Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 OCAK1995 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
UYCARLIKLARIN IZINDE OKTAYEKİNCİ
1994, kültür kimliğimizin anıtlanna sevgiyle sarılanlann yılı oldu
Birkaç gûn sonra tarihteki ye-
rine terkedeceğimiz 1994'ün de-
^ğîşîlcalânTardâ nasıTğeçtiğ^iîe^
men her basın organmda ve rad-
yo. TV kanallannda aynntılany-
la ırdeleniyor.
Bu konudaki yazı ve program-
lann geneline yansıyan 'durum'
ise hiç de iç açıcı değil.
Ekonominin çıkmazda oldu-
ğu. Hazine arazilerinin pazarlan-
masına baglanan umutlardan bi-
le belli oluyor. Demokratikleş-
mede bir arpa boyu yol alındı-
ğından pek söz edilemez; daha-
sı. belki de gerileme var. Kültür
alanında ise özellikle 27 Mart
1994 yerel seçimleriyle başlayan
gerilimli ortam içerisinde 'plat-
form' türü dayanışma örgütlen-
melerinin yaygınlaşması ve hat-
ta "Sanata Evet" kampanyalan,
ne tür bir süreç yaşandiğım ye-
terince gösteriyor. 21. yüzyılın
şafağı neredeyse sökerken bir ül-
kede sanata 'evet' demek gerek-
sinmesini yaşamak. nasıl yorum-
lanabilir ki?..
Özetle denebilir ki 1994 yılı,
umutlann yıpratıldığı. kaygıla-
nn ise artık 'kunımsallaşmaya'
yüz tuttuğu bunaltıcı bir yıl ola-
rak geride kalıyor. Ya da en azın-
dan 'ekonomide yağmaya, politi-
kada yobaziığa ve kültürde ilkel-
liğe' dayanamayanlar için bu
böyle.
Sivil
Kayaköy için >ıllardır sürdürülen çalışmalar. 1994 \ ılında "ni\ef asamasından proje aşamastna sıçradı.
Sonuna geldiğimiz 1994, 'ekonomide yağmaya, politikada yobaziığa, kültürde
ise ilkelliğe' artık dayanamayanlar için gerilimli bir yıl oldu. Ancak bu umut
kıncı sürece karşın, özellikle kültürel mirasın talana karşı korunmasında 'sivil
duyarlılığm' yüreklere su serpen yükselişi de yine 1994'ün sevgiyle anılacak
olumlu gelişmeleri arasında yer aldı.
duyarlıhğın umut dolu çabalam
Ne var ki 1994, 'genelinde'
böylesi bir süreci izlerken onca
olumsuz koşullara ve yaşanan
sancılara karşın yine de hiç değil-
se 'yüreklere su serpen' geliş-
meler de olmadı değil.
Özellikle kültüre. sanata ve ül-
kenin uygarlık değerlerine karşı
duyulan 'sivil duvarfahğuı' gide-
rek örgütlenmesi ve hatta "eyleme
geçmesi' de yine 1994 içerisinde
yoğunlaştı ve önemli bir düzeye
ulaştı.
Tıpkı o yıllardır hemen her söz
açıldığında övgü ve 'öztemle' söz
edilen Batı ülkelerindeki 'sahip-
leame kültürü' gibi Türkiye'de
de gönüllü toplumsal birliktelik-
lerin ve demokratik 'inisryarjfle-
rin' ulusal kültür zenginliğimi-
zin korunmasına yönelik çabala-
nnda umut verici sonuçlar alın-
maya başlandı.
O kadar ki ülkenin birçok yö-
resinde doğrudan sivil toplum
kuruluşlannın etkin girişımleriy-
le yine bırçok tarih ve uygarlık
mirası değer; yağma ve yıkımın
elinden kurtanlırken yine birçok
yöresinde de 'halkevleri döne-
minden' bu yana belki de ilk kez,
sivil oluşumlar resmi kurumlar-
la da el ele vererek aynı değerle-
rin yaşatılması için 'kümırelpro-
jeter' başlattılar. Örneğin. Muğ-
ladaki MEYAP, İzmifteki İZEYAP ve
Amasya'daki YABEP projeleri gibi...
