Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 EYLÜL1994 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
Bestecilerimizi anmanın en güzel yolu mutlaka yapıtlannın seslendirilmesidir
Sanatçılanmızıne kadaranıyoruz?
EVİNtLYASOĞLU
Uygar ûlkeler edebiyatçılan-
nı, ressamlannı, bestecilerini,
ölûm-doğum günlerinde anma-
yı; onlann adma sempozyum-
lar, konferanslar, konserler,pa-
neller dûzenlemeyi fırsat bilir-
ler. öyle ya bugün kendini ye-
tiştirmeye çalışan gençlik, ül-
kesinin kültür kaynağı olmuş
kişileri belli bir disiplin içinde
kütûphanelerden ne ölçüde
araştırabilir?
Oysa ustaca düzenlenmiş bir
kûltür politikası ile ülkelerin
kûltûrûne yön veren kişileri
anma firsaü yaratarak onlann
yaşamlan ve sanatlahna daha
alıînh bir şekilde dikkat çekile-
bilir. Bırakrn yeni yetişen kişile-
ri, nice vatandaş bir zamanlar
okul kitaplannda tanışüğı
Tûrk büyüklerini bir daha hiç
anmamış, tarih içindekı gerçek
önemini de ancak okul kıtabın-
da yazdığı kadar öğrenmiştir.
Bu İcutlamalar, anmalar yalnız
Türk büyükleri için değil, dün-
ya tarihine yön verenler için de
geçerli olmalıdır. 1992'deki Mo-
zart'ı anma yılı, bunun en güzel
örneği idi. Bestecinin tüm yapı-
tlan seslendirildi. lki yüz yıldır
gün yûzüne çıkmamış partis-
yonlan araştınlıp değerlendiril-
di. Kitaplar, fılnîler, plaklar, vi-
deo teyplerle tartışmalarla onca
ünlü bir besteci olduğu halde
hala keşfedilmemiş yönleri bu-
lundu Mozart'm.
Şimdılerde ülkemızde Hama-
mizade İsmail Dede Efendi'yi
(1778-1846) ölûrnünün 150. yı-
lında anmak için birtakım ha-
zırlıklann başlatılmış olması se-
vindirici. 1996 yılmı 'Ulusla-
rarası Dede Efendi Yıü' olarak
ilan etmek, Europolia'daki
• Bugün, Ahmet Adnan
Saygun'un 87. doğum yıldönümü,
15 Eylül Ulvi Cemal Erkin'in (ortada)
22. ölüm yıldönümü, 25 Eylül Cemal
Reşit Rey'in (sağda) 90. doğum
vıldönümü. Gönül ister ki
bu bestecilerimizi anma günleri
fırsat bilinsin ve onlann yapıtlan bir
an önce 'compact disc'lere alınıp
dünya piyasalanna sunulsun.
Türkiye yıh ile örtüşmesi açısın-
dan da ayn bir önem taşıyor.
lstanbul Belediye Konservatu-
van Türk Müziği Mezunlan ve
Mensuplan Derneği tarafından
yapılan çalışmalarda, dünya
üniversitelerinin müzikoloji
kürsüleri ile iletişim kunılmuş.
UNESCO aracıüğı üe bilimsel
araştırmalara çağnlar yapılma-
sı öngörülüyor.
Bu yüın etkinliklerinden ba-
alan şöyle tasarlanmakta: Dede
Efendi pulu ve altını basılacak,
beste yanşması açılacak ve tarihi
Türk evi olarak korunmaya
ahnmış olan Dede Efendi'ye ait
ev de 'Türk Müziği Mözesi' ha-
line dönüştürülecek. Aynca
kitaplarla notalarla müziği ile-
Dede Efendi tüm dünyaya ta-
nıülacak. Umanz bu projede-
tüm aydınlanmız el ele verir!
