04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 OCAK1995 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER 1980 sonrası yükseköğretimimiz... YÖK ve bu yasa, kanımca belkı de olumsuzluklann en önemlısı ve Türkıye'nin toplumsal gelışmesınde büyük bır eksıkhk olan "tepkısızlığı" öğretım üyelen arasında da yaygınlaştırdı Prof. Dr. METE TAPAN E vet, 1980 sonrası yukse- koğretımle ılgılı gelışme- lerın olumsuzluklan son gunlerdebasında ozellık- le de Cumhunvet gazete- sınde tartışıldı ve hatta bu olumsuzluklann kışılerle olası bağlan- tılan pek çok kez dıle getınldı Ancak, alınan sonuçlar \e bu eleştınlere ven- len yanıtlar ortada, değışen hıçbır şey yok ve kanımca da olmayacaktır Geçen gunlerde Istanbul Oğretım Uyelen Der- neğı Başkanı Savın Prof Dr Burhan Şenatalar ın bır YOK uyesı ıle yaptığı televızyon tartışmasında da YOK uye- sının zaman zaman zor duruma duşme- sıne karşın, o kışının bır kamu gorev lı- sı ve yıne YOK üyesı olması nedenıy- !e Sayın Şenatalar tarafından ortaya ko- nan yuksekoğretım sorun'arını ve bu sorunlann kavnaklannı sankı her şey gulluk gulıstanlıkmış gıbı ortbas etme çabası ve bu çabayı gostenrken de man- tıksal hatalara duşmesı, yuksekoğre- tımle ılgılı sorunlann kısa donemde ço- zümlenemeyeceğının en guzel kanıtı- dır Yuksekoğretımı hafıfe alan ve sı- yasal bır ust yapı kurumu olarak goren Yuksekoğretım Yasası ve bu yasanın en baştakı orgutu Yuksek Oğretım Ku- rulu (YOK) ıle sağlıklı bır noktaya ge- leceğımızden kuşku duymaktayım •YOK'le beraber oğretım bırımle- nnın. yanı mevcut unıversıtelere oğren- cı kapasıtelen ustunde oğrencı alınma- sı sağlandı Boylece eğıtım kurumla- nnda oğretım uyesı başına duşen oğren- cı sayısı hem arttı hem de ozellıkle uy- gulamalı bılım dallannda laboratuvar ve obur eğıtım arac ve gereçlerı oğren- cı artışına koşut olarak artmadığı ıçın, yetersız duruma geldı, eğıtımde nıtelık duşmeye başladı •YOK'le beraber yenı ünıversıteler kuruldu Ancak bu unıversıtelenn, bı- rakın ev rensel duzeyde olmasını bunla- nn otuz. kırk yıllık geçmışı olan unıver- sıtelenmızın duzeyıneenşebılecek alt- yapıdan dahı voksun olarak kuruldu- ğunu ızledık Bu unıversıtelenn sıyasal seçım ya- tınmı olduklannı defalarca bellı çevre- lenn dıle getırmesıne karşın, YOK bu gıdışı destekledı Yeterlı öğretım uyesı olmayan bu unıversıtelenn fakultelen mezunlannı verdıler Ancak bumezun- ların bılgı duzeylen. yeterlı oğretım uyesının eğıttığı mezunlardan doğal olarak düşük oldu Bu duze> farkı ka- mu ve ozel sektorun memur ya da per- sonel alımlanvla ılgılı sınavlannda ız- lendı Boylece, aynı dıplomaya sahıp kışılenn arasında eğıtım sureçlennden kaynaklanan bu farklılıklar. ulkemız- dekı bır dızı toplumsal yaraya bır yenı- sını daha eklemış oldu • Bılındığı gıbı "ıdarı özerklık" Yuksekoğretım Yasası'yla beraberyok oldu Başka deyışle, unıverMtelenmız kendı kendılerını yonetemezler dendı, onlann devletın gudumunde, çoğunlu- ğu yıne profesör unvanlı, fakat sıyasal sıstemı "kraldan çok kralcı olma" zıh- nıyetını benımseyen kışılerden oluşan bır ust kurulla. yanı YOK'le yonetmek gereğı goruldü Rektor. dekan seçımle değıl, tayınle gelır dıyen bu yasa za- man zaman, orneğın bır mıktar rektor- luk seçımınde olduğu gıbı delınse de halen unıversıtelenn demokratıkleşme surecınde buyuk bır kaya gıbı ayakta durmaktadır bnıversıtelerımızın ozerk, çağdaş kurumlar halıne dönüş- mesının