Şimdi dilerseniz, 1994'üntümkahredi-
ci olaylannı ve gerilimlerini bir kenara
bırakıp bütün bir yıl medyayı işgal eden
'şok haberler' ve sarsıntılar arasında
sesleri yeterince duyulmayan ve 'duyu-
rulmayan' bu olumlu çabalara genel bir
göz atalım.
Kuşkusuz tümünü yansıtmak ve kül-
tür mirasına olan 'sahiplenme süreci-
nin' yine tüm yörelerimizdeki örnek ça-
balanna eksiksiz yer vermek, bu sayfa-
.mızın olanaklannı aşıyor. Bu nedenle
yansıtamadığımız girişimler için baş-
tan özür diliyor, anımsatıldığı takdirde
bu eksikliğin hemen giderileceğini de
belirtiyonım.
MEYAP, tZEYAP, YABEP-
Birbirine benzeyen bu üç sözcük, da-
ha doğrusu kısaltılmtş tanımlama, her
biri diğerine 'esin kaynağı' olan üç kur-
tarma çabasının proje adlan.
1994'te kalıcı üriinler vermeye baş-
layan bu üç projeden MEYAP 'Muğia
Evlerini Vaşatma Projesi', İZEYAP 'lz-
mit Evlerini Vaşatma Projesi', YABEP
ise 'Amasya Yata Boyu Evleri Projesi'
anlamına geliyor.
1992 yaz aylannda tstanbul'daki Mi-
marlar Odası 'yaz okulu' çalışmalannı
başlatan mimarlık öğrencileri, o yıl ön-
ce Galata bölgesindeki eski sokaklan
ve tarihsel yapılan incelerken yaşadık-
ları ilk coşkunun anısına adlarını da
'Galata Grubu' koydular.
Galata Gönüllü Oğrenci Grubu. mi-
marlığın "evrensel duyarlıhğına" iik
adımlannı Galata'da attıktan sonra, yi-
ne Mimarlar Odası'nın belediyeler ve
valıliklerle kurduğu ilişkilerle Anado-
lu'ya yayılıp 'uygaıiıkbuın izinde' koş-
maya başladılar.
ilk durak tzmit oldu ve ll Kültür Mü-
dürlüğü'nün bu koşuya dostluk elini
uzatmasıyla Kapanca Sokağı'nı kurtar-
ma projesi başlatıldı. lzmit'in elde ka-
lan birkaç tarihi sokağından biri ve kuş-
kusuz şimdilik en 'talihüsi' olan Kapan-
ca Sokağı, Galata Gnıbu'nun duyarlı
çizgileriyle rölövelere ve restorasyon
projelerine döküldü. 1994 yılı ise bu an-
lamlı projenin 'uygulanmaya başlandı-
ğı' yıl oldu. lzmit'teki resmi kurumlar
ve özellikle valiliğin yanı sıra elliye ya-
kın özel kurum ve demokratik kunıluş-
lann da desteğiyle süren tZE YAP'ta, ar-
tık salt Kapanca Sokağı için değil, ken-
tin tüm tarih, kültür ve doğal değerleri
Restorasyon çalışmalanna 1994'te başlanan ve ünlii Kemal Amca'njn tarihi evi ilk kurtanlanlar arasında yer aldı.
için de çalışmalar sürüyor.
lzmit yerel basını. düne kadar "Kim-
ligi kalmadı" denilen bu yoğun ve sıkı-
şık kentin eski güzelliklerini yeniden
gün ışığına çıkardığı için İZEYAP'ı
güçlendiren ve yaygınlaştıran ll Kültür
Müdürü Birgül Yürüker'e. başanlı bü-
rokrat olarak '1994'ün doruktakileri'
arasında yer verdi.
Galata Grubu'nun ikinci önemli du-
rağı Muğla'ydı ve MEYAP'ta ilk yaz
okulu çalışmalan. belediye ve valiliğin
desteğiyle 1993'tebaşlamıştı.
1994 ise ME YAP'm da tıpkı İZEYAP
gibi ev ev, sokak sokak saptamalannın
YABEP ise lzmit ve Muğla'daki coş-
kunun bu kez Amasya'da yaşanmasına
yol açıyor. 10 Eylül 1994'te bağıtlanan
ve yine valilikle belediyenin yanı sıra
Amasya "daki 10 kadar kuruluşun imza-
sını taşıyan 'Amasya Yalı Boyu Evleri
Projesi Protokolü', Galata Gnıbu'nun
yaz boyunca sürdürdükleri çalışmanın
uygulanmasına dönük 'toplumsal kent
dayanışmasuıın' ilke ve kurallannı be-
lirliyor.
Protokolün genel amacı ise "Yeşilır-
mak kenaruıdaki valı boyu evlerini ya-
şatmak, geleneksel ahşap yapı kültürü-
nü korumak ve tarihi kenrte sokak 5k;e-
simler, tarihe saygılı yerel yöneticiler
ve mimarlar, tarihi Kilitbahir Kalesı ile
hemen karşısmdaki yine tarihi Çimen-
lik Kalesi'ni altına alacak Boğaz Köp-
rüsü projesine karşı kampanya sürdür-
düler.
Bu çabalann sonucunda Edirne Ko-
ruma Kurulu da aynı zamanda Gelibo-
lu Yanmadası doğal ve tarihsel StT ala-
nını tahrip etmeye aday olan bu dev spe-
külasyon projesine onay verilemeyece-
ği karannı aldı. Böylece 'Çanakka-
le'nin savunulması' eylemlen, I994'ü
başanyla kapatarak 1995 'e doğru da de-
vam ediyor... 1994'te benzer bir geliş-
Muğla'mn huzur dolu tarihi evleri, MEYAP projesi kapsamına alınarak 1994'ü oldukça mudu ve şen gecirdiler...
tamamlandığı ve tarihi Muğla sokakla-
nnda bakım ve güzelleşrirme çalışma-
lannın artık projeden uygulamaya dö-
nüştüğü yıl oldu. Rölöve ve restorasyon
projeleri ise Muğla ve tstanbul'da ser-
gilenerek kentsel korumanın yanı sıra
koruma bilincinin de yaygınlaşması ça-
balanna hizmet ettiler.
MEYAP, Muğla için öylesine gurur-
lu bir proje ki yine 1994'te gerçekleşen
bir başka gelişme de eski bir Muğla evi-
nin ABD'de inşa edilerek sergilenmesi.
Florida'daki Graves Arkeoloji ve Tarih
Müzesi'nde Anadolu sivil mimari kül-
türünü tanıtacak olan Muğla evi proje-
sinin inşaatı, 1995 Mayısı'ndaki dünya
sergisine yetiştirilecek.
ginde sağlıklılaştırma çalışmaian yap-
mak" şeklınde özetleniyor.
'Çanakkale savunması'
Yağma düzenine karşı tarihsel kent-
lerin korunması çabalannda 1994'ün en
önemli gelişmelerinden biri de hiç kuş-
kusuz Çanakkale'nin 'Boğaz Köprûsü
saldınsına karşı' etkın bir dayanışmay-
la savunulması oldu.
Yıl içinde Çanakkale'yi ziyaret eden
Başbakan Çiller ve diğer yetkililerin,
yanlanna kimi ıl politikacılannı da ala-
rak 'köprüyü kasım ayına dek ihale ede-
ceklerini' açıklamalarına karşın. bu
'müjde' gerçeklesemedi.
Çünkü Çanakkale'deki duyarlı ke-
me de Trabzon'da yaşandı. Kentin 3000
yıllık tarihini belgeleyen ve bu büyük
geçmişe tanık olan Trabzon Kalesi ile
kent SİT alanı, yıllardır süren 'Uçan Yol
kâbusundan' nihayet kurtuidular.
Mimarlar Odası'nın açtığı iptal da-
valannın yıl içinde ardı ardına sonuç-
lanmasıyla bu tarih hazinesinin 'üzerin-
den' geçirilmek istenen viyadüklü yol
projesi iptal edildi.
Böylece eski kent dokusu, dev fil
ayaklan altındaezilmekten kurtulurken
yargı karannda da vurgulandığı şekilde
'tarihiyle övünen bir halkın. bu tarihi
altına alacak bir projenin yaratacağı
kimlik bunahmından' da korunması
sağlanmış oldu...
Yıl içindeki çabalarla kurtan-
lan tarihsel değerlerden biri de
stanbul'daki TatcsirrrMaksemT
ve çevresindeki eski su yapıla-
nndan oluşan kültürel alan.
27 Mayıs 1994 yerel seçimle-
rinden hemen sonra bu tarihi ya-
pılann bitişiğindeki boşluğa ya-
pıimak istenen 'Taksim Camisi
ve Çarşı Kompleksi Projesi' de
Istanbul'a ve uygarlığa duyarlı
çevrelerin etkin girişimleriyle
durduruldu.
Yine Mimarlar Odası ve sayı-
lan 20'yi bulan demokratik ku-
ruluşlar. 'siyasi bir rant projesi-
ne döniişen' Taksim Camisi ve
Çarşısf na karşı yoğun bir itiraz
ve idari girişimler süreci başlat-
tılar.
Bu çabalann sonucunda ise iti-
razlan yeniden değerlendiren
Koruma Kurulu, 1993'te yaktığı
yeşil ışığı söndürdü ve koruma
hukuku ilkelerine bağlı kalarak
projeye onay veren belediye
meclisinin imar planı değişikli-
ğini kabul etmedi
Böylece sivil toplum duyarlı-
lığı ile Kültür Bakanlığı arasın-
daki bu diyalog süreci sonucun-
da, Taksim Maksemi de 1995 yı-
lına cami ve rant tesisleri kuşat-
masından kurtanlarak girdi...
1994'ün umut verici bir geliş-
mesi de yılın sonlarına doğru
Tayland'da toplanan UNESCO
Dünya Miras Komitesi'nin, Tür-
kiye'den Safrabolu'yu da evren-
sel miras listesine alması oldu.
2000 Olimpiyatlan nda 'refü-
ze' olan, son olarak Avrupa
Gümrük Birli-
ği'negirmesü-
recinde de bir
anlamda dışla-
nan Türki-
ye'nin, 'tarih-
sel ve uygarlık
değerleriyle' dünyadaki saygın
yerini koruması oldukça anlam-
lıydı. UNESCO'nun bu karan.
'gelişme' adına ülkedeki kültür
mirasını 'rantaçeviren'sözdeli-
beral ekonomik politikalann ne
kadar yanlış olduğunu, bir kez
daha kanıtladı.
... Ve diğer umutlu
çabalar
Ülkenin kültür değerlerini ko-
ruma yönünde yine 1994'te yay-
gınlaşan diğer çabalardan bazı-
lan ise şöyle:
Ordu'da kentin eski yerleşim
bölgelerinden Taşbaşı Mahalle-
si'ndeki evlerin restorasyonuna
karar verildi ve proje çaltşmala-
n başlatıldı.
Bartın'ndaki tarihsel kent do-
kusunun korunması için Ankara
Gazi Üniversitesi Mimarlık Bö-
lümü öğrencileri kollannı sıva-
dılarve ilk çalışmalannı sergile-
me düzeyine dek getirdiler.
Galata Gnıbu'nun Kayaköy
çalışması. 1994 yazında da sür-
dü ve ortaya çıkan tüm proje ve
dokümanlar. Kültür Bakanlığı
ile Özel Çevre Koruma Kuru-
lu'nun da katılımıyla geniş bir
bilgi ve belge arşivi haline eeti-
rildi.
Adana'nın tarihi semti Tepe-
bağ'daki eski evleri korumak ve kentte
koruma bilincini yaygınlaştırmak üze-
re Kültür Bakanlığı, Mimarlar Odası ve
valilikçeortakçalışmalar başlatıldı. Ay-
nı çalışmalar. yine bakanlık ve ilgili va-
liliklerle bağıtlanan protokoller ile Af-
yon, Eskişehir. Kastamonu ve Zongul-
dak kentlerindeki tarihsel dokular için
deyürürlüğe konuldu. lstanbul'daki 18.
yüzyıl ıslahat döneminin ünlü yapıtla-
nndan Rami Kışlası'nın işgalci gıda
toptancılannca daha fazla tahrip edil-
memesi için başlatılan kampanya etki-
li oldu ve açilan soruşturmalarla bu ta-
rih katliamı şimdilik durduruldu.
Değirmendere'nin tarihi Yalı Evleri
Mahallesi için kotanlan koruma planı
ve projesi tamamlandı, Koruma Kuru-
lu'nca da yine 1994 sonlanna doğm
onaylanarak yürürlüğe girdi. Benzer şe-
kilde Silivri'deki antik Selymbria ken-
tinin izlerini ve Osmanlı dönemi kent
dokusunu banndıran Fatih Mahalle-
si'nin ev ve sokaklannı korumak yö-
nünde başlatılan çalışmalar da Galata
Gnıbu'nun katılımıylaproje aşamasına
ulaştı. Bütün bu çabalann yanı sıra yi-
ne 1994'ün umut verici diğer bir geliş-
mesi ise yıllardır yıkıma ve yok oluşa
terk edilen Istanbul'un ünlü Süleyma-
niye semtinin kurtanlması yönünde ça-
lışmalara yeniden başlanmasıydı. Artık
gecikmeye dayanacak gücü kalmayan
ve eski ahşap evleri teker teker yakılan,
sökülen veyerleri 'otopark' yapılan Sü-
leymaniye için geniş bir 'işbiriiği arayv
şı' içerisinde başlatılan çalışmalar,
I995'te umanz artık sonuçlanır...
Evet. Kim ne derse desin. 1994 yılı
her şeye rağmen geleceğe sevgi dolu
aydınlıkmesajlargönderen çabalara ta-
nık oldu.
Hatta, yılın son haftasında gündeme
getirilen "İstanbul Surian" üzerine ta-
lihsiz tartışmada bile yine bu umudu
destekleyen gelişmeleri övgüyle anmak
gerekiyor.
Toplumda geniş bir kesimin, uygar-
lık mirasımızı "dinsel şovenizme" alet
etmek isteyen çağ dışı kafalara karşı he-
men tepkilerini dile getirmesi ve yine
hemen her sağduyu sahibi kişi ve kuru-
mun Bizans surlanna içtenlikle sahip
çıkıp, bu ilkel tartışmaya neden olan
çevreleri kendi yobazlıklanyla baş ba-
şa bırakmalan. 1995'e umutlu birgiri-
şin habercisi sayılamaz mı?..
Insanlık tarihinin 3. Bin Yılı'na beş
yıl kala. "uygartıklann izmdeki" koşu-
muzu sürdüreceğiz. Tarihin tekerleği yi-
ne hep ileriye doğru dönecek...
BUAŞA3IADA
ŞUKRAN YURDAKUL
Işığım KiliUenmez ki Benim
• Ali NihatTarian, edebiyat faküttemizin profesörierin-
dendi ya, tanım hevesine kapılmış olacak ki, 1948'lerde
"Şiir, ufuklarda yükselen nazenin bir balondur" buyurmuş-
tu.
Şiir q nazenin balonun patlaması olmasın.
• "Âdet olduğu üzere öğrenime sokulan anlamsız ve
berbat usuller, daha çocukluktan başlayarak, şiir anlayışı-
nı ve onun verebileceği zevk kavramını mahvetmeye yö-
neliktirter." Valery'nin bu sözlerine "Talim Terbiye"n\n ka-
pılannı açabildik mi, şiirin işi iş.
• Yazılması ne zordur şiirin, yayılması ne kolay.
• Sözün mü var? Bir beceri daha kazanacaksın demek-
tir.
• Uykudan mı sıçradın, sözcüğü mü yitirdin..
• Şair sultanlar olurmuş eskiden, şiiri seven sultan mı
olurmuş!
•Duyarlığın çizgiyi aştı mı gözünün yaşına bakmaz kim-
se.
• Sesini önce sen dinle.. şiirinden çıkanı kulağın duy-
sun!
• Şaşırma, doğayı görüyor gözlerini kapadığı zaman.
Seni de.
"Ve şaiıier boyuna kimlere yazariar
Yıkılmış köpriılerin başında
Ürkmüş boşluktah biri inliyorsa
Ve şairier onlara geldimlere yazarlar."
Behçet Necatigil
• Matematikte eskir, fizikte, tıpta, tarihte, toplumbilim-
de, felsefede eskir. Şiirde (ama şiirde) eskimez.
• Yahya Kemal'de eskiyen neyse Nâzım'da eskime-
yeno.
• Kısırdöngülere girdiğin bir dönemde, karşına çıkan şi-
ire kapalı mı kalıyorsun, kork kendinden! Yaratmanın gü-
zelliğine açıksan, sevecensen mumun tükenmez senin.
• Şu beğeni züğürdüne bak. Satın aiacağını sanmıyor
mu şiiri?!
• Görmüyor musunuz, izlenimcilik, doğalcılık, coşum-
culuk, gerçeküstücülük, dadacılık madacılık diyorum ku-
zu.. Gerçekçilik, hele toplumsal gerçekçilik diyorum kirpi.
"Biz de aynı loncadanız biliriz Tavfer
Zanaatlann en kanlısı şairlik
sırfann sırrını öğrenmek için
yüreğini yiyeceksin, yedireceksin.
Nâzım Hikmet
• Düşün bizde, esin bizde, ışık bizde. Karanlığa ne ka-
lıyor o zaman.
• Neden gölge düşürmeye çalışıyorlar yaratma özgür-
lüğümüzün üstüne, biliyorum.
• Mevlânâ diyor ki: "Söz söylemen seni hapse tıktı..
Ama söyle, söyle ayıp olmaz. Ayıptan başka bir şey gör-
meyene ayıptır."
Ben diyorum, mahkeme duvarı utanır, yasakçılar utan-
maz.
• Pir Sultan'ın Nef'i'y'e buluştuğu yer neresi? Darağa-
cı. Sıvas'ta aydınlan yakanlarla Hallacı Mansur'u öldüren-
lerin buluştuğu yer? Barbaristan.
Boşuna belindeki anahtar
Işığım kilitlenmez ki benim.
• Gelecek geçmişine yanar yahu bizi yargılarken.
Başol, TÜPk Karikatürcüler
Derneği Başkanı
•ANKARA (.\A) - Türk Karikatürcüler Derneği
Başkanlığı'na Erdoğan Başol getırildı. 21. olağan
kongresınde yönetim kurulu üyelikleri belirlenen
ve ış bölümü yapılan Türk Karikatürcüler Derneği
Başkanlığı'na Başol getirilirken sekreteriige Kamil
Yavuz. muhasip üyeliğe Cem Kenan
Öngül. üyeliklere ise Devrim Demiral ve Metin
Peker seçildi. Başol. konuyla ilgili olarak birlık \e dayanışma
içinde çalışmalannı sürdüreceklerini söyledi.
Yılbaşından itibaren çalışmalanna hız vereceklerini
söyleyen Başol. 15. Nasreddin Hoca Karikatür
Yanşması'nın daha yoğun gerçekleştirileceğini,
Karikatür Müzesi'nde ve değişik galerilerde
karikatürlerin sergileneceğini belirtti.
Çeşm-i Bülbülün İçindeki Cin'
•Kültür Servısi -13 İstanbul TÜYAP Kitap
Fuan'nın konuklan arasında yer alan Ingiliz roman
ve öykü yazan Antonia S. Byatt'ın son kitabı,
'Çeşm-i Bülbülün Içindeki Cin". Yapı Kredi Yayınlan
tarafından Pınar Kür'ün çevirisiyle yayımlandı.
Günümüz Ingiliz edebiyatının başanlı yazarlanndan
olan Byatt'ın yapıtı, tanıdık mekânlarda geçiyor.
Topkapı Sarayı, Ayasofya, Kapalıçarşı. lzmir. Urla Iskelesi,
Efes. Anadolu Medeniyetleri Müzesi gibi...
Kahramanlan arasında da yazann burada tanıdığı
üniversite çevresindeki kişiler var. Kitabın kahramanı,
Gillian Perholt adında, yaşı ellinin üzerinde bir
anlatımbilimci. Perholt'un yaşamı, masallan çözümleyip
yorumlamakla geçiyor. Yılda iki kere de yabancı
diyarlara uçarak, 'birbirlerine öyküler haİckında
öyküleranlatan' diğer anlatımbilimcilere katılıyor.
Bu toplantılardan bırinde de Türkiye'ye geliyor
Perholt. Kapalıçarşı"dan tozlu bir çeşm-i bülbül alıyor,
otelde camı suyun altına tutup o\ alıyor ve çeşm-i
bülbülden devasa bir cin çıkıyor.
Dünyanm Tüm Sabahları',
Fransız Kültür Merkezi'nde
•Kültür Servisi - İstanbul Fransız Kültür Merkezi'nde ocak
ayında da fılm gösterimleri sürüyor. Perşembe ve cuma günleri
saat 15.30 ve 19.00'da Alain Corneau'nun yönettiği 'Dünyanın
Tüm Sabahlan' adlı film gösterilecek. Filmin başrollerinde
Jean-Pierre Marielle. Gerard Depardieu ve Anne Brochet
başrolleri paylaşıyor. Filmde büyük bir viyola ustası olan
Saınte Colombe'un müzikle iç içe geçen yaşamı anlatılıyor.
içine dönük, sert, iddiasız bir kişiliği olan Sainte Colombe,
viyolasıyla bahçede kendisi için inşa ettirdiği kulübeye kapanır.
Mann Marais, saray müzisyeni olmadan önce Sainte
Colombe'un öğrencisi olmuştur. Karakterleri birbirlerine
tamamıyla zıt bu iki büyük usta karşılaşınca fırtına kopar.
Yazar ve diplomat
Sadi de Gorter öldü
•PARİS(A.A)- Hollandalı gazeteci, yazar ve diplomat Sadi de
Gorter, geçen cumartesi günü Paris'te 82 yaşında öldü.
Pans'tekı Hollanda Enstitüsü'nün 1956-77 yıllan arasında
başkanlığmı yapan Sadi de Gorter daha sonra emekli olmuştu.
Yaşamını Paris'te sürdüren Gorter, ilk kez 1945 yılında
Hollanda Büyükelçiliği'nde basın ataşesi olarak Paris'e geldi.
Gorter, 1956'ya kadar bu görevini sürdürdü. 1960-77 yıllan
arasında Hollanda'nın UNESCO Daimi Temsilciliği'ni de
yaptı. Amsterdam'da dünyaya gelen Sadi de Gorter. 1930-45
yıllan arasında savaş muhabırliği yapmış, daha sonra da
Hollanda dilinde ve Fransızca değerli yazılar yazmış,
çalışmalanndan dolayı çok sayıda ülke tarafından çeşitli
ödüllere değer görülmüştü.