7 eylül, bugün Saygun'un
87. doğum yıldönümü
Çağdaş bestecilerimizin do-
ğum-ölüm günlerine bakarken
eylül ayındaki tarihlere gözü-
müz ılişiyor: 7 Eylül 1907 Ah-
met Adnan Saygun'un 87. do-
ğum yıldönümü; 15 Eylül 1972
Ulvi Cemal Erkin'in 22. ölüm
yıldönümü; 25 Eylül 1904 Ce-
mal Reşit Rey'in 90. doğum yıl-
dönümü. Bir besteciyı anmanın
en güzel yolu, mutlaka onun
malıyız: Geçenlerde Arnavut-
köy (Gazıosmanpaşa) semtin-
deİci Cemal Reşit Rey Lisesi'-
nin bir öğretmenı, gazetemize
başvurarak beni buldu. Okula
ismi verilen Cemal Reşit Rey'in
kim olduğunu hiçbir bilen ol-
madığını, devlet adamı mı. sa-
natçı mı, sporcu mu nasıl hiz-
• Ustaca dûzenlenmiş bir kültür politikası
ile ûlkelerin kültürüne yön veren kişileri
anma fırsatı yaratarak onlann yaşamlan
ve sanatlanna daha alımlı bir şekilde
dikkat çekilebilir.
yapıtının seslendirilmesidir.
Ancak kaç orkestramız yılda
kaç kez Türk bestecisınin yapıtı
çalar ki! Cemal Reşit Rey'in ni-
ce el yazısı, özgün notası yıtmiş,
özel eşyalan herkesin eündey-
ken, neyse ki eski öğrencilerinin
direnmesiyle adını taşıyan bir
konser salonu var diye şükredı-
yoruz.
Burada ilginç bir olayı aktar-
met vermişse bu kimliği bilmek
istediklerini söyledi. Neyse ki
kendisi aydın, sanatla ilgili bir
kişi olarak gazetemize başvur-
mayı akıl etmiş.
Böylece Cemal Reşit Rey'in
özgeçmişi, Türk müziğıne nasıl
hizmet verdiği, yıllarca her ke-
simden insanın dilinden düşme-
yen Lüküs Hayat operetı, "Çık-
tık Açık Alınla" marşı derlene-
rek çevresindekilere anlaülmak
üzere hazırlandı. Bir de resmini
bulup asmasını önerdik okula.
Umanz gerçekleşmiştir. Cemal
Reşit Rey (1904-1985) gibi çağ-
daş müziğimizin öncüsü olan
bir sanatçının müzesinin kurul-
mamış olması, eserlerinin bası-
lıp çalınmasındaki telif hakkı
sorunlannın çözülememiş ol-
ması yüz kızartıcı.
Güzel bir rastlantı, Cemal
Reşit Rey Konser Salonu'nun
bu yılki açıhş konserinin 24 ey-
lül tarihine gelmesı ve piyanisti-
miz Ayşegül Sanca'nın Azer-
baycan Devlet Senfoni Orkest-
rası eşliğinde Cemal Reşit'in
'Bir İstanbul Türküsü Üstüne
Çeşitlenıeler'ını çalacak olması.
Ote yandan Bilkent Üniver-
sitesi'nin Ahmet Adnan Say-
gun (1907-1991) müzesinı kur-
ma çalışmalannın bu mevsimde
tamamlanacağı, güzel bir ha-
ber.
Saygun'un tüm elyazması
notalan. kitaplan, özel eşyası,
piyanosu, fotoğraflan ve ma-
dalyalan bu müzede yer alacak;
öğrencilerin ve özellikle etno-
müzikoloji araştırmaalannm
hizmetine sunulacak.
Ulvi Cemal Erkin (1906-
1972) bugüne kadar tüm yapıt-
lan seslendirilme şansına ulaş-
mış, her yazdığı gün yüzüne
çıkmış tek bestecimiz! Ailesinin
düzenli arşivlemesiyle ve Koral
Çalgan'ın değerli kitabı 'Duyuş-
lar'ın yayımlanmasıyla Ulvi
Cemal Erkin'i tanıma olanak-
lanmız, yapıtlanna hemen ula-
şıp çalabilme, çaldırtabilme
şansımız yüksek.
Gönül ıster ki bu bestecileri-
mizi anma günleri fırsat bilinsin
ve onlann yapıtlan bir an önce
'compact disc'lere alınıp dünya
piyasalanna sunulsun. Yapıt
listelerine bakınca onca çalışma
arasından ancak birkaç tanesi
plağa geçmiş.
O uzunçalarlar veya 'com-
pact disc'ler de bellı bir sistem
içinde çıkanlıp satışa sunul-
madığı için, kimi ilgisiz bakanlı-
klann raflannda tozlanmış,
-kimi olmadık dolaplarda beklı-
yor!
Türkiye'ninnotalarlayazılmıştarihi'• Fahir
Atakoğlu,belgesel
müziklerini topladığı
yapıtıyla, sözsüz müziğe
prim tanımayan
piyasada iki ayda on beş
binkaset, 1400CD
satışına ulaşıyor, hem de
televizyon ve radyo
tarafından hiç
desteklenmeden.
CUMHUR
CANBAZOĞLU
Müzik piyasasında birbirini
tekrarlayan kasetler art arda
plakçı vitrinlerini doldururken,
kalitesizlik git gide artarken bir
kaset, müzikseverierin umutla-
nnı yeşertü. Fahir Atakoğlu;
Yeşflada Kıbns Belgeseti, De-
mirkırat, San Zeybek ve 12
Mart belgesellen için besteledi-
ği müziklen kendi admı verdiği
kaset ve CD'de toplamış, nite-
likli müzik arayanlara hoş bir
sürpriz yapmışü.
Parçalar dört yıldu" kulaklar-
daydı. Mehmet Ali Birand - Can
Dündar ikilisınin ürettiği yakın
tarihimize yönelik belgesellerde
görüntüler kadar müziğin de
büyük agırhgı vardı. Can Dün-
dar, kasete yazdığı önsözde
Atakoğlu'nun müziğinin Tür-
kiye'nin notalarla yazılmış tari-
hi olduğunu belirtiyordu.
Atakoğlu, 1991 yılında belge-
sel müziklerini Demirkırat adlı
kasette toplamış, çeşitli engeller
sonucu az sayıda basılan kaset-
ler piyasada bulunamamıştı...
I Gençlllrten gelen
I ses, başkaldım
Müziğe Cemal Reşit Rey'den
dersler alarak başlayan Fahir
Atakoğlu'nun ürettiği melodi-
ler, her gün birçok reklam fil-
miyle odalanmıza doluyor. On
iki yıldır reklam müziği yazıyor
Atakoğlu. Trafik Canavan gibi
kısa TVfilmlerinide müzUde-
yen genç sanatçı, belgesel mü-
ziklerini topladığı bu yapıüyla
sözsüz müziğe prim tanımayan
piyasada iki ayda on beş bin ka-
set, 1400 CD satışına ulasıyor,
hem de televizyon ve radyo ta-
rafından hiç desteklenmeden.
Fahir Atakoğlu, için bu kaset
ilk basamak, gerisi yine belgesel
müzikleri ve melodik yapısı
zengin denemelerle gelecek.
Moğollar'dan Taner öngür'ün
"gerçek bir kompoatör" dedıgı
Atakoğlu, daha iyiyi arama en-
dişesiyle üretmeye devam ede-
cek...
- Demirkırat'ın mûzikkriıu
yazarken yaşca yetişemediğmiz
bir dönetn üzerine çauşmıştınız.
12 Mart'ı nasıl anımsıyorsunuz?
• 1963 doğumluyum. O
günlerde çok küçük olmama
karşın bölük pörçük bir şeyler
haürbyorum, ama Talat Ayde-
nrir dönemiyle ilgili hiçbir bil-
gim yoktu. Birçok kitap oku-
dum, aynca belgeselin metinle-
ıini verdiler. 12 Mart'ı da De-
Fahir Atakoğlu: Yeşilada -Kıbns Belgeseli, Demirkırat, San Zeybek ve 12 Mart belgeselkri
için bestelediği müzikleri kaset ve kompakt-diskte toplayarak nitelikli müzik arayanlara hoş
sürpriz yapö. Atakoğlu, on belgesel için studyoya girecek. (Fotoğraf: HATİCE TUNCER)
mirkırat gibi kare kare seyrede-
rek çalıştım. Jeneriği daha ön-
ceden hazırlamıştım; işin yüzde
seksenini Belçıka'da ekran
karşısında yapüm. Kasette De-
niz Gezmiş'le ilgili bölümler-
deki duygusal melodiler dikkat
çekiyor.
- BeUeğinizde Deniz Gezmiş'-
le ilgili nekr vardı?
• Olay, ayağa kalkıp "bir da-
kika" demekti. Deniz Gezmiş
de bu hareketin baslanndan bi-
• Hiçbir zaman müziğirni bir
türe sokmak istemedim. İçinde
emprovizasyon, renk deneme-
leri oluyor; caz, rock oluyor.
Türkiye'de popüler tek müzik
türü Türk pop müziği olarak
geçiyor, o kadar. Bu nedenle
müziğime farklı isim aramıyo-
rum. New Age diyenler var,
asansör müziği diyenler de.
Fark etmiyor.
- Kasetin yaponcBi Aydın Os-
kay'ı tamtım yazısuıda cesur ol-
olayı nasıl başladı, Birand sizi
nasıl buldu?
• Mehmet Ali Birand'la
karşılasmam bir Amerikalı ara-
cılığıyla oldu. Türkiye'ye gelip
kısa filmler yapan bir Amerika-
lıyla tanışmışüm. Birand, on-
dan Kıbns Belgeseli içinjenerik
müziği istemiş, o da beni öner-
miş. Böyle başladık, gerisi geldi.
- Pekiyi, bunca güzel belgesel
müzikleri parasal açıdan önemli
kazanç getirdi mi?
m
• Hiçbir zaman müziğimi bir türe sokmak istemedim.
İçinde emprovizasyon, renk denemeleri oluyor; caz, rock
oluyor. Türkiye'de popüler tek müzik türü Türk pop
müziği olarak geçiyor, o kadar. Bu nedenle müziğime
farklı isim aramıyorum. New Age diyenler var, asansör
müziği diyenler de. Fark etmiyor.
Belgesel yapma lüksünü reklam müzikleriyle sağkyorum.
Maddi açıdan reklam müzikleriyle karnımı
doyuruyorum.
riydi. Kesinlikle terörist oldu-
ğuna inanmıyorum, fıkir
adamıydı . bence. Gençlikten
yükselen ses, başkaldın önem-
liydi. Bu nedenle jenerik müzi-
ğinde koroyla sopranoyla genç-
liğin sesinı vermek ıstedım.
Gezmiş, şimdi olsa belki beş yıl
yerdi, ama asılmazdı. Bu beni
en çok etkileyen hatalardan bi-
ridir.
- Adnız, belgesel müzikçisi di-
ye geçmeye başiadı. Siz, yapüğı-
nız müziği nasıl tanımlıyorsu-
nuz?
duğundan ötürii kutluyorsunuz.
Bu tür müziğin kasetini yapmak
Türkiye'de gerçekten cesaret mi
istiyor?
• Kasetin masraflannın bü-
yük bölümünü ben karşıladım.
Oskay da basarak bana olan
güvenini gösterdi. Kaset satma-
saydı çok büyük zarar etmeye-
cekü aslında. Ben kendisine te-
şekkür ederek diğer yapıma-
lann da onun gibi değişik mü-
ak türlerine yüzlerini çevirme-
lerini amaçladım.
- Belgesellere müzik yazma
• Belgesellerden biraz 12
Mart'la bir şeyler kazandım.
Ashnda böyle işlerde parayı
pek düşünmüyorsun, verdiği
zevk bambaşka. Maddi açıdan
reklam müzikleriyle karnımı
doyuruyorum. Belgesel müziği
yapma lüksünü reklam müzik-
leriyle sağhyorum.
Batı'da belgesellere müzik
yapanlar, dakıka başına para
kazanıyorlar. 1yi bir şeyler
yaptıklannda. değil kendileri,
torunlan bile kurtuluyor. Bizde
ise bütçeler belli, onun için böy-
le sürdürüyoruz yaşamımızı.
Reklam müziklerini küçümse-
diğim sanılmasın. On iki yıldır
yapıyorum, bu ış de büyük
çaba istiyor.
- Bundan önce yalnız Mazhar-
Fuat-Özkan'a beste verdiniz.
Bir de Sertab Erener'in yeni çı-
kacak kasetinde Lal adlı bir bes-
teniz yer alacak. Beste isteyenle-
rin çokluğuna karşın neden hep
aynı isimlerle calışıyorsunuz?
• Şarkıalann hepsi arkada-
şım, ama aynı frekansı tuttur-
mak, aynı dili kosuşmak gere-
kiyor. Frekansı yakalayınca za-
ten içimden beste vermek ge-
liyor. Besteyi daha düşünür-
ken. "Bunu Sezen iyi söyler, bu
Mazhar'a yakışır" diye planlı-
yorum.
Bir de çoğu yapılan işe
inanmıyorum. ama genç şarkı-
alardan da rahatsız olmuyo-
rum. Beni rahatsız eden plak
şirketlerinin yaptıklan işin üze-
rine çıkmak istememeleri. Ye-
nilikçi olmaktan, elemekten
kaçınıyorlar.
IRap furyası
tükenmedi
Bir plak şirketi olarak 50
şarkıcı yerine on şarkıcı kad-
romda bulunsun, ama adam
gibi işler çıksın. Pop müziğinin
ileriye gitmesini düşünen çok
az. Dört yıl önce Anında Görün-
tü'yü, AU Desidero'yu yaptık.
Evde çalışırken Mazhar, "Bak
bunu yapıyoruz, kısa sûre sonra
Türkiye'de rap furyası olacak"
dedi. Gerçekten yıllarca rap
üretildi; ne yetenekli müzikçile-
rimiz varmış; bitmedi, tüken-
medi.
- Türk popundan kimleri dinü-
yorsunuz?
• Severek her an dinleyebi-
leceğim tek Mazhar-Fuat-
özkan var. Sertab'la Levent'ın
işleri, sürekli onlarla olduğum
için bana hitap edebiliyor. Yeni
arkadaşlardan da Mustafa
Sandai'ın birkaç parçası güzel.
Ama alıp da dinlediğim kaset
yok. Radyoda bazen güzel me-
lodilere rastlıyorum.
- Poptaki bu kısniık nasıl gj-
derilebiür sizce?
• Herkes istediğini yapsın,
istiyorsa başkasını da taklit et-
sin, ama değışiklik getireceklere
de yol açılsın. Etnık müzikler
çıksın. ABD'de nasıl zencisi, Is-
panyol'u kendi müziğini yapı-
yorsa bızde de ömeğin Ermeni
bir vatandaş çıksın, müziğini
tanıtsın, çeşit olsun.
IHer şsy aynı
kaptakaynıyor
Bizde her şey aynı kapta
kaynıyor. Beni listede 18. sıraya
koymuşlar, Emel 5. sırada. Ben
onunla aynı ligde olamam ki.
Bu kısır ortam değişik bakışı
olan insanlarla giderilebilir. Ör-
neğin Ahmet diye genç bir arka-
daş geldi Almanya'dan. Çok
güzel melodileri olan besteleri
var. Hafıf bir Doğu gırtlağına
sahip. Prince tarzında söylüyor.
Bu adamın elinden tutulmalı,
çünkü pop için yeni bir renk o.
- Biraz da gelecek için projele-
re geieiim. Programda ne gibi
çalışnıalar var?
• Önceliklc Can Dündar'la
on tane belgesel hazırlayacağız.
Kasımda başlayacağız. Bunlar
birbirinden farklı, 40 dakikalık
belgeseller olacak. 10 Kasım'a,
Atatürk'Ie akrabalığı da bulu-
nan ve ona büyük bir tutkuyla
bağlanmış olan Fikriye Hannn'ı
odak almış bölümü yetiştirme-
ye çalışacağız. Diğerleri Şeyh
Sait İsyanı, Menemen, Kalbbn
Ege'de Kaldı gibi ilginç bölüm-
ler olacak. San Zeybek'in iki te-
masını birleştirip Sezen için
Alarurca diye bir parça yaptım,
Sezen'in yeni kasetine hazırla-
yacağız bunu.Ekimde, Maz-
har-Fuat-özkan'ın yeni kaset-
leri için studyoya gireceğiz.
Ama benim için asıl önemlisi
bundan sonra yapacağım CD'-
nin çahşmalan. Canlı kayıt için
büyük bir oda yapürdım.
Türkiye'de kafaca anlaşüğım
bütün insanlarla bir araya gelip
burada müzik yapacağız. Onla-
nn yeteneklerini ön plana çı-
kartacak parçalar seçeceğiz. Se-
zen Aksu olacak, Erkan Oğur
olacak, Omo (Tunc) gelecek.
Amerika'da Arto Tunc, Ara ve
Melik Yirmibir'le studyoya gir-
dik ve iyi şeyler çıkardık. İki
parça hazır bile.
Şubat ayına kadar bu CD'yi
bitireceğim. Bu zengin ekiplerle
birkaç konserden sonra CD'yi
tanıtım için sahneye 30 kişiyle
çıkıp Türkiye'de de iyi müzik
yapıldığını kanıtlayacağız ve bu
müzikle gençlere yol açmaya
çalışacağız.
DUSUNCEYE SAYGI
MEMET FUAT .__
Dağlarda Yüreğim
William Saroyan'ın çok sevdiğim bir kısa öyküsünün
adı bu: Dağlarda Yüreğim... Aynı adla bir de oyunu oldu-
ğunu biliyorum, ama onu bulup okuyamadım. Belki de
bu öyküsünü oyunlaştırmıştır.
Nerden geldi şimdi aklıma Saroyan'ın öyküsü?
Birkaç gündür bende nedense sürekli çağrışımlar ya-
ratan bir kitap okuyorum: Nursen Karas'ın gezi notları...
Adı Fotoğraf Çektiğim Dağlarda...
Bir yerde şoyle diyor yazar:
"Kitapların arkasına genellikle yazarın bir fotoğrafı
konur. Ben kitaplarıma hiç fotoğraf koymadım; insanın
bedeninden çok ruhuyla varolduğunu, olabileceğini dü-
şünenlerdenim. Çok merak eden beni görmek için dağ-
lara bakabilir ya da dağ fotoğraflanna. Çünkü ben onla-
ra baktığımda, havalarını kokladığımda hep varlığımı
duyarım; hem desonsuz boyutlarda." (s. 164)
On kapakta, kapak içlerinde, girişte dağ fotoğraflan...
Dağlardan yerleşim bölgelerine, ınsanlara doğru inili-
yor... Kitapta saatlerce bakılabilecek fotoğraflar var...
Evet, tıpkı Saroyan'ın öyküsündeki adam gibi, bu ya-
zarın da yüreği dağlarda...
Biliyorsunuz, Nursen Karas bir öykücü... Gezilerinde
fotoğraf da çekiyor. Gerçi bir fotoğraf sanatçısı olan ko-
cası, "Sen fotoğrafçı değil, kayıtçısın" diyormuş, ama
bana sorarsanız, aşırı titizlikten doğma bir yargı bu...
Belki de bilmediğimiz bir yanı, bir gizi vardır fotograf-
çılığa geçmenin... Neyse, konumuz başka...
Nursen Karas'ın kitabında üç yolculuk anlatılıyor. Üçü
de daha önce gazetelerde yayımlanmış: "Adıyaman
Nemrut'u" (Yeni Ortam, 31 Ağustos-13 Eylül 1973); "Ho-
pa'danHakkâri'yeI"(Po\\X\ka, 8-18Kasım 1976); "Hopa'-
danHakkâri'ye II"^ (Dünya, 16Nisan-7Mayıs 1978).
Yakın yolculuklar değil bunlar. ilkinin üstünden tam 21
yıl geçmiş. Ama bu eskilik kitabın önemini azaltmıyor.
Tam tersine... Yakın geçmişimizde, şu ya da bu yörenin
durumu, gözlemesini bilen bir yazarın anlatımıyla, günü
gününe çekilmiş fotograflarla saptanmış oluyor.
Çağrışım:
Fikret Otyam'ın "Gide Gide" dizisini pırıl pırıl basıp
geleceğe bırakmayı ne kadar istemiştim. Arkasını geti-
remedik. Yayımladıklarımız da özlediğim gibi olmadıy-
dı.
Çağrışım:
Bu işi başlatan, ilk örneklerini veren Yaşar Kemal'dir.
"Cumhuriyet" gazetesinde çalışırken yaptığı röportaj-
larla bir çırpıda ünlenivermişti.
Kanımca, bu tür gezi notlarının, röportajların, sapta-
maların kitaplaştırılması, el altında tutulması, ülkemizi,
ulusal kimliğimizi tanımamız, değerlendirmemiz açısın-
dan çok önemli.
Çağrışım:
Salt bu noktada değil, kitabı elime aldığımdan beri ka-
famda dolaşıp duruyor Ara Güler "Fotoğrafsanatdeğil-
dir. Bir tanıklıktır, o kadar..."
Ne var ki, sanatçı ya da kayıtçı, kimin makinesinden
çıkmış olursa olsun, fotoğrafın gücü korkunç ..
Doğa, yerleşim bölgeleri, yollar, çarşılar, evler, çeş-
meler, tapınaklar, sanat yapıtlan, insanlar, toplumsal
ilişkiler, duruşlar, bakışlar, hepsini, bir kıpıda, olduğu gi-
bi donduruyorsunuz.
iç dünyalarL Onlarda inanılmaz bir biçimde yansıyor
görüntülere... . -'.
Fotoğraf Çefr
f
iğim Dağlarda'run yetmiş birinci sayfa-
sında bir resim var: Üççocuk... Dokuzon yaşlarında, iki-
si oğlan, biri kız; arkalarında iki buzağı, bir inek; bir çatal
ağaç (incir olabilir); bir tahta bölme; yerler kıraç, kuru
otlar, çalılar... Çocukların ayaklarıyla üstleri çıplak, yal-
nız pantolon giymişler... Büyücek oğlanla kız resmin sol
alt köşesinde, içi boru gibi oyulmuş bir kütüğün üstünde
oturuyorlar; öbür oğlan hemen arkalarında, biraz yan-
da, ayakta. Oğlanlann saçları bir süre önce makineye
vurulmuş, uzamakta. Kızın arkadan bağlı saçları dağı-
nık; dizine dayadığı sol kolunda üç ya da dört tane bilezik
var; sağ eli ağzında, sızlayan dişini bastırıyor gibi. Büyü-
cek oğlanla kız makinenin biraz sağındaki bir yere bakı-
yorlar. Orada bir şey oluyor, çünkü yarısı resmin dışında
kalan buzağı da başını o yöne çevirmiş. Ama bütün ilgi-
leri üstüne çekecek kadar önemli bir şey değil anlaşılan.
Ayaktaki oğlanın baktığı yer ötekilerin baktığından baş-
ka. Arkasındakı buzağı ise ona bakıyor.
Ama işte hepsi bu kadar, bundan ötesini yazıya geçi-
remezsiniz... Bundan ötesi gözle iigili...
Ne düşünüyorlar? İç dünyalarında neler oluyor? Kim
yanıtlayabilir?
"Epiyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum."
Çağrışım:
Ya fotoğraflara bakıp öykü yazanlar?
Herhalde kendilerini yazıyorlar...
Fotoğraf sanat mıdır, tanıklık mıdır tartışmasında doğ-
ru bir sonuca varmak isterseniz, açın Fotoğraf Çektiğim
Dağlarda'nm yetmiş birinci savfasını, bakmasını bilen-
lere, orada her şey açık açık anlatılıyor...
Altııı Portakal
ada\laıı belli oldu
Kültür Servisi -31. Antalya
Altın Portakal Film Festivafi'-
ne katılacak filmler belli oldu.
1-5 ekim tarihleri arasında ya-
pılacak festivale kaülacak 19
fılm şu şekilde sıralanıyor:
"Acüar ve Arzular" yönet-
men Ahmet Hoşsöyler
oyuncular Perihan Savaş, Ka-
milöztürk.
"Adada Son Gece" yönet-
men Cemal Gözütok, oyuncu-
lar Meltem Doğanay, Serdar
Güreş. "Aylaklar" yönetmen
Altuğ Savaşal oyuncular Ned-
ret Güvenç, Haluk Kurtoğlu.
"Babam Askerde" yönet-
men Handan İpekçi. oyuncu-
lar Gülnihal Yazjcı, Ceylan
öcal, Yunus Gencer. "Balkan
Balkan" yönetmen Gyula
Maar, oyuncular Alina Nede-
la, Funtek Frigyes. "Bir Aşk
Uğruna" yönetmen Tunca
Yönder, oyuncular Türkan
Şoray, Can Gürzap, Faruk Pe-
ker.
"Bir Yammız Bahar Bahçe"
yönetmen Bilge Olgac, oyun-
cular Sibel Turnagöl, Halil Er-
gün. "Bize Nasd Kıydınız" yö-
netmen Metin Çamurcu,
oyuncular Sinem Dinçay,
Yalçın Dümer.
"Gece, Metek, Bizim Ço-
cuklar" yönetmen Atıf Yıbnaz
oyuncular Derya Arbaş, Deniz
Türkah', Uzay Hepan, Deniz
Atamtürk. "Günah Tohumu"-
yönetmen Şahin Gök. oyuncu-
lar Sibel Turnagöl, Ismet Öz-
han, Salih Güney. "İş" yönet-
men Ahmet Faik Akıncı, oyun-
cular Sumru Yavnıcuk, Ber-
han Şimşek.
"lz" yönetmen Yeşim Usta-
oğju oyuncular Nur Sürer,
Derya Alanora, Aytaç Arman.
"Kadere Kırkbeş" yönetmen
Yavuz Yalınkılıç oyuncular
Meral Konrat, Muhammet
Taflan.
"Karanlık Sular" yönetmen
Kutluğ Ataman oyuncular Gö-
nen Bozbey, Metin Uygun.
"Manisa Tarzanı" yönetmen
Orhan Oğuz oyuncular Serap
Sağlar, Talat Bulut.
"Sessiz Çığlık" yönetmen
Şahin Gök oyuncular Meral
Oğuz, tsmet Özhan. "Yengeç
Sepeti" yönetmen Yavuz öz-
kan, oyuncular Macide Tanır,
Derya Alabora, Şahika Te-
kand. Sadri Altşık. Mehmet
Aslantuğ, Ege Aydan.
"Yumuşak Ten", yönetmen
Orhan Aksoy. oyuncular Me-
ral Oğuz, Ekrem Bora, konuk
oyuncu Mahmut Cevher. "ZD-
ler" yönetmen Eser Zorhı,
oyuncular Meral Oğuz Ahan
Gördüm.