Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET
OLAYLAR VE GÖRÜŞLER
21 OCAK 1995 CUMARTESİ
Her yazı bir mektuptur
NURERUGURLU
M
ektup yazmayı,
okumayı sevenm,
)ollamak kadar, al-
maktan da hoşjanı-
nm Bır sıcaklık,
yakınlık ve ıçtenlık
duyanm bu tûr yazılarda
Mektup. Arapça kitâbet sözunden tu-
retılmışbıraddır Bu sozcuk daha son-
ra mektup, mektubebıçımıne gırmıştır
Yazılı, yazılmış anlamına gelmektedır
Mektubun Turkcekarşılığı beti'dır
Mektup. bır başka yerde bulunan bır
kışıyle haberleşmeyı sağlayan yazılı kâ-
ğıt olarak bılınır Ama mektup. bır kı-
şıye, bır topluluğa ya da kuruma haber
vermek, bır şey sormak ya da ıstemek
ıçın yazılan ve göndenlen yazılı kâğıt
olarak tanımlanır
Mektup. daha çok, ınsanın sevdıkle-
nne, yakınlanna. onlardan ayn duştuğu.
onlara ıçını dokmek açılmak ıstedığı
zamanlarda duy gu v e duşuncelennı ya-
zılı olarak aktarması bılınır Her mek-
tup. gönderen ıle alıcı arasında anlaşma
sağlayarak toplumsal bır gereksınıme
de karşılık venr
Mektubun en önemlı amacı yazı ara-
cılığıyla ıkı kışıyı ılışkılı kılmaktır Bu
çeşıt mektuplann özel. oznel ve ıçten-
lıklı bır yanı \ardır Konusu butun bır
yaşamdır Buoylebıryaşamdırkı.gon-
derenın ya da alanın durumuna. hava-
sına ve k'onumuna göre her an, her s>a-
nıye değışır. yenılıkier, çeşıtlılıkler ıçe-
nr
Mektupta gönderenın ıç ya da dış
dünyasından seçılmış haberler, ınsan-
larla ılgılı bılgıler, gozlemler ve değer-
lendırmeler. aılenın. ortamın, çevrenın,
toplumun ve donemın dar >a da genış
gorunumu. durumu ve gelışımı buluna-
bıltr
Bu açıklamalar arasında bazı süsle-
meler, abartmalar, yakıştırmalar. ığne-
lemeler, eleştınler yer alabılır. çeşıtlı
kışı, durum ve ola> larla ılgılı kışısel dü-
şünceler goruşler ve değerlendırmeler
sergılenebılır
Boylece bır ınsanın ıç dunyasında
olup bıtenler, bır başka ınsanın ıç dun-
yasına yazılı olarak aktanlır Mektubu
yazan yaşamı çevreyı.kışılenveolav-
lan anlatırken, bır başka açıdan da kcn-
dını anlatmış olur
Mektuplarda dönemlenn, çevrelenn,
ortamlann, toplumlann ve olaylann go-
runumlennı, yaşayışlannı, gelenek \e
göreneklennı, akışını. duygu ve duşü-
nüş bıçımlennı bulmak ve yakalamak
olasıdır Onun ıçın bu mektuplar tarih-
çüeraçısından da onemlı ve değerlı bel-
geler arasında yer alırlar
Her mektup bır oznel anlatımdır Bu
anlatım ınsanı. hem mektubu yazan ve
olayları yaşayan. hem de buna öznel
açıdan tanıklık eden kışıye goturur
Onun ıçın her mektup, bır anlamda.ozel
ennç kavnağı sayılır Geçmış gunlenn
anı defteri olarak da bılınır
Böylece mektup ınsanın kendını. ıs-
teklennı anlamasına \e anlatmasına
aracı olur Bundan olsa gerek her mek-
tup, bır çeşıt kendı kendını anlatım bı-
çımıdır Insanı saklı duyguIanndan kur-
taran rahatlatan ve esenlığe çıkaran
mektup, çok zaman. beyaz bır aydınlık
olarak değerlendınlır
Mektup her konuya değınen bır yazı
turudur Sığ, yuzeyde kalan, ancak ye-
n ve sırası geldıkçe dennleşen ama her
zaman devıngen ve kıvrak. kesın bağ-
lantıya gerek gormeden bır konudan
ötekıne atlayan. sağa sola sapan, ılen gı-
dıp gerı donen çıçekten çıçeğe konan.
daldan dala atlayan yıne de ılerleyen.
yol alan. yazılı btr soyleşıdır
Okuruma Mekruplar'ın bır ycnnde
Ataç, "Her yazı mektuptur" der "Şiir,
hikave obun, deneme, eleştirme olsun;
hepsi birer mektuptur." Bu konudakı
duşüncesını Ataç, daha da ılerı goture-
rek şunlan soyler "Her >aa bir mek-
tup olduğu gibi her resim, her ezgi, her
>apı da bırer mektuptur."