en buyuk nedenı ışte bu yasa- dır ve onun ongorduğu yonetım sıste- mıdır Bır toplumda akademık olarak en ust duzeye gelmış olan bır toplulu- ğa kendı kendını yonetme hakkı venl- mıyorsa bunun nedenı açıktır >a bır gun bu hocalar bızı (devletı) eleştınr- se. bıze karşı tav ır alırlarsa korkusu bu nedenın ıçenğını oluşturmaktadır Bı- lındığı gıbı korkunun ecele yaran yok- tur ve er geç yonetımsel özerklık de- mokratıkleşmenın en belırgın olgusu olarak unıversıtelerımıze gen venle- cektır •Yazık kı bütçe olanaklan ılen su- rulerek bugune dek unıversıte eleman- lannın odeneklen (maaşlan) yetennce arttınlmadı ve yuzde yuz kırka varan enflasyon karşısında unıversıte oğretım uyelen geçen yıla oranla buyuk çapta yoksullaştı Kuşkusuzdevletmemurla- nnın hepsı bu enflasyondan pavlannı aldı ve yıne bu memurlar sendıkasız ol- dukları ıçın de bu sıkıntılannı orgut ağırlıklı olarak yetennce ve etkılı bı- çımde dıle getıremedıler Bır profesorun aylık gelırı bugun yaklaşık>ırmımılyondur Eğerbumes- lektaşım ev kırası venvorsa ve ıkı ço- cuğundan, vazgeçtım ıkısı. bın ozel bır okula devam edıvorsa ve eşı de çalışmı- yorsa yaşamını devam ettırebılmesı ıçın. zorunlu olarak unıversıte dışında, başka bır ışte çalışması gerekmektedır Hatta bu tek ış de yetmeyecek, daha başka van gelır elde etme yollanaraya- caktır bu bılım adamımız İyı nıyetlı, ıdeallerı uğruna akademık mesleğı se- çen bu arkadaşımız 20 yıllık kamu hız- metınden sonra, zaman zaman ıçı bur- kularak oğrencılere ve araştırmaya ye- tennce zaman ayıramadığı ıçın kendı ozeleştınsını yapacak ve geçmışıyle he- saplaştığında kendı kendını suçlu kol- tuğuna oturtacaktır Gerçek suçlunun bu ortamı yaratan polıtıkacıların ve mevcut yasal duzcnlemelenn olduğu bılıncınde olsa da arkadaşım, ıdeallen- nın kurbanı olmanın yıne de tasasını duvumsavacaktır • \ uksekoğretım Yasası'yla beraber ozel unıversıtelenn açılmasına olanak sağlandı Bu unıvcrsıtelerdeokumanın bedelı hepımızın bıldığı gıbı çok yuk- sektır. orneğın KoçUnıversıtesı'ndebu bedel 1^0 mtlyon TLdır Eğttımın ya- bancı bır dılde yapıldığı bu unıversıte- lere gınş de unıversıtelerarası gırış sı- navıesaslannagoreyapılmaktadır Do- layısıylabu unıversıtelere genellıkleor- taoğretımde yabancı d\l sorununu çoz- müş ve aılelennın maddı durumu iyı olan ogrencıler başvurmaktadır Yıne bu unıversıtelerde unıversıte gırış sı- navlannda çok başanlı olan oğrencıle- re burs verılerek parasız okuma hakkı venlmektedır Amaçelıt unıversıte me- zunlarıyaratmaktır Vebumezunlarda haklı olarak çalışma alanındakı en iyı ışyerlennı dolduracaklar ve normal unı- versıtelerden yetışen mezunlan da yo- neteceklerdır Boylece ozel okul ıle dev let okulları arasınddkı fark nedenıy- le ortaya çıkan ortaoğretımdekı çarpık- lık, yuksekoğrenım sıstemımızde de- vam edecektır Kuşkusuz Yuksekoğretım Yasası ve YOK'le ılgılı daha bır dızı olumsuz- luklar sıralamak olanaklıdır Ancak YOK \e bu yasa, kanımca belkı de olumsuzluklann en önemlısı ve Turkı- ye'nın toplumsal gelışmesınde buyuk bıreksıklıkolan "tepkısızlığı" oğretım uyelerı arasında da yaygınlaştırdı Bıldığınız gıbı yasanın ılk uygula- masında bu yasayı ve uygulamalan eleştırme yasağı getınldı Bu yasakla beraber Yuksekoğretım Yasası'nın ozunde yer alan baskıcı maddeler, uy- gulamalann oğretım uvelerınce eleştı- nlmemesıne neden oldu Bu baskıcı antıdemokratık uygulamalara hedef olan oğretım uyelen. şımdı tepkısız bır duruma geldı Yenı yasa bır anlamda terör yaratmıştır Oğretım üyelerının çoğu bu terorortamından kendısını so- yutlama çabasına gırmış, zaten maddı durumlan her gun bozulan oğretım ele- manları ek ış bulma bahanesıyle dışa- nya açılmış va da unıversıtenın yone- tım ışlenyle pek ılgılenmemıştır Boy- lece unıversıte sorunlanna ılgı, oğre- tım uyelerınce de yetennce gostenlme- mıştır Işte unıversıtelenmızın bugûnku sı- kıntılannın başında bu tepkısızlık ya da ılgısızlık yatmaktadır Bır yandan de- mokrası sozcuğunu sureklı ağzımızdan duşurmeyeceğız. ote yandan tepkısız olmanın ya da kılınmanın hafıflığını yaşavacağız ARADABIR OSMAN BOLULV Emekhûgmı,'men Lütffen Biraz Ölhelenip misiniz? Ofkeyı, hıddet ve şıddetle anlamdaş bellemışız Ofke- sızlığın, duyarsızlıktan, ılgısızlıkten, sındırılmışlıkten fılız- lendığını duşunmemışsınızdır hıç Gunluk gereksınımle- nnızden kımılennı zar zor karşılayabılmeyı mutluluk sa- yarsınız Yaşamınızın çevrenı (ufku) bu kadardır Bınlen- nın, sızın sınıklığınızden aldığı payla, sızı kullandığının ayır- dında degılsınızdır Tepkılerınızı, başkaldırı (ısyan) dıye ka- bul ettırmışlerdır Uslu ınsan olduğunuzu hıç tartışmadan yaşamanın erdem olduğunu sanırsınız, kuçuk kabuğunu- zun ıçınde yaşamınızı surdurursunuz Insanoğlunun, ge- rek doğanın, gerek toplumsal duzenın ya da ınsanlarara- sı tlışkılenn baskısı karşısındakı tepkılennın, bılıme ve uy- garlığa temel olduğunu kavrayacak bılınç katına ulaşama- rriîşsınızdır Kendınızı esenlıkte goaırsunuz Ne mutlu sı- ze< öfke aklın onune geçerse, onlemlı ve dengelı davranış engellenır elbet Anlamsız surtuşmelenn ıçınde buLrsu- nuz kendınızı, yıpratırsınız, yıpranırsınız Ama ofkesızlık, duyarsızlığın fa kendısıdır Duyartıhk, kendısınde, çevre- sınde olup bıtenlen algılayıp değerlendırebılmenın gınş ka- pısıdır Duyarlıklan doğru değerlendırebılmek ıçın aklatu- tunmak zorundasınız Akıl, ıncelemeyı, ırdelemeyı, olçu- ler bıçılerden sonra yargıya varmayı buyurur Ona mantı- ğı koşarak doğrulara varırsınız Akıl, doğruları kabul ettı- ğı zaman yanlışlara/kotulere başkaldınyı da ıçeren bır 'ye- t/'dır Aklın bulunduğu yerde, ofkenın de bulunması do- ğaldır Öfke, salt olumsuz bırtepkı mıdır^ Ofke, engellenmek, ıncınmek gozdağı karşısındakı duyarlıktır Kışılığın, top- lumsal değerlerın, etık ve estetığın çığnenmesıne tepkı- dır Hıç ofke duymamak, teslımıyettır, karşı tarafın her ey- lemıne destursuz on açmaktır Gıderek sızı pısınklaştırır, toplumunuzu suruleştırır Kışılıksız, duşuncesız, ıstençten yoksun bır nesne durumuna duşersınız Ama sıze, barış ve uyum ıçınde yaşadığınız telkın edılır Barış, eşıtler ara- sında olur; uyum, karşılıklı kabulun dengesınden doğar Işın, bu yanını kanştırmanız ıstenmez Kavgasız komşu, uslu yurttaş olmaya çağnlırsınız hep Arada sırada sus- kunluğunuzun kuçuk odunlerını verırler, umutlanırsınız Durup dururken ofkelenılmez kı • Bılımın onu kesılıyorsa, onun venlerınden yararlana- mıyorsanız • insanca ısteklerınızın olumlu sonuçlara ulaşması en- gellenıyorsa, yaşamsal gereksınımlennız karşılanmıyorsa, • Daha onceden yaşama geçırılmış kımı doğrular/ gu- zellıkler, sıze karanlıklar ormek ıçın sureklı budanıyorsa, • Bınlen, ozguriuklerınızın onune cezaduvarları orerek sızı korku altında tutuyorsa, sureklı yasaklann ıçıne kıstı- nlmışsanız, nıçın ofkelenmıyesınız'' Doğal yapımızla kendımızı gosteremıyoruz, bınlennın bıçtığı yaşamı kuşanmışız, lutfen ayırdıkları koşede pınek- lıyoruz, pusuyoruz "Bıze dokunmayan yılanın bın yaşa- masından" şıkâyetçı değılız Cevızın, kabuğu ıçındekı esenlık, yetıyor bıze Başımızı dışanya uzatıp insanca dı- leklenmızı dıllendıremıyoruz, tepkılenmızı eyleme donuş- turemıyoruz Kımsenın ışıtmedığı yerde kufretmek ya da dualara sığınmak, ılençlerımızı Tann'ya havale etmek, acı- lanmızı bastırmaya yetıyor Içımız, sıkışmışlıklann, kuskun- lüklerın mezarlığı Eh, ahretımızın talımını şımdıden yapı- yoruz "Öfkeyle kalkan zıyanla oturur" dıyerek kendımızı uyutuyoruz, sınığız Pekı, bırılerının haksız kazanç, somuru, toplumu çıkar- larına araç yapma hırsı da bır başka turiu ofke değıl mı- dır? Medyasıyla, anamalıyla ınsanı nesneleştırenler, çağ- dışı duşuncelerle kafamızı orumceklendırenler, bızı suru- leştırmek ısteyenler karşısındakı suskunluk; uzlaşma mı- dır, esenlık mıdır'? Yoksa bızı saran çembere rıza mı? Na- sıl kurtulacağız bundan^ Ustumuze yonelen kara gucun önlenebılmesı ıçın, onun karşısına, en azonun kadarguç- lu olanın çıkarılmasını ongorur, ozgur akıl Duyarlığımıza, insanca ısteklenmıze tutunarak tepkılenmızı gosterdığı- mzde, yanı ofkemızı dışa vurduğumuzda, ustumuze yo- relen susturma eğılımı, gerıleyecektır kesınkes. işte o za- nan, barış, uyum dıye yutturulan sanılamalar, gerçek an- lamını kazanacaktır Neden ofkelenmeyeceksınız 9 Haklarınıza saldırılmış- sa, boş umutlarta aldatılmışsanız, verılen sozler tutulmu- >orsa, kullanılan durumuna duşuruluyorsanız, karşınızda- Y\ sızı eşıtı saymıyorsa, gudulenmek ıstenıyorsanız, aklı- nızın ve ıstencınızın onune setler çekılıyorsa ofkelenmek hakkınız değıl mO Aklınızın suzgecınden geçınlmış ofke- nız, kışılığınızın guvencesı olacaktır Ozgur ve bağımsız ın- sanlığımızın duvarları, dengelı ofkelennızle orulecektır Yı- kıcılığa yonelmeyen ofkedır, bızı bır arada, bırbırıne say- gı ı yaşamın katlanna çıkaracak Toplum ve kışı olarak of- kelenmeyı de oğrenmelıyız bıraz Akdeniz'de tiyatro Tıyatro, ınsanlığın aynası olarak nıtelendınlebılecek bır sanattır Toplumun tüm özellıklennı en gerçek bıçımde yansıtır Bu, hıçbır ıçten dından ledırgın etmez Ama beynı bağnazlığın örümcek ağları ıçınde büzülmüş, adamakıllı daralmış yobazı çıleden çıkarır COŞKUNTUNÇTAN R astladığım bır kışı bana. "Ben dindanm" derse onun ıçten ınançlanna ancak say- gıduyanm Ama aynı kışının koktendıncı, yanı yobaz ol- duğunun farkına varırsam, sıtkım sıynlır, mıdem bulanır. hatta ondan korkanm. çunku hangı alanda olursa olsun bağnazlarla gerçek bır dostluk kurulama- yacağını altmışıncı yılına gıren yaşamım boyunca kesınlıkle anladım Tıyatro konu- sunda bır yazıya başlarken. neden kokten- dıncılerden soz etmek gereğını duydum' Çünku tiyatro, insanüğın av nası olarak nite- iendiriiebilecek bır sanattır. Toplumun tum özelliklerinı en gerçek biçımde vansıtır. Bu, hiçbir ıçten dındantPdırgınermez. Amabev- ni bağnazlığın orumcek ağlan ıçınde buzul- müş, adamakıllı daralmış yobazı çileden ÇH kanr. Sahnede sergılenen olaylar, çoğu kez, onun ınsanlık ve toplum anlayışına aykın duşebılır Ustelık. bu oyunda gostenlen gu- lunç ya da tıksındıncı kışılıkler arasında kendı bır benzenne rastlaması da olanaksız değıldır Orneğın. Moliere'ın Tartufu'nde Bağnazlann, bu nedenlerden, oldum olası. ozgur tıyatroyla aralan açıktır, aynen tum özgur avdınlarla olduğu gıbı Bunun belırgın bır orneğını halen Ceza- yır'de goruyoruz Gozu donmuş Islamcılar, kendılenyle ılgılı çeşıtlı gerçeklen açıkça soylemekten ve yazmaktan çekınmeyenle- n hanharca olduruyorlar Aydınlann. o ul- kede. vobazlartarafından kurşunlandıklan- nı. bıçaklandıklannı. bazen aılelennın onunde boğazlandıklannı sık sık oğrenıyo- ruz Yalnız Cezayır'de mı 9 Orneğın ulke- mızde üğur Mumcu, Turan Dursun, Bah- rive Üçok, yanılmıyorsam. demokratık ve laıkbılınen bır cumhunyetın bırer ozgur va- tandaşıydılar Kımler l *temizledi''buaydın- lan 9 Bu duşunurlenn suçlan neydı 9 Dılle- nnden. kalemlennden çıkan kesınlemele- nn ıçenklen yanlış mıydı, yalan mıvdı, ıf- tıra mıydı17 Oyle olsaydı bıle, düşundukle- nnı açıkça belırtmelenne engel olmak hak- kını Tann kımseye vermış mıydı9 Kuran-ı Kenm'ın Bakara Suresı'nde "Dinde zorla- ma yoktur" ve "Tann çok bağışiayandır" dendığını hangı gerçek Muslüman unutma- ya curet edebılır'' Kutsal kıtabın buyrukla- nna sırt çevırmenın cezasının cehennemde cayır cayır yanmak olduğunu unutan Mus- lüman, Tanrı'nın gözunde sadece duzmece bır dındardır Uluslararası Akdeniz Tiyatro Enstitu- sii'nun geçen may ısın ortasında Marsılya'da duzenledığı toplantıda. bu konuya çok de- ğinıldı Neden' Çunku bu panele katılanlar ıçınde Muslüman aydınlar da vardı Ceza- yırlılenn oturduklan yerde bır ıskemle boş kalmıştı Orada yer alması ongorulmuş olan Abdülkadir Hallula. az bır sure once. ulke- sınde, Islamcılartarafından vahşıceoldurul- muş, aydın çevrenın sayısı gıderek artan şehıtlennden olmuştu Zaten Marsılva'dakı toplantıya katılan vatandaşlannın tumu hak- kında yobazlarca olum fermanı çıkanlmış- tı Onunde sonunda belkı de çok yakın bır gelecekte. katledıleceklennı bıiıvorlardı Ama aydınlığtn karanlığa karşı savaşının kutsal olduğuna ınandıklan ıçın bu alanda. yaşamlan pahasına bıle olsa. odun verme- meye kesınlıkle kararlıydılar Türkıye'den. bu toplantıya. Memet Bay- durvelşılKasapoğlukatılmışlardı Onlarda buyuk bır salonda, panelı ızleyenler her yaş- tan, her baştan yuzlerce kışı onunde, kendı ulkelenndekı, kımı yenı gelışmelen anlat- tılar 27 Mart'takı seçımlerın sonucunda, başta Ankara ve İstanbul olmak uzere, pek çok kentte beledıyelenn, demokratık duze- nın kurallanna uygun olarak, Refah Partı- sı'nın yonetımıne geçmesını hemen ızleyen bazı olaylan ve bıldınlen dıle getırdıler Me- met de Işılda tıyatroyla yakından ılışkılı bı- rer Turk aydını olarak tabıı kı, ne mutlu ne de lyımser olabılırlerdı Başkentte çağdaş heykellenn parklardan yenı beledıyece "üstlerinerükürülerek'kaldınlması. tstan- bul'da venı beledıyenın "ahlaksızlığa prim vermemek", "sanaö şehvet somurusunden kurtarmak'" gıbı akıl durdurucu gerekçeler- le 80 yıllık unlu Şehır Tıyatrolan'nın ode- neğını kısmak ya da kesmek, aynca beledı- yenın kıracısı olan kımı ozel tıyatro toplu- luklannı, o bınalardan dışan atmak gıbı nı- yetlen ya da kararlan karşısında utancından yenn dıbıne geçmeyecek bır tek gerçek Muslüman olabılır mı' Marsılya'dakı panelde yalnızca Kuran-ı Kerım'ın bır tek satınnı bıle okumamış. ol- dukları halde Islam konusunda bılgın geçı- nen karacahıl yobazlardan soz edılmedı Hı- nstıyanlann ortaçağda uyguladıklan aman- sız ve ığrenç engızısyon hareketınden bu- gun Bosna'da esınlenerek, genç-yaşlı, ka- dın-erkek farkı gozetmeden tum Muslu- manlara karşı azgıncabırzulumledavranan Sırplardan uzunca soz edıldı Hangı dınden, hangı ırktan. hangı sıyası partıden olursa olsun her bagnazın, ınsanlığın bır yuz kara- sı olduğunu kım yadsıyabılır 1 Ama Bos- na'da şunca yıldır suren fecı yaşam koşul- lan ıçmde bıle, açlıktan kıvranan. soğuktan tıtreyen, her an olum tehlıkesı altında bulu- nan masum halkın. uygarlıkla ılışkısını yı- tırmemek amacıyla tepesıne sık sık yağan bombalara aldırmadan, tıyatro etkınlıklen- nı surdurmesı. orneğın Beckett'ın "Go- dot'yu Beklerken" adlı oy ununun defalarca sergılenmesı ve bınlerce kışı tarafından ıl- gıyle ızlenmesı, bu sanatın, bır toplumun geçırebıleceğı en guç devrede bıle ne denlı onemlı, ne denlı yararlı olduğunun en sağ- lam kanıtı Dortyılonce Ispanya'dakurulan, az son- ra da Portekız'de ıç tuzuğu son şeklını alan Uluslararası Akdeniz Tiyatro Enstitusü'nun halen 13 ayn ulkede (bu arada Turkıye'de de) uyelen var Sureklı olarak, değışık kent- lerde. toplantılarduzenlıyor, tıyatro mudur- lennın, yazarlarının, yonetmenlennın. oyunculannın, eğıtmenlennın. eleştırmen- lennın bır araya gelıp sorunlan ve projele- n hakkında gorüşmelennı saglıyor Ülkele- nn sayısının gıderek artacağı kesın Akde- nız'ı çevreleyen devletlenn tumunde. bu enstıtunun uyelennın olacağı gunler, goru- nuşte uzak değıl Ustelık, şımdıden uyeler arasında, Avus- turya ve Romanya'dan gelen kışılenn de yer alması, bu orgütun Akdeniz bolgesınden taşmaya başladığını. yakında Avrupa'nın. hatta başka kıtalann bırçok ülkesınde tıyat- ro adamlannın ona katılacağını duşünduru- yor Bu son toplantıya Alman, Belçıkalı, Kamerunlu, Hollandalı Guney Afhkalı. İs- vıçrelı ve Rus sanatçılann da gelmesı bu goruşu sağlamlaştınyor Marsılya'dakı toplantı dağılmadan. ona katılanlar. bırbıldmnın metnını hazırlama- ya başladılar Akdenız'ın çevresındekı ve tum dunyadakı ulkelerde şu va da bu şekıl- de baskı goren, saldınya uğrayan oldurul- me tehlıkesı ıçınde bulunan aydınlara ne şe- kılde destek olunabıleceğını, onlann bu zor duruma dayanabılmek ıçın kullanabılecek- len olanaklan oneren bır bıldırı Avdınlar arasında soylu bır dayanışma orneğı PENCERE TARTIŞMA Gelibolu'daki tarihi olay ^^^•m^ elıbolu ^T^ ^ ^ Yanmadası, M Kabatepe Mıllı • ~W"Parkı ^L I çevresınde ^^-ı ı-* geçen temmuz ayında buyük bır yangın, çok genış bır orman arazısını yakıp kul ettı Başta Çanakkale Savaşı gazılen ve bu savaşın anlamını ıçten duyumsayabılenler olmak uzere, yaşlı gözlerle ekranlardan ızledığımız bu yangın günlerce surdu ve bır yandan Gelıbolu Yarımadasf nın ınanılmaz doğal güzellıklerını, bır yandan da (bolgenın tanhı anlamıyla daha da onem kazanarak) hepımızın yuregını yakıp geçtı 1-15 Arahk 1994tanhlerı arasında yangın bolgesının bır kısmında, organızasyonunu İTU'nun ustlendığı ve unıversıte oğrencı ve oğretım uyelen tarafından gerçekleştırılen bır ağaçlandırma etkınlığı yaşandı 1 Ordu ve 2 Kolordu Komutanlığı'nın buyük desteğt ıle bolgede yaİclaşık 700 kışıyı banndırabılecek bır kış kampı kuruldu ve gereksınımlennın buyuk bır kısmı bağışlar ve kamu kuruluşlannın yardımlanyla elde edılerek bır hafta İTÜ, sonrakı hafta da istanbul Unıversıtesı ekıplennın katıiımıyla Turkıye (ve helkı de dunya) tanhının ılk ve en büyuk ogrencı-ağaçlandırma etkınlığı, buyuk bır ozverı ve başan ıle gerçekleştınldı Kampta, aynı zamanda Yenı Zelanda, Avustralya. tngıltere, Almanya ve Avusturya'dan gelen ve dedelerı ıle kanlı bır savaş verdığımız ulkelenn gençlen de yer aldı ve dıkım çalışmalanna katıldı Olay çeşıtlı şekıllerde yazılı ve sozlü basına yansımasına rağmen, vurgulanmayan ve bız etkınlığe katılanlar tarafından eksık kaldığı duşunülen bazı yönler vardı Her şeyden önemlısı, belkı de (uzunca bır aradan sonra) ılk defa. gençlığın ülkesı ve halkı ıçın toplu bıçımde ve karşılıksız olarak bır şeyler yapmasına ve bır yandan doğa ıle savaşım venrken ote yandan ortak bır amaç uğruna çaba göslermesıne olanak tanınmasıydı Bu etkınlık sayesındedır kı gençler çabalarını ozven ıle bırleştırdıklennde neler gerçekleştirebıleceklennm farkına vardılar ve Gelıbolu Yanmadasf ndakı genç fıdanlannı aynı zamanda yureklerınde saklayarak buyük bır gururla gen donduler Olayın basına ve televızyona yansımayan boyutu, bu onemlı ışın kısa zamanda ve zorlu mucadelelerle başanlmasının gururunu yureğınde ve beynınde bılınçle taşıyan ve zamanla datlanıp budaklanacak olan ormanlannı ne pahasına olursa olsun kollamaya hazır yuzlerce gencın ulkeye dağılmış olmasıdır Şımdı, eğer bıze fırsat venlırse, ulkemız ıçın hıçbır karşılık beklemeden ve sadece kendı zekâ ve yeteneklenmızı, uretkenlık ve gızıl gucumüzu kullanarak yen yennden oynatabıleceğımızı bılıyoruz Mustafa Kemal'ın Türkıyesı'nde hâlâ, yalnız para ve rahatı değıl tüm y ukselen değerlere rağmen. ınatla toplumunu ve ulkesının çıkarlannı duşunmeye devam eden yığınla genç var Mutlu Demirkan İTU Çevre Muhendıslıgı oğrencısı 7) Sol Geçmişe Nasıl Bakmalı?» 1865'te Ankara nufusunun 25 bını Turk, 16 bını Ermenı, 3 bını Rum, bın kadarı da Yahudı Bırıncı Dunya Savaşı başlangıcındakentte40 bın kışı yaşıyormuş 1920debu sayı 30 bıne dusmuş başkent olmasıyla bırlıkte 60 bıne çıkmış Bu 60 bın kışı ıçınde bır tek Rum yok, 50 Ermenı aılesıyle bın kışılık Yahudı topluluğu var Yukardakı bılgıyı Paul Gentizon'un "Mustafa Kemal ve UyananDoğu adlı kıtabından (Bılgı Yayınevı) aldım Yalnız Ankara'nın nufusundakı gelgıtler bıle Turkıye Cumhurıyetı nın nasıl kurulduğunu anlatmaya yeter. Ama anlayan nerde7 Eskıden kımı sosyalıst Mustafa Kemal'ı "nıçın sos- yalızmı kurmadı ' dıye eleştırırdı kımı sosyalıst, donek- leştıkten sonra bugun "neden demokrasıyı kurmadı" dıye Ataturk'u kınıyor Tarıhsel bılınçten nasıpsızlık, bır ınsana kımlık gıbı yapıştı mı, uman yoktur Tarıhsel ko- şulları bır yana ıterek geçmışı olçup değerlendırmeye kalkışmanın cehaletten kaynaklandığını soylemeye ge- rek var mı1 Anadolu 1910 lardan 192O'lı yıllara geçer- ken bır cehenneme donuşmuştu Bu kanlı hesaplaşma- nın ardından 600 yıllık padışahlık donemınde şerıattan gayrı bırşey gormemış çoğunluğun ustune demokrasıyı nasıl kuracaktın'' 70 yıl sonra bugun Turkıye de demokrasıyı kurama- yanlar "70 yıl once neden kurmadı' dıye Ataturk'e laf soylemeye kalkışıyorlar kı gunumuzun acıklı guldurusu- dur • Paul Gentızon 28 Ekım 1927 de yapılan ılk nufus sayı- mını anlatıyor istatıstık Hızmetlerı nın başına M. Jacqu- ard adında tanınmış bır bılgın getırılır Nufusun yuzde 85 ı okuma yazma bılmedığınden sayım nasıl yapıla- cak'' Hachette Almanağı'na gore Türkıye'nin nufusu 20mılyondur ama sayımdan sonra 14 mılyonçıkar Sa- yımın koşullan çok guçtur Soyadı olmadığından her yorede yuzlerce bınlerce Mehmet, Ahmet, Alı, Velı var- dır çoğu kışı kaç yaşında olduğunu bılmez, şehırlerde sokak adları konmamıştır halk bu ışlemın askere alma ya da vergı toplama amacıyla yapıldığından kuşkulu ol- duğu ıçın sayımdan kaçmak eğılımındedır, hukumet once kımı yerde denemeler yapar, sokakları adlandır- maya, evlerı numaralamaya çalışır, mudurler, kayma- kamlar oğretmenler jandarmalar eğıtımden geçırilir, sonunda evden çıkma yasağıyla bırlıkte sayım gerçek- leştırılır Aradan yaklaşık yetmış yıl geçmış, nufus sayımı içın halkı bugun bıle eve hapseden Turkıye'de 1923 Devrımı nasıl eleştırılıyor? Ataturk soyadı yasasını çıkardı da kı- mın kım olduğunu saptamak kolaylaşmadı mı' • Sol, tarıhe gerçekçılıkle yaklaşır, tarıhı yapan halktır, doğal ve toplumsal gelışım surecıdır tarıh, sınıfların do- nuşumunu ızlemeden geçmışı kavramak olanaksızdır, ama, ınsanlar kendı tarıhlerının oyuncusu ve yazarıdır- lar 1923 Devrımı'nı dışlayarak bu devrımın lıdenne ça- mur atmaya çalışarak solcu hıçbır yere gıdemez Ataturk hem Batı da, hem de 1917 den sonra Sovyetler'- de sayısız değerlendırmenın suzgecınden geçırılmıştır; gerıye kalan gerçek nedır? Turkıye Ataturk'le bırlıkte, ıçerığınde uygarlığın ozu bulunan bır demokratık devrımı yaşamıştır Her devrım gıbı 1923'un sıyasal ve sosyal dokusunun orgusu ele alınarak yaşananlar ıncelenecektır, kapsa- mındakı olaylar tek tek değerlendırılecektır, uzerınde bınlerce kıtapyazılacaktır dıdıkdıdıkedılecektır Buça- lışmalar bır ayrı ıştır, guncel polıtıkada 1923 Devnmı'nın karşıtlarına şırın gorunmek ıçın bayağı bır sıyasetle Ata- turk'u yermeye çabalamak bır ayrı ıştır • Turkıye 1923 ten gerıye doğru yuruyerek 21'ıncı Yuz- yıl'agıremez 3'uncu Bınyıl a ulaşamaz ancak ortaçağa doğru suruklenır Bu gerçeğı en çarpıcı bıçımde sol dıle getırebılır, şerıatçının zaten adı ustundedır, ama merkez sağda ya da solda gorunup Mustafa Kemal'e vurarak nereye gıdebılırsın kı' Ne one ne arkaya, ne sağa ne solayuruyebılırsın Ancak çıkmazın çukuruna gırersın Sanatçı ve aydınlann katıiımıyla Yöneten: Gencay Gursoy Açılış : Sadun Aren, Tarık Zıya Ekıncı, Azız Nesın, Orhan Pamuk, ilhan Selçuk Katılımcılar: Panoyot Abacı, Tektaş Ağaoğlu, Tarık Akan, Edıp Akbayram, Yazgulu Aldoğan, Ortian Alkaya, Çağatay Anadol, Zıhnı Anadol, Suna Aras, Aytaç Arman, Melıh Aşık, Erdal Atabek, Av Emel Atakturk, Toktamış Ateş, Engın Ayça, Orhan Aydın, Ergun Balcı. Celal Başlangıç, Bedrı Baykam, Mustafa Kemal Bayraktaroğlu, Ataol Behramoğlu, Av Bahrı Belen, Mehmet Bozışık, Demırtaş Ceyhun, Av Ergın Cınmen, Atılla Coşkun, Kıymet Coşkun, Ipek Çalışlar, Oral Çalışlar, Yusuf Hıkmet Çetın, Necmetlın Çobanoğlu, Cafer Doğan, Halıl Ergun Cezmı Ersoz, Av Hasan Gınt Av Mustafa Kemal Gungor, Cengız Gungor, Yaşar Guner, Yucel Gursel, Rasıh Nurı Ilen, Av Fıkret llkız, Fatma Hıkmet Işmen, Arslan Başer Kafaoğlu, Orhan Koçak, Yusuf Kurçenlı Lale Mansur, Murathan Mungan, Oğuzhan Muftuoğlu, Av Tangul Özer, Kemal Ozer, Adnan Ozyalçıner, Murat Ozyuksel, Barış Pırhasan, Gulnur Savran, Sungur Savran, Sennur Sezer, Halım Sıpatar, Alı Sırmen, Semra Somersan, Şukran Soner, Hale Soygazı, Cemal Şener, Alı Taygun, Orhan Taylan, Denız Turkalı, Ufuk Uras, Av Bulent Utku, Oner Yağcı, Levent Yılmaz, Şanar Yurdatapan, Ayşe Zarakolu SİVAS YANGINI Yer Tarih Saat AZİZ NESİN'LE DAYANIŞMA FORUMU : Gazeteciler Cemiyeti, Burhan Felek Salonu - Cağaloğlu. 7 Ocak Cumartesi. 12.00-16.00 arası BİRLEŞİK SOSYALIST PARTİ İSTANBUL İL ÖRGÜTÜ Yurttaşlar Konferansl ZİVERBEYKÖŞKÜ İlhan Selçuk P BasıSO 000 (KDV ıçınde)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle