Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 OCAK1995 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Cumhuriyet, Çiller için özelleştirme ayncalığmı ortaya çıkardı
Çjfler, arka bahçesine layamadı
•Çiller'in kullandığı Sait Halim Paşa Yalısı'mn
arkasına düşen arazinin Başbakanlığa 'bedelsiz'
olarak devredilmesi istendi. Özelleştirme Idaresi
Başkanlığı'na bir yazı gönderen Başbakanlık
Müsteşar Vekili AIi Naci Tuncer,' Yalının
Başbakanlık tarafmdan kullanılmakta olduğu'
gerekçesine dayandı.
NURSUNEREL "
n d a n
"İ!
k
S
e r i
"
d l I ı r B a
?
b a k a n
Tansu ÇılJer in ısteği uzenne
ANKARA - Büyük ümit bağ- atıldı. Özelleştirme kapsammda-
lanan özelleştirme uygulamala- ki TURBAN'a ait "Carlton"
arazisi için süren satış işleminin
"durdurulmasını" isteyen Baş-
bakanlık, arazinin "bedelsizola-
rak devredilmesini" de istedi.
Başbakan Çiller'in Istanbul'da
calışma mekânı olarak kullandı-
ğı Sait Halim Paşa Yalısf nın ar-
kasına düşen 296 ada, 21 No'Iu
parseldeki arazinin satışından
vazgeçilme gerekçesi. Başba-
kanlık tarafmdan "GüvenGk-kul-
lanım özelliğinin hustısiyeti ve ya-
lı ile ilgili hizmetin en iyi şekiİde
yerine getirilmesi" diye ifade
edildi.
Çiller ailesinin Yeniköy'deki
yalısına da komşu olan arazinin
satışından vazgeçmenin. özelleş-
tirme gelirlerinin 3 trilyon lira-
sından da vazgeçmek anlamına
geldiği kaydediliyor.
ÖzeHeştirmeme beigesi
Hükümete, toplam 20 milyar
dolar beklediği özelleştirme uy-
gulamalanndan ilk geri adımı at-
tıranbelgevi Cumhuriyet ele ge-
çirdi. Özelleştirme Idaresi Baş-
kanlığı'nahitaben kalemealınan
ve "Başbakan adına" Başbakan-
lık M üsteşar Veki1i Ali Naci Tun-
cer tarafmdan imzalanan !2Ara-
hk 1994 tarihli yazı, "ay-
nen"şöyle:
Bilindigi üzere Istanhul lli,Sa-
nyer llçesi. Yeniköv Mahallcsi,
Köybaşı Caddesi'nde buiunan ve
müJkiyeti TURBAN Turizm
AŞ'ye ait, imann 2% ada ve 21
Göçün kamuyayüklediğiyülık maliyet 400 trilyon
Büyük kentlerimiz bir 'gecekondu merropolü" olarak 2000'ti yıllara hazuianıyor. Goçle gden yeni yabrun yiikû ise İstanbul'da yılda 400 bin kişi için, vaklaşık
40Ötrilyt)nliralıkekkaynakgerektiriyor.(Fotoğraf:RIZAEZER) . " -,,. 4,.-.<>ynd/
Boğaziçi Üniversitesi'ndeki seminerde Çiller'in imar affı özlemi eleştirildî ' '.'.
Af, kente karşı şiddet suçu!
OKTAY EKİNCt
Başbakan Tansu Çiller, yeni bir imar
affinı bu kez para karşılığmda gündeme
getirirken Istanbul da 1995 yılına nüfu-
su bir 500 bin kişi daha artarak girdi ve
2000 yılı için hesaplanan 12 milyonluk
nüfusa daha da yaklaşmış oldu.
En iyimser tahminlere göre Istan-
bul'daki gecekondu sayısı ise 1994 yılın-
da I milyonun ûzerine çıkarak yaklaşık
5 ya da 6 milyon kişinin kaçak binalar-
da yaşadığı "yasadışı bir kent" olma
özelliğini daha da güçlendirdi.
Başka bir deyişle tstanbul, kent yağ-
masının artık "metropoliten ötçekte"
egemenliğini ilan ettiği, "işgal aJtındaki"
birtarih ve doğa hazinesi olarak 20. yüz-
yılın son beş yılını karşılıyor.
