Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 OCAK 1995 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KÜLTÜR 15
Yönetmen Fehmi Gerçeker, Türk kültüründen, Türk tarihinden bazı isimleri dünyaya tanıtmayı amaçlıyor
Fikret Mualla'nın yaşamı fîlm oluyorASU MARO
"Tiirk kültüründen, Türk tarihinden
bazı kişileri dünyaya tanıtmak istiyo-
nım. Bu yüzden "de çauşmalanm daha
çokdışanya dönük." Bu sözlerin sahi-
bi. yaşamım Amerika'da sürdiiren, yap-
tığı belgeseller ve televizyon program-
lanyla adından sıkça söz ettiren yönet-
men Fehmi Gerçeker. Bugünlerde üze-
rinde çalıştığı yeni projesı için Türki-
ye"de bulunan Gerçeker'in daha önce
Piri Reis'le ilgili çektıgı film Amen-
ka'da okullarda gösteriliyor. Yönetme-
nin yeni ele aldıgı kişi, sanatı ve çalkan-
tılı yaşamıyla dikkatleri üzerine çeken
ressam Fikret Mualla.
Fehmi Gerçeker, uzun bir süredir
gündeminde yer alan filmle ilgili son
gelişmelerden ve mart ayında çekecegi
belgeselden söz etti bize. Ama daha ön-
ce geçen yıl tasarladığı Uluğ Bey filmi-
nın neden gerçekleşemedigini açıkladı:
Geçen yılın Uluğ Bey yılı olması ne-
deniyle bir projemiz vardı. Birleşmiş
Milletler'le görüşmüştüm. Sekiz ülke-
nin başkentinde özel gösterim yapıla-
caktı. Ama zamanı çok önemliydi. Be-
ni aralıkta aramışlardı ve hemen Türki-
ye'ye gelip Kültür Bakanı'yla görüş-
müştüm. Çok olumlu bakıp yardım edi-
leceğini bildirmışlerdi.
Ben de bunun üzerine Amerika'ya gi-
dıp Burt Lancaster ve Antony Quinn
ile görüşmüştüm seslendirilmesi için.
Ancak bekledik, bir şey çıkmadı. Ben
martta başlayamadıgımız için filmın
yetişmeyecegini belirttim ve böylece
çok degerli noktalara gidecek bir proje
kaidı.
- Şimdi ağıriık Fikret Mualla fılminin
çalışmalannda mı?
Evet. bunun için ağustosta Paris'e git-
tim Orada biryapımcı banaevinı açtı.
Bu evde daha önce Costa Gavras da, çe-
şitli ülkelerden başka yönetmenler de
kalmış. Iki buçuk ay boyunca Fikret
Mualla'yla ilgili herkesle görüştüm.
Sonra Cenevreye 'Petit Palais' müzesı-
ne gittim. Bu yüzyılın en iyi resimleri-
nin toplandıgı bu müzede 20-22 tane de
Fikret Mualla var. Müdürüyle konuş-
tum; bana bütün olanaklannı açtı; slayt-
larverdi. Sonra buraya gelip araştırma-
lanmı yaptım; Fikret Mualla'nın öldü-
ğü eve gittim güneyde. Burada onu ta-
nıyanlarla konuştum; hepsinden çok bü-
yük destek gördüm.
- Film bir ortak yapım mı olacak?
• 1996 ilkbahannda çekilmesi planlanan filmin bütçesi 3 milyon dolar.
Fransa, Almanya, Türkiye ortak yapımı olacak film; Berlin'de başlıyor
ve geri dönüşlerle yaşamı aktanlıyor. Fikret Mualla'nın yaşam
öyküsüne Fehmi Gerçeker'in eklediği düşsel bölümler de var.
Fehmi Gerçeker, Fikret Mualla üzerine çalışırken, filmin bütçesi için de göriişmeleri sürdürüvor.
Evet; Fransa, Almanya, Türkiye ortak
yapımı olacak. Fransa Kültür Bakanlı-
ğı da Paris'in 1940'lannı 50'lerini gös-
tereceği için filmi destekliyorlar. Euri-
mages ile görüştiik. Türkiye"de de bazı
yapımevleri hazır Fakat aldığım bilgi-
lere göre Eurimages'ten ciddı olarak alı-
nan yardımlar, kimi ülkelerde filmin ya-
pımına aktif olarak katılmayan, sadece
ismıni venp parayı alan şirkelere git-
mış. Eurimages bundan biraz çekiniyor.
Strasbourg"a gıderek bu konuyu ayrın-
tılı olarak konuştum. Bunun çok ciddı
şekilde yapılması gerekıyor. Ben de
Türkiye-Almanya-Fransa'da gerçek fir-
malann. gerçek ortak yapıma girmesi
şeklınde ıstıyorum fılmi. Eurimages
çok degerli buldu filmi ve sinopsisimiz
var. şimdi senaryo yazılıyor.
- Senarvavu kim vazrvor?
Fransa'da oldukça ünlü bir senaryo
yazanyla anlaştık. Birlikte çalışmalan-
mız oldu ama şu anda kendisı Louis
Malle'in Maıiene Dietrich üzerine yap-
maktaolduğu film ıçın çalışıyor. Senar-
yo için Türkiye de, Fransada ve Alman-
yada birlikte çahştığım insanlar \ar.
Filmde Fikret Mualla'nın yaşam öykü-
süne benim ilave ettigim hayali bölüm-
ler var. Berlin'de başlıyor, sonra gerı dö-
nüşlerle yaşamını takip ediyoruz.
- Çekimler için bir tarih beliriediniz
mi?
Şu anda düşündügüm çekim tarihı 96
ilkbahan. Filmin bütçesi 3 milyon do-
lar. Bu paranın toplanması gerekıyor.
Bazı koleksıyoncularbenimle temas ha-
lindeler. Bu film çıkmca 10 bın. 20 bın
dolar olan tablolann 150.200 bin dola-
ra çıkacagını düşünüyorlar. Hatta Pa-
ris'teki bir koleksiyoncu çok yakından
takip edıyor ve Fikret Mualla toplama-
ya başladı. 'Senaryon belli bir noktaya
gelsin, tekrar konuşalım; yatınm yapa-
biliriz filme" dıyorlar.
- Film hangi dilde çekilecek?
Olaylar hangı ülkede geçiyorsa o ül-
kenin dili konuşulacak. Yani Ingilizce,
Almanca. Türkçe ve Fransızca. Ameri-
ka'dan ilgilenenler oldu projeyle ama
tam Amerikan filmi havasına girer di-
ye ben tamamen kapadım o kapılan.
Amerika da sadece dagitım anlaşması-
nı yaptım. Seventh Art Distribution ad-
lı firma tarafından dağıtımı yapılacak.
- Televizyon kanallanndan da ilgi var
mı?
Evet. Örneğin Fransa'daki Arte ka-
nalı. ıkı geceye bölünmüş bir program
haline getirmemi önerdi. Fakat ben bir
televizyon filmi değil sinema filmi yap-
mak istiyorum.
-Oyuncu olarak Bob Hoskins'i düsü-
nüyordunuz. Kendisiyle konuştunu/.
mu?
Evet, sinopsisi gönderdik ama *Se-
naryoyu görevim' demiş. Belli olmaz,
hiçduyulmamışbirilerideolabilir. Mu-
alla'nın Beriin Konservatuvarı'nda
okurkcn aşk yaşadıgı Marlcne Dietrich
rolü için de Uma Thurman'ı düşünü-
yordum. ama Louis Malle'in filminde
Mariene Dietrich'i oynayacakmış. Şu
anda senaryo önemlı benım ıçın. oyun-
culara daha sonra karar vercccğım.
- Bu arada Türkiye'de mart ayında
bir bdgesel gerçekleştireceksiniz~
Evet, Istanbul'da Ajans 21 dıye bir
firmanın "Tarikattar*1
projesi var. 12
tanebirersaatlik film. Yurtdışı için. İlk
bölüm olan "Mevleviler''ı benım yönet-
memi önerdiler. Bu arada Amerikada
da PBS yine 12 bölümden oluşan bir İs-
lam projesinin bırbölümünü yönetme-
mı istemişti. Tam bunları düşünürken
bu teklifle karşılaştım. Şimdi bu ikisini
birleştirmeyi düşünüyorum. Galata
Mevlevihanesi'nde ve Konya'da çeki-
lecek. Montajını da burada yapacağım.
Müziğini KutsiErguneryapacak. Talat
Halmantekstı yazacak. Piri Reısgibi bu
konuyu da okullara sokmak için goru^-
meleryapmayı düşünüyorum.
- Filmleriniz neden Türkiye'dc izlene-
miyor?
TRT, Piri Reis'i göstermek ıstiyor;
geçen hazirandan beri daha sonuçlan-
madı. Türkiye "de bazı şeyler uzun za-
man alıyor. Amerika'da Mevlana">ı ni-
sanda televizyona sundugum anda ekım
programına girer. Karar ve satın alım
çok önemli. Televizyon yöneticılerinın
o atiklikte olması gerekiyor.
- Sizin bir de çok ünlü sinemacılan
konuk ettiginiz '"Behınd the Camera"
program ınız var. Onlara uzun süredir
ara verdiniz, devam etmeyi düşünüyor
musunuz?
Evet, Roman Polanski ile görüştüm.
Ön çalışmaları tamamlandı. Sanırım
onu da Paris'te çekccegiz. Aynca sine-
manın yüzüncü yılı dolayısıyla George
Lucas'ın başkanlıgında bir Amcnkan
"Sinematek'ı kuruluyor Los Angeles'ta.
"Behind the Camera"lan da ıstedıler,
ben de kabul ettım. Bütün bölümler
Sınematek'e gidecek. Bu arada sanat
kanalı da tekrar televizyonda göster-
meye başladı.
Tiyatro
ocak sayısı çıktı
Kültür Servisi- Tiyatro dergisinin ocak
sayısırçda 'Dramaturgi ve Tiyatromuz' ele
aJınıyor. 'Dramaturgi' dosyasında Esen
Çamurdan'ın 'Dramaturgi', H. Şevket
Ataseven'ın •Dramaturgi ve
Göstergebilimsel Anlamlama', Zehra
İpşiroğlu'nun 'Vbrumlama ve Tartışma
Korkusu". Hülya Nutku'nun 'Tiyatromuz
Dramaturgu Gündemine İvedilikk
Almalıdır' başlıklı yazılan yer alıyor.
Bu sayıda yer alan Emre Koyuncuoğlu'nun,
Şehir Tiyatrolan'nda sahnelenecek
'Faust'un dekor ve kostümünü üstlenen
ressam ve tiyatro yönetmeni Joseph
Szajna"yla. Fakiye Ozsoysal Ça\ uş'un
'Shakespeare'serü\ eni üzenne Işıl
Kasapoğlu'yla. Hasibe Kalkan'ın. sahneye
koydugu 'Aslolan Hayattır' oyunu üzerine
Macit Koper'le yaptığı söyleşilerin yanı sıra
N'edim Saban'ın kendisiyle yaptıgı 'sivri
dilli bir söjleşi" okunabilir.
Dergının bu sayısında yer alan vazılar
arasında Handan SaJta'nın 'Yeşü Papağan
Limited', Yavuz Pekman'ın 'Gogol'ün
Pahosundan Çıkanlar', Süreyya
Karacabey'in "Korku'dan "Önikinci
Gece'ye", Emre Koyuncuoglu'nun
'._Final«.\ Semra Ekşioğlu Özden'in
'Tensing'başhklı eleştiri yazılannın yanı sıra
Kerem Kurdoğlu'nun 'Tivatronun Bir
Geteceği Var mı'başlıklı yazısı bulunuyor.
Türkeş'e ödiile sanatçılardan tepki
AZMİ KARAVELt
Film Sanayii ve Tüm Sa-
natçılar Güçlendirme Vakfı
(Film-San) tarafından "sa-
nata katkılanndan" dolayı
MHP Genel Başkanı Al-
parslan Türkeş'e "sanat
mansiyonu" ödülü verilme-
sı sanatçılar ve çeşitli örgüt-
ler tarafından tepkiyle karşı-
landı. Türkeş'in, tören sıra-
sında kendisine plaket veren
Cüneyt Arkın'a yöneltti-
ğı "Kılıçla tüm o numanuan
nasıi japnörsunuz?" soru- Füsun Demirel
k
jp
suna Arkın'ın "Her Türk bir
akınddır" y an ıtını v ermesi de sanat çe\ relerı tara-
fından eleştırildi. MüjdatGezen konuyla ilgili ola-
rak "Biz güldürecegiz, onlar film yapacak. Cüneyt
ağabey ekmeğimizleo>nu>
:
or*' dedi.
Çagdaş Sinema Oyunculan Derneğı (ÇASOD)
Genel Başkanı Füsun Demirel. Türkeş'e ödül ve-
nlmiş olmasının kendileri açısından hıçbir şey ifa-
de etmediğıni söyledı. Demirel. "Bu konudayorum
yapmay ı. hatta düşünmey i dahi anlamsız ve değer-
siz buluyorum. Film-San sanatçılann ve emekçile-
rin temsilcisi değildir. Türkiye'de sanatla ilgili her
akşam plaket \c ödül töreni düzenlenebilir, bu du-
rum alkışlanabilir \a da tepki gösterilebilir. Bizim
için hiçbir şey ifade etmeyen bu ödül alana da vere-
ne de hayıriı olsun!~dedi.
Tank Akan, Film-San'ın büyük bir sahtekarlık
yaptığını belirterek vakfın hiçbir şekilde sanatçı-
lan temsil edemeyecegını söyledi.
Tank Akan Halil Ergün Müjdat Gezen
Akan, Türkeş'e \enlen "sanat mansiyonu" ödü-
lü üzerine şunlan söyledi:
"Film-San yöneticileri açıklamalannda tüm sine-
ma sanatçılannı kapsa\ an bir vakıf olduklannı öne
sürerek sahtekarlık yapı\oıiar. Film-San ile sinema-
cılann bü>ük bir bölümünün ilgisi yokrur ve onla-
nn siyasi görüşleri bizleri ilgilendirmez, Ümit Ut-
ku'nun kişiliğinin nasıl olduğunu sanat çevreleri
çok iyi bilirler. l tku'nun kendi çıkarian için çalış-
malarda bulundugu ortaya çıkmıştır. Film-San hiç-
bir şekilde bizleri temsil edemez."
Halil Ergün, 30 vıllık sanat hayatı boyunca "sa-
natçılann sosyal güvenceye kavuşmaları için
TBMM'ye önerge \ermesi" nedeniyle ödül \eril-
digi açıklanan Türfceş'm sanata herhangı birkatkı-
sını görmedığıni söyledi. Ergün, "Eğerverilenödül
son yasayla ilgiliyse bu durum bir hak değil görev-
dir ve ödül almayı gerektirmez. Sanatın sorunlan
Kemal Bilbaşar'm güncelliği...
çok daha kanşık M' karmaşıkrır. Ancak böyle bir
vakıf var ve istedtgi ödülü verebilir'* dıye konuştu.
Ergün. Cüneyt Arkın'ın **Her Türk bir akıncı-
dır"sözleri içindeşudegerlendirmeyiyaptı:
u
Böy-
le demeçler ashnda çok iyi oluyor. Herkesin safını
ve hayatı nasıl algıladıgı yavaş >avaş ortaya çıkıyor.*'
Kenan Evren'e de hukuk profesöriüğü
verilmişti
Müjdat Gezen, Ümit Utku'nun başkanı oldugu
bir vakıfta Alparslan Türkeş'e ödül verilmiş olma-
sını son derece dogal karşıladıgını söyledi. Gezen.
"Ne olacak, bu ülke Kenan Evren'e de hukuk pro-
fesöriüğü vermişti. Bu ödüller çıkar çe>relerinin
primîeridlr" dedi.
Müjdat Gezen. Cüneyt Arkın'ın sözlerini ise
şöyleyorumladı: "Biz güldürecegiz, onlar film >a-
pacaklar. Cüneyt ağabey ekmeği-
mizle oynuyor. Bu sözİer ancak
eski Gırgır dergisinde yer alabi-
lecek nitelikte."
SENNUR SEZER
"Kemal BUbaşar. Cumhuriyet dönemi
hikâye ve romanında, üç Kemaller'in
(Kemal Tahir, Orhan KemaL Yaşar
Kemal) arasında gölgede kalmış bir
dördüncü Kemal sa> ılmaktadır."
Cevdet Kudret'ın bu yargısının başında
Bılbaşar'ın "İlk romanım 1943 yılında
yaymladığı, roman türündeki
çaiışmalannı 1960'tan sonra
yoğunlaştırdığı, en ünlü eseri Cemo'nun
7. baskıya ulaşöğT bilgıleri de vardır.
Bılbaşar'ını 1910-21 Ocak 1983),
"gölgede kalışı", işledıgı konulann.
güncel olsa da. üstünde pek fazla
durmadığımız sorunlar oluşuyta
açıklanabilir. Bilbaşar, öykü ve
romanlannda, genellikle kasaba
ortamını irdeler.
Seçtigı dönemler toplumsal kaynaşma
dönemleridir. Yeşil Gölge'de 1946 yılı
Karadeniz bölgesi, Cemo ve Memo'da,
Şeyh Sait Isyanı da unutulmadan 1925-
1938 yıllan arası Doğu Anadolu
anlatılır.
Toplum yasayışı. ekonomik yapı ve
folklor araştırmalan yapılan. olaylar
yaşayanlardan dinlenerek saptanan
bölgelerin. romancı gözüyle irdelenip
anlatımı. okurun yorulmamasını
gözetir. Yerel renkler, gelenekçi bir
anlatış. halköykücülügünden
yararlanma. hiciv Kema) Bilbaşar'ın
anlatımının ögeleridir.
Kemal Bilbaşar'ın, kahramanlannı
baglı bulunduklan toplumsal ve
ekonomik ilışkiler arasında göstermesi.
siyasetçilenn temsilcilerinın
kasabalardakı durumunu yargılaması.
ne pahasına olursa olsun iktidarda
kalmak için girişilen düzenleri
sergilemesi onun anlattıklarının güncel
kalmasını sağlar. Ancak bu güncellik,
belkı de Kemal Bilbaşar'ın yaşamı
boyunca sürdürdüğü alçakgönüllü
tutum. belli bir grubun sözcüsü
olmaktansa vicdanın sözcüsü olmayı
seçişi yüzünden gölgede kalmıştır.
Selim Ileri. Bilbaşar'ın öykülenndeki
\ıcdan öğesıni şöyle yorumlar. "Dünya
romanının ana konusuydu. Bugün
elimizde bu çalışmanın yalnızca ilk
romanı var: Kölelık Dönemeci.
Osmanlı Imparatorluğu'nun,
Kafkaslar'dan güç almak isteyişinin
ekonomik ve toplumsal nedenleri
üzerine yapılan araştırma ve
ıncelemeler, roman dizısi
tamamlanamadan kaldı.
Kemal Bilbaşar'ın öykü ve
romanlannda yaşanmış deneylenn ızı.
• 22 Ocak 1983'te yitirdiğimiz Kemal Bilbaşar'ın,
kahramalannı bağlı bulunduklan toplumsal ve
ekonomik ilişkiler arasında göstermesi,
siyasetçilenn temsilcilerinin kasabalardakı
durumunu yargılaması, ne bahasına olursa olsun
iktidarda kalmak için girişilen düzenleri sergilemesi
onun anlattıklannın güncel kalmasını sağlar.
görüşünde vicdana aynlmış önemli bir
yer var. Kaygılaria yiiklü insanlann
\icdan sesi, vurgunculardan çok daha
insanca. Halk kavramının en olumlu
yönü vicdan sesinde toplanıyor. İleriye
yönelik bir ka\ganın tek >e vazgeçilmez
dayanagL.. Bilbaşar, sevgi \e
sevecenligin yerieşebilmesi için kavgayı
da gerekli görüyor.'"
Kemal Bilbaşar, tarıh konulannı
işlerken de toplumsal ilışkılen gözden
kaçırmamaya özen gösterırdı. Osmanlı
Imparatorluğu'nun ılgisının Kafkaslara
yönelişi, onun "Çöken Dama Pa\anda"
başlıgıyla toplanabılecek bir dızı
yakın geçmışımizı bugüne bağlar.
Okurunu. kendisiyle hesaplaşmaya
çağıran yazar. döneminin kurumlanyla
hesaplaşmaktan kaçınmamıştır. Üstten
bir bakışla. Bilbaşar'ın yeterince
değerlendirildigi ve ödüllendırildiği
söylencbılır: Cemo romanı ile Türk Dıl
Kurumu Roman ödülü (1967) ve Yeşil
Golge ile May Roman Ödülü (1968).
Onun yazarlığının yaklaşık otuzuncu
vılında aldıgı bu ödülleri, kendi
anlattığı ^u olayın ışığında
deöerlendirmek gerckır' "Yeşil Gölge,
Cumhuriyet dönemi toplum
yaşantımızın 1946'larda Karadeni/.
bölgesinden alınmış bir kesintidir.
Roman bir yandan halkçı geçinen,
yozmuş bir iktidann küçük-kasaba
temsilcilerini, onların kurduklan
soygun dü/enini. kirli işlcrini. gaddarca
tertiplerini. işbaşında kalmak için
cina\etten bile çekinmediklerini ortaya
koy makta; öte >andan Atatürk
devrinde sinmiş, gizlenmiş gerici
güçlerin -ağalann, eşrafın ve şeriatçı
takımının- yeni kurulan partiyi iktidara
getirmek için nasıl el ele verdiklerini,
nasıl hazıriandıklannı (._)
anlatmaktadır. Veşil Gölge, („) 1945te
Kadırga adıyla oyun olarak yanklı,
CHP'nin oyun yartşmasına katıldı.
Jüri, Kadırga'yı ikinci ödüle layık
gördü. Ne var ki parri sorumlulan.
toplumcu yazariığımı muhaliflikle
yonımlavarak bu ödülü iptal ettik-r."
Yazar. ödülü ıptal edilen bu oyunu,
yenıden ve roman olarak yazacak, bir
başka ödül alacaktır.
Kemal Bilbaşar'ın güncelligini hiç
yitirmeyen biröyküsü de Kaymaklı
Tavukgögsü'dür. Bir memurun.
oğlunun sıradan görünebilecek bir
ısteğini, bir muhallebicıye gitmck
ıstegini anlatan bu öyküyü memur
isteklerinın yürüyüşü vc boykotlarla
dıle getinlmeye çalışıldığı güniimüzde,
herkese öııerinm. Bütün öykü
antolojilerinde bulup okuyabilirler.
Özellikle Ce\det Kudret'ın Türk
Edebiyatında Hikayc ve Roman adlı
incelcmesini salık veririm. O eserde
Bilbaşar'ın başka öykülcriyle
romanından bolümlcr dc yer alıyor.
Bilbaşar'ın roman vc öykülerının yeni
ba.sımları mı? Yok ki...
Sanat adına utanç verici
Türkiye Sinema Emekçileri
Sendıkası Genel Başkanı Nec-
mettin Çobanoğlu. Türkeş'e
"sanat mansiyonu" ödülü vcril-
mesini utanç verici olarak nite-
lendirdi.
Çobanoğlu yaptığı açıklama-
da şunlan söyledi: "Kendi siya-
si çıkarian uğru na sosyal rant el-
de etmek amacıvla bir grup sa-
natçıyı plaket alışverişlerinde.
onlann acil sorunlannı kendile-
rine rozet yapmay a çalışmak sa-
nat adma. sinemamız adına uta-
nılacak tablolardır.
DİSK ve Sine-Sen'inde görüş-
leri etrafında hazırianan sanat
emekçilerinin ayn bir sosyal gü-
venlik şemsiyesi altında toplan-
ması amacını taşıyan Sanatçılar
Sosyal Güvenlik Kanunu'nun
bir an önce yasallaşması için
adım atmayanlann, gerçekçi vc
kahcı çöTÜmü görme/den gelen-
lerin, vnsa için uğraştığımız, si-
gortasız çalışnıa'kampanvalan
düzenledigimiz bir dönemde alel
acalc bir maddeük teklif ha/ırla-
yarak Meclis'ten havada kalan
bir yasa dcğişikliğini çıkartmak,
hele hcle basında ve telev izyonda
vitrin görüntüler yaratmak iste-
meteri övünülecek iskrdt'n değil-
dir.
Çözüm aylardır TBMM'de
bekleyen sanat emekçilerini ilgi-
lendircn vv önemli \asnl dü/en-
lemekri içcrendört tcmclvasa-
yı çıkartnıaktırJ"
DU3UNCEYE SAYGI
MEMET FUAT
"Ne... Ne" Bağlacı
Kullantlışı üzerinde yıllarca tartışılmış olan "ne... ne "bağ-
lacı bugün de yazarlan düşündürüyor. Kestirmeden giden
katı kuralcılar bu bağlacın ana görevi olumsuzluk oldugu
için, "Bulunduklan tümcelerin yüklemleri olumlu olmalı-
dır", deyip çıkıyorlar işin içinden.
Mtıharrem Ergin Türk Dil Bilgisi (IÜ Edebiyat Fakülte-
si, 2. basım, 1962) adlı kitabmda bu konuya pek önem ver-
memiş:
"Ne... ne edatı 'hiç biri' rfadesiyle menfılik edatı du-
rumunda oldugu için bulundugu cümlede fiil umumi-
yetle müsbet olur: Ne beni ne seni gördü misalinde ol-
duğu gibi. Fakat rnenfi de kullanılmaktadır." (s. 334)
Görüldüğü gıbi, yazar tartışmada yan tutmaktan kaçını-
yor. "Umumiyetle", dıyor... Doğru ya da yanlış diye nitele-
meden. "Fakat menfi de kullanılmaktadır", diyor...
Tahir Nejat Gencan ıse Dılbilgisi (Türk Dil Kurumu,
1966) adlı kitabmda "ne... ne" bağlacına beş sayfa ayır-
mış. Tartışmalara değiniyor. örnekler vererek geniş açıkla-
malar yapıyor. (ss. 299-303).
Bu kıtaptan yararianarak konuyu özetlemeye çalışalım.
Önce tartışmalar, görüşler:
En ünlü tartışma Ebüzziya Tevfik Beyile Ahmet Mithat
Efendi arasında geçmış.
Ebüzziya makalelerle hızını alamayınca Ne adlı bir kıtap
yayımlamış. Ahmet Mithat Efendi ıse aynı konuda kendi-
sine karşı çıkan başka bir yazarı da araya katarak şöyle
yanıt vermiş:
"Ne senın, ne de onun kitabı işe yaramaz."
Recaizade Ekrem Talim-i Edeo/yaf'ında bu konuyu
uzun uzun ıncelemış, ama kesın bir kurala varamamış.
Muallim Naci "yerıne göre" ıkı söyleyişin de doğru ol-
duğunu ılerı sürmüş.
Falih Rıfkı Atay, "Bu zevke bağlı bir iştir", demiş.
Tahir Nejat Gencan ıse örnekler üzerinde çalışarak
"ne... ne" bağlacmın bulundugu tümcelerdeki yüklemle-
rın hangı durumlarda olumlu, hangı durumlarda olumsuz
kullanıldığını şöyle saptıyor:
1. "Ne... ne" bağlacmın her bıri ayrı bir bağımsız öner-
mede ise;
(Örnek: ne ölüye ağlar, ne diriye güler).
2. ikinci bağımsız önermentn yüklemi düşmüşse;
(Örnek: Ne şiş yansın, ne kebap).
3. Bırinci bağımsız önermenin yüklemi düşmüşse:
(Örnek: Ne öldüğünü, ne unduğunu ister).
4. Aynı tümcede "ne... ne"lerle bağlanan öğeler yükle-
meyakınsa.
(Örnek: Mutluluk ne ünde, neparada, ne eğlencede, ne
de köşesine çekilmededir).
Bu dört durumda, orneklerde görüldüğü gibi, yüklemler
olumlu kullanılır.
Buna karşılık:
1. Bir tümcede "ne... ne"ler1e bağlanan öğeler, yüklerrı-
den uzaksa, araya başka öğeler girmtşse;
(Ömek: Ne okuldaki öğretmenler, ne ben, bütün çaba-
lanmıza karşın, ona doğru dürüst okuyup yazmayı öğre-
temiyorduk).
2. Yüklem "ne... ne'ierden önce gelmişse;
(Örnek: Açılmaz ne biryüz, ne bir pencere).
3. "Ne... ne" bağlacmın bulundugu önermenin yüklemi
koşullu ise;
(örnek: Ne sen, ne ben işe karışmasaydık).
4. "/Ve... ne"lerie bağlanan öğelerin yüklemi, çekimli fi-
il değil de, fiilimsilerse;
(Örnek: Ne kitabı, ne defteri bulamayınca kızdı).
5. Yüklemden önce, olumsuzluğu pekıştiron bir zarf, bir
tümleç ya da arasoz varsa;
(örnek: Bugün ne bahçeye. ne sokağa hiç çıkmadım).
6. "Ne... ne"lerin bağladığı öğelerden sonra bir durak-
lama olursa; öğelerden bıri belırtme vurgusu ya da tonuy-
la canlandınlmak istenirse, "ne... ne"ler olumsuzluk anla-
mından, yanı asıl görevinden sıyrılarak "de... de"bağ\aç-
ları yerine kullanıldığı için.
Bu altı durumda yüklemler olumsuz kullanılır.
Tahir Nejat Gencan kuralları kendi koymuyor, örneklerin
üzerinde çalışarak dılden çıkarıyor. Dilı yaratan, işleyenler
de konuşanlar, yazanlar... Yani bilerek bilmeyerek bunlara
uymaktayız...
Peki tartışma neden sürüp gidıyor?
Kanımca. "ne... ne"lerle bağlanan öğeler yükleme ya-
kın mı, uzak mı, bunda anlaşamıyoruz. Kuralı basite ındi-
renler. "ne... ne"lertümceye olumsuzluk anlamı kattığına
göre yüklemler olumlu kalmalıdırgörüşünesımsıkısanlan-
lar, bağlaçla yüklem arasındaki uzaklık yakınlık durumunu
sezemez oluyorlar.
Ashnda bu sezginin bir kuralı yok. Recaizade Ekrem'in
işi konuşana, yazana bırakması da, Falih Rıfkı Atay'ın, "Bu
zevke bağlı bırıştir", demesı de bundan.
Nâmık Kemal, "Ne şarkta, ne garpta devleti hudud-u
tabiıyesinin haricine çıkarmadı", diyor.
Yakup Kadri, "Bir rejım. ya örgenleşmiş bir sınıfa, ya-
da halkın lyice belırii tabakalanna dayanmaz. ..sane yaşa-
mak, ne devam etmek, ne de -pek tabiîolarak- başan sağ-
lamak imkânını bulabilir", diyor.
Size göre bırincisi yanlış, ikincisi doğru olabilir. Bana gö-
re ikisı de doğru.
Nâmık Kemal'in tümcesi "çıkardı" dıye bitirilse, kural
adına zorlanır, yadırganırdı.
Yakup Kadri'nin tümcesi "bulamaz" diye bitirilebilirdı,
ama "bulamayabilir" pek uygun düşmüyor.
Yazıda "en sıcakyasa" anlamın duralamadan, ikinci bir
okumaya gerek duyulmadan algılanmasıdır.
lyisi mı bu konuda birbırimizın ışine karışmayalım, her-
kes kendi dil sezgısine, kendi dıl beğenisıne göre davran-
sın...
Poe'nun mezarındaki ziyaretçi
•Kültür Servisi - Karanlık \e korkunç övkülerin yazan
Edgar Allan Poe'nun mczanna. eeçtiğiıniz günlerde. üç tane
beyaz giil \e yanm şişe Fransız konyagı bırakan yabancının
kim oldugu b'ılınmiyor. 19 ocak 1809'da doğan Poe. 1849da
ölnıüştü. Kim oldugu bilınmeyen ziyaretçınin de. yazann
doğumgününü kutlamak amacıyla 46 yıllık bırgelenegi
sürdürdüğü sanılıvor Mezara bırakılan üç tane beyaz gülün.
Baltinıore mezarlığında yatan Poe'yu. annesını ve karısını
temsil ettiğıne inanılıyor. ama yanm şişe konvak hakkında
herhangi biryorum yapılmıyor.
Ömen Asım Aksoy Roman Ödülü
•kültür Servisi-Yazın dünvasının ünlü ısımlerinden "Ömer
Asım Aksoy" anısına roman ödülü düzenleniyor.
Dil Derneğı vc Ömcr Asım Akso>'un aıloi tarafından
düzcnlenen yanşmaya. 1994 yılında yayınlanmış romanlar
katılabilecek. Ödül. 26 Eylül 1995'te. Dil Bayramı'nda
vcnlecek. Birincı gclen roınancıya 40 milyon TL para
ödiilünün venlecegi vanşmanın seçicı kurulunda Tahsin
Yücel, Konur Ertop. Emin Özdemir. Şemsettin Ünlü ve Ayla
Baraz yeralıvorlar Yanşmaya son katılma tarihi. 31 mayıs
1995.
'Özgün Seferad Müziği'
•Kültür Servisi - "Eresya Sefaradi" toplulugu. yann saat
19.30'da. Ceınal Reşit Rey Konser Salonu'nda bir konser
verecck. (,'KKİIL Vakfı yarannu düzcnlenen konserde "Özgün
Seferad Mu/ıği" Miıuılacak. Konser biletlerı. CEKÜL
\.ıktVnd;ııı. Yakkorama mağazalarından ve CRR Konser
Salonu'iHİan L-clınılcbılır.