Mektup bır zamanlar bızde Farsça
nâme olarak adlandınlırdı Ama nâme
sozu bızım dılımızde daha çok, sevgi ve
se\güi mektubu anlamındakullanılmıs.-
tır NâbTnın dedıgı gıbı
E> nâme sen ol mehlikadan mı gelir-
sin '
E\ hüdhud-i ummid sabadan mı ge-
Hrsin
Nâme, yazılı, yazılmış. küçuk kıtap
anlamında da kullanılırdı
Eskıden mektup taşıv, an mektup go-
türup getıren kımseye nâme-âver va da
nâme-ber denırdı
Osmanlı dev letınde yabancı dev letle-
re mektup göturmekle göre\lı elçılere
nimeres, bu tur mektuplan goturup ge-
tırmeklegörevlı tatarlara nâmeresanadı
venlırdı Mektup ulaştırma liji de nâ-
me-resanîolarak bılınırdı
Nâme-i hicran, aynlık mektubu nâ-
me-i siyah-likâ, kara yuzlu mektup (kö-
tu haber bıldıren mektup) olarak anılır-
dı
Osmanlı padışahlarının ötekı devlet
başkanlanna. kendılenne bağlı bey ve
hanlara yazdıklan mektuplar da nâme-
i humavun olarak bılınırdı
Nâme-î humavun, suslu ozel kâğıtla-
ra yazılır, altına altın yaldızlı tuğra çe-
kılır ve nâme-kesesi ıle bırlıkte bır ku-
tuya (kozak) konulurdu
Kozaklar, altın, gumus gıbı değerlı
madenlerden ya da tıldışı kemıkten ya-
pılırdı Nâme,durulerek kordonla bağ-
lanır kutunun ıçınc konulurdu kordo-
nun ıkı ucunada kırmızı balmumundan
muhur basılır. ımza atılırdı Kozaklar,
sırkatıplen tarafından hazırlatılır, padı-
şahın kuyumcubaşısına yaptınlırdı
Insanlann bırbırlerıne yazdıklan
mektuplara özel mektup dentr Bu çeşit
mektuplar. bırbırlenyle yakınlığı.ılışkı-
sı olan akraba dost. tanıdık arkadaş,
meslektaş gıbı kışılerın bırbırlerıne
gonderdıklerı ve gelışıguzel kaleme al-
dıklan mektuplardır Bu çeşıt mektup-
lar. genellıkle, konuşur gıbı yazılır Iç-
ten bır seslenı>le başlar selam edılıp
hatır sorulduktan sonra konuya geçılır
Ozel mektubun konusu sınırsız de-
nccek kadar <,ok ve çc^ıtlıdır Yaşamın
gunluk olaylannı yansıtan bu mektup-
larda daha <,ok. duygular. düşünceler.
gozlemler, haberler dedıkodular yer
alır
Ozel mektuplann en belırgın nıtelığı,
her türlu yapmacıktan uzak, özentısız,
ıçten geldığı gıbı yazılmış olmalandır
Onun ıçın bu çeşıt mektuplar ıçten ya-
zılır sessızce okunur Bunlarkalabalık
ıçınde okunsa bıle. sessızlığını ve ıç-
tenlığını yıtırmezler Cunku bu mek-
tuplar, duyan ve düşunen bır ınsandan.
