Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10ŞUBAT1995CUMA • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI 19
Antik keııti
kamyoııla
soydular
• Baştarafı 1. Sayfada
dın figürünün diz altından itiba-
ren üst bölümü çalınmıştır.
Her üç eserin tonlan bulan
ağırlıklannı dikkate alan yerel
güvenlik yetkilileri olay hakkın-
da şu değerlendirmeyi yaptılar:
"Bu ola>, bu işin hastası pro-
fesyonel bir ekibin işi. Önceki yıl,
geçen yıl Nysa'da ve aynı süreler-
de buraya 65 km uzaİdıktaki Af-
rodisyas'tada benzeriolaylar ya-
şandı. Tüm olaylarda soygun ay-
nı yöntemlerte gerçekleştirildi."
Verel bır gazeteciye bilgi ve-
ren Aydın Müze Kültür Müdü-
rü Özden Karaca, "Bu ağırbgı
kaidırmak için \inç gerekir.
Bunlan taşunaya insan giicii yet-
mez. Anlaşılan traktör ve kam-
yon gibi araçlar,tiyatronuniçine
kadar sokuidu" dedi.
Kendileri ile konuştuğumuz
Aydın güveniik yetkilileri, **so-
ruşturma sürdüğü için tiyatro
içindeid vinç ve kamyon tekeriek
izlerinin ne tiir bir araca ve ara-
eın kime ait olabilecegi hakkın-
da bilgi veremeyeceklerini"' söy-
Iediler.
Aydın Valiliği'nden bir yetki-
li ise, "Eski eser kaçakçılan, hü-
kümetin ören yerterine ilgisizli-
ğinden işi azıttılar. Eskiden ören
yerieri dışındaki alanlarda metal
dedektörlerle kaçak kazı yapar-
lardı. Şinıdi. kaçakçılar işi sağla-
ma bağlayıp arkeologlarca bi-
limsel kazılarda bulunmuş hanr
vedeğerli eserkeri, hem de tonlar-
ca ağırlıktakileri götüriiyorlar.
Bu işin asli sahibi olan Kültür
Bakanlığı ise hâlâ malına sahip
çıkmıyor
1
" dedi.
Dut yemiş yetkililer
Bakan ve Genel Miidür bugü-
ne kadar başkalannın yaptıkla-
n araştırma ya da ihbarlara da-
yanarak kaçınlmış eserlerin ge-
ri getirilmesi "başar»ı
T>
nda TV
kameralan önünde övünürken,
hernedense bu türolaylan bası-
na duyurmada. fotoğraflan da-
ğıtıp yardım istemede dut yemiş
bülbül gibi davranıyor.
Nysa antik kentinde Dil Tarih
Coğrafya Fakültesi Klasik Ar-
keolojı Bölümü adına bilimsel
kazı yapan Prof. Dr. Vedat İdil,
"Kaçakçüann Nysa'ya dadan-
dıkJan biiiniyordu. Beklenen bir
sonuçtu" demekle ve "üzüntü-
lerini" bildirmekle yetindi.
Olayın üst üste üç yıldır yine-
lenmesi, Cumhuriyet'te Eylül
1990"da yayımlanan "Antika
Talanı" dizisinde "Yakında an-
tik tivatrolann da yurtdışına ka-
çınldıgını duyarsanız şaşırmayı-
mz" başlıgını doğruluyor. Tiyat-
ronun taksit taksit kaçınlmasına
başlandığı anlaşılıyor.
Geçen yılki olayda Nysa'dan
eser kaçırmaya çalışan Necdet
Yıldınm, Asım Uçariı, Ömer
Oztürk ve Vıldınm Gencel jan-
darmaca yakalanmışlardı. An-
cak. "kumtaşıtma'* gerekçesiy-
le aracını kiraladıklan Gencel
serbest bırakılmış, ötekiler tu-
tuklanmıştı.
tiginç iddialar
Bu arada bu üç sanık. şu il-
ginç iddialan ortaya atmışlardı:
1. Çaldıklan eserleri Istan-
bul'da ünlü bir koleksiyoncu işa-
damı ile son aylarda uluslarara-
sı antika piyasasında adını du-
)Tiran bir kadın koleksiyoncuya
satmışlardı.
2. Bu konuda kendilerine ara-
cıhğı. Sökeli ünlü eski eser ka-
çakçısı ve "Saatçı" diye tanınan
Latif Işıklı ile Izmir'de bir ban-
kada çalışan Yaşar Çeçen yap-
maktaydılar. Yerel güvenlik yet-
kililerinin her iki sanıgı bulama-
malan üzerine haklannda gıya-
bi tutuklama karan çıkanlmıştı.
Buna karşın 5 yıl önceki birbaş-
ka gıyabi tutuklama karan sıra-
sında Işıklı ile Söke'deki evinde
konuşmuştum.Geçen yılki olay-
larüzerine yerel birişadamı olan
Ismail Özbayram, yetkililere bir
ihbarda bulunarak sanıklann,
"hırsızlarla rüccann koruyucu
tannsı Hermesr
'i kaçırmaya ça-
lıştıklannı bildirmişti.
Yapılan araştırmada Her-
mes'ten başka Nysa'ya yaklaşık
40 km uzaklıktaki Afrodis-
yas'tan kaçınlmak üzere çalınıp
saklanan, kartal ve üzüm sal-
kımları ile bezenmiş bir lahtin
kabartmalan da bulunmuştu.
Sanığm suçlaması
Sanıklardan Necdet Yıldınm,
ifadesinde "Müzelere götürdü-
ğüm eseriere verilmesi gereken
yasal ikramiyeleri genel müdür-
İük zamanında ve tam ödeme-
yip bana borç takılınca, ben de
bu >ola başvurdum. Şimdiye ka-
dar 900 eserin yurtdışına kaçırü-
masında rol oynadım"* demişti.
Öte yandan, Afrodisyas'tan
da aynı yöntemlerle ve bilimsel
arkeolojik kazılarda bulunmuş
(bilinen) iki eser daha çalınmış-
tı.
"Kıvircık saçh erkek" kabart-
ması ve "genç erkek başı" adlı
bu iki parça eseri, Afrodisyas
Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr.
R. Smith, New York'ta Türki-
ye'nin ünlü eski eser kaçakcıla-
nndan Selim Dere'nin sahibi ol-
duğu Fortuna adlı galeride göre-
rek Türk hükümetine ve Ameri-
kan eyaletlerarası polisi FBI'ya
bildirmişti.
Nevv York'taki Türk Başkon-
soloslugu'nun Türk hükümeti-
nin davalanna bakan avukatlık
firmasının aracılığı ile devreye
soktuğu FB!, bu galeriyi değişik
zamanlarda basarak her iki ese-
re el koymuştu.
Anıtlar ve Müzeler Genel
Müdürii New York'a giderek.
"kıvırcık saçlı erkek" kabart-
mayı geri getiımiş, Prof.
Smith'in başansı kendisine mal
edilmişti.
tkinci olayda, Kültür Bakanı
ve Genel Müdür bu kez birlikte
Nevv York'a gitmiş, bu kez
"gençerkek başı"nı ellerine ala-
rak Nevv York'ta basın toplantı-
sı düzenlemişlerdi.
Avukat faturalan ile birlikte
Nevv York seferlerinin uçak bi-
letleri ve yolluklanna yapılan
ödemeler ile Nysa kentinde şun-
laryapılabilirdi:
I. Dörtbaşı mamur bir arke-
olojik kazı, 2. Buluntulann ko-
runacağı birdepo yapılabilir, 3.
Oç vardiya görevde bulunacak
bekçi kadrosunun bir yıllık ay-
lığı karşılanabilirdi.
NYSA
Aydın'a 32 km uzaklık-
taki Sultanhisar ilçesinde
bulunan Nysa kenti, antik
Karya'nın önemli merkez-
lerinden biridir.
Athymbra adlı eski bir
yerleşmenın üzenne Suriye
Kralı 1. Antiochos IÖ 3.
yy'da bu kenti kurdu. Ro-
ma döneminde önemli bir
kültür merkezi oldu.
Ünlü coğrafyacı ve gez-
gin Amasyalı Strabon bu
kentte eğitim görmüş. pek
çok ünlü filozof yetişmiş
ve bunlar Roma'da impa-
rator çocuklanna öğret-
menlik yapmışlardır.
Günümüze kentte kalan
önemli kalıntılardan biri -
Efes'teki Celsus kitaplığın-
dan sonra en iyi korunmuş-
kitaphğıdır. İS 25-50 yılla-
n arasında yapılmış Nysa
tiyatrosunun sahne kabart-
malannda şarap tannsı
Diyonisos'un öyküleri an-
latılır. İS 193-211 yıllanna
ait bu kabartmalar birkaç
yıldır eski eser kaçakçıla-
nnca çahnmaktadır.
G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
satırla mı?
Satır, sabn yenmiş görünüyor.
Hikmet Çetin'in damatlığında
anlaşıldı, ama hangi eve götürüle-
ceği belli değil. Her iki taraf da Çe-
tin'i "iç güveysi" olarak kendi evine
götürmek istiyor.
Tartışmalar alevlendikçe, Çetin
arada bir horozlanıyor:
"Ikisi de benim evim. Sonucu
benim tercihim belirler. Yoksa ca-
yanm haaa."
Hazır uyumlu damat bulmuşken,
her iki taraf da hemen Çetin'i ziya-
ret edip yatıştırıyor, ama görünen o
ki, taraflar 28 ocaktan dersini alma-
mış.Ben aynı görüşte değildim,
ama kamuoyu, 28 ocak rezaletin-
den sonra taraflann "hizaya" geldi-
ği görüşüne varmış ve sormuştu:
"Bu anlaşmayı 28 ocaktan önce
niye yapmadınız?"
Halbuki ortada anlaşma falan
yok. Durumu kurtarma var. Bu du-
rum Baykal ve Karayalçın'ın ortak
basın toplantısında ortaya çıkmıştı.
Karayalçın, "Birleşilecek partinin
çatısını sonra belirteyeceğiz" der-
ken Baykal, "CHP çatısı altında
birleşilecek" demişti. Sonra Atatürk
Spor Salonu'ndaki delege^erine
açık açık söylemişti:
"Çatı CHP'dir. Bunun başka bir
seçeneği yoktur. Ben de iddiamı
erteliyorum."
Bunun Türkçesi şuydu:
"Murat, mindere gelmedi. Şimdi-
lik ikimiz de çekilmiş gibi yapaca-
Çatıda Son Tango...
ğız. Birleşmenin ardından yapıla-
cak kurultayda adayım."
Çatı tartışmasının çıkacağı daha
o gün belliydi. Geçen hafta, Çe-
tin'in temasları ve teknik değerlen-
dirmelerle geçti. Çatı konusu sanki
ikinci plandaymış gibi göründü.
Ama Baykal, önceki günkü basın
toplantısında aynen şu tümceleri
kullandı:
"Bütünleşme CHP sıyasal çatısı
altında olmalıdır, olacaktır... CHP
dışında bir çatı düşünmemiz kesin-
likle söz konusu olamaz... CHP'nin
sosyal demokratlann kararıyla 18
şubatta kapatılacağını düşünmek,
siyasi partileri kapatan kişilerin
doğru yaptığını 14 yıl sonra sosyal
demokratlann onaylaması demek-
tir..."
Baykal bu tümcelerle "Tavrım ke-
sin, hayır diyenikesin" diyor.
Karayalçın'ın çevresindekiler ise
Anadolu'da, "Partine sahip çık"
propagandası yapıyor.
İki parti hem birleşmeye karar
veriyor hem de şu anda bulunduk-
ları çatının en iyisi olduğunu iddia
ediyor.
Yine, kanlı-bıçaklı bir düğün ha-
zırlığı.
Şu aşamada görünen o ki, işi yi-
ne salonlara bırakıp 60 milyona re-
zil olmaya hazırlanıyorlar
Sağduyu, geleneksel çatının ko-
runmasını ve CHP tabelasını göste-
riyor. ama Baykal insanda duygu
bırakmıyor ki. Acaba, kamuoyu
önünde ortamı germenin, "Olacak-
tır, olmalıdır, başka seçenek yoktur,
düşünülemez..." gibi köşeli sözlerın
gereği var mı?
Karayalçın'la önceki gün, tele-
fonda, Avrupa Birliği'nden Kıbrıs'a,
özelleştirmeden Hak-iş'e kadar
pekçok konuyu konuşurken, finali
solda birlik gelişmeleriyle yapalım
dedik. Tam bu konuyla ilgili sorumu
sormaya başlamışken, Karayalçın
araya girdi:
- Mustafa Bey, affedersiniz,
yanlış da değerlendirmeyin, Sayın
Başbakan anyor.
Ben de "Tabii, yanlış değerlen-
dirmem, sadece durumu aktannm"
dedim. Işte aktarıyorum, Karayal-
çın'a bu soruyu sorarken araya
Tansu Hanım girdi.
Kapışma kesin
Her iki taraf birbirine öylesine gü-
vensiz, öylesine perde arkası he-
saplar içinde ki... Daha kötü olanı,
bunun aşılabileceği konusunda da
umut verici gelişmeler yok.
Yine hesaplaşmayfa sonuçlana-
cak bir yola girilmiş görünüyor. Bu
hesaplaşma 18 şubatta olmasa bi-
le hemen ertesinde olacak. Eğer
yanılırsak, 18 şubatta kazasız-bela-
sız birleşme olursa Baykal ve Kara-
yalçın cephesi hemen olağanüstü
kurultayın zeminini hazırlayacak.
Ortaya hemen bir minder konacak.
Çetin'in bu mindere güreşçi olarak
gelmesi güç. Çünkü delege tabanı
yok. Bugüne kadar "dengeye" ve
"uyuma" oynayan Çetin, tırmanır-
ken genellikle kontenjan merdiven-
lerini kullanıyor. Bu merdivenler
başkaları tarafından sarkıtıldığı ve
"öze/"lik taşıdığı için tırmanmak
güç ofmuyor.
Artık kamuoyunun verdiği süre
bitti, iki parti uzatmaları oynuyor.
Ama tavırlar, süre sonsuzmuş kay-
gısızlığında.
Son tango için seçilen yer ise ol-
dukça tehlikeli. Çatıda tango yap-
mak çok zordur. Tangonun seyri
zevkli, ama figürieri zor. Kiremitler-
den biri kırılır ya da kayar, biri
diğerini tutamaz, güüüm...
Pek çok kişi biliyor ki, sosyal
demokrasi bu değil, solda birlik
böyle olmaz. Genel bir toplumsal
yasa vardır, her şeyin kötü gittiği bir
ortamda, "Bundan daha kötüsü
olamaz" denir, ama daha kötüsü
olur.
Biz de 28 ocaktan daha kötüsü
olamaz diyorduk, korkarım
yaşatacaklar.
Her şeye karşın karamsar ol-
mamak gerekiyor. Sahnedekilerden
ibaret olmayan solun yeniden umut
olacağı günler uzak degil.
Yazıyı La Fontame ile nok-
talayalım:
"Sabır, biraz da zaman
Güçten, öfkeden daha yaman..."
^ aclil düzene gitti• Baştarafı 1. Sayfada
revini yaptığı belirlendi.
Hak-lş'in çeşitli belgelerinde
de, çoğunlukla "işyeri ortakb-
ğı" ilkesinin gündeme getirildi-
ği dikkat çekiyor. Örneğin; Hak-
lş'in ilk ana tüzüğünde "Gaye"
maddesinin şöyle düzenlendiği
görülüyor: "Hak-fş, manevi de-
ğertere saygıvı, hak ve hukuk ka-
ideierine bağhhğı temin. işçi-işve-
ren kardeşiiğini kurmak suretiv-
k iş banşını tesis; mevcut nüfu-
sun kardeşligine dayalu büviik
Türkiye'yi kurmak^ adil ücret
sistemini getirip alın terini de-
ğeıiendirmek; vaygın ve süratii
sanayileşme caİışmalanyla bir-
likte işyeri ortaklığına imkân
vermek için hertürlü ga>Teti sarf
etmeye ana gaye ittihaz ctmiştir."
Hak-tş'in. son dönemde 6.
Genel Kurulu'na sunulan çalış-
ma raporunda ise. "sistemlerin
evrimi" başlığı altında yer alan
"pivasa dönemi"nin "mal mü-
badelesi devri" ve "emek mü-
badelesi devri" olarak ikiye ay-
nldıgı gözleniyor. Emek mü-
badelesinin ilk evresinin "işçi-
lik merhalesi". son evresinin de
"ortaklık merhatesi" olduğu be-
lirtilen raporda, ortaklık merha-
lesine ilişkin şu görüşlere yer
\eriliyor:
"Bu merhalede, iktisadi ve si-
yasi teşkilatlanma, hakkı üstün
tutan barışı diinva görüşüne gö-
regerçekleştirilecek vesivasal ik-
tidar. herhangi bir sınıfın \e bir
grubun denetimi ve kontrolü al-
tında olmayacaktır. Siyasal ikti-
dar, hakkı hâkim kılmav a vetop-
lumu oluşturan sınıfiar arasında
menfaat paralelliğini tesis etme-
ye çalışacaktır. Bu merhalede, is-
çi ve sermayedar arasında çatış-
ma olmayacaktır. Bu merhalede
sermayedarla emekçi, işyerini
ortaklaşa idare edecekler ve elde
edilen hasılayı külfete katlanma
derecesine göre pavlaşacaklar-
dır. İşletmeler, ortaklıklar şek-
linde teşkilatlandırılacak ve üre-
tinı faalivetlerinin duzenJenme-
sinde işciler aktif rol alacaklar-
du-." Aynı genel kurul raporun-
da. "İslam dünya görüşü" savu-
nularak şöyle deniyor:
"Toplumu oluşturan bireyler,
'Mustafa KemaFi de yargılayın9
I Baştarafı 1. Sayfada
ğı'nda ifade verdi.
Yazısınuı Güneydoğu'da ölüm-
lere yol açan savaşın durması
amacını güttüğünü belirten Yaşar
Kemal, "Bununla Türkiye'de ya-
şavanlann alınlanndaki kara lc-
ke>i silmeye ve ülkenin 21. vüzvı-
la onuria girmesini sağlamaya ça-
Itşdğım" söyledi.
Ifadesine, Mustafa Kemal Ata-
türk'ün "Kûrtlere muhtariyet ve-
rüecektir" sözlerıyle başladığını
kaydeden Yaşar Kemal. savcıya.
hakkmda dava açılacaksa Musta-
fa Kemal Atatürk'ün de yargılan-
ması gerekeceğini hatırlattıgını
belırtti.
"Düşünce suçu"na karşı olan
aydınlar, sanatçılar ve gazeteciler,
dün sabah erken saatlerden itiba-
ren Yaşar Kemal ve Erdal Öz'ün
ifade vereceğı Istanbul DGM bı-
nasının önünde toplandılar. Ya-
yımlandıgı gün toplatılan kitapta
yazılan bulunan Faik Ba>sal. ,4rif
Damar. Leyta Erbil. Alpav Kaba-
calı, Şükran Kurdakul. Zülfiı Li-
\aneli. Adnan Özyalçıner, Orhan
Pamuk ve Sennur Sezer dışında
Kemal ve Öz'e destek amacıyla
Ahmet Kahraman. Sunay Akın.
Tan Oral, Ferhat Tunç, Lak Man-
sur, Yusuf Kurçenli. Anl Ant, Hü-
seyin Ergün. Şanar Yurdatapan.
Necati Güngör, Orhan Aydın, IN'i-
lüfer Göle. Hüsc\in Baş, Asaf Sa-
vaş Akat, Arif Keskiner, AOf Yü-
mazve DenizTürkali. TYS Genel
Başkanı Ataol Behramoğlu ile
DİSK Genel Sekreterı Mehmet
Ata>?
da DGM önündeydi. Çok sa-
yıda yerli ve yabancı gazeteci ile
vatandaşın da bulunduğu DGM
önünde HADEP Genel Başkan
Yardımcısı Kemal Bilgetile Istan-
bul 11 Başkanı Kemal Parlak dı-
şında başka siyasi partilerden
temsilcilerin gelmemesi ise dik-
kat çekti.
Fransız Radyo Televizyonu Filarmoni Orkestrası üyesi Setrak, Paris Komünü su-asında bestelenen 'Ki-
raz Vlevsimi' adlı parçavı kemanla çalarak Yaşar Kemal ve Erdal Öz'e destek oMuğunu açıkiadı.
Erdal Öz. saat 10.20"de geldigı
DGM girişinde yaptığı açıklama-
da, Türkiye'deki aydınlann artık
seslerini çıkarmalan vebırbirlen-
nı korurnalan gerektiğine dikkat
çekti. Ülkeyi sevdiklerini kayde-
den Erdal Öz. "Bu sevgimizdn
önüne engel koyanlan aşmak için
buradayız zaten" dedi. Saat
10.40'tâ avukatlan Enver Nal-
bant, Didem Konaş \ e Erkan Pek-
mezci ile birlikte DGM'ye gelen
Yaşar Kemal, burada bulunanlar-
ca alkışlandı. Büyük bir izdiham
içinde DGM binasına giren Yaşar
Kemal'e çok sayıda avukat eşlik
etti. Yaşar Kemal ve Erdal Öz.
yaklaşık bir saat DGM savcısı
Uğur Saldoğan'a ifade verdiler.
Kemal ve Öz'ün ifadeleri sü-
rerken, Şanar Yurdatapan, yaptığı
açıklamada. 'düşünce suçu'na
karşı olanlan. bu suça karşı müca-
dele etmeye çağırdı. Daha sonra
Kemal ve Öz'ün ifade \ermeleri-
ne neden olan metin. 'düşünce su-
çu'na karşı olanlann imzalayarak
Yaşar Kemal'in 'suçuna' katılma-
lan ıçın DGM bahçesinde bulu-
nanlara dağitıldı. Yaşar Kemal ve
Erdal Öz. ifade verdikten sonra
dışanya çıktıklannda yine alkış-
landılar. Yaşar Kemal, gazetecile-
rin bekledigı açıklamasına, **L1-
kelerin türkülerini yaratanlar, ka-
nunlannı yapanJardan daha güç-
lüdür" sözlenyle başladı.
Mal kaçırıyorlar
BAYEVDIRLIK VE İSKÂN BAKANUĞIYAPIİŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
PROJE YARIŞMASI
Tekirdağ25û Yataklı Devlet Hastanesi Mimari Proielerinin el-
de edilmesi işi Bayındırlak ve Iskan Bakanlıgı Yapı Işleri Genel
Müdürlüğü tarafından serbest, ulusal ve tek kademeli olarak ya-
rışmaya çıkanlmıştır.
Bu yanşmaya Türk Mühendis ve Mimar Odalan Birligi üyele-
ri katılabilir.
YARIŞMAJÜRİSİ:
DAN1ŞMAN JÜRİ ÜYELERI:
Hüseyin Cindemir: Bayındırlık ve lskan Bakanlıgı Yapı Işleri
Genel Müdürü
Bülent Konuk: Bayındırlık ve tskan Bakanlıgı Yapı Işleri Ge-
nel Müdürlüğü Tesisat Dairesi Başkanlıgı (Mak. Müh.)
Dr. Tevfik Akıncıoglu: Saglık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Ge-
nel Müdürü
Dr. Hasan Yıldınm: Ankara Hastanesi Başhekimi
Güney Çakırer: Saglık Bakanlıgı A.PK. Kurulu Başkan Yar-
dımcısı
Necla Bozkurt: Saglık Bakanlıgı A.P.K. Kurulu Proje Dairesi
Şube Müdürü
AdiJüriÜyeieri:
Gülçin Özden: Y. Mimar
Neşet Arolat: Y. Müh. Mimar
Sezar Aygen: Y. Müh. Mimar
Yılmaz Uğurlu: Y. Müh. Mimar
Hasan Alkım: Inş. Y. Müh.
Yedek Jüri Üyeieri:
N. Kurtuluş Konur: Mimar
Onur Bezirci: Mimar
Firuzan Kanaltı: Inş. Müh.
Raportörier:
Selma Kahraman: Mimar
Nurperi llhan: Mimar
Günay Helvacıoglu: Mimar
Aşağıdaki ödüller 1994 yılı projeye esas bırim maliyetleri esas
alınarak hesaplanmıştır. Ödemeler. 1995 vılı projeye esas bırim
maliyetleri kesinleştikten sonra yeniden hesaplanarak aradaki fark
ödül ve mansiyon miktarlanna ilave edilerek yapılacaktır.
Ödüller:
' l.ÖdüleNet: 350.0O0.OO0.-TL.
2. Ödüle Net: 300.000.000.- TL.
3. Ödüle Net: 250.000.000.- TL.
5 adet mansiyon her birine net: 165.000.000.- TL
Jüri emrinde satınalma için toplam net: 140.000.000- TL bu-
lunmaktadır.
Proje teslim tarihi: 5 Haziran 1995 Pazartesi günüdür.
Yanşma şartnamesi ve eklenni almak için şahsen veya posta
ile T.C. Ziraat Bankası Ankara Bireyse! Bankacılık ' Bakaniıklar
- Ankara Şubesi'ndeki Yapı Işleri Genel Müdürlüğü Merkez Dön-
er Sermaye Işletme Müdürlügü'nün 30401'25098'7 No'lu
hesabına 1.000.000- TL. yatınîdığını gösteren yanşmanın ve
yarışmacının adını ihtiva eden makbuz asli ile Bayındırlık ve ls-
kan Bakanlıgı Yapı Işlen Genel Müdürlüğü Mıman Proje Daıre-
si Başkanlıgı Yanşma Raportörlüğü'ne müracaat edilecektir.
Basın: 5673
Istanbul Haber Servisi - Pet-
rol -Iş Şendıkası Genel Başkanı
Adnan Ozcan, Petlas'ın 1994 yı-
lında açıklanan rakamlann altın-
da fiyatla satılmaya çalışıldıgını
belırterek. "Hükümetyetkisitar-
tışmalıykcn yangından mal kaçı-
nyor gibi özelleştirme sürecini iş-
letiyor" dedi.
Petrol-lş Sendikası Genel Baş-
kanı Özcan, Ocak 1995 yılında 30
trilyona mal olan Petlas'ın Özel-
leştirme Yüksek Kurulu tarafın-
dan tranlı şirket Nadir Impeks'e 2
trilyon 675 milyar liraya satılma-
ya çalışıldıgını söyledi.
Kamuoyu, Et Balık Kuru-
mu'nun Hak-iş'e satılması ile ug-
raştınlırken, Petlas'ın satış kara-
rının cıkanlması. Erdemir ve di-
ğer KIT'ler için ise satış kararla-
rının alınmasının raslantı olmadı-
ğına dikkat çeken Özcan, "Hü-
kümetgündem saptıraraközel-
leştimeyi oldu bittiye getirmek-
tedir" dedi.
Komisyona aldırmadılar
Petlas ıçın. aralannda Petrol-lş
uzmanlan ve Başbakanlık resmı
yetkililerinin de bulunduğu bir
komisyon tarafından rapor hazır-
landığını anımsatan Özcan, hükü-
metın kendi oluşturduğu komis-
yon raporunu bıle dikkate alma-
dığını söyledi.
Özcan. ilgılı komısyonun ha-
zırladıgı rapora göre, Petlas'ın
1993 yılı sonu ıtibanyla 13 trilyon
lira. Ocak 1995 ıtibanyla ise 30
trilyon liraya mal olduğunu kay-
dederek şunları söyledi:
"30 trilyon liraya mal olan, ye-
niden kurulması için 250 milyon
dolar gereken ve 750 bin dolar gi-
bi az bir para ile teknolojisi önem-
faaliyet gösterdikleri alanlarda
kân paylaştıklan gibi zaran da,
nimeti pavlaştıklan gibi külfeti
de pav laşırlar. Hakkı üstün tutan
barışçı dünya görüşüne göre,
sosyal hayarta en güçlü olan,
haklı olandır. Haklı olan, iktisa-
di bakımdan güçsüz de olsa, dev-
let hakluıın yanında olduğu için
haklı olan güçlüdür. Haksız oiân,
iktisadi ve siyasi bakımdan güç-
lü olsa da.devlet karşısında oldu-
ğu için güçsüzdür. Bu dünya gö-
rüşüne, bans veya fslam dünya
görüşü denilmektedir."
Güneydoğu'daki savaşın dur-
masıiçin herkesin elinden geleni
yapması gerektığinı dile getiren
Yaşar Kemal. bunun ülkenin onu-
runu kurtarmakla eşanlamlı oldu-
ğuna dikkat çekerek "Türki>e'nin
yurtseverlerine, demokratlanna,
işçilerine. köylülerine sesleniyo-
rum: Tarihin bu en kara lekesüıi
auumızdan sileüm" dedi.
Yaşar Kemal, açıklamasmdan
sonra sorulan suçlamanın neden
yapıldığı sorusuna. "Irkçıhk vebö-
lücülükten' diyerek şu yanıtı ver-
di:
"Ben 50 senedir hep ırkçılık
alev hineyazanm. Irkçıhğın lehine
tek satır bulursanız. en ağır ceza-
ya şimdiden razıvım. Ben 'ırkçılık,
ınsanoğlunun kanseridır' diyo-
rum. tkinci suçlama, bölücülük.
Biz ülkcnıizi bÖldürmeniek için
her şeyi yapmava hazınz. Asıl bu
savaş bölücülüğe götürür ülkemi-
a. Ben onun için durdurmak isti-
yorum bu savaşı. Bir de öiümler
dursun diye. analann ağıdan,
aşıklann türküleri dursun diye,
21. vüzyüa ülkem onuıiu girsin di-
ye ben bu savaşı veriyorum. Sonu-
na kadar da vereceğim.*'
li ölçüde gelişecek olan Pedas'ın 2
trilyon 675 milyar liraya saülma-
SL bırakalım diğer tarüşmalan, ö-
cari açıdan dalıi şüpheler ile dolu-
dur.
Kaldı ki avnı şirketin 1994 ba-
hannda Pedas'a 3.5 trilyon gibi
dahayüksek birteklifverdiği acık-
lanmışrı. Bu demektir ki Pedas ge-
çen bir yıl içinde ucuzlablnuşür.'
1
Petlas'ın özelleştirilmesinin ne
Petlas işçilerinin ne Kırşehir hal-
kınm ne de ülkenin çıkarlanna uy-
gun olduğunu, aksme tüm enge)-
lemelere rağmen avakta kalmayı
başarabilmiş bir KİT'in yok edil-
mesi anlamına geldiğini söyledi.
Bu arada Petrol-lş Sendikası
Petlas işyeri temsilcisi Savaş Ek-
mekçioğlu. Petlas'tan istifa etti.
Ekmekçioğlu'nun Petlas'ın satı-
şma tepkı gösterek istifa ettiği ög-
renildi.
Atîna'dan koşullu veto
• Baştarafı 1. Sayfada
Venizelos, aynca Türkiye'nin
gümrük birhgi üyesi olması duru-
munda, AB'nın Türkiye'ye öde-
mesi gereken tazminatın kısılma-
sı ve AvTupa'da Türk tekstil ürün-
lerine karşın Yunan tekstil ürün-
lerinin garantı altına ahnması
şartlannı da öne sürdü.
Başbakan Yardımcısı ve Dışiş-
leri Bakanı Murat Karayalçın.
Yunanistan'ın vetosunu kaldır-
mayacağma ilişkin açıklamasının
kendisine de ulaştığını belirterek.
"Biz birliğin kararını mubatap
alırız, tek tek ülkelerin degjP de-
di. Dışışleri Bakanlıgı Sözcüsü
FerhatAtaman da, 6 martta yapı-
lacak Ortaklık Konseyi'nde güm-
rük birligine ilişkin kararın ahn-
ması için gösterilen tüm çabalara
karşın, dün Yunanistan'ın vetosu-
nu sürdürdüğünün anlaşıldığını
belirterek. şöyle konuştu: "Türki-
ye gümrük birliği konusunda ken-
disine düşen vükümlülüğü yerine
gerirmiş. gümrük biriiği ile ilgili
gerekli tüm tedbirleri almışOr. Bu-
na karşıük. AB19 Aralık 1994 ta-
rihinde vapılmış olan Ortaklık
Konseyi'nin de açıkça göstermiş
olduğu sekilde bir ülkenin çekin-
celeri nedeniyie kendisine düşen
vükümlülüğü yerine getiremez
durumda kalmışnr."
Tepİdler
Yunanistan'ın. gümrük birliği
anlaşmasını koşullu kabul edece-
ğıni açıklaması. Brüksel'demem-
nunıyetsızlık yarattı.
AFP'nin komiteye yakın kay-
nakJardan aldığı bilgiye göre 14
AB üyesi ülkenin temsilcileri.
Türkiye ile pazartesi günü elde
edilen uzlaşmanın tehlikeye atıl-
maması gerektiği görüşünü sa-
vundular. Aynı ka>Tiakiar, Daimi
Temsilciler Komitesi'nin Türki-
ye ile, gümrük birliği konusunda
bugün özel bir toplantı yapması-
nın beklendiğini belirttiler. Aynı
konunun 15'lerin dışişleri bakan-
lannın 15 şubatta yapacaklan top-
lantıda da gündeme gelebileceği
kaydedildi.
Almanya Dışişleri Bakanı Kla-
us Kinkel de. AB üyelerinin Ati-
na'ya sağlamış olduklan büyük
imtiyazlar gözönünde bulundu-
rulduğunda. Yunanistan'ın olum-
suz tutumunu sürdürmesini "akıl
almaz" olduğunu savundu.
OLAYLARIN
ARDENDAKİ
GERÇEK
I Baştarafı 1. Sayfada
letvekillerinin desteğiyle gö-
reve getirilmiştir.
Bugün 'şeriatçı' basın 'kız
öğrencilere bekâret kontro-
lünü' desteklerken aynen
şöyle diyor:
"Çok yerinde ve 'ana-
ne'lerimize uygun bir uygu-
lama..."
'Milli Eğitim Bakanlıgı
ödül ve Disiplin Yönetmeli-
ği'eğ\t\m sistemimizin çağdı-
şı olduğunu gösteren bir
belgedir. Öğrenim gençliğin-
de 'iffetli-iffetsiz' ayrımı yap-
mak isteyenler, öğretmenleri
de gardiyan kimliğinde gö-
rüyorlar.
Milli Eğitim Bakanı Nevzat
Ayaz, sanırız 'ödül ve Disip-
lin Yönetmeliği'ni yeniden
gözden geçirip yeni düzen-
lemeler getirecektir.
Zaten çağdaş olmantn da
gereği budur...
Bu konuda 'tabip odala-
r/'nın üzerinde durdukları
aşağıdaki noktalar da göz
ardı edilmemelidir:
"Türk Tabipleri Birliği tara-
fından yapılan sayısız açıkla-
mada, bir saldın veya yakın-
ma olmadan kişinin isteği
dışında bekâret muayenesi
yapan nekimlerin tabip oda-
lan tarafından sonjşturulma-
sı ve cezalandınlması isten-
mektedir. Bir hekimin bile
kişinin rızası olmadan her-
hangi bir muayene yapama-
yacağı bilinirken, hiçbir yasa
ya da ahlak kuralına bağlı
olmayacak şekilde okul mü-
dürünün böyle bir istemde
bulunabileceğinin açıklan-
ması, ülkemiz için bir talih-
sizlik, uluslararası platform-
da da bir 'yüz karası'd/r "
•••
Uğur Dündar basın
toplantısı yaptı:
Eıı^iıı
Civan'ın not
defteri
postayla geldi
İstanbul Haber Servisi -Eski
Emlak Bankası Genel Müdürü En-
gin Civan'ın not defterirun fotoko-
pisinden sonra orijinali ortaya çık-
tı. Deftenn fotokopilerinde yer
alan şifreli hesaplan Arena progra-
mında yayımlayan Lğur Dündar,
dün kendisine gönderilen not def-
terinin orijinalini de savcılığa ve-
receğini bildirdi.
Hürriyet Tesisleri'nde bır basın
toplantısı düzenleyerek not defte-
rini gazetecılere gösteren Uğur
Dündar, "defterin kendisine pos-
tayla gönderildiğini'soyledı. Def-
terin Engin Civan'a ait olup olma-
dıgını belirlemek için yazı karak-
terinı grafıkoloklara incelettirdiği-
ni belirten Dündar, defterde aynca
Civan ailesıne ait banka hesap nu-
maralarının da yer aldıgını ifade
etti.
Dündar'ın verdiği bilgilere göre
defterde Civan"ın kardeşı ErginCi-
van'ın Amenka'da birbankada bu-
lunan hesabı ve telefon numarası
da yer alıyor. Söz konusu telefon
numarasını arayarak hesabı doğru-
ladıklarını söyleyen Dündar. Ci-
van'ın servet dökümünün ve eşi
Mişel. oğullan Eren ile Erol adına
açılmış hesap numaralarının da
defterde yer aldıgını bildirdi.
Dündar, Antalya'ya Yavuz diye
bir kişi tarafından 350-400 bin
marklık bir paranın gönderildiğini
belirterek Civan'ın kardeşinin An-
talya'da Falez Keçiboynuzu Fabri-
kası'nın bulunduğunu anımsattı.
Defterde aynca "Beylik" diye ya-
zılan şifrenin ise "Beylikdüzü Ko-
operatifl" oiabileceği belirtildi.
Defterde 2 milyarlık bir Hazıne bo-
nosunun paylaşımımn ve bazı kişi-
lere nakit paralar ödendiğine dair
bilgiler de bulunduğunu açıklayan
Dündar, bu paylaşım sırasında ba-
zı simgelerin kullanıldığım, en çok
kullanılan simgelerin ise " J " ve
"R" harfleri olduğunu ifade etti.
Dündar. "Bu harfler ilk olarak ak-
lımıza Dallas dizisinde, Larry Hag-
man'ın canlandırdıgı JR'ı getirdL
Dolayısıyla bu harflerle kötü bir ki-
şinin belirüldiğini düşündük. Daha
sonra küçük bevefendi anlamına
gelen junior oiabileceği de aklımı-
za geldL Ancak, biz daha fazla yo-
rum yapamayız" dedi.
Defterle birlikte bazı belgelerin
de kendisine gönderildiğini ifade
eden Dündar, bu belgelerden biri-
sinin Eksan ile Meska arasındaki
özel bir sözleşmenin orijinal met-
ni olduğunu, diğer bir belgenin ise
eski SSK Genel Müdürü Okan Ta-
pan'la Engin Civan arasında bir
villanın hisse devir sözleşmesi ol-
duğunu açıkiadı.
YİTİK
tstanbul Emniyet Müdürlü-
ğü'nden aldığım pasaportumu,
Beden Terbiyesi serbest giriş
kartımı, nüfus cüzdanımı ve sü-
rücü belgemi kaybettim.
Hükümsüzdür.
METİN KURT