28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17ŞUBAT1995CUMA 12 DİZİYAZI Her şeyekarşın PTTkârda1994 yılına kadar PTT'nin hiç zarar etmemiş olması, çızelge- den ilk çıkanlması gereken so- nuçtur. Özelleştirme gündemı- nin ilk sıralannı işgal eden "KİT'ler zarar ediyor o halde özeUeştirelim'' gerekçesi, PTT için tartışmaya başlamadan ge- çersiz olmaktadır. Ancak özelleştirme tartışma- lanndaki iddialara yanıt verecek ilgi çekici bulgularla karşılaşıla- cağı için, PTT'nin kâr'zarar du- rumunu degerlendirmeye devam edeceğiz. Çizelgede görüleceği gibi PTT, bugüne kadar zarar etme- miş, fakat kâr oranlan her yıl bir öncekı yıla göre reel olarak düş- müştür. PTT'de olduğu gibi diğer KfT'lerin kâr ve zarar değerlen- dirmesini yapan özelleştirme sa- vunuculan, KlT'lerin sadece bi- lançolanna bakıp yargıya ulaş- maktadırlar. Oysa KÎT'lenn kâr ve zarar tartışmasında göz ardı edilen, yargılan doğrudan etkile- dır. Bir işletmenin kârlılık değer- lendirmesi yapılırken işletmeye yapılan yatmmlaröncelikle göz- den geçirilmeli, önemli birpara- metre olarak değerlendirmeye alınmalıdır. PTT'de 1980'lerden itıbaren özellikle telekomünıkas- yon sektörünün hizmet alanını genişletmeye yönelikyatınmlar, diğer KlT'lerde yapılan yatınm- lardan çok daha önemli oranlara ulaşmıştır. 1993 yılında sağlık alanına yüzde 3.71, eğitime yüzde 8.56, madenciliğe yüzde 2.75 oranın- da yatınm yapılırken PTT yatı- nmlan yüzde 12.03 oranına ulaş- mıştır PTT yatınmlannın artış hızı, telefon abone sayısındakı değişim üzerinden gözlenebilir. 1983 yılında 1.673.000 olan te- lefon abone sayısı 1986'da 2.780.000. yüzde 46.6 artarak 1987'de 3.702.000 olmuş; 1994 Eylül ayı itibanyla ise 11.842.203 aboneye ulaşmıştır 1993 yılı PTT istatistiklerinde cari ve 1993 yılı sabit fiyatlan ile PTT yatınmlannın mukaye- sesi çizelgesinden yararlanarak yıllara göre PTT yatınm artış hızlannı 1993 sabit fiyatlan ile belirledik. PTT yatınmlannda 1984'te yüzde 26.92. 1985'te yüzde 33.64, 1986'da yüzde 28.20,1987'de yüzde 10.59. 1988?fe yüzde -30.15, 1989'da yüzde -41.10. 1990'da 61.51. 1991'de yüzde 5.15, 1992'de 4.77 ve 1993 yılında ise yüzde 34.17 oranında artış hızı gerçek- leştirilmiştir. PTT'nin gerçekleştirdiği kâr- zarar tartışmasına girmeden ön- ce kuruluşta 1980'lerden 1990"lara kadar yapılan yukan- da görülen boyutlardaki yatınm- lann fınansal kaynaklannın göz önüne alınması zorunluluktur. Telekomünikasyon sektöründe özellikle sayısal haberleşmenin yaygınlaşmasının. köylere kadar ulaşan otomatik telefon santral- lannın tesisınin maliyetleri ol- dukça yüksektir. Bu maliyetleri karşılamış olan finansman kay- naklan, kâr-zarar tartışmasında anahtar işlevini yerine getirecek- tir. Faiz + döviz batağı 1993 yılı PTT istatistiklerinde telefon giderleri çizelgesi venle- rini kullanarak önemli bulgular elde edebiliriz. Çizelgede 1984 ile 1993 yılla- n arasındaki personel. yolluk, fa- iz-komisyon. ulaştırma, etüt-propagan- da-eğitım, vergı-harç-mahkeme mas- raflan, onanm-bakım, büro, amortis- man ve diğerleri adı altında 10 ayn ko- londa telefon giderleri incelenmiştir. Çizelgenin faiz ve komisyon gider- leri bölümü. oldukça dikkat çeken ra- kamlan içermektedir. Faiz ve komis- yon giderleri 1984-1988 arasında top- lam giderlerin ortalama yüzde 15'inı oluştururken, 1990-1992 arasında yüz- de 6 civanna düşmüş ve sonra artan bir oranla 1993 yılında toplam gıdenn yüzde 11 'ini oluşturmuştur. Bu sonuçlar sadece telefon giderle- rinde yer alan faiz ve komisyon gider- leridir. Bu sonuc. telefon yatınmlannın önemli oranda borçlanarak yapıldığı- nın ve PTT'nin yıllarca bu borçlann faizlerinin altında ezildiğinin bir gös- tergesidir. Sonuç olarak PTT'nin kârlılığının yıllara göre düşüş eğrisi çizmesinin ne- denlerinden birisi, her yıl katlanarak •PTT, son on yıl içinde devletin finansman desteğini kesmesine ve içine sokulduğu borç faizi yüküne karşın hem yatırımlarını sürdürmüş, hem de 1994 yılına kadar hiç zarar etmemiştir. •Özelleştirmenin en önemli gerekçesi olan "KİT'ler zarar ediyor, o halde özeUeştirelim" savı, PTT için geçersizdir. PTT'nin büyük yükler üstlenerek, ücretsiz verdiği hizmetlerin yanı sıra, TÜRKSAT gibi uzun vadeli yatırımları vardır. •PTT'nin kaynak sıkıntısı içine girmesinin bir diğer nedeni de devletin PTT'ye olan borçlarının sürekli artmasıdır. Üstelik 1993 yılında 353 milyar liraya ulaşan bu borçlar, KlT'lere değil, bakanlıklara aittir. PTT'NİN HİZMET ALANLARINA GÖRE KÂR-ZARAR DURUMU Yıllar 1984 1985 1986 1987 1988 1989 1990 1991 1992 1993 Posta 4779570 4209861 2742900 7891051 39617288 -56910901 -100141670 -285172590 -522721476 -801893895 Telgraf ve Teleks 1446985 7798914 6056900 -10020097 5723145 -36508143 -118603129 -327199752 -470130014 -660888547 Telefon 83254302 151391699 167310600 185267181 140280570 497059198 1081470299 1201183163 2028264340 3155690315 Verici müd. _ - - - - -81193611 -191317425 -370133932 -599184131 -994678475 Toplam 89480857 163400474 176110400 183138134 185621003 322446543 671408075 218676889 436228719 698229398 (-) Zaran göstermektedir. Tüm değerterx 1000 TL. PTT YATIRIMLARINDA KULLANILAN FİNANSMAN KAYNAKLARI Yıllar 1984 1985 1986 1987 1988 1989 1990 1991 1992 1993 Özkaynak 74820 185838 320027 558574 661063 781908 2047446 3564796 6171118 12420141 Devlet bütçesi 17631 - - - - - - - - - Devlet Yatınm Bankası 5000 1000 20481 5082 23900 7737 1535 - - - Dış proje kredisi 27054 51254 112526 186214 233071 71021 44477 64104 335975 1296483 Toplam 124505 238092 453034 749970 918034 860666 2093458 3628900 6507093 13716624 Tüm değerlerx 1.000.000 TL. PTT'nin zarar eden alanlanndan birisi posta hizmetieridir. Ancak bu alana son yıllarda hemen hemen yok dene- cek kadar az yatırım yapıldığı görülmektedir. Böyle olunca da posta hizmetlerinde hizmet kalitesi düşmüştür. artan dövize endeksli borç ve faiz öde- meleridir. PTT'nin en yoğun yatınmlannı gerçekleştirdiği bir dönemde, devletten finansal desteğin önemli oranda kesıl- mesi. PTT'nin siyası iktidarlartarafın- dan bilınçli olarak borç-faız batağına sürüklendiği savını göz önüne alma- mız ıçın kayda değer bir nedendır. Bu- rada dikkat çeken olgu, KtT'lerin za- rar ettiği için özelleştirilmesi gerekti- ğini her fırsatta vurgulayan hükümet- ler döneminde. bu hükümetlerin poli- tikalan sonucu PTT'nin yüksek faizle borçlandınlmasıdır. PTT'nin kâr oranlannın düşmesinde bir diğer neden de TV-radyo verici ve aktancılannın giderleridir. 1989 yılında TRT sorumluluğundan alınarak PTT'ye devredilen verici ve aktancı istasyonlannın bakım. tesis ve yenı yatınmlan PTT tarafından ger- çekleştirilmektedir. TV verici ve akta- ncı sayısı, 1988 yılında toplam 849 ıken 1989 yılında PTT'ye devredildik- ten sonra 1113 sayısına ve daha sonra da yapılan yoğun yatınmlar sonucu 4092 sayısına ulaşmıştır. 1994 yılında yatınm yapılması programlanan TV aktancı ve verici sayısı 1054'tür. Hizmet türlerine göre kâr/zarar du- rumunu gösteren çizelgede görüldüğü üzere zarar (negatiO olarak, Vericiler Müdürlüğü hanesinde büyük bir mik- tar sürekli artmaktadır. Vericilerin yükü 1993 yılında Vericiler Müdürlü- gü'nün zaran 994.678.475.000 TL ya- nı yaklaşık 1 trilyon liradır. 1993 yılın- da PTT'nin yaptığı kânn 698 milyar olduğu göz önüne alındığında. TV rad- yo aktancı verici istasyonlannın gider- lerinin boyutlan hesaplanabilir. TV ve radyo verici-aktancı istasyon- lannın 1989 yılında TRT'den PTT'ye aktanlmasmı sağlayan özelleştirmeci ANAP hükümetidir. Amaç, oldukça yüklü bir malıyeti olan söz konusu is- tasyonlann giderlerini kâr yapan bir KlT'e yükleyerek TRT'yi mali olarak rahatlatmaktı. PTT'nin kâr ve zaran tartışması yapılırken TV-radyo verici- leri gözden kaçınlmamalıdır kanısın- dayız. PTT'nin hizmet türlerine göre kâr/zarar durumunu gösteren çizelge- de, posta hizmetinin de son yıllarda za- rar ettiği, negatıf değerle büyük bir top- lam oluşturduğu görülür. 1993 istatıstikleri cari fiyatlarla ya- tınm harcamalan çizelgesinden posta yatmmlanna ilışkin aşağıdaki karşılaş- tırmalan yaptık: 1990 yıltnda posta yatınmlan. tele- fon yatınmlannın yüzde 4'ü; 1991 yı- lında yüzde 2'si, 1992 yılında yüzde 0.3'ü (binde). 1993 yılında ise yine yüzde 0.3'ü (binde) oranındadır. îşletmeden az çok anlayan herkesin tespit edebileceği gibi yatınm yapıl- mayan işletmeler zarar etmeye mahkûmdur. Belçika'nın 9.840.000 nüfu- suna karşılık posta hızmetinde çalışan personel sayısı 46.000: Türkiye'nin 57.326.000 nüfusu- na karşılık posta hizmetinde ça- lışan personeli 34.000 kişidir. Aynca Belçika, Ingiltere ve Fransa, 1990 yılında posta hiz- metlerinden kâr etmişlerdir. (1) 1993 PTT istatistiklerinde gö- rüleceği gibi posta hizmetleri, 1989 yılına kadar kâr etmiş, bu yıldan itibaren zarar etmeye baş- lamıştır. Posta hizmetlerinin kâr yapabilme olanaklannın telefon hizmetlerinden daha az olması- na rağmen, kâriı işletilen Ingil- tere ve Belçika örneklerinden yola çıkarak şu noktanın altını çizmek zorundayız: Gerekli ya- tınm ve reorganizasyon politi- kalan sonucunda posta hizmet- leri kârlı bir hizmet alanı haline getirilebilir. Devletin PTT'ye borcu 353 milyar lira PTT, yatınmlannı gerçekleş- tirmek ve hizmet sürekliliğini sağlamak için gereksinim duy- duğu finansmanı. dövize en- deksli yüksek faizli borçlardan karşılamakta ve ödeme gecik- melerinde aynca faiz ödemekte- dir PTT'nin giderler hanesinde büyük rakamlara neden olan böyle bir gerçeğe karşılık, Ocak 1993 sonunda tespit edilen ra- kamlara göre. PTT'nin gelme- yen gelirlerinin 353 milyarTL'si devletin PTT'ye borcu olarak görülmektedir. Resmi kurumlann PTT'ye olan borçlan; bugüne kadar bor- cunuhiçödemeyenTRT'nin 100 milyar; Emniyet Genel Müdürlü- ğü'nün 84 milyar, Devlet Istatistik Ens- titüsü'nün 33 milyar; Içişleri Bakanlı- ğYnın 20 milyar; Jandarma Genel K.o- mutanlığı'nın 12 milyar; Başbakan- lığıın 11 milyar; Milli Eğitim ve Sağ- lık bakanlıklannın 9 milyar; Maliye Bakanlığı'nın 8 milyar liradır. (2) Borçlannı ödemeyenlerin KlT'ler olmadığı; bakanlıklar ve güvenlik ku- nıluşlan gibi devlet kuruluşlan oldugu- nu yukandaki rakamlardan görmekte- yiz. Devletin, borçlannı ödemediğinden dolayı, devletten para tahsil ermek üzere, hükümetin T'yi yabancı ser- mayeye devretmesi için daha inandıncı gerekçelere ihtiyaç duymaktayız. (1) PTTdergisi, Ağustos 1994 (2) agy, Haziran 1993 Yarın: PTT'de istihdam sorunu ÇALIŞANLARIN SORULARI / SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL Fiili hizmet zamım ve sigorta başlangıcı Soru: 1972 yılında devlet memuru olarak Emekli Sandığı'na tabi çalışmaya başladım. On yılı aşkın bir siire çalıştıktan sonra beni sigortak yaptılar. Emekli Sandığı'ha tabi olarak çalışırken her yıl için 90 gün "fiili hizmet zamım" almaktavdım. 10 yıl kar- şılığı iki buçuk yıllık bir fiili hizmet zammım var. 1995 yılında 2 yıl 6 aylık fiili hizmet zammımla beraber, 25 yılım dolmakta ve bu 25 yıl içinde ben Emekli Sandı- ğı'ndaki hizmetlerimle beraber 5.000 günii doldur- muş oluyorum. Ancak danıştığım konuyla ilgili kişiler, fiili hizmet zammının sigortalılık süresini etkilemeyeceğini ve be- nim sigortalılık başlangıcımın 1972 yılı olacağını ve en erken 1997 yılında emekli olabileceğimi söylediler. Emekli Sandığı'na tabi 10 yıllık çalışman karşılığı hak ettiğim, 2 yıl 6 aylık fiili hizmet zammı, benim 1995'te emekli olmanıı sağlar mı? (M.Ö.) \AMT: Gerek Sosyal Sigortalar Yasası kapsamında sigortalı, ge- rekse TC Emekli Sandığı Yasası kapsamında iştirakçi olarak ağır ve yıpratıcı görevlerde çalışan sigortalı ya da iştirakçilere aynca- lık tanınmıştır. Bu ayncalık. sigortalı ya da iştirakçilerin her tam yıl çalışmala- nna karşılık 90 gün (genel olarak) ek süre olarak tanınmıştır Bu uygulama. TC. Emekli Sandığı'nda hem iştirakçilik süresine ek- lenmekte hem de kesenek ödeme gün sayısı olarak kabul edilmek- tedir. Sigortalılar için bu süre. yanlızca sigortalılık başlangıcını ge- riye götürmekte. fakat prim ödeme gün sayılanna eklenmemekte- dir. "TC Emekli Sandığı'nda fiili hizmet zamlan sigortalılık başlan- gıcını geriyegötürür mü " sorusunun yanıtı, Yargıtay 10. Hukuk Da- ıresı'nin 3.12.1987 gü.. 1987/6877 esas ve 1987/6742 karannda verilmıştir. (*) "(...) Gerek 228 sayıh yasanuı 8. maddesinde. gerekse 2829 sa- yılı yasanuı 6. maddesinde, sigortaühk süresinin başlangıcı, ilgili Sosyal Güvenlik Kurumu'nda ilk defa çalışmava başlandığı tarih olarak belirlenmiştir. Bu durumda, davacmnı sigortalıhk süresinin başlangıcının ilk defa Emekli Sandığı Kanununa tabi olarak çalış- mava başladığı 9.10.1972 tarihi olduğu ortadadır. Fiili ve itibari hiz- met sürelerinin sigortalıhk başlangıcuıa eklenmek suretiyle sigor- talılık başlangıcının geriye götürülmesine yasal ve hukuksal olanak bulunmamaktadır. Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 108. maddesin- de de aynı ilkeler benimsenmiştir. Özellikle. hizmetlerin birleştiril- mesine dair yasada başlangıcın fiili hizmet süresi kadar geriye gö- türüleceği yolunda bir hüküm bulunmadıkça yorum suretiyle sigor- talıhk süresi uzatılamaz.(...) Karşı Oy Yazısı. (...) Fiili hizmet zammı sadece prim ödeme gün sayısına değil, sigortalılık süresine de etkilidir. Fiili hizmet zammınm da katılma- sıyla oluşan fiili hizmet müddetinin; 50 sayıh kanunun 60. mad- desindeki sigortalılık süresinde hesaba katılmayacağına ilişkin bir yasal kural olmayıp aksine emeklilik muamelelerinde hesaba ka- tılacağı yasa buyrufudur(...)" Yargınm oy çokluğu ile alınan karan, "fiili hizmetzammı"nın si- gorta başlangıcını genye götürmeyeceği yönündedir. (*) Kaynak: Yasa Hukuk Dergisi, Temmuz 1988.sayfa: 10467641 ANKARA/ANKA MÜŞERREF HEKİMOĞLU AnkaKuşu Kurultay önceşi ilginç olaylar yaşanıyor. Yorum yapmak kolay olmuyor. Ömeğin Erdal Inönü'nün davranışı deği- şik tepkilere yol açıyor. Günaydın, diyenler var. Görünen köy belli değil miydi, diye soranlar. Süleyman Demirel'in başbakanlığı bırakıp Çankaya'ya kaçmasına seyirci kalı- şını eleştirenler var. Ama bu sözler ve tepkiler neye yarar! SHP-CHP birleşmesinde ne üreyecek, neler yeşerecek, neler solacak sorusu ağırlık taşıyor bugün. Olumlu bek- lentiler yok doğrusu. Şu öykiiyü duydunuz mu? Adamın biri mahkemeye başvuruyor. - Adımı değiştirmek istiyorum. Yargıç anlam veremiyor. Genç değil, hatta yaşlı biri. O güne dek kullandığı bir adı neden değişterecek acaba? - Adınız nedir? - Ahmet Hryar... Yargıç duraklıyor. Adam haksız değil, hıyarlığa son ver- mek istiyor anlaşılan. - Peki, değişince ne olacak? - Mehmet Hıyar! Birieşme CHP'de mi, SHP'de mi tartışmalannın özü bu- rada galiba. Çatı nerede olursa olsun yeni bir yapı, içerik, öz önemli değil mi? Ondan söz edilmiyor hiç. Kanal D'de Leyla Tekül'ün programını izlediniz mi? CHP'li Alr Topuz da SHP'li Mustafa Timisi de çok iyimser ve gülümser de- ğil mi? Neden acaba.. onca olaya karşın nasıl böylesine iyimser ve gülümser olabiliyorlar!.. Olaylann içinde mi, dı- şında mı yaşıyorlar, ya da nerede.. karar veremiyor in- san... Kimi dostlarım da soruyor, ben hâlâ iyimser miyim aca- ba.. Evet iyimserim, kötümserliği insanın doğasına yakıştı- ramam çünkü. Karanlığın ışık, mutsuzluğun umut ürete- ceğine inanınm. Koşullar güç, ama umutsuz değil. Aslın- da o koşulları da biz yaratmadık mı? Suskunluğumuz, du- rağanlığımızla; aldırmaz, umursamaz davranışlanmızla ya da küskünlüğümüzle oluşmadı mı o koşullar; nerden ne- reye, nasıl geldik biliyoruz değil mi? Bir gecede ulaşma- dık bu karanlığa, özeleştiriyle ışığı bulabiliriz, öz gücü- müzle yeni sabahlara uyanabiliriz. Ülkemizin gündemini çarpıtanlan uyarabiliriz, yapaylığı aşabiliriz, dahası düşle- rin gerçeğini yaşayabiliriz. Anka kuşunu çok severim ben. Eski Mısır'da bir masal kuşu, mitolojinin en güzel öyküsünü yaşıyor. Yok olurken yeniden doğuyor, eski tüylerini yakıyoröz ateşiyle, kanat- lan yeniden güçleniyor, yeniden uçuyor. Herodot'a göre milattan önce 5'inci yüzyıla dayanıyor. Anka'nın öyküsü, ölümsüzlüğü simgeliyor; küllenirken yanmayı, öz ateşiy- le pariamayı kanıthyor. Türkçesi yayınlandı mı bilmem ama, Türkiye'yte ilgili ki- tabında Benoit Mechin de söz ediyor Anka kuşundan, ülkemizi de bu ölümsüz kuşa benzetiyor. Osmanlı Impa- ratorluğu sona eriyor; yangınlar, küller arasında bir Ana- dolu doğuyor, dünyanın gündeminde Sevr var, Türkiye Cumhuriyeti ölmezliğimizi kanıtlıyordünyaya. Özateşimiz- le yanıyor, ama kül olmuyoruz. Oz gücümüzle yeniden di- kiliyoruz. Rahmetli Hasan Esat Işık'ı anımsıyorum. Şimdi Tokyo Büyükelçimiz olan Necati Utkan Paris'te müsteşardı onun büyükelçiliği döneminde. Paris'e gittiğim zaman bu kitaptan çok söz ettiler bana. Yıllar geçti, Necati Utkan Tokyo Büyükelçimiz şimdi, Japonlar'a da Anka kuşunu an- latıyor mu acaba? Mitolojik bir kuş ama tarihimiz de, coğrafyamız da ger- çeğini kanıthyor. Bugünkü yangınlar da sönecek elbet, küllerini savuracağız, yeni bir döneme başlayacağız, ye- ni bir solukla uçacağız, yok olmayacağımızı tüm özlem- lerimizle yeniden kanıtlayacağız dünyaya. Elbet yanmak- tan kaçınamayız, bir faturayı da ödemek zorundayız. Ne güzel söylemiş ozanımız: Ben yanmasam, sen yanmasan, Ben yanmasam, sen yanmasan, Biz yanmasak, Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa. Karanlığı delerek aydınlığa çıktığımız günleri anımsaya- lım biraz. Büyük çöküntüler var, Anadolu'muzun her ya- nında yabancılar, yangınlar, gündemde Sevr ama Kurtu- luş Savaşı'nı başarıyor halkımız, Seyr'i yırtıyor, Lozan'ı ya- şıyor. Kuşkusuz yine yaşayacağız. Ölümsüzlüğünü kanrt- layan Anka gibi biz de insanlığımızı kanıtlayacağız yeni- den, karanlığı aşarak aydınlığa giden yolu arayacağız. Adı- mızı, çatımızı değil, yolumuzu, yöntemimizi bulacağız. Ye- ni bir soluğa kavuşacağız, dünyayı o solukla kucaklaya- cağız. • • • 14 Şubat Sevgililer Günü'nde telefonla, çiçeklerie ses- lenen okurtarım çok mutlandırdı beni. Sevginin güzelliği- ni hissettim, yaşamak sevincim yeniden yeşerdi içten ses- lenişlerle. Sevgiden güzel ne var dünyamızda? Tüm güzellikleri sevgi üretiyor, severek yaşıyor, severek mutlanıyor, seve- rek boyutlanıyoruz değil mi? Ama dünyayı, insanlan, çi- çekleri, kuşları, dağlan, denizleri yeteri kadar sevebiliyor muyuz acaba? Bence sevmiyoruz. Sevseydik savaş de- ğil banş üretirdik, kan ve gözyaşı değil umut ve mutluluk... Oz ateşimizle daha güzel tutuşur, daha güzel uçardı An- ka kuşu. BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8 SOLDAN SAĞA: 1/ Kışide engellenen isteklerin verdiği tedir- ginliği, onların yerine başka şeyler koyarak giderme. 2/ Deride si- nirler boyunca birta- kım ağrılı fiskelerin dökülmesiyle beliren hastahk... Mürekkep hokkalanna konulan ham ipek. 3/ Bir dere- beyinin himayesine gi- rip kendini onun hiz- metine adayan kimse. 4/Aynı ahır adına ko- şan yarış atlarına verilen ad... Kriptonun sımgesi. 5/ Havuçla yapılan lokuma benzer bir tatlı. /6 Kahn bükülmüş sicim... Gelişme ve ilerleme göstermeyen. II Bir resmi sulandınlmış renklerle bo- yama ya da gölgeleme biçimi... Uzaklık işareti. 8/ Kazıldeniz ve Basra Körfezi'nde kullanılan bir çeşit kayık. 9/ Giysi kolu... Elçilik uzmanı. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/ Bencil sözcüğünün karşıtı. 2/ Bir nota... Utanmaz, rezil. 3/ Dilbilgisinde sessiz harflere verilen ad... Atlann taşınması için yapılmış kapalı taşıma aracı. 4/ Sodyumun simgesi... Güzel sa- natlann bir kolu. 5/ Dinsel bir sözü sürekli yineleme... Baryu- mun simgesi. 6/ Bir göz rengi... Koyu kırmızı renkte değerli bir süs taşı. 7/ Ankara yöresine özgü bir halk oyunu... Akım şiddeti birimi kiloamperin simgesi. 8/Borsada kesin vadeli de- ğerlerin kuru ile primli değerlerin kuru arasındaki fark... Kö- pek. 9/ Hile... Sarp geçıt.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle