Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7 EYLUL 1994 ÇARŞAMBA
DIZIYAZI
Dünya İzleme Enstitüsü Başkanı Lester R. Brown Cumhurİyet için yazdı
1950 ve 1989
yıllan arasında
dünyadaki
avlanma 22
milyon tondan
lOOmilyontona
çıkmıştır. Bu
dönemde nüfüs
başına düşen
deniz ürünleri
miktan 9 kilodan
19 kiloya
yükselmiştir.
1980'denberi
balık avı etkin
olarak az miktarda
azalmıştır ki, bu
1992yılında97
milyon tona
karşılıktır
Deniz biyologlan okyanuslann suurlannı doldurduğuna ve yüda 100 milyon tondan fazla deniz iirünü veremeyeceğine inanıyorlar. Dümadaki deniz avcüığı nüfüs
başına 1989'dan 1992'ye yüzde 7 eksildi. Böylelikle deniz ürünlerinin fiyan durmadan yükselmeye başladL
Nüfus arüşıtoplumsalyara^ ^ t ^ " ^ 'nci yüzyılın sonlannın tarihi
f g 1 yazıldığında 1990'lar 10 yıllık
M I I ara bir dönem olarak görülecek-
/ M m tir. Bu dönemde, sankı sürekli
Mm^ \ « ^ yükselen bir ufukçizgısinedoğ-
ru süreklı eğımini arttırarak yükselen düz bir yol
gibi gelişen egilimler, birden tam ters yönlere yö-
nelmış ve düşüşe geçmişlerdir. Örneğin dünya çe-
lik üretimi, güneşın her sabah doğuşu kadar gü-
venilir biçimde ve her yıl artmakta idi, ki bu doğ-
rudan tûketim ve yaşamsal ürünlere dönüştürme
işlemi için gerekli hazır miktarlan düzenli olarak
arttırmaktaydı. Okyanuslardakı balık avı dahi ay-
nı dönemde dört kat arttıği için kişi başına düşen
deniz ürünf&Ugketimini iki katına çıkarmıştır.
Bu yükselme eğilimleri, insan gelişiminin temel
ölçüleri olarak görülmektedirler ki biz bunlann
yükselmesıni sürdüreceğini tahmin ediyorduk.
Fakat şimdi, yaklaşık sadece bırkaç yıl ıçinde bu
egilimler tam aksine dönmüştür ve şimdı bu geri
dönüşün olası sonuçlanyla baş etmek durumun-
dayız. O anda hiçbir yere varamayacak gibı düşü-
nülen ters egilimler ya da çok yavaş yükselen egi-
limler birdenbire ani bir çıkış eğılimıne girmışler-
dir.
11850*118 37,1883'te
leimlyonlufcvtış
1990 'larda oluşan ara, ınsan sayısınm ve gerek-
sinmelerinin çoğalması ile dünyanın doğal den-
gesinin değişmeye zorlanmasının karşıhklı çatış-
masından kaynaklanmaktadır. Bu doğal dengele-
rin arasında okyanuslann deniz ürünleri hacmi, ot-
laklardakı sığır ve koyun eti üretme hacmı, tatlı
suyu üreten hidrolojik devir, üretimde gübre kul-
lanılabilmesi, atmosferdeki asitsel gazlann emi-
lebilmesi, insanlann soluduğu kırli hava ve or-
manlann asit yağmuruna dayanması bulunmak-
tadır. Bunlann zorlanması dramatik olarak 1950
ve 1990 yıllan arasında, dünya ekonomisinin 5 kat
genişlediği bir dönemde, doğal dengelerin tepe-
taklak olmasını hızlandırmıştır. Oysa doğal den-
geler tarihsel ekonomik eğilimlerin sağlamlığı-
nın güvencesiydiler.
Daha büyük bir sıkıntı kaynağı da örneğı olma-
yan nüfus artışıdır. 1950'den önce doğanlar dün-
ya nüfusunun iki katına çıktığını bugün görmek-
tedirler. 1950'de 37 milyon insan dünya nüfusu-
na eklenmiştir. Geçen yıl ıse 91 mılyonluk artışın
önemini ve nasıl olduğunu kavramaya çalışıyoruz.
Bu, kısaca dünya nüfusuna her gün 250.000 kişi-
lik bir kentin eldendiğini ortaya koymaktadır.
Sınırlan belli olan dünyamızda böyle bir artı-
şın toplumsal patlamalara neden olacağı görül-
mektedir. Tahıl üretimi insan ırkının en önemli te-
mel ekonomik ölçüsü olup, 1950'den 1984'e ka-
dar 2.6 kat artmıştır. Yıl başına yaklaşık olarak
yüzde 3'lük bir artışla nüfus artış hızını geçmiş-
tir. Nüfus başına düşen tahıl tüketiminin 34 yıllık
dönemde yüzde 40'lık artışla sonuç vermiş olma-
sı, et, süt, yumurta ve peynir gibi yaşamsal ürün-
lerin tüm dünyada beslenmeyi gelıştirmesinı ve
yiyecek tüketiminin artmasını sağlamıştır.
1984'ten beri geçen 8 yıl boyunca dünya tahıl üre-
timi yıl başına belkı yüzde 1 oranmda artmıştır ki
bu da nüfus başına yüzde 1 'lik bir azalmayı gös-
terir. Bu özellikle rahatsız edici bir değişikliktır.
Çünkü tahıl, insan ırkının sürmesi için temel bir
kaynaktır ve üretiminin aksi yöne dönmesi olası
zorluklan birlikte getirecektir.
Temel gıda maddelerindeki duraklama, daha
Portre
4
ÇevreciIiğîn IncilFnin yazarı
Worldwatch (Dünya İzleme)
Enstitüsü Başkanı Lester R.
Brovvn, daha önce kazandığı 17
ödüle, geçen 25 temmuzda bir
yenisini daha ekledi.
Brown'un kazandığı son ödül
olan "Mavi Planet" ödülü, 500
bin dolarhk (17 milyar TL) bir
çeki de içeriyor. Brown'a bu
ödülü Japon "Asahi Cam
Vakfi" kendisinin, "küresel
çevre sorunlannın çözümüne
olağanüstü katkısından'" dolayı
verdi. Brown çeki enstitüye
bağışladı. Brown, bundan
önceki 250 bin dolarhk (8.5
milyar TL) ödülünü Mac
Arthur Vakfi'ndan ve bir
başkasını da Birleşmiş Milletler'den 1989'da
"Çevre Ödülü" olarak almıştı.
Washington Post gazetesinin "Dünyanın en
etkileyici düşünürlerinden biri" dediği
Brown'a Hıntliler, "Küresel Çevre
Hareketfnin Gururu"adını taktılar.
Amerikan Kongre ICitaplığı, Brown'un bütün
özel ve resmi yanşmalannı tarihsel belge
önceden ürün tarlası bulunmasında, sulama su-
yunda ve tanm tekniklenndeki ilerleme ve büyü-
menin ara vermesinden kaynaklanmaktadır. Ekin
tarlalan yüzölçümü, tahıl ekilen alan hesabıyla
ölçüldüğünde 1981 başlangıcına dek yapılan sü-
reklı tanm aracılığıyla az ya da çok artmıştır. Ta-
nm, başlangıçtaki vadiden vadiye, sonra bölgeden
bölgeye ve en son kıtadan kıtaya yayılması sonun-
1984\çn beri geçen 8 yıl
boyunca dünya tahıl üretimi yıl
başına belki yüzde 1 oranında
artmıştır ki bu da nüfus başına
yüzde 1 'lik bir azalmayı
gösterir. Bu özellikle rahatsız
edici bir değişikliktir. Çünkü
tahıl, insan ırkının sürmesi için
temel bir kaynaktır ve
üretiminin aksi yöne dönmesi
olası zorluklan birlikte
getirecektir.
da bir durma noktasına gelmiştir. 1981 'den beri as-
lında hiç artmamıştır. Urünlerden elde edilen ge-
lir bazı ülkelerde öteki zararlar nedeniyle kulla-
nım dışı kalmıştır.
Çünkü toprak tanm dışı kullanılmış ya da eroz-
yondan dolayı tümüyle terk edilmiştir. Aynı bi-
çımde sulama da bu yüzyılın ortasmdan sonra, su-
lama alanı artışına koşut olarak ilerlemiştir.
1978'e dek yaklaşık yıl başına ortalama yüzde
3 'lük bir artış göstermiştir. Daha sonra başhca ba-
olarak arşivine aldı. Yaşama,
Güney New Jersey'de domates
ureticiliği ile başlayan ve
Rutgers Oniversitesi'nden
1955'te mezun olan Lester R.
Brown, Hindistan'da altı ay
çalıştıktan sonra Amerikan
Tanm Bakanlığı'na girdi.
Artkara'da AID
BaşkanhgTndan UNICEF
Genel Müdürlüğü'ne geçen
JamerGrand'ın 1969'da
" Deniz Aşın Kalkınma
Kunımu"nu kurmasına yardım
etti.
1974'te Rockefeller Vakfi'nın
desteğıyle Worldwach
Enstitüsü'nükurdu.
1984'te yazdığı "Dünya Devleti" kitabı 27 dile
çevrildı ve "çevreciligin lncili" kabul edilerek
Amerika'daki bin kadar yüksekokul ve
üniversitenin ders kitabı oldu. Brown, aynca
12 kitapyazdı.
Mariland ve Harvard üniversitelerinde çeşitli
eğitim dereceleri alan Brovvn'a, 16 üniversite
"onursal doktor" unvanı verdi.
Lester R. Brovvn
raj inşa yörelerinın azalması ve yeraltı su kaynak-
lannın da fazlaca pompalanarak boşaltılması so-
nucu, sulama alanlannın gelişimi nüfus artış hı-
zının altına düşmüştür.
Saban ile işlenecek yeni toprak alanının orta-
çağdan beri azalmasına karşın, dünya çiftçileri gı-
da üretiminin en büyük ilerlemesini toprak ve-
rimliliğini çok özel biçimde arttırarak yakın tarih-
te başarmışlardır.
Üretim artışının lokomotifi olan gübre kullanı-
mı yavaşlama egilimine gırmeden önceki 3 on
yılda 9 kat artmış ve 1950'de 14 milyon tondan,
1984'te 126 milyon tona çıkmıştır. 1990'da güb-
re kullanımının artışı dünya ekonomisindeki eği-
lim değişıkliğini önceden haber verircesine bir
duraksama içensıne gırmıştir. Eski Sovyet Rus-
ya'da gübre kullanımı, 1988'den sonra birdenbi-
re düşmüştür. Çünkü reformlann ilerlemesi güb-
re fıyatlannı dünya pazarlan seviyesine çıkarmış-
tır. Daha açıkça söylemek gerekirse dünyada güb-
re kullanımının artması tümden yavaşlamıştır.
Çünkü Amerika, Batı Avrupa ve Japonya'da var
olan tahıl çeşitleri ekonomik açıdan uygun olma-
lan için çok fazla gübre kullanımı gerektirmeye-
cek biçimde ayarlanmışlardır.
I Etüretimmde 1987den
I beri artış yok
Et üretimindeki artış da tıpkı tahıl gibi yavaş-
lamaktadır. 1950 ve 1987 arasında dünya et üre-
timi 46'dan 161 milyon tona yükselmıştir ve kişi
başına düşen üretim miktan 1980'de 18 kilodan
1987'de 32 kiloya çıkmıştır. O tarihten beri ıse hiç-
bir artış görülmemektedir. Her yandaki durgun-
luk sırasında sığır ve koyun eti üretiminde de ot-
laklann daha fazla sığır ve koyun banndırmak
için yetersiz oluşundan dolayı dramatik bir azal-
ma görülmektedir. 1950'den 1990'a kadar dünya
sığır eti üretim miktarı 2.5 kat artmıştır. Fakat
1990'dan 1992'ye kadar otlaklar tümüyle kulla-
nılmasına ya da her kıtada aşın kullanıma gidil-
mesıne karşın nüfus başına düşen sığır eti üreti-
mi dünyada yüzde 6 düşmüştür.
Balık kaynaklan, etteki gıbı daha fazla insan sa-
yısına ayak uyduramayacaktır. Burada da tarihsel
eğilimlerin tersine döndüğünü görüyoruz. 1950 ve
1989 yıllan arasında dünyadaki avlanma 22 mil-
yon tondan 100 milyon tona çıkmıştır. Bu dönem-
de nüfus başına düşen deniz ürünlen miktan 9 ki-
lodan 19 kiloya yükselmiştir. 1980'denben balık
avı etkin olarak az miktarda azalmıştır ki, bu 1992
yılında 97 milyon tona karşılıktır
Şimdilik Birleşmiş Milletler'in deniz biyolog-
lan okyanuslann sınırlannı doldurduğuna ve yıl-
da 100 milyon tondan fazla deniz ürünü vereme-
yeceğine inanmaktadırlar. Dünyadaki deniz avcı-
lığı nüfus başına 1989'dan 1992'ye yüzde 7 ek-
silmıştir ve nüfus artışının böyle sürmesi duru-
munda eksılmeye yüz tutacaktır. Sonuçta deniz
ürünlen fîyatı dunnadan yükselmektedir.
