03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 ŞUBAT 1995 CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER Bir defterden MELIH CE VDET ANDAY ünutubn Yaşam Nâzım Hıkmet bır mahpusane şnnn- de şoyle der Bugünpazar Bugun beni ılk defa guneşe çıkardı- lar V'e ben ömrumde ilk defa Gökyuzunun bu kadar benden uzak Bu kadar mavi Bu kadar geniş olduğuna şaşarak Toprağa oturdum öavadım sırtunı bevaz duvara Bu anda ne duşraek dalgalara Bu anda nekavga Ne hürrivet Nekannı Guneş, toprak ve ben Bahtiyarun. Yaşamın elımızden alınamayacak se- vıncıdır bu yaşamın ozudür, ta kendı- sıdır \ma ınsanoğlu bununla >etınmez. daha çoğunu daha çoğunu, daha çoğu- nu ıster Hakkıdir bır şey denemez \ma yaşama sevıncını yıtırmeden Yazık kı, daha çoğunu ıste>enler "en az^ı ellennden kaçınyorlar Duygulan duyulara yeğlemek de- mektır bu Insanın çılgınlığı Ehndekını kaçınnak • Acı çekmek Insan zalımdır, Dostoyevski'yı oku- madıysa zalım olarak ölur * Kendimizi herkesten başka gonne Çocuklu bır hanım •'Ben başka, ben oteki anneler gibi değUim" dedı Kadıkoy vapurunda çay ocağından yolculara tepsı ıçınde çay getıren gar- sonlardan bın, yalnız o, "ben gel- dim"dıye seslenıyordu Ana. bıldığımız ana, çay aynı ça> Kendımızı benzersız gorme tutkusu nerden kaynaklanıyor9 Sıvnlme, bıreyleşme Her ayakkabıcı, kendı yaptığı ayak- kabılann eşsız olduğuna ınanıyor Zenaatçılardan sanatçılara çıktığı- mızda, bu bıreyleşme tutkusu deha nı- telığı kazanıyor Hıçbır anneye, hıçbır ayakkabıcıya dahi nıterrunı vermıyoruz Belkı sanatlar da, annelık gıbı, ayak- kabıcılık gıbıdır, bır ortaklığı paylaş- maktır Sıvnlme, bırevleşme bu ortak- lık ıçınde gerçekleşır • Özgürlük Mpntaigne dıyor kı "Özgurluğüme o>le düşkiinum ki, koca Hindıstan'ın bir koşesinj bana > a- sak etseler dum anın tadı kaçar nerdey- se." Ve şos le bıtınv or sozunu " Benim hizmet ettigim kanunlar ku- çuk parmağunı bile kole etmeğc kalk- salar. nereje olsa gıder, başka kanunlar arardmı."' • Genştirme Unlu Rus bestecısı Şostakaviç, Istan- bul'a geldığınde, bızım alaturkacılan- mızın bır gostenmı ıle karşı karşıya bı- rakılmıştı Tekseslı bır konser Sonra sormuşlardı, kendılenne gu- \enerek \e onu şaşırttıklanna ınanarak "INasd buMumız?" dıyerek Şostakovıç'ın yanıtı şovleydı "Ben her turlu muziği severim, fakat sizin muzığmız gelıştınlmemiş." Çağdaş uygarlığın davandığı temel gelışme gelıştırmedır, muzıkten dıne değın • Değiştirilemeyen Publıus Svrus'un unlu sozu "Değiştirileıneyen bir düzen.kötü bir duzendir." • Şaşırtıcı bir kıtap Bılım orta\ a çıktığında, gözlemlere da>anıyordu gozlem ıse sağduyu de- mektı, sezgı demektı Şımdı ıse sağduyunun ve sezgının dı- şında bır bılımle karşı karşıyayız Lewis \Volpert, "BiliminDoğal Ol- mavan Doğası'* adlı kıtabında bunu an- latıyor Şoyle dıyor Wolpert önsozunde "Bu kitabın vazılnıasına, taşıdığım hoşnutsuzluk ve şaşkınlık \ol açtı. Hoş- nutsuzluğumun kavnağını. bilinıin top- lumsal unajı ıle medvanın >anı sıra aka- demik çevTelerın, ozelhkle de îelsefecı- lerie sosvologların, bilime ılışkın % azıla- n ohışturuyor. Şaşkınlığıma ıse. bılimin doğasuun nıçin anlaşılmaz olduğu ve bi- limcı olmayanlann nıçın büımselduşun- celen anlamakta bu kadar zorlandılda- n neden olmakta. Bu aniayış eksikliğL, öylegorunuyor kı. bilimin kendisine du- vulan korku ve duşmanlıktan kaynak- İanıyor." Şunlan da soylüyor "\e onun işlevişinin tabi olduğu ku- rallar gundelık denevimlenınızle uyuş- maz. Hattâ bız, dunvanın guneşuı çev- resınde donduğu gerçeğını büe sahıden inanarak değiL daha çok bilimsel otori- tenin zoru altında kabul ederiz. Bert- rand Russel' ın işaret ettiğıgibi, hepimiz şevlerin gerçekten olduğu gibi gorun- düklerine kanan safdıl bır gerçekçı lık'le yola çıkanz \e çimenin \esil, taşuı sert ve kann soğuk olduğuna ınanırız. Ojsa fizik bize çımenın veşılinin, taşuı sertJiginin ve kann soğukluğunun. bi- zün kendi deneyimlerimızle bildigimiz yeşillik, sertlik ve soğukluk olnıadığuu. tamamen farklı şeyler olduğunu oğretir. Hattâ aynı şey ekonomi için de doğnı olabiBr."Nobel odulu sahibi James Me- ade mezartaşınaşusözlerinyazılması- nı istemişti: Butun yaşamı boyunca eko- nomıyı anlamaya çalıştı, ama sağduyu her zaman onu yolundan alakoydu " • Bır okur mektubu "Şüıierinizde imgeteri nasıl kunıyor- sunuz?" dıye soruyor tmge, bılınen bır dusûnceyı, bır duy- guyu saklamak. başka kılığa sokmak ıçın değıl, bılemedığımızı, ancak sezer gıbı olduğumuzu dıle getırmek ıçın kul- lanılır Dılın duşuncemızı kısıtlamasından- dırbu Şovlededıyebılınz Hem sozcukler- le duşunuvoruz, hem de sozcukler du- şüncemızı engellıyor ARADABIR NEVYAL Ç1ZGEN Antropoiog Müzik Krallar İçin Bestelenmez "Dunyanın Butun Sabahlan" fılmının aksı vırtuozu, ya- banı ve sert bakışlarını delıdolu genç muzısyene çevırıp bunu soyluyordu, muzığın ıncelığının ve duyariılığının sa- dece kralı hoşnut etmesı ıçın ayarlanmasının olanaksız ol- duğunu Kulturden tıyatro ve sınema anlama darîığındakı yone- tıcı kadrolann bundan bıle nasıplenmemesı ıbret vencı- dır Mıllet Meclısı'nde yapılan araştırmada, mılletın vekıl- lerı, yıllardır tıyatro ve sınemaya gıtmedıklerını açıkça bıl- dırıyorlar Sozcuklerındekı nuansda 'ee, ne varcanım gıt- mesek, şımdı bu ıvır zıvırla kım uğraşacak?' bıçımınde Bunun cehaletten daha vahım bır durum olduğunu bılı- yoruz Daha vahımı nedır? Devlet yonetıcılerı bu durumda da, ozel sektor sahıplerı ve yonetıcılerı kultur duşunda mı yı- kanıyorlar'' Yoo Bır ulke duşunun kı, kendı kulturune ve kultureı kımlığıne boşversın, ulke dışında ne kadar guzel ingılızce konuştuğuyla ovunen yonetıcılere sahıp olsun, kulturel etkınlıklerden ne kadar para kısılabılır dıye duşu- nen ınsanların para-pul ve ıktıdar sahıbı olmasına katlan- sın, kulturun tum oğelerındekı erozyona sadece sıyasal kavramlaria bakarak ılgısızleşsın, TV'de başka kulturlerı ızlesın ve kendı kulturunden konulara 'pahalı' gerekçe- sıyle hıç bulaşmasın Buna artık erozyon merozyon de- ğıl 'yok olma' denır Bosna, bızden daha çok kulturel kım- lığıne sahıptır ve uç yıldır olume pıyano, keman çalarak karşı koymaktadır. Tum ışkencelere kulturuyle dırenmek- tedır Insan-toplum-kultur ılışkılerını ve bunlardakı değışme- lerı ıncelemek, Turkıye'nın genel sorunlannın temellerını açıklama gucune sahıptır Esas olarak bıreycı kultur ay- rışarak 'koşe donmece' adıyla açığa çıkarken, toplumun bağlılık kulturu çozulme gostermekte ve bu farklılaşma 'yenı dunya değerlen' adıyla popularızeedılmektedır Kul- turel bazdakı dar goruşluluk, gerçeklık boyutunda sap- maya neden olmaktadır Her konuya ekonomık açıdan bakış buna ornek gosterılebılır Ozel sektorun kulture yaklaşımı polıtıkacılardan hıç fark- lı değıl Bır sus gıbı akjılanan etkınlıklerde olçut (krıter) ola- rak 'populer olan've 'guzel' alınarak plansız programsız bır yaklaşım gozlenmekte Amerıka'da ozel sektorun kul- ture ve sanata yatınm yapması vakıflar aracılığıyla çalış- malar surdurmesı vergı sorunuyla yakından ılışkılıdır Bız- de devlete vergı verme cıddıyetı sorunu olan zıhnıyet, kul- ture 'zorunlu 'yatırımı da engellemektedır Bu konuda ure- tılebılecek bır çok yasa ve pratık çareler vardır Konuşur- ken herkesın 'sanatçı'dan yana olduğu, fınans gerekın- ce ortalıkta gorunmeyen ozel sektor yonetıcı ve sahıple- rı ulkelerını tanımamaktadır Doğadan ve ulkenın kulturel atmosferınden kopuk bu ınsanlar sağladıkları ış ve paradan başka bır marıfete akıl erdırememekteler Doğadan kopuklukları nedır? Ulkenın doğa ve çevre kalıtına (mırasına) daır bılgı ve gorguye sa- hıp değıller Doğa ıle doğrudan ılışkılerı yok, sadece Mer- cedes ya da benzerı onemlı markalarda kapalı mekân yol- culuklar yapmaktalar Çevrelenndekı ağaç, hava, park, or- man, kanyon, gol bıle onları ılgılendırmemekte Sanattan anlamamalarını, doğanın her sesıne yabancılaşmalarına bağlıyorum Doğadakı muzığe, resme, yontuya yabancı bu ınsanlar, ınsanın urettığı sanata da duyarsız kalmak- talar Kendı kulturel kımlıklerıne yabancılaşmış, kalemın- den ayakkabısına, gıydığı markalarla yaşayabılen bu ın- sanlar ıçınde her meslekten ınsan var Muhendıslerın, 'antropoiog mu, vantnlok mu ?' şeklınde esprı uretme ye- tenegınden tutun da, doktorların halk saglığına ve uz- manlığına en ufak bır ılgı duymamalarına kadar çeşrtlı za- afiardan acı duyuyoruz Kısacası, ozel sektor sahıplerı ve yonetıcılerı de kultu- re ve sanata duyarsız olduklanndan, bır kuruşluk destek vermek ıçın bır yıl duşunuyorlar Paralarını, 'akıllıca' bul- madıkları bu alana yatırmak ıstemıyorlar, ulkelerını sev- dıklen ıçın lyılık yapmak da ıstemıyorlar Kendılerını tem- sıl edecek sımgelerı dışarıdan almayı yeğlıyorlar, burada uretılmesını engellıyorlar Duvartarına resım, fotoğraf bıle asmayı akıl edemeyen, onemsemeyen zıhnıyet, sonun- da, 'ozelleştırme'y\ savunan devletle aynı duygulan pay- laştığını butçede 'açık' ettı 1995 butçesınde en az pay alan kalem Sağlık, Adalet ve Eğıtım Şehırcılık Bakanlığı butçesı ıse kentlerımızın geleceğını çok tyı temsıl yetene- ğıne sahıp Sadece 1 mılyon T L Roma-Bızans kulturel değerlerımızı satmayı duşunen, cehalete eşlık eden sıya- sal akıl da Opera ve Bale'nın butçesını cıddı olarak kırp- tı Zaten muzık krallar ıçın yapılmaz Çunku onlar ıktıdar- lannın suslerıyle sarhoştur Ama lyı haber. Sılahların gol- gesınde guvenlı futbol oynanacak. Ne mutlu Trabzons- par'a, 30 mılyar (yazı ıle otuz mılyar) TL verılmış. Sılahlı Kuvvetler'den sonra futbola verılen butçe kultur yaşamı- mızın geleceğını belırleyecektır Ozelleştırme ıle Turkıye'yı kurtarma operasyonunda yı- ne mılyarlar dondu, ama bız ortalıkta rasyonalızm ya da planlama, kâr gıbı kavramları goremedık Demek kı ozel- leştırmenm anlamı ozel ulufe dağıtımı ımış, bız de oğren- mış olduk Toplumsal cınnet geçırmekte olan Turkıye'ye kultursuz ozelleştırme programı hayırlı olsun Yenı bır cın- net sahası da boylece keşfedıldı Muzık, özelleştirme se- ven kralıçeler ıçın bestelenmez, bılıyorum T'ye ilişkin kavram kargaşası Yanlış uygulanan bır ozelleştırme anlayışı ulusal telekomunıkasyon sanayımıze buyük bır darbe ındırmıştır Bundan sonra yapılacak yanlışlar çok daha büyük felaketlere neden olabılır Dr.YURDAKULCEYHUNöD71/Ög l\ ve TLBİTUC Danışman, T elekomunıkasyon \e PTT'le- nn durumu, on yılı aşktn bır sûredır, Batı ulkelennın gun- demınde on sırayı almakta Sı- rasında sıyasal bunalımlara yol açacak duzeyde ulkemız- de de tartışılır oldu bu konu Ancak gerek buna karşı çıkanlann, gerekse savunanlann olay ı gerçek boyutlan ıle algıladığından de- nn kaygı duymaktayım 1980'lenn başına gıttığımızde. dunyanın yenı bır teknolojık devnm yaşamaya başla- dığını göruyoruz Mıkroelektronık ve op- tıktekı olaganustu ılerlemeler, yazılımın başlı başına bır urun olarak ortaya çıkması bılgı sayarvetelekomunıkasvonteknolojıle- nnm bırleşmesı kısaca bügi teknolojileri dı- ye adlandınlan yenı bır teknolojının dog- masma neden oldu Bu teknolojı her tur bıl- gının derlenmesıne, ışlenıp saklanmasına \e en onemlısı ıstenılen yere ıletılıp kulla- nıma sunulmasına olarak tanı>ordu Yıne o donemlerde, bılgı teknolojılennın kaynağı olan telekomunıkas>on sektorune baktığımızda kotu bır durum sergılenmek- teydı Bırtakım fırmalar kendı PTT len ıle sozleşmeler ımzalayarak pazan garantı al- tına almışlar, bır tur rehavet ıçınde gırmış- lerdı Doğal olarak rekabet yeteneklennı ge- lıştırmemışler ve fıvatlannın yukseklığın- den dolayı başka ülkelerde ıhale alamaz du- rumda kalmışlardı O\le kı. bu sektorun baş- ka bır ulkede ıhale alabılmesı de\ let başkan- lan dûzeyınde pazarhk edılır olmuştu Bu aşamaya gelındığınde. sektöru canlandır- mak ıçın ulusal PTTlenn, devletlenn elın- dekı belkı de tek ve en etkılı araç olduğu ya- vaş anlaşılmaya başlandı Bu uvanış T le- nn uzenndekı tekelın kaldınlması ıçın ılk neden oldu Bır ıkıncı gelışme ıse buyuk kuruluşlann gıderek artan ve çeşıtlenen ıletışım gereksı- nımını bürokratık yapılanndan dolayı PTT'lenn karşılayamaz olmalan ıdı Bu du- rum T'lerın uzennden tekelın kalkmasını zorlayan ıkıncı bır neden oldu Ancak dunya zengınler kulubu dıveceğı- mız OECD ulkelennın hıçbınnde tekelın kaldınlması. 'benim paraya ihtiyacım var. bu T'yi satacağıın' gıbı bır mantıkla gelışmı- vordu Kaldı kı, T'yı devletten alıpbaşka bı- nne satmanın, tekelı nasıl kaldtrabıleceğını hıçbır mantık ıle açıklamak olası değıldır Rekabet ortamı bellı kurallar ıçınde ger- çekleşırse bır anlam taşı>abılır Hıçbır ku- ralın konulmadığı bır ortamdan ancak koşe donüculer yararlanabılır Sanınm, olayın bu boyutu hıçbır zaman Türkıyecie gundeme getınlmedı Gehşmış ulkelenn uygulamaya koyduğu model bağımsız bır duzenleyiciiradenın re- kabet ortamının koşullannı belırleyıp u>- gulamayı yonetmesı ılkesıne dayanıyordu Telefon ucretlennı belırleven tanfelenn du- zenlenmesı, ozunde çok onemlı bır konudur ve devletm pek çok başka alandakı polıtıka- lannın bır aynasıdır Sanınm, telefon ucret- lenne ılışkın bır tanfe polıtıkası belırlemek vıne hıçbır zaman Turkıye de gundeme ge- tınlmedı Bu duzenleyıcı ırade tanfelen be- lırleyerek ve sureklı aşağıya çekerek T'nın daha venmlı çalışmasını sağlayacak, daha- sı T de kendıne urun satan yerlı sanayu da- ha ucuz mal vermeye zorlayarak bu sekto- run rekabet gucu kazanmasım sağlayacak Turkıye'de ılk yapılması gereken, bu ba- ğımsız duzenleyıcı ıradenın nasıl oluşturu- lacağıdır Ikıncı yapılması gereken ıse, bır rekabet ortamı ıçınde ulusal telekomunıkas- yon sanayımızın nasıl gehştınleceğıdır Şımdı gelelım asıl sorulması gereken soru- ya Eğer T" nın rekabete açılması bu denlı ıv ı ve tekel olması bu denlı kotu ıse, neden bır bolüm ulkeler obıırlen uzennde bu denlı ozelleştırme baskısı uygulamakta9 Bırak- sınlar başka ülkelerne>aparsayapsın Ka- nımca bunun ıkı onemlı nedenı var Küre- selleşen dunyamızda gerek ışadamı ya da yatınmcı olsun gerekse tunst, kışıler artık kendı ulkelennde bulduklan ıletışım altya- pısını başka ülkelerde de görmek ıstemek- tedırler Ikıncı nedenm ıse boylesıne masum oldu- ğunu sanmıyorum Şoyle kı, Turkıve'nın de arasında olduğu, OECD'nın dışındakı pek çok ulke duzenleyıcı ıradenın onemını algı- lamadan salt para gelecek v e dev letın ustun- den bır yuk daha kalkacak dıye T'lennı sat- manın peşıne duşmekte Genelde yerlı ser- maye kıtlığından dola>ı bu satış yabancıla- rayapılacaktır %51 ı vada o o90'ı ulusal de- netım altında olsa bıle, yabancı ortağın yo- netıme gırmesı, olayı başka yerlere çeke- cektır Dunyada pek çok ornekte ve çok yenı ola- rak Teletaş'ta yaşandığı gıbı, yerlı ortaklar bır tur rehavet ıçınde kendı ılgısızlıklen ne- denı ıle teknık ışlen yabancı ortağın getır- dığı uzmanlara bırakacaklardır Bu ıse, ul- kenın ya da şırketın değıl, yalnız ve yalnız yabancı ortağın çıkarlannın korunması de- mektır Çok du\ arlı olmamız gereken bu konuda, daha şımdıden bazı çokuluslu telekomunı- kasyon uretıcısı fırmalann Turk PTT'sıne talıp olduğu kendı beyanlanndan anlaşıl- maktadır Eğer, orneğın yabancı sermaye bır ulkenın T'sıne ortak olursa çok doğal olarak, o ülkede verlı sanayının gelışmesını kolla- mak yenne, kendı ulkesındekı sanayının pa- zar payı almasına çalışacaktır Sonuç olarak şunu soyleyebılınz Turkı- >e genden gelmenın avantajlannı kullana- rak ve doğru ulkelen kendıne omek alarak ıyı ışler başarabılır Butun eleştınlere karşın, telekomünıkasyonda Turkıye 198O'lı yıllar- da buyuk ışler başarmıştır Ne var kı vanlış uygulanan bır ozelleştırme anlayışı ulusal telekomunıkasyon sanayımıze buyük bır darbe ındırmıştır Bundan sonra yapılacak yanlışlar çok daha buyük felaketlere neden olabılır OGRENCILERE>* Tümu yabancı oğretmenlerle, 16 kışıhk sınıflarda >• Okulda Ingılızcesı zayıf olanlara sınıf geçmeye yönelık >• Okulda lngılızcesı ıyı olanlara ılen duzey >- tsteyenlere taşıma servısı >• Okul suresınce hafta sonu, Hazıran, Temmuz'da yoğun hafta ıçı 100 saatlık OZEL PROGRAM >* Englısh Fast 13 resmı okulda öğretmen gondererek egıtım v erıyor DEVRE 1 1 ŞUBAT 95»° PENCERE ENGLISH FASTLONDRA ANKARA IZ/VVİR KADIKOY MECİDİYEKOY BAKIRKOY PENDIK 177 93 (O216I349OO26 (0212)2120723 (0212)5X2562728 (0216)390^-499 JJ5 51 .17 (O216I349OOİ5 (O21 2) 266 1 7 6O (0216)390 45 00 GALiRI • ATÖLYEI 293 89 78 (3HAT) Hftl€ nftPflCIOGLU R e s ı m S e r g ı s ı 9 Şubot 4 Mort '95 URART SANAT GALER1LERİ Bbdı Iptkçı Cod No- 18 Nıçontoşı T«l : 241 21 83 SERVER DEMIRTAS4 Şubat - 20 Mart 95 GALERİ B Husrev Gorede Cad c ınnSok No 2 1Teş*ye ist Tet 0-(212i 22703 63 Paar-Pazartesı hanç hergun 1100-19 X arası açrkbr HUSNU ATASOY Fotoa cf s^ra s 13-27 Şubat'95 n *Voa!u Cumhufr/- ı Aflas Sın^ırD Pasaı 3ıri5 nd*» Sagda T» 251 22 4-5 NEVHIZRes m Serg s CASA PERA ART 1 20 Şubat'95 Kocaaga Sok No 14 Bayoglu Ekıpler Amıriıgı Sıras ] Tel -"43 68 09 İTALYAN KULTUR MERKEZİ Meşrutiyet Cad. No: 161 Tepebaşı - İstanbul Tel: 293 98 48 YENİ DÖNEM İTALYANCA DİL KURSLARI -başarılı oğrencılere Italya'ya burslar- 20 Şubat 1995 Pazartesı gunu başlayacaktır KAYITLAR: Pazartesı, Salı, Perşembe, Cuma saat 9.30 - 12 30 ve 16 30 - 19.30 Çarşamba gunlerı 9 30 - 12 30 arası ACI KAYBIMIZ Cemıyetımız uyesı, degerlı arkadaşımız basm şeref kartı, 1987 Burhan Felek Basın Hizmet Ödullen sahıbı SAMİH TtRYAKİOĞLU 8 Şubat 1995 Çarşamba gunu vefat etmıştır Samıh Tıryakıoğlu nun cenazesı 10 Şubat 1995 Cuma gunu, cuma namazını takıben Moda Camıı nden alınarak Sahrayı Cedıt Mezarlıgı'nda toprağa venlecektır Vefatı camıamızda buvuk uzuntu yaratan Samıh Tıryakıoğlu'na Tann dan mağfıret kederlı aılesıne ve üyelenmıze baş^ağlığı dılenz TÜRKİYE GAZETECtLER CEMtYETl Petrol Boru Hattı İçin Bir Yazı... Osmanh'nın son donemınde Surıye'de demıryolları, Fransız şırketlennın elındeydı, Almanlar da Bağdat Demır- yolu tasanmı ıçın Babıâlı'yı zorluyorlardı Ingıltere tehdıt edıyordu -Sakın ha' Batılısuperdevletler Osmanlıtopraklan uzennde demır- yolu kavgasınagınşmışlerdı Bağdat Demıryolu'nu Alman- lar kaptılar, ama, Bınncı Dunya Savaşı başladığında, Turk ordusu guneye ınerken Toroslar'ı yaya ya da atla geçmek zorunda kaldı Tunel açmak ıçın dağları delmek, o yıllarda çok zordu Savaşın o çetın koşullan ıçınde bıle Almanlar, bu zorluğu yendıler Turkler, Bağdat bozgunundan sonra gen donmek ıstedıklerınde demıryolunu tamamlanmış buldular, Toroslar ı, bu kez trenle aşarak Konya Ovası'na ındıler, Istanbul'a vardılar O donemde Bağdat Demıryolu'yla başımız goğe erecek sanıyorduk, daha ortalıkta Amenka yoktu, ama, Almanlar Ortadoğu polıtıkalarını Turk kamuoyuna Islamcılıkla bırlık- te sunuyorlardı Alman Kayzerı, Sunye'de şeytıler gıbı gı- yınerek Selahaddin Eyyubi'nın turbesıne çelenk koyuyor, 'mıllı şaınmız' Mehmet Akıf, durust bır kışılığe sahıp ol- masına karşın safıyetle şu 'manzume'y\ yazabılıyordu Değıl mı bır anasın sen, değıl mı Almansın9 O halde fıkr ıle vıcdana sahıp ınsansın, Bılır mısın kı senın Şark'a meyleden nazann Bınncı defa doğan fecndır zavallılann Mehmet Akıf'ın 'Sırat-ı Mustakım' dergısı, Almanya'nın doğuyu koruyup uygarlaştırmasını ıstıyordu Akıf yanıldığını sonradan anlayacaktır • Dunyada olan bıtenlen îutbol maçlanndakı coşkuyla ız- lemekte bıre bınz Hazar petrol boru hattı ıçın uluslararası çekışmeyı nasıl yorumluyoruz? Medyanın borazanlan her gun bır turlu otuyor kımı zaman bağırıyoruz - Petrolde zafer Ve ertesı gunu duş kınkhğı Alnımızın yazısını sankı Amenka yazıyor yalnız Ortado- ğu'yu ve Turkıye'yı değıl, butun ınsanlığı Amenka kurtara- cak, Turkıye'de demokrasıye karşı çıkanlan pataklayıp yo- la getırecek, Rusya'ya karşı Ankara'nın çıkarlarını koruyup petrol boru hattını Anadolu'dan geçırecek, Iskenderun Kor- fezı, Basra Korfezı'ne rahmet okutacak, başımız bırdenbı- re goğe erecek1 öylesıne kı "Turkıye'nın yıllık petrolge- reksınımı bedavaya gelecek" dıyenler bıle ortaya çıkmadı mı? Çalışmadan koşeyı donmeye alışmadık mı? Petrol boru hattını eşı bulunmaz bır kıyak gıbı karşılayıp duğun bayram etmek hevesı hukumetımızı, basındakılen sarmış- tır bunlar 'petrolzafen'n koltuklannı kooımak ıçın kullan- maya kalkışıyorlar • Içınde yaşadığımız olumsuzluklar, ınsanın ıçını karartıyor; ama, ben 21 'ıncı yuzyıla aydınlıkla gıreceğımıze ınanıyo- rum Turkıye '7923 Devnmı'y\e gırdığı yoldan sapamaz, çağdaş uygarlığa donuk yuzumuzu guldurecek atılımlan gerçekleştırecek durul guçlenmız azımsanamaz, yeter kı bu guçler toparlanıp bır araya gelerek orgutlenebılsınler Ancak bızı ne Alman kurtanr ne de Amerıkan, ne bır baş- ka dış guç Ne de petrol boru hattı Önce alın ten dokmeden çağdaşlaşmanın olanaksızlığı- nı toplumsal bır bılınce donuşturmelıyız Dunyanın petrol coğrafyasına bır bakın 1 Irak, Iran, Kuveyt, Suudı Arabıs- tan, Korfez Şeyhlıklen ne durumda? Meksıka'nın petrol gelırlerı Zapatısta'lan kurtardı mı? Isvıçre'nın petrolu mu var? Ya Fınlandıya'nın, Isveç'ın, Belçıka'nın, Hollanda'nın ve demokratık rejımlerle sosyal adaletı sağlamaya çalışan başka Batı ulkelerının dayandığı değerler nelerdır? • Ankara, elbette Asya petrolunun Anadolu'dan Batı'ya akıtılması ıçın elınden gelen her şeyı yapmalı 1 Başan, ul- kemıze buyuk yararlar sağlayacaktır, ama, bız her şeyden once bugun ıçınde yaşadığımız ruhsal çarpıklıktan ve man- tık sakathğından kurtulmalıyız Insanlığa bakışımızda buyuk bır kırlenmeyı yaşıyoruz, 'temız eller operasyonu' once bu alanda gereklı . TUM AYDINLARA Mıllı Eğıtım Bakanlığı, son aldığı kararta, Kuran kurslanna sağladığı olanakları daha da genışletmektedır Kuran kurslarının gıderek ortaokul dıploması verecek kurumlar halıne getırılmesı gayretlen guçlendınlmektedır Bu Turkıye Cumhunyetı'nın geleceğı açısından son derece tehlıkelıdır Çunku bu ve benzerı kararların varmak ıstedığı nokta, oğretım bırlığının ortadan kaldırılmasıdır Tum aydınlanmızı bu tehlıkelı duruma karşı tavır almaya çağınyoruz Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği Başkanı TÜTEN ARIĞ TÜRKİYE KIZOAY DERNEĞİ KARAKÖY ŞUBESİ/KONGRE Şubemız kongreM tuzuğumuzun ^2 ncı maddesi gereğınce 25 2 1995 cumartesı gunu saat 14 00 te L bkudar Selmanıpak Cad ÇeşmeSok No 33 tekı Sarav Otel vemek salonunda nısap temın edılemedığı takdırde 26 2 1995 pazar gunu aynı ver vc a\Tiı saatte >apılacaktır GtNDEM- 1 Kongremn açılışı \e yoklama 2 Kongre başkanlık dıvanının te- şekkulu ve savgı duruşu 3 1993 - 1994 vılı çalışma raporunun tetkık \eonayı 4 1995 yılı tahmını butyenm tetkık veonayı 5 Seçımıçm3 kııjüıko) tasmfhe>etı tavını 6 Tuzüğumüzün amır hukumlen uyann- ca 9 asıl 3 yedek uvenm Şube Kunüu olarak behrlenmesı ıçm seçım ya pılması \e yıne Genel Merkez Kongresıne şubemızı temsılen katılacak olan bır asıl bır vedek delegenın seçılmebi V ÖNETİM KURULU Ankara Üniversitesi Detişim Fakültesi Spikerlik ve Sunuculuk Kursu Kursiyerlere, dilımizdeki sözcükler, doğru okunuşlan, vurgulama, fonetik, diksiyon uygulamalan, artıkülasyon çahşmalan, çeşitli metmlerin okunması, vurgu ve tonlaması, sohbet, doğaçlama-konuşma ve röportaj teknikleri konusunda A.Ü. İLETİŞİMFAKÜLTESİ RADY0 STÜDYOLARJNDA TEORİK VE UYGULAMALI OLARAK KURS VERİLECEKTİR. DAHA FAZLA BİLGİ İCİN: ADRES A U Iletışım Fakultesı, Cebecı 06590 ANKARA TEL: 319 13 58 - 362 20 16 - FAX: 362 27 17
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle