02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 ŞUBAT 1995 ÇARŞAMBA • • • • CUMHURİYET SAYFA'- HABERLERIN DEVAMI 19 Eşi ve 2 çocuğunu vurup iııtüıar etti ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu)-BayındırBarajı"rnn çam- Iık bölgesinde 4 kişilik bir aile- nin üç ferdi ölü bulundu. Aile reisinin girdiği bunalım sonucu kansı ve çocuklannı şakaklann- dan vurduktan sonra intihar et- tiğı sanılan olayda, 7 yaşındakı kız çocuğu ağır yaralı olarak kurtuldu. Acay ailesi, dün saat 11.00 sıralannda ticari bir oto ileBayındırBarajı'nageldı. Sa- at 11.30 sıralannda barajın çam ağaçlarının bulunduğu bölge- sinde silah sesi duyulması üze- rine olay yenne ulaşan görev lı- ler, Acay ailesinin bütün fertle- rini kanlar içinde buldular. Gö- revliler ilk incelemelerinde ba- ba Aliyar Acay ile eşi Herdem (24) ve çocuklardan Okan'ın (1.5)ölüoldugunugördüler. Ba- ba Aliyar Acay'ın cesedının al- tında kalan 7 yaşındaki Başak. ağır yaralı olarak Ankara Hasta- nesi"ne kaldınldı. Ölenlerden üçünün de şakak- Iannda birer kurşun yarası oldu- ğu görüldü. Daha sonra olay ye- rine gelen güvenlik görevlileri araştırmalannda Aliyar Acay'ın elinde Italyan yapımı Beretta marka tabanca ile etrafa dağılan 4 adet boş kovan ve bir cep tele- fonu buldular. Baba Aliyar' ın cebinden de yaklaşık 10 milyon lıra para ile "Acay Triko" adına düzenlenmış bir vizite kâgıdı çıktı. Başka bir belgede de Sey- ranbağlan'nda bir adresin yer aldığı görüldü. Kars'mSusuzil- çesi Kayadibi Köyü nüfusuna kayıtlı bulunan 1963 doğumlu Aliyar Acay 'ın Ankara 'da Acay Triko adlı şirketin müdürii ol- duğu öğrenildi. Acay Triko gö- revlileri ise Aliyar Acay"ın mal almak üzere önceki gün tstan- bul'a gittiğini kaydettiler. Olaydan sonra Ankara Hasta- nesi'ne kaldınlan Başak A- cay'ın sağlık durumunun ciddi- yetini koruduğu \e beyin cerra- hi servisinde ameliyata alındığı bıldirildı. Öte yandan olay yerinde ince- leme yapan uzmanlar. olayla il- gılı soruşturmanın çok yönlü olarak sürdürüldüğünü bildirdi- ler. Oğretmen, 3 öğretmen, 1 polisi öldürüp kaçtı DtYARBAKIR (Cumhurijet) -Diyarbakırclacinnetgeçıren bir ilkokui öğretmeni, ikisi kadın 3 öğretmen ile birkomiseryardım- cısını tabancav la öldürdü. bir öğ- retmeni de yaraladıktan sonra kaçtı. Olay sırasında öldürülen öğretmen Cevahir Kaya'nın 5 ay- lık hamile olduğu belirlendi Şe- hit edilen polis memuru Kurba- ni Akbağ, düzenlenen törenden sonra memleketi Sıvas'a gönde- rildi. Vali Doğan Hatipoğlu, kati- lin kimliğinin belli olduğunu ve kısa sürede yakalanacağını söyle- di. Nedenı henüz belirleneme- yen olay. önceki gece 02.00 sıra- lannda Koşuyolu semti Batıkent kooperatrflen 10. blokta meyda- na geldi. Merkeze bağlı Serapgü- zeli, Güzelköv ve Batıçanakçı köylerinde öğretmenük yapan Songül Halilçelik (28). Cevahir Kaya(25)ileeşı EnverKaya(32) ve Hikmet Kaya, evierine gelen arkadaşlan Erdal Aksu (28) ile bilınmeyen bir nedenle tartışma- ya başladılar. Tartışmanın büyü- mesı üzerine Aksu. üzerinde ta- şıdığı tabancayı çekerek ateş etti. Acılan ateş sonucu Enver ve Ce- vahır Kaya ile Songül Halilçelik olay yerinde yaşamını yitirirken. Hikmet Kaya'nın yaralı halde kendini 4. kattan aşağı attığı öğ- renildi. Sılahseslerinin duyulma- sı iizenne aynı binada oturan ko- mıseryardımcısı Kurbani Akbağ. olayın olduğu daireye çıkmak ıs- terken yolda Erdal Aksu ile kar- şılaştı. Aksu bu kez önüne çıkan Akbağ'ı da öldürerek kaçtı. Fabrikada patlama: 1 ölü İstanbul Haber Servisi - Gü- neşlı Evren Mahallesi Güvercin Sokak üzerinde bulunan kot yı- kama fabrikasının kazan daire- sinde meydana gelen patlamada 1 kişı öldü, 7 kişi de yajalan,dı,.. Henüz belirlenemeyen bir