14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYFT 15 ŞUBAT 1995 ÇARŞAMBA 14 KULTUR Gencay Gürün Gürün, 'Tiyatro îstanbul'u kurduKültür Servisi- Eskı Jstanbul Beledhesi Şehir Tiyatrolan Genel Sanat Vönetmenı Gencay Gürün. "Tiyatro İstanbuT adıyla özel bir tiyatro kurdu. Tiyatro Istanbul mart ayı içinde; Nurseli İdiz ve Can Gürzap'm rol aldığı "Seneye Bugün" ve CP.Tav- lor'un "Nereye Kadar?" adlı oyun- lanyla. tSTEK Vakfı'nın Balmum- cu Atanur Oğuz Lisesi salonunda seyirci karşısına çıkacak. Tiyatro Istanbul, IngilızyazarC. P. Tavlor'un "İyi" adlı oyununu, *NereyeKadar?"adıyla sahneleye- cek. fİakan Alüner ın sahnelediği oyunda: Cüneyt Türel, Haluk Kur- toğtu, Tomris Oguzalp, Zerrin Sü- mer, Ash Öyken, Hazım Körmük- çü ve Alp Oyken rol alıyor. Müzık direktörlüğünü Serdar Vaiçın'ın üstlendıği oyunun dekorunu Atıf Yalkut kostümlerini ise Aydan Yay gerçekleştirmiş. Nazizmin tırmanış döneminde geçen oyunun baş kişisi, edebiyat profesörü Johann Halder. kafasıy- la ve gönlüyle toplumsal ve ahlaki bakımdan 'doğnı' ve 'iyi' olana sı- kı sikıya bağlı bir bilim adarnı. Oyunda Halder'in; gündelık birey- sel çıkarlannın peşinde, başlangıç- ta kendisine zararsız görünen bir iş- bırlıkçılığınçarkınakapılması veo çarkın dışlilen arasında adım adım tüm değerlennı yitırmesi anlatılı- yor. Oyunda esas olarak çok temel bir ahlak sorunu irdelenıyor: 'lyi' nedir? Ve soyut olarak 'iyı' bir a- maç adına yola çıkan bir 'iyi niyet- Ii". ışbirhkçiiik süreci içinde neka- dar yıpranabilir ve alçalabilir" Yü- ce amaçlar. kör bir bencilliğin gü- dümüne girdiğinde. nasıl biruçuru- ma sürüklenebilir1 Profesör Halder, yaşlı ve düşkün annesinden. pasaklı ve sünepe eşin- den kurtularak, genç ve güzel sev- gilisiyle birlıkte kendine yeni bir hayat kurarken, en yakın arkadaşı- nı. bütün erdemlerini ve sonunda kişıliğini feda eder. Bir edebiyat profesöründen, biraydından. bir SS subayı yaratan bu trajik çatışmalar silsilesı. ınsanlık değerlerinin teh- dıt edildiği tarihsel dönemlere gön- derme yapan evrensel karakteriyle bir ibret tablosu oluşturuyor. Tiyatro Istanbul'un repertuann- dakı ikinci oyun ıse Amerikalı ya- zar Bernard Slade'in "Seneye Bu- gün". Gencay Gürün'ün yönettiğı oy unda Can Gürzap ve Nurseli İdiz rol alıyor. Oyunda bir otel odasın- da. her yil aynı tarihte buluşup haf- ta sonunu birlikte geçiren bir ka- dmla bir erkeğin, yirmibeş yıla uza- nan, güldürücü olduğu kadar dü- şündürücü öyküsü anlatılıyor. Yir- mibeş yıl içinde iki ailenin yaşamı. o yıllar içındekı toplumsal çalkan- tılar. Vietnam savaşı, 6O'lı yıllann öğrencı hareketleri oyunda bir komedi çerçevesinde sunuluyor. Çok boyutlu, yaşayan bir 'Cem Sultan' Kültür Servisi- Istanbul Şehır Tiyarrolan bugün Fatih Reşat Nu- ri Sahnesı'nde tarihi bir oyunla çı- knor tıyatroseverlerin karşısına: "Cem s'utauı". A.Turan Oflazoğ- Ju'nun yazdığı oyunda, Osmanlı lmparatorluğu tarihinin sayfaları arasına sıkışıp kalan bir kişilik, "Saltanat benim hakJamdır" diye- rek ağabeyı Sultan 2.Bayazıt'a kar- şı gelen Cem Sultan'ı ortaya çıka- n\or. Yazar. Cem Sultan'ı bir ikti- dar öyküsünün merkezine oturtma- nır ötesinde. tarih kitaplannın yaz- maJığı ölçüde çok boyutlu. yaşa- yan bir karaktere dönüştürüyor. O\unda, tutku ve düşmanlık, iha- ne" ve baglılık. nefret ve özlem gi- bi Dİrbınyle çelişen pek çok duygu birarada yaşanıyor. Oyun. iki kardeşin savaşı, 2.Ba- ya:ıt'ın zaferiyle sonuçlandıktan soıra Rodos şövalyelerine sığınan Cem Sultan'ın ve zehirlenerek öl- dirülene kadar yurdundan uzakta ge:en yaşamını anlatıyor. Vönermen Engin Uludağ'm sah- nce koyduğu oyunda Kamran L's- luer. Kerem Yümazer, Can Başak, R(/et Hubeş, Aslan Alün, Ali Ka- raıöz, Turgut Arseven, Bilge Zobu, Dft rim Parscan, Emin And, Meü- ke Vltınbaranbaşlıcarolleri payla- şıprlar Diğer rollerde ise Binnıır L;ar. Marina Turpoğlu, Yeşim Encar; Ahu Karrılıoğlıı, FaroşTez, Dfek Ozgen. Eflal Gülbudak, Az- iz lullaaziz, Burat Davutoğlu,Tan Hıcıkadiroglu, Murat Coşkuner ye alıyor. Norveçli öğretmen Jostein Gaarder'in felsefe kitabı milyonlarca okur buldu Fekefeyle dans eden adam CELAL USTER Lafı biraz uzatmayagörün, bir olayın nedenleri ve sonuçlan üzerine düşüncelerirüzi biraz aynntılı biçımde anlatmaya kalkmayagörün. hemen "febefe yapma!" derler adama. Aslında bu deyim, ınsanlann felsefeyi çapraşık bulmalanndan. felsefeye ürkerek yaklaşmalanndan kaynaklanır bir ölçüde Işte, Jostein Gaarder'in yaklaşık iki yıldır Avrupa yayın dünyasını allak bullak eden Sophie'nin Dünyası adlı kitab, insanlann, özellıkle de gençlerin felsefe korkusunu yenmenin yolunu yordammı bulmasına borçlu başansını. Yakın zamana kadar Norveç'in Bergen kentindeki bir meslek lisesinde felsefe öğretmenliğı yapmış olan Gaarder, bütün bihmlenn anası sayılan felsefeyi okurlanna ilginç, sürükleyici bir öyküye büründürerek sunuyor. Gaarder'in. konusu felsefe olan romanının kahramanı Sophie adlı 14 yaşında bir kız çocugu, Sophie bir gün okuldan eve döner ve bir zarf bulur. Zarfın içinden bir kâğıt çıkar. Kâğıtta "sen ktaısin" diye bir soru yazılıdır. Gıderek Sophıe'ye başka zarflar da gelecek, bu zarflann içinden başka sorular çıkacak. Sophie kendini ilginç bir "mektupla felsefe" öğreniminin içinde bulacaktır. Kimliği belirsiz ögretmenın en büyük kaygısı, Sophie'nm de "yetişkinlerin çoğu gibi yeryüzünün gizîerine kayrtsız biri" olup çıkmasıdır. Belki de Gaarder'in felsefeyi çocuk oyuncağına çevirdiği bile söylenebilir. Sözgelimi, Demokritos'un gerçeğin son, artık bölünemez, bozulamaz dıye tasarladığı son öğelerini, yani atomlan lego parçalanndan yola çıkarak açıklıyor. Eski Yunan'a götürdüğü Sophıe'yi öğrencisi Piaton'la gezintiden dönen Sokrates'le tanıştınyor. Kitap boyunca Descartes. Spinoza. Kant, Kierkegaard, Mara, Darwin, Freud gibı düşünürlerle karşılas^n Sophie, böylece felsefenin temel sorunlanyla yüz yüze geliyor. Kuşkusuz, Gaarder'in bu yaklaşımı. biraz da llmberto Eco'nun Gülün Adı adlı yapıtını andınr biçimde, sürükleyici bir "poüsiye" felsefe romanı çıkartyor ortaya. Ama belki de Sophie'nm Dünyası'nın gençleri yakalamasının sırn. felsefe gibi bir konuyu çekici kılmasında. felsefeyi hayatla dolaysız bağintılan içinde ele aimasında. Gaarder aslında insanlann felsefeye ilgi duymalanna değil, felsefeyle ilgilenmemelerine saşınyor. Hep soru sormayı seven, hayata her zaman hayranlık ve şaşkınlıkla bakabılen biri Gaarder. Küçüklüğünde de annesine ve babasma habire soru soran bir çocukmuş zaten. Sözgelimi, insanın kafası onca düşünceyle uğraşırken ayaklan nereye Alçakgönüllü bir felsefe öğretmeni olan Gaarder, kitaptan hiç ummadığı biçimde büyük para kazanmasına karşın, yalın yaşama biçimini korumaya kararlı. • Gençlere felsefeyi sevdirmeyi amaçlayan Sophie'nin Dünyası" adlı kitap, tam 32 dile çevrildi ve 3 milyona yakın sattı. Norveç yayıncılık tarihinin en çok satan kitabı olan "Sophie'nin Dünyası", Almanya, îsviçre, Kore, İtalya, îspanya gibi ülkelerde liste başına yükseldi. gideceklerini nasıl bilebiliyor, diye sorarmış annesiyle babasına. Bugün biri on sekiz. öbürü on yaşında iki oğlu olan Gaarder çocuklann sorulanna doğru yanıtlar vermenin çok önemli olduğu kanısında. Ama çocuklara gerektiğinde "bilmiyorum'' diyebilmenin de aynı ölçüde önemli olduğu görüşünde. Büyüklerin yalan söylediğini çocuklann hemen anladığinı belirtiyor. Çocuklann merak duygusunun özenle korunması ve beslenmesi gerektigıni savunan Gaarder, bir zamanlar insanlann düşünce alışverişınde bulunduklan eski Yunan kentlerinin agoralannı ve çocukJann dış dünyayla ilk kez yüz yüze geldikleri anaokullannı gerçek felsefenin boy attığı yerler olarak görüypr. Sophie'nin Dünyası'na önce kolay okûnabilecek bir ders kitabı olarak başlayan Gaarder çok geçmeden "kürsüden ders anlatan sıkıcı bir öğretmen" gibi duyumsamış kendini \e geleneksel anlatım yöntemlerini rafa kaldırarak olgularla düşlemleri buluşturan bır yöntem benimsemiş. Sophie'nin Dünyası'nda gezinirken bu yöntemle felsefe öğrenen Norveçli gençler, üniversite giriş sınavlanndaki felsefe sorulannı kolaylıkla yanıtlayabiliyorlar. Gaarder'in amacı. gençlerin eleştiri ve çözümleme yeteneklerini geliştinnek. Peki, bu 500 sayfalık felsefe serüveninin hedeflediği okurlar daha çok hangi yaştan? «Jtap okuruna bu tür smırlar koymak hiç kuşkusuz doğru değil. Ama gene de Sophie'nin DünyasTnı çoğunlukla gençlerin, üniversite öncesi öğrencilerin, ilk gençlık çağını sürenlerin okuduğu anlaşılıyor. Ama felsefeyi keyifli bir oyuna dönüştüren bu kitabı yetişkinlerin de okuduğundan eminim. Nitekim, kitabevi yönetcileri Sophie'nin Dünyası'nı belirli bir sınıflamaya sokmakta büyük güçlük çekiyorlarmış. Çocuk kitabı mı, gençlik kitabı mı, büyükler için bir kitap mı? Müşterilere anlatması zor! Ama Gaarder'in gerçek amacı da bu olsa gerek: Şaşırtmak, kışkırtmak ve insanlara hiç sormadıklan sorulan sordurmak. Sophie'nin Dünyası, Gaarder'in dordüncü kitabı. Yazıp bitirdiğinde, "Bu kitabı kaç kişi okur bilimiyorum" demiş. "Ama bizi zengin etmeyeceğinden eminim!" Ardından, daha da ileri giderek para kazandıramayacak böyle bir kitabı basmaya ceraset ettikleri için yayınevi yönetimine birteşekkür mektubu göndermiş. Kitap bugün Gaarder'in ününü çoktan Norveç sınırlannın ötesine taşımış durumda. Oç yıla yakın bir süre içinde üç milyona yakın satmış Sophie'nin DünyasL Tam otuz iki dile çevrilmiş. Yalnızca Almanya'da bir milyona yakın okur bulduğu söyleniyor. Îsviçre'de, italya'da, Îspanya"da, Kore'de bir numaraya yükselmiş. Ama Gaarder. bir best-seller yazmış olduğu için değil, kendisine para kazandıracağını akJının ucundan bile geçirmediğı bir kitaba bunca emek vermiş olduğu için onur duyduğunu belirtiyor gene de. *Yıllarca ekmek ve süt alabilecek kadar param var şimdi! Lüks gereksinünkrim yok. Daha rahat yazabibnek için Oslo'da bir daire satın aldım, o kadar!" Kırk ıkı yaşındaki Jostein Gaarder kendini Iskambü Kâgıdannın Esran adh romanının karakterlerinden Joker'e benzetiyor. Gene gençler için yazdığı bu romanda Joker kendi varoluşunu sorgulayan tek karakter. Sophie'nin Dünyası'nın başansını da dünyada sandığından çok daha fazla "Joker"in bulunmasına bağlıyor zaten. Gaarder, felsefenin Aristoteles'ten bu yana "erkek egemen" bir alana dönüştüp kanısında. Biraz da buna karşı çıkmak için kitabının kahramanı olarak Sophie'yi seçmiş: "Sophie'nin eski Yunancadaki karşıhğı Sophia erdem, bilgelik anlamına gelir. Tannça Athena'dan bu yana erdem dişil bir kavTam olageuniştir. Erkekler anlamaktan çok anlaşılmaya önem verirler; bilgiyi bir hay~vanın boynuzlan gibi kuUanıriarL" Semih Poroy'un karikatür sergisi, Ankara'da Kültür Bakanlığı Dünya Karikatür Galerisi'nde yer alıyor Yirmi yıllık süreçten bir kesitKültür Servisi -Gazetemiz çizer- lerinden Semih Poroy'un karikatür sergisi Ankara'da Kültür Bakanlığı Dünya Karikatür Galerisi'nde sergi- leniyor. 7 Mart'a dek sürecek sergide Po- roy'un ağırlıklı olarak son beş yılda ürettiği eserleri yer alıyor. Bu sergi aynı zamanda. yirmi yıldır karikatür yapan Semih Poroy'un uzun süreli ilk sergisi. - Semih Porm, Ankara'da Karika- tür Vakn'nın çağnlısı olarak bir ser- gi açıyorsunuz... Öncelikle şunu sora- cağun: Bu, ilk serginiz mi? Gerçek anlamda. emek verilmiş, uzun süreli ilk sergim sayılabilir; a- ma daha önce, 1979'da Aydın'da 1993 'te de Sınop'ta, bu kentlerin kül- tür şenlikleri sırasında, şenlik süresi kadar açık kalan 10-12 parçahk ser- gilerim olmuştu. Bunlar, şimdi Anka- ra'daki denli organize sergiler olma- salar bile, hiç olmazsa sözlük anla- mıyia sergi sayılabilirler. - Karikatüıieriniz 1975 vıunda ya- yunlanmaya başlamış-. \lrmi yılhk bir süreç bu. Sergi için retrospektif bir seçhniniz oldu mu? Sergideki karikatürlerim ağırlıklı olarak son beş yılın verimlerini içeriyor. Birkaç tane 1979 ve 80'de oluştunılmuş çizim var ama, bunlar sergiyi retrospektif bir düzenleme olarak nite- lendirmemize yetmez. - Ne tür çalışmaJar yer ahyor sergide? Çoğunluğu Cumhuriyet'te yayımlanmış iş- ler... Bunlann önemli bir bölümünü yeniden. görsel yanlannı daha öne çıkararak çizdim. Ay- nca, bizim bant-karikatür "Harbi"den bazı seçmeler ve Sıvas'ta yaşanan kınm üzerine çiz- diğim karikatürlerden örnekler var. Sıvas'ın bir insanlık trajedisi olarak unutulmamasından, unutturulmamasından yanayım. Yine, önceki yıllarda Cumhuriyet'in pazar ekinde yayımlanan Asmalımesçit 74'ten ve da- ha yayımlamadıgım Bü>ük Fransız Devrimi üzerine bir çizgi-roman çalışmasından planlar da yer alıyor. - Sergi Istanbul'da da yinelenecek mi? Sanıyorum yıl sonuna doğru böyle bir şey gerçekleşecek. Dediğiniz gibi, karikatüre baş- layalı yirmi yıl oldu. Bu yıl, bu yirmi yılı ön- celikle kendimle tartışacagım bir kitap yapma- yı, bunu da bir sergiyle aynı ana denk düşür- meyi istiyorum... Yayımlanmamış birçok ka- rikatürümü de işin içine katarak... Rotapyenler Resim Sergisi • Kültür Servisi - Otuzyedi Rotaryen sanatçının 104 yapıtla katıldığı "Rotaryenler Resim Sergisi' dün açıldı. Başanlı işadamlannın halka hizmet veren kulübü Rotary Kulüp üyelerinin kendi göz nuru, el emeği ve sanat duygulanyla ürettikleri yapıtlann yer aldığı serginin geliri, bugüne kadar birçok okul, sağlık tesisi ve benzeri yardım projelerini gerçekleştirmiş olan Rotary Vakfı'na bağışlanacak. Maçka Destek Reasürans Sanat Galerisi'nde yer alan sergi, 10 marta kadar açık kalacak. Tarihi eser kaçakçılığı Kültür Servisi - Muğla'nın Fethiye ilçesindeki Pınara antik kentinde yaptığı kaçak kazıda bulduğu altın sikkeleri satmak isteyen bir kişi tutuklandı. Bir ihban değerlendiren Muğla Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık Şubesi ekipleri, Minare Köyü'nde oturan Hüseyin Gündüz (56) adlı çiftçiyi, Pers dönemine ait 10 adet altın sikkeyi satmak isterken yakaladı. Adana'da da, bir işyerine düzenlenen operasyonda çok sayıda tarihi eser ele geçirildi. Ele geçirilen eserler arasında, çeşitli dönemlere ait 585 sikke, 3 adet ok ucu. 2 adet minyatür çömlek, 3 adet toprak çömlek, 3 adet hayvan fıgürü, bir adet küçük testi, 3 adet Meryemana fıgürü, 4 adet pıpo parçası, 8 adet ınsan başı fıgürü, 10 adet ağırşak ve bir adet anfora bulunuyor. Anadolu Rüyası' TCOD'de • ANKARA (AA) - Italyan sanatçı Angela Occhipinti'nin "Anadolu Rüyası" adlı gravür sergisi dün açıldı. Italyan Kültür Heyetı ve TCDD'nin ışbirliğiyle gerçekleştirilen sergide, sanatçının son dönem yapıtlan yer alıyor. Perugia'da doğan sanatçı. çalışmalannı Floransa'da sürdürdü. Devlet Güzel Sanatlar Fakültesi'nden dıploma alarak grafik sanatlarda uzmanlaşan sanatçı, 1978 yılından beri Milano Güzel Sanatlar Akademisi Gravür Teknikleri Başkanlığı görevini yürütüyor. Çalışmalannda, düşüncenin ince bir irdelemesini resim aracılığıyla anlatan sanatçının sergisi 28 şubata kadar görülebilir. AKM Konser Salonu açılıyor • Kültür Servisi - Atatürk Kültür Merkezı Konser Salonu'nun onanmı tamamlandı. Istanbul Devlet Klasik Türk Müziği Korosu. bu yıl AKM'deki ilk konserini pazar günü saat 11.30'da gerçekleştirecek. Prof. Dr. Nevzat Atlığ'ın yöneteceği konserin ilk bölümünde dügâh, saba ve hüseyni makamlanndan eserler yer alıyor. Konserin ikinci bölümünde de altı genç sanatçı, iki saz esenni seslendirirken solist Dr. Ali Rıza Kural kürdilihicazkâr makamında şarkılar sunacak. Koro, son bölümde nihavend eserlere yer verecek. Konserler, bundan böyle AKM Konser Salonu'nda devam edecek. Mimarlar Odası taşınıyor • Kültür Servisi - Mimarlar Odası Istanbul Büyükkent Şubesi. Kültür Bakanlığı tarafından kullanımına tahsis edilen Yıldız Sarayı Dış Karakol Binası'na taşınıyor Mimarlar Odası 'nm hizmet birimlerinin yanı sıra, sergi salonlan, konferans ve toplantı salonu, eğitim mekânlan ve kütüphane bölümlenyle düzenlenen tarihi binada, olağan şube ve mimarlık çalışmalanyla birlikte kültür ve sanat etkinliklerine de geniş yer verilecek. Dış Karakol Binası'nın bundan böyle Istanbul'un doğal ve tarihsel kimliğinin yağmaya karşı korunması savaşımında bir 'ileri karakol' olarak görev yapacağını belirten Mimarlar Odası Istanbul Büyükkent Şubesi Yönetim Kurulu, kente ve kültürel değerlerimize karşı duyarlı olan bütün kesimleri, yann saat 18.30'da yapılacak olan açılış törenine davet ediyor. Tören programmda. Istanbul ve Anadolu'da tarihsel çevre araştırmalan yapan Galata Gönüllü Ögrenci Grubu'nun "Uygarlıklann Izinde, Ülkemiz Üniversitemiz" adlı sergisinin yanı sıra klasik müzık dinletisi de yer alıyor. 45. Uluslararası Berlin Film Festivali Festival kataloğunda ve FIPRESCI bülteninde Onat Kutlar anıldı GÜNERYÜREKLİK BERLİN- Uluslararası Berlin Film Festivali"nin üç yüz sayfalık ana kataloğunda Onat Kutlar'ın ölümünden de söz ediliyor ve "Olanlan unutmayacagız. Onlan unurmayacağız" deniyor. Uluslararası Sinema Yazarları Federasyonu (FIPRESCI) da çıkardığı son bültenin ilk sayfasını Onat Kutlar'ın ölümüne ayırdı ve bombalı suikast olayını anlattı. Festivalin çıkardığı katalogda, organizasyon komitesi başkanı Moritz de Hadeln'ın kaleme aldığı 'YaratKihğın Kozmosuna V önelik Bir Anten* başlıklı yazıda, bu yılki şenliğin özelliklen ve niteliği anlatıldıktan sonra. 'Yitirdiklerimiz' bölümünde şöyle deniyor: "Ve senaryo yazan, film deştirmeni. sinemacı Onat Kutlar da kısa bir süre önce radikal İslamcılann İstanbul'da bir kafeye yaprıkları bombalı sakdırı sonucu yaşamını yhirdi, kurban oldu. Her ikisi de, Onat da Lindsay de (eski jüri üyelerinden İngiliz yönetmen Lindsay Anderson) angaje olmuş antifaşLsrrikr. Görüntülerin gücünün ne olduğunu çok i\i biliyorlardL Demokrasinin ve dünyaya açılımın ancak özverili bir mücadelevle mümkün olabileceğini çok iyi biliyoıiardı. (...) Olanlan unutmayacağız. Onlan unutmayacağız." Uluslararası Sinema Yazarlan Federasyonu (FIPRESCI) da çıkardığı bültenin birincı sayfasına 'Onat Kutlar öldürüldü' başlığmı atmış. Bu yıl Uluslararası Berhn Film Festivali'nin FIPRESCI seçici kurul üyeliğine seçilen Atilla Dorsay'm yazdığı yazıda Onat Kutlar'ın geçen aralık ayı sonunda Taksim'de Cafe Marmara'ya konulan bir bombanın patlaması sonucu 11 ocak günü öldüğunü bildirdikten sonra bombayı koyanlann köktendincıler olduğu belirtiliyor ve Onat Kutlar'ın hayatı, yapıtlan, senaryosunu yazdığı fılmleri aynntılanyla anîatılıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle