Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYTA CUMHURİYET 5 OCAK 1995 PERŞEMBE
12 DÎZİYAZI
f-
Ingilizlerin Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı sabote etme çabalan Söylev'de belgeleriyle yer alır
Rahiplemollanınkirli işleri
A
lemdar gazetesi
koleksiyonu in-
celendiğınde.
Ingiliz Muhiple-
n Cemiyeti'nin
kimlik kartlan-
nın değiştirilmesi, bu kartlara fo-
tograf yapıştınlması, cemiyetin
tngilizce ve Türkçe adını belirten
mühür kullanılması gibi kararla-
ra rastlanmaktadır. Bunlar, der-
nek üyelerinin tngıliz egemenli-
ğindeki işgal tstanbulu'nda fo-
toğraflı kimlik kartları yoluyla
çıkar sağladıklarım ortaya koy-
maktadır. "Bu belge sahipleri
adeta ayncalıklı bir sınıf olur. Bel-
geler kavgalarda polise, \ergi iş-
lerinde tahsildara karşı kullanı-
labilmektedir."
lngılız Muhıplen Cemıyeti, İs-
tanbul hükümetinin Dahilıye Na-
zın (içişlen Bakanı) AdilBey'in
koruyuculuğundadır. Bu kadan
bile, işgal Istanbulu'ndaki kirli
ilişkilerin boyutunu ortaya koy-
maktadır. tsrnail Hami Bey (Da-
nişmend), Sıvas Kongresi'nde
Amerikan mandasına girmek ge-
rektiğini öne sürdükten sonra,
bunun açıklanmamasinı istemiş:
açıklamrsa Ingilizlerin engelle-
meye yöneleceğini söylemişti.
Ismail Hami Bey'e göre Ingiliz-
ler. Ingiliz Muhıplen Cemiyetı
aracılığıyla "istihbarat" toplu-
yorlardı. Adıl Bey'ın koruyucu-
luğu altındakı bu örgüt, "resmi
bir teşekkül gibi hareket etmek-
te" ve bol para harcamaktaydı.
(Sıvas Kongresi Tutanaklan, s.
68-69).
Mektuplar Mustafa
KemaTe ulaşıyor
Sıvas Kongresi'nden sonra
oluşturulan Temsıl Kurulu (He-
yet-i Temsiliye) ile Ankara Hü-
kümetı, bu cemiyetin çalışmala-
nnı dikkatle izlediler. Sürekli
olarak lstanbul"dakı M.M. (Mim
Mim) ve Karakol adlı gizli ör-
gütlerden raporlar alınıyordu.
Sonunda, Sait Molla'nın kâ-
tıpligıni yapan bir genç aracılı-
ğıyla, onun Frew'a yazdığı mek-
tuplann müsveddelerinin kopya-
lan alındı.
Bunlar Sıvas'ta bulunan Mus-
tafa Kemal'e ulaştınldığı gibi -
onun buyruğuyla- Fransız ve
Amerikan temsilcilıklerine de
gönderildi.
Mustafa Kemal, mektuplar eli-
ne geçince Mazhar Müfit'e
(Kansu) şunları söyledı: (Erzu-
rum'dan Ölümüne Kadar Ata-
türk'le Beraber, II. s. 471):
"KopyalannıaLbenyazamaz-
sam sen yazarstn, yazarsam sen
de anılannı yazdığında bunlar-
dan söz etmeyi unutma. Çünkü
bunlar Milli Mücadelemizde
karşı karşıya kaldığımız gizli ve
açık binbir türlü giiçlük ve entri-
kalar hakkında esaslı kanıtlar-
dır. Başımıza neler örülmek is-
tendigi \e nasıl direndiğimiz ve
daha doğrusu milletin isteklerine
uygun biçimde ve onun desteğiy-
le nasıl çahştığımız görülmeli ve
gelecek kuşaklar için ders teşkil
etmeli \e uyanıklık sağlamalıdır.
Zatenherşey unutulur. Fakat biz
her şeyi gençliğe bırakacağız, o
gençlik ki hiçbir şe>i unutmaya-
caktır, gelecek umudunun tşiklı
çiçekkri onhu-dır."
Belgeler Söylev'de
İBREIALINACAKBİRYARDIMÖYKÜSÜ /k
Arostırmo: ALPAY KABACAU
ki sözde din adamı, Sait Molla ile Ingiliz
casusu rahip Frew el ele vermiş, Türk halkının
giriştiği Ulusal Kurtuluş Savaşı'na karşı
sabotajlar düzenlemekte; halkı ayaklanmaya
kışkırtmakta ve zaman zaman da bunda
başanlı olmaktaydılar. Bu çalışmalar sırasında
gereken para ise İngilizler tarafından
sağlanmaktaydı.
amaca ulaşacağımıza güvence ve-
ririm, üstat."(26 Ekım 1919)
"Anadolu örgütümüzün bazı
tertipleri. Kuvayi Milliye'ce anla-
şılmış, özellikle Ankara ve Kayse-
ri'dc bize karşı çalışmalar başla-
mıştır. Kürt Cemiyeti, söz verdiği
halde bir iş yapamadı. Çetek'ri-
mizden birkısmı tepeleniyor. Ne
pahasına olursa olsun,tasarlanan
hükümetin işbaşına getirilmesi
pek çok gereklidir. Ali Rıza Pa-
şa'nın (sadrazam) diizenlemele-
rimize karşı engelleyici önlemler
alacağını da sanıyorum. Bozkır'a
gidecek adamlanmız, tanınmış
kişiler olduklanndan, çokça kor-
kmoriar. Konya'da KB 81 l e ,
sizin adamınız aracılığıyla olayın
kızıştınlması için bildirim v apıla-
rak propaganda heyetlerinin bu
konu üzerinde çalışmaya çağrtl-
ması..."(29'30Ekım 1919)
" Balıkesir dolay lanndaki kuv-
vetlerimi/ bo/ularak kaçmış ve
'AR' degizlenmiştir. Yeni kuvvet-
ler hazırlanıyor. Beş bin liradan
aşagı olmamak üzere, ödenek is-
tiyor. Karaman'dan DBS
40 5 'ten gelen mektupta şimdilik
beklemek zorunda olduklan ve
Kayseri'de KBR 87 4ten geten
mektuptada pek yakında hareke-
te başlayacakları biidirilivor." (5
Kasım İ919)
Sait Molla-Frevv yazışmalann-
dan anlaşılacagı gıbı ıki sözde
din adamı el ele vermiş. Türk hal-
kının gırıştiğı Ulusal Kuttuluş.
Savaşı'na karşı sabotajlar düzen-
lemekte; bırtakım olaylar ve
ayaklanmalar çıkarmaktaydılar.
Ekim 1919'dayeralanbuolayla-
nn başlıcaları Sıvas'ta Şeyh Re-
cepolayı, Adapazan ve dolayın-
da ayaklanma girışimı. Konya
Bozkır'da ayaklanmalar. son ola-
rak Ahmet Anzavur'un ayaklan-
ma girişimidir. Sait Molla'nın 11
ekim günlü mektubundan, Ada-
pazan olayının düzenleyıcilerin-
den Hikmet'e 2 bin lira göndenl-
digı anlaşılmaktadır. Hikmet.
Mahmut Şevket Paşa suikastına
katılanlardan birinin, bu suıkast-
ta önemlı rolü bulunan Çerkez
Kâzım'ın kardeşıdir.
Mustafa Kemal, Ingiliz oyun-
lanna karşı önlemler almakla ye-
tınmemiş; Samsun'a hareket et-
meden önce Istanbul'da bır ikıSıvas Kongresi l lusal kurtuluş yolunda önemli bir adımdı (üstte). Mustafa Kemal, Sait Molla'nın
İ ngiliz casusu rahip Fre\v a yazdığı mektuplar eüne geçince Mazhar Müfıt (Kansu) Bey'e (küçük
k e z
goruştuğu Frevv a bır mektup
resim) şunlansöylüvordu: "Kopvalannı aJ.benyazamazsam sen yazarsın. Bunlar MilİiMücade- >
a z m a
g
e r e
g
ı n ı d e
duymuştu
lemtzde karşı karşıya kaldjğımız binbir türlü giiçlük ve entrikalar hakkında esaslı kanıtlardır. Ba-
şımıza neler örülmek istendiği ve nasıl direndigimiz görülmeli ve gelecek kuşaklar için ders olmalıdır."
ABD ve Hindistan kaynaklarına göre Frevv'un oyunları
Yardım parası, rüşvetçiye teslim
Mustafa Kemal, "Söytev"in-
de, Sait Molla'nın Ingiliz ajanı
rahip Frew'a gönderdiği mek-
tuplara yer vermiştir. Hem de
"Bdgeter" bölümünde değil, metin
içinde...
Bu, kendisinin de orada belirttiği gi-
bi, belgelenn, "MilB Mücadele sırasın-
da karşılaşılan açık ve gizli güçlükler
üzerinde köklü bir bilgi edinmeye ve ge-
lecek kuşaklann ders almasına ve uyan-
masına yarayacak nitelikte" olmasın-
dan dolayıdır. Mektuplardan kimi bö-
lümleri aktanyoruz:
"Verilen 2 bin lirayı Adapazan'nda
Hikmet Bey'egönderdim. Orada işleri-
miz pek yolunda gidiyor. Birkaç gün
sonra verimli sonucunu elde edecegiz.
Damat Ferit Paşa Hazretleri, Kuvavi Mi-
Sait Molla'nın yazdığı mektuplar. Frew"un
neler çevırdığini açık seçık ortav a koymakta-
dır. Ancak bu ajanı biraz daha yakından ta-
nıtmak üzere, ABD Yüksek Komıserliğrnın
30 Kasım 1919 günlü raporunda yer alan il-
gınç bıleıleri aktanyoruz (Sina Âkşin;
u
ls-
tanbul Hükümetleri... II". s. 96-9^):
"İstanbul'un eski ve güvenilir sakinlerinden
bir Amerikalıva göre ulusçu çevrelerin Ingi-
lizlerin rüşvet dağıhcısı dive suçladıklan
Frew'a,busuçlamanın"yakışmadığr söylene-
mez. Frevt. Kanada'da doğmuş, o sırada
(1919) 55vaşcivannda ve bekârmış. 10-12 yıl
önce Kanada'dan doğru Türkiye've gelmiş.
tngilizlerin Türkiye'deki bütün yardım işleri-
nin başıdır. Kasım ayının nrtasında Filistin'e
gitmiş. Bu \olculuk,dcnizden ve Beyrutvoluv-
la daha hoş ve rahat olduğu halde. karadan
gitmiş. İngiliz makamlannın sağladığı özel bir
vagonla seyahat etmiş ve İngiliz, Fransız,Türk
çıkarlan için önemli olan Eskişehir. Afvon vb
gibi merkezlerden geçmiş. Gitmeden önce Su-
riye'deki Fransız faaliyetlerini inceieyeceği
söylenivormuş."
Bombay Chronicle'daki yaa
Bu azılı casusun Hindistan'da. gerek 'hüa-
fetin kurtanlması için' gerekse Anadolu'ya
göç eden Müslümanlarayardım ıçın toplanan
eşya ve paranın dağıtılmasına aracılık ettığı
de bılınmektedır. llgınç bır rastlantıyla yıne
30 kasım (bu kez 1920) tarihıni taşıyan bir
Hınt gazetesının, Bombay Chronicle'ın baş-
yazısında şu bilgilere rastlıyoruz: "Hint Müs-
lümanlannın Türk göçmenlerine verilmek
üzere topladığı ayakkabı. giysi, battanive gibi
eşya. Sey>ıt Emır Ali aracılığıvla ve Ingiliz
Kızılay (Red Cressent) Türkive'de temsilcisi
olarak bulunan rahip Robert Frew tarafın-
dan dağıtılmaktadır. Bunlar, ancak işgal böl-
gelerındekı halka gidebilmektedir. Frew. Ke-
malisüerin yönetimi albndaki yerlerde dağıt-
mak için Antaha'dan içeri girmek istemiş,
uluscular tarafından geriçevrilmiştir. Bombay
Chronide sormaktadır: Frew neden içeri so-
kulmuyor? Emir Alt. Müslümanlaragidcrck
eşyayı neden bir Protestan papazı aracılığıyla
dâğıüyor? Onu geri çeviriyorlar. çünkü Fngi-
lizdir ve çünkü casus olduğundan kuşkulanı-
yorlar."(Aktaran: Nivazi Berkes: "Türkive'de
Çağdaşlaşma", s. 620.) Bu haberde para yar-
dımından söz edılmemektedir. Oysa Emır
Ali, para yardımmın da Frevv aracılığıyla gön-
derildiği yolunda bır demeç vermiştir
(GJaeschke; "Türk Kurtuluş Savaşı
Kronolojisi", s. 89.) Paranın da işgal böl-
gelerınde, Ingiliz çıkarlan için dağıtıldığı
açıktır. Daha sonra para yardımlannın bır
bölümü Türkıye'ye ulaşabılecektır. Buna
dizinin sonunda değıneceğiz.
live'nin dağıtılması için yüksek Ingilte-
re hükümeti katında tez elden girişim-
lerdebulunularak ortak bir notanın mil-
letvekilleri seçiminden önce Babıâli've
verilmesini ve çetelerimizin Adapazan,
Karacabey ve ŞUe'de Rumlara karşı 0-
rişecekieri saldınlan tutamak yapıp Ku-
vavi Milliyc'nin güvenliği bozduğunu ile-
ri siirerek çabuklaştırmaya çalışmamı-
zı, İngiliz basınının Kuvavi Milliye'ye
karşı yayın yapmasının sağîanmasını ve
özel olarak torpido ile gönderilen' F BK
19 2 'yedüngöriiştügümüzişler üzerin-
de telsizle talimat verilmesini rica edi-
yor."(ll Ekım 1919)
"Ankara'dan 'NBD 295/3 ten özel
ulakla gelen 20 Ekim 1919 günlü mek-
tupta bildirildigine göre'K.DS 93 l'.ta-
ümatımız gereğince orada bırakılarak
kendisi Kayseri'ye gitmiştir. Gizli örgü-
tümüzün genişlediğini ve haydut baş-
kanlanndan yakasını kurtaran 'mu-
hip'lerimizin şimdilik köy lerde kalarak
elaltından işe başladıklannı müjdeliyor
veson yapüğımız ustaca düzenlemelerin
verimli olacağını bikliriyor. 'NKB'. pü-
rüzsüz Türkçesi sayesinde önemli işler
çevirivormuş. Hele hocalığına diyecek
yok. Talimatın 'XW, planı tam olarak
hazırlanmış. Aramıza yeni yabancılar
girmemişse. sezilmeksizin amaç fiilen
sağlanmış olacakhr. Yeni ödenegin gön-
derilmesini beklemek üzere özel ulak
'4.R' burada alıkonulmuştur." (23/24
Ekim 1919)
"Seçimleri geciktirmek ve geri bırak-
nrmak için gerek Mustafa Sabn ve ge-
rek Hamdi ve Vasfı efendilerle uzun
uzadıya.verdiginiz talimatsınırlan için-
de görüştüm. Razı oldular. Mahalleler-
de propagandalar başladı. Gerekenleri
elde edecekler. Bol para dağıtarak hal-
kın kafasuiı kanştıracaklardır. Padişa-
hın bu konuda aydınlahlması gerekmek-
tedir. Ustaca düşünce ve önlemlennizle
Şövlediyordu:
"Size önemleve içtenlikle bildi-
ririm ki İngiliz milleti, milletimi-
zin dostluğuna ve güvenine değer
vermiyorsa bundaki vanılgı pek
büyük ve derindir. Aksi halde ise
kuİlandığuıız araçlar pekyanıltı-
cı olup sonuç ve verim abnacak
nitelikte değildir. Sait Molla ara-
cılığıyla Adapazan'na gönderi-
len 2 bin liranın yakında verimli
sonuç sağlavacağı yolunda veri-
len sözün yalan olduğunu, olay lar
size anlatmış olacağından uzun
sözü gerekli görmem. („.) Mem-
lekerimizde bulunan İngiliz siya-
si görevlilerinin, elbette İngiliz
milletinin egitimine ve çıkarian-
na aykın olarak. vatanımıza ve
milletimize karşı insanlığa ve uy-
gariığa vakışmaz bir biçimdeki
girişimlerini elimizde bulunan
belgelerie İngiliz milletinin göz-
leri önüne serersek sonuç dünya-
ca iyi karşılanmaz sanınm..."
("Nutuk",!. s.215vd.)
Mustafa Kemal. Ingilizlerin
daha önce sözü geçen Dahıliye
Nazırı (lçişleri Bakanı) Adil
Bey'e 150 bin, Konya Valısı Ce-
mal Bey'e 200 bin lira verdikle-
rini de açıklamaktadır.
Bu 'istihbarafın bır başka belgesi,
lstanbul'dakı Amerikalılarca çıkanlan
United States Radio Press bültenidir (15
Ekim 1919). Burada "İngiliz parasının
Türkiye'yi yıkmak için harcandığı, ör-
neğin Konya V'alisi'ne 200 bin lira veril-
diği" belirtilmektedir (Ingiliz Yüksek
Komiseri'nin Lord Curzon'a gönder-
diği gizli yazı; "İngilizGizli Belgekrin-
de Atatürk", I, s. 161 vd.)
YAHN: Hntf Ingjüz casusu
Mustafa Sagir sahnede
SıvasdavasındaYargıtay-DGM çelişldsi
AVAL1YAŞA,R
<
'
)
Sıvas katliamı davası. değişik açılardan ıricelen-
diğınde Ankara DGM'nin yanlılığı, görevini kötü-
ye kullanması ve siyasi karar vermesinin yanı sıra.
Yargıtay'ın bu davada yargilanan sanıklann suçunun
niteliğine ilişkin karanna aykın davrandığı da görü-
lecektır. Şımdi bu davayı değişik açılardan ele ala-
lım.
Davanın önce kanıtlannı değerlendırelim. Sıvas
katliamı davası, kanıtlan bakımından hıçbır davaya
benzemiyor. Katlıam. başlangıcından sonuna kadar
filme alınmıştır. Olaya kanşanların kımler oldugu
Fılmlerde bellidir. Bırçok tanık, olaylara kanşanla-
nn Sıvas dışından geldığinı söyledi. ancak mahke-
me bunlann kim olduğunu saptayamadı. Oysa, çe-
kilen filmlerden ahnacak fotoğraftarla afış yaptırı-
labilir. bunlar her yere asılabilırdi. Mutlaka tanıyan
bırileri çıkacaktı. Bu görev Ankara DGM savcıları-
nın görevıydi. Görevini yapmayan savcılar hakkın-
da soruşturma açılması gerekir. Ancak, bu soruştur-
ma açılmadı. açılmaz.
Türkiye'de bir şey yanhş anlaşılmıştır. Yargının
bağımsızlığı... Yargı bağımsızlıgi çağdaş, demokra-
tik bir olgu olarak bu ışi yapanlann takdir haklannı
rahat kullanmalan için vardır. Oysa, yargı bağımsız-
lığı adı altında sorumsuzluk yapılmaktadır. Orta yer-
Sıvas katliamı davasında Ankara DGM, kanıtlan yeterince değerlendirmemiş,
çekilen filmlere rağmen sanıklann belirlenmesi için gerekli çalışmalan
yapmamış ve son olarak, Yargıtay'ın, suçun TCK.nin 146. maddesi
kapsamında görülmesi gerektiği yönündeki karanna rağmen, TCK.nin 450.
maddesini uygulayarak olayı adi adam öldürme ve gösteri yürüyüşü olarak
değerlendirmiştir.
de bir cinayet vardır. Sıvas davasının sorumsuz sav-
cılan hakkında soruşturma açmayanlarağırvebal al-
tında kalırlar. Adalet Bakanlıgrnın hem olayın di-
ğer sanıklarının kimliklerinin saptanması hem de
savcılar hakkında soruşturma emn vermesi gerekir.
Biz Adalet Bakanlığı'ndan bu yönde duyarlık bek-
liyoruz.
Mahkeme. olay sırasında çekilen video filmleri-
nı incelememiştir. Olay, saldırganlann yandaşı bir
haber ajansı, Sıvas Emniyet Müdürlüğü ve Millı Is-
tihbarat Teşkilatı tarafından sanıyesı saniyesine fıl-
me alınmıştır. Bu fılmlerin her biri, birbuçuk saat
sürmektedir. Sakahnı sallayan soytanlar, dinı vakıf
ögrencılerı, elebaşı saldırganlartek tek ve bütün ha-
reketlerı ile filmin aktörlendir. Bırakınız savcılan,
mahkeme bı le klasık bir yargılama yaparak bu film-
lerden yararlanmadı. Böylesine önemli bir kanıtın
bulunduğu bır dava dosyasının başka bır kanıta ih-
tıyacı yoktur. Ancak, bu kanıt gerçekleşen yargıla-
ma gibi değil, çağdaş bir yargılama yöntemi ile de-
ğerlendirilebilirdi.
Gelelim DGM'nin uyguladığı ceza maddesine ve
Yargıtay'la çelişkisine... Ankara DGM, Yargıtay ka-
ranna rağmen, TCK.nin 146. maddesini uygulama-
sı gerekirken TCK.nin 450. maddesini uyguladı. Sı-
vas davası önce bir yönüyle asliye ceza mahkeme-
sinde, bir yönüyle Ağır Ceza Mahkemesinde, bır
bölümüyledeDGM'deaçılmıştı. Ankara Asliye Ce-
za Mahkemesi ile Ankara Ağır Ceza Mahkemesi, el-
dekı kanıtlar ıtıbanyle suçun nitelığinın TCK.nin
146. maddesi kapsamına gireceği gerekçesı ile yet-
kilı olan Ankara DGM'nin dosyalannı yolladılar.
Ankara DGM ise, olayı siyasi değil adı adam öldür-
me ve gösteri yürüyüşü niteliğinde kabul etti.
Mahkemeler arasında çıkan uyuşmazlık nedenıy-
le dosyalar Yargıtay'a gitti. Yargıtay. Ankara
DGM'nin görüşünü bozdu ve eldeki kanıtlara göre
suçun TCK.nun 146. maddesi kapsamında görül-
mesi gerektiğıne kararverdi. Hatta Yargıtay'm bu ka-
ran bir tür iddianame niteliğine büründü. Ankara
DGM'de yapılan yargılama sürecinde kanıtlar değış-
medı.*Yargıtay'ın "olay devleteyönelıktır, yant 146
kapsamındadır" bıçımındeki karannı değıştırecek
yeni bir kanıt yoktur. Bu durumda da sanıkîardan ki-
me ceza verilecekse, eylem derecesıne göre TCK.nin
146. maddesınin ilgılı fıkralarının uygulanması ge-
rekirdi. Mahkeme bunu yapmamakla Yargıtay kara-
nyla çeliştı ve görevini kötüye kullandı.
Kişisel kanım odur kı Terörle Mücadele Yasa-
sı'nda yapılacak değışiklikler nedeniyle yapılan tar-
tışmalar, mahkemenın yan tutması sonucunu doğur-
du. Bildiğim kadanyla yobaz ayaklanmalara Tür-
kiye'de 146.maddehiçuygulanmadı. Budavadauy-
gulansaydı,butüreylemlerteröreylemi niteliğini ka-
zanacaktı. TBMM'nin yapması gerekeni yargı yap-
mış olurdu. Mahkeme kararda yan tutarak, görevi-
ni aksatarak siyasal düşüncesini ortaya koydu.
Bir de örgüt komedisı var. Ankara DGM, Sıvas
katlıamını örgütlü suç olarak görmedi. Herhalde sal-
dırganlardan Sıvas Valılığı'ne başvurularak alınmış
bır gizli örgüt kuruluş belgesi getırmelerini beklıyor-
du. Bu ülkede illegal örgütün tanfi Asken Yargıtay
ve Yargıtay kararlannda bin kez yapılmıştır. Sıvas
davası asıl şimdi başlamaktadır.
(*)Sıvas Da\'ası Istanbul müdahil avukaûanndan
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Kürdoğlu Nereye?
"49'larDosyası", Isveç'te yaşayan, orada sağın olarak
çalışan Naci Kutlay'ın son yapıtı. Fırat Yayınları arasın-
da çıkmış. Otuz beş yıl önce, 1959 yılında evleri, işyerle-
ri, polisin yaptığı "a/r'to//'bas/c/n"laaranan Kürt kökenli 40
kişi tutuklanır. Sonradan sayılan 49'u bulduğu için bun-
lara "49'lar" denir. Bunların çoğu sonradan, Türkiye'de
tanınmış kişiler olacaklardır. Aralarında şunlar da vardır:
Nurettin Yılmaz, Ziya Şerefhanoğlu, Medet Serhat,
Yaşar Kaya, Ziya Acar, Necati Siyahkan, Fevzi Kar-
tal, Musa Anter, Canip Yıldırım, Şerafettin Elçi, Naci
Kutlay, Ali Karahan, Şevket Turan, Esat Cemiloğlu...
Tutuklanıp yargılanan sanıklara basında "Kürtçü-
/er"denmektedir. Kimı hüküm giyer, kimı aklanır. Birçok
sanık da o yıllar öğrencidir. Demokrat Partı iktıdannın son
yılları denilebilir. DP yönetimi, polis, bunları komünistlik-
le suçlayıp Amerika'dan yardım almayı ummaktadır. Şe-
rafettin Elçi'nin yorumu böyledir. Olay, Kürt kökenlilerin,
o yıllar Gazi Orman Çiftliği'nde pikniğe benzer birtoplan-
tı yapmaları ile -polisçe- ortaya çıkarılmıştır. Yaptıklan ko-
nuşmalar teybe alınmış, Ahmet Muşlu adında biri, ara-
larına ajan olarak girmiştir. Gülhane Asken Tıp Akademi-
si'nde Maliye Şube Müdürü olan Şevket Turan, bir gün
arkadaşlanna şöyle der:
- Ben hastaneye gidiyorum, ortalığı berbat ediyorum.
Kimse olmadığı zaman camı aşağıya sarkıtıyorum. Ufak
bir şey ile bakarsın bir rüzgar vurdu, paldır küldür cam
çerçeve gitti. Ben bunlara her gün beşer onar liralık za-
rar veriyorum. Ama beni dinleyenler de o şekilde zarar
verirse, bugün bunlan iktisaden çökertmek, mefluç et-
mek lazım. Fakat ben bir kişi olarak harekette bulunur-
sam, sonra nazarlannı bana tevcih ederler, ayağımı bağ-
larlar. Fakat bu şekilde heryerde başlanna bir bela gelir-
se, birfelaket, yani orman yangını, oraya bir ateş, orman
yansın, köprûleh çökert. Birköprü en aşağı 100.000 lira.
Ben bunlan yapabilirim, sabote edebilihm. Bu saboteyi
yaptın mı, bunlar iktisaden birbirlerini yerler ve mahvo-
luhar. Balıkesir'de birkaç tane orman yaktım. Biliyormu-
sun Bursa yangını ne zarara mal oldu? Bu şekilde bir hü-
kümet devrilir, başka türlü devrilmez. Onlar bizi ordu ile
mahvederler, yüzsene belimizı doğrultamayız. (Bir konuş-
masında da Kürtlük konusuna değınir.) Içimize yerleş-
mekte olan filiz halinde bir şey, bir mevcudiyet vardır. Bu
mevcudiyetin korunması hariç tesiherle olabilir. Eğeron-
lar bizi desteklerlerse ve bize verecekleri talimat dahilin-
de biz hareket edersek, o zaman neşvü nema bulmak
mümkün olabilecek. Aksi halde biz yine dünya yüzünde
yağımızla kavrulup, küçüle küçüle mahvolur gideriz...
Binbaşı Şevket Turan çoktan ölmüş: sağ olaydı, bugün
de böyle düşünüp düşünmediğini, yanlışını sürdüıüp sür-
dürmediğini sorardım. Kürdoğlu Binbaşı Şevket Turan'ın
yanlışını bugün bir başka Kürdoğlu Abdullah Öcalan
sürdürüyor. Hem de cinayetler işleyerek; Kürt, Türk de-
meden, yaşlı, genç, kadın, çocuk demeden öldürerek. Bu-
na başta Kürt kökenli aydınlann karşı çıkmaları gerekirdı.
Yere düşen bır damla kanın hesabı sorulmalıydı. Ölen
kim, nereden olursa olsun, öldürenden sorulmalıydı. Di-
yarbakır'ın Kulp ilçesınin Hamzalı bucağına yapılan PKK
saldınsı, burada 19 kişinin öldürülmesi, PKK'nin işlediği
son cinayetlerden biridir. Bu yol yol değildir. Sormak ge-
rekir:
- Kürdoğlu nereye?
Yapılanlar, işlenen cinayetler, şovenlikten, ırkçıhktan
başka bir şey değildir. Cinayet ışleyenlenn, "Gelin biıiik-
te yaşayalım, biz kardeşiz" demeye hakları yoktur. Dese-
ler de kim inanır? Apo, Güneydoğu'da bir şavaşa girmiş-
tir, ama bu savaşı yalnız askere karşı değil, çoîuk çocu-
ğa, silahsız insana karşı yapmaktadır. Apo, ellerini kana
bulamıştır...
Apo, bu büyük desteği Suriye'den aldı. Suriye'de as-
kerlik çağına gelen Kürt çocukları, bu görevlerini Suriye
ordusunda değil, Apo'nun buyruğunda, onun kamplann-
da yaparlar. Suriye bu gençlerin ailelerine her ay 100 do-
lar yardım yapar. Suriye, şimdiye değin, Apo'nun tüm ge-
reksinimlerini karşıladı. Suriye'de 500 bine yakın Kürt var.
Suriye yönetimi, Apocuları Irak'a yolladı. Karaçolan'da,
Ranıye'de eğitim görmeye başladılar. Bu kış döneminde,
bıraz çalışmaları kıstılar. Ancak ilkyaz gelince, yukarıya,
Türkiye'ye çıkacaklar. Apo'nun "ateşkes"istekleri filan
saçmaydı. Apo zaman kazanmak istiyordu. Eğitim yeri
olan Karaçolan, Celal Talabani'nin karargâhıydı. Orada
bir okul açıldı, buna "Eylem Okuiu" adını verdiler. Başına
Mey Şivvar getirildi. Mey Şivvar, Celal Talabani'nin yar-
dımcısıydı. Eski KOMALA'yı kuran kişiydi. Karargâhta,
Irak Kürtleriyle Ermeniler de vardı. Karargâhta250-300 kişi
vardı. Bunlar Türkiye'deki Kürt-Türk çocuklarını öldür-
mek için hazıriık yapıyorlar...
Mesut Barzani ile Celal Talabani'nin araları şeker renk
mıydi? Dört ay önce iran'a giden Mesut Barzani, iran'da
önemli bir aniaşma imzaladı. Iran, Barzani'den Kuzey
Irak'taki Kürtleri sindırmesini iştedi. Barzani, bunun
üzerine, ivedi, Süleymaniye ile Erbil bölgelerinde
Apocuların eylemlerini kıstı. Bu durumda Kuzey Irak'taki
tüm Kürt eylemleri "Kuzey Kürdistan" dedikleri, Tür-
kiye'nin Güneydoğusuna yönelebilirdi. Türkiye sınırlan,
yolgeçen hanı değil miydi?
1920'li yılların başlannda bir Mustafa Kemal'in arabası
vardı, şoförü bir Kürt çocuğuydu. Başbakan Ismet Paşa
sürücüye sorardı:
- Kürdoğlu boş musun?
- Boşum Paşam!
- Beni Başbakanhğa bırakıver...
Mustafa KemaPin, Ismet Paşa'nın canlarını emanet et-
tikleri Kürt çocukları, bugün Türk çocuklanna düşman
edilmek isteniyor!
BULMACA
1 2 3 4 5SOLDAJS SAGA:
1/ Kafes biçiminde tah-
tadan yapılmış portatıf
ev. 2/ Asya'da bir ülke...
At üretilen çiftlik. 3/ Bir
meyve... Satrançta özel
bir hareket. 4/ ABD'de
yayımlanan dünyanın en
ünlü mizah dergilerın-
den biri... Bildik, tanı-
dık. 5/ Ekin bıçildikten
sonra toprakta kalan
köklü sap... Kır yaşamı
ıçınde aşk konusunu iş-
leyen kısa şiir. 6/ Afri-
ka'da bir ülke. II Bir tür
halk türküsü... Uzaklık işareti. 8/
Boş inan, hurafe... Tavlada bir sa-
yı. 9/ Vilayet.... "Bu dehre nice
şeh-i cihanban / Geldi gitti olundu
" (Ziya Paşa).
YLKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ tri yapılı. uzun boylu, şişman...
Bir nota. II Rütbesiz asker... Kapi-
tal. 3/ Verim. 4/ Yapma, etme... Za-
rar. 5/ Eski Mısır'da güneş tannsı...
"Kadrini seng-i musallada bilüp
ey / Durup el bağlayalar karşına yâran saf saf." 6/ Yan
memnunluk belirten bir ünlem... Islamda bir mezhep mensu-
bu... Kakım da denilen bir kürk hayvanı. II Şeyh Bedrettin'in
Tann evTen ve insan hakkındaki görüşlerini içeren ünlü yapıtı.
8/ Edebiyatta etkiyi çoğaltmak için bir şeyin tersini söyleyerek
alay etme... Çevresi yollarla belirlenmiş olan arsa. 9/ Bir pa-
muk cinsi... Şöhret.