Bu büyük işgalin ağırlıklı nedenini ise
eskisi gibi sait iş ve aş bulabilmek için
değil. özellikie son yerel seçim done-
minde kurumsallaşan "kaçak inşaat öz-
güriüğunden" yararlanmak üzere Istan-
bul'a koşan yüz binler, belki de milyon-
lar oluşturuyor.
Görgüsüzlüğün egemenüği
1996 haziranında 184 ülkeden yakla-
şık 30 bin delegenin katılacağı "Dünya
Insan Yerieşmeleri Konferansı"na (H A-
BITAT) ev sahipliği yapmaya hazırianan
Istanbul, tarihinin bu en yıkıcı "işgal ve
imha sürecini" durdurabiimek için ne
yapacak? Uluslararası konferansa sorun-
İannı götürürken "çözüm yohı" olarak
neyi tartışacak; neleri önerecek?..
Bu yaşamsal sorulann yanıtlan, 1994
yılınm son günlerindedüzenlenen bilim-
sel bir seminerde, 30'a yakın uzmanın
konuşmacı olarak katıldığı "gerilimli"
tartışmalarla ele alındı.
Toplantıya egemen olan gerilimin ne-
deni ise yine aynı günlerde basında yer
alan "Başbakan Çiller'in yeni bir imar
affı peşinde okiuğu" şeklindeki haber-
lerdi.
Çünkü Boğaziçi Üniversitesi'nde Mi-
mar Sinan Üniversitesi'yle işbirliği ya-
pılarak düzenlenen seminerin hemen
tümbildirileri, Türkiye'deki imar affı ge-
leneğine artık kesin olarak "son verihne-
si" yönündeydi.
Akademik unvanını Boğaziçi Üniver-
sitesi'ndan alan Prof. Dr. Tansu Çiller'in
hâlâböylesi bir "biümdışr ve Istanbul'u
sait kentsel açıdan deği 1. kültürel ve eko-
nomik açıdan da "rümüyle göçertecek"
olan bir rant politikasını benimsemesi
ise doğrusu yine Boğaziçi Üniversite-
si'ndeki toplantıya katılan bilim çevre-
Ruşen Keleş, bir yandan kente göç hızla
sürerken öbür yandan Türkıye'de hâlâ
"bölge planlamasrna geçilmemiş olma-
sını en büyük yanlişlık olarak açıkladı.
Yatınmlann yer seçiminde tam bir öz-
gürlûk yaşanırken ve kalkınma bu ne-
denle plansız ve dengesiz gelişirken in-
sanlann kalkınan bölgelere göç etmesi-
nin "vize" ya da benzeri önlemlerle en-
gellenemeyeceğini anlatan Prof. Ruşen
Keleş. kaçak yapılaşmaya gösterilen
hoşgörünün de göçü ve kentsel yozlaş-
mayı hızlandırdığını vurguladı.
foplantıdaki bildiriler arasında, yine
bir "ekonomi profesörü" olarak Başba-
kan Çiller'in dikkatıne sunulması gere-
ken açıklamalardan Dr. Ersin Anoğ-
•Mimar Sinan Üniversitesi ile Boğaziçi Üniversitesi'nin
birlikte düzenledikleri 'Istanbul ve Göç' konulu
seminerde, akademik unvanını Boğaziçi'nden alan Prof.
Dr. Tansu Çiller'in gecekondu affı önlemleri tepkiyle
karşılandı ve sonuç bildirgesinde kınanması karan alındı.
lerince artık kabul edilebilir bir tutum
değildi."İstanbul ve Göç" başlığı altın-
da düzenlenen ve "Bir Şehrin Karakter
Değişimi" ait başlığını taşıyan sermner.
her iki üniversitenin rektörlerince yapı-
lan açılış konuşmalanyla başladı.
Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof.
Dr. Üstün Ergüderözellikle üniversitele-
rin, yöneticiler ve medya üzerinde etki-
li olabilecek butürçalışmalannı yoğun-
laştırması gerektiği üzerinde dururken
Mimar Sinan Üniversitesi Rektörü Prof.
Dr. Gündûz Gökçe, politikacılann bi-
limden giderek uzaklaştıklanna değindi
ve artık her alanda "görgüsüzlüğün ege-
men olmasuıdan" yakındı.
Seminere Ankara'dan katılan Siyasal
Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr.
lik'nun sunduğu "ekonomik rapor" ise
oldukça çarpıcıydı. Göçün ve kaçak ya-
pılaşmanın "maHyeti" üzerine aynntılı
bir döküm veren Dr. Anoğlu, kente ge-
len bir kişiye yapılması gereken yeni ya-
tınmı özetlerken şu rakamlan sıraladı:
"Kişi başına ilave 10 m
2
yol; 2.5 m
1
oto-
park ve 4 cm ray için yaklaşık 2500 do-
lar. Yani, 100 miİyon lira~"
Yine kente gelen her bir kişi için 160
litre temiz su, 250 litre atık su, 3.5 kw/sa-
at enerji ve 0.20 oranında telefon gerek-
sinmesi için de 5000 dolar (200 milyon
lira) gerektiğini açıklayan Dr. Anoğlu,
benzer şekilde ev, okul. yeşil alan, has-
tane gibi hizmetlerin yerine getirilebil-
mesinin de 6000 dolara (240 milyon li-
ra) mal olacağinı belirtti.
Sonuç olarak. diğer sosyal donanım-
lar ve iş olanağı için gerekli yeni yatınm-
larla birlikte, kente göçün bu ülkeye ki-
şi başına maliyeti 27.500 dolar, yani yak-
laşık I milyar liraydı. Yani Istanbul'a 1
yılda göç eden 400 bin kişi için gerekli
yeni yatınm bedeli 400 trilyon lirayı (11
milyar dolar) buluyordu. Demek ki Çil-
ler'in, 1 milyon kaçak yapıyı 25'er mil-
yon lira alarak affetmesi karşılığmda
beklediği 25 trilyonluk kaynak, bu yapı-
lann yarattığı "ekonomik yük"ünyanın-
da devede kulak bile değildi...
Ulusal ekonomiye zarar
Böylesine çarpıcı bir "maliyet anaü-
zi" karşısında imaraffının artık sait ken-
te değil, ülkeye ve ulusal ekonomiye kar-
şı da açıkça "suc işlemek" anlamına ge-
leceğini vurgulayan uzmanlar, seminerin
sonuç belgesinde yeni bir kaçak inşaat
bağışlamasının şiddetle karşısındaolun-
duğunun belirtilmesi karannı aldılar.
Mimar Sinan Üniversitesi öğretim
üyelerinden imar hukuku uzmanı Prof.
Dr. Safa Erkün'ün tanımlaması ise bel-
ki de son yıllann en gerçekçi vurgulama-
sıydı. Göçü sürekli kılan kaçak yapılaş-
manın açık bir "kent suçu" olduğunda
artık herkesin fikirbirliğine vardıgını
söyleyen Prof. Erkün, bu yağmanın af-
fedilmesinin ve üstelik"para karşılıgın-
da" affedilmesinin de "kente karşı şid-
det sucu"niteliğini taşıyacağım belirtti.
Çünkü bu büyük yağma artık "kent-
sel terör" düzeyine tırmanmış durumda
ve sadece Istanbul'u yok etmekle yetin-
miyor, toplumun "yaşam kaynaklan"nı
da kurutarak halkı hastaiığa ve ölüme
sürüklüyor.
Toplumun haklannı ihlal edenlere
"kazanç kapısT olarak bakmak ise bir
ekonomi profesörünün başında olduğu
bu hükümete hiç yakışmıyor...
Başbakan Çiller'in talimatına rağmen Bayındırlık Bakanı, tasanya imza koymayacak
Çulhaoğju gecekondu afliııa karşı
•Bayındırlık ve Iskân Bakanı Halil
Çulhaoğlu, gecekondu affının, yalnızca
mafyaya gelir sağlayacağı görüşünü
savunarak 'Af çıkarmakla bir şeyi
çözemezsiniz. 1984'te çıkanldı da ne oldu?'
Af, teşvikten başka bir işe yaramaz' dedi.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Tansu
ÇiBer, imar affı çerçevesinde gecekondulara af getir-
ilmesi için Hazine ve Milli Emlak Genel
Müdürlüğü'ne talimat vermesine karşın, Bayındırlık
ve lskan Bakanı Halil Çulhaogiu bu girişime kesinlik-
le karşı olduğunu açıkladı. Gecekondu affına ilişkin
bir tasanya imza koymayacağını vurgulayan
Çulhaoğlu, af yakJaşımının soruna çözüm
getirmediğini anlatırken "Bizim yaptırdığımız bir
araştırmada. gccckondularda oruranlann yüzde
70'inin ev sahibi olmadığı, kiracı bulunduğu ortaya
çıktı. Af getirerek sadece mafyaya gelir sağtamış olur-
sunuz" dedi.
Aftan holdingler yararlanacak
Çalışanlann sorunlannı giderici çözümler bulmakta
zorlanan hükümet. oy kaygısı ve ek mali kaynak için
gecekondu ve kaçak yapılara affı gündeme getirdi.
Aftan, gecekondulardan çok, imarsız arazilerini düşük
fıyattan alan arazi mafyası ve bazı büyük holdinglerin
yararlanacağına dikkat çekildi.
Başbakan Tansu Çiller'in, son olarak 1984 yılında
çıkanlan gecekondu affının yinelenmesi için Hazine
ve Milli Emlak Genel Müdürlüğü'ne talimat verdiği
ve söz konusu kuruluşlar tarafmdan bir taslak
çalışmasının tamamlanmak üzere olduğu bildirildi.
Bu çalışmaya ilişkin olarak Cumhuriyet'in sorulannı
yanıtlayan Bayındırlık ve lskan Bakanı Çulhaoğlu,
basında çıkan haberlerin ardından kendisine de
gecekondu arîı çıkanlması için bir çalışma
yürütüldüğü bilgisinin verildiğini aktardı.
Çulhaoğlu, Türkiye'deki gecekondu envanterine
ilişkin kapsamlı bir çalışmanın bulunmadığına dikkat
çekerek miktan ve durumu belli olmayan bir konuda
af çıkarmanın sakıncalannı vurguladı. Çulhaoğlu,
şöyle konuştu: "Af çıkarmakla bir şeyi çözemezsiniz.
1984 yılında gecekondulara af çıkardınız da ne oldu?
Gecekondulaşmayı teşvik etmekten başka bir işe
hizmet etmez af. Af çıkaracaksanız. önce spesifik bir
araşbrma yapmanız lazım. Gecekondulaşma yaşanan
böJgeterin alryapısı yok. Binaların yapısı sağlam değil.
Bu yapılara af getirirseniz, kimseye yarar
sağîamazsımz."
No'lu parselde kayıtlı, 2423.44
mefrekarelik arsa (eski Carfton
Oteli arazisi) ile ilgili olarak
YPK'nin 27.9.1988 tarih ve özel-
leştirme 88/9 sayılı karan, Kamu
Ortaklığı Yüksek Kurulu'nun
1.12.1993 tarih ve özelleştirme
93/93 sayılı kararlan dogrultu-
sunda özelleştirme uvgulamalan
ie ilgili her türiü işlemin yürütül-
mesine karar venmiştir.
Ancak bahse konu arsa, ilgi ya-
zı ile Başbakanlığa hizmet binası
olarak tahsis edilen Sait Halim
Paşa Nalısf nın aynı ada \e bitişik
parselinde bulunmaktadır.
Dtğer yandan, Başbakanlıkça
kullanılmakta olan söz konusu
yalının güvenliği, kullanım özel-
İiğinin hususiveti ve yalı ile ilgili
her türiü hizmetin en iyi şekilde
yerine getirilmesini teminen yu-
karıda özelleştirilmesine karar
verilen arsanın (Cariton arazisi)
bedelsiz olarak Başbakanlığa
devri düşünülmektedir.
Bu sebeple: Yükanda ö/elleş-
tirilmesine karar verilen arsanın
(Cariton arazisi) özelleştirme u\-
gulamalan ile ilgili her türiü işle-
min yürütülmcsinin durdurul-
masını ve Başbakanlığa bedelsiz
olarak tahsisi hususunda gerekli
her türiü işlemin yapılmasını ve
sonuçtan Başbakanlığa acilen
bilgi verilmesini önemle rica ede-
rim.
Başbakan adına, Başbakan-
lık Müsteşar Vekili Ali Naci
Tuncer."
Hdikopter pLsti
Sait Halim Paşa Yalısı'mn bi-
tişiğindeki arazinin. Başbakan
Çiller'in Istanbul'a gidişlerinde
"helikopter pisti" olarak kulla-
nıldığına dikkat çekildi. 2.5 dö-
nümlük arazi, Çillerler'in Yeni-
köy"deki yalısına da "komşu"
durumda.
Emlakçılar, arazinin değerinin
bugünkü rakamlarla 3 trilyon lı-
radan düşük olamayacagını sa-
vunuyorlar.
TURBAN Genel Müdürlü-
ğü'ne ait buiunan arazi üzerinde
daha önce Cariton Oteli yükseli-
yordu. Otel yıkıldıktan sonra
TURBAN'ın özelleştirme kap-
samına alınması ile bu arazinin
de satışına karar verildi. Ancak
satışına karar verilen arazıye
TURBAN Genel Müdürlüğü ta-
rafmdan, gerek hafriyat çalışma-
ları. ğerekse helikopter pistinin
beton'dokümü" rçin"6nemli ra-
kamlan bulan harcamalaryapıl-
dı. Bu durum TBMM KİT Ko-
misyonu'nda eleştirilere konu
oldu.
Gözlemciler, arazinin satışın-
dan vazgeçilmesi karannı eleşti-
rirken, "Hele bu vazgecme kara-
nnın ardında Sayın Çilİer'in şah-
si istemlcri varsa, ortaya çok
olumsuz bir imaj çıkar. Özelleş-
tirme programına dönük ka-
muo>u güveni sarsıhr" yoru-
munuyaptılar.
Ecevit:
Devlet,
Kardemir'e
güvence
vermeli
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su)- Demokratik Sol Pa'rtı (DSP)
Genel Başkanı Bülent Ecevit.
Hak-lş Genel Baskanı NecatiÇe-
lik'i zıyaret ederek kurulacak
'KardemirAŞ' ile ilgili endişele-
rini dile getirdi. Hükümetin Ka-
rabük Demir-Çelik Işletmelen'ni
işçilere 1 liraya devredecegıni
anımsatan Ecevit. "Sizden trfl-
yonlar isteselerdi belki bulurdu-
nuz, ancak 1 lira artık antika ol-
du" diyerek arşivinden çıkardığı
I lirayı Çelik'e verdi.
DSP lideri Ecevit. Genel Baş-
kan yardımcılan Cevdet Selvi ve
ÖnderBülbüloğJu ile birlikte dün
Hak- İş Genel Başkanı Necati
Çelik'i konfederasyon genel mer-
kezinde ziyaret ettı. Ecevit, Zon-
guldak milletvekili olarak Kara-
bük'le yakından ilgilendiğıni be-
lirterek "Karabük bütün yaşamı
demir-çelike bağlı bir verieşim
bölgemizdir. Hükümetin, Kara-
bük ü kapatmak istemesi Kara-
böklüyü ka> gılandırmış ve bu yol-
da demokratik ve etkin mücade-
lekr verilmiştir. Bugün ise Kara-
bük Demir-Çelik. karabükJülere
emanet edildi. İşçiler bütün zor-
luklan bilerek bu emaneti üstlen-
di" dedi.
Karabük'te uygulanan mode-
lin Türkiye'de ilk kez denenece-
ğini ve işçilerin başarılı olmasını
dilediğini söyleyen Ecevit, söz-
lerine şöyledevam etti: "Devletin
Kardemir içinde doğrudan yer ai-
ması gerektiği düşüncesine katıl-
mryonım. Ancak de\ letin belli gü-
venceleri de vermesi gcrekiyor.
Devlet belli yükümlülükJeri iist-
lenmeli. 'Borçlan ödedim. Kül-
fetleri vüklendim" diyerekdeste-
ğini çekmemdL"
Hak-lş Başkanı Necati Çelik
ise Karabük Demir-Çelik'i işçiler
adına devraldıklarını ıfade ede-
rek "Biz sendikacı şapkamızı bir
kenara koyuppatronolmuyonız"
diye konuştu.
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Özeleştipi ve Üniversiteler
Bir süredir üniversıte "havadislerini" ihmal ettik. Mem-
lekette öyle işler dönüyor ve öyle şeyler yaşanıyor ki; sıra
bir türiü üniversiteleregelemiyor. Oysa ki bu kurumlar, Tür-
kiye'nin geleceğini belirleyecek. Bugün neler ekiyorsak,
yann onlan biçeceğız.
Ancak üniversite "havadislerine" geçmeden önce, biraz
özeleştiri yapmak istiyorum. Zira elimize kalemi alınca ya
da daktilonun başına çökünce. millete çuvaldızlan batınr-
ken, kendi hak ettiğimiz iğneleri "pas geçmek", en azın-
dan dürüstlüğümüzle bağdaşmaz.
Üniversitedeki derslerimi, ekim ve kasım aylannda pek
aksatmadım. Ama aralık başında "pilim tükendi'.Ve öğ-
rencilerimi gene ihmal etmeye başladım. Hem "ö^ref-
menliğim, her şeyin ûstünde gelir" diyorum hem de bir-
kaç ayda pes ediyorum. Doğrusu çok tedirginim. Zaten bu
ders yılının başlangıcında 1. sınıfta bir öğrencim, "Hocam,
siz dersleri kendiniz mi yürüteceksiniz"d\ye sorduğunda,
"Elbette" demiştim, "geçen yıllarda ortaya çıkan aksak-
lıklar, bu ytl ortaya çıkmayacak. "Ama bu sözümü ilk yan-
yılda tutamadım. Umarım ikinci yarıyılda sözümü tutarım.
Mecelle'nin genel bir ilkesi vardır. "Suimisal emsal ol-
maz" denir. Yani kötü birörnek, benzer davranışlar için ge-
rekçe yapılamaz. Ama ders durumu benden "besbeter"
kimi meslektaşlanmı görünce, birölçüdetesellı buluyorum.
Ne demiş atalanmız: "Testiyi kıran da bir, suyu getiren
de." Kaldı ki, bizde testiyi kıranlar ödüllendiriliyor, su ge-
tirmeye çabalayanlar cezalandırılıyor.
YÖK sözde, üniversiteler arasında eşgüdüm sağlaya-
caktı. Üniversiteleri biryana bırakın, fakültelerarasında bi-
le eşgüdüm sağlanamadı. Her fakülte ayrı bir telden çalı-
yor. Bizim fakültede birincı yarıyıl sona erdi. Tek yanyıllık
derslerin sınavları ve bütünlemelerı yapılacak. Kimi fakül-
teler, vizelere yeni başladı. Eğitim sürelerinde bile eşgü-
düm yok.
Üniversiteleri "arpalık" biçimine sokan vakrflarla ilgili şi-
kâyetlerim üzerine, içinde benim de bulunduğum bir araş-
tırma komisyonu oluşturuldu. iki aydan beri en ilkel bilgi-
len bile sağlayamadık. Bu arada "Yağma Hasan'ın böre-
ği" sürüp gıdiyor. Kimi vakıflardan istenen belgeler geldi.
Bir baktım. ne göreyim? Vakıflar hakkında en çok atıp tu-
tan kimi isimler, atıp tuttuklan vakıfların kurucusu durumun-
dalar. Insan, hayretler içinde kahyor.
Bizim bulunduğumuz binada turizm konusunda kurs
yapan bir vakıf vardı. Rektör değişince, onlara da yol gö-
ründü. Birbinakiralamışlar, "Hizmetedevam"diyoriarmış.
Ama yıllık 15 milyon lira olan ücret, 75 milyon liraya çık-
mış. Hesaplannı 15-20 milyona göre yapan aileler perişan
durumda. Bu beylerin umursadıklan yok. Sorsanız, çok
inandırıcı yanrtlar da verirler.
YÖK Başkanımız Sayın Sağlam'ın son açıklamalarına
göre, öğrencilerin harçlan arrtırılarak "masrafiara katılım
paylan" yüzde 5 civarına getirilecekmış. Bu da 15 milyon
lira kadar bir şey tutacakmış. Doğrusu bir öğrencinin dev-
lete maliyetinin yılda 300 milyon lira olmasına pek akıl er-
diremedim. Ama Sayın Sağlam söylediklerine göre, mut-
laka doğrudur.
Özel bir eğitim kurumu olan ISIS'te (Istanbul School for
Internatıonal Studies) akademik kurulda yer almam, kimi
dostlarım tarafmdan hâlâ yadırganıyor. "Yahu sen paralı
eğitime karşı değil miydin? Orada ne arıyorsun"diye so-
ruyorlar. Kırk kez yazdım. Bir daha yazayım. ISIS'te özgür
bir ortamda eğitim yapılıyor. Server Tanilli'nin "Uygarlık
Tarihi", YÖK ünıversitelerinde yasak. Orada o okutuluyor.
Ben, paralı eğitime hâlâ karşıyım. Eğitimin tümüyle para-
sız olmasından yanayım. Ama gidişat karşısında aciz ka-
lıyoruz.
Eğitimde dengesizlik, daha ilkokul öncesinde başlıyor.
İlk ve ortaöğretimde "parası olan" ve "parası olmayan" öğ-
renciler arasında öylesine bir uçurum yaratılıyor ki; zaten
yükseköğretim aşamasında, iyi ünıversitelere girenler, "pa-
rası olan" ailelenn çocuklan oluyor. Sonuç olarak, onlarda
bizim çocuklanmız. Bu arada "fukaralık çemberini" kıran
tek-tük öğrencileri de tarikatlar kapıyor.
Bundan üç-dört sene öncesine kadar, karşımdaki öğ-
rencilerin nabzını yakalamakta biraz zorlanıyordum. Hiç alı-
şık olmadığımız ve hatta çok eleştirdiğimiz beklentiler için-
deydiler. Ama şimdi hava değişti. Karşımda bildik "çehre-
ler" var.
Bizim üniversiteler bu durumdayken, taşra üniversitete-
rinden de bir yandan inanılmaz olumsuzluklar, bir yandan
umut verici olumluluklar duyuyoruz. Bilgi üretmeyi bir ya-
na bırakın, bilgiyi "aktarmaktan" bile aciz kalan üniversite
sistemimizin "kurumuş dallannın bazılanna su yürûmek-
te". Umarım, fazla iyimser bir tutum içinde olmayaytm.
Ama bu arada kimi tarikatlar da elde etmiş olduklan "mev-
zileri" bırakmamanın mücadelesı içinde.
Toplumun her kesimindeki mücadele, aynı mücadele. Bir
yanda "çağdaş, laik, üniter cumhuriyeti" savunan ve ya-
şatmaya çalışanlar, öte yanda bunu yıkmaya çalışanlar.
Kozlar (şimdilik) karşı tarafın eline geçmış gibi görünüyor.
Ama unutmamak gerekir ki, tarihin tekerlekleri ileriye doğ-
ru döner.
tstanbul'da da gre> karan, AA Bölge Müdürlüğü'ne asıidı.
Anadolu Ajansı'na
grev karan asıidı
ANKARA/İSTANBLL
(Cumhuriyet) - Türkiye Gazete-
cilerSendikası'nın. (TGS)toplu
iş sözleşmesi görüşmelennde an-
laşma sağlanamaması üzerine.
Anadolu Ajansı (AA) için aldığı
grev karan dün AA Genel Mü-
dürlügü ile bürolarına asıidı.
TGS Genel Sekreteri ZiyaSonay.
AA'ya grev kararının asılması
dolayısıyla Ankara'daki Genel
Müdürlük binası önünde düzen-
lenen törende yaptığı konuşma-
da, Türkiye'deki enflasyon ra-
kamlannın yüzde I50 olarak
açıklandığı bir onamda. AA ış-
vereninin çalışanlar için önerdi-
ği zaın oranlannı "kabul edile-
mez" bıçiminde nitelendırdi. Ça-
lışanlann. Atatürk'ün kurduğu
Anadolu Ajansı 'na bugüne ka-
dar özverili biçimde sahip çıktı-
ğını anımsatan Sonay. "Işvereni
bir kez daha düşünmeye davet
ediyoruz"dedi.
Sonay'ın konuşmasından son-
ra AA çalışanlannın alkışları
arasında TGS'nin aldığı grev ka-
ran. Genel Müdürlük binası ile
yurt çapındaki tüm işyerlerine
asıidı. Istanbul'da ise grev kara-
nnın AA Bölge Müdürlüğü'ne
asılması nedeniyle düzenlenen
törende TGS Genel Başkanı Or-
han Erinç bir konuşma yaptı. Or-
han Erinç. Anadolu Ajansı'nda
ışverenin ülke gerçekleriyle bağ-
daşmayan tutumu nedeniyle ilk
önce uyuşmazlıga gittiklerini ve
daha sonra da grev karan aldık-
larını belirtti. AA'nın özerk ba-
sın kuruluşlan arasında yer aldı-
ğı nı ifade eden Erinç. "Ama
Anadolu Ajansı'mn yönetimini,
görüyoruz ki siyasal iktidann
temsiknleri götüriiyor. Bu da vur-
gulamak istcdigimiz bir çeiiş-
ld"şeklinde konuştu.