ne- denle dün gece saat 24.15 sıra- lannda kot yıkama fabrikasının kazan daıresinde büyük bir pat- lama oldu. Patlama sonucu ıkı katlı binada büyük maddi hasar meydana gelirken, bina içerisin- de bulunan 8 işçi yaralandı. Ağır yaralı olarak istanbul Ünıversi- tesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne kaldınlan ve kimliğı belirlene- meyen bir ışçı yolda yaşamını yıtirdi. Dığer yedi yaralı ışçi ise Bağcılar ve Yenibosna'da bulu- nan ıkı özel hastanede tedavi al- tına alındılar. ARADABIR I Baştarafı 2. Sayfada külüyor, toz içinde. Oysa ne zengin bir edebiyatımız var! Ama şimdiye de- ğin, hiç değilse belli başlı edebiyatçılanmızdan kalan ve onların sanat yaşamlanna, özel dünyalanna ışık tutacak değerleri, derii toplu ve belli bir tarihsel düzenle yansıta- cak bir müze kuramamışız. Belki bu gerekhlik çok kişinin aklından geçti, ama yetkililere ya da bu işi yapabilecek ki- şilere duyurmak ve gerçekleştirmek olanağı bulunamadı. Bana öyle geliyor ki bugün de çok kişinin -özellikle de Se- lim ileri'nin- usundan geçiyordur. Böyle bir müze niçin gerekli, bıraz bunu konuşalım. Bu- gün, 'dün'ün üzerindeyükseliyor, hiçbirinsanbelleksizya- pamadığı gibi topiumlar da geçmişlerinden kopuk yaşa- yamazlar. Bir başka neden, böyle bir müzeyle, edebiyatı- mızı oluşturmuş değerli insanlara ve anılara sahip çıkmak, varlıklannı canlı tutmaktır. ("Anısına saygı gösterildi mi, yi- tirilmiş insan, yaşayan insandan daha çok aramızdadır, da- ha güçlüdür" diyorA.de Saint Exupery). Öte yandan ni- telikli, aydınlık insanlar yetiştirmek istiyorsak. kaynakları- mızdan biri de, edebiyat değerlerimizi derleyip sunacağı- mız böyle bir müze olmalı. Hele bugün bir kültürsüzlük- boşluk karmaşası yaşayan insanlanmızın buna benzer yerlere ne çok gereksinimi var! Bir başka neden de, genç şair ve yazarlara, adaylarına ortam ve örnek oluşturmak. B.Necatigil'in çoğu şiirini adım adım yazdığını, her yeni çalışmada o şiiri biraz daha geliştirdiğini -hatta bazen bu çalışmaların ona, on beşe yükseldiğıni- bıliyoruz. Bu ça- lışmaların sergilenmesi bile, başarıya, nitelikli olana ne tür çaba, emek ve sabırfarla ulaşıldığının etkin ve güzel birör- neği olur. Şimdi B.Necatigil'in edebiyat kalrtlarını Sn. Huriye Ne- catigil koruyor. Ama ondan sonra ne olacak? Hani A.Ha- şim, Y.Kemal, Orhan Veli'den.. bir şeyler? S.Kudret Ak- sal'dan kalanlan Sn. Münire Aksal saklıyor. Ya ilerıde? Böyle bir müze olsaydı. ziyarete gidenler sevdikleri şair, yazarlann yapıtlannı, taslaklarını, ebedi çağrışımı olabilen eşyalannı görseler, seslerini duyabilseler, belgesellerini iz- leyebilseler ne güzel olurdu;sankibir tansık! YapıKrediYayınları bir süredir güzel bir sergi düzenli- yor. B.Necatigil'le başlayan bu dizi, O.Rifat'tan sonra Adalet Ağaoğlu ile sürdü. Bu sergileri dolaşanlar, bir şa- ir ya da yazarı özel dünyasıyla da tanımanın okuyucunun önüne açtığı sonsuz ufuk içinde kalıyorlar. A.Haşim, FrankfurtSeyahatnamesi'ndeki Fausfun Mü- rekkep Lekeleri'nde izlenimlerini şöyle anlatır: "...Goet- he'yi, ölümünden yüz sene sonra ziyaret edecek iki kişi bile bulunmaz diye düşünüyordum. Meğer aldanmışım. Bir mezara inecekmişim gibi soğuk bir ürperme ile açılan kapıdan içeriye girince hayretten donakaldım. Burada ru- hun aydınlığı bir şafak ışığı gibi yüzümüze vurdu... Kafilenin kılavuzu, üstü baştan başa mürekkep lekele- riyle kaplı eski bir yazı masasının önüne gelip de 'Goethe, Faust'u bu masa üzerindeyazdi.Bu lekeler Faust'un le- keleridir' dediği zaman kalabalığın son dereceye varan merakı ve heyecanı, ışık halinde gözlerden taştı... Bu hay- ran gözlerde lekeler, mürekkep lekeleri değil, fakat bir ebedi lacivert