duyan ve düşünen bır başka ınsana yol-
lanan yazılı sıcak bır selam sayılır
Er^eskı haberleşme araçlanndan bın
olan mektup yazınınbulunmasıylabaş-
lamıştır Tanhın bılınen en eskı ozel
mektubu Hattuşaş(Boğazkoy) kazıla-
nyla ortaya çıkmıştır Bu Anadolu ya-
zıtında Asurlu LamasaL Kantş'te oturan
tuccarkocası Pusuken'e şu mektubu ya-
zar
"...bilivor musun insanlık ne kadar
kotuleşti. Kardeş kardeşı vıvecek. Her-
keskomşusunu vutmayaçahşıyor. Bura-
>a (Asur'a) gelme onurunu bize bağış-
İa. ış sorununu kes. Küçuk ktzı, Tann
Asur'un kucağına ver. Ah, kentte
(Asur'da) vun çok pahalı. Parayı bana
ayıracağın zaman l mina gumuşu yiı-
nün içine verleştir. Vergı ıcjn bana yolla-
dıgın I mına gumüşu vergi gorevlilen
istediler. Ben senin için korkuyorum,
ama ben onu daha vermedim. Onlara
şo\k dedim: 'Cörevliler benim evime
gelsin, gerekırse ev ı gotursun.' Kız kar-
deşın hı/metçı kı/lardan hınn- satışa çı-
kardı. Onu ben 14 şekelc aldım. Ku kar-
deşin Sallimahum sen gıttığınden beri
iki ev vaptırdı. Acaba bız ne zaman ya-
pacagı/? Hıç ıni." Assur-Malik'in sana
daha once getirdiği kumaşlara gelınce,
parasını bana niye yollamıyorsun?"
Mektubun tanhı M O İl bm Ama
duygular ne kadar sıcak, ıstekler ne ka-
dar tazedeğıl mı9
Sevgılı Onat, mektubumu bıtınrken
bır gun buluşmak ve goruşmek umu-
duvla gozlerınden openm
ARADABÎR
ORHANBARLAS
Acı'dan, AğıTtan Sonra...
Teror vuruyon yara soğuyana kadar bır yandan ağlaşıp
dız doverken bır yandan "bu ışe bır çare t»u/may/"tartışı-
yoruz ilhan Selçuk'un anlatımıyla "Uçuncu Bombaya
Kadar" bu boyle suruyor, sonra kısır dongunun başlangıç
çızgısıne gerı gelıyoruz Neden boyle oluyor^
1
Yine İlhan
Selçuk'un açıklaması ıle" duygulu ınsanlarolduğumuz-
dan mı? Acımız da, sevıncımız de bırden pariadığı ıçın mP
Surekhlığın eytışımtnde duygulanmızı kantara vuramadı-
ğımızdan mP" Yapımızın gereğı mı' Toreler, gelenekler
mı? Yoksa bu sorun, altından kalkamayacagımız kadar
ağır mı? Istemımız dışında bızı buralara surukleyen çok
guçlu akımlar var da bız ayırdına varmıyor muyuz?
Sorunu açmak amacı ıle bır ıkı soru ıle başlayahm
Teror yalnız Turkıye'de mı var, yoksa başka ulkelerde de
var mı' Teror on beş yırmı yıldan bu yana azalıyor mu, ar-
tıypr m u ' Başka ulkelerde gorulen teror ıle bızımkıler ara-
sında çakışan ve aynşan yönler var m ı ' Sorular çogaltılş-
bılır. ama şımdılık buncası yeter
Sağaltımın (tedavının) etkılı olması ıçın tanı'nın doğru,
gerçekçı olması gerekırmiş, eskılenn dılıyle "müessır te-
davı, ısabetlı teşhısten başlar"mtş. Boyle başladık, boy-
le surdurelım
Terör başlıbaşına bır "hastalık" mı, yoksa bır başka has-
talığın belırtılerınden bın mı' Frenkçe tenmlen ıle apayn
bır "sehdrom" mu, yoksa dızgesel bır bozulmanın bırçok
"semptom "undan bırı mı' "Ne fark eder? "denebılır So-
nuç şoylece değışık olabılır Alınan (ya da alındığı soyle-
nen) onlemler hıçbır ışe yaramaz, hep yenmızde sayanz,
ustune ustluk kendımızı aldatmış ya da bızlen aldatmak
ısteyenlenn oyununa gelmış oluruz Ya da her vurgun yı-
yışımızde, arpa boyu da olsa, yol alırız
Teror başlıbaşına bır hastalık sayılırsa akla gelebılecek
onlemler neler olabılır' Bugune dek olup brtenlere goz ata-
lım. Çektığımız acıyı açıklıyoruz, kızgın çığlıklar atıyoruz
Sovup sayryoruz, ılenıyoruz Bunlar çok haklı, çok doğal
tepkıler ama salt kendı ıtme guçlen ıle bızlen bır yere go-
turemezler Bızı yonetenlere (yonettıklerı varsayılanlara)
başvuruyor, yerıne, sırasına gore "O"nlan eleştırıyor, kını-
yor, suçluyor, bazen de "ocaklarma duşuyoruz" Bunlar
da doğrudur, gereklıdır Ne var kı bugune dek hıç de
"olumlu", dışe dokunur sonuç vermemıştır "Duşmanla-
nmızı yerie bır edecek kadar guçlu, becenklı olduğumu-
zu" haykınyoruz. Bu da gereklı. Sız bana soylersınız, ben
sıze soylenm, herkes bırbırıne soyler, az çok "kararmayı"
onlemış oluruz En yaygın olan, en etkılı sayılan da şudur.
"Teror çok kotu bır şeydır, terorie hıçbır yere varılmaz,
teror ınsanoğlunun yuz karasıdır" ıçerıklı oğutler, yol gos-
termeler bırbınnı ızlıyor Sonra her olanakta yınelenen
"Insan-banş-sevgı-kardeşlık" sozcuklen ağızlardan duş-
muyor Bu sozler oylesıne çok soylenıyor, oylesıne çok
yayılıyor kı, ıçenklennı, ozlennı, değerlennı tumu ıle yrtırı-
yorlar, boş bırer kabuğa donuşuyorlar Yanlışlık buncası
ıle de kalmıyor Bu sozlen "ağızlanna hıç de yakışmaya-
cak olanlar da" soyleyıp yazmaya başlıyorlar Boylesıne
bır yalancılık, ıkıyuzluluk, sorunu kokten yozlaştınyor Bı-
raz daha açmaya çalışalım
Gerçekte teror, bıze göre, çok buyuk çaplı bır çurume-
nın, bozulmanın parçası, yan urunudur Konunun yeryu-
varlağmdakı halını bır yana koyalım Turkıye bugun, te-
pe aşağı "akıl ve ahlak dışı" bır duzene doğru yuvarlanıp
grtmektedır Mümtaz Soysal "tımarhane" derken hak-
lıdır, ama "akılçurumesı"r\ebırde "ahlakkırlenmesı"nı kat-
mak gerekır Bırını oldurmek, akla da ahlaka da aykındır,
hele savunmasız bırını oldurmenın (hıç tanımadığınız sa-
vunmasız bırını oldurmenın) 'akıl ve anlakla' bağdaşır bır
tek yonu bulunamaz Bu bakış açısı ıle umarsızlık ıçınde
"ınsan-sevgı-barış-kardeşlık" dıye çığlık atanlann lyı nıyet-
lı, sevımlı kımseler olduklan soz goturmez Ama bır yan-
dan bu "çurumuş, kokuşmuş"akı\ ve ahlak dışı duzenden
yararlanıp (yem kapıp) bır yandan da "sevgı, banş" oğudu
verenlere gelınce ışın tadı kaçar ve bu yalancı, ıkıyuzlu yak-
laşım "mıde kaldınr" Kısacası, terorie savaşım salt belır-
tıler olçusunde kaldıkça dışe dokunur hıçbır sonuç ver-
mez Nereden gelıyor, beslenıyor dıye ana kaynağa gıt-
mek, en azından bu yolda araştırmak, çabalamak zorun-
ludur Bu bağlamda bıze yol gosterecek ornekler de var
Onat Kutlar'ı lyı tanırdık, Yasemın'ı tanımadık Onat'ın
eşı bulunmaz, sevgılı anasını tanıyın, Yasemın'ın anası ıle
babasının sozlerını okuyun, dınleyın.. Yuzunuzu can
kulağı ıle onlara çevınrsenız yolunuzu umut ve guven veren
ışıklann aydınlattığını goreceksınız.
Dosüar Dayanışma Derneği
Tuzuk DeğişikJiği
6/10/1994 gunlü olağan genel kurul toplantısında. dernek
tüzüğunun 25 maddesı aşağıdakı şekılde degıştmlmış ve Istanbul
İl Hukuk Muşavırlığı'nce de uygun gorulerek gazete ıle ılanına
karar venlmıştır
Eskı şekıl Madde-25 Dernek uyelennın öde>eceklen aıdat mık
tan ayhk 500 -TL ve vıllık 6 000 -TL "dır
Yenı şekıl Madde-25 Dernek aıdatı her yıl genel kurulda günun
koşullarına gore yenıden tespıt edılır
Yonetim Kurulu
Göç sorununun çözümü köylerdedir...
Köyler, çalışma ve yaşam alanı olarak ışlevsel kalmalıdır kı
beslenme gereksınımının karşılanabılmesı ıçın tanm sektöru güçlü
kalsın ve kentlere olan akın önlenebılsın.
DOÇ. Dr. ZERRİN DEMİREL Yıldız Teknık Unıversıtesı
Hızlı kentleşmenın başladığı 1950'lerden
bu yana suren goç nedenıyle kentlenmız gı-
derek artan, çözumlenmesı güç sorunlarla
karşı karşıyadır Kentleşmeye öncelık veren
polıtıkalann ızlenmesı ve planlama hedef-
İennın bu doğrultuda ele alınması kırsal
yerleşıme ve köylere yıllar boyu ılgısız ka-
lınması, bu olumsuz gelışmelere yol açmış-
tır
Ulkemızde tanmsal uretımle uğraşmak.
yoksullaşmak. eğıtımden, sfğlık hızmetle-
nnden. kısaca insanca yaşamak ıçın en do-
ğal gereksınımlerden yetennce yararlana-
mamak anlamına gelmektedır
Tanmsal gelırın yetersızlığı ve köylerde-
kı yaşam koşullannın ılkellığı daha lyı ış.
olanaklannın yanı sıra daha ıyı yaşam ko-
şullan ıçın de köylulen kentlere yöneltmi!}-
tır Öncelen ucuzemek ve oy gızılgucu (po-
tansıyeh) nedenıyle onu alınmayan ve son-
ralan da alınamayan bu goç. çarpık kentleş-
meye neden olmuş, kentsel yaşamı zorla-
m\ş ve kent kulturünü yozlaştırmıştır Oysa
koyler, çalışma ve yaşam alanı olarak ışlev-
sel kalmalıdır kı beslenme gereksınımının
karşılanabılmesı ıçın tanm sektöru guçlu
kalsın ve kentlere olan akın onlenebıisın
Bunun ıçın de kırsal yerleşımlere kentlerle
aynı biçimdedeğiL, fakat aynıdeferde yaşam
koşullansaglamakkaçınıimazdır Köyler en
eskı toplu yaşam bınmıdır
Duzensız bır parsel dağılımı, yoğun bır
yerleşımı ve koşullara uymayan btr trafik
yapısı vardır Ev ve avlular çok eskı yıllar-
dan kalmadır Altyapısı eksıktır Kuçuk sa-
nayı ve el sanatlannda genışleme ve yenıden
oluşma voktur Ama ote yandan toplumun
tarihsel koku ve kültur kdvnagı knvlerdedir.
Bu bakımdan ko> ler çagdaş gelışmderie bu-
tünleştirilerek varlıklannı sürdıirmeli ve bu-
nun için devenUenmelidir. Kulturel değerle-
n koruma ve kentlere yığışmanın getırece-
ğı sorunlan önleme polıtıkası ızleyen tum
ulkelerde koyler, ozellıklennı ışlevlennı yı-
tırmeden çağdaş toplumsal gereksınımlerı
karşılayabılecek bıçımde yenılenmektedır
Boylece yalnız tanm toplumu ıçın değıl. ula-
şım ve ıletışım araçlannın olanaklanndan
yararlanabılen tanm dışı toplum kesımı ıçın
de bır yaşam alanı olabılmektedır Bu olu-
şum bır yandan kentlere göçu onlerken ote
yandan İcoyu. kentlıler ıçın bır yaşam alanı
olarak çekıcı kılmaktadır.
Köy yenıleme tanmsal ve kentsel yapı-
laşmaya donuk olarak koyun yenıden plan-
lanmasıdır Ama bu kesınlıkle onceden var
olanlan yıkıp yok eden bır yenı yapılaşma
değıldır Kentsel gelışmeyı olduğu gıbı ko-
ye aktarma değıldır Boylesı bır yenıleme
koydekı yaşam ve yerleşım koşullannı ıyı-
leştırmeyı veorada yaşayanlann mutluluğu-
nu guvencelemez
Koy yenılemede köyün tanhı. gelenek gö-
reneklen, yapı kultunl ve malzemesı yapı-
lagelen tanmsal uretımı değerlendınlır Ya-
şam ve çalışma koşullan lyıleştınlır Koy-
luler çağdaş gelışmelerle butunleştınlırken
koyun öz nıtelığı ıle oteden ben orada yaşa-
yanlann doğduğu topraklara, geçmışlenne
bağlılığı ve yurt bılıncı güçlendınlır Köy
yenılemede temel hedef köyun tınsel (ma-
nevı) ve ekonomık değerlennı ortaya çıkar-
mak ve bunlan yararlanılabılır bıçıme dö-
nuşturmektır
Koyun yaratabıleceğı ış olanaklan. eko-
nomıyekatkı sağlayacak gızılgucu tanmsal
urunlen koyde ışleyebılme tanm dışı ek ge-
lırelde etme olanaklan degerlendınlır Bır
gelır kaynagı olarak köyun tunstık özellık-
len ortaya çıkanlır
Yaşama ve tanm ışletmesı bakımtndan
gereksınımlen karşılayabılen eskı konutlar
amaca yetcrlı bırbıçıme donuşturülur Geç-
mışı olan korunabılır nıtelıktekı evler kül-
tur evı muze vb gıbı kamusal amaçlar ıçın
ışlevsel duruma getınlır Köyun yapı gele-
neğını sürduren yenı konutlar yapılır Koy
v e altyapi hızmetlen, ıç ve dış trafik duzen-
lenır Koy ve kırsal gorunumu butünieştın-
lır
Bıtey ve dırey (flora ve fauna) ıçın sağ-
lıklı bır yaşam alanı oluşfurulur Spor ve
dınlenme alanlan yapılır Her koyun kendı-
ne ozgu bır geçmışı ve gunumuze değın ta-
şıdığı degerlen vardır Bunlan ortaya çıkar-
mak, sergılemek ve gelecek kuşaklar ıçın
korumak bır görevdır Koy yenılemede
onemlı olan, planlamada ongorulen onlem-
ler ıçın gereklı arazılen buyuk bır parasal
kaynak gerektıren kamulaştırmaya başvur-
madan ve koylülen topraklanndan uzaklaş-
tınmadan edınmektır Bu nedenle ongorulen
planlama onlemlerı butunleşık bır toprak
duzenleme kapsamında ele alınmalıdır Bu-
nun ıçın en uygun vontem arazı toplulaştır-
masıdır
Koy yenıleme planınm ıçenğını koylule-
nn ıstek ve gelecek ıçın beklentılen belırler
Köyluler kendı ıstek ve beklentılenne gore
yenıledıklen koylennde, yurtlannda yaşa-
mayı, bılmedıklen kentlerde. alışık olma-
dıklan bıçımde yaşamaya yeğleyeceklerdır
Anlatılanlar olçusunde ılk koy yenıleme uy-
gulamasına ulkemızde bır pılot proje olarak
köy halkının \e yönetımının guçlu desteğı
ıle Bergama-Kadıkoyü'nde başlanmıştır
Dılenz kı gereklı yasal ve parasal destek
sağlanarak bu uygulamalar ulke genelıne
yaygınlaştınlabılır
Köy yenıleme, ınsanın tum varlığı ıle bağ-
lı olduğu yaşam alanı ıle ılgılıdır Insana,
insanca yaşama ve yaşadığı ortamda mutlu
olma koşullannı sağlamaktan daha değerlı
bır uğraşolabılırmı'
TARTIŞMA
Feylesofu olmayan ulus
ls«'dan 470-490 yıl once, Atına
ıle Isparta, aralanndakı savaş ve
yanşmayı unutarak. bırlıkte
Iran'a savaş açtılar Atına
donanma, Isparta da asker
vermıştı Savaştan sonra Atına,
elınde kalan donanma ıle
Akdenız kıyılanndakı ıskele ve
sıtelen doiaşarak pazar aramaya
başladı
Atınalılar. bu yolla, ayn ayn
ınanıştakı uluslan tanımak
olanağını buldu
Gıdılen bu sıteler ve kıyılarda
vaşam koşullan avncalıklar
göstenyordu Işte bu kanşık
ınanışa sahıp, aymlen.
yaşamlan ayn olan uluslar,
bılgınlen bırtakım mıstık
duşuncelere yonelttı Doğaya
olan merak arttı Daha doğrusu
uluslann taşıdığı bu sayısız
ınanış, aklı erenlen kuşkuya
düşurayordu Buradaılk
kuşkuya düşenler tuccarlar oldu
Tüccarlar çok kazanç elde
etmek ıçın bütun tehlıkelen
göze alarak uğramadıklan
ıskele, gıdılmedık kıyı
bırakmayacaklardı Yenı
pazarlar bulundukça kazanç
artıyor. uzaklara gıtmek ıçın
daha genış olanaklar elde
edılıyordu Bu sonuçla
matematık bılımı deger buldu
Çünkü. uzaklık yakınlık ışı
herkesı ılgılendırmeve başladı
Tecımsel (tıcan) araçlar
ıçensınde en çok değer bulan
gemıcılık, astronomı (y ıldızlar
bılımı, zaman ölçumuj oldu
Gemıcıler bu yoldan
gideceklen yerlen kolayca
bulduklan gıbı. ınsan geleceğını
bıle çıkarmaya çalıştılar Yıldız
falı ıle geleceğı bulan bırtakım
kışılenn ortaya çıkışı ve evrenın
gızemını (esrannı) çozmeye
çalışmalan sonucunda mıstıkler
mezhebı bıle doğdu
Bu sıralamaya göre, ılk felsefe
yıldız bılımcılık ıle başladı
Falctlık önemlı bır yer aldı
Doğanın gızemı aranmaya ve
sorulmaya başlandı Doğanın
sırnnı, astronomı ve matematık
yoluyla çozebılmek ıçın fizıksel
olaylan felsefe adı altında
bırlıkte ırdeledıler
Demokrit, unlu 'atom teorisinı'
bu zamana rastlayan, mılattan
once 460 v ılında kurdu
"Gerçekte mesafe ve zerreden
başka hıçbır şev yok" dıyerek
maddecılığın temelını koydu
lyon felsefesının onemıne
donersek felsefenın tanımını
yapmak gerekır Felsefe
bugunun dılıyle basıt olarak
şoyle tanımlanır Objektıf olan
bılımın gorûnduğunden daha
dennlere ınen. bılınenler volu
ıle bılınmeyenlen. sonluluk
yoluyla sonsuzluğu arayan
olav lann otesıne, dennlığıne.
ozune ınmeye çalışan bılgı
koludur Sozlukte felsefe
'madde ve yaşaım, sebepleriyle
amaç bakunından ınceleyen
bilim' olarak ele almmaktadır
Yenı zamanlar felsefesını
doğuran etkenler arasında.
Istanbul un fethı, topun,
matbaanın ıcadı, Amenka nın
keşfı, Lüter ve Kalven'ın
Hınstıyanlıktakı reformu en
buvuk etken olarak gorülur
Zamanımızda felsefe, Bergson
ve taraftarlannın matematık
felsefe kavra>ışı ıle kurallı ve
yöntemlı olarak bılım dalı
durumundadır
Buraya kadar özetledığımız bu
bılım dalının ılgılendırmeyecegı
hıçbır toplum duzenı yoktur
Genel felsefe tanımı
dışında, her ulusun kendıne
ozgü bır felsefesı, bır geleneğı
ıyı-kötü saydığı bırçok
ınanışlan vardır Evet, her
ulusun bır felsefesı vardır Ama
feylesofu yoktur Nıtekım, Turk
ulusunun zengın bır felsefesı
olduğu halde, bugune dek hıçbır
feylesofu olmamıştır
Bır toplumun beynı
feylesoflardır Nasıl kı, kışının
ırade ve davranışlannı bevnı
duzenlerse feylesofda toplum
duzenıne bugun ve
yannına ışık tutan,
yon veren usrun yaradılışlı
varlıgıdır
Işte, bugunku bunalım ve
huzursuzluğun yoğun
nedenlennden bın de ulusal
yonlu ıde çızen bır feylesof
yetıştıremedığımızdendır
Vahap Okay
VEFAT
Istanbul Havayolları Hat Bakım Müdür Yardımcısı
HAYRİ ÖZKARAMAN'I
kaybettik. Cenazesi Leyent Camii'nde kılınacak öğle namazını
müteakip Küçükyalı aile mezarlığında toprağa verilecektir.
AİLESİ
PENCERE
Sınavı Kazanmak
Zorundayız..•••
Rastlantı, elıme eskı bır okur mektubu geçtı, bırkaç ay
once yazılmış, bır koşeye koymuşum, yaşlı ve başlı, aydın
ve saygın okurumun mektubundan kısa bır bolumü akta-
nyorum
Sevgılı okurum dıyor kı
"Sayın İlhan Selçuk,
Abdulhamıt donemını babamdan, aydın oğretmenle-
rımden dınledım Meşrutıyet'ı, Bırıncı Dunya Savaşı'nı,
BağımsızlıkSavaşımızı, Ataturk donemını, bırbınnı ızleyen^
devnmlenn coşkusunu ve mutluluğunu yaşadım Ilk genç-
lık çağımızda bugunlerımız ıçın ne tatlı ne guzel hayaller
kurmuştuk Şımdıyse, ılerlemış yaşımda, olumsuzlukla-
nn fışkırdığı, daha doğrusu fışkırtıldığı Ataturk armağanı
bu ulkede, duyduğum acılan ıçıme atmaktan başka bır yol
bulamıyorum
Ne olur, bır yazınız ıçın alıntı yaparsanız, adımı anma-
manızı dılıyorum Amacım adımı değıl, acımı duyurmak
Ben de yaşıtlanmdan çoğu kışı gıbı mutsuzum ve yann-
lardan umutsuzum Oysa bır zamanlar gonlumuzde ne
umutlar yeşermıştı Gozlennızden opmeme ızın venr mı-
sınız? "
Mektubu evırdım, çevırdım duygulandım, duşundum,
yanıt vermek ıstedım
•
Okurumun yaklaşımı doğrudur, Turkıye bugun -lamı cı-
mı yok- parçalanmanın eşığınde gıbı gorunuyor şenatçı-
lann karanlık tehdıtlen altında yaşıyor ıster sağda, ıster sol-
da olsun hıç kımse lyımser değıl
Ancak ben dıyorum kı
iyımserlığı ya da kotumseriığı umudu ya da umutsuzlu-
ğu bır yana bırakalım ıçınde bulunduğumuz durumda ne
yapmamız gerektığını duşunelım
1923 Devrımı Anadolu'da 'Aydınlanma'd\r
insanlık tarıhınde 'Reform' ve 'Ronesans' yaşandı ar-
dından da 18'ıncı yuzyıl 'Aydmlanma Çağı' dıye anıldı
Ama Avrupa buyuk acılan, çarpıcı gelgıtlerı tarıhıne yazdı
Hıçbır devrım gulsuyuyla yapılamıyor, hıçbır hak, alınten
dokulmeden ahnamıyor ozgurluklere savaşımsız sahıp çı-
kılamıyor
Geçmışınde Avrupa'nın kaç kez karanhğa gırıp çıktığını
hıç duşunduk m u '
•
18'ıncı yuzyıl Batı'da 'Aydmlanma Çağı' ıdı, ama, kadın
hakları daha yaşamın gundemıne yazılmamıştı Avrupa, ka-
dın haklanna kavuşmak ıçın daha çok bekleyecektır
Anadolu Aydınlanması ıse daha karmaşık
Çunku antıemperyalıst kurtuluş savaşının bır Islam ul-
kesınde aydınlanmaya donuşmesı tanhe ılk kez yazılan
olağanustu bır olgu
193Q'lu yıllarda kadınlara seçme ve seçılme haklannı
sağlayan Cumhunyet devnmı Turkıye nın 1949 da Avru-
pa Konseyı'ne gırmesını kolaylaştırmıştır Pekı, 20 ncı yuz-
yılın ılk yansında, Anadolu kadını haklannı bılınçle savu-
nabılecek bır aydmlanma duzeyınde mıydı'
Laıklık ılkesını devrımle bırlıkte anayasasına yazdı Tur-
kıye
O yıllarda toplumun çoğunluğu 600 yıllık padışahlık ve
halıfehk duzenının koşullanmasında yaşamıyor muydu'
Oğretım Bırlığı Devnmı'yledır kı genç kuşaklar cumhurıye-
tın aydınlığında yetıştıler
Ancak yetışırken. bır gun gelıp de laıklığı ıç ve dış duş-
manlarına karşı savunmak zorunda kalacaklarını duşun-
medıler, Ataturk'un onderlığınde gerçekleşen uygarlık atı-
lımlarını korumak bugunku Turkıye'nın gundemınde bırın-
cı sıraya yazıldı
•
Bır sınav karşısındayız
1923 Devrımı'nın sağladığı aydınlığı korumak ve savun-
mak zorundayız
Son yıllarda Ataturk'e ve Cumhurıyete karşı saldırılar yo-
ğunlaşırken, umutsuzluğa ve karamsarlığa duşmek yerı-
ne daha gerçekçı olmanın gereklı olduğunu duşunuyorum,
Turkıye de Aydmlanma Devrımı nı demokratık koşullarda
savunabılecek durulgucun oluştuğuna ınanıyorum
Sınavı en çetın koşullarda kazanmak mutluluğumuzun
ozunu yaratacaktır
UGUR MUMCU
HALKINA SESLENİYOR
24 OCAK 1995
ISTANBUL ANMA TÖRENLERI
DEVLET TİYATROSU
TAKSİM SAHNESİ
Duzenleyen
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği
SAAT 11 00-12 30
MUDOLBYKKAS
KADIKOY BELEDIYESI
CADDEBOSTAN KULTUR MERKEZİ
Duzenleyenler
Ç YD D , Cumhunyet Kıtap Kulubu,
Kadıkoy Beledıyesı
SAAT 18 00-20 30
Sizden de bir KARANFİL!