Oulama, bu yüzyılın
ortasından sonra, sulama alanı
artışına koşut olarak ilerlemiştir.
1978'e dek yaklaşık yıl başına
ortalama yüzde 3'lük bir artış
göstermiştir. Daha sonra başhca
baraj inşa yörelerinin azalması
ve yeraltı su kaynaklannın da
fazlaca pompalanarak
boşaltılması sonucu, sulama
alanlannın gelişimi nüfus artış
hızının altına düşmüştür.
Son birkaç yılda görülen yeni egilimler içinde
nüfus artış egrilerinin yükselişe geçmesi en rahat-
sız edicisidir. 1960'larve 1970'lerde azalan do-
ğurganlık oranlan, yaşam standartlan düşmeden
nüfus artışının durdunılabileceğinı ümit etmemı-
zi sağlamıştı. Ancak 1980'lerin yitik bir on yıla
dönüşmesine neden, aynı zamanda Amerika'nın
bu konudaki önder rolünden özveride bulunarak
BM Nüfus Fonu ve Uluslararası Aile Planlaması
Federasyonu'ndan da fınansal yardımını geri çek-
mesidır. Çok şükür ki yeni hükümet bu durumu
değiştirmeye kararlıdır.
Nüfus artışı yaşam standartlannı düşürerek gü-
nümüzde çok önemli ve gittikçe derinleşen top-
lumsal bir yara durumunu almıştır. 1992 başlann-
da Amerikan Ulusal Bilimler Akademısi ile Lond-
ra AsüTerCemiyetiberaberortak bir uyancı rapor
hazırlamışlardır. Raporda "Eğer nüfus artışı hak-
kında şimdiden öne süriilen kehanetler doğru ÇH
karsa ve insanlann gezegenimizdeki etkinlikleri
değişmeden kaiırsa, bilim ve teknoloju ne çevrenin
geri dönüşümü olmayan bozulmasuıı ne de dün-
yadaki süregelen yoksulluğu önleyebilecektir"
denilmektedır.
Not: Bu makaleninyazımında Lester R Brovvn 'a, Hal
Kane ve EdAyres kathda bulunmuşlardır.
Ysrm: Henry W. Kendal
POLİTtKA VE ÖTESİ
Y A Y I N H A K K I E A İ T T İ R . İ Z İ N S İ Z Y A Y I N L A N A M A Z
ÇALIŞANLARIN SORULARI /SORUNLARI YILMAZŞIPAL
Abııaııya'daki işimi bırakıyorıuıı
Soru: Ben, şu anda Almanya'da işçi olarak çahşmaktayim.
Türkiye'de ilk sigortab işe giriş tarihim Tenunuz 1959'dur.
1965 yüında ülkemden ayrüarak .\lman>a'ya gittim ve bir işçi
oiarak çalışmaya başladun.
1984 yıhnda 2147 savılı kanunun 4. maddesine davanarak,
Ocak 1965ten Ekim 1984'ekadar geçen 19yd8a>iborçlandım
ve borcumun rümünü de yatırdım.
Sorulanm:
1)Önceki kanunlarda yurda kesin dönüş şartı vardu O kalkn,
yerine Afananya'da işini bırakmak koşulu geldi biiiyonım. Bu
doğru mudur? Bu koşulu bilerek ben de, Eyl'ül 1994'te
Almanya'daki işimi bırakıyorum.
2) Almanya'daki işimi bırakıp, kesin dönüş \apmadan, 3201
savılı kanuna göre emekli olabiliyor muvum?
(H.T.)
Y A M T : 1) 3201 sayıh Yurt Dışında Bulunan Türk
Vatandaşlannın Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal
Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Yasa'nın
"Ayhktahsisiveayhğınbaşlama tarihi" başlıklı 8. maddesi uyannca:
3201 sayılı yasaya göre "değerlendirilen sürelere istinaden aylık
tahsisi yapılabilmesi için:
a) Yurda kesin dönülmitş olmasL,
b)Tahakkuk ettirilen döviz borcunun tamamınm ödenmişolması,
c) Döviz borcunun tamamının ödenmesinden sonra yazdı istekte
bulunubnası şartnr."
3201 sayılı yasa ile tanınan aylık bağlama hakkından
yararlanabilmek için, "yurda kesin dönüş" koşulu aranmaktadır.
Sosyal güvenlik kurumlannca (TC Emekli Sandığı, Sosyal
Sigortalar Kurumu, Bağ-Kur ve yasayla kunılu diğer özel sandıklar)
yaşlılık ya da emeklilik aylığı bağlanabilmesi için yurda kesin
dönülmüş olması en öncelikli koşuldur.
3201 sayılı yasanın tanıdığı borçlanma hakkından
yararlanabilmeniz için, Almanya'daki işinizi bırakmanız yeterlı
değildır. Size, Sosyal Sigortalar Kurumu'nca yaşlılık aylığı
bağlanabilmesi için yurda kesin dönüş yapmanız gerekecektir.
2) 3201 sayılı yasadan yurda kesin dönüş yapmayanlar
yararlanamazlar.
MEHMED KEMAL
Duşunce Ozgurlugu...
Bir ülkede düşünce özgürlüğünün, "varlığı veyokluğu"
tartışılıyorsa, insan haklarından söz ediliyorsa, orada her
türiü özgürlükten kuşkuya düşülebilır. Ancak düşünce öz-
gürlüğü yoktur denilemez, tartışılır denilir.
Düşünce özgürlüğünün eski Yunan'dan ve Roma'dan
bu yana uzun bir tarihi vardır.
İnsan düşünmede özgür olmalıdır. Bu yetmez, düşün-
cesini başkasına aktarmada da özgür olmalıdır. Düşünü-
yor da, düşüncesini başkasına aktarmada noksanı varsa,
özgür düşünce yoktur demektir. Düşünce özgürlüğü ko-
nusunda eski Yunan'dan, özellikle Sokratesten örnekler
veriıier. Düşünce özgürlüğünü kullanmada ve yaymada
Sokrates örnek gösterilir. Sokrates yoksul bir kişıdir. Yok-
sul bir kişidir ama öğrencilerine ders verirken para almaz.
Derslerini parasız verir. Bunu yaparken düşünce özgürlü-
ğünü kullanır, amacı budur. Sokrates döneminde gazete
yoktu. Eğer gazete olsaydı, düşüncelerini daha yaygın bir
biçime sokardı. Gazete yoktu ama tiyatro vardı. Tıyatro
aracılığıyla ustadı hırpalarlardı. Aristofones, "Bulutlar"
adlı yapıtında Sokrates'i oldukça hırpalamıştır. Tefe koyup
çaldığı olmuştur.
Düşünce özgüriüğü tartışmasından sonra şimdi insan
hakları 'ihlalleh' gündemdedir. Günümüzde insan hakları
var mı, yok mu, bunlar tartışılmaktadır. Insan haklan ihlal-
leri varsa bunun önüne geçiliyor, önleniyor.
Bu, bir devletin içişlerine karışılıyor anlamına gelmiyor,
hukuku tamamlanıyor.
Bir örnek verilecek olursa...
Tartışma, Avrupa Konseyi Pariamenterier Başkanı Mi-
guel Martinez ile bizim Meclis Başkanı Cindoruk arasın-
da geçiyor.
Martinez, Türkiye'ye gelmek için harekete geçmelerinin
nedenlerinden bırinin insan haklan olduğunu söylüyor. Bu
arada Yasstada Mahkemeleri, askeri darbeler ve onlann
mahkemeleri de söz konusu ediliyor. DEP davası ve gö-
rülmekte olan mahkemelerin adaleti üstünde duruluyor.
Hüsamettin Cindoruk şunlan söylüyor:
"... Teminatveriyorum. Yargıçlarımıza güveniyorvm. Bu
mahkeme hatırlattığınız Yassıada Mahkemesi değildir. Bu
mahkeme özgür yargıçlann görev yaptığı bağımsız bir
yargı organıdır.
Durum, dünyanın gözleri önünde çok kritiktir. Türkiye'siz
bir Avrupa Birliği olmayacaktır."
Anımsarım, genç şairlik yıllanmızda şiiri tanımlarken,
"Şiir beynin salgısıdır" denmişti. Bir yandan da kıyamet
kopmuştu. Bu özgür düşünce beynin salgısıdır deniyor.
Kıyamet de kopmuyor. Kişi hem düşüncede özgür olacak,
hem de düşünceyi başkalarına yaymada.. Düşüncenin
yasaklısı yasaksızı olmaz. Olmasın diye de çalışılıyor. Dü-
şüncenin yasaklısı yasalsızı olmaz ama eğrisi, doğrusu
olur. Düşüncelerin de bol gübrelı yatakları vardır.
Buraya şaır Tevfik Fikret'in birkaç dizesini alacağım. Di-
zeler açık kalmış sonbahar pencerelerinin havasını yansı-
tır.
"Toprak vatanım... Nev'i beşer milletim... Insan insan
olur ancak... Buna bin canla inandım."
Insan özgür olur, özgür düşünür, düşünlerini özgürce ya-
yar, buna kimse engel olamaz, işte o zaman insan hakla-
n ve özgürlükleri tartışılmaz. Insanın doğasında doğal ola-
rak vardır.
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Konu olarak Çin dili ^
ve edebiyaünı konu alan
fıloloji. 2/ Havvaıi Ada- 2
lan'na özgü, gitara ben- «
zer dört telli bir çalgı. 3/
Briçte bir roberi oluştu- 4
ran iki bölümden her bi-
ri... Herhangı bir şey
üzenndeki ufak leke. 4/
İndiyum elemenünın
simgesi... Boru sesi... De-
rebeylik Japonyası'nda
en aşağı sınıfı oluşturan
halk. 5/ Baltalama. 6/
Kemiklerin ıç boşluklannı doldu-
ran yağlı madde... Tüy, kıl. 7/ Is-
lamhktan önce Kâbe'de duran üç
puttan biri... Ördek. 8/ Hindistan'-
da mihrace eşine verilen ad. 9/
Ağacı koyu kahverengiye ya da si-
yaha boyamada kullanılan beyaz
ve billursu toz.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Türk müziğinde bıleşik bir ma-
kam. 2/ Ortodokslar'da tahta pa-
no üzerine yapılmış her türlü dın-
sel resme verilen ad... Güney Amerika'da yaşayan bir yük
hay-vam. 3/ Arap abecesınde bir harf... Hint müziğine özgü telli
bir çalgı. 4/ " O " gösterme sıfaünın eski biçimi... Şenliklerde
caddelere kurulan süslü kemer.. Alan ölçüsü hektann simgesi.
5/ Akıllı... Sazın en kahn ses veren teli. 6/ İspanyollar'ın sevinç
ünlemi... Denizayısı da denilen bir fok türii. 7/ Hafif mavimsi
olan postu kürk yakası ve manto yapımmda kullanılan memeli
bir hayvan... Judo ve karatedeki en üst derecelere verilen ad. 8/
Seyreİc dokunmuş bir tür kumaş. 9/ Maun da denilen büyük bir
orman ağaa... İlkel benlik.
Özlem - Bülent Erol'un oğulları
HAKAN dünyaya "Merhaba" dedi.
HoşgeldinHAKAN
29.08 1994
İLAN
T.C.
BAŞBAKANLK GÜMRÜK
MÜSTEŞARUĞIHALKALIGÎRİŞ
GÜMRÜK MÜDÜRLÜĞÜ
Kontrol:41257-178 19768
859 Sk. No: 6 702 Konak tzmir adresinde mukim Engin San
Mam. İhr ve Tic. Ltd. Şt fırması adına gümrük ginş beyannamete-
nnden doğan ve karşılannda miktarlan gösterilen kamu alacaklan-
nın tahsılı için çıkartılan teblıgatlar fırmasının adreste bulunmaması
sebebiyle iade edilmiştir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 28 ve 31'ıncı maddelengereğınoe
teblıgat yerine kaim olmak üzere ılanen tebliğıne karar veribniştir.
Yukanda belırtilen nedenler ile anılan adreste faaliyet gösteren şir-
ketın belirtılen borcunun 15 gün içinde gümrûğümüz saymanlığına
ödenmesi, aksi halde 6183 sayılı AATUH kanununun 55-60 ve 114.
maddelen gereğince işlem yapüacağının bilinmesi ilanen tebliğ olu-
nur.
Beyanname
NoTanh:
17503/21.3.1991
10321/20.2.1991
19312,28.3.1991
13041/5,3 1991
13123/5.3.1991
8973/14.2.1991
Dosya No:
41257,178
41247,178
41258.178
41343 178
41342//178
41248/178
Amme Alacağı
Miktan:
13.12O.OOO.-TL
10.118.000.-TL
12.305.000.-TL
11.278.000-TL
11.402.000.-TL
9.934.000.-TL
Baan: 34570