semada sonsuz yıldız serpintileri idi. Evet. birTürk edebiyatı müzesi kurulmalıdır. Bu hay huy arasında şimdi zamanı mı diye düşünülmemeli. Yaşam biçimlerimiz hızlı birdegişim sürecineteslim oldu. Durma- yan ve duymayan zamana karşı. öbüralanlarda olduğu gi- bi edebiyatımızın kültür kalıtını oluşturan neler varsa hep- sini derlemenin, belli bir tarih ve düzenle bir müzede top- lamanın tam zamanı. G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada CHP'lileri rahatlattı, ama Karayal- çın'ın çevresindeki SHP'lileri pek etkilememiş görünüyor. Karayal- çın'ın kurmayları, "Inönü kişisel de- ğerlendirmesini yapmıştır. Bu, ör- gütün tümünü bağlamaz" diyorlar. Karayalçın ekibine göre, Inönü'nün artık delege tabanında çok etkin bir rolü kalmadı. Bu cephede yapılan hesaplar şöyle: "CHP'nin 40-50 bin, bizim 600 bin üyemiz var. Niçin gidip CHP'ye teslim olalım? 18 şubatta, az bir farkla CHP'ye katılma durumu olursa, bunun adı da birleşme ol- maz. Ne yapıp edip birleşmenin önüne set çekmeliyiz. Ama bunu yaparken de ağzımıza yüzümüze bulaştırmamaya dikkat etmeliyiz." Inönü'nün bütün görevlerinden aynlmış olması, delege tabanındaki etkısinin aynı oranda azalmasını gerektirmez. SHP'lilerin bu olguyu biraz küçümsedikleri dikkat çeki- yor. Kaldı ki daha önce de vurgula- dığımız gibi solun sorunu 'çatı' de- ğil. çatının altı. Suni olarak yaratılan bu sorun, Inönü'nün açıklamasıyla da tam olarak aşılmış görünmüyor. Sosyal demokratlar bir anlamda, seçmene nasıl bir mektup yaza- caklarmı saptamadan, mektubu hangi zarfta göndereceklerini tartı- şıyorlar. Bunu da çözemeyip ağız- larına yüzlerine bulaştırıyorlar. Bu gidişle zarf saptandığında baka- caklar ki yazacakları bir şey yok. Ardından, yazacak bir şey arayıp oturdukiarında bakılacak ki gönde- recek seçmen yok! Inönü ile Söyleşi... İki parti içindeki gelişmeleri ya- kından izleyen "Türkiye Taban Olu- şumu" hafta sonu Ankara'daydı. Anadolu'nun dört bir yanından ge- len platform temsilcileri toplantı sonrası, 'sorumluluk örneği' olan bir bildiri yayımladılar. Bir bölümü şöyle: "Demokrasiyi kendi içinde uygulamayan hiçbir parti, ülkeye demokrasi getiremez... Yapılanma biçimiyle antidemokratik bulduğu- muz ve çıkar hesaplarınm odağı olan delege sistemi bile hiçe sayıl- mıştır. Ancak böyle bir ortamda, panik ve telaş içinde, sol tabanda kabul gören politikalar üretmeden oluşturulacak partileşme çalışma- ları var olan parçalanmayı arttıra- caktır. Gün, bir araya gelme ve bir- likte üretme günüdür." Tavandakiler, tabanın sabnnı taşı- rıyor. Ancak umudunu kesmeyen, kesmek istemeyenlerin sayısı da az değil. Inönü ise tek sayfalık açıkla- masının ardından, hiçbir soruyu ya- nıtlamıyor. Kendisıyle dün telefonla görüştüm. "Ben açıklamamı yap- tım" demekle yetindi. Sordum: - Görüşleriniz, önerileriniz bekle- diğiniz etkiyi yaptı mı? - Ben görüşlerimi açıkladım. Şim- di, yorumlan okuyorum. - Yorumlan nasıl değerlendiriyor- sunuz? - Bir yorum yapmam. - Yorumlan da mı yorumsuz oku- yorsunuz? - llginize teşekkür ederim. - Sağlık durumunuz nasıl? - Fena değil, evin içinde dolaşı- yorum. - Kurultaya gelebilecek misiniz? - Sanmıyorum. - Durumunuz ciddi mi? - Disk kayması nasıl etkileyecek, ona bakıyoruz. - Belinizdeki sinir sıkışmasını, soldaki sıkışıklıkla bağlantıland/ran- lar var. - Yapmayın bunları, ilginize te- şekkür ederim. Siz yorumlarınıza devam edin. Yeniden "Geçmiş olsun" diyerek telefonu kapattım. Sonra düşün- düm; Acaba Inönü'yü her şeyi açık açık konuşmaya ikna edebilseydik ortaya nasıl bir röportaj çıkardı? Söyleşinin yukarıdaki bölümü gerçek, aşağıdaki hayali. 'Baykal'a iyilikler, güzellikler' - Sayın Inönü, herkes, böyle bir açıklamayı niçin yaptığınızı soruyor. - Evet, ama açıklama yapmayın- ca da niçin açıklama yapmadığımı soruyorlar. Değerli basınımız soru sormaya meraklı olduğu sürece so- rular devam eder gider. - Onursal genel başkanlığı niçin bıraktınız? - Onurumu kurtarmak için desem farklı yorumlarsınız. Ama böyle bir durum ortaya çıktı. - Açıklamanızda, Baykal ekibi için 'SHP'nin küçük bir bölümü' dediniz. Bu, Baykal'ı küçümsediği- niz yorumlanna neden oldu. - Bu yanlış bir yaklaşım olur. Bay- kal, büyük değil ki ben küçümseye- yim. Orada sadece bir durumu or- taya koydum. Gerçeklerin söylen- mesini, kimse farklı yorumlamamalı. - Karayalçın'a emaneti mutluluk- la verdiğinizi söylemiştiniz. Hâlâ o mutluluğunuz sürüyor mu? - Sürüyor ya da sürmüyor diye- mem. Ama Sayın Karayalçın için Karayanlış yorumlan yapıldığını duydum... - Yani Karayalçın'a böyle bir sıfat mı yakıştınyorsunuz? - Hayır, hayır... Sakın, sakın. Beni böyle bir polemiğin içine sokmayın. Sadece siyaset kulislerinde konu- şulanlara dikkat çektim. Dikkat çe- ken kişinin, dikkat çekilen bir ko- nuyla bağlantısı olduğu söylene- mez. - Sayın Baykal birleşme kurultay- larından sonra Uzak Asya'ya gide- cekmiş... - Kendisine 'güle güle' diyorum. Baykal'a Uzak Asya'da iyilikler, gü- zellikler diliyorum. Umarım oradan yeni bir modelle dönmez. Kaldı ki Baykal ne kadar uzağa giderse git- sin, içindeki iktidar ateşi sönmez. - Açıklamanızda Hikmet Çetin'e büyük destek veriyorsunuz. Ancak Baykal ve Karayalçın'ın, Çetin'i diş- lerine göre bulduklan söyleniyor. - Ben, Sayın Baykal ve Karayal- çın'ın dişleri ve dışetleri konusunda bir yorumda bulunmam, diş dok- toru değilim. Ama dikkat etsinler, dişleri kırılabilir. Peüas m ç İnşa haündeki binava çarpan asket ı u«,aK paramparça oldu. (Fotoğraf: AHMET Ş1K) Askeri uçak düştii : 3 şehit • Baştarafı 1. Sayfada yetkilılennin yaptıklan incelemelerden sonra ölen üç uçak personelınin paramparça olmuş cesetle- ri kaldınldı. Genelkurmay Basın ve Halkla llişkiler Daire Başkanlığı'nın açıklamasına göre, dün saat 12.10"da Türk Hava Kuvvetleri "ne ait F-4 savaş ti- pi uçak, eğitım uçuşu sırasında Erzurum'un Çat ilçesi yakınlannda teknik bir anza nedeniyle düş- tü. Uçakta bulunan pilotlar Üsteğmen Timur Sa- >inba>' \e Üsteğmen Gürkan Yddız paraşütle at- layarak kurtuldu. Daha sonra kurtarma helikop- terleri pilotlan, atladıklan bölgeden aldı. Uçak kamyona çarptı Prag-lstanbul seferini yapan Çekoslovakya Ha- va Yollan'na ait Topolev 154 tipi yolcu uçağı, 35 yolcuyla saat 14.15'te Atatürk Havalimanı'na in- di. Meydandaki 13 no'lu park yerine gitmekte olan uçak, bu sırada pist yan yolunda çalışma ya- pan DHMİ'ye ait inşaat kamyonunaçarptı. Kanat- lanndan yakıt sızıntısı başlayan uçak daha sonra, itfaiye konrrolünde park yerine çekilerek. bakıma alındı. Kazada ölen ya da yaralanan olmadı. İzmir uçagına bomba ihban asılsız 117 yolcu ve 7 mürettebatıyla dün saat 16.10'da Ankara Esenboğa Havaalanı "ndan Izmir'e gitmek üzere aynlan Bergama uçağına, havadayken bom- ba ihban yapıldı. Polis tmdat'ın 155 numarah telefonuna yapılan bu ihbar üzerine, uçağın kap- tan pilotu Inayet Ylğit'e durum bildirilerek geri dönmesi istendi. Uçak saat 16.40'ta Esenboğa Havaalanı'na indi. Uçak özel bir alana çekildik- ten sonra, yolcular ve mürettebat tahliye edildi. Boşaltılan uçakta, Ankara Emniyet Müdürlüğü bomba uzmanlannca arama yapıldı. Aramalar- dan sonra ihbann asılsız olduğu belirlendi. Daha sonra uçak, Izmir'e gitmek üzere saat 18.25'te havalandı. Diyarbakır 33 PKK'Ji öldürüldü DlYARBAKIR (AA) - Diyar- bakır'ın Dıcle ilçesi Kelekçi ve Boğazköy köylen arasında güven- lik kuvvetlerince düzenlenen ope- rasyonda. aralannda PKK'nın üst düzey sorumlulannın da bulundu- ğu 33 terörıst öldürüldü. Olağanüstü Hal Bölge Valili- ğı'nden yapılan açıklamaya göre güvenlik kuvvetleri. kalabahk bir terörıst grubun bulunduğu Dıc- le nin Kelekçi ve Boğazköy köy- leri arasındaki bölgede, bir teröns- tin ıtıraflan sonucu 13 şubatta ge- nış çaplı bir operasyon başlattı. Tuğgeneral Canay Konı dün sa- bah operasyon bölgesinde gazete- cılere bilgi verirken şunlan söyle- di: -Görese Dağı ile Dkle Nehri böl- gesinde arazi \e ulaşım imkânlan- nm güç oluşu nedeniyle teröristler bu bölgeteri kuUanıyor. Daha önce yakaladığımız bir teröristin itiraf- ları doğrultusunda operasyon pla- DI hazırladık. Bu bölgede pazar gü- nü saat 06.00 'da harekâta geçtik. Sesar Deresi'nde saat 0830 sırala- nnda teröristlerle sıcak temas sağ- landı. Öncü teröristleri sindirdik- ten sonra burada iki terörist ölü ele geçirildi. Teröristlerin kaçabi- lecekleri güzergâhlan kontrol altı- na alarak 13 şubat pazartesi günü saat 12.15'te tekrar sıcak temas saglandı. Helikopterlerin de des- tek verdiği çatışma gün boyu sür- dü. Burada 33 terörist ölü ele geçi- rildi.'' Tuğgeneral Canay Koru, öldü- rülen teröristler arasında Suriye uyruklular ile Ermenilerin de bu- lunduğunu belirterek, operasyon- la Dicle bölgesindeki terörist gru- bun yüzde 90*ının yok edildığini sövledi. Hak-İş, lmkiiki forıııül arı\ or ANKARA (Cumhuriyel Bü- rosu) - Hak-tş Konfederasyonu. Et ve Bahk Kurumu'nun (EBK) satış işleminin iptaline ilişkin karann iptali için yargıya baş- vurmaya hazırlanıyor. Hak-lş Genel Egitim Sekreteri Salim Uslu, hükümetin aldığı karann 'ortak girişim komitesine hak te- sisettiğini' ifade ederek ıptal ka- rannın hukuki açıdan geçersiz olduğunu ve idari yargıya baş- vurmak için çalışma başlattık- lannı söyledi. Uslu, Curnhuriyet'e yaptığı açıklamada. Özelleştirme İdare- si Başkanlığrnın iptal karannın, yargı karan olmadan geçerli ola- mayacağını savundu. EBKnin Tanm Bakanlığı'na bağlanıp, iş- letme ve mevzuattan kaynakla- nan sorunlan çözümlenerek özelleştirmeye hazırlanmasını öneren Uslu, sendikanın serma- yeyi tabana yayma modeli hak- kında şu bilgiyi \erdi: "Bizim modelimiz, sağcılann millet sektörii, solculann balk sektörü dediği olaydır. Bazılan, halk kapitalizmL bazısı da özy ö- netim der. Her kim. kendi ideolo- jisine göre kavrama ad koyarsa koysun. bu, bizim modelimiz." Uslu. Ortak Girişim Gru- bu'nun Borçlar Kanunu'na gö- re 'adi şirket' statüsünde oluştu- rulduğûnu ve 'hükmi şahsiyet' niteliğini taşıdığını da kaydetti. Hak-lş Hukuk Müşaviri Me- cititeren de hükümetin idari bir eylemi 'keyfT olarak gen ala- mayacağını savunarak Özelleş- tirme Idaresi Başkanlığı hakkın- da dava açacaklannı belirtti. Hukuk müşavin Mecit Zeren. ıdarenin eyleminin iptaline iliş- kin dava açmaya hazırlandıkla- nnı ifade etti. BÜLE.NT SARIOĞLU ANKARA - Kamu kuruluşla- nnın araç iastiği ihtiyacının yüz- de 85'lik bölümünü, Türk Hava Kuvvetleri'nin tüm uçak İastiği gereksinimini karşı İayan ve Iranlı işadamı Muhtar Pence- bendpur'a satılan Petlas ıçın 1989 ve 1991 yıllannda ayn ay- n hazırlanan iyıleştırme projele- rinin hükümet tarafından göz ar- dı edildiği saptandı. Petlas'ın teknolojisını değerlendirmek amacıyla getirilen ve lastık sek- töründe 37 yıllık tecrübesi bulu- nan uzman R. E. Fricke'nin eski Kamu Ortakhğı Idaresi (KOİ) Başkanlığı'na gönderilen rapo- runda, Petlas'ın. pazan yok olan çarpraz lastik teknolojisiyle ölü- me terkedilmemesi istendi. Ya- bancı uzman, Petlas"ın önemine dikkat çekerken, "Fetlas Lastik Fabrikası şüphe yok ki üretim kapasitesi sahasuıda bugüne ka- dar gördüklerimin en iyisidir. Fabrikanız, Kuzey Amerika ve Japonya'nın dışın'da en modern ve ileri olanlardan biridir. Bü- yüklüğü itibanyla dünyada tek- tir" dedi. Şirket yönetimince, 1989 yılında 72 milyon 392 bin dolaryatınm harcaması gerekti- ren ilk modernizasyon projesi 24.12.1989 tarihli mükerrer sa- yılı Resmi Gazete'de ilgililere iletildi. Bu projenin yetkililerce göz ardı edilmesinin ardından. ülke kaynaklannın kullanılarak yannrru oldukça uzun süren fab- rikanm geliştirilebileceğini be- lirten Petlas yetkilileri, ilk pro- jeyi daraltarak 3 değişik altema- tifli yeni biröneriyi 27.03.1991 tarihinde KOl'ye ilettiler. KOl'ye 3 alternatifli olarak su- nulan modemizasyon projesinin gerekçesinde, şu çarpıcı geliş- melere dikkat çekildi: "Yüda 330 gün ve günde 8'er saatlik 3 vardiy a çalışma esasına göre fabrika kapasitesi 1981 yı- ünda 1 milyon 225 bin 500 adet olarak tespit edilmiş ve o günkü pazar koşullarına cevap verecek 36 çeşit lastik üretilmesi karar- laştinlmış olmasına ragmen, ya- tınm döneminin uzaması ve de finansnıan sıluntüan nedeniyle teknolojik gelişmelere paralel olarak değişen yeni pazar tatep- lerine uygun yeni yatırımlara başlanmadığından üretim prog- ramımızdaki ürün çeşitliliği 1990*b yıllann başında çok ye- tersiz kalmıştır. Hatta birçok ürünün pazar şansı ya azalmış ya da tamamen kaybolmuştur. Teknolojik erozyon diye nitelen- direbileceğimiz bu olay, hem ka- pasitemizi hem de pazar payı- mızı oldukça azaltmıştır." Raporda, 1991 yılı pazar ko- şullanna göre modemizasyon yapılmaması durumunda, 1 mil- yon 225 bin adet olan kapasite- nin, 2005 yılında 357 bin 833'e düşeceği vurgulanarak, 1991 yı- lında iyileştirme yatınmlannın gerçekleştirilmesi durumunda ek ürünlerle kapasıtenin 1992 yılında 1 milyon 331 bin 965 adete ulaşacağı, pazar payının da oldukça artacağı kaydedildi. KOfnin, 4 Nisan 1990 tarih- li Yüksek Planlama Kurulu ka- rannca özelieştirilmeye alınan Petkim Petrokimya Holding AŞ'den aynlarak. "bağımsızbir şirket halinde özelieştirilmesi' planlanan Petlas"tan gelen mo- demizasyon projelerine yanıt vemıediği öğrenildi. Petlas yönetımi, Birleşrruş Milletler Sanayi Kalkınma Ör- gütü (UNIDO) ile imzalanan Teknolojik lşbirliği Fonu anlaş- ması uyannca, fabrikanın teknik olanaklannı belirlemek için las- tik sektöründe 37 yıllık tecrübe- si bulunan R. E. Fricke adlı uz- mana rapor hazırlattı. Fricke, ra- porunda, KOt tarafından tayin edilen danışman ABD'ii Lazard Freres firmasının hazırladığı in- celemeyi değerlendirirken fabri- kayı yakın bir gelecekte başan- sızlığa götürecek bir anlaşmanın düşünülmemesini istedi. Pet- las" ın. pazan yok olan çarpraz lastiğe dönüştürülerek 'ölüme terk edilmemesı" konusunda yet- kilileri uyaran Fricke. "Teklifle- re itirazım, tamamen Pedas'ı ve Türk hükümetini desteklemek içindir" dedi. Yabancı uzmanın raporunda. fabrikanın teknolojisine ilişkin olarak şu değerlendirme dikkat çekti: "Pctlas Lastik Fabrikası, şüphe yok ki üretim kapasitesi sahasında bugüne kadar gör- düklerimin en iyilerinden biri- dir. Petlas'ın bütün olarak dün- yadaki en modem fabrikalardan biri olduğu konusunda kuşkum yok. Petlasın dizayn edildiği 1982-83 yıllanndan beri dünya- da pek az yeni fabrika kurulmus- tur. Aynı şeküde bu sanavinin li- derleri arasında baslıca fabrika tevsileri tüm fabrika çapında de- ğildir. Bundan dolayı bu fabrika- lar, eski ve yeninin kanşınu ha- lindedir.Yük boşaltma istasyon- lan, karbon siyahı sikıları. gün- lük tanklar, kimyasal depolama tanklan, eritnıe istasy onlan. oto- matik olarak Ölçen skala ve bü- gisayar kontrollü tartnıa. naklet- me sistemiyle fabrikamz Kuzey Amerika ve Japonya'nın dışın- da en modern ve ileri olanlardan biridir. Büyüklüğü itibanyla dünvada tektir." Özer Çiller, medyaya küstü ANKL4RA (Cumhuriyet Bürosu) - Baş- bakan Tansu Çfllerin eşi Özer Uçuran Çil- ler, gazetemizin aylardır belgelerle günışı- ğına çıkarmaya çalıştığı kuşkulu servetine ilişkin iddialara yüksek tirajlı gazetelerin de ilgi göstermesine sinirlendi. OzerÇiller, geçen hafta "gazeteci dostlanm" olarak ad- landırdığı basın mensuplannı. "suyubulan- dırtnak ve kişisel menfaat kollamakr la suç- ladı. Hakkındakı haberlere öfkelenen ve açıklamasında siyasi konulara da girmesi dikkat çeken Başbakan'ın eşi, medyanın "adalet, vicdan. hak, hukuk" gibi kavrarn- lardan nasibini almadığını öne sürdü. Özer Uçuran Çiller, ABD'deki malvarlı- ğının yönetimini üstlenen Yunan asıllı işa- damı ChristoperGistis'in, "Özer Bey, tesa- düf eseri Türk ounuş" biçiminde yansıtılan sözlerinin yanlış değerlendirildiğini ve ABD'nin "Pnısya Kralı" adlı merkezinde evi bulunmadığını belirtirken basına ağır eleştiriler yöneltti. Açıklamasının girişinde. "Ortalığı kanş- brmak ve temel amaçları hep kişisel menfa- adannı kollamak olan insanlar vardır. Tüm sermayeleri menfaat hırsıvla sınırh olan bu insanlar,çağdışı bir zihniyete takılıp kalmış- lardır" diyen Çiller. bu kişilerin. "tasıdık- lan kini ve nefreti kusmak için" uygun bir fırsat kolladıklannı ve içinde bulunduklan toplumun üzerine karabasan gibi çöktükle- nni ileri sürdü. Çiller, açıklamasına şöyle devam etti: "Adalet, vicdan, hak hukuk gibi kavram- lardan hiç mi hiç nasiplerini almamışlardır. Acımasızca saldırırlar. önlerine gelen her- kese çamur atarlar. Bazen tek tek sahneye çıkar, bazen koro halinde felaket oratoryo- lan seslendirirler. Kimi zaman. bazı çıkar gmplarının kötü emellerine de alet olurlar. Birileri dama taşı gibi oynar bunJaria. Fela- ket senarvolannın sadık oyuncusu rolünü çok iyi becerirler. Her felaket senarv osunda ilk onlar akla gelir." Özer Çiller. usulsüz olarak kurumlar ver- gisi istisnasından yararlanan ve son 7 yıl boyunca ödediği kurumlar vergisi toplamı 30 milyon lirayı bulmayan Marsan Hol- ding'ın. ABD'de milyonlarca dolarlık yatı- nmı nasıl gerçekleştirdiğine ilişkin sorula- ra yanıt veremezken basına, "Ailemizin, he- sabını, daha önce tek kunışuna kadar ver- diği malvartığmı değişik üsluplaria gündenıe getirerek, düşmanlık tohumlan ekmekten kendilerini bir türlü ahkoyamazlar" suçla- masını yöneltti. Doğan Grubu'na ait Milli- yet ve Hürriyet gazetelerinde yayımlanan haberler üzerine dün yaptığı açıklamada bu yayın organlannı isim vermeden, "yaymcı- lan ve politikalan açısından aynsı gaynsı ol- mayan bangazeteler" olarak niteleyen Özer Çiller. servetiyle ılgili ıddıalann. defalarca yalanlanmasına karşın, solda bütünleşme kurultayı öncesinde "birnoktadandüğmeye basılmışcasuıa" yeniden gündeme getiril- diğini savundu. Kaybolan • Baştarafı 1. Sayfada nu duymaya baslarsınız. 'Başka- sının hakkına saygı duymak' di- ye kabul ettiğiniz olumlu değer yargısının 'geride kalmak". 'flr- satlardan yararlanamamak' ol- duğunu görmeye zorlanırsınız. J Ya da bir türlü anlayamadığınız değer yargısı değişimlerinin ar-' tık hiçbirisine sahip çıkamadığı-' nızı fark edersiniz. Bugün, 'sryasal isükrarsızhk',, 'siyasal ükanrruşlık' diye anlatıl- mak istenen durum aslında 'top-' lumsal güvensizlik'rir. Kımse ne- ye ve kime güveneceğini, hele de • neden güveneceğini bilemez ol-, muştur. Siyasette, ekonomide, çalışmada, kültürde yoğun bir güvensizlik hem de umutsuzluk* yaratmaktadır. İnsan kendini ne- rede varedebildigini bilemez du-' rumdadır. 'Güvensizlik veumut- suzluk' durumunun arkasından 'bir şeyler yapma', 'kendini yok oluştan kurtarma' istemi gele- cektir. Bunun nasıl olacağı ise ki»-. şilerin kışiliklerine, değerlerine, yetişme koşullarına bağlı olarak değişir. Kimisi tanıdığı kimlikle- re sığınır, kimisi tanıdığı kültüre sanlır, kimisi dinde varoluşunu arar, kimisi de hiçbir yerde ken- dini bulamaz. Bu aşamada 'gü- ven ve umut bunahmı' aşılamaz- sa artık ne yapılacağını kişinin kendisi de bilemeyecektir. 'Şid- det". böyle durumlann umutsuz1 bir yok ediş ve yok oluş biçimi- dir. Aslında heröldürme biraz da kendini öldürmedir. Kimi zaman o da gerçekleştirilir. İnsan bütün değerlerini yitirerek var olamaz ve yaşayamaz. Yok etme ve yok olma. artık hayattan beklenecek hiçbir şeyin kalmadığını anlat- maktadır. Bu olgunun toplumsal çözü- mü de aynı yollardan bulunacak- tır. Toplumsal değerlerin yeniden kuruluşu. bireylerin yeniden bu değerler içinde varoluşu, top- lumsal güvenin yeniden sağlan- ması, bu yolla da toplumsal umu- dun insanlara yansıtılışı. Bu da siyasetin. ekonominin, iş hayatı- nın. kültürün 'para için' olmak- tan çıkanlıp 'insan için' düzen- lenmesiyle olabilecektir. tnsanı' değerli, yararlı, verimli amaçlı biryaşama kavuşturmak için ya- pılan her şey ayru zamanda top- lumsal şiddete karşı da bir dal- gakıran olacaktır. TTK • Baştarafı 1. Sayfada emekliterte teşviklere dayalı iş-* çi azaltmalan ile toplam işçi sa- yısı 22 bin dolaylanndan 17 bin dolaylanna düşmektedir. Keza, kurum dışına çıkanlacak servis- ler nedeniyle işçi statüsü dışın- daki personel sayısı da bin kadar bir azalma ile 1550 civanna düş- mektedir. - Kurumun borçlaruun silin- mesi \e SSK sosyal yardım öde- neklerinin getirdiği yükün üze- rinden alınması halinde 1995 y> lı içinde finans gereksinimi (retia- biltasyon yatınmlan da dahil ol- mak üzere) en olumlu koşullar- da 139 mihon dolar ve en olum- suz koşullarda ise 227 milyon do- lar olacaktır. Kurum öngörüidü- ğü gibi rehabilite edildiği takdir- de. koşulların olumsuz biçimde geliştiği durumlarda dahi 2000 yiunda en çok 102 milyon dolar sübvansiyona ihtiyaç duyacakor. Raporun "Sonuç" bölümün- de ise, TTK'nin en kötü pazar ve pazarlama koşullannda bile ka- bul edilebilir sübvansiyonlarla yaşamını sürdürebilecek bir ku- rum olduğuna dikkat çekilirken, Armutçuk ve Amasra için de "TTK'den aynlarak özelleştiril- nıesi ve/veya kapatüması düşü- nülen bu işletmeler, önemli bir yatınm gereksinimi olmayan ve sadece istihdam yüklerinin azal- tılması ve satış politikasmın degi- şimi ile verimli duruma geçebile- cek üretim birimleridir. Bu ne- denle kurumu 5 Nisan kararlan ile planlanan biçimde küçült- mek. Armutçuk ve Amasra'yı ayırmak yanlış bir tercih olmak- tadır" değerlendirmesi yapıldı. Raporda şu önerilere yer ve- nldi: - TTK'nin bir KİT olarak y ö- netilmesinden başka bir seçenek bulunmamaktadır. Ama idari özerkliğjn sağlanabilmesi için ça- hşanlann temsil edileceği ve po- lirik baskılardan etkilenmey ecek bir yönetim kuruluna ihtiyaç vardır. - Yakımlık kömür piyasasına sadece Amasra ve Armutçuk kö- mürleri ile girmekle yetinilme- meli. Üzülmez. Karadon ve Kozlu toz kömürlerinin de bri- ketlenerek bu sektörde değerlen- dinlmesi konusu gündemde tu- tulmalıdır. - Kurum, Çatalağzı Termik Santralı'na sahip ya da ortak ol- malıdır. Bu, kurumun mali yapt- smı kısa sürede olumlu etkâer. - TTK, uzun vadede yalnız kö- mür üreten ve satan bir kurum olmaktan çıkarak genel enerji sektöründe yerini almaya çalış- malıdır. - Türkiye'nin ileriki yıllarda artan taşkömürü talebi dikkate ahnarak kurumun kömür itha- latı ve ticareti yapmasu yurtdı- şındaki kömür işletmeterine ge- rektiği hallerde iştirak ederek ge- lirierini attırması yararlı olacak- tır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle