Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CumhuriyetImtiyaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmenı: Orhan Erinç 0
Genel Yayın Koordınatörir Hikmet
Çetinkava # Yazıışlerı Müdürlerı:
Ibrahim Yıldız. Dinç Tayanç (Sorumlu)
# Haber Merkezı Muduriı. Hakan Kara
• Görsel Yönetmen: Fikret Eser
Dış Haberler Ergua Balcı • Istıhbarat. V alçınÇakır
• Ekonomi: Bülent Kızanlık • Radyo-TV. Uygar
Eremektar • Kültür Handan Şenköken 0 Spor:
Abdülkadir Yüeelman # Yurt Haberler Mehmet
Saraç • Makaleler Sami Karaören • Çeurı
Seyfettin Turhıın • Düzeltmc Abdullah Vazıcı
Yayın Kurulu ilhan Selçuk
(Başkan), Orhan Erinç, Oktay
Kurtböke. Özgen Acar, Hikmet
Çetinkava. Şükran Soner, Ergun
Balcı. Dinçlayanç. İbrahim \ ıldız,
Orhan Bursalı, Mustafa Balbay.
Ankara Temsılcısı Mustafa Balbay # Haber Müdürü Doğan
Akın Atatürk Bulvan No. 125, Kat 4. Bakanlıklar-Ankara Tel.
4195020(7 hat). Faks: 4195027 •IzmırTemsılcisı SerdarKızık.
H ZıyaBlv. 1352 S 2/3 Tel 4411220, Faks- 4419117 • Adana
Temsılcısı Çetin Yiğenoğlu, Inönü Cd. 119 S No 1 Kat:l, Tel:
3522550, Faks: 3522570
MüesseseMudunı ErolErkutOICoordınatör
Ahm«tKortılsaıı9Muhasebe Bülent Y'ener
A Idare Hüseyin Gürer t Işletme Önder
Çeük • B\lgı-lşlem Naü tnal • Bılgısayar
Sıstem Mürüvet Çiler # Reklam Reha
Ijrtman • Halkla llışkıler Nurten Berksoy
Yayimlayıa ve B*san: Yenı Gün Haber Ajansı, Basın ve Yayıncıhk A Ş
Türkocagıcad 394! Cagaloğlu 34334 lst PK 246 lstanbul Tel (0212) 512 05 05 (20 hat). Faks (0/2121 513 85 95 21OCAK 1995 lmsak: 5.48 Güneş:7.17 Öğle: 12.22 Ikındil4.59 Akşam: 17.13 Yatsı: 18.37
Ağaçtandırma
kampanyası
• Haber Merkezi-
Bahçelievler Belediye
Başkanlığı, çevre
kampanyası kapsamında
sürdürdüğü "ağaçlandırma"
çalışmalannı egitim
kurumlannın desteğiyle
sürdürûyor. Belediye
Başkanı Saffet Bulut,
ağaçlandırma çalışmalan ile
ilgilı olarak,
"Bahçelievler, adına
yaraşır Bahçelievler
olacak. Bunun için zamanla
yanşıyoruz" dedi.
Şie'rrtnimar
duruıraı
• tSTANBUL (AA) - Şile
Çevre Gönülcüleri Derneği
Başkanı lhsan Çayıroğlu,
dün düzenledigi basın
toplantısında imar aflannın,
tstanbul'un akciğeri sayılan
Şile'yi yaşanmaz hale
getıreceğıni söyledi.
Adnan Çoker,
Şedat Simavi
Ödüki'nü reddetti
• Kiittür Servisi - Adnan
Çoker, kendisine verilen
1994 yılı'Sedat Şimavi
Görsel Sanatlar Ödülü'nü
kahul edemeyeceğini
açıkladı. Çoker, Sedat Simavi
Vakfı Yönetim Kurulu
Başkanlığı'na gönderdiği
* açıklamada. Sedat Simavi
gibi saygın bır kişiligin adını
taşıyan bir ödüle değer
görülmekten onur
duydugunu belirterek
"Ancak Simavi ödül
jürilerinin seçimlerini
isabetsiz bulmuş ve bu
bağlamdaki düşüncelerini
bey an etmış bir kişi olarak bu
ödülü almakla bugüne kadar
savunduğum ilkelerle çatışır
duruma geleceğım açıktır
Bu karanmın, ödüle. layık
olduğu sayginlığı
kazandırmak konusunda
içtenliklı bir temenni olarak
dikkate alınacağını
umanm"ifadesine yer verdi.
İzlediği şiddet ve vahşeti oyun gibi kabul eden çocuk, büyüyünce de onun etkisinden kurtulamıyor
Çocuk, TV'deld şiddetin esîriÇeviri Servisi -TV'lenmizde gece
gündüz gösterilen şiddet ve vahşet, an-
ne ve babalan ne kadar korkutuyorsa,
çocuklann da o kadar hoşuna gıdıyor.
Çocuklar, televızyonu dünya hak-
kında bır şeyler öğrenmek amacıyla
değıl, kendi deneyimlerini geliştırmek
amacıyla seyrediyorlar. Psikologlann
uzun inceleme ve araştırmalardan son-
ra yaptıklan yorum bu. Ancak ratıng
derdine düsen kanallann, çocuk izle-
yicıleri çekmek amacıyla önce Ame-
rika'da başlattıklan, zaman gözetme-
den çocuk programlan yayımlama uy-
gulaması, gece yanlan çızgi film ve
çocuk dızileri yayımlama düşüncesiz-
lığıne kadar vannca, anne ve babanın
çocuk üzerindeki denetimı tamamen
yok olmuş oldu. Gecenın bır saatinde
anne ve babası uyurken televizyonun
başına geçen çocuk, kendisi ıçin uy-
gun olsun ya da olmasın her şeyi izle-
meye başlıyor.
1993 yılında yapılan bır araştırma
da 3-6 yaş grubu çocuklann günde 3
saatlerini televizyon başında geçıriyor
olduklannı ortaya koydu. Sosyal iliş-
kilenn günden güne zayıfladığı dün-
yamtzda, ailesi ve devam ettiği okulu
dışında dış dünya ile hıçbir bağlantısı
olmayan çocuğun dünyaya açılan tek
penceresi. evındekı televizyonu. Tele-
vizyon, bu anlamda olumlu bir işlev
görürken, sunduğu şiddet ile de dün-
•Televizyon karşısında
oturan çocuk, duyduğu
heyecan ve korkuyu bir süre
sonra vücudunda gerçekleşen
bir değişim gibi, açıkçası bir
oyun gibi algılamaya
başlıyor. Bir müddet sonra da
beyin bunu öğreniyor ve
tehlike karşısında, ancak
tehlikeye maruz kalmamak
kaydıyla yaşanan heyecanlar
olarak hafızasına kaydediyor.
yanın geleceğini avuçlan içınde yo-
ğurur gibi. Sıkıcı dünyasında. düşün-
ce ve duygulannı harekete geçireme-
yen çocuk, ekranlardan kendine sunu-
lan hareketle büyük bır heyecan yasa-
maya başlıyor. Ancak düşüncelerini
burada yine devreye sokamayan ço-
cuk. aşın bir heyecanla seyrettiği şid-
deti kendi yaşamındaedinilmişbırde-
neyim gibi hafızasına kaydediyor. Ve
son yıllann yayın politikalannın te-
melini oluşturan şiddet, küçücük be-
yinlerde üst üste kaydedilerek bir ya-
şam şeklı oluşturuyor.
Biyolojik olarak, heyecanın doruk
noktalarda yaşanması, ınsanın gelışı-
mi içın temel taşlardan bin olarak gö-
rülebilır. Ancak gerçek yaşamda olu-
şan heyecan ve korkular, olabılecek
bir olay öncesinde refleksleri uyarma
gıbı bir ışleve sahıptir. Oysa televizyon
karşısında oturan çocuk, duyduğu he-
yecan ve korkuyu bir süre sonra vücu-
dunda gerçekleşen ve herhangi bir
olaydan bağımsız bir değişim gibi,
açıkçası bir oyun gibi algılamaya baş-
lar. Bır müddet sonra da beyın bunu
öğrenır ve tehlike karşısında. ancak
tehlikeye maruz kalmamak kaydıyla
yaşanan heyecanlar olarak hafızasına
kaydeder.
Çocuklann şiddet ve dehşet sahne-
leri karşısında bir müddet sonra kah-
kahalarla gülmeye başlamalannın da
nedenı budur. Kabul ederler kı yaşa-
nan heyecan ve korku karşılığında, on-
lan tehdit eden herhangi bir durumla
karşı karşıya gelmeyeceklerdir
Bu nesillerin büyüdüklen, yetişkin-
lik çağına eriştikleri zaman şiddet kar-
şısında takındıklan tavn da çocukluk-
larında edindikleri bu deneyimlerle
açıklamak mümkün. Şıddetı ve vahşe-
ti, hayatın doğallığı olarak hafızasına
kaydeden bırey. aynı şiddetin kendisi-
ni de tehdit ettiğinın farkındaolmuyor.
Körfez Savaşı'nda, çoluğuyla çocu-
ğuyla, genci ve yaşlısıyla bir halkın
tepesıne bırkaç dakika sonra bırakaca-
ğı bombalann üzenne 'VVith Love'
(sevgiyle) yazabilen 20 yaşındakı as-
kerin psikolojik durumunu anlamak
da çok zor değil.
Kamu kuruluşlanna ait kamplann özelleştirilmesine tepkiler artıyor
'Koylarııııızı peşkeş çektirmeyîz'•Didim Belediye Başkanı Mehmet Soysalan, "tnsanlar
gelecek, bu yörenin insanınm koylannı satın alacak, o
güzelim arazilere dilediğini yapacak; biz belediye olarak
uzaktan bakacağız. Sonra sorunlar çıkacak ve bız
çözeceğiz. Böyle şey nerede görülmüştür" dedi.
ÜMÎTOTAN
DİDİM - Turistik yörelerde bulu-
nan kamu kuruluşlanna ait kampla-
rın özelleştinlmesi ve yöre imac
planlannın haztrlanmasında beledı-
yelerin "saf dışı" bırakılmasına tep-
kiler giderek büyüyor. Yaklaşım,
" Hükiunetetiyle arsa spekülasyonu'"
olarak nıtelendınlırken bölgesınde
dörtbüyük kampın satışa çıkanlaca-
ğı Didim Belediye Başkanı Mehmet
Soysalan, "Arazilerimizi birilerine
peşkeş çekmeye çalışıyoıiar. Biz koy-
lanmızı kimseye peşkeş çektirmeye-
ceğiz" dıyor
Köy Hizmetleri Müdürlüğü'nün
Akköy Dinlenme Tesisleri, Didim'e
iyice yaklastığımızın habercisi. Yo
lun sol tarafında çam ormanlannın
içınde şinn villalar. Sağda alabildi-
ğine uzayan kumsal. Ozelleştirile-
cek kamu kamplanndan en gözdesi
olarak görülen bu kampta. insanla-
nn rahat edebilmesi için her şey dü-
şünülmüş. Bızi daha çok ilgılendiren
telörgülerle çevrili uçsuz bucaksız
alan. Çünkü burasını satın alacak
olanlar, mevzi imar planlannı ken-
dilen hazırlayacak, Özelleştirrrje
Yüksek Kurulu onaylayacak ve ilgi-
li belediyeler bu gejışmelere uzak-
tan bakacak. Hiçbiryaptınmı olma-
yacak...
Gözümüzün önüne ormanlık sa-
hayayapılmış binlerce villa gelive-
nyor. Kampa iştahı kabaranlann tu-
nstik ışletmecilikten çok, ranta göz
dikeceklerinı. yöreyi görüp de anla-
mamaya olanak yok.
Dıdim'in kıyılan kamu kampla-
nyla çevrili neredeyse. Akköy'ün
bıraz ilerisinde Devlet Su Işleri'nin,
bır koy arkasında TÜGSAŞ'ın daha
sonra da yıne Köy Hızmetlen Mü-
dürlüğü'nün Kınkiçı Dinlenme
Kampı yer alıyor.
Kınkiçı Tesisleri geniş bir koydan
oluşuyor. Denıze gırintı yapmış ya-
nmadada tesisler, yamaçlarda da vı-
lalar var. Bu villalar tek tek satılsa,
özelleştirmecilenn daha çok para
kazanabıleceğini düşünüyor ınsan.
Dıdım Belediye Başkanı Mehmet
Soysalan. belediye meclıs üyelerini
toplamış, aynntılarla ilgili bilgi ve-
riyor. Bız de dinliyoruz. 27 Kasım
1994 tarihli Resmi Gazete'de yayım-
lanan, "Özellcştirme L ygulamalan-
nın DüzenlenmesP ile ılgıli 4046 sa-
yılı kanunun 19. maddesinin E mad-
desiyle, 41. maddeye eklenen fıkra
her şeyi açık biçimde gözler önüne
senyor. Madde aynen şöyle:
•*Belediye hudutlan ve mücavir
alanlar içerisinde bulunan ve özel-
leştirme programına alınmış kuru-
luşlara ait arsa ve arazilerin, ilgili ku-
ruluşlardan gerekli görüş (İSKİ, AS-
Kİ, Belediye. MimarlarOdası) alına-
rakçevre imar bütünlüğünü bozma-
yacak mevzi imar planlannın ve bu-
na uygun imar durumlannın, Baş-
bakanbk Özelleştirme İdaresi Baş-
kanlığı'nca hazırlanarak Özelleştir-
me Yüksek Kuruhi'nca onaylanmak
Ocakayımn puslu na<»ı Uile Didim koyiannın güzeüikierirüengelkyenüyor.
suretiyle yûrürlüğe girer ve ilgili be-
lediyeler, bu arazilerin imar fonkst-
yonlaruu 5 yıl süreyle değjştiremez-
ler."
DYP'li Belediye Meclıs Üyesı
Ekrem Aşık, "Olmaz övle şey" diye
karşı çıkıyor. Yerel yönetimlerin
güçlendinlmesi çahşmalannın ağır-
lık kazandığı günlerde, yaklaşımı
"merkeziyetçi'' olarak nıtelendıren
Aşık, şunlan söylüyor.
"Böyle yaklaşım olmaz. Bu mad-
denin iptal edilmesi lazım. Birileri
gelecek, güzelim arazileri alacak. di-
lediği gibi kullanacak. Belediye ola-
rak biz uzaktan bakacağız. Bu yak-
laşım. rantın birilerine hediye edil-
mesidir. Buna izin verilmez. İşte şu
an konuşuyoruz, ne gerekliyse yapı-
hr."
Yağmaya hayır
ANAP'lı Meclis Üyesi Mustafa
Vuraler de tepkısini dile getirirken
belediye olarak olaya el konulması-
nı, turistik yörelerdeki dığer beledi-
yelerle ışbirliği yapılmasını istıyor.
Belediye Başkanı Mehmet Soysa-
lan, Bayındırlık Bakanlıgı'nın, bele-
diyelerin devreden çıkanlmasıyla
her şeyin açık seçik ortada olduğu-
nu belırtıp. "Hükümetrantarvcıiığı-
na çıkmış. bunu başaramazlar" dı-
yerek sürdürûyor.
"De\letin kamu arazilerini koru-
ma ve kullanılmasında yasal dene-
tim görevi vardır. Bu uygulamayla
kamu yaranna aykın oluşacak aşın
yapılaşmay a zemin hazııianıy or. Or-
tada yasalar var. 3194 sayılı yasada
imar planlamalannın hazııianmasu
onay lanması süreci açıkür. İnsanlar
gelecek, bu yörenin insanuun koyla-
nnı satın alacak, o güzelim arazilere
dilediğini yapacak; biz belediye ola-
rak uzaktan bakacağız. Sonra sorun-
lar çıkacak ve biz çözeceğiz. Böyle
şey dünyanın neresinde görülmüş-
tür. Kanunlar çiğneniyor, yetki gas-
pı yapılryor. Dava açanz \e yetkileri-
mizi elimizden alnıaya kalkanlan
durdururuz. Güzelim koy lanmızı bi-
rilerine peşkeş çekmeyi düşünenler,
bunu başaramazlar. Hiçbir turistik
yöre belediye başkanı cennet köşele-
rini peşkeş çektirmez."
Tunstık İşletmecıler Derneği Baş-
kanı Taner Küsmez, "Bu kampian
biz alınz" diyor. Yöntemine de açık-
lık getınyor:
"Turizmi geliştirme kooperatifi
kurma haarüklanmız sürüyor. Tüm
yöre insanlan, turizmciler yani bu işi
gerçekten bilen insanlar bu koopera-
tifte toplanacak. Biz bu y oreleri sa-
tın alınz \e işletiriz. Birileri gelecek,
buralan alacak, biz uzaktan bakaca-
ğız öyle yağma yok. Buralan satın
almayı kafasına koy an insanlar ke-
sinlikle turizm işletmeciliğini düşün-
mezler. Buralan nasıl parsellerim ve
nasıi köşoi dönerim hesabı yapar-
lar."
E>1em hazırhğı
Dıdımlıler yorelennde zaten çar-
pık yapılaşmanın büyük sıkıntı ya-
rattığını belirtip. "Kamu kamplân-
nın bulunduğu bölgeler, bölgenin so-
luk alma alanlandır. Gerekirse ey-
lem yapanz, Ankara'ya yürürüz"di-
yor:
Çanakkale, lzmır, Aydın, Muğla,
Antalya, Mersin ve Adana yörele-
rinde de aynı sıkıntı yaşanıyor. Di-
dımliler, aynı sıkıntıyı yaşayanlarla
güç birliği çağnsı yapıyor.
MESELA DEDİK ERDALATABEK
Dünyadan
Timsahtan
insan
için yapay kan
Çeviri Servisi - Timsahlann nasıl olup da hiç
su yüzüne çıkmadan, dolayısıyla soluk
almadan. su altında kalabildığıni araştıran
Japon bılım adamı Dr. Kiyoshi Nagai ınsan
için yapay kan üretimınin yolunu açtı.
Bu çok önemli buluşun başlangıcını timsahm
gizinin çözülmesı oluşturdu. Söz konusu giz,
timsahın kanındaki hemoglobinin içerdiğı bir
amino asitin kanda aşın oksijen salgısı
yaratarak hemoglobinin pıhtılaşmasını
önlemesiydi. Bu özellığin ınsan kanına
kazandınlması halinde insanın bir denızaltı
yaratığı halıne gelmesı dışında çok önemli
sonuçlara vanlabileceği anlaşıldı ve
denemelere başlandı bıle
Nature dergisınde çıkan yazıya göre
Amerika'da Cambridge ve Japonya'da Noburu
Komıyana Araştırma Enstitüsü'nde
araştırmalannı sürdüren Dr. Nagaı'nin Scuba
adını verdiği buluş sayesinde hemen her
ülkede sık sık sıkıntısı çekilen hasta ve
yaralılar ıçin kan bulma konusunda büyük bir
rahatlık sağlanacağı gibi bu yepyeni yapay
kandan. başka önemli gelişmeler de
bekleniyor.
Düşük tansiyona
farklı tedaviler
Çeviri Servisi - 30 yaşında, tngiltere'de
yaşayan bir kadın İcendisinı bitkin ve güçsüz
hisseder ve hekime başvurur. Hekim, hastayı
denetımden geçirir ve sonunda tansiyonunun
biraz düşük olduğu kanısına vanr. Hekimin
tanısında hastayı kaygılandıracak bir şey yok
gibıdır; hastanın kendısıni bu denli bitkin
hissetmesine yol açan nedenler araştınlır. Eğer
Almanya'da bir başkası aynı tür yakınmalarla
hekime başvursaydı, durum çok daha farklı
bir nıtelik kazanacaktı. Hekım, bu tansiyonun
çok düşük olduğunu belirtecek ve hastada
görülen tüm belirtilerin bundan
kaynaklandığına işaret edecekti. Hastaya tuz
oranı yüksek bır beslenme ile düşük dozda
dıgitalis ya da orgotamine içeren bir reçete
verilecektı. Avrupa Topluluğu'na üye ülkeler
arasında en yaygın olan 20 hastalık ve en çok
kullanılan 20 ilacın kayıtlannı tutan Sağlık
Ekonomi Daıresi'nin raporlanna göre,
Almanya'da hekimlerin düşük tansiyonu
yükseltmeye çalışması son kerte olumlu bir
biçimde değerlendiriliyor. Buna bağlı olarak,
Ingilız hekımler ıse Alman hekimlenn
yorgunluk ve baş dönmesinin gidenlmesi
yolundaki uygulamanın yersiz olduğunu
savunuyor.
Şizofreni için
yeni bir umut
Çeviri Servisi - Şizofreni nedenleri ve daha
etkili tedavi yöntemleri konusunda yeni bir
adım daha atıldı. Tıp uzmanlan şizofrenili
bireylenn beyınlerinin normal bır gelışme
göstermedığini, bu nedenle anormalliklerin
meydana geldiğını ılen sürüyorlar. Tıpkı ufak
bir hasan olan bır bilgisayann genellikle
normal çalışması, ancak aşın yüklenildığinde
aksaklıklann görülmesi gibi, şizofreni de
bireyin beyninin zaman zaman işlevinı iyi
görememesine neden oluyor. Normal insanlar
beyınlerinin sot°ön lobunda bir
u
iç konuşma"
dili oluşturmakta ve sözcüklere ancak
uslannda belli bir anlam vermektedir.
Araştırmalar. şizofrenili hastalann bır ses
duyduklannda sözcüklerin beynın aynı
alanında oluşruğunu ortaya koyuyor.
Araştırmacılar, yan etkilen eskılere oranla az
olan yeni anti-psıkotik ilaçlann hastalar
tarafından daha rahat kullanılacağını, böylece
şizofreninin yol açtığı intihar ya da adam
öldürme gibi olaylann azalacağını belirtiyor.
eni milyonluk banknotlar da ba-
sıldı, gözler aydın olsun. Memleket-
te bir basma merakı başladı ki, akıl-
lar durur, fikirler şaşar. Kimileri ad-
lıyeyı basıp sanığı linç etmenin peşin-
de. Kimileri, 'taşaylandir'dıye laha-
na turşusu basıyor. Önemli zevat da
mühüm meselelere parmak basıp du-
ruyor. Biz de bu hafta "Kim, neyi ba-
sıyor?'' üzerinde biraz gezinelim de-
dik.
Mpyomukbanknotael
bastmDm?
hökümatlarbasmayı pek severler. Pa-
ra basarlar, zam basarlar, hava basar-
lar, yumruk basarlar, pul basarlar.
mühür basarlar... Vatandaşa da
"Aman şimdi neyi, nereye nasacak?"
diye beklemek kalır. Bızim bu konu-
da pek bir tavsiyemiz olamıyor. Çün-
kü hökümat basmaya karar venrse ne
yapsanız kurtuluş yoktur. Yüzünüzü
dönseniz yumruk basar, arkanızı çe-
virsenız zam basar, tavana baksanız
hava basar, yere eğilseniz mühür ba-
sar. Basıla basıla yassı kadayıfa dö-
nen vatandaşın çaresi, "Yahu, biz ne-
den hep basılıyoruz?
T
'dıye düşün-
Basanbasana...
mektir. ama buna da "Vatan için kar-
deşim" ya da "Din, iman uğruna" di-
ye yanıt \ erilip kafalar kanştınldıgın-
dan ortada fazla bır şey görülmemek-
tedir. Yakında on milyonluk banknot-
lar da basılınca ücret atanlann üste
birkaç mılyon vermesi gerekeceğini
şimdiden söyleyelim.
Bamteline basmak:
' iz daha basamadık, ama basan-
lara hayırlı olsun. HökümatımıZj sağ
olsun para basmayı pek sever. Once
şöyle böyük tarafındân bir para basar,
arkadan da zamlan basar ki, millet
biraz uyansın. Şimdi benzine, gaza,
tuza, rakıya, rütüne okkalı zamlann
eli kulağındadır. Bu işler ne zaman
düzelir biliyor musunuz? Ne zaman
kamyonlar rakıyla çalışıp kadehlere
benzin konursa işte o zaman. Bizim
' u olay da Gfiner Cmit'in başı-
na gelmış. Alevi vatandaşlanmızın
bamteline basmıştır. "Çok laf yalan-
sız, çok mal dolansız olmaz" dedikle-
n gibi, ünlü şovmen de pek beğenı-
len zevzeklıklennden birini yaparken
gerzeklik tuzağına düşüp "bamteü'ne
'bam' diye basmıştır. "Sen misin bu-
nu yapan?" diye, bu kez de incinen
kalabalıklar televizyon binasını bas-
mışlardır
Bu olay da göstermiştir ki, vatan-
daşın bamteline basmak yanlış ol-
maktadır. "Hangj tete basüır?" diye
Güner Ümit de bunu bır öğrendi, ama
piröğrendi.
Yaş tahtaya basmak:
becerdilüeri için -biri dışında- fıre ve-
rilmemiştir. Neyse ki 'civan' da elbet-
te kuru bir tahta bularak oyuna kaldı-
ğı yerden devam edecektir. "Kuru
tahtaya basaıun ruzu kuru ohır" sö-
zünün doğruluğu da böylece sabit
olacaktır
Parmak basmak:
merak edenlere, özel kurslara gidip
ek eğitim almalan önerilir. Çünküm
insanoğlu bilinmedik yerlerde inci-
nir, bamteli yerine 'incetel'e basarsa-
nız bir şeycikler olmaz. Bakın hökü-
matlar 'zamteli'ne bol bol basarlar da
bir şey olmaz.
Gene de buna güvenip bir şey ol-
muyordiye 'camteli'ne basmayın, kı-
nlır Bu bamteli meselesi çok önem-
lidir. Ünlübır Alevi özdeyişiyle "Eli-
ne, beline,dilinc mukayyet obkcaksuT.
ildiğiniz gibi 'yaş tahtaya bas-
mak
1
olmadık bır işe bulaşıp başını
derde sokmaktır. Onun için tahtaya
basacaksanız kurusunu bulup bas-
manız gerekir. Bu "Yaş mı da kuru
mu?" meselesi, kültürümüz bakımın-
dan çok önemlidir. Bu konudaki en-
gin kültürümüz, sorunun yanıtını 'ku-
ru' diye vermiştir.
Eğer yanlışlıkla yaş tahtaya basar-
sanız tahta bel verip eğrileceği için
düşeceğiniz yerin yumuşak olmasına
dikkatetmeniz gerekir. Son civanlar-
dan olan Engin Civan, işte bu nokta-
ya gereği gıbı dikkat etmemiş olup
yaş tahtaya basmış, ayağı kayıp ma-
pus damında ikâmete başlamıştır.
Birlikte aş pişirdiği ortaklan ise "Yaş
mı da kuru mu?" oyununda kendi-
lerini tahtanın kuru tarafına atmayı
nemli işlerde büyüklerimiz ta-
rafından icra edılen pek tesirii bir bas-
ma işidır. Yalnız hangi işlerde, hangi
parmağın baslacağını iyi bilmek. ge-
rekir ki, büyük adam olmak da bunu
bilmeye bağlıdır. Bir büyük adam,
"Ehemmiyetle parmak basanm kL."
diye söze başlarsa evvela kendinizi
güvenli bir yere çekmeniz gerekir.
Çünkü henüz hangi parmağın nereye
basılacağı pek belli değildir. Dış me-
selelere başparmak basılır. fçerideki
asayiş meselelerine işaret parmağı
basılır. Önce havaya kalkan işaret par-
mağı "İşte bunlar" diye kimleri gös-
terirse onlara basılmış olur. Orta par-
mak pek bir şeye basılmaz, dengeyi
sağlamaya yarar. Pek nadir olarak or-
tada kalan işlere basılır. Yüzük par-
mağı, kadın-erkek meselesine bası-
lır. Aile sorunlan falan gibi işlerde
ahkâm kesilecekse yüzük parmağı
basılır. Küçük parmak da adı üstûn-
de küçük işlere basıhr. Çocuk hakla-
n gibi, "Bu sokakta kalan çocuklar ne
otocak?"gibi işlere küçük parmak ba-
sılır Peki, "Parmaklar, bu işlerin ne-
resine basıhr?'' diye mtrak ederseniz,
onu biz de bilmiyoruz deriz. Bir ye-
rine basılıyordur herhalde. Neresine
basıldığını bilenler büyük adamlar ol-
duğuna göre, onlara sorar öğreniriz,
size de anlatınz.