28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10ŞUBAT1995CUMA • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 19 Antik keııti kamyoııla soydular • Baştarafı 1. Sayfada dın figürünün diz altından itiba- ren üst bölümü çalınmıştır. Her üç eserin tonlan bulan ağırlıklannı dikkate alan yerel güvenlik yetkilileri olay hakkın- da şu değerlendirmeyi yaptılar: "Bu ola>, bu işin hastası pro- fesyonel bir ekibin işi. Önceki yıl, geçen yıl Nysa'da ve aynı süreler- de buraya 65 km uzaİdıktaki Af- rodisyas'tada benzeriolaylar ya- şandı. Tüm olaylarda soygun ay- nı yöntemlerte gerçekleştirildi." Verel bır gazeteciye bilgi ve- ren Aydın Müze Kültür Müdü- rü Özden Karaca, "Bu ağırbgı kaidırmak için \inç gerekir. Bunlan taşunaya insan giicii yet- mez. Anlaşılan traktör ve kam- yon gibi araçlar,tiyatronuniçine kadar sokuidu" dedi. Kendileri ile konuştuğumuz Aydın güveniik yetkilileri, **so- ruşturma sürdüğü için tiyatro içindeid vinç ve kamyon tekeriek izlerinin ne tiir bir araca ve ara- eın kime ait olabilecegi hakkın- da bilgi veremeyeceklerini"' söy- Iediler. Aydın Valiliği'nden bir yetki- li ise, "Eski eser kaçakçılan, hü- kümetin ören yerterine ilgisizli- ğinden işi azıttılar. Eskiden ören yerieri dışındaki alanlarda metal dedektörlerle kaçak kazı yapar- lardı. Şinıdi. kaçakçılar işi sağla- ma bağlayıp arkeologlarca bi- limsel kazılarda bulunmuş hanr vedeğerli eserkeri, hem de tonlar- ca ağırlıktakileri götüriiyorlar. Bu işin asli sahibi olan Kültür Bakanlığı ise hâlâ malına sahip çıkmıyor 1 " dedi. Dut yemiş yetkililer Bakan ve Genel Miidür bugü- ne kadar başkalannın yaptıkla- n araştırma ya da ihbarlara da- yanarak kaçınlmış eserlerin ge- ri getirilmesi "başar»ı T> nda TV kameralan önünde övünürken, hernedense bu türolaylan bası- na duyurmada. fotoğraflan da- ğıtıp yardım istemede dut yemiş bülbül gibi davranıyor. Nysa antik kentinde Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Klasik Ar- keolojı Bölümü adına bilimsel kazı yapan Prof. Dr. Vedat İdil, "Kaçakçüann Nysa'ya dadan- dıkJan biiiniyordu. Beklenen bir sonuçtu" demekle ve "üzüntü- lerini" bildirmekle yetindi. Olayın üst üste üç yıldır yine- lenmesi, Cumhuriyet'te Eylül 1990"da yayımlanan "Antika Talanı" dizisinde "Yakında an- tik tivatrolann da yurtdışına ka- çınldıgını duyarsanız şaşırmayı- mz" başlıgını doğruluyor. Tiyat- ronun taksit taksit kaçınlmasına başlandığı anlaşılıyor. Geçen yılki olayda Nysa'dan eser kaçırmaya çalışan Necdet Yıldınm, Asım Uçariı, Ömer Oztürk ve Vıldınm Gencel jan- darmaca yakalanmışlardı. An- cak. "kumtaşıtma'* gerekçesiy- le aracını kiraladıklan Gencel serbest bırakılmış, ötekiler tu- tuklanmıştı. tiginç iddialar Bu arada bu üç sanık. şu il- ginç iddialan ortaya atmışlardı: 1. Çaldıklan eserleri Istan- bul'da ünlü bir koleksiyoncu işa- damı ile son aylarda uluslarara- sı antika piyasasında adını du- )Tiran bir kadın koleksiyoncuya satmışlardı. 2. Bu konuda kendilerine ara- cıhğı. Sökeli ünlü eski eser ka- çakçısı ve "Saatçı" diye tanınan Latif Işıklı ile Izmir'de bir ban- kada çalışan Yaşar Çeçen yap- maktaydılar. Yerel güvenlik yet- kililerinin her iki sanıgı bulama- malan üzerine haklannda gıya- bi tutuklama karan çıkanlmıştı. Buna karşın 5 yıl önceki birbaş- ka gıyabi tutuklama karan sıra- sında Işıklı ile Söke'deki evinde konuşmuştum.Geçen yılki olay- larüzerine yerel birişadamı olan Ismail Özbayram, yetkililere bir ihbarda bulunarak sanıklann, "hırsızlarla rüccann koruyucu tannsı Hermesr 'i kaçırmaya ça- lıştıklannı bildirmişti. Yapılan araştırmada Her- mes'ten başka Nysa'ya yaklaşık 40 km uzaklıktaki Afrodis- yas'tan kaçınlmak üzere çalınıp saklanan, kartal ve üzüm sal- kımları ile bezenmiş bir lahtin kabartmalan da bulunmuştu. Sanığm suçlaması Sanıklardan Necdet Yıldınm, ifadesinde "Müzelere götürdü- ğüm eseriere verilmesi gereken yasal ikramiyeleri genel müdür- İük zamanında ve tam ödeme- yip bana borç takılınca, ben de bu >ola başvurdum. Şimdiye ka- dar 900 eserin yurtdışına kaçırü- masında rol oynadım"* demişti. Öte yandan, Afrodisyas'tan da aynı yöntemlerle ve bilimsel arkeolojik kazılarda bulunmuş (bilinen) iki eser daha çalınmış- tı. "Kıvircık saçh erkek" kabart- ması ve "genç erkek başı" adlı bu iki parça eseri, Afrodisyas Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. R. Smith, New York'ta Türki- ye'nin ünlü eski eser kaçakcıla- nndan Selim Dere'nin sahibi ol- duğu Fortuna adlı galeride göre- rek Türk hükümetine ve Ameri- kan eyaletlerarası polisi FBI'ya bildirmişti. Nevv York'taki Türk Başkon- soloslugu'nun Türk hükümeti- nin davalanna bakan avukatlık firmasının aracılığı ile devreye soktuğu FB!, bu galeriyi değişik zamanlarda basarak her iki ese- re el koymuştu. Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürii New York'a giderek. "kıvırcık saçlı erkek" kabart- mayı geri getiımiş, Prof. Smith'in başansı kendisine mal edilmişti. tkinci olayda, Kültür Bakanı ve Genel Müdür bu kez birlikte Nevv York'a gitmiş, bu kez "gençerkek başı"nı ellerine ala- rak Nevv York'ta basın toplantı- sı düzenlemişlerdi. Avukat faturalan ile birlikte Nevv York seferlerinin uçak bi- letleri ve yolluklanna yapılan ödemeler ile Nysa kentinde şun- laryapılabilirdi: I. Dörtbaşı mamur bir arke- olojik kazı, 2. Buluntulann ko- runacağı birdepo yapılabilir, 3. Oç vardiya görevde bulunacak bekçi kadrosunun bir yıllık ay- lığı karşılanabilirdi. NYSA Aydın'a 32 km uzaklık- taki Sultanhisar ilçesinde bulunan Nysa kenti, antik Karya'nın önemli merkez- lerinden biridir. Athymbra adlı eski bir yerleşmenın üzenne Suriye Kralı 1. Antiochos IÖ 3. yy'da bu kenti kurdu. Ro- ma döneminde önemli bir kültür merkezi oldu. Ünlü coğrafyacı ve gez- gin Amasyalı Strabon bu kentte eğitim görmüş. pek çok ünlü filozof yetişmiş ve bunlar Roma'da impa- rator çocuklanna öğret- menlik yapmışlardır. Günümüze kentte kalan önemli kalıntılardan biri - Efes'teki Celsus kitaplığın- dan sonra en iyi korunmuş- kitaphğıdır. İS 25-50 yılla- n arasında yapılmış Nysa tiyatrosunun sahne kabart- malannda şarap tannsı Diyonisos'un öyküleri an- latılır. İS 193-211 yıllanna ait bu kabartmalar birkaç yıldır eski eser kaçakçıla- nnca çahnmaktadır. G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada satırla mı? Satır, sabn yenmiş görünüyor. Hikmet Çetin'in damatlığında anlaşıldı, ama hangi eve götürüle- ceği belli değil. Her iki taraf da Çe- tin'i "iç güveysi" olarak kendi evine götürmek istiyor. Tartışmalar alevlendikçe, Çetin arada bir horozlanıyor: "Ikisi de benim evim. Sonucu benim tercihim belirler. Yoksa ca- yanm haaa." Hazır uyumlu damat bulmuşken, her iki taraf da hemen Çetin'i ziya- ret edip yatıştırıyor, ama görünen o ki, taraflar 28 ocaktan dersini alma- mış.Ben aynı görüşte değildim, ama kamuoyu, 28 ocak rezaletin- den sonra taraflann "hizaya" geldi- ği görüşüne varmış ve sormuştu: "Bu anlaşmayı 28 ocaktan önce niye yapmadınız?" Halbuki ortada anlaşma falan yok. Durumu kurtarma var. Bu du- rum Baykal ve Karayalçın'ın ortak basın toplantısında ortaya çıkmıştı. Karayalçın, "Birleşilecek partinin çatısını sonra belirteyeceğiz" der- ken Baykal, "CHP çatısı altında birleşilecek" demişti. Sonra Atatürk Spor Salonu'ndaki delege^erine açık açık söylemişti: "Çatı CHP'dir. Bunun başka bir seçeneği yoktur. Ben de iddiamı erteliyorum." Bunun Türkçesi şuydu: "Murat, mindere gelmedi. Şimdi- lik ikimiz de çekilmiş gibi yapaca- Çatıda Son Tango... ğız. Birleşmenin ardından yapıla- cak kurultayda adayım." Çatı tartışmasının çıkacağı daha o gün belliydi. Geçen hafta, Çe- tin'in temasları ve teknik değerlen- dirmelerle geçti. Çatı konusu sanki ikinci plandaymış gibi göründü. Ama Baykal, önceki günkü basın toplantısında aynen şu tümceleri kullandı: "Bütünleşme CHP sıyasal çatısı altında olmalıdır, olacaktır... CHP dışında bir çatı düşünmemiz kesin- likle söz konusu olamaz... CHP'nin sosyal demokratlann kararıyla 18 şubatta kapatılacağını düşünmek, siyasi partileri kapatan kişilerin doğru yaptığını 14 yıl sonra sosyal demokratlann onaylaması demek- tir..." Baykal bu tümcelerle "Tavrım ke- sin, hayır diyenikesin" diyor. Karayalçın'ın çevresindekiler ise Anadolu'da, "Partine sahip çık" propagandası yapıyor. İki parti hem birleşmeye karar veriyor hem de şu anda bulunduk- ları çatının en iyisi olduğunu iddia ediyor. Yine, kanlı-bıçaklı bir düğün ha- zırlığı. Şu aşamada görünen o ki, işi yi- ne salonlara bırakıp 60 milyona re- zil olmaya hazırlanıyorlar Sağduyu, geleneksel çatının ko- runmasını ve CHP tabelasını göste- riyor. ama Baykal insanda duygu bırakmıyor ki. Acaba, kamuoyu önünde ortamı germenin, "Olacak- tır, olmalıdır, başka seçenek yoktur, düşünülemez..." gibi köşeli sözlerın gereği var mı? Karayalçın'la önceki gün, tele- fonda, Avrupa Birliği'nden Kıbrıs'a, özelleştirmeden Hak-iş'e kadar pekçok konuyu konuşurken, finali solda birlik gelişmeleriyle yapalım dedik. Tam bu konuyla ilgili sorumu sormaya başlamışken, Karayalçın araya girdi: - Mustafa Bey, affedersiniz, yanlış da değerlendirmeyin, Sayın Başbakan anyor. Ben de "Tabii, yanlış değerlen- dirmem, sadece durumu aktannm" dedim. Işte aktarıyorum, Karayal- çın'a bu soruyu sorarken araya Tansu Hanım girdi. Kapışma kesin Her iki taraf birbirine öylesine gü- vensiz, öylesine perde arkası he- saplar içinde ki... Daha kötü olanı, bunun aşılabileceği konusunda da umut verici gelişmeler yok. Yine hesaplaşmayfa sonuçlana- cak bir yola girilmiş görünüyor. Bu hesaplaşma 18 şubatta olmasa bi- le hemen ertesinde olacak. Eğer yanılırsak, 18 şubatta kazasız-bela- sız birleşme olursa Baykal ve Kara- yalçın cephesi hemen olağanüstü kurultayın zeminini hazırlayacak. Ortaya hemen bir minder konacak. Çetin'in bu mindere güreşçi olarak gelmesi güç. Çünkü delege tabanı yok. Bugüne kadar "dengeye" ve "uyuma" oynayan Çetin, tırmanır- ken genellikle kontenjan merdiven- lerini kullanıyor. Bu merdivenler başkaları tarafından sarkıtıldığı ve "öze/"lik taşıdığı için tırmanmak güç ofmuyor. Artık kamuoyunun verdiği süre bitti, iki parti uzatmaları oynuyor. Ama tavırlar, süre sonsuzmuş kay- gısızlığında. Son tango için seçilen yer ise ol- dukça tehlikeli. Çatıda tango yap- mak çok zordur. Tangonun seyri zevkli, ama figürieri zor. Kiremitler- den biri kırılır ya da kayar, biri diğerini tutamaz, güüüm... Pek çok kişi biliyor ki, sosyal demokrasi bu değil, solda birlik böyle olmaz. Genel bir toplumsal yasa vardır, her şeyin kötü gittiği bir ortamda, "Bundan daha kötüsü olamaz" denir, ama daha kötüsü olur. Biz de 28 ocaktan daha kötüsü olamaz diyorduk, korkarım yaşatacaklar. Her şeye karşın karamsar ol- mamak gerekiyor. Sahnedekilerden ibaret olmayan solun yeniden umut olacağı günler uzak degil. Yazıyı La Fontame ile nok- talayalım: "Sabır, biraz da zaman Güçten, öfkeden daha yaman..." ^ aclil düzene gitti• Baştarafı 1. Sayfada revini yaptığı belirlendi. Hak-lş'in çeşitli belgelerinde de, çoğunlukla "işyeri ortakb- ğı" ilkesinin gündeme getirildi- ği dikkat çekiyor. Örneğin; Hak- lş'in ilk ana tüzüğünde "Gaye" maddesinin şöyle düzenlendiği görülüyor: "Hak-fş, manevi de- ğertere saygıvı, hak ve hukuk ka- ideierine bağhhğı temin. işçi-işve- ren kardeşiiğini kurmak suretiv- k iş banşını tesis; mevcut nüfu- sun kardeşligine dayalu büviik Türkiye'yi kurmak^ adil ücret sistemini getirip alın terini de- ğeıiendirmek; vaygın ve süratii sanayileşme caİışmalanyla bir- likte işyeri ortaklığına imkân vermek için hertürlü ga>Teti sarf etmeye ana gaye ittihaz ctmiştir." Hak-tş'in. son dönemde 6. Genel Kurulu'na sunulan çalış- ma raporunda ise. "sistemlerin evrimi" başlığı altında yer alan "pivasa dönemi"nin "mal mü- badelesi devri" ve "emek mü- badelesi devri" olarak ikiye ay- nldıgı gözleniyor. Emek mü- badelesinin ilk evresinin "işçi- lik merhalesi". son evresinin de "ortaklık merhatesi" olduğu be- lirtilen raporda, ortaklık merha- lesine ilişkin şu görüşlere yer \eriliyor: "Bu merhalede, iktisadi ve si- yasi teşkilatlanma, hakkı üstün tutan barışı diinva görüşüne gö- regerçekleştirilecek vesivasal ik- tidar. herhangi bir sınıfın \e bir grubun denetimi ve kontrolü al- tında olmayacaktır. Siyasal ikti- dar, hakkı hâkim kılmav a vetop- lumu oluşturan sınıfiar arasında menfaat paralelliğini tesis etme- ye çalışacaktır. Bu merhalede, is- çi ve sermayedar arasında çatış- ma olmayacaktır. Bu merhalede sermayedarla emekçi, işyerini ortaklaşa idare edecekler ve elde edilen hasılayı külfete katlanma derecesine göre pavlaşacaklar- dır. İşletmeler, ortaklıklar şek- linde teşkilatlandırılacak ve üre- tinı faalivetlerinin duzenJenme- sinde işciler aktif rol alacaklar- du-." Aynı genel kurul raporun- da. "İslam dünya görüşü" savu- nularak şöyle deniyor: "Toplumu oluşturan bireyler, 'Mustafa KemaFi de yargılayın9 I Baştarafı 1. Sayfada ğı'nda ifade verdi. Yazısınuı Güneydoğu'da ölüm- lere yol açan savaşın durması amacını güttüğünü belirten Yaşar Kemal, "Bununla Türkiye'de ya- şavanlann alınlanndaki kara lc- ke>i silmeye ve ülkenin 21. vüzvı- la onuria girmesini sağlamaya ça- Itşdğım" söyledi. Ifadesine, Mustafa Kemal Ata- türk'ün "Kûrtlere muhtariyet ve- rüecektir" sözlerıyle başladığını kaydeden Yaşar Kemal. savcıya. hakkmda dava açılacaksa Musta- fa Kemal Atatürk'ün de yargılan- ması gerekeceğini hatırlattıgını belırtti. "Düşünce suçu"na karşı olan aydınlar, sanatçılar ve gazeteciler, dün sabah erken saatlerden itiba- ren Yaşar Kemal ve Erdal Öz'ün ifade vereceğı Istanbul DGM bı- nasının önünde toplandılar. Ya- yımlandıgı gün toplatılan kitapta yazılan bulunan Faik Ba>sal. ,4rif Damar. Leyta Erbil. Alpav Kaba- calı, Şükran Kurdakul. Zülfiı Li- \aneli. Adnan Özyalçıner, Orhan Pamuk ve Sennur Sezer dışında Kemal ve Öz'e destek amacıyla Ahmet Kahraman. Sunay Akın. Tan Oral, Ferhat Tunç, Lak Man- sur, Yusuf Kurçenli. Anl Ant, Hü- seyin Ergün. Şanar Yurdatapan. Necati Güngör, Orhan Aydın, IN'i- lüfer Göle. Hüsc\in Baş, Asaf Sa- vaş Akat, Arif Keskiner, AOf Yü- mazve DenizTürkali. TYS Genel Başkanı Ataol Behramoğlu ile DİSK Genel Sekreterı Mehmet Ata>? da DGM önündeydi. Çok sa- yıda yerli ve yabancı gazeteci ile vatandaşın da bulunduğu DGM önünde HADEP Genel Başkan Yardımcısı Kemal Bilgetile Istan- bul 11 Başkanı Kemal Parlak dı- şında başka siyasi partilerden temsilcilerin gelmemesi ise dik- kat çekti. Fransız Radyo Televizyonu Filarmoni Orkestrası üyesi Setrak, Paris Komünü su-asında bestelenen 'Ki- raz Vlevsimi' adlı parçavı kemanla çalarak Yaşar Kemal ve Erdal Öz'e destek oMuğunu açıkiadı. Erdal Öz. saat 10.20"de geldigı DGM girişinde yaptığı açıklama- da, Türkiye'deki aydınlann artık seslerini çıkarmalan vebırbirlen- nı korurnalan gerektiğine dikkat çekti. Ülkeyi sevdiklerini kayde- den Erdal Öz. "Bu sevgimizdn önüne engel koyanlan aşmak için buradayız zaten" dedi. Saat 10.40'tâ avukatlan Enver Nal- bant, Didem Konaş \ e Erkan Pek- mezci ile birlikte DGM'ye gelen Yaşar Kemal, burada bulunanlar- ca alkışlandı. Büyük bir izdiham içinde DGM binasına giren Yaşar Kemal'e çok sayıda avukat eşlik etti. Yaşar Kemal ve Erdal Öz. yaklaşık bir saat DGM savcısı Uğur Saldoğan'a ifade verdiler. Kemal ve Öz'ün ifadeleri sü- rerken, Şanar Yurdatapan, yaptığı açıklamada. 'düşünce suçu'na karşı olanlan. bu suça karşı müca- dele etmeye çağırdı. Daha sonra Kemal ve Öz'ün ifade \ermeleri- ne neden olan metin. 'düşünce su- çu'na karşı olanlann imzalayarak Yaşar Kemal'in 'suçuna' katılma- lan ıçın DGM bahçesinde bulu- nanlara dağitıldı. Yaşar Kemal ve Erdal Öz. ifade verdikten sonra dışanya çıktıklannda yine alkış- landılar. Yaşar Kemal, gazetecile- rin bekledigı açıklamasına, **L1- kelerin türkülerini yaratanlar, ka- nunlannı yapanJardan daha güç- lüdür" sözlenyle başladı. Mal kaçırıyorlar BAYEVDIRLIK VE İSKÂN BAKANUĞIYAPIİŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN PROJE YARIŞMASI Tekirdağ25û Yataklı Devlet Hastanesi Mimari Proielerinin el- de edilmesi işi Bayındırlak ve Iskan Bakanlıgı Yapı Işleri Genel Müdürlüğü tarafından serbest, ulusal ve tek kademeli olarak ya- rışmaya çıkanlmıştır. Bu yanşmaya Türk Mühendis ve Mimar Odalan Birligi üyele- ri katılabilir. YARIŞMAJÜRİSİ: DAN1ŞMAN JÜRİ ÜYELERI: Hüseyin Cindemir: Bayındırlık ve lskan Bakanlıgı Yapı Işleri Genel Müdürü Bülent Konuk: Bayındırlık ve tskan Bakanlıgı Yapı Işleri Ge- nel Müdürlüğü Tesisat Dairesi Başkanlıgı (Mak. Müh.) Dr. Tevfik Akıncıoglu: Saglık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Ge- nel Müdürü Dr. Hasan Yıldınm: Ankara Hastanesi Başhekimi Güney Çakırer: Saglık Bakanlıgı A.PK. Kurulu Başkan Yar- dımcısı Necla Bozkurt: Saglık Bakanlıgı A.P.K. Kurulu Proje Dairesi Şube Müdürü AdiJüriÜyeieri: Gülçin Özden: Y. Mimar Neşet Arolat: Y. Müh. Mimar Sezar Aygen: Y. Müh. Mimar Yılmaz Uğurlu: Y. Müh. Mimar Hasan Alkım: Inş. Y. Müh. Yedek Jüri Üyeieri: N. Kurtuluş Konur: Mimar Onur Bezirci: Mimar Firuzan Kanaltı: Inş. Müh. Raportörier: Selma Kahraman: Mimar Nurperi llhan: Mimar Günay Helvacıoglu: Mimar Aşağıdaki ödüller 1994 yılı projeye esas bırim maliyetleri esas alınarak hesaplanmıştır. Ödemeler. 1995 vılı projeye esas bırim maliyetleri kesinleştikten sonra yeniden hesaplanarak aradaki fark ödül ve mansiyon miktarlanna ilave edilerek yapılacaktır. Ödüller: ' l.ÖdüleNet: 350.0O0.OO0.-TL. 2. Ödüle Net: 300.000.000.- TL. 3. Ödüle Net: 250.000.000.- TL. 5 adet mansiyon her birine net: 165.000.000.- TL Jüri emrinde satınalma için toplam net: 140.000.000- TL bu- lunmaktadır. Proje teslim tarihi: 5 Haziran 1995 Pazartesi günüdür. Yanşma şartnamesi ve eklenni almak için şahsen veya posta ile T.C. Ziraat Bankası Ankara Bireyse! Bankacılık ' Bakaniıklar - Ankara Şubesi'ndeki Yapı Işleri Genel Müdürlüğü Merkez Dön- er Sermaye Işletme Müdürlügü'nün 30401'25098'7 No'lu hesabına 1.000.000- TL. yatınîdığını gösteren yanşmanın ve yarışmacının adını ihtiva eden makbuz asli ile Bayındırlık ve ls- kan Bakanlıgı Yapı Işlen Genel Müdürlüğü Mıman Proje Daıre- si Başkanlıgı Yanşma Raportörlüğü'ne müracaat edilecektir. Basın: 5673 Istanbul Haber Servisi - Pet- rol -Iş Şendıkası Genel Başkanı Adnan Ozcan, Petlas'ın 1994 yı- lında açıklanan rakamlann altın- da fiyatla satılmaya çalışıldıgını belırterek. "Hükümetyetkisitar- tışmalıykcn yangından mal kaçı- nyor gibi özelleştirme sürecini iş- letiyor" dedi. Petrol-lş Sendikası Genel Baş- kanı Özcan, Ocak 1995 yılında 30 trilyona mal olan Petlas'ın Özel- leştirme Yüksek Kurulu tarafın- dan tranlı şirket Nadir Impeks'e 2 trilyon 675 milyar liraya satılma- ya çalışıldıgını söyledi. Kamuoyu, Et Balık Kuru- mu'nun Hak-iş'e satılması ile ug- raştınlırken, Petlas'ın satış kara- rının cıkanlması. Erdemir ve di- ğer KIT'ler için ise satış kararla- rının alınmasının raslantı olmadı- ğına dikkat çeken Özcan, "Hü- kümetgündem saptıraraközel- leştimeyi oldu bittiye getirmek- tedir" dedi. Komisyona aldırmadılar Petlas ıçın. aralannda Petrol-lş uzmanlan ve Başbakanlık resmı yetkililerinin de bulunduğu bir komisyon tarafından rapor hazır- landığını anımsatan Özcan, hükü- metın kendi oluşturduğu komis- yon raporunu bıle dikkate alma- dığını söyledi. Özcan. ilgılı komısyonun ha- zırladıgı rapora göre, Petlas'ın 1993 yılı sonu ıtibanyla 13 trilyon lira. Ocak 1995 ıtibanyla ise 30 trilyon liraya mal olduğunu kay- dederek şunları söyledi: "30 trilyon liraya mal olan, ye- niden kurulması için 250 milyon dolar gereken ve 750 bin dolar gi- bi az bir para ile teknolojisi önem- faaliyet gösterdikleri alanlarda kân paylaştıklan gibi zaran da, nimeti pavlaştıklan gibi külfeti de pav laşırlar. Hakkı üstün tutan barışçı dünya görüşüne göre, sosyal hayarta en güçlü olan, haklı olandır. Haklı olan, iktisa- di bakımdan güçsüz de olsa, dev- let hakluıın yanında olduğu için haklı olan güçlüdür. Haksız oiân, iktisadi ve siyasi bakımdan güç- lü olsa da.devlet karşısında oldu- ğu için güçsüzdür. Bu dünya gö- rüşüne, bans veya fslam dünya görüşü denilmektedir." Güneydoğu'daki savaşın dur- masıiçin herkesin elinden geleni yapması gerektığinı dile getiren Yaşar Kemal. bunun ülkenin onu- runu kurtarmakla eşanlamlı oldu- ğuna dikkat çekerek "Türki>e'nin yurtseverlerine, demokratlanna, işçilerine. köylülerine sesleniyo- rum: Tarihin bu en kara lekesüıi auumızdan sileüm" dedi. Yaşar Kemal, açıklamasmdan sonra sorulan suçlamanın neden yapıldığı sorusuna. "Irkçıhk vebö- lücülükten' diyerek şu yanıtı ver- di: "Ben 50 senedir hep ırkçılık alev hineyazanm. Irkçıhğın lehine tek satır bulursanız. en ağır ceza- ya şimdiden razıvım. Ben 'ırkçılık, ınsanoğlunun kanseridır' diyo- rum. tkinci suçlama, bölücülük. Biz ülkcnıizi bÖldürmeniek için her şeyi yapmava hazınz. Asıl bu savaş bölücülüğe götürür ülkemi- a. Ben onun için durdurmak isti- yorum bu savaşı. Bir de öiümler dursun diye. analann ağıdan, aşıklann türküleri dursun diye, 21. vüzyüa ülkem onuıiu girsin di- ye ben bu savaşı veriyorum. Sonu- na kadar da vereceğim.*' li ölçüde gelişecek olan Pedas'ın 2 trilyon 675 milyar liraya saülma- SL bırakalım diğer tarüşmalan, ö- cari açıdan dalıi şüpheler ile dolu- dur. Kaldı ki avnı şirketin 1994 ba- hannda Pedas'a 3.5 trilyon gibi dahayüksek birteklifverdiği acık- lanmışrı. Bu demektir ki Pedas ge- çen bir yıl içinde ucuzlablnuşür.' 1 Petlas'ın özelleştirilmesinin ne Petlas işçilerinin ne Kırşehir hal- kınm ne de ülkenin çıkarlanna uy- gun olduğunu, aksme tüm enge)- lemelere rağmen avakta kalmayı başarabilmiş bir KİT'in yok edil- mesi anlamına geldiğini söyledi. Bu arada Petrol-lş Sendikası Petlas işyeri temsilcisi Savaş Ek- mekçioğlu. Petlas'tan istifa etti. Ekmekçioğlu'nun Petlas'ın satı- şma tepkı gösterek istifa ettiği ög- renildi. Atîna'dan koşullu veto • Baştarafı 1. Sayfada Venizelos, aynca Türkiye'nin gümrük birhgi üyesi olması duru- munda, AB'nın Türkiye'ye öde- mesi gereken tazminatın kısılma- sı ve AvTupa'da Türk tekstil ürün- lerine karşın Yunan tekstil ürün- lerinin garantı altına ahnması şartlannı da öne sürdü. Başbakan Yardımcısı ve Dışiş- leri Bakanı Murat Karayalçın. Yunanistan'ın vetosunu kaldır- mayacağma ilişkin açıklamasının kendisine de ulaştığını belirterek. "Biz birliğin kararını mubatap alırız, tek tek ülkelerin degjP de- di. Dışışleri Bakanlıgı Sözcüsü FerhatAtaman da, 6 martta yapı- lacak Ortaklık Konseyi'nde güm- rük birligine ilişkin kararın ahn- ması için gösterilen tüm çabalara karşın, dün Yunanistan'ın vetosu- nu sürdürdüğünün anlaşıldığını belirterek. şöyle konuştu: "Türki- ye gümrük birliği konusunda ken- disine düşen vükümlülüğü yerine gerirmiş. gümrük biriiği ile ilgili gerekli tüm tedbirleri almışOr. Bu- na karşıük. AB19 Aralık 1994 ta- rihinde vapılmış olan Ortaklık Konseyi'nin de açıkça göstermiş olduğu sekilde bir ülkenin çekin- celeri nedeniyie kendisine düşen vükümlülüğü yerine getiremez durumda kalmışnr." Tepİdler Yunanistan'ın. gümrük birliği anlaşmasını koşullu kabul edece- ğıni açıklaması. Brüksel'demem- nunıyetsızlık yarattı. AFP'nin komiteye yakın kay- nakJardan aldığı bilgiye göre 14 AB üyesi ülkenin temsilcileri. Türkiye ile pazartesi günü elde edilen uzlaşmanın tehlikeye atıl- maması gerektiği görüşünü sa- vundular. Aynı ka>Tiakiar, Daimi Temsilciler Komitesi'nin Türki- ye ile, gümrük birliği konusunda bugün özel bir toplantı yapması- nın beklendiğini belirttiler. Aynı konunun 15'lerin dışişleri bakan- lannın 15 şubatta yapacaklan top- lantıda da gündeme gelebileceği kaydedildi. Almanya Dışişleri Bakanı Kla- us Kinkel de. AB üyelerinin Ati- na'ya sağlamış olduklan büyük imtiyazlar gözönünde bulundu- rulduğunda. Yunanistan'ın olum- suz tutumunu sürdürmesini "akıl almaz" olduğunu savundu. OLAYLARIN ARDENDAKİ GERÇEK I Baştarafı 1. Sayfada letvekillerinin desteğiyle gö- reve getirilmiştir. Bugün 'şeriatçı' basın 'kız öğrencilere bekâret kontro- lünü' desteklerken aynen şöyle diyor: "Çok yerinde ve 'ana- ne'lerimize uygun bir uygu- lama..." 'Milli Eğitim Bakanlıgı ödül ve Disiplin Yönetmeli- ği'eğ\t\m sistemimizin çağdı- şı olduğunu gösteren bir belgedir. Öğrenim gençliğin- de 'iffetli-iffetsiz' ayrımı yap- mak isteyenler, öğretmenleri de gardiyan kimliğinde gö- rüyorlar. Milli Eğitim Bakanı Nevzat Ayaz, sanırız 'ödül ve Disip- lin Yönetmeliği'ni yeniden gözden geçirip yeni düzen- lemeler getirecektir. Zaten çağdaş olmantn da gereği budur... Bu konuda 'tabip odala- r/'nın üzerinde durdukları aşağıdaki noktalar da göz ardı edilmemelidir: "Türk Tabipleri Birliği tara- fından yapılan sayısız açıkla- mada, bir saldın veya yakın- ma olmadan kişinin isteği dışında bekâret muayenesi yapan nekimlerin tabip oda- lan tarafından sonjşturulma- sı ve cezalandınlması isten- mektedir. Bir hekimin bile kişinin rızası olmadan her- hangi bir muayene yapama- yacağı bilinirken, hiçbir yasa ya da ahlak kuralına bağlı olmayacak şekilde okul mü- dürünün böyle bir istemde bulunabileceğinin açıklan- ması, ülkemiz için bir talih- sizlik, uluslararası platform- da da bir 'yüz karası'd/r " ••• Uğur Dündar basın toplantısı yaptı: Eıı^iıı Civan'ın not defteri postayla geldi İstanbul Haber Servisi -Eski Emlak Bankası Genel Müdürü En- gin Civan'ın not defterirun fotoko- pisinden sonra orijinali ortaya çık- tı. Deftenn fotokopilerinde yer alan şifreli hesaplan Arena progra- mında yayımlayan Lğur Dündar, dün kendisine gönderilen not def- terinin orijinalini de savcılığa ve- receğini bildirdi. Hürriyet Tesisleri'nde bır basın toplantısı düzenleyerek not defte- rini gazetecılere gösteren Uğur Dündar, "defterin kendisine pos- tayla gönderildiğini'soyledı. Def- terin Engin Civan'a ait olup olma- dıgını belirlemek için yazı karak- terinı grafıkoloklara incelettirdiği- ni belirten Dündar, defterde aynca Civan ailesıne ait banka hesap nu- maralarının da yer aldıgını ifade etti. Dündar'ın verdiği bilgilere göre defterde Civan"ın kardeşı ErginCi- van'ın Amenka'da birbankada bu- lunan hesabı ve telefon numarası da yer alıyor. Söz konusu telefon numarasını arayarak hesabı doğru- ladıklarını söyleyen Dündar. Ci- van'ın servet dökümünün ve eşi Mişel. oğullan Eren ile Erol adına açılmış hesap numaralarının da defterde yer aldıgını bildirdi. Dündar, Antalya'ya Yavuz diye bir kişi tarafından 350-400 bin marklık bir paranın gönderildiğini belirterek Civan'ın kardeşinin An- talya'da Falez Keçiboynuzu Fabri- kası'nın bulunduğunu anımsattı. Defterde aynca "Beylik" diye ya- zılan şifrenin ise "Beylikdüzü Ko- operatifl" oiabileceği belirtildi. Defterde 2 milyarlık bir Hazıne bo- nosunun paylaşımımn ve bazı kişi- lere nakit paralar ödendiğine dair bilgiler de bulunduğunu açıklayan Dündar, bu paylaşım sırasında ba- zı simgelerin kullanıldığım, en çok kullanılan simgelerin ise " J " ve "R" harfleri olduğunu ifade etti. Dündar. "Bu harfler ilk olarak ak- lımıza Dallas dizisinde, Larry Hag- man'ın canlandırdıgı JR'ı getirdL Dolayısıyla bu harflerle kötü bir ki- şinin belirüldiğini düşündük. Daha sonra küçük bevefendi anlamına gelen junior oiabileceği de aklımı- za geldL Ancak, biz daha fazla yo- rum yapamayız" dedi. Defterle birlikte bazı belgelerin de kendisine gönderildiğini ifade eden Dündar, bu belgelerden biri- sinin Eksan ile Meska arasındaki özel bir sözleşmenin orijinal met- ni olduğunu, diğer bir belgenin ise eski SSK Genel Müdürü Okan Ta- pan'la Engin Civan arasında bir villanın hisse devir sözleşmesi ol- duğunu açıkiadı. YİTİK tstanbul Emniyet Müdürlü- ğü'nden aldığım pasaportumu, Beden Terbiyesi serbest giriş kartımı, nüfus cüzdanımı ve sü- rücü belgemi kaybettim. Hükümsüzdür. METİN KURT
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle