal lskender'in ve çağdaş
Türk sanatının resmini aşağıya çek-
meyi görev edinmiş bazı müzayedeci-
lerin girişimleri sayesinde devlet de
de\ bir zarara uğravacaktır. En doğ-
rusu, bu resimlerin toptan devlet ko-
leksiyonuna aktanlmasıdır. Bu sayede
dev let uzun \ adede belki tüm Bezmen
zaran kadar değeri karşılamış da olur.
Çünkü resim en değerlenerek eskiyen
maldır'".
Sanatçı. Türkıye "de en ünlü çağdaş
ressamlann değerinın on on beş bin
dolar olmasını Türkiye'nın uluslara-
rası bir ayıbı olarak nıtelendinyor.
"nuslararası dev isimlerin yüzde 1 'i
bir fıyattır bu. Ama kalkıp devleti de
alet ederek Türk ressamının flyatını
buniann dört binde 1'ine çekmev e ça-
lışmak, çerceve ve boya parasını bile
karşılamayacak ederieri resmin raici
diye ortaya sürmek bu ressamlara
karşı yapılmış bir komedi ve dram
yüklü entrika olduğu kadar çağdaş
Türk küttürüne ve ülkenin tüm kül-
türel presrijine sürülmüş bir lekedir". Bedri Bavkam
Müzayede gerçek
değerleriyle yapılmalı
Müzayede içın yapılan değerlen-
dirmelerin kendisini çok şaşırttığını
söyleyen Güngör Taner "Ne gerek-
çeyie yapıldtğuu, hangi istekler doğ-
rultusuda yapıldığını bilemiyorum
ama tabii ki düzeltilmeli. Bu müzaye-
deyapüacaksa. doğnı düzgün, gerçek
değerleriyle yapılması ve de\ letin za-
rara sokulmaması gerekir" diyor. In-
sanlann begenılennin çeşit çeşit ola-
bıleceğinı kabul eden sanatçı, buna
karşılık bilirkişinin şahsı arzularla
değil o günkü piyasa değerinin ne ol-
duğunu bilen ve o anlamda değer-
lendiren kişı olduğunu vurguluyor:
"Bahsedilen
ressam arka-
daşlarımızın
eserieri o fiyat-
lann on misli
yirmi misli de-
ğerde. Bir mü-
zayedeninaçıhş
rıyatı eserin
gerçek fiyannın
biraz albnda
olabilir. Ama bu yüzde kaç olabilir?
200 miryonluk bir seri 150 milyondan
satışa sunabilirsiz belki ama 7.5 mil-
yona düşüremezsiniz".
Güngör Taner
Portakal'ı anlayamıyorum
Bubi, bu konuyu öncelikle
defterdar yardımcısıyla, Dış
Ticaret Başkanlığı'yla, Rafı
Portakal'la görüşmeye çalıştığını
ancak 'oralı olmadıklanm'
söylüyor: "Devietin konudan
bihaber olmasını normal
karşılayabilirim ama Rafi
POrtakal'uı sanatçılann bu
isteklerini idrak edememesini ben
anlayamıyorum. Sanrvorum diğer
sanatçı arkadaşlanm da
anlavamadılar. Şüphesiz
muhammen bedellerinin yüzde l'i
gibi komik fiyatlaıia pivasaya
sürülmeye
çahsılan
yaprtlanmız,
bir
müzayedecinin
satışı açısından
başanlı olabilir.
Ama amaç çok
düşük
fiyatlaıia
rümünü
satmak değiL hem devietin
geliıierini korumak hem de
devietin sanatçısını küçük duruma
düşürmemek olmabdır".
Bubi
YENI BAŞLAYANLAR
Sanatçının itibarı sıfırlanıyorDefterdarlığın piyasadaki birpara
krizi esnasında iki yüz resmi birden
piyasaya sürmesinin işi fazla
önemsemediği gösterdiğini söyleyen
Özdemir Altan, bu konuda Maliye
Bakanı na ve müsteşanna bir
yıldınm telgrafı çekerek devlet göz
göre göre zarara uğramasm diye
uyanda bulunmuş:
"Yapıtlann değeıierinin çok düşük
tutulmasında devietin zaran olacagı
gibi. sanatçılann da büyük oranda
bir saygınlık kayıplan olmaktadır.
Değeri 150 milyon TL olan bir
sanatçının. basılan ve geleceğe belge
olarak kalacak katalogda bugünkü
muhammen değeri 15 milyon TL
gösterilmektedir. Devlet efiyle \apilan
böyle bir yanlışlık sanatçının dünya
ölçüsünde koruma zorunluluğunda
olduğu itibannı sıfiriamaktadır".
Kemal lskender'in ise on beş yıldır
resim yapmadığını, hiçbir cıddi
etkinliğın içınde bulunmadığını öne
süren Altan, lskender'in bütün
yaşamını Türk sanatının D
Grubu'ndan bugüne bütün gelişmiş
uçlannı yok saymaya, tahrip ermeye
adadığını söylüyor:
"Çok yakın geçmişte bir yazısında
'Duvarlannı salladım. ama
temelınden yıkmak boynumun borcu
olsun' şeklinde ifade etmektedir
düşüncek'rinL KastettiğL, eümizden
geldiği kadar bir şeyleri değiştirmek,
dünyaya entegre bir güçlü Türk
sanati kurmak çabası içindeki
bizleriz. Bu vesile ile arkadaşımız,
dü/e\ imize çıkamadığı için
rıyatlarunızı kırmak suretiyle bizi
kendi düzeyine indirmek gayreti
içindedir".
Altan, açtıklan dava ile yürütmeyi
durdurma karan alarak önce devietin
bir kez daha soyulmasını engelleyıp,
sonra da sanatçılann saygınlığını
koruyabileceklerini umduklannı dıle
getinyor. Özdemir Altan
Türkiye'de bile isimlerini fazla bilen yokKemal tskender. dava açmanın her
vatandaşın hakkı olduğunu ve bunun
onu muhatap almadığını söyleyerek
bu değerleri nasıl belirlediklerinı şöy-
leaçıkladı: "Bize" Bir müzayedede bir
eser 100 milyonluksa 40 milyondan
başlar" dendi. Dolayısıvla bunu göz
önüne alarak değerlendirdik. Katiyen
ressam aynmı yapmadık. Sanatçının
Türk resmi içindeki yerine, resminin
türüne, büyüklüğüne vedurumuna gö-
re belirledik".
Bu sanatçılann yapıtlannın 100-150
milyon liradan alıc\ bulduğu konusu-
na da İskender, şu açıklamayı getirdi:
"Bir ressam günün birinde 150 milyo-
na resim satmışsa bu onun fiyannı be-
lirlemez. Bir sergî açarsanız oradaki
20 resmin 10 tanesi 150 milyonsa o
onun fiyatını belirler. Hem onlann de-
diği doğnıysa müzayedede kendi de-
ğerlerini bulacaklardır".
Sanat esenne fiyat biçilemeyeceği-
ne inandığını ama biçmek zorunda
kaldığını belirten tskender, devietin
bir an önce bu tablolan elinden çıka-
rarak parasını kurtarmak istediğini bil-
dırdi:
"Bu eserter bu müzayedede satıla-
mazlarsa bir sonraki müzayedede ya-
n fiyatına satılacaktır. Yine satümazsa
kim ne verirse ona satılacaktır. Devlet
de diyor ki biz buna bu kadar masraf
edip bir broşür çıkaracağız. İkinci se-
fer böyle bir şansunız olmayacak".
Kendine yöneltilen suçlamalan yer-
siz bulan Kemal Iskender. "Üstelik
Güngör Taner resimlerini beğendiğim
de bir insandır niye özellikle düşük de-
ğer biçeyim? İkisi de eşit boyutta bir
Güngör Taner'e Ali Çelebi'den daha
fazla değer biçersem o zaman beni eteş-
tirebiBrlerdi'' dedi.
Iskender, bir ressamın prestijinin
veya onurunun değennin parayla ölçü-
lebileceğini düşünemediğıni de söz-
lerine ekledi: "Birinin resmi satıyor o
onurlu, öbüriinün satmıyor o onursuz
mu yani?"
Iskender, sanatçılann yapıtlannın
uluslararası sanat çevrelerinde alıcı
bulmalannı belirtmelerine karşılık. şu
yanıtı verdi: "Hangiresûnlerisatabnış
yurtdışında? Batı'da satılmış bir tane
fatura getirsinler göreyim. Türkiye'de
bik isimlerini fazla bilen yoktur. Son-
ra bu da bir ölçü değil. Bedri Baykam'ı
herkes tanıyor, Özdemir Altan'ı on ki-
şiden biri bile bilmez. Hangisi daha iyi
ressam aeaba?"
Fiyatlan ben belirlemedim İİ
Rafi Portakal
Portakal Sanat Evi'nın sahıbı Rafi
Portakal, bu müzayedede fiyatlan be-
lirleyenin kendisi olmadığını, dolayı-
sıyla pek bilgisi olmadığını belirtiyor.
Müzayedenın aleni olduğunu, bütün
Türkiye'ye duyurulacağını söyleyen
Portakal. "Çok güzel bir katalog hazır-
lıyoruz. Sansasyonel bir olay oiacak.
İnşallah sonuçlan da herkes için iyi
olur" diyor.
Fiyatlann gerçekten düşük olup ol-
madığı konusunda ise, çağdaş resmin
kendi uzmanlık alanına gırmediğini
söylüyor: "Ama kendi konumdan ör-
nek vereyim, bir Osman Hamdi Bey 1
milyar ediyorsa, bunu 20 milyona da
koysanız. hiçbir kuvvet 1 mih ara çık-
masını engeUeyemez. İki kişinin ara-
suıda geçmiyor ki bu müzayede".
Ancak Bedri Baykam bu konuda
Rafi Portakal'laaynı kanıdadeğil. Sa-
natçı. Türkiye'de Atatürk'ün Sam-
sun'a çıkarken giydiği çizmeler veya
iki yüz elli yıllık bir ferman için mü-
zayede yapılabileceğıni, ama çağdaş
sanat için hiçbir sağlıklı müzayede
yapmanın mümkün olmadığını söylü-
yor: "Bunun vapılabilmesi için o mü-
zayedey e giren insanlann dünya mo-
denı sanat tarihini, Türk çağdaş sanat
tarihini, o rassamın kendi tarihçesini ve
bahsedilen işin o ressamın kendi serü-
veninde nereye oturduğunu bibneleri
lazundır. Bütün bu bilgiler olmadan
konuyla hiçbir alakası olmayan kişile-
rin ebat. kanepe rengi ve dedikodula-
ra dayanarak resimleri alıp almamala-
nnın o resmin değeri ile ve içeriğiyle
hiçbir Uişkisi yoktur. Çağdaş sanat
müzayedeleri Türk burjuvasının
'ucuza resim kapatma histerileri'ne
hizmet etse de Türk çağdaş sanatına
büyük zarar vermektedir. Türkiye'de
resim ancakonu arayan kendi bulan ve
anlayan ahcı önünde gerçek değerini
bulur".
Masumiyeti sona erdiren 'Şike'Küitür Servisi- Robert Red-
ford'un dört dalda Oscar adayı olan
son filmi "Şike" bugün gösterime gi-
riyor. Robert Redford'un yönettiği ve
rol aldığı fılm; Amenkan ahlakı ve
televızyonun gücü üzenne kışkırtıcı
bir dram. Fılmde: popüler program
"T^venty-One-Virmibir" çevresinde
gelişen olaylarla hayatlan değişen üç
insanın öyküsü anlatılıyor. "Remem-
bering America- Amerika'yı Haür-
lamak" adlı kitabın bir bölümünden
uyarlanan fılm, televızyondaki en ba-
şanlı programlardan birinde hile yap-
masının ortaya çıkmasıyla patlak ve-
ren gerçek bir skandalı konu ediyor.
I958'te televizyon yanşmaprog-
ramlan ratinglere hakımken, bir ya-
nşmacı. Charies Van Doren'i (Ralph
Fiennes) suçlamıştı. Van Doren.
"Yirmibir" adlı yanşma programı-
nın şampiyonuydu. Time ve Life der-
gilerine kapak oiacak kadar ün ka-
zanmıştı. Van Doren bir Amerikan
halk kahramanıydı. Entelektüellerin
Etvis Presley'e yanıtıydı. Columbia
Üniversitesı'nde Ingilizce öğretim
üyesi olan Van Doren aynca Ameri-
kan edebiyatdünyasının entanınmış
ailelerinden birinin oğluydu.
Babası Pulitzer ödüllü bir şairdi.
Annesi Dorothy ise bir dergi editörü
ve romancıydı.
Van Doren, haftalar boyu süren ya-
nşma programlannda en zor sorula-
ra verdiği doğru yanıtlarla televizyon
izleyicilerini şaşırttı. Cazibesiyle, 50
milyon kişiyi kendine inandırmıştı.
Fakat işin aslı şuydu: Seyircileralda-
tılmışve yalnızca yapımcılannken-
dilerine göstermek istediklerini gör-
müştü. Derken biri fişi çekti.
Yanşmacı Herie Stempel (John
Turturro) yanşmada sahtekarlık ya-
pıldığı suçlamasında bulununca,
kongre soruşturmacısı Richard Go-
odwin (Rob Morrow) gerçekleri or-
Robert Redford'un yönettiği "Şike^de John Turturro başrolde.
taya çıkardı. Sahtekarlık, ortalığı bir-
birine kattı.
"Bu olayla birşey degişti. Bu ger-
çekten de sosyal tarihimizde bir ma-
sumiyet döneminin sonunu getirdi.
Bundan sonra artık insanlar televiz-
yonda gördükleri herşeyin doğru ol-
duğu na inanmamaya başladılar" di-
yor Robert Redford. Sosyal içerikli
konulann yabancısı olmayan Red-
ford, bu olayın Amerikalılann güve-
nini sarsan seri aldatmacalann ilki ol-
duğunu savunuyor. Redford, "Şi-
ke"nin temel olarak ahlakı inceleyen
bir öykü olduğunu belirtiyor: "FTlm-
de hayatlanm sonsuza kadar değişti-
recek olaylann içine giren üç karak-
ter var. Her biri, toplumumuzun de-
ğişik bir kesimini tem sil ediyor. Ancak
hepsini biraraya toplayan neden aynı:
Açgözlülük_."
Yükselme ve sonsuz zenginlikler
vaadiyle büyülenen savaş sonrası bir
nesil içinbilgi yanşmalan Amenkan
rüyasınınbiruzantısıydı. 1958 yılına
gelindiğinde yanşma programlannın
sayısı 40'a ulaşmıştı ve bu program-
lar haftada 50 saatlik yayını işgal et-
meye başladı.
Milyonlarca kişiyi, işini gücünü bı-
rakıp "Yirmibir" adlı yanşma prog-
ramını izlemeye iten neydi? Ses ge-
çıımeyen kulübelerde oturarak soru-
lan cevaplayan iki yanşmacının yer
aldığı yanşmanın kendisi değildi bu
yalnızca. Aynca, yanşmacılann öne
çıkarılmış kişilikleri, para ve şöhre-
tin güçlü çekicıliği daha çok etkili
oluyordu. Medyanın insanlar üzerin-
de etkısinı iyiden iyıye hissettirdiği
günümüzde Redford hertoplum için
güncelliğini koruyan soruları gün-
deme getınyor ve yeni tartışmalara
zemın hazırlıyor.
Gökyüzünde akrobasiyle casuslukKüitür Servisi- Deran Sarafîan'ın
yönettiği. başrollerini CharBe Sheen ve
Nastassia Kinsld'nin paylaştığı "Ter-
minal Velocity- HJZ Sının" adlı fılm de
bugün gösterime giren filmler arasm-
da yer alıyor.
Filmde'; Richard "Dttch" Brodie
(Charlie Sheen) çok tehlikeli bir spor
olan gökyüzünden atlama (skydiving)
öğretmenidir. Güzel ve esrarengiz bir
kadın olan Chris (Nastassia Kinski) bu
sporu öğrenmek içın gelir. Ancak ser-
best düşüş sırastnda paraşütü açılmaz.
Bu olayla birlikte Richard, kendini bir-
denbire uluslararası bir casusluk ve ent-
rika dünyasının içinde bulur. Ditch. ka-
dının ölümünden haksız bir şekilde so-
rumlu tutulmaktadır. Paraşüt merkezi
kagatılır.
Öğretmen, bu esrarengiz kazanın ar-
kasındaki gerçeği kendisi araştınp bul-
maya girişir. Ancak, çok geçmeden hiç-
bir şeyin göründüğü gibi olmadığını
keşfeder. Chris'in aslında ölmediği ve
eski bir KGB ajanı olduğu ortaya çıkar.
Film, daha önce hiç görülmemiş gök-
yüzü akrobasileriyle dolu. Gökten hız-
lı serbest düşüşler; Ditch'in uçaklardan
havaya firlaması gibi ölüme meydan
okuyan sahneler bırbıri ardına gelir
Ditch, her seferinde ölümü aldatır. Her
saniye. hiç bitmeyecek bir kâbus olur.
Ditch, yasadışı amaçlan için hiçbir en-
gel tanımayan Rus mafyasıylaölümcül
bir yanşa gırer. Filmin senaryosunun
oluşma öyküsü şöyle:
Geçen yılın gişe rekoru kıran filmi
"Kaçak"ın ortak senaryo yazarlann-
dan olan David Twohy, Interscope
Communications şirketine yeni bir se-
naryo fikriyle gelir: Eğer bir kadtn.
kendini ölmüş gibi gösteren bir paraşüt
kazası düzenlerse ne olur? Twohy. "Bu
benim paraşüt sporu na olan aşkımı,
yazma tutkumula birleştinnenin bir yo-
luydu" diyor. Yapımcı Scott Kroopf ve
Tom Cngebnan, Davıd'ın senaryosunu
"Hız Sının'-nda, Nastassia Kinski ve Charlie Sheen başroüerde.
hemen beğenir. Engelman, "Ditch, ha-
reket ve macera filmlerinin süper ma-
ço karakteıierinden biri değildi Kendi-
ni "Ya yüzersin, ya batarsın" durumun-
da bulan ve vüzmeyi öğrenen normal
bir karakterdi" diyor. Yönermen Sara-
fian a göre de film "macera vedramın
müthiş bir mizah anla\ ışıyla harika bir
kaynaşması".
Sarafian'ın, Ditch karakterini kimin
canlandıracağını düşunmek gibi bir so-
runu olmamış: "Charlie Sheen hep be-
nim birinci tercDümdi Her şeye açık ve
güçlü bir zekâsı var. Bir aktöıie yaşadı-
ğım en iyi çahşma tecrübelerinden biri
oMubur Sheen ise Ditch rolü için, "Yi-
ne bir 'çocuklar ve oyuncaklan' türün-
den hareketn* film olacağını tahmin et-
tiğûn şey daha çok performansla ilgili
çıkü.
Bir seyirci olarak, her zaman beni eğ-
lendirecek karakterier aranm. Küçük
bir karann, küçük bir dönüşün. aniden
sizi tanıanııyla çılgın bir yola sürükle-
diği normal insanlann kendikrini
mantiksız ve gerçekdışı konumlarda
bulduğu türden filmleri severun. Ditch'i
de bu yüzden sevdim" diyor. Sarafian,
filmin diğer başrol oyuncusu Nastassia
Kinski'nin seçilmesinde de aynı titiz-
liği göstermiş: "Eski KGB ajanı rolü
için Kinski'yi seçrik. Çünkü Avrupah
geçmtşi Chralie Sheen'in saf Amerika-
b görüntüsüyle zıtük oluşturacakt". Fa-
kat Kinski doğal olarak fılme egzotik
güzelliğinden fazlasını getirmiş.
Sarafian, "Nastassia'nm hayatayak-
laşım tarzuıda mutlak bir farkiıhk var"
diyor. "Tamamen farkh bir duyarhhk.
Yönetmeni ve aktörü Amerikan olan
bu büyük Amerikan filminin içine an~
sızın aülmış, çok duygusal ve hassas bir
insan. Bu da onun için tamamen deği-
şik bir çalışma şekli Nastassia, bu ba-
kış açtsını karakterine önemli biçimde
aktarmayı başardı. Tüm film boyunca
güç onda. Saldırgan olan; Ditch ve seyir-
ciyi yokuluğa çıkaran o."
BU MÜZAYEDE
İÇİN BÎÇİLEN
FİYATLAR
ÖmerLluç(t30xl62cm
akrilik)- 35 milyon TL.
Bubi (100x130 cm
akrilik)-10 milyon TL.
Güngör Taner (105x205
cm yağlıboya)-
25 milyon TL.
Özdemir Altan (98x130
cm akrilik)- 25 milyon TL.
Bedri Baykam
(137x 199 cm yağlıboya)-
15 milyon TL.
Bedri Baykam
(100x72 cm yağlıboya)-
7.5 milyon TL.
Mithat Şen (yağlıboya)-
7.5 milyon TL.
Adem Genç (138x 170 cm
akrilik)-_l 5 milyon TL.
Kemal Önsoy
(280x147 cmyağlıboya)-
15 milyon TL.
Zahit Büyükişleyen
(99x88 cm yağlıboya)-
15 milyon TL.
SOTHEBY'S ÇAĞDAŞ
TÜRK RESMİ
MÜZAYEDESİ
(9ARALIK1990)
İÇİN HAZ1RLANAN
KATALOGDA AYNI
SANATÇILAR tÇİN
BELİRLENEN
FİYATLAR
Ömer UIuç
(80x66 cm akrilik)-
12 bin-15 bin dolar
Bubi (115x115 cm
akrilik)- 3 bin-4 bin dolar
Güngör Taner
(114x146 cm akrilik)-
8bin-10bındolar
Özdemir Altan
(130x162 cm akrilik)-
9bin-10bındolar
Bedri Baykam
(155x210 cm akrilik)-
17 bin-20bin dolar
Mithat Şen
(100x140 cm akrilik)-
2 bm-2 bin 500 dolar
Adem Genç (170x140 cm
akrilik)- 4 bin-5 bin dolar
Kemal Önsoy
(129x147 cm"akrilik)-
6 bin-7 bin dolar
Zahit Büyükişleyen
(108x 1 OO'cnı yağlıboya)-
2 bin-2 bin 500 dolar
tarahimova'nın
konseri ertelendi
•,ANKARA(AA)-
Opera sanatçısı Yıldız
Ibrahimova'nın 21 şubat salı
günü vereceği konserin,
sanatçının aniden
rahatsızlanması üzenne ilen
bir tarihe ertelendiği bildirildi.
Ankara Devlet Opera ve
Balesi'nden yapılan
açıklamada, Operet
Sahnesi'nde gerçekleştirilecek
konser için bilet alanlann
biletlerini iade edebilecekleri
ya da konserin
gerçekleştirileceği tarihte
kullanabilecekleri belirtildi.
Macaristan'da
Türk tiyatrosu
• İSTANBLILAA-Şehir
Tiyarrolan'nm 80. kuruluş
yıldönümü etkinlikleri
çerçevesinde düzenlenen
toplantıda, Türk-Macar
ılişkileri ve Macaristan'da
Türk tiyatrosu tartışıldı.
Harbiye Muhsin Errugrul
Tiyatrosu'nda düzenlenen
toplantıda. Türkolog ve
Macar-Türk Dostluk Dernegi
Genel Sekreteri Timea Gal,
"Türk-Macar Ilişkileri,
Macaristan'da Türk
Tiyatrosu" konulu
konuşmasında. 16. ve 18.
yüzyılda Macaristan'da Türk
Halk Tiyatrosu oyunlanmn
sergilendiğini, bu dönemin
sonrasında Ahmet Vefik Paşa,
Cevdet Fuat, Namık Kemal,
Recaizade Mahmut Ekrem,
-Ahmet Mithat Paşa'nın
yapıtlannın Macaristan'da
tanındığını, ancak günümüz
Macaristanı'nda, Türk
tiyatrosunun o dönemdeki
kadar iyi bilinmediğini
söyledi.
2. Tüpk-Alman
Yaz Akademisi
• ISTANBUL (UBA) - uiudag
Üniversitesı ile Sıegen
Üniversitesı'nin işbirliğiyle
gerçekleşecek "2. Türk-Alman
Yaz Akademisi" 17 Eyiül-1
Ekım 1995 tarihlen arasında
tstanbul ve Bursa'da
düzenlenecek. Akademide bu
yıl, Türk ve Alman
toplumlannda norm ve
değerlerin evrimini inceleme,
Türkiye'de sosyal ve kültürel
kurumlan tanıtma gibi konular
ele alınacak. Akademıye
katılmak için "geçmişve
günümüzle ilgili" akademik
yöntemle hazırlanmış ve
Almanca yazılmış bir çahşma
yapma ön koşulu aranıyor.
Yapılacak çalışmalar bir jüri
tarafmdan değerlendirildikten
sonra en iyi 25 çalışma
belirlenecek ve bu çalışmalann
sahıplen akademiye ücretsiz
olarak katilabilecekler.
Akademiye katılmak isteyenler
31 marta dek başvuruda
bulunabılecekler.