Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15 ŞUBAT 1995 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Banş
savaşçısı
Menuhin,
Dresden'de
Kültür Servisi - Onlü keman-
ci ve orkestra şefi Yehudi Menu-
hin, 66 yıl sonra, Mozart'ın
u
Requiem"ini seslendirmek
ıçın Dresden'e dönüyor. Sanat-
çı. bir trajediyı anımsatmak içın
neden Mozart"ı seçtığinı The
European gazetesmden Hilton
Hims'eanlattı:
Irtnak kıyısında sessızce bir
aşağı bir yukan salınan tekneler
ve güzel bir üzüm bağından olu-
şan pastoral manzara. Yehudi
Menuhin'in hafızasına götnülü.
1929 yılının nisan ayında. Na-
ziler gelmeden ve bombalar
düşmeden önce, Menuhın'ın ak-
Iında kalan Dresden resmı bu.
Kûçük dahi Menuhin, 13. yaş-
gününü yenı kutlamıştı ve o za-
man bıle uluslararası bir Qne sa-
hipii. Birkaç gün önce, ılk kon-
ser bağlamılannı yapmak içın
Almanya'ya gitmişti. Berlin'de.
parlak bir başlangıç yaptıktan
sonra, Dresden'de ıkinci konse-
rine hazırlanıyordu. Menuhin,
66 yıl sonra, kentm müttefıkler
tarafından bombalanmasmın
50. yıldönümünde Mozart'ın
"Requienı''ini seslendırmek
için Dresden'e gen dönüyor.
Günümüzde Lord Menuhin,
müzık dehasıyla olduğu kadar
insan haklanna gösterdiğı ilgıy-
lc de saygı toplayan Menuhin,
uluslararası uzlaşmalarda etkılı
bir ses olarak varlığmı sürdüni-
yor: "Düşmanınızla konuşup
ona vardım etmedikçe. dosrJan-
nıza yarariı olmadıkça, insan
haklanna sahip olamazsınız."
Mozart'ın >
*Requienı"i tam
bir uzlaşma, yıldönûmünün cıd-
dıyetinı dıle getırmek ıçin üçün-
cü tercih. Dresden'den davet al-
dığında. Menuhın'ın aklına ön-
ce Handel'ın "Messfah" adlı ya-
pıtı gelmış. Menuhin. "HandeL
Alman kökenli onuriu ve savgı-
değer bir tngiliz olduğu için mü-
kemmel bir tercih gibi geldi ba-
na" dıyor ve eklıyor: "Yapıtev-
rensel bir çalışma. ne Katolik ne
Protestan. Üstelik. o kadar etki-
leyici ve güçlü ki. Mutlu bir ha-
vası var yapıtin." Ama Dres-
den'dekı yetkıhler. Bach'ın
"Mass"ını ıstedıler.
Menuhin, Bach'ın **Mass*
l
ını
çok sevdığını söylüyor, ama
metni Musevı karşıtı bulduğu
için, yapıtın Dresden'de seslen-
dirılmesını ıstemıyor: "Kendi
kendime düşündüm, 'Tannm .
müzığı çok sevıyorum, Bach'a
hayranım. ama Almanya'dakı bu
konserde.'uzlaşma sözkonusuy-
ken kilısede söylenen sözlerı
seslendırmek doğru oimaz.' Bu
yfizden tcklifi geri çevirdim. 1de-
olojik nedenlerie Bach'ın birya-
pıtını vönetmeyi redderme nok-
tasına gekJim. Kendimden utam-
yorum. ama sanırım mantıklı
davranırsak bunun bövle olma-
sıgerekivor. Sonuçta, \önetmek-
ten büyük Z£v kduyduğum güzel
bir yapıt üzerinde anlaşmava
vannk."
Cemal Reşit Rey anıldıEVİN İLYASOĞLU
Geçen hafta Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda,
salona ismini veren bestecı Cemal Reşit Rey için bir
anma gecesi düzenlendi. Anılarla, filmle,
yapıtlanyla, ölümünün onuncu yılında Cemal Reşit
Rey anılmış oldu.Ben Cemil Reşit Rey'i. toplumsal
ortamı müzikJe yönlendırmiş ve bugün
medya dedığimiz alana müzik dünyası ile
öncölük etmiş bir sanat adamı olarak
görüyorum. Günümüzde radyo, televizyon,
vıdeobant, CD-Rom, dat, çeşitli gazete ve
dergiler medyanın gücünü sergiliyor. Bu
yaygın iletişim araçlan, sanatın her dalını
zenginleştıriyor. Cemal Reşit Rey'in en etkin
olduğu gençlik yıllanna, 1920'li, 3O'Iı yıllara
dönüp bakarsak basın-yayın organlan henüz
filizlenmedığinden; eski Türkçeden Latin
harflerine bile henüz tam geçilemediğinden
kuşaklar arasında iletişim zorluğunun
yaşandığı bir dönem görürüz. tşte Cemal
Reşit Rey, bu dönemde, müzik sanatının
herkese seslenen fılsımı ile bir iletişim
ortamı yaratmaktadır. Müzik analızi dersleri
vererek öğrencılerine müziğin alımlı
dünyasını sunar. Bu dersler adeta 'one man
shovv'dan oluşan televizyon programı
nitelıgındedır: Bir opera yapıtını tüm
karakterlen ve orkestra bölümleriyle
piyanoya uyarlayıp Fransızca söylediği gibi
Türkçe açıklamalannı yaparak; yazıldığı
dönemı anlatarak bestecisı ve çağdaşlan
üstüne de bılgı vermektedir.
Kurduğu orkestrayla haftalık konserler
düzenleyerek halka düzenli konsere gitme
ahşkanlıgını ögretir. 'Piyano Diinyasında
Gezinriler' başlıklı radyo dizilerinde, canlı
programlarla müzik tanhinin değişik
dönemlerinden ve kendi yapıtlanndan
piyano dagarcığını örnekler. Böylece
radyoda da klasik müzik programcılığına
öncülük etmiş olur.
Operetlen, revü müziklen ve marşlannın
yıllarca agızdan ağıza gezmesi de Cemal
Reşit Rey'in toplumun nabzını
yakaladığının, içinde yaşadığı günün
ortamına göre geniş kitlelerle bir iletişim
kurabildiğınin kanıtıdır. Coksesli müziği
sunarken içine alaturka şarkılan yerleştirdiği
revülerde halka tanıdık bir kulakla
seslenmıştır. Senfonik şiirlerinde müzigi
resimle bırleştirme ustalığı, Istanbul'u veya
Anadolu'yu müzikle anlatmadaki zerafeti
başlıbaşına bir tanıtım olayıdır.
"Enstantaneler'de sankı lstanbul'un her
köşesinden bir başka mınyatür fotoğraf
çekmiştir.
Gün geçtikçe öncü bestecilerimızden
öğrenilecek çok şey olduğu ortaya çıkıyor.
Yalnız kompozısyon öğrencisi olarak degıl,
sanat tarihçısı, müzik araştırmacısı ya da
toplumbılımcı olarak da bu bestecıleri daha
yakından tanımamız gerekivor. İlhan
Usmanbaş. I985'te Orkestra dergısinin
Cemal Reşit Rey özel sayısında şöyle der:
"(Cemal Reşit Rey'in) yapıtiannın tümü
ortava çıktığında onlarin gelişme çizgisivle
birlikle bir sanatçının bir toplum vaşamını
özümsemesindeki gizli gücünü bir kez daha
şaşırarak görmüş olacağız." jşte bu toplum
yaşamını özümsemedekı gizli güç, bence
sanatçının medya yaratmadaki öncülügü
olmuştur. Cemal Reşit Rey'ı anma
konsennde öğrencılennden Aydın KarlıbePin
onun en son yapıtı olan ve kaybolduğu
sanılan Improvisation'u çalması, hocasının
deyişiyle 'son derece manidardr. Ardından
halk türkülennden örneklen dinledık. Vedat
KosaJ'ın bis olarak çaldıgı 'Onuncu Yıl
Marşı' ise yapıtın yoğunluğunu ortaya koyan
bıryorumdu. 'Sextuor' (AJtıh), bestecinin I939'da
yazdığı ve o günden bu yana hiç seslendirilmemiş bir
yapıtı. 2 keman, viyola. çello ve piyanoya şan
eklenmiş. Tıpkı çağdaşı Schönberg'ın kuvarteti gibi.
Mevlana'nın gazelinden alınmış sözlerle örülü, Şafak
Mula, Ülkü Koper, Tuba Genç, Suzan Aitmer ve
Seher Tannyar ile Ece İdü'den oluşan altılı bu
gizemli ve zarif yapıü son derece profesyonel bir
yorumla bizlere kazandırdılar. Bu uzun anma
gecesinin sonunda, Cemal Reşit Rey'in tohumlannı
attığı tstanbul Devlet Senfoni Orkestrası, Erol Erdinç
yönetiminde 'Türk Sahneleri'ni seslendirdi.
Bestecinin çizdigı yer yer hüzünlü, yer yer coşkulu
havayı gözeten. incelikli bir yorumdu.
Cemal Reşit Re\. annesıvle
VedatKoşaTınSchumannyorumu
Cuma gecelen konsere gidınce, hep
kostümlü prova izliyor gibi olur insan.
Oysa cumartesi sabahlan program daha
oturmuş, prova havasından konser
havasına geçilmış olur. Bu hafta sonu
İDSO konserinin i!k yansını cuma
akşamı dinlemek dunımunda kaldım.
Japon Şef Kazuhiko Komatsu önce bir
Japon bestecinin R. Hirose'nin 'FestivaJ
Uvertürii'nü yönettı. 'Bernstein',
Copland havasındaki film müziklerini
andıran. geleneksel Japon renklennden
uzak bir yapıt. Şef, aynntılan gözeterek
çalıştırmış orkestrayı. Vedat Koşal'ın solist olduğu
Schumann'ın piyano konçertosunda önceden prova
olanağı bulunmamış olduğu belliydi. Şef, orkestra ve
solist arasında tam uyum sağlanamamıştı. Ne tempolar
ne de dinamiklerde
bir anlaşma vardı. Vedat Koşal, son derece geniş
renk paletınde, yumuşak tuşesı ve derin sonoritesi
ile incecik pianissimolar yaparken orkestra, aynı
duyarlılıgı gösteremiyordu. Solist de böylece
göniünden yükselen şırrsel şariayı drledigı gibi
söyleyememenin tedirginligı içındeydi.
AKM'nın küçük salonu konserlere açıldı. Salon
arkasındaki koşullar henûz elverişlı olmasa da
sahne ve salon yenilenmiş.
Bundan böyle prova ve konserler bir süre için aynı
salonda yapılacak.
Bugüne kadar prova ve konser sahnelen degişik
oldugundan orkestranın ses yogunluğu ve genel
tınlamasında sorunlar yasanıyordu.
Artık "Saha bozuk. hakem kötü" demektense yorumun
içeriğini konuşabılmeyı özlüyoruz!..
DUŞUNCEYE SAYGI
MEMET FUAT
Tartışmak
Günümüzde tartışmalardan pek hoşlanılmıyor. Birbirle-
rine saygı lı davranmak isteyenler, bakıyorsunuz, tartışma-
nın bir yerinde, seslenni göze batan bir aşırılıkta yumuşa-
tarak, "Tartışmıyoruz, aramızda konuşuyonız, görüşleri-
mizi ortaya koymayaçalışıyoruz" gibi sözlerediyoriar. Tar-
tışma bir ağız dalaşı, bir kavga olarak görülüyor.
Sözcüğün böyle bir anlamı bulunmadığı söylenemez.
Sözlük'te şöyle denmiş: "1. Birbirine zıt düşûnceleri kar-
şılıklı savunma. 2. Ağız kavgası."
Yazın dünyası için elbette sözcüğün birinci anlamı ge-
çerli: Görüşlerin karşılıkiı olarak ortaya konması, değerien-
dirilmesi, savunulması... Ama "kalem kavgası" diye bir
söz de var. Demek ki yazın dünyasında da zaman zaman
tartışmalar bir kavgaya dönüşebiliyor.
Yazariar da insan... Insanlann bütün kusurfannı taşıma-
lan doğal!..
"Kalem kavgası" deyimi yeni bir deyim olsa kolaydı,
"Şimdikiler tartışmayı bile bilmiyortar" deyip çıkardık ışin
içinden, ama yeni bir deyim değil, kaç kuşak önceden ge-
liyor. Anlaşılan tartışmayı kavgaya dönüştürenler, her ku-
şakta bulunuyor. Öte yandan, sanınm, gene her kuşakta
bunun kötülüğünü anlatmaya çalışanlar, tartışmalann kav-
gaya dönüştürülmemesi gerektiğini savunanlar da pek
çok.
Şu günlerde günümüzün şairleri arasında süren tartış-
ma da, görüşlerin karşılıkiı olarak ortaya konması, değer-
lendirilmesi, savunulması gibi kaygılardan uzaklaşıp bir ka-
lem kavgasına dönüştü.
Oysa tartışmalara çok değer verilmeli, kavgaya dönüş-
meleri önlenmelidir. Sonunda ille anlaşıp uzlaşmak da ge-
rekmez. Önemli olan çeşıtlı düşüncelerin sergilenmesi, ir-
delenmesi, doğruluğuna inanılan birkaç görüş varsa, bun-
lann ortaya çıkmasıdır. İnsan tartışırken yalnız karşısında-
kinin görüşlerini değil, kendi görüşlerinı de gözden geçi-
rip yenıden değerlendirir. Daha güzel bir şey olabilir mi?
A/na günümüzde tartışmalardan pek hoşlanılmıyor...
Hani nerdeyse insanlar özür dıleyecekler
"Yok canım, biz hiç tartışır mıyız!"
Kim bilır, belkı de çağımızın sinirliliği içinde iş çok çabuk
kalem kavgasına dönüştüğünden... Oysa tartışmayı tar-
tışma düzeyinde tutmak elimizde, kimse bizı kavga etme-
yezorlamıyor...
Aynca bu konuda çıtkınldımlığın da anlamı yok...
Tartışmalarda birtakım sataşmalar, laf sokuşturmalar
olabilir, bunlar işin tuzu bıbendir. Hoşgörüyle karşılanma-
ları gerekır.
Büyük tartışmalara girmiş yazarlann dostluklannı sanki
aralarında hiçbir şey geçmemiş gibi sürdürebilmeleri gö-
nül yücelıklerini gösterir.
Bugün yazılmakta olan şiirin yeterince değerlendirileme-
diği, hatta anlaşılamadığı söyleniyor. Demek ki birtakım
düşüncelerin, görüşlerin ortaya dökülmesi, tartışılması,
örnekler üzerinde konuşulması gerekmekte...
Kim yapacak bu işi?
önceki kuşaklann eleştirmenleri yapamaz. Yaparlar da
pek birişe yaramaz. Onlann değil konuştukları, sustukla-
rı zaman bile beğenilerinın geride kaldığı söyleniyor. As-
lında her kuşak eleştirmenlennı kendi içinden çıkarmak zo-
runda.
Yapılması gereken, işi kavgaya vurmadan tartışmak...
Belli bir şiir anlayışına ulaşmak için değıl. Çeşitli görüşle-
rin açık açık ortaya konması, çeşitli şiir anlayışlannın be-
lirmesı için.
Bana bugün Türk şiirinde bir tıkanma var gibi geliyor.
Şairlerimizin tartışmasını ilgiyle izlemem özellikle bundan.
Kendılerini eleştirip değerlendirerek belki bir çıkış yolu bu-
labirler...
Bitirirken şunu da belirteyim: Bir gazete "Sombahar",
"Gösteri", "Vaıiık" gibi dergıleri de çerçevesine alan bu
tartışmanın altında benim parmağım olduğunu yazmış.
Herhalde tartışanların yazılanna "Adam Sanat"ta geniş yer
vermeme bakarak yapılmış bir yakıştırma.
Şaşılacak şey!.. Şairleri nasıl bu kadar küçüm-
seyebilıyoriar!..
Bu yıl Amerikan Torrest Gump' on üç dalda aday
Kültör Servisi - Amerikan si-
nemasının en büyük ödülü Oscar
içın yanşacak adaylar dün açık-
landı.
Robert Zemeckis'ın yönettıği
'ForrestGump' fılmı on üç dalda
Oscar'a aday gösterılırken. bu fıl-
mın başrol oyuncusu Tom Hanks.
artarda En Jyı Erkek Oyuncu Os-
car'ına aday göstenlen dördüncü
aktör oldu.
'Forrest Gump' filmi en iyı
film dalı da dahil olmak üzere on
üç dalda Oscar'a aday göstenle-
rek rekora yaklaştı.
Bugüne dek en çok dalda Os-
car'a adav gösterilen film, 1950
yıhnda çe'kilen 'AU AboutEvıe' fil-
miydi.
Bu film on dört dalda Oscar
adayı olmustu. 'Forrest Gump'ı
yedı dalda aday olan 'BuHetsOver
Broadway','PulpFiction'\e 'The
Shavvshank Redemption'ızledı.
Bu yıl En fyı Yabancı Film da-
lında ilk kez Makedonya'dan ve
Küba'&n bırer film aday göste-
rildı.
Makedonyalı yönetmen Milc-
ho Manchievski'nın Oscar'a aday
olan fılmı 'Before The Rain',
1994 Venedık Film Festhali'nde
'Altın Aslan' ödülünü Tayvanlı
yönetmen Ming Liang'ın 'Vivre
L'amour' filmiyle paylaşmıştı.
Oscar adaylan şöyle sırala nı-
yor:
En tyı Film:
- Forrest Gump
- Pulp Fiction
- Quız Shovv
- Four VVeddings and a Funeral-
Robert Zemeckis'in >önettiği. başrolünü Tom Hanks'in üstiendigi 'Forrest Gump' on üç dalda Oscar adayı.
Dört Nıkah Bir Cenaze
-The Shavvshank Redemption
En İyı Yönetmen:
- Woody ABen (Bullets over
Broadway)
- Robert Zemeckis (Forrest
Gump)
- Robert Redford (Ouız Shovv)
- Krzvsztof Kiwlowski (Trois
Couleurs: Rouge-Üç Renk: Kır-
mızı)
- Ouentin Tarantino (Pulp Fıc-
tion).
En İyı Kadın Oyuncu:
- Susan Sarandon (The Clıent-
Müşten)
-JodieFosterfNell)
- Jessica Lange (Blue Sky)
-Miranda Richardson (Tom
and Vıv)
- VVlnona Ryder (Lıttle Wo-
men).
En lyi Erkek Oyuncu:
- Morgan Freeman (The
Shavvshank Redemption)
- Tom Hanks (Forrest Gump)
- Nigel Hawthorne (Madness of
KingGeorge),
- Paul Nevvman (Nobody s Fo-
ol)
- John Travoha (Pulp Fiction).
En iyı Yardımcı Kadın Oyuncu:
- Rosemary Harris (Tom and
Vıv)
- Hellen Mirren (The Madness
of KingGeorge)
-Jennifer Tilly (Bullets over
Broadvvay)
- Uma Thurman (Pulp Fiction)
- Dianne West (Bullets over
Broadvvay).
En iyı Yardımcı Erkek Oyuncu:
- Samuel L. Jackson (Pulp Fic-
tion)
- Martin Landau (Ed Wood)
- Chazz Palminteri (Bullets
Over Broadway)
- Paul Scofield (Quız Shovv)
- Gary Sinise (Forrest Gump).
En lyi Yabancı Film:
- 'Before The Rain' (Makedon-
ya)
- 'Burnt by tbe Sun' (Rusya)
- 'Eat Drink Man W»-
man'(Tayvan)
- 'D Castrato' (Belçika)
Miranda Richardson
- 'Strawberry and Chocola-
te'(Küba).
En İyı Senaryo:
- YVbody Allen/Duoglas Mc-
Grath (Bullets Over Broadvvay)
- Rkhard Curtis (Dört Nikah
Bır Cenaze)
- Frances VVabh/Peter Jackson
(Heavenly Creatures)
- Quentin Tarantino/Roger
Avar)- (Pulp Fiction)
-krzvsztof Pieş-
ovicz/Krzysztof Kieslow$ki (Üç
Renk: Kırmızı).
Lloyd Webber'den ortnanda 6
Sıuıset Bulvarı'
Kültür Servisi - Bır Lloyd Web-
ber prodüksıyonu, West End'de ya
da Almanya'da bır ormanda da
sahnelense aynıdır. Almanya'da,
Frankfurt'a arabayla yırmı daki-
kalık mesafedeki kırsal bölgede
bir tiyatro ınşa edilıyor. Dört bır
yanı ormanlarla kaplı bu tıyatro-
nun hemen yanmda geceyı geçır-
mek isteyenler ıçm bir de otel ın-
şa edılecek. Bu tıyatroda sadece
AndreM Uoyd VVebber'ın 'Sunset
Boulevard-Sunset Bulvan' sahne-
lenecek Gösten bütünüyle Al-
manca olarak gerçekleştınlecek.
Kırsal bır bölgede tıyatronun
kazançh bır gınşım olacağını dü-
şünerek bir kuruluşu bu projeye
mali destek sağlamaya razı etmek,
ancak Webber'ın yababilecegı bır
şeydir. Bına 25 mılyon dolara ger-
çekleştınlecek.
Isvıçre sınınndakı Basle'da ise
bır başka Lloyd Webber prodüksi-
yonu'Phantom ofthe Opera-Ope-
radaki Havalet' ıçm bır başka ti-
yatro bınası ınsa edilıyor. 15 mıl-
yon dolarlık bu proje kenttekı kı-
rru kuruluşların maddı desteğıyle
gerçekleşiyor. Bu prodüksiyonun
başansız olması halınde, Lloyd
Webber'ın dığer prodüksiyonlan-
nın sahnelenmesı düşünülüyor.
Ancak 'Operadaki Hayalet'in ba-
şansızlığa uğraması olasılığına
pek fazla şans tanınmıyor. Şu sıra-
larda Londra'da bılet bulunması
olanaksız tek gösten 'Operadaki
Ha>alet'
Baş döndüren romantık melodı-
lerin yaratıcısı. utangaç ve sinirlı
bestecı Andrevv Lloyd VVebber, ın-
sanlan projelenne para yatırmaya
kolaylıkla ıkna edebılen bır işada-
mı olup çıktı. Bir Lloyd Webber
gösterismi sahnelemek ısteyen
dünyadaki bütün tıyatrolar, özgün
VVest End yönetmeninı. dekor ve
kostümü de aynen almak zorunda-
lar. Bu yüzden hiçbir yerde. ılgınç
ve yenı bır 'Operadaki Havalet'
prodüksıyonu izleme şansınız yok.
Farklı yorumJar, farklı nüanslar ya-
ratacak farklı bir dekor, değışık
performanslar ve yepyeru anlam-
lar, kısacası pek çok oyun yazan-
nın, besteci ve yapımcırun adrena-
linıni pompalayan bütün bu unsur-
lar. Sır Andrevv tarafından yasak-
lanmış âdeta. Ona göre göstenlen
resımler gibi olmalı. Tamamlan-
dıklan zaman, sanatçının onlan
yarattığı bıçımde duvara asılıp, öy-
İe kalmalan gereloyor.
Dünyanın çeşitli kentlerindeki
bütün bu prodüksıyonlardan çok
büyük bır gehr elde edilıyor. Yal-
nızca Almanya 'da, 'Cats\ 'Opera-
daki Hayalet' ve 'Starlight Exp-
ress' toplam 1 milyar dolarlık ha-
sılat elde ettı. Bugün yırmi ülkede
otuz ıki Webberprodüksiyonu sah-
nelenıyor.
Ancak dünyanın en zengüı ve
en başanlı adamlanndan bıri olan
Webber, bütün yeteneğıne karşın
Ingıliz tiyatro dünyasında kabul
edilmış değil. lngıltere'dekendisi-
ne başka ülkelerde olduğu ölçüde
değer venlmedığınden yakanıyor
ve bunun depresyona girmesıne
neden olduğunu söylüyor. Web-
ber'ın yakın bır çalışma arkadaşı,
Ingıltere'nin önde gelen repertu-
var tıyatrolanndan bırinde görev
almak üzere başvurduğunda, bü-
yük bir şaşkınlıkla Sır Andrevv'la
birlikte çalışmış ohnası nedeniyle
riyatro yönetiminın kendısıne kuş-
kuyla baktığını fark etmiş.
Bu kuşku, seçkin tiyatro kurum-
lanndan akademik hayata dek uza-
nıyor. Örneğın Lancaster Onıver-
sitesı'nde yazınsal ve kültürel
araştırmalar profesörü Robert He-
vvison, Lloyd VVebber'ın savaş son-
rası kültür tanhınde maddı bır güç
olarak yenm almasına karşm, ger-
çek teatral değerler söz konusu ol-
duğunda onun kalıcı olamaya-
cağını düşünüyor.
Bircan Unvep'den En Kutsalı
Yaratmak'
B Kültür Servisi - Bircan Ünver'in "En Kutsalı Yaratmak"
adlı kıtabı Say Yayınlan tarafından yayımlandı. KJtap,
Ünver'in çeşitli yayın organlannda on yılı aşkm süreyle
serbest gazetecılik yapığı çalışmalanndan bir derlemeye yer
veriyor. Kitabın ılkyazısı, 1987 yılmda "Sanat Olayı"nda
yayımlanan Şahın Kaygun röportajı.
Onver, artık yalnızca yapıtlanyla yaşayan sanatçılar için
"Sonsuzlukta Dans Edenler" diye birbölüm hazırlamış.
Görsel sanat alanındakı yaratıcılık arayışlan içerisinde
üretilenler ve onlar üzerine kurulan iletişimler paralelinde,
söyleşi, izlenim ve denemeler. kitabın adını taşıyan "En
Kutsalı Yaratmak" bölümünde değerlendirilmiş. "Yeniden
Başlamak" adlı son bölümde ise 'yaşama yeniden bir bakış'
arayışını dıle getiren bir yaklaşımla 'düşlenenin
gerçekleştınlebildiği oranda bu alemde var olunacağından,
ölümün artık bir ışık' olacağı yorumlanna dek
denemeler yer alıyor.
Sabahattin Ali, Ada'da
• Kültür Servisi - İstanbul Üniversitesi öğrencileri
tarafından çıkanlan aylık kültür dergisi "Ada"nın onuncu
sayısı çıktı. Derginin bu sayısında, Sabahattin Ali tanıtıiıyor.
"Türkiye'nin Gorkı'si Sabahattin Ali" başlıklı bir yazı ve
Ali'nin yazdıklanndan bır bölümün ardından, Erdal Özer ve
Bedri Yıldınm'ın "Egıtimın Çıkmaz Sokagı: YÖK", Güven
Yıldız'ın "Kültürel Yozlaşma ve Arabesk" başlıklı yazılan
ve "Irk, Sınıf ve IQ" başlıklı bırçeviri yer alıyor. "Ada"da
aynca Erdal Atabek ve Ataol Behramoğlu ile yapılmış
söyleşıler de var. Dergıde son olarak da Kürşat Oztürk'ün
"Futbol, Ahlak, Şovenizm" başlıklı yazısı yer alıyor.
Bodrum Kalesi'nde fotoğraf sergisi
• Kültür Servisi - Mımar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar
Fakültesi Fotoğraf Bolümü öğretim üyelerinden Zeynep
Terlan Bayraktar ve Nılgün Sim Süldür'ün 40'a yakın
fotoğraflannın yeraldıgı "Sade Bir" adlı sergi 20şubata
kadar Bodrum Sualtı ve Arkeoloji Müzesı'nde
sanatseverlerin beğenisine sunuluyor. Yapıtlarda deniz
kabugu, yaprak, incı gibi organik oluşumlar ile sade ve etkili
görüntüler amaçlanıyor. Fotograflarda, doğa ile teknoloji
arasındaki zıtlık yansıtılıyor.
BEKSAV açıbş etkinlldepi
• Kültür Servisi - BEKSAV'ın açılış etkinlikleri
kapsamında, bugün saat 19.00-20.00 arasında Zugaşi Berepe,
20.30-21.30 arasında da Göçebe Müzik Grubu'nun
dinletileri yer alıyor. Umut Tiyatro Toplulugu'nun gösterisi
de, yann saat 20.00'de gerçekleştınlecek. (349 91 56)
'Bezilerden'bugün Göçerter Fotoğraf
Kulübü'nde
• Kültür Servisi - Göçerler Fotoğraf Kulübü'nün bugüne
kadargerçekleştırdığı gezilerden ızlenimlerin yeraldıgı
'Gezilerden' başlıklı dia gösterisi, bugün saat 19.30'da
izlenebilir. Göstende Karadeniz Kaçkarlar'dan Toroslar'a,
Güneydogu Anadolu'dan Marmara'ya uzanan yolculukta
çekilen insan ve manzara fotografları bulunuyor.