04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 OCAK1995 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Cumhuriyet, Çiller için özelleştirme ayncalığmı ortaya çıkardı Çjfler, arka bahçesine layamadı •Çiller'in kullandığı Sait Halim Paşa Yalısı'mn arkasına düşen arazinin Başbakanlığa 'bedelsiz' olarak devredilmesi istendi. Özelleştirme Idaresi Başkanlığı'na bir yazı gönderen Başbakanlık Müsteşar Vekili AIi Naci Tuncer,' Yalının Başbakanlık tarafmdan kullanılmakta olduğu' gerekçesine dayandı. NURSUNEREL " n d a n "İ! k S e r i " d l I ı r B a ? b a k a n Tansu ÇılJer in ısteği uzenne ANKARA - Büyük ümit bağ- atıldı. Özelleştirme kapsammda- lanan özelleştirme uygulamala- ki TURBAN'a ait "Carlton" arazisi için süren satış işleminin "durdurulmasını" isteyen Baş- bakanlık, arazinin "bedelsizola- rak devredilmesini" de istedi. Başbakan Çiller'in Istanbul'da calışma mekânı olarak kullandı- ğı Sait Halim Paşa Yalısf nın ar- kasına düşen 296 ada, 21 No'Iu parseldeki arazinin satışından vazgeçilme gerekçesi. Başba- kanlık tarafmdan "GüvenGk-kul- lanım özelliğinin hustısiyeti ve ya- lı ile ilgili hizmetin en iyi şekiİde yerine getirilmesi" diye ifade edildi. Çiller ailesinin Yeniköy'deki yalısına da komşu olan arazinin satışından vazgeçmenin. özelleş- tirme gelirlerinin 3 trilyon lira- sından da vazgeçmek anlamına geldiği kaydediliyor. ÖzeHeştirmeme beigesi Hükümete, toplam 20 milyar dolar beklediği özelleştirme uy- gulamalanndan ilk geri adımı at- tıranbelgevi Cumhuriyet ele ge- çirdi. Özelleştirme Idaresi Baş- kanlığı'nahitaben kalemealınan ve "Başbakan adına" Başbakan- lık M üsteşar Veki1i Ali Naci Tun- cer tarafmdan imzalanan !2Ara- hk 1994 tarihli yazı, "ay- nen"şöyle: Bilindigi üzere Istanhul lli,Sa- nyer llçesi. Yeniköv Mahallcsi, Köybaşı Caddesi'nde buiunan ve müJkiyeti TURBAN Turizm AŞ'ye ait, imann 2% ada ve 21 Göçün kamuyayüklediğiyülık maliyet 400 trilyon Büyük kentlerimiz bir 'gecekondu merropolü" olarak 2000'ti yıllara hazuianıyor. Goçle gden yeni yabrun yiikû ise İstanbul'da yılda 400 bin kişi için, vaklaşık 40Ötrilyt)nliralıkekkaynakgerektiriyor.(Fotoğraf:RIZAEZER) . " -,,. 4,.-.<>ynd/ Boğaziçi Üniversitesi'ndeki seminerde Çiller'in imar affı özlemi eleştirildî ' '.'. Af, kente karşı şiddet suçu! OKTAY EKİNCt Başbakan Tansu Çiller, yeni bir imar affinı bu kez para karşılığmda gündeme getirirken Istanbul da 1995 yılına nüfu- su bir 500 bin kişi daha artarak girdi ve 2000 yılı için hesaplanan 12 milyonluk nüfusa daha da yaklaşmış oldu. En iyimser tahminlere göre Istan- bul'daki gecekondu sayısı ise 1994 yılın- da I milyonun ûzerine çıkarak yaklaşık 5 ya da 6 milyon kişinin kaçak binalar- da yaşadığı "yasadışı bir kent" olma özelliğini daha da güçlendirdi. Başka bir deyişle tstanbul, kent yağ- masının artık "metropoliten ötçekte" egemenliğini ilan ettiği, "işgal aJtındaki" birtarih ve doğa hazinesi olarak 20. yüz- yılın son beş yılını karşılıyor. Bu büyük işgalin ağırlıklı nedenini ise eskisi gibi sait iş ve aş bulabilmek için değil. özellikie son yerel seçim done- minde kurumsallaşan "kaçak inşaat öz- güriüğunden" yararlanmak üzere Istan- bul'a koşan yüz binler, belki de milyon- lar oluşturuyor. Görgüsüzlüğün egemenüği 1996 haziranında 184 ülkeden yakla- şık 30 bin delegenin katılacağı "Dünya Insan Yerieşmeleri Konferansı"na (H A- BITAT) ev sahipliği yapmaya hazırianan Istanbul, tarihinin bu en yıkıcı "işgal ve imha sürecini" durdurabiimek için ne yapacak? Uluslararası konferansa sorun- İannı götürürken "çözüm yohı" olarak neyi tartışacak; neleri önerecek?.. Bu yaşamsal sorulann yanıtlan, 1994 yılınm son günlerindedüzenlenen bilim- sel bir seminerde, 30'a yakın uzmanın konuşmacı olarak katıldığı "gerilimli" tartışmalarla ele alındı. Toplantıya egemen olan gerilimin ne- deni ise yine aynı günlerde basında yer alan "Başbakan Çiller'in yeni bir imar affı peşinde okiuğu" şeklindeki haber- lerdi. Çünkü Boğaziçi Üniversitesi'nde Mi- mar Sinan Üniversitesi'yle işbirliği ya- pılarak düzenlenen seminerin hemen tümbildirileri, Türkiye'deki imar affı ge- leneğine artık kesin olarak "son verihne- si" yönündeydi. Akademik unvanını Boğaziçi Üniver- sitesi'ndan alan Prof. Dr. Tansu Çiller'in hâlâböylesi bir "biümdışr ve Istanbul'u sait kentsel açıdan deği 1. kültürel ve eko- nomik açıdan da "rümüyle göçertecek" olan bir rant politikasını benimsemesi ise doğrusu yine Boğaziçi Üniversite- si'ndeki toplantıya katılan bilim çevre- Ruşen Keleş, bir yandan kente göç hızla sürerken öbür yandan Türkıye'de hâlâ "bölge planlamasrna geçilmemiş olma- sını en büyük yanlişlık olarak açıkladı. Yatınmlann yer seçiminde tam bir öz- gürlûk yaşanırken ve kalkınma bu ne- denle plansız ve dengesiz gelişirken in- sanlann kalkınan bölgelere göç etmesi- nin "vize" ya da benzeri önlemlerle en- gellenemeyeceğini anlatan Prof. Ruşen Keleş. kaçak yapılaşmaya gösterilen hoşgörünün de göçü ve kentsel yozlaş- mayı hızlandırdığını vurguladı. foplantıdaki bildiriler arasında, yine bir "ekonomi profesörü" olarak Başba- kan Çiller'in dikkatıne sunulması gere- ken açıklamalardan Dr. Ersin Anoğ- •Mimar Sinan Üniversitesi ile Boğaziçi Üniversitesi'nin birlikte düzenledikleri 'Istanbul ve Göç' konulu seminerde, akademik unvanını Boğaziçi'nden alan Prof. Dr. Tansu Çiller'in gecekondu affı önlemleri tepkiyle karşılandı ve sonuç bildirgesinde kınanması karan alındı. lerince artık kabul edilebilir bir tutum değildi."İstanbul ve Göç" başlığı altın- da düzenlenen ve "Bir Şehrin Karakter Değişimi" ait başlığını taşıyan sermner. her iki üniversitenin rektörlerince yapı- lan açılış konuşmalanyla başladı. Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Üstün Ergüderözellikle üniversitele- rin, yöneticiler ve medya üzerinde etki- li olabilecek butürçalışmalannı yoğun- laştırması gerektiği üzerinde dururken Mimar Sinan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gündûz Gökçe, politikacılann bi- limden giderek uzaklaştıklanna değindi ve artık her alanda "görgüsüzlüğün ege- men olmasuıdan" yakındı. Seminere Ankara'dan katılan Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. lik'nun sunduğu "ekonomik rapor" ise oldukça çarpıcıydı. Göçün ve kaçak ya- pılaşmanın "maHyeti" üzerine aynntılı bir döküm veren Dr. Anoğlu, kente ge- len bir kişiye yapılması gereken yeni ya- tınmı özetlerken şu rakamlan sıraladı: "Kişi başına ilave 10 m 2 yol; 2.5 m 1 oto- park ve 4 cm ray için yaklaşık 2500 do- lar. Yani, 100 miİyon lira~" Yine kente gelen her bir kişi için 160 litre temiz su, 250 litre atık su, 3.5 kw/sa- at enerji ve 0.20 oranında telefon gerek- sinmesi için de 5000 dolar (200 milyon lira) gerektiğini açıklayan Dr. Anoğlu, benzer şekilde ev, okul. yeşil alan, has- tane gibi hizmetlerin yerine getirilebil- mesinin de 6000 dolara (240 milyon li- ra) mal olacağinı belirtti. Sonuç olarak. diğer sosyal donanım- lar ve iş olanağı için gerekli yeni yatınm- larla birlikte, kente göçün bu ülkeye ki- şi başına maliyeti 27.500 dolar, yani yak- laşık I milyar liraydı. Yani Istanbul'a 1 yılda göç eden 400 bin kişi için gerekli yeni yatınm bedeli 400 trilyon lirayı (11 milyar dolar) buluyordu. Demek ki Çil- ler'in, 1 milyon kaçak yapıyı 25'er mil- yon lira alarak affetmesi karşılığmda beklediği 25 trilyonluk kaynak, bu yapı- lann yarattığı "ekonomik yük"ünyanın- da devede kulak bile değildi... Ulusal ekonomiye zarar Böylesine çarpıcı bir "maliyet anaü- zi" karşısında imaraffının artık sait ken- te değil, ülkeye ve ulusal ekonomiye kar- şı da açıkça "suc işlemek" anlamına ge- leceğini vurgulayan uzmanlar, seminerin sonuç belgesinde yeni bir kaçak inşaat bağışlamasının şiddetle karşısındaolun- duğunun belirtilmesi karannı aldılar. Mimar Sinan Üniversitesi öğretim üyelerinden imar hukuku uzmanı Prof. Dr. Safa Erkün'ün tanımlaması ise bel- ki de son yıllann en gerçekçi vurgulama- sıydı. Göçü sürekli kılan kaçak yapılaş- manın açık bir "kent suçu" olduğunda artık herkesin fikirbirliğine vardıgını söyleyen Prof. Erkün, bu yağmanın af- fedilmesinin ve üstelik"para karşılıgın- da" affedilmesinin de "kente karşı şid- det sucu"niteliğini taşıyacağım belirtti. Çünkü bu büyük yağma artık "kent- sel terör" düzeyine tırmanmış durumda ve sadece Istanbul'u yok etmekle yetin- miyor, toplumun "yaşam kaynaklan"nı da kurutarak halkı hastaiığa ve ölüme sürüklüyor. Toplumun haklannı ihlal edenlere "kazanç kapısT olarak bakmak ise bir ekonomi profesörünün başında olduğu bu hükümete hiç yakışmıyor... Başbakan Çiller'in talimatına rağmen Bayındırlık Bakanı, tasanya imza koymayacak Çulhaoğju gecekondu afliııa karşı •Bayındırlık ve Iskân Bakanı Halil Çulhaoğlu, gecekondu affının, yalnızca mafyaya gelir sağlayacağı görüşünü savunarak 'Af çıkarmakla bir şeyi çözemezsiniz. 1984'te çıkanldı da ne oldu?' Af, teşvikten başka bir işe yaramaz' dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Tansu ÇiBer, imar affı çerçevesinde gecekondulara af getir- ilmesi için Hazine ve Milli Emlak Genel Müdürlüğü'ne talimat vermesine karşın, Bayındırlık ve lskan Bakanı Halil Çulhaogiu bu girişime kesinlik- le karşı olduğunu açıkladı. Gecekondu affına ilişkin bir tasanya imza koymayacağını vurgulayan Çulhaoğlu, af yakJaşımının soruna çözüm getirmediğini anlatırken "Bizim yaptırdığımız bir araştırmada. gccckondularda oruranlann yüzde 70'inin ev sahibi olmadığı, kiracı bulunduğu ortaya çıktı. Af getirerek sadece mafyaya gelir sağtamış olur- sunuz" dedi. Aftan holdingler yararlanacak Çalışanlann sorunlannı giderici çözümler bulmakta zorlanan hükümet. oy kaygısı ve ek mali kaynak için gecekondu ve kaçak yapılara affı gündeme getirdi. Aftan, gecekondulardan çok, imarsız arazilerini düşük fıyattan alan arazi mafyası ve bazı büyük holdinglerin yararlanacağına dikkat çekildi. Başbakan Tansu Çiller'in, son olarak 1984 yılında çıkanlan gecekondu affının yinelenmesi için Hazine ve Milli Emlak Genel Müdürlüğü'ne talimat verdiği ve söz konusu kuruluşlar tarafmdan bir taslak çalışmasının tamamlanmak üzere olduğu bildirildi. Bu çalışmaya ilişkin olarak Cumhuriyet'in sorulannı yanıtlayan Bayındırlık ve lskan Bakanı Çulhaoğlu, basında çıkan haberlerin ardından kendisine de gecekondu arîı çıkanlması için bir çalışma yürütüldüğü bilgisinin verildiğini aktardı. Çulhaoğlu, Türkiye'deki gecekondu envanterine ilişkin kapsamlı bir çalışmanın bulunmadığına dikkat çekerek miktan ve durumu belli olmayan bir konuda af çıkarmanın sakıncalannı vurguladı. Çulhaoğlu, şöyle konuştu: "Af çıkarmakla bir şeyi çözemezsiniz. 1984 yılında gecekondulara af çıkardınız da ne oldu? Gecekondulaşmayı teşvik etmekten başka bir işe hizmet etmez af. Af çıkaracaksanız. önce spesifik bir araşbrma yapmanız lazım. Gecekondulaşma yaşanan böJgeterin alryapısı yok. Binaların yapısı sağlam değil. Bu yapılara af getirirseniz, kimseye yarar sağîamazsımz." No'lu parselde kayıtlı, 2423.44 mefrekarelik arsa (eski Carfton Oteli arazisi) ile ilgili olarak YPK'nin 27.9.1988 tarih ve özel- leştirme 88/9 sayılı karan, Kamu Ortaklığı Yüksek Kurulu'nun 1.12.1993 tarih ve özelleştirme 93/93 sayılı kararlan dogrultu- sunda özelleştirme uvgulamalan ie ilgili her türiü işlemin yürütül- mesine karar venmiştir. Ancak bahse konu arsa, ilgi ya- zı ile Başbakanlığa hizmet binası olarak tahsis edilen Sait Halim Paşa Nalısf nın aynı ada \e bitişik parselinde bulunmaktadır. Dtğer yandan, Başbakanlıkça kullanılmakta olan söz konusu yalının güvenliği, kullanım özel- İiğinin hususiveti ve yalı ile ilgili her türiü hizmetin en iyi şekilde yerine getirilmesini teminen yu- karıda özelleştirilmesine karar verilen arsanın (Cariton arazisi) bedelsiz olarak Başbakanlığa devri düşünülmektedir. Bu sebeple: Yükanda ö/elleş- tirilmesine karar verilen arsanın (Cariton arazisi) özelleştirme u\- gulamalan ile ilgili her türiü işle- min yürütülmcsinin durdurul- masını ve Başbakanlığa bedelsiz olarak tahsisi hususunda gerekli her türiü işlemin yapılmasını ve sonuçtan Başbakanlığa acilen bilgi verilmesini önemle rica ede- rim. Başbakan adına, Başbakan- lık Müsteşar Vekili Ali Naci Tuncer." Hdikopter pLsti Sait Halim Paşa Yalısı'mn bi- tişiğindeki arazinin. Başbakan Çiller'in Istanbul'a gidişlerinde "helikopter pisti" olarak kulla- nıldığına dikkat çekildi. 2.5 dö- nümlük arazi, Çillerler'in Yeni- köy"deki yalısına da "komşu" durumda. Emlakçılar, arazinin değerinin bugünkü rakamlarla 3 trilyon lı- radan düşük olamayacagını sa- vunuyorlar. TURBAN Genel Müdürlü- ğü'ne ait buiunan arazi üzerinde daha önce Cariton Oteli yükseli- yordu. Otel yıkıldıktan sonra TURBAN'ın özelleştirme kap- samına alınması ile bu arazinin de satışına karar verildi. Ancak satışına karar verilen arazıye TURBAN Genel Müdürlüğü ta- rafmdan, gerek hafriyat çalışma- ları. ğerekse helikopter pistinin beton'dokümü" rçin"6nemli ra- kamlan bulan harcamalaryapıl- dı. Bu durum TBMM KİT Ko- misyonu'nda eleştirilere konu oldu. Gözlemciler, arazinin satışın- dan vazgeçilmesi karannı eleşti- rirken, "Hele bu vazgecme kara- nnın ardında Sayın Çilİer'in şah- si istemlcri varsa, ortaya çok olumsuz bir imaj çıkar. Özelleş- tirme programına dönük ka- muo>u güveni sarsıhr" yoru- munuyaptılar. Ecevit: Devlet, Kardemir'e güvence vermeli ANKARA (Cumhuriyet Büro- su)- Demokratik Sol Pa'rtı (DSP) Genel Başkanı Bülent Ecevit. Hak-lş Genel Baskanı NecatiÇe- lik'i zıyaret ederek kurulacak 'KardemirAŞ' ile ilgili endişele- rini dile getirdi. Hükümetin Ka- rabük Demir-Çelik Işletmelen'ni işçilere 1 liraya devredecegıni anımsatan Ecevit. "Sizden trfl- yonlar isteselerdi belki bulurdu- nuz, ancak 1 lira artık antika ol- du" diyerek arşivinden çıkardığı I lirayı Çelik'e verdi. DSP lideri Ecevit. Genel Baş- kan yardımcılan Cevdet Selvi ve ÖnderBülbüloğJu ile birlikte dün Hak- İş Genel Başkanı Necati Çelik'i konfederasyon genel mer- kezinde ziyaret ettı. Ecevit, Zon- guldak milletvekili olarak Kara- bük'le yakından ilgilendiğıni be- lirterek "Karabük bütün yaşamı demir-çelike bağlı bir verieşim bölgemizdir. Hükümetin, Kara- bük ü kapatmak istemesi Kara- böklüyü ka> gılandırmış ve bu yol- da demokratik ve etkin mücade- lekr verilmiştir. Bugün ise Kara- bük Demir-Çelik. karabükJülere emanet edildi. İşçiler bütün zor- luklan bilerek bu emaneti üstlen- di" dedi. Karabük'te uygulanan mode- lin Türkiye'de ilk kez denenece- ğini ve işçilerin başarılı olmasını dilediğini söyleyen Ecevit, söz- lerine şöyledevam etti: "Devletin Kardemir içinde doğrudan yer ai- ması gerektiği düşüncesine katıl- mryonım. Ancak de\ letin belli gü- venceleri de vermesi gcrekiyor. Devlet belli yükümlülükJeri iist- lenmeli. 'Borçlan ödedim. Kül- fetleri vüklendim" diyerekdeste- ğini çekmemdL" Hak-lş Başkanı Necati Çelik ise Karabük Demir-Çelik'i işçiler adına devraldıklarını ıfade ede- rek "Biz sendikacı şapkamızı bir kenara koyuppatronolmuyonız" diye konuştu. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Özeleştipi ve Üniversiteler Bir süredir üniversıte "havadislerini" ihmal ettik. Mem- lekette öyle işler dönüyor ve öyle şeyler yaşanıyor ki; sıra bir türiü üniversiteleregelemiyor. Oysa ki bu kurumlar, Tür- kiye'nin geleceğini belirleyecek. Bugün neler ekiyorsak, yann onlan biçeceğız. Ancak üniversite "havadislerine" geçmeden önce, biraz özeleştiri yapmak istiyorum. Zira elimize kalemi alınca ya da daktilonun başına çökünce. millete çuvaldızlan batınr- ken, kendi hak ettiğimiz iğneleri "pas geçmek", en azın- dan dürüstlüğümüzle bağdaşmaz. Üniversitedeki derslerimi, ekim ve kasım aylannda pek aksatmadım. Ama aralık başında "pilim tükendi'.Ve öğ- rencilerimi gene ihmal etmeye başladım. Hem "ö^ref- menliğim, her şeyin ûstünde gelir" diyorum hem de bir- kaç ayda pes ediyorum. Doğrusu çok tedirginim. Zaten bu ders yılının başlangıcında 1. sınıfta bir öğrencim, "Hocam, siz dersleri kendiniz mi yürüteceksiniz"d\ye sorduğunda, "Elbette" demiştim, "geçen yıllarda ortaya çıkan aksak- lıklar, bu ytl ortaya çıkmayacak. "Ama bu sözümü ilk yan- yılda tutamadım. Umarım ikinci yarıyılda sözümü tutarım. Mecelle'nin genel bir ilkesi vardır. "Suimisal emsal ol- maz" denir. Yani kötü birörnek, benzer davranışlar için ge- rekçe yapılamaz. Ama ders durumu benden "besbeter" kimi meslektaşlanmı görünce, birölçüdetesellı buluyorum. Ne demiş atalanmız: "Testiyi kıran da bir, suyu getiren de." Kaldı ki, bizde testiyi kıranlar ödüllendiriliyor, su ge- tirmeye çabalayanlar cezalandırılıyor. YÖK sözde, üniversiteler arasında eşgüdüm sağlaya- caktı. Üniversiteleri biryana bırakın, fakültelerarasında bi- le eşgüdüm sağlanamadı. Her fakülte ayrı bir telden çalı- yor. Bizim fakültede birincı yarıyıl sona erdi. Tek yanyıllık derslerin sınavları ve bütünlemelerı yapılacak. Kimi fakül- teler, vizelere yeni başladı. Eğitim sürelerinde bile eşgü- düm yok. Üniversiteleri "arpalık" biçimine sokan vakrflarla ilgili şi- kâyetlerim üzerine, içinde benim de bulunduğum bir araş- tırma komisyonu oluşturuldu. iki aydan beri en ilkel bilgi- len bile sağlayamadık. Bu arada "Yağma Hasan'ın böre- ği" sürüp gıdiyor. Kimi vakıflardan istenen belgeler geldi. Bir baktım. ne göreyim? Vakıflar hakkında en çok atıp tu- tan kimi isimler, atıp tuttuklan vakıfların kurucusu durumun- dalar. Insan, hayretler içinde kahyor. Bizim bulunduğumuz binada turizm konusunda kurs yapan bir vakıf vardı. Rektör değişince, onlara da yol gö- ründü. Birbinakiralamışlar, "Hizmetedevam"diyoriarmış. Ama yıllık 15 milyon lira olan ücret, 75 milyon liraya çık- mış. Hesaplannı 15-20 milyona göre yapan aileler perişan durumda. Bu beylerin umursadıklan yok. Sorsanız, çok inandırıcı yanrtlar da verirler. YÖK Başkanımız Sayın Sağlam'ın son açıklamalarına göre, öğrencilerin harçlan arrtırılarak "masrafiara katılım paylan" yüzde 5 civarına getirilecekmış. Bu da 15 milyon lira kadar bir şey tutacakmış. Doğrusu bir öğrencinin dev- lete maliyetinin yılda 300 milyon lira olmasına pek akıl er- diremedim. Ama Sayın Sağlam söylediklerine göre, mut- laka doğrudur. Özel bir eğitim kurumu olan ISIS'te (Istanbul School for Internatıonal Studies) akademik kurulda yer almam, kimi dostlarım tarafmdan hâlâ yadırganıyor. "Yahu sen paralı eğitime karşı değil miydin? Orada ne arıyorsun"diye so- ruyorlar. Kırk kez yazdım. Bir daha yazayım. ISIS'te özgür bir ortamda eğitim yapılıyor. Server Tanilli'nin "Uygarlık Tarihi", YÖK ünıversitelerinde yasak. Orada o okutuluyor. Ben, paralı eğitime hâlâ karşıyım. Eğitimin tümüyle para- sız olmasından yanayım. Ama gidişat karşısında aciz ka- lıyoruz. Eğitimde dengesizlik, daha ilkokul öncesinde başlıyor. İlk ve ortaöğretimde "parası olan" ve "parası olmayan" öğ- renciler arasında öylesine bir uçurum yaratılıyor ki; zaten yükseköğretim aşamasında, iyi ünıversitelere girenler, "pa- rası olan" ailelenn çocuklan oluyor. Sonuç olarak, onlarda bizim çocuklanmız. Bu arada "fukaralık çemberini" kıran tek-tük öğrencileri de tarikatlar kapıyor. Bundan üç-dört sene öncesine kadar, karşımdaki öğ- rencilerin nabzını yakalamakta biraz zorlanıyordum. Hiç alı- şık olmadığımız ve hatta çok eleştirdiğimiz beklentiler için- deydiler. Ama şimdi hava değişti. Karşımda bildik "çehre- ler" var. Bizim üniversiteler bu durumdayken, taşra üniversitete- rinden de bir yandan inanılmaz olumsuzluklar, bir yandan umut verici olumluluklar duyuyoruz. Bilgi üretmeyi bir ya- na bırakın, bilgiyi "aktarmaktan" bile aciz kalan üniversite sistemimizin "kurumuş dallannın bazılanna su yürûmek- te". Umarım, fazla iyimser bir tutum içinde olmayaytm. Ama bu arada kimi tarikatlar da elde etmiş olduklan "mev- zileri" bırakmamanın mücadelesı içinde. Toplumun her kesimindeki mücadele, aynı mücadele. Bir yanda "çağdaş, laik, üniter cumhuriyeti" savunan ve ya- şatmaya çalışanlar, öte yanda bunu yıkmaya çalışanlar. Kozlar (şimdilik) karşı tarafın eline geçmış gibi görünüyor. Ama unutmamak gerekir ki, tarihin tekerlekleri ileriye doğ- ru döner. tstanbul'da da gre> karan, AA Bölge Müdürlüğü'ne asıidı. Anadolu Ajansı'na grev karan asıidı ANKARA/İSTANBLL (Cumhuriyet) - Türkiye Gazete- cilerSendikası'nın. (TGS)toplu iş sözleşmesi görüşmelennde an- laşma sağlanamaması üzerine. Anadolu Ajansı (AA) için aldığı grev karan dün AA Genel Mü- dürlügü ile bürolarına asıidı. TGS Genel Sekreteri ZiyaSonay. AA'ya grev kararının asılması dolayısıyla Ankara'daki Genel Müdürlük binası önünde düzen- lenen törende yaptığı konuşma- da, Türkiye'deki enflasyon ra- kamlannın yüzde I50 olarak açıklandığı bir onamda. AA ış- vereninin çalışanlar için önerdi- ği zaın oranlannı "kabul edile- mez" bıçiminde nitelendırdi. Ça- lışanlann. Atatürk'ün kurduğu Anadolu Ajansı 'na bugüne ka- dar özverili biçimde sahip çıktı- ğını anımsatan Sonay. "Işvereni bir kez daha düşünmeye davet ediyoruz"dedi. Sonay'ın konuşmasından son- ra AA çalışanlannın alkışları arasında TGS'nin aldığı grev ka- ran. Genel Müdürlük binası ile yurt çapındaki tüm işyerlerine asıidı. Istanbul'da ise grev kara- nnın AA Bölge Müdürlüğü'ne asılması nedeniyle düzenlenen törende TGS Genel Başkanı Or- han Erinç bir konuşma yaptı. Or- han Erinç. Anadolu Ajansı'nda ışverenin ülke gerçekleriyle bağ- daşmayan tutumu nedeniyle ilk önce uyuşmazlıga gittiklerini ve daha sonra da grev karan aldık- larını belirtti. AA'nın özerk ba- sın kuruluşlan arasında yer aldı- ğı nı ifade eden Erinç. "Ama Anadolu Ajansı'mn yönetimini, görüyoruz ki siyasal iktidann temsiknleri götüriiyor. Bu da vur- gulamak istcdigimiz bir çeiiş- ld"